#elmalıda2cocuk
Explore tagged Tumblr posts
Text
'Ben bir kadınım ,Geleceğin annesiyim.Ve eğer kızıma el uzatan olursa olursa ;Poliste benim ,kanunda benim,savcıda benim,hakimde benim. Ve eğer sözüm olsun ki kızıma dokunan pisliğin eceli de benim.'
10 notes
·
View notes
Text
Siz yatarken ne giyiyorsunuz
Çocuklar diyoki gecelik
Kız diyorki
"Bende gecelik gidiyordum ama artık kot pantolon giymeye karar verdim çünkü babamın o kot pantolonu daha zor acağını düşünüyorum "
İnsanlığın bittiği yerdeyiz
2 notes
·
View notes
Text
Adalet, Adalet, Adalet!
Yaralar, bereler, kör karanlıkta bahçesine bahar gelmemiş bir ülkenin yüklenmeye devam ettiği her türden çürüme bahisleri ile kuşatılıyoruz. Hiçbir yara ikinci bir yirmi dört saatlik zaman aralığında mevzu edilmiyor. Hiçbir bere, çürüme, tahakküm etme hal ve isteminin asıl her neyi var ettiği konuşulmuyor. Devletin gümbürtüsü, gölgelemesi sayesinde hiçbir mesel konuşturulmaz. Hiçbir yara fark ettirilmez. Düzen, devletin abecesi eliyle kotarmış olduğu her girişim bir örtbas etme halini var eder. Düzen, beka diye çıkagelen mesele tam olarak unutturmakla ilintili güncellenendir. Bir saha yaralarıyla birlikte nefessiz konulur. Bir saha bir kez daha bütün bu çürüme istemi üstüne eklenmiş yepyeni kırılmalara rehine kılınır.
Cürümler cürümleri takip ederken var edilmiş olan yıkımın farkına kitleler nasıl, ne kadar geç fark edebilirler veya hiç fark etmezler derdine düşülür. Bir menzil kuşatılırken bariz bir çürümeyle mesel fark edilmesin istenir. Büyük, güçlü, yeni, medeni ülke tiratları birer birer sökün ederken, olmakta olan mukabele edilmeye devam denilen sorgulara karşıtlığın ta kendisidir. Memleket çürümenin rehiniymiş, gelecek yıkımdaymış, şimdi tükenme hali ile harap viran edilmiş, sorgular ötelenmeye devam ediliyormuş bunlar mevzu edilmeyen, bunlar sorgusuna düşülmesin diye çalışılandır. Bir ülke titrinin yerle bir edilmesinin yolu da yönü de, sıradana reva görülen bütün bu şiddet pratikleri / devletin madun siyaset aklı, fikrinin tezahürü olagelen cürümler, çürütme istemi ve topyekun fecaat döngüsü bir sabit kılınır. Bu hallerle kuşatılmış olan sahanın her yanı, her yönü, her günü yeni olsa ne fark eder!
Fundanur Öztürk'ün BBC Türkçe'deki haberinden aktaralım: “Antalya'da iki kardeşin öz anne ve üvey babaları tarafından nitelikli cinsel istismara maruz bırakıldığı iddiasıyla anne ve üvey baba hakkında "çocuğa karşı nitelikli cinsel istismar ve eziyet" suçundan dava açıldı.
Dosyada anne Merve A. ve üvey baba Rahmi A. dışında 13 yaşında bir çocuk da "suça sürüklenen çocuk" sıfatıyla sanık olarak bulunuyor.
Ancak çocukların ifadelerine göre, kendilerini istismar edenler bu üç kişiden ibaret değil.
Çocukların avukatı Gülşah Ekin Taş'ın verdiği bilgiye göre, dosyada altı kişinin daha isimleri geçiyor ancak bu kişiler hakkında takipsizlik kararı verildi.
Dosyada biri 13 yaşında bir çocuk, üç sanık yer alsa da aslında çocukların beyanları, istismar edenlerin sayısının daha fazla olduğuna işaret ediyor.
Avukat Taş'ın verdiği bilgilere göre sanık anne Merve A. mahkemedeki ifadesinde, seks işçisi olarak çalıştığını ve üvey baba ile çalıştığı yerde tanıştığını beyan etti.
İstismara maruz kalan çocuklar ise ifadelerinde, anne Meryem A.'nın kendilerini götürdüğü yerlerin ve orada kendilerini istismar eden kişilerin ad ve soyad bilgilerini verdi.
Avukat Taş, buna rağmen dosyada adları geçen altı kişi hakkında takipsizlik kararı verildiğini söylüyor: "Çocuklar ifadelerinde kendilerini istismar eden diğer kişilerin isim ve soy isimlerini veriyor, 'Biz şu mekânın üst katındayken, senin şu arkadaşların gelmişti' diyor. Kız çocuğu, annenin çalıştığı yerlere kadar isim veriyor.
"Altı kişiden bahsediyoruz, hepsi de çocuğu istismar etmiş. Aslında anne, kız çocuğunu pazarlamış. Böyle bir insan, şu an tutuksuz yargılanıyor. Nasıl olduysa, dosyada adı geçen altı kişinin adreslerine ulaşılamadı. Haklarında takipsizlik kararı verildi."
Avukat, aile için "suç makinası gibi bir şebeke" diyor: "Aslında anneanne ve dede, 'Para kazansınlar da nereden kazanırlarsa kazansınlar' şeklinde düşünen bir şebeke. O küçük çocuklar da o ortamda istismara maruz kalmış."
Anneanne ve dede, davada sanık olarak değil tanık olarak yer alıyor.
İstismara maruz bırakılan iki çocuk önce Çocuk İzlem Merkezi'nde, ardından Balıkesir Üniversitesi'nde ve sonra İstanbul Üniversitesi'nde dinlendi.
Avukatın verdiği bilgiye göre Balıkesir Üniversitesi Adli Tıp Raporu'nda, çocukların bizzat yaşamadan bunları anlatamayacakları ve istismara dair anlatımlarının bilişsel düzeyleri ve akıl yaşlarıyla uyumlu olduğu ifade edildi.
Ancak sanık avukatları bu rapora itiraz ederek çocukların bir de İstanbul Üniversitesi Adli Tıp'ta muayene olmasını ve ayrıca istismarı tasvir ettikleri resimleri bir kez daha çizmelerini istedi.
Bu talep kabul edildi, çocuklar İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gitti.
İstanbul Adli Tıp Kurumu ise "çocukların olay tarihindeki yaşı dikkate alındığında, beyanlarına ana hatlarıyla itibar edilebileceği, cinsel istismar mağduru çocukların maruz kaldığı olayla ilgili psikiyatrik muayenedeki ifadelerinin, anlatımlarının ve tanımlamaların tıbbi açıdan esas olduğu ve çocukların istismara maruz kaldığı" yönünde rapor hazırladı.
Dolayısıyla iki adli tıp raporu da çocukların anlattıklarını doğrulayan raporlardı.
Davanın üçüncü celsesine dek "delillerin karartılma ihtimalinin bulunması" nedeniyle tutuklu yargılanan anne Merve A. ve üvey baba Rahmi A., 5 Ocak 2021'deki üçüncü duruşmada, "yargılama sürecinde delillerin toplanmış olması ve alınan beyanlardaki çelişkiler dikkate alınarak" tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Buna karara hem mağdur avukatları hem de Elmalı Cumhuriyet Başsavcılığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatları itiraz etti.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül de sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun yargı süreciyle ilgili inceleme başlattığını açıkladı.
Avukat Taş'a göre sanıkların daha önce tutuklanmasına neden olan koşullar hala mevcut:
"Sanıklar duruşmadan bir hafta önce, babaannelerinde kalan çocukları kaçırma girişiminde bulundu. Etrafta kamera kayıtlarının olduğunu unuttular. Yaka paça kaçırılmak istenen çocuklar, çevredeki insanların müdahale etmesiyle kurtarıldı.
"Jandarma'dan aldığım bu kamera kayıtları benim telefonumdaydı. Ben duruşma salonunda telefonumdan o görüntüleri açıp, 'Bu görüntüleri izlemeniz gerekiyor, bu çocukları kaçırıp susturmak, öldürmek istiyorlar' dedikten sonra sanıklar, delil karartma şüphesinden dolayı ilk celsede tutuklandı."
Daha önce çocukları babaannelerinden kaçırma girişiminde bulunmuş sanıkların tutuklu yargılanmasını gerektiğini savunan Taş, "O günden bu güne ne değişti ki? Hiçbir şey değişmedi. Sanıkların delilleri karartma şüphesi hala var" diyor.
Adli Tıp'a göre iki çocuk da, travma sonrası stres bozukluğu tanısıyla psikiyatrik tedavi görüyor.
Çocukların, sanıkların salıverilmesinden sonra sürekli "tetikte" yaşadıklarını söyleyen Avukat Taş, her gece kabus gördüklerini anlatıyor: "Sürekli, sağda solda annesini ve üvey babasını gördüğünü sanıyorlar. Çok ağır psikiyatrik ilaçlar kullanıyorlar, sürekli tetikteler. Her duruşma sonrası "Tutuklandılar mı?" diye soruyorlar. Her ikisi de çok zeki çocuklar."
Sanıklar savunmalarında suçlamaları reddediyor; çocukların öz baba ve babaanne tarafından "doldurulduğunu", kendilerine iftira atıldığını savunuyor.
Ayrıca anne Merve A., iddia edilen zaman diliminde cezaevinde olduğunu, zaman zaman görüşe çıktığını ancak o zamanlarda da çocukları istismar etmediğini söylüyor.
Mahkeme heyeti 21 Mayıs'taki son duruşmada, dosyadaki eksiklerin tamamlanmasını talep etti.
Avukat Taş, şöyle anlatıyor: "Merve A'nın cezaevinde yattığı sırada hangi günler görüşe çıktığı ve bu günlerde çocukların evde olup olmadığına dair cezaevine müzekkere yazıldı.
"Ayrıca bu kişiler Kaş'ta bir ev tutup çocuklarla birlikte oraya gitmişler. Mahkeme bunların tam tarihlerinin de tespiti için ilgili işletmeciye müzekkere yazdı." Davanın bir sonraki duruşması 17 Eylül'de görülecek.” Geçtiğimiz hafta içerisinde bunca ağır yıkıma rehin edilmiş, hayatlarına gölgeler güvendikleri(!) insanımsılar eliyle kondurulmuş iki çocuğun devlet korumasına nihayet(!) alındığı bilgisi geçilir.
Yaralar, bereler, birbirini tamamlayan yeni yıkımlar ve fecaatler sarmalında olduğumuzun en keskin örneklerinden birisidir Elmalı Davası diye çıkagelen. Bir cürüm hemhal ikilinin iki küçük çocuğa reva gördükleri muamelenin, kelimelerle izah olunabilecek ne bir yönü, ne bir karşılığı söz konusudur. Taciz, tecavüz ve beraberinde şiddet sarmalının her nasıl ve her ne şekilde güncellendiği adım adım haber metninde yer alandır. Kısa bir zamanda o memleket tahayyülünde yaşamlara kastın sabit kılındığı bir zemin var edilirken, bir de çocuklara kıyılan bir ülke söz konusudur. Ki ne yara biter, ne bere tükenir, ne bütün bu bahsin yekunu olagelen utanç. Kimyaları güvendikleri anne figürü, baba yerine geçmiş ol insan suretinin elinde ne hallere konulduğu, dahası canlarının hiçe sayılmasının utancı ve adaletsizliktir mesel olunması gereken. Kimselerin sorgulamadığı bir cerahat sarmalına rehin edilmiş iki küçük hayatın, iki küçük insana reva görülenlerin yekunudur en başında ta kendiliğinden anlatmaya çalıştığımız. Bunca afaki olanın yamacında hangi yara sahiden de hangi eksiltme, çürüme ve cürümün hesabı verilebilir.
Böyle bir bahiste dahi adalet söz konusu edilmeyecekse nedir ki ülke, o makamlar, onca şatafatlı adalet sarayları vs. İki çocuğun devlet koruması altına alındığı bilgisi geçilir onca sosyal medya çağrısından sonra. Neredeyse iş işten geçmenin çeyreğine kala bir şeyler fark edilir, güçlü olduğu zikredilen ülkenin yönetim katı tarafından. Bu kadar afaki bir yıkımda ancak, her şey ulu orta döküldükten, çocukların çizim ve ses kayıtlarına varasıya kadar paylaşılmış ve görülmüş kılındıktan sonra çıkagelen o koruma sahiden, bu işkence / taciz travmasını var etmiş insanımsı varlıklara cezaya dönüşecek midir? Bir hayat istemi daha başında en başından yağmalanmışken o iki küçük insan hayata tutunabilecek midir, meselemizdir sahi ama sahiden de. Gün aşırı yeni bir kırımın / tasarlanmış bir yıkımın en bariz örneklerinin var edildiği, çocukların dahası geleceğin çalındığı bir menzilde hayat sahiden de sahip olunabilecek, muhafazası sağlanabilecek bir mesel midir?
Mezopotamya Ajansı’ndan aktaralım: “Hakkari'nin Yüksekova ilçesine bağlı Büyükçiftlik beldesinde, 18 Temmuz 2016'da ot biçen çocuklarına yemek götüren Sürmi İnce'nin (55) öldürülmesine ilişkin Uzman Çavuş Ali Dalgıran hakkında "taksirle öldürmek" suçlamasıyla açılan davanın karar duruşması Yüksekova Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Mahkeme, Uzman Çavuş Ali Dalgıran’a “iyi hal” indirim vererek, 3 yıl 10 ay 20 gün hapis cezasına çarptırılarak tutuklanmasına karar verdi.
Denizli İl Jandarma Komutanlığı’nda görevine devam eden ve tutuksuz olarak yargılanan sanık Ali Dalgıran mazeret göstererek duruşmaya katılmadı. Duruşmaya İnce'nin avukatları, ailesi, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üye olan avukatlar ile İnsan Hakları Derneği (İHD) Hakkari şube yöneticileri katıldı.
Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada ilk olarak söz alan Surmi İnce’nin eşi Hasan İnce, “Eşimi öldüren kişinin cezalandırılmasını talep ediyor ve adalet istiyorum” dedi. Daha sonra söz alan İnce’nin oğlu Ahmet İnce, “Şu an yargılama maalesef sadece bir kişi üzerinde yürümekte olup diğer kolluk görevlilerinin de fail olarak yargılanması gerekmektedir. Çünkü onların da suçlu olduğunu ve cezalandırılmaları gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle faillerin hak ettiği şekilde cezalandırılmalarını talep ediyorum” dedi.
Söz konusu bakanlığın, görüşleri belirtmeden önce dosyanın tamamını çok ayrıntılı bir şekilde özetlenmiş olduğunu dile getiren mağdur Sürmi İnce'nin avukatı ve aynı zamanda oğlu olan Bünyamin İnce, AİHM ve Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını hatırlatarak, çatışma ortamlarında devletlerin insanların haklarını korumak yükümlülüğünü hatırlattı. Anayasa Mahkemesi’ne yaptıkları başvuruyla soruşturmada eksiklerin görüleceğini belirten İnce, tarafsız ve adli bir süreç işletildiğinde olayın tüm ayrıntıları ortaya çıkacağını ifade etti. Sanığa "Bilinçli taksirle öldürme” suçlamasından verilecek cezanın yeterli olmadığını söyleyen İnce, “kasten öldürme ve olası kasıt" maddelerinden yargılanmasını talep etti.
Avukat İnce’nin ardından sanık avukatları diğer celselerdeki savunmalarını tekrar ederek sanık Ali Dalgıran hakkında "kasten öldürme ve olası kasıt" maddelerinden yargılanmasını talep etti. Daha sonra mahkemeye 5 dakika ara verildi.
Aranın ardından mahkeme heyeti sanık Dalgıran hakkında “iyi hal” indirimi uygulayarak, 3 yıl 10 ay 20 gün ceza ile tutuklamasına karar verdi. Mahkemenin gerekçeli kararı ise şöyle: “Olası kastla insan öldürme’ suçu kapsamında kaldığı anlaşıldığında suçun işleyiş biçimi meydana gelen zararın ağırlığı, taksiri yoğunluk derecesi nazara alınılarak sanığın 5237 sayılı TCK’nın 85/1 maddesi gereğince takdiren ve teşdiden 4 yıl hapis cezasıyla cezalandırması, sanığın eylemi bilinçli taksirle gerçekleştirdiği anlaşıldığında TCK’nın 22/3 maddesi uyarınca cezasından yarı oranında artırım yapılarak 6 yıl hapis cezayla cezalandırmasına sanığının söz konusu eylemini ceza sorumluğunu kaldıran kanun hükmünü ifade ederken gerçekleştirdiği, ancak olayda sınırın kast olmaksızın aşıldığı anlaşıldığında TCK 24/1 delaletiyle TCK 27/1 maddeleri uyarınca cezasında 2/9 oranında indirip yapılarak 4 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırmasına, sanığı yargılama sürecindeki olumlu davranışları verilecek cezanın geleceği üzerindeki etkileri dikkate alınarak TCK’nın 62/1 maddesi gereğince hüküm olunan cezadan 1/6 oranında indirip yapılmak suretiyle 3 yıl 10 20 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildi.”
Hayat bu kadar bedelsiz kılınan bir meseledir. Adalet, yargı, eşitlik, hak ve hürriyet bahsi, onca meselde zikredilen edimlerin çürümesi devamlılığa kavuşturulandır. Bakur Kürdistan sathı mahallinde kolluk / devletli tarafından katledilen kaçıncı insandır Surmi İnce. Bir sahadaki yaşama düşürülen gölge kafi gelmez, geçmişte, yersiz yurtsuzlaştırma, tehcir, hemen arkasından Türkleştirme, daha sonrasında zorbalıkla hizada tutma bahisleri sahnelenen bir menzilde daha çok değil altı yıl önce ablukaya alınmış bir düzlemde hedef hep sıradanın hayatıdır. Bunun ayırtına varan kaç kişidir. İnce’nin katledilmesinin ardından çıkagelen gasp edilmiş adalet tahayyülü nasıl okunabilir. Bir asırlık bir yaranın ta kendisine dönüştürülmüş olan Kürd Sorunun da Ermeni, Süryani, Pontos ve Alevilere yönelik taarruz, şiddet ve yok etme, linç ettirme pratiklerine benzeş kılındığı bir yerde hiçbir canın kıymeti yok mudur, sahiden de hayat bedava mıdır, nedir yani?
Yaralar, bereler, kör karanlıkta bahçesine bahar gelmemiş bir ülkenin yüklenmeye devam ettiği her türden çürüme bahisleri ile kuşatılıyoruz. Hiçbir yaranın ederi, meseli, yıkımına dair birkaç gün boyunca sorgusu mümkün kılınmıyor. Bir yaşam sahası, bir ev olduğu hal ve gidişat ortadayken hala iddia olunan bir menzilde yaralar, bereler çoğalıyor. Tastamam devletin her neyi var ettiği bütün bu gümbürtüde sorgulanmıyor. Cürümler, yenileri için bir odak halini alırken, yıkımlar, cinayetler, kör karanlıkta bırakılıyor. Ankara’nın tozlu raflarına terk edilecek nice sorgu hala toplumsal bir müşterek nidayı, hesap verin çağrısını bekliyor. Laf olsun diye değil, doğrudan! Cürüm ve tahakküm hamleleri, suçlar ve yıkıma meyil ettiren her şey, günü de geleceği de bir şimdi bahsini de tüketen her şeyden hesabını sormak, bunun elzem hali bir kez daha hakikate dönüşüyor. Onca yaranın, şu kadar ağır tecrübenin, başkasına getirilmiş olan felaketlerin hepimize her an denk gelebilecek olmasının bilinciyle, sorgu öyle, meram böyle ortada duruyor. Adalet! Adalet! Adalet!
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2021
Görsel: SoL
#meram#arzihal#yıkım#yıldırı#cürüm#demokrasi#hak#sesler#adalet nerede?#çocuk hakları#elmalıdavası#elmalıda2cocuk#insanlık suçları#cerahat#kötülük#kara#kapkaranlık#karanlık çağ#biyopolitika#sürmi ince#bakur kürdistan#devlet şiddeti#barışa ne oldu#adalet
1 note
·
View note
Photo
Affınıza sığınarak paylaşıyorum. R.A. değil Rahmi Akman M.A. değil Merve Akman Yavşak medya! Neyi sansürlüyorsun? 6 ve 9 yaşındaki iki çocuğu para karşılığında satan ve mahkeme tarafından tahliye edilen güya anne ve üvey babanın isimleri.. Bu iki namussuzu toplumdan silİp kodese tıkana kadar bize rahat yok!! ÇOCUK İSTİSMARI 6 ve 9 yaşındaki iki çocuk, kendi aile ve akrabaları tarafından para karşılığı satılıyor. İnsanların cinsel ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılıyor. 'Adamlar en çok beni seçiyor' 'Bunlar olurken annem seyrediyor' Bu iki cümlenin ağırlığı altında ezildim, onların çıkaramadığı ses olmak zorundayız. 6-9 yaşlarındaki çocuklar çiçek böcek çizmeli, bunları değil. Lütfen bu iki çocuğa destek verin, elimizden tek gelen bu maalesef. Çocuklar ses çıkartamaz ama biz çıkartabiliriz. Eğer bir zulme karşı gelemiyorsanız o zulmü herkese duyurun. #sunayakin #sunayakın #kahrolsunbazışeyler #kahrolsunbağzışeyler #kbseyler #elmalıdavası #Elmalıda2cocuk #oğuzhanahmetkara #oxuskhan https://www.instagram.com/p/CQtKysxBeKQ/?utm_medium=tumblr
#sunayakin#sunayakın#kahrolsunbazışeyler#kahrolsunbağzışeyler#kbseyler#elmalıdavası#elmalıda2cocuk#oğuzhanahmetkara#oxuskhan
0 notes
Photo
Bugün bu ülkede iki çocuk tecavüz edildiğini resimlerle anlattı. Bugün bir çocuk ”en çok beni seçiyorlar”dedi. Bugün bir çocuk ”annem bizi para karşılığı satıyor” dedi ve inanır mısınız bunu yapanlar serbest kaldı. BINDA ROLÜ OLAN HERKESİN ALLAH BELASINI VERSİN! #elmalıdacası #Elmalıda2Cocuk #CocukSusarSenSUSMA https://www.instagram.com/p/CQsisPYMhZllMB_YNU20vSgWLYYhbU-stNHMjg0/?utm_medium=tumblr
0 notes
Text
Bir çocuğun çıkaramadığı ses olmak zorundasın!!!
Bir çocuk sadece hayallerini çizmelidir 🎈
Dağ Utandı , Toprak Utandı , Gök Hava Utandı , İnsan Utanmadı İnsan Uslanmadı . .
#elmalıdavası
Çocuk istismarına sessiz kalma Türkiye🙏
Yeter artık!!!
#Elmalıda2Cocuk
9 notes
·
View notes
Text
Anne ve 'yargı' bu çocuklara yapılanları seyretti! Elmalı davasında beraat!
Anne ve ‘yargı’ bu çocuklara yapılanları seyretti! Elmalı davasında beraat!
LGBTİ’lere tahammülümüz yok ama ‘toplumsal ahlakımız’ bu çocuklara yapılanları kaldırır: “En çok beni seçiyor, bana bunlar yapılırken annem seyrediyor” diye anlattığı ‘anne-baba’ beraat etti! Sosyal medyada ‘#elmalıdavası’ , ‘#Elmalıda2Cocuk’ etiketleri ile tekrar gündeme gelen Elmalı Davası nedir? Antalya Finike’de 7 ve 10 yaşlarındaki iki kardeşin, defalarca aile içi cinsel istismara maruz…
View On WordPress
0 notes