#elinden tutmak
Explore tagged Tumblr posts
alhumbatli · 6 days ago
Text
Tumblr media
101 notes · View notes
hataysekshikayelerisblog · 1 year ago
Text
Baldızımın İlik Gibi Kızını Siktim! (Kerem 38 Y., Edirne)
Eylül ayının ikinci haftasıydı, geçici görev için Tekirdağ'a gönderilmiştim. Bunu biraz da ben istemiştim, çünkü orada üniversite okuyan (baldızımın kızı) Çilem vardı. Hem bir büyüğü olarak onu kontrol edecektim, hemde işimi yapacaktım. Arabamla Pazar akşamı Tekirdağ'a gittim ve anlaşmalı otelimize yerleştim. Daha önceden de orda kaldığım için, ısrarla çatı katındaki deniz manzaralı odayı istedim. Yol yorgunluğu hissetmiyordum, saat de erkendi, bizim Çilem'in öğrenci evine bir baskın yapayım dedim. Arabaya atladım ve Çilem'in evinin önüne geldim.
Seslerden anlaşıldığına göre içeride bir hengamedir kopuyordu. Kızlardan biri avaz avaz bağırıyor, bir erkek sesi de cevap vermeye çalışıyordu. Dışarda beklemeye başladım. Ve birazdan, ince uzun bir genç hışımla evden ayrıldı, peşinden de bir kız koşarak gitti. Ve evdedi hengame de sona erdi.
Arabadan çıkıp zile bastım. İçeriden ağlama sesi geliyordu. "Kim O?" dedi ağlayan ses. Çilem'in eniştesi olduğumu söylediğimde kapı açıldı. Yeğenimin ev arkadaşı Leyla'nın ağlamaktan şişmiş gözlerini görünce içim parçalandı. Oysaki 20 gün önce bizim yazlığa geldiklerinde ne kadar neşeliydi. Az önceki bağrışmayı duyduğumu ve ne olduğunu sordum. Leyla ağlayarak, erkek arkadaşını bir başka kızla kendi yatağında yakaladığını, oysa onu sevdiğini falan söyledi. Leyla'yı teselli ettim, kendisinin daha çok genç olduğundan, yarın birgün o çocuğu unutup başkasını bulabileceğinden bahsettim. Leyla halen erkek arkadaşına küfürler savururken, Çilem ve arkadaşları geldi. Tabii onlar da merakla ne olduğunu sordular. Leyla konuyu bir posta da onlara anlatırken, Çilem boynuma sarıldı ve "Canım eniştem!" diye koca bir öpücük kondurdu yanağıma. Ben de onu öpmek isterken yüzünü çevirdi ve kazayla tam dudağının yanından öptüm. Bu küçük kazaya Çilem gülümserken, doğrusu ben biraz utandım. Çükü Çilem kendi çocuğum gibiydi.
Akşam yemek yeyip yemediklerini sordum. Leyla yememişti, Çilem ve Tuğba ise birşeyler atıştırmışlar. Onlara, "Hadi hep beraber çıkıyoruz!" dedim. Benim arabya atladık hep birlikte ve otelin restoranına gittik. Izgara et söyledik. Kızlara, "Ne içersiniz?" dediğimde, Çilem ve Leyla bira istedi. Tuğba ve ben, pek alkol almadığımızdan, önce kola söyledik, ama Leyla ve Çilem'e yarenlik etmek için bizler de bira istedik. Hem manzaranın hemde deniz havasından olacak, bayağı bir içtik. Hesap kaçtı bir tarafımıza diye düşünüyordum. Garson Şeref'i kenara çektim, eline iyi bir bahşiş toka edip, hesaba tenzilat yapmasını ve kızların daha çabuk kelle olması için biralarına votka koymasını söyledim. Başka türlü hesabın altından kalkamayacaktım çünkü. Şeref elinden geleni yapacağını söyledi...
Saat gece 02:00 oluyordu. Çilem ve Tuğba uyukluyor, Leyla ise bana, karşısına ne kadar fırsat çıktığını, ama sevgilisini aldatmayı asla düşünmediği konusundaki resitalinin 35. baskısını yapmaktaydı. Bir ara bana kendini pek iyi hissetmediğini söyledi. Açıkçası ben de pek iyi durumda değildim. Daha önceden böyle birşeyi tahmin edemediğim için yine de kendimi tebrik ettim. Şeref'e bir işaret çakıp hesabı istedim. Hesap pusulası (indirimli) geldi. Şeref'e, "OK, odamın hesabına ekle, yarın görüşürüz!" dedim. Leyla ile birlikte, Tuğba ve Çilemin koluna girerek, yukarıya odama çıktık. Daha sonra kızlar için bir oda daha tutmak için aşağı indim. Resepsyonist Metin abi, bana, "Senin yan oda bu akşam boşaldı, o yüzden başkasına vermeyeceğim, eğer ihtiyacınız varsa o odayı ücret vermeden kullanabilirsiniz!" dedi. Ona teşekkür edip anahtarı aldım ve yukarıya çıktım.
Kızların üçü de alkolün ve sıcağın etkisiyle sızmıştı. Yan odayı bir kolaçan ettim. Odayı tutanlar birkaç saat uzanıp çıkmak zorunda kalmışlar galiba, çünkü ne banyo havluları kullanılmış, nede yatak bozulmuştu. İçinde birkaç izmarit bulunan bir kültablasından başka kirli bir şey yoktu odada.
Önce Tuğba'yı, sonra da Leyla'yı yan odaya götürdüm. Tuğba'nın kemerini ve pantolonunun düğmelerini çözdüm, pantolonunu sıyırdım, gayet kolay çıkmıştı. Ben Tuğba ile ilgilenirken, Leyla'nın üzerine kusmuş olduğunu farkettim. Onun da üzerindekileri çıkartmaya başladım. Önce kotunu, sonra da bluzunu çıkardım. Leyla'yı bikini ile defalarca gördüğüm için bu manzarayı yadırgamamıştım, fakat yinede tahrik olmadığımı söyleyemem. Bir koşu odama gidip benim temiz tişörtlerden birini aldım geldim. Üzerine tişörtü giydirirken parfümü ile kendimden geçtim ve boynuna masum bir öpücük kondurdum. Kızların odaları ile benim oda arasında balkondan geçiş olduğu için, odalarının kapısını içeriden kilitleyip, balkondan kendi odama geçtim.
Çilem kendi kusmuğu içinde uyuyordu. Önce askılı badisini, sonra da leş olmuş kotunu çıkarttım. Külot sütyen kalmıştı, ama halen saçında, kolunda ve sütyeninde kusmuk vardı. Yatağın üzerindeki battaniye kusmuktan kullanılacak gibi değildi zaten. Battaniyeyi balkona attım. Çilem'i kucaklayıp, banyoya götürdüm, küvete yatırdım, üzerine ılık suyu tutmaya başladım. Biraz kendine gelir gibi oldu. Yıkanması gerektiğini, bu şekilde yatamayacağını anlattım. "Ok!" dedi. O yıkanırken ben banyodan çıktım, odaya geçtim. Birkaç dakika sonra havlu istedi. Havluyla birlikte, benim çamaşırlarımdan bir boxer ve tişört verdim. Sonra tekrar odaya geçtim, dolaptan yedek battaniyeyi üzerime alıp, ışığı söndürdüm ve yatağa girdim.
Birazdan Çilem, kurulanmış, benim boxer ve tişörtü giymiş halde geldi. Aslında halen ayılamamıştı, ama en azından temizlenmişti. Benim normalde yatarken iç çamaşır giymek gibi bir adetim yoktur, ama Çilem yanımdayken o halde yatamazdım. Çilem geldiğinde dikkat ettim, ıslanmış sütyenini ve külodunu çıkarmış, sadece benim verdiklerimi giymişti. Geldi ve yatağa süzüldü. Konuşamıyordu, hemen uykuya daldı. Bense bir süre daha uyumamıştım, su içmek için kalktım. Yatağa tekrar girerken Çilem döndü ve bacağıma sarıldı. Ayağımın üzeri tam amına geliyordu, verdiğim boxer bol geldiği için, ayağım amının dudaklarına da değiyordu. Çok tahrik olmuştum. Ayağımı oynattıkça Çilem de hareketlenmeye başladı. Amını benim ayağıma sürttükçe, benim ufaklık artık ufaklık mufaklık kavramını geçmiş, azmanlık mertebesine gelmişti.
Biraz daha aşağıya doğru kaydım ki, ayağımın yerini kasığım ve yarağım aldı. Birazdan Çilem'de hareketlenme tekrar başladı, ama bu sefer benim yarrak Çilemin amına badana çekiyordu. Dayanacak gücüm kalmamıştı, göğüslerini tişörtün üstünden hafiften okşamaya başladım. Çilem uyuduğu için, normal şartlarda biraz sürtündükten sonra uykuya devam etmesi gerekirken, durmuyor ha bire kerkiniyordu. En sonunda durdu. Orgazm olmuştu. Olaydan çok zevk aldığı amından akan sıvılardan belliydi. Ben de durdum, ama ben daha boşalmamıştım. Onu dudaklarından öpmek istiyordum. O ise, sanki (Memelerim ve amımla oynamana izin veriyorum ya, dudaklarımda ne işin var?) der gibi, dudaklarını kaçırıyor, bir türlü öptürmüyordu. Doğrusu biraz sinirlenmiştim.
Kalktım ve balkona çıktım. Balkonda bir sigara yakacakken, yan odadan (kızların odasından) gelen sesler dikkatimi çekmişti, balkondan hemen onların odaya daldım. Hava aydınlanıyordu ve içerisi alaca karanlıktı. Tuğba sağa sola dönerek yatıyordu, herhalde uyuyordu, yine de tam emin değildim. Ama Leyla yatakta yoktu. Banyoya baktığımda Leyla'yı orada yerde yatar buldum. Sanırım tuvalete gitmek istemiş, ama düşmüştü. Hemen kaldırdım. Yerler ıslak ve kaygandı. Yavaş yavaş yürüyerek balkona çıktık. Temiz hava iyi gelecekti. Leyla balkon demirine yaslanmıştı, ama halen kendine gelemiyordu ve düşecek gibi duruyordu. Arkasından sarıldığımda yarağım çıplak tenine değdi, altında külotu yoktu. İşemek için banyoya giderken çıkarmış olmalıydı. Çok kötü tahrik olmuştum, ama ileri gitmedim, Leyla'yı tekrar odalarına götürdüm ve yatağa yatırdım. Bacaklarını öyle bir ayırmıştı ki, bu sefer dayanamadım ve cillop gibi amına bir dil attım. Leyla hiç tepki vermedi, ama ben Tuğba'nın uyanmasından çekindiğim için, üstünü örtüp odama gittim. Çilemin yanına yattım, uyudum...
Uyandığımda yarağım şişmiş, kasıklarımın ağrısından kıvranıyordum. Çilem ise bacağını ve kolunu üzerime atmış, bütün ağırlığını bana vermişti. Dizimi yukarı kaldırdığımda yine benim yarrak Çilem'in amına değiyordu. Azıcık sürtünsem boşalacaktım. Öyle de yapmaya karar verdim ve sürtünmeye başladım. Biraz da o kıpırdadı. Tam icraat başlayacaktı ki, Çilem yatakta doğruldu. Ne olduğunu anlamadım, benim yarrağı tuttu, beni halen uyuyor sanıyordu galiba, yarağımı öptü ve banyoya gitti. Fırsatı kaçırmıştım, peşinden banyoya gitmek istedim, ama nedense yapamadım. Yatakta kendi kendime kızıyordum...
Çilem banyodan gelip yanıma oturduğunda, ben yatakta doğruldum. Yine kirlilerini giymişti. Bana, "Uyandırdım mı?" dedi. "Yok şimdi uyanmadım." deyince, utancından alt dudağını ısırmaya başladı. Güldüm. Akşam olanları sordu, kısaca anlattım. Şimdi duş alma sırası bana gelmişti. Ben yataktan kalkmış, duşa giderken, gözünün ucuyla benim alete bakıyordu. Ona kasıklarımın çok ağrıdığını söyledim. Güldü, konuşmadı. Banyodan çıktığımda, "Acıktım!" dedim. Onun da içi kıyılmıştı. Kızların yan odada olduğunu söylediğimde, hemen koştu, onları da uyandırdı. Kahvaltı edecektik, ama otelde öğlen yemeği servisi başlamıştı bile. Kızlara sordum, "Evde çayınız var mıydı? Ben çaysız kahvaltı yapamam!" dedim. "Var!" dediler. Otelden ayrıldık.
Eve giderken, marketten peynir, zeytin, salam, yumurta, domates, salatalık falan aldım ve kızların evine geldik. Öğrenci evlerini çok iyi bilirim, bir dolap vardır ve içindekiler bozuktur, bir şey yememek gerekir. Kızlar aldığım malzemelerle kahvaltı hazırlamaya girişti, ben de evi dolaştım. Kahvaltıda, Leyla, "Deniz kenarındayız, ama daha denize giremedik!" dedi. Ben hemen, "Bu gün denize gidelim ozaman!" dedim. Tuğba, "Benim erkek arkadaşım gelecek, olmaz!" dedi. Tuğba'ya, "OK! Sizi evde yalnız bırakalım mı?" dedim. Güldü, evet anlamında kafa salladı. Karar verilmişti, denize gidilecekti. Kızlar iki yıldır o evde bir aradaydılar ve gidilecek hiçbir yeri bilmiyorlardı.
Hazırlandılar, atladık arabama, Uzunçiflik tarafına doğru yol aldık. Bu çevreyi biraz biliyordum, ağaçlı ve kıraç bölümler arasında küçük gizli plajlar vardı. Bunlardan birine saptık. Hem hafta içi, hem de Eylül ayında olduğumuzdan çok tenhalaşmıştı her yer. Gözümüzün görebildiği yerde kimsecikler yoktu. İyice yayıldık bir gölgeliğe. Mübarek güneş, Temmuz güneşi gibi yakıyordu. Çilem tişört ve şortunu fora etti, Leyla da çarçabuk üstündekileri çıkardı, denize koştular. Ben daha duba gibi sahilde bekliyordum. Ben pantolonumu çıkarana kadar, ikisi de suya dalmıştı bile.
Yiyecekleri ve biraları gölgeye sakladım, soyunup peşlerine takıldım. Ben tam suya girecekken çıktılar, "Hadi güneşlenelim!" dediler. "Haydaaa!" diye kızdım onlara. Ama su soğuk gelmişti onlara, güneşte yatmak içlerini ısıtacaktı. Ben de geri döndüm onlarla birlikte. Kurulandılar, hasırlarını serdiler ve güneşin altında yattılar. Saat 15:30 falan olmuştu, sandviçleri biralarla yuvarladık. Onlara, "Bakın güneşte fazla durmayın, kötü çarpılırsınız!" dedim, ama dinleyen kim?
Benim arabanın bagajında her zaman, dalma gözlüğü, palet ve zıpkın bulundururum. Benimkisi özel merak işte, dalmayı seviyorum, kısmetim varsa iyi balık avlarım. Bagajdan malzemeleri alıp denize girdim. Denize girdiğimiz yerin etrafında kayalık alanlar olduğundan iyi balık vardı. 2 adet Karagöz, 2 adet de Kefal vurdum. Sahile çıktığımda, kızlar güneşte uyuyordu. Üstlerine su damlattım, aldırış eden olmadı. Güneş kremi döktüm, yine hareket yok. Çilem'in üzerindeki kremi elimle yaydırmaya başladım. Bikinisinin üstünü çözdüm, bütün sırtını kremledim, halen kalkmıyordu. Boynunu, omuzlarını, belini bolca güneş kremi ile sıvadım. Sıra bacaklara gelmişti, bu sefer tacizlerime 'Dur!' diyeceğini düşünüyordum, ama demedi...
Ayak bileklerinden başlayıp yukarı doğru masaj yaparak çıktım. Kalçalar iki posta kremlendi. Elim bacaklarının birleşme yerine geldiğinde, poposunu biraz daha yukarı kaldırdı. Bu, 'Devam et!' dercesine bir işaretti. Leyla'yı kontrol etmek amacıyla baktım, yüzü öbür tarafa dönük uyuyordu. Elimi Çilem'in bikinisinin içine sokup, poposunun yanaklarını yoğura yoğura kremledim. Başparmağımla götünün deliğine masaj yaparken, Çilem poposunu biraz daha kaldırıyordu. Bikinisinin amına gelen kısmı ise çoktan ıslanmıştı. Çok tahrik olmuştum, yarağım patlamak üzereydi. Çilem'in kulağına eğilip, "Devamı akşama, hadi şimdi denize girelim!" diye fısıldadım.
Çilem'le kalktık, denize girdik. Serin suya girince biraz olsun rahatlamıştım. Ama orada da pek sakin duramadık, Çilem'le elleşmelerimiz, oynaşmalarımız devam etti. En sonunda Çilem bacaklarını belime doladı. Ve tam kucağıma yerleştiği esnada bir ses duyduk, "Napıyorsunuz bakiim siz?" diye. Leyla ödümüzü koparmıştı, ikimiz de bir yana attık kendimizi suyun içinde. Çilem, "Gidelim artık, akşam oluyor!" dedi. Oysa benim planımda geceyi burada geçirmek vardı. Leyla güneşte uyuduğundan başı ağrımıştı ve eve gidip uyumak istiyordu. Mecburen toparlandık ve yola çıktık. Leyla'yı eve bırakıp, Çilem de otelde duş almak daha kolay olacak diye, evden üzerine giymek için birkaç parça giysi aldı ve otele döndük.
Otele vardığımızda anahtarı alıp yukarıya çıktık. Odanın kapısına varana kadar ikimiz de sakin ve usluyduk. Ama içeriye girip te kapıyı kilitler kilitlemez, dudaklarımız birbirine yapıştı, hoyratça birbirimizin vücudunu okşamaya başladık. Yarağım kazık gibi olmuştu. Çilem benim pantolonumu indirirken, ben de onun şortunun arkasından elimi içeri sokmuş, götünü amını kurcalıyordum. Şıpır şıpır olmuştu amı yine. O zevk sularını kana kana içmek, kafamı amına gömüp, bütün geceyi o şekilde geçirmek istiyordum. Çilem bu arada özgürlüğüne kavuşturduğu yarağımı ağzına alarak, büyük bir ustalıkla yalayıp emmeye başladı. Boş durmak istemiyordum, Çilem'i ayağa kaldırdım, ikimizi de çırılçıplak soyup, yatağa geçtik, 69 olduk. Birbirimize uzun süre oral yaptık, defalarca birbirimizin ağzına yüzüne patladık. Duş alıp tekrar yatağa geçiyorduk. En son sefer dudaklarımız birleştiğinde, ikimiz de yorgunluktan geberiyorduk. Çilem öpüşürken uyuya kaldı. Ben bir süre daha uyanık kaldım, Çilem'i uyurken izledim. Sonra ben de uyumuşum...
Gözlerimizi açtığımızda sabah ezanı okunuyordu. Tekrar öpüşmeye başladık, herşey yeniden başlıyordu. Ama bu sefer uykumuzu aldığımızdan, ikimiz de dinlenmiştik. Artık Çilem'i sikmek istiyordum. Yarrağım amına badana yaparken, Çilem, "Ben daha kızım!" dediğinde, Zonkkk oldum, "Nasıl yani, bakire misin halen?" diye sordum. Şaşırmıştım, bu kadar porfesyonelce yarak yalayan bir kız nasıl bakire olabilir diye. Çilem, anlattığına göre, okuldan bir çocukla (geçen aya kadar) çıkmış ve sonunda ayrılmışlar. Fakat ilişkileri süresince oral seksten öteye gitmemişler. Kızlığına elletmediğini, hatta arkadan bile yaptırmadığını söyledi. İnanmak istemiyordum, çünkü artık onu sikmek için sabırsızlanıyordum, ama bakire olması işime de gelmiyordu açıkçası.
Moralimin bozulduğunu gören Çilem, dudaklarıma bir öpücük kondurdu, "Fakat şimdi istiyorum, neremden istiyorsan yapabilirsin aşkım!" diyerek bacaklarını ayırdı. Aslında onu amından sikmeyi çok istiyordum, ama o an için kızlığını bozup bozmamakta kararsızdım. Onun için, "Dön arkanı ve domal!" dedim. Çilem götten sikeceğimi anladı ve banyodan şampuan şişesini getirip uzattı, sonra domaldı. Götünün deliğini önce biraz dilledim, sonra şampuan sürüp, bir parmağımı sokup parmakladım bir süre. Gerçekten de götten sikilmediği belli oluyordu, çok dardı göt deliği. Canını yakmamaya çalışarak, ikinci parmağımı da sokup, göt deliğini esnetip, biraz alıştırdım. Bu arada öteki elimle de sürekli klitorisini okşuyordum...
Şimdi iki parmağımı götüne rahat rahat sokup çıkarıyordum. Amını okşayan elime ise amının suları gelmeye başladığında, Çilem inleyerek, "Sik beni enişte, yarağını sok, hadi!" diye yalvarmaya başladı. Parmaklarımı götünden çıkarıp, yarağımın başına da şampuan sürüp ve arkasına yanaştım. Çilem kafasını yastığa bastırmış ve götünü havaya dikmişti. Bir elimle götünün yanaklarını ayırıp, öbür elimle yarağımın başını göt deline yasladım ve bastırmaya başladım. Yarağımın başı 'Plöp!' diye girdiğinde, Çilem çığlık atmamak için yastığı ısırıyordu. Yarrağımın başı girmişti, kalanını da sokmak için biraz bastırdığımda, Çilem elini arkaya atıp, göbeğimden ittirerek, "Dur enişte! Çıkart, çok acıyor!" dedi. Canını yakmak istemediğim için çıkardım.
Çilem döndü ve "Bu böyle olmayacak enişte, ben yapayım, uzan sen!" dedi. "Tamam!" deyip, sırtüstü uzandım. Çilem götünün deliğine ve yarağımın başına biraz daha şampuan sürüp, Alaturka tuvalete çişini yaparmış gibi yarağımın üstüne çöktü. Eliyle yarağımı tutup, göt deliğinin ağzına denk getirdi ve yavaş yavaş üstüne oturmaya başladı. Acıdan dudaklarını ısırsa da, bu şekilde daha kolay alıyordu götüne. Yarrağımın milim milim götüne girişini seyrediyordum. Sonunda ıhılaya ıhılaya yarrağımı köküne kadar götünün içine almış ve oturup kalmıştı öylece. Halen acı duyduğu yüzünden belli oluyordu. Ben yarağımı alttan oynatacak gibi olduğumda, "Ahhh! Kımıldama ne olursun enişte!" diyordu.
Çilem bir süre daha hareketsiz oturduktan sonra kendiliğinden götünü hafif hafif oynatmaya başladı. Götünü birkaç santim kaldırıyor, sonra tekrar yavaşça oturuyordu. Her seferinde biraz daha, biraz daha derken, belli bir süre sonra artık yarağımın başı görünecek kadar götünü yükseltiyor ve yeniden oturuyordu. Dudaklarını ısırışından, hem acıyı, hem zevki aynı anda yaşadığı belli oluyordu. Elimi amına atıp klitorisini okşamaya başlayınca, Çilem oturup kalkma hareketlerini hızlandırdı. Artık ellerini arkaya atmış, ayak bileklerimden tutunarak, hem inliyor, hem de götüyle yarağımı deli gibi sikiyordu. O kadar hızlı oturup kalkıyordu ki, her seferinde götü kasıklarıma vurduğunda, taşaklarım inanılmaz ağrıyordu.
Fakat bu fazla sürmedi, Çilem, "Geliyorum enişteee!" diye bağırıp, kasılmaya, titremeye başladı. Benim durumum da ondan farklı değildi, ben de uzun bir 'Ohhh!' çekerek götüne fışkırmaya başladım. Çilem kendini öne atarak, göğüslerini göğsüme yapıştırdı ve dudaklarıma yumuldu. Yarrağım götündeyken öpüşmeye, deli gibi birbirimizin dudaklarını kemirmeye başladık. İkimiz de nefes nefeseydik. Bu pozisyonda bir süre kalıp soluklandık. Çilem yarrağımın üstünden kalktığında, götünden çıkan osurukla birlikte döller taşaklarıma püskürdü. Çilem osurduğu için utanmıştı, mahçup bir şekilde elini götüne tutarak banyoya gitti. Ben de arkasından gittim, birlikte duş aldık.
Banyodan çıktığımızda Çilem'e, "Biraz daha uyuyalım!" dedim. Birbirimize sarılıp uyuduk. Sabah birlikte otelin restoranında kahvaltı ettikten sonra Çilem'i okuluna bırakıp, ben de işime gittim. Daha 2 hafta orada olacağım için çok sevinçliydim :)
[Kerem]
199 notes · View notes
fludark · 6 months ago
Text
Farklı yerlerde aynı şeyleri hayal edeceğiz. Belki ayrı kalmanın ne kadar zor olduğunu düşüneceğiz, belki bi' an tenindeki rüzgar esintisi olacağım, belki elinden tutup sana her şeyin yolunda olduğunu yeniden söyleyeceğim. Çok özledim. Bunu hafifletmenin bir yolunu bulabilseydim. İnsan zamanı durdurmak istediği yere aitmiş derler. Çok geç anladım, çok geç anladım ne kadar özel olduğunu. Ara vermeksizin kırdım. Kırıldım. Keşke sana bu korku dolu fırtınayı anlatmanın kolay bir yolu olsaydı. Hiçbir zaman yapamadım. Bi' şeyler paylaşmak için bazı şeylerle barışık olmak gerekiyormuş. Çok geç anladım. Seni gördüğüm ilk an dün gibi. Kalabalığın arasından bir tebessüm. Bir gülüş. Sana dokunduğum ilk an. Belini kavradığım ilk saniye. Dudaklarına yapıştığım ilk sefer. Bir zamanlar atardı kalbim. Geceye şiirler fısıldadım. Yıldızıma. Sana. Kalbimin kırıklarına fırlattım her birisini. Her hecesini ezberledim, ezberlemeye çalıştım. Hissettim, hissettikçe yenildim. Kalbime şiirler fısıldadım. Sonbaharın son ışıkları gibi olan kalbime gömdüm sonra bu şiirleri. Hiçbir şey geri getirilemez. Bazı şeyler kırılmıştır ve kırık kalır. Onarılmaz. Bırak onarılmasın. Geceler karanlık sevgilim. Geceler acımasız. Oysa ne güzel bakıyor bana fotoğraflarımız. Ne güzel gülüyorsun bana kollarımdayken. Bilmediğin çok şey vardı. Anlatmadım, anlatamadım. Seni hep karanlık bir dünyanın dışında tutmak istedim. Belki elimden geleni yaptım, belki yapmadım. Sadece her şeyden çok önemsedim. Başka bir yol yoktu bildiğim. Artık ıssız bi sabah gibiyim. Dünyanın yeşil baharları bana bir şey göstermeyecek. Zamanın senden hızlı ilerlemesi. Mavi bir hayalin senden koşarak uzaklaşması. İnsan kanardı.
47 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 1 month ago
Text
Tumblr media
Gönül yarasından sakınmak gerekir, çünkü onun cihanda merhemi yoktur. Elinden ne geliyorsa gönül yıkma, çünkü yıkık gönlün âhı âlemi yıkar.
♥️🌹♥️
Tumblr media
Sevmenin bir kokusu vardır bilir misin.
Hiçbir şeyle tarif edemezsin onu.
Hiçbir şeyde bulamazsın ama hisedersin .
Yağmur sonrası toprak kokusuna benzer biraz
Bir ömür boyu solumak istersin
Çocukluğunu büyüten anne kokusu gibidir biraz şefkati hatırlatır
Babanın ağarmış sakallarındaki o ekmek kokusuna benzer biraz
Emek doludur.
Yüzündeki çizgilerin avuçlarını okşamasına benzer
Aşık olduğun o kızın saçlarındaki buğday kokusuna benzer biraz.
Hani o baktıkça gülümsediğin
Hani yüzünü hep rüzgarlarına tutmak istediğin
Sevmenin bir kokusu vardır
Elin değmese bile sabahın ilk ışıklarına gülümseyen yediveren çiçeklerin yapraklarında ışıl ışıl parlayan çiy damlalarına benzer
Senin çocukluğunun kokusudur biraz
Biraz çocuğunun kokusu
Gözlerinde ruhunu demlediğin o gurura benzer
Uykusuz gecelerinde aradığın o sığınak
Hani bedenini incitmeden tenini binlerce öpen o su gibi üzerine gibi serilen
Sevmenin bir kokusu vardır
Nefesine işler adamın.
Ciğerine işler.
Ve sen bir daha hiçbir kokuyu böyle derin böyle binlerce koku içerisinde başka bir kokudan ayırt edemezsin.
Sevmenin bir kokusu vardır.
Ben kokunu özledim ... Kurban olduğum ♥️🌹♥️❤️💓🥰😍🫂💋🫂💋
Tumblr media
23 notes · View notes
durulmak · 2 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Yaşadığım kadar varım işte, her şeyin sıradanlaştığı şu dünyada yılın hangi günü doğduğumun -artık- pek de bir önemi yok açıkcası. Ama işte her yaşın kendine göre bir hikayesi var elbet. Var oluşlar, buluşlar, vazgeçişler.. keşfetmek heyecanlandırmıyor artık beni. Ben daha çok ne yaşayacağını bilmek isteyenlerdenim. Rutinleşmiş dingin bir yaşayışın içinde huzurun peşindeyim. Huzur'u kalp istemiştim geçen yaşımda, mutlu olmak tek başına yetmiyor anlamıştım. Şimdi de huzur'u kalbin tek başına yetmediğini yaşadığın çevrenin de huzurlu kalplere sahip olması gerektiğini anladım. Artık daha sakinim, yetişkin olmanın ne kadar sancılı bir süreç olduğunu anladığımdan beri keşke çocuk kalsaydım diyemiyorum. Tekar o sancıları yaşamak istemiyorum. İnsan büyüdükçe çocukluğunun elinden tutmak istiyor. Ve yaş almanın en güzel yanı kendi elinden tutabiliyor olmak. Bu yaşımda kendimi bulmuş, huzurlu kalpleri ve huzur'u kalbi bulmuş olmam temennisi ile hoş geldin yeni yaşım.
24 notes · View notes
yakazakalb · 2 months ago
Text
Mesela bi derdin olsun; bi gözyaşı silmek için bir acıyı dindirmek için, birinin elinden tutmak için. Filistin'i Doğu Türkistan'ı, sömürülen Afrika'yı dert edin.
Mesela bi davan olsun. Daha güçlü bir merhamet ve adalet medeniyeti inşa etmek gibi bir davan. Fikirlerin dünyayı kuşatsın. Asırların ötesine baksın. Daha huzurlu bir dünya için gayret et.
17 notes · View notes
queenasker · 14 days ago
Text
Hani bazen olur ya böyle bir kuşu çok seversin, çok istersin, yakalayıp elinde tutmak istersin ama onu ne kadar tutmaya çalışırsan çalış tutamazsın, senden git gide uzaklaşır "Gitme..." dersin ama o sadece bakar sana ve devam eder yoluna, sende durup yere çöküp ağlayarak gidişini izlersin "Neden gidiyorsun?" bile diyemeyezsin çünkü gitme nedenini biliyorsundur. Kafese konulacaktır ondan kaçıyordur, özgürlüğe kaçıyordur o yüzden "neden" de diyemezsin sadece ağlayarak gidişini izlersin bir de gittiği yerde mutlu olmasını umarsın, elinden sadece bu gelir çünkü. Böyle hissediyorum.
7 notes · View notes
renksizadam · 11 months ago
Text
geçerken çok zorlandığım yollardan geçen birini görünce elinden tutmak istiyorum çünkü kimse benim elimden tutmamıştı
33 notes · View notes
ziyapasa-01 · 2 months ago
Text
💗𑜞᭄ "Nasılsın?"
Soru,
"Nasıl oldun?"
Vefa...
Birincisi kulağa değdi,
💗𑜞᭄ ikincisi kalbe..•°💗𑜞᭄
Elinden tutunca kalkamaz
bazı insan..
GÖNLÜNDEN tutmak gerek...✓
Gönülden tutanlar bu gün yoldaşınız olsun .
Nasıl Oldunuz
___Gün❤️aydın__
Tumblr media
15 notes · View notes
windbreezeatdawn · 5 months ago
Text
Aşk lazım aşk lazım.
Sevmeye yürek lazım
Günlerce gülmek lazım
Elinden tutmak lazım.
17 notes · View notes
orionyldz · 4 days ago
Text
...
Aşk lazım aşk lazım,
Sevmeye yürek lazım,
Günlerce gülmek lazım
Elinden tutmak lazım
...
6 notes · View notes
maaveraa · 2 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Bismillah.
Bilgisayarına yazdığın notu lütfen unutma. Evet günahlardan korunmak, iyi bir insan olmak, iyi bir kul olmaya çalışmak, güzel düşünmek, niyetlerini temiz tutmak zor bu ahir zamanda. Ama n'olursun çabala. Elinden geleni her zaman yap. Ve hiçbir şeye üşenme, hiçbir şeyi erteleme, hiçbir şeyden vazgeçme.
74 notes · View notes
revnaktarblog · 3 months ago
Text
Bir dönem kendimi çok yetersiz hissediyordum. Ne yapsam ama bakın ne yapsam sanki hiçbir şey yapmıyormuşum gibi geliyordu. Buna bir takım düşünce kalıpları ve bir takım insanlar da sebepti. Bir ürün ortaya çıkarıyorum mesela hayır ikna olmuyorum. Derse katılıyorum ders veriyorum hayır ikna olmuyorum vs vs vs... dünyadaki en avare kişi sanki bendim. O yüzden böyle rutinleri yapmak bile bir hengamede,batman dolusu yük üzerimde. Yaşam enerjim kayboldu. Oysa ben bir bulutu izlerken, ağaçların yapraklarının ingilizce öğrendiğim zamanın birinde bir abla senin gözlerin parıldıyor ne kadar zekisin dediğinde ona inanamadım. :)
Yani bu derece bir çöküş..
Velhasıl kelam yetersizliği kim belirliyor ? Ne olunca yeterli olacağız ? Kendimiz olalım, çalışalım çabalayalım yeter. İnsanlar her zaman için eleştirecek bir şeyler bulurlar. Ya da sizi aşağıya çekmek, yaptıklarınızı basite indirgemek için sebepler. Yapılacak iş şu kendine yüklenmemek, şefkat etmek. Kimse elinden tutmasa o içindeki kırılgan çocuğun elinden tutmak. Bakın o zaman neler oluyor. O zaman falan şöyle demiş dünya böyleymiş umrunda olmaz. İnsan başlı başına sadece varlığı ile Allah katında değerli bir varlık. Sen bunu hisset ve bunun içinde kaybol diye yaratılmadın. Hayatın âli gayeleri var. Neticeler Rabbe ait. Bizim vazifemiz istikamet üzere olmak vesselam..
4 notes · View notes
azraasblog · 11 months ago
Text
Düşmeye karar verdiğin gün yaz bana. Kalkacağın sırada elinden tutmak için orada olacağım , demişti aylar öncesinde.
Kararımı verdim, ona yazdım. Bir an olsun tereddüt etmedi, bana geldi. Her şeyi mahvetti, düştüm. Ve sözünü tuttu, kalkacağım sırada elimden tutmak için yanımdaydı.
13 notes · View notes
mahoganyburgundy · 6 months ago
Text
elinden tutmak istediğim tek kişi içimdeki o küçük velet
4 notes · View notes
aynodndr · 4 months ago
Text
Tumblr media
Bazen kelimeler kifayetsiz kalır !
Anlatmak istesen de anlatamazsın ,
Anlayanı yoktur söyleyeceklerinin.
Bir kelimeye sığdırmak istersin her şeyi
Zaman yetmez.
Uzaklarda bir yerlerden çocukluğun seslenir.
Uzanıp tutmak istersin tutamazsın elinden.
Bugün ki aklınla sığınmak istersin o minik yüreğe ,
Sığamazsın !
Akıl mı büyür yürek mi küçülür ,
Gidenle kalan arasında ki fark nedir ?
Kim kazanır kaybeden kimdir ?
Muammalar dizesidir hayat.
Kendini bilmez kimisi ,
Haddine sığınır birisi.
Kimi yol alır kimi adresi şaşırır ,
Hayat bu kimi gökyüzüne diker gözünü ,
Kimi toprağa.
Kimi dünyalar benim sanır.
Cennetten bihaberken cenneti vaadeder bazıları....💙🖤🩶💜
3 notes · View notes