#el atmak
Explore tagged Tumblr posts
Text
Lit teacher release me from your grip PLEAAAAAASEEEEEEEEEEE I:LL KILL MYSELF
#uzay.txt#shaking on the floor this is the second time she's intentionally asked /me/ smt while i'm nose deep into my book babygirl i'll shoot myself#she asked me to read out loud the last sentence i read & i'm like ahah it's english tho.. srry and she goes ok then. what's the plot and i'm#like uhhhh. um. protagonist battles mental health problems.....? she's like oh ok. do you think he's ''eli koynunda'' and i'm like man idk#and then she goes so when do u think you'll be ''işe el atmak'' & i'm like. shrugging emote. and she goes wdym by that 😒 LEAVE ME ALONEEEEE#gripping the bars of my enclosure i cannot do this. last time she made me read a long ass poem out loud in front of the entire class i#need to explode and die. idk if i've mentioned that here -10/10 experience my legs were shaking for a good ten mins after. ok anyways#jfc i rlly rambled in here LET ME OUTTTTTTTTTTTT
0 notes
Text
BUGÜN BUZ PATENİNE GİTTİK.
#korkunç bi şey#aslında eğlenceli ama ben gerçekten hiç bilmediğim için fazla zorlandım#EN SON BİR TUR DAHA ATMAK İSTEMİŞTİM EL ELE TUTUŞUP AMA DÖNERKEN LÖÖP DİYE YERE DÜŞTÜM#popom hala cok acıyo o an aglamamak icin cok zor tutmustum kendimi#sisik bi de#buz koydum ama o da cok soguk
1 note
·
View note
Text
unutmuş gibi yaptığım her şeyi hatırlıyorum. biliyorum, her gece zihnimin içerisinde ki harlanan ateşin kaç eve düştüğünü. biliyorum, dağınık saçlarımla aynaya bakarken gözlerimi gözlerimdem kaçırdığımı. sık sık beni çoktan yakalamış olan bir boşluktan kaçıyormuşum gibi hissediyorum. ciğerlerim kanasa da ara sıra sonsuz dalışlar yapabileceğim uçsuz bucaksız bir okyanusun ortasındayım. hakkında konuşamadığım, yer veremediğim ya da elimi kaldıramadığım bir acı var. koşmak. çığlık atmak. parçalanmak istiyorum. umutsuzca kendimi yeniden keşfetmenin yararlı yollarını ararken, olduğum her şeyi bırakmak istiyorum. nefes alışım bana rahatlama getirmese bile, dünyaya uhrevi bir özgürlük tonunda bağırmak istiyorum. sürdürülemez olsalar bile kesinliklerimle el ele çok uzaklara gitmek istiyorum. kaosumla inşa ettiğim uçurum gibi omurgalarımdan aşağı yuvarlanmak istiyorum. ruhumda kötülük var. ellerimde yalnızlığın nasırlarını taşıyorum. bir bayrak gibi etrafa savurduğum bu yarı ölü beden ile dünyayla olan bu sürtüşmeden ve içimdeki benden geriye kalan parçalardan kaçamıyorum. hiç terk etmediğim hiçliğe geri dönüyorum. başarısızlığa mahkum. savaşmaya aşina bi’ hâlde.
373 notes
·
View notes
Text
KILIÇ USTASI - DEVASA+ (2)
Kilicustasi.com: Efsanevi Kılıçların Adresi!
Kilicustasi.com, tarih ve efsanevi kılıç tutkunları için bir cennettir. Osmanlı kılıçları, Zülfikar kılıcı, hediye kılıç ve kılıç satın al gibi anahtar kelimelerle öne çıkan bu platform, benzersiz koleksiyonu ve uzman işçiliğiyle dikkat çeker.
Osmanlı Kılıçları: Tarih ve Zarafet Buluşuyor!
Osmanlı kılıçları, Kilicustasi.com'un koleksiyonunda tarihin derinliklerinden günümüze taşınan eşsiz eserler arasında yer alır. Her bir Osmanlı kılıcı, döneminin zengin kültürünü ve estetiğini yansıtarak tarih tutkunlarını büyüler.
Zülfikar Kılıcı: İkonik ve Anlamlı Bir Simge!
Zülfikar kılıcı, İslam kültüründe önemli bir simgedir. Kılıç Ustası, bu özel kılıcın farklı tasarımlarını ve detaylarını sunarak kullanıcılarına anlamlı ve ikonik bir hediye seçeneği sunar.
Hediyelik Kılıç: Özel Anları Taçlandırın!
Kilicustasi.com'un hediyelik kılıç koleksiyonu, özel anları unutulmaz kılmak için mükemmel seçenekleri içerir. Sevdiklerinize verilebilecek anlamlı ve estetik hediyeler arıyorsanız, bu koleksiyonu keşfetmeye değer.
Kılıç Satın Al: Ustalıkla İşlenmiş Kalite!
Kilicustasi.com, kılıç satın almak isteyenleri kaliteli ve ustalıkla işlenmiş tasarımlarla buluşturur. Her bir kılıç, zanaatkarların özenle işlediği detaylarla öne çıkar.
KilicUstasi.com ile Efsanevi Kılıçların Büyülü Dünyasına Adım Atın!
Eğer siz de efsanevi kılıçların büyülü dünyasına adım atmak ve özel tasarımlarla tanışmak istiyorsanız, Kilicustasi.com adresini ziyaret edin. Tarih ve estetiğin buluştuğu bu platform, kılıç tutkunları için birinci adres!
915 notes
·
View notes
Text
LUNAEV - MEGA+ (3)
Pijama takımları, evdeki rahatlığın ve şıklığın simgesi haline geldiği günümüzde, sadece uyku zamanı değil, aynı zamanda gündüz vakitlerinde de tercih edilen bir tekstil parçası olarak öne çıkıyor. Rahat bir pijama takımı, hem konforu hem de tarzı bir araya getirerek, evde geçirilmiş zamanı keyifli hale getiriyor. Bununla birlikte, kişisel bakım ürünleri de hijyen ve sağlıklı yaşam tarzı açısından büyük bir önem taşıyor. Özellikle bu ürünlerin kalitesi, bedenimiz üzerindeki etkilerini belirliyor.
Pijama takımı
Pijama takımları, evde rahatlık ve konfor arayan herkes için mükemmel bir seçenektir. Hem kadınlar hem de erkekler için tasarlanmış çeşitli pijama takımı modelleri bulunmaktadır. Bu takımlar, genellikle yumuşak kumaşlardan yapılmakta olup, gece uyurken ya da evde dinlenirken rahatlık sağlar. Özellikle kış aylarında kalın ve sıcak pijama takımları tercih edilirken, yaz aylarında ince ve hafif modeller öne çıkmaktadır.
Pijama takımlarının birçok farklı stili mevcuttur. Klasik kesimlerden, modern tasarımlara kadar ampliar seçenekler bulmak mümkündür. Renk ve desen açısından da oldukça çeşitli olan pijama takımları, kullanıcıların kişisel zevklerine hitap eder. Örneğin, sevimli karakterler içeren çocuk pijama takımları, hem rahat hem de eğlenceli bir seçenek sunar.
Alışveriş yaparken, pijama takımı seçiminde dikkat edilmesi gereken unsurlar arasında doğru beden, kumaş kalitesi ve tasarım yer almaktadır. Pamuk, modal ve mikrofiber gibi malzemeler, konforu artıran önemli unsurlardır. Ayrıca, yan dikişlerin kalitesi ve lastiklerin esnekliği de önemlidir.
Pijama takımı satın alırken, farklı markaların önerilerini takip etmek ve indirimleri göz önünde bulundurmak faydalı olabilir. Çeşitli alışveriş siteleri üzerinden, kaliteli ve uygun fiyatlı pijama takımları kolayca bulunabilir. Hem sezon sonu indirimlerinden yararlanmak hem de yeni koleksiyonlara göz atmak için sık sık alışveriş sitelerini ziyaret etmekte fayda var.
Kişisel bakım ürünleri
Günümüzün vazgeçilmez parçaları arasında yer alıyor. Cilt sağlığını korumak, saç bakımını yapmak ve genel hijyenimizi sağlamak için bu ürünlere ihtiyaç duyuyoruz. Kişisel bakım rutinimizde kullanacağımız ürünlerin kalitesi ise doğrudan cildimiz üzerinde etkili oluyor.
Cilt ve saç bakımı için çeşitli seçenekler mevcut. Örneğin, nemlendirici kremler, yüz maskeleri, şampuanlar ve saç kremleri gibi ürünler, cildimizin ve saçlarımızın ihtiyaç duyduğu bakımı sağlıyor. Doğal içeriklere sahip ürünler tercih etmek, hem sağlığımız hem de çevre için faydalıdır.
Kozmetik ürünler de kişisel bakımın önemli bir parçasıdır. Makyaj malzemeleri, hem güzelliğimizi artırırken hem de kendimizi daha iyi hissetmemize yardımcı olur. Doğru ürün seçimleri ile cildimizi koruyabiliriz.
Son olarak, kişisel bakım ürünleri sık kullanımı, hem fiziksel hem de psikolojik sağlığımız üzerinde olumlu bir etki yaratır. Kendimize ayırdığımız zaman, ruh halimizi iyileştirir ve genel mutluluğumuzu artırır.
Alışveriş sitesi
Günümüzde internet üzerinden yapılan alışveriş her geçen gün daha da popüler hale geliyor. Özellikle, alışveriş siteleri, müşterilere geniş bir ürün yelpazesi sunarak, alışveriş deneyimini daha keyifli hale getiriyor. Bu yazımızda, alışveriş sitelerinin sağladığı avantajları ve dikkat edilmesi gereken noktaları ele alacağız.
Online alışverişin en büyük avantajlarından biri, zamandan tasarruf sağlamasıdır. İnsanlar, evlerinin konforunda oturarak istedikleri ürünlere ulaşabilir ve karşılaştırma yapabilirler. Birçok alışveriş sitesi, kullanıcı dostu arayüzleri ve filtreleme seçenekleriyle, aradığınız ürünü hızlı bir şekilde bulmanızı sağlar.
Ayrıca, alışveriş siteleri genellikle fiziksel mağazalardan daha uygun fiyatlar sunar. İndirimli ürünler, kampanyalar ve özel teklifler sayesinde, bütçenizi zorlamadan istediğiniz ürünleri satın alabilirsiniz. Bu noktada, sitelerin sağladığı güvenli ödeme yöntemleri de kullanıcıların güven içinde alışveriş yapmasını sağlar.
Online alışverişin bir diğer olumlu yönü de, müşterilerin ürün incelemelerini okumak ve diğer kullanıcıların deneyimlerinden faydalanmaktır. Çoğu alışveriş sitesi, ürün yorumları ve puanlama sistemleri ile müşteri geri bildirimlerini paylaşır. Bu sayede, kullanıcılar doğru kararlar alabilir ve beklentilerini karşılayacak ürünleri satın alabilirler.
Sonuç olarak, Lunaev.shop alışveriş sitesi, sunduğu birçok avantaj sayesinde, modern yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Doğru adımlarla, online alışveriş deneyiminiz oldukça keyifli ve verimli olabilir.
431 notes
·
View notes
Text
PASİFGELİR - DEVASA+
YouTube, yaratıcı içerik üreticilerine sunduğu fırsatlarla dolu bir platform olarak dikkat çekiyor. Videolarınızı paylaşarak hem eğlenceli içerikler oluşturabilir hem de para kazanabilirsiniz. Bu blog yazısında, YouTube üzerinden nasıl para kazanabileceğinizi, özellikle YouTube Shorts ile kısa videoların nasıl gelir getirebileceğini keşfedeceğiz. Ayrıca, YouTube'dan elde edilen gelir kaynaklarını ve bu gelirlerin nasıl hesaplandığını ayrıntılı bir şekilde ele alacağız.
Youtube Para Kazanma
Youtube, son yıllarda en popüler sosyal medya platformlarından biri haline geldi ve birçok kişi için ek gelir kaynağı oluşturdu. İçerik üreticileri, Youtube para kazanma yöntemleri sayesinde çeşitli yollarla kazanç elde etmektedir. Örneğin, YouTube'un sunduğu reklam gelirleri, sponsorluk anlaşmaları ve ürün yerleştirme gibi yöntemler sayesinde içerik oluşturucular, izleyici kitlesine hitap ederek maddi kazançlarını artırmayı hedeflemektedirler.
Bunun yanı sıra, özellikle kısa videoların popülaritesinin artmasıyla birlikte, Youtube shorts para kazanma yöntemi de dikkat çekmektedir. Kısa ve etkili içerikler, izleyicilerin ilgisini hızla çekerek daha fazla görünürlük sağlar ve bu durumda içerik üreticileri, daha fazla izlenme ve takipçi kazanma şansı elde eder. Böylece içerik üreticileri, bu tür içeriklerle de Youtube gelirlerini artırabilirler.
Elde edilen kazançları etkili bir şekilde yönetebilmek ve gelecekteki gelirleri tahmin edebilmek için, Youtube para kazanma hesaplama yöntemleri de oldukça önemlidir. Bu hesaplamalar, izlenme sayısı, abonelik sayısı ve etkileşim oranı gibi kriterleri temel alarak içerik üreticilerine ne kadar gelir elde edebileceklerini anlamalarına yardımcı olur. Daha fazla bilgi ve detaylı stratejiler için https://www.pasifgelir.com/ adresini ziyaret edebilirsiniz.
Youtube Shorts Para Kazanma
Son yıllarda, sosyal medya platformlarının popülerliği arttıkça, insanlar da kendi içeriklerini üretmeye ve bu içeriklerden gelir elde etmeye başlamışlardır. Bu bağlamda, Youtube para kazanma stratejileri, içerik üreticileri için önemli bir gelir kaynağı haline gelmiştir. Özellikle Youtube shorts para kazanma fırsatları, kısa ve etkili videolar ile kısa sürede geniş bir kitleye ulaşmayı mümkün kılmaktadır. İçerik üreticileri, bu yeni formatı kullanarak izleyicilere hitap edebilir ve aynı zamanda gelirlerini artırabilirler.
Youtube gelir artırmanın birçok yolu bulunmakta olup, bir içerik üreticisinin başarısı, yarattığı içeriklerin kalitesi ile doğrudan ilişkilidir. Kısa videoların trend haline gelmesi, içerik üreticilerine daha hızlı geri dönüşler sağlamakta ve bu durum, Youtube para kazanma hesaplama süreçlerinde olumlu bir etki yaratmaktadır. İçeriklerin izlenme sayısı arttıkça, elde edilen gelir de orantılı olarak yükselmektedir.
Sonuç olarak, eğer siz de içerik üretmeye başlamak istiyorsanız, Youtube shorts para kazanma yöntemlerini dikkate almanız büyük önem taşımaktadır. Özellikle yeni başlayanlar için, küçük ama etkili adımlar atmak, sonunda büyük kazançlara kapı açabilir. Daha fazla bilgi almak ve stratejilerinizi geliştirmek için ise Pasif Gelir gibi kaynakları inceleyebilirsiniz.
Youtube Gelir
Youtube, modern dünyamızda bireylerin ve markaların gelir elde etmeleri için önemli bir platform haline gelmiştir; kullanıcılar, içeriklerini paylaşarak ve izlenme sayılarını artırarak Youtube gelir potansiyelini maksimize etmeye çalışmaktadır.
Elde edilen Youtube gelir genellikle izlenme sayısına, etkileşim oranlarına ve reklam gelirlerine dayanarak hesaplanmaktadır, bu da içerik oluşturucuların içerik stratejilerini oluştururken daha akıllıca kararlar almalarına yardımcı olmaktadır.
Ayrıca, farklı gelir kaynakları arasında Youtube para kazanma hesaplama yöntemleri bulunmaktadır ve bu yöntemler sayesinde içerik oluşturucular, ne kadar kazandıklarını ve hangi içeriklerin daha çok gelir sağladığını anlamakta zorluk çekmemektedir; bu da onlara, daha fazla kazanç sağlamak için içeriklerini optimize etme fırsatı tanımaktadır. Daha fazla bilgi ve ipuçları için ise https://www.pasifgelir.com/ adresini ziyaret edebilirsiniz.
Youtube Para Kazanma Hesaplama
Youtube platformu üzerinden para kazanma imkanı, girişimci ruhu olanlar ve yaratıcı içerikler üretenler için oldukça cazip bir fırsat sunmaktadır. Youtube para kazanma süreci, içerik üreticilerinin izleyici kitlesini büyütmeleri ve bu kitleden gelir elde etmeleri ile yakından ilişkilidir. Öncelikle, Youtube'da kazanç sağlamak için, belirli bir abone sayısına ve izlenme süresine ulaşmanız gerektiği unutulmamalıdır; bu durum, Youtube gelir elde etme hedefine ulaşmak için ilk adımı temsil eder.
Youtube shorts para kazanma, kısa videoların da kullanıma sunulması ile birlikte, içerik üreticilerine yeni fırsatlar sundu. Kısa video içerikleri, hem daha hızlı izlenme sayılarına ulaşabiliyor hem de paylaşım kolaylığı sayesinde viral olma potansiyeline sahip. Bu sebeple, Youtuber'lar için shorts içerikler üretmek, kazanç sağlama noktasında önemli bir strateji haline gelmiştir.
Youtube para kazanma hesaplama, içerik üreticilerinin ne kadar gelir elde edebileceğini anlamalarına yardımcı olurken, her izlenme başına kazanılan miktarın değişkenlik gösterdiği unutulmamalıdır. Bu hesaplamalar ışığında, içerik üreticileri kendi içerik stratejilerini geliştirebilir ve en verimli sonuçları elde etmek için gerekli adımları atabilirler. Detaylı bilgi için https://www.pasifgelir.com/ adresini ziyaret edebilirsiniz.
680 notes
·
View notes
Text
Buruk Zihinler.
Kalpteki savaş bittiğinde, zihindeki savaş başlar zanneder çoğu insan ama hayır. Öyle değildir hakikat. Zihinde bir şeyler bittiğinde kalpteki sorgulama başlar. Buruk zihniyetler, buruk kalplere eşdeğerdir. Zihnin çözemediğine kalp el atmak ister ama zihnin attığını kalp de üstelemek istemez, köşeye koyar. Bir insanın zihnini işgal ettiğinizde kalbi de her zaman göz önünde bulundurun çünkü birinin savaşı diğerine ağır gelirse her ikisi de sizden kolayca vazgeçer ve geri dönmez. Siz tek gecede durup dururken sizden vazgeçildiğini sanarsınız ama sorgulama yapılmıştır savaş başlatılmıştır ve kendi içinde bitmiştir ve karara varılmıştır. Kimsenin buruk bir akla sahip olmasına sebep olmayın zira o akıl ve o kalpten kimseye gelmediği gibi size de fayda gelmicektir, iyi olun, iyi görün. Kıymet bilin, değer görün.
#aşk sevgi#edebiyat#sevgili#sevgi#sevmek#tumblr yazılı post#artists on tumblr#aşk acıtır#aşk ile#iyigecelerdeniz#gerçek aşk#tumblr art#aşk sözleri#aşk şiiri#aşka dair#mesafe aşkı#aşk#türkiye#keşfedilmemiş#aşk acısı#keşfet#self love#anlamlı sözler#art#sevgisizlik
134 notes
·
View notes
Text
Heaven Official's Blessing▪︎
240. BÖLÜM - Kırmızı Cübbe Solarken Mırıldanan Gülümseme -
Mu Qing mırıldandı, “Bu nasıl mümkün olabilir? Nasıl bu kadar çok…??”
Herhangi birinin tek başına ruhsal güçler üzerindeki lanetli kelepçeyi patlatıp parçalayabileceği tamamen duyulmamış bir şeydi.
Hua Cheng yere yığılmış olan Xie Lian'ı yukarı çekti, “Gege, yeniden savaşmayı dene!”
Tam aynı anda Jun Wu kılıcını kullanarak hamle yaparak geldi ki Xie Lian bilinçsizce tokat atmak için elini kaldırdı. GÜM-! Zhu Xin neredeyse uçup gidecekti!
Bu vuruş öncekinden tamamen farklıydı!
Xie Lian kendi ellerine baktı, biraz sersemlemiş hissetti. Bu duyguyu hissetmeyeli yüzlerce yıl olmuş, neredeyse kendinin böyle olduğunu unutmuştu.
O noktada o kadar boyun eğmezdi ki, kendi güçlerini kontrol edemedi, her adımı dağları yerinden oynatırdı. Bir adımla binlerce kilometre gider, bir adımla cennete yükselirdi!
Elini sıktı ve Jun Wu'nun yüzüne şiddetli bir şekilde yumruk attı!
Savaş başladığından beri Jun Wu'nun yüzüne hiç dokunulamamıştı. Bu yumruk bir vurdu, sonunda dudaklarının kenarlarından bir damla kan aktı. Başparmağıyla kanı sildi ve bu biraz kana baktı.
Peşinden elini savurdu ve Zhu Xin’i kenara attı.
Görünüşe göre Xie Lian ile çıplak elleriyle dövüşecekti.
Xie Lian bir yumruk daha attı ama Jun Wu yumruğunu yakaladı ve onu kendi etrafında çevirdi. Yoğun bir ıstırap yayıldı ve Xie Lian'ın kolu bir çatlakla kırıldı. Ancak kendisi anında düzeltti ve bir darbe daha gönderdi ama Jun Wu tarafından yakalandı. Xie Lian işlerin pek de iyi gitmediğini gördü ve daha önce Jun Wu tarafından fırlatılan Fang Xin'i kapmayı düşündü. Doğal olarak Jun Wu da bu adımı atacağını düşündü ve yolunu kapattı.
Ancak arkasında hâlâ Feng Xin ile Mu Qing'in olduğunu unutmuştu. Her ne kadar ikisi yarı sakat olsa da ikisi de sinsice dolanıp kılıç Fang Xin’i çekip almayı planladılar. Hareketleri zaten son derece hafifti, yine de sanki Jun Wu'nun sırtında gözleri büyümüş gibiydi ve elini geriye doğru hareket ettirdi ve patlattı. Ayaklarının altındaki köprü bir anda çatladı ve ikisi de lav akıntısına doğru dalarak düştüler!
Son saniyede bir el Feng Xin’in çizmesini, Feng Xin de Mu Qing’in çizmesini yakaladı. Yukarı baktıklarında haykırdılar, “LANET OLSUN!!! CİDDEN LANET OLSUN!!! Guoshi, YAŞLI EFENDİ, LÜTFEN SAKIN BIRAKMAYIN, TAMAM MI?”
Onları yakalayan sahiden de Guoshi’ydi. Alnındaki damarlar şiddetle patlıyordu, “DEMEK YAŞÇA BÜYÜK OLDUĞUMU BİLİYORSUN! O HALDE ACELE EDİN VE TIRMANIN!”
Köprünün o kısmı Jun Wu tarafından kırılmışken Xie Lian kavramak için elini kaldırdı ve onu zorla havada asılı tuttu. Onu daha da yukarıya çekmek istemişti ama Jun Wu ona o alanı vermedi. Üçü, yuvarlanan lavlardan yalnızca yirmi, otuz metre uzaktaydı, etten kulakları bile hava kabarcıklarının yuvarlanma sesini duyabiliyordu. En dip uçta Mu Qing asılıydı, başı aşağı bakacak, ayakları yukarıda olacak şekilde oldukça korkutucu bir pozisyondaydı ve eğer dikkatli olmazlarsa lav onun kafasını silip süpürecekti. Buhar kaynıyordu, yüzü sıcak kömür gibi kırmızıydı, Mu Qing haykırdı, “ÇABUK, BENİ YUKARI ÇEKİN!”
Ancak beklenmedik bir şekilde onlar iki kez yukarı çekemeden tekrar bağırdı, “BEKLEYİN! YUKARI ÇEKMEYİN!”
Guoshi bıkmıştı, “NE İSTİYORSUN SEN?”
Feng Xin bağırdı, “BENİMLE KAFA MI BULUYORSUN? TAMAM, BIRAKIYORUM.”
Mu Qing küfretti, “HAY BEN SENİN, BIRAK LAN, YAP DA GÖRELİM. AŞAĞI BAK! BAK, KILIÇ!”
Diğer ikisi onu işaret ettiği yere baktı ve tam altlarında lav nehrinin kalbine saplanmış yavaşça batmakta olan siyah bir kılıç olduğunu gördüler. Bu daha önce çalacak oldukları sırada Jun Wu tarafından köprünün sarsılmasıyla çalamadıkları Fang Xin’di.
Mu Qing uzandı ve çılgınca kollarını kılıca doğru sanki bir şebek olmayı çaresizce diliyormuş gibi sallamayı denedi ama ne olursa olsun ona ulaşamadı, “BENİ ÇOK AZCIK DAHA SARKITIN, SADECE BİRAZCIK VE BÖYLECE ONU ALABİLİRİM!!!”
Guoshi'nin alnındaki damarlar artık daha da sert bir şekilde zonkluyordu, “SİZ İKİ GEN�� ADAM, DOZUNU KAÇIRMAYIN, BEN SADECE ESKİ KEMİKLERDEN BİR ÇUVALIM!”
Botu biraz daha aşağı yöneltirken böyle dedi ve Mu Qing'in yüzü lav akıntısının yüzeyine bir çentik daha yaklaştı. Saçları aşağı kaydı ve saç tellerin uçları alev aldı. Feng Xin haykırdı, “HAY LANET OLSUN, SAÇLARIN TUTUŞTU!!! HEPSİ YANACAK!!!”
Neyse ki Mu Qing de sonunda kılıcı çekmişti, saçındaki küçük alevleri tokatlayıp uzaklaştırırken kolunu savurdu ve kılıcını lav sıçramalarıyla Xie Lian’a doğru uçurdu, “XİE LİAN, YAKALA!”
Xie Lian da kolunu yukarı salladı ve Fang Xin'in kabzasını yakaladı!
Guoshi'ye gelince, artık gücünün sınırına gelmişti, “DAHA FAZLA DAYANAMIYORUM, İKİNİZ DE, HEMEN YUKARI GELİN!”
Feng Xin Guoshi'nin titrediğini gördü ve işlerin kötü gittiğini fark etti bu yüzden Mu Qing'i yukarı çekti ve onu zorla fırlattı, “BU KADAR SIZLANMAN VE MIZMIZLANMAN YETER.”
Bu kederli ruhlar sudan dışarı atlayan balıklar gibiydiler, yukarı sıçradılar ve Feng Xin'in göğsünü yakaladılar. Eğer bedenini koruyan ruhsal ışık olmasaydı muhtemelen Feng Xin tamamen yanmış olurdu. Daha önce Feng Xin'in oklarıyla korkutularak uzaklaştırılmışlardı ve onu çekemeyip kin kalplerine gömülü kalmıştı. Sinsice lavların içine dalmış ve saklanmışlardı, hepsini buraya kadar takip edip ve şimdi onu aşağı çekmek için bu fırsatı yakaladılar. Birden Guoshi de ağırlığının bu ani artışıyla ileri doğru sürüklendi ve aşağı doğru kayıyordu. Bu kez en tepede olma sırası Mu Qing'deydi ve Guoshi’ çizmelerinden yakaladı.
Feng Xin zaten yaralıydı ve hala üstünde çıkartmayı unuttuğu birkaç ok bile vardı. O kederli ruhlarla çıplak yumruklarla savaşıyordu ama aynı zamanda eğer çok sert hareket ederse yukarıdaki insanların kavramalarını gevşetebileceğinin de farkındaydı yani çok pasif bir maçtı. Aşağıda, gittikçe daha fazla erimiş, kederli ruhlar toplanıyor, sanki Guoshi'ye ve Mu Qing'e karşı bir halat çekme savaşı yapıyorlarmış gibi ona yapışırken birbirlerinin üzerinde çıkıyorlardı. Her iki tarafın da gücü inanılmazdı ve eğer böyle devam ederse Feng Xin kesinlikle ikiye bölünürdü!
Feng Xin kükredi, “BU İŞİ SONLANDIRABİLİR MİYİZ ARTIK?”
Mu Qing geri bağırdı, “KAPA ÇENENİ!” Aniden ellerindeki ağırlığın hafiflediğini hissetti, görünüşe göre o kederli ruhlar sonunda bırakmışlar ve o da diğer ikisini yukarı hızla çekmişti.
Ayağa kalktıklarında ve güvende olduklarında, Feng Xin sert bir şekilde nefes aldı, hala gözle görülür şekilde sarsılmışlardı. Aşağıdan kederli ruhların çığlıkları ve kükremeleri geldi ve grup aşağı baktı. Guoshi ve Mu Qing aynı anda konuştu, “Feng Xin, oğlun!”
“…”
Kırmızı, sıcak, erimiş, kederli ruhlar arasında etrafta zıplayan, dişleriyle çılgınca onları parçalayan, bembeyaz bir yaratık vardı.
Bu erimiş kırgın ruhların hepsi en az iki bin yıllık yaşlı hayaletlerdi, ek olarak gruplar halinde bir araya gelmişlerdi ama neden bebek bile sayılamayacak bu oldukça küçük köleden korkuyorlardı? Tırmalamalar, ısırmalar, Cenin ruhunun bedeni eskiden tüyler ürpertici beyazlıktaydı ama şimdi yanmıştı ve her tarafı kan içindeydi, kızıl kırmızı onu baştan aşağı kaplıyordu. bir nebze bile acınası olmayan korkunç bir sesle uluyordu, bu yalnızca birinin dehşet hissetmesine neden olurdu. Feng Xin dayanamadı ve patladı.
Büyük bir öfkeyle kükredi, “SİZİ LANET UTANMAZLAR, BİR GRUP YETİŞKİN BİR ÇOCUĞA ZORBALIK YAPIYOR!!! CUO CUO! HEMEN BURAYA GEL!”
Bu cenin ruhu o kadar kederli ruh yenememişti ve korku zaten kalbinde filizlenmişti. Birinin onun arkasında destek çıktığını duyunca garip bir şekilde ağlamaya başladı ve Feng Xin’in omzuna zıpladı. Feng Xin uzun yayını çıkardı ve kendi göğsünden okları çekerek sırayla onları vurup yuvarlanarak patlayan lava gönderdi. Diğer yandan cenin ruhu sanki zevk alıyor ve tezahürat yapıyor gibi omzunda zıplıyordu ve çığlık atıyordu. Xie Lian onların tehlikeden kurtulduğunu görünce sonunda rahatladı. Tam Jun Wu ile yeniden dövüşmeye odaklanmak üzereyken aniden göğsünün hafiflediği hissetti.
Jun Wu onu arkadan kilitleyerek yakalamıştı, “Daha önce söylemedim mi? Tüm bu yetenekleri nerede öğrendin? Hareketlerin hakkında her şeyi biliyorum!”
Bu kilitlenmeyle eğer Xie Lian bundan kurtulmak için mücadele etmezse o zaman kapana kısılıp ölecekti. Ama kurtulmak için düşünebileceği her hareketi Jun Wu da düşünebilirdi!
Tam o sırada Hua Cheng’in çağrısını duydu, “Gege, korkma! Onun bilmediği hareketler biliyor olmalısın! Onun kullanamayacağı ama yalnızca senin kullanabileceğin bir hamle!”
Aniden Xie Lian’in aklında şimşekler çaktı.
Böyle bir hareketi var mıydı?
Evet.
Eğer kurtulamıyorsa o zaman kurtulmayacaktı!
Jun Wu onu tutarken dönerek düşmanıyla yüzleşti ve o da Jun Wu'yu kendi elinde kilitledi, her kelimesini telaffuz ederek, “Eminim ki bu hareketi bilmiyorsun!”
Jun Wu’yu tutarak ikisinin bedenlerini taşıdı ve kıyaslanamaz derecede sağlam kaya duvarına güçlü bir şekilde çarptı!
Bu çarpmada tüm gücünü kullandı, kayaların gümbürtüsü sırasında, bir şeyin kırılma sesini de duydu.
Ses Jun Wu’dan gelmişti.
Beyaz zırhı tamamen paramparça oldu.
Tam aynı anda Jun Wu onu serbest bıraktı ve öfkeyle kükredi, “DEFOL! HEPİNİZ DEFOLUN!!!”
Xie Lian yukarıya baktı ve omurgasından aşağıya bir ürperti indi. Görüşüne giren, Jun Wu'yu çıldırtan şey, yüzlerdi.
O üç yüz yine ortaya çıkmıştı.
Xie Lian kılıcını yeniden kaldırdı ve Jun Wu’nun kalbine saplayarak onu duvara çiviledi!
Jun Wu’nun ağzından kanlar fışkırdı.
Xie Lian bu saldırıda toplayabildiği kadar ruhsal güç eklemişti ve Jun Wu'nun delindiği anda, ruhsal güç patladı. Kendini toparlama yeteneği ne kadar güçlü olursa olsun Bu darbeden kurtulmak imkansız olurdu!
Dağ yerle bir oldu.
Jun Wu ilk başta kayalık duvara asılmak üzere çivilendi ama kayalık dağ çöktüğünde şimdi yerde yatıyordu.
Yine de vazgeçmemişti. Elini çevirdi ve Fang Xin'in kabzasını kavradı, bıçağın üzerine kelimeler yazmak istiyormuş gibi görünüyordu. Bu doğal olarak durdurulması gereken bir büyüydü. Ancak Xie Lian elini kaldırdığı anda Guoshi aceleyle gitti, “Ekselansları! Bırak gitsin, bırak gitsin!”
Xie Lian kime seslendiğini ya da kime bırakmasını söylediğini bilmeden durdu. Jun Wu öfke dolu bir ağız dolusu kanla daha öksürdü, “UZAK DUR BENDEN!”
Guoshi yanına çömeldi ve “Ekselansları, bırak gitsin. Gerçekten, bırak gitsin. Savaşmaya devam etmenin anlamı yok.” dedi.
“Sen ne anlarsın?! ÇEK GİT!” Jun Wu bağırdı.
“Haklısın, anlamıyorum.” Dedi Guoshi, “Çok uzun yıllar oldu; tanrıydın, hayalet kraldın. Öldürülmesi gerekenlerin hepsi öldü, istediğin her şey senin elinde, o halde neden kendine bunu yapıyorsun? Tam olarak ne istiyorsun? Neyi kanıtlamak istiyorsun?”
Bunu duyunca Jun Wu'nun yüzünde bir kafa karışıklığı belirdi.
Ama Guoshi'nin boynunu şiddetle boğmadan önce uzun süre önce kendine gelmişti, bağırdı, “BANA DERS VERMEYE ÇALIŞMA! BANA DERS VERMEYE HAKKIN YOK! KİMSENİN YOK!”
Şu anki Jun Wu'nun yeterli gücü yoktu yani bu boğucu baskıdan kurtulmak o kadar da zor değildi. Xie Lian kurtarmak üzereydi ki bunun yerine Guoshi elini sallayarak hareket etmemesini işaret etti ve konuşmasına devam etti, “Sevgili ekselansları.”
Jun Wu ona soğuk bir şekilde baktı ama eli gevşemedi.
Şu anda yeterli güce sahip olmasa bile, Guoshi'nin boynunu sıkmak kolaydı ve çok da tehlikeli. Ancak Guoshi onun kendisini bu şekilde boğmasına izin verdi ve konuştu, “Ekselanslarına verdiğim eğitimin amacı asla yanlış yolda yürümemiş biri yetiştirmek ve sonra da onu seni aşağılamak için kullanmak değildi. O onun kendi kişiliği, sen de sensin. Başından beri farklı insanlardınız, farklı yollara sahiptiniz ve bu en doğal şey. Bunu daha önce de söyledim ama bana inanmadın. Peki ya şimdi?"
Jun Wu tek kelime etmeden ona baktı.
“Ben sadece canı gönülden ekselanslarını özlüyorum.” Dedi Guoshi, “Bir zamanların WuYong krallığını özlüyorum. İnsanlarımızı özlüyorum, ve yükselmeden önceki günlerimizi. Hepsi bu.”
“…”
Ardından Guoshi ekledi, “Çok uzun zaman oldu, ekselansları. Sadece, seni izlemek beni yordu, gerçekten yordu. Peki ya sen? Sen de yorulmadın mı?”
Üç diyarın bir numaralı dövüş tanrısı olan Jun Wu'nun görünüşü ve tavrı her zaman mükemmel olmuş, hiçbir pisliğe bulaşmamıştı. Ancak şimdi, ışığın tamamen kaybolmasıyla birlikte Xie Lian, Jun Wu'nun tenindeki üç yüzü gitmiş olsa bile aşırı solgun olduğunu fark etti.
Dış hatları çok soğuk ve sertti, gözlerinin altında koyu halkalar vardı ve açıklanamayacak kadar kasvetli görünüyordu; ışık formunu aydınlatırken yaydığı nazik nezaketten eser yoktu.
Ama şimdiki adam, hasta gibi görünse de nihayet canlı görünüyordu.
Guoshi nazikçe “Ekselansları, kaybettin. Artık kendini özgür bırak.” dedi.
“…”
“Yenildim mi?” Jun Wu’nun sesi biraz kaybolmuş gibi geliyordu.
Aşırı güçlü ruhani güç dalgası kayalık mağaranın kubbesini yararak içeri girdi ve yukarıdan belli belirsiz güneş ışınları saçıldı.
Havada küçük yağmur taneleri sürükleniyor gibiydi. Jun Wu yere serilmiş halde uzanırken, Xie Lian ayakta duruyor yukarıdan onu izliyordu, cidden sanki ağır bir yük kalkmış gibi Jun Wu’nun yüzündeki rahatlama izlerini fark etmişti.
Merak etmekten kendini alamadı, belki de bu amansız kırıklık ve delilik günlerini sona erdirmek için biri tarafından yenilmek Jun Wu'nun içten içe istediği bir şeydi.
Bir an sonra Jun Wu aniden sordu: "Bu hareketin adı ne?
“…”
Xie Lian kolunu kaldırdı ve yüzünün yan tarafındaki kanı sildi, “Göğüste kaya parçalama.”
Jun Wu şaşırdı, sanki bir şey hatırlamış gibi kıkırdadı, ardından gözlerini kapatarak iç çekti, “Güzel.”
Başka bir şey söylemedi ama herkes onu gizlenemez bir yorgunluğun ele geçirdiğini söyleyebilirdi.
Xie Lian sonunda elini Fang Xin'in kabzasından çekti. Artık bir sonraki adımda ne yapacağına dair hiçbir fikri yoktu ve bu yüzden bilinçsizce Hua Cheng'e baktı. Hua Cheng hâlâ aynı noktada, Cennete uzanan köprünün henüz yıkılmamış tek kısmında duruyordu ve uzun süredir kollarını kavuşturmuş sessizce onu bekliyordu. Xie Lian'ın başını arkaya çevirdiğini görünce göz göze geldi ve gülümsedi.
Guoshi hareket etmeden Jun Wu’nun yanına oturdu ve “Ekselansları, artık gitmelisiniz.” dedi.
Hiç kalkmaya niyeti yoktu ve Xie Lian sordu, “Usta, siz gelmiyor musunuz?”
Guoshi kafasını salladı, “Ben ekselanslarına eşlik edeceğim. Sonuçta geçmişte, onun yanında kalmadım.”
Yağmur daha sert yağıyor, Jun Wu'nun dinlenmekte olan yüzünü yıkıyor, yaralarından akan canı ve kanı silip süpürüyordu.
Yağmur yıkadıkça, Xie Lian yüzündeki üç insan yüzünün yavaş yavaş solduğunu hissetti. Belki de bu onun hayal gücüydü.
Bir anlık sessizliğin ardından Xie Lian sırtında taşıdığı bambu şapkayı çıkardı ve Jun Wu'nun yüzünü örtecek şekilde elinden fırlattı.
Mu Qing'in bileğindeki lanetli kelepçe kendiliğinden kırılmıştı ve o soğukkanlı ve sakin tavrı zorlukla geri dönmeden önce o şeyi lavın içine uçan tekmeyle fırlattı. Feng Xin'in omzundaki cenin ruhu ise aşağı atladı ve dört uzvunu da kullanarak Jun Wu'nun yüzüne doğru süründü, dikkatlice ona dokundu, tavrı Feng Xin'in yüzünü ezdiği ve Feng Xin'in öfkeyle ayaklarını yere vurduğu zamankinden tamamen farklıydı.
Ancak Xie Lian başka hiçbir şeyi umursamadı ve sanki yeniden doğmuş gibi hırpalanmış yüzüyle doğruca Hua Cheng'in üzerine atıldı - gerçekte, ölümden kıl payı kurtulduğu kesindi, "SAN LANG!"
Hua Cheng henüz Xie Lian'a elini uzatmıştı ki bu hamleyle bir adım geriye itildi ve kollarını ona dolayıp mutlu bir şekilde gülümsedi, “Gege, gördün mü? Sana kesinlikle kazanacağını söylemiştim, değil mi?” Sonra Xie Lian'ın yüzünü kaldırıp dikkatle inceledi ve iç geçirerek, "Kendini yine bu hale getirdin," dedi.
Parmaklarının okşadığı yerde küçük gümüş bir kelebek kanat çırptı ve kesikler soldu. Xie Lian da mutlu bir şekilde gülümseyerek karşılık verdi, "Bir dahaki sefere yapmayacağım!"
Hua Cheng kaşlarını çatarak soğuk ve sert bir tavır takındı: "Bir dahaki sefer yok."
Bir süre durakladıktan sonra Xie Lian gülümsemesini geri çekti ve ciddi bir şekilde sordu, "San Lang, TongLu Dağı'na çıkmadan önce sana söylemek istediğim bir şey olduğunu söylemiştim, hala hatırlıyor musun?"
Hua Cheng gülümsedi, "Elbette hatırlıyorum. Gege'nin bana söylediği her şeyi hatırlıyorum."
Xie Lian başını öne eğdi ve bir süre sonra cesaretini toplayıp dürüstçe konuştu, "Daha önce Jun Wu bazı ufak tefek şeyleri ifşa etmişti ve bunlar bu konuyla ilgiliydi. Dürüst olmak gerekirse, bunu sana uzun zaman önce söylemeliydim, ama öğrenmenden korktuğum için kendimi bir türlü ikna edemedim..."
Hua Cheng onun yerine devam etti, "Ekselanslarının neredeyse Beyaz Giysili Felaket olduğunu öğreneceğimden korkuyordun, değil mi?"
“…”
Xie Lian, şaşkına dönmüştü, “Sen…?”
Hua Cheng ona doğrudan cevap vermedi ve sadece bir dizini onun önünde yere eğerek başını kaldırıp ona baktı ve mırıldanarak gülümsedi, “Bu nasıl? Gege, bununla, hatırlıyor musun?”
Nasıl hatırlamasın?
O zamanda, o isimsiz hayalet sık sık tıpkı bu şekilde bir dizinin üstüne çökerek onun önünde yere doğru eğilmişti.
O soluk gülen maske, Hua Cheng'in şu anki gülen yüzüyle örtüşüyordu. Xie Lian'ın kalbi sarsıldı, dizleri büküldü ve onun önünde yere çöktü, mırıldandı, “…San Lang… o, o sendin!”
Hua Cheng küçük bir kahkaha attı ve bir dizi yerdeki duruşunu korudu ve geriye kalan tek göz ona derinden baktı, “Ekselansları, ben her zaman seni izledim.”
Xie Lian hâlâ sadece tek bir kelime söyleyebiliyordu, “Sen… sen…”
Sonunda, Hua Cheng'in görünüşte kasıtsız olarak söylediği tüm bu sözlerin ne anlama geldiğini anladı.
Demek öyleydi. Wu Ming'in Hua Cheng olduğunu hiç hayal etmemişti!
Her şeyi biliyordu. her şeyi gördü. O, başından beri oradaydı!
Birdenbire binlerce duygu, milyonlarca kelime onun kafasına akın etti. minnettarlık vardı, utanç vardı, kalp kırıklığı vardı, mutluluk vardı, ama hepsinin üstünde, amansız bir aşk vardı.
Xie Lian'ın kalbi patlayacak kadar doluydu, ancak kendini ifade edecek tek bir kelime bile bulamıyordu, bu yüzden sadece "SAN LANG!" diye bağırarak onu zorla yakalayabildi.
Sanki artık söyleyebileceği tek şey buymuş gibiydi ve tekrar bağırdı: "SAN LANG!"
Xie Lian kollarını Hua Cheng'in boynuna sıkıca doladı ve ağlayacakmış gibi hissederek kahkahalarla gülmeye başladı.
Ancak daha gözyaşları dökülmeden, aniden çok yanlış bir şey olduğunu fark etti.
Hua Cheng bir hayalet olsa da vücudu hiçbir zaman normal insanlarınkinden farklı olmamıştı.
Yine de şimdi Hua Cheng'i tutarken, o canlı kırmızı cüppesi biraz şeffaftı.
---
:(
#tian guan ci fu#xie lian#jun wu#feng xin#hualian#jian lan#ling wen#hua cheng#heavenlyblessing#heaven official's blessing#mei nianqing#mu qing#xuan zhen#nan yang#pei su#pei ming#yushi huang#ban yue#bai wuxiang#wu ming#shi wudu#shi qingxuan#hexuan
18 notes
·
View notes
Text
Akademi Çevrede Çevresel Bilinç ve Bilim
Çevresel sorunlar, akademi çevre tarafından ele alınarak sürdürülebilir çözümler geliştirilmektedir. Sürdürülebilir çevre ve sıfır atık kavramları üzerine yapılan araştırmalar, geleceğin çevre politikalarına yön vermekte ve bireyleri bilinçlendirmektedir. Akademik çevrede yer alarak, çevresel bilinci artırabilir ve bilimsel çözümlerle bu sorunlara karşı mücadele edebilirsiniz. Geleceğe dair umut dolu adımlar atmak için bu çevreye katılmak büyük bir fırsat!
#çevre#çevre koruma#çevre bilinci#yeşillik#sürdürülebilir#sürdürülebilirlik#akademiçevre#akademi çevre#sıfır atık
44 notes
·
View notes
Text
Já vivenciei tantos momentos e sentimentos que por suportar demais automáticamente eles transbordavam...passei pelo medo e não agi..Passei vontade de gritar e silenciei...Passei por aquela vontade imensa querer abraçar o mundo e me fiz menor...Passei por muito, diminui minhas expectativas, abafei minha ansiedade e segui....Extrai do sol inspiração...E fiz uma pintura nas dores passadas, e passou...Eu investi na vontade de recomeçar, rabisquei com toque de amor, peguei nessa aquarela novos caminhos, cores, sonhos e desejos...E olhando para a natureza, vendo o céu, as estrelas e o mar, pude ver o quanto ainda posso preencher essa pintura chamada vida...
He vivido tantos momentos y sentimientos que por soportar demasiado automáticamente se desbordaron... Pasé por miedo y no actué... Sentí ganas de gritar y me quedé en silencio... Pasé por ese deseo inmenso. querer abrazar el mundo y me hice más pequeño... Pasé por mucho, bajó mis expectativas, sofoqué mi ansiedad y seguí... Me inspiré en el sol... Y hice una pintura del pasado. dolor, y pasó... invertí en las ganas de empezar de nuevo, garabateé con un toque de amor, tomé esta acuarela nuevos caminos, colores, sueños y deseos... Y mirando la naturaleza, viendo el cielo, el las estrellas y el mar, pude ver cuanto aún puedo llenar este cuadro llamado vida...
Ho vissuto così tanti momenti e sentimenti che, poiché ho sopportato troppo, sono traboccati automaticamente... ho attraversato la paura e non ho agito... avevo voglia di urlare e sono rimasto in silenzio... ho attraversato quell'immenso desiderio di voler abbracciare il mondo e mi sono fatto più piccolo... ne ho passate tante, ha abbassato le mie aspettative, ho soffocato l'ansia e ho continuato... ho tratto ispirazione dal sole... e ho fatto un quadro del passato dolore, ed è passato...ho investito nella voglia di ricominciare, ho scarabocchiato con un tocco d'amore, ho preso con questo acquerello nuovi sentieri, colori, sogni e desideri... E guardando la natura, vedendo il cielo, il stelle e il mare, ho potuto vedere quanto posso ancora riempire questo dipinto chiamato vita...
J'ai vécu tellement de moments et de sentiments que, parce que j'en ai trop enduré, ils ont automatiquement débordé... J'ai vécu la peur et je n'ai pas agi... J'avais envie de crier et je suis resté silencieux... J'ai vécu cet immense désir vouloir embrasser le monde et je me suis fait plus petit... J'ai traversé beaucoup de choses, cela a réduit mes attentes, j'ai étouffé mon anxiété et j'ai continué... Je me suis inspiré du soleil... Et j'ai fait une peinture du passé la douleur, et c'est passé... J'ai investi dans l'envie de recommencer, j'ai griffonné avec une touche d'amour, j'ai emprunté dans cette aquarelle de nouveaux chemins, des couleurs, des rêves et des envies... Et regarder la nature, voir le ciel, le les étoiles et la mer, j'ai pu voir à quel point je peux encore remplir ce tableau appelé la vie...
I have experienced so many moments and feelings that, because I endured too much, they automatically overflowed... I went through fear and didn't act... I felt like screaming and remained silent... I went through that immense desire to want to embrace the world and I made myself smaller... I went through a lot, it lowered my expectations, I stifled my anxiety and continued...I drew inspiration from the sun...And I made a painting of past pain, and it passed...I invested in the desire to start over, I scribbled with a touch of love, I took this watercolor new paths, colors, dreams and desires... And looking at nature, seeing the sky, the stars and the sea, I could see how much I can still fill this painting called life...
O kadar çok an ve duygu yaşadım ki, çok katlandığım için otomatikman taştı... Korkudan geçtim, harekete geçmedim... İçimden çığlık atmak geldi, sustum... O büyük arzuyu yaşadım. dünyayı kucaklamak istemek ve kendimi küçülttüm... Çok şey yaşadım, beklentilerimi azalttı, kaygılarımı bastırdım ve devam ettim... Güneşten ilham aldım... Ve geçmişi resmettim acı ve geçti... Yeniden başlama arzusuna yatırım yaptım, bir aşk dokunuşuyla karaladım, bu sulu boyayla yeni yollara, renklere, hayallere ve arzulara yöneldim... Ve doğaya baktım, gökyüzünü gördüm, yıldızlar ve deniz, hayat denen bu tabloyu hâlâ ne kadar doldurabildiğimi görebiliyordum...
Fonte: 1Vidapoeticando 🌺🍃
40 notes
·
View notes
Text
kendime çok kızıyorum. annene, babana, sana çok kızıyorum. seni yarı yolda bırakan benliğimi affedemiyorum. seni özlüyorum ama yazamıyorum. sesini duymak istiyorum ama arayamıyorum. sana koşmak istiyorum ama adım dahi atamıyorum. artık sen sağda ben solda yürüyorum. buna çok sinirleniyorum. yolun ortasında durup beni beklemeyecek oluşunu atlatamıyorum. el ele tutuşup koşamayacağımız gerçeği ile yüzleşemiyorum. verdiğin eşyaları atmıyorum. görünce yüzümde bir tebessüm oluşuyor ve ben bunu seviyorum. ama atlatmam gerek artık her şeyi. seni ve senden kalanları. seni silmiyorum veya unutmuyorum. yanlış anlama beni. sadece içimde olan gururu bir ceket misali üzerime giyiyorum.artık sana adım atmak için çırpınmıyorum. kendimi affettim. sen de affet beni. yarım kaldığın yolda büyük adımlarla yürü ve kaç. beni affetme ama unut. böylesi kolay olacak senin için. başkaları girecek hayatına ve ben buna çok sinirleniyorum. sen başkasını, ben başkasını seveceğim. bunu biliyorum. bu sefer sigaramı sana yakıyorum. senin uğruna ben de yanıyorum. sen bunu bilmesen dahi senin her saniye iyi olmanı diliyorum. dilim kötü olmanı dilemeye varmıyor. dilim sana dönmüyor ama bilirim, anlarsın sen beni. senden kaçtığımı cümle alem biliyor. akan yaşların haddi hesabı yok, sorma daha fazla. sen sus artık konuşma sırası bende. senden sonra çok şey değişti hayatımda. artık senin tanıdığın kişi değilim. görsen yüzüme tükürürsün ama korkma bir sokakta çıkmam karşına. kahveyi de çayı da şekersiz içiyorum. verdiğin her şeyi kaldırmayı başardım. yeni insanlar yok hayatımda olmasına da ihtiyaç duymuyorum. her şeyden elimi eteğimi çektim. yeme bozukluğum devam ediyor ama iyileşeceğim. günde tek öğün yiyorum. sigaram arttı. ayın çoğu günü içiyorum. derslerim iyiye gidiyor ve netlerim arttı. insanlardan kaçıyorum. benimle konuşmaya çalışanlara ördüğüm duvarlar yanıt veriyor. uykularım düzensiz. sana bunları söyleyemiyorum ama korkma ben yazar, sen yazı oldun. tüm satırları uğruna harcadım. sen artık hep iyi ol. benim dilim dönmez sana kötü ol demeye. başın eğilmesin, dik dur ve gülümse. bir acı gelip vurmasın seni. sokakta yürürken bir koku sana beni hatırlatmasın. sen beni unut. bu yara anca böyle kapanır. arama beni orada, burada. ben artık hiçbir yerdeyim. telefonum sana kapalı. yazsan cevap vermem, arasan açmam. ben seni anca böyle atlatırım. bu sikik şehrin sokakları tanıyor seni. uğruna ağlamalarım az değildi. ama şimdi bir taşa bile söylemem adını. sen en iyisi git artık benden. kurtar elini, kolunu. tutma yakamı, paçamı. ben senden gideli çok oluyor. ev bildiğim yeri yakalı uzun zaman oluyor. sen şimdi git iyisimi. ben ağlamadan, yağmurlar başlamadan. sen git, yaşa. ben bir sigara yakacağım.
72 notes
·
View notes
Text
Herkesin el birliğiyle benim ruhsal durumumu düzeltmek için çaba göstermesi çok güzel bir şey.. Ne yazık ki ben düzeltmek için adım atmıyorum. Ve tüm sıkıntı burada. Her ne kadar çaba gösterilse bile ben adım atmak istemediğim için hepsi boşa gidiyor.. Peki ben neden istemiyorum? Çünkü... Çünkü eğer toparlanıp bir daha düşersem tekrardan ayağa kalkmak için aynı motiveye sahip olamayacağım. Hazır düşmüşüm, dibe de vuruyorken neden ayağa kalkıp yeniden bir döngüye katılayım ki düşünüyorum. Evet, tüm sıkıntı burada. Ayağa kalkmak için çaba göstermemek..
10 notes
·
View notes
Text
KILIÇ USTASI - DEVASA+
Kilicustasi.com: Kılıç Tutkunları için Eşsiz Bir Dünya!
Kilicustasi.com, kılıç severlerin hayallerini süsleyen benzersiz bir platformdur. Kılıç, kılıç fiyatları, kılıç çeşitleri, katana gibi seçeneklerde öne çıkan bu sitede, kılıç tutkunları için unutulmaz bir deneyim sunulmaktadır.
Kılıç: Tarihin ve Sanatın Buluşma Noktası!
Kilicustasi.com, kılıçları aynı zamanda tarihin ve sanatın izlerini taşıyan eşsiz eserler olarak görür. Her bir kılıç, ustalıkla işlenmiş detaylarıyla göz kamaştırır ve geçmişten günümüze taşınan bir mirası temsil eder.
Kılıç Fiyatları: Kalite ve Uygunluk Bir Arada!
Kilicustasi.com, geniş bir fiyat yelpazesiyle her bütçeye hitap eden kılıçları sunar. Kılıç fiyatları konusunda şeffaf bir politika izleyen sitemiz, kalite ve uygunluğu bir araya getirerek müşterilerine en iyi seçenekleri sunar. Zengin koleksiyonu, farklı kültürlerin ve dönemlerin etkileyici kılıç çeşitlerini içerir. Her zevke hitap eden bu çeşitlilik, kılıç tutkunlarının aradıkları özel parçayı bulmalarını sağlar.
Katana: Ustalığın ve Zarafetin İfadesi!
Katana, Kılıç ustası özel koleksiyonunda ayrı bir yer tutar. Uzakdoğu'nun efsanevi kılıcı, ustalıkla üretilmiş ve geleneksel sanatı yansıtan benzersiz tasarımlarıyla dikkat çeker.
Kılıç Ustası ile Kılıçların Büyülü Dünyasına Dalın!
Eğer siz de kılıçların büyülü dünyasına adım atmak ve özel tasarımlarla tanışmak istiyorsanız, Kılıç Ustası adresini ziyaret edin. Usta işçiliğin ve tarihin izlerini taşıyan kılıçlarla buluşun!
1K notes
·
View notes
Text
🌊 Şu avucumdakiler yenilir şeyler gibi geldi ama emin olamayınca ağacın dibine bırakıtm.. 😊
Sanırım bir süre sonra buraya ilgili aklımda kalanlar bu güzellikler olacak, zorlukları biran önce kafamdan atmak istiyorum. 😶🌫️ Ufak teselli olarak az kaldı diyorum kendime 😂 Ha birde şu çınar ağacı var. Allah bilir kaç yüzyıllık ağaç, nelere şahit olmuştur. Gövdesi de baya geniş dört kişi el ele sarmalasa anca sarabilir. Oyuğun içine bakınca içinde ateş yakıldığı anlaşılıyor. İnsan olan insaf eder de kaç yüzyıl4n emeği derdi o ağaç için.
22 notes
·
View notes
Text
Tek istediğim bağlantı kurmaktı. Dünyayla, başkalarıyla, kendimle... ama geri çekildim. Yapma. Sana söyleyeyim: Dünyadan geri çekilmek karanlıkta el yordamıyla dolaşmak, bir ışık düğmesi aramak gibidir. Dünyaya adım atmak, dışarı uzanmak için her zaman doğru zamandır - gözlerini acıtsa bile. Kör edici gün ışığına tökezlemek için. Söz veriyorum - Gözlerin uyum sağlayacak.
14 notes
·
View notes
Text
"Yorgun bir savaşçı gibi hissediyorsun, değil mi? Her gün, hiç bitmeyen bir meydan okuma gibi. Baş ağrısı beyninde yankılanırken, halsizlik bedenine yük oluyor, umut ise gökyüzünde kaybolmuş bir yıldız gibi uzak. Bıkmışlık, yorgunluk, mutsuzluk... Hepsi iç içe geçmiş, seni sıkı sıkıya sarmış gibi.
Uyuyamıyorsun. Gözlerin kapalı ama zihin susmuyor. Düşünceler seni ele geçirmiş, çaresizlik ise bir gölge gibi peşinde. Belki de en kötüsü, tüm bunların arasında 'iyiyim' demek zorunda kalmak. Sanki bu kelime, yaşadığın her şeyi küçümsemek, görmezden gelmek için bir bahaneymiş gibi.
Ama biliyor musun? Bu durum, senin sonun değil. Sadece bir duraksama, bir nefes alma anı. Her gün, bir adım daha atmak zorunda değilsin. Bazen sadece durup nefes almak da bir zaferdir. Hissettiğin her şey gerçek ve geçerli, ama bu hisler seni tanımlayan şeyler değil. İçindeki savaşçı, bu karmaşanın içinden de çıkacak, belki biraz daha yorgun ama yine de ayakta kalacak.
Ve o uyuyamadığın gecelerde, karanlığın içinde bir ışık aramaya devam et. Belki de tek ihtiyacın olan, kendine biraz daha zaman tanımak, yaralarını sarmak için kendine izin vermek. Çünkü en karanlık gecelerin sonunda bile, güneş doğar..
7 notes
·
View notes