#cesur yeni dünya
Explore tagged Tumblr posts
Text
Atıp kurtulmak onarmaktan daha iyidir.
Aldous Huxley (Cesur Yeni Dünya)
#alıntı#kitap alıntısı#alınti#kitap alintilari#alintilarim#alıntılarım#kitap#kitaplar#books & libraries#book blog#book#books#books and reading#aldous huxley#cesur yeni dünya
20 notes
·
View notes
Text
10 notes
·
View notes
Text
Peki ya ölüm dedi sevgili;
Uyumak dedim usulca....🖤🖤
Allahim bizleri Rızan ile uyandır..🙏
4 notes
·
View notes
Text
BELİEVE
Brave New World- Aldous Huxley
1 note
·
View note
Text
TALESTORİES - ÖZEL+
TaleStories.com: Kısa Hikayeler, Korsan Masalları ve Unicorn Maceralarıyla Dolu Bir Dünya! TaleStories.com, sizi büyülü bir dünyaya davet ediyor. Kısa hikayelerle dolu bu platform, hem sürükleyici korsan masallarıyla hem de sihirli unicorn maceralarıyla size edebi bir şölen sunuyor. Kısa Hikayelerle Tanışın: TaleStories.com, kısa hikayeler ile büyülü dünyayı size sunuyor. Her bir hikaye, duygu dolu bir yolculuğa çıkmanıza olanak tanır. Sevgi, heyecan, gizem ve daha fazlası kısa hikayelerimizde sizi bekliyor. Korsan Masalları: Denizlerin kükreyen dalgalarında korsan gemileri, kayıp hazineler ve cesur denizcilerle dolu korsan masalları sizi bekliyor. TaleStories.com'un korsan masalları, macera arayanları bekliyor. Gerilim, heyecan ve bolca eğlence için hemen tıklayın! Unicorn Masalları: TaleStories.com'un sihirli dünyasında unicorn masalları ile tanışın. Renkli dünyalar, büyülü ormanlar ve dost canlısı unicornlarla dolu bu masallar, hayal gücünüzü zenginleştirecek. Unicornsuz bir dünyayı geride bırakın ve sihirli masallarla tanışın. TaleStories.com'da Neden Bulunmalısınız? Çeşitlilik ve Zenginlik: TaleStories.com, farklı türlerdeki hikayelerle dolu geniş bir koleksiyona sahiptir. Her zevke uygun bir hikaye bulmak mümkün. Eğlence ve Merak: Kısa hikayelerimiz, sizi sıradanlıktan çıkararak farklı dünyalara taşır. Korsan maceraları ve unicorn masallarıyla dolu bir dünya sizleri bekliyor. Kesintisiz Hikayeler: TaleStories.com'da her zaman yeni bir hikaye keşfetmeye hazır olun. Kısa hikayelerimiz, sıkılmadan okuyabileceğiniz, sizi içine çeken öykülerle doludur. Talestories, hikayelerin büyülü dünyasını sizlere taşıyor. Kısa hikayeler, korsan masalları ve unicorn maceralarıyla dolu bu platform, her yaştan okur için eşsiz bir deneyim sunuyor. Hemen tıklayın ve hayalinizdeki dünyalara doğru bir yolculuğa çıkın!
566 notes
·
View notes
Text
"Mükemmel diktatörlük demokrasi gibi görünecektir. Mahkumların asla kaçmayı hayal edemeyeceği, duvarları olmayan bir hapishane. Tüketim ve eğlence sayesinde kölelerin köleliği seveceği bir kölelik sistemi. "
Aldous Huxley, Cesur Yeni Dünya
23 notes
·
View notes
Text
"Ben keyif aramıyorum gerçek tehlike istiyorum, özgürlük istiyorum, günah istiyorum."
~Aldous Huxley Cesur Yeni Dünya
26 notes
·
View notes
Text
- Nâzım'ın Bavulu - Nâzım’ın bavulunda ne var? Bunu bilmeyecek ne var? Dünya var, dünyanın derdi var, büyük insanlık var. İnsanın bütün hâlleri var. Eski var, yeni var, ileri var. Kavga, sevda, hasret, gurbet, karşı kıyı memleket, “memet memet” var. Baskı, zulüm, ihanet zaten var. “Hoş geldin bebek yaşama sırası sende” dediği şiirinde ne varsa, onun hayatında da o var. Arkadaşı, yoldaşı Vâlâ Nureddin, kısaca Vâ-Nû ile ulusal kurtuluş savaşına katılmak üzere İnebolu’dan Ankara’ya bazen eşek sırtında, bazen yürüyerek giderlerken yolda yazdıkları şiiri hep taşıdı Nâzım Hikmet: “Alnımızda yanar gençliğin tacı.” Kalbi genç, eli genç, yumruğu genç, ruhu genç, kafası genç, şiiri genç, kavgası genç... O, “Yol Türküsü”nde dediği gibi yaşadı, “Yorgunluğun anasını satarız.” Bütün çağlarında devrimciydi; 20 yaşında da, 40 yaşında da, son yaşında da. Ne mutlu ona ki, devrimler çağında yaşadı. Türk Devrimini de gördü, Bolşevik Devrimini, Çin Devrimini, Küba Devrimini de. Anday’ın “(d)ünyada geçirdim çocukluğumu” demesine benzer, “devrimlerle yaşadım hayatımı” diyebileceği zamanlarda yaşadı. Bavulu ise bir açık bir kapalı oldu. Hep hazır tuttu. Sanki savaşa, kurtuluşa, devrime, seferberliğe çağrılacakmış gibi. Çağrıldı da. Memleketini sever gibi memleketinin hapisanelerini de sevdi. O hapisaneler ki, onun arka odası, çalışma evi, işliği, okulu gibiydi. Memleketinden insan manzaralarıyla da çoğun oralarda karşılaştı, tanıştı, şaşırdı, hayran oldu, korktu. “Topraktan öğrenip/ kitapsız bilen”ler de onlardı, “Hoca Nasreddin gibi ağlayan/ Bayburtlu Zihni gibi gülen”ler de. “Toprakta karınca,/ suda balık,/ havada kuş kadar çok” ve “korkak,/ cesur,/ cahil,/ hakim/ ve çocuk” olanlar da. Adı hiç eskimeyen mavi bir deftere yazıldı Turgut Uyar tarafından ve ‘Büyük Gurbetçi’nin defteri oldu bu. “Ve elleri öyle büyük işler için/ hazırlanmıştı ki devin” gurbeti de büyük olacaktı, hasreti de. İçindeki hiçbir şeyi susturmadan yaşadı o da. Bir senfoni orkestrası gibi. Devlet senfoni orkestrası değil, diyalektik senfoni orkestrası. Çoksesli, çokrenkli, çoksevinçli, çoközleyişli, çokdirençli, çokiçli, çokkederli... Ancak vicdanından kaçan insan, kaçak sayılır. Nâzım Hikmet ülkesinden ayrıldı ama vicdanını terk etmedi, hep onunla yaşadı, eyleminde de, şiirinde de, özleminde de asıl devrimin vicdanlarda olduğunu hiç unutmadı. Yoksa anavatanında da kolaydı işi, devrimin ilk yapıldığı ama sosyalizmin gerçekleşmediği Sovyetler Birliği’nde de. Daha devrimin önderi Lenin hayattayken başlayan iktidar kavgasında güçlünün değil, haklının yanında yer aldı Nâzım Hikmet. Bürokratik sosyalizmin en beter suçlama ifadesi olan ‘troçkist’ yaftası da ömrü boyunca yakasından düşmedi. Dolu yaşamlar, deli kafalar ister. Deli kadınlar, deli adamlar ister. Ancak gelişkin bir kafa içeriyi dışarısı gibi yaşayabilirdi. 60 yıllık bir yaşamın 20 yıldan fazlasında memleketinin hapisanelerinde ağırlanan bu sevdalı bulut, yalnızca kendisinin değil aşkın da en güzel şiirlerini oralarda yazdı. Hem de en hakikisinden: “Bir de kim bilir/ sevdiğin kadın seni sevmez olur/ ufak iş deme/ yemyeşil bir dal kırılmış gibi gelir/ içerdeki adama.” Nâzım Hikmet: Gayriresmî şairlerin birincisi. Her türlü iktidara karşı oldu, devrimin başkentinde bile huzur bulamadı. Böyle bir dünyada bir devrimcinin, bir şairin huzur bulması da biraz tuhaf olmaz mıydı zaten? Varsın bulamasın. Nasıl olsa memleketin de dünyanın da saat ayarı olacağı yok. Hem biraz da huzur bozmak gerekmez mi? Şair dediğin huzurda el pençe divan duran değil, divan kuran, gerekirse de divan bozan kişidir.
“Kırk şair birden olsam, yazamam bir hevesi” diye yazmıştım, 40 yaşındaydım. Bu 20 yılda Nâzım Hikmet’in şiirlerini defalarca okudum, hakkında çıkan kitaplara yenileri eklendi, seminerlerde, derslerde şiirini, yaşamını, kavgasını, aşklarını anlattım. Anlattıkça da öğrendim. Yazmak gibi anlatmak da öğretici bir şey. Böyle böyle anladım ‘büyük insanlık’ın şairi Nâzım Hikmet’in de bir ‘büyük insan’ olduğunu. Kırk şairin şiirini yazdığını, kırk şairin hayatını yaşadığını, kırk devrimcinin çilesini çektiğini ve kırk âşığın yerine sevdiğini. Şiir yazan birisi bir şairin şiirine, hayatına heves ediyorsa bu ancak Nâzım Hikmet’in şiiri ve yaşamı olabilir. Bunu elbette dünya görüşüne, sosyalizme inancına bakarak da söylüyorum. İnsanlığın kurtuluşunun sosyalizmde olduğunu düşünen ve tüm yapıtını bu düşünce, inanç ya da daha iyisi bu düş yolunda oluşturan bir şairi, hem şiirine hem yaşamına baktığımızda ‘sözünün insanı’, ‘sözünün şairi’ olarak niteleyebiliriz. Romantik bir komünist. Devrime inancında, sosyalizme bağlılığında, şiire adanmışlığında ve kadınlara duyduğu aşkta hem romantik hem komünist olarak, ‘heves’ ettiğimiz bir insan, bir yoldaş. Bavulunda ‘heves’ duruyor, paylaşmak, ortaklaşmak, çoğaltmak için. - Haydar Ergülen, Nâzım’ın Bavulu (Şairin Bavulu / Portreler) - Fotoğraf: Walter Mori (Nâzım Hikmet, Uluslararası Yazarlar Kongresi, İtalya-Floransa, Mart 1962) - Fotoğraf Düzenleme, Renklendirme: Enver Gezmiş
#Nâzım Hikmet#Nâzım'ın Bavulu#Haydar Ergülen#Nâzım Hikmet Ran#Şair#Türk Şairi#Dünya Şairi#Nâzım#3 Haziran 1963#Yürekbalı#Şairin Bavulu#Ölüm Yıl Dönümü#Enver Gezmiş#Walter Mori#Şiir
9 notes
·
View notes
Text
tek başıma bir şeylere başlama korkusunu iliklerime kadar hissettiğim bir dönemdeyim. bak şimdi, kahve soğuyor. şarkılar geçiyor arkadan ardı ardına. günün sonunda o masada yine sen varsın. kim kaldı ki? verilen sözlerin anlamı ne zamandı? ölümün bir hain gibi aralarda mi gezinmesi gerekirdi pişmanlık için? bir şehir, bir umut, bir korku. dünyanın bir ucunda da olsam, nefes aldığım sürece yaşamak zorunda olacağım. bir yerde seveceğim de yaşamayı, zorunluluk olarak görmek dışında. çok seveceğim hem de. kendi kafamda kurduğum küçük dünya başıma yıkıldığından beri, enkazından kayıp anılar çıkıyor. baş edemediği yerde kaçar insanoğlu. yüzleşmek zor olandır her zaman. yüzleşiyorum. yeni bir şehirde, bir açık kapı bırakıyorum kendime. tekrar başlayabilmek için. tekrar nefes almak için. orada da bir sokağım olur, her girdiğimde aynı kediyi sevdiğim. bir park olur belki, benimseyip her sıkıştığımda gidebileceğim. bir bankım olur, gidecek yerim olmadığında kendime ait hissedebileceğim. bir ajandam olur yine, bu sefer yalnızca kendime adadığım. belki bir gün şarkım gibi kitabım da biter, belli mi olur? suçlamak için sebep aramak yerine, bir şeylerin neden olmadığını anlamaya çalışırım belki benim için ne kadar saçma da olsa. büyürüm ya. ilaç saatim geldiğinde hatırlatan biri olmaz yanımda o zaman. belki çizgi film izlemeyi bile yediremem kendime, yaşı olmasa bile. yine de hangi yaşta olursam olayım eskisinden çok daha farklı bir dünya kuracağım kendime. çok daha güçlü. çok daha net. çok daha cesur. inanacağım orada kendime. imkansızları zorlayacağım, bir gün olacağını bilerek. çünkü o kadar güçlüyüm. ne demiş Sabahattin Ali,
ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım.
040924
2 notes
·
View notes
Note
Kitap önerebilir misiniz?
Tabii ki🌿 buyrunuz sevgili anonim;
•Yaşadım demek için ne yapmalı
•Deliliğe övgü
•Güneş batarken
•Varoluş sancısı
•Öksüzlüğümüz
•Kumların kadını
•Kişisel bir sorun
•Avunamayanlar
•Erdemli insanın yol haritası
•Bulantı
•Beyaz gemi
•Süt ve bal
•Kendi hayatında ölme vakti
•Cesur yeni dünya
•Fahrenheit 451
•Martıya uçmayı öğreten kedi
•Kışı beklerken
•Yürümek
•A'mak-ı hayal
•Vücudunuz hayır diyorsa
•Tiamat
•Gece yarısı kütüphanesi
18 notes
·
View notes
Text
Önceleri Üniversitelerde görürdük bu tür mezuniyet etkinliklerini.
Şimdilerde ise seviye lise ve ilköğretime kadar çekildi. O güne kadar soyunmayan çocuklarımız, o gün kendini özgürleşmiş hissediyor ve alabildiğince dekolte kıyafetlerle güya özgürlüğünü sergiliyor…
Ağır makyajlı, cesur dekolteli, yüksek topuklu, akıllı telefonlarını yarıştıran bu kızların on dört, on beş yaşlarında olduğuna inanmak gerçekten çok zor.
Bu çocukları Müslüman anne ve babalar yetiştirmiyor mu?
Mezuniyet gününe veya bir doğum günü partisine kadar kızının dandik (bana göre) kıyafetlerle dolaşmasına izin vermeyen ebeveynler nedense o gün buna müsaade ediyor.
Neymiş efendim kızı okulu bitirmiş.
Sanki dünyadaki açlığı son buldurtacak bir keşif yaptı!
Sanki kanserin çaresini o buldu!
Okuduğu okulu bitirdi sadece.
Yani kendine düşen görevi yaptı.
Daha dur hayata yeni başlayacak ve siz anne babalar, çocuğunuza hayat boyu lazım olacak olan ar perdesini törenlere kurban veriyorsunuz.
“Ben yaşayamadım, çocuğum yaşasın” mantığından vazgeçin.
Bu düşünce, bir teline zarar gelmesini istemediğiniz çocuğunuzun sadece bu dünya hayatında yaşaması içindir.
Oysa her anne baba o çok sevdiği çocuğunun Ahiret hayatını da düşünmelidir.
“Bir defadan bir şey olmaz” diyerek yapılan haramlar, göz ardı edilen İslam’ın emirlerinin sonu hep hüsranla bitmiştir.
O güzelim kızlarımız yarınların anneleri olacak,
gelecek nesilleri onlar yetiştirecek.
Her anne baba kızlarının Hz. Meryem gibi iffet timsali olmasını istiyor.
Ama çocuklarını yetiştirirken bu şuuru veriyor mu?
Tertemiz fıtratlı doğan çocukları, gösteriş, özenti ve kirlenmiş toplum algısına ayak uydurarak
Müslüman kimliğinden uzaklaştırıyorsun.
O cesur dekolteli kıyafetle kızının markete, pazara alışverişe gittiğini görse bir anne baba aynı hoşgörüyü gösterir mi?
Bu memleketi gavur memleketine çeviren ebeveynler bunun hesabını zor verirsiniz...
Yazıktır, günahtır
Safiye Çetinkaya
2 notes
·
View notes
Text
"Kronik vicdan azabı, tüm ahlâkçıların hemfikir olduğu gibi, hiç de istenmeyen bir duygudur. Eğer kötü bir davranışta bulunduysanız, pişmanlık duyun, elinizden geldiği kadar durumu düzeltin ve bir dahaki sefere daha iyi davranmaya bakın. Ne sebeple olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düşünmeyin. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir."
Aldous Huxley
Cesur Yeni Dünya
5 notes
·
View notes
Text
Eğer farklıysan, yalnızlığa mahkum oluyorsun.”
Aldous Huxley – Cesur Yeni Dünya
6 notes
·
View notes
Text
Kapitalizm bisikleti sevmez. Çünkü bisiklet sürmek ekonomi için kötüdür. Bisiklet süren insan otomobil almaz, akaryakıt almaz dolayısıyla kasko yaptırmaz, MTV ödemez, arabayı servise götürmez ve işin kötü tarafı sağlıklı olur. Sağlıklı insan doktora gitmez ilaç satın almaz.
Cesur Yeni Dünya
10 notes
·
View notes
Note
Alıntıları nereden yapıyorsun?
Cesur yeni dünya
3 notes
·
View notes
Note
25 yaşım var, sənin? əslində utopiya yox antiutopiya deyəcəkdim, səhv oldu. 'Cesur yeni dünya' favori antiutopiya kitabımdı. sən necə kitablar oxuyursan?
Hmm baxaram indi süjet xəttinə. Mən həmişə qarışıq oxumuşam. Bəzən psixoloji inkişaf, bəzən psixoloji gerilim, bəzən də drama.
Ümumən yazar olaraq deyə bilərəm ki:
Wulf Dorn
Stefan Zweig
Dostoyevski
Rövşən Abdullaoglu və s. kitablarını maraqla oxumuşam
3 notes
·
View notes