#cezadavaları
Explore tagged Tumblr posts
Text
Sahte Fatura Kullanma Suçu Hangi Şartlarda Oluşur?
SAHTE FATURA KULLANMAK SUÇU HANGİ ŞARTLARDA OLUŞUR? T.C YARGITAY 11.Ceza Dairesi Esas: 2017/ 3553 Karar: 2017 / 4325 Karar Tarihi: 07.06.2017 SAHTE FATURA KULLANMAK SUÇU - FATURALARIN KANUNDA ÖNGÖRÜLEN ZORUNLU BİLGİLERİ İÇERMESİNİN GEREKMESİ - SUÇA KONU FATURALARIN ASILLARI VEYA ONAYLI SURETLERİNİN GETİRTİLİP DENETİME ELVERİŞLİ OLACAK ŞEKİLDE DOSYAYA KONULMASI GEREĞİ ÖZET: Faturaların kanunda öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi karşısında; ilgili yıla ait suça konu faturaların asılları veya onaylı suretlerinin getirtilip denetime elverişli olacak şekilde dosyaya konulması, incelenerek kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadığının tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi yasaya aykırı olup hükmün bozulması gerekir. (213 S. K. m. 227, 230, 359) (5237 S. K. m. 43, 53) (ANY. MAH. 08.10.2015 T. 2014/140 E. 2015/85 K.) 1- Sahte fatura kullanma suçunda suçun maddi konusunun fatura olması ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki "Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanun'un Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır" şeklindeki düzenlemeye göre de faturaların Vergi Usul Kanunu'nun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi karşısında, 2005 takvim yılına ait kanaat oluşturacak sayıda fatura aslı ya da onaylı sureti temin edilip, zorunlu unsurları taşıyıp taşımadığı tespit edilerek, dosya arasında bulundurulması gerektiği ve mükellef şirket hakkında düzenlenen vergi inceleme raporlarında sanıkların kullandığı faturaları düzenleyen şirketlerin sahte fatura düzenlediğine ilişkin tespitlerin yer alması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi bakımından; sahte olduğu iddia edilen faturaları düzenleyen firma yetkilileri hakkında sahte fatura düzenlemek suçundan dava açılıp açılmadığı, açılmışsa akibeti araştırılıp, dava dosyaları celp edilip özetinin duruşma tutanağına geçirilip, bu davayı ilgilendiren ve sahteliği belirleyen delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesi, faturaların gerçek alım satım karşılığı olup olmadığının, mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim tesellüm belgeleri, bedellerinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun kanıtlama yeteneği olan geçerli ödeme belgeleri ve satıcının kasasına ya da banka hesabına girip girmediğinin tespiti ile, faturaları düzenleyen mükellefin yeterli üretimi, mal girişi ya da stoku olup olmadığı dikkate alınarak faturaları kullanan kişi ve şirketler ile sanıkların ticari defter ve belgeleri üzerinde karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi, 2- Kabule göre ise; a- Suç tarihi itibariyle 213 sayılı Kanun'un 359/b-1 maddesinde öngörülen temel cezanın alt sınırının 18 ay hapis olduğu gözetilmeden ve hapis cezalarının alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle tayin edildiğine dair bir kabul ve gerekçe gösterilmeden temel cezanın 3 yıl hapis cezası olarak tayin edilmesi, Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı Sayfa 1 / 2 Esas No: Karar No: YARGITAY 11. Ceza Dairesi 2017/3553 2017/4325 Karar Tarihi: 07.06.2017 T.C. b- Her bir takvim yılı içinde birden fazla sahte fatura kullanma eyleminde TCK'nın 43/1. maddesindeki zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, yasaya aykırı, c- 5237 sayılı TCK'nun 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı yönünden sanıkların kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 07.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi. DOLANDIRICILIK SUÇU- Önceden doğmuş bir zarar veya doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde SUÇ OLUŞMAZ Read the full article
#AvukatMehmetCansız#CansızHukukBürosu#cezadavaları#İzmirAvukatı#SAHTEFATURAKULLANMASUÇUHANGİŞARTLARDAOLUŞUR
0 notes
Text
Sahte Fatura Kullanma Suçu Hangi Şartlarda Oluşur?
SAHTE FATURA KULLANMAK SUÇU HANGİ ŞARTLARDA OLUŞUR? T.C YARGITAY 11.Ceza Dairesi Esas: 2017/ 3553 Karar: 2017 / 4325 Karar Tarihi: 07.06.2017 SAHTE FATURA KULLANMAK SUÇU - FATURALARIN KANUNDA ÖNGÖRÜLEN ZORUNLU BİLGİLERİ İÇERMESİNİN GEREKMESİ - SUÇA KONU FATURALARIN ASILLARI VEYA ONAYLI SURETLERİNİN GETİRTİLİP DENETİME ELVERİŞLİ OLACAK ŞEKİLDE DOSYAYA KONULMASI GEREĞİ ÖZET: Faturaların kanunda öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi karşısında; ilgili yıla ait suça konu faturaların asılları veya onaylı suretlerinin getirtilip denetime elverişli olacak şekilde dosyaya konulması, incelenerek kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadığının tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi yasaya aykırı olup hükmün bozulması gerekir. (213 S. K. m. 227, 230, 359) (5237 S. K. m. 43, 53) (ANY. MAH. 08.10.2015 T. 2014/140 E. 2015/85 K.) 1- Sahte fatura kullanma suçunda suçun maddi konusunun fatura olması ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki "Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanun'un Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır" şeklindeki düzenlemeye göre de faturaların Vergi Usul Kanunu'nun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi karşısında, 2005 takvim yılına ait kanaat oluşturacak sayıda fatura aslı ya da onaylı sureti temin edilip, zorunlu unsurları taşıyıp taşımadığı tespit edilerek, dosya arasında bulundurulması gerektiği ve mükellef şirket hakkında düzenlenen vergi inceleme raporlarında sanıkların kullandığı faturaları düzenleyen şirketlerin sahte fatura düzenlediğine ilişkin tespitlerin yer alması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi bakımından; sahte olduğu iddia edilen faturaları düzenleyen firma yetkilileri hakkında sahte fatura düzenlemek suçundan dava açılıp açılmadığı, açılmışsa akibeti araştırılıp, dava dosyaları celp edilip özetinin duruşma tutanağına geçirilip, bu davayı ilgilendiren ve sahteliği belirleyen delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesi, faturaların gerçek alım satım karşılığı olup olmadığının, mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim tesellüm belgeleri, bedellerinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun kanıtlama yeteneği olan geçerli ödeme belgeleri ve satıcının kasasına ya da banka hesabına girip girmediğinin tespiti ile, faturaları düzenleyen mükellefin yeterli üretimi, mal girişi ya da stoku olup olmadığı dikkate alınarak faturaları kullanan kişi ve şirketler ile sanıkların ticari defter ve belgeleri üzerinde karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi, 2- Kabule göre ise; a- Suç tarihi itibariyle 213 sayılı Kanun'un 359/b-1 maddesinde öngörülen temel cezanın alt sınırının 18 ay hapis olduğu gözetilmeden ve hapis cezalarının alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle tayin edildiğine dair bir kabul ve gerekçe gösterilmeden temel cezanın 3 yıl hapis cezası olarak tayin edilmesi, Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı Sayfa 1 / 2 Esas No: Karar No: YARGITAY 11. Ceza Dairesi 2017/3553 2017/4325 Karar Tarihi: 07.06.2017 T.C. b- Her bir takvim yılı içinde birden fazla sahte fatura kullanma eyleminde TCK'nın 43/1. maddesindeki zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, yasaya aykırı, c- 5237 sayılı TCK'nun 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı yönünden sanıkların kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 07.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi. DOLANDIRICILIK SUÇU- Önceden doğmuş bir zarar veya doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde SUÇ OLUŞMAZ Read the full article
#AvukatMehmetCansız#CansızHukukBürosu#cezadavaları#İzmirAvukatı#SAHTEFATURAKULLANMASUÇUHANGİŞARTLARDAOLUŞUR
0 notes
Text
Mağdurun Çıplak Görüntülerin Paylaşılması, Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunu mu yoksa Müstehcenlik Suçunu mu Oluşur?
Müstehcenlik (YÜR. TAR.: 01.06.2005) MADDE 226 - (1) (a) Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri veren ya da bunların içeriğini gösteren, okuyan, okutan veya dinleten, b) Bunların içeriklerini çocukların girebileceği veya görebileceği yerlerde ya da alenen gösteren, görülebilecek şekilde sergileyen, okuyan, okutan, söyleyen, söyleten, c) Bu ürünleri, içeriğine vakıf olunabilecek şekilde satışa veya kiraya arz eden, d) Bu ürünleri, bunların satışına mahsus alışveriş yerleri dışında, satışa arz eden, satan veya kiraya veren, e) Bu ürünleri, sair mal veya hizmet satışları yanında veya dolayısıyla bedelsiz olarak veren veya dağıtan, f) Bu ürünlerin reklamını yapan, Kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır. (ASLİYE CEZA MAHK.) (2) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. (ASLİYE CEZA MAHK.) (3) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde (DEĞİŞİK İBARE RGT: 07.04.2016 RG NO: 29677 KANUN NO: 6698/30) (KOD 1) çocukları, temsili çocuk görüntülerini veya çocuk gibi görünen kişileri kullanan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının kullanımına sunan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. (ASLİYE CEZA MAHK.) (4) Şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntüleri içeren ürünleri üreten, ülkeye sokan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, başkalarının kullanımına sunan veya bulunduran kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. (ASLİYE CEZA MAHK.) (5) Üç ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlayan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. (6) Bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. (7) Bu madde hükümleri, bilimsel eserlerle; üçüncü fıkra hariç olmak ve çocuklara ulaşması engellenmek koşuluyla, sanatsal ve edebi değeri olan eserler hakkında uygulanmaz. Özel hayatın gizliliğini ihlal (YÜR. TAR.: 01.06.2005) MADDE 134 - (1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, (DEĞİŞİK İBARE RGT: 05.07.2012 RG NO: 28344 KANUN NO: 6352/81) (KOD 1) bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, (DEĞİŞİK İBARE RGT: 05.07.2012 RG NO: 28344 KANUN NO: 6352/81) (KOD 1) verilecek ceza bir kat artırılır.(ASLİYE CEZA MAHK.) (DEĞİŞİK FIKRA RGT: 05.07.2012 RG NO: 28344 KANUN NO: 6352/81) (KOD 1) (2) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur. T.C. YARGITAY 12.Ceza Dairesi Esas: 2018/3574 Karar: 2018/8375 Karar Tarihi: 19.09.2018 ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL VE ŞANTAJ SUÇLARI - HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA KARAR VERİLMESİ GEREĞİ - HÜKMÜN BOZULMASI ÖZET: Mağdurun cinsel ve fiziksel mahremiyetine ilişkin çıplak görüntülerini, onun bilgisi dışında, ifşa edilmesine neden olan suça sürüklenen çocuğun eyleminde TCK'nın 134/2. maddesinde tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yanı sıra toplumun sahip olduğu ortak ar ve haya duygularını, yerleşik edep kurallarını incitici ve genel ahlâka aykırı nitelikteki 14 yaşındaki mağdura ait müstehcen görüntünün yayımlanması nedeniyle 226/5 maddesinde düzenlenen müstehcenlik suçunun da oluştuğu, bir fiili ile birden fazla farklı suçun oluşmasına neden olan suça sürüklenen çocuğun, TCK'nın 44. maddesi gereğince, daha ağır cezayı gerektiren müstehcenlik suçundan cezalandırılması, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan ise hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiştir. (5237 S. K. m. 43, 44, 134) (YCGK. 24.03.2015 T. 2014/14-603 E. 2015/66 K.) Dava: Özel hayatın gizliliğini ihlal ve şantaj suçlarından suça sürüklenen çocuğun mahkumiyetine ilişkin hüküm, suça sürüklenen çocuk müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: 1- Şantaj suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde: Suça sürüklenen çocuğun birden fazla kez mağdurun kendisi ile öpüşmediği ve sevgilisinden ayrılmadığı takdirde elinde bulunan 14 yaşındaki mağdura ait çıplak resimleri ifşa edeceğinden bahisle tehditte bulunması şeklinde sübutu kabul edilen eylemi nedeniyle yerel mahkemenin alt sınırdan uzaklaşılarak temel cezanın belirlenmesine ilişkin uygulamasında bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuk müdafiinin beraat kararı verilmesi gerektiğine, TCK'nın 43. maddesinin uygulanmaması gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA, 2- Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuk müdafiinin beraat kararı verilmesi gerektiğine, TCK'nın 43. maddesinin uygulanmaması gerektiğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Oluşa ve dosya kapsamına göre; suça sürüklenen çocuğun, mağdurun çıplak fotoğraflarının ifşa edilmesine neden olduğu olayda; Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24.03.2015 tarihli, 2014/14-603-2015/66 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; mağdurun cinsel ve fiziksel mahremiyetine ilişkin çıplak görüntülerini, onun bilgisi dışında, ifşa edilmesine neden olan suça sürüklenen çocuğun eyleminde TCK'nın 134/2. maddesinde tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yanı sıra toplumun sahip olduğu ortak ar ve haya duygularını, yerleşik edep kurallarını incitici ve genel ahlâka aykırı nitelikteki 14 yaşındaki mağdura ait müstehcen görüntünün yayımlanması nedeniyle 226/5 maddesinde düzenlenen müstehcenlik suçunun da oluştuğu, bir fiili ile birden fazla farklı suçun oluşmasına neden olan suça sürüklenen çocuğun, TCK'nın 44. maddesi gereğince, daha ağır cezayı gerektiren müstehcenlik suçundan cezalandırılması, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan ise hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı olup, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, aynı Kanun'un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden suça sürüklenen çocuğun kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 19.09.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi. Read the full article
#Avukat#CansızHukukBürosu#cezadavaları#çıplakgörüntülerininPaylaşılması#İzmirAvukatı#MüstehcenlikSuçu#özelhayatıngizliliğiniihlal#ÖzelhayatınGizliliğiniİhlalSuçu
0 notes
Text
Ceza Avukatı Ararken Nelere Dikkat Etmelisiniz?
En İyi ceza avukatını ararken nelere dikkat etmelisiniz? Avukat arayışınızda önemli olan Türkiye’nin en iyi ceza avukatını değil, sizin için En iyi Ceza Avukatını bulmaya çalışmaktır. Ceza Avukatı Ararken Nelere Dikkat Etmelisiniz? 1- Sizi temsil edecek Ceza Avukatı yargılandığınız veya şikayetçi olduğunuz konu hakkında uygulama tecrübesi ve güncel bilgiye sahip olmalıdır. Mümkünse yalnızca ceza davaları ile ilgilenmesi, ücreti ve miktarı ne olursa olsun başka alanlarda iş almamayı prensip edinmiş olması gerekir.Çünkü ceza davaları tıpta beyin ameliyatı yapmanın gerektirdiği bilgi ve uygulama tecrübesi ne ise o düzeyde bir hizmet kalitesi gerektirmektedir.Layığı ile ceza avukatlığı yapan bir kişinin bir koltukta iki karpuz taşıması kanaatimce İMKANSIZDIR. Günümüz teknolojisinde bu konuda araştırma yapmanız çok zor değildir. 2- Sizi anlayabilen, cümle kurmakta zorlanmayan, anlatmak istediğini de size dinletebilen, iletişim becerisi yüksek bir ceza avukatı seçmeniz yerinde olur. Size kendisini dinletemeyen bir ceza avukatının mahkemeye, hakime ve savcıya da dinletemeyeceğini, duruşmada da, dilekçelerde de savunmanızı layığı ile ifade edemeyeceğini biliniz. Bu hususta yüz yüze görüşme sırasında net bir fikir sahibi olabilirsiniz. 3- Ceza avukatının üzerine aldığı sorumluluğun ağırlığının bilincinde olması ve ona göre hareket etmesi, “hallederiz, sıkıntı olmaz, sen merak etme, kesin beraat edersin, basit suçlar bunlar, yargıtay kesin bozar” gibi cümleler kullanmaması veya dosyanıza bir göz atarak duymak istediğiniz şeyleri kolaylıkla söyleyenlerden olmaması gerekir. Sizin için doğru bir ceza avukatı asla davanızın sonucu ile ilgili garantide, taahhütte bulunmaz, “Yarın dışarıdasın, haftaya çıkartırım” (tutukluyu kastederek) gibi cümleler asla kullanmaz. Asla kendi kendine iş almak için vekaleti olmadığı halde cezaevine sizinle görüşmeye gelmez.İş almak için uğraşmaz, zaten pek boş zamanı da yoktur. 4- Kaliteli ve etkin bir ceza avukatlığı hizmetinin asla düşük ücretler karşılığında verilemeyeceğini bilin. Başarılı iyi bir ceza avukatının talep göreceğini, dosya yoğunluğu olacağını ve düşük ücretler karşılığında oldukça ağır bir emek ve sorumluluk gerektiren bir ceza dosyasını üstlenmesinin mantıken mümkün olmayacağını bilmeniz gerektiği gibi. 5- Ceza Avukatının akrabanız, komşunuz, tanıdığınız olması, sempatik, güleryüzlü, inançlı olması gibi özelliklerin dosyanızı ve özgürlüğünüzü ona rahatlıkla teslim etmeniz için yeterli olmadığını bilmelisiniz. 6- Ceza avukatı arayışınızda aceleci davranmayın mutlaka yüz yüze görüşmeler yaparak, gözlemleyerek, dinleyerek sizin için en doğru ceza avukatını seçmeye gayret edin. Asla mantığınızı, gözlem gücünüzü hafife almayın. Ben ne anlarım hukuktan demeyin. Sorun, sorgulayın, gerekirse onlarca avukatla görüşün,. Özetle; okuyun, araştırın, dinleyin ve en önemlisi düşünün. Özgürlüğünüz değerlidir. Read the full article
#EnİyiCezaAvukatı#ArayışındaİsenizNelereDikkatEtmelisiniz?#AğırCezaAvukatıArıyorum#AğırCezaAvukatıTavsiye#AğırCezaDavaları#Avukat#avukatarıyorumizmir#avukatizmir#CANSIZHUKUKBÜROSU#cezaavukatı#CezaAvukatıArıyorum#cezaavukatıizmir#CezaAvukatıTavsiye#cezadavaları#CezaDavalarındaAvukatTutmalımıyım?#izmircezaavukatı
0 notes
Text
Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik'e Göre:"Müdafi, Avukat ve Noter ile Görüşme"
Hükümlü ve Tutuklu'ların Avukat, Müdaafi ve Noter İle Görüşmeleri Yönetmelik: Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik Kurum: Adalet Bakanlığı Kabul Tarihi: 17.06.2005 R.G. Tarihi: 17.06.2005 R.G. No: 25848 Tutuklunun müdafi ile görüşmesi Madde 19 - Tutuklu, vekaletname aranmaksızın müdafi ile her zaman ve konuşulanları başkalarının duymayacağı, ancak; görüşmenin görevlilerce izlenebileceği bir ortamda, açık görüş usulüne tabi olarak görüşür. Bu kişilerin müdafi ile yazışmaları denetime tabi tutulmaz. Soruşturma evresinde, aynı anda en fazla üç avukat tutuklu ile görüşebilir. Hükümlünün avukat ile görüşmesi Madde 20 - Hükümlü ile avukatı, meslek kimliğinin ibrazı üzerine, tatil günleri dışında ve çalışma saatleri içinde, bu iş için ayrılan görüşme yerlerinde, konuşulanların duyulamayacağı, ancak; güvenlik nedeniyle görülebileceği bir biçimde, açık görüş usulüne uygun olarak görüştürülür. Avukatların savunmaya ilişkin belgeleri, dosyaları ve müvekkilleri ile yaptıkları konuşmaların kayıtları incelemeye tâbi tutulamaz. Ancak, 5237 sayılı Kanunun 220 nci, ikinci kitap dördüncü kısım dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçlardan mahkûm olan hükümlülerin avukatları ile ilişkisi; konusu suç teşkil eden fiilleri işlediğinin, infaz kurumunun güvenliğini tehlikeye düşürdüğüne, terör örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının örgütsel amaçlı haberleşmelerine aracılık ettiğine ilişkin bulgu veya belge elde edilmesi hâlinde, Cumhuriyet başsavcılığının istemi ve infaz hâkiminin kararıyla, bir görevli görüşmede hazır bulundurulabileceği gibi bu kişilerin avukatlarına verdiği veya avukatlarınca bu kişilere verilen belgeler infaz hâkimince incelenebilir. İnfaz hâkimi belgenin kısmen veya tamamen verilmesine veya verilmemesine karar verir. Bu karara karşı ilgililer 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanununa göre itiraz edebilir. Zorunlu hallerde, belirlenen gün ve saatler dışındaki görüşmelere, Cumhuriyet başsavcılığı yazılı olarak izin verebilir. Hükümlü, vekâletnamesi olmayan avukatlarıyla, avukatlık mesleğinin icrası çerçevesinde en çok üç kez görüşme hakkına sahiptir. Müdafilik ve vekillik görevinden yasaklanma Madde 21 - 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre mahkemece haklarında müdafi veya vekillik görevinden yasaklanmış bulunan avukatlar, Kanunda belirtilen yasaklama süreleri içinde başka davalarla ilgili olsa bile müdafiliğini veya vekilliğini üstlendiği kişiyi kurumda ziyaret edemez. Hükümlü ve tutuklunun noter ile görüşmesi Madde 22 - Hükümlü ve tutuklular, meslek kimliğinin ibrazı ve göreviyle ilgili olmak koşuluyla, noterle, tatil günleri dışında ve çalışma saatleri içinde, idarenin gözetiminde açık görüş usulü çerçevesinde görüşebilir. Avukat stajyerinin hükümlü ve tutuklu ile görüşmesi Madde 23 - Stajyer avukatlar, avukatlarla birlikte olmak koşulu ile hükümlü ve tutuklular ile görüşebilir. Birden çok hükümlü ve tutuklu ile görüşme Madde 24 - Avukatlar, vekâletnameleri olsa da aynı anda birden fazla hükümlü veya tutukluyla görüşme yapamaz. Yabancı uyruklu avukatın görüşmesi Madde 25 - Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere ve karşılıklılık esasına uygun olmak koşuluyla; yabancı ülkelerde haklarında soruşturma veya kovuşturma yapılmakta olan, yabancı ülke veya uluslararası yargı mercilerinde dava açmak isteyen, leh veya aleyhine açılmış davası olan Türk vatandaşı veya yabancı uyruklu hükümlülerle yabancı uyruklu avukatları, bu soruşturma ve kovuşturma, açılacak veya açılmış davalarla sınırlı olmak ve vekâletname sunmak koşuluyla görüşebilirler. Vekâletnamesi olmayan yabancı uyruklu avukatlar, hükümlü ile Türkiye barolarına kayıtlı bir avukatla birlikte görüşme yapabilirler. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuracak olan veya başvurusu bulunan Türk vatandaşı veya yabancı uyruklu hükümlüler; Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde yetkili olan avukatlar ile soruşturma, kovuşturma veya dava konusuyla ilgili bilgi ve belgelerin tercümesinin kurum en üst amirine ibrazı koşuluyla görüşebilir. Read the full article
#AvukatMehmetCansız#CansızHukukBürosu#cezadavaları#Hükümlüvetutuklununnoterilegörüşmesi#Hükümlününavukatilegörüşmesi#infaz#izmiravukat#Tutuklu'nunmüdafiilegörüşmesi
0 notes
Text
Mağdurun Cinsel ve Fiziksel Mahremiyetine İlişkin Çıplak Görüntülerinin Paylaşılması Durumunda, Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu Mu yoksa Müstehçenlik Suçu mu Oluşur?
Müstehcenlik (YÜR. TAR.: 01.06.2005) MADDE 226 - (1) (a) Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri veren ya da bunların içeriğini gösteren, okuyan, okutan veya dinleten, b) Bunların içeriklerini çocukların girebileceği veya görebileceği yerlerde ya da alenen gösteren, görülebilecek şekilde sergileyen, okuyan, okutan, söyleyen, söyleten, c) Bu ürünleri, içeriğine vakıf olunabilecek şekilde satışa veya kiraya arz eden, d) Bu ürünleri, bunların satışına mahsus alışveriş yerleri dışında, satışa arz eden, satan veya kiraya veren, e) Bu ürünleri, sair mal veya hizmet satışları yanında veya dolayısıyla bedelsiz olarak veren veya dağıtan, f) Bu ürünlerin reklamını yapan, Kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır. (ASLİYE CEZA MAHK.) (2) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. (ASLİYE CEZA MAHK.) (3) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde (DEĞİŞİK İBARE RGT: 07.04.2016 RG NO: 29677 KANUN NO: 6698/30) (KOD 1) çocukları, temsili çocuk görüntülerini veya çocuk gibi görünen kişileri kullanan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının kullanımına sunan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. (ASLİYE CEZA MAHK.) (4) Şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntüleri içeren ürünleri üreten, ülkeye sokan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, başkalarının kullanımına sunan veya bulunduran kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. (ASLİYE CEZA MAHK.) (5) Üç ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlayan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. (6) Bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. (7) Bu madde hükümleri, bilimsel eserlerle; üçüncü fıkra hariç olmak ve çocuklara ulaşması engellenmek koşuluyla, sanatsal ve edebi değeri olan eserler hakkında uygulanmaz. Özel hayatın gizliliğini ihlal (YÜR. TAR.: 01.06.2005) MADDE 134 - (1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, (DEĞİŞİK İBARE RGT: 05.07.2012 RG NO: 28344 KANUN NO: 6352/81) (KOD 1) bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, (DEĞİŞİK İBARE RGT: 05.07.2012 RG NO: 28344 KANUN NO: 6352/81) (KOD 1) verilecek ceza bir kat artırılır.(ASLİYE CEZA MAHK.) (DEĞİŞİK FIKRA RGT: 05.07.2012 RG NO: 28344 KANUN NO: 6352/81) (KOD 1) (2) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur. T.C. YARGITAY 12.Ceza Dairesi Esas: 2018/3574 Karar: 2018/8375 Karar Tarihi: 19.09.2018 ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL VE ŞANTAJ SUÇLARI - HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA KARAR VERİLMESİ GEREĞİ - HÜKMÜN BOZULMASI ÖZET: Mağdurun cinsel ve fiziksel mahremiyetine ilişkin çıplak görüntülerini, onun bilgisi dışında, ifşa edilmesine neden olan suça sürüklenen çocuğun eyleminde TCK'nın 134/2. maddesinde tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yanı sıra toplumun sahip olduğu ortak ar ve haya duygularını, yerleşik edep kurallarını incitici ve genel ahlâka aykırı nitelikteki 14 yaşındaki mağdura ait müstehcen görüntünün yayımlanması nedeniyle 226/5 maddesinde düzenlenen müstehcenlik suçunun da oluştuğu, bir fiili ile birden fazla farklı suçun oluşmasına neden olan suça sürüklenen çocuğun, TCK'nın 44. maddesi gereğince, daha ağır cezayı gerektiren müstehcenlik suçundan cezalandırılması, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan ise hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiştir. (5237 S. K. m. 43, 44, 134) (YCGK. 24.03.2015 T. 2014/14-603 E. 2015/66 K.) Dava: Özel hayatın gizliliğini ihlal ve şantaj suçlarından suça sürüklenen çocuğun mahkumiyetine ilişkin hüküm, suça sürüklenen çocuk müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: 1- Şantaj suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde: Suça sürüklenen çocuğun birden fazla kez mağdurun kendisi ile öpüşmediği ve sevgilisinden ayrılmadığı takdirde elinde bulunan 14 yaşındaki mağdura ait çıplak resimleri ifşa edeceğinden bahisle tehditte bulunması şeklinde sübutu kabul edilen eylemi nedeniyle yerel mahkemenin alt sınırdan uzaklaşılarak temel cezanın belirlenmesine ilişkin uygulamasında bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuk müdafiinin beraat kararı verilmesi gerektiğine, TCK'nın 43. maddesinin uygulanmaması gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA, 2- Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuk müdafiinin beraat kararı verilmesi gerektiğine, TCK'nın 43. maddesinin uygulanmaması gerektiğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Oluşa ve dosya kapsamına göre; suça sürüklenen çocuğun, mağdurun çıplak fotoğraflarının ifşa edilmesine neden olduğu olayda; Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24.03.2015 tarihli, 2014/14-603-2015/66 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; mağdurun cinsel ve fiziksel mahremiyetine ilişkin çıplak görüntülerini, onun bilgisi dışında, ifşa edilmesine neden olan suça sürüklenen çocuğun eyleminde TCK'nın 134/2. maddesinde tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yanı sıra toplumun sahip olduğu ortak ar ve haya duygularını, yerleşik edep kurallarını incitici ve genel ahlâka aykırı nitelikteki 14 yaşındaki mağdura ait müstehcen görüntünün yayımlanması nedeniyle 226/5 maddesinde düzenlenen müstehcenlik suçunun da oluştuğu, bir fiili ile birden fazla farklı suçun oluşmasına neden olan suça sürüklenen çocuğun, TCK'nın 44. maddesi gereğince, daha ağır cezayı gerektiren müstehcenlik suçundan cezalandırılması, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan ise hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı olup, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, aynı Kanun'un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden suça sürüklenen çocuğun kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 19.09.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi. Read the full article
#Avukat#CANSIZHUKUKBÜROSU#cezadavaları#çıplakgörüntülerininPaylaşılması#İzmirAvukatı#MüstehcenlikSUÇU#ozelhayatingizliliginiihlal#ÖzelhayatınGizliliğiniİhlalSuçu
0 notes
Text
Haksız Yere Hapis Cezası Aldıysanız Çaresiz Değilsiniz!........
Türk Ceza Hukuk Sisteminde kesinleşmiş ve infaz aşamasına gelmiş ve hatta infazına başlanmış cezalar hakkında "cezanın ortadan kaldırılması ve infazının tedbiren durdurulması" için kararı veren Mahkemeye başvurarak YARGILANMANIN YENİLENMESİ talebinde bulunabilirsiniz. Bu yol hiç de kolay bir yol değildir ve verilen cezanın ortadan kaldırılmasını sağlayacak güçlü bir hukuki dayanağınızın olması ve bunu delillendirmeniz gerekir. Bir Müvekkilim ile ilgili olarak yaptığımız YARGILANMANIN YENİLENMESİ TALEBİMİZİN KABULÜ VE CEZANIN İNFAZININ DURDURULMASI İLE İLGİLİ BUGÜN ALDIĞIMIZ KARARI emsal olması açısından, müvekkil ve mahkeme bilgileri silerek aşağıda paylaşıyorum. Haklıysanız ama hukuken haklıysanız Mutlaka sonuç alırsınız. Av.Mehmet CANSIZ T.C. ..... 20. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ EK KARAR DOSYA NO : 2018/...... Esas KARAR NO : 2018/.... HAKİM : .... KATİP : .... MÜŞTEKİ :.... SANIK : .... VEKİLİ : MEHMET CANSIZ, . SUÇ : Bina İçinde Muhafaza Altına Alınmış Olan Eşya Hakkında Hırsızlık SUÇ TARİHİ : 20/04/2018 ASIL KARAR TARİHİ : 04/12/2018 EK KARAR TARİHİ : 24/05/2019 Hükümlü..... müdafi Av. Mehmet Cansız tarafından mahkememize gönderilen 16/04/2019 havale tarihli dilekçesi ile yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunduğu anlaşılmakla: Dosya ve dilekçe incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Mahkememizin 04/12/2018 tarih ve .... esas ve ..... karar sayılı ilamı ile sanık Sibel Kazan hakkında ; Bina İçinde Muhafaza Altına Alınmış Eşya Hakkında Hırsızlık Suçundan 5237 Sayıl TCK.nun 142/2.h Maddesi, TCK.nun 43/1, 168/2, 62, Maddesi uyarınca 2 yıl 7 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, TCK.nun 53/1-2 maddeleri uyarınca mahrumiyetine sanığın yokluğunda karar verildiği, Sanık......' a T.K nun 21. Maddesine göre tebligatın 14/01/2019 tarihinde tebliğ yapıldığı, sanık ve müdafii tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu, ancak istinaf başvurusunun süre yönünden CMK' nun 296. Maddesince 30/01/2019 tarihli ek karar ile reddine karar verildiği, sanık müdafi tarafından ek kararın istinaf edilmesi üzerine dosyanın .... Bölge Adliye Mahkemesine gönderildiği, ..... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesinin .... tarih .... esas ........ karar sayılı ilamı ile sanık hakkında verilen 30/01/2019 tarihli ek kararda usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığından sanığın CMK' nun 279/1 maddesinin öngördüğü 7 günlük süreyi geçirerek başvuruyu kanunun aradığı süreden sonra yaptığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Sanık....... müdafi 16/04/2019 tarihli dilekçesi ile; müvekkilinin çaldığı malların tamamını soruşturma aşamasında iade ettiğini, iade edilen malların 3 tanesinin 21/04/2018, 1 tanesinin 22/04/2018 tarihinde müştekiye teslim edildiğini, olayla ilgili iddianamenin ise 29/05/2018 tarihinde düzenlendiğini, yani mağdurun zararının tamamının 22/04/2018 tarihinde giderildiğini, bu nedenle müvekkil hakkında TCK' nun 168/1 maddesinin uygulanmasını, kesinleşen kararın infaz edilmesi halinde müvekkilinin mağdur olacağı dikkate alınarak infazın durdurulmasını, yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin kabul edilerek yeniden yargılama yapılmasını, TCK' nun 168/1 maddesi uygulanması gerektiğinin kabulü ile müvekkilinin sonuç cezasının 1 yıl 8 ay 25 güne indirilmesine ve cezanın CMK' nun 231/5 maddesi şartları oluştuğu dikkate alınarak HAGB kararı verilmesini talep etmiştir. Müşteki ........ 17/05/2019 tarihinde Ceza Mahkemeleri Ön Bürosu Aracılığıyla mahkememize gönderdiği dilekçesinde; 20/04/2018 ve 21/04/2018 tarihindeki hırsızlık olayı ile ilgili olarak....' ın çaldığı ürünlerin tamamını 21/04/2018 ve 22/04/2018 tarihinde eksiksiz olarak teslim aldığını, bu olayla ilgili olarak zararın tamamen 22/04/2018 tarihinde giderildiğini, bu nedenle sanıktan şikayetçi olmadığını ve davaya katılmadığını, 21/04/2018 tarihinde....... Polis Merkezi Amirliğinde verdiği ifadede sanığın çaldığı ürünlerin 3 tanesini sanıktan aldığını bildirdiğini, sanığın o gün otelde olduğu gerekçesiyle teslim edemediği ve ertesi gün teslim edeceğini söylediği 1 ürünü de 22/04/2018 tarihinde sanıktan teslim aldığını, bu şekilde zararının tamamının 22/04/2018 tarihinde sanık tarafından tamamen giderildiğini beyan eder dilekçe sunduğu anlaşılmış, yargılama aşamasında müştekinin adresinin tesbit edilememiş olması nedeniyle soruşturma aşamasında vermiş olduğu ifadesi okunarak CMK' nun 235. Maddesi uyarınca müşteki olarak dinlenmesinden vazgeçilmesine karar verildiği görülmüştür. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11/03/2014 tarihli ve 2012/3-909 esas, 2014/121 sayılı kararında " Delil ve olayların, yargılanmanın yenilenmesi nedeni olarak kabul edilebilmesi için "yeni" olması gerekmektedir. Hükmü veren mahkemeye bildirilmemesi nedeniyle hükümde dikkate alınmamış her olay ve delil hükümlü tarafından bilinip bilinmemesi önemli olmaksızın "yeni" olarak nitelendirilmektedir. Olay yada delilin yeniliği, olayın kesin hükümden sonra meydana gelmiş olmasından değil, kesinleşmiş olan hükmün verilmesi sırasında değerlendirilip değerlendirilmediği ile bağlantılıdır. Kesin hükümden önce meydana gelen ancak mahkemenin bilgisine sunulmayan yada mahkeme tarafından değerlendirilmeyen deliller ve olaylar da "yeni" sayılmalıdır. Bu doğrultuda hükmü veren mahkemeye bildirilmediğinden yargılama yapılırken değerlendirilemeyen her türlü olgu ve delilde " yeni" sayılmaktadır." şeklinde açıklamalar nazara alındığında, Hükümlü ...... müdafinin 16/04/2019 tarihli yargılamanın yenilenmesi talebi, müştekinin mahkememize hitaben 17/05/2019 tarihinde göndermiş olduğu dilekçesi ile zararının tamamen giderildiğini belirtir dilekçesi ve tüm dosya kapsamı gözetilerek hükümlünün yargılanmanın yenilenmesi istemi kabule değer görülerek herhangi bir mağduriyete sebep olunmaması açısından infazın durdurulmasına karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Hükümlü .... Kazan müdafinin yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer görüldüğünden talebinin bu aşamada KABULÜNE, 2- Hükümlü..... hakkındaki İNFAZIN DURDURULMASINA ve İNFAZ EVRAKLARININ GERİ İSTENİLMESİNE, 3- Kararın bir örneğinin hükümlü müdafine tebliğine, 4- Kararın görüldü için Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 5-Ek karar görüldüden geldikten sonra dosyanın esasa kaydı ile işlemlerin esas üzerinden yürütülmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren yasal süre olan 7 gün içerisinde mahkememiz kalemine veya hükümlü olarak bulunduğu Cezaevi Müdürlüğüne bir dilekçe ile başvurmak veya sözlü beyanının tutanağa geçirilmesi suretiyle .....nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde itiraz yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 24/05/2019 Katip ...... E-imzalı Hakim ..... E-imzalı Read the full article
#avukatizmir#AvukatMehmetCansız#CansızHukuk#cezadavaları#CezanınİnfazınınDurdurulması#CezanınOrtadankaldırılması#HaksızYereHapisCezasıAldıysanızÇaresizDeğilsiniz!#infazhukuku#izmiravukat#KesinleşmişCezaMahkemesiKararı#YargılamanınYenilenmesi
0 notes
Text
Mağdurun Cinsel ve Fiziksel Mahremiyetine İlişkin Çıplak Görüntülerinin Paylaşılması Durumunda, Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu Mu yoksa Müstehçenlik Suçu mu Oluşur?
Müstehcenlik (YÜR. TAR.: 01.06.2005) MADDE 226 - (1) (a) Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri veren ya da bunların içeriğini gösteren, okuyan, okutan veya dinleten, b) Bunların içeriklerini çocukların girebileceği veya görebileceği yerlerde ya da alenen gösteren, görülebilecek şekilde sergileyen, okuyan, okutan, söyleyen, söyleten, c) Bu ürünleri, içeriğine vakıf olunabilecek şekilde satışa veya kiraya arz eden, d) Bu ürünleri, bunların satışına mahsus alışveriş yerleri dışında, satışa arz eden, satan veya kiraya veren, e) Bu ürünleri, sair mal veya hizmet satışları yanında veya dolayısıyla bedelsiz olarak veren veya dağıtan, f) Bu ürünlerin reklamını yapan, Kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır. (ASLİYE CEZA MAHK.) (2) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. (ASLİYE CEZA MAHK.) (3) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde (DEĞİŞİK İBARE RGT: 07.04.2016 RG NO: 29677 KANUN NO: 6698/30) (KOD 1) çocukları, temsili çocuk görüntülerini veya çocuk gibi görünen kişileri kullanan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının kullanımına sunan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. (ASLİYE CEZA MAHK.) (4) Şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntüleri içeren ürünleri üreten, ülkeye sokan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, başkalarının kullanımına sunan veya bulunduran kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. (ASLİYE CEZA MAHK.) (5) Üç ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlayan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. (6) Bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. (7) Bu madde hükümleri, bilimsel eserlerle; üçüncü fıkra hariç olmak ve çocuklara ulaşması engellenmek koşuluyla, sanatsal ve edebi değeri olan eserler hakkında uygulanmaz. Özel hayatın gizliliğini ihlal (YÜR. TAR.: 01.06.2005) MADDE 134 - (1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, (DEĞİŞİK İBARE RGT: 05.07.2012 RG NO: 28344 KANUN NO: 6352/81) (KOD 1) bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, (DEĞİŞİK İBARE RGT: 05.07.2012 RG NO: 28344 KANUN NO: 6352/81) (KOD 1) verilecek ceza bir kat artırılır.(ASLİYE CEZA MAHK.) (DEĞİŞİK FIKRA RGT: 05.07.2012 RG NO: 28344 KANUN NO: 6352/81) (KOD 1) (2) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur. T.C. YARGITAY 12.Ceza Dairesi Esas: 2018/3574 Karar: 2018/8375 Karar Tarihi: 19.09.2018 ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL VE ŞANTAJ SUÇLARI - HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA KARAR VERİLMESİ GEREĞİ - HÜKMÜN BOZULMASI ÖZET: Mağdurun cinsel ve fiziksel mahremiyetine ilişkin çıplak görüntülerini, onun bilgisi dışında, ifşa edilmesine neden olan suça sürüklenen çocuğun eyleminde TCK'nın 134/2. maddesinde tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yanı sıra toplumun sahip olduğu ortak ar ve haya duygularını, yerleşik edep kurallarını incitici ve genel ahlâka aykırı nitelikteki 14 yaşındaki mağdura ait müstehcen görüntünün yayımlanması nedeniyle 226/5 maddesinde düzenlenen müstehcenlik suçunun da oluştuğu, bir fiili ile birden fazla farklı suçun oluşmasına neden olan suça sürüklenen çocuğun, TCK'nın 44. maddesi gereğince, daha ağır cezayı gerektiren müstehcenlik suçundan cezalandırılması, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan ise hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiştir. (5237 S. K. m. 43, 44, 134) (YCGK. 24.03.2015 T. 2014/14-603 E. 2015/66 K.) Dava: Özel hayatın gizliliğini ihlal ve şantaj suçlarından suça sürüklenen çocuğun mahkumiyetine ilişkin hüküm, suça sürüklenen çocuk müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: 1- Şantaj suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde: Suça sürüklenen çocuğun birden fazla kez mağdurun kendisi ile öpüşmediği ve sevgilisinden ayrılmadığı takdirde elinde bulunan 14 yaşındaki mağdura ait çıplak resimleri ifşa edeceğinden bahisle tehditte bulunması şeklinde sübutu kabul edilen eylemi nedeniyle yerel mahkemenin alt sınırdan uzaklaşılarak temel cezanın belirlenmesine ilişkin uygulamasında bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuk müdafiinin beraat kararı verilmesi gerektiğine, TCK'nın 43. maddesinin uygulanmaması gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA, 2- Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuk müdafiinin beraat kararı verilmesi gerektiğine, TCK'nın 43. maddesinin uygulanmaması gerektiğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Oluşa ve dosya kapsamına göre; suça sürüklenen çocuğun, mağdurun çıplak fotoğraflarının ifşa edilmesine neden olduğu olayda; Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24.03.2015 tarihli, 2014/14-603-2015/66 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; mağdurun cinsel ve fiziksel mahremiyetine ilişkin çıplak görüntülerini, onun bilgisi dışında, ifşa edilmesine neden olan suça sürüklenen çocuğun eyleminde TCK'nın 134/2. maddesinde tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yanı sıra toplumun sahip olduğu ortak ar ve haya duygularını, yerleşik edep kurallarını incitici ve genel ahlâka aykırı nitelikteki 14 yaşındaki mağdura ait müstehcen görüntünün yayımlanması nedeniyle 226/5 maddesinde düzenlenen müstehcenlik suçunun da oluştuğu, bir fiili ile birden fazla farklı suçun oluşmasına neden olan suça sürüklenen çocuğun, TCK'nın 44. maddesi gereğince, daha ağır cezayı gerektiren müstehcenlik suçundan cezalandırılması, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan ise hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı olup, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, aynı Kanun'un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden suça sürüklenen çocuğun kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 19.09.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi. Read the full article
#Avukat#CansızHukukBürosu#cezadavaları#çıplakgörüntülerininPaylaşılması#İzmirAvukatı#MüstehcenlikSUÇU#ozelhayatingizliliginiihlal#ÖzelhayatınGizliliğiniİhlalSuçu
0 notes
Text
Uzlaşma Kapsamındaki Suçlar
UZLAŞMA KAPSAMINDAKİ SUÇLAR (5271 SAYILI CEZA MUHAKEMESİ KANUNU m. 253) - 5271 sayılı kanunun 253. maddesinin birinci fıkrasında sayılan suçlarda, şüpheli, sanık, suça sürüklenen çocuk ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur. - Suça sürüklenen çocuklar bakımından mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla ayrıca üst sınırı 3 yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda da uzlaştırma girişiminde bulunulur. - Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık hüküm bulunması gerekir. - Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olsa bile, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez. - Şüpheli ya da sanık tarafından uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmesi halinde, uzlaştırma yoluna gidilemez. MADDE SUÇ 86 Kasten yaralama (3. fıkra hariç) 89 Taksirle yaralama 106/1 Tehdit 106 Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit 116 Konut dokunulmazlığının ihlali 117/1 İş ve çalışma hürriyetinin ihlali 123 Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma 125 Hakaret 130 Kişinin hatırasına hakaret 132 Haberleşmenin gizliliğini ihlal 133 Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması 134 Özel hayatın gizliliğini ihlal 141 Hırsızlık 146 Kullanma hırsızlığı 151 Mala zarar verme 154 Hakkı olmayan yere tecavüz 155 Güveni kötüye kullanma 156 Bedelsiz senedi kullanma 157 Dolandırıcılık 159 Dolandırıcılığın, bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmesi hali 160 Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf 163 Karşılıksız yararlanma (Elektrik hırsızlığı) 167 Yağma ve nitelikli yağma hariç “Malvarlığına Karşı Suçlar” başlığı altında yer alan suçların haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, ayn�� konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi hali 209 Açığa imzanın kötüye kullanılması 233/1 Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali 234 Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması 239 Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (4. fıkra hariç) 341 Yabancı devlet bayrağına karşı hakaret 342/2 Yabancı devlet temsilcilerine karşı hakaret suçu 5271 S. K. m. 253/1-c Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar Read the full article
#AsliyeCezaDavaları#Avukat#avukatizmir#CansızHukukBürosu#cezadavaları#CEZAİNFAZHUKUKU#DenetimliSerbestlikTedbiriUygulanarakCezanıninfazıveTahliye#UzlaşmaKapsamındakiSuçlar
0 notes
Text
Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Ticareti Yapma veya Sağlama Suçu - Etkin Pişmanlık
T.C. YARGITAY 20.Ceza Dairesi Esas: 2018/1864 Karar: 2018/3783 Karar Tarihi: 25.09.2018 UYUŞTURUCU VEYA UYARICI MADDE TİCARETİ YAPMA VEYA SAĞLAMA SUÇU - UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMA SUÇUNU İŞLEDİĞİNİN ORTAYA ÇIKARILMASINI SAĞLADIĞINDAN ETKİN PİŞMANLIK HÜKMÜNÜN UYGULANMASI GEREKTİĞİNİN GÖZETİLMEMESİ - HÜKMÜN BOZULMASI ÖZET: Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanık ve müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine ancak; ... beyanı ve teşhisi dışında delil bulunmaz iken, sanık ...'in 12.11.2016 tarihli polis huzurundaki "543 478 .. .. numaralı hat Yasin'e aittir, konturum olmadığı zaman bu numaradan ailemi aramış olabilirim", 13.3.2017 tarihli duruşmadaki "27.9.2016 günü ... telefonla aradı, yerimi söyledim, benden uyuşturucu madde istedi" beyanlarının, 27.09.2016 tarihli uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu işlediğinin ortaya çıkarılmasını sağladığından TCK'nın 192/3. maddesinde öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiştir. (5237 S. K. m. 192) Ankara Bölge Adliye Mahkemesi'nce verilen hükümler, sanık ... müdafii ile sanıklar tarafından temyiz edilmekle, temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Sanık ... hakkındaki verilen hükmün temyiz incelemesinde; Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine ancak; ... üzerinde ele geçen uyuşturucu madde ile ilgili yakalama tutanağında, M.'ya uyuşturucu madde satan kişiye ait eşkal bilgisi olmadığı, M.'nın satıcının kimliğine ilişkin, sadece S. ismini ve 8 rakamdan oluşan başkası adına kayıtlı telefon numarasına verdiği aşamada; sanık ...'ın, M.'nın ifadesinde geçen S. isimli kişinin, yeğeni ... olabileceğini belirten 28.9.2016 tarihli beyanının, Sanık ...'ın 27.09.2016 tarihli uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu işlediğinin ortaya çıkarılmasını sağladığından TCK'nın 192/3. maddesinde öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, bozma nedenlerine ve tutuklulukta geçen süreye göre sanık hakkındaki salıverme isteminin reddine, 2-) Sanık ... hakkındaki verilen hükmün temyiz incelemesinde; Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanık ve müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine ancak; ... beyanı ve teşhisi dışında delil bulunmaz iken, sanık ...'in 12.11.2016 tarihli polis huzurundaki "543 478 .. .. numaralı hat Yasin'e aittir, konturum olmadığı zaman bu numaradan ailemi aramış olabilirim", 13.3.2017 tarihli duruşmadaki "27.9.2016 günü ... telefonla aradı, yerimi söyledim, benden uyuşturucu madde istedi" beyanlarının, 27.09.2016 tarihli uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu işlediğinin ortaya çıkarılmasını sağladığından TCK'nın 192/3. maddesinde öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı, sanık ve müdafinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, 25.09.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi. Read the full article
#AğırCezaDavaları#Avukat#avukatizmir#CansızHukuk#cezadavaları#Etkinpişmanlık#TİCARETİYAPMAVEYASAĞLAMASUÇU-ETKİNPİŞMANLIK#UYUŞTURUCUVEYAUYARICIMADDETİCARETİYAPMAVEYASAĞLAMASUÇU
0 notes
Text
T.C. YARGITAY Ceza Genel Kurulu:
T.C. YARGITAY Ceza Genel Kurulu Esas: 2002/4-238 Karar: 2002/367 Karar Tarihi: 22.10.2002 ETKİLİ EYLEM SUÇU - BİRBİRLERİNE KARŞILIKLI ETKİLİ EYLEMDE BULUNAN SANIKLAR - İLK HAKSIZ SALDIRININ HANGİSİ TARAFINDAN YAPILIP YAPILMADIĞININ SAPTANMASI GEREĞİ - DİRENME HÜKMÜNÜN BOZULDUĞU ÖZET: Birbirlerine karşılıklı etkili eylemde bulunan ve doktor raporlarında belirtildiği şekilde yaralanan sanıkların çelişen anlatımları dışında ilk haksız saldırının hangisi tarafından yapılıp, kavgayı kimin başlattığının kesin bir biçimde saptanamadığı açıkça görülmektedir. (765 S. K. m. 51, 59, 456, 457) Dava: Etkili eylem suçundan sanık Mehmet Ali’nin TCY’nın 456/2, 457/1, 59. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına ilişkin Elazığ 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nce 7.11.2000 gün ve 286-587 sayı ile verilen hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nce 24.04.2001 gün ve 3796-4780 sayı ile; isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Yerel mahkeme ise 18.9.2001 gün ve 369-443 sayı ile; gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir. Bu kararın da sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C. Başsavcılığının istekli 12.7.2002 günlü tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulu’nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü: Karar: Sanığın etkili eylem suçundan cezalandırılmasına karar verilen somut olayda, özel daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanık hakkında tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağının belirlenmesi noktasında toplanmaktadır. İncelenen dosya içeriğine göre; 21.5.2000 tarihinde düzenlenen olay yeri tespit tutanağında; K. Köyü muhtarı Selami’nin telefonla kavga olduğunu bildirmesi üzerine olay yerinde yapılan incelemede, köyün üst kısmında bulunan su kaynağından çıkan suyu toprak kanal aracılığıyla taşıyarak bahçesini sulayan sanık Mehmet Ali ile aynı yerden su almak isteyen Mehmet arasında çıkan tartışmanın kavgaya dönüştüğü, sanık Mehmet Ali’nin kürekle vurması sonucu yaralanan Mehmet’in hastaneye kaldırılmış olduğu, sanık Mehmet Ali’nin ise başında yara olup olay yerinde bulunduğu, olayda kullanılan küreğe el konulduğu belirtilmiş, tutanak köy muhtarı Selami ile sanık Mehmet Ali tarafından da imzalanmıştır. Yapılan hazırlık soruşturması sonucunda sanık Mehmet Ali ve Mehmet haklarında karşılıklı etkili eylemde bulundukları iddiasıyla cezalandırılmaları için kamu davası açılmıştır. Sanık Mehmet Ali kolluk tarafından alınan ifadesinde; sabah evinin doğusunda bulunan bahçeyi sularken saat 10.30 sıralarında aynı köyden Mehmet’in, üst tarafta bulunan meraya hayvan sürüsünü getirerek suyunu kestiğini, bu kişiye neden böyle yaptığını sorduğunda hayvanlarını sulayacağını söylediğini, su kanalını kullanmamasını istediğinde küfürle karşılık verip elinde bulunan çoban sopası ile kafasına vurduğunu, kendisinin de ona elindeki kürekle karşılık verdiğini, birbirlerine vurduklarını, daha sonra yeğeni Oktay’ın gelerek ayırdığını, Mehmet’in kendisine önceden de husumet beslediğini, şikayetçi olduğunu beyan etmiştir. Duruşmada ise, olay günü bahçesini sularken suyun kesildiğini fark edince Mehmet’in, suyu çevirmiş olduğunu görüp, diye söylediğinde bu kişinin, diyerek elindeki sopa ile kendisine vurduğunu, belinden tabanca çıkartarak ağzına mermi vermeye çalıştığını, engellemek ve elindeki tabancayı düşürmek için küreği savurduğunu, neresine geldiğini bilemediğini, yere düşen silahı oğlunun alıp kaçtığını, diğer sanıkla boğuşmaya devam ettiklerini, sanık Mehmet’in, kendisine sadece vırvır ediyorsun dediğini, bunun dışında bir söz söylemediğini bildirmiş, kolluk ifadesi hatırlatılarak çelişkinin nedeni sorulduğunda, mahkemedeki ifadesinin doğru olduğunu, aralarında daha önce herhangi bir tartışma ve kavga olmadığını söylemiştir. Hakkında sanık Mehmet Ali’ye basit etkili eylem suçundan verilen mahkûmiyet kararı kesinleşen yakınan Mehmet ise, aşamalarda özünde tutarlı şekilde, olay sabahı hayvanlarını otlatmak için meraya gittiğini, sanık Mehmet Ali’nin diye bağırdığını, aralarında su tartışması olmadığını, yanında hayvanlara vermek için tuz torbası olduğunu, çoban sopası taşımadığını, sanık Mehmet Ali’nin elinde ise kürek olduğunu, kafasına vuracağı sırada korunmak için kolunu kaldırdığında kolundan yaralandığını, darbe almadan önce kaçmak istediği sırada sanık Mehmet Ali’nin yeğeni Oktay’ın kendisini tuttuğunu, diğer sanığa hiç vurmadığını beyan etmiş, ilk hükmün kurulmasından sonra şikâyetinden vazgeçtiğini bildirmiştir. Tarafların akrabaları olan tanıklar Önder ile Meryem’in olay anına ilişkin görgüye dayalı bir bilgileri olmadığı anlaşılmaktadır. Yakınan sanıkların doktor raporları incelendiğinde; Mehmet hakkında Elazığ Devlet Hastanesi ortopedi uzmanınca düzenlenen 6.6.2000 tarihli raporda; sol dirsek açık kırığı nedeniyle opere edilmiş olduğu, hayati tehlike geçirmeyip 45 gün iş ve gücünden kalacağı, 90 günde iyileşeceği belirtilmiştir. Mehmet Ali hakkında ise, Adli Tıp Kurumu Elazığ Adli Tabipliği’nce düzenlenen 4.7.2000 günlü raporda; hakkında daha önce sağlık ocağı ile Devlet hastanesi tarafından düzenlenen raporların incelenmesinde kafada künt travma ile meydana gelmiş sol parietal bölgede 2X1 cm.’lik şişlik ve ortasında kanamalı kenarları düzensiz kesi tarif edildiği, herhangi bir mihrakı dimağ arazı, kafa tasında kırık, büyük damar sinir, iç organ lezyonu tarif edilmediğinden, arızasının hayatını tehlikeye maruz kılmadığı, 7 gün iş ve gücüne engel olacağı bildirilmiştir. Bütün bu bilgi ve belgeler bir arada ele alınıp değerlendirildiğinde; Birbirlerine karşılıklı etkili eylemde bulunan ve doktor raporlarında belirtildiği şekilde yaralanan sanıkların çelişen anlatımları dışında ilk haksız saldırının hangisi tarafından yapılıp, kavgayı kimin başlattığının kesin bir biçimde saptanamadığı açıkça görülmektedir. Gerek Ceza Genel Kurulu’nun gerekse, özel dairelerin yerleşmiş ve süreklilik gösteren karalarında kabul edildiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığı belirlenemediğinden şüpheli kalan bu halden sanığın yararlandırılması suretiyle etkili eylemi hafif haksız tahrik altında gerçekleştirdiği kabul edilmelidir. O halde yerel mahkemece dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile sanık Mehmet Ali hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi isabetsizdir. Bu itibarla yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir. Sonuç: Açıklanan nedenlerle yerel mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığı’na TEVDİİNE, 22.10.2002 günü tebliğnamedeki isteme uygun olarak oybirliği ile karar verildi. (¤¤) Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı T.C. YARGITAY 3.Ceza Dairesi Esas: 2016/8512 Karar: 2017/1516 Karar Tarihi: 20.02.2017 KASTEN YARALAMA SUÇU - İLK HAKSIZ HAREKETİN KİMDEN GELDİĞİNİN TESPİTİNE ÇALIŞILMASI - ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR İLKESİ - İLK HAKSIZ HAREKETİN KİMDEN GELDİ TESPİT EDİLEMEZSE SANIK LEHİNE HAKSIZ TAHRİK HÜKÜMLERİNİN UYGULANMASI GEREĞİ ÖZET: Olayın çıkış sebebi ve gelişimi üzerinde durularak ilk haksız hareketin kimden geldiğinin tespitine çalışılması; bunun mümkün olmaması halinde şüpheli kalan bu halin sanık lehine asgari oranda haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasını gerektirdiğinin gözetilmesi gerekir. (5237 S. K. m. 29, 53, 86) (ANY. MAH. 08.10.2015 T. 2014/140 E. 2015/85 K.) (YCGK. 22.10.2002 T. 2002/4-238 E. 2002/367 K.) Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; 1) Sanık hakkında mağdur ...'ya yönelik kasten yaralama suçundan kurulan hükme ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Tayin edilen adli para cezasının tür ve miktarına göre, hükmün 1412 sayılı CMUK'un 305/1. maddesi gereğince temyizi mümkün bulunmadığından, sanığın temyiz isteminin 6217 sayılı Kanun'un 26/1. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 2. maddesi gözetilerek CMUK'un 317. maddesi uyarınca istem gibi REDDİNE, 2) Sanık hakkında mağdur ...'ya yönelik kasten yaralama suçundan kurulan hükme ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; Tarafların aşamalardaki beyanları ve alınan doktor raporlarına göre sanık ile mağdurun karşılıklı birbirlerini yaralamaları şeklinde gerçekleşen olayda, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 22.10.2002 tarihli esas 2002/4-238-2002/367 sayılı kararında belirtildiği üzere, ilk haksız hareketin hangi taraftan geldiğinin araştırılması, bu hususun tespit edilememesi durumunda da sanık lehine 5237 sayılı TCK'nin 29. maddesindeki haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunun tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 6723 sayılı Kanunun 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 20.02.2017 gününde oybirliği ile karar verildi. Read the full article
#AvukatMehmetCansız#CansızHukukBürosu#cezadavaları#haksıztahrik#izmiravukat#karşılıklıkastenyaralamasuçu
0 notes
Text
"En İyi Ceza Avukatı" Arayışında İseniz Nelere Dikkat Etmelisiniz?
En İyi ceza avukatını ararken nelere dikkat etmelisiniz?
En iyi Ceza Avukatı nı ararken nelere dikkat etmelisiniz? Avukat arayışınızda önemli olan Türkiye’nin en iyi ceza avukatını değil, sizin için En iyi Ceza Avukatı 'nı bulmaya çalışmaktır. Peki siz nasıl En iyi Ceza Avukatı'nı bulacaksınız? 1- Sizi temsil edecek En İyi Ceza Avukatı yargılandığınız veya şikayetçi olduğunuz konu hakkında uygulama tecrübesi ve güncel bilgiye sahip olmalıdır. Mümkünse yalnızca ceza davaları ile ilgilenmesi, ücreti ve miktarı ne olursa olsun başka alanlarda iş almamayı prensip edinmiş olması gerekir. Çünkü ceza davaları tıpta beyin ameliyatı yapmanın gerektirdiği bilgi ve uygulama tecrübesi ne ise o düzeyde bir hizmet kalitesi gerektirmektedir. Layığı ile ceza avukatlığı yapan bir kişinin bir koltukta iki karpuz taşıması kanaatimce İMKANSIZDIR. Günümüz teknolojisinde bu konuda araştırma yapmanız çok zor değildir.
2- Sizi anlayabilen, cümle kurmakta zorlanmayan, anlatmak istediğini de size dinletebilen, iletişim becerisi yüksek bir ceza avukatı seçmeniz yerinde olur.
Size kendisini dinletemeyen bir ceza avukatının mahkemeye, hakime ve savcıya da dinletemeyeceğini, duruşmada da, dilekçelerde de savunmanızı layığı ile ifade edemeyeceğini biliniz. Bu hususta yüz yüze görüşme sırasında net bir fikir sahibi olabilirsiniz. 3- Ceza avukatının üzerine aldığı sorumluluğun ağırlığının bilincinde olması ve ona göre hareket etmesi, “hallederiz, sıkıntı olmaz, sen merak etme, kesin beraat edersin, basit suçlar bunlar, yargıtay kesin bozar” gibi cümleler kullanmaması veya dosyanıza bir göz atarak duymak istediğiniz şeyleri kolaylıkla söyleyenlerden olmaması gerekir. Sizin için doğru bir ceza avukatı asla davanızın sonucu ile ilgili garantide, taahhütte bulunmaz, “Yarın dışarıdasın, haftaya çıkartırım” (tutukluyu kastederek) gibi cümleler asla kullanmaz. Asla kendi kendine iş almak için vekaleti olmadığı halde cezaevine sizinle görüşmeye gelmez.İş almak için uğraşmaz, zaten pek boş zamanı da yoktur. 4- Kaliteli ve etkin bir ceza avukatlığı hizmetinin asla düşük ücretler karşılığında verilemeyeceğini bilin. Başarılı iyi bir ceza avukatının talep göreceğini, dosya yoğunluğu olacağını ve düşük ücretler karşılığında oldukça ağır bir emek ve sorumluluk gerektiren bir ceza dosyasını üstlenmesinin mantıken mümkün olmayacağını bilmeniz gerektiği gibi. 5- En İyi Ceza Avukatı 'nın akrabanız, komşunuz, tanıdığınız olması, sempatik, güleryüzlü, inançlı olması gibi özelliklerin dosyanızı ve özgürlüğünüzü ona rahatlıkla teslim etmeniz için yeterli olmadığını bilmelisiniz. 6- Ceza avukatı arayışınızda aceleci davranmayın mutlaka yüz yüze görüşmeler yaparak, gözlemleyerek, dinleyerek sizin için en doğru ceza avukatını seçmeye gayret edin. Asla mantığınızı, gözlem gücünüzü hafife almayın. Ben ne anlarım hukuktan demeyin. Sorun, sorgulayın, gerekirse onlarca avukatla görüşün,. Özetle; okuyun, araştırın, dinleyin ve en önemlisi düşünün. Özgürlüğünüz değerlidir. Read the full article
#AğırCezaAvukatıArıyorum#AğırCezaAvukatıTavsiye#AğırCezaDavaları#Avukat#avukatarıyorumizmir#avukatizmir#CansızHukukBürosu#cezaavukatı#CezaAvukatıArıyorum#cezaavukatıizmir#CezaAvukatıTavsiye#cezadavaları#CezaDavalarındaAvukatTutmalımıyım?#izmircezaavukatı
0 notes
Text
SANIK HAKKINDA KAYDA ALDIĞI KONUŞMA İÇERİKLERİNİ ÜÇÜNCÜ KİŞİ YA DA KİŞİLERLE PAYLAŞTIĞI VEYA ÇOĞALTARAK DAĞITTIĞINA İLİŞKİN HAKKINDA BİR İDDİA İLERİ SÜRÜLMEMES, DURUMUNDA
T.C. YARGITAY 12.Ceza Dairesi Esas: 2017/6566 Karar: 2018/3607 Karar Tarihi: 28.03.2018 HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇU - SANIK HAKKINDA KAYDA ALDIĞI KONUŞMA İÇERİKLERİNİ ÜÇÜNCÜ KİŞİ YA DA KİŞİLERLE PAYLAŞTIĞI VEYA ÇOĞALTARAK DAĞITTIĞINA İLİŞKİN HAKKINDA BİR İDDİA İLERİ SÜRÜLMEDİĞİ - SANIK HAKKINDA BERAAT KARARI VERİLMESİ GEREĞİ ÖZET: Dosya kapsamına göre; sanığın çalıştığı şirketteki işinden çıkarılması nedeniyle şirket yetkilisi olan mağdurlarla yapmış olduğu telefon görüşme kayıtlarını açmış olduğu işe iade davasına delil olarak sunması şeklinde sübutu kabul edilen olayda, kayda aldığı konuşma içeriklerini üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın, açmış olduğu işe iade davasındaki iddialarını ispatlama amacını taşıyan eyleminde, hukuka aykırı hareket etme bilinciyle davranmadığı gözetilerek sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması, kanuna aykırı olup hükmün bozulması gerekir. (5237 S. K. m. 53, 134) (ANY. MAH. 08.10.2015 T. 2014/140 E. 2015/85 K.) Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanığın, 09.07.2009 tarihinde işlediği sabit görülen haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan dolayı TCK'nın 132/3, 62/1, 53/1 maddeleri gereğince iki kez 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve CMK'nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İzmir 17. Sulh Ceza Mahkemesinin 20.10.2011 tarihli, 2011/681 esas, 2011/1269 sayılı kararının itiraz edilmeden 27.10.2011 tarihinde kesinleşmesinin ve kesinleşme tarihinden itibaren 5 yıllık denetim süresinin başlamasının ardından, Menemen 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.02.2015 tarihli, 2014/647 esas, 2015/85 sayılı kararı ile 17.11.2014 tarihinde işlediği sabit görülen kasten yaralama suçundan dolayı TCK'nın 86/2,3-a, 62/1, 52/2-4. maddeleri gereğince 3000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin mahkumiyet hükmü 10.02.2015 tarihinde kesinleşen sanık hakkında, denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle ihbarda bulunulmasını müteakip, duruşma açılarak, sanığın savunması alınıp, 09.07.2009 tarihli hükmün CMK'nın 231/11. maddesi gereğince açıklanmasına ilişkin İzmir 38. Asliye Ceza Mahkemesinin 01.06.2015 tarihli, 2015/163 esas, 2015/468 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1- Dosya kapsamına göre; sanığın çalıştığı şirketteki işinden çıkarılması nedeniyle şirket yetkilisi olan mağdurlarla yapmış olduğu telefon görüşme kayıtlarını açmış olduğu işe iade davasına delil olarak sunması şeklinde sübutu kabul edilen olayda, kayda aldığı konuşma içeriklerini üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın, açmış olduğu işe iade davasındaki iddialarını ispatlama amacını taşıyan eyleminde, hukuka aykırı hareket etme bilinciyle davranmadığı gözetilerek sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması, kanuna aykırı, 2- Gerekçeli karar başlığında 11.05.2009 olan suç tarihinin 09.07.2009 olarak yanlış gösterilmesi, Kabul ve uygulamaya göre de; 3- Sanık hakkında TCK'nın 53. maddesi tatbik edilirken, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının gözetilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 28.03.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi. Read the full article
0 notes
Text
HIRSIZLIK SUÇU - SORUŞTURMA AŞAMASINDA ÇALINAN MALLAR MÜŞTEKİYE İADE EDİLMİŞSE-ETKİN PİŞMANLIK
T.C. YARGITAY 2.Ceza Dairesi Esas: 2018/4805 Karar: 2018/9383 Karar Tarihi: 12.09.2018 HIRSIZLIK SUÇU - SANIKLARIN TELSİZDE YAPILAN ANONS ÜZERİNE OLAY YERİNE GELEN KOLLUK EKİBİ TARAFINDAN YAKALANDIĞI - SANIĞIN MÜŞTEKİNİN HENÜZ YASAL MÜRACAATI YOKKEN SUÇ KONUSU EŞYANIN İADESİNİ SAĞLADIĞI - ETKİN PİŞMANLIK HÜKMÜNÜN UYGULANMASI GEREĞİ ÖZET: Müştekinin beyanı, kolluk tarafından düzenlenen olay yakalama ve muhafaza altına alma tutanağı ve dosya içeriğine göre, müştekinin sorumlu olduğu Tepebaşı mahallesindeki Tatbikat camiide bulunan çantayı ve yere serilmiş fındıkları çalan sanıkların, hırsızlık yapıldığı anonsu üzerine olay yerine giden kolluk ekibi tarafından olay mahalli civarında şüphe üzerine yakalandıkları, sanığın adı geçen camiye nasıl girdiklerini söylemek suretiyle henüz yasal müracaatı bulunmayan müştekiye suça konu çanta ve fındıkların iadesini sağladığının anlaşılması karşısında, sanıklar hakkında, müştekiye yönelik eylemi hakkında etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerekir. (5237 S. K. m. 51, 142, 143, 145, 168) (5271 S. K. m. 226, 231) Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Sanık ...'nün yüzüne karşı, müdafiinin ise yokluğunda verilen karara karşı temyiz süresinin sanık yönünden tefhim tarihinden, sanık müdafii yönünden ise tebliğ tarihinden itibaren başlayacağı belirtilerek sanığın yanıltılması nedeniyle, sanık ... müdafiinin 15.03.2016 tarihinde tebliğ edilen hükme karşı 21.03.2016 tarihinde verdiği temyiz dilekçesinin süresinde olduğu ve 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 72. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nın 231. maddesinin 8. fıkrasının 1. cümlesinden sonra gelmek üzere "denetim süresi içinde kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" şeklinde eklenen düzenlemenin suç tarihinden önce yürürlüğe girdiği dikkate alınarak, sanık ... bakımından daha önce verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı engel hükümlülük niteliği taşıdığından sanık hakkında müşteki ...'e yönelik hırsızlık suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemeyeceği belirlenerek yapılan incelemede; Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1- Müştekinin beyanı, kolluk tarafından düzenlenen 23.08.2014 tarihli olay yakalama ve muhafaza altına alma tutanağı ve dosya içeriğine göre, müşteki ...'ün sorumlu olduğu Tepebaşı mahallesindeki Tatbikat camiide bulunan çantayı ve yere serilmiş fındıkları çalan sanıkların, .... sitesinde hırsızlık yapıldığı anonsu üzerine olay yerine giden kolluk ekibi tarafından.... sitesi civarında şüphe üzerine yakalandıkları, sanık ...'nin adı geçen camiye nasıl girdiklerini söylemek suretiyle henüz yasal müracaatı bulunmayan müştekiye suça konu çanta ve fındıkların iadesini sağladığının anlaşılması karşısında, sanıklar hakkında, müşteki ...'e yönelik hakkında TCK'nın 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, 2- Müşteki ...'e ait ikametin bulunduğu bina girişinden bisiklet çalınması şeklinde gerçekleşen somut olayda; müştekinin soruşturma aşamasında, çalınan bisikletinin yaklaşık 50 TL değerinde olduğunu beyan etmesi karşısında; sanıklar hakkında müşteki ...'e yönelik TCK'nın 145. maddesinin koşullarının oluştuğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, 3- İddianamede sanıklar ... ve ... hakkında müştekiler ..., ..., ... ve ...'e yönelik eylemlerden ötürü TCK'nın 168. maddesinin ve müşteki ...'e yönelik eylemlerden ötürü TCK'nın 168 ve 145 maddelerinin uygulanması talep edildiği halde; bu maddelerin uygulanmama ihtimaline binaen ek savunma hakkı tanınmadan CMK'nın 226. maddesine aykırı davranılması, 4- Kabule göre de; a) Sanıklar hakkında müştekiler ..., ..., ... ve ...'e yönelik hırsızlık suçundan TCK'nın 142/2-h, müşteki ...'e yönelik hırsızlık suçundan 142/1-a maddeleri uyarınca belirlenen temel ceza üzerinden aynı Kanun'un 143. maddesi uyarınca 1/2 oranında artırım yapılması gerekirken 1/8 oranında artırım yapılarak; müştekiler ..., ... ve ...'ye yönelik hırsızlık suçundan 142/2-h ve 143 maddeleri uyarınca belirlenen 5 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasından, aynı Kanun'un 145. maddesi uyarınca 1/2 oranında indirim yapılırken, 2 yıl 9 ay 22 gün yerine 2 yıl 6 ay hapis cezasına hükmedilmek suretiyle eksik ceza tayini, b) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı 3 aydan fazla hapis cezasına mahkum edilmeyen ve TCK'nın 51/1 maddesinin (a) bendine göre haklarında tayin olunan cezanın ertelenmesine yasal engel bulunmadığı belirlenen sanıklar ... ve ... hakkında, müşteki ...'e yönelik hırsızlık suçundan verilen cezaların ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken; "sanıkların suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdikleri pişmanlığı" irdeleyen yasal ve yeterli gerekçe gösterilmesi gerektiği gözetilmeden, daha önce verilmiş 3 aydan fazla süreli hapis cezasına mahkumiyetlerinin olması şeklindeki dosya kapsamına uygun olmayan gerekçeyle sanıklar hakkında müşteki ...'e yönelik hırsızlık eyleminden verilen hapis cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ve müdafii ile sanık ...'nın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, bozma sonrası kurulacak hükümde 1412 sayılı CMUK'nun 326/son maddesinin gözetilmesine, 12/09/2018 gününde oybirliği ile karar verildi. T.C. YARGITAY 2.Ceza Dairesi Esas: 2018/4621 Karar: 2018/10431 Karar Tarihi: 27.09.2018 HIRSIZLIK SUÇU - ETKİN PİŞMANLIĞIN SORUŞTURMA AŞAMASINDA GERÇEKLEŞTİĞİ KABUL EDİLDİĞİNDE İNDİRİM ORANININ YARI ORANDAN DAHA FAZLA OLMASI LÜZUMU - YARI ORANDA ETKİN PİŞMANLIK İNDİRİMİ YAPILDIĞI - HÜKMÜN BOZULMASI GEREĞİ ÖZET: Sanık hakkında etkin pişmanlık hükümleri nedeniyle etkin pişmanlık hükümleri uyarınca indirim yapılırken, etkin pişmanlığın soruşturma aşamasında gerçekleştiği kabul edildiğinde, indirim oranının yarı orandan daha fazla olması gerektiği gözetilmeyerek, yarı oranda indirim yapılması yasaya aykırı olup hükmün bozulması gerekir. (5237 S. K. m. 53, 116, 142, 143, 151, 168) (ANY. MAH. 08.10.2015 T. 2014/140 E. 2015/85 K.) Dosya incelenerek gereği düşünüldü; 1- Sanıklar hakkında konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde; Sanıklar hakkında konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından verilen 26/03/2009 tarihli mahkumiyet kararlarının Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 16/04/2014 tarih ve 2011/22989 E. - 2014/7271 K. sayılı ilamıyla düzeltilerek onanmasına karar verilerek kesinleştiği, bu itibarla sanıklar hakkında konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından kurulan 12/11/2015 tarih ve 2014/648 E. - 2015/1224 K. sayılı kararın hukuki değerden yoksun olup infaz kabiliyetinin bulunmadığı, bu bakımdan hukuken varlık kazanmayan bir kararın temyiz davasına konu edilmesi de mümkün olmadığından, sanıklar müdafiilerinin konusu bulunmayan temyiz istemlerinin 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 2- Sanık ... hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde; 10/12/2008 tarihli kolluk tutanağı içeriği ve tüm dosya içeriğine göre, sanıkların müştekiye ait ikametten bilgisayar, hard disk, kulaklık ve USB kablosu çaldıktan çevrede yapılan araştırmada yakalanmaları, kablonun sanık ...'in üzerinde ele geçirilmesi, çalınan diğer eşyaların ise, sanık ...'ın yer göstermesi sonucunda bulunarak kolluk görevlileri tarafından müştekiye teslim edilmesi karşısında, zararın faillerden bir ya da birkaçı tarafından kısmen giderilmesi halinde, henüz geri kalan zararı giderme olanağı bulunan diğer failler yönünden, zarar tam olarak giderilmediği halde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması olanağı bulunmayıp, TCK'nın 168/4. maddesi uyarınca mağdurun rızası da sorularak, yalnızca kısmi iadede bulunan veya iadeyi sağlayan fail ya da faillerin etkin pişmanlık hükmünden yararlandırılması gerekeceğinden, sanık hakkında koşulları bulunmayan 5237 sayılı TCK'nın 168/1. maddesindeki etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesi karşı temyiz olmadığından, ayrıca sanık hakkında etkin pişmanlık hükümleri uygulanırken etkin pişmanlığın soruşturma aşamasında gerçekleştiği kabul edildiği halde, indirim oranının ½'den fazla olması gerektiği gözetilmeden sanığın TCK'nın 142/1-b ve 143/1 maddeleri üzerinden belirlenen cezasından 1/3 oranında indirim yapıldığı belirtilerek ½ oranında indirim yapılmış ise de; Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 04.03.2008 gün ve 47/43 sayılı kararında açıklandığı üzere, yukarıda eleştiri konusu yapılan ve sanığın gerçekte alması gereken ceza miktarından daha az bir ceza almasına yol açan mahkeme uygulamasının sanığın lehine olması nedeniyle, bu yanılgılı uygulamada yapılan hatadan ötürü ikinci kez atıfet sağlayacak şekilde bozma yapılmasının adalet ve hakkaniyete uygun olmayacağı anlaşıldığından bozma nedeni yapılmamış; 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi'nin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür. Bozma üzerine yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hâkimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA, 3- Sanık ... hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde; 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi'nin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş; dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; a- Sanık hakkında etkin pişmanlık hükümleri nedeniyle 5237 sayılı TCK'nın 168/1. maddesi uyarınca indirim yapılırken, etkin pişmanlığın soruşturma aşamasında gerçekleştiği kabul edildiğinde, indirim oranının 1/2 oranından daha fazla olması gerektiği gözetilmeyerek, 1/2 oranında indirim yapılması, b- Kabule göre de; Sanık hakkında TCK'nın 142/1-b ve 143/1 maddeleri uyarınca belirlenen cezadan aynı Kanun'un 168/1. maddesi uyarınca indirim yapılırken, indirim oranının 1/3 olarak belirtilmesine rağmen, 1/2 oranında indirim yapılması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, 27/09/2018 gününde oybirliği ile karar verildi. Read the full article
#avukatizmir#ÇALINANMALLARINİADEEDİLMİŞOLMASI#cezaavukatı#cezadavaları#Etkinpişmanl��k#HırsızlıkSuçu#izmiravukat
0 notes
Text
Haberleşmenin Gizliliği İhlal Suçu- Kayda Alınan İçeriklerin Paylaşılmaz ise Suç Oluşur mu?
T.C. YARGITAY 12.Ceza Dairesi Esas: 2017/6566 Karar: 2018/3607 Karar Tarihi: 28.03.2018 HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇU - SANIK HAKKINDA KAYDA ALDIĞI KONUŞMA İÇERİKLERİNİ ÜÇÜNCÜ KİŞİ YA DA KİŞİLERLE PAYLAŞTIĞI VEYA ÇOĞALTARAK DAĞITTIĞINA İLİŞKİN HAKKINDA BİR İDDİA İLERİ SÜRÜLMEDİĞİ - SANIK HAKKINDA BERAAT KARARI VERİLMESİ GEREĞİ ÖZET: Dosya kapsamına göre; sanığın çalıştığı şirketteki işinden çıkarılması nedeniyle şirket yetkilisi olan mağdurlarla yapmış olduğu telefon görüşme kayıtlarını açmış olduğu işe iade davasına delil olarak sunması şeklinde sübutu kabul edilen olayda, kayda aldığı konuşma içeriklerini üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın, açmış olduğu işe iade davasındaki iddialarını ispatlama amacını taşıyan eyleminde, hukuka aykırı hareket etme bilinciyle davranmadığı gözetilerek sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması, kanuna aykırı olup hükmün bozulması gerekir. (5237 S. K. m. 53, 134) (ANY. MAH. 08.10.2015 T. 2014/140 E. 2015/85 K.) Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanığın, 09.07.2009 tarihinde işlediği sabit görülen haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan dolayı TCK'nın 132/3, 62/1, 53/1 maddeleri gereğince iki kez 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve CMK'nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İzmir 17. Sulh Ceza Mahkemesinin 20.10.2011 tarihli, 2011/681 esas, 2011/1269 sayılı kararının itiraz edilmeden 27.10.2011 tarihinde kesinleşmesinin ve kesinleşme tarihinden itibaren 5 yıllık denetim süresinin başlamasının ardından, Menemen 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.02.2015 tarihli, 2014/647 esas, 2015/85 sayılı kararı ile 17.11.2014 tarihinde işlediği sabit görülen kasten yaralama suçundan dolayı TCK'nın 86/2,3-a, 62/1, 52/2-4. maddeleri gereğince 3000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin mahkumiyet hükmü 10.02.2015 tarihinde kesinleşen sanık hakkında, denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle ihbarda bulunulmasını müteakip, duruşma açılarak, sanığın savunması alınıp, 09.07.2009 tarihli hükmün CMK'nın 231/11. maddesi gereğince açıklanmasına ilişkin İzmir 38. Asliye Ceza Mahkemesinin 01.06.2015 tarihli, 2015/163 esas, 2015/468 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1- Dosya kapsamına göre; sanığın çalıştığı şirketteki işinden çıkarılması nedeniyle şirket yetkilisi olan mağdurlarla yapmış olduğu telefon görüşme kayıtlarını açmış olduğu işe iade davasına delil olarak sunması şeklinde sübutu kabul edilen olayda, kayda aldığı konuşma içeriklerini üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın, açmış olduğu işe iade davasındaki iddialarını ispatlama amacını taşıyan eyleminde, hukuka aykırı hareket etme bilinciyle davranmadığı gözetilerek sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması, kanuna aykırı, 2- Gerekçeli karar başlığında 11.05.2009 olan suç tarihinin 09.07.2009 olarak yanlış gösterilmesi, Kabul ve uygulamaya göre de; 3- Sanık hakkında TCK'nın 53. maddesi tatbik edilirken, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının gözetilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 28.03.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi. Read the full article
#Avukat#CANSIZHUKUKBÜROSU#cezadavaları#Gizlikaydaalinangorusme#HABERLEŞMENİNGİZLİLİĞİNİİHLALSUÇU#izmiravukat
0 notes
Text
Haksız Yere Hapis Cezası Aldıysanız Çaresiz Değilsiniz!........
Türk Ceza Hukuk Sisteminde kesinleşmiş ve infaz aşamasına gelmiş ve hatta infazına başlanmış cezalar hakkında "cezanın ortadan kaldırılması ve infazının tedbiren durdurulması" için kararı veren Mahkemeye başvurarak YARGILAMANIN YENİLENMESİ talebinde bulunabilirsiniz. Bu yol hiç de kolay bir yol değildir ve verilen cezanın ortadan kaldırılmasını sağlayacak güçlü bir hukuki dayanağınızın olması ve bunu delillendirmeniz gerekir. Bir Müvekkilim ile ilgili olarak yaptığımız YARGILANMANIN YENİLENMESİ TALEBİMİZİN KABULÜ VE CEZANIN İNFAZININ DURDURULMASI İLE İLGİLİ 24.05.2019 TARİHİNDE ALDIĞIMIZ KARARI emsal olması açısından, müvekkil ve mahkeme bilgileri gizleyerek aşağıda paylaşıyorum. 05.11.2019 Tarihinde YARGILAMANIN YENİLENMESİ TALEBİMİZ KABUL EDİLEREK MÜVEKKİL HAKKINDA ETKİN PİŞMANLIK SEBEBİYLE TCK 168/1. MADDESİNİN UYGULANARAK MÜVEKKİLE VERİLEN CEZADAN 1/2 YERİNE 2/3 İNDİRİM YAPILMASINA KARAR VERİLDİ VE VERİLEN SONUÇ CEZA ERTELENDİ. Haklıysanız ama hukuken haklıysanız, Mutlaka sonuç alırsınız. Av.Mehmet CANSIZ T.C. ..... 20. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ EK KARAR DOSYA NO : 2018/...... Esas KARAR NO : 2018/.... HAKİM : .... KATİP : .... MÜŞTEKİ :.... SANIK : .... VEKİLİ : MEHMET CANSIZ, . SUÇ : Bina İçinde Muhafaza Altına Alınmış Olan Eşya Hakkında Hırsızlık SUÇ TARİHİ : 20/04/2018 ASIL KARAR TARİHİ : 04/12/2018 EK KARAR TARİHİ : 24/05/2019 Hükümlü..... müdafi Av. Mehmet Cansız tarafından mahkememize gönderilen 16/04/2019 havale tarihli dilekçesi ile yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunduğu anlaşılmakla: Dosya ve dilekçe incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Mahkememizin 04/12/2018 tarih ve .... esas ve ..... karar sayılı ilamı ile sanık Sibel Kazan hakkında ; Bina İçinde Muhafaza Altına Alınmış Eşya Hakkında Hırsızlık Suçundan 5237 Sayıl TCK.nun 142/2.h Maddesi, TCK.nun 43/1, 168/2, 62, Maddesi uyarınca 2 yıl 7 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, TCK.nun 53/1-2 maddeleri uyarınca mahrumiyetine sanığın yokluğunda karar verildiği, Sanık......' a T.K nun 21. Maddesine göre tebligatın 14/01/2019 tarihinde tebliğ yapıldığı, sanık ve müdafii tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu, ancak istinaf başvurusunun süre yönünden CMK' nun 296. Maddesince 30/01/2019 tarihli ek karar ile reddine karar verildiği, sanık müdafi tarafından ek kararın istinaf edilmesi üzerine dosyanın .... Bölge Adliye Mahkemesine gönderildiği, ..... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesinin .... tarih .... esas ........ karar sayılı ilamı ile sanık hakkında verilen 30/01/2019 tarihli ek kararda usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığından sanığın CMK' nun 279/1 maddesinin öngördüğü 7 günlük süreyi geçirerek başvuruyu kanunun aradığı süreden sonra yaptığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Sanık....... müdafi 16/04/2019 tarihli dilekçesi ile; müvekkilinin çaldığı malların tamamını soruşturma aşamasında iade ettiğini, iade edilen malların 3 tanesinin 21/04/2018, 1 tanesinin 22/04/2018 tarihinde müştekiye teslim edildiğini, olayla ilgili iddianamenin ise 29/05/2018 tarihinde düzenlendiğini, yani mağdurun zararının tamamının 22/04/2018 tarihinde giderildiğini, bu nedenle müvekkil hakkında TCK' nun 168/1 maddesinin uygulanmasını, kesinleşen kararın infaz edilmesi halinde müvekkilinin mağdur olacağı dikkate alınarak infazın durdurulmasını, yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin kabul edilerek yeniden yargılama yapılmasını, TCK' nun 168/1 maddesi uygulanması gerektiğinin kabulü ile müvekkilinin sonuç cezasının 1 yıl 8 ay 25 güne indirilmesine ve cezanın CMK' nun 231/5 maddesi şartları oluştuğu dikkate alınarak HAGB kararı verilmesini talep etmiştir. Müşteki ........ 17/05/2019 tarihinde Ceza Mahkemeleri Ön Bürosu Aracılığıyla mahkememize gönderdiği dilekçesinde; 20/04/2018 ve 21/04/2018 tarihindeki hırsızlık olayı ile ilgili olarak....' ın çaldığı ürünlerin tamamını 21/04/2018 ve 22/04/2018 tarihinde eksiksiz olarak teslim aldığını, bu olayla ilgili olarak zararın tamamen 22/04/2018 tarihinde giderildiğini, bu nedenle sanıktan şikayetçi olmadığını ve davaya katılmadığını, 21/04/2018 tarihinde....... Polis Merkezi Amirliğinde verdiği ifadede sanığın çaldığı ürünlerin 3 tanesini sanıktan aldığını bildirdiğini, sanığın o gün otelde olduğu gerekçesiyle teslim edemediği ve ertesi gün teslim edeceğini söylediği 1 ürünü de 22/04/2018 tarihinde sanıktan teslim aldığını, bu şekilde zararının tamamının 22/04/2018 tarihinde sanık tarafından tamamen giderildiğini beyan eder dilekçe sunduğu anlaşılmış, yargılama aşamasında müştekinin adresinin tesbit edilememiş olması nedeniyle soruşturma aşamasında vermiş olduğu ifadesi okunarak CMK' nun 235. Maddesi uyarınca müşteki olarak dinlenmesinden vazgeçilmesine karar verildiği görülmüştür. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11/03/2014 tarihli ve 2012/3-909 esas, 2014/121 sayılı kararında " Delil ve olayların, yargılanmanın yenilenmesi nedeni olarak kabul edilebilmesi için "yeni" olması gerekmektedir. Hükmü veren mahkemeye bildirilmemesi nedeniyle hükümde dikkate alınmamış her olay ve delil hükümlü tarafından bilinip bilinmemesi önemli olmaksızın "yeni" olarak nitelendirilmektedir. Olay yada delilin yeniliği, olayın kesin hükümden sonra meydana gelmiş olmasından değil, kesinleşmiş olan hükmün verilmesi sırasında değerlendirilip değerlendirilmediği ile bağlantılıdır. Kesin hükümden önce meydana gelen ancak mahkemenin bilgisine sunulmayan yada mahkeme tarafından değerlendirilmeyen deliller ve olaylar da "yeni" sayılmalıdır. Bu doğrultuda hükmü veren mahkemeye bildirilmediğinden yargılama yapılırken değerlendirilemeyen her türlü olgu ve delilde " yeni" sayılmaktadır." şeklinde açıklamalar nazara alındığında, Hükümlü ...... müdafinin 16/04/2019 tarihli yargılamanın yenilenmesi talebi, müştekinin mahkememize hitaben 17/05/2019 tarihinde göndermiş olduğu dilekçesi ile zararının tamamen giderildiğini belirtir dilekçesi ve tüm dosya kapsamı gözetilerek hükümlünün yargılanmanın yenilenmesi istemi kabule değer görülerek herhangi bir mağduriyete sebep olunmaması açısından infazın durdurulmasına karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Hükümlü .... Kazan müdafinin yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer görüldüğünden talebinin bu aşamada KABULÜNE, 2- Hükümlü..... hakkındaki İNFAZIN DURDURULMASINA ve İNFAZ EVRAKLARININ GERİ İSTENİLMESİNE, 3- Kararın bir örneğinin hükümlü müdafine tebliğine, 4- Kararın görüldü için Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 5-Ek karar görüldüden geldikten sonra dosyanın esasa kaydı ile işlemlerin esas üzerinden yürütülmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren yasal süre olan 7 gün içerisinde mahkememiz kalemine veya hükümlü olarak bulunduğu Cezaevi Müdürlüğüne bir dilekçe ile başvurmak veya sözlü beyanının tutanağa geçirilmesi suretiyle .....nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde itiraz yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 24/05/2019 Katip ...... E-imzalı Hakim ..... E-imzalı Read the full article
#avukatizmir#AvukatMehmetCansız#CansızHukuk#cezadavaları#CezanınİnfazınınDurdurulması#CezanınOrtadankaldırılması#HaksızYereHapisCezasıAldıysanızÇaresizDeğilsiniz!#infazhukuku#izmiravukat#KesinleşmişCezaMahkemesiKararı#YargılamanınYenilenmesi
0 notes