#cahit gök
Explore tagged Tumblr posts
lorircreates · 2 years ago
Text
I’m watching Hercai and absolutely loving the fact that the smartest character in the entire dizi is a little girl.
Tumblr media Tumblr media
61 notes · View notes
photographss-world · 3 months ago
Text
🩷💚.•*`) .•*`)" Bu sabah hava berrak
☘ Bu sabah her şey
(.,.•*` (.,.•*` Billurdan gibi.
Gök masmavi bu sabah
Güzel şeyler düşünelim
🩷☘💚 Diye..."
Cahit Sıtkı Tarancı
🌸🌿🌸
Günaydın🌞☕
Mutlu Huzurlu günler dilerim 💚
213 notes · View notes
selin-n · 18 days ago
Text
Tüm güzellikler bizlere gelsinnn!💗🧚
Tumblr media
💚Hayal ettiğimiz her şey gerçekleşsin bu günnn!! 💚
Bu sabah hava berrak
Gök masmavi bu sabah
Güzel şeyler düşünelim diye
Yemyeşil oluvermiş ağaçlar
Cahit Sıtkı Tarancı
Sevgilerimle 💙
Tumblr media
85 notes · View notes
ayseegulce · 1 year ago
Text
Bu sabah hava berrak
Bu sabah her şey billûrdan gibi.
Gök masmavi bu sabah
Güzel şeyler düşünelim diye .
Yemyeşil oluvermiş ağaçlar .
Cahit Sıtkı Tarancı
𝑮𝒖̈𝒏𝒂𝒚𝒅𝜾𝒏…!!!
☀️🌻☕️
Tumblr media
147 notes · View notes
marstabirsehir · 7 months ago
Text
Desem Ki
Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini
Ormanların en kuytusunu sende görmekteyim
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm
Sende tattım yemişlerin cümlesini
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin.
Desem ki...
İnan bana sevgilim inan
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgarla nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi fark edemezsen
Rüzgarların nehirlerin kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme müsterih ol
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede
Hat��rla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum
Cahit Sıtkı Tarancı
41 notes · View notes
savasbitti · 6 months ago
Text
Tumblr media
"tarih değişir, zâlim değişmez."
katliam sözcüğü "toplu öldürme olayı; toptan katletme; toplu kıyım; kırım; soy kırımı, toplumun ya da halkın tamamının öldürülmesi" anlamlarına gelir. cahit zarifoğlu "mavi gök orada mı?" şiirinde "kim bilir her biri hangi dünyaya sağır?" diye sorar. ismet özel ise "içimden şu zalim şüpheyi kaldır ya sen gel ya beni oraya aldır" başlıklı şiirinde "insanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır" diye yanıt verir. günümüzde yaşadığımız durum bu. geçmişten beri dünya üzerinde katliamlar yaşanmış ve katliamı yapan da bunlara hep (kendince) haklı sebepler bulmuş. geçmişten yakın tarihimize oradan da günümüze kadar uzanıyor bu. ne garip değil mi? insanlar uzayın derinliklerine kadar bakabiliyor. bunu da yüzyıllardır takip eden bilim ve teknoloji sayesinde yapıyor ama bu bilim ve teknoloji aynı zamanda kundaktaki bir bebeğin kafasının kopmasına, vücudunun parçalanmasına da sebep olabiliyor. aslında demek istediğim elimizde büyük bir güç var: akıl. insan aklını faydaya kullandığında birçok insanın yararına olabilecek metalar üretebiliyor. geçmişte kıyımlara neden olan hastalıklara çözüm üretebiliyor mesela. veya geçmişte günlerce hatta belki yıllarca süren yolları birkaç saate veya birkaç güne indirebiliyor. ama dünyaya gözlerini daha yeni açmış bir çocuğu öldürmek? teoman'ın "çoban yıldızı" adlı parçasında "yüzme bilmeden daha, deniz görmeden/hiç güneşte yanmadan/şimdi ölmek istemem bir kalbi sarmadan/aşkı tatmadan daha, onla sarhoş olmadan/hiç sevişmeden daha/şimdi ölmek istemem, daha hiç gülmeden" sözleri geçiyor. şimdi bir katliam yaşanırken, çocuklar daha "bir aşkı tatmadan, daha hiç gülmeden" neden ölüyor? peki, biz hangi dünyaya kulak kesildik de yaşanan katliamı görmezden geliyoruz? daha doğrusu neden görmezden geliyoruz? onlar bizden değil diye mi? bizim vicdanımız bu kadar küçük mü? geçmişte yapılan hatalardan dolayı mı? devlet büyüklerinin yaptığı hataları çocukların mı çekmesi gerekiyor? bizim vicdanımız sadece bir katliama karşı çıkacak kadar mı? aynı anda zulüm olan birçok yerdeki olaylara karşı duramaz mıyız? bu toprağın adının önemi var mı? biz hitlere de ukrayna'da yaşanan savaşa da hocalı, srebrenitsa, doğu türkistan, filistin, afrika… yani bütün bu yerlerde olan katliamlara karşı çıkamaz mıyız? çıkınca ne olur? karşı taraftan mı oluruz? onlar savunuyor diye biz de mi onların safına geçmiş oluruz? ideolojik fikirlerimiz mi bizi engelleyen ya da bana ne demek daha mı kolayımıza gidiyor? onlar zamanında şunu yaptı, onlar bize şöyle davrandı demek tartışılacak başka konular, dediğimiz gibi bu siyaset, o arenada tartışılacak konular. biz bugün binlerce çocuğun öldürülüşüne karşı çıkıyoruz. dünkü katliamlara da bugünkü katliamlara da yarınki katliamlara da karşı çıkmak elimizde. tartışmak ve ayrışmak yerine bir şekilde karşı çıkmak, elimizden geleni yapmak da elimizde.
20 notes · View notes
edapostblog · 7 months ago
Text
Tumblr media
Memleket İsterim
Gök Mavi, Dal Yeşil, Tarla Sarı Olsun;
Kuşların Çiçeklerin Diyarı Olsun.
Memleket İsterim
Ne Başta Dert, Ne Gönülde Hasret Olsun;
Kardeş Kavgasına Bir Nihayet Olsun.
Memleket İsterim
Ne Zengin Fakir, Ne Sen Ben Farkı Olsun;
Kış Günü Herkesin Evi Barkı Olsun.
Memleket İsterim
Yaşamak, Sevmek Gibi Gönülden Olsun;
Olursa Bir Şikayet Ölümden Olsun.
(Cahit Sıtkı TARANCI)
Tumblr media
37 notes · View notes
fatih5234 · 9 months ago
Text
MEMLEKET İSTERİM
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet ölümden olsun.
CAHİT SITKI TARANCI
46 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 3 months ago
Text
Tumblr media
Herkes uçan kuşlara yazdı tüm şiirleri,
Göçmek zorunda olan kuşları unutarak!
Zorunluluğunuz olmasın yaşadıklarınız diyor, edebiyata konmuş bir demet kuş şiirlerini paylaşıyorum…
************
“Kuşlar gibi cıvıldar, tattırdığın acılar…”
Cemal Süreya
“Bir durgun sudayız, konuşsak da
kuş uçmuyor içimizdeki ormandan…”
Şükrü Erbaş
“Kuş olsun, insan olsun.
Yalnızlık sevmeyi bilmeyenlerin icadı…”
Edip Cansever
“Kuşlar gibi yalnız, yapayalnızdım açıkta…”
Yahya Kemal Beyatlı
“Kuşlar gelsin hafız,
onlara dair kötü hatıraları yoktur gökyüzünün,
onlar intihar nedir, ihanet nedir bilmezler…”
Bekir Erdoğan
“Yüreğinden beyaz kuşlar uçardı yüreğime…”
Haydar Ergülen
“Öyle güzelsin ki, kuş koysunlar yoluna…”
Nilgün Marmara
“Seni hep gökyüzünün önünde düşünüyorum…”
Süreyya Berfe
“Bir yastık arıyorum kuş seslerinden
mühim değil sonrası…”
İbrahim Tenekeci
“Gider kim sular fesleğenleri?
Kuşlar nereye sığınır akşam olunca…”
Ahmet Telli
“Kuşlar uçarlar uçarlar insanlar vardı sanır...''
Cahit Zarifoğlu
“Soluğuma bir küçük kuş tünemiş.
Seninse gölgen yıldız dolu gökyüzünden biçilmiş…”
Metin Altıok
“Kuş ölür, sen uçuşu hatırla…”
Füruğ Ferruhzad
''Bu dünya, yoruldu mu kuşlar konsun diyedir…”
Can Yücel
“Kuşlarımı koymak için, bir gök resmi bulamadım…”
Hilmi Yavuz
“Kuşlar ölürlerse yere düşerler, yere düşerler ve onları hep Zehra toplar…”
“Ah, beni vursalar bir kuş yerine…”
Sezai Karakoç
“Ben küçükken çok kuş vurdum iyi adam değilim.
Geliştirdiğim duyarlılıkların alayını toplasan kanadını kanattığım tek bir serçe yavrusunu
iyi etmiyor…”
Ali Lidar
“Uçan kuşlar konsun senin göğüne…”
Murathan Mungan
“Kuş yemi kadar yalnızdı…”
Turgut Uyar
“Kuşlarını alıp gidiyor gök…”
İlhan Berk
7 notes · View notes
hepeksikk · 4 months ago
Text
BİR CÜMLENİN AĞIRLI NE KADAR OLABİLİR Kİ?..
Kendi yatağında akıp gider zaman kimseye aldırmadan, bazen ardı sıra kovalarız onu biraz olsun yavaşlaması için, bazen elinden tutup çekeriz hızlı adımlarla yürümesi için. O anki ruh halimiz ne ise ona göre yürütmeye çalışırız akrep ve yelkovanı. Ancak bizler ne kadar uğraşırsak uğraşalım o hep kendi hızında yürümeye devam edecektir. Hasta yatağında yapayalnız biri için gecelerin sessiz karanlığı ağırdır. Şafağın sökmesini iple çeker gücünün son damlasına kadar. Hatta zamanın artık durmasını ve tüm anlamını yitirmesini ister şafağın yolunu gözleyenler. Hayata hep geç kalanlar ise zamanın ağır aksak ilerlemesini ister.
Onlar için de gök hep mavi kalmalı; akrep ve yelkovan bir köşede dinlenip durmalıdır. Herkesin içinde bulunduğu duruma veya ruh haline göre farklı anlamlar barındırır zaman ama denk geldiğim bir video bu kavramın bazıları için hiçbir anlam ifade etmediğini gördüm. Yani göğün maviliği, gecenin karanlığı, yıldızların parlaklığı, ayın ışığı hiçbir mana taşımıyor… Filistin’de ilkokul çağlarında bir çocuk, üzerinde siyaha yakın, hırpani bir tişört var ki bunun onun için bir önemi de yoktu. Yüzü gözü, toz toprak içinde. Yaşadıkları kendi yaşından da büyük…Kirpikleri nemli, yanakları ıslak, gözlerinde yılgınlık… Aylardan beri devam eden zulmün karşısında inancı onu ayakta tutsa da artık tüm gücünü yitirmiş bir hali vardı. Yanında onun yeryüzündeki tek dayanağı ve koruyucusu olan annesi vardı. İkisinin de ruh hali aynı olsa da anne yine güçlü durmaya çalışıyordu… Ve biri sordu… Soruların bir anlamı pek olmasa da… Dilinden dökülen kelimeler hem gözyaşlarının nemini taşıyordu hem de yorgunluktan tüm manasını yitirmişti. “Bıktım artık oradan oraya gitmekten, eşyaları taşımaktan yoruldum. Sürekli bir yerlere göç etmekten yoruldum. Ben de çocukluğumu yaşamak istiyorum… Yoruldum artık bu hayattan… …Ölüm gelse de artık dinlensem…”
Bu cümle onun dudaklarının arasından dökülünce zihnimin kıyılarına Cahit Zarifoğlu’nun şu cümlesi gelip vurdu:
“Yıkılmak, binaya özgü değil ki Züleyha! Bir insanın, bir cümleyle yıkıldığını gördüm ben!” “
Ölüm gelse de artık dinlensem!..” Bu sözün ağırlığını hissedebildiniz mi? Bu cümle bir insanı değil, insanlığı yıkacak derecede ağır aslında ama bunu dinleyip de yüreğinin taa derininde hissedene.
Kafede bir masada oturup keyifle kahveni yudumlarken, evinde ailenle sofranda oturup en güzel ve sıcak yemekleri yerken, dalından kopardığın bir gülün kokusunu derin derin içine çekerken, aldığın bir elbiseyi ikinci defa giymeyip kenara atarken, elindeki sigaranın dumanını içine çekerken, herhangi bir şeye gülerken ya da ağlarken, şehrin en kalabalık caddelerinden birinde yürüken, bir dağın zirvesinde doğanın sesine kulak verirken, radyoda çalan herhangi bir şarkıya eşlik ederken, sahip olduğun imkanlardan sıkılıp şikayet ederken aklında asılı kalsın bu cümle.
Utanma duygumuzu çoktan yitirmişken başımız dik, kibir dolu bakışlarla yürürken etrafı süzerek belki o cümlenin ağırlığı eğer başımız öne ve bir nebze düşünmemizi sağlar. Yıkılmasak da bu cümlenin ağırlığıyla en azından sarsılıp kendimize gelebilsek. Küçük bir çocuğu bu ve buna benzer cümleler kurduyorsa hayat, zamandan şikayet etmek neye yarar. O kendi yolunca yürümeye devam edecektir. Bizler akıp giden zamana yetişemeyebiliriz fakat zamanın bıraktığı acıları dindirip yaraları iyileşitebiliriz. Elimizde hangi imkan varsa onu kullanarak bir yaraya derman olabiliriz ve böylelikle kısacık bir cümlenin ağırlığı altında kalmaktan kurtulabiliriz. O zaman küçük bir çocuğun dilinden dökülen sözcükler baharı müjdeleyen birer güle dönüşüverir…
18 notes · View notes
besincisanat · 2 days ago
Text
Kimselere güvenemezsiniz, anneler Andromaque olmaktan hayli uzaklar, babalarda oğlu Yusuf 'un üstüne titreyen Yakub'un muhabbeti yok, kardeşler Kabil'i aratacak kadar hain, evlatlar nankör, dostlar Brutus sülalesinden, sevgililer ablaları Leyla'ya hiç benzemiyorlar, asırlardır insanın insanda bulageldiği o canım teselli membası çoktan kurudu; herkes kendi başının çaresine düşmüş. Ve tabii hak gene kuvvete. ( La Fontaine'in kulakları çınlasın) , mazlumun ahı gene gök kubbede bir akis bulamayarak çıktığı göğse siniyor...
- Cahit Sıtkı Tarancı, Avuçlarıma Sığmıyor Yıldızlar
2 notes · View notes
aynodndr · 2 months ago
Text
Tumblr media
Bugün şair Cahit Sıtkı Tarancı'nın doğum günü. Mısralarında hayal ettiği memlekete bugün hala erişemedik, bir gün erişmek dileğiyle...
MEMLEKET İSTERİM
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
2 notes · View notes
ummutcelik · 2 months ago
Text
Bu sabah hava berrak.
Bu sabah her şey billurdan gibi.
Gök masmavi bu sabah
Güzel şeyler düşünelim diye
Yemyeşil oluvermiş ağaçlar
Cahit Sıtkı Tarancı
4 notes · View notes
selin-n · 6 months ago
Text
Günaydınlar ☀️
Bu sabah hava berrak☀️
bu sabah her şey billurdan gibi.
Gök masmavi bu sabah
Güzel şeyler düşünelim diye
Yemyeşil oluvermiş ağaçlar🌿🍀
Cahit Sıtkı Tarancı
Tumblr media Tumblr media
Gününüz huzurla geçsin🧚🦋🐞☕
Sevgilerimle 💙🕊️
74 notes · View notes
vakitsiirvakti · 4 months ago
Text
Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor
Sende seyrediyorum denizlerin en “Mavisini”
Ormanların en kuytusunu sende görmekteyim
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm
Sende tattım yemişlerin cümlesini
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin.
Desem ki...
İnan bana sevgilim inan
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgarla nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi fark edemezsen
Rüzgarların nehirlerin kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme müsterih ol
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum
~Cahit Sıtkı Tarancı
6 notes · View notes
Text
Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini Ormanların en kuytusunu sende görmekteyim Sende kopardım çiçeklerin en solmazını Toprakların en bereketlisini sende sürdüm Sende tattım yemişlerin cümlesini Desem ki sen benim için, Hava kadar lazım, Ekmek kadar mübarek, Su gibi aziz bir şeysin; Nimettensin,nimettensin. Desem ki... İnan bana sevgilim inan Evimde şenliksin,bahçemde bahar; Ve soframda en eski şarap. Ben sende yaşıyorum, Sen bende hüküm sürmektesin. Bırak ben söyleyeyim güzelliğini, Rüzgarlarla,nehirlerle,kuşlarla beraber. Günlerden sonra bir gün, Şayet sesimi fark edemezsen Rüzgarların,nehirlerin,kuşların sesinden, Bil ki ölmüşüm. Fakat yine üzülme müsterih ol Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini Ve neden sonra Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede Hatırla ki mahşer günüdür Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum
Cahit Sıtkı Tarancı-"Desem Ki"
22 notes · View notes