#cuma sözleri
Explore tagged Tumblr posts
ensoz · 1 year ago
Text
cuma mesajları
0 notes
yolhikayelerim · 7 months ago
Text
Hayırlı cumalar cemaatin müslimin
7 notes · View notes
sahinstudio · 4 months ago
Text
instagram
İnstagram ve youtubede de de destek vermeyi unutmayın
2 notes · View notes
umuttherzamanvar · 24 days ago
Text
Tumblr media
HADİSLERLE KADIN (NESÂÎ)
KUR’ÂN PERSPEKTİFİNDEN
KADIN
Ensar hanımlarından Ümmü Umâre yahut Esmâ binti Umeys yahut Ümmü Seleme, Peygamber’imize gelip
şöyle demiştir: “Bakıyorum da her şey erkeklere, kadınlar hiçbir konuda anılmıyorlar? Niye Kur’ân’da bizler
de erkeklerin anıldığı gibi anılmıyoruz?” Onun bu sorusu üzerine şu âyet inmiştir:
[18]
“Müslüman erkekler ve Müslüman hanımlar, imanlı erkekler ve imanlı hanımlar, itaatkâr erkekler ve
itaatkâr hanımlar, doğru-dürüst erkekler ve doğru-dürüst hanımlar. Allah, onlar için mağfiret ve büyük bir
mükâfat hazırlamıştır.”
[19]
Esmâ binti Yezîd [radıyallahu anhâ], Hz. Peygamber’e gelip: “Annem babam sana feda olsun ey Allah’ın
peygamberi! Ben, sana kadınlar adına geldim. Allah, seni kadın erkek herkese peygamber olarak gönderdi.
Biz kadınlar da sana ve Rabbine iman ettik. Bizler, evlerimizin temeli olup erkeklerin şehvetlerini tatmin
ederiz, çocuklarını taşırız. Bizler evlerde kapalı kaldık. Siz erkekler ise cemaate çıkar, Cuma namazı kılar,
hasta ziyaret eder, cenazeye katılır, tekrar tekrar hac yapar, cihad edersiniz. Bu yüzden siz bizden
faziletlisiniz. Biz ise, siz bu işleri yaparken mallarınızı korur, elbiselerinizi diker, çocuklarınızı terbiye ederiz.
Ecir ve hayırda biz de size ortak mıyız?” demişti.
Kadının bu sözleri üzerine Peygamberimiz arkadaşlarına dönüp “Dini konusunda problemini bundan daha
güzel ortaya koyan bir kadın gördünüz mü?” dedikten sonra kadına: “Esmâ, git kadınlara bildir: Sizden
birinizin kocasına iyi davranması, onun hoşnutluğunu kazanmaya çalışması erkekler için saydığın şeylerin
hepsine denktir” dedi.
[20]
Aynı çerçevedeki bu rivayetler, ilk dönem kadınlarının Kur’ân âyetleri ile her türlü soruyu Peygamber’e
rahatlıkla sorabildiklerini ortaya koymaktadır. Söz konusu hanımların sorusu üzerine bu âyetlerin inmiş
olması ise yüce Allah’ın onlara verdiği değeri net bir biçimde göstermektedir.
Kur’ân’ı okuma, onu doğru anlama ve gereklerini yerine getirme konusunda ilk dönemden itibaren kadınlar da erkekler gibi üzerlerine düşeni yapmışlardır. Şu birkaç örnek bile bu söylediklerimizi anlatmaya
yeterlidir:
Amre binti Abdurrahman [radıyallahu anhâ], minberden cuma günü hutbe okurken Kâf sûresini Hz.
Peygamber’in ağzından öğrendiğini söyler.
[21]
Eşleri, Peygamberimizin yanında rahatlıkla fikirlerini söyleyebilir, onunla istişare ve müzakere ederlerdi.
Hudeybiye Anlaşması’nın yapıldığı sene, ağaç altında Rıdvan Biati yapılınca Hz. Peygamber, “Ağacın altında
bana biat edenler, inşaallah cehenneme girmez” buyurmuştu. Orada bulunan Hafsa annemiz, “İyi ama ey
Allah’ın Resûlü! Yüce Allah, ‘Sizden cehenneme uğramayacak yoktur. Bu, Rabbin için kesinleşmiş bir
sözdür’
[22] buyurmuyor mu?” diye sormuştu. Peygamberimiz [sallallahu aleyhi ve sellem], bir sonraki âyeti
okuyarak ona: “Sonra biz, Allah’tan sakınanları kurtarırız, zalimleri de diz üstü çökmüş olarak orada
bırakırız” diye cevap vermiştir.
[23]
Bu olay,
[24] hem eşi Hz. Hafsa annemizin geniş Kur’ân kültürüne hem de dinî bir konuda fikirlerini
rahatlıkla Peygamber’e söyleyip onunla tartışabildiğine tanıklık etmektedir.
İfk/iftira olayında Hz. Âişe annemiz, Peygamber’imize şöyle cevap verir: Ben (diğer kadınlara nispetle)
yaşça küçük bir kadındım. Kur’ân’ın büyük bir kısmını ezbere okuyamıyordum. Bu sebeple de: “Vallahi, ben
size nasıl bir örnek getireceğimi bilemiyorum. Sadece Yûsuf peygamberin babasını örnek alıyor ve tıpkı
onun gibi diyorum: “Artık bana düşen güzel bir sabırdır. Sizin bu anlattıklarınıza karşılık yardımına
sığınılacak tek merci Yüce Allah’tır” dedim.
[25]
Bu rivayet de Hz. Âişe annemizin, zor zamanlarında Kur’ân kıssalarını kendi hayatına uyarlayarak başına
gelenlere sabredip Kur’an’daki peygamber dualarıyla dua ettiğini göstermektedir. Gerçekten de onlar,
yaşadıklarını öncelikle Kur’ân aydınlığında yorumlamaya çalışıyorlardı.
Hz. Âişe annemiz, Peygamber’imize bir âyet indiğinde, onun ifade ettiği helâl-haram, emir ve yasağı iyice
öğrenmeye çalıştıklarını söyler.
[26] Nitekim Hz. Âişe, “yerin başka bir yer, göklerin başka göklerle
değiştirileceği gün”
[27] âyetiyle ilgili olarak “Bu sırada insanlar nerede olacak?” diye sormuş,
Peygamberimiz de: “Bunu senden önce bana hiç soran olmadı; o gün insanlar sırat üzerindedirler” diye
cevap vermiştir.
[28]
Yine Hz. Âişe annemiz, “ölü, ailesinin arkasından ağlaması sebebiyle azap görür” şeklindeki rivayeti,
Kur’ân âyetleriyle reddediyor ve: ‘Size bu hususta Kur’ân yetmiyor mu? Kur’ân’da: “Hiçbir günahkâr,
başkasının günah yükünü yüklenmez!” buyurulur’ diyordu.”
[29]
Peygamber’imizden [sallallahu aleyhi ve sellem] 2210 hadis rivayet ederek en çok hadis rivayet edenlerin
arasında yer alan, kendisine iftira edildiğinde aklanması için hakkında on altı âyet inen
[30] Peygamberimizin
sevgili eşi Hz. Âişe annemiz ve diğer eşi Hz. Hafsa annemiz, bütünüyle Kur’ân’ı ezberleyen hanımlardandı.
[31] Zeyneb binti Kays isimli hanımın, azatlısının oğlu büyük tefsirci/müfessir es-Süddî’nin yetişmesine
büyük katkısı olmuştur.
[32] Sahabi hanımlar arasında yirmi kadar kadın hukukçunun ismi geçmektedir.
[33]
BU GİRİŞTEN SONRA, İSLAM’DA KADININ YERİNİ VE ÖNEMİNİ GÖSTEREN ŞU ÖRNEK TABLOLARA BAKALIM: Hakkını arayan, sesini Allah’a duyuran kadın: Tartışma anlamına gelen Mücadele suresinin ilk
âyetlerinin inişi ile ilgili kaynaklarımızda anlatılan şu rivayetler, Müslüman kadının İslam anlayışı, meselelerinin çözümünü öğrenme kararlılığı hakkında çok net bilgiler vermektedir: Havle (yahut Hüveyle)
adlı bir kadına kocası zıhâr
[34] yapar yani kocası, cahiliye gelenekleri doğrultusunda kızdığı hanımına “Sen
bana artık anam gibisin!” der. Bu cümle gelenekte, kadını bir çeşit boşama demekti.
[35] Kadın, kocasına:
– “Git, durumu Peygamber’e sor” der. Adam:
– “Ben utanırım” der. Kadın:
– “İzin ver, ben gidip sorayım” der.
Sonra da Peygamber’imize [sallallahu aleyhi ve sellem] gelerek:
– “Ey Allah’ın Peygamberi! Yıllarca kocamla birlikte yaşadık, ben onun yıllarca kahrını çektim, ona
çocuklar doğurdum. Şimdi âhir ömrümde o, bana zıhâr yaptı!” der. Peygamberimiz, geleneğe uygun olarak:
– “Artık sen ona haramsın!” diye cevap verir.
Kadın, ben hâlimi Allah’a arz ediyorum, diyerek ısrarla ilk cümlelerini tekrarlar durur. Derken vahiy gelir
ve sûrenin “Kocası hakkında hâlini arz edip hakkını savunan ve Allah’a şikâyette bulunan kadının sözünü
Allah işitmiştir”
[36] diye başlayan âyetleri iner.
[37]
BU TARİHÎ OLAYDAN ÇIKAN SONUÇLARI ŞÖYLE ÖZETLEYEBİLİRİZ :
1. Kadın, karşılaştığı bir problemin çözümünü dinin içerisinde arıyor ve kocasına Peygamber’e gidip
durumu sormasını istiyor.
2. Kocasının utanıp sormaktan çekindiği dinî bir meseleyi sorup araştırmaktan çekinmiyor. Nitekim Hz.
Âişe annemiz, “Allah, Ensar hanımlarına rahmet etsin, onların utanma duyguları, dinlerini öğrenmelerine
engel olmadı”
[38] diyerek bu gerçeği belirtmiştir.
3. Kendisini mağdur eden bir geleneği sorgulayan, inandığı ve tanıdığı dinin, akla ve maslahata aykırı olan
bir geleneği onaylamayacağını düşünen bir kadın çaresizlik içinde, yürekten yalvararak bir çıkış yolu arıyor.
4. Gönlünü yatıştıracak bir çözüm ve bilgiye ulaşıncaya dek mücadele ve duayı sürdürüyor. Hz. Ömer’e itiraz eden kadın: Hz. Ömer (radıyallahu anh), bir gün hutbe okurken:
– “Kadınlara mehir verirken aşırı gitmeyin. Eğer onlara çok mehir vermek dünyada hayır ve Allah katında
takvâ göstergesi olsaydı, bunu sizin en üstününüz olan Hz. Peygamber yapardı. O ise, ne kadınlarına ve ne
de kızlarına on iki ukiyyeden (bir okka, 1282 gramlık bir ölçü birimi) fazla mehir takdir etmedi” der. O
sırada bir kadın kalkıp:
– “Ey Ömer, Allah bize veriyor, sen ise bize haram kılıyorsun?! Yüce Allah kitabında: ‘O kadınlardan birine
kantar kantar mehir vermiş de olsanız, (boşama durumunda) ondan hiçbir şey almayın’
[39] buyurmuyormu?” der.
Kadının bu sözleri üzerine Hz. Ömer başını öne eğerek:
– “Kadın doğru söyledi, Ömer yanıldı. Ey Ömer! Tüm insanlar senden daha anlayışlı!” der.
[40]
BU OLAYDA ŞUNLAR DİKKATİMİZİ ÇEKMEKTEDİR:
1. Halife Hz. Ömer hutbe okurken mescitte kadınlar da bulunmaktaydı.
2. Kadınlar, meclisteki konuşmalara müdahil olup görüşlerini anlatabiliyorlardı.
3. Kadın, görüşünü âyete dayandırıyor.
4. Hz. Ömer, kadını dinliyor ve onun görüşünün daha doğru olduğunu kabul ediyor
5. Hz. Ömer’in görüşünün gerekçesi Hz. Peygamber dönemi uygulamaları, o zamanki şartlara göredir. Bu
uygulamalar, geniş imkânlara sahip olanlar için herhangi bir sınırlamanın gerekçesi olamaz. Zira konu
hakkında açık âyet vardır. Kadının âyetle Hz. Ömer’e itiraz etmesi, Hz. Ömer’in de âyeti hatırlayıp fikrinden
vazgeçmesi, ilk dönem insanlarındaki saf Kur’ân kültürünün ne kadar diri olduğunu gösterir.
Soran ve Sorgulayan Kadın: Abdullah bin Mes’ûd (radıyallahu anh)’a Esedoğulları’ndan Ümmü Ya’kûb
adlı bir kadın gelir ve aralarında şu konuşma geçer: Kadın:
– “Senin dövme yaptırmaktan, saç/peruk taktırmaktan, kaş kirpik aldırmaktan kadınları men ettiğini
duydum. Senin bu konuda, Allah’ın kitabından bir dayanağın var mı?” der. Abdullah bin Mes’ûd (radıyallahu
anh),
– “Evet, bu konuda hem Kur’ân’a hem de Sünnet’e dayanıyorum” der. Kadın:
– “Vallahi ben, mushafın her yerini okuyup inceledim, ama onda senin dediğin yasağı görmedim!” der.
Abdullah bin Mes’ûd (radıyallahu anh),
– “Peki, sen şu âyeti görmedin mi: “Peygamber size ne getirdiyse onu alın, o sizi neden sakındırdıysa
ondan sakının?”
[41] der. Kadın:
– “Evet, onu gördüm” der. Abdullah bin Mes’ûd (radıyallahu anh) da:
– “Ben, Hz. Peygamber’in bu sayılanları yasakladığını bizzat kendisinden işittim” der. Kadın:
– “İyi ama, senin ailenden de bunları yapanlar var!?” der. Abdullah bin Mes’ûd (radıyallahu anh) da:
– “O zaman buyur evime gir, bak bakalım böyle bir şey var mı?” der.
Kadın eve girip bakar ve:
– “Hayır, böyle bir şey görmedim” der. Bunun üzerine Abdullah bin Mes’ûd (radıyallahu anh),
– “Sen, Allah’ın seçkin kulu Hz. Şuayb aleyhisselamın şu sözünü bilmez misin? ‘Ben size yasakladığım şeyi,
kendim işleyerek sizinle ters düşmem’
[42] der.”
[43]
Bu diyalogdan şu sonuçları çıkarabiliriz:
1. Kadını, kadın oluşu, dinini öğrenmekten ve bir din otoritesiyle tartışmaktan alıkoymamıştır. Kadın,
Abdullah bin Mes’ûd (radıyallahu anh)’a doğrudan sorusunu sorup konuyu onunla müzakere edebilmiştir.
2. Abdullah bin Mes’ûd (radıyallahu anh) gibi seçkin bir sahabi, bir kadına sorusunu sorma ve görüşlerini
rahatlıkla söyleme imkânı tanıyor ve onu ikna edinceye kadar meseleye açıklık getiriyor.
3. Kadın, Kur’ân’ı baştan sona okuyup incelemiş ve bu konuda kendisine güvenen bir kimsedir. Kadın,
kendisine verilen fetvanın dinî dayanaklarını soruyor ve sorguluyor. Abdullah bin Mes’ud dediyse, tamamdır
demiyor. Abdullah bin Mes’ûd (radıyallahu anh)’ın verdiği fetva ile kendi ailesinin amel edip etmemesini
sorguluyor. Neticede Abdullah bin Mes’ûd (radıyallahu anh)’ın, söylediğini yapan ve yakınlarının da
yapmasını sağlayan bir ilim adamı olduğunu görüyor.
4. Abdullah bin Mes’ûd (radıyallahu anh), ganimet/fey’ taksimi ile alâkalı olarak inmiş bir âyeti
genelleştirerek anlıyor.
Kur’ân kültürüyle donanmış bir hizmetçi kız: Ömer bin Abdülaziz’in Suriye’deki Rakka valisi olan,
ilim ve zühdü ile tanınan Meymûn bin Mihrân’ın (ö. 117/735) hizmetçisi kadın, bir gün sofraya sıcak bir
çorba getirir. Misafirlerin de hazır olduğu sofrada ayağı kayar ve çorba Meymûn bin Mihrân’ın üzerine
dökülür. Kızgınlık içerisindeki efendisine kadın:
– “Efendim, lütfen yüce Allah’ın: “O takvâ sahipleri, öfkelerini yutanlardır”
[44] âyetini uygula” der. Adam:
– “Tamam, öfkemi yuttum” der. Kadın:
– “Efendim, bu âyetin devamındaki “insanların kusurlarını affederler” kısmı ile de amel et” der. Adam:
– “Tamam, seni affettim” der. Kadın:
– “İyi, ama Yüce Allah, âyetin sonunda “Allah, iyilik ihsan sahiplerini sever” buyuruyor, der.” Meymûn bin
Mihrân:
– “Tamam, sana ihsan ediyorum ve Allah için sen özgürsün!” diye cevap verir.
[45]
Bu olaydan çıkan dersleri şöyle özetleyebiliriz:
1. Olayda hizmetçi bir kızın Kur’ân âyetleri hakkındaki derinliği, ilk dikkatimizi çeken şeylerdendir. Kadın,
karşılaştığı olaya âyetler ışığında bakıp onu değerlendirebiliyor.
2. Efendisi ve misafirlerinin yanında suçlu durumda olan bir hizmetçi çok rahat bir şekilde derdini
anlatabiliyor. Öte yandan üzerine kaynar çorba dökülen efendi, hizmetçisine kendini özgürce ifade edebilme
imkânı tanıyor.
3. Efendi, kendisine okunan âyetlerin gereğini hemen yerine getiriyor. Hem de hizmetçisinin
hatırlatmasıyla. Huzurlu bir toplum için, âmirinden memuruna, erkeğinden kadınına Kur’ân’ı bilen ve hayatı
Kur’ân olan insanlara ne kadar da muhtacız!
Kur’ân’a Bütüncül Yaklaşan Kadın: Amr el-Leysî ordusuyla İran’daki Nişabur şehrine girmişti.
Askerleri yaşlı bir kadına ait beş evi birden işgal etmişlerdi. Kadın, durumu Amr’a şikâyet etti. Kumandan
Amr, kadına: – “Sen Allah’ın, “Hükümdarlar bir ülkeye girdiler mi, orayı bozarlar, halkının şereflilerini alçaltırlar, evet
böyle yaparlar”
[46] âyetini duymadın mı?” diye sordu. Kadın, Amr’a:
– “Evet bu âyeti okumasına okudum, ama gariptir ki kumandan, Allah’ın, “İşte şunlar, onların zulümleri
yüzünden çökmüş, ıssız kalmış evleridir. Şüphesiz bunda bilen bir kavim için ibret vardır”
[47] âyetini
okumamış görünüyor” diye cevap verir.
Kumandan, kadının bu uyarısından etkilenir, ondan özür dileyip evleri boşalttırır ve ordu kış boyunca
çadırlarda kalır.
[48]
#BU #OLAYDAN #ÇIKAN #DERSLERİ #ŞÖYLE #ÖZETLEYEBİLİRİZ :
1. Haksızlığa uğrayan kadın, cesaretle durumu en yetkili kişiye arz ediyor.
2. İşgalci kumandan, kadına hâlini anlatma fırsatı tanıyor.
3. Kumandan yapılan yanlışı güya âyetle temellendirmeye çalışıyor.
4. Fakat kadın hemen konuyla ilgili ve emiri etkileyecek bir başka âyetle cevap veriyor.
5. Kumandanın kadına okuduğu âyet, Neml suresindedir. Kadın da aynı sûrenin bir başka âyetiyle
kumandana cevap veriyor. Bu şekilde o, Kur’ân’a parçacı yaklaşımın doğru olmadığını, ona bütüncül
yaklaşmanın gerekli olduğunu ortaya koyuyor.
6. Hem emir, hem de kadın geçmiş kavimlerle ilgili âyet cümlelerini kendi hayatlarına uyarlayarak
Kur’ân’ın evrenselliğini açığa kavuşturuyorlar.
Kur’ân’a Hayran Bir Kız: Şiir üstadı ve büyük dilci Abdülmelik bin Kurayb el-Esmaî (ö. 216/831), bir gün
giderken bir cariyenin yüksek sesle şiir okuduğunu duydu, duyduklarından çok etkilenip cariyeye:
– “Canı çıkasıca, ne kadar da güzel şeyler söylüyorsun!” der. Cariye de:
– “Asıl sana yazıklar olsun, sen Yüce Allah’ın şu âyeti yanında buna fasîh, güzel mi diyorsun? “Biz Musa’nın
anasına şöyle bildirdik: Onu emzir, kendisine zarar geleceğinden endişelendiğinde onu denize bırakıver, hiç
korkup kaygılanma, çünkü biz onu sana geri vereceğiz ve onu peygamberlerden biri yapacağız.”
[49]
Kısalığına rağmen bu âyet, iki emir, iki nehiy, iki haber ve iki müjdeyi bağrında barındırıyor” der.
[50] Esmaî
devamla:
– “Ben onun bu anlayış ve yorumuna şaştım kaldım. Onun yaşı küçük bedevî bir kız olmasına rağmen ilim
ve irfanına hayran oldum” dedi.
[51]
Âyetteki iki emir “emzir ve denize atıver”, iki nehiy “korkma ve kaygılanma”, iki haber “bildirdik/vahyettik
ve korkarsan”, iki müjde ise “onu sana geri vereceğiz ve onu peygamber yapacağız” cümleleri idi.
[52]
#KÂBE’DE #ASILI #ŞİİRİ #İNDİRTEN #KADIN :
İslam öncesi, Araplar şiire son derece düşkündüler. Panayırlarda
meşhur şairlerle şiir günleri ve yarışmaları yaparlardı. İslam geldiğinde, Kâbe’nin duvarlarında yedi seçkin
şairin şiiri asılı idi (Muallaka-i Seb’a). Bunlardan biri de İmriü’l-Kays’ın şiiriydi.
“Ey yer suyunu yut ve ey gök suyunu tut, denildi. Su çekildi, iş bitirildi. Gemi de Cûdi Dağı’nın üzerine
yerleşti. Ve, o zalimler topluluğunun canı cehenneme, denildi”
[53] âyeti, meşhur şair İmriü’l-Kays’ın kız
kardeşine Muallaka-i Seb’a’yı Kâbe’nin duvarından indirtmiştir.
[54] Gerçekten de Arap ve Acem dili
incelense nazım güzelliği, belâgat sağlamlığı/eşsizliği ve mana kapsamlılığı bakımından bu âyetten daha
güzeli bulunamaz.
[55]
Söz konusu edilen kadın, hem şiiri iyi biliyor hem de Kur’ân’ı iyi biliyordu. O, Kur’ân’ın, ne kadar güzel
olursa olsun şiirle mukayese edilemeyeceğini anlamış, Kur’ân âyetleri varken şiirlerin Kâbe duvarlarına
asılmasına/gündemi tayin etmesine gönlü razı olmamıştı.
#SONUÇ: Kur’ân’a muhatap olma, onu anlama ve gereklerini yerine getirme konusunda kadın ve erkek
eşittir. Kulluk yarışında cinsler arasında bir fark yoktur. Hikmetin gereği olarak kadın olsun erkek olsun
kişilere, farklı imtihan soruları sorulabilir.
Ama neticede; her iki cinsin asıl hedefi Allah’ın hoşnutluğunu kazanıp cennetine girebilmek olmalıdır. Bu
yarışta kadın-erkek herkes yarışmalı, çalışıp gayret etmelidir.
Kadın olsun erkek olsun her insanın kazandığı sevaplar da, işledikleri günahlar da kendilerinedir. Âhirette
kadın da erkek de, dünyada yapıp ettiklerinden ferdî olarak sorgulanacaklardır. Hiç kimse bir başkasının
günahını yüklenmeyecektir.
Buradaki şu birkaç örnekten de anlaşılacağı üzere İslam’ın ilk döneminden itibaren bu kutlu yarışta
erkekler kadar kadınlar da yerlerini almışlardır. Tarihin görünen sayfalarına kadın kahramanların isimleri
çok fazla yazılmamış olsa bile, elde edilen başarı ve başarısızlıklarda erkekler kadar kadınların da katkısı ve
sorumluluğu vardır. O hâlde bu yarışta her iki cins de üzerine düşeni yerine getirmeli ve birbirine yardımcı
olmalıdır. Zira şu imtihan dünyasına kadın-erkek birlikte gelmişler, hayatı birlikte yaşamışlardır. Öyleyse,
insan olma ve hayat tarzı olan dine muhatap olma bakımından eşit olan kadın-erkek dini öğrenme, anlama
ve gereklerini yerine getirme konusunda da birbirlerine destek olmalıdırlar.
Kur’ân’da bahisleri geçen ilk anne ve ilk eş Hz. Havvâ, tevekkül ehli Hz. İbrahim’in ailesi Hz. Hacer, meleklerin müjdesine tanık olan Hz. Sâre, kadın başına kirli toplumda tertemiz kalmasını bilen iffet âbidesi
Hz. Meryem, yine iffet örneği Hz. Şuayb’ın kızları, Firavun kocaya rağmen iman eden Hz. Âsiye, yetkin
yönetici kadın Hz. Belkıs gibi pek çok hanım (Allah onlardan razı olsun) yalnızca kadınlara değil, bütün
insanlığa örnek olmaya devam etmektedirler.
Yüce Rabbimiz konuyla ilgili olarak ne güzel buyurmaktadır:
“Sizden erkek olsun kadın olsun, hiçbirinizin çalışmasını boşa çıkarmayacağım. Zaten siz
birbirinizdensiniz.”
#ZIHÂR: Bir kimsenin karısına “sen bana anamın sırtı gibisin” diyerek, onu kendisine haram kılmasıdır. (ç)
Cahiliye döneminde yaygın olan zıhâr ile adam artık karısına yaklaşmaz, ancak onu tamamen boşamış da
sayılmazdı. Kadın, evli iken, kocasız duruma düşerdi. İslâm, bu cahiliye âdetini sadece kefareti gerektiren
kusurlu bir âdet olarak görmüş ve onu ıslah etmiştir.
[56][57]
Ebu Dâvud, Tahâret 94.
Ebu Dâvud, es-Sünen, 1/62.
el-Hucurât suresi, 49/13.
#KUR_ÂN #PERSPEKTİFİNDEN
#KADIN
#النساء
#İMAM #NESÂÎ
#HADİSLERLE #KADIN
#İŞRETÜ_N-#NİSA'
2 notes · View notes
ah-val · 2 years ago
Text
Hasan-ı Basrî (k.s.) Hazretlerinin talebelerinden Habîb-i Acemî (k.s.) Hazretleri, önceleri çok zengin birisi idi. Tefecilik yapar, faizle para verirdi. Bir gün evinde, tam yemek yiyeceği sırada kapıya bir dilenci geldi ve 'Allah rızâsı için bir sadaka' dedi.
Habîb, onun yüzüne kapıyı kapattı, o fakiri mahzun bir halde geri çevirdi. Sofraya döndüğünde kabın içindeki yemeğin kana döndüğünü gördü! Bu hâdise karşısında dehşete düştü! Kendisini bir korku sardı! Yerinde duramaz hâle geldi!..
Bir cuma günü, Hasan-ı Basrî Hazretlerinin evinin yolunu tuttu. Yolda giderken, oyun oynayan çocuklar, Habîb-i Acemî'yi görünce, aralarında;
- Kaçın, kaçın! Tefeci Habîb geliyor! Ayağından kalkan toz, bize de gelir ve biz de onun gibi bedbaht oluruz, diyerek kaçıştılar.
Çocukların bu sözleri, ona çok ağır geldi.
Hasan-ı Basrî Hazretlerinin meclisine varıp elini öptü. Huzurunda tevbekâr oldu. O da Habîb'i talebeliğe kabul etti.
Oradan ayrılıp evine dönerken, kendisine borcu olanlar onu görünce, alacaklarını talep eder korkusu ile kaçışmak istediler. Habîb-i Acemî bu vaziyeti anlayınca,
- Kaçmayın, bugün asıl benim sizden kaçmam lâzım, dedi. Ve kimden ne alacağı varsa, hepsini bağışladığını îlan etti.
Çocukların yanından geçerken, çocuklar bu sefer birbirlerine,
- Kaçın, kaçın! Tevbekâr Habîb geliyor. Üzerine bizden toz bulaşmasın. Bulaşırsa, bizler Allâh'a âsî olmuş oluruz... diyerek kaçıştılar. Habîb, bu sözleri duyunca çok duygulandı. Yüreği sızlayarak,
'Yâ Rabbbî! Sana sonsuz hamd ü senâlar olsun ki, bir tevbemle ismimi kötüler arasından çıkarıp iyiler arasına kaydeyledin' diyerek Allâh'a iltica etti.
Ey nefsim, sonra tevbe ederim ve iyi şeyler yaparım diyorsan, ölüm daha önce gelebilir o vakit pişman olur kalırsın.
Yarın tövbe etmeyi, bugün tevbe etmekten kolay sanıyorsan aldanıyorsun.
( İmam Gazali Hz.)
6 notes · View notes
hepsigundemcom · 1 month ago
Text
Hidayet Türkoğlu: Gayelerimizi en üst noktada tutmaya devam edeceğiz
Hidayet Türkoğlu: Gayelerimizi en üst noktada tutmaya devam edeceğiz İHA A Ulusal Erkek Basketbol Grubu, FIBA EuroBasket 2025 Elemeleri B Kümesi'nde, 22 Kasım Cuma günü Basketbol Gelişim Merkezi’nde ve 25 Kasım Pazartesi günü Savaria Arena’da Macaristan ile karşı karşıya gelecek.Müsabakalar öncesi Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Hidayet Türkoğlu, Basketbol Gelişim Merkezi’nde düzenlenen medya günü etkinliğinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı."TÜRK BASKETBOLUNA ÇOK ŞEY KATACAĞINDAN HİÇ KUŞKUMUZ YOKTUR"Türkiye Basketbol Federasyonu Sportif Yöneticisi olarak misyona başlayan Alper Yılmaz ile 'Amerika Kıtası Oyuncu Temsilcisi' olarak TBF bünyesine katılan Doğuş Balbay’a yeni misyonlarında muvaffakiyetler dileyerek kelamlarına başlayan Lider Türkoğlu, şu tabirleri kullandı:Kasım ve şubat ayları federasyonumuz manasında en heyecanlı süreçler. Gerek bayan ulusal ekibimizin, gerekse erkek ulusal grubumuzun pencere maçları, gerek ulusal grubumuzun halkımızın önünde oynadığı maçlarda çok heyecanlı olduğumuzu her fırsatta lisana getiriyoruz. Hem Doğuş’a hem de Alper’e federasyonumuza güzel geldiniz ve muvaffakiyetler dilemek istiyorum. Doğuş, bizim vakit zaman özeleştiri yaptığımız ve eksik olduğumuz süreçlerde bize çok yararlı olacağını düşünüyorum. Amerika’daki atlet arkadaşlarımızla daha yakın temasta olacağına inandığımız için bu türlü bir atılım yaptık. Alper Yılmaz’ın da yeni süreçte federasyonumuzun sportif yöneticisi olarak hem liglerimize hem de ulusal gruplar manasında bilgi, birikimi ve deneyimiyle Türk basketboluna çok şey katacağından hiç kuşkumuz yoktur."ÖNÜMÜZDE İKİ TANE MACARİSTAN MAÇIMIZ VAR"FIBA EuroBasket 2025’e katılmayı garantileyen A Ulusal Bayan Basketbol Takımı’nı tebrik eden Türkoğlu, şu sözleri sarf etti:Önümüzde iki tane Macaristan maçımız var. Onun öncesinde 7 ve 10 Kasım’da bayan ulusal kadromuzun gösterdiği başarılardan ötürü hocamızı ve tüm sportmen arkadaşlarımızı kutlamak istiyorum. Grubun lideri olarak Avrupa şampiyonasına gitme konusunda çok büyük bir avantaj kazandık. Erkek ulusal ekibimiz da Basketbol Gelişim Merkezi’nde birinci maçını oynayacak. Bu maçlarda her vakit dolu seyirciler önünde oynamışızdır. Halkımıza da teşekkür etmek istiyorum."TÜRK ATLETLERİMİZİN DAHA FAZLA MÜDDET ALMASI İÇİN BİR DEĞİŞİKLİĞE GİTTİK"Genç oyuncuları ulusal ekibe kazandırmak için çalışmalarına devam edeceklerinin altını çizen Hidayet Türkoğlu, şu açıklamayı yaptı:Heyecanlıyız, yeni bir takım oluşturduk. Bu dönem için bir kural değişikliği yaptık. 4+1 kuralı yaptık ve bu kuralla da Türk atletlerimizin daha fazla mühlet alması için bir değişikliğe gittik. Bunun sonucunda bu kampta takımımıza iki tane genç arkadaşımız katıldığı için kendimizi memnun hissediyoruz. Melih ve David’in uzun yıllar ulusal formayı giyecekleri için hepimiz çok heyecanlıyız. İnşallah bu öbür antrenörlerimiz için de hoş bir örnek olur. Gençlerimizin kendi kulüplerinde ve ulusal grupta yararlı olması için baht verilmesini yakında takip ediyor olacağız."AVRUPA ŞAMPİYONASI'NDA GAYELERİMİZİ EN ÜST NOKTADA TUTMAYA DEVAM EDECEĞİZ"Başkan Türkoğlu, Macaristan ile oynayacakları iki maçı da kazanmak istediklerini aktararak, şu formda konuştu:Cuma ve pazartesi günleri Macaristan ile iki tane maçımız var. Bu tip maçlar bizim bakış açımızı her vakit farklı noktaya getirmiştir. Hocamıza, atletlerimize ve tüm teknik gruba muvaffakiyetler dilemek istiyorum. İnşallah evvel burada, daha sonra da Macaristan’da oynayacağımız iki maçı da kazanıp, Avrupa şampiyonasındaki amaçlarımızı her vakit en üst noktada tutmaya devam edeceğiz."MİLLİ KADROLARIMIZ HER VAKİT BİREYLER VE KURUMLARIN ÜSTÜNDEDİR"Fenerbahçe’nin, A Ulusal Erkek Basketbol Takımı’na oyuncu göndermeme kararına ait sürecine ilerleyen periyotlarda değineceklerini de vurgulayan Türkoğlu, kelamlarını şöyle noktaladı:Bizim için her maç çok pahalıdır. Sonuçta maksadımız Avrupa şampiyonasına katılmak ve orada ülkemizi en yeterli biçimde temsil etmektir. Federasyon olarak süreci en başından beri yakından takip eden bir noktadayız.
Şu anki atmosfer ve heyecanımızın farklı noktalara çekilmesini istemeyiz. Ulusal ekiplerimiz her vakit bireyler ve kurumların üstündedir. Bunu herkesin bu türlü bilmesi gerekir. Biz de bunu en hakikat formda yöneten bir idare olduk. Bundan sonra da birebir formda yönetmeye devam edeceğiz. Ulusal maçlar bittikten sonra bu hususla ilgili süreci nasıl yürüttüğümüzü herkesle paylaşmak isteriz. Kaynak: İhlas Haber Ajansı (İHA)https://www.ensonhaber.com/kralspor/basketbol/hidayet-turkoglu-hedeflerimizi-en-ust-noktada-tutmaya-devam-edecegiz https://hepsigundem.com/hidayet-turkoglu-gayelerimizi-en-ust-noktada-tutmaya-devam-edecegiz/?fsp_sid=1245#Basketbol #Federasyonu #Macaristan #Maçlar #MilliGrubumuz #Sporcu #Süre #Türk #Türkoğlu #Ulusal
0 notes
hasanakbal19 · 1 month ago
Text
ZEYNEP CASALİNİ’DEN “ZAMANSIZ MASAL” CUMA GÜNÜ YAYINDA
Zeynep Casalini ‘nin yeni single çalışması “Zamansız Masal”, 15 Kasım Cuma günü yayında olacak. Bestesi Sezen Aksu’ya, sözleri Zeynep Casalini’ye ait şarkıda düzenleme ve perdesiz elektro gitar sololar Mert Alp’e ait.Zamansız Masal’ın hikayesi  Sezen Aksunun iki cümlesiyle başladı: “Beğendiysen senindir. Kır bacağını söz yaz.” Sezen’in sözünü dinlememek mümkün mü?  Birçok karalama sonucuna…
0 notes
kunyekultursanat · 1 month ago
Text
ZEYNEP CASALİNİ’DEN “ZAMANSIZ MASAL” CUMA GÜNÜ YAYINDA
Zeynep Casalini ‘nin yeni single çalışması “Zamansız Masal”, 15 Kasım Cuma günü yayında olacak. Bestesi Sezen Aksu’ya, sözleri Zeynep Casalini’ye ait şarkıda düzenleme ve perdesiz elektro gitar sololar Mert Alp’e ait.Zamansız Masal’ın hikayesi  Sezen Aksunun iki cümlesiyle başladı: “Beğendiysen senindir. Kır bacağını söz yaz.” Sezen’in sözünü dinlememek mümkün mü?  Birçok karalama sonucuna…
0 notes
ensoz · 1 year ago
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
(Dua Mesajları: En güzel Anlamları ile Dualar ve Dua sözleri gönderdi)
1 note · View note
aykutiltertr · 4 months ago
Video
youtube
Kusura Bakma - Caroline Yılmaz ✩ Ritim Karaoke (Nihavend Minör 8/8 Düyek...  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ⭐ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/auk5RxaBLyo ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Kusura Bakma - Caroline Yılmaz ✩ Ritim Karaoke (Nihavend Minör 8/8 Düyek Oryantal Beste Sezen Aksu) ❤ @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ESER ADI           : KUSURA BAKMA (SEZEN AKSU) SÖZ GÜFTE       : SEZEN AKSU BESTE - MÜZİK : SEZEN AKSU USÜL                  : 8/8 DÜYEK ORYANTAL MAKAM - DİZİ   : NİHAVEND - MİNÖR ARANJÖR          : OZAN DOĞULU Caroline’in,  GMG etiketiyle yayımlanan "Kusura Bakma" isimli şarkısı, video klibiyle Caroline Yılmaz kanalında!                             ŞARKI SÖZÜ ve AKORU Kanala Abone Olmak için : http://bit.ly/2yRHZeY Söz - Müzik: Sezen Aksu Aranje: Ozan Doğulu Prodüktör: Cihan Okan Klip Yönetmeni: Raşit Algül Görüntü Yönetmeni: Ferit Çetinkaya Kayıt & Mix: Aliş Kaygusuz Mastering: Çağlar Türkmen Montaj: Çisem Baydar Yapım: GMG Production & DokuzSekiz Müzik Yapım Grafik Tasarım: Murathan Aksöz Instagram http://bit.ly/2KnjIE9 YouTube http://bit.ly/2yRHZeY Şarkı Sözleri: Bak deme bana bakamam gözüne Gül deme bana gülemem yüzüne Bak deme bana bakamam gözüne Gül deme bana gülemem yüzüne Kusura bakma iş işten geçti Olamayız artık eskisi gibi Kusura bakma iş işten geçti Olamayız artık eskisi gibi Benim de gözüm artık açıldı Her yanıma kısmet saçıldı İstemem ne aşk ne karakter Dünya para üstüne döner Her şey mal mülk her şey para pul Dostlukmuş sevgiymiş ara bul Her şey mal mülk her şey para pul Dostlukmuş sevgiymiş ara bul Yok deme bana sen de ben gibisin İsteseler canını verirsin Yok deme bana sen de ben gibisin İsteseler canını verirsin Kusura bakma iş işten geçti Olamam ben artık eskisi gibi Kusura bakma iş işten geçti Olamam ben artık eskisi gibi Benim de gözüm artık açıldı Her yanıma kısmet saçıldı İstemem ne aşk ne karakter Dünya para üstüne döner Her şey mal mülk her şey para pul Dostlukmuş sevgiymiş ara bul Her şey mal mülk her şey para pul Dostlukmuş sevgiymiş ara bul Caroline Yılmaz hakkında merak edilenler. Kariyeri, eğitimi, çalışmaları, kısaca hayatı ve biyografi bilgileri. Son dönemde Murat Boz ile yaptığı açıklamalar ile sık sık gündeme gelen güzel isim Caroline Yılmaz, Grande Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı’dır. Her cuma saat 23:30 da TV8,5 ekralarında Caroline Show isimli programı hazırlayıp sunmaktadır. Maalesef henüz tüm araştırmalarımıza rağmen aslen nereli olduğu, doğum yeri, doğum tarihi, boyu, kilosu ve yaşı gibi bilgilerine henüz ulaşılamamış, araştırılmaktadır. Politikacı bir ailenin kızı olduğu belirtilen Caroline Yılmaz özel eğitim almıştır. Yapılmış olan testlerin ardından üstün zekalı olarak tanımlanan güzel isim dile’de çok yatkın olduğu için ilk olarak Koç Koleji’nin yabancı dil b��lümünü tamamlamıştır. Ardından İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden başarı ile mezun olmuştur. Ardından üniversite bitiminde profesyonel olarak iş hayatına atılmış, 7 sene kadar Almanya’nın en büyük medya holdinglerinden birisinin Türkiye İş Geliştirme Bölümü’nü yönetmiştir. Caroline Yılmaz iş hayatı; İlerleyen süreçte Holding’in Türkiye yatırımlarının rotasını, kurulum hedeflerini gerçekleştirmiştir. Günümüzde Grande Media Group Yönetim Kurulu Başkanı olarak ta iş hayatını sürdürdüğü belirtilmektedir. Kurmuş olduğu şirketler grubunda turizm alanında hizmet verirken, sağlık alanında da yatırımlarını sürdürmektedir. GMG- Grande Media Group ismi ile faaliyet göstermeye başlayan şirketler grubu, sanat camiasında yer almak isteyen yeni sesleri ve oyuncuları desteklemektedir. Ülkemizin tek kadın müzik yapımcısı olan ünlü isim her kadın kendi şarkısını söylemelidir açıklamasında bulunmuştur. Müzik dünyasına Ozan Doğulu ve Sezen Aksu’nun müzikal desteği ile adım atmıştır. Özellikle son dönemlerde Youtube video kanalı ve televizyon ekranlarında yayınlanmakta olan Yeşilçam Şarkıları albümü ciddi bir ilgi ile karşılanmıştır. Son olarak taraflı tarafsız herkes tarafından Türkan Şoray‘a benzetilmektedir. Sevemedim Kara Gözlüm Belkıs Özener 04:06 Fikrimin İnce Gülü Sema 03:08 Elveda Behiye Aksoy 04:10 Ağlama Değmez Hayat Güzide Kasacı 03:08 Ah Nerede Füsun Önal 02:45 Gençlik Başımda Duman Guzin Ile Baha 02:46 Senden Başka Füsun Önal 02:43 Senden Vazgeçemem Semiramis Pekkan 02:37 Rüyalar Gerçek Olsa
0 notes
piyasahaberleri · 1 year ago
Link
Federal Data ve Yayıncılık Bakanı Murtaza Solangi bir basın toplantısında konuşuyor. — UYGULAMA/DosyaCuma günü, Bilgiden Görevli Bakan Murtaza Solangi, havayı temizlemek amacıyla hükümetin 8 Şubat'ta yapılması planlanan genel seçimleri ertelemek için "şu ana kadar hiçbir çeyrekten" herhangi bir sinyal almadığını söylemiş oldu.Onun sözleri, Senato'nun, oldukca azca katılımla, oldukca rağbet gören seçimlerin ertelenmesini isteyen ve önde gelen siyasal partilerden sert eleştirilere neden olan bağlayıcı olmayan bir sonucu kabul etmesinden birkaç saat sonrasında geldi.Bağımsız bir milletvekili olan Senatör Dilawar Khan, 100 kişilik mecliste bulunan tek milletvekili olan 14 senatörün katılımıyla onaylanan sonucu parlamentonun üst meclisine taşıdı.Parlamento Binası haricinde gazetecilere konuşan Solangi, şunları söylemiş oldu: "Şu ana kadar hiçbir çevreden seçimlerin ertelenmesine ilişkin bir sinyal gelmedi."Yalnızca Pakistan Seçim Komisyonu'nun (ECP) seçimleri erteleme anayasal yetkisine haiz bulunduğunu söylemiş oldu.Bakan, geçici Başbakan Anwaar-ul-Haq Kakar'dan yada federal kabineden genel seçimlerin ertelenmesine ilişkin herhangi bir yönerge olmadığı görüşündeydi.Bir sual üstüne Solangi, üst mecliste seçimlerin ertelenmesine ilişkin kararda münakaşa yapma şansı bulamadığını söylemiş oldu.Anayasa'nın 218(3) maddesine gore seçim yapma, tarih verme yada zamanı değişiklik yapma yetkisinin AK Parti'ye ilişkin bulunduğunu söylemiş oldu."Anayasal bir organın işlerine karışamayız."Kararda belirtilen sorunların gerçek bulunduğunu kabul ederek, bu sorunların daha ilkin Pakistan tarihinde var bulunduğunu söylemiş oldu.Bakan, sert hava koşulları ve güvenliğin sağlanması dahil öteki mevzularla ilgilenmenin hükümetin sorumluluğunda bulunduğunu savundu.
0 notes
yavuzbay-fan · 1 year ago
Text
ANLAYANA  (1/5)
ATATÜRK: "SIR.?"
BAŞKENT KÂDİM DEVLET:
13 EKİM
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN:
"Ankara'nın ve Ankaralıların;
Benim gönlümde ayrı bir yeri vardır."
Diyerek,
Her türlü NEDEN?
Ve tazzikleri kale almamış;
ANADOLU.. ANKARA.. BAŞKENT..
(ANNE KARA)
Olarak kabul edilmesini istemiş.
ANKARA’NIN..
“BAŞ”
Olmasından SONRASINDA..
Şahsi Israrlarını Sürdürmüş,
KÂDİM MİLLETİ'N,
KÂDİM DEVLETİN,
KÂDİM BAŞKENTİN,
Belirlenmesinin Kararlılığın DA..
Hacı Bayram Veli Camisi'nde..
CUMA NAMAZI kılınıp,
Kurbanlar kesildikten SONRA,
KÂDİM BAŞKENTİN..
EGEMENLİK TESCİLİ OLAN,
TBMM BİNASINDA..
23 Nisan 1920 DE..
İSTİKBALE GİDEN..
YOLDAKİ ADIMLARI SONUNDA..
Kadim Türk Ulusu’nun,
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ'NİN;
Resmen kabul edilişini sağlamıştır.
"BAŞ"
MİLLÎ DEVLET MERKEZİ
Bu devletin kuruluşu,
İstanbul Hükümetine rağmen,
İşgal güçlerine karşın,
"Millî Devlet"
"Milli İrade"
"Milli Güç”
Poyansiyellerin..
Milli birliğe dayalı başardığı bir neticedir.
Sınırlı, belirli toprak parçası üzerinde.
Yaşayan topluluğun,
Bir güce sahip olarak ortaya çıkması.
Devlet hüviyeti şeklinde olmuş,
Siyasi güç ve Otoritesidir.
BU MECLİS DE..
Gazi Mustafa Kemal PAŞA’NIN,
'Heyet-i Temsiliye Reisi'
Sıfatıyla açıkladığı esaslara..
Uygun olarak,
Seçim yolu ile belirlenen..
Bir Hürriyet İkbali Meclis’tir.
MİLLÎ MÜCADELENİN..
Sadece ordularla değil,
MİLLÎ İstiklâl, İstikbal Savaş’ını,
Türk Milleti Temsilcilerinden,
Meydana GELEN..
TBMM ile yürütülmüş,
Asli müesseseleri.
Asil Meclis’in eseridir.
Millî Egemenlik,
Türk Devleti’nin özüdür.
Milletin İradesi İLE..
TÜRKYE MİLLETİ'NİN OLMUŞTUR.
SONUCUNDA..
Hacı Bayram Veli Hazretlerinin?
Ankara’yı kalıcılıkta seçmesinde..
Sadece burada doğması ile değil,
İsteseydi dönemin Padişah’ının..
Israrlı davetini kabul edip,
Ankara’dan gidebilirdi ama gitmediği!
Manen Ankara’dan yana kullandı.
Bugün Kİ! Dergâhını DA..
☆SIRLI.? Yapılar üzerine kurduğu!
(Frigler,Galatlar üzerinde.?)
☆SIRLI.? Hoca YESEVİ Hazretlerinin,
(Anadolu ve Ankara Merkezli.?)
☆ Ankara tarihler boyunca..
 Başka devletlere DE..
Başkentlik yapmış Olmasın DA..
☆Ankara Ahilik Cumhuriyeti!
☆Ankara Kurtuluş Savaşı Merkezi!
☆Ankara Namazgâh Şehitliği!
☆Ankara Kâdim Başkent Yapılması!
☆Ankara AnıtTepe/Anıtkabir!
Dirayeti, Tercihi ve İstikbalin DE..
Taçlanmış Oluyordu.
NEDEN ANKARA.?
“Ankara’nın,
Çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yaptığını,
AYNI zamanda..
Ankara’nın,
Tesadüfen başkent yapılmadığı,
Apaçık ortadadır.” 
Prof. Dr. İlber ORTAYLI
(30 /3/ 2018)  
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK;
"Ben Ankara’yı coğrafya kitabından,
ziyade tarihten öğrendim.
Ve
Cumhuriyet merkezi olarak öğrendim.
Hakikaten, Selçuki idaresinin bölünmesi (inkisamı)
Üzerine Anadolu’da teşekkül eden,
küçük hükümetlerin isimlerini okurken,
Bir 'Ankara Cumhuriyeti'ni görmüştüm.
Tarih sahifelerinin,
HÂLÂ,
BİR cumhuriyet merkezi olarak tanıttığı Ankara’ya
ilk defa geldiğim o gün de gördüm ki,
Aradan geçen asırlara rağmen,
Ankara’da hâlâ,
O cumhuriyet kabiliyeti devam ediyor.
Türkiye’nin hemen bütün bölgelerini,
(menatıkını)
Gezdiğim ve gördüğüm için hükmettim ki,
o zaman isimleri cumhuriyet olmayan,
Diğer yerlerin bugünkü halkı da..
Aynı kabiliyetten asla uzak değildir.
Beni,
Türkiye’nin en münasip,
Merkez Ankara olabileceğini,
Düşünmeye sevkeden,
İlk vesile çok eskidir..
Ve bilimseldir. (fennidir).."    
"Büyük Millet Meclisi;
Sizin yiğitlik çevrenizde..
Korkusuzca bağımsızlık,
Mücadelesine devam edebilmiştir.
Bu nedenle Ankaralı hemşehrilerimin,
Bu vatanı kurtarma mücadelesinde,
Ayrı bir şeref hissesi vardır." 1922
Denilir YA.!
 "Nerelisin?"
DİYE, sorulduğunda.?
Adettendir 'Doğum yeri söyleriz YA.!'
ATATÜRK DE..
Tamam Selanik'te doğmuştur;
ANCAK,
Ömrünün çoğunun geçtiği,
ATATÜRK; Ankaralıdır.
"BAŞ"KENT ANKARA DA..
Genelkurmay Başkanlığı karşısında,
Mermer üstüne kazınmış bir yazı vardır.
ATATÜRK'ÜN,
Sözleri dir Bunlar;
"ANKARA MERKEZ-İ HÜKUMETTİR.
VE EBEDİYEN MERKEZ-İ HÜKÜMET
OLARAK KALACAKTIR!"      
KÂDİM DEVLET, KÂDİM BAŞKENT,
“Egemenlik Milletin’dir.”
İspatının Tecellisidir.        1/6...
STRATEJİTÜRK
0 notes
yenicagkibris · 1 year ago
Text
Cuma, cumartesi güncesinden - Özkan Yıkıcı
Makalenin konusu olan iki gün, haftanın da normal sayılacak son günleridir. Pazar zaten genelde tatil. Bu hafta ilgili günler iki önemli yıldönümünün da anlamını yüklenmek zorunda kaldı. Yirmidört Kasım öğretmenler günü olurken, Cumartesi de kadına şidet le mücadele günü olarak yaşandı. Konuyla alakalı elbet yeri geldiğinde gereken sözleri yazdım. Fakat, her iki gün de yaşanırken, hafıza kaybı…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
elazigsurmanset · 1 year ago
Text
Babacan: “Adalet olmayınca para kaçıyor”
Tumblr media
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, dün Gölbaşı’nda kılınan cuma namazı sonrası esnaf ve vatandaşlarla bir araya geldi. Bir vatandaşın, “Sıkıntı, sıkıntı, hep sıkıntı. Geç şu devletin başına bu milleti kurtar, bu devleti kurtar” sözleri üzerine Babacan, “Doğru. Biz de bunun için çalışıyoruz” açıklamasında bulundu. Babacan, “Sizin döneminizde durumumuz çok iyiydi. Şu anda da dünyanın en iyi ekonomisti bizi yönetiyor.” diyen vatandaşa ise, “‘Şer üçgeni ablukaya almış, hareket edemiyoruz’ diyor�� ifadesini kullandı. Esnafın daveti üzerine bir çay evine konuk olan, burada sohbet ederek sıkıntıları dinleyen Babacan kendisine sorulan soruları da yanıtsız bırakmadı. Babacan, vatandaşların faiz yükseldiği halde döviz ve altın da yükseliyor ifadesi üzerine, “Çünkü bu iş biraz hukukla ilgili, adaletle ilgili. Hukuk olmayıp, adalet olmayınca para da kaçıyor” yanıtını verdi. Kaynak: HİBYA Read the full article
0 notes
hasanakbal19 · 8 months ago
Text
Alkera'nın Mayıs ayında çıkacak ilk uzunçalar albümü 'Zamanın Ötesine' nin çıkış parçası 'Kan Revan' 26 Nisan Cuma günü yayında!
Türkçe sözlü progressive metal türünün güçlü gruplarından Alkera Nefes Records etiketli, Mayıs ayında çıkacak 10 şarkılık albümü ‘Zamanın Ötesine’nin kapağını açıyor. Albümün dinleyicilerin beğenisine sunulan çıkış parçası ‘Kan Revan’, 26 Nisan Cumagünü video klibiyle birlikte tüm dijital müzik platformlarında yayında. ‘Kan Revan’ teklisinin sözleri grubun aynı zamanda vokali olan Onur…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kunyekultursanat · 8 months ago
Text
Alkera'nın Mayıs ayında çıkacak ilk uzunçalar albümü 'Zamanın Ötesine' nin çıkış parçası 'Kan Revan' 26 Nisan Cuma günü yayında!
Türkçe sözlü progressive metal türünün güçlü gruplarından Alkera Nefes Records etiketli, Mayıs ayında çıkacak 10 şarkılık albümü ‘Zamanın Ötesine’nin kapağını açıyor. Albümün dinleyicilerin beğenisine sunulan çıkış parçası ‘Kan Revan’, 26 Nisan Cumagünü video klibiyle birlikte tüm dijital müzik platformlarında yayında. ‘Kan Revan’ teklisinin sözleri grubun aynı zamanda vokali olan Onur…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes