#cesur yeni dünya
Explore tagged Tumblr posts
kitapkontu · 20 days ago
Text
Tumblr media
Epsilonlar çiçekleri sevmeye şartlandırılmışlardı özelde çiçeği, geneldeyse vahşi doğayı. Amaç, her fırsatta kırlara koşma isteği yaratmak ve böylece ulaşım tüketimine zorlamaktı.
"Ulaşım tüketmediler mi peki?" diye sordu ögrenci.
"Hem de çok," diye yanıtladı Müdür. "Ama başka hiçbir şey tüketmediler."
Kır çiçekleri ve manzara seyretmenin önemli bir kusuru var, bedavalar, diye açıkladı. Doğa sevgisiyle fabrikalar çalışmaz. En azından alt sınıflarda doga sevgisini kaldırmaya karar verildi, ancak ulaşım tüketimi eğilimi kalacaktı. Çünkü elbette nefret etseler de kırlara gitmeye devam etmeleri önemliydi. Sorun, ulaşım tüketimi için kır çiçekleri ve manzara seyretmekten ekonomik olarak daha sağlam bir neden bulmaktı. Gerektiği şekilde bulundu.
Müdür, "Kitleleri kırlardan nefret etmeye şartlandırıyoruz," diye başladı. "Aynı zamanda onları doğa sporlarını sevmeye şartlandırıyoruz. Bunu yaparken de tüm doğa sporlarının gelişmiş aletlerle yapılmasını sağlıyoruz. Böylece hem endüstriyel ürünler, hem de ulaşım tüketiyorlar. İşte buradan da elektrik şokuna geliyoruz."
"Şimdi anladım," diyen öğrenci hayran kalmış bir halde sustu.
Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
14 notes · View notes
sen-de-oku · 7 months ago
Text
Atıp kurtulmak onarmaktan daha iyidir.
Aldous Huxley (Cesur Yeni Dünya)
21 notes · View notes
ahmetcumhur-blog · 9 months ago
Text
Tumblr media
10 notes · View notes
blogtarafi · 1 year ago
Text
TALESTORİES - ÖZEL+
Tumblr media
TaleStories.com: Kısa Hikayeler, Korsan Masalları ve Unicorn Maceralarıyla Dolu Bir Dünya! TaleStories.com, sizi büyülü bir dünyaya davet ediyor. Kısa hikayelerle dolu bu platform, hem sürükleyici korsan masallarıyla hem de sihirli unicorn maceralarıyla size edebi bir şölen sunuyor. Kısa Hikayelerle Tanışın: TaleStories.com, kısa hikayeler ile büyülü dünyayı size sunuyor. Her bir hikaye, duygu dolu bir yolculuğa çıkmanıza olanak tanır. Sevgi, heyecan, gizem ve daha fazlası kısa hikayelerimizde sizi bekliyor. Korsan Masalları: Denizlerin kükreyen dalgalarında korsan gemileri, kayıp hazineler ve cesur denizcilerle dolu korsan masalları sizi bekliyor. TaleStories.com'un korsan masalları, macera arayanları bekliyor. Gerilim, heyecan ve bolca eğlence için hemen tıklayın! Unicorn Masalları: TaleStories.com'un sihirli dünyasında unicorn masalları ile tanışın. Renkli dünyalar, büyülü ormanlar ve dost canlısı unicornlarla dolu bu masallar, hayal gücünüzü zenginleştirecek. Unicornsuz bir dünyayı geride bırakın ve sihirli masallarla tanışın. TaleStories.com'da Neden Bulunmalısınız? Çeşitlilik ve Zenginlik: TaleStories.com, farklı türlerdeki hikayelerle dolu geniş bir koleksiyona sahiptir. Her zevke uygun bir hikaye bulmak mümkün. Eğlence ve Merak: Kısa hikayelerimiz, sizi sıradanlıktan çıkararak farklı dünyalara taşır. Korsan maceraları ve unicorn masallarıyla dolu bir dünya sizleri bekliyor. Kesintisiz Hikayeler: TaleStories.com'da her zaman yeni bir hikaye keşfetmeye hazır olun. Kısa hikayelerimiz, sıkılmadan okuyabileceğiniz, sizi içine çeken öykülerle doludur. Talestories, hikayelerin büyülü dünyasını sizlere taşıyor. Kısa hikayeler, korsan masalları ve unicorn maceralarıyla dolu bu platform, her yaştan okur için eşsiz bir deneyim sunuyor. Hemen tıklayın ve hayalinizdeki dünyalara doğru bir yolculuğa çıkın!
566 notes · View notes
dramatik-buluntular · 7 months ago
Text
"Mükemmel diktatörlük demokrasi gibi görünecektir. Mahkumların asla kaçmayı hayal edemeyeceği, duvarları olmayan bir hapishane. Tüketim ve eğlence sayesinde kölelerin köleliği seveceği bir kölelik sistemi. "
Aldous Huxley, Cesur Yeni Dünya
23 notes · View notes
yurekbali · 9 months ago
Text
Tumblr media
- Nâzım'ın Bavulu - Nâzım’ın bavulunda ne var? Bunu bilmeyecek ne var? Dünya var, dünyanın derdi var, büyük insanlık var. İnsanın bütün hâlleri var. Eski var, yeni var, ileri var. Kavga, sevda, hasret, gurbet, karşı kıyı memleket, “memet memet” var. Baskı, zulüm, ihanet zaten var. “Hoş geldin bebek yaşama sırası sende” dediği şiirinde ne varsa, onun hayatında da o var. Arkadaşı, yoldaşı Vâlâ Nureddin, kısaca Vâ-Nû ile ulusal kurtuluş savaşına katılmak üzere İnebolu’dan Ankara’ya bazen eşek sırtında, bazen yürüyerek giderlerken yolda yazdıkları şiiri hep taşıdı Nâzım Hikmet: “Alnımızda yanar gençliğin tacı.” Kalbi genç, eli genç, yumruğu genç, ruhu genç, kafası genç, şiiri genç, kavgası genç... O, “Yol Türküsü”nde dediği gibi yaşadı, “Yorgunluğun anasını satarız.” Bütün çağlarında devrimciydi; 20 yaşında da, 40 yaşında da, son yaşında da. Ne mutlu ona ki, devrimler çağında yaşadı. Türk Devrimini de gördü, Bolşevik Devrimini, Çin Devrimini, Küba Devrimini de. Anday’ın “(d)ünyada geçirdim çocukluğumu” demesine benzer, “devrimlerle yaşadım hayatımı” diyebileceği zamanlarda yaşadı. Bavulu ise bir açık bir kapalı oldu. Hep hazır tuttu. Sanki savaşa, kurtuluşa, devrime, seferberliğe çağrılacakmış gibi. Çağrıldı da. Memleketini sever gibi memleketinin hapisanelerini de sevdi. O hapisaneler ki, onun arka odası, çalışma evi, işliği, okulu gibiydi. Memleketinden insan manzaralarıyla da çoğun oralarda karşılaştı, tanıştı, şaşırdı, hayran oldu, korktu. “Topraktan öğrenip/ kitapsız bilen”ler de onlardı, “Hoca Nasreddin gibi ağlayan/ Bayburtlu Zihni gibi gülen”ler de. “Toprakta karınca,/ suda balık,/ havada kuş kadar çok” ve “korkak,/ cesur,/ cahil,/ hakim/ ve çocuk” olanlar da. Adı hiç eskimeyen mavi bir deftere yazıldı Turgut Uyar tarafından ve ‘Büyük Gurbetçi’nin defteri oldu bu. “Ve elleri öyle büyük işler için/ hazırlanmıştı ki devin” gurbeti de büyük olacaktı, hasreti de. İçindeki hiçbir şeyi susturmadan yaşadı o da. Bir senfoni orkestrası gibi. Devlet senfoni orkestrası değil, diyalektik senfoni orkestrası. Çoksesli, çokrenkli, çoksevinçli, çoközleyişli, çokdirençli, çokiçli, çokkederli... Ancak vicdanından kaçan insan, kaçak sayılır. Nâzım Hikmet ülkesinden ayrıldı ama vicdanını terk etmedi, hep onunla yaşadı, eyleminde de, şiirinde de, özleminde de asıl devrimin vicdanlarda olduğunu hiç unutmadı. Yoksa anavatanında da kolaydı işi, devrimin ilk yapıldığı ama sosyalizmin gerçekleşmediği Sovyetler Birliği’nde de. Daha devrimin önderi Lenin hayattayken başlayan iktidar kavgasında güçlünün değil, haklının yanında yer aldı Nâzım Hikmet. Bürokratik sosyalizmin en beter suçlama ifadesi olan ‘troçkist’ yaftası da ömrü boyunca yakasından düşmedi. Dolu yaşamlar, deli kafalar ister. Deli kadınlar, deli adamlar ister. Ancak gelişkin bir kafa içeriyi dışarısı gibi yaşayabilirdi. 60 yıllık bir yaşamın 20 yıldan fazlasında memleketinin hapisanelerinde ağırlanan bu sevdalı bulut, yalnızca kendisinin değil aşkın da en güzel şiirlerini oralarda yazdı. Hem de en hakikisinden: “Bir de kim bilir/ sevdiğin kadın seni sevmez olur/ ufak iş deme/ yemyeşil bir dal kırılmış gibi gelir/ içerdeki adama.” Nâzım Hikmet: Gayriresmî şairlerin birincisi. Her türlü iktidara karşı oldu, devrimin başkentinde bile huzur bulamadı. Böyle bir dünyada bir devrimcinin, bir şairin huzur bulması da biraz tuhaf olmaz mıydı zaten? Varsın bulamasın. Nasıl olsa memleketin de dünyanın da saat ayarı olacağı yok. Hem biraz da huzur bozmak gerekmez mi? Şair dediğin huzurda el pençe divan duran değil, divan kuran, gerekirse de divan bozan kişidir.
“Kırk şair birden olsam, yazamam bir hevesi” diye yazmıştım, 40 yaşındaydım. Bu 20 yılda Nâzım Hikmet’in şiirlerini defalarca okudum, hakkında çıkan kitaplara yenileri eklendi, seminerlerde, derslerde şiirini, yaşamını, kavgasını, aşklarını anlattım. Anlattıkça da öğrendim. Yazmak gibi anlatmak da öğretici bir şey. Böyle böyle anladım ‘büyük insanlık’ın şairi Nâzım Hikmet’in de bir ‘büyük insan’ olduğunu. Kırk şairin şiirini yazdığını, kırk şairin hayatını yaşadığını, kırk devrimcinin çilesini çektiğini ve kırk âşığın yerine sevdiğini. Şiir yazan birisi bir şairin şiirine, hayatına heves ediyorsa bu ancak Nâzım Hikmet’in şiiri ve yaşamı olabilir. Bunu elbette dünya görüşüne, sosyalizme inancına bakarak da söylüyorum. İnsanlığın kurtuluşunun sosyalizmde olduğunu düşünen ve tüm yapıtını bu düşünce, inanç ya da daha iyisi bu düş yolunda oluşturan bir şairi, hem şiirine hem yaşamına baktığımızda ‘sözünün insanı’, ‘sözünün şairi’ olarak niteleyebiliriz. Romantik bir komünist. Devrime inancında, sosyalizme bağlılığında, şiire adanmışlığında ve kadınlara duyduğu aşkta hem romantik hem komünist olarak, ‘heves’ ettiğimiz bir insan, bir yoldaş. Bavulunda ‘heves’ duruyor, paylaşmak, ortaklaşmak, çoğaltmak için. - Haydar Ergülen, Nâzım’ın Bavulu (Şairin Bavulu / Portreler) - Fotoğraf: Walter Mori (Nâzım Hikmet, Uluslararası Yazarlar Kongresi, İtalya-Floransa, Mart 1962) - Fotoğraf Düzenleme, Renklendirme: Enver Gezmiş
11 notes · View notes
itiraftime · 2 months ago
Note
23 yaşındayım kendimi geç kalmış hissediyorum diyen kardeşime benden abla tavsiyesi:))
Bu yıl 27 yaşına giriyorum. Ailevi bir çok sıkıntı yaşadım tek başıma kardeşlerimi büyüttüm. Açıktan okudum.. üniversiteyi maddi imkanlar yüzünden bıraktım.
Bu yıl kardeşim ile birlikte yeniden sınava girip yeniden okuma kararı aldım. Hiçbir şey için geç değil. 🕊️ Yeniden başlamaktan korkma 🕊️✨🫶��� Ama kendin için lütfen bir adım at 😊
Canım kardeşim,
23 yaşında her şeyin geride kaldığını hissetmek, aslında yolun ne kadar uzun olduğunu fark edememekten kaynaklanır. Yaşadığın bu his, biraz da kendine karşı olan sabırsızlığından gelir. Her şeyin hemen olması gerektiğini düşünürken, asıl güzelliklerin zamanla ve emekle geldiğini unutma.
Unutma ki, dünya üzerinde adım attığın her gün, yeni bir başlangıç için fırsattır. Hayat, seninle pazarlık yapmaz; sen onunla barış yaparsın. Geçmişe takılıp kalma, çünkü orada sadece dersler var. Geleceğe de fazla odaklanma, çünkü henüz oraya ulaşmadık. Şu an burada, tam bu anda, senin için yepyeni bir hikâye yazılıyor.
Hayatın bir şiir gibi olduğunu düşün: Her mısrada farklı bir güzellik saklı. Bazen anlamı hemen bulamayabilirsin, ama okudukça güzelliği daha derin hissedersin. Kendi mısralarını yazarken cesur ol. Hataların, başarıların, hayal kırıklıkların hepsi bu şiiri zenginleştiren unsurlar.
Ve en önemlisi, kendine şefkat göster. Dünya senden mükemmel olmanı beklemiyor, sadece kendin olmanı bekliyor. 🌸
Sevgiyle kal.
Mukemmell. Cercevelet duvara as. Gercekten cok tesekkurler genc kardeslerimize vakit ayirdiginiz iciniz 🙃
2 notes · View notes
papatyadasansolsaydi · 6 months ago
Text
tek başıma bir şeylere başlama korkusunu iliklerime kadar hissettiğim bir dönemdeyim. bak şimdi, kahve soğuyor. şarkılar geçiyor arkadan ardı ardına. günün sonunda o masada yine sen varsın. kim kaldı ki? verilen sözlerin anlamı ne zamandı? ölümün bir hain gibi aralarda mi gezinmesi gerekirdi pişmanlık için? bir şehir, bir umut, bir korku. dünyanın bir ucunda da olsam, nefes aldığım sürece yaşamak zorunda olacağım. bir yerde seveceğim de yaşamayı, zorunluluk olarak görmek dışında. çok seveceğim hem de. kendi kafamda kurduğum küçük dünya başıma yıkıldığından beri, enkazından kayıp anılar çıkıyor. baş edemediği yerde kaçar insanoğlu. yüzleşmek zor olandır her zaman. yüzleşiyorum. yeni bir şehirde, bir açık kapı bırakıyorum kendime. tekrar başlayabilmek için. tekrar nefes almak için. orada da bir sokağım olur, her girdiğimde aynı kediyi sevdiğim. bir park olur belki, benimseyip her sıkıştığımda gidebileceğim. bir bankım olur, gidecek yerim olmadığında kendime ait hissedebileceğim. bir ajandam olur yine, bu sefer yalnızca kendime adadığım. belki bir gün şarkım gibi kitabım da biter, belli mi olur? suçlamak için sebep aramak yerine, bir şeylerin neden olmadığını anlamaya çalışırım belki benim için ne kadar saçma da olsa. büyürüm ya. ilaç saatim geldiğinde hatırlatan biri olmaz yanımda o zaman. belki çizgi film izlemeyi bile yediremem kendime, yaşı olmasa bile. yine de hangi yaşta olursam olayım eskisinden çok daha farklı bir dünya kuracağım kendime. çok daha güçlü. çok daha net. çok daha cesur. inanacağım orada kendime. imkansızları zorlayacağım, bir gün olacağını bilerek. çünkü o kadar güçlüyüm. ne demiş Sabahattin Ali,
ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım.
040924
2 notes · View notes
ssaayye · 1 year ago
Note
Kitap önerebilir misiniz?
Tabii ki🌿 buyrunuz sevgili anonim;
•Yaşadım demek için ne yapmalı
•Deliliğe övgü
•Güneş batarken
•Varoluş sancısı
•Öksüzlüğümüz
•Kumların kadını
•Kişisel bir sorun
•Avunamayanlar
•Erdemli insanın yol haritası
•Bulantı
•Beyaz gemi
•Süt ve bal
•Kendi hayatında ölme vakti
•Cesur yeni dünya
•Fahrenheit 451
•Martıya uçmayı öğreten kedi
•Kışı beklerken
•Yürümek
•A'mak-ı hayal
•Vücudunuz hayır diyorsa
•Tiamat
•Gece yarısı kütüphanesi
18 notes · View notes
aynodndr · 9 months ago
Text
Önceleri Üniversitelerde görürdük bu tür mezuniyet etkinliklerini.
Şimdilerde ise seviye lise ve ilköğretime kadar çekildi. O güne kadar soyunmayan çocuklarımız, o gün kendini özgürleşmiş hissediyor ve alabildiğince dekolte kıyafetlerle güya özgürlüğünü sergiliyor…
Ağır makyajlı, cesur dekolteli, yüksek topuklu, akıllı telefonlarını yarıştıran bu kızların on dört, on beş yaşlarında olduğuna inanmak gerçekten çok zor.
Bu çocukları Müslüman anne ve babalar yetiştirmiyor mu?
Mezuniyet gününe veya bir doğum günü partisine kadar kızının dandik (bana göre) kıyafetlerle dolaşmasına izin vermeyen ebeveynler nedense o gün buna müsaade ediyor.
Neymiş efendim kızı okulu bitirmiş.
Sanki dünyadaki açlığı son buldurtacak bir keşif yaptı!
Sanki kanserin çaresini o buldu!
Okuduğu okulu bitirdi sadece.
Yani kendine düşen görevi yaptı.
Daha dur hayata yeni başlayacak ve siz anne babalar, çocuğunuza hayat boyu lazım olacak olan ar perdesini törenlere kurban veriyorsunuz.
“Ben yaşayamadım, çocuğum yaşasın” mantığından vazgeçin.
Bu düşünce, bir teline zarar gelmesini istemediğiniz çocuğunuzun sadece bu dünya hayatında yaşaması içindir.
Oysa her anne baba o çok sevdiği çocuğunun Ahiret hayatını da düşünmelidir.
“Bir defadan bir şey olmaz” diyerek yapılan haramlar, göz ardı edilen İslam’ın emirlerinin sonu hep hüsranla bitmiştir.
O güzelim kızlarımız yarınların anneleri olacak,
gelecek nesilleri onlar yetiştirecek.
Her anne baba kızlarının Hz. Meryem gibi iffet timsali olmasını istiyor.
Ama çocuklarını yetiştirirken bu şuuru veriyor mu?
Tertemiz fıtratlı doğan çocukları, gösteriş, özenti ve kirlenmiş toplum algısına ayak uydurarak
Müslüman kimliğinden uzaklaştırıyorsun.
O cesur dekolteli kıyafetle kızının markete, pazara alışverişe gittiğini görse bir anne baba aynı hoşgörüyü gösterir mi?
Bu memleketi gavur memleketine çeviren ebeveynler bunun hesabını zor verirsiniz...
Yazıktır, günahtır
Safiye Çetinkaya
2 notes · View notes
sidaramed21 · 1 year ago
Text
Eğer farklıysan, yalnızlığa mahkum oluyorsun.”
Aldous Huxley – Cesur Yeni Dünya
6 notes · View notes
ahmetcumhur-blog · 10 months ago
Text
"Kronik vicdan azabı, tüm ahlâkçıların hemfikir olduğu gibi, hiç de istenmeyen bir duygudur. Eğer kötü bir davranışta bulunduysanız, pişmanlık duyun, elinizden geldiği kadar durumu düzeltin ve bir dahaki sefere daha iyi davranmaya bakın. Ne sebeple olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düşünmeyin. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir."
Aldous Huxley
Cesur Yeni Dünya
5 notes · View notes
golgelericinde · 1 year ago
Note
Alıntıları nereden yapıyorsun?
Cesur yeni dünya
3 notes · View notes
iamnightmare · 2 years ago
Note
25 yaşım var, sənin? əslində utopiya yox antiutopiya deyəcəkdim, səhv oldu. 'Cesur yeni dünya' favori antiutopiya kitabımdı. sən necə kitablar oxuyursan?
Hmm baxaram indi süjet xəttinə. Mən həmişə qarışıq oxumuşam. Bəzən psixoloji inkişaf, bəzən psixoloji gerilim, bəzən də drama.
Ümumən yazar olaraq deyə bilərəm ki:
Wulf Dorn
Stefan Zweig
Dostoyevski
Rövşən Abdullaoglu və s. kitablarını maraqla oxumuşam
3 notes · View notes
korayaker · 2 years ago
Text
Ama burada her şey farklı. Delilerin arasında yaşamak gibi.
Cesur Yeni Dünya, Aldous Huxley
3 notes · View notes
mansuradali · 13 days ago
Text
#SonDakika
PKK Yürütme Komitesi’den yapılan açıklamada “Biz PKK olarak söz konusu çağrının içeriğine olduğu gibi katılıyoruz ve kendi cephemizden çağrının gereklerine uyacağımızı ve uygulayacağımızı belirtiyoruz. Bugünden geçerli olmak üzere ateşkes ilan ediyoruz” denildi.
PKK Yürütme Komitesi, Önder Abdullah #Öcalan’ın çağrısına uyacağını duyurdu.
“Yurtsever Halkımıza ve Demokratik Kamuoyuna” başlıklı yazılı açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Önder Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat günü yaptığı 'Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı' başlıklı açıklama, tüm özgürlük ve demokrasi güçlerinin yolunu aydınlatan Çağın Manifestosu niteliğindedir. Halkımıza ve insanlığa böyle bir demokratik toplum manifestosu kazandırdığı için Önder Apo’yu saygıyla selamlıyoruz.
Söz konusu Çağrı ile Kürdistan ve Ortadoğu’da yeni bir tarihsel sürecin başladığı açıktır. Bunun dünya genelindeki özgür yaşamın ve demokratik yönetimin gelişimi üzerinde de büyük etkisi olacaktır. Bu temelde sorumluluk hepimizindir; herkes görev ve sorumluluğuna sahip çıkmak ve gereğini yerine getirmek durumundadır.
"Çağrının gereklerine uyacağımızı ve uygulayacağımızı belirtiyoruz"
Kuşkusuz böyle bir Çağrı yapabilmek tarihi öneme sahipti; şimdi içeriğinin başarıyla pratikleştirilmesi de benzer öneme sahiptir. Biz PKK olarak söz konusu Çağrının içeriğine olduğu gibi katılıyoruz ve kendi cephemizden çağrının gereklerine uyacağımızı ve uygulayacağımızı belirtiyoruz. Fakat başarı için demokratik siyaset ve hukuki zeminin de uygun olması gerektiğinin altını çizmek istiyoruz.
“Bugünden geçerli olmak üzere ateşkes ilan ediyoruz”
Çok açık ki PKK, Kürdistan’ın son yarım yüzyılının büyük kahramanlık ve hakikat hareketi oldu. Her şey çok cesur ve fedakâr bir mücadele ile, bedel ve emekle kazanıldı. Bu büyük özgürlük mücadelesinin tüm kahraman şehitlerini derin saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz. Şimdi aynı ruh ve inançla söz konusu tarihi kazanımları yeni bir mücadele sürecine taşıyoruz. Önder Apo’nun verdiği bilinç ve PKK’nin yarattığı büyük tecrübe birikimi, iyilik, doğruluk, güzellik ve özgürlük mücadelesini demokratik siyasetle yürütme gücünü halkımıza veriyor.
Bu çerçevede, Önder Apo’nun Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın hayata geçmesinin önünü açmak için, bugünden geçerli olmak üzere ateşkes ilan ediyoruz. Üzerine saldırı olmadıkça hiçbir gücümüz silahlı eylem yapmayacaktır.
Bundan öte silah bırakma gibi hususların pratikleşmesini ancak Önder Apo’nun pratik öncülüğü gerçekleştirebilir.
"Kongreyi toplamak için hazırız, Apo'nun bizzat yürütmesi gerekir"
Diğer yandan, Önder Apo’nun istediği şekilde parti kongresini toplamak için hazırız. Ancak bunun gerçekleşebilmesi için uygun güvenlikli ortamın oluşması ve kongrenin başarısı için de Önder Apo’nun bizzat yönlendirmesi ve yürütmesi gerekir. Şimdiye kadar savaş yönetimini, tüm hata ve yetersizlikleriyle birlikte biz yaptık; ancak Barış ve Demokratik Toplum Döneminin yönetimini sadece Önder Apo yapabilir.
"Öcalan’ın fiziki özgür yaşar ve çalışır koşullara kavuşması gerekir"
Somut gerçekler çok açık bir biçimde gösteriyor ki, Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın başarıyla hayata geçmesi, Kürt sorununun demokratik çözümü temelinde Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun demokratikleşmesi ve küresel demokrasi hareketinin gelişmesinin önünün açılması için, Önder Abdullah Öcalan’ın fiziki özgür yaşar ve çalışır koşullara kavuşması, arkadaşları dahil istediği herkesle engelsiz ilişki kurabilmesi gerekir. Bunun gereklerinin devletin ilgili kurumları tarafından yerine getirileceğini umut ediyoruz.
“Çağrı bir son değil, yepyeni bir başlangıçtır”
Değerli Halkımız ve Dostlarımız!
Önder Apo’nun yaptığı Çağrı, kesinlikle bir son değil, tersine yepyeni bir başlangıçtır. Açıklamanın da çok çarpıcı bir biçimde ortaya koyduğu gibi, genelde son 35 yıldır, özel olarak da son 20 yıldır yapmamız gerekip de zamanında yeterince yapamadıklarımızın şimdi çok net ve keskin bir biçimde yapılmasını ifade etmektedir. Bu bakımdan Önderlik Çağrısını, nedenlerini ve başlattığı yeni sürecin özelliklerini ve görevlerini doğru ve yeterli bir biçimde anlamak ve bunların gereklerini başarıyla yerine getirmek gerekir. Çağrının içeriğine büyük bir sorumluluk ve ciddiyetle yaklaşıp her alanda başarıyla hayata geçirmek tarihi öneme sahiptir.
Unutmayalım, Önder Apo her zaman yükün büyüğünü kendisi omuzlayarak yolumuzu aydınlattı ve bizlere öncülük etti. Şimdi ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ ile yeni bir adım atıyor ve başta kadınlar ve gençler olmak üzere tüm ezilenler için yeni bir mücadele süreci başlatıyor. O halde, her türlü hile ve saldırıya karşı her zaman hazırlıklı olmak temelinde bu yeni sürecin özelliklerini doğru anlayalım ve görevlerini başarıyla yerine getirelim. Demokratik örgütlülüğümüzü ve her alandaki özgürlük mücadelemizi Kürdistan’da, Ortadoğu’da ve dünyanın dört bir yanında büyük bir cesaret ve özveriyle geliştirelim. Önderlik Çağrısının başarısından hepimiz kendimizi sorumlu görelim.
8 Mart ve Newroz’u daha güçlü sahiplenme çağrısı oluyor
İşte yeni bir mart ayına girdik, yeni bir 8 Mart ve Newroz heyecanını yaşıyoruz. Jineoloji temelinde Kadın Özgürlük Devrimini geliştiriyor, Demokratik Uygarlık Çizgisinde ahlaki ve politik toplum yaşamını örgütlüyoruz. Apocu hakikati daha doğru ve yeterli anlamaya, bir zihniyet ve yaşam tarzı devrimi olan hakikat devrimini geliştirmeye çalışıyoruz. Önder Apo’nun son Çağrısı, işte bu temelde 8 Mart ve Newrozu daha güçlü sahiplenme ve daha coşkulu kutlama çağrısı oluyor. Herkesten çok da kadınların ve gençlerin bu Çağrıyı doğru anlaması ve güçlü sahiplenip gereklerini yerine getirmesi gerekiyor.
Bunlar temelinde, daha şimdiden t��m kadınların ve gençlerin, halkımızın ve dostlarımızın 8 Mart Emekçi Kadınlar Gününü ve Newrozunu kutluyor, herkesi 8 Mart ve Newroz ruhuyla Önderlik Çağrısına sahip çıkıp özgürlük mücadelesini her alanda geliştirmeye çağırıyoruz!
Yaşasın Halkımızın Kahraman Öncüsü PKK!
Bijî Rêber APO!”
0 notes