Tumgik
#daimi yerli
seslimeram · 1 year
Text
Tükenmiş Umutların Meseli
Tumblr media
Umudun tükendiği yerde ol hayatın karanlık bir sis perdesinin ardına rehineliği kesinleşir. Tümden, doğrudan, eksiksiz kılınan bir cendere içerisinde mutlak olarak var edilmiş olan tahakküm ve tehdit döngüsünde umut perişan edilmektedir behemehal. Baş efendi, onun yancısı baş faşist, beraberlerindeki zümrelerin kurumsallaştırdığı yenilendiği bildirilen ol devlet, yeni yüzyıl metaforu ve bütünüyle o karanlığı mihmandarı olagelen bir yapımı tam ve eksiksiz ihtiva eder. Her hamle biyopolitik bir tahakküm nesnelliğini bildirir. Bir biçimde demokrasi tahayyül olunanın ötesindeki bir linç erimi ile bertaraf olunurken tüm o cerahatin yaşatıldığı bir zemin bina olunur. Cerahat güncellenirken hayatın belirgin bir cendereye rehineliğinin yol haritası da meydana çıkar. Yenilenen ülke tiradı zikredilirken hayatın berhava olunması gayretine devam olunandır. Her hamle, eylem, yönelim buna içkindir, bununla ilintildir. Umudun perişanlığın da ötesinde bir mahva taşınması gailesinin var ettiği eşik her zaman aşina olunan devletin yurttaşına bakışını da özetler. O tekil hattın üstünde karanlığın hegemonyası güncelleniyor. Eylem, karar, zulme dönüşen her hamle ile ümit bu karanlık hegemonyaya rehin ediliyor. Duraksamadan var edilmiş her eylemle bu tahayyül gerçekliğimiz kılınıyor.
Yeni yüzyılı karşıladığı, cumhuriyetinin yüzüncü yıl eşiğinden geçtiğini bildirirken bir ülke, sınırının içini de dışını da bir örnek kılınan bir cerahatle sınamasının meselesidir iş bu satırlar boyunca aktarmaya, defaatle yinelemeye çalıştığımız. Ümidin harap viran bir meseleye dönüştürüldüğü zeminde hakkaniyet çoktan bir kenara atılırken nelerdir mesela bunlar diye sual edecek olacaktır. Bir zamanların değil kurulduğu günden bu yana ülkenin asli sorunlarından birisi olagelen, yüzleşmekten imtina edildikçe açıktaki yaraların daimi bir biçimde kanamaya devam ettiği Ermeni meselinden bahis açılabilir.
Yüz sekiz yıldır ne ileri, ne geriye gidebilmiş olagelen bir akıl tutulması içerisinde önce onlar başlattıların ötesine geçmeyen, sınırımız içerisinde gül gibi yaşıyorlardı, isyan etmeseydiler ile marazi uydurmaların refakatinde süre giden hengame içinde unutturulan insani kırım misal ümit meselinin nasıl boşa düştüğünü de deklare eder. Uzun uzadıya Ermeni yazmaya artık hiç lüzum kalmadan, birkaç sosyal medya ortamında zaten yerli yerine oturmamış olagelen o nefret / bir dolu hınç / kin kusa duran tahayyüllerle birlikte ümidin nasıl berhava edildiği meselini az çok anlayabilirsiniz. Daha yeni Artsakh, Nagorno Karabağ’ın yok edilmesini, tehcirin orta yerinde çıkagelen izlenim görünümlü yaftalamalar, Türkiye sınırlarından tam bir istekle savunulan tahayyüllerle tehcir / soykırım / yok etme arzusunun (onca inkar edip durulanın) nasıl gururla savunulduğu bütün meseli de açıklayacaktır, kendiliğinden, az çok okuma / yazması olana.
Ötesine geçelim, Rum’un ki aralıksız Adalar meselinden tutun da, Kıbrıs’taki tıpkı alenen yaftalanıp yok edilmiş olan o Artsakh halkının bir benzeri yaşama gayretinin karşı karşıya getirip durduğu iki devletin arada sırada var ettiği yıkıcılık dolu güncellik misal yüz yıllık olagelen akımın her nasıl ümidi tecrit ettiğini de gösterir. 6-7 Eylül 1955’ten, 20 Dolar 20 Kilogramlık yükle birlikte tehcir edilmeye kadar aralıksız cumhuriyet rejimi için hedefin ta kendisi kılınan bir başka halkın tezahürü, var ettiği / bildirdikleri de mi bir şeyleri artık anlatmaz. Öylesine laf olsun diye değil doğrudan idrak edilemeyecek kadar afaki bir kinin bilendiği, yeniden imal edildiği zeminde ötekisine karşıtlığı her anlamda yönlendirerek, dur durak nedir bilmeden yaşanması imkansız bir sahneyi imal edip, bir zahmet şuradan öteye gider misiniz halleriyle, alttan üste, sağlı sollu bir girdapla tahakküme esaretle var edilmiş hınç alma çabalarıyla Rum’un da memlekette kelaynak sürüsü kadar kalmasından da misal bir ümit kırımı okunabilir. Kimi sevmiştir ki sahiden bu ülke, toprak parçasını tam olarak yönettiğini zanneden zevat, baş amirler, memurlar, şu ve bu titrin ardından esip gürleyenler. Sahiden soruyor musunuz?
Umudun bir biçimde bambaşka bir şekilde o karanlığın sis perdesi ardına rehin edildiği Kürd sorununa ne denebilir peki? Bu toprak parçasında yaşamaları rastlantısal kılınmış o Hristiyanların ötesinde bir de buralı sayılan, gel gelelim her defasında haklarından biraz daha, biraz daha denilerek törpülenen, eksik kılınan o Kürd halkının yaşadıkları mesela biraz da olsa bir şeyleri aksettirir mi? Sınırlandırmalar, hak gasplarının yanında tacizler ve tehcirler, bir dolu yıkım, aralıksız şiddetle birlikte var edilmiş ayrımcılığın ortasında kalakalan bir halkın durumu da mı bir şeyleri aksettirmez. Kırk küsur yıllık bir yapının varlığını öne sürüp, duraksamak nedir bilmeden şiddeti besleyip büyüten kendileri olmasına rağmen inatla ötekileştirici, yaftalayıcı, hakir gören ve sonlandırmaktan gayrı hiçbir amacı var etmeyen benimsemeyen Türklük ile hangi sorun ne zaman çözülebilir ki sahiden? Yıldırı / terörü imal edip, aşağı yukarı bir asırdır birbirinden beter eylemlerle ol yarayı kanatmayı sürdüren, bununla birlikte biz etle tırnak gibiyiz bahsini zikredebilen bir yapımın sunacağı şeyde umut söz konusu edilebilir mi? Bitmiyor, tükenmiyor dediğimiz o nefretin sınırlarında hayata hiç ama hiçbir kimselere sahiden ihtimal var mıdır, düşünür müydünüz?
Mezopotamya Ajansından Emrullah Acar’ın haberini aktaralım: “Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırılarla savaş suçu işlediğini belirten Berîtan Sarya, “Egemen devletlerin ajandasında da Özerk Yönetimi güçten düşürmek ve kendilerine bağımlı hale getirmek var" dedi.
İçişleri Bakanlığı yerleşkesinde yer alan Emniyet Genel Müdürlüğü’ne dönük 1 Ekim'de gerçekleştirilen saldırının ardından Kuzey ve Doğu Suriye’yi hedef alan Türkiye’nin saldırıları devam ediyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın konuya dair 4 Ekim’de yaptığı açıklama sonrası başlayan saldırılarda fabrika, hastane, okul, baraj, su, elektrik ve petrol istasyonu ile rafinesi gibi birçok tesis, üst ve altyapı dahil en az 110 bölge insansız hava araçları ve savaş uçaklarıyla bombalandı. Saldırılar sonucunda ise 2 milyon insan, hastanesiz, susuz, elektriksiz ve doğalgazsız kaldı. Rojava’ya dönük 4 gündür aralıksız süren saldırıların yanı sıra Mexmur Mülteci Kampı'nda bulunan bir camiinin dün bombalanması sonucu da bir anne ve 2 çocuğu yaralandı. Gazeteci Berîtan Sarya, yakından takip ettiği gelişmeleri değerlendirdi.
‘Savaş Suçu İşleniyor’
Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırıların uzun yıllardır sürdüğünü belirten Sarya, Ankara saldırısının artan saldırılara “bahane” yapıldığını söyledi. Saldırıyı gerçekleştirenlerin Kuzey ve Doğu Suriye’den geldiği iddiasının Demokratik Suriye Güçleri (QSD) ve HPG tarafından yalanlandığının altını çizen Sarya, “Bizler biliyoruz ki bu eylem olmasaydı da Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırı planları vardı. Zaten saldırılar oluyordu. Ancak şimdi daha kapsamlı yürüyor” dedi. Saldırılarla sivil yaşam alanlarının hedef alındığına dikkat çeken Sarya, doğrudan altyapının hedef alınmasının savaş suçu olduğunu söyledi.
Saldırılarla Amaçlanan Ne?
Saldırıların asıl amacının “Kürt soykırımını tamamlamak” olduğunu belirten Sarya, şöyle devam etti: “Kürtleri katliamdan geçirmek yine Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni tasfiye etmek istiyorlar. Serêkaniyê ve GreSpi işgal harekatlarından sonra toplarla, zaman zaman lokal kara saldırılarıyla, SİHA ve savaş uçaklarıyla bölgeyi sürekli hedef alsa da yeni bir işgal harekatı geliştiremedi. Gücüne güvense ve konjonktürel olarak bir fırsat görse bunu da yapacak. Gerçekten Kuzey ve Doğu Suriye petrolleri Erdoğan’a dert oldu. Bu bölgeyi işgal edip petrolleri de sömürmek istedi, istiyor. 2019 yılında Birleşmiş Milletler’in (BM) Genel Kurulu’na petrol ve işgal haritasıyla çıkmıştı. 2020’de bizzat kendisi Putin’den Kuzey ve Doğu Suriye’deki petrollerin QSD kontrolünden çıkarılıp birlikte kullanmayı teklif ettiğini söylemişti. Bu hedefinde başarılı olmadı. Mevcut saldırılarda petrol tesislerinin nasıl hedef alındığını görüyoruz. Özerk yönetim ve QSD’ye dönük bir kara propaganda yürüten Şam yönetimi ve Rusya’nın da bu konsepte direk payları var. Ancak Türkiye’nin petrol istasyonu ve kuyularıyla, tahıl ambarlarını hedef alması sadece Kuzey ve Doğu Suriye’yi değil tüm Suriye’yi etkileyecek. Çünkü Şam alanlarına da petrol ve tahıl gitmeyecek.”
Uluslararası Güçlerin Rolü
Saldırılara karşı uluslararası kamuoyunun sessizliğine tepki gösteren Sarya, yaşanan insanlık suçlarına karşı gerekli mekanizmaların işletilmediğini söyledi. Saldırılara ABD, Rusya ve uluslararası koalisyon güçlerinin de ortak olduğunu belirten Sarya, “Onay veriyorlar. ABD, Rusya, Şam hükümeti, uluslararası koalisyon güçleri, saldırıların gerçekleştiği yerlerde ama sessizliğe bürünmüş durumdalar. Türkiye’ye ait insansız bir hava aracı düşürüldü ancak yapılan açıklamada kendilerini korumaya dönük bir uygulama olduğu belirtildi. Hakan Fidan 3’üncü taraflarla ilgili bir açıklaması vardı. Düşürülen insansız hava aracı buna bir cevap olabilir. Ancak kesinlikle bölge halkını korumaya dönük bir müdahale değil. Çünkü 4 gündür onlarca SİHA saldırısı yapıldı, yapılıyor. ABD ve Rus üstlerinin çevresinde yer alan sivil yerleşim yerleri hedef alınıyor. Buna karşı bir tepki, açıklama yok. Sadece kendilerini aklamaya dönük açıklamalar yapıyorlar” dedi.
‘9 Ekim Komplosu İle Bağlantılı’
Saldırıların PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük 9 Ekim 1998 tarihinde başlatılan uluslararası komplonun 26’ncı yılına girdiği günlere denk getirilmesine dikkat çeken Sarya, “Şuan bölge çapında 3’üncü Dünya Savaşı’nın final aşamaları yürütülüyor. Her gücün kendi ajandası, çıkarları var. Savaşın ikinci aşaması Sayın Öcalan’a dönük komployla başladı. Bir İmralı işkence sistemi oluşturuldu. Sayın Öcalan bu sisteme karşı 25 yıldır büyük bir mücadele veriyor. 31 aydır hiçbir haber alınamıyor. Kürt soykırım planları bu tecritle bağlantılı olarak tavan yapmış durumda. Bugün yapılan saldırılar da komplo ile bağlantılı. Türkiye tarihinde soykırımlar var. Ermeni soykırımından tutalım Süryani ve Rumların soykırımdan geçirilmesi biliniyor. Yüzyıldır Kürt soykırımını tamamlamak istiyorlar ama tamamlayamıyorlar. Karşılarından bir direniş geleneği var. Sayın Öcalan üzerinden tecridin ağırlaştırılması, medya savunma alanlarına yapılan işgal saldırıları, Kuzey ve Doğu Suriye’de yeni yaşamı hedef alan saldırılarla Kürt soykırımını tamamlamak istiyorlar” ifadelerini kullandı.
'Halkın Direnme Kararlılığı Var’
Bölge halklarının saldırılara karşı alanlara çıkarak tepkisini dile getirdiğini belirten Sarya, “Arabı, Kürdü, Türkmeni, Ermenisi, Asurisi, Çerkezi ile tüm halklar alanlarda saldırıları ve komployu protesto ediyor ve direniş kararlılığını ifade ediyor. Ki sıfırdan Rojava devrimini başlatan bu halk, ağır saldırılar altında yaşam ve siyasi sistemini örgütlemiş, kadın özgürlüğünü sistemleştirmiştir. Kadın özgürlük paradigması Rojava’da yaşamsallaştı. Bunu ağır saldırılar, ambargo ve kuşatmalara karşı direnerek yapmıştır. Bu günde bunu yapma gücü ve kararlılığına sahiptir. İnsanlar hiçbir şeyleri yokken canlarını ortaya koyarak, direndiler ve pes etmediler. Bugün saldırılar Rojava’ya ekonomik olarak büyük zarar verdi ama halk yine teslim olmayacak. Rojava halkının direnme kararlılığı var” diye belirtti.
Saldırılara karşı askeri bir direniş de olduğuna dikkati çeken Sarya, “Rojava güçleri saldırılara meşru savunma temelinde cevap veriyorlar” dedi.
‘Kobane Ruhu İle Mücadele’
Bir diğer amacın DAİŞ’i canlandırmak olduğuna işaret eden Sarya, “Türkiye’nin kendisi DAİŞ zaten. Kobanê direnişinde 6-8 Ekim serhildanının çok etkisi var. Şimdi aynı ruhla Rojava’yı savunmak gerekiyor. Tecride karşı mücadele etmek gerekiyor. Türkiye’nin ajandası soykırım, Özerk Yönetimi yıkmaktır. Egemen devletlerin ajandasından Özerk Yönetimi güçten düşürmek ve kendilerine bağımlı hale getirmek vardır. Bu noktada Kobanê ruhu ile mücadele herkesin sahip çıkması gerekiyor. Kürtlerin dostu olan herkesin Kuzey ve Doğu Suriye ile dayanışması gerekir. Bu dayanışma her alanda sürdürülmeli. Ekonomik olarak Rojava ile dayanışmak için kampanyalar düzenlenebilir” diye belirtti.”
Bütünüyle var edilmiş olanın gerçekliği zaten bir dolu cümleden daha hakkaniyetli bir hal ve istemle olanı biteni aksettiriyor. Beritan Sarya’nın aksettirdiği detaylarda saklanmış ol hakkaniyet bir biçimde Kürd halkının, tüm öteki addedilenlerle beraberce kurduğu imece yaşam isteminin de kökten yerle yeksan edilmesi gayretine dikkattir. Türkiye’nin attığı her adımda bir kere daha hayattaki var olma ihtimallerini sıfırlama çabasını görmek söz konusudur. Onca zamandır ulaşılamamış olagelen cerahatli işgal / sürekli taarruz ve sindirme hamlesinin kaçıncı evresidir misal Rojava’da var edilenler. Geçici denilip halen toprakların işgal altında tutulduğu Kuzey Suriye’nin kalanında cihatçılarla el ele kol kola gezinen bir ülke yönetiminin, verebileceği tek bir iyi gün bahsi var mıdır, kalmış mıdır tüm o Mezopotamya halklarına, sahiden! Pazartesi günü yapılan saldırı sırasında, siviller yaralanır. “Türk savaş uçakları Dirbesiye'nin Bişeri köyünü bombaladı. Tarlada çalışan 5 işçi yaralandı. Uçaklar ayrıca Amude ile Dirbesiye arasındaki Hamdun köyünü de bombaladı.” Bütünüyle birbiriyle içkin / doğrudan yok etme isteminin sunduğu eşiğin ol korkunçluğu karşısında sesiniz çıkıyor mu?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: In The Northeast Syrian Kurdish City Of Qamishli – Rodi SAID – Reuters via Council On Foreign Relations
2 notes · View notes
snshawon · 8 days
Text
1win — Azərbaycanda populyar qumar platformasıdır və oyunçulara pul ilə oyun oynamağa unikal imkanlar təqdim edir. Burada siz müxtəlif oyunlarda, o cümlədən slotlar, masa oyunları və idman tədbirləri üzrə 24/7 mərc edərək həyəcanı yaşaya bilərsiniz. Hər kəs öz hazırlıq səviyyəsindən asılı olmayaraq, öz üçün maraqlı bir şey tapa bilər.
1win-in əsas üstünlüklərindən biri güzgülərdir ki, bu da platformaya davamlı girişi təmin edir. Bu, yerli məhdudiyyətlər şəraitində xüsusilə vacibdir, çünki güzgülər bloklamaları aşmağa imkan verir və sevdiyiniz oyunlardan zövq almağa davam etməyə imkan tanıyır. Bundan əlavə, 1win yeni və daimi oyunçular üçün sərfəli bonuslar təklif edir ki, bu da oyunu daha cəlbedici və mənfəətli edir.
Mobil qumar oyunları üçün mükəmməl olan 1win mobil tətbiqini də sınamağı unutmayın. Tətbiq vasitəsilə, istənilən vaxt və istənilən yerdə mərclər edə və hesabınızı idarə edə biləcəksiniz. Bonuslar, aksiyalar və yeni oyunlar haqqında bütün məlumatları öyrənmək üçün saytımıza daxil olun: #1win #1_win #1vin #1_vin https://1-win-cazino.com/1win-aviator.html
0 notes
fgbfdbh · 8 days
Text
1win — Azərbaycanda populyar qumar platformasıdır və oyunçulara pul ilə oyun oynamağa unikal imkanlar təqdim edir. Burada siz müxtəlif oyunlarda, o cümlədən slotlar, masa oyunları və idman tədbirləri üzrə 24/7 mərc edərək həyəcanı yaşaya bilərsiniz. Hər kəs öz hazırlıq səviyyəsindən asılı olmayaraq, öz üçün maraqlı bir şey tapa bilər. 1win-in əsas üstünlüklərindən biri güzgülərdir ki, bu da platformaya davamlı girişi təmin edir. Bu, yerli məhdudiyyətlər şəraitində xüsusilə vacibdir, çünki güzgülər bloklamaları aşmağa imkan verir və sevdiyiniz oyunlardan zövq almağa davam etməyə imkan tanıyır. Bundan əlavə, 1win yeni və daimi oyunçular üçün sərfəli bonuslar təklif edir ki, bu da oyunu daha cəlbedici və mənfəətli edir. Mobil qumar oyunları üçün mükəmməl olan 1win mobil tətbiqini də sınamağı unutmayın. Tətbiq vasitəsilə, istənilən vaxt və istənilən yerdə mərclər edə və hesabınızı idarə edə biləcəksiniz. Bonuslar, aksiyalar və yeni oyunlar haqqında bütün məlumatları öyrənmək üçün saytımıza daxil olun: #1win #1_win #1vin #1_vin https://1-win-cazino.com/1win-aviator.html
0 notes
jhgveg · 7 months
Text
Pin-Up, slotlar, idman bahisləri, kart oyunları və bir çox digər əyləncələr daxil olmaqla müxtəlif qumar oyunları təklif edən populyar bir onlayn platformadır. Platforma aparıcı inkişaf etdiricilərin geniş çeşidli oyun məzmunu və yeni və Daimi oyunçular üçün cəlbedici bonuslar və promosyonlar ilə tanınır. Pin-Up-ın əsas xüsusiyyətlərindən biri, seçimlərinizə uyğun oyunların naviqasiyasını və tapılmasını asanlaşdıran istifadəçi interfeysidir. Bundan əlavə, platforma müxtəlif bölgələrdən olan oyunçular üçün rahatlıq təmin etmək üçün müxtəlif doldurma və geri çəkilmə üsullarına dəstək verir. Yerli qanunlara uyğun olaraq bəzi ölkələrdə qumar saytlarına girişin məhdudlaşdırıla biləcəyini vurğulamaq vacibdir. Bu hallarda platformalar tez – tez güzgülər təqdim edir-bunlar bloklamaları atlamağa və platforma xidmətlərindən istifadə etməyə davam etməyə imkan verən alternativ sayt ünvanlarıdır. Pin-Up kimi platformalarda oynamağa başlamazdan əvvəl həmişə istifadə qaydaları və şərtləri ilə tanış olmaq və ölkənizdə və ya bölgənizdə qumar oyunlarının qanuni olduğundan əmin olmaq tövsiyə olunur. Pın-Up platformasının oyunlarına və səhmlərinə giriş daxil olmaqla daha ətraflı məlumat üçün təklif etdiyiniz linki ziyarət edə bilərsiniz, ancaq ehtiyatlı olmağı və qumar oyunlarına məsuliyyətlə yanaşmağı unutmayın. İçəri girin və oynayın #pinup #pin_up #pinup_az #pinap #pin_up_az #pin_up_azerbaycan https://pin-up-oyunu.com/pin-up-az-promo-kodu/
0 notes
fulldreamlandnight · 7 months
Text
Pin-Up, slotlar, idman bahisləri, kart oyunları və bir çox digər əyləncələr daxil olmaqla müxtəlif qumar oyunları təklif edən populyar bir onlayn platformadır. Platforma aparıcı inkişaf etdiricilərin geniş çeşidli oyun məzmunu və yeni və Daimi oyunçular üçün cəlbedici bonuslar və promosyonlar ilə tanınır. Pin-Up-ın əsas xüsusiyyətlərindən biri, seçimlərinizə uyğun oyunların naviqasiyasını və tapılmasını asanlaşdıran istifadəçi interfeysidir. Bundan əlavə, platforma müxtəlif bölgələrdən olan oyunçular üçün rahatlıq təmin etmək üçün müxtəlif doldurma və geri çəkilmə üsullarına dəstək verir. Yerli qanunlara uyğun olaraq bəzi ölkələrdə qumar saytlarına girişin məhdudlaşdırıla biləcəyini vurğulamaq vacibdir. Bu hallarda platformalar tez – tez güzgülər təqdim edir-bunlar bloklamaları atlamağa və platforma xidmətlərindən istifadə etməyə davam etməyə imkan verən alternativ sayt ünvanlarıdır. Pin-Up kimi platformalarda oynamağa başlamazdan əvvəl həmişə istifadə qaydaları və şərtləri ilə tanış olmaq və ölkənizdə və ya bölgənizdə qumar oyunlarının qanuni olduğundan əmin olmaq tövsiyə olunur. Pın-Up platformasının oyunlarına və səhmlərinə giriş daxil olmaqla daha ətraflı məlumat üçün təklif etdiyiniz linki ziyarət edə bilərsiniz, ancaq ehtiyatlı olmağı və qumar oyunlarına məsuliyyətlə yanaşmağı unutmayın. İçəri girin və oynayın #pinup #pin_up #pinup_az #pinap #pin_up_az #pin_up_azerbaycan https://pin-up-oyunu.com/pin-up-az-promo-kodu/
0 notes
hena58 · 7 months
Text
Pin-Up, slotlar, idman bahisləri, kart oyunları və bir çox digər əyləncələr daxil olmaqla müxtəlif qumar oyunları təklif edən populyar bir onlayn platformadır. Platforma aparıcı inkişaf etdiricilərin geniş çeşidli oyun məzmunu və yeni və Daimi oyunçular üçün cəlbedici bonuslar və promosyonlar ilə tanınır. Pin-Up-ın əsas xüsusiyyətlərindən biri, seçimlərinizə uyğun oyunların naviqasiyasını və tapılmasını asanlaşdıran istifadəçi interfeysidir. Bundan əlavə, platforma müxtəlif bölgələrdən olan oyunçular üçün rahatlıq təmin etmək üçün müxtəlif doldurma və geri çəkilmə üsullarına dəstək verir. Yerli qanunlara uyğun olaraq bəzi ölkələrdə qumar saytlarına girişin məhdudlaşdırıla biləcəyini vurğulamaq vacibdir. Bu hallarda platformalar tez – tez güzgülər təqdim edir-bunlar bloklamaları atlamağa və platforma xidmətlərindən istifadə etməyə davam etməyə imkan verən alternativ sayt ünvanlarıdır. Pin-Up kimi platformalarda oynamağa başlamazdan əvvəl həmişə istifadə qaydaları və şərtləri ilə tanış olmaq və ölkənizdə və ya bölgənizdə qumar oyunlarının qanuni olduğundan əmin olmaq tövsiyə olunur. Pın-Up platformasının oyunlarına və səhmlərinə giriş daxil olmaqla daha ətraflı məlumat üçün təklif etdiyiniz linki ziyarət edə bilərsiniz, ancaq ehtiyatlı olmağı və qumar oyunlarına məsuliyyətlə yanaşmağı unutmayın. İçəri girin və oynayın #pinup #pin_up #pinup_az #pinap #pin_up_az #pin_up_azerbaycan https://pin-up-oyunu.com/pin-up-az-idman-bahislri/
0 notes
siriuschaostribe · 3 years
Text
Anarko-Komünizm
Başlarken, zan yaratmamak adına not düşmek farzdır… Burada konu edilen isim ve isimler etrafındaki anlatım gerçek değil, soyutlama kurguyla yazılan bir hikaye denemesidir. Ama gerçek yaşamda karşılığı olan bir hikayedir ve bu hikayeden yola çıkarak bir gerçeğe parmak basmayı amaçlamaktayız.
Saygı dilenilmez, saygın olunur!…
Aliminden kamil bir adam vardı, adına Mülayim derlerdi. Mülayim çok bilgili, tecrübeli, yetenekli ve birikimli biriydi. Devrimci bir sanatçı, edebiyatçı ve bilim insanıydı. Buna mukabil, son derece mütevazı ve alçak gönüllüydü. Saf ve temizlik manasında tarif edilen budala cinsindendi. Yaşamı ciddiye alıyordu ama bir parça gırgır-şamatayı seviyor, kendisiyle alay etmekten haz duyuyor gibiydi. Yerli-yersiz kedisini hasrediyordu. Belki bilerek yapıyordu bunu; belki bir kültür, belki bir bilincin oturması için… Kendisiyle alay etmesi ve kendisini hasretmesi belli ki korkusuzluğundan ileri geliyordu. Korkusuzdu çünkü, gizlisi-saklısı yoktu, kendisini çırılçıplak seriyordu alemin önüne ve olduğundan farklı görünme kaygısı da yoktu. Gizleyecek veya gizlediği bir şeyi olmadığı için korkacağı Bir şeyi de yoktu.
Mülayim’in bugünkü hali, geçmişinin üzerine kuruluydu. Dingin olan şimdisine karşın, dünü oldukça dalgalı, serüven doluydu. Doğrusu-yanlışıyla devrimin bir hamalıydı… Geçmişi bugününden çok daha kuvvetli ve bugünü geçmişinden çok daha ileriydi.. İşin özü Mülayim iyisinden bir insan portresiydi. Ne az, ne fazla… Yani, Mülayim insanın gösterebileceği becerilere sahip olmakla birlikte, insanın yapabileceği hatalara da sahipti. Kuşkusuz ki, Mülayim devrimci ve saygın bir insandı. Abartmasak da, en azından bir devrimci olduğunu teslim etmek haktır.
Bu Mülayim, ben de dahil, bir çok devrimciden siyasi yaftalara, hakaret ve damgalamalara maruz kalmış biriydi. Belki bir kısmını hak ediyordu. Ama fazlasını değil… Mülayim, bu suçlamalardan, duymadıklarına da duyduklarına da kısmen duyarsız kalıyordu. O, cevabını genel olarak ürün ve eserleriyle vermeyi yeğliyor gibiydi. Eh her söze yetişecek vakti de, takati de olamazdı. Çıkar yolu yazarak göstermekte bulmuştu. Çok yazdı, yazıyor… Suçlayanların bir kısmı onu anlama durumuna gelse de, bir kısmı kendisinin ona yüklediği role bağlı olarak umduğunu bulmadığı için suçlayıcılığını edebi zorlayan mertebelere çıkararak devam ediyor. Mülayim her zamanki sakinliğini koruyup olup-biteni ‘‘insan hata yapar, ben de hata yaparım‘‘ tadında ters tepki vermeden karşılamaya devam ediyor. Bazen, ağır haksızlıklara isyan etse de, yazarak konuşmanın ötesine inatla geçmiyor; ötesine gerek de duymuyor.
Öyle ya da böyle, Mülayim belli insanlar tarafından ekol alınıyor. Ekol denk değilse, ona özenen, ona benzemeye çalışan ya da onu taklit etmeye çalışan bir çok insan var dersek yerinde olur. İşin kötüsü, onu taklit etmek isteyenlerin, en azından bir kısmının, onun insan portresinden uzak ve kötü birer kopyacılar olduğunu söyleyebiliriz. Bunlar gösteriş meraklısı ve olduğundan farklı görünmeye çalışan tiplerdir. Kullanabilecekleri her şeyi bencil egoları için kullanan ve değerleri basamak etmekten sakınmayan vb. vs. özellikleriyle densiz olup, Mülayim’e hiç benzemeyen tipten portrelerdir. Bu portelerin adı, ben egosuyla özdeştir. Lakayt ve ciddiyetsizdirler. Arlanmazlıkları şu ki, bu özellikleriyle Mülayim’e benzemeye çalışmakta, onunla kendi aralarında bu özellikleriyle bir bağ kurmaya cüret etmektedirler.
Mülayim, entelektüellerin sınıf mücadelesinin belli gündemleri karşısında aldıkları somut tavrı eleştirdi. Kendi kendisine paha biçen gösterişçi, gösterişçi olduğu kadar ben egosuyla yüklü lakayt taklitçi söze girerek, ‘‘sevgili üstadım bizlere biraz haksızlık etmiyor musun?‘‘ diye sordu. Mülayim verecek yanıt bulamadı, içinden hadi oradan densiz diyerek geçiştirdi soruyu.
Mülayim, sözlerini edebiyat ve sanat üzerine sürdürdü. Yaşama dair bolca anlatımdan sonra, resimden, heykelden, romandan, şiirden söz etti… Bunlar üzerine geniş bakış açısını anlatarak, bu alanda devrimci hareketin zayıflıklarına işaret etti… Canlı kulağıyla dinleyip sünger gibi emen dinleyicilerden biri kafasında doğan çelişkiyi soruya dökmeye hazırlandı ki, yine o malum portre hızlı davranarak, ‘‘sevgili üstadım biz edebiyatçılara karşı biraz katı değil misin?‘‘ diyerek bir kez daha çoraptan çıktı. Mülayim ne diyeceğini bilemedi, bocaladı soru karşısında. Biraz durdu… Tabiatı değildi insanı incitmek, ama bir yanıt vermeyi de ihmal etmedi. ‘‘Edebiyatçılardan, devrimci hareketten söz ettim, senden değil!‘‘ diyerek anlayanın anlayacağı tarzdan hokkalı bir yanıt verdi. Bunun yeteceğini sandı… Ama ben egosu yüksek gösterişçi portre, işi arlanmazlığa vuran gırgırla, ‘‘tam da benden bahsediyorsun işte‘‘ diyerek sebep olduğu alaycı gülüşmelere ortak olmaktan geri durmadı.
Mülayim serinlik veren edasını bozmadı. Kibarca duymazdan geldi ve diğer dinleyicilere dönerek konuşmasını sürdürdü. Muhatap alınmadığını gören lakayt portre, ‘‘sevgili üstadım tartışmaktan kaçıyorsun‘‘ diyerek Mülayim’in sabrını zorladı. Milayim, ciddiyetsiz bu tiplere karşı sözün kifayetsiz olduğunu iyice anlamış olmalı ki, gülümseyerek karşılık verdi. Zira, bu gülümseme, ‘‘gülünecek durumdasın‘‘ demeye geliyordu… Fakat oturanların gülüşmelerinden rahatsız olmayan malum portre, Mülayim’in gülümsemesinden hiç rahatsız olmadı; bilakis Mülayim’in kendisine karşı ikrarda bulunduğunu söyleyerek egosuna cila atmayı ihmal etmedi.
Mülayim, istifini bozmadı, yine anlayanın anlayacağı dilden ama yine başka dinleyicilere dönük  olma kaydıyla hitabına devam etti… Uzunca anlatıp şu sözlerle sohbetini bitirdi:
‘‘Ciddi meseleler ciddi insanlarla konuşulur. Gayrı ciddi atmosfer ciddi meselelerin konuşulmasına fayda sağlamaz. Oysa, her şeyin bir yeri ve zamanı vardır. Kahvehanede olsaydık normal karşılardım. Kendisini merkeze koyan anlayış ya da kendisini her şeyin merkezinde gören kibir kimseyi yüceltmez, saygın kılmaz. Sizlere önerim, yaşamınızla saygın olmayı hak edin, hiçbir zaman hak etmediğiniz saygınlığı istemeyin ve kendi kendinize kıymet biçmeyin. Bırakın başkaları size saygı duysun, siz saygı dilenmeyin! Saygı dilenciliği zavallılıktır, devrimci insan için en utanılacak durumdur. Kimilerinin durumu maalesef böyledir…‘‘
Mülayim’in hoş bir serinlik veren daimi mizacı son sözleriyle birilerini buz odasına koyarak terbiye etmek için hayli hayli yeterliydi. Büyük bir sessizlik çöktü oturan kalabalığa. Kalabalık sessizliğe bürünürken, istisnasız olarak hepsinin gözleri soğuk terler döken o kim olduğunu ve nerede olduğunu seçemeyen kendine hayranın üzerindeydi… Ve bu kez mamur kalkamadı yerinden, olmayan saygınlığını Ben çantasına koyarak sıvıştı… Mülayim üzüldü; istemediği ama zorlandığı bir sonuçtu… ‘‘Hak etti‘‘ diyerek üzüntüsünü teselli etti.
Mülayim’in başına gelenlerin daha fazlası devrimcilerin başına gelmektedir…
Sohbet bitmesine bitmişti. Ama demokratik zeminde ve canlı-kanlı yüzleşmede mihenk tutturamayanların, kaçak döğüşe tenezzül edip kümelendiği  ve “at iziyle it izinin” birbirine karıştığı, sınırsız ve sahte burjuva özgürlükçü alan olan  kamuoyuna açık sanal minderde kendilerini tatmin etme ve mahcubiyetlerini telafi etme çabaları bitmedi.
Her türlü kirliliğe, provokasyon ve çirkefliğe vatan olan ilgili sanal alem, gerçek yaşamda dikiş tutturamayan ya da gerçek çabaya gelemeyen burjuva özgürlükçü sorumsuz öbeklerin buluşarak kullandıkları, diz boyu kirliliklerden rahatsız olmayıp bencilliklerine kurban olarak tamah ettikleri ve aynı zamanda karanlık güçlerin devrimci güçlere karşı puslu savaş yürüttükleri özel bir mecradır. Devrimcilerin bu mecrayı kullanması uygun değilken, her türden kirli ve gerici emellerle kullanılış biçimine karşı bilinçli bir tutum içinde olmaları şarttır. Devrimci geçindikleri halde, ucuz ve niteliksiz olan insanların anlamsız kinle karalama, öç alma ve bencil hırslarına yenik düşerek bu mecrayı umar bulması ise, tamamen yabancılaşma, çürüme ve yozlaşmalarının göstergesidir.
Mülayim’in hikayesindeki ilgili muhatap sadece bir örnektir. Ne yazık ki, muhatap dediğimiz bu tipten çok daha kaba, çok daha kötü tarzda ve tamamen manidar-niyetli olarak bu mecrayı kullananlar var. Yerini tayin edemeyen ve bilmeyenler oldukça fazla var. Kast ettiklerimizin çoğu devrimcilik adına bu mecrada boy göstermektedir. Fakat bunların zerre kadar saygınlığı yoktur. Tenezzül ettikleri yöntem, tercih ederek kendilerine uygun gördükleri ve kullandıkları bu mecranın muhtevası ne ise, orayı mücadele aracı olarak kullananların kalitesi de odur. Saygın olan her şey, ancak saygın araç ve yöntemlerle temsil edilebilir. Devrimci kaygı gerici araçlar üzerinden sürdürülemez. Demokratik kültür ve ahlak, hakkaniyetli mücadele biçimlerini kullanır, demokratik şartlarda dövüşür; muhatabına dönük teşhir, karalama, yıpratmada vb. vs. karşılık bulan cezalandırmanın tek taraflı yürütülmesi yargısız infazdır ve devrimci kişilik bunu reva görmez. ‘‘Her yol ”mubahtır‘‘ görüşünden beslenen ‘‘mücadele‘‘ tavrı ve tarzı kirli mücadeledir. Saygın olan ‘‘hasımla‘‘, özellikle ideolojik hasımla eşit-demokratik ve objektif şartlarda yürütülen mücadeledir. Bizleri var eden değerlere saldırmak ve onurlu, saygın olmayan yöntemlerle saldırmak kendimizi inkar eden çürüme halidir. Maalesef bencil hırsların esiri olup gerçeği unutan, gözlerini karartarak kendi değerlerine saldıran ve gerçek düşmanlarına ayırmadığı zaman veya etmediği, edemediği mücadeleyi kendinden olanlara karşı yürüten gereğinden fazla saldırıya tanık olmaktayız. Burjuvazinin kanlı pençesine el kaldırmakta cılız kalanların, devrimci dinamikleri kanatırcasına tırnaklayan  saldırgan öfkesi ironiktir.
Ne dediğin kadar, nerede durduğun da en az o kadar önemlidir. Yerini ve dediğini bilmeyenlerin gideceği yer de belirsiz ve bilinmezdir. Lakin devrimci yer ve mekan olmadığı kesindir. Doğru yöntem doğru yere, hatalı yöntem yanlış yere götürür… Mücadelemiz alenidir, yerimiz de… Bizlerle mücadele edenlerin mücadele yöntemi ve amaçlarına bağlı olarak gidecekleri yer devrimci değil, burjuva yaşamdır. Bu defalarca tecrübe edilmiş bir pratik, kanıtlanmış bir süreçtir… İddiada ne kadar devrimci laf edilirse edilsin, gerçek nedenler üzerinden gidilen sonuçlar, laftakine değil, devrimci gerçeğe gider. Bu gerçek sınıflar mücadelesinde durduğumuz yerle sabittir. Lakin, herkes gideceği yere gitmekte özgürdür. Batağa gitmek isteyen de, devrime gitmek isteyen de…
Birlik anlayışı sağlam olmayanların devrim iddiası boş bir safsatadır…    
Kimileri o yolla, kimileri bu yolla, kimileri örgütsel, kimileri kişisel hırsla ama her halükarda hepsi bencil hırsta odaklanıp kolektife saldırıp devrime zarar verdiler.
Söz, bencil hırsın batağına saplanan yüksek egolu kimselere para etmiyor-etmez desek yeridir. Kolektif, zengin tecrübesiyle doğruyu da yanlışı da tanıdı. Kolektif konuşalım dedi, onlar dinler gibi yaptılar. Yanlıştır dedi, doğru dediler. Yapmayın dedi, yaptılar. Usul bozuk dedi, adap bilmediler. Hata yapmayın dedi, hatayı büyüttüler. Savrulmayın dedi, uçmakta ısrar ettiler. Parça-bütün ilişkisini esas alın dedi, parçayı tercih ettiler. Kolektifi kişisel kaygıya kurban etmeyin dedi, aymazca ettiler. Doğru metotlardan söz etti, tek metoda sarıldılar. Bekleyin dedi, bağırarak kamuoyunun önüne çıktılar. Gerekçe şu ya da ötekiydi. Grupçuluk, klikçilik, hizipçilik, parçacılık adeta kültüre dönüştü. Bayrak açtılar, koptular, ayrıldılar, böldüler ve bölündüler. Kolektifin öğüdünü dinlememe özgürlüğü kolektif kaygısı taşımayanların hakkıdır. Fakat, doğruyu dinleme ve doğruya tabi olma sorumluluğu bakidir. Bahis konusu kimseler doğrulara bağlı kalmadığı gibi, kolektif ve devrim kaygısı da taşımadılar.
Yıkım ve tahribat süreçlerinin hepsi bu zeminde cereyan etti. Ve ne yazık ki, hala aynı bulanık suda yüzmeye çalışanlar çıkıyor. ‘‘Kurana el bastırıp yemin ettirecek‘‘ halimiz yok. Kaypakkaya çizgisine, metoduna ve değerlerine, bu zeminde gelişen kolektifin doğrultusu karşısında ikna olmayanlar iflah olmayan yoldadırlar. Ne iftiralar, ne kirli mücadele yöntemleri ve ne de karalamalarla sürdürülen yıkıcı faaliyetler kolektifin devrimci yürüyüşünü durduramaz.
1 note · View note
hizmetciara · 7 years
Photo
Tumblr media
Hizmetçi BuL Güvenilir hizmetçilerimizle emrinizdeyiz Ev Temizliği Evimiz kendimizi en güvende hissettiğimiz yaşam alanımızdır. Günün yorgunluğundan, stresinden evimize geldiğimizde uzaklaşırız.
0 notes
seslimeram · 2 years
Text
Her Gün Cürmün Kılınırken Hayat Ne Olacaktır
Tumblr media
Bir cerahatin orta yerine dönüşüyor koca menzil. İçinde barındırdıklarının hayatlarını açık bir biçimde gölgeleyen, zehir eden, hep her dem çürümeye terk eden bir devlet aksı bütün o mekanizması elinde hayat mefhumu bir cerahatin merkezi, esas kaynağına dönüşüyor. Hiçbir şeyin basite indirgenemeyeceği bir fasit döngü dahilinde yaşama eylemi çarçur ediliyor artık. Bir cerahatin kendisine dönüştürülürken menzil yaralar konuşturulmuyor. Yaraya sebep olanlar, adalet mefhumunda tek bir hesap vermiyor. Bütün büsbütün her an, her şey harap viran eylenirken, cerahatin tutsakları olanların var ettikleri gümbürtü ile sanki her şey normalmiş gibi devam olunuyor. Her şey olağanın dışındayken çok, uzunca bir zamandır çıkartılmışken hal de gidişat da yol da yordam da çürütülmüşken bir yeni yüzyıl bahsi ile her şeyin aşılacağı bildiriliyor. Oysa varılan yer cerahat. Oysa sürekliliği sağlama alınan tek şey cürüm, çürüme ve eksiltme halleri. Bir biyopolitik döngüye alenen dönüştürülen menzil varılan yer. Bir cerahat hattı üstünde yalpalaya yalpalaya devam ediyor bir ülke. Her günü cürmün kılınıyor.
Bir cerahatin ta kendisine dönüşüyor ülke, yüzsüzlüğü ele aldıkça, yüzleşmedikçe daimi bir katran karanlığının yolunda yürüyor bir ülke. Her şeyin o varılacak menzili çok daha içinden çıkılamayacak kadar derin bir labirent haline dönüştürüp, umudu, ümidi, hakkı ve tabi ki hukuku elden almak adına yinelenen bir meseller toplamı olduğu gözlerden bir hal bir biçimde çalınıyor. Yaşadığımız toprağın acılarla bunca dip dibe olmasının, kalmasının bir yüzünü de bu hallerin sürekliliği sağlıyor. Yüzleşmek yerine inkarla örülen yeni yollar sanki günler geçtikçe her şeyin daha rahatça sineye çekilebileceği sanrısında hayat bahsi un ufak ediliyor kesintisiz olarak. Hiçbir zaman basit kılınamayacak olan tahakküm, tehdit ve zorbalıklarla asır devirmiş olagelen bir yerde, açılan hangi yara, var edilmiş her hangi bir kötülük namına, adına tek satır bir öz eleştiri var edilebilmiş midir? Soykırımı hiç yok, olmadı diye bildirirken, sürgünleri laf kılarken, tertele / katliam / derdest etme hal ve toplamını olur öyle şeyler diye geçiştirebilen bir özneler birlikteliği, adı hemen hiç konulmamış bir mili / yerli ortaklık söz konusuyken hangi meseli neresinden anlatırsınız. Anlatırsınız ki anlaşılır kılınabilsin, vesselam.
Halkların Demokratik Partisi, Diyarbakır Milletvekili, Garo Paylan, varlık vergisinin 80. yılında meclise bir kanun teklifi iletir. Anka Haber Ajansından aktaralım: “"O Irkçı Varlık Vergisi Yasasını Kabul Ettiler: Bundan tam 80 yıl önce, 11 Kasım 1942 tarihinde, TBMM, Varlık Vergisi Kanunu’nu oy birliğiyle kabul etti. Bu Meclis kabul etti bu kanunu. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin kara bir günüydü o gün. Elbette bir ülke çıkarabilir böyle bir kanun ama bu kanunun hedefinde azınlıklar vardı. Ermeniler, Süryaniler, Rumlar ve Yahudiler vardı ve bu kanunu çıkaran dönemin başbakanı da bunu itiraf etti. Dönemin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu, 'Biz Türk’üz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bu kanun aynı zamanda bir devrim kanunudur. Bize ekonomik bağımsızlığımızı kazandıracak bir fırsat karşısındayız. Bu kanun sayesinde piyasaya egemen olan azınlık tüccar sınıfı ortadan kaldırılarak, Türk piyasasını Türklerin eline vereceğiz' dedi, diyebildi. Açıkça ırkçı bir kanunla karşı karşıyaydı Türkiye Cumhuriyeti ve TBMM'nin bütün milletvekilleri, oybirliğiyle o ırkçı Varlık Vergisi Yasası'nı kabul ettiler.
Varlık Vergisi Kanunu’yla zaten kolu kanadı kırık Ermeniler, Süryaniler, Rumlar ve Yahudiler bir yıkım daha yaşadılar. 80 yılı öncesi tarihçilerin konusu değildir. Benim dedem bunu yaşadı. Benim akrabalarım bunu yaşadı. Malatya’da dedem zaten atası, dedesi yok edilmiş dedem, zor bela yıllarca çalışarak bir ev edindi, evlendi, çocukları oldu. Bir iş yeri oldu, bir dükkanı oldu. Çalıştı, zanaatkardı, ayakkabı üretiyordu gece gündüz çocuklarını idame ettirmek için, evini geçindirebilmek için.
Dedemin 10 lira varlığı varsa, Varlık Vergisi Kanunu’yla dedeme 50 lira Varlık Vergisi çıkarıldı. Varlığının beş misli Varlık Vergisi çıkarıldı. Neydi varlığı zaten? Bir evi, bir dükkanı, bir de ayakkabı üretmek için kullandığı alet edevat. Dedem bu vergiyi ödeyemedi. Varlığını satmaya çalıştı. Herkes varlığının onda bir fiyatını bile teklif etmedi. Sonuçta ne oldu? Dedem bu vergiyi ödeyemedi. Ödeyemediği için hacizlere karşı karşıya kaldı ve aldılar dedemi Aşkale’ye gönderdiler. Aşkale’de kar kürettiler, yetmedi, taş kırdırdılar. Geride kalan ailesi, benim babaannem ve babam, amcalarım, halalarım sefalet çektiler.
Şu anda Fenerbahçe Stadı’nın adı nedir? Ben de Fenerbahçeliyim ama ne zaman o stada gitsem, yüreğim sızlar. Çünkü dönemin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu’nun adı şu anda hâlâ Fenerbahçe Stadı’nın adıdır maalesef. Saraçoğlu ne diyor? ‘Vergilerin tespit ve ilanı için 15 gün koyduk. Bunu takiben de 15 gün içinde tahsil şartı koyduk’ diyor. Yani düşünebiliyor musunuz? Bir insanın varlığının misli misli üzerine vergi koyuyorsunuz ve bunu ‘15 gün içinde ödeyeceksiniz’ diyorsunuz. ‘Ödemezseniz, haciz getireceğiz’ diyorsunuz. Yine ödemezseniz ‘Aşkale’ye göndereceğiz, kar küreteceğiz, taş kırdıracağız’ diyorsun.
Varlık Vergisi Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ırkçı kanunudur ve bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti bununla yüzleşmemiştir. TBMM 80 yıl önce çıkardığı bu ırkçı yasa nedeniyle Ermenilerden, Rumlardan, Süryanilerden, Yahudilerden özür dilememiştir. Zararlarını tazmin etmemiştir. Ben bu amaçla, bir yasa teklifi verdim bugün. TBMM'ye sundum. TBMM, 80 yıl önce çıkardığı Varlık Vergisi Kanunu ile ilgili azınlıklardan özür dilesin diyorum yasa teklifinde. Aynı zamanda zararlarını tazmin etsin diyorum.
Geçmişi geri getiremeyiz ama geçmişle yüzleşir isek geçmişin yaralarını iyileştirebiliriz. Ama geçmişle yüzleşmezsek, aynı suçlar maalesef tekrarlar ki maalesef azınlık toplumlara karşı bu Varlık Vergisi Kanunu’nda sonra 6-7 Eylül 1955 Pogromu gibi daha pek çok ayrımcı uygulama maalesef uygulanmıştır. Fenerbahçe Stadı’nda hâlâ ismi olan Şükrü Saraçoğlu ne diyor? ‘Bu memleket tarafından gösterilen misafirperverlikten yararlanarak zengin olan azınlıklar bu meseleden kaçamazlar’ diyor. ‘Bu kanun, azınlıklara karşı kaçmaya çalışan bu meseleden kaçmaya çalışan azınlıklara karşı bütün şiddetiyle uygulanacaktır’ diyor. Türkiye'nin o zamanki nüfusu içinde azınlıklar yüzde 1 bile değildi. Ama Varlık Vergisi Kanunu’yla toplanan vergilerin yüzde 90’ını azınlıklar ödediler. Siz burada bir ayrımcılık görmüyor musunuz? Bırakın ayrımcılığı, ırkçılık görmüyor musunuz?
Bu ırkçılığı tüm milletvekilleri görmeli, o günlerde görmediler. Bu, Almanya'daki Yahudilere karşı uygulanan Nazi politikalarının Türkiye’deki tezahürüydü. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de bu Nazi uygulamalarıyla mutlaka yüzleşmelidir, yüzleşebilmelidir. Yüzleşelim ki, iyileşelim…. Üzerinden 80 yıl geçti ama adalet için geç değil. Ben TBMM’yi bu ayıptan kurtulması için sorumluluğa davet ediyorum ve 80 yıl önce çıkarılan bu yasanın tazmin edilmesini ve bu yasanın sonuçlarıyla mağdur olanlardan özür dilenmesini talep ediyorum."”
Bir cerahatin orta yerine dönüşüyor menzil. Asırdır var edilenin yamacındaki hemen her türden kötülüğün, hesap vermezlik bahsinin ardında birike birike üretilenlerle beraberce kurduğu / güncellediği şeyin bir yok etme sürekliliği olduğu gözlerden kaçırılıyor. Bugün seksen koca yıl sonra unutturulmuş gibi yapılanın aslında her neye mahal verdiğini, basit bir biçimde dile getiriyor, siyaset bilimci Dr. Süheyla Yıldız: “Bir ulus devlet kuruluyor. Yapılan mübadelelerle birçok insan geliyor Türkiye’ye. Müslüman olan bu kişiler Türk olabilir ve Türk olarak kabul ediliyor. Ama Müslüman olmayan olamaz. Pratikte böyle. Anayasada herkese Türk dense bile Müslüman olan Türklüğe girebilir. Müslüman olmayan Türklüğe giremez. Ulus devlet bu şekilde kuruluyor. Bu sebeplerle azınlıklar kağıt üzerinde vatandaş olarak görülüyor. Hatta öyle ki o dönemde yürürlükte olan Memurin Kanuna göre azınlıklar memur olamıyorlar.”
Bir biçimde cerahat her nasıl, her ne şekilde var ediliyor bunu bilmek bile ağır geliyor artık. Kağıt üstünde yurttaşlığın var edildiği, gel gelelim her durumda, Dr. Süheyla Yıldız’ın Bianet’te de aktardığı gibi bariz bir biçimde ayrımın gündelik bir mefhuma dönüştürüldüğü yerde, suçların hesabını kim verir, verebilir? Yalnızlaştırılan, izole edilen, 1915 sonrasında kurulan cumhuriyet güncesi dahilinde, hayatta kalanlara da hayatta kaldıklarına pişman eden bir süreklilik ile Varlık Vergisi, 6-7 Eylül, 20 Dolar 20 Kilo ve sonuncusu 1974 tarihli ‘36 Beyannamesi gibi türlü çeşit aksiyon / eylem / kararname ve yaptırımlarla devletin gölgesinin değimediği hiçbir yıkım var edilmedi. Edilemezdi. Gel gelelim, bütün bu cendere hali, hep içten içe çürüten, tükettikçe daha fazlasını talep eden bir kötülük sarmalına halklar feda edilmeye devam olundu. 1914’te nüfusun yüzden kırkını oluşturan gayrimüslimler bugün handiyse on binde dört gibi bir rakamla temsil ediliyor. Kaybedilenler, gasp edilen sadece meta, eşya değil bu ülkenin daimi bir biçimde yitirdiği şeyin insan / komşu / canın ta kendisi olduğunu anlamaya daha çok var mıdır? Garo Paylan’ın yıllardır savunduğu ve aksettirmeye çalıştığı yüzleşme haline daha çok var mıdır, nedir yani allasen?
Ruken Tuncel'in Bianet'teki haberini aktaralım: Bursa’nın Osmangazi ilçesinde bulunan Şehit Komando Er Ramazan Okur Ortaokulu’nda merdivenlere ırkçı yazılar yazıldı.
Bursa Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) yönetiminden Yusuf Özmen, “Ya Türkçe konuş, ya sus”, Türkçe’nin bir eksiği yok, ya sizin?”, “Türkçe ağzımızda ana sütü gibi helal olmalı” ve “Türkçe dilinize batmasın” gibi ırkçı yazıların yazıldığı merdivenin fotoğrafını sosyal medya hesabından paylaştı.
MA'nın haberine göre; Özmen paylaşımında “Bu resmi bugün Bursa'da bir okulun merdivenlerinde çektim. Aklıma 12 Eylül Diyarbakır Cezaevi’nde yazılı ‘Türkçe konuş çok konuş’ sloganı geldi. Bir sürü etnik unsurun bir arada yaşadığı bir yerde ‘Ya Türkçe konuş ya da sus’ demek en hafif tabirle faşizmdir” dedi.
Okul idaresiyle görüştüğünü belirten Özmen, kendisine “Ülkenin resmi dilinden niye gocunuyorsunuz?” şeklinde yanıt verildiğini aktardı.
Diyarbakır Barosu Kürtçe Dil Komisyonu ise; yazılan ırkçı yazılara tepki gösterdi.
Twitter’dan yapılan paylaşımda, “Bursa’da bir okulda, okul binasının iç merdivenlerine "Ya Türkçe konuş ya da sus" şeklinde yazılmıştır. Okul idaresinin bu eylem ve tutumu, Kürtçe ve diğer dillere yönelik ayrımcılıktır. İlgililer hakkında suç duyurusunda bulunacak ve konunun takipçisi olacağız” denildi.”
Bir cerahatin orta yerini arşınlıyor ülke. Sözün kifayetsiz kılınmasının evreleri her gün ama her gün yeniden biçimlendiriliyor. “Vatandaş Türkçe konuş!, 13 Ocak 1928'de Türkiye'deki hukuk öğrencilerinin başlattığı ve 1930'lar boyunca devam eden ve azınlıkların kendi dillerini konuşmalarını engellemeyi amaçlayan hükûmet destekli kampanyadır. "Vatandaş, Türkçe Konuş!" kampanyasının başlangıcından önce de Türkiye hükümeti tarafından Türkçe'nin halkın tek dili haline getirilmesi için birçok girişimde bulunulmuştur. 1924 yılındaki bir TBMM toplantısında, Türkçenin zorunlu dil haline getirilmesi ve Türkçe konuşmayanların para cezasını çarptırılmasını öneren bir yasa teklif edilmiştir. Millet Meclisi'ndeki tartışmalar sürerken, Bursa belediyesi ilk inisiyatifi ele aldı ve kamusal alanlarda Türkçe dışı bir dil konuşanlara para cezası vermeye başlamıştır. Bu uygulama 1 yıl sonra Balıkesir ve Bergama'da da uygulanmıştır. 1928'deki "Vatandaş Türkçe Konuş!" kampanyasında, vilayet valileri Türkçeyi anadili yaparak yabancı lehçelere sahip Türkleri Türk toplumuna dahil etmeyi teşvik eden hükümetin desteğini alarak ülke genelinde Türkçe konuşmayan insanları tutuklattırmaya başlamıştır.” Wikipedia’dan aktardığımız haliyle bir ülke genelinde konuşulan dillerin teke indirgenip, sadece başat, baştaki iktidar temsilinin suna geldiği, savunduğu dilin konuşturulmasının zorunlu / zaruri kılınmasının üstünden bunca zaman geçtikten sonra ol Bursa’da çıkagelen tehditkar / ayrımcı dil / eylem neyin nesidir! Her şeyin tekrara düştüğü bir zeminde onca zaman, bunca badire, sınama sonrası hala mı Türkçe tehdit altındadır, halen mi ötekilerin, bu toprakların kökünden olan anadiller sorun teşkil etmektedir, hala mı!
Bir cerahatin ta kendisine dönüştürülen bu yeni ülke titrinde halen yaralar konuşturulmuyor. Mevzu edilmesi gereken her şey, öne sürülüp de yüzleşme çağrılarına dair her teşebbüs daha en başından saf dışı ediliyor. Görülmeyen, duyulmayan, anılmayan, sorulmayan, sorulamayacak addedilen bahislerle hayat akışı toptan felç olunuyor. Ne cerahat tükeniyor, ne bitimsiz nefret. Ne ayrımcılık bitiyor, ne de hiçbir zaman yaftalama hevesinden vazgeçmek. Müşterek olanın talanı, ortalık yerde icrasına düşülen garabetlik hallerin toplamında bir cerahatin tam ortasına denk geliyor yenilendiği zikredilen ülke, bu ülke. Topyekun dönüşümü, nihai teslimiyet üstünden biçimlendirmeye her zamankinden çarçabuk adapte olunan, her şeyin ama en başta da hak ve adalet bahisleri ile insanlık mefhumunun çürümeye rehin edildiği bir uzamda biz ne dersek diyelim o karanlık, bu toplu göçertme şu ülkeyi olduğundan da betere yollamaya yetiyor da artıyor. Her gün cürmün kılınırken hayat her ne hale konulacaktır. Bugün bu hallerin şu kötülük temsillerinin kılınırken, yarına çıkacak olan yerin meselesi her neye tekabül edecektir, düşünür müydünüz?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2022
Görsel: Rıfat BALİ Özel Arşivi v/ Agos Gazetesi
1934 Yazında İzmir: ‘Vatandaş Türkçe Konuş’ - Aleksandros LABRU – Agos
2 notes · View notes
snshawon · 8 days
Text
1win — Azərbaycanda populyar qumar platformasıdır və oyunçulara pul ilə oyun oynamağa unikal imkanlar təqdim edir. Burada siz müxtəlif oyunlarda, o cümlədən slotlar, masa oyunları və idman tədbirləri üzrə 24/7 mərc edərək həyəcanı yaşaya bilərsiniz. Hər kəs öz hazırlıq səviyyəsindən asılı olmayaraq, öz üçün maraqlı bir şey tapa bilər.
1win-in əsas üstünlüklərindən biri güzgülərdir ki, bu da platformaya davamlı girişi təmin edir. Bu, yerli məhdudiyyətlər şəraitində xüsusilə vacibdir, çünki güzgülər bloklamaları aşmağa imkan verir və sevdiyiniz oyunlardan zövq almağa davam etməyə imkan tanıyır. Bundan əlavə, 1win yeni və daimi oyunçular üçün sərfəli bonuslar təklif edir ki, bu da oyunu daha cəlbedici və mənfəətli edir.
Mobil qumar oyunları üçün mükəmməl olan 1win mobil tətbiqini də sınamağı unutmayın. Tətbiq vasitəsilə, istənilən vaxt və istənilən yerdə mərclər edə və hesabınızı idarə edə biləcəksiniz. Bonuslar, aksiyalar və yeni oyunlar haqqında bütün məlumatları öyrənmək üçün saytımıza daxil olun: #1win #1_win #1vin #1_vin https://1-win-cazino.com/1win-aviator.html
0 notes
etkinlikhizmetleri · 7 years
Photo
Tumblr media
Temizlik Hizmetleri Temizlik hayatın her alanında önemli olan ve mutlaka yapılması gereken bir eylemdir. Sizler de temizliğe, hijyene oldukça fazla önem veriyorsanız ve temizik yapılmayan ortamlarda bakterilerin ne derece hızlı bir şekilde çoğaldığını ve pek çok hastalığa neden olduğunun farkındaysanız, bir temizlik firması olarak bu farkındalığınıza ortak oluyoruz.
0 notes
jhgveg · 7 months
Text
Pin-Up, slotlar, idman bahisləri, kart oyunları və bir çox digər əyləncələr daxil olmaqla müxtəlif qumar oyunları təklif edən populyar bir onlayn platformadır. Platforma aparıcı inkişaf etdiricilərin geniş çeşidli oyun məzmunu və yeni və Daimi oyunçular üçün cəlbedici bonuslar və promosyonlar ilə tanınır. Pin-Up-ın əsas xüsusiyyətlərindən biri, seçimlərinizə uyğun oyunların naviqasiyasını və tapılmasını asanlaşdıran istifadəçi interfeysidir. Bundan əlavə, platforma müxtəlif bölgələrdən olan oyunçular üçün rahatlıq təmin etmək üçün müxtəlif doldurma və geri çəkilmə üsullarına dəstək verir. Yerli qanunlara uyğun olaraq bəzi ölkələrdə qumar saytlarına girişin məhdudlaşdırıla biləcəyini vurğulamaq vacibdir. Bu hallarda platformalar tez – tez güzgülər təqdim edir-bunlar bloklamaları atlamağa və platforma xidmətlərindən istifadə etməyə davam etməyə imkan verən alternativ sayt ünvanlarıdır. Pin-Up kimi platformalarda oynamağa başlamazdan əvvəl həmişə istifadə qaydaları və şərtləri ilə tanış olmaq və ölkənizdə və ya bölgənizdə qumar oyunlarının qanuni olduğundan əmin olmaq tövsiyə olunur. Pın-Up platformasının oyunlarına və səhmlərinə giriş daxil olmaqla daha ətraflı məlumat üçün təklif etdiyiniz linki ziyarət edə bilərsiniz, ancaq ehtiyatlı olmağı və qumar oyunlarına məsuliyyətlə yanaşmağı unutmayın. İçəri girin və oynayın #pinup #pin_up #pinup_az #pinap #pin_up_az #pin_up_azerbaycan https://pin-up-oyunu.com/pin-up-az-idman-bahislri/
0 notes
fulldreamlandnight · 7 months
Text
Pin-Up, slotlar, idman bahisləri, kart oyunları və bir çox digər əyləncələr daxil olmaqla müxtəlif qumar oyunları təklif edən populyar bir onlayn platformadır. Platforma aparıcı inkişaf etdiricilərin geniş çeşidli oyun məzmunu və yeni və Daimi oyunçular üçün cəlbedici bonuslar və promosyonlar ilə tanınır. Pin-Up-ın əsas xüsusiyyətlərindən biri, seçimlərinizə uyğun oyunların naviqasiyasını və tapılmasını asanlaşdıran istifadəçi interfeysidir. Bundan əlavə, platforma müxtəlif bölgələrdən olan oyunçular üçün rahatlıq təmin etmək üçün müxtəlif doldurma və geri çəkilmə üsullarına dəstək verir. Yerli qanunlara uyğun olaraq bəzi ölkələrdə qumar saytlarına girişin məhdudlaşdırıla biləcəyini vurğulamaq vacibdir. Bu hallarda platformalar tez – tez güzgülər təqdim edir-bunlar bloklamaları atlamağa və platforma xidmətlərindən istifadə etməyə davam etməyə imkan verən alternativ sayt ünvanlarıdır. Pin-Up kimi platformalarda oynamağa başlamazdan əvvəl həmişə istifadə qaydaları və şərtləri ilə tanış olmaq və ölkənizdə və ya bölgənizdə qumar oyunlarının qanuni olduğundan əmin olmaq tövsiyə olunur. Pın-Up platformasının oyunlarına və səhmlərinə giriş daxil olmaqla daha ətraflı məlumat üçün təklif etdiyiniz linki ziyarət edə bilərsiniz, ancaq ehtiyatlı olmağı və qumar oyunlarına məsuliyyətlə yanaşmağı unutmayın. İçəri girin və oynayın #pinup #pin_up #pinup_az #pinap #pin_up_az #pin_up_azerbaycan https://pin-up-oyunu.com/
0 notes
hena58 · 7 months
Text
Pin-Up, slotlar, idman bahisləri, kart oyunları və bir çox digər əyləncələr daxil olmaqla müxtəlif qumar oyunları təklif edən populyar bir onlayn platformadır. Platforma aparıcı inkişaf etdiricilərin geniş çeşidli oyun məzmunu və yeni və Daimi oyunçular üçün cəlbedici bonuslar və promosyonlar ilə tanınır. Pin-Up-ın əsas xüsusiyyətlərindən biri, seçimlərinizə uyğun oyunların naviqasiyasını və tapılmasını asanlaşdıran istifadəçi interfeysidir. Bundan əlavə, platforma müxtəlif bölgələrdən olan oyunçular üçün rahatlıq təmin etmək üçün müxtəlif doldurma və geri çəkilmə üsullarına dəstək verir. Yerli qanunlara uyğun olaraq bəzi ölkələrdə qumar saytlarına girişin məhdudlaşdırıla biləcəyini vurğulamaq vacibdir. Bu hallarda platformalar tez – tez güzgülər təqdim edir-bunlar bloklamaları atlamağa və platforma xidmətlərindən istifadə etməyə davam etməyə imkan verən alternativ sayt ünvanlarıdır. Pin-Up kimi platformalarda oynamağa başlamazdan əvvəl həmişə istifadə qaydaları və şərtləri ilə tanış olmaq və ölkənizdə və ya bölgənizdə qumar oyunlarının qanuni olduğundan əmin olmaq tövsiyə olunur. Pın-Up platformasının oyunlarına və səhmlərinə giriş daxil olmaqla daha ətraflı məlumat üçün təklif etdiyiniz linki ziyarət edə bilərsiniz, ancaq ehtiyatlı olmağı və qumar oyunlarına məsuliyyətlə yanaşmağı unutmayın. İçəri girin və oynayın #pinup #pin_up #pinup_az #pinap #pin_up_az #pin_up_azerbaycan https://pin-up-oyunu.com/
0 notes
kur-antalebesi · 2 years
Text
Apaçık Günlük;
Üniversite hayatım boyunca kendimi keşfetmeye, ailemi anlamaya, kültürümü geleneksellikten soyutlayarak diri tutmaya çalıştım. Allah bana her zaman çok yardım etti. Kimseye aşık olmadım, kimsenin bana aşık olmaması için elimden geleni yaptım fakat elimde olmayarak bir dostumun kalbinde yer etmişim. 4 sene boyunca onun benden haber alabileceği tüm iletişim kanallarından uzaklaştım, beni görmezse unutması daha kolay olur diye düşündüm ben uzaklaştıkça o daha da yakınlaşmış ve 4 sene sonra aynı hisleri daha derin kelimelerle tekrar ifade etti. Kendisini çok seviyorum, benim için çok değerli fakat bu aşktan değil merhametten. Onunla bir ömür hayal edemiyorum Allah'ım ona da yardım etsin, kendisi gibi mükemmel bir insanla daimi iki cihan saadeti yaşasın. Aşk hayatım olmadı fakat ilim yolculuğumda çok derin bir yolculuk serüvenim var oldu. Beni ben yapan birçok faaliyette kendimi buldum. Ben daima "Helpfull" daima fedakar çok kitap okudum diyemesem de okuduğum kitapları en derinden hissetmek nasip oldu. 19 yaşımda bir kadın "Sâmiha Ayverdi" hayatımın yön pusulası, gün ışığı oldu, ben ona tutuldum onda buldum mânâyı, rüyalarımda, göz yaşlarımda, fikriyatımda, kalbimde hep o vardı lakin tek bir dostum dahi kendisini bilmiyordu hoş ben de o yolun yolcusu olsam da bilenlerden değildim de isterdim bir lisan farkında olsun. Değildi maalesef kimse farkında değildi. O halde onu bilenlere doğru bir yolculuk serüvenim olmalıydı. İstanbul benim için ilim deryasıdır, Sâmiha'mı bilenlerle muhabbetin yuvasıdır. Evini, evladını, evlatlarını gördüm. Göz yaşlarımda onu buldum ona dair kim ve ne varsa hep aşina olmaya gayret ettim. Öyle ki yoldaşım olmasını istediğim kişi de Sâmiha'mı bilsin diye diledim.
Cânım Sâmiha Ayverdi'mi daha daha uzun anlatayım, dinleyeyim istedim fakat evlatlarından Kemal Yurdakul Aren, kitaplarındaki madde ve mana terazisinden ziyade aşkın boyutlarını, geçişlerini ön planda tutarak düşünüyordu. Elbette kitaplarında öyle bir boyut mevcut lakin hepsi ilahi aşk ile nihayete eriyorsa bu bakış açısı benim büyük resmi görmeme engel olmamalı. Ben Sâmiha Ayverdi'min Türkçeye verdiği ehemmiyete, ön yargıların olumsuz sonuçlarına, mücadele ruhunun kavgasız lakin net ve istenen sonuç yolunda oluşuna, tüm duygu dünyama hitaplarında zihin dünyamı da ele geçirmiş olmasına, maddenin arkasındaki mânâyı, mânânın arkasındaki maddeyi gösterişine kısaca kalbine ve zekasına hayranım. Kölelikten Efendiliğe kitabı nasıl muhteşem ki hangi eseri değil ki :) 19 yaşımda 19 eserini okudum ve hepsi, hepsi beni kendisine hayran bıraktı. Öyle ben kendisini, eserlerini daha daha uzun da dile getiririm lakin bu sefer asıl değinmek istediğim mevzu başka. Haftasonları da dahil eve giriş çıkışları saatlerim sabah 7 akşam 23.00, bir etkinlikten başka etkinliğe, bir sohbetten başka muhabbete, bir dostumdan başka bir dostuma yolculuk sürüp gidiyordu elhamdülillah
kurslar, dersler, geziler, konferanslar, kutlamalar, eğitimler derken ailemle çok az vakit geçiriyordum fakat kalabalık bir çekirdek aileye sahip olduğum için o az zaman dahi bereketli, yoğun, aktif geçiyordu.
kısaca ben hep hep aktif genç dinamik bir insandım.
Yurt dışında iken ise üniversitem benden sadece tefekkür yolunda özgün ve orijinal olmamı bekliyordu, bunun için okula gitme şartı dahi yoktu daha çok keşfetmem yeterliydi. 9 ülke 20 Avrupa şehri, birçok yerli aile, arkadaş, deneyimler, ifade ve dil becerisinin yüksekliği, özgüven, kabiliyet kursları ve iletişim ruhu çok çok önemliydi. Bol bol gezdim, keşfettim, okudum, not aldım.
Fotoğraf ve sosyal medya gerçekleri olduğu gibi görmeme engel olmamalıydı bunları minimum seviyede tuttum 🍀 ben böyle daha iyi hissediyordum.
şimdi üniversiteden mezun oldum, okuduğum bölümün mesleğini icra ediyorum. İletişimde olduğum herkes çok mutlu ve memnun. Beni tanıyan herkes benimle tanıştığı için çok mutlu ve etrafındaki insanlara beni anlatıyorlar. Elhamdülillah Allah beni çok çok seviyor ve sevdiriyor vallahi ben de Allah'ımı çok seviyorum. Sevgim güçsüz ve zayıf lakin gerçek ve inşallah daimi. ben Allah'ı çok çok seviyorum.
ve Allah işini iyi yapanları sever ayeti gereği en iyi olmak yolunda adımlar atıyorum elhamdülillah güzel işlerde Rabbim beni vesile kılıyor lakin çok yoruldum, çok.
Hasta oldum.
Çok hasta oldum.
Mücadele ruhum bazen tahammülsüzdü.
Ağladım ve çok ağladım.
l
a
k
i
n
Güç kaynağım sağlamdı.
ben Rabbime sımsıkı sarıldım ve biliyorum o bu yolda bizi en güzele ulaştıracak.
şimdi bu çok aktif insan evden 1 aydır dışarı çıkmak istemiyor, dinlenmek istiyorum. Ruhumu dinlemek istiyorum ben hassasiyetimi, naifliğimi kaybetmek istemiyorum. Ben, ben olarak hayatıma devam etmek, namaz kılmanın derin huzurunu daima hissetmek, iyi insanlarla Allah rızası için birarada olmak ve "Hayır" diyebilmek istiyorum. Pls Rabbim pls, benim ruhumu seninle dinlendir, göz yaşlarımda kendini yaşat, ruhumu seninle genişlet, nefesimi seninle daim kıl lütfen Allah'ım ve bu hayırlı yolda hayırlı bir yoldaşı en güzel şekilde nasip et 💙🌹
Seni seviyorum Allah'ım 🌿
1 note · View note
hizmetciara · 7 years
Photo
Tumblr media
Hizmetçi Ara Güvenilir hizmetçilerimizle emrinizdeyiz Ev Temizliği Evimiz kendimizi en güvende hissettiğimiz yaşam alanımızdır. Günün yorgunluğundan, stresinden evimize geldiğimizde uzaklaşırız.
0 notes