#dopamin ne işe yarar
Explore tagged Tumblr posts
Text
Dopamin Nedir, Dopamin Detoksu Nasıl Yapılır?
Dopamin nedir? Vücudumuzda mutlaka bulunması gereken, ancak hem azlığı hem de fazlalığı sorun oluşturabilen özel bir kimyasal olan dopamin, beyin nöronları tarafından salınan bir nörotransmiter. Hafızadan motivasyona, hareketten ruh haline, beynin birçok bölümünde etkileri görülen dopaminin vücudumuzda dengeli bir miktarda bulunuyor olması ise oldukça önemli. Aksi halde odaklanma sorunlarından…
#Dopamin detoksu nasıl yapılır?#Dopamin eksikliği belirtileri#Dopamin fazlalığı belirtileri#Dopamin ne işe yarar#Dopamin nedir
0 notes
Text
Jenerasyonlar içinde z kuşağı hangi yıllar içinde sayılıyor? Yaş grubuna göre z kuşağı ne demek? Davranış alışkanlıklarına göre z kuşağı özellikleri ve yaş aralığı nedir? Tüm bu ve benzeri soruların yanıtlarını birlikte inceleyeceğiz.
Bir nörotransmitter ve hormon olarak dopamin ne işe yarar? İnsan vücudunda ve sinir sisteminde dopamin rolü nedir? Mutluluk hormonları nedir ve dopamin nasıl artar, mutluluk ile nasıl etkisi vardır? Tüm bu ve benzeri soruların yanıtlarını birlikte inceleyeceğiz.
Doğum yıllarına göre x kuşağı hangi yıllar arasındadır? Jenerasyonlar içinde x kuşağı özellikleri nedir? Diğerlerine göre x kuşağı hangi yıl arasındadır? Milenyum öncesi x kuşağı nedir? Bu x kuşağının diğer kuşaklara göre davranış farkları ve yaşam beklentileri nasıl değişiyor? Tüm bu soruların yanıtlarını birlikte inceliyoruz.
Yaşamda strese ne iyi gelir? Gün içinde yorulduğumuzda, kızgın olduğumuzda, duygusal olduğumuzda stres nasıl kontrol edilir? Artan stres düzeyi nasıl normale döner? Yüksek stres düzeyi organları nasıl etkiler? Kendi duygularımızı kontrol altına almak için öfke kontrolü nasıl sağlanır? En uygun ve hızlı stresi çözen ipuçlarını inceliyoruz.
0 notes
Text
Antidepresan Nedir? Neden Kullanılır ve Ne İşe Yarar?
Antidepresan, depresyon başta olmak üzere bazı psikiyatrik bozuklukların tedavisinde kullanılan ilaçlardır. Bu ilaçlar, beyindeki bazı kimyasal maddelerin dengesini düzenleyerek ruh halinde olumlu değişikliklere yardımcı olabilir. Depresyonun neden olduğu kimyasal dengesizlikler, kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyen duygudurum değişikliklerine, enerji eksikliğine ve diğer semptomlara yol açabilir. Antidepresanlar, bu dengesizlikleri hedef alarak bu semptomların şiddetini azaltmaya veya ortadan kaldırmaya çalışır. Antidepresanlar sadece depresyon tedavisinde değil, panik bozukluk, anksiyete bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluk, post-travmatik stres bozukluğu gibi bir dizi psikiyatrik durumun tedavisinde de kullanılır. Bu ilaçlar, belirtilerin hafifletilmesinde etkili olabilmek için genellikle birkaç hafta düzenli olarak alınmalıdır. Antidepresanların etkili bir şekilde çalışabilmesi ve potansiyel yan etkilerin yönetilebilmesi için uzman bir psikiyatrist hekim rehberliğinde kullanılması gerekmektedir.
Antidepresanların Tanımı ve Sınıflandırılması
Antidepresanlar, beyindeki nörotransmitter dengesini düzenleyerek duygudurumu etkileyen ilaçlardır. Depresyonun tedavisinde kullanıldığı gibi, anksiyete, panik atak, obsesif kompulsif bozukluk gibi diğer psikiyatrik rahatsızlıklarda da etkili olabilirler. Antidepresanların Tarihçesi ve Gelişimi 1950'lerde keşfedilen ilk antidepresanlar, modern ilaçların öncüsü sayılır. İlk dönemde, bu ilaçların etkileri ve yan etkileri tam olarak anlaşılmamıştı. Ancak zamanla, antidepresanların beyindeki nörotransmitterleri nasıl etkilediği, nasıl daha az yan etkili formülasyonların geliştirilebileceği konusunda araştırmalar arttı. Günümüzde birçok farklı antidepresan türü mevcuttur, her biri farklı etki mekanizmalarına sahip. Temel Antidepresan Sınıfları Antidepresanlar, etki mekanizmalarına ve kimyasal yapılarına göre birkaç ana sınıfa ayrılır. Selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI), noradrenerjik ve spesifik serotonerjik antidepresanlar (NaSSA), trisiklik antidepresanlar (TCA) ve monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI) bu sınıflandırmalardan sadece birkaçıdır. Bu sınıflar, belirli nörotransmitterleri hedef alarak veya modüle ederek çalışır.
Antidepresanların Etki Mekanizması
Beyindeki nörotransmitter dengelemesi, antidepresanların ana etki mekanizmasıdır. Bu dengesizlikler duygudurum, enerji, konsantrasyon gibi birçok psikolojik fonksiyonu etkileyebilir. Beyindeki Nörotransmitter Dengelemesi Antidepresanlar, beyindeki nörotransmitter dengelemesi üzerinden etki eder. Serotonin, norepinefrin ve dopamin en bilinen nörotransmitterlerdendir. Bu kimyasalların dengesi, bir kişinin genel duygudurumunu, enerji seviyelerini ve motivasyonunu doğrudan etkileyebilir. Antidepresanlar, bu nörotransmitterlerin seviyelerini ve etkilerini modüle ederek çalışır. Sinaptik Aktivitenin Modülasyonu Sinapslar, nöronlar arasında bilgi transferi sağlayan bağlantı noktalarıdır. Nörotransmitterler, bu sinapslardan salınır ve alıcı nörona sinyal gönderir. Antidepresanlar, bu sinyallerin gücünü ve süresini etkileyerek sinaptik aktiviteyi modüle eder.
Majör Depresif Bozuklukta Antidepresan Kullanımı
Majör depresif bozukluk, enerji kaybı, ilgisizlik, uyku ve iştah değişiklikleri gibi belirgin semptomlara sahip bir rahatsızlıktır. Antidepresanlar, bu bozukluğun tedavisinde etkili bir yöntem olarak kullanılır. Depresyonun Kimyasal Nedenleri Depresyonun kesin nedeni bilinmese de, beyindeki nörotransmitter dengesizliklerinin ana etkenlerden biri olduğuna inanılmaktadır. Özellikle serotonin, norepinefrin ve dopamin seviyelerindeki anormallikler, depresyonun ortaya çıkmasında veya şiddetlenmesinde etkili olabilir. Tedavi Yaklaşımları ve Etkinlik Depresyonun tedavisi için kullanılan antidepresanlar, hastanın semptom şiddetine, yan etkilere toleransına ve diğer ilaçlarla etkileşim potansiyeline göre seçilir. Tedavi süresi genellikle birkaç haftadan başlayarak etkisini göstermeye başlar ve en iyi sonuçlar için genellikle ilaçlar, psikologlar yada psikiyatristler tarafından psikoterapi ile birlikte uygulanır.
Diğer Psikiyatrik Bozukluklarda Antidepresan Kullanımı
Antidepresanların kullanım alanı sadece depresyon tedavisiyle sınırlı değildir. Birçok psikiyatrik bozuklukta bu ilaçların faydalı etkileri gözlemlenmiştir. Anksiyete Bozuklukları ve Antidepresanlar Anksiyete bozuklukları, sürekli endişe ve korku duygusu ile karakterizedir. SSRI ve SNRI gibi antidepresanlar, beyindeki serotonin ve norepinefrin seviyelerini düzenleyerek anksiyete semptomlarını azaltabilir. Bu ilaçlar, genellikle anksiyete için özel olarak geliştirilmiş benzodiazepinlerle kıyaslandığında daha az bağımlılık potansiyeline sahiptir. Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) ve Antidepresan Kullanımı Obsesif kompulsif bozukluk, takıntı (obsesyon) ve zorlantı (kompulsiyon) arasında bir döngü ile karakterizedir. Bu döngüyü kırmak için SSRI grubu antidepresanlar etkili olabilir. Bu ilaçlar, beyindeki serotonin dengesini düzenleyerek obsesif düşüncelerin ve kompulsif davranışların şiddetini azaltabilir. Post-travmatik Stres Bozukluğu (PTSD) ve Tedavi Seçenekleri PTSD, travmatik bir olayın ardından gelişen ve kişinin günlük yaşamını etkileyen bir rahatsızlıktır. Antidepresanlar, özellikle SSRI grubu, bu rahatsızlık için önerilen tedavi seçenekleri arasındadır. Bu ilaçlar, rahatsızlığın semptomlarını azaltmada etkili olabilir. Panik Bozuklukta Kullanımı ve Etkinlik Panik bozukluk, beklenmedik panik ataklarla karakterize edilir. Antidepresanlar, özellikle SSRI ve trisiklik antidepresanlar, panik atak sıklığını ve şiddetini azaltabilir. Bu ilaçlar, panik bozukluk tedavisinde anahtar bir rol oynar.
Antidepresanların Terapötik Faydaları
Antidepresanların sağladığı terapötik faydalar, sadece duygudurumu düzenlemekle sınırlı değildir. Bu ilaçlar, sosyal işlevsellikten uyku düzenine kadar birçok alanda olumlu etkilere sahip olabilir. Sosyal İşlevsellikteki Rolü Antidepresanlar, bireyin sosyal etkileşimlerini ve günlük yaşam aktivitelerini gerçekleştirme yeteneğini artırabilir. Tedavi edilmemiş depresyon, sosyal izolasyon ve işlevsellik kaybına yol açabilir. Antidepresan tedavisi, bu negatif etkileri tersine çevirebilir. Uyku Düzeni ve Enerji Seviyelerine Etkisi Depresyon, uyku düzeninde bozukluklara neden olabilir. Antidepresanlar, uyku düzenini normalize edebilir ve enerji seviyelerini artırabilir. Bu etki, bireyin genel yaşam kalitesini artırabilir.
Antidepresanların Yan Etkileri ve Önlemler
Her ilaçta olduğu gibi, antidepresanların da yan etkileri vardır. Bu yan etkilerin şiddeti ve süresi, kullanılan ilaca, doza ve bireysel farklılıklara bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Potansiyel Kısa Vadeli Yan Etkiler Antidepresanların kısa vadeli yan etkileri arasında bulantı, baş dönmesi, uyku problemleri ve seksüel disfonksiyon bulunabilir. Bu yan etkiler genellikle tedaviye başlandıktan sonraki ilk birkaç hafta içinde ortaya çıkar ve zamanla azalır. Uzun Vadeli Kullanımda Dikkat Edilmesi Gerekenler Uzun süreli antidepresan kullanımı, kilo değişiklikleri, mide-bağırsak problemleri ve bazen de kemik yoğunluğunda azalmaya neden olabilir. Uzun vadeli kullanım öncesinde bu potansiyel yan etkiler hakkında bilgi sahibi olmak önemlidir.
Antidepresan Tedavisinde Bireysel Farklılıklar
Antidepresanların etkisi, bireyden bireye farklılık gösterebilir. Bu farklılıklar, genetik yapıdan yaş ve cinsiyete kadar birçok faktöre bağlıdır. Genetik ve Metabolik Faktörler Bireylerin genetik yapıları, antidepresanların etkinliğini ve tolerabilitesini etkileyebilir. Bazı genetik varyasyonlar, ilaçların metabolizmasını ve bu ilaçlara verilen yanıtı değiştirebilir. Yaş ve Cinsiyete Göre Yanıt Değişiklikleri Yaşlı bireylerde antidepresanlara yanıt ve yan etkiler farklılık gösterebilir. Benzer şekilde, cinsiyete bağlı hormon seviyeleri de ilaç yanıtlarında değişikliklere neden olabilir.
Antidepresan Sıkça Sorulan Sorular
Antidepresan ne işe yarar?Antidepresanlar, beyindeki kimyasal dengesizlikleri düzenleyerek depresyon ve diğer bazı psikiyatrik bozuklukların semptomlarını azaltmaya yardımcı olur. Bu ilaçlar, hastaların duygudurumunu iyileştirerek günlük yaşam kalitesini artırabilir.En iyi depresyon ilacı hangisi?"En iyi" depresyon ilacı, bireyden bireye değişiklik gösterebilir, çünkü etkinlik ve tolere edilebilirlik kişisel faktörlere bağlıdır. En uygun tedavi seçeneğini belirlemek için bir psikiyatri uzmanıyla danışmanlık almak önemlidir.En hafif depresyon ilacı hangisi?Depresyon ilaçlarının "hafifliği" genellikle yan etkilerin şiddetine ve sıklığına göre değerlendirilir, ancak bu da bireysel toleransa bağlı olarak değişiklik gösterebilir. En uygun ve hafif tedavi seçeneğini belirlemek için bir psikiyatri uzmanıyla danışmanlık almak en iyisidir.Antidepresan kullanmak ayıp mı?Antidepresan kullanmak, birçok kişi için psikolojik ve duygusal dengesizlikleri tedavi etmek adına gereklidir ve bu bir ayıp veya zayıflık göstergesi değildir. Toplumun bu konudaki farkındalığının artması, stigmatizasyonun ve yanıltıcı inançların azalmasına yardımcı olmaktadır.Antidepresan mutlu eder mi?Antidepresanlar doğrudan "mutluluk veren" ilaçlar değildir; bunun yerine beyindeki kimyasal dengesizlikleri düzenleyerek depresif belirtileri azaltırlar. Bu ilaçların amacı, bireyin normal duygusal dengesini ve işlevselliğini geri kazanmasına yardımcı olmaktır, doğrudan bir mutluluk hissi yaratmazlar. İlginizi çekebilecek diğer yazılar; - Anksiyete Nedir? Belirtileri ve Tedavisi - Cinsel İlişki Ne Demek? - Kadıköy Psikolog Read the full article
0 notes
Text
Dopamin, beyin tarafından üretilen bir kimyasal maddedir. Şimdi birlikte dopamin nedir sorusuna detaylıca bakalım. Dopamin, beyin hücreleri arasındaki iletişimi sağlamak için kullanılır ve çeşitli duyguların ve davranışların kontrolünde önemli bir rol oynar. Dopamin, hafıza, öğrenme, motivasyon, dikkat ve davranışların kontrolü gibi çeşitli fonksiyonların düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. Dopamin, aynı zamanda sağlıklı bir yaşam sürmek için önemli bir besin maddesidir. Krill Yağı, dopamin seviyelerini artırmak için önemli bir kaynaktır. Krill Yağının Faydaları hakkında daha fazla bilgi edinmek için buraya tıklayın. "Dopamin, Mutluluğun Anahtarıdır! Daha Fazlasını İsteyin!" Dopamin, beyin tarafından üretilen bir kimyasal maddedir. Dopamin, beyin ve sinir sisteminde çeşitli işlevleri olan önemli bir nörotransmiterdir. Dopamin, özellikle hafıza, öğrenme, davranış, duygu ve dürtüleri kontrol etmek için önemli bir rol oynar. Dopamin, aynı zamanda hareketleri kontrol etmek için de önemli bir rol oynar. Dopamin, aynı zamanda çeşitli hastalıkların tedavisinde de kullanılmaktadır. Örneğin, Parkinson hastalığının tedavisinde dopamin kullanılmaktadır. Dopamin, aynı zamanda depresyon, obsesif-kompulsif bozukluk ve diğer psikolojik bozuklukların tedavisinde de kullanılmaktadır. Dopamin, aynı zamanda çeşitli ilaçların etkilerini arttırmak için de kullanılmaktadır. Dopamin Nedir Dopamin, beyin tarafından üretilen bir kimyasal maddedir. Beyin, dopamin üretmek için amino asitleri kullanır. Dopamin, beyin hücreleri arasındaki iletişimin sağlanmasında önemli bir rol oynar. Ayrıca, dopamin, duygusal durumların kontrolünde, hafıza ve öğrenme gibi önemli beyin fonksiyonlarının düzenlenmesinde ve hareketlerin kontrolünde önemli bir rol oynar. Dopamin, ayrıca, özellikle hareket bozukluklarının tedavisinde kullanılan ilaçların etkisini arttırmak için kullanılır. Birlikte dopamin nedir sorusuna cevap aldık, alt başlıklar ile devam edelim. Dopamin Ne İşe Yarar Dopamin, beyin tarafından üretilen bir kimyasal maddedir. Beyin, dopamin üretmek için amino asitleri kullanır. Dopamin, beyin hücreleri arasındaki iletişimi sağlamak için kullanılır. Ayrıca, dopamin, duyguların, düşüncelerin ve hareketlerin kontrolünde önemli bir rol oynar. Daha önce dopamin nedir konusunu öğrendiğimiz için şimdi ne işe yaradığından bahsedelim. Dopamin, özellikle hafıza, öğrenme, motivasyon ve davranışların kontrolünde önemli bir rol oynar. Dopamin, aynı zamanda ödül sistemlerinin çalışmasını sağlar. Ödül sistemi, insanların ve hayvanların belirli davranışları teşvik etmek için kullanılan bir mekanizmadır. Dopamin, aynı zamanda depresyon, anksiyete ve obsesif-kompulsif bozukluk gibi psikolojik bozuklukların tedavisinde de kullanılır. Dopamin, aynı zamanda Parkinson hastalığının tedavisinde de kullanılmaktadır. Parkinson hastalığı, dopamin seviyelerinin düşük olmasından kaynaklanan bir hastalıktır. [caption id="attachment_650" align="alignnone" width="775"] dopamin ne işe yarar[/caption] Dopamin Detoksu Dopamin Detoksu, beyin ve sinir sistemindeki dopamin düzeylerinin düşürülmesi için bir tedavi olarak kullanılan bir süreçtir. Dopamin, beyin ve sinir sisteminde önemli bir kimyasal olarak bilinir ve çeşitli fizyolojik ve psikolojik fonksiyonların düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. Dopamin Detoksu, dopamin düzeylerinin düşürülmesi için kullanılan bir tedavi yöntemidir. İnsanların dopamin nedir sorusuna yanıtlarımıza yukarıdan erişebilirsiniz, dopamin detoksu konusu ile devam ediyoruz. Dopamin Detoksu, genellikle ilaçlar ve diyetler aracılığıyla gerçekleştirilir. İlaçlar, dopamin düzeylerini düşürmek için kullanılırken, diyetler, dopamin düzeylerini düşürmek için kullanılan besinleri içerir. Dopamin Detoksu, dopamin düzeylerinin düşürülmesi için kullanılan ilaçlar ve diyetlerin kombinasyonuyla gerçekleştirilir. Dopamin Eksikliği Sebepleri Dopamin eksikliği, beyin ve sinir sisteminde önemli bir kimyasal olan dopaminin yeterli miktarda üretilmemesi veya kullanılmaması sonucu ortaya çıkan bir durumdur.
Dopamin, beyin ve sinir sisteminde önemli bir rol oynar ve çeşitli fiziksel ve davranışsal fonksiyonların düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. Şimdi dopamin nedir sorusuna cevap verdiğimize göre eksiklik sebeplerine göz atalım. Dopamin eksikliği, çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir. Bunlar arasında, dopamin üretimini etkileyen genetik faktörler, beyin hasarı, Parkinson hastalığı, bazı ilaçların kullanımı, bazı hastalıkların tedavisi ve bazı besinlerin alımı yer almaktadır. Genetik faktörler, dopamin üretimini etkileyebilir. Bazı genetik bozukluklar, dopamin üretimini etkileyebilir ve bu durum dopamin eksikliğine neden olabilir. Beyin hasarı, dopamin üretimini etkileyebilir. Beyin hasarı, dopamin üretimini etkileyebilir ve bu durum dopamin eksikliğine neden olabilir. Parkinson hastalığı, dopamin üretimini etkileyebilir. Parkinson hastalığı, dopamin üretimini etkileyebilir ve bu durum dopamin eksikliğine neden olabilir. Bazı ilaçların kullanımı, dopamin üretimini etkileyebilir. Bazı ilaçlar, dopamin üretimini etkileyebilir ve bu durum dopamin eksikliğine neden olabilir. Bazı hastalıkların tedavisi, dopamin üretimini etkileyebilir. Bazı hastalıkların tedavisi, dopamin üretimini etkileyebilir ve bu durum dopamin eksikliğine neden olabilir. [caption id="attachment_647" align="alignnone" width="891"] dopamin eksikliği nedenleri[/caption] Bazı besinlerin alımı, dopamin üretimini etkileyebilir. Bazı besinler, dopamin üretimini etkileyebilir ve bu durum dopamin eksikliğine neden olabilir. Dolayısıyla, dopamin eksikliği, genetik faktörler, beyin hasarı, Parkinson hastalığı, bazı ilaçların kullanımı, bazı hastalıkların tedavisi ve bazı besinlerin alımı gibi çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir. Birlikte dopamin nedir içeriğini incelemiştik şimdi de dopamin eksikliği sebeplerini öğrenmiş olduk. Dopaminin Dengesizliğinin Belirtileri ve Tedavisi Dopamin dengesizliği, beyin ve sinir sisteminde dopaminin normal seviyelerinin üzerinde veya altında olması durumudur. Dopamin, beyin ve sinir sisteminde önemli bir kimyasal maddedir ve çeşitli fonksiyonları vardır. Dopaminin dengesizliği, çeşitli fiziksel ve ruhsal sağlık sorunlarına neden olabilir. Dopaminin dengesizliğinin belirtileri arasında; depresyon, anksiyete, uykusuzluk, hafıza kaybı, dikkat dağınıklığı, huzursuzluk, yorgunluk, düşük enerji seviyeleri, düşük libido, konsantrasyon bozuklukları, karıncalanma, kabızlık ve ishal gibi semptomlar yer almaktadır. Dopaminin dengesizliğinin tedavisi, kişinin durumuna göre değişebilir. Genellikle, ilaç tedavisi, psikoterapi veya diyet değişiklikleri gibi çeşitli yaklaşımlar kullanılır. İlaç tedavisi, dopamin seviyelerini normal seviyelerde tutmak için kullanılan ilaçları içerir. Psikoterapi, kişinin duygusal ve ruhsal durumunu iyileştirmek için kullanılan bir yaklaşımdır. Diyet değişiklikleri, dopamin seviyelerini dengede tutmak için kullanılan besinleri içerir. Dopaminin dengesizliğinin tedavisinde, kişinin durumuna göre çeşitli yaklaşımlar kullanılabilir. Ancak, her durumda, doktorunuzla konuşarak en iyi tedavi seçeneğini belirlemek önemlidir. Bu içeriğimizde her yönüyle dopamin nedir konusunu açıkladık. [caption id="attachment_646" align="alignnone" width="818"] dopamin dengesizliği[/caption] Dopaminin Sağlık Üzerindeki Olumlu ve Olumsuz Etkileri Dopamin, beyin tarafından üretilen bir kimyasal maddedir. Dopamin, çeşitli fizyolojik ve psikolojik fonksiyonların düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. Dopamin, sağlık üzerinde olumlu ve olumsuz etkilere sahiptir. Olumlu Etkileri: Dopamin, özellikle hafıza, öğrenme, motivasyon ve dikkat üzerinde olumlu etkileri vardır. Dopamin, aynı zamanda özgüveni arttırır ve kişinin davranışlarını düzenler. Dopamin, aynı zamanda kişinin duygusal durumunu düzenler ve stresi azaltır. Olumsuz Etkileri: Dopaminin aşırı miktarda üretilmesi, kişinin davranışlarının bozulmasına ve hiperaktivite bozukluğu gibi psikolojik bozuklukların gelişmesine neden olabilir. Aşırı dopamin
üretimi, aynı zamanda kişinin uykusunu bozabilir ve depresyon gibi ruhsal bozuklukların gelişmesine neden olabilir. Sonuç olarak, dopamin, sağlık üzerinde olumlu ve olumsuz etkilere sahiptir. Dopaminin doğru miktarda üretilmesi, sağlıklı bir yaşam sürmek için önemlidir. Ancak, dopaminin aşırı miktarda üretilmesi, sağlık üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir. Bu nedenle, dopaminin doğru miktarda üretilmesi için doktorların tavsiyelerine uyulmalıdır. Unutmadan dopamin nedir sorusuna verdiğimiz cevaplarda ve alt başlıklarda yer alan bilgilerin ve çözüm önerilerinin bilgilendirme amaçlı olduğunu ve doktorunuza danışmadan işlem yapmamanız gerektiğini vurgulayalım. Dopaminin Psikolojik ve Fizyolojik Etkileri Dopamin, beyin ve vücudun çeşitli fonksiyonlarını kontrol eden bir nörotransmitterdir. Dopamin, özellikle duygusal ve motivasyonel davranışların kontrolünde önemli bir rol oynar. Psikolojik ve fizyolojik etkileri, insanların duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını etkileyebilir. Psikolojik olarak, dopamin, insanların duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını etkileyen önemli bir nörotransmitterdir. Dopamin, insanların motivasyonunu, özgüvenini, öğrenme ve hafızayı etkileyebilir. Ayrıca, dopamin, insanların duygusal durumlarını ve davranışlarını etkileyebilir. Örneğin, dopamin seviyelerinin düşük olması, depresyon ve anksiyete gibi duygusal bozukluklarla ilişkili olabilir. Fizyolojik olarak, dopamin, vücudun çeşitli fonksiyonlarını kontrol eden önemli bir nörotransmitterdir. Dopamin, kas kontrolünü, hareketleri, tansiyonu, kalp atış hızını ve sindirim sistemini etkileyebilir. Ayrıca, dopamin, vücudun metabolizmasını ve enerji seviyesini etkileyebilir. [caption id="attachment_648" align="alignnone" width="693"] dopaminin psikolojik ve fizyolojik etkileri[/caption] Sonuç olarak, dopamin, psikolojik ve fizyolojik olarak insanların duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını etkileyen önemli bir nörotransmitterdir. Dopamin seviyelerinin düşük olması, depresyon ve anksiyete gibi duygusal bozukluklarla ilişkili olabilir. Ayrıca, dopamin, vücudun çeşitli fonksiyonlarını kontrol eden önemli bir nörotransmitterdir. Her detayıyla dopamin nedir sorusuna cevap bulmaya devam edelim. Dopaminin Beyin ve Vücudumuzdaki Rolü Dopamin, beyin ve vücudumuzda önemli bir kimyasal maddedir. Beyin ve sinir sisteminde çeşitli fonksiyonları olan bu kimyasal madde, özellikle hafıza, öğrenme, davranış ve duygularımızı etkileyen önemli bir neurotransmitter olarak kabul edilmektedir. Dopamin, beyin ve vücudumuzda çeşitli fonksiyonları olan bir neurotransmitterdir. Beyin ve sinir sisteminde, dopamin özellikle hafıza, öğrenme, davranış ve duygularımızı etkileyen önemli bir rol oynar. Ayrıca, dopamin, vücudumuzun çeşitli sistemlerinde, özellikle de endokrin sistemde, önemli bir rol oynar. Dopamin, vücudumuzun metabolizmasını düzenleyen ve bizi uyarıcı ve motivasyonlu hissettiren önemli bir kimyasal maddedir. Sonuç olarak, dopamin, beyin ve vücudumuzda çok önemli bir kimyasal maddedir. Beyin ve sinir sisteminde, dopamin hafıza, öğrenme, davranış ve duygularımızı etkileyen önemli bir rol oynar. Ayrıca, dopamin, vücudumuzun çeşitli sistemlerinde, özellikle de endokrin sistemde, önemli bir rol oynar. Dopamin, vücudumuzun metabolizmasını düzenleyen ve bizi uyarıcı ve motivasyonlu hissettiren önemli bir kimyasal maddedir. Son olarak dopamin nedir sorusunu net bir şekilde cevapladık ve rolü hakkında bilgiler edindik. Sık Sorulan Sorular 1. Dopamin nedir? Dopamin, beyin tarafından üretilen bir kimyasal maddedir. 2. Dopamin nerede bulunur? Dopamin, beyin ve sinir sisteminde bulunur. 3. Dopamin ne işe yarar? Dopamin, duyguların, düşüncelerin ve hareketlerin kontrolünde önemli bir rol oynar. Ayrıca, ödül arayışı, motivasyon ve hafıza gibi önemli beyin fonksiyonlarının düzenlenmesinde de önemli bir rol oynar. 4. Dopamin seviyesi neye bağlıdır? Dopamin seviyesi, beslenme, uyku, stres ve egzersiz gibi faktörlere bağlıdır.
5. Dopamin seviyesi düşükse ne olur? Düşük dopamin seviyesi, depresyon, anksiyete, hafıza kaybı, uyku bozuklukları ve hareket bozuklukları gibi belirtilere neden olabilir. 6. Dopamin seviyesi yüksekse ne olur? Yüksek dopamin seviyesi, hiperaktivite, uykusuzluk, konsantrasyon bozuklukları ve huzursuz bacak sendromu gibi belirtilere neden olabilir. 7. Dopamin seviyesini nasıl artırabilirim? Dopamin seviyesini artırmak için, egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek, stresi azaltmak ve yeterli uyku almak gibi önlemler alınabilir. 8. Dopamin seviyesini nasıl düşürebilirim? Dopamin seviyesini düşürmek için, alkol ve uyuşturucu maddelerin kullanımını azaltmak, sigara içmekten kaçınmak ve stresi azaltmak gibi önlemler alınabilir. Dopamin, beyin tarafından üretilen bir kimyasal maddedir. Dopamin, çeşitli fizyolojik ve psikolojik fonksiyonların düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. Dopamin, özellikle hafıza, öğrenme, dikkat, motivasyon, davranış ve duyguların kontrolünde önemli bir rol oynar. Ayrıca, dopamin, özellikle hareketlerin koordinasyonunda ve hareketlerin kontrolünde önemli bir rol oynar. Sonuç olarak, dopamin, beyin tarafından üretilen önemli bir kimyasal maddedir. Dopamin, çeşitli fizyolojik ve psikolojik fonksiyonların düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. Dopamin, hafıza, öğrenme, dikkat, motivasyon, davranış ve duyguların kontrolünde önemli bir rol oynar. Ayrıca, dopamin, hareketlerin koordinasyonunda ve hareketlerin kontrolünde önemli bir rol oynar. Dopamin, bedenin çeşitli sistemlerinin çalışmasını düzenleyen bir kimyasal maddedir.
0 notes
Text
Kadınlar Mutsuzken Neden Saçlarını Değiştirmek İster?
Kadınlar Mutsuzken Neden Saçlarını Değiştirmek İster?
Beynimizin ödül kimyasalı olan dopamin, yaşamımızın her alanında yer alıyor. Sevilmek, beğenilmek, zevk veren etkinliklerde bulunmak ve daha birçok faktör beynimizde dopamin salgılanmasını sağlıyor. Dopamin eksikliği yaşayan kişilerin ödül mekanizmasını çalıştırabilmek için arayışa girdiğine dikkat çeken Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, sıkıntılı dönemlerden geçerken kadınların saçlarında değişiklik…
View On WordPress
#dınlar mutsuzken neden saçlarını değiştirir#dopamin nasıl salgılanır#dopamin ne işe yarar#dopamin nedir#kadın sağlığı#Kadınlar Mutsuzken Neden Saçlarını Değiştirmek İster?#sağlık
0 notes
Text
Nörohukuk/Nörokriminoloji
Kutsal roma imparatoru I. Ferdinand'ın bir mottosu vardır:
"Fiat justitia pereat mundus."
"Bırak dünya yıkılsa da adalet yerini bulsun." mânâsına gelen bu motto, daha sonra Immanuel Kant tarafından Zum Ewigen Frieden: Ein Philosophischer Entwurf'ta da kullanılmıştır. Kantçı ahlak felsefesinde adaletten söz etmemiz oldukça basittir zira Kant'a göre "insan"lar, "şey"lerin aksine kendini belirleyen subjeler olarak değerlendirilmelidir. Bu tür bir ahlak anlayışının ana prensibi insanların ahlaki uygulayıcılar olduğu postülasına dayanmaktadır, öyle ki insanların otonom olduğu hipotezinin yanlışlanacağı bir durumda ahlakın temellendirilebileceği bir zemin de var olmayacaktır.
John Stuart Mill ve diğer çoğu utilitaryenin otonomiye bakışı sonuç odaklıdır. Mill gibi düşünürlerin perspektifinde otonominin değeri onun ne kadar işe yarar olduğu ile belirlenirken, Rawls'un Theory of Justice'indeki erekler; öncelikle kurumların, hukukun ve politikaların konstrüksiyonun bağlı olacağı çok güçlü adalet felsefesi ilkeleri belirlemek, müteakiben de utilitaryenizmden daha soylu bir adalet teorisi ortaya koymaktır.
Benim değineceğim mevzu diğer pek çok yazımda olduğu gibi özgür irade ve determinizm paradoksu ile ilgili olacaktır.
Nörobilimin ilerleyişi, klasik adalet teorilerinin sorgulanmasını da beraberinde getirmiştir. Acaba Paul Rée'nin söylediği gibi, adalet algımızda bir problem olması mümkün müdür?
İnsan medeniyetinin milattan önce 1760'ta Hammurabi kanunlarını da görmüş olduğu düşünülürse gayet mümkündür. Bundan binlerce yıl sonra iptidai bulunacak olan bizim şu anda medeniyetimizi üzerine inşa ettiğimiz ilkeler olacaksa bunda nörohukuk önemli bir rol oynayacaktır. Buradan anlaşıldığı üzere nörohukuk, geleceğe giden yolda adalet anlayışımızı tekrar gözden geçirmemiz için gerekli olan progresivist ve interdisipliner bir alandır.
Günümüzde nörobilim, suçluların beyinlerde bazı ortak desenler bulunabildiğini ortaya koymaktadır. Nörobilimin bu branşı nörokriminoloji olarak geçer.
İsminden de anlaşıldığı gibi nörokriminoloji; insanlardaki suç ve şiddet eğiliminin, antisosyal davranışların altında yatan nörobilimsel etiyolojileri keşfetme hedefi üzerine kurulmuş bir branştır.
Nörokriminolojik deneyler ve gözlemler için en uygun adaylar birbirinden ayrılan ikizlerdir. Evlat edinilmiş çocuklar üzerinde yapılan araştırmalar da, suç eğiliminde genetiğin gerçek etkisinin ne kadar olduğunu ortaya koyar. Çocukların biyolojik ailelerinden izole ortamlarda büyüdükleri bu tür çalışmalarda, antisosyal ve agresif davranışların kalıtsal bir temeli olabileceği ortaya çıkmıştır. Antisosyal davranış ile bağlantılı olan bazı genler yavaş yavaş tespit edilmeye başlanmıştır.
Davranış etiyolojisinde dopamin, serotonin, epinefrin / norepinefrin sistemlerinin işleyişinin önemini biliyoruz. Bu sistemlerin üçü de monoamin oksidaz -a (mao-a) fonksiyonundan etkilenmektedir. Mao-a'nın düşük aktiviteli alelleri saldırganlık ve düşük bireysel kontrol ile ilişkilidir. (bkz)
Herhangi bir genin antisosyalliğe ve saldırganlığa katkısı oldukça küçüktür, bu genlerin daha büyük mekanizmalara bağlı olarak bu eğilimlere sebebiyet verdikleri fikri daha geçerlidir. Lakin antisosyal davranış mekanizmalarının detaylarını keşfetmek açısından, kendi başlarına etkileri küçük de olsa ilgili genleri tespit etmek önemlidir.
Genetik etki davranış belirlenmesinde ciddi bir yüzdeye sahip olsa da, çevresel faktörler de neredeyse aynı düzeyde belirleyicidir. Bireysel gen ekspresyonları erken çocukluk döneminde uğranan istismar gibi durumlardan etkilenebilir ve bu tür olumsuz tecrübeler de çevresel risk faktörleri arasındadırlar. Bu biyolojik determinizmin geleneksel argümanlarını baltalar.
Fetal gelişim de suçluluk ve psikopati hakkında bazı ipuçları vermektedir. Septum pellucidumun başarısız kapanışı buna örnek olarak gösterilebilir. (bkz)
Bazı insanların suç işlemesine neden olan faktörler arasında beyin anatomisi ve fizyolojisinin olması muhtemeldir. Binaenaleyh günümüzdeki kompatibilist ve suçlayıcı yargının, uzak gelecekte yerini ütiliter yargıya bırakması ceza hukukunun felsefi ereklerini değiştirecektir.
Buna en iyi örnek Herbert Weinstein'dır. Weinstein, beyin patolojisi sonucunda cinayet işlediği düşünülen bir adamdır.
68 yaşında, eşiyle Manhattan'da yaşamakta olan Weinstein'ın cinayetten önce sabıkası tertemizdir. Geçmişinde kayda değer bir şiddet öyküsü dahi yoktur. Eşini boğup camdan aşağı atan mütecaviz, foyası ortaya çıktığında oldukça garip bir davranış biçimi sergilemiştir. Suçunu kabul etmiştir lakin kendisinde herhangi bir pişmanlık belirtisi gözlemlenmemiş, aksine hastalıklı derecede apatik bir tavır göstermiştir.
Weinstein'daki anormalliğin farkında olan avukatı bir beyin taraması talep etmiştir. Taramaların sonucunda elde edilen görüntü şudur:
Frontal lobda daha önce tespit edilmemiş olan büyük bir araknoid kist mevcuttur. Ancak bu bulgu jüri üyelerinin ilgisini çekmeyecektir.
Jüri üyeleri önyargılarından ötürü suçlanamaz zira bu tür taramalarla cebriyeciliğe kucak açmadan evvel bir insanın suç işleme sebebinin FMRI gibi tekniklerle gayrikabilitahmin olmaktan kurtarılamayacağı kabul edilmelidir. Aslında bu yalnızca hukuk dışı eylemler için değil, genel olarak etiyolojisi analiz edilecek olan her insani davranış için geçerli olan bir sorundur. Patolojik bir durumu olduğu halde suç işlemeyen insanlar olduğu gibi, patolojik bir durumu olmadığı halde suç işleyen insanlar da vardır.
ABD'de mahkemelerde karşılaşılan bu tür sorunların nasıl çözümlenebileceğine kafa yorulduğundan bazı standartlar hayata geçirilmiştir. Eyaletlerin kabul ettikleri standartlar doğal olarak birbirinden farklı olabilir. Bunlardan önemli olan iki tanesi:
- Frye standardı
- Daubert standardı
olarak tanımlanmıştır.
Bu standartlar iki cümlede özetlenemeyecek kadar detaylı olsalar da bilirkişiler için önemli olan temel koşullar, kullanılan tekniklerin bilim camiasında genel bir kabul görüp görmediği, test edilip edilemeyeceği, potansiyel hata oranının kabul edilebilir olup olmadığı gibi şartlardır. Vakalar çok spesifik olabileceğinden ötürü mahkemeler genel kabul gibi koşullarda esnek olabilir. Roma hukukundaki tabir ile genel kabul sine qua non değildir.
Beynin materyal olmayan tözler ile arasında kartezyen bir bariyere sahip olmadığını kabul etmek psikopatolojik durumların eninde sonunda materyal temellere dayandırılabileceğini de kabul etmeyi gerektirecektir. Brain-computer interfaceler aracılığıyla nelerin mümkün olduğu göz önünde bulundurulursa, düşünce örüntülerinin beyin fizyolojisi ile nasıl bir ilişki içinde oluştuğunun analizi sosyolojik faktörlerde temellenen suçlar ile somatik etiyolojilere bağlı suçların daha gerçekçi ayrımlarının yapılmasını uzak gelecekte sağlayabilir.
Bu varsayımlar, insanoğlu nörobilim, biyoteknoloji ve genetik gibi alanlara daha fazla yatırım yaptığı takdirde geçerlilik kazanacaktır. Günümüz koşullarında Herbert Weinstein gibi suçluları adil bir biçimde yargılayacak düzgün bir mekanizma yoktur çünkü çağdaş hukuk sistemi inkompatibilizmin inkarına dayanır. Hukukun ereği üzerine düşünürken caydırıcılığın ve intikamın aynı şey olmadığı hesaba katılmalıdır. İşlevsel bir hukuk sistemi inşa etmek için inkompatibilizmin inkarı gerekmez, yalnızca neden-sonuç ilişkilerini kurarken içsel atıflar ve dışsal atıflar arasındaki dengeyi düzgün kurabilmek gerekir.
Bu tür bir devrimin ise avantajları da dezavantajları da olacaktır.
Örnek olarak, eyleme dökülmesi muhtemel ceza davranışlarının önceden öngörülebilmesi bir avantaj olarak değerlendirilebilse de böyle bir sistemde olası suçlular stigmatizasyon nedeniyle kendilerini içinden çıkması zor bir kısır döngü içinde bulabilirler. Haliyle problemle başa çıkma yönteminin nasıl olacağı hayati önem taşır.
Her ne kadar ilginç, yenilikçi ve önem kazanacak bir dal olsa da, adalet gibi kompleks bir problemin sadece nörobilim ile çözümlenemeyeceği aşikârdır.
1 note
·
View note
Text
Sekiz farklı noktadan tahrik
Onu, vücudunuzun başka bölgelerine de yönlendirebilirsiniz. Mesela elini jean’inizin arka cebine sokmasını sağlayın!
1- SAÇLARINIZA DOKUNMASI
Neden işe yarar?:
Kafatası derisi milyonlarca sinir ucu içerir. Bir erkeğin parmaklarının saçlarınızda dolaşması, sizden hoşlandığını da gösteriyor aynı zamanda. Boşuna burun kıvırmayın, evrimsel psikoloji görev başında.
Bunu deneyin:
Bu hissi saçınızı taramasını isteyerek artırabilirsiniz.
2- OMZUNUZU ÖPMESİ
Neden işe yarar?:
Çünkü size beklenmedik bir şekilde yaklaşır. Ayrıca sürpriz öpücükler sizin çekiciliğinizi ve onun size bağlılığını gösterir.
Bunu deneyin:
Partnerinize vücudunuzun ihmal edilmiş bölgelerini fark etmesi için yol gösterici olabilirsiniz. Bu konuda açıkça konuşmaktan çekiniyorsanız, kalemi kağıdı elinize alın ve romantik bir not yazın. Köprücük kemiğinizin okşanması, kulak memenize dille küçük dokunuşların ne kadar tahrik edici olduğunu öğrenince bakalım ne yapacak!
3- ELİNİ BACAĞINIZA KOYMASI
Neden işe yarar?:
"İç baldırınız gibi, vücudunuzun bazı bölümlerine kazayla dokunmaya imkan yoktur" diyor Dr. Haltzman. Haksız da değil! Birisine duygusal olarak yeterince yakın olunca, o kadar yakına gelmesine izin vermek, duyguları harekete geçiriyor.
Bunu deneyin:
Onu, vücudunuzun başka bölgelerine de yönlendirebilirsiniz. Mesela elini jean’inizin arka cebine sokmasını sağlayın!
4- UZUN BİR KOŞU SONRASI NEFES NEFESE KALMAK
Neden işe yarar?:
Egzersiz dopamin ve norepineprin salgılanmasını tetikler, vücudunuz egzersiz sonrasında endorfin salgılar ve kan akışınız artar. Egzersiz sonrası tüm bu vücutta yaşananlar, cinsellik yaşanırken olanlara paralel.
Bunu deneyin:
İşten eve gelince, TV seyretmek için koltuğa yayılmadan önce bir iki zindelik verici yoga hareketi, birkaç mekik veya şınav deneyin.
5- HİÇ TANIMADIĞINIZ BİR ADAMLA GÖZ GÖZE GELMEK
Neden işe yarar?:
İlk kez göz göze gelindiğinde, bu son derece etkileyici olabiliyor. Heyecanlanıyorsunuz çünkü göz göze gelmek kafalarda bir anda cinsel bir soru işaretini de çağrıştırıyor.
Bunu deneyin:
İster şaka yollu ister bilerek olsun; bir kol teması ile işe başlayabilirsiniz. Bu, bir yabancıda ufak da olsa etkileşim yaratacaktır.
6- JEAN PANTOLON GİYMESİ
Neden işe yarar?:
Erotik anlamda sutyen kadın bedeni için neyse, jean pantolon da erkek bedeni için o! Uzmanlar "Burada biyolojinin de etkisini unutmayın" diyor. Sıkı bir jean pantolon, sağlıklı bacak kasları, karın kasları anlamına geliyor! Bunlar da sağlıklı ve güçlü bir partner demek tabii ki!
Bunu deneyin:
Unutmayın, erkekler de en az kadınlar kadar iltifat edilmeyi sever. Ona, jean giydiği zaman yakışıklı göründüğü yönünde ne kadar çok iltifat ederseniz, o kadar çok jean giyecek.
7- SABUN GİBİ KOKMASI
Neden işe yarar?:
Sabun kokan bir erkekten hoşlanmak, fırından geçerken kokusundan ötürü canınızın ekmek çekmesi gibidir. Koku karşılaşana dek tanımadığınız bir iştahı tetikler. Kolonyanın tersine, sabun onun doğal kokusunu bloke ediyor. Sabun kokusu ve erkeğin kokusu birbirine karışıyor. Burada vücudun salgıladığı doğal kimyasallar devreye giriyor.
Bunu deneyin:
Yürüyüşe çıkın veya beraber koşun. Böylelikle onun vücut ısı derecesini artırarak doğal kokusunu duyabileceksiniz.
8- BİR KÖPÜK BANYOSUNDA UZANMAK
Neden işe yarar?:
Köpük banyosu, rahatlamanın en kolay yolu. Cosmotürk'ün haberine göre, genelde zihnimizdeki yapılacaklar listesi ile uğraştığımız için kendi fiziki uyanışımızın işaretlerini kaçırıyoruz ama ılık su, kanın cilt yüzeyinin altındaki sinir uçlarına gidişini hızlandırıyor ve bu da uyarılmayı kolaylaştırıyor.
Bunu deneyin:
Düzenli olarak banyoyu akşam rutininiz içine alın. Vücudunuzun hisleriyle ilgili olarak ne kadar rahat ve uyanıksanız, onları ilerletmekle ilgili o kadar istekli olacaksınız. Ayrıca duş başlığının gücünü asla hafife almayın.
0 notes
Text
Kadınları Tahrik Eden 8 Şey
Karşınızdaki kadını tahrik etmek her zaman kolay olmayabilir. İşte kadınları tahrik eden 8 şey... Saçlarınıza Dokunması Neden işe yarar?: Kafatası derisi milyonlarca sinir ucu içerir. Bir erkeğin parmaklarının saçlarınızda dolaşması, sizden hoşlandığını da gösteriyor aynı zamanda. Boşuna burun kıvırmayın, evrimsel psikoloji görev başında. Bunu deneyin: Bu hissi saçınızı taramasını isteyerek artırabilirsiniz. Elini Bacağınıza Koyması Neden işe yarar?: "İç baldırınız gibi, vücudunuzun bazı bölümlerine kazayla dokunmaya imkan yoktur" diyor Dr. Haltzman. Haksız da değil! Birisine duygusal olarak yeterince yakın olunca, o kadar yakına gelmesine izin vermek, duyguları harekete geçiriyor. Bunu deneyin: Onu, vücudunuzun başka bölgelerine de yönlendirebilirsiniz. Mesela elini jean’inizin arka cebine sokmasını sağlayın! Uzun Bir Koşu Sonrası Nefes Nefese Kalmak Neden işe yarar?: Egzersiz dopamin ve norepineprin salgılanmasını tetikler, vücudunuz egzersiz sonrasında endorfin salgılar ve kan akışınız artar. Egzersiz sonrası tüm bu vücutta yaşananlar, cinsellik yaşanırken olanlara paralel. Bunu deneyin: İşten eve gelince, TV seyretmek için koltuğa yayılmadan önce bir iki zindelik verici yoga hareketi, birkaç mekik veya şınav deneyin. Hiç Tanımadığınız Bir Adamla Göz Göze Gelmek Neden işe yarar?: İlk kez göz göze gelindiğinde, bu son derece etkileyici olabiliyor. Heyecanlanıyorsunuz çünkü göz göze gelmek kafalarda bir anda cinsel bir soru işaretini de çağrıştırıyor. Bunu deneyin: İster şaka yollu ister bilerek olsun; bir kol teması ile işe başlayabilirsiniz. Bu, bir yabancıda ufak da olsa etkileşim yaratacaktır. Jean Pantolon Giymesi Neden işe yarar?: Erotik anlamda sutyen kadın bedeni için neyse, jean pantolon da erkek bedeni için o! Uzmanlar "Burada biyolojinin de etkisini unutmayın" diyor. Sıkı bir jean pantolon, sağlıklı bacak kasları, karın kasları anlamına geliyor! Bunlar da sağlıklı ve güçlü bir partner demek tabii ki! Bunu deneyin: Unutmayın, erkekler de en az kadınlar kadar iltifat edilmeyi sever. Ona, jean giydiği zaman yakışıklı göründüğü yönünde ne kadar çok iltifat ederseniz, o kadar çok jean giyecek. Sabun Gibi Kokması Neden işe yarar?: Sabun kokan bir erkekten hoşlanmak, fırından geçerken kokusundan ötürü canınızın ekmek çekmesi gibidir. Koku karşılaşana dek tanımadığınız bir iştahı tetikler. Kolonyanın tersine, sabun onun doğal kokusunu bloke ediyor. Sabun kokusu ve erkeğin kokusu birbirine karışıyor. Burada vücudun salgıladığı doğal kimyasallar devreye giriyor. Bunu deneyin: Yürüyüşe çıkın veya beraber koşun. Böylelikle onun vücut ısı derecesini artırarak doğal kokusunu duyabileceksiniz. Bir Köpük Banyosunda Uzanmak Neden işe yarar?: Köpük banyosu, rahatlamanın en kolay yolu. Genelde zihnimizdeki yapılacaklar listesi ile uğraştığımız için kendi fiziki uyanışımızın işaretlerini kaçırıyoruz ama ılık su, kanın cilt yüzeyinin altındaki sinir uçlarına gidişini hızlandırıyor ve bu da uyarılmayı kolaylaştırıyor. Bunu deneyin: Düzenli olarak banyoyu akşam rutininiz içine alın. Vücudunuzun hisleriyle ilgili olarak ne kadar rahat ve uyanıksanız, onları ilerletmekle ilgili o kadar istekli olacaksınız. Ayrıca duş başlığının gücünü asla hafife almayın. Omzunuzu Öpmesi Neden işe yarar?: Çünkü size beklenmedik bir şekilde yaklaşır. Ayrıca sürpriz öpücükler sizin çekiciliğinizi ve onun size bağlılığını gösterir. Bunu deneyin: Partnerinize vücudunuzun ihmal edilmiş bölgelerini fark etmesi için yol gösterici olabilirsiniz. Cosmotürk'ün haberine göre, bu konuda açıkça konuşmaktan çekiniyorsanız, kalemi kağıdı elinize alın ve romantik bir not yazın. Köprücük kemiğinizin okşanması, kulak memenize dille küçük dokunuşların ne kadar tahrik edici olduğunu öğrenince bakalım ne yapacak!
0 notes
Text
Dopamin Nedir? Dopamin Hormonu Ne İşe Yarar Özellikleri Nelerdir?
Dopamin Nedir? Dopamin Hormonu Ne İşe Yarar Özellikleri Nelerdir?
Dopamin Nedir Dopamin Hormonu Ne İşe Yarar Eksikliği Nasıl Giderilir?
Dopamin Nedir diye merak edenler, sinirler arası iletişimi sağlayan bir hormondur. Dopamin Mutluluk hormonunun salgılanmasını sağlar. Mutluluk hormonu olarak bilinen dopamin,
Uyku fonksiyonu
Davranış fonksiyonu
Hafıza ve konsantrasyon sağlamak
Algılama ve ruh hali
Öğrenme işlevinde bir faktör.
Dopamin nedir?
Dopamin ve beyin…
View On WordPress
0 notes
Text
Masaj Yatağı Ne İşe Yarar?
Masaj, insanları hem fiziksel hem ruhsal olarak rahatlatan uygulamadır. İnsanlar doğru masaj yöntemleri uyguladığı sürece, kronik hastalıklarının da zamanla daha az ağrı verdiğini görecektir. Düzenli olarak masaj yapmak çevik bir vücut için oldukça önemlidir. Bu masaj yöntemleri sayesinde artık daha çevik bir vücudumuz olabilir. Bunun için de sürekli ücretli masaj yaptırmak yerine masaj yatağı ile masajınızı düzenli olarak yapabilirsiniz. Böylece uyurken bile kendinizi fiziksel ve zihinsel olarak rahatlatırsınız. Bu sayede de hem sağlıklı hem tasarruflu bir masaj desteği almış olursunuz. Düzenli masaj yaptırmanın sağlık açısından faydalarından kısaca bahsedelim. Düzenli masaj yaptırmak, Lenf sistemini arttırarak bağışıklığın artmasını sağlar, Seratonin hormonu (sakinleştirici etkisi olan hormon) salgılanmasını arttırır, Endofrin hormonunun (Ağrılara karşı etkisi olan bir hormon) salgılanmasını arttırır, Dopamin hormonunun (gevşemeye etkisi olan bir hormon) artmasını sağlar, Stres hormonu klarak bilinen Kortizol hormonunun salgılanmasını arttırır. Tüm bu iyileşmeler göz önüne alındığında, masaj yatağı kullanmak oldukça cazip gelmektedir. Hasta Yatağı Nasıl Temin Edilir? Hastalıkları ileri seviyede olan hastalar maalesef yatmak zorunda kalmaktadırlar. Onlar için daha konforlu ve tedavilerini daha rahat sürdürebilecekleri hasta karyolası tercih edilmektedir. Yalnızca hasta karyolasını değil masaj yataklarını da bu siteden uygun fiyata temin edebilirsiniz. Bu yatakların sağlık açısından rahatlığı ve tedavi için uygun olup olmayışı test edilip onaylanmıştır. . Bunun için de her markanın yataklarını değil de hem kaliteli hem de uygun fiyata bulabileceğiniz yatakları masaj-yatagi.com adresinden alabilirsiniz.
0 notes
Text
Dopamin Nedir? Ne İşe Yarar? Eksikliği ve Dopamin Nasıl Artar
Dopamin Nedir? Ne İşe Yarar? Eksikliği ve Dopamin Nasıl Artar
Dopamin Nedir? Ne İşe Yarar? Eksikliği ve Dopamin Nasıl Artar Vücut tarafından üretilen, beyinde yer alan dopamin reseptörlerini aktivite eden dopamin; bir nörotransmit olarak hareket ederek, kişinin kendini daha mutlu ve huzurlu hissetmesini sağlıyor. Hipotalamus tarafından da salgılanan bu madde; aynı zamanda bazı ilaçların etkin maddesi olarak da kullanılıyor. Temel görevi, beynin…
View On WordPress
#dopamin#Dopamin Eksikliği Belirtileri:#Dopamin Eksikliği Neden Olur?#Dopamin Eksikliği Tedavisi:#Dopamin Nasıl Arttırılır?#Dopamin Ne İşe Yarar?
0 notes
Text
Masaj Yatağı Ne İşe Yarar?
Masaj, insanları hem fiziksel hem ruhsal olarak rahatlatan uygulamadır. İnsanlar doğru masaj yöntemleri uyguladığı sürece, kronik hastalıklarının da zamanla daha az ağrı verdiğini görecektir. Düzenli olarak masaj yapmak çevik bir vücut için oldukça önemlidir. Bu masaj yöntemleri sayesinde artık daha çevik bir vücudumuz olabilir. Bunun için de sürekli ücretli masaj yaptırmak yerine masaj yatağı ile masajınızı düzenli olarak yapabilirsiniz. Böylece uyurken bile kendinizi fiziksel ve zihinsel olarak rahatlatırsınız. Bu sayede de hem sağlıklı hem tasarruflu bir masaj desteği almış olursunuz. Düzenli masaj yaptırmanın sağlık açısından faydalarından kısaca bahsedelim. Düzenli masaj yaptırmak, Lenf sistemini arttırarak bağışıklığın artmasını sağlar, Seratonin hormonu (sakinleştirici etkisi olan hormon) salgılanmasını arttırır, Endofrin hormonunun (Ağrılara karşı etkisi olan bir hormon) salgılanmasını arttırır, Dopamin hormonunun (gevşemeye etkisi olan bir hormon) artmasını sağlar, Stres hormonu klarak bilinen Kortizol hormonunun salgılanmasını arttırır. Tüm bu iyileşmeler göz önüne alındığında, masaj yatağı kullanmak oldukça cazip gelmektedir. Hasta Yatağı Nasıl Temin Edilir? Hastalıkları ileri seviyede olan hastalar maalesef yatmak zorunda kalmaktadırlar. Onlar için daha konforlu ve tedavilerini daha rahat sürdürebilecekleri hasta karyolası tercih edilmektedir. Yalnızca hasta karyolasını değil masaj yataklarını da bu siteden uygun fiyata temin edebilirsiniz. Bu yatakların sağlık açısından rahatlığı ve tedavi için uygun olup olmayışı test edilip onaylanmıştır. . Bunun için de her markanın yataklarını değil de hem kaliteli hem de uygun fiyata bulabileceğiniz yatakları masaj-yatagi.com adresinden alabilirsiniz.
0 notes
Text
Boyun kireçlenmesi tedavisi ve ağrısı bir çoğumuzun gününü mahveden ağrılardan biridir. Boyun kireçlenmesi, boyun kemiklerinin üzerinde biriken kireç tabakasından kaynaklanan bir durumdur. Bu tabaka, zaman içinde kemiklerin üzerinde birikerek, boyun hareketlerini kısıtlayabilir ve ağrıya neden olabilir. Boyun kireçlenmesi genellikle yaşlılıkla birlikte ortaya çıkan bir durumdur, ancak düzenli hareketsizlik, çok az egzersiz yapma ve obezite gibi faktörler de bu durumun oluşumuna neden olabilir. Boyun kireçlenmesine neden olan tabakayı azaltmak için, düzenli egzersiz yapılması, doğru postür takınılması ve doktora danışılarak ilaç tedavisi gibi yöntemler kullanılabilir. Sizlere bu makalemizde Boyun Kireçlenmesi Tedavisi ve Egzersizleri hakkında detaylı bilgiler aktaracağız. Dopamin Nedir? Ne İşe Yarar? hakkında daha fazla bilgi edinmek için buraya tıklayın. Boyun Kireçlenmesi Nedir Boyun kireçlenmesi (osteofitler), boyun kemiklerinin üzerinde biriken kireç tabakalarının oluştuğu bir durumdur. Bu tabakalar, zaman içinde kemiklerin üzerinde birikerek, boyun hareketlerini kısıtlayabilir ve ağrıya neden olabilir. Boyun kireçlenmesi, genellikle yaşlılıkla birlikte ortaya çıkan bir durumdur, ancak düzenli hareketsizlik, çok az egzersiz yapma ve obezite gibi faktörler de bu durumun oluşumuna neden olabilir. Boyun kireçlenmesine neden olan tabakalar, boyun kemiklerinin üzerinde biriken kireç tabakalarıdır. Bu tabakalar, zaman içinde kemiklerin üzerinde birikerek, boyun hareketlerini kısıtlayabilir ve ağrıya neden olabilir. Boyun kireçlenmesi, genellikle yaşlılıkla birlikte ortaya çıkan bir durumdur, ancak düzenli hareketsizlik, çok az egzersiz yapma ve obezite gibi faktörler de bu durumun oluşumuna neden olabilir. [caption id="attachment_657" align="alignnone" width="752"] boyun kireçlenmesi nedir[/caption] Boyun kireçlenmesi, genellikle yaşlılıkla birlikte ortaya çıkan bir durumdur, ancak düzenli hareketsizlik, çok az egzersiz yapma ve obezite gibi faktörler de bu durumun oluşumuna neden olabilir. Boyun kireçlenmesine neden olan tabakayı azaltmak için, düzenli egzersiz yapılması, doğru postür takınılması ve doktora danışılarak ilaç tedavisi gibi yöntemler kullanılabilir. Boyun kireçlenmesine neden olan tabakaları azaltmak için, düzenli egzersiz yapılması, doğru postür takınılması ve doktora danışılarak ilaç tedavisi gibi yöntemler kullanılabilir. Doktorunuz, size en uygun tedavi yöntemini önerecektir. Bu yöntemler arasında fizik tedavi, hafif egzersizler, ağrı kesici ilaçlar ve belki de cerrahi müdahale gibi seçenekler olabilir. Şimdi diğer başlığımız Boyun Kireçlenmesi Tedavisi başlığından önce boyun kireçlenmesine kısaca neler iyi gelir sizlere onlardan bahsedelim. Boyun Kireçlenmesi Ne İyi Gelir [caption id="attachment_659" align="alignnone" width="734"] boyun kireçlenmesi ne iyi gelir[/caption] Boyun kireçlenmesi tedavisi ve boyun kireçlenmesine iyi gelen durumlar aşağıda maddeler halinde verilmiştir. Boyun kireçlenmesi, boyunda oluşan kireçlenmelerin bir türüdür. Bu kireçlenmeler, boyun eklemlerinde birikir ve hareketleri kısıtlar. Aşağıda boyun kireçlenmesi için iyi gelen bazı maddeler ve tedaviler listelenmiştir: Fizik tedavi: Boyun kireçlenmesi olan kişiler için fizik tedavi önerilir. Bu tedavi, boyun kaslarının güçlenmesini ve esnekliğini arttırır. Ayrıca, boyun hareketlerini kolaylaştırır ve ağrıyı azaltır. Masaj: Boyun kireçlenmesi olan kişiler için masaj tedavisi önerilir. Bu tedavi, boyun kaslarının gerginliğini azaltır ve ağrıyı azaltır. İlaçlar: Ağrı kesici ve anti-enflamatuar ilaçlar boyun kireçlenmesi olan kişiler için önerilir. Bu ilaçlar, ağrıyı azaltır ve enflamasyonu azaltır. Egzersizler: Boyun kireçlenmesi olan kişiler için önerilen egzersizler arasında boyun hareketleri, koordinasyon hareketleri ve kas güçlendirme egzersizleri bulunur. Yaralanmaları önlemek: Boyun kireçlenmesi oluşmasını önlemek için, pozisyonunuzu düzenli olarak kontrol edin ve uzun süre aynı pozisyonda kalmamaya çalışın.
Ayrıca, yatarken yastık seçiminizi dikkatli yapın ve yatak ortasının yüksekliğini ayarlayın. Boyun Kireçlenmesi Tedavisi Yukarıda boyun kireçlenmesine ne iyi gelir başlığımızın haricinde, boyun kireçlenmesi tedavisi hakkında aşağıda sizler için diğer yöntemleri ve daha detaylı bilgileri hazırladık. Kortizon enjeksiyonları: Bu tedavi boyun eklemlerinde oluşan şişliği azaltmak için kullanılır. Kortizon, enflamasyonu azaltarak ağrıyı hafifletir. [caption id="attachment_658" align="alignnone" width="1200"] boyun kireçlenmesi tedavisi[/caption] Osteopatik tedavi: Bu tedavi, boyun kaslarının gerginliğini azaltmak için kullanılır. Osteopatlar boyun eklemlerinin hareketliliğini arttırmak için dokunuşlar, çekme ve yerleştirme teknikleri kullanırlar. Akupunktur: Bu tedavi, ağrıyı azaltmak ve boyun hareketliliğini arttırmak için kullanılır. Akupunktur, boyun eklemlerinin etrafındaki sinirleri uyararak ağrıyı azaltır. Chiropractic: Bu tedavi, boyun eklemlerinin doğal pozisyonunu geri getirmek için kullanılır. Chiropractorlar, boyun eklemlerini çekme ve yerleştirme teknikleri kullanarak hareketliliğini arttırırlar. Fizik tedavi modaliteler: Manyetik terapi, ultrason, termal tedavi gibi modaliteler boyun kireçlenmesi ağrısını azaltmak için kullanılabilir. Cerrahi: Boyun kireçlenmesi ciddi durumlarında cerrahi tedavi önerilir. Bu tedavi, boyun eklemlerinde oluşan kireçlenmelerin çıkarılmasını içerir. Not: Her hasta için en uygun tedavi seçeneği farklı olabilir ve profesyonel bir doktorun tavsiyesi ile karar verilmelidir. Ayrıca unutmayın ki önerilen tedaviler sadece semptomları geçici olarak azaltabildiği için önleyici önlemler almak ve sağlıklı bir yaşam tarzına dikkat etmek önemlidir. Boyun Kireçlenmesi Egzersizleri Boyun kireçlenmesi tedavisi olarak size boyun egzersizlerden bahsetmek gerekirse, boyun tedavisi için oldukça faydalı olan egzersizler aşağıda verilmiştir. Boyun ağrısı olan kişiler için önerilen bazı egzersizler şunlardır: Boyun çevirme: Bu egzersiz boyun kaslarının güçlenmesi için yapılır. Başınızı sağa ve sola çevirerek boyun kaslarınızı çalıştırın. Boyun bükme: Bu egzersiz boyun kaslarının esnekliğini arttırmak için yapılır. Başınızı göğüs hizasına doğru bükerek boyun kaslarınızı çalıştırın. Boyun kaldırma: Bu egzersiz boyun kaslarının güçlenmesi için yapılır. Başınızı yukarı doğru kaldırarak boyun kaslarınızı çalıştırın. Boyun eğme: Bu egzersiz boyun kaslarının esnekliğini arttırmak için yapılır. Başınızı gövdenin önüne doğru eğerek boyun kaslarınızı çalıştırın. Boyun çekme: Bu egzersiz boyun kaslarının güçlenmesi için yapılır. Boynunuzu sağa ve sola doğru çekerek boyun kaslarınızı çalıştırın. Boyun çekiş: Bu egzersiz boyun kaslarının güçlenmesi için yapılır. Boynunuzu öne doğru çekerek boyun kaslarınızı çalıştırın. Boyun çevirme: Bu egzersiz boyun kaslarının esnekliğini arttırmak için yapılır. Başınızı sağa ve sola doğru çevirerek boyun kaslarınızı çalıştırın. Boyun yatay döndürme: Bu egzersiz boyun kaslarının esnekliğini arttırmak için yapılır. Başınızı yatay olarak sağa ve sola doğru döndürerek boyun kaslarınızı çalıştırın.
0 notes
Text
Masaj Yatağı Ne İşe Yarar?
Masaj, insanları hem fiziksel hem ruhsal olarak rahatlatan uygulamadır. İnsanlar doğru masaj yöntemleri uyguladığı sürece, kronik hastalıklarının da zamanla daha az ağrı verdiğini görecektir. Düzenli olarak masaj yapmak çevik bir vücut için oldukça önemlidir. Bu masaj yöntemleri sayesinde artık daha çevik bir vücudumuz olabilir. Bunun için de sürekli ücretli masaj yaptırmak yerine masaj yatağı ile masajınızı düzenli olarak yapabilirsiniz. Böylece uyurken bile kendinizi fiziksel ve zihinsel olarak rahatlatırsınız. Bu sayede de hem sağlıklı hem tasarruflu bir masaj desteği almış olursunuz. Düzenli masaj yaptırmanın sağlık açısından faydalarından kısaca bahsedelim. Düzenli masaj yaptırmak, Lenf sistemini arttırarak bağışıklığın artmasını sağlar, Seratonin hormonu (sakinleştirici etkisi olan hormon) salgılanmasını arttırır, Endofrin hormonunun (Ağrılara karşı etkisi olan bir hormon) salgılanmasını arttırır, Dopamin hormonunun (gevşemeye etkisi olan bir hormon) artmasını sağlar, Stres hormonu klarak bilinen Kortizol hormonunun salgılanmasını arttırır. Tüm bu iyileşmeler göz önüne alındığında, masaj yatağı kullanmak oldukça cazip gelmektedir. Hasta Yatağı Nasıl Temin Edilir? Hastalıkları ileri seviyede olan hastalar maalesef yatmak zorunda kalmaktadırlar. Onlar için daha konforlu ve tedavilerini daha rahat sürdürebilecekleri hasta karyolası tercih edilmektedir. Yalnızca hasta karyolasını değil masaj yataklarını da bu siteden uygun fiyata temin edebilirsiniz. Bu yatakların sağlık açısından rahatlığı ve tedavi için uygun olup olmayışı test edilip onaylanmıştır. . Bunun için de her markanın yataklarını değil de hem kaliteli hem de uygun fiyata bulabileceğiniz yatakları masaj-yatagi.com adresinden alabilirsiniz.
0 notes
Link
Rehber niteliği taşıyan bu listeyi buzdolabının kapağına asmakta fayda var. Kuru yemişlerden kırmızı soğana, patatesten üzüme, bu özelliklerini hiç bilmediğimiz pek çok yiyecek, keskin bir zekaya ihtiyaç duyduğum her durumda bizlere destek olmaya hazır. İnsan her durumda yaratıcı düşünmeye, zihnini daha çok geliştirmeye ve beynini güçlendirmeye mecbur. İster şu yeni hızlanan bahar döneminde derslerle boğuşalım, isterseniz de iş yerinde ‘ses getirecek’ bir projeyle uğraşalım. ‘Zihin açıklığı’ dileklerine ne kadar ihtiyacımız varsa, zihnimize iyi bakacak yiyeceklere de en az o kadar ihtiyacımız vaz. Yemek.com, Bin Tane Sudoku Çözmüş Gibi Zeka Geliştiren 13 Kahraman Yiyecek listesi ile, hafızayı ve zekayı güçlendiren yiyecekleri listeledi. Çilek bunamayı geciktiriyor Çilek, içeriğinde barındırdığı fisetin adlı madde sayesinde zihnin daha fazla ve verimli çalışmasını sağlıyor. Bununla birlikte uzun vadede hafıza kaybının etkilerini azaltıp, bunamayı geciktiriyor. Bitter çikolata beyne oksijen taşıyor Bitter çikolatanın içinde yoğun miktarda bulunan magnezyum ve antioksidanlar, beyne oksijen taşıyarak beynin daha aktif çalışmasını sağlıyor. Uzmanlar sınavlardan, sunumlardan önce bitter çikolata yenilmesi tavsiye ediyor. Tahıllar B vitamini kaynağı Önemli bir B vitamini kaynağı olan tahıllar, kan şekerini dengeleyerek beynin harekete geçmesini sağlıyor. Kahvaltılarda tam tahıllı ekmek tercih etmek faydalı oluyor. Patates zihnin verimli çalışmasını sağlıyor Patates kan şekerini yavaş ve dengeli bir şekilde yükselterek, zekanın daha verimli çalışmasına olanak tanıyor. Ancak yağda kızartılan patates bu özelliklerini yitirebiliyor. Kuru yemişler unutkanlığı azaltıyor Ceviz, fındık, kaju, badem, yer fıstığı, ay çekirdeği, susam, keten tohumu gibi E vitamini bakımından zengin olan kuru yemişler, içerdiği yağ asitleri sayesinde unutkanlıkla savaşan kahramanlar arasında. Önerilen miktar ise her gün bir avuç kadar. Yoğurt odaklanmayı güçlendiriyor İçinde bulunan tirozin isimli madde hafızayı güçlendirip, beyni uyarıyor. Bu sayede beyin, meşgul olduğu konuya daha çok odaklanma sağlıyor. Üzüm problem çözmeyi kolaylaştırıyor Üzüm ve üzüm suyu, dopamin salgılanmasını artırarak problemler karşısında daha etkili şekilde çözüm üretmemizi sağlıyor; bu yeteneğimizi güçlendiriyor. Özellikle çocuklar için çok faydalı Taze fasulye lif ve proteini bir arada barındıran nadir yiyeceklerden birisidir. Uzmanlar bu etkilerin özellikle çocuklarda daha etkili bir şekilde zeka gelişimini etkilediğini savunuyor. Kırmızı soğan hafızayı güçlendiriyor Kırmızı soğan, hafızayı geliştiren ve unutkanlığı önleyen quercetin isimli bileşen bakımından zengindir. Aynı zamanda iyi de bir folik asit kaynağıdır. Kırmızı ve turuncu sebzeler beyin sağlığında yardımcı Özellikle domates, havuç ve kırmızıbiberde bulunan antioksidan beynin daha uzun süre sağlıklı kalmasını sağlıyor. Somon omega-3 kaynağı Balık tüketimi genel olarak hayli sağlıklı ancak omega-3 bakımından çok zengin olan somonun zeka gelişimi için ayrı bir yeri var. Bu sayede somon hem beynin korunması hem de hafızayı güçlendirmeyi sağlıyor. Yağsız kırmızı et demir deposu Yağsız ve sinirsiz kısımdan oluşan kırmızı et tam bir demir deposu olup, özellikle sağlıklı alyuvarlar için vazgeçilmez bir kaynak özelliği taşıyor. Bu şekilde de beyin gelişimi için büyük yarar sağlıyor. Yaban mersini strese karşı savunma sağlıyor Düzensiz beslenme, aşırı yoğun spor, stres ve yorgunluk gibi etkenlerin ortaya çıkardığı oksidatif adı verilen stres türü, hafızanın işlevlerini son derece olumsuz etkiliyor. Yaban mersini buna karşı savunma sağlıyor. Ayrıca özellikle yaşa bağlı unutkanlığı geciktirmesi bilinen en büyük faydalarından birisi. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
Text
Sekiz farklı noktadan tahrik
Onu, vücudunuzun başka bölgelerine de yönlendirebilirsiniz. Mesela elini jean'inizin arka cebine sokmasını sağlayın!
1- SAÇLARINIZA DOKUNMASI
Neden işe yarar?:
Kafatası derisi milyonlarca sinir ucu içerir. Bir erkeğin parmaklarının saçlarınızda dolaşması, sizden hoşlandığını da gösteriyor aynı zamanda. Boşuna burun kıvırmayın, evrimsel psikoloji görev başında.
Bunu deneyin:
Bu hissi saçınızı taramasını isteyerek artırabilirsiniz.
2- OMZUNUZU ÖPMESİ
Neden işe yarar?:
Çünkü size beklenmedik bir şekilde yaklaşır. Ayrıca sürpriz öpücükler sizin çekiciliğinizi ve onun size bağlılığını gösterir.
Bunu deneyin:
Partnerinize vücudunuzun ihmal edilmiş bölgelerini fark etmesi için yol gösterici olabilirsiniz. Bu konuda açıkça konuşmaktan çekiniyorsanız, kalemi kağıdı elinize alın ve romantik bir not yazın. Köprücük kemiğinizin okşanması, kulak memenize dille küçük dokunuşların ne kadar tahrik edici olduğunu öğrenince bakalım ne yapacak!
3- ELİNİ BACAĞINIZA KOYMASI
Neden işe yarar?:
"İç baldırınız gibi, vücudunuzun bazı bölümlerine kazayla dokunmaya imkan yoktur" diyor Dr. Haltzman. Haksız da değil! Birisine duygusal olarak yeterince yakın olunca, o kadar yakına gelmesine izin vermek, duyguları harekete geçiriyor.
Bunu deneyin:
Onu, vücudunuzun başka bölgelerine de yönlendirebilirsiniz. Mesela elini jean'inizin arka cebine sokmasını sağlayın!
4- UZUN BİR KOŞU SONRASI NEFES NEFESE KALMAK
Neden işe yarar?:
Egzersiz dopamin ve norepineprin salgılanmasını tetikler, vücudunuz egzersiz sonrasında endorfin salgılar ve kan akışınız artar. Egzersiz sonrası tüm bu vücutta yaşananlar, cinsellik yaşanırken olanlara paralel.
Bunu deneyin:
İşten eve gelince, TV seyretmek için koltuğa yayılmadan önce bir iki zindelik verici yoga hareketi, birkaç mekik veya şınav deneyin.
5- HİÇ TANIMADIĞINIZ BİR ADAMLA GÖZ GÖZE GELMEK
Neden işe yarar?:
İlk kez göz göze gelindiğinde, bu son derece etkileyici olabiliyor. Heyecanlanıyorsunuz çünkü göz göze gelmek kafalarda bir anda cinsel bir soru işaretini de çağrıştırıyor.
Bunu deneyin:
İster şaka yollu ister bilerek olsun; bir kol teması ile işe başlayabilirsiniz. Bu, bir yabancıda ufak da olsa etkileşim yaratacaktır.
6- JEAN PANTOLON GİYMESİ
Neden işe yarar?:
Erotik anlamda sutyen kadın bedeni için neyse, jean pantolon da erkek bedeni için o! Uzmanlar "Burada biyolojinin de etkisini unutmayın" diyor. Sıkı bir jean pantolon, sağlıklı bacak kasları, karın kasları anlamına geliyor! Bunlar da sağlıklı ve güçlü bir partner demek tabii ki!
Bunu deneyin:
Unutmayın, erkekler de en az kadınlar kadar iltifat edilmeyi sever. Ona, jean giydiği zaman yakışıklı göründüğü yönünde ne kadar çok iltifat ederseniz, o kadar çok jean giyecek.
7- SABUN GİBİ KOKMASI
Neden işe yarar?:
Sabun kokan bir erkekten hoşlanmak, fırından geçerken kokusundan ötürü canınızın ekmek çekmesi gibidir. Koku karşılaşana dek tanımadığınız bir iştahı tetikler. Kolonyanın tersine, sabun onun doğal kokusunu bloke ediyor. Sabun kokusu ve erkeğin kokusu birbirine karışıyor. Burada vücudun salgıladığı doğal kimyasallar devreye giriyor.
Bunu deneyin:
Yürüyüşe çıkın veya beraber koşun. Böylelikle onun vücut ısı derecesini artırarak doğal kokusunu duyabileceksiniz.
8- BİR KÖPÜK BANYOSUNDA UZANMAK
Neden işe yarar?:
Köpük banyosu, rahatlamanın en kolay yolu. Cosmotürk'ün haberine göre, genelde zihnimizdeki yapılacaklar listesi ile uğraştığımız için kendi fiziki uyanışımızın işaretlerini kaçırıyoruz ama ılık su, kanın cilt yüzeyinin altındaki sinir uçlarına gidişini hızlandırıyor ve bu da uyarılmayı kolaylaştırıyor.
Bunu deneyin:
Düzenli olarak banyoyu akşam rutininiz içine alın. Vücudunuzun hisleriyle ilgili olarak ne kadar rahat ve uyanıksanız, onları ilerletmekle ilgili o kadar istekli olacaksınız. Ayrıca duş başlığının gücünü asla hafife almayın.
0 notes