#doğal taş kütle
Explore tagged Tumblr posts
gundemarsivi · 3 months ago
Text
Tumblr media
Ekoloji ve Ekonomi Ev Tasarımı: Yer Gemisi (Earthship) Projesi
✍🏻 Zeren Keziban Karaaslan
https://www.gundemarsivi.com/ekoloji-ve-ekonomi-ev-tasarimi-yer-gemisi-earthship-projesi/
Ekoloji ve Ekonomi Ev Tasarımı: Yer Gemisi (Earthship) Projesi
24 Ağustos 2024
< 1x
Bu ülkede ilk prototipini yapacağımız ev, ekolojik yenilik ve ekolojik sorumluluk proje tasarımıdır.
“Sevdiğiniz güzellik neyse yaptığınız şey o olsun, diz çöküp yeri öpmenin yüzlerce yolu var.” der ya Mevlana, yukarıdaki fotoğraflarda iki örneği görülen evlerin ilk prototipini, 1970’lerde Mike Reynolds adında bir mimar tasarlamıştır. Yerel, doğal ve geri dönüştürülmüş malzemelerden yapılmış ilk sürdürülebilir ev modeli olarak tanınmaktadır. Haberlerde, dar gelirli vatandaşların ev sorununun gündeme gelmesi, onun bu projeyi tasarlamasına neden olmuştur. Gezegen dostu bu konut modeli, kendi kendine yeten ve herkesin yerel ve geri dönüştürülmüş malzemelerden inşa edebileceği, erişilebilir bir ev yaratmak için tasarlanmış bir yeniliktir. Birçok ülkede deneyimlenmiş bu yapı “Earthships” (yer ya da kara gemisi), dünyanın herhangi bir ikliminde ek yakıt olmadan konforlu bir sıcaklığı/serinliği koruma yeteneğine sahiptir. Yapılan her ülkede, bölgenin koşullarına uyarlanan ve farklı konseptlerin de ilave edildiği bu ev tasarımını, ülkemizde de deneyimleme olasılığı yaratarak, ekonomik/ekolojik konut sahibi olmak isteyenlere örnek teşkil etmek düşüncesi taşımaktadır.
Yerel, doğal ve geri dönüştürülmüş malzemeleri kullanmak üzere tasarlanmış, kendi kendine yeten, özerk/müstakil bir bina olan Earthship, gezegen üzerinde mümkün olduğunca yumuşak ve etkili olmayacak şekilde inşa edilmiştir. Bu evler kendi elektriğini üretir, sıcaklığı düzenler ve hatta su (yağmur hasadı) ve yiyecek sağlar.
Geri dönüştürülmüş ve yerel/doğal kaynaklı malzemeler doğru bir şekilde birleştirildiğinde, geleneksel ısıtma ve soğutma teknolojileri olmadan evin iç sıcaklığını doğal olarak düzenleyen termal kütle oluşturur. Çoğu zaman, bu yapılar iç sıcaklıklarını daha da düzenlemek için kısmen toprağa ve bazen de yeraltına inşa edilir. Termal kütle, bir malzemenin ısı enerjisini emme ve depolama yeteneğidir. Termal kütle gün boyunca güneş enerjisini depolayabilir ve geceleri yeniden yayabilir. Doğru kullanılan termal kütle, günlük (gündüz-gece) ısı hareketlerinin ortalamasını alarak iç sıcaklıkları azaltır. Bu konforu artırır ve enerji maliyetlerini azaltır. Mağaralar yazın serin, kışın ise sıcaktır. Bu evlerin tasarımı da bu termal kütle yasalarına uygun olarak planlanmıştır.
Earthship’ler son derece benzersiz yapılardır ve belirli bir yapım yöntemi yoktur. Genellikle toprak dolgulu lastikler, alüminyum kutular, cam şişeler, taş, kil, toprak, kerpiç ve sıvadan yapılırlar. Lastikler kil ve toprakla doldurulur ve evin iskeletini oluşturmak için istiflenir. Bu lastik göbekleri daha sonra çimento veya toprak/kil sıva ile kaplanır. Aynı konsept alüminyum kutular veya cam şişeler için de kullanılmaktadır.
Bu evler aynı zamanda pasif denen, gezegene karbon emisyonu salmayan yapılardır, yani elektrik mekanizmalarını kullanmadan güneşten mümkün olduğunca fazla enerji ve ısı kullanırlar. Bu, tipik olarak, güneye bakan duvarın tamamen camdan inşa edilmesi ve mümkün olduğu kadar fazla ışık ve ısının içeri girmesiyle yapılır.
Geleneksel altyapı hizmetlerinden yani şehir şebekelerinden bağımsızdırlar.
Yapı malzemelerine kolay erişilebilir yapılardır. Taş, toprak, kil, atık malzeme vs. gibi.
Yağmur sularından yararlanır.
Büyük ölçüde azaltılmış veya ortadan kaldırılmış faturalara sahiptirler.
Gıda üretimi için koşullar mevcuttur.
Gezegene olumsuz etkileri olmayan durumdadır.
Kış bahçesi olanağını da sağlayan bu ekolojik tasarımlı konut türü, alternatif konutlar üretebilmenin ilhamı olacaktır.
Tüm atık sular (tuvalet hariç) bahçenizi büyütmek için kullanılır. Fazla su, sulak alanlardan bile filtrelenebilir ve tekrar sarnıca pompalanarak tekrar kullanılabilir. Yeterince yağmur yağmasa da suyun israfını önleyen bir düzeneğe sahiptir bu evler. Su kullanma tesisatları, yani su yolu ya da oluklar, eski teneke kutular veya şişeler kullanılarak inşa edilmiştir. Bunlar, betonda hava boşlukları olarak çok güçlü bir “petek” destek yapısı bırakarak hizmet vermektedir. Daha sonra, bir uçtan diğer uçlara oluklarla drenajları aktarılır, ünite eğimli olarak girer, böylece giren su yokuş aşağı akacaktır. Taş, kum, odun kömürü ve kil karışımı döşenmiş su yolundan geçen su, yol boyunca arıtılmış olacaktır.
Tamamen belki de ülkenin dört bir yanından gelecek malzemeyle ev yapmak, 21. yüzyılın tüketim kültürünün boyutlarını da ortaya koyması yanında dar gelirli, ev alma imkanı olmayan binlerce insana ilham kaynağı olacaktır.
PROJENİN AMACI
(GERİ DÖNÜŞÜM EVDE BAŞLAR)
(Ekolojik kültüre adil bir geçiş için yarını şekillendirmek)
Ülkemizde son günlerde yaşanan ekonomik krizden dolayı her bireyin kollarını sıvayacağı, bir şeyler yapma zamanının geldiğini gördüğü kritik noktadayız. Bu noktanın liste başında ise, kiraların ani yükselmesiyle barınma sorununun kâbusa döndüğü bir zaman dilimi var. Bu bağlamda, insanların kendi evlerini kendilerinin yapabilmesinin koşullarını ve olanaklarını araştırıp bulmak gerekmektedir. Kendimizin ve çevremizdekilerin bu sorunu çözebilmesinin en temel argümanı ise; bilgileri, deneyimleri ve yetenekleri bir araya getirerek alternatifler üretebilmek ve yaratabilmektir. Birlikte, dayanışma ve yardımlaşma koşulları yaratarak hareket edilebilir ve ihtiyacı olanlar için ev yapma düşüncesi hayata geçirilebilir. Birçok ülkede deneyimlenen topluluk evleri ve ekonomik ev yapma arayışları rehberlik edecektir.
Ekolojik tahribatların iklim krizi aracılığıyla artık gündelik hayatın içinde şahit olunan felaketlerinin de dayattığı ekolojik kültüre duyulan ihtiyacın eşiğinde bir geçiş evresinde, bireysel çabaların bir araya gelmesinin kazanımının bilinciyle, bir hareket/bir inisiyatif oluşturma zorunluluğu gerektirmiştir. Bu iki zorunluluğu bir araya getirerek ihtiyaç duyulan ev tasarlamak, ekolojiyle uyumluluğu merkeze almak anlamına gelmektedir.
Burada önemli amaçlardan biri de ekolojik kültüre geçişin zorunluluğunun bilgisiyle adil bir geçişin hedeflenmesi ve bu adil geçişe katkı verecek çalışmaların yarının şekillenmesinde payı olacağının unutulmamasıdır. Bu adil geçiş için inisiyatif birçok yol ya da yollar bulacaktır, yeter ki bir araya gelmeyi başaralım. En önemli olan durum da bu zaten, benzer arayışlara ve amaçlara sahip insanları bir araya getirebilmektir. Aslında günümüz ilişki biçimlerinin penceresinden bakıldığında da en zor olanı budur belki de…
PROJENİN HEDEFİ
Ekolojik ve ekonomik ev yapabilmenin koşullarını oluşturmak, dar gelirli ailelere örnek olmak.
Tüketim toplumlarında savurganlığın sebep olduğu çöp yığınlarının ekolojiye verdiği zararla ilgili farkındalığın oluşmasına katkıda bulunmak.
Yaşam biçimine yansıması gereken “ekoloji okuryazarlığı” yani ekolojik duyarlılık konusunda bilinçlenmeye katkıda bulunmak.
Tüketim toplumu anlayışının ortaya çıkardığı savurganlığa dikkat çekmek.
Çöp tanımına uymayan nesnelere yeniden kullanım değeri kazandırarak bu çabanın görünürlüğünü sağlamak.
PROJENİN GEREÇLERİ
Günümüzde ekoloji, çevre sorunları, doğanın dengesi gibi kavramlar, kelime olarak gündelik konuşmaların içinde kendine bir yer edinmiş durumdadır. Bunun nedeni, doğanın kirlenmesi ve doğanın dengesinin bozulması ve iklim krizleriyle burun buruna gelmiş oluşumuzdur.
Üzerinde yaşadığımız gezegen yani dünya, tüm canlıların sağlıklı yaşaması için varlığını sürdürmek zorundadır. Ancak dünya kaynaklarının hoyratça tüketildiği, ekolojik tahribatın boyutları bizden sonraki kuşaklara sağlıklı bir yaşam vaat etmemektedir. Öncelikle toplumun bu sorunu iyi tanımlaması ve önüne geçmesi gerekmektedir. Ailelerden başlayan ekolojik tutum ve tavırlar geliştirmek önemlidir. Gerekli bilgi ve beceriyle donanmış bireyler ve insan kaynağı oluşması, gündelik yaşamın içinde kendine yer bulması, ekolojik bozulmanın önüne geçmeyi kolaylaştıracaktır. Üzerinde yaşadığımız gezegenin doğal haline dönebilmesinin koşulu olarak, çevre ya da ekolojik bilinç yaratmak, yeryüzünde yaşayan tüm insanların sorumluluğuna taşımak önemli ve gerekli olmuştur.
Bilindiği üzere ekolojik ya da çevre sorunlarının en önemlileri arasında bulunan ve gündelik hayatın da zorlaşmasına neden olan, israf yüzünden çıkan “çöp sorunu” bu projenin önemsediği gerekçelerden biridir. Tüketim toplumu anlayışının ortaya çıkardığı savurganlığın ekolojiye verdiği zararların boyutu, yeryüzünün devasa çöp yığınlarına maruz kalması sorun olarak karşımızda durmaktadır. Bu anlamda çöp tanımına uymayan nesnelerin yeniden kullanım değeri kazandırılarak ortaya çıkarılacak konut örneği, aynı zamanda büyük harcamalar yerine ekonomik şekilde yapılmış olacaktır.
PROJE KAPSAMINDA YAPILACAK ÇALIŞMALAR
PROJE TAKVİMİ
FAALİYETLER
1.
ay
2.
Ay
3.
ay
4.
ay
5.
ay
6.
ay
Proje ekibinin oluşturulması ve projeye katkı vereceklerin belirlenmesi
X
Proje Koordinatörü,
Mimar
Müteahit
İnşaat mühendisi
Arazi yerinin belirlenmesi seçimi ve arazi alımı
X
Araziye yapılacak konut için geridönüşüm/doğal ve yerel inşaat malzemelerinin temini ve inşaat alanına taşınması
X
X
X
Proje koordinatörü denetiminde kurumlarla yazışmalar görüşmeler yapabilecek proje ekibi ile
yürütülecektir.
Satın alınacak inşaat malzemelerinin tespiti
X
Yapının planlanması tasarlanması gerekli izinlerin alınması
X
X
Proje Koordinatörü, Mimar. Ve geri dönüşüm becerisi olan dostlar
Yapının yapılmasına katkı verecek insanların belirlenmesi
X
X
Duvar/çatı ustası, marangoz,elektrikçi, sıvacı, tesisatçı
Yapının inşaatının başlaması-sürdürülmesi
X
X
X
X
X
X
bu işi profesyonelce yapabilen ve becerisi olan gönüllü arkadaşlar
Bahçe düzenlemesi ve ağaçların ekimi
Yapılan çalışmaların örnek oluşturması için belgeseli/broşürü için çekimler yapılması
X
X
X
X
X
X
PROJENİN TAHMİNİ BÜTÇESİ
Arazi bedeli.
Ev projesi çizim bedeli.
İnşaat izinleri.
İnşaat ruhsatları.
Zeren Keziban KARAASLAN
0 notes
dogalbijuteri · 2 years ago
Text
0 notes
tesbihatolyesi · 4 years ago
Text
Doğal Taşların İnanılmaz Faydalarını Mutlaka Oku!
Doğal Taş Su Şişesi ve Doğal Masaj Taşı
Doğal Taş, Takı Yapımında Kullanılan Doğal Dizi Taşlar, ile Bileklik, Küpe, Kolye Modelleri Yapabilirsiniz. Doğal Taş Kütlelerin Enerjisi İle Evinizde veya İşyerinizdeki Negatif Enerjileri Yok Edip. Pozitif Enerjilere Dönüştürebilirsiniz. Doğal Taş Bileklikler, İle Şıklığınıza Zerafet Katın. Hemde Şifalı Mucizesi İle Tanışın!
Yüzlerce Doğal Taş Kütle Modelleri; Akik, Turmalin, Firuze, İnci, Jasper
Azurit, Kaplan Gözü, Lapis Lazuli taşı kütleler gibi ve %100 Ham Doğal Taş  Tesbih Atölyesi Güvencesi İle Koleksiyonunuza Alın! +5 Binin Üzerinde Ürün Çeşidi Tüm Dikkatleri Üzerinize Toplayacak Modellere, Tesbihatolyesi.com.tr! Farkıyla Sahip Olabilirsiniz!
Yüzlerce Doğal taş su şişesi, Doğal Yüz Masaj Taşı Modelleri; Yeşim Taşı Yüz Masaj Aleti, Kristal Kuvars Masaj Taşı, Yeşim Taşı Masaj Aleti, Jade Roller Masaj Taşı Tesbih Atölyesi Güvencesi İle Koleksiyonunuza Alın! +5 Binin Üzerinde Ürün Çeşidi Tüm doğal taş kütle modellerine Dikkatleri Üzerinize Toplayacak Modellere, Tesbihatolyesi.com.tr! Farkıyla Sahip Olabilirsiniz! Yüzlerce Doğal Dizi Taş Modelleri; Akik, Turmalin, Firuze, İnci, Jasper dizi doğal taş boncuklara en güvenilir firmalardan biri tesbih atölyesi güvencesi ile ücretsiz kargo ve taksit imkanları ile hemen sahip olabilirsiniz.
Yüzlerce Doğal Taş Su Şişesi Modelleri; Ametist Taşı Su Şişesi, Kristal Kuvars Taşı Su Şişesi, Ametist Taşı Su Şişesi Tesbih Atölyesi Güvencesi İle Koleksiyonunuza Alın! +5 Binin Üzerinde Ürün Çeşidi Tüm Dikkatleri Üzerinize Toplayacak Modellere, Doğal Taş Kütle Tesbihatolyesi.com.tr! Farkıyla Sahip Olabilirsiniz!
Yüzlerce Doğal Yüz Masaj Taşı Aleti Modelleri; Yeşim Taşı Yüz Masaj Aleti, Kristal Kuvars Masaj Taşı, Yeşim Taşı Masaj Aleti, Jade Roller Masaj Taşı Tesbih Atölyesi Güvencesi İle Koleksiyonunuza Alın! +5 Binin Üzerinde Ürün Çeşidi Tüm Dikkatleri Üzerinize Toplayacak Modellere, Tesbihatolyesi.com.tr! Farkıyla Sahip Olabilirsiniz!
Tüm Modellerimizi Görmek İçin Hemen Tıkla
0 notes
bulentaltay · 6 years ago
Text
atü202 15-16G o 160203 202E nelerin farkına varacağız bakalım
Merhaba arkadaşlar,
Biz tüm eğitmenler, rehavet ve tembellik içinde günümüzü gün ederek ve vatana millete faydalı hiçbir şey üretmeden boşa kürek sallarken, Ali Bey gene yeni bir açılımla yolumuzu belirledi. Şikayet hakkımız yok, hem bizden önce davrandı, hem de kimsenin bir laf edemeyeceği bir konu ile ortaya çıktı. Öğrenciler bile “hocam, bunca yıldır okuyoruz, böyle bir proje görmedik, zaten şimdiye kadar hiç kimseden hiçbir şey öğrenmedik, istediğimizi yapamayacak mıyız yani” itirazını dile getiremeden, tasarım hülyalarına ve rüyalarına dalıp, hayretler içinde işi bitiriverirler ki herkes şaş kalır. Ali’nin düşünceleri bol olsun, kafasına sağlık.
Gerçekten.
Proje konusu iyi dedik. Belki çocuklara iletip anlatırken bazı konuları daha havada bırakırız (201 lere belki ne cins yapılarla çözüme gidilebileceğini söylemeden, 202 lere hangi faaliyet konularını düşünerek işe başlayabileceklerini belirtmeden gibi) ve heyecanla-heyecanlı bir şeylerin çıkması için destek oluruz.
Ben esas olarak işin ele alınış biçimine girmek istiyorum biraz.
Tüm mimari eğitiminde ortaya bir konu koyuyoruz, bu konunun ihtiyaç programını oluşturuyoruz ve bu ihtiyaç programındaki işlevlere çözüm getirecek tasarımları üretmeye çalışıyoruz. Sonra bu mekanlar zinciri, içeride nasıl bir bütünlük oluşturur, dışarıya bu nasıl bir ifade ile kendini hissettirir, hem de bu kadarı yetmemiş gibi çevresine (hem doğal-hem insan yapısı) saygılı olarak onunla nasıl bütünleşir ve bir yandan da ben buradayım diyebiliri öğretmeye çalışıyoruz.
Ama bazen bu işlev çözümlerine baştan boş verip, değişik ve “güncel” olabilme adına ana akım görüntülerinin projeye yapıştırıldığı veya bir kabuk tasarımının ağırlık kazandığı çalışmaları da görüyoruz ve izliyoruz. Hepsi tabii toplum olarak yaşanılan yalan beklentilerle ilgili baskılar sonucu oluşuyor. Yalnız benim memleketimdeki meslektaşlarda görülen bir durum değil tabii bu.  Eğitmekte olduğumuz öğrencilerimizde de, “öğrenci projelerinin uçması” fikrine tüm gönlümle katılırken, öte yandan bu girişimin bir alışkanlığa geri dönüşü olmayan bir biçimde dönüşmesi de endişelerimizin başta geleni.
Laf burada iken,
:: Isı kaybını önlemek için (ne kadar doğru bir karar) apartman mantolama işlemleri kanunlaştığı için birden ortaya çıkan sahte İngiliz Viktorya dönemi taklidi pencere söveleri (orantılar tepe taklak dönmüş olsa bile), yapı cephe kenarlarında taş köşeler, hangi devre ait olduğu bilinmeyen kemerleri, dakikada 10 yapı tasarlayan cephe mimarları ve ne kadar kolaymış bu iş meğerse diyerek uygulama cesaretini bunlardan alan, sayısız kendini mimar sanan taşaron, usta ve işverenin oluşturduğu yapı kütlelerini, (vallahi doğru kopyası birebir yapılsa veya anlayarak taklidi yapılsa hiç itirazım yok, çünkü bilirim ki bir doğru başka bir doğrunun doğmasının sebebidir),
::Bu dönemin kendi sahte tarihini yazıp kibir ile böbürlenebilmek için, ve toplumumuzun ne kadar üstün faziletli bir millet olduğunu ispatlama çabaları ile doğan ne için yapıldığı bilinmeyen, Hindistan dan esinlenen (yok hayır, Babür Han da Hindistan’da yaşayan Türk İmparatoru muydu? O zaman tabii Hint olmuyor galiba, neyse…Dur Taç Mahal de var. Yoksa her şey doğru da biz mi ters açıdan ve yanlış kottan bakıyoruz?) sahte kent giriş kapılarını,
::Burma veya yivli kolonların üzerine süsleme maksatlı oturtulmuş sivri kemer - ojival kemer - basık sivri kemer - beşik kemer - sepet kulpu kemer – 5 merkezli sepet kulpu kemer - mızrak ucu kemer - kalkık kemer - armudi kemer veya her ne ise kemer lerle bezenmiş adliye saraylarımız, eğitim saraylarımızı,tasarlayan meslektaşlarımızın da bizimki gibi mimari okullarda yine mimarlar, mühendisler, ve sanat tarihçileri tarafından yetiştirildiklerini unutmayalım.
Yetmedi ise;
::Avustralya’da şu işlev için yapılmış bir yapının kütle biçimlenmesini, Kırşehir’de bu işlev için yapılan bir yapının tasarımına başlangıç noktası olarak seçen,
::Maksat moda palto giymek olduğu için, “önemli değil, bu yılın modası bu, hele giyelim, kışın soğuk olursa altını fanila, gömlek, kazak ile doldururuz, yazın sıcak olursa her şeyi çıkartırız, nasılsa içersi görünmüyor ama palto hep görünüyor diyen (gelecek yıl başka bir şey moda olunca bu paltoyu ne yapacağını bilemeyen),
::Her 2 boyutlu formların, her 3 boyutlu mekanların ve kütlelerin, neler içereceği, kimler için yapıldığı, nasıl malzemeler kullanıldığı, hangi çevre içinde bulunacağını iyice inceleyip, akla gelen tüm seçenekleri saptayıp, seçim ve kararlar bu araştırmalara göre verilirse doğru, heyecanlı, ve uzun ömürlü olabileceğıne dikkat etmeden yalnızca gündemde dolaşan çizgileri doğru bilen, meslektaşlarımızı yanlış yaptıkları konusunda uyarıp tenkit etmeden önce, belki farkına varmadan onları da benzer eğitim kurumlarında, aynı kişilerin yani bizlerin yetiştirdiğini unutmayalım.
Bu liste çok uzayabilir ve muhakkak hepimiz birkaç madde daha ekleyebiliriz listeye. Ben vereceğimiz projenin bu dönem içindeki oluşum aşamasında, günlük kritiklerin, eskiz problemlerinin, ön jürilerin, panel kritiklerin her birinde, bunlar veya benzeyen konuların gündemde ve taze tutulup, tartışılıp yeniden ve yeniden yorumlanmasının doğru olacağını düşünüyorum.
Zahmetli iş. Evet. Ama kolay bir yolu da var. Dil birliği.
Bu iş için, bizler birkaç beyin fırtınası toplantısı yapalım. Ders saatlerinde. Çocuklar da dinlesin, eklesin ve sürecin parçası olsunlar. Programımızda yer alsın. Tasarım eylemine doğru baktırmayı ve sonuçta projeleri o kadar iyi olmasa bile geniş açıda görmeyi öğretmeye çalışalım.
Bir konuyu daha değerlendirmek istiyorum.
Tasarımını yaptığımız yapıların ortalama mantıklı ömrü 70-80 yıl. 100 ve üstü olanlarda hala ayakta durabiliyor ve kullanılıyor, iyi ve düzenli bir bakımla. Biliyoruz ki bizde olduğu kadar nerede ise hiçbir gelişmiş ülkede yapılmış binalar (maksadı ne olursa olsun) yalnızca yenileme uğruna yıkılıp yeniden yapılmıyor. İşe basit tarafından bakarsak maliyeti düşünülüyor. Yenilenebiliyor güncel ihtiyaçlara göre fakat moda olan görüntüyü içersin diye yıkılmıyor.
Daha etraflıca düşünürsek her yerleşim biriminin bizlere aktarılmış fiziki ve sözlü bir tarihi var. Orada yaşayanların, fiziki olarak o alandaki bağımsız yapıların kütleleri ve iç mekanları ile, ve ayrıca bu yapıların arasındaki mekanlarla ilgili kendilerinin bildikleri ve hatırladıkları var. İnsanlar birbirleri ile bu hatırlananlar, görülenler, bilinenler üzerinden bağlantılar kurup bir yere aidiyetlerini oluşturuyorlar. İnşaat sektörü ekonominin lokomotifidir diyerek şimdiye kadar bahsettiklerimizi çöpe atıp yenisini yapmak ne kadar insan ve insani ilişkileri zedeleyen bir davranış. Eskisi veya yenisi daha iyiydi-daha kötüydü’ye bakmadan insanları veya kurumları kendi alanlarından alıp başka yerlere koymadan önce bu karar ve eylemlerin doğruluğunu beş kere düşünmemiz lazım. Mamak’tan boşaltılmış yüzlerce ailenin Kuzey Ankara Yerleşim bölgesindeki yaşamına bakmak lazım. Çin-Çin den boşaltılmış yüzlerce ailenin şimdi Ankara’nın çevresindeki kasaba ve köylerdeki yaşamlarına bakmak lazım, komşuluklarının kaybolmasına bakmak ve yalnızlıklarına bakmak lazım. Sonunda aynı olmasa da benzer komşuluklar kuruluyor tabii kaçınılmaz olarak, ama bu elimizdeki yeşil alandan yüzlerce 60-70 yaşında ağacı kestikten sonra, yerine 600-700 adet fidan diktim fikri ile davranıp, kendini rahatlatmanın aynısı. Kimileri böyle davranışları da doğru bulabiliyorlar.
Bizim, yetiştirdiklerimizle (öğrencilerimizle), bu konuları da konuşmamız ve hazırladıkları tasarımların ayrılmaz parçası olduğunu da öğretmemiz gerekli. O doğru bu yanlış bile demeden. Sadece böyle ciddi konular var konuşalım- tartışalım diyerek.
Bir adım daha atacağım ve sonra duracağım.
Şunu da projelerimizin tasarım çalışmalarında düşünmemiz gerekli. Bir okul gereksinimiz oluyor. Okul yapıyoruz. Okulun içinde 500 öğrenci eğitim yapıyor. Saat 15:00-16:00. Dersler bitiyor. Bir iki kulüp faaliyeti, bir iki idari çalışma alanı dışında sessizlik ve boşluk. 15:00-16:00 dan ertesi sabah 08:30 kadar. En az 16 saat hiçbirşeylik. Haftada 5 gün böyle. Sonra haftada 2 gün belki birkaç toplantı, bir iki koro, folklor, spor çalışması ama gerçekte 2x24 saat eşittir 48 saat hiçbirşeylik. Yaz tatili geldi. 2 koruma görevlisi, 3-5 işçi boya onarım vs için, başka in cin top atıyor, koca yapıların içinde. İyi niyetle 9 ay eğitim yapılsa 3 ay tatil yapılsa, 3 ay boş duran yapılar ve bahçeleri.
52hafta x 7 gün x 24 saat = 8736 saat.
Haftada en az 7gün x 24 saat = 168 saat, bunun 100 saati hiçbirşeylik.
100 saat x 52 hafta = 5200 saat kullanılmayan yapılar ve çevreleri.
5200 saat / 8736 saat = %60.   Bu okul yapısının kullanım ömrünün %60 ı demek boş durmakla geçiyor. Ne güzel. (Ankara’da İstanbul’da % 25-30 konut stoğu fazlası olduğunu, kent içinde ve çevresinde binlerce perdesi birkaç yıldır kapalı duran konutları da düşünelim.). Bu probleme idareciler hiçbir şey planlayarak katkıda bulunmuyor, tasarımcılar ipuçları vererek ve kıvılcımlar çakarak yeni oluşumlara imkanlar yaratmıyorlar.
Konser salonlarımız olmadığı için müzik öğrenemiyoruz. Araç yoğunluğundan dolayı çocuklar sokakta top çeviremiyor. Gittikçe artan miktarda eğitilmiş insanın özel kütüphanelerinde yer yok, kitaplarını koyacak yer veya kabul edecek bir kuruluş bulamıyorlar. Kaldırımda çocuk arabası sürecek yer bulamıyor anneler, her taraf araçlarla kaplı. Vs, vs.
Ama en basitinden kimse çıkıp, şu eğitim alanının altına mahalle için 5 kat kapalı otopark yapalım, her 3 mahallede bir de 2 bodrum katını kapalı havuz veya kapalı spor salonu yapalım, spor olmadı mı konser olsun; bahçenin tümü asfalt olmasın da mahallenin yaşlıları ayrılmış alanlarda havuç, ayçiçeği, patates yetiştirsin,  çocuklar dibinde otursun, nasıl yetiştiğini görsün (yakında bebelere patlıcan göstersen bezelye diyecek); amcalar teyzeler çocuklarla canlansınlar televizyon karşısında romantik masallarla iç geçirmek yerine; çam ağaçları, süslü peyzaj mimar�� ağaçları olmasın her yerde, onun yerine ayva olsun, elma olsun, her aklına gelen koparsın karnını doyursun veya hırsızlık iç güdüsünü tatmin edip gece gelip toplasın satmak için, ne önemi var bir süre sonra heyecanı kalmayacak zaten bahçeye dalmanın, çürümüş fazlanın, yenisine nasıl kaynak olduğu izlensin; sınıflar boş durmasın, 24 saat devam eder mi eğitim? eder, öğrenecek şey çok, tayin bekleyen işsiz eğitimci çok, elektriğimizi de kendimiz üretiyoruz; tatillerde bu kentteki okul öğrencileri o kente, şu kenttekiler buraya gelsin, bir uyku tulumu, 2 portatif ranza yeter, görülmedik yer kalmasın, edinilmedik tecrübe kalmasın, kendi mekanımızın bakımını da yapabiliriz herhalde ….. derken ciddi şekilde uçtuk. Mimari formlarda uçmadan önce, yapılabilecek işlerde, kurulacak yaşam biçimlerinde uçabilmeyi öğrenmeli eğitim alan ve veren.
Ali Hocam böyle böyle.
Bugün üçüncü torunum doğdu. (Bu arada doğum için hazırlık, ev düzenlemeleri vs ile ayın 6 sı oldu) Keyfimiz yerinde. Kızım kendisi ile beraber projelerini yaptığımız bir hastanenin 205 no.lu odasında, düşünerek değiştirdiği ve yaşamını organize ettiği bir mekanda doğumunu yaptı. Dilerim sağlıklı ve aklını doğru kullanabilen bir yetişkine dönüşür. Ben kendi hesabıma onlara (çocuklarıma ve torunlarıma) gördükleri, parçası oldukları ve ellerine aldıkları her şeyi gerekirse değiştirebileceklerini ve bundan çekinmemeleri gerektiğini öğretiyorum. Önce insan olarak yabana atılmayacak ve azımsanmayacak bir yeteneğimiz var, değiştirmek. Bu yeteneğin zıttı hazırı kabul etmek, ve durup beklemek.
Senin düşüncelerine ve teklifine katkı yapmak üzere bu yazıya başladığımda, asıl olarak aklımda bunlar vardı. Bir şeyden,  eksiksiz ve doğru beş şey nasıl yapılır? – beş şeyden eksiksiz ve doğru bir şey nasıl yapılır? İkisi de doğru olabilir. Kim yaşamının hangi tarihinde başlayarak bu organizasyonu yapmaya başlar? Yaptığı organizasyon dönüp kendisini nasıl değiştirir?
Gayretle her şey daha iyi olacak,
Sevgiler ve kolay gelsin. Dağıldığımıza üzüldüm. 3-5 yerde maya tutmaya başlamıştı.
Yeni dönem hepimize faydalı olsun ve keyifli geçsin.
Bülent Altay
1 note · View note
siriusdogaltass · 3 years ago
Photo
Tumblr media
💚AVENTURİN Güney Amerika’da yaşayan #şamanların #kutsal taşı olarak bilinen Aventurin Taşı’ı bir çok #şifa ve #inisiyasyon ritüellerinde kullanılmasıyla doğal taş merakılarının dikkatini çekiyor. Aventurin taşının anlamı, 🍀‘şans eseri’ anlamına gelen İtalyanca ‘aventura’ kelimesinden türetilmiştir. 🙏Dünyanın size karşı olduğunu hissediyorsanız veya şanssız bir kişi olduğunuzu düşünüyorsanız, bu kötü talihinizi bir aventurin taşı ile tersine çevirmenin zamanı gelmiş AVENTURİN TAŞI #Kuvars grubundan olan #aventurin taşı, yıldız taşı olarak da bilinir. Taşların boşlukları arasında uzun yıllar içerisinde oluşur. Farklı #kayaçların özel yanlarını da kendinde toplar. Volkanik patlamalar, depremler ve ısı akışları bu taşları benzersiz kılar. Yüksek enerjili doğa olaylarının yoğun enerjisini de üzerinde taşır. 💚AVENTURİN TAŞI FAYDALARI Aventurin taşı faydaları renklere göre değişir. Yeşil aventurin taşı faydaları bu anlamda öne çıkar. İçeriğindeki #mineral ve enzimler cildinizle temas edince aktifleşir. • Fiziksel acının yatışmasına destek olur. • Elektromanyetik kirlenmenin azalmasına yardım eder. Elektrikromanyetik kirlilik ruhun daralmış ve yorulmuş hissetmesine sebep olabilir. Bu anlamda yaşam alanlarınızda ham kütle olarak kullanabilirsiniz. • Uykusuzluk sorunu ile baş edenler için yardım edicidir. Yüz masaj aleti olarak kullanımında besleyici bir etki görebilirsiniz. • Aventurin taşı kan basıncını dengeler ve metabolizmayı hızlandırır. • Fiziksel olarak, kalp, karaciğer, akciğerler ve sinüsler için faydalıdır. • Depresyon, solunum yetersizliği ve kalp rahatsızlıklarında yardımcıdır. • Gündelik stres, endişe, panik gibi durumlarda taşın enerjisi sizi sakinleştirir. • Vücudun her yerinde yaşam veren enerjiyi uyarır ve fiziksel yenilenmeye yardımcı olur. • Doğurganlığa fayda sağladığı da düşünülmektedir. • Mizah duygusuna ilham verir. Bu da, yenilenmiş bir iyimserlik ve umut duygusunu harekete geçirir #shopier magazamizdan aventurin #tasarım larna ulaşabilirsiniz 🍀 🍀 🍀 #degerlitaslar #yarıdeğerlitaşlar #şans #jewerlly #gemsstone #takitasarim #keşfet #keşfetteyiz #doğana #toprakana https://www.instagram.com/sirius.dogaltas/p/CYZH-9XqgJK/?utm_medium=tumblr
1 note · View note
feyzbul-com · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Yer yer stalaktit (sarkıt) oluşumlar gerçekleşmiş, mikro kristalli, özel formunda bir Ametist kütle. Brezilya’dan. #ametist #stalaktit #sarkıt #şifalıtaşlar #taşterapi #amethyst (Define Doğal Taş ve Takı) https://www.instagram.com/p/B9eQzU9gBQC/?igshid=1727pp1ku0ewb
0 notes
anindahaber909 · 5 years ago
Text
Doğal Taş Takı
Doğal Taş Takı
Firma olarak; burçlar, doğal taş kolye ve doğal taş bileklik konusunda oldukça başarılı ürünlere sahiptir. Her ihtiyaca uygun tasarımlara, doğal taşlar ile değer katan birbirinden farklı ürünler hizmetinize sunuluyor. Değerli maden olan gümüşün, doğadaki eşsiz ve değer biçilemeyecek kadar uzun sürede oluşan doğal taşların bir araya geldiği size özel tasarımlar ve online alışveriş imkânı bulunmaktadır.
Doğal Taş Ürünler
Doğal taşların değerli madenler ile bir araya geldiği ürünler arasında; çeyrek altın doğal taş bileklik, bileklik, doğal dekor, doğal taş kütle, hediyelik kolye, kehribar, kolye ucu, küpe, özel koleksiyon, pandül, tespih ve doğal taş kolye gibi alternatifli ürünler mevcut olup, hızlı teslimat ve ödeme seçenekleri ile online satışa sunuluyor.
0 notes
objektifhabercilik909 · 5 years ago
Text
Doğal Taş Takı
Doğal Taş Takı
Firma olarak; burçlar, doğal taş kolye ve doğal taş bileklik konusunda oldukça başarılı ürünlere sahiptir. Her ihtiyaca uygun tasarımlara, doğal taşlar ile değer katan birbirinden farklı ürünler hizmetinize sunuluyor. Değerli maden olan gümüşün, doğadaki eşsiz ve değer biçilemeyecek kadar uzun sürede oluşan doğal taşların bir araya geldiği size özel tasarımlar ve online alışveriş imkânı bulunmaktadır.
Doğal Taş Ürünler
Doğal taşların değerli madenler ile bir araya geldiği ürünler arasında; çeyrek altın doğal taş bileklik, bileklik, doğal dekor, doğal taş kütle, hediyelik kolye, kehribar, kolye ucu, küpe, özel koleksiyon, pandül, tespih ve doğal taş kolye gibi alternatifli ürünler mevcut olup, hızlı teslimat ve ödeme seçenekleri ile online satışa sunuluyor.
0 notes
itsbelinceltme-blog · 7 years ago
Text
Meksika Tanıtım Filmi
New Post has been published on http://www.belinceltme.com/meksika-tanitim-filmi-6/
Meksika Tanıtım Filmi
GENEL BAKIŞ: Meksika, tüm Latin Amerika için önemli bir bağlantı noktasıdır. Dünyadaki en kalabalık İspanyolca konuşan nüfusa sahip olan Meksika’nın, geçmişten gelen kültürü de son derece iyi korunmaktadır. Bu gözalıcı ülke, coğrafya, tarih ve kültürün egzotik bir karışımıdır.
YÖNETİM BİÇİMİ: Başkanlık Tipi Federal Cumhuriyet
NÜFUS: 111,211,789 (Temmuz 2010 – Dünyada 11’inci)
YÜZÖLÇÜMÜ: 1,964,375 km2 (Dünyada 15’inci)
OKUR YAZAR ORANI: ’,2 erkeklerde % 94 kadınlarda % 90,5
ETNİK DAĞILIMI: Melezler `, Kızılderililer 0, Beyazlar %9, Diğer %1
GSYİH: 1.465 trilyon USD (2009 – Dünya 12.)
KİŞİ BAŞI YILLIK GELİR: 13.200 USD (2009)
YAŞAM BEKLENTİSİ: 76 yıl. Erkek:73, Kadın: 79
COĞRAFİ KONUM: Orta Amerika’da, Karayip Denizi ve Meksika körfezi kıyısında, Belize ve ABD arasında, Kuzey Pasifik Okyanusu kıyısında, Guatemala ve ABD arasında yer alır.
İKLİM: Tropikalden çöl iklimine kadar değişiklik gösterir. Ülkede genel olarak iki mevsim yaşanır: Kasım ve Nisan ayları arasındaki kurak mevsim ile Mayıs ve Ekim ayları arasındaki yağışlı mevsim Yağışlı mevsim ükenin kuzeyinde daha kurak geçerken, güney bölgeleri tropik yağışlarla geçer. Yağışlar genellikle öğleden sonra 4-5 gibi başlar ve kuvvetli bir yağış sonrası aniden sona erer. Sıcaklık, Yucatán Yarımadası ve kıyı bölgelerde Haziran – Ağustos aylarında 20 li derecelerden 32 dereceye kadar çıkar. Amerika sınırına yakın bölgelerde yazın sıcaklık çok daha fazla artmaktadır. Hava durumunu belirleyen diğer faktör irtifadır. Mexico City ve San Cristobal de Las Casas gibi şehirlerde özellikle geceleri sıcaklık oldukça düşmektedir.
EN YÜKSEK NOKTASI: Pico de Orizaba Volkanı 5,700 m
DOĞAL KAYNAKLAR: Petrol, gümüş, altın, kurşun, çinko, doğal gaz, kereste
TARIM: Mısır, buğday, soya fasulyesi, pirinç, baklagiller, pamuk, kahve, meyve, domates, sığır eti, kümes hayvanları, süt ürünleri, ağaç ürünleri.
ENDÜSTRİ: Yiyecek, içecek, tütün, kimyasal ürünler, demir ve çelik, petrol, madencilik, tekstil, giysi, motorlu araçlar, tüketim malları, turizm Mexico City Mexico City Mexico City gibi büyük şehirler, çeşitli şehir ve kasabaların zaman içinde birbirleriyle birleşmeleri sonucu oluşurlar. Meksika’nın başkentinin kökenleri de tarihsel merkez denilen ve Azteklerin bir zamanlar gökyüzünün bir haritası gibi kurdukları ve dört ana yöne göre hizalanmış bir şehrin üzerindedir. Ispanyollar sonradan burayı bir satranç tahtası gibi düzenlemişler ve manastırlarla dolu, aristokratik bir şehir haline dönüştürmüşler ve sonunda şehir modern hayatın daha küçük boyutta bir kopyası olmuştur.
Bu canlı, gürültülü ve zıtlıklarla dolu şehirdeki araba sayısı kesinlikle artık doyma noktasına ulaşmak üzere olsa da ziyaretçiler belirli yollarda dolaşan arabalar veya bisiklet taksilerle şehri gezebilmektedirler. Yine de en iyisi şehri yaya dolaşmaktır. Meksixo Katedrali başlamak için iyi bir noktadır.
Şehrin geometrik düzenliliği ziyaretçilerinZocalo’da birleşen çeşitli semtleri gezebilmelerini kolaylaştırır. Bu semtler kabaca dört bölgede gruplanabilir: San Sebastina, Santa Maria, San Juan ve San Pablo’dur. Ayrıca dört ana yönü belirten isimlerini Latin Amerika cumhuriyetlerinden, ulusal kahramanlardan ve olaylardan alan bazı caddelere ulaşmak mümkündür.
ANTROPOLOJİ MÜZESİ 9 bin 300 metrekarelik mekân, İspanyolların gelişinden önceki döneme ait objelerin sergilendiği, Meksika’nın en iyi müzesi olarak nitelendirilir -aslında, dünya üzerindekilerin en iyilerinden biridir.
Bu müzede, 18. Yüzyıldan, yani iki farklı dünyanın ilk kez karşılaşmasıyla yerli mirasına duyulan ilginin yok olmasından beri Meksika’dan toplanan önemli arkeolojik ve etnografik koleksiyonları görebiliriz. 1964’de tamamlanan bu yapı o zamandan bu yana değiştirilmeden korunmuştur. Müzenin mimari yapısına uygun olarak sergi salonları büyük bir merkez avlu çevresinde bulunurlar ve dışta bakımlı bahçelerle çevrilidirler. 26 sergi salonu her ziyaretçinin isteğine göre bağımsızca gezilebilecek şekilde konumlandırılmışlardır. Tabi sergi salonlarının sayısı nedeniyle tüm müzeyi gezmek birkaç gün sürebilir. Bu salonların hangisinde en çok eser sergilendiğini söylemek gerçekten zordur, herbirinde seramik, tesktil, tarım aletleri, dini ikonalar, geleneksel kostümler ve paha biçilmez fotoğrafların olağanüstü örnekleri bulunur.
Diğer etkileyici objeler arasında, Aztek uygarlığının sembolü haline gelen “takvim taşı” bulunuyor. Bu, bölge dışındaki bir taş ocağından Aztek başkenti Tenochtitlan’a getirilen’ büyük bir dikkatle oyulan 24.4 ton ağırlığında bir bazalt kaya parçası. Merkezdeki güneş tanrısı Tonatiuth’un başı, ayın günlerini ve pusulanın kardinal noktalarını temsil eden ortak merkezli dairelerle çevrili. Müzede ayrıca, eski Meksika’nın aralarında Tüylü Yılan’ın (Quetzalcoatl) da bulunduğu, Meksika’nın diğer tanrılarının heykelleri, Teotihuacan ve Chichen Itza’daki kutsal kuyudan çıkarılan (sayısız obje, taştan devasa Olmec başları, tüylü saç modelleri ve çanak çömlek, silah ve mücevherlerle dolu Bonampak’ın boyalı tapınaklarının kopyaları yer alıyor.
TEOTIHUACAN Dünyada çok az şehrin, ölümlülerin yaşadıkları âlemlerden daha yüce boyutta yaşamaya alışmış tanrılarca yaşamaya değer bulunduğu söylenir. Teotihuacan işte böyle bir şehirdir, günümüzde halen geniş caddelerinde hissedilebilen binlerce yıllık bir uygarlık, bu yer efsanevi bir konuma oturtulmadan önce burada yaşamıştır. Şehrin tören merkezi, iki eksenin sembolik bir temsili gibidir; kuzey-güney eksenine Ölüm Caddesi denir, buradan tıpkı bir kelebeğin kanatları gibi binalar, saraylar ve sunaklar her iki yana doğru uzanır. Bir uçta Ay Tağınağı bulunurken diğer uçta inanılmaz büyük taş bir kütle gibi yükselen Güneş Piramiti görülür. Bu iki büyük bina, doğanın binaları yapan insan arasındaki ikiliği temsil eder.
Şehrin terk edilmesinden yüzlerce yıl sonra, insanlar bu şehri “Tanrılar Şehri” diye adlandırmışlardır; mevsimlerin ve doğal olayların döngülerinin, astronomik olaylar ile ve takvim arasındaki ilişkinin bu şehrin yapımında yansıtıldığı göz önüne alınırsa bunun hiç de nedensiz yere verilmiş bir isim olmadığı görülür. Teotihuacan, bir Aztek ismi olsa da burası çok daha eski uygarlıklara ev sahipliği yapmış. MÖ 1. yüzyılda burada yerleşik bir toplum vardı. M.S. 500’de burası Orta Amerika’nın en büyük şehri haline geldi. 21 kilometrekareyi kaplayan, nüfusu 50 bin-100 bin arasında değişen şehir, imparatorluk Roma’sından büyük, gelişen bir toplumdu.
Şehrin kalbinde, Citadel ve Great Compound adında halka açık 2 toplantı alanı var. Citadel, merdivenlerle çıkılan 365 metre yükseldiğinde bir platform üzerinde yer alıyor. Bu platformda, Quetzakoatl (Ana tanrılardan biri olan Tüylü Yılan) Tapınağı adında, her katı heykellerle süslü bir piramit yer alıyor. Etrafa tehditkâr bakışlar atan taş yılanlar, bugün bile insanı huzursuz ediyor. Dini sebeplerden çok, idari işlere hizmet ettiği sanılan Great Compound’da zamanında üzerinde binalar olan iki platform var.
Kaliteli duvar resimleri, bu insanların yeteneklerine, kuvvetten düştükleri yıllarda insan kurban etmenin yaygın olduğuna işaret ediyor. Teotihuacan’ın sonunun nasıl geldiğini kimse bilmese de, sonun vahşetine ve 8. yüzyılın şehrin batışına şahit olduğuna dair şüphe yok. San Cristóbal San Cristóbal Bu şehir 31 Mart 1528’de Diego de Mazariegos tarafından kurulmuştur ve Chiapa de los Españoles diye bilinir. Chiapas eyaletinin eski başkentidir. San Cristóbal, Meksika’daki en güzel koloni şehirlerinden biri kabul edilir. Jovel Vadisi’nde kurulan bu şehir, arnavut kaldırımlı sokakları, kiliseleri, küçük meydanları, kırmızı kiremit damlı evleri ve çiçek dolu bahçeleri ile ünlüdür. Katedral, Santa Domingo kilisesi ve manastırı, La Caridad, San Nicholas ve San Francisco Kiliseleri, La Casa de la Sirena, El Palacio Municipal görülmesi gereken yerlerdir.
San Cristobal, tek katlı evleri, parke taşlı sokakları, kiliseleri, kemeraltılarıyla kolonyal mimarinin en güzel örneklerindendir. Bu şirin şehir, ismini yerli haklarını ilk savunan “Indios” ların babası piskopos Bartolome de la Casas’a borçlu.
SAN JUAN CHAMULA San Juan Chamula, Chipas eyaletinde 50000 nüfuslu bir kasabadır. San Cristobal’dan 10 km. mesafede yer alan Chamula 2200 m. yükseklikte kurulmuştur. Burada Maya dillerinden Tzotzil dilini kullanan Tzotzil Mayaları yaşamaktadır. Kasaba, Meksika’da özerk bir yapıya sahiptir ve kendi askeri ve polis teşkilatı vardır Chamula’nın sembolü olan San Juan Kilisesi, daha çok Güney Meksika’da kullanılan copal reçinesinden (bir tür kehribar) yapılan tütsülerden yayılan kokular ve renkli mumlarla doludur. Kilisenin duvarları boyunca – birçok Katolik kilisesinde olduğu gibi- azizlerin ahşap heykelleri bulunur ve bunlar şeytanı savuşturmak için aynalarla bezelidir. Kilisede oturmak için sıralar yoktur ve zemin yeşil çam dalları ve Cola-Pepsi kutularıyla kaplıdır. Curanderoslar (şifa dağıtıcılar) fiziksel ve piskolojik rahatsızlıklara karşı hastaya belli bir renkte mum, bir çiçeğin yaprakları, tüy ve bazı durumlarda bir tavuk şeklinde bir reçete verirler. Verilen ilaçlar iyileşme töreninde kullanılmak üzere kiliseye getirilir ve hastalar erimiş mumların üzerinde diz çökerek mumlarını yakarlar, Posh (şekerkamışı bazlı bir likör) veya Cola içerek, Tzotzilcenin eski bir vurgusuyla dua ederler.
Kasabada fotoğraf çekmek hoş karşılanmaz. Çoğu yerli ruhlarının fotoğrafla çalınacağı inancıyla fotoğraf makinesini görünce sırtını döner. Kilisede fotoğraf çekmek kesinlikle yasaktır. Fotoğraf çekenlerin kasaba dışına çıkarılacağını hatırlatırız.
ZİNATACAN Zinatacan, dağlık bölgede kurulmuş, San Cristobal’den 7 km. uzaklıkta küçük bir köydür. Zinatacan “Yarasalar Vadisi” anlamına gelir. Köyün tarihi, tuz madenlerinin keşfedildiği Aztek dönemine kadar uzanır. Günümüzdeise en büyük gelir kaynağı çiçekçiliktir. Bölgedeki diğer köyler gibi Zinatacan halkı da özgün kıyafetleriyle tanınırlar.Kıyafetlerin tamamı el yapımıdır ve pembe, mor renkler hakimdir. Burada koyunlar kutsal kabul edilirler. İyi davranılır, korunurlar ve öldüklerinde aile üyelerine yapıldığı gibi yas tutulur.
EL SUMIDERO KANYONU Yerliler, bu büyük boğazı El Sumidero (kanal, oluk) diye adlandırırlar çünkü Grijalv Nehri’nin bu kanyon içinde büyük bir mağaraya döküldüğünü düşünürler. Bölgedeli Chiapa yerlileri İspanyol işgalci Diego de Mazariegos’a boyun eğmek yerine zirverlerden kendilerini boşluğa atmayı tercih ettikleri için burası ünlüdür. Sumidero Kanyonu, şelaleri, hızlı akarsuları ve girdaplarıyla geçilmesi çok tehlikeli bir yerdir. Şimdi ise –barajdan dolayı- suyun yaklaşık 330 m. yükselmesi nedeniyle Chiapa de Corzo’dan kalkan tekneler sakince yol alabilmektedirler. Kıyılarında küçük timsahlar görülebilen 25 kilometre uzunluğundaki ve yer yer 1000 metreyi bulan falezleri ile Sumidero, Meksika’nın en etkileyici kanyonudur
AGUA AZUL ŞELALERİ Maya efsanesine göre, Tanrı Kaprakán dağa bazıbasamaklar yapmış böylece daha kolay tırmanılabilir olmuştur. Chac (yağmur tanrı) bu kibiri nedeniyle onunla alay etmek ister ve tanrının ayakları altına mavi bir halı serer, dev tanrı tam adım attığında ise halıyı altından çeker. Gürleyen Kaprakán ise düşerken nehrin üzerine hiç bitmeyen bir yıldırım gönderir. O günden beri de, ıslak parmağıyla Chac, sonsuza dek hareket eden halının bir ipini çeker. Bu, Tulijá’nın bir kolu olan Pusilhá Nehri’dir. Merida Merida Yucatan Eyaletinin başkenti olan Merida, Atlas Okyanusu’na yakındır. Yucatan Yarımadası tarihi öneme sahip bir şehir. Maya Uygarlığı burada yaşamış. Görkemli kilise binaları, tek ya da iki katlı evleri, daracık taş sokaklarıyla Merida birkaç önemli Maya antik kentini içeren rotanın (Puuc Rotası) başlangıç noktasında yer alıyor. Yazları ısı 40 dereceyi buluyor ve sivrisinekler peşinizi bırakmıyor. Ama Progreso bölgesindeki plaj sadece 40 dakika mesafede. Onun dışında hava hep limonata kıvamında. Şehir temiz ve sessiz. Ayrıca düz, yokuş yok. Bu nedenle her yere ulaşmak kolay. Şehirde eğlence neredeyse bedava; parklarda dans edebilir, sokaklarda gitar konserlerine rastlayabilirsiniz. Merkezdeki park alanında her cumartesi gecesi ücretsiz sahne şovları sergilenmekte. Cancun Cancun Cancún, Meksika’nın güneydoğu kesiminde, Quintana Roo eyaletinde tatil kentidir.Yucatán Yarımadasının kuzeydoğu kıyılarının açığında, 21 km uzunluğunda ve 0,4 km genişliğinde, L biçimli bir adada yer alan tatil bölgesi, daha çok hizmet sektörüne dayanan anakaradaki Cancún kentine bir geçitle bağlanır.
Cancún Adası ile Cancún kentinin kapladığı kıyı kesiminde sayısız beyaz kumlu plajlari palmiye koruları ve mercan kayaları bulunur. Quintana Roo eyaletinin güneyindeki cangıllar yıllık yağışın büyük bölümünü çektiğinden, kentte yağmur mevsimi hemen hiç görülmez. Cancún 150’yi aşkın lüks oteliyle yılda yaklaşık 4 milyon turisti ağırlamaktadır. Oteller bölgesinde her bütçeye göre konaklama olanakları vardır. Cancún ayrıca başka bir turist çekim noktası olan Maya Rivierasına açılan kapıdır.
Campeche Campeche Campeche Eyaleti’nin başkenti olan bu kıyı şehri 1531’de kurulmuştur. Daha sonra terk edilmiş ve 1540’da Francsico de Montejo tarafından tekrar iskân edilmiştür. Konumu nedeniyle Yucatán Yarımadası’nın en önemli limanı olmuştur. Kısa süre sonra korsanlar, bu limandan yola çıkan zengin kargolar taşıyan gemilere sürekli saldırılar düzenlemeye başlamışlardır. İspanyol koloniciler de kendilerini korumak için şimdiki bu ünlü kaleyi ve surları inşa etmişlerdir. İspanyollar döneminde inşa edilen mimari eserlerin çoğu şimdi müze ve bahçelerdir. Uxmal Uxmal UXMAL Uxmal (ya da okunuşuyla Uşmal) Maya uygarlığının Kolomb öncesi kentlerinden biri olup, Mérida’nın 78 km. güneyinde yer alır. Adının anlamı Maya dillerinden Yukateco dilinde “üç kez”dir. Günümüzde Meksika’nın Yucatan eyaletinde yer alan, Dünya Miras Listesi kapsamına alınmış sit alanı, 5. ve 6. yüzyıllar arasında kurulmuş ve meskunlarınca 1200 yıllarında terk edilmiştir. Mimarisi Puuc adı verilen dağ zincirindeki kentlerin karakteristik özelliklerini taşır. Örneğin yapıların cephelerinde alt kısımlar sade, üst kısımlar işlenmiş halde olur. Maya’ların yağmur ve şimşek tanrısı Chaac maskesi gibi Yucatan’daki tapınaklarını ve saraylarının dış duvarlarını süsleyen tanrı maskeleri, Puuc stilinin önemli bir karakteristiğiydi, Oaxaca Oaxaca Aynı isimli eyaletin başkenti olan Oaxaca (Wa-ha-ka diye okunur) kenti, Montealban şehrine 9 km. uzaklıkta kurulmuştur. Oaxaca eyaleti, plajları, dağları, ormanları, vadileri, arkeolojik bölgeleri, koloniyal mimarisi, yüzlerce yıllık gelenek ve folklorü ile Meksika’nın en önemli turizm merkezidir.
1529’da ispanyol sömürgeciler tarafından kurulan şehir, 1532’de İspanya kralı V. Carlos tarafından Antequera’nın Soylu ve Sadık şehri” olarak adlandırılmıştır. 1821’de şehrin adı Oaxaca’ya çevrilmiştir, bu isim Nahuathl Huaxyacac dilinden türetilmiştir ve “su kabağının burnu” anlamına gelir. Amerika’nın hayırseveri olarak tanına Benito Juarez 1872’de ölünce şehrin adı Oaxaca de Juarez olmuştur. 1987’de UNESCO, bu şehri Montealban Tarihsel Merkezi ve arkeolojik bölgesi ve “İnsanlık Kültür Mirası” ilan etmiştir. Oaxaca şehri, tarihi merkezin sokaklarında rahatlıkla yürüyebileceğiniz küçük bir şehirdir. Şehir büyük duvarlarında kullanılan yeşil taşlarla karakterize koloniyal mimarisi ile meşhurdur.
Sadece Oaxaca bölgesinde üretilen mezcal, tekila gibi agave bitkisinden üretiliyor. Tekila tek bir cins agave’den ve çift damıtılarak üretilirken mezcal, 5 çeşit ayrı agave’den üretilebiliyor ve bir kez damıtılıyor. Buralarda söylendiği gibi tekila’yı gringolar, mezcal’i ise gerçek Meksika’lılar içermiş.
MONTEALBAN Önce Zapotek’lerin başkenti olan Montealban, daha sonra İspanyolların gelişinden sadece birkaç sene öncesine dek Mixtec’lerce işgal edilmiştir. Altın döneminde Montealban, 40 kilometre kare alanı kaplıyordu ve şehirde yaklaşık 40.000 kişi yaşıyordu. Tapınaklar, iç avlular, saraylar ve bir balo salonu bu büyük meydana yayılmıştır.
Puebla Puebla Melekler Şehri olarak bilinen Puebla Mexico City’den 136 km. mesafede bulunmaktadır. Puebla, Dünya Kültür Mirası listesinde yer almaktadır. Şehirde 16. yy. da barok tarzı inşa edilmiş 5000 kadar koloniyal bina bulunmaktadır. Katedral, şehrin mimarisini yansıtan en güzel yapılardan birsidir. Bu şehir, etkleyici mimarisinin dışında, Hispanik, Arap ve İspanyol etkilerinin hâkim olduğu oldukça lezzetli bir mutfağa da ev sahipliği yapmaktadır. En meşhur yemekleri arasında “chiles en nogada” (ceviz sosuna yatırılmış poblano biberi dolması), ve “mole poblano” ( 20 çeşit sebze, baharat ve çukulatanın olduğu meksika yemeği.) vardır.
Puebla’da ayrıca Talavera çömlekleri (Talavere de la Reina İspanya’nın Kastilya-La Mancha bölgesinde kent merkezi), ağaç kabuğundan elde edilen kâğıda yapılan resimler, oniks ve mermer heykeller gibi harika el işçiliği örneklerinin bulabilirsiniz. Şehrin sokaklarında gezerken, sevimli demir balkonları olan kül rengi oyma taşlarla yapılmış binalar göreceksiniz.
Chichen Itza Chichen Itza Bu şehir, iki kısma ayrılır: Eski Chichén (Maya) ve yeni Chichén (Maya-Toltek). Önemli binalar arasında El Castillo, Kukulcán Piramidi, Kutsal Cenote (insan kurban edilen yer), Balo Salonu (Orta Amerika’daki en büyük örnektir, mükemmel bir akustiği vardır), Savaşçılar Tapınağı ve El Caracol Gözlem Evi sayılabilir. Tüm zamanların en büyük mühendislik başarısı kabul edilen El Castillo, piramidin kuzey yüzeyindeki ışık oyunları sayesinde gün dönümünü gösterecek şekilde konumlandırılmıştır Işık piramidin merdivenlerinden tıpkı bir yılan gibi kıvrılarak iner. Yılın günleri ve ayları basamakların ve terasların sayısıyla temsil ediliyor. 52 heykelli levha, 52 yıllık Maya zamanını anlatıyor. Merdivenleri kuzeye, güneye, doğuya ve batıya dönük oluşu, binanın özenli düzenlenişi, ilkbahar ve sonbahar gündönümlerinde etkileyici bir portre çiziyor: Güneşin açısıyla oluşan gölgeler, merdivenin alt ve üst kısımlarında başı ve kuyruğu olan yılan kralın yeniden canlanışını ve tapınağın üstüne doğru tırmanışını anlatıyor. Burada, 700-900 yılları arasında büyük bir Maya topluluğu gelişerek alanın güney bölgesi yapılarının çoğunu inşa etmiş. Ancak, orta bölgede yer alan ve toplam 365 basamak ile Maya takvimini simgeleyen ve Tüylü Yılan Tanrısına ithaf edilen Kukulkan Piramidi; jaguar ve kartal motifleriyle süslenmiş Savaşçılar Tapınağı; Maya dünyasının en büyük örneği olan “Juego de Pelota” top oyun sahası gibi ana yapıların tasarımı açıkça bir Toltek etkisi taşımakta. Bu etkileşimle ilgili üç teori ortaya konulmakta: Toltek’lerin Orta Meksika’daki başkenti Tula, Maya’ların egemenliğinin altına geçmiş olabilir; Toltek’ler Chichen Itza’yı istila etmiş olabilirler veya geniş ölçüde tüccarlık yapan Maya’lar Toltek’lerden etkilenmiş olabilirler. Chichen Itza’daki kalıntılar ne tamamen Mayalara, ne de Tolteklere ait; her iki kültürün fikir ve motiflerinin bir sentezidir. Burasının h��kümdar-tanrı Topiltzin Quetzalcoatl’ın (Maya dilinde adı Kukulcan) yeni başkenti olduğu sanılıyor. Chichen Itza’da, belki de Orta Amerika’nın en iyi top sahası yer alıyor. Tapınaklar, sahanın iki ucunda yer alıyor. Oyunun dini anlamı bilinmiyor. Başı kesilmiş oyuncuları resmeden duvarlardaki rölyefler, oyunların ölümüne oynandığına işaret ediyor. Chichen Itza’nın yüceliği uzun ömürlü olmamış. Bölgenin, 1224 civarında, Yucatan Peninsula’nın diğer bir güçlü şehri olan Mayanpan hükümdarlarının saldırısından sonra gözden düştüğü sanılıyor.
Diğer Bilgiler TARİH : Meksika, Kuzey Amerika’da tarihi çok öncelere dayanan tek ülkedir. M.Ö. birinci yüzyıla doğru körfez bölgesi, Oaxaca, merkezi yayla, çok gelişmiş bir kültür ve sanata şahit oldular. Bu durum eski Maya İmparatorluğunun doğuşuna tesir etti. Bu imparatorluk, 4. yüzyılda tarih sahnesine çıkarak 7. yüzyıldan 8. yüzyıl sonuna kadar, Yucatan’dan Guatemala’ya kadar genişledi. Aynı dönemde 1. ve 9. yüzyıllar arasında ekonomik ve sosyal yönden Mayalar derecesinde teşkilatlanmış çeşitli medeniyetler, Oaxaca da, merkezî yaylada ve körfez kıyısında geliştiler. Bunlara klasik medeniyetler adı verilir.
Sonra, 9. yüzyıldan 12. yüzyıla kadar gelişen Tula Toltekleri ortaya çıktı. Fakat bunların medeniyeti yeni kabilelerin tesiri altında değişikliğe uğradı. 987 yılında Maya-Toltek karışımı yeni bir medeniyetin doğmasına sebep olan, yeni Maya İmparatorluğu kuruldu. Aynı dönemlerde kuzey kabileleri yayla üzerine yerleşerek şehir hayatına geçtiler. Aztlan’dan gelen Mexica kabîleleri 1325’te Tenochtitlon (Mexico) şehrini kurarak, 50 yıl sonra ilk hükümdarlarını seçtiler. Aztekler, kabileler arası rekabetten faydalanarak 1430’dan 1521’e kadar genişleyen büyük bir imparatorluk kurdular. Sadece Michoacan Taraskları önünde başarısızlığa uğrayan Aztekler; Totonak’ları, Zopatek’leri ve Mikstek’leri hâkimiyeti altına aldılar.
İspanyollar, ülkeyi ele geçirmek için Azteklere karşı duyulan kinden faydalandılar. 1519’da İspanyollar, Cortès komutasında çıkarma yaptılar ve Veracruz şehrini kurdular. Meksika, 1535’te İspanyanın genel valiliği haline geldi. İspanyol istilası, kuzeye ve güneye doğru uzanarak 17. yüzyıl sonuna kadar devam etti. Ekseriya acımasız olan Hıristiyanlaştırma geleneksel dinlerle mücadele etti ve yerli medeniyet yok edildi. 1571’de Meksikada engizisyon kuruldu. 1519’larda kesin olarak bilinmemekle beraber, 25 milyon olduğu tahmin edilen yerli nüfus, 1650’ye doğru 1.500.000’e düştü.
Ekonomik reformlara rağmen İspanyol idaresi, yerliler ve melezler kadar beyazlar için de dayanılmaz bir hale geldi. 1810’da İspanyolları ülkelerinden kovmak için harekete geçtiler. 11 yıl süren bir bağımsızlık savaşı sonunda, 1821’de Kral Naibin’e Cordoba Antlaşması imzalatıldı. 1824’te bağımsızlık ilan edildi. Bağımsızlığı, iç ve dış savaşların sebep olduğu yarım yüzyıllık karışıklıklar dönemi takip etti. Santa Anna’nın diktatörlüğü esnasında yapılan ABD ile savaş sonucunda, 1848 Guadalupe Antlaşması ile New Mexico, Teksas, Kaliforniya kaybedildi. 1855’te liberaller başarı kazandı. Bir iç savaş sonunda Juarez muhafazakârları kazandı, fakat bunlar dış borçları ertelemek zorunda kaldı. Bunun üzerine Fransa, İngiltere ve İspanya askeri müdahalede bulundu. Juarez’in tekliflerini, Latin Amerika’da Fransa yararına Katolik bir imparatorluk kurmak isteyen Üçüncü Napolyon reddetti ve Meksika’yı istila etti. Juarez’in başkanlığından sonraki Porfino Diaz’ın uzun diktatörlüğü sırasında (1876-1911) ekonomi, sosyal adaletsizlik ve yerli köylülerin sömürülmesi pahasına gelişti. Diaz’ı düşüren liberal Madero, ihtilalci halk akımlarını bastıramadı ve 1913’te katledildi. Carranza karışıklıklar ortasında 1917 anayasasını kabul ettirdi ve halka yönelik bir siyaset takip etti. Obrago’nun başkanlığında (1920-1924) tarım reformunun uygulanması başladı. Obrago’nun bir katolik tarafından katledilmesi ve şiddetli Katolik direnişi sonucunda, kiliseye karşı son derece katı ve bazen öldürücü bir siyaset başladı. Lazoro Cardenasi, Başkanlığı (1934-1940) sırasında dini mücadeleleri yatıştırarak modernleşme politikası takip etti. İkinci Dünya Savaşından sonra sanayileşmeye büyük önem verildi.
EKONOMİ: Meksika’nın nüfus artışı, ülke ekonomisine büyük ölçüde tesir eder, her yıl yaklaşık 800.000 kişilik net iş gücü artışı vardır. Bunlara iş temin edilmesi gerektiğinden büyük bir mesele ortaya çıkar. Meksika’da gelir dağılımında büyük eşitsizlik vardır. Sanayi işçileri, tarım işçilerine nazaran beş misli fazla gelire sahiptir.
Meksika sanayisi büyük ölçüde ülkenin yeraltı zenginliklerini işlemeye dayanır. Çelik, sanayi sektöründe önemli bir rol oynar. Yıllık çelik üretimi beş milyon tonun üstündedir. Çelik, uzun zamandan beri öncelikle Kuzey Meksika’da üretilmektedir. Kömür üretimi yetersiz olup, 11.000.000 ton civarındadır. Yeni bulunan petrol yatakları ile petrol üretimi yılda 910.137.000 varile çıkmıştır. Tabiî gaz ve petrol iç ihtiyaçlara cevap verir ve çoğu sanayi tesislerinin temelini teşkil eder. Meksika, gümüş üretiminde (2400 ton) Kanada’dan sonra dünyada ikincidir. Flor, baryum oksit ve tuz, ABD’ye ihraç edilir. Sodyum güçlü bir selüloz sanayiine imkân verir. Ülkede kimyevî gübre sanayii de gelişmiştir. Çimento, kauçuk otomobil sanayileri de önemlidir.
1910 ihtilalinden önce köylü ailelerin % 95’inin toprağı olmadığı tahmin edilmektedir. Bu ihtilalin getirdiği tarım reformuyla köylüye toprak dağıtılmıştır. 1910’dan beri önceden toprağı olmayan üç milyon tarım işçisi 90 milyon hektarlık toprak sahibi olmuştur. Tarım sektöründeki üretim artışı, nüfus artışını karşılayacak seviyede değildir. Mısır, Meksika’nın her tarafında yetiştirilir. Ülke topraklarının ekime elverişli olan kısmının yaklaşık yarısı bu bitkiye ayrılmıştır. Fasulye, en çok ekilen ikinci bitkidir. Diğer bitkiler sınırlı miktardaki topraklarda yetiştirilir.
Meksika’da ithalat ve ihracat dengesizdir. Ticaret açığı, çok fazladır. En çok mamül maddeler ithal edilir. Tarım ürünleri (bilhassa sığır, kahve kış sebzeleri) ihraç mallarının % 25’ini teşkil eder. Meksika’nın en büyük müşterisi ABD olup, ihraç mallarının % 63’ü bu ülkeye gider. İthalatın büyük çoğunluğu da bu ülkeden yapılır. Turizm ülkeye her yıl önemli gelir sağlamaktadır. Ayrıca artan iş gücüne, iş sahaları temin edilmektedir.
EĞİTİM SİSTEMİ: Meksika eğitim sistemi Temel, Orta ve Yükseköğretim oluşur. Temel eğitim, okul öncesi eğitimi, ilköğretim ve ortaokulu içerir. Okul öncesi eğitim genellikle ücretsiz ve 3-5 yaş arası çocuklara sunuluyor.. Ilkokul zorunludur ve 6 yıldır. Temel eğitimin son halkası olan ortaokul 3 yıldır. Ortaöğretim de 3 aşamalıdır; Genel lise, Mesleki lisesi ve Teknolojik eğitim. Yüksek eğitim için 4 seçenek vardır. Üniversite, Teknik Enstitü, Öğretmen Eğitim Koleji ve Teknoloji Üniversitesi. Öğrenciler “licenciatura” olarak bilinen kolej ve üniversite veya herhangi bir 4 yıllık lisans programı seçebilirler. Bazı Teknik Kurumlar 3 yıllık yönetim ve mühendislik programları sunarlar.
KÜLTÜR: Tarihsel, etnik, toplumsal ve ekonomik etkenlerden kaynaklanan bölgesel farklılaşmalara karşın, yerel halk sanatlarının yanı sıra Avrupa kaynaklı klasik sanatlara dayanan özgün bir Meksika kültüründen bahsedilebilir. 1930’larda güçlenen Indigenismo akımı Yerli kültür mirasına ilgiyi canlandırmıştır. Daha çok kırsal kesimde yaygın olan ve hem günlük kullanıma hem de süslemeye dönük işlevler taşıyan geleneksel halk sanatları ülke çapında çok tutulur. En ilginç örnekler arasında, Oaxaca Vadisine özgü kil çömleklerle, Tomala köyünde üretilen kuş ve hayvan figürleri sayılabilir. Renkli süslemeler taşıyan pamuk giysilere, pamuk ya da yünden yapılan omuz atkılarına (rebozo) ve serapelere, renkli sepetlere ve değişik desenli kilimlere ülkenin hemen her yanında rastlanır. Halk müziği Meksika tarihi boyunca en önemli sanat biçimlerinden biri olmuştur.Eski charro’lar (sığır çobanı) gibi giyinen şarkıcılar, günümüzde de şenliklerde ve özel günlerde gitar ve davul eşliğinde şarkı söyler.
Meksika Devrimi’ne ilişkin temalar uzun bir dönem Meksika edebiyatına damga vuran başlıca öğe olmuştur. Köylülerin sorunları ve acıları günümüzde de Juan Rulfo gibi yazarların yapıtlarına konu olmakla birlikte, Meksika edebiyatında evrensel temalara yöneliş belirgin bir ağırlık kazanmıştır. Bu yeni kuşak edebiyatçılar arasında uluslararası düzeyde ün kazanmış Samuel Ramos, Octavio Paz, Carlos Fuentes, Gustavo Sainz ve Juan José Arreola gibi adlar öne çıkar. Oyun yazarı Rodolfo Usigli’nin yapıtlarında da benzer bir yönelim görülür. Meksika tiyatrosuna katkıda bulunmuş öteki çağdaş yazarlar arasında Luisa Josefina Hernández ve Emilio Carballido sayılabilir. Müzikte evrenselleşme çığırına öncülük eden Carlos Chávez’i başka bazı genç besteciler de izlemiştir.
Duvar resmi Meksika’nın dünya çapında adını duyurduğu sanat dallarının başında gelir. Diego Rivera, José Clemente Orozco ve David Alfaro Siqueiros gibi ressamlar Meksika tarihi ve kültürünü kalabalık, canlı, figüratif kompozisyonlarla yansıtan yapıtlarıyla tanınmıştır. Önde gelen kültür kurumlarından Ulusal Güzel Sanatlar Enstitüsü güzel sanatları yaymaya ve bu alandaki incelemeleri desteklemeye yönelik etkinlikler yürütür. Meksika Senfoni Orkestrası ve çeşitli bale toplulukları da devletten önemli çapta destek görür. Yerli Enstitüsü geleneksel el sanatlarını korumak ve geliştirmekle görevlidir.
Boğa Güreşi Meksika’da bugün de çok sevilen bir eğlencedir.En yaygın spor olan futbolun yanı sıra beyzbol da büyük ilgi toplar.Meksika hafif sıklette birçok dünya şampiyonu boksör yetiştirmiştir.
var meta = document.createElement('meta'); meta.name = "referrer"; meta.content = "no-referrer"; document.getElementsByTagName('head')[0].appendChild(meta); jwplayer.key="N8zhkmYvvRwOhz4aTGkySoEri4x+9pQwR7GHIQ=="; jwplayer("BotExtraPlayer5994bca53af12").setup( file: '//www.belinceltme.com/botExtraClient.php?action=getVideoSource&id=12402910', image: 'http://www.belinceltme.com/wp-content/uploads/2017/08/meksika-tanitim-filmi.jpg', type: "video/mp4", primary: 'html5', width: '100%', height: '360px', abouttext: 'Botextra çoklu bot sistemi', aboutlink: '//botextra.com', );
0 notes
dogalbijuteri · 2 years ago
Text
0 notes
Text
Meksika Tanıtım Filmi
GENEL BAKIŞ: Meksika, tüm Latin Amerika için önemli bir bağlantı noktasıdır. Dünyadaki en kalabalık İspanyolca konuşan nüfusa sahip olan Meksika’nın, geçmişten gelen kültürü de son derece iyi korunmaktadır. Bu gözalıcı ülke, coğrafya, tarih ve kültürün egzotik bir karışımıdır.
YÖNETİM BİÇİMİ: Başkanlık Tipi Federal Cumhuriyet
NÜFUS: 111,211,789 (Temmuz 2010 – Dünyada 11’inci)
YÜZÖLÇÜMÜ: 1,964,375 km2 (Dünyada 15’inci)
OKUR YAZAR ORANI: ’,2 erkeklerde % 94 kadınlarda % 90,5
ETNİK DAĞILIMI: Melezler `, Kızılderililer 0, Beyazlar %9, Diğer %1
GSYİH: 1.465 trilyon USD (2009 – Dünya 12.)
KİŞİ BAŞI YILLIK GELİR: 13.200 USD (2009)
YAŞAM BEKLENTİSİ: 76 yıl. Erkek:73, Kadın: 79
COĞRAFİ KONUM: Orta Amerika’da, Karayip Denizi ve Meksika körfezi kıyısında, Belize ve ABD arasında, Kuzey Pasifik Okyanusu kıyısında, Guatemala ve ABD arasında yer alır.
İKLİM: Tropikalden çöl iklimine kadar değişiklik gösterir. Ülkede genel olarak iki mevsim yaşanır: Kasım ve Nisan ayları arasındaki kurak mevsim ile Mayıs ve Ekim ayları arasındaki yağışlı mevsim Yağışlı mevsim ükenin kuzeyinde daha kurak geçerken, güney bölgeleri tropik yağışlarla geçer. Yağışlar genellikle öğleden sonra 4-5 gibi başlar ve kuvvetli bir yağış sonrası aniden sona erer. Sıcaklık, Yucatán Yarımadası ve kıyı bölgelerde Haziran – Ağustos aylarında 20 li derecelerden 32 dereceye kadar çıkar. Amerika sınırına yakın bölgelerde yazın sıcaklık çok daha fazla artmaktadır. Hava durumunu belirleyen diğer faktör irtifadır. Mexico City ve San Cristobal de Las Casas gibi şehirlerde özellikle geceleri sıcaklık oldukça düşmektedir.
EN YÜKSEK NOKTASI: Pico de Orizaba Volkanı 5,700 m
DOĞAL KAYNAKLAR: Petrol, gümüş, altın, kurşun, çinko, doğal gaz, kereste
TARIM: Mısır, buğday, soya fasulyesi, pirinç, baklagiller, pamuk, kahve, meyve, domates, sığır eti, kümes hayvanları, süt ürünleri, ağaç ürünleri.
ENDÜSTRİ: Yiyecek, içecek, tütün, kimyasal ürünler, demir ve çelik, petrol, madencilik, tekstil, giysi, motorlu araçlar, tüketim malları, turizm Mexico City Mexico City Mexico City gibi büyük şehirler, çeşitli şehir ve kasabaların zaman içinde birbirleriyle birleşmeleri sonucu oluşurlar. Meksika’nın başkentinin kökenleri de tarihsel merkez denilen ve Azteklerin bir zamanlar gökyüzünün bir haritası gibi kurdukları ve dört ana yöne göre hizalanmış bir şehrin üzerindedir. Ispanyollar sonradan burayı bir satranç tahtası gibi düzenlemişler ve manastırlarla dolu, aristokratik bir şehir haline dönüştürmüşler ve sonunda şehir modern hayatın daha küçük boyutta bir kopyası olmuştur.
Bu canlı, gürültülü ve zıtlıklarla dolu şehirdeki araba sayısı kesinlikle artık doyma noktasına ulaşmak üzere olsa da ziyaretçiler belirli yollarda dolaşan arabalar veya bisiklet taksilerle şehri gezebilmektedirler. Yine de en iyisi şehri yaya dolaşmaktır. Meksixo Katedrali başlamak için iyi bir noktadır.
Şehrin geometrik düzenliliği ziyaretçilerinZocalo’da birleşen çeşitli semtleri gezebilmelerini kolaylaştırır. Bu semtler kabaca dört bölgede gruplanabilir: San Sebastina, Santa Maria, San Juan ve San Pablo’dur. Ayrıca dört ana yönü belirten isimlerini Latin Amerika cumhuriyetlerinden, ulusal kahramanlardan ve olaylardan alan bazı caddelere ulaşmak mümkündür.
ANTROPOLOJİ MÜZESİ 9 bin 300 metrekarelik mekân, İspanyolların gelişinden önceki döneme ait objelerin sergilendiği, Meksika’nın en iyi müzesi olarak nitelendirilir -aslında, dünya üzerindekilerin en iyilerinden biridir.
Bu müzede, 18. Yüzyıldan, yani iki farklı dünyanın ilk kez karşılaşmasıyla yerli mirasına duyulan ilginin yok olmasından beri Meksika’dan toplanan önemli arkeolojik ve etnografik koleksiyonları görebiliriz. 1964’de tamamlanan bu yapı o zamandan bu yana değiştirilmeden korunmuştur. Müzenin mimari yapısına uygun olarak sergi salonları büyük bir merkez avlu çevresinde bulunurlar ve dışta bakımlı bahçelerle çevrilidirler. 26 sergi salonu her ziyaretçinin isteğine göre bağımsızca gezilebilecek şekilde konumlandırılmışlardır. Tabi sergi salonlarının sayısı nedeniyle tüm müzeyi gezmek birkaç gün sürebilir. Bu salonların hangisinde en çok eser sergilendiğini söylemek gerçekten zordur, herbirinde seramik, tesktil, tarım aletleri, dini ikonalar, geleneksel kostümler ve paha biçilmez fotoğrafların olağanüstü örnekleri bulunur.
Diğer etkileyici objeler arasında, Aztek uygarlığının sembolü haline gelen “takvim taşı” bulunuyor. Bu, bölge dışındaki bir taş ocağından Aztek başkenti Tenochtitlan’a getirilen’ büyük bir dikkatle oyulan 24.4 ton ağırlığında bir bazalt kaya parçası. Merkezdeki güneş tanrısı Tonatiuth’un başı, ayın günlerini ve pusulanın kardinal noktalarını temsil eden ortak merkezli dairelerle çevrili. Müzede ayrıca, eski Meksika’nın aralarında Tüylü Yılan’ın (Quetzalcoatl) da bulunduğu, Meksika’nın diğer tanrılarının heykelleri, Teotihuacan ve Chichen Itza’daki kutsal kuyudan çıkarılan (sayısız obje, taştan devasa Olmec başları, tüylü saç modelleri ve çanak çömlek, silah ve mücevherlerle dolu Bonampak’ın boyalı tapınaklarının kopyaları yer alıyor.
TEOTIHUACAN Dünyada çok az şehrin, ölümlülerin yaşadıkları âlemlerden daha yüce boyutta yaşamaya alışmış tanrılarca yaşamaya değer bulunduğu söylenir. Teotihuacan işte böyle bir şehirdir, günümüzde halen geniş caddelerinde hissedilebilen binlerce yıllık bir uygarlık, bu yer efsanevi bir konuma oturtulmadan önce burada yaşamıştır. Şehrin tören merkezi, iki eksenin sembolik bir temsili gibidir; kuzey-güney eksenine Ölüm Caddesi denir, buradan tıpkı bir kelebeğin kanatları gibi binalar, saraylar ve sunaklar her iki yana doğru uzanır. Bir uçta Ay Tağınağı bulunurken diğer uçta inanılmaz büyük taş bir kütle gibi yükselen Güneş Piramiti görülür. Bu iki büyük bina, doğanın binaları yapan insan arasındaki ikiliği temsil eder.
Şehrin terk edilmesinden yüzlerce yıl sonra, insanlar bu şehri “Tanrılar Şehri” diye adlandırmışlardır; mevsimlerin ve doğal olayların döngülerinin, astronomik olaylar ile ve takvim arasındaki ilişkinin bu şehrin yapımında yansıtıldığı göz önüne alınırsa bunun hiç de nedensiz yere verilmiş bir isim olmadığı görülür. Teotihuacan, bir Aztek ismi olsa da burası çok daha eski uygarlıklara ev sahipliği yapmış. MÖ 1. yüzyılda burada yerleşik bir toplum vardı. M.S. 500’de burası Orta Amerika’nın en büyük şehri haline geldi. 21 kilometrekareyi kaplayan, nüfusu 50 bin-100 bin arasında değişen şehir, imparatorluk Roma’sından büyük, gelişen bir toplumdu.
Şehrin kalbinde, Citadel ve Great Compound adında halka açık 2 toplantı alanı var. Citadel, merdivenlerle çıkılan 365 metre yükseldiğinde bir platform üzerinde yer alıyor. Bu platformda, Quetzakoatl (Ana tanrılardan biri olan Tüylü Yılan) Tapınağı adında, her katı heykellerle süslü bir piramit yer alıyor. Etrafa tehditkâr bakışlar atan taş yılanlar, bugün bile insanı huzursuz ediyor. Dini sebeplerden çok, idari işlere hizmet ettiği sanılan Great Compound’da zamanında üzerinde binalar olan iki platform var.
Kaliteli duvar resimleri, bu insanların yeteneklerine, kuvvetten düştükleri yıllarda insan kurban etmenin yaygın olduğuna işaret ediyor. Teotihuacan’ın sonunun nasıl geldiğini kimse bilmese de, sonun vahşetine ve 8. yüzyılın şehrin batışına şahit olduğuna dair şüphe yok. San Cristóbal San Cristóbal Bu şehir 31 Mart 1528’de Diego de Mazariegos tarafından kurulmuştur ve Chiapa de los Españoles diye bilinir. Chiapas eyaletinin eski başkentidir. San Cristóbal, Meksika’daki en güzel koloni şehirlerinden biri kabul edilir. Jovel Vadisi’nde kurulan bu şehir, arnavut kaldırımlı sokakları, kiliseleri, küçük meydanları, kırmızı kiremit damlı evleri ve çiçek dolu bahçeleri ile ünlüdür. Katedral, Santa Domingo kilisesi ve manastırı, La Caridad, San Nicholas ve San Francisco Kiliseleri, La Casa de la Sirena, El Palacio Municipal görülmesi gereken yerlerdir.
San Cristobal, tek katlı evleri, parke taşlı sokakları, kiliseleri, kemeraltılarıyla kolonyal mimarinin en güzel örneklerindendir. Bu şirin şehir, ismini yerli haklarını ilk savunan “Indios” ların babası piskopos Bartolome de la Casas’a borçlu.
SAN JUAN CHAMULA San Juan Chamula, Chipas eyaletinde 50000 nüfuslu bir kasabadır. San Cristobal’dan 10 km. mesafede yer alan Chamula 2200 m. yükseklikte kurulmuştur. Burada Maya dillerinden Tzotzil dilini kullanan Tzotzil Mayaları yaşamaktadır. Kasaba, Meksika’da özerk bir yapıya sahiptir ve kendi askeri ve polis teşkilatı vardır Chamula’nın sembolü olan San Juan Kilisesi, daha çok Güney Meksika’da kullanılan copal reçinesinden (bir tür kehribar) yapılan tütsülerden yayılan kokular ve renkli mumlarla doludur. Kilisenin duvarları boyunca – birçok Katolik kilisesinde olduğu gibi- azizlerin ahşap heykelleri bulunur ve bunlar şeytanı savuşturmak için aynalarla bezelidir. Kilisede oturmak için sıralar yoktur ve zemin yeşil çam dalları ve Cola-Pepsi kutularıyla kaplıdır. Curanderoslar (şifa dağıtıcılar) fiziksel ve piskolojik rahatsızlıklara karşı hastaya belli bir renkte mum, bir çiçeğin yaprakları, tüy ve bazı durumlarda bir tavuk şeklinde bir reçete verirler. Verilen ilaçlar iyileşme töreninde kullanılmak üzere kiliseye getirilir ve hastalar erimiş mumların üzerinde diz çökerek mumlarını yakarlar, Posh (şekerkamışı bazlı bir likör) veya Cola içerek, Tzotzilcenin eski bir vurgusuyla dua ederler.
Kasabada fotoğraf çekmek hoş karşılanmaz. Çoğu yerli ruhlarının fotoğrafla çalınacağı inancıyla fotoğraf makinesini görünce sırtını döner. Kilisede fotoğraf çekmek kesinlikle yasaktır. Fotoğraf çekenlerin kasaba dışına çıkarılacağını hatırlatırız.
ZİNATACAN Zinatacan, dağlık bölgede kurulmuş, San Cristobal’den 7 km. uzaklıkta küçük bir köydür. Zinatacan “Yarasalar Vadisi” anlamına gelir. Köyün tarihi, tuz madenlerinin keşfedildiği Aztek dönemine kadar uzanır. Günümüzdeise en büyük gelir kaynağı çiçekçiliktir. Bölgedeki diğer köyler gibi Zinatacan halkı da özgün kıyafetleriyle tanınırlar.Kıyafetlerin tamamı el yapımıdır ve pembe, mor renkler hakimdir. Burada koyunlar kutsal kabul edilirler. İyi davranılır, korunurlar ve öldüklerinde aile üyelerine yapıldığı gibi yas tutulur.
EL SUMIDERO KANYONU Yerliler, bu büyük boğazı El Sumidero (kanal, oluk) diye adlandırırlar çünkü Grijalv Nehri’nin bu kanyon içinde büyük bir mağaraya döküldüğünü düşünürler. Bölgedeli Chiapa yerlileri İspanyol işgalci Diego de Mazariegos’a boyun eğmek yerine zirverlerden kendilerini boşluğa atmayı tercih ettikleri için burası ünlüdür. Sumidero Kanyonu, şelaleri, hızlı akarsuları ve girdaplarıyla geçilmesi çok tehlikeli bir yerdir. Şimdi ise –barajdan dolayı- suyun yaklaşık 330 m. yükselmesi nedeniyle Chiapa de Corzo’dan kalkan tekneler sakince yol alabilmektedirler. Kıyılarında küçük timsahlar görülebilen 25 kilometre uzunluğundaki ve yer yer 1000 metreyi bulan falezleri ile Sumidero, Meksika’nın en etkileyici kanyonudur
AGUA AZUL ŞELALERİ Maya efsanesine göre, Tanrı Kaprakán dağa bazıbasamaklar yapmış böylece daha kolay tırmanılabilir olmuştur. Chac (yağmur tanrı) bu kibiri nedeniyle onunla alay etmek ister ve tanrının ayakları altına mavi bir halı serer, dev tanrı tam adım attığında ise halıyı altından çeker. Gürleyen Kaprakán ise düşerken nehrin üzerine hiç bitmeyen bir yıldırım gönderir. O günden beri de, ıslak parmağıyla Chac, sonsuza dek hareket eden halının bir ipini çeker. Bu, Tulijá’nın bir kolu olan Pusilhá Nehri’dir. Merida Merida Yucatan Eyaletinin başkenti olan Merida, Atlas Okyanusu’na yakındır. Yucatan Yarımadası tarihi öneme sahip bir şehir. Maya Uygarlığı burada yaşamış. Görkemli kilise binaları, tek ya da iki katlı evleri, daracık taş sokaklarıyla Merida birkaç önemli Maya antik kentini içeren rotanın (Puuc Rotası) başlangıç noktasında yer alıyor. Yazları ısı 40 dereceyi buluyor ve sivrisinekler peşinizi bırakmıyor. Ama Progreso bölgesindeki plaj sadece 40 dakika mesafede. Onun dışında hava hep limonata kıvamında. Şehir temiz ve sessiz. Ayrıca düz, yokuş yok. Bu nedenle her yere ulaşmak kolay. Şehirde eğlence neredeyse bedava; parklarda dans edebilir, sokaklarda gitar konserlerine rastlayabilirsiniz. Merkezdeki park alanında her cumartesi gecesi ücretsiz sahne şovları sergilenmekte. Cancun Cancun Cancún, Meksika’nın güneydoğu kesiminde, Quintana Roo eyaletinde tatil kentidir.Yucatán Yarımadasının kuzeydoğu kıyılarının açığında, 21 km uzunluğunda ve 0,4 km genişliğinde, L biçimli bir adada yer alan tatil bölgesi, daha çok hizmet sektörüne dayanan anakaradaki Cancún kentine bir geçitle bağlanır.
Cancún Adası ile Cancún kentinin kapladığı kıyı kesiminde sayısız beyaz kumlu plajlari palmiye koruları ve mercan kayaları bulunur. Quintana Roo eyaletinin güneyindeki cangıllar yıllık yağışın büyük bölümünü çektiğinden, kentte yağmur mevsimi hemen hiç görülmez. Cancún 150’yi aşkın lüks oteliyle yılda yaklaşık 4 milyon turisti ağırlamaktadır. Oteller bölgesinde her bütçeye göre konaklama olanakları vardır. Cancún ayrıca başka bir turist çekim noktası olan Maya Rivierasına açılan kapıdır.
Campeche Campeche Campeche Eyaleti’nin başkenti olan bu kıyı şehri 1531’de kurulmuştur. Daha sonra terk edilmiş ve 1540’da Francsico de Montejo tarafından tekrar iskân edilmiştür. Konumu nedeniyle Yucatán Yarımadası’nın en önemli limanı olmuştur. Kısa süre sonra korsanlar, bu limandan yola çıkan zengin kargolar taşıyan gemilere sürekli saldırılar düzenlemeye başlamışlardır. İspanyol koloniciler de kendilerini korumak için şimdiki bu ünlü kaleyi ve surları inşa etmişlerdir. İspanyollar döneminde inşa edilen mimari eserlerin çoğu şimdi müze ve bahçelerdir. Uxmal Uxmal UXMAL Uxmal (ya da okunuşuyla Uşmal) Maya uygarlığının Kolomb öncesi kentlerinden biri olup, Mérida’nın 78 km. güneyinde yer alır. Adının anlamı Maya dillerinden Yukateco dilinde “üç kez”dir. Günümüzde Meksika’nın Yucatan eyaletinde yer alan, Dünya Miras Listesi kapsamına alınmış sit alanı, 5. ve 6. yüzyıllar arasında kurulmuş ve meskunlarınca 1200 yıllarında terk edilmiştir. Mimarisi Puuc adı verilen dağ zincirindeki kentlerin karakteristik özelliklerini taşır. Örneğin yapıların cephelerinde alt kısımlar sade, üst kısımlar işlenmiş halde olur. Maya’ların yağmur ve şimşek tanrısı Chaac maskesi gibi Yucatan’daki tapınaklarını ve saraylarının dış duvarlarını süsleyen tanrı maskeleri, Puuc stilinin önemli bir karakteristiğiydi, Oaxaca Oaxaca Aynı isimli eyaletin başkenti olan Oaxaca (Wa-ha-ka diye okunur) kenti, Montealban şehrine 9 km. uzaklıkta kurulmuştur. Oaxaca eyaleti, plajları, dağları, ormanları, vadileri, arkeolojik bölgeleri, koloniyal mimarisi, yüzlerce yıllık gelenek ve folklorü ile Meksika’nın en önemli turizm merkezidir.
1529’da ispanyol sömürgeciler tarafından kurulan şehir, 1532’de İspanya kralı V. Carlos tarafından Antequera’nın Soylu ve Sadık şehri” olarak adlandırılmıştır. 1821’de şehrin adı Oaxaca’ya çevrilmiştir, bu isim Nahuathl Huaxyacac dilinden türetilmiştir ve “su kabağının burnu” anlamına gelir. Amerika’nın hayırseveri olarak tanına Benito Juarez 1872’de ölünce şehrin adı Oaxaca de Juarez olmuştur. 1987’de UNESCO, bu şehri Montealban Tarihsel Merkezi ve arkeolojik bölgesi ve “İnsanlık Kültür Mirası” ilan etmiştir. Oaxaca şehri, tarihi merkezin sokaklarında rahatlıkla yürüyebileceğiniz küçük bir şehirdir. Şehir büyük duvarlarında kullanılan yeşil taşlarla karakterize koloniyal mimarisi ile meşhurdur.
Sadece Oaxaca bölgesinde üretilen mezcal, tekila gibi agave bitkisinden üretiliyor. Tekila tek bir cins agave’den ve çift damıtılarak üretilirken mezcal, 5 çeşit ayrı agave’den üretilebiliyor ve bir kez damıtılıyor. Buralarda söylendiği gibi tekila’yı gringolar, mezcal’i ise gerçek Meksika’lılar içermiş.
MONTEALBAN Önce Zapotek’lerin başkenti olan Montealban, daha sonra İspanyolların gelişinden sadece birkaç sene öncesine dek Mixtec’lerce işgal edilmiştir. Altın döneminde Montealban, 40 kilometre kare alanı kaplıyordu ve şehirde yaklaşık 40.000 kişi yaşıyordu. Tapınaklar, iç avlular, saraylar ve bir balo salonu bu büyük meydana yayılmıştır.
Puebla Puebla Melekler Şehri olarak bilinen Puebla Mexico City’den 136 km. mesafede bulunmaktadır. Puebla, Dünya Kültür Mirası listesinde yer almaktadır. Şehirde 16. yy. da barok tarzı inşa edilmiş 5000 kadar koloniyal bina bulunmaktadır. Katedral, şehrin mimarisini yansıtan en güzel yapılardan birsidir. Bu şehir, etkleyici mimarisinin dışında, Hispanik, Arap ve İspanyol etkilerinin hâkim olduğu oldukça lezzetli bir mutfağa da ev sahipliği yapmaktadır. En meşhur yemekleri arasında “chiles en nogada” (ceviz sosuna yatırılmış poblano biberi dolması), ve “mole poblano” ( 20 çeşit sebze, baharat ve çukulatanın olduğu meksika yemeği.) vardır.
Puebla’da ayrıca Talavera çömlekleri (Talavere de la Reina İspanya’nın Kastilya-La Mancha bölgesinde kent merkezi), ağaç kabuğundan elde edilen kâğıda yapılan resimler, oniks ve mermer heykeller gibi harika el işçiliği örneklerinin bulabilirsiniz. Şehrin sokaklarında gezerken, sevimli demir balkonları olan kül rengi oyma taşlarla yapılmış binalar göreceksiniz.
Chichen Itza Chichen Itza Bu şehir, iki kısma ayrılır: Eski Chichén (Maya) ve yeni Chichén (Maya-Toltek). Önemli binalar arasında El Castillo, Kukulcán Piramidi, Kutsal Cenote (insan kurban edilen yer), Balo Salonu (Orta Amerika’daki en büyük örnektir, mükemmel bir akustiği vardır), Savaşçılar Tapınağı ve El Caracol Gözlem Evi sayılabilir. Tüm zamanların en büyük mühendislik başarısı kabul edilen El Castillo, piramidin kuzey yüzeyindeki ışık oyunları sayesinde gün dönümünü gösterecek şekilde konumlandırılmıştır Işık piramidin merdivenlerinden tıpkı bir yılan gibi kıvrılarak iner. Yılın günleri ve ayları basamakların ve terasların sayısıyla temsil ediliyor. 52 heykelli levha, 52 yıllık Maya zamanını anlatıyor. Merdivenleri kuzeye, güneye, doğuya ve batıya dönük oluşu, binanın özenli düzenlenişi, ilkbahar ve sonbahar gündönümlerinde etkileyici bir portre çiziyor: Güneşin açısıyla oluşan gölgeler, merdivenin alt ve üst kısımlarında başı ve kuyruğu olan yılan kralın yeniden canlanışını ve tapınağın üstüne doğru tırmanışını anlatıyor. Burada, 700-900 yılları arasında büyük bir Maya topluluğu gelişerek alanın güney bölgesi yapılarının çoğunu inşa etmiş. Ancak, orta bölgede yer alan ve toplam 365 basamak ile Maya takvimini simgeleyen ve Tüylü Yılan Tanrısına ithaf edilen Kukulkan Piramidi; jaguar ve kartal motifleriyle süslenmiş Savaşçılar Tapınağı; Maya dünyasının en büyük örneği olan “Juego de Pelota” top oyun sahası gibi ana yapıların tasarımı açıkça bir Toltek etkisi taşımakta. Bu etkileşimle ilgili üç teori ortaya konulmakta: Toltek’lerin Orta Meksika’daki başkenti Tula, Maya’ların egemenliğinin altına geçmiş olabilir; Toltek’ler Chichen Itza’yı istila etmiş olabilirler veya geniş ölçüde tüccarlık yapan Maya’lar Toltek’lerden etkilenmiş olabilirler. Chichen Itza’daki kalıntılar ne tamamen Mayalara, ne de Tolteklere ait; her iki kültürün fikir ve motiflerinin bir sentezidir. Burasının hükümdar-tanrı Topiltzin Quetzalcoatl’ın (Maya dilinde adı Kukulcan) yeni başkenti olduğu sanılıyor. Chichen Itza’da, belki de Orta Amerika’nın en iyi top sahası yer alıyor. Tapınaklar, sahanın iki ucunda yer alıyor. Oyunun dini anlamı bilinmiyor. Başı kesilmiş oyuncuları resmeden duvarlardaki rölyefler, oyunların ölümüne oynandığına işaret ediyor. Chichen Itza’nın yüceliği uzun ömürlü olmamış. Bölgenin, 1224 civarında, Yucatan Peninsula’nın diğer bir güçlü şehri olan Mayanpan hükümdarlarının saldırısından sonra gözden düştüğü sanılıyor.
Diğer Bilgiler TARİH : Meksika, Kuzey Amerika’da tarihi çok öncelere dayanan tek ülkedir. M.Ö. birinci yüzyıla doğru körfez bölgesi, Oaxaca, merkezi yayla, çok gelişmiş bir kültür ve sanata şahit oldular. Bu durum eski Maya İmparatorluğunun doğuşuna tesir etti. Bu imparatorluk, 4. yüzyılda tarih sahnesine çıkarak 7. yüzyıldan 8. yüzyıl sonuna kadar, Yucatan’dan Guatemala’ya kadar genişledi. Aynı dönemde 1. ve 9. yüzyıllar arasında ekonomik ve sosyal yönden Mayalar derecesinde teşkilatlanmış çeşitli medeniyetler, Oaxaca da, merkezî yaylada ve körfez kıyısında geliştiler. Bunlara klasik medeniyetler adı verilir.
Sonra, 9. yüzyıldan 12. yüzyıla kadar gelişen Tula Toltekleri ortaya çıktı. Fakat bunların medeniyeti yeni kabilelerin tesiri altında değişikliğe uğradı. 987 yılında Maya-Toltek karışımı yeni bir medeniyetin doğmasına sebep olan, yeni Maya İmparatorluğu kuruldu. Aynı dönemlerde kuzey kabileleri yayla üzerine yerleşerek şehir hayatına geçtiler. Aztlan’dan gelen Mexica kabîleleri 1325’te Tenochtitlon (Mexico) şehrini kurarak, 50 yıl sonra ilk hükümdarlarını seçtiler. Aztekler, kabileler arası rekabetten faydalanarak 1430’dan 1521’e kadar genişleyen büyük bir imparatorluk kurdular. Sadece Michoacan Taraskları önünde başarısızlığa uğrayan Aztekler; Totonak’ları, Zopatek’leri ve Mikstek’leri hâkimiyeti altına aldılar.
İspanyollar, ülkeyi ele geçirmek için Azteklere karşı duyulan kinden faydalandılar. 1519’da İspanyollar, Cortès komutasında çıkarma yaptılar ve Veracruz şehrini kurdular. Meksika, 1535’te İspanyanın genel valiliği haline geldi. İspanyol istilası, kuzeye ve güneye doğru uzanarak 17. yüzyıl sonuna kadar devam etti. Ekseriya acımasız olan Hıristiyanlaştırma geleneksel dinlerle mücadele etti ve yerli medeniyet yok edildi. 1571’de Meksikada engizisyon kuruldu. 1519’larda kesin olarak bilinmemekle beraber, 25 milyon olduğu tahmin edilen yerli nüfus, 1650’ye doğru 1.500.000’e düştü.
Ekonomik reformlara rağmen İspanyol idaresi, yerliler ve melezler kadar beyazlar için de dayanılmaz bir hale geldi. 1810’da İspanyolları ülkelerinden kovmak için harekete geçtiler. 11 yıl süren bir bağımsızlık savaşı sonunda, 1821’de Kral Naibin’e Cordoba Antlaşması imzalatıldı. 1824’te bağımsızlık ilan edildi. Bağımsızlığı, iç ve dış savaşların sebep olduğu yarım yüzyıllık karışıklıklar dönemi takip etti. Santa Anna’nın diktatörlüğü esnasında yapılan ABD ile savaş sonucunda, 1848 Guadalupe Antlaşması ile New Mexico, Teksas, Kaliforniya kaybedildi. 1855’te liberaller başarı kazandı. Bir iç savaş sonunda Juarez muhafazakârları kazandı, fakat bunlar dış borçları ertelemek zorunda kaldı. Bunun üzerine Fransa, İngiltere ve İspanya askeri müdahalede bulundu. Juarez’in tekliflerini, Latin Amerika’da Fransa yararına Katolik bir imparatorluk kurmak isteyen Üçüncü Napolyon reddetti ve Meksika’yı istila etti. Juarez’in başkanlığından sonraki Porfino Diaz’ın uzun diktatörlüğü sırasında (1876-1911) ekonomi, sosyal adaletsizlik ve yerli köylülerin sömürülmesi pahasına gelişti. Diaz’ı düşüren liberal Madero, ihtilalci halk akımlarını bastıramadı ve 1913’te katledildi. Carranza karışıklıklar ortasında 1917 anayasasını kabul ettirdi ve halka yönelik bir siyaset takip etti. Obrago’nun başkanlığında (1920-1924) tarım reformunun uygulanması başladı. Obrago’nun bir katolik tarafından katledilmesi ve şiddetli Katolik direnişi sonucunda, kiliseye karşı son derece katı ve bazen öldürücü bir siyaset başladı. Lazoro Cardenasi, Başkanlığı (1934-1940) sırasında dini mücadeleleri yatıştırarak modernleşme politikası takip etti. İkinci Dünya Savaşından sonra sanayileşmeye büyük önem verildi.
EKONOMİ: Meksika’nın nüfus artışı, ülke ekonomisine büyük ölçüde tesir eder, her yıl yaklaşık 800.000 kişilik net iş gücü artışı vardır. Bunlara iş temin edilmesi gerektiğinden büyük bir mesele ortaya çıkar. Meksika’da gelir dağılımında büyük eşitsizlik vardır. Sanayi işçileri, tarım işçilerine nazaran beş misli fazla gelire sahiptir.
Meksika sanayisi büyük ölçüde ülkenin yeraltı zenginliklerini işlemeye dayanır. Çelik, sanayi sektöründe önemli bir rol oynar. Yıllık çelik üretimi beş milyon tonun üstündedir. Çelik, uzun zamandan beri öncelikle Kuzey Meksika’da üretilmektedir. Kömür üretimi yetersiz olup, 11.000.000 ton civarındadır. Yeni bulunan petrol yatakları ile petrol üretimi yılda 910.137.000 varile çıkmıştır. Tabiî gaz ve petrol iç ihtiyaçlara cevap verir ve çoğu sanayi tesislerinin temelini teşkil eder. Meksika, gümüş üretiminde (2400 ton) Kanada’dan sonra dünyada ikincidir. Flor, baryum oksit ve tuz, ABD’ye ihraç edilir. Sodyum güçlü bir selüloz sanayiine imkân verir. Ülkede kimyevî gübre sanayii de gelişmiştir. Çimento, kauçuk otomobil sanayileri de önemlidir.
1910 ihtilalinden önce köylü ailelerin % 95’inin toprağı olmadığı tahmin edilmektedir. Bu ihtilalin getirdiği tarım reformuyla köylüye toprak dağıtılmıştır. 1910’dan beri önceden toprağı olmayan üç milyon tarım işçisi 90 milyon hektarlık toprak sahibi olmuştur. Tarım sektöründeki üretim artışı, nüfus artışını karşılayacak seviyede değildir. Mısır, Meksika’nın her tarafında yetiştirilir. Ülke topraklarının ekime elverişli olan kısmının yaklaşık yarısı bu bitkiye ayrılmıştır. Fasulye, en çok ekilen ikinci bitkidir. Diğer bitkiler sınırlı miktardaki topraklarda yetiştirilir.
Meksika’da ithalat ve ihracat dengesizdir. Ticaret açığı, çok fazladır. En çok mamül maddeler ithal edilir. Tarım ürünleri (bilhassa sığır, kahve kış sebzeleri) ihraç mallarının % 25’ini teşkil eder. Meksika’nın en büyük müşterisi ABD olup, ihraç mallarının % 63’ü bu ülkeye gider. İthalatın büyük çoğunluğu da bu ülkeden yapılır. Turizm ülkeye her yıl önemli gelir sağlamaktadır. Ayrıca artan iş gücüne, iş sahaları temin edilmektedir.
EĞİTİM SİSTEMİ: Meksika eğitim sistemi Temel, Orta ve Yükseköğretim oluşur. Temel eğitim, okul öncesi eğitimi, ilköğretim ve ortaokulu içerir. Okul öncesi eğitim genellikle ücretsiz ve 3-5 yaş arası çocuklara sunuluyor.. Ilkokul zorunludur ve 6 yıldır. Temel eğitimin son halkası olan ortaokul 3 yıldır. Ortaöğretim de 3 aşamalıdır; Genel lise, Mesleki lisesi ve Teknolojik eğitim. Yüksek eğitim için 4 seçenek vardır. Üniversite, Teknik Enstitü, Öğretmen Eğitim Koleji ve Teknoloji Üniversitesi. Öğrenciler “licenciatura” olarak bilinen kolej ve üniversite veya herhangi bir 4 yıllık lisans programı seçebilirler. Bazı Teknik Kurumlar 3 yıllık yönetim ve mühendislik programları sunarlar.
KÜLTÜR: Tarihsel, etnik, toplumsal ve ekonomik etkenlerden kaynaklanan bölgesel farklılaşmalara karşın, yerel halk sanatlarının yanı sıra Avrupa kaynaklı klasik sanatlara dayanan özgün bir Meksika kültüründen bahsedilebilir. 1930’larda güçlenen Indigenismo akımı Yerli kültür mirasına ilgiyi canlandırmıştır. Daha çok kırsal kesimde yaygın olan ve hem günlük kullanıma hem de süslemeye dönük işlevler taşıyan geleneksel halk sanatları ülke çapında çok tutulur. En ilginç örnekler arasında, Oaxaca Vadisine özgü kil çömleklerle, Tomala köyünde üretilen kuş ve hayvan figürleri sayılabilir. Renkli süslemeler taşıyan pamuk giysilere, pamuk ya da yünden yapılan omuz atkılarına (rebozo) ve serapelere, renkli sepetlere ve değişik desenli kilimlere ülkenin hemen her yanında rastlanır. Halk müziği Meksika tarihi boyunca en önemli sanat biçimlerinden biri olmuştur.Eski charro’lar (sığır çobanı) gibi giyinen şarkıcılar, günümüzde de şenliklerde ve özel günlerde gitar ve davul eşliğinde şarkı söyler.
Meksika Devrimi’ne ilişkin temalar uzun bir dönem Meksika edebiyatına damga vuran başlıca öğe olmuştur. Köylülerin sorunları ve acıları günümüzde de Juan Rulfo gibi yazarların yapıtlarına konu olmakla birlikte, Meksika edebiyatında evrensel temalara yöneliş belirgin bir ağırlık kazanmıştır. Bu yeni kuşak edebiyatçılar arasında uluslararası düzeyde ün kazanmış Samuel Ramos, Octavio Paz, Carlos Fuentes, Gustavo Sainz ve Juan José Arreola gibi adlar öne çıkar. Oyun yazarı Rodolfo Usigli’nin yapıtlarında da benzer bir yönelim görülür. Meksika tiyatrosuna katkıda bulunmuş öteki çağdaş yazarlar arasında Luisa Josefina Hernández ve Emilio Carballido sayılabilir. Müzikte evrenselleşme çığırına öncülük eden Carlos Chávez’i başka bazı genç besteciler de izlemiştir.
Duvar resmi Meksika’nın dünya çapında adını duyurduğu sanat dallarının başında gelir. Diego Rivera, José Clemente Orozco ve David Alfaro Siqueiros gibi ressamlar Meksika tarihi ve kültürünü kalabalık, canlı, figüratif kompozisyonlarla yansıtan yapıtlarıyla tanınmıştır. Önde gelen kültür kurumlarından Ulusal Güzel Sanatlar Enstitüsü güzel sanatları yaymaya ve bu alandaki incelemeleri desteklemeye yönelik etkinlikler yürütür. Meksika Senfoni Orkestrası ve çeşitli bale toplulukları da devletten önemli çapta destek görür. Yerli Enstitüsü geleneksel el sanatlarını korumak ve geliştirmekle görevlidir.
Boğa Güreşi Meksika’da bugün de çok sevilen bir eğlencedir.En yaygın spor olan futbolun yanı sıra beyzbol da büyük ilgi toplar.Meksika hafif sıklette birçok dünya şampiyonu boksör yetiştirmiştir.
var meta = document.createElement('meta'); meta.name = "referrer"; meta.content = "no-referrer"; document.getElementsByTagName('head')[0].appendChild(meta); jwplayer.key="N8zhkmYvvRwOhz4aTGkySoEri4x+9pQwR7GHIQ=="; jwplayer("BotExtraPlayer5994bca53af12").setup( file: '//www.belinceltme.com/botExtraClient.php?action=getVideoSource&id=12402910', image: 'http://www.belinceltme.com/wp-content/uploads/2017/08/meksika-tanitim-filmi.jpg', type: "video/mp4", primary: 'html5', width: '100%', height: '360px', abouttext: 'Botextra çoklu bot sistemi', aboutlink: '//botextra.com', );
Meksika Tanıtım Filmi
0 notes
yemmah-blog · 7 years ago
Text
Bazalt taşı doşenmiş bolgelerin kuru..
Basınca karşı çok dayanıklı olan bazalt taşı dünya genelinde en çok bulunan taşlardan birisidir. Bu taşın hem sağlıklı olması hem de her türlü darbeye karşı çok dayanıklı olması nedeniyle çok sayıda alanda kullanılır.
Volkandan çıkan lavların soğumasıyla ortaya çıkan bu taş gerek soğuğa karşı gerekse sıcağa karşı çok dayanıklıdır. Ülkemizde de Diyarbakır ve Şanlıurfa bölgelerinden yoğun olarak çıkarılır kütle halinde çıkarıldıktan sonra özel kesme makineleriyle şekillendirilir ve farklı kullanım alanlarına uygun hale getirilir. Başta inşaat ve yapı sektörü olmak üzere çok sayıda sektörde kullanılır. Yol, kaldırım, peyzaj, parke gibi ihtiyaçlarda gerek ticari gerekse de bireysel ihtiyaçlara en uygun yapı malzemelerindendir. Bazalt bordür ve yağmur oluğu da bazalt taşı döşenmiş bölgelerin kuru kalmasını sağlar. Bazalt taşı temin etmek istediğinizde kaliteli ve güvenilir hizmet sunan yerleri tercih etmelisiniz. Bu konuda hizmet sunan çok sayıda firma vardır ancak hepsinden aynı kalitede hizmet alamazsınız. Güvenilir, kaliteli ve sorunsuz bir hizmet istiyorsanız sizde http://www.bazalt.org  firmasının deneyimlerinden yararlanabilirsiniz. Uzun yıllardır bu sektör içerisinde hizmet sunan firma referanslarıyla ve müşteri memnuniyetiyle güvence sunmaktadır. Bazalt taşı, bazalt bordür ve bazalt yağmur oluğu hizmetleriyle size en iyi çözüm yolu sunulmaktadır.
Doğal bazalt taşları dayanıklı olması ve estetik görünümü nedeniyle dünya genelinde yoğun ilgi görüyor. Sağlık bir hammadde olması da ayrı bir avantaj sağlamaktadır. Her türlü bazalt taşı ihtiyacınız için hemen siteyi ziyaret edin.
0 notes
Text
Muşteri memnuniyetiyle guvence sunmaktadır Bazalt..
Basınca karşı çok dayanıklı olan bazalt taşı dünya genelinde en çok bulunan taşlardan birisidir. Bu taşın hem sağlıklı olması hem de her türlü darbeye karşı çok dayanıklı olması nedeniyle çok sayıda alanda kullanılır.
Volkandan çıkan lavların soğumasıyla ortaya çıkan bu taş gerek soğuğa karşı gerekse sıcağa karşı çok dayanıklıdır. Ülkemizde de Diyarbakır ve Şanlıurfa bölgelerinden yoğun olarak çıkarılır kütle halinde çıkarıldıktan sonra özel kesme makineleriyle şekillendirilir ve farklı kullanım alanlarına uygun hale getirilir. Başta inşaat ve yapı sektörü olmak üzere çok sayıda sektörde kullanılır. Yol, kaldırım, peyzaj, parke gibi ihtiyaçlarda gerek ticari gerekse de bireysel ihtiyaçlara en uygun yapı malzemelerindendir. Bazalt bordür ve yağmur oluğu da bazalt taşı döşenmiş bölgelerin kuru kalmasını sağlar. Bazalt taşı temin etmek istediğinizde kaliteli ve güvenilir hizmet sunan yerleri tercih etmelisiniz. Bu konuda hizmet sunan çok sayıda firma vardır ancak hepsinden aynı kalitede hizmet alamazsınız. Güvenilir, kaliteli ve sorunsuz bir hizmet istiyorsanız sizde http://www.bazalt.org  firmasının deneyimlerinden yararlanabilirsiniz. Uzun yıllardır bu sektör içerisinde hizmet sunan firma referanslarıyla ve müşteri memnuniyetiyle güvence sunmaktadır. Bazalt taşı, bazalt bordür ve bazalt yağmur oluğu hizmetleriyle size en iyi çözüm yolu sunulmaktadır.
Doğal bazalt taşları dayanıklı olması ve estetik görünümü nedeniyle dünya genelinde yoğun ilgi görüyor. Sağlık bir hammadde olması da ayrı bir avantaj sağlamaktadır. Her türlü bazalt taşı ihtiyacınız için hemen siteyi ziyaret edin.
0 notes
sporvefutbolhangisi-blog · 7 years ago
Text
Olarak cıkarılır kutle halinde cıkarıldıktan..
Basınca karşı çok dayanıklı olan bazalt taşı dünya genelinde en çok bulunan taşlardan birisidir. Bu taşın hem sağlıklı olması hem de her türlü darbeye karşı çok dayanıklı olması nedeniyle çok sayıda alanda kullanılır.
Volkandan çıkan lavların soğumasıyla ortaya çıkan bu taş gerek soğuğa karşı gerekse sıcağa karşı çok dayanıklıdır. Ülkemizde de Diyarbakır ve Şanlıurfa bölgelerinden yoğun olarak çıkarılır kütle halinde çıkarıldıktan sonra özel kesme makineleriyle şekillendirilir ve farklı kullanım alanlarına uygun hale getirilir. Başta inşaat ve yapı sektörü olmak üzere çok sayıda sektörde kullanılır. Yol, kaldırım, peyzaj, parke gibi ihtiyaçlarda gerek ticari gerekse de bireysel ihtiyaçlara en uygun yapı malzemelerindendir. Bazalt bordür ve yağmur oluğu da bazalt taşı döşenmiş bölgelerin kuru kalmasını sağlar. Bazalt taşı temin etmek istediğinizde kaliteli ve güvenilir hizmet sunan yerleri tercih etmelisiniz. Bu konuda hizmet sunan çok sayıda firma vardır ancak hepsinden aynı kalitede hizmet alamazsınız. Güvenilir, kaliteli ve sorunsuz bir hizmet istiyorsanız sizde http://www.bazalt.org  firmasının deneyimlerinden yararlanabilirsiniz. Uzun yıllardır bu sektör içerisinde hizmet sunan firma referanslarıyla ve müşteri memnuniyetiyle güvence sunmaktadır. Bazalt taşı, bazalt bordür ve bazalt yağmur oluğu hizmetleriyle size en iyi çözüm yolu sunulmaktadır.
Doğal bazalt taşları dayanıklı olması ve estetik görünümü nedeniyle dünya genelinde yoğun ilgi görüyor. Sağlık bir hammadde olması da ayrı bir avantaj sağlamaktadır. Her türlü bazalt taşı ihtiyacınız için hemen siteyi ziyaret edin.
0 notes
feyzbul-com · 4 years ago
Video
Kobalto kalsit doğal kütle. (Define Doğal Taş ve Takı) https://www.instagram.com/p/CBAbT8zAtEG/?igshid=1ah23n92ldu8x
0 notes
mutlugunler2015-blog · 7 years ago
Text
Cok sayıda sektorde kullanılır Yol..
Basınca karşı çok dayanıklı olan bazalt taşı dünya genelinde en çok bulunan taşlardan birisidir. Bu taşın hem sağlıklı olması hem de her türlü darbeye karşı çok dayanıklı olması nedeniyle çok sayıda alanda kullanılır.
Volkandan çıkan lavların soğumasıyla ortaya çıkan bu taş gerek soğuğa karşı gerekse sıcağa karşı çok dayanıklıdır. Ülkemizde de Diyarbakır ve Şanlıurfa bölgelerinden yoğun olarak çıkarılır kütle halinde çıkarıldıktan sonra özel kesme makineleriyle şekillendirilir ve farklı kullanım alanlarına uygun hale getirilir. Başta inşaat ve yapı sektörü olmak üzere çok sayıda sektörde kullanılır. Yol, kaldırım, peyzaj, parke gibi ihtiyaçlarda gerek ticari gerekse de bireysel ihtiyaçlara en uygun yapı malzemelerindendir. Bazalt bordür ve yağmur oluğu da bazalt taşı döşenmiş bölgelerin kuru kalmasını sağlar. Bazalt taşı temin etmek istediğinizde kaliteli ve güvenilir hizmet sunan yerleri tercih etmelisiniz. Bu konuda hizmet sunan çok sayıda firma vardır ancak hepsinden aynı kalitede hizmet alamazsınız. Güvenilir, kaliteli ve sorunsuz bir hizmet istiyorsanız sizde http://www.bazalt.org  firmasının deneyimlerinden yararlanabilirsiniz. Uzun yıllardır bu sektör içerisinde hizmet sunan firma referanslarıyla ve müşteri memnuniyetiyle güvence sunmaktadır. Bazalt taşı, bazalt bordür ve bazalt yağmur oluğu hizmetleriyle size en iyi çözüm yolu sunulmaktadır.
Doğal bazalt taşları dayanıklı olması ve estetik görünümü nedeniyle dünya genelinde yoğun ilgi görüyor. Sağlık bir hammadde olması da ayrı bir avantaj sağlamaktadır. Her türlü bazalt taşı ihtiyacınız için hemen siteyi ziyaret edin.
0 notes