#dilerim kanıyor
Explore tagged Tumblr posts
Text
Erkek çocukları acayip varlıklar. 7.sınıfta ders anlatıyorum bir çocuk burnu kan içinde sınıfa geldi "Ne oldu?" dedim "Geç kaldığım için özür dilerim hocam." diyor baya mahçup bir şekilde "Hayır burnuna ne oldu?" diyince gayet doğal "Hı arkadaşım kafa attı onun da kafası kanıyor." dedi. Derse geç kaldığına burnunun kanamasından daha çok üzülmüştü. Öyle de ders dinledi yavrum 😂
7 notes
·
View notes
Text
Oyun Kartları | Gül ve Kayıp Çocuk (4)
Hiiro: Hayır, ben öyle bir şey demedim...!
Eichi: "Ah, biliyorum. Bu yüzden yanlış anlaşılmaları düzeltmeye çalışıyorum."
Hiiro: ...Şimdi ne yapacağım?
Eichi: "İnanılmaz, hiç lafı uzatmadın. Olayı çabuk anladın. Benim işim de kolaylaştı♪"
Eichi: "Gayet basit. Eğer kötü bir izlenim bıraktıysan, bunu bir şekilde telafi etmelisin. Onların senin hakkında düşüncelerini değiştirmelisin."
Eichi: "Buradaki yetkililer çabuk kızarlar. ALKALOID'in sadece SS'e kadar sıkı çalışmaya devam etmesi gerekecek."
Hiiro: Yani izlenimimizi düzeltmek için çalışmaya devam mı edeceğiz?
Eichi: "İdoller olarak hırslı şekilde çalışın. Hedefler kurun ve gerçekleştirmenin yollarını arayın."
Eichi: "Tekrar ve tekrar, yıldızlar gibi parlayın. Kimsenin sizden hoşnut olamayacağı kadar."
Hiiro: O mesajın tanıdık geldiğini biliyordum. Geçen yaz da bana aynısını demiştin, değil mi, Tenshouin?
Eichi: "Demiş miyim? Yani, geçen yazdan beri aynı kişiyim nasıl olsa."
Eichi: "—Her neyse. Artık ne yapman gerektiğini anlamışsındır diye düşünüyorum."
Hiiro: (Şimdi dediklerini ajanstaki konuşmamızdan daha iyi anladım... sanırım.)
Hiiro: (İşime yarar bir ipucu bu. Tenshouin-senpai, bizden istediği şeyi açıkça ve dürüstçe söyledi.)
Hiiro: (Yani gelecek hakkında yaptığım yorumlar yanlış anlaşılmış, hem dün hem de az önce dediklerim.)
Hiiro: (Herhalde yetkililerin üzerinde bıraktığım izlenimi bir şekilde düzeltirsem, hedefime ulaşmış olurum.)
Hiiro: (İdol olarak büyük hedeflerim olmalı ve kendi başıma ilerleyebilmeliyim. Yaptığım planları gerçekleştirmeliyim. Yani...)
Hiiro: Düşündüklerimi kelimelere dökebileceğimi sanmıyorum, ama dediklerini katılıyorum, Tenshouin.
Hiiro: Benden değerimi ortaya koymamı istiyorsun, değil mi?
Hiiro: Geçen yaz bize verilen görevi yerine getirdik, ve hâlâ işe yaradığımızı kanıtlamak için parlamanın başka bir yolunu bulmalıyız.
Eichi: "Güzel♪ Etkilendim doğrusu. Geçen yazın başında bu konulara bu kadar hâkim değildin."
Eichi: "Rakiplerini yenmekten daha fazla hedefin olmalı. Yoksa bu sektörün anlamı mı kalır?"
Eichi: "ALKALOID'i nasıl yöneteceğini görmeyi dört gözle bekliyorum, Hiiro♪"
────────────────────────────
Mayoi: Of... (Nefessiz kalmış)
Mayoi: Aah! Hiiro! Sonunda buldum seniii!
Hiiro: Mayoi-senpai?
Mayoi: Ödüm koptu! Bir anda kaybolup gittin!
Mayoi: Keşke seni o çitlerin arasına atlar atlamaz takip etseydim, ama etraftan insanlar geçiyordu...
Mayoi: O hâlde görünmek istemediğim için gitmelerini bekledim. Özür dileriiim....
Hiiro: Özür dilemene gerek yok. Benim suçumdu.
Mayoi: Ah, yanağında bir çizik var...
Hiiro: Hm?
Mayoi: Koşarken yanağın çitlere sürtmüş olmalı. Ufak bir kesik, ama yine de kanıyor. Canın yanıyor mu?
Hiiro: Hiç de bile. Hatta sen söylemeseydin fark etmezdim.
Hiiro: Belki de gül dikenlerine çarpmışımdır.
Mayoi: Olabilir... Eve dönünce dezenfekte edelim ki daha çabuk iyileşsin.
Hiiro: Evet. Teşekkürler.
Hiiro: Of, zavallının tekiyim. Hem düşünmeden hareket ettim, hem de kendimi yaraladım.
Mayoi: Neden bir anda çitlerin içine atladın ki?
Mayoi: Ayrıca geldiğimizden beri aklın başka yerde gibi... Seni rahatsız eden bir şey mi var?
Hiiro: Hayır, tuhaf bir ses duydum ve ilgimi çekti.
Hiiro: Ama tavşan falan değilmiş, sadece rüzgarın etrafta sürüklediği bir beyaz gül dalı çıktı.
Mayoi: Vay. O kadar büyük bir dalın rüzgarda sürüklendiğine inanamıyorum.
Mayoi: Hehe. Aslında...
Mayoi: Gerçekten beyaz bir tavşan bulsaydın, tıpkı Alice'in hikayesini yaşıyormuş gibi olurdun.
Hiiro: Onun macerası da beyaz bir tavşanı takip ederken deliğe atlamasıyla başlıyor, değil mi?
Hiiro: Ben şahsen elinde saati olan bir tavşan görseydim, şaşkınlıktan dikkatim dağılır ve izini kaybederdim.
Aira: İşte oradalar!
Tatsumi: Sonunda ikinizi bulabildik.
Aira: Endişelenmeye başlıyordum! Hiro bana Hold-hands'den cevap yazmadı, Mayo-san da bir süre sonra bana yazmayı bıraktı.
Aira: Bekle, aah! Yanağında çizik mi var senin?! İdolsün sen! Yüzünü yaralayamazsın!
Hiiro: Şey, aa, her şey için özür dilerim.
Tatsumi: Yaralanmak bizim için iyi değil, ama oldukça küçük bir çizik, eminim biraz makyajla üstünü kapatabiliriz.
Tatsumi: Mayoi senin bir anda kaybolduğunu söyleyince meraklanmıştım. İkinizi bulabildiğimize sevindim.
Mayoi: Ö-Özür dilerim. O an çok panik yaptım...
Hiiro: Aa, birsürü okunmamış mesajım var. Telefonla konuştuğum için farketmemişim.
Aira: Konuşma mı? Kiminle?
Hiiro: Tenshouin-senpai aradı.
Tatsumi: Eichi mi...?
Hiiro: Şey... Evet. Size söylemem gereken bir şey var, ama nereden başlasam bilmiyorum...
Aira & Mayoi: ?
Hiiro: Kötü haberlerim var.
Hiiro: ALKALOID'in başını büyük derde sokmuş olabilirim.
← Önceki bölüm ◆ Sonraki bölüm →
#ensemble stars#enstars#ensemble stars music#enstars music#hiiro amagi#eichi tenshouin#mayoi ayase#aira shiratori#tatsumi kazehaya
3 notes
·
View notes
Text
büyüyememişim. özür dilerim küçüğüm. seni duvar dibinde ağlamaktan alıkoyamadım. çekip çıkartamadım. karanlığına ışık olamadım. yatağının altındaki acımasız canavarlardan koruyamadığım gibi bakışlardan da kaçıramadım. hatırlıyor musun ? soru mu bendeki de. unutamadın değil mi? o iğrenç bakışları, baskıyı, soruları, yalanları. kurtaramıyorum seni. gücüm seni o odadan çıkartmaya yetmiyor. ileride çok iyi hissedeceğini ve büyüyünce geçeceğini düşünüyordun di mi? geçmedi. acını dindiremedim. iyileştiremedim. yaraları kapatamadım, sürekli dikişleri attı. kan kaybından ölmek üzeresin küçüğüm. acıdan boğulmak üzeresin. yalan söylemiyorum, biliyorsun. korkabilirsin, ağlayabilirsin. ben sana kötü bakmam. bana sarılabilirsin. küçüğüm. delik deşik olmuşsun, hayır. bedenin değil. ruhun. bak üzerimize, kırmızı. ruhun kanıyor küçüğüm. çabalama. durduramayacaksın. bakma öyle, gözlerindeki umudun karşılığı yok bende. arama. kabullen. elbet bu evrende bir yer vardır saklanabileceğin. seni kimsenin erişemeyeceği, renkli ışıkların ve uzanınca tutabileceğin yıldızların arasına götüreceğim. seni saf kalplere ve uzun saçlara emanet edeceğim. olur da tutunman gerekirse ipin olsun, umudun olsun diye yapacağım bunları. iyi uykular küçüğüm. beni değil en sevdiğin oyuncağını gör rüyanda. seni seviyorum. çok.
14 notes
·
View notes
Text
bazen neden nefes aldığımı bile bilmiyorum. canımı yakan çok şey var aslında, ne kadar söylesem o kadar çok kanıyor dilim. ben kanlar içindeyim anne, konuşamıyorum. yansımam da kanla kaplı bir yüz görüyorum, tenimin rengini dahi seçemez oldum. sahi neydi benim rengim? sen bana ne diyordun?
mavi'm.
ben senin mavi'n kalamadım anne, özür dilerim. içimde ki o çocuğu kirlettiğim için senden ne kadar özür dilesem de affetmeyeceksin biliyorum. ben de kendimi affetmiyorum. ama.. sen gittin.
sen beni bu kirli insanların içinde bir başıma bırakıp gittin.
beni odaya kapadığında, dövdüğünde, saatlerce ayakta beklettiğinde, günlerce uyutmadığında, sırf canımı yakmak için en çok acıyan yerlerime vurduğunda, her ağladığımda daha çok şiddet gördüğümde, bana seni benim öldürdüğümü söylediğinde bile beni yapayalnız bırakmış sana sığındım.
sen benden gittin anne, ben her seferinde sana gelmeye devam ediyorum. mavi oğlun olarak değil, siyahlara bürünmüş bir adam olarak.
küçükken, bir teyze büyüyünce geçip gidecek aslan oğlan diyordu bana. ben şu an 30 yaşındayım anne.
sen gittin, ama geçmiyorsun.
bu hayata terk edilmek için gelmiş bir p*ç gibiyim. adam bile hissetmiyorum, ben hiçbir şey hissetmiyorum.
önce seni, sonra çocukluğumu, şimdi de kendimi kaybettim. ben kayboldum papatya'm, siyah kelebeğimi bulamıyorum. o kadar karanlıktayım ki nerede olduğunu göremiyorum.
işin kötü yanı ne biliyor musun? ben o karanlıktan başka hiçbir yerde yapamıyorum. bana ulaşmak isteyenleri de o karanlığa çekiyorum, kendi karanlığımda boğuyorum. işin daha boktan tarafı ise, sonra beni anlamalarını istiyorum.
ben sevilmemeye o kadar alıştım ki, beni anlayana, sevecek olana bile güvenemiyorum. niye biliyor musun? çünkü gerçek beni kabul edecek kimse yok şu dünyada.
önemli değil, sorun yok.
ben yalnız doğdum, yalnız öldüm, yalnız yaşamaya devam ediyorum.
;
2 notes
·
View notes
Text
Şeyy. Afedersiniz çakmağınız var mı acaba ? Çok teşekkür ederim. Özür dilerim, size bir şey sorabilri miyim ?
Hayat neden bu kadar zalim ? İnsanlar neden bu kadar zalim ? Hayat neden bu kadar zor ve bu kadar güzel ve vazgeçilmez ? İnsanların birbirini anlamamak için bu büyük çabası neden? Karım bana çok kızıyor, ona istediği hayatı sunamadığım için. Çocuklarımda bana çok kızıyor onlara ayakkabı, bilgisayar, araba alamadığım için. Patronum alaycı bakışlarıyla beni izleyerek ne kadar işe yaramaz bir adam olduğunu hatırlatıyor oda bana çok kızıyor ona daha çok para kazandıramadığım için. Dostlarım, arkadaşlarım, akrabalarım beni adam yerine koymuyorlar onlarda bana kızıyor. Onların istediği gibi bir adam olmadığım için, onları yemek yemeğe götüremediğim için, onlara borç vermediğim için, onlara ayak bağı olduğum için, onlar gibi eğlenemediğim için. Devlet! Devlette bana kızıyor, onlara daha çok vergi veremediğim için, yanlış partiye oy verdiğim için. Biliyor musun? Her tarafım kanıyor, acılar içinde çürüyorum. Onların istediği gibi bir adam olmak istiyorum ama beceremiyorum. Dostlarıma, akrabalarıma, aileme, patronuma üzgünüm diyorum. Sizin istediğiniz gibi bir adam olamadığım için üzgünüm diyorum duymuyorlar ! Acılarımı, kederlerimi, sıkıntılarımı anlatıyorum dinlemiyorlar. Ben bana yardım edin diyorum kaçıyorlar. Gelin biraz konualım diyorum masadan gidiyorlar. Ölüyorum diyorum ne zaman öleceksin diyorlar. Lütfen söyler misin bana ; Bize ne oldu? Eskiden böyle değildi. Şimdi ne oldu? Neden insanların artık birtakım duygulara ve düşüncelere prim verecek zamanı yok? Neden bu kadar hızlı koşuyorlar? Neden bir an bile durup hayatı, insanı, evreni düşünmüyorlar? Ben acılarımı, sıkıntılarımı, kederlerimi onlara anlatırken neden dinlemiyorlar? Benim bütün bu düşlerim, arzularım, hayata karşı imdat çığlığım onlara gerçekçi gelmiyor? Samimi gelmiyor? Neden söyle bana neden ! Ne olur bana yardım et, yardım et bana, lütfen... Neden beni bu halimle kabul edip aralarına almıyorlar? Neden beni sevmeleri için onların ilgisi çekip onlarla konuşmak zorundayım? Neden egom olmak zorunda? Neden onların arasında bencil olmak zorundayım? Neden var olmak için rekabet etmek zorundayım ? Lütfen bana yardım et. Lütfen bana hayatta yaşamanın sırrını söyle. Bak biliyorsan eğer bana o yolu göster lütfen. Çünkü ben artık yalnız yaşamak istemiyorum. Bana hayatta yaşabilmek için güç ver. Ben artık hayatta yaşamayı becermiyorum lütfen bana yardım et lütfen. Özür dilerim, özür dilerim. Beni bağışlayın kendi derdimle sizi üzdüm, özür dilerim, özür dilerim..
4 notes
·
View notes
Text
Senden şikayetçi olmadım hiç. (Risale 1)
Sensizliği saklıyorum bu yara olmadı hiç Sen dışında asla başka birinin olmadım hiç Güneşi görmedim hiç, şikayetçi değilim ama Henüz yaralarımı saramadın hiç Seninle gezmedik hiç, kokunu almadım hiç Gözümde parlaklığı, sevinci görmedin hiç Ne ben, ne sen göz göze gelmedik hiç Üzülme şikayetçi değilim hiç Sabaha senle alarmım, geceye senle uykum Bir gündüz ellerini tutmayı bilmedim hiç Aynı kaldırımda yürüyüp aynı tozu yutmadık hiç Üzülme şikayetçi değilim hiç Adam gibi bir çiçek vermedim hiç Yanaklarının soğuk yerini ellerimle ısıtmadım Gözyaşın olmadım hiç, özür ne bilmedim hiç Özledim, bağışla, şikayet değil bu hiç Özür dilerim sonbahar değilim diye solmadım hiç Aslında neredeyim, neredesin de sormadım hiç Gelemedim be bir bulut olmadım hiç Boşver, bir umut doğmadı hiç Ve sen de diyar diyar gez beni bul sanki diyor Denemedim mi sandın gülüm bir bitmek bilmedi yol Günbatımı, bu gurbet içime sinmedi yoo Bu hasret bu yara çok kanıyor Aynı şehrin aynı rüzgarını tatmadık hiç Bizi aynı şehrin ani yağmurları ıslatmadı Bir sabah kahvaltısı, ellerin ellerim üstünde Kahveni yudumlarken dudaklarıma bakmadın hiç İlginç Başını sağ omzumun üst kısmına yaslamadın hiç Ben de gerip göğsümü erkeklik taslamadım hiç Ne olur çık gel başımı başka birine yaslamadım Üzülme, şikayetçi değilim hiç Kaderim gülmedi hiç, seninle donmadık hiç Sırtına atıp montumu falıma bakmadın hiç Sahi, umudun bitti mi? benim ki hayır İlginç, senden şikayetçi değilim hiç Sarılmak nasıl bişey? özlemek kadar zor mu? İçime attım acımı her gece hayra yordum Yakından bakmak peki gurbet gibi zor mu? Belli etmesen de o gece benden fazla ağlıyordun Son bu, çünkü sensizliği sevmedim hiç Zor bu, acını acını kaldıramıyor vücudum ve Son bu, sana yemin olsun beklemediğin bir ara çıkıp gelecem Kader, başka bir son bul Bu yüzden ölmedim hiç, ümidim kesilmedi Kalbime ok gibi saplanan gurbet tek bir gün eksilmedi Bu yüzden açıklarda yüzüyorum ya, bu yüzden eksiğim ve Bu yüzden sessiz gemim Seninle sarılmadık, çok şükür, satılık duygularla Başka birine, başka bahara satılmadık Kokunu bilmesem de ellerini tanımasam da Hayalin, gözlerin ve bir çay anı masamda Seninle yıldızlara bakmadım hiç, gökyüzün olmadım hiç Bir umut yazdım seni Şişenin koyup dibine mektubu yolladım, yolladım da Sanırım sahiline vurmadı hiç Acımdan uyumadım hiç Birazcık açım da boşver, seninle doymadık hiç Zaten yanında olamadım hiç Ama üzülme senden şikayetçi olmadım hiç Ne bir gün üzdün beni, ne bir gün kırdın Ne kızgınım bugün sana, ne de kırgın Ne bir gün üzdün beni, ne bir gün kırdın Ne kızgınım bugün sana, ne de kırgın İlginç
Taladro- Sevmek zor sevmesen olmaz
7 notes
·
View notes
Text
Karım, karım bana çok kızıyor ona istediği gibi bir hayat sunamadığım için, istediği bir adam olamadığım için. Çocuklarım, çocuklarım da bana çok kızıyor onlara bilgisayar, elbise, ayakkabı, araba alamadığım için. Patronum, patronum sürekli alaycı bakışlarla beni izleyerek ne kadar işe yaramaz bir adam olduğumu, günün her saatinde bana hatırlatıyor o da bana çok kızıyor çünkü ona çok para kazandıramadığım için. Dostlarım, arkadaşlarım, akrabalarım beni adam yerine bile koymuyorlar onlar da bana kızıyor. Onların istediği gibi bir adam olmadığım için, onları yemeğe götürmediğim için, onlara borç veremedi��im için, onlara ayak bağı olduğum için, onların eğlenlediği gibi eğlenemediğim için. Devlet, devlette bana kızıyor daha çok vergi veremediğim için, arada bir n'oluyor diye sorduğum için, yanlış partiye oy verdiğim için. Biliyor musun? Her tarafım kanıyor. Acılar içindeyim. Çürüyorum. Onların istediği gibi bir adam olmak istiyorum ama beceremiyorum. Dostlarıma, akrabalarıma, patronuma, karıma, çocuklarıma 'üzgünüm' diyorum. 'Sizin istediğiniz gibi bir adam olamadığım için özür dilerim diyorum' duymuyorlar. Acılarımı, kederlerimi, sıkıntılarımı anlatıyorum dinlemiyorlar. Ben... Ben 'BANA YARDIM EDİN' diyorum. Kaçıyorlar. 'Gelin biraz konuşalım' diyorum. Masayı terk ediyorlar. 'ÖLÜYORUM BEN' diyorum. 'Ne zaman öleceksin?' diye soruyorlar. Lütfen bana söyler misin? Ne oldu? Bize ne oldu? Eskiden böyle değildi. Şimdi ne oldu? Neden insanların bir takım duygulara düşüncelere prim verecek zamanları yok? Neden bu kadar hızla koşuyorlar? Neden bir an bile olsa durup hayatın, insanın, evrenin anlamı üzerine düşünmüyorlar? Ben acılarımı, sıkıntılarımı, kederlerimi onlara anlatırken neden beni dinlemiyorlar? Benim bütün bu düşlerim, arzularım, hayata dair imdat çığlığım onlara neden sahte geliyor, sahici gelmiyor, samimi gelmiyor? Neden? Neden? Neden söyle bana neden. Neden? Nolur bana yardım et. Yardım et bana. Lütfen, lütfen. Neden beni bu halimle kabul edip aralarına almıyorlar? Neden beni sevmeleri için sürekli inanmadığım halde onların ilgisini çekip onlarla konuşmak zorundayım? Neden egom olmak zorunda? Neden onların arasında bencil olmak durumundayım? Neden var olabilmek için rekabet etmek zorundayım? Ha? Lütfen. Lütfen bana yardım et. Bana hayatta yaşamanın sırrını söyle. Bak biliyorsan eğer bana o yolu göster lütfen çünkü ben artık yalnız yaşamak istemiyorum. Bana hayatta yaşayabilmem için lütfen. Neden ben hayatta yaşamayı beceremiyorum? Lütfen bana yardım et lütfen...
Özür dilerim. Ben özür dilerim. Beni bağışlayın. Kendi derdimle sizi üzdüm. Özür dilerim. Özür dilerim. Özür dilerim...
0 notes
Text
Ruhum fazla alıngan benim. Orda yarası olan kanıyor, aynı kesiğin üstüne defalarca bıçak sallanıyor ruhum da bundan dolayı inciniyor işte. Ruhuma üzülüyorum çünkü onu alıp yerden yere savuruyorlar ve ben tüm bu olanlara karşı elim kolum bağlı gibi hissediyorum. Özür dilerim...
0 notes
Text
Bi süredir yazasım var. Sanırım yeterli kafa güzelliğine ulaşamadım. Ve bunları yazarken söylemek isterim ki hangi “ki”/ “de” ayrı yazılır gibi dil bilgisi kuralları da sikimde degil. Belki dilbilgisi (dil bilgisi) bundan bambaşka sekilde yazılıyor. Sikimde degil'siniz. Çünkü sikimde olan seyler beni sikiyor.
Merhaba ben herkesten hallice bi kadın. Tasvir: Sol tarafım mezarlık ve küvöz arasında arafta, karşımda koca koca binalar, sağım arkasına çöküp ''tutunduğum'' kapım, arkam odam. Elevasyonum kendimi öldürmem için yeterli yükseklikte -11 katlı bir bina- , ve ben sanırım biraz sinirliyim. İnsanlar hep aynı kafada, siktir et hep aynı terane olur öyle vesaire.
Her şey öyle kopuk ilerledi ki çağrışımlarla bağlayabileceğim. Acaba bir gün son dinlediğim şarkı hangisi olacak. Ya da son sözüm. Frank Sinatra gibi ''Aklımı kaybediyorum!'' mu? Bethooven gibi ''Komedi bitti.'' mi? Ya da Peyami Safa gibi? ''İşte bu fena.'' . Üzülüyorum şu siktiğimin hayatından bile bir gün giderken ağzımda ki son kelimelerin küfür dolu olacağını bildiğim için. İnsanlar emperyalizme karşı gelerek kurşuna dizilip son sözlerini ederken, amacı uğrunda can verirken, -tahminen- son sözlerimi bir dört duvarın arasında hep yarım kalmışlıklarla sarfedeceğim.
Hayat bir garip yahu!? Ağzıma bal çalmayı çok seviyor, beni sevdiğinden değil de benimle oynama isteğinden. Hep bir umut ve hevesle atılıyorum. Ölesiye, doyasıya, tamamıyla kapılıyorum. Bir bakmışım duraksamışım, hayat duraklatmış. E be a*ın*k*d*ğumun hayatı madem duraksatacaksın niye beni bu şevkle kaldırıyorsun. Zaten yorgunum, zaten bitmişim ne diye umut denen zehiri kanımda dolaştırıyosun. Yetmedi mi bu ip üzerinde ki cambazlığım? Düşeceğim diye her an kolluyorsun.
Kafam da minimalist bir hayat kurdum, içerisinde huzur, aşk, bolca gülüş, bolca şarkı, bolca şiir, bolca şehir, bir kaçta ülke var. Kalan son bir parça yaşam tutkumla buna tutundum. Tutundum da bu nâmı'na çok küfürler ettiğim hayat onu bile silikleştirip, tozlaştırdı. Sisli zihnim, parçalı bulutlu bi durum.
Korkularım var, korktuklarım. Heveslerimin karşılıksız kalacağından, kursağımda kalacağından. Ne kadar 'Olsun be!' mottom devam etse de, içimden olmasın ya, olmasın amk, aynı kalsın, aynı olsun her şey zaman yıllatmasın diyor. Ama hayat işte, akıp gidiyor avuçlarımızdan. Akıp gidiyor yanıbaşımdan. Ütopyam da iyilik ve kötülük karmaşası içerisinde yeni bir kişilik bürünüyor. Bilinmezlik. '?'.
'?'
İyi ne ki? Ya da kötü? Ya da ikisinin bir karmaşası. Sisteme baş kaldırmak. Konfor alanından çıkmak/veya çıkmayı reddetmek. Stabilleşen her an da 'dur bir dakika ya bu ne?' demek. Bağrışlara cevap vermek/vermemek. Kim koymuş bu siktiğimin iyilik kötülük çizgisini. Gerçi tam olarak 18 satır önce bahsettiğim gibi, hayat çizgisinde cambazlık yapan bir hokkabaz ne zaman sitem etmiş. Ayaklarımız kanıyor, bacaklarımız titriyor, -dengesiz de bir insanım-devam edebildiğim kadar gidiyorum yolun sonuna.
He bir de HOKKABAAZZ GİBİYİM HOKKABAZ, ÇINGIRAKLI YILAN GİBİYİM! ŞU HAYATA BAK! bazı şeylerin izahını sikeyim, mizahı çok güzel.
Bendeniz herkesten hallice bir kadın, İyi -haha!- geceler dilerim.
0 notes
Text
Biraz yoruldum ama kollarının arasına alsan hiçbir şeyim kalmaz.
#ak?am olur karanl??a kal?rs?n#ac? ?eken kad?n#a?lamak#a?lam?yorum#bu kalp seni unutur mu#iyi ve g?zel kad?nlar hep a?lar#mutluluk#sarilmak#argo#cute quotes#aşığım#akşam oldu hüzünlendim ben yine#acılar#aşık olmak#sarılmak#sevda#sinir#seviyorum#dilerim kanıyor#duygusalaşk#dağınık#gülüşünden öpmek#geceyedair#mutluyum ama birazdan ge?er#gecenin şarkısı#gülen gözler#iyi ve güzel kadınlar hep ağlar#hayalhanem#her şeyim
101 notes
·
View notes
Text
Birbirimizi kırmanın maharetine değil de, gönül almanın zarafetine ihtiyacımız var
Varsın zarifligimizi zayıflıktan sansınlar.
Mutlu Huzurlu haftasonu dilerim Tumbir Ailem 🌾🌺🌾🌺🌾🌺🌾🌺
İnsanın vücudunda
"Can"diye bir organ var.
Kimse bu organın nerde olduğunu tam olarak bilmiyor.
Ve, insani sevdiği üzdüğünde, en çok orası acıyor ve orası kanıyor.
Bel ki de bu yüzden, İnsan en çok sevdiğine "Can". diyor!💔
"Güzel işlerde var dünyada
Hatır gözetmek, vefa duymak, Gönül onarmak gibi."🥀💐🥀💐🥀
181 notes
·
View notes
Text
özür dilerim. size bir şey sorabilir miyim ? - hayat neden bu kadar zalim. insanlar.. insanlar neden bu kadar zalim. yaşamak neden bu kadar zor ve bu kadar güzel, ve vazgeçilmez. peki insanların birbirlerini anlamamak için bu büyük çabası neden. karım, karım bana çok kızıyor. ona istediği gibi bir hayat sunamadığım için. istediği gibi bir adam olamadığım için. çocuklarımda bana kızıyor. onlara elbise , bilgisayar , ayakkabı alamadığım için. patronum sürekli alaycı bakışlarla beni izleyerek ne kadar işe yaramaz bir adam oldugumu bana hatırlatıyor. o da bana cok kızıyor. çünkü ona çok para kazandıramadığım için. dostlarım arkadaşlarım akrabalarım beni adam yerine koymuyorlar. onlar da bana kızıyor, onların istediği gibi bir adam olmadığım için. onları yemege goturmedigim icin, onlara borç vermedigim icin, onlara ayak bagı olmadıgım icin. devlet, devlette bana kızıyor. daha cok vergi veremediğim için. arada bir ne oluyor diye sordugum icin. yanlış partiye oy verdiğim için. biliyor musun her tarafım kanıyor, acılar içindeyim. çürüyorum. onların istediği gibi bir adam olmak istiyorum, ama beceremiyorum. dostlarıma, akrabalarıma, patronuma, karıma, cocuklarıma üzgünüm diyorum, sizin istediğiniz gibi bir adam olamadığım için üzgünüm diyorum duymuyorlar. dertlerimi anlatıyorum dinlemiyorlar. ben, ben. bana yardım edin diyorum kacıyorlar, gelin biraz konusalım diyorum masayı terkediyorlar. ölüyorum ben diyorum ne zaman ölüceksin diye soruyorlar. lütfen bana söyler misiniz ne oldu ? bize ne oldu ? eskiden böyle değildi şimdi ne oldu ? neden insanların artık bir takım duygulara ve düşüncelere prim verecek zamanı yok. neden bu kadar hızla koşuyorlar. neden bir an bile olup insanın evrenin anlamı üzerine düşünmüyorlar. ben acılarımı sıkıntılarımı kederlerimi onlara anlatırken neden beni dinlemiyorlar. benim bu düşlerim, arzularım, hayata dair bu imdat çığlığım neden onlara samimi gelmiyor. neden, neden.. neden söyle bana ? ne olur bana yardım et. yardım et bana.. lütfen.. lütfen.. neden beni bu halimle kabul edip aralarına almıyorlar. neden beni sevmeleri için sürekli inanmadığım halde onların ilgisini çekip onlarla konuşmak zorunda...
114 notes
·
View notes
Text
Özür dilerim, size bir şey sorabilir miyim? Hayat neden bu kadar zalim? İnsanlar, insanlar neden bu kadar zalim? Yaşamak neden bu kadar zor ve bu kadar güzel ve vazgeçilmez? Peki insanların birbirlerini anlamamak için bu büyük çabası neden? Karım, karım bana çok kızıyor ona istediği gibi bir hayat sunamadığım için. İstediği gibi bir adam olamadığım için. Çocuklarım, çocuklarım da bana çok kızıyor. Onlara bilgisayar, elbise, ayakkabı, araba alamadığım için. Patronum, patronum sürekli alaycı bakışlarla beni izleyerek 'ne kadar işe yaramaz bir adam olduğumu' günün her saatinde bana hatırlatıyor. O da bana çık kızıyor çünkü ona çok para kazandıramadığım için. Dostlarım, arkadaşlarım, akrabalarım beni adam yerine bile koymuyorlar. Onlar da bana kızıyor. Onların istediği bir adam olamadığım için. Onları yemeğe götürmediğim için, onlara borç veremediğim için, onlara ayak bağı olduğum için, onların eğlendiği gibi eğlenemediğim için. Devlet, devlet de bana kızıyor. Daha çok vergi veremediğim için. Arada bi 'noluyo' diye sorduğum için. Yanlış partiye oy verdiğim için. Biliyor musun her tarafım kanıyor. Acılar içindeyim, çürüyorum. Onların istediği gibi bir adam olmak istiyorum ama beceremiyorum.
64 notes
·
View notes
Text
"Papatyalar.. saf, beyaz ve narin..Çok güzeller değil mi? Ben çok severim papatyaları. Kokusu, duruşu, güzelliği farklı bir havası var değil mi papatya? Ah sen de papatyasın.. seni övmüş gibi de oldum ahah.." diyerek koparmaya başladı papatyaları, koparışını sessizce izledim. O kopardıkça papatyaların kokusu yayıldı. Sanki kan kokusu gibi, boynunu da bükmüştü koparır koparmaz. Daha sonra güllerin olduğu tarafa gitti..
Aaa güller, şunların rengine bak ne kadar güzel, ah bayılırım güllere çok güzel görünüyor! dedi ve toplamak için elini hızlıca güle uzattı.. Ahh elim! elime battı çok acıyor, kanıyor.. Papatya bana yardım et! Sadece kalakaldım.. gül yerinden kopmuş ama asla boynunu bükmemişti, kopunca kokmaya da başlamamıştı. Onu koparan kişiyi kanatmıştı, kendini korumuştu..
Kendi kendime; "papatyalar insanı mutlu ediyor, ölürken bile koku yayarak iyi hissettiriyor. Kendini korumuyor, hemen boynunu büküyor ve teslim oluyor. Kimsenin canını acıtmıyor ama hep yeniliyor aynı benim gibi ne acınası" dedim
Sonra elindeki papatyalara baktım. Usulca elime alıp "hadi gidelim artık" dedim. Başını sallayarak beni onayladı. Yol boyu elimde kanayarak kokmaya devam eden papatyaları sevdim ve "özür dilerim" diyerek sahibine geri verdim.
28 notes
·
View notes
Text
"özür dilerim size bir şey sorabilir miyim? hayat neden bu kadar zalim? insanlar, insanlar ne kadar zalim? yaşamak neden bu kadar zor ve bu kadar güzel ve vazgeçilmez? karım. karım bana çok kızıyor. ona istediği gibi bir hayat sunamadığım için. istediği gibi bir adam olamadığım için. çocuklarım, çocuklarım da bana çok kızıyor. onlara bilgisayar, elbise, ayakkabı, araba alamadığım için. patronum. patronum sürekli alaycı bakışlarla, beni izleyerek ne kadar işe yaramaz bir adam olduğumu günün her saatinde bana hatırlatıyor. o da bana çok kızıyor çünkü ona çok para kazandıramadığım için. dostlarım, arkadaşlarım, akrabalarım... beni adam yerine bile koymuyorlar. onlar da bana kızıyor. onların istediği gibi bir adam olmadığım için. onları yemeğe götürmediğim için, onlara borç veremediğim için, onlara ayak bağı olduğum için, onların eğlendiği gibi eğlenemediğim için... devlet, devlet de bana kızıyor... daha çok vergi veremediğim için. arada bir ne oluyor diye sorduğum için? yanlış partiye oy verdiğim için. biliyor musun? her tarafım kanıyor acılar içindeyim çürüyorum... onların istediği gibi bir adam olmak istiyorum ama beceremiyorum. dostlarıma, akrabalarıma, patronuma, karıma, çocuklarıma üzgünüm diyorum. sizin istediğiniz gibi bir adam olamadığım için özür dilerim diyorum. duymuyorlar. acılarımı, kederlerimi, sıkıntılarımı anlatıyorum dinlemiyorlar... ben, ben bana yardım edin diyorum, kaçıyorlar! gelin biraz konuşalım diyorum masayı terk ediyorlar. ölüyorum ben diyorum. ne zaman öleceksin diye soruyorlar. lütfen bana söyler misin? ne oldu, bize ne oldu? eskiden böyle değildi. şimdi ne oldu? neden insanların artık birtakım duygulara ve düşüncelere prim verecek zamanları yok? neden bu kadar hızla koşuyorlar? neden bir an bile olsa durup hayatın, insanın, evrenin anlamı üzerine düşünmüyorlar? ben acılarımı, sıkıntılarımı, kederlerimi anlatırken neden beni dinlemiyorlar? benim bütün bu düşlerim, arzularım hayata dair imdat çığlığım onlara neden sahte geliyor? sahici gelmiyor, samimi gelmiyor... neden neden neden! söyle bana neden! neden egom olmak zorunda? neden onların arasında bencil olmak durumundayım? neden var olabilmek için rekabet etmek zorundayım? lütfen bana yardım et. lütfen bana hayatta yaşamanın sırrını söyle."
6 notes
·
View notes
Text
Sevgilim ben seni, küçük bir kız çocuğunun her şeyden habersiz gülümsemesi gibi sevdim. Ben seni, radyoda çalan öylesine bir şarkıda anlam bulurken sevdim. Ben seni, kırıklarımla sevdim sevgilim. Ben seni, en masum halimde sevdim.
Sana "Fernweh" demiştim hatırlar mısın bilmem. "Anlamı ne çok merak ettim." demiştin merakla. Merak etmen hoşuma gittiği için söylememiştim. Sevgilim, hiç gitmediğim bir yere hasret duymak gibiydi seni sevmek. Seni sevmek bir ömüre bedeldi.
Seni, sana anlatmıştım hatırlıyor musun sevgilim? Biraz üzülmüş, biraz sinirlenmiştin. "Aptal kız nasıl görmüyor o kadar uğraşmana rağmen" demiştin. Ekrana buruk bir gülümsemeyle bakmıştım. Aptal değildin ki sevgilim, sadece gözlerin görmüyordu beni. Bilmiyorum belki biraz önemsiz ve gereksizdim senin için. Ama görmeni çok isterdim beni. Ben seni, sana göstermeyi bile becerememişken senden bunu istemek çok bencilce biliyorum. Özür dilerim.
Sevgilim gittiğin günü de hatırlıyor musun? "Kötü bir dönemdeyim" demiştin, 43 gün boyunca yazmamıştın bana. Her gün cevap verirsin diye iyi geceler ve günaydın mesajlarımı hatırlıyorum sevgilim. Oysa görmen bile yeterdi benim için. O zamanlar beni en çok üzen ise sadece bana karşı kötü hissettiğini göstermendi. Görüyordum sevgilim, çevrene karşı hep mutluydun. Gülüyordun, kahkaha atıyordun. Bunun beni üzdüğünü söylemem senin için mutluydum ama beni kendinden uzaklaştırmak için kurduğun satırlar beni çok kırdı sonradan.
Şimdi ise kaldırım kenarında boynu bükük bir çiçek gibiyim. Canım çok kırık, toparlamaya çalıştıkça ellerim kanıyor sevgilim. Çok yoruldum sevgilim, gözyaşlarıyla dolu bir şiir sayfası gibiyim şimdilerde. Çok şey yazmak isterdim buraya ama bazen satırlar tükenir, şarkılar biter, şiirler ağlar.
Ama sen ağlama.
21 notes
·
View notes