#eşinden
Explore tagged Tumblr posts
Text
Yıldız futbolcunun eşinden, Dünya Kupası'nda başarı için ağızları açık bırakan cinsellik tavsiyesi
Yıldız futbolcunun eşinden, Dünya Kupası’nda başarı için ağızları açık bırakan cinsellik tavsiyesi
Dünya Kupası’nda çeyrek finale yükselen Portekiz Milli Takımı’nda kaleci Rui Patricio’nun cinsel terapist olan eşi Vera Riberio, futbolculara daha iyi performans göstermeleri için çarpıcı bir tavsiyede bulundu. Riberio, Ronaldo dahil tüm futbolcuların maçtan kısa bir süre önce cinsel olarak kendilerini tatmin etmeleri gerektiğini, bunun maçlarda iyi performans göstermelerini sağlayacağını…
View On WordPress
0 notes
Text
Nasıl Yani? (1) (Kerim 31 Y., İzmir)
İsmim Kerim. 31 yaşında, İzmir'in Torbalı ilçesinde yaşayan, 1.80 cm boyunda, 85 kiloda biriyim. Uzun yıllar özel şirketlerde çalıştıktan sonra, iktisat eğitimini aldığım iş üzerine kanalize oldum. Hem şirkette çalışıp, hem de yatırım danışmanlığı yapıp, son üç yılda kripto para borsası, İstanbul borsası, Dow Jones, Nikkei gibi borsaları takip ederek hatırı sayılır bir servet yaptım. Şirketten istifa edip, evime yakın bir büro tutup, düzenimi kurdum. Karıma, "Çalışma!" dememe rağmen, devlet memuru olduğu için işine devam etti. Oğlumuz ortaokula gidiyordu. Geceleri geç saatlere kadar dünya borsalarını izliyor, yatırımlar yapıyor, sonra da neredeyse borsa açılana dek uyuyor, ama muazzam kazanıyordum.
Bir sene sonra, karıma, bir müstakil ev yada villa yaptırmak istediğimi söylediğimde, işlerin o kadar iyi gittiğini bilmediğinden sapıttı. Yeniköy yolunda havuzlu bir villa yaptırıp taşındık. Sırf evden çıkmak için büroyu elimde tuttum. Bu arada karıma işe gidip gelsin diye sıfır bir araba alıp, kendime de son model bir arazi aracı aldım. Taşındıktan sanırım 2 hafta sonra bir Salı günü büronun zili çaldı. Oturduğum yerden kameralara baktım. Bu ani zenginleşme karşısında kanunsuz birilerinin haraç istemesini engellemek için apartman girişinden büronun her odasına kadar gizli kameralar döşetmiştim.
Laptop ekranından baktığımda, kafası önünde bir kadın vardı kapıda. Kim acaba deyip otomata bastım oturduğum yerden. İçeri girip, "Merhaba?" deyince tanıdım. Çıktığımız evin üst dairesinde oturan Elif'ti. "Hoşgeldin Elf!" dedim. Oturttum, soda ikram ettim, çayla falan uğraşamazdım. Sadece bir kez eşimle balkonda alkol alırken yukarıdan kafasını uzatıp, "Afiyet olsun!" dediğinde eşim davet etmiş, bir fabrikada bakım sorumlusu olduğunu öğrendiğim kocasıyla gelip birer kadeh şarap içip gitmişlerdi.
Kısa bir hoşbeşten sonra, Elif ağzındaki baklayı çıkardı, "Senin borsaya yatırım yaptığını duymuştum eşinden, benim biraz babamdan kalan param var, onları Cumhuriyet altını yaptım. Fakat uzun süredir yerinde sayıyor. Bozdurup Dolar aldım, sana versem benim için de yatırım yapar mısın?" dedi. Bugüne dek kimseye bunu yapmamıştım. Akrabalara, yakın arkadaşlara kendimce tüyolar verirdim, ama kimsenin parasını alıp o riske girmemiştim. Uzun süre gözlerim duvardaki dev ekranlarda, zaman zaman masadaki 3 adet (biri özel) laptopta, bu işin risklerini, bir gecede zengin olup bir gecede batanları, bu vebalin altına giremeyeceğimi anlattım.
İşte o an, kocasının kumar sorunu olduğunu, sürekli ganyan ve sayısal oynadığını, çok borçlarının olduğunu anlattı. Zaten taşınmadan önce birkaç kez postacının getirdiği icra tebligatlarına denk gelmiştim. Lanet olsun içimdeki insan sevgisine deyip, "Tamam, getir! Ama kazanç kadar kayıp ta olasılık, unutma!" diye de tembihledim. Gidip yarım saat sonra geldi ve 3.750 Doları masaya koyup, "Aslında 50 tane altın vardı, ama Mehmet'ten ancak bu kadar kaçırabildim, diğerlerini satıp satıp kumarda kaybetti!" dedi ağlamaklı bir sesle...
"Nasıl haber vereceğim sana?" dediğimde, telefon numarasını söyledi, "Whatsaptan yazarsın, olur mu?" diye. "Bak Elif, yarın öbürgün kocan duyar, görür, okur, ne deriz evdekilere?" dedim. "Ne yapalım, açıklarım o zaman gelirse, kötü bir şey yapmıyoruz ki Kerim! Ben sadece hayatımı kurtarmaya, çocuğuma gelecek sağlamaya çalışıyorum!" dedi...
Kadın şanslıydı. Yumurtaları ayrı sepete koyma yoluna gidip, Borsa ve kripto paraya yatırdığım parası, Cuma akşamı piyasaların kapanışında, dört kat değer kazandı. Mesaj attım, "Müsaitsen ara!" diye. İki dakika sonra arayıp, kısık sesle, "Mehmet gece vardiyasına gidecek, içerde uyuyor, ne oldu?" dedi. "Hiiiç, paran dörde katlandı, 15.625 Dolar oldu da onu söylemek istedim!" dedim. "Ciddi olamazsın, 3 günde mi?" dedi, ama sesi titriyordu. Kazanmanın verdiği zafer hissi ve adrenalin iyi bilirdim bu duyguyu...
Eve gittim. Karımla yedik içtik, sohbet, muhabbet, güzel bir sevişme sonrası çalışma odama geçtim. Elif'ten mesaj geldi. "Uyudun mu?" yazmış. Yarım saatten fazla yazıştık. En son Elif, "Hadi ben seni tutmayayım, sen paralarımıza para kat! Öptüm!" yazdı. "Ben de seni öptüm!" yazdım. "Pardon alışkanlık :)" yazdı. Ben de, "Herkesi öpüyor musun böyle :)" yazdım. "Aşk olsun, benden bekler misin?" yazdı. Ben de, "Haa, bana özel öpücükse sorun yok :)" yazdım. "Evet sana özeldi, iyi geceler :) yazdı. Ertesi gün 11:00'de uyandım. Kahvaltı vs. derken, karım oğlana kıyafet alacaklarını, baldızlarımla beraber Gaziemir'e AVM'ye gideceklerini söyledi ve "Beraber gidelim!" dedi. İşlerim olduğunu biliyordu. "Siz halledin!" dedim.
Saat 13:00 gibi Elif'ten mesaj geldi. "Büroda mısın?" diye. Cumartesileri gitmezdim, ama, "Geleceksen giderim!" yazdım. "Geleyim mi?" dedi. "Gel!" yazdım. Yarım saat sonra bürodaydım. Pastaneden birşeyler aldım, tatlı tuzlu. Çay makinasını çalıştırdım. Saat 14:00'de Elif geldi. Tarifim üzerine gidip iki çay koydu. Birşeyler atıştırdık. "Mehmet nerde?" dedim. "Sabah iş çıkışı ganyana gider. İddiasını, sayısalını, ganyanını oynar. 12:00 gibi eve gelir, yemek yer, yatar. Akşam 20:00 gibi uyanır. 23:00'e kadar küfrede küfrede sonuçlara bakar. Bazen üç beş kuruş kazanır havaya girer, ertesi gün iki katını kaybeder küfrede küfrede servise gider!" dedi.
"Eee, bu anlattığın sürelerde ne sana ne de oğluna ayırdığı bir zaman yok?" dedim. "3 yıl önce bu işe girmeden önce öyle değildi. Ama artık maalesef öyle!" dedi. "Ne olacak böyle?" dedim. "Bilmiyorum, ben de bıraktım artık ucunu!" dedi, sonra da, "Eee, ekranlar kapalı?" dedi. "Bugün borsa kapalı, Coinlerde de zaten herşey anlık, istediğimde bakarım, şimdi dikkatim sende! Amaaaaa..." dedim, Kripto para laptopuma bakıp, "Biz burda sohbet ederken 1.875 Dolar daha kazandın!" dedim. Elif, "NASIL YANİ? Ciddi misin?" deyip kalkıp masanın benden tarafına geldi. Ekranı görmek için masaya dirseklerini koyup çenesini avuçlarına koydu.
O an ekrandan ona portfoyünü anlatıyordum. Elimi beline koydum. Kafayı çevirip gülümseyerek bana baktı ben anlatmaya devam ederken. İnce yazlık rengarenk çiçeklerle dolu bol bir etek giymişti. Elimi eteğin altına sokup bacaklarından yukarıya doğru okşadım. "Yapma..." dedi, ama (Devam et!) der gibi. "Pardon!" deyip elimi çektim. Ama pozisyonunu bozmayıp, "Anlatsana biraz daha!" dedi. Anlatmaya başladım yine, ama içimden bir ses (Devam et!) diyordu. Kalçalarına ulaştığımda kalçası istemdışı titredi. Eteğini beline kadar sıyırıp, kalçalarını okşamaya başladım. Normal siyah bir külot vardı. Ben birkaç dakika hafif hafif okşadıktan sonra birden doğruldu ve "Yapma dedim sana!" deyip, çantasını kaptığı gibi kapıyı çarpıp gitti. Hiç endişelenmedim. Kimseye anlatamazdı nasılsa :)
Pazar günü ailemle Güzelbahçe'de muhteşem bir yemek yedik. Pazartesi piyasalar kötü açıldı. Ama yaptığım küçük hamlelerle kayıpları başka kanallarla kapatıp günlük harçlığımı kaptım :) Öğleden sonra saat 15:30 gibi kapının zili çaldı. Elif gelmişti. Açtım kapıyı. "Merhaba!" deyip şirinlik yapıyordu. Bu kez trip sırası bendeydi, "Bak, böyle habersiz gelme, bazen nadiren de olsa iş çıkışı karım uğruyor!" dedim. Suratını asıp, "İstemezsen bir daha gelmem! Mehmet 16:00 - 24:00 çalışıyor da, o servise çıkınca bir uğrayayım dedim!" dedi. "Öyle mi? Ne zaman istersen gel, ama habersiz gelme!" dedim, sonra da, "Bugün haberler kötü!" dedim. "Ciddi misin?" dedi. "Evet!" dedim. "Ne kadar kayıp var?" dedi. "Gel!" dedim. Gelip ekrana bakmaya başladı. Yine aynı pozisyondaydı, yine bol ince siyah fırfırlı bir etek giymişti diz hizasında.
Şaka yaptığımı, küçük de olsa kazancı olduğunu söyledim. Bir elimle ekrandan gösterirken, diğer elimi yine etek altına kaydırdım. Kalçalarını okşayarak ekranda anlatıyordum. İki parmağımı amına doğru indirdim külodunun üstünden. Çok hafif bir, "Immmhhh!" çıktı dudaklarının arasından. Bir dakika kadar külot üstünden okşadıktan sonra parmaklarımla ağ kısmını yana çekip, parmaklarım tenine değdiğinde, parmaklarını prize sokmuş gibi titredi. Sırılsıklamdı amcığı, parmaklarımı hiç içine sokmadan sadece okşuyordum. Elif arada ekrandan birşey gösterip, "Bu ne? Şu ne?" diyordu dudaklarını ısırarak. Anlatıyordum kısaca.
Orta parmağımı amının içine kaydırdığımda gözlerini kapatmış, dudaklarını ısırıyor, burun deliklerinden derin derin soluyordu. Koltuğumu geriye doğru çekip tam arkasına getirdim, eğilip amcığına dilimi sürtüp içine kaydırdım dilimi, parmaklarımla am dudaklarını ayırıp, amını yalamaya başladım. Daha dilim girer girmez titreyerek kasılmaya, "Evet, evet, eveet!" diye inleyerek orgazm olmaya başladı. Hiç kesmeden yalayıp dilimle sikerek, akan am sularını içmeye devam ettim...
Öne çekilip eteğini indirdi ve "Kusura bakma çok doluydum!" dedi. "Önemi yok! Neden doluydun o kadar?" dedim. "Evelki gün kalçalarıma dokunduğun an ıslandım, o andan beri de hiç kurumadı desem yeri var!" dedi. Elinden tutup kucağıma oturttum. Dudaklarını dudaklarıma alıp, kıvırcık kendinden kızıl saçlarını koklayarak, eteğinin altından dizlerinden kalçalarına kadar okşamaya başladım. Tişörtünü çıkartıp, kulak memelerinden yanaklarından boynundan sütyenine kadar indim. Bacaklarını açtırıp, bu kez külodunun içine soktum elimi, amcığını parmaklamaya başladım. Kendi eliyle sütyenini çözdü ve çıkarıp attı. Göğüs uçlarını dilim ve dudaklarımla ezerken, kolumla belinden kavramıştım, iki parmağım amına yarak gibi girip çıkıyordu...
Elif göğüslerini avuçlayıp daha fazla ağzıma bastırarak, "Isır!" dedi. Uçlarından başlayıp altına kadar her santimine küçük ısırıklar atarken, yine kasılıp, "Evet, evet, eveet!" diye inleyerek amcığını parmaklarıma daha çok bastırıyordu. Kafasını geriye doğru atmış, "Ohhh, evet, ohhh, evet!" diyor, her ısırığımda sesi daha çok yükseliyordu. Ardı ardına orgazm oluyordu parmaklarımla...
Birkaç dakika boynuma yattı, boynumu öpüyordu küçük küçük. Ben parmaklarımı çekmemiştim, amı vıcık vıcıktı. Elif ayağa kalkıp eteğiyle külodunu çıkardı ve "Şimdi sikini içimde istiyorum!" dedi. Ben de kalkıp pantolonumu ve boxerimi çıkardım. Masaya ellerini dayayıp, sırtı bana dönük şekilde kucağıma oturdu. Hiç dokunmadan, götünü kıvıra kıvıra amına aldı yarağımı. "Ohhh, çok büyük, ohhh, çok kalın, doldurdun içimi!" diyor, masadan aldığı kuvvetle kalçaları kasıklarıma vura vura oturup kalkıyordu kucağımda...
Ellerimi öne uzatıp göğüslerini avuçladım. Isır dediğine göre acıdan hoşlanıyor, sert sikişmeyi seviyordu. Göğüs uçlarını parmaklarımla eziyor, çekiştiriyordum. "Ohhh, acıyor, ohhh!" diyerek daha hızlı oturup kalkmaya başladı. Bir elimi göğsünden çekip kalçalarını sertçe tokatlamaya başladım. Diğer elim göğüs ucunu koparacakmış gibi çekiştirirken, "Canımı yak, ohhh, canımı yak!" diye diye orgazm oluyordu. Kalçalarında elimin izi çıkmış, resmen parmak uçlarımın değdiği yerlere kan oturmuştu...
Sonunda ben de dayanamadım ve "Geliyorum!" dedim. Hemen yarağımdan inip, "Üzerine boşalacağın bir şey var mı?" dedi. Çekmecede, masanın tozunu silmek için falan bulundurduğum bir rulo kağıt havlu vardı, birkaç yaprak koparıp serdim bacaklarıma. Elif de yarağıma otuzbir çektirip kağıt havlunun üzerine boşalttı döllerimi. İkimiz de temizlendikten sonra kucağıma oturup, "Ben hayatım boyunca toplam bu kadar orgazm olmadım!" dedi ve beni öpücüklere boğdu.
Sonra, "Yakalanmadan gideyim mi ben?" dedi. Ona götünü gösterip, "Moraracak, nasıl açıklayacaksın kocana?" dedim. "Açıklamak zorunda değilim, 6 aydır eli elime değmedi!" dedi giyinirken. Giderken de, "Sabah 9:00'da oğlanı okuluna bırakıyorum, 9:30 gibi burda olurum, gelip sana Çay demlememi ister misin?" dedi. "Tamam!" dedim.
[Kerim]
178 notes
·
View notes
Text
EŞİNDEN GİZLİ UTANAN GAVATLAR DM GEL
#gavatkocalar#olgun bayan#olgun kadın#pasif#eşini paylaşan#türbanlı#femboy#gizli cekim#gizli çekimler#cucklife#cuckcold#cuckhubby
36 notes
·
View notes
Text
Bi kadın olarak cidden Türkiye'de rahat yaşayamıyoruz..bende bi kadınım bende küçükken çok ağır tramvalar atlattım sadece cinsiyetim kadın olduğu için.Abi biz kadınlar olmasa erkekler bi ev bile temizleyemicek(herkes alınmasın).Şimdi kendi adıma konuşayım sen 13-14 yaşındaki bi çocuğa nasıl cinsel istek duyabilirsin..? Hadi beni geçtim ya 2 yaşındaki bebeğe nasıl tecavüz edebilirsin,8 yaşındaki çocuğu acımadan nasıl katledebilirsin.Siz bu kadar mı düştünüz!Rahat bırakın artık bizi.KADINLARI,ÇOCUKLARI,BEBEKLERİ RAHAT BIRAKIN YA!Adam gelmiş boşandığı eşini öldürüyor.Amına koduğumun çıkardığı seni eski eşinden ne istiyorsun sen?Biz rahatça dışarda gezemicekmiyiz ya!RAHAT RAHAT SOKAĞA BİLE ÇIKAMIYACAKMIYIZ...Allah bize bunları yaşatanların hepsine daha beterini yaşatsın..
31 notes
·
View notes
Text
اِحرِصْ عَلىٰ تَعليمِ زَوجَتكَ كَما تَحرِصُ علىٰ إطعَامِهَا!
Eşini yedirmek için çabaladığın gibi onun eğitimi için de çabala!
يَٓا اَيُّهَا الَّذينَ اٰمَنُوا قُٓوا اَنْفُسَكُمْ وَاَهْليكُمْ نَارًا
“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taş olan ateşten koruyun.”
| Tahrim, 6.
Amr b. Kays el-Mülâî dedi ki:
إِن الْمَرْأَة لتخاصم زَوجهَا يَوْم الْقِيَامَة عِنْد الله فَتَقول: إِنَّه كَانَ لَا يؤدبني، وَلَا يعلمني شَيْئاً، كَانَ يأتيني بِخبْز السُّوق.
“Kadın kıyamet günü Allâh katında eşinden şikayetçi olacak ve diyecek ki; o beni terbiye etmedi ve bana hiçbir şey de öğretmedi, bana ancak çarşıdan ekmek getirirdi.”
| Tefsîr'us Sem'ânî.
58 notes
·
View notes
Text
_BABANIN MUHTEŞEM NASİHATİ
Babası yeni evlenen oğlunun evine tebriğe gider...
Oturunca bir Beyaz Kâğıt, bir Kalem ve bir Silgi getirmesini istedi.
Genç: "Niçin?" dedi.
Baba: "Hele sen getir."..dedi.
Genç kalem ve kâğıdı getirdi..
Silgi bulamamıştı.
Babası: "Koş bir silgi satın alıver", dedi.
Oğlu epey şaşırmıştı, ama dışarı çıkdı, bir silgi satın alıp getirdi,
babasının yanına oturdu.
Babası: "Yaz," dedi.
Genç: "Ne yazayım?"
Baba: "İstediğini yaz."
Genç bir cümle yazdı.
Baba: "Şimdi onu sil."
Oğlu sildi.
Baba: "Bir cümle daha yaz."
Oğlu: "Allah aşkına baba, ne istiyorsun ki?"
Baba: "Yaz bir daha."
Oğlu yazdı.
Baba: "Sil," dedi.
Oğlu sildi.
Baba yine: "Yaz," dedi.
Oğlu: "Allah aşkına desene baba bi defa, ne bu?"
Baba: "Hele sen yaazz"
Oğlu yazdı.
Baba: "Sil," dedi.
Oğlu tekrar sildi..
Baba sordu: "Kâğıt hala beyaz mı?"
Oğlu: "Evet. Ama mesele nedir?"
Baba oğlunun omzuna vurdu ve:
"İşte evlilik de böyledir,
bir silgiye ihtiyacı vardır...
Evlilikte hanımından göreceğin ve hoşuna gitmeyecek bazı durumları silmek için bir silgi taşımalısın yanında...
Hanımın da öyle bir silgi taşımalı beraberinde, senden sadır olacak ve hoşuna gitmeyecek şeyleri silmek için.
Zira evlilik sayfası bir kaç gün içinde kapkara olacak...
Kadının huyu para yokken;
erkeğin huyu da para çokken anlaşılırmış.
Her halükârda sınavda olduğunu unutma..
Sınavı kaybedersen, iki cihanın da harap olur.
Eşinden sevgi ve saygı bekliyorsan;
Sen de ona göstereceksin.
Almadan vermek Allah'a aittir.
SİLGİ VE BİLGİ
Ikisi de 5 harftir.
Başlarındaki harfleri atarsak geriye "İlgi" kalır.
İlgi olmadan ne silgiye ne de bilgiye ulaşabilirsin..
52 notes
·
View notes
Text
Nikahını kıydığım gelin hanıma sordum:Mehir olarak eşinden istediğin şey nedir?10 gram altın, dedi.Bu benim daha önce hiç duymadığım bir rakamdı. Çok hoşuma gitmekle beraber bir miktar da şaşırmıştım. Sordum o şaşkınlıkla.Az değil mi?Neye göre az, dedi.Ne bileyim, şimdiye kadar bir çok nikah kıydım ama böyle düşük rakam söyleyene hiç denk gelmedim, dedim.Evet, etrafta çok farklı rakamların telaffuz edildiğini biliyorum. Ama bunların yanında benim bildiğim bir şey daha var. Hani Peygamberimiz (s.a.v); "Nikahın en hayırlısı kolay ve külfetsiz olanıdır." buyurmuyor mu? Benim ölçüm bu. Başkalarının ne yaptığı beni ilgilendirmez, dedi (Şaşkınlığıma bir de hayranlığım eklenmişti.)Geleceğe dair bir kaygın yok mu? Elinde bir sağlamlık olsa fena mı olur, diye sordum mahsustan.Hocam, benim eşim sağlam olsun. O sağlam olmadıktan sonra bu tür şeylerin bana göre hiçbir kıymeti yoktur. Ben Allah'a güveniyorum. Benim tevekkülüm O'na dır.Ben eşime de güveniyorum. Ben eşimi mağazadan kıyafet alır gibi seçmedim çünkü. Öyle bir takım yaldızlı sözlerine kanarak "tamam, kabulümsün" de demedim.Soyunu sopunu biliyorum. Nasıl bir ailede büyüdüğünü biliyorum. Dahası bu işe bir başıma da karar vermedim. Büyüklerimin görüşlerinden, tecrübelerinden ve tavsiyelerinden de yararlandım, dedi...Şu an çocuklarını evlendirmek isteyip de uygun aday bulamayan velilerin "keşke, böyle bir gelin de bize denk gelse" diye iç geçirdiklerini tahmin edebiliyorum.Fakat bu arzu ve beklenti içerisinde olanlara şunu hatırlatmak isterim.Bu bilinçte çocuklar istemekle olmuyor, yetiştirmekle oluyor.Bu kalitede çocuklar 'çocuktur, çok da üzerine gitmemek lazım' demekle olmuyor.Bu tür çocuklar emek istiyorlar, sabır istiyorlar ve en önemlisi de dertli bir yürek istiyorlar.
8 notes
·
View notes
Text
BOŞANMAK
Ben 20 yıldır eşinden ayrılmış bir bayanım.
Neden mi ayrıldım?
İşte sorun burada...
Ben bunu ne eşime, ne aileme 20 yıldır anlatamadım.
Sanılıyor ki boşanmak için dayak yemem lazım.
Kafam gözüm yarılmalı elim kolum kırılmalı.
Yanda aç kalmalıyım, açıkta kalmalıyım
üstüm başım perişan olmalı.
Aldatılmalıyım, ortada kalmalıyım.
Bende öyle değildi...
Ben babasız büyüdüm.
Annemi gördüm.
Bizi nasıl baktı büyüttü, nelerle baş etmek zorunda kaldı.
Bir evin hem anası, hem babası nasıl olunur ondan öğrendim ben.
Evliliğimin 8. yılında farkettiğim şey ben de annem gibiydim.
Bir evin hem erkeği hem kadını. Oysa evlilik müştereklikti.
Bunu eşimle konuştuğumda kızdı dalga geçti, anlamadı.
Ona göre o görevlerini eksiksiz yapıyordu, ben de yapmalıydım.
İşte burada benim için uykusuz geceler başladı.
İlk düşündüğüm, madem bu kadar şeyi tek başıma yapıyorum, o zaman benim bir erkeğe ihtiyacım yok dedim.
Bu da eşime olan saygımı kaybetmeme sebep oldu.
Saymadığınız birisini sevemiyorsunuz.
Bambaşka biri oluverdim.
Bir yere mi gitmek istiyorum, gidiyorum.
Bir şey mi almak istiyorum, alıyorum.
Konuşmak mı istiyorum, konuşuyorum.
Bunun için kimseden izin istemiyorum.
Bu eşimi deli ediyor.
Ona göre ona sormalı, izin istemeliyim.
Doğrusu bence de bu, ama bir kadın her şeyi tek başına yapıyorsa bunları da yapabilir.
İşe gidip geliyorum.
Gecenin bir köründe metrolarda, otübüslerde sarhoşlarla baş etmek zorunda kalıyorum.
Eve geliyorum yemek bulaşık tam bitiyor,
bir de kocanın keyfi.
Kadınım ya!
Ama yan komşumda bir akşam 10’a kadar oturamıyorum çünkü kocası var, ama metro otübüs duraklarında elin serhoşlarıyla oturabilir, yolculuk yapabilirim.
Evde aynı filmi bile birlikte bakamıyoruz.
Aynı şarkıyı birlikte söyleyemiyoruz.
Ya biz dans bile edemiyoruz.
Ya belimi incitiyor, ya ayağıma basıyor.
Ya da sadece sağa sola dönüp duruyoruz.
Az kıvırsam sen dansöz müsün?
Gülsen o ne o***pu musun?
Ciddi olsan kadın kadın değil, 12 ayak buzdolabı.
Ulan ben ne olacağımı şaştım.
Eşimin istediği gibi olayım yuvamda huzur olsun derken bir de baktım ben yittim.
Öyle ruhsuz kişiliksiz bir ucube oldum çıktım.
Hayır dedim, ben ben olmalıyım.
Ben oldum ama eşim beni istemedi.
Ben de onun istediği gibi olamadım.
O da benim istediğim gibi olamadı.
Boşandık...
Şimdi ben kötü müyüm?
Ya da eşim mi kötüydü?
Boşanmak için birinin kötü mü olması gerekiyor?
Ya da evlilik için iyimi olmak gerekiyor?
Hani uyum?
Hani paylaşmak?
İnsanlar vardır balık ruhlu maviyi sever,
derinliği sever, sessizliği sakinliği sever...
İnsanlar vardır kartal ruhlu, uçmayı sever, yüksekliği sever, gücü sever...
İnsanlar vardır kurt gibi sürüyü sever, geceyi sever...
İnsanlar vardır her biri bir başka renk,
bir başka şarkı, nota...
Düşünsenize kalabalığı ve şamatayı seven biriyle sesizliği yalnızlığı suskunluğu seven nasıl bir araya gelir, nasıl mutlu olur?
Eş demek bir ömür demek, bir hayat birlikte yürümek demek.
Yanlış insanla doğru yolda gidilmez.
Şimdi dönüp geriye baktığımda bir suçlu aramıyorum, kimseye kızgın ya da kırgın değilim.
Biz sadece farklı insanlardık.
Hem de çok farklı.
Bunu söylediğimde sen kocanı hala seviyorsun belki bir gün gene barışırsınız diyorlar.
Gülüyorum...
Evet kızgın değilim, ama bu onu seviyorum demek değildir.
Ben kendimi seviyorum.
Kendime olan saygımı korumaya çalışıyorum.
Sevgi geçmişin acıları ile değil geleceğe
olan umut ve güvenle yaşar.
Bu gün bakıyorumda evlilikler hala aynı
temeller üzerine kuruluyor.
Ve aynı yanlışlardan dolayı yürümüyor.
Beyler, Hanımlar...
Artık 21 yüzyılda yaşıyoruz.
Kimse kimseye ne muhtaç, ne köle.
Hayat yolunuzu çizin ve çizdiğiniz yola girenlerle devam edin.
Başka yoldakilere göz atmayın, yolundan etmeye kalkmayın.
Bir gün, bilemedin üç beş gün gider o yolu sizinle, sonra sıkılır kendi yoluna döner.
Hanımlar hiç kimse sizi doyurmak, taşımak korumak kollamak zorunda değil.
Bundan vazgeçin artık.
Kocam değil mi? mecbur demeyi bırakın artık.
Beyler hiç bir kadın sizin özel zevklerinizin hizmetçisi egolarınızın hamalı değil.
Karım değil mi görevi, yapacak! ayaklarını bırakın artık.
Önce insan olarak sayın birbirinizi.
Sevgi zaten saygıyla gelir.
Sahip değil yoldaş olun.
Hepinize iyi günde, kötü günde bir ömür mutluluklar diler sevgi ve saygılarımı sunarım.!
Güzide Güleç
42 notes
·
View notes
Text
gülümsediğim şükrettiğim şeyler listesi 23nisan'24
hello 23 nisan kombinimle. annem beyaz pantolon giysen tam puandı dedi ama giyemezdim??sabah canım hocamla yürüyerek kutlamalara yetiştik, yol boyu konuştul nefes aldığımı hissediyorum yanında. sonra pastanesi olan emine ablayla ve eşinden ayrılıp iki çocuğuyla geçinmeye çalışan o yüzden kendine hemen karşısında çay ocağı açan öznur abla, oğlu alple ve tansu abiyle tanıştım. perşembe günü bahçelerine davet edildim. çok tatlı insanlardı. esnaf kadınlara hayran olmamak elde değil hele ki böyle bir yaşam mücadelesinde. üç yıl yunanistanda yaşamış çok kısa tanıştık, her zaman bi yardımcıya ihtiyacım var gelebilirsin dedi. erken kalkıp çay ocağında çalışmak bu arada beni cidden heyecanlandırdı. kuyumcudan aradılar, emrah dediyse ince belli dedi mesela. çok garip de bi iş. 12ye kadar o kadar hızlı bi gündü ki. sonra dilacım soğuk kahve sezonunu açmış bana da yaptı. ellerine sağlık. yeterli bi gün. akşam da gizemle konuştuk, çilekli soda almış bana. seviliyorum, iyileşiyorum, iyi geliyor insanlar. konuşmayıp sadece dinleyince, sarılınca iyi geliyor.
29 notes
·
View notes
Text
Herkese merhaba .
Evli eşinden gizli evli çiftler ve bekarler takılmayı eğlenmeyi ve sıkıcı bı hayattan heyecan yaratmak isterseniz sohbet ve Real için yazabilirsiniz gizlikik şartıyla herkese iyi eğlenceler...
36 notes
·
View notes
Text
Sohbet🌹🌹🌹
Peçeli ayşe hocamızının cuma mescidindeki sohbetinden yazıyorum, hocamız diyorki, çağlayanda bir yere düzenli olarak sohbete başladım, her gitmemde sohbete gelenlerden bir hanım sohbet boyunca ağlıyordu, bir defasında kendisiyle görüşmek istedim, ona neden ağladığını sordum, bana dediki, hocam ben ağlamayım da kim ağlasın, iki kızım var ikiside kominist oldu onlara üzülüyorum ağlıyorum ne olur bana dua edin, bende o hanıma teheccüt kılıyormusun diye sordum, kılıyorum dedi. O zaman senin işin kolay dedim. Her gece teheccüt namazını kıldıktan sonra 41 fatiha okuyup, ‘Allah’ım okumuş olduğum şu fatihalar hürmetine kızlarıma hidayet nasip eyle’ diye dua edip kızlarının üzerine okuduğun fatihaları üfle..
Sonrasında o hanım bu fatihaları okumaya başlar, tam 7 yıl sonra bir gün ayşe hocamızın kapısını çalar. Yine ağlıyodur, fakat bu sefer mutluluktan ağladığını söyler hocamıza. Çünkü iki kızıda dönüş yapmıştır kapanmışlardır, o hanım kızlarınıda yanında hocamıza getirmiş, ve kızlarının medresede okumak istediğini söylemiştir, ayşe hocamız kızları bir medreseye yerleştirir orada ilimlerini tamamlarlar, sonra Edendi hz. ne bir hayırsever beş katlı bir medrese hediye eder, ayşe hocamızda aracı olarak ilimlerini tamamlayan bu iki kızı idareci olarak bu medresede görevlendirir orada idareci olurlar, 60 tanede talebe verirler..
Daha sonra da efendi hz. ile aynı soy ismi taşıyan (yani akrabalarından biri) birine evlilik için kız bakılıyormuş ayşe hocamıza gelip sormuşlar, hocamızda bu iki kızdan birine vesile olmuş, evlenmişler.
7 yıl ağlayarak Allah’a yalvaran annenin duâsının neticesinde iki kız kardeşte hidayet bulmuşlar idareci hoca olup yıllarca talebeler hocalar yetiştirmişler birisi efendi hz nin akrabalarından biriyle evlenmiş..o anne için ne büyük saadet..
Hocamız yine eşi sürekli alkol alan başka bir hanıma teheccütten sonra sabah namazına kadar okunan 41 fatiha terkibini söylemiş, oda okumaya başlamış 2 yada 3 yıl içinde dedi, o adamda dönüş yapmış içkiye tövbe etmiş şu anda cübbe şalvar sakal kisveye girmiş tarikat dersi almış, hatta hanımı beni bile geçti diyormuş eşi için, aileye de huzur gelmiş tabiki..
Ayşe hocamız buyurduki, eşinden, evladından, gelininden, kayınvalidesinden, kimden dertliyseniz sıkıntınız varsa hidayetini istiyorsanız bu terkibi yapın Allah’a yalvarın, okuduktan sonra üflemesi mümkün olmayanlar gıyabında dua ederler..
( becerebildiğim kadarıyla anlatılanları aklımda toparlayıp yazmaya çalıştım, belki eşinden evladından sıkıntısı olan birileri vardır faydalansınlar istedim, ayrıca hocamız bu fatihalara özellikle 70 gün devam edilmesini söylemişti, ama tabi netice alana kadar okunması en güzeli )
7 notes
·
View notes
Text
YOK MU EŞİNDEN GİZLİ GAVATLAR
#gavatkocalar#olgun bayan#olgun kadın#pasif#eşini paylaşan#gay#gizli cekim#gizli çekimler#lgbtq#türbanlı
59 notes
·
View notes
Text
ben şeyi söylemeyi unutmuşum. birkaç gün önce, Manisa'da eşinden boşanmak isteyen bir kadın EŞİ tarafından boğularak öldürüldü. Allah rahmet eylesin.
14 notes
·
View notes
Text
Kendime not!
Niyetin iyi olsa bile😇
Eşinden habersiz süpriz bile yapmaya çalışma! Bu sevdiğin kişide farklı algılanmaya sebep olabiliyor 🌿
Kaş yapayım derken göz çıkarmak gibi.. 🙂↕️
Ve haksız yere suçlandığın şeyde, sadece kendinin masum olduğunu bilmem yeterli olmuyor. Suçluluk psikolojisine kapılmana gerek bi.durum da söz konusu olmadığına göre, Sevdiğine de ıspat etmen gerekli. İçin rahat olsa bile... Onun değilse masum olduğun elbette ortaya çıkacaktır biiznillah ☝🏻🤲🏻🕊️💚
#gurur ve önyargı#spotify#tumblr milestone#thank you#soundcloud#sözler#aşk#edebiyat#müzik#100 likes#şiir
17 notes
·
View notes
Text
Bu yalnız kaldığım dönemde o kadar çok yazdım ki inanamıyorum şimdi dönüp baktığımda. Yazmayı hep çok sevmişimdir ama bana bile fazla geldi. Ama "Yazmak gürültüsüz haykırmaktır" demiş ya hani birisi. Aynen öyle işte. Belirli bir noktadan sonra artık iş günlük kıvamına geleceği için bu düzenden biraz rahatsız oldum ve farklı farklı sayfalara yazmaya başladım kronolojik sıra olmadan iki deftere. İyi geldi.
Neyse konu dağılmasın! Umut, Onur, Can ve Juan la maçı izledik. Juan İzmir'den komşum, Umut'un üni den ev arkadaşı. Eşinden ayrılmış o da. Portekizli bu arada Juan. Maçı izlerken sigara içtik, ben bir şişe de şarap içmişim arada buzz gibi. Maç bittikten sonra bir muhabbet açıldı ve aralıksız bir şekilde nefes almadan 30 dakika konuştum. En son Umut "tamamiyle haklısın aq." demişti ki ben ne anlattığımı bile unutmuştum çoktan. Dedim ben yürümeye gidiyorum! Sahile geldim. Tam bu satırları yazarken de bu çalıyor. Birkaç tane şarkı daha ekleyeceğim çünkü biraz konuşmaya niyetliyim.
Şarkı şöyle diyor. "Nasılsın?". Sensiz.
Müzik dinlerken eski konuşmaları okumaya başladım. Sen hep mantıklı olan tarafımdın benim demişim en son. Demişim ama neden uygulamamışım bunu acaba hayatım boyunca. Çok mantıksız. İnsan bazen dümeni başkasına bırakmalı, her şeyi tek başına idare edemiyorsun bu hayatta, o kadar güçlü değiliz çünkü, yani en azından ben öyleyim. Hep kontrolü kendi elimde tutmaya çalıştım bu hayatta, sanki tek doğru benim doğrummuş gibi. Kontrolü kaybedince yardım istedim ama hemen. Ne büyük ikiyüzlülük! Sonra o yardımı kabul edip, hemen yine kendi doğrularımın peşine düştüm. Yine bok ettim, yine sar baştan. Bu döngü tüketti her şeyi. Bütün yaralarımız bundandır. Özür dilerim.
"Hep o otobüsteki pencere kapandı diye, havasız kaldım tıkandım işte." Temizlikçi teyzeler.
Bu öyle bir süreç ki, insan bunu hayatında ikinci kez yaşayamaz bence. O kadar katmanlı bir şey ki bu yaşadığım ve her geçiş çok sancılı. Tam başka bir katmana ulaştın derken hooop her şey tepetaklak. Oysa ki Level 3 olmama şu kadarcık kalmıştı. Heyhat! Sisyfos un çilesinden beter bir şey bu.
Bu şarkı çalıyor şu anda.Karadağ'da kahvaltı yaparken tanıştığımız, italyan, evli ama eşlerini aldatan çifte dinletmiştik. Çok şaşırmışlardı nerden biliyorsunuz diye.Bu kadar çok ayrıntıyı unutmamak çok büyük bir ceza gibi geliyor bana. Sesini, yüzünü, kokunu hiç unutmayacak olmaksa ödül maması gibi bir şey benim için.
Yani demem o ki "La Grande Bellezza".
8 notes
·
View notes
Text
Yaaa dkeksnsk bugün birinin kınasında bir aile dostumuzun kızı eşinden gelen mesajı gösterdi, bizimkinin derdi de bu diye. Mesaj şu "dondurmanı yiyebilir miyim 😂"
Gülerek dedim ki sen o yüzden mi saati sorup gidelim diyordun... Ben bunu söylerken kastettiği şeyin gerçekten bildiğimiz dondurma olduğunu düşünmemiştim. Nsksjsksjs
Evli insanlar için hayat dümdüz bildiğimiz dondurma mı sahiden?
8 yıllık bir ilişki içindeyim ama bu duruma yabancıyım kdsjhssksn
16 notes
·
View notes