#bu da böyle bişey işte
Explore tagged Tumblr posts
Text
Yarın 12.30da buluşucaz eleman gece 12de herkes makaleyi okuyup bulabildiğini bulsun yarın daha hızlı ilerleriz yazmış aynen kanka bak okuduk bulduk şu an (nah emojisi ne zaman gelcek
#gece 12den sonra afedersiniz skseler okumam yani götümüzden atlı mı kovalıyo#diğer stres topu grubuyla karıştırdı herhalde bizim grubu#dostum biz b��yle götle don yapmıyoruz ödevleri 👍🏻#görev dağılımı diye bişey var👍🏻#buluşur görev dağılımı yaparız herkes de görevine düşeni yapar#herkes bütün ödevi yapacaksa grup ödevi olmasının ne anlamı kalıyo?????#offff bu çocuğun arkadaşları çok salak zaten yarın bu da sinirimi bozarsa kavga ederim#şeyda da yok zaten aklı başında olup aynı zamanda ses de çıkarabilecek 1 ben varım😔✋🏻#diğer iki elemanı hiç tanımıyoz zaten acaba onlar nasıl#pff keşke bugün topuklu botumu giymeseydim yarın giyerdim#yaşlandım galiba 2 gün üst üste girince çok canım acıyor😔😔#yine de giyebilirim gibi geldi şu an hiç belli olmaz 🤡#yeni aldığım pantolonun hevesini o kadar alamadım ki shahsbadbshsjskfl#botlarımla çok hoşuma gitti maalesef ki yapıcak bişey yok her allahın günü giyicem#para lazım ya#1 mont 1 bot almam lazım#bot biraz keyfi#mont da olmazsa olmaz değil#mesela +1 kaban da olsa çok güzel giderdi#tabi bunların hepsini aynı kış almak yürek ister#tübitak başvurumu kabul ederse alabilirim belki haahshahahahahahdhshs#dua ediyodum kabul etmesinler diye bari etmiyim#kabul etsinler👍🏻#alacak şeyler asla bitmiyor farkında mısınız#bazen kendimi tutuyorum çok uzak duruyorum bu alışveriş işlerine ve canım da çekmiyor#ama bi girdin mi işin içine çıkamıyosun işte#çok yanlış da aslında biliyorum resmen israf yani#ben şu an mevcut dolabım itibariyle israf kısmında hiç değilim bence ama istediklerimi alacak param olsaydı muhtemelen israf olurdu😁#canım sağolsun#YUH ne kadar konuşmuşum kendi kendime ahhahaahdhdhfjfıfo🥲🥲🥲 pardon
0 notes
Text
Kendimle konuşurken demiştim ki sakın annene dertlerinden bahsetme çünkü seni desteklemeyecek, yanındayım demeyecek, seni sadece eleştirecek ve her zaman suçlunun sadece sen olduğunu düşünecek. Ama yalnızım, bu hayatta kimsem yok. Annemle konuşurken eşimden bir iki dert yandım. Yani önemli şeyler bile değildi işte kızımla biraz daha vakit geçirsin, biraz fazla oynasın, 5 dakika oynasa 1 saat gibi geliyor ona falan gibi şeyler. Konuşma başında da dedim ki şimdi sana söylüyorum ama telefonu kapatınca mesaj atarsın yok atmam dedi. Huyudur telefonu kapattıktan sonra tek tek mesaj atar. Sonra kapattık telefonu ben hatta ona kar fotoğrafı falan attım. Ertesi gün öğlen baktım mesajları yağdırmış yine
atmayacaktım
mesaj
bekleyemedim
5 senedir
sana
geliyom
görmedim…
şöyle olduğunu, şöyle davranıldığını, kocana böyle yaptığını, senin gibisini ilk defa gördüm, diye böyle tek tek yazmış. Görünce öyle oldum ki bunu tarif bile edemem. O dediği 5 senede benim yaşamadığım şey kalmadı. Hepsi de eşimin elinde olmasa da bana yaşattıklarıydı. Hadi hepsini geçtim kendisi beni arar anlatır çocuklarından dert yanar, gelinlerinden, annesinden, abisinden bir gün ağzımdan onu kıracak bir şey çıkmadı. Ama ne zaman ona bişey anlatsam böyle saydırır bana. Ben mi abarttım acaba diye düşünüyorum sonra mesaja tekrar bakıyorum yine aynı duygular.
18 notes
·
View notes
Text
geçenlerde bi sahafın önünden geçiyorum, tezgahta icatlar kitabını gördüm, ilkokul zamanlarına gittim. bu kitabı belki o zamandan beri ilk kez görüyorumdur.
ne zaman bilmiyorum, 1-2-3. sınıftan birindeyim işte, öğretmenler günü için resim yarışması yapılmıştı. ben de bişey kazanmışım, kaçıncıyım hatırlamıyorum. cuma günü derslerin bitiminde istiklal marşı töreni sırasında çağrıldım sahneye. ama yağmurlu bir gündü, bahçede değil okulun içinde koridorda toplanmıştık. ben o dev uğultuların içerisinde çağrıldığımı anlamadım, öğretmenim haber verdi ve gitmemi söyledi. ufacık tefecik yaşıtlarımdan kısa boyumla kalabalığı yara yara yetişemeyeceğim telaşıyla gittim nereye gideceksem. ve bu kitabı hediye ettiler: icatlar. büyük boy, sert kapaklı bir kitap. resimli mesimli. çok güzel. kitabı yağmurdan korumak için montumun içine sakladım, koşa koşa geldim eve. sadece annem vardı. kitabı gösterdim, yarışmada ödül aldığımı söyledim. hiç ilgilenmedi. o an, yol boyu heyecanla sarılarak göğsümde taşıdığım kitap, çok önemli şeylerden, icatlardan bahseden ve çok da güzel resimleri olan bu büyük boy sert kapaklı güzel kitap, bütün cazibesini yitirdi. önemsiz bir şeye dönüştü. bana ödül diye böyle bir şey verdikleri için üzüldüm. neredeyse böyle bir şey kazandığım için utandım. kızdım. annemin gözlerini fal taşı gibi açacak, onu şaşırtacak, öylesi bir şey kazandığım için beni tebrik etmesini sağlayacak bir şey vermedikleri için kızdım. kitabı bir köşeye attım. daha da ilgilenmedim. resim mesim de yapmadım sonra.
16 notes
·
View notes
Text
Bir dizi sahnesi düşün tamam mı? Böyle bir kız denizin kenarında gözleri dolu sonsuzluğa bakıyor. Ama içinde bişeyler var. Dışarı çıkmak için fırsat kollayan bişey. O sıra biri geliyor yanına, hiç tanımadığı biri. Hanımefendi, iyi misiniz? diye soruyor. Ve işte bomba orada patlıyor. Değilim. Ben çok uzun zamandır hiç iyi değilim, diye başlıyor konuşmaya. Dünya gittikçe önüne geçilemez bir şekilde değişiyor, insanlar hiç görülmediği kadar canavarlaşmış, her gün farklı bir şekilde binlerce insanlar ölüyor. Bir çoğundan haberimiz oluyor ama kim bilir bilmediğimiz nice ölümler yaşanıyor... Ve ben bu korkunç insanların yaşadığı dünya da daha yakınımdaki düşüncesiz insanlarla boğuşmak zorundayım. Birde üstüne anlayışsız insanlara karşı içimde taşmasını istediğim ama yutkunup ciğerimi delen öfkelerim mevcut. Şimdi siz söyleyin, sizce böyle bir dünyada iyi olunabilir mi?
9 notes
·
View notes
Text
hayatı öylesine yaşayan bir arkadaşım var. ona güzel bişey deyince işte böyle şu sağlıklı, iyi uyuman lazım falan gibi. ilk tepkisi “ya hümeyra yaşamak isteyen kim” oluyo. arkadaşlar keşke böyle pat diye ölsek biliyo musunuz. ölmek kolay ya valla. keşke böyle hık diye ölsek yani. ama ölmüyoruz maalesef. zor olan da bu. ölmüyoruz. madem ölmüyoruz namerte muhtaç olmadan dik bi şekilde gitmek mesele. kaza bela bişey olur gideriz eyvallah. ama yıllarca öksürüklere boğularak ağrılarla yaşamak istemeyiz. ölmek isteriz ölemeyiz. o yüzden kaç yıl sürecekse bu dünya sürgünü iyi yaşayalım derdim o
13 notes
·
View notes
Text
İnsanlarla aramda görünmez duvarlar var benim. Kimseye içimi dökemem. Kimseye anlatamam bişey. Dertleşemem. Birine kendim hakkında bişey anlattığım vaki değildir benim. Soğuk bir insan olduğum için değil. Zira herkesle çok da samimi ilişki kurar, son derece hızlı kaynaşır, hangi ortam olursa hemen ortama adapte olurum. vazifem gereği de hep insanlarla iletişim halindeyim zaten. insanlarla değil iş ve oluşlarla ilgilenirim daha çok. O sebeple o duvarda öyle kendi kendine meydana gelir. Ama yıkılmaz bi duvar değil elbette. duvarlarımı yıkabilen de çok az insan var tabi bu koşullarda. Benim duvarımı yıkan bi insan beni gerçekten seviyor, anlıyor demektir. Ben göz göze geldiğim zaman bakışlarından anlarım mesela söylemek istediklerini. Kaşımı çatsam neden çattın demez o kişi. Ama istemeden de olsa kalbini kırarsam gider sahabe efendim gibi yüzümü eşiğine koyarım affet beni diye yalvarırım da. Böyle bi ilişkide sadece gönül devredir benlik yoktur çünkü. Bencil olan kişi benim duvarımı zaten yıkamaz ki. ��şte o sebeple kolay kolay incinmem, üzülmem. Gönül bağlamam çok insana.
Ama eğer gerçekten benim duvarımı yıktıysa bi insan ben de gönlümü, çiçeğimi, böceğimi, baharımı, bahçemi, şarkımı, gökyüzümü seriyorum o kişinin önüne. Gerçekten sevince çok abartıyorum. Ve sevdiğim kişi eğer bir gün beni kırarsa, beni hayal kırıklığına uğratırsa işte o zaman zor toparlanıyorum. Bazen de toplarlanamıyorum.
Ve ben bu aralar işte bu sebeple çok dağınığım. Haftalardır toplanamıyorum...
Evet beni paramparça eden ender şahsiyet seni zaman zaman ayakta alkışlıyorum. Tebrikler. Gerçekten çok iyi iş çıkardın.
.
#Bunun da vardır bi hikmeti#Ben bayağı uçmuşumdur belki#Biraz düşmem gerekiyordur#Bunu buraya niye yazdım onu da bilmiyorum ama yazdım işte
8 notes
·
View notes
Text
Eskiden büyükler küçüklere masal gibi hadisleri, peygamber kıssalarını anlatırdı..pedogoji çıktı düzen bozuldu. Şuan birinin öocuguna bişey anlatamıyorsun. Biz anlatırız, korkuyor, biz şuan o konuyu anlatmıyoruz. Öyle insanlar var ki dedesi ölmüş çocuga 6 ay sonra söylemişler..çocuk din adına bişey bilmiyor..
Kimseye bişey anlatamıyorsun. Heıdye veremiyorsun çunki organik olmaya bilir. Sevemiyorsun özel alanı var. Bir hata yapsa kızamazsın çunku psikolojik hasar bırakır. Kimseye laf söyleyemiyorsun.. sonrada ben yanlız cocuk büyütüyorum diyorlar , tek kalkdım bunaldım diyorlar , bu çocuk nedne böyle oldu diyorlar, stresli bundan böyle diyorlar, bizimki üstün zekalı ondan böyle diyorlar.
Benim dışımda herkes hatalı. Nasıl bir topluma düştük bakıp bakıp hayret ediyorum .
Şimdi bu konu nerden çıktı derseniz , Fatma bayramı dinledim nenem bize masal anlatıyor sanırdık meğer hadis ve peygamber kıssaları anlatıyormuş dedi.
Malesef biz bugün ne erişkine ne çocuga bişey anlatamıyoruz.
Biz biliyoruz ,sormadık, ben ona inanmıyorum, zaman o zaman değil, siz sohbet dinliyorsunuz da ne oluyor?
Etrafım seküler ama kendini dindar sanan insanlarla dolu. En son şöyle bir saçma cümle duydum: eger içki damak zenkime. Uysa içerdim.
Ne biçim cümle bu. İnsna bu lafı der mi
Ayeti kerime de Allah anlatıyor cimri cimelipi tavsiye eder, dindar gibi görünenler inanan gibi görünenler sizi dinden uzaklaştırmaya çalışır.. şuan Müslümanım diyen başı kapalı, karısı kapalı insanlar size faizsiz ev alınmayacagını, ne geliyorsa hacı hocadan geldiğini, aslınd ao şin öyle olmadıgını , kıt dini bilgisiyle işin aslına dair nutuk atarlar. Allah'ım bazı insanları hiç görmek istemiyor da işte maruz kalıyoruz. Allah'ım sen etrafımıza Salih ve Salih müslümanlar yerleştir amin.
Neyse konu dağıldı..din nasihattır..şuan nasihat edemiyoruz. Şuan dinimizi yaşayamıyoruz. Kalımız İslam, halimiz muamma.
5 notes
·
View notes
Text
Bugün dünya engelliler
günü yani yıl 365 gün karşılaşıp
bazen farkında olmadıkları
bazen görmedikleri
bazen görmek istemedikleri
bazen bunu fırsata çevirmek
isteyen sahtekarları
yani genel anlamda dünyadaki
insanlara bakın işte hayatta
böyle birşeyde var görün ve
ona göre davranın demek için
bugün duyarlılık oluşturulmaya
çalışılıyor.
Herkesin hemfikir olduğu bir şey
var o da engel beyinlerde
en büyük engel sevgisizlik.
Ve ben ekliyorum SAYGISIZLIK
Benim gözlemlediğim bir nokta bu saygısızlık kendi fiziki durumu
iyi olan insanlar hayatın akışına
kendini kaptırıp giderken
dünyada böyle bir durum var
bendede olabilirdi çocuğumda
yakınımdada olabilirdi
diye düşünmüyor.
Dedim ya hayatın akışına
kendini kaptırmış sağlığı yerinde
ve dünyayı kendisinin sanıyor
toplu taşıma araçlarında
mağazalarda caddelerde
restoranlarda düğün
ortamlarında devlet dairelerinde
yani hayatımızın her yerinde
bu var ve çoğu insan tarafından
farkedilmiyor
yada görmemezlikten geliniyor.
Tabi bazı kalpsiz insanlarda
engelli vatandaşların
imkanlarında yararlanmak istiyor
onlara ayrılmış yerlere park eden
onlara ayrılmış asansörlere
binen onların ismiyle park kağıdı
çıkaran onlara tanınmış imkanı
kullanıp araba yada değişik
bişey alan onlara yapılan
yardımları yiyen otobüs yada
metro farketmez engelliyi
görünce ondan önce binmeye
çalışan gözleri görmeyen birinin
arkasında yürürken sıkılıp
sinirlenen duymayan birine
anlatamayınca ona kızan
az duyan birine sanki suçluymuş
gibi davranan koşamayan birine
sinirlenip kızan yüksekten
atlayamayan birini anlamayan
Öğrenemeyen birine kızan
hafızasında birşey tutamayan
unutkan birini anlayamama
daha neler neler var saymakla
bitmez ne üçkağıtçıların sonu
gelir nede engelli vatandaş
denince engel türünün sonu yok.
Yani engelli denince ilk başta kör
sağır tekerlekli sandalye 🧑🦽 akla
geliyor ama bir tek bunla
bitmiyor daha nice engelli olma
durumu var yanından geçtiğimiz
görmediğimiz görmemezlikten
geçtiğimiz neyse uzatmayayım
sayfamdaki arkadaşların hepsi
duyarlı bu konuda ve çok saygı
duyuyorum böyle arkadaşlarım
var diye seviniyorum
Mimoza günlüğü
2 notes
·
View notes
Text
İnsanlar ne kadar garip yahu. Birine bir şey söylüyorum kendi penceresinden bakıyor, başka birine birşeyler söylüyorum o da öyle. Arada nadir bu çocuk bir şeyler söylüyor haklılık payı olabilir bakış açısıyla bakıyorlar, o an hayret ediyorum işte kaldı mı böyle insanlar diye. Mesele şu mesela bir olay oldu diyelim bende olan bir şeyi / sıkıntıyı söyledim , o sıkıntıyı örtmek için kendi siyasi düşüncesinden tutta etkilendiği akımlardan , düşüncelerden örnek veriyor. Ulan zaten ben sıkıntı yarıştırmıyorum ki ,e senin dediğinde sıkıntı olabilir yani konumuz bu mu şimdi oluyor. Başka birine birşey söylüyorum o anki ruh haliyle cevap veriyor. Aslında tek duymak istediğim şey evet böyle birşey de var ama ben şuan iyi bi modda değilim o yüzden bunu düşünemeyeceğim gibisinden cümleler yani. Birine bi derdimi anlatırım, kendi derdiyle yarıştırır alooo burdayım ben kendimi anlatıyorum şuan. Ya gerçekten o kadar çok örnek sayabilirim ki. Hangi partiyi tutuyorsan tut hepsi beşer sonuçta hepsi hata, kusur, yanlış içeriyor. Bi yanlış başka bi yanlışla mı örtüşecek illa. Tamam tuttuğum parti böyle yanlışlar içerisinde diyebilirsin mesela, babanızın oğlu sanki partiler. Oy zamanı gelir oyunu verirsin kim görüyor sanki seni , bak çözümü de basit. Yeterki yanlış giden bişey varsa savunma yani. Gerçekten düzgün bir iletişim kurulmuyor, ya da ben kuramıyorum. Nereye gidersem gideyim her yerde insanlar aynı. Sevilen biri mesela bi yanlış yapsın hemen savunma moduna geçiyor insanlar. Bu aileden biri de olsa yanlış yanlıştır sonuçta. O an yanlışını konuşmak istemeyebilirsin bu anlaşılır ama gelipte sırf senin sevgini kazanmış diye de savunma yani. Ya düzgünce konuyu kapat , yada yanlışı örtbas etme. Gerçekten o kadar sıkıldım ki insanlardan ve anlayışsızlıklardan. Biri mesela bana bi yanlışımı söylese kendime çeki düzen veririm. Bu uyarıcı bi mesajdır. Yine üslupla alakalı bir durum ama genelde insanlar ters anlayabiliyor bu durumu. Halbuki ben göz göre göre alenen yapılan yanlışı düzgün üslupla söylüyorum ki niyetim o kişinin doğruya ulaşması. Ama gel gör ki sende şöylesin, böyle yapıyorsun vs yanıtını alıyorum. Ben neyi düşünüyorum millet neyi düşünüyor. Gerçekten ne kadar az insanla muhatap olunursa o kadar iyi. Oh be dolmuşum.
11 notes
·
View notes
Text
ABD de biden gitti… heyooo diye sevinenler oldu.. ne oldu?
yerine
bidene daha geldi…” ama bu daha saçlısı” sarışını” şeklinde tesellisi olur mu?
siyasi şakalar vardır güldürür pornografik şakalar vardır ödürür
2. Domaltan kramp dönemiyle, 1. İçinden geçtin talanettin dönemini kıyaslamayacağız elbette.. ancak beklentilere girenlere, uzun el koşa el ve yarım parmak arası şeklinde nasıl bir hareket çekilebilir? üzerinde düşünelim dedik… Zira, Bazı şeylerin artık izahı mümkün DEĞİL ise sadece (ta..ak geçilir) mizahı yapılır.. zira iş derinsel mizahi bir konjonktüre dönüşmüş durumda
Ne demişti ünlü bir düşünür: “Nadanı terk etmeyen yaranı bulamaz” Umalım Kİ herkes nadanı terk edip bir an önce yarana kavuşur …
Öküzün trenden beklentisi ne ola Kİ? , hayata da tren gibi bakmayacaksın gidip mutlaka yaranı bulacaksın..
Fünyeli Abdullah filmini izlemişsinizdir, Şems’i arar gibi yaranı arıyordu, ermiş insanların ilk hecesi yarandır, yaran meclisleri kurulur, yaranla sohbetler edilir
Bazen tadından yenmez, bazen dişin kesmez, yani acı sohbetlere katılmak ayrı bir irfan gerektirir, ulemalar böyle yetişir
Bahsettiğim ayakkabı dili ve edebiyatı değildir, hoş sohbet ortamlardır, bu ortamlarda, soldier of orçun, ne güzel komşumuzdun sen jessica Albaaa… beyaz Gül abdllh Gül güller arasından gelir vb şarkılar dinlenir, öğütler verilir, yatırım yapması için kıssadan hisse bile verilir, bu yaran meclislerinin baş düşünürü vardır onun önünde, Mahsun Kırmızıgül tipi, eller önde kavuşur italik şekilde durulur…ruhu dinlendirici müzikler çalınır..
ne çalıyorsun
Ney
Ne çalıyorsun
Ney……..nirvana… sonra ney’i amfiye vurarak kırar…
zaman zaman hüzünlendiğimde, dünya üzerime üzerime geldiğinde, FB maç kaybettiğinde yaranımla sohbet eder kendime gelirim, yaranla olan sohbetleri tavsiye ederim.. eninde sonunda herkesi bekleyen bir yaranı olacaktır… sevgilisi olmayanlar gece yarana sarılıp uyur vs…
Uzunca bir zaman yaran bekledin ve o yaranı bulamadın ne yaparsın?
Önce düşünmeyi öğreneceksin..Ama
iki omuzunun arasındakiyle değil de iki bacağının arasındakiyle düşünürsen bünye tarafından horlanırsın, anlayamazsın, benliğinle bünyen sıkıştırır seni, tanga gibi hep arada kalır, karar veremezsin, bi yaranı bulursun ama seninle konuşanını bulamazsın, en makbulü seninle konuşan derdini dinleyen içini boşaltmana yardımcı olandır, sonrası kolay kendiliğinden gelir…
la havle doğru küvete
Yaranı bulamazsan içinde gelişen his, mause kullanırken biten masa gibidir kurşun geciktirici yelek kullansan nafile sıkıntı mermisi deler geçer yüreğini, sıkıntın öyle bir gaz yapar Kİ os*runca belin kütürder, Kyoto protokolü gerekir..
Kardeşim herkes buluyorda sen nasıl bulamıyorsun, Alman bilim insanları imkansızı başarıp g*te giren şemsiyeyi bile açarken, 6 satanist birleşip ortak leopara girerken sen nasıl olurda onca zaman aramana rağmen hala yaranı bulamazsın.. bu iş beyaz atlı prensten vaz geçip at tek gelse de olur demek gibi bişey..
Bir mesele daha var doğru yaranı bulmak Peki yanlış yarana rastlarsan nasıl anlayacaksın, sahte yaran, Ray Charles’ın sahte rakıdan kör olmasına benzer, kör bakmayacaksın, yolda gördüğünün üzerine çift tıklayarak olmaz, işaret parmağın ve baş parmağınla yaranı büyütüp bakmakla olmaz, doğru kişi olup olmadığını anlayamazsın, gözle değil gönül gözünle bakacaksın zira bu dünya ince düşünenler için çok kalın
Herşey ham olarak başlar sonra gelişir büyür
tohumlar fidana
fidanlar agaca
agaclar ormana dönüşür… tıpkı cenaze töreninde konuşma yapan rahip repliği gibi.
- küller küllere, toprak toprağa , tohumlar fidana, fidanlar ağaca, sonra hepsi fidana vs..gibi.. yaran da böyledir, spermler fidana, fidanlar ağaca, ağaçlar balta sapına döner olgunlaşır, insanı olgunlaşma evresi işte böyledir gerçi bazıları prezervatifin içine kabartma tozu koyuyor o başka…
Yaranı bulan, yarandan öğüt alır
Sesin yükselmesin niyetin yükselsin dolby surround sivrisinek vızıltısı gibi herşeye ses etme, coşkun sabah ereksiyonu gibi diklenme, düşüncene ket vurma Özgür bırak formüla 1 pistine kasis konur mu? Kadın şöförler winzipp ile sıkıştırılır mı? Alper Tunga öldü mü, Uçsuz acun kaldı mı? Arkadaşlarını kardeşlerini anasını babasını Aslan yerken mal mal bakan zebraya dönme, haksızlığa karşı çık, bunları yapmazsan Shaolin tapınağına kadrolu maymun olarak atanırsın.. uçkuruna düşkün olma 40 yıllık tapınakçıyım böyle kase görmedim diyip eli işte gözün onaşta olmasın
Dünya hali bu her na kadar yaranla olan dostluğun mükemmel de olsa bir gün bitebilir iki Bedevi insan gibi ( bu sözü telefonum buldu medeni yazdım Bedevi diye düzeltince böyle kalsın dedim) öpüşüp ayrılacaksın arasıra da buluşup genelevin toplu iftar yemeğine katılacaksın, sonra babalık testinde kopya çekeceksin
2 notes
·
View notes
Text
Ben geçen sene bir cocuktan hoşlaşıyordum hoşlanmakta değil sadece tipi düzgün öyle bakiyodum . Bu çocukta bizim evin hemen ilerisinde babasının pidecisi var . İşte geçen sene o okuldan geliyor karşı yoldan ben geliyorum diğer yoldan hep göz göze geliyoruz ama benim ölüp bitiyor değilim hemde acilsam acilirim ama eskiden açılınca kötü husranlar doğurduğu için vazgeçtim .
Neyse bu sene bu çocuk hep babasının pidecisine bakiyo . Ve ben okula arkadaşımla gidip gelirken bu hep orda oturuyo . Okula da gitmiyor arkadaslari geliyor . Neyse ben kimseye anlatmamıştım çocuğu çünkü ben birinden hoslanirken egerki birine anlatırsam net aşık oluyorum dnejwkejwkkwkwkwkwkqkq
Biz iki hafta önce arkadaşımla okuldan dönerken buda orda oturuyordu . Sonra muhabbet açıldı ben çocuğu anlattım arkadaşıma işte böyle biri bu sene okulu bitirdi büyük ihtimalle falan diyorum. Geçen sene göz göze geliyorduk şu okuldaydi falan diyom djekemwjwkwkskqkqka
Bugün arkadaşım tam oranın önünden geçerken sana bakan çocuk burası miydi diyo bende bişey anlamadım sonra şey dedi biz dün gelirken arkamı bir döndüm bu uzun uzun bize bakıyordu sonra ben bakınca hala bakmaya devam etti . Şimdi de baktım hala bakiyo
Dedim ben bakmıyorum çünkü biliyorum artık orda cumartesi pazar bile orda abii bide yolumun üstü her zaman ordan geçiyorum
Ama bence onun sevgilisi var hem ne malum sadece bana bize baktığı
Acayip korkmaya başladım gelme gelme gelme
3 notes
·
View notes
Text
Temmuz sonu ağustos başı zamanlarındayım kendi kendime yine müziğimi açtım oturdum sağıma baktım soluma baktım oturdum kaldım. Son zamanlarda iyi olmak için çabalıyorum elimden ne geliyorsa kendime ait yapıyorum sevdiğime seni seviyorum diyorum istemediğim şeyleri de belli ediyorum tabikide ama biraz zor oluyor. Böyle bi girdapta debelenip duruyorum işte genel olarak yalnızım çevremde bi kaç kişi var ama her açıdan yanlız gibiyim ne hissettiğimi ne düşündüğümü kimse bilmiyor Buda yanlızlıktan başka ne olabilir ki her neyse. Hayatın akışı yaşam düzeni hiç birine sahip değilim istediğim yerde değilim kendimi ait hissedemiyorum her ortamın yabancısıyım sanki sahte gülüşler yalancı dostluklar kuru aşklarla doluyum sanki. İçinden de çıkamıyorum çünkü çıkmam gereken yer nerde bilmiyorum kayıp gibiyim binevi işte. Bu bloğu kendi günlüğüm gibi kullanıyorum her okuduğumda bişey katetmiş olmak istiyorum yapıyorum da Buda iyi geliyor bana mutlu hissettiriyoruz. Bu hesabı kimse bilmiyor bi tane arkadaşım var sadede o biliyor oda çok kafa bi kız belki okur bunu bana menekşem diyor. Öyle işte debelenip kayboluyorum kendimi bulmadan göçmekten de çok korkuyorum neyse görüşürüz.
5 notes
·
View notes
Text
Eşim beni istemeye gelmeden önce babam bu duruma sıcak bakmadı hatta olmaz ben askere kız vermem dedi. Ama sonra baktı ben ciddiyim araya birini soktu sorup soruşturdu hakkında kötü bişey de duymayınca tamam dedi. Tam nişanımın olacağı gün eşim yoldayken onun açığa alındığını duyduk. Hepimiz perişan olduk tabi. Babam zaten kendinin haklı çıktığını düşünerek bana çok ağır sözler söyledi. Başkası olsa belki bir daha yüzüne bile bakmazdı ama ben sustum. Aslında o zaman tüm bu olanlara dayanamayıp sözü bozacaktım ama annem "öyle bişey yaparsan hayatının eskisi gibi olacağını sakın düşünme" diye tehdit edince bende hiç ağzımı açmadım. Olayların o sıcaklığıyla çok ağır şeyler işittim, kim nişanlın ne iş yapıyor dese odalara kaçıp ağlayasım gelirdi. Atıldığını bilerek ne iş yapıyor diye soranlar, suçu olmasa atılmazdı diye yüzüme yorum yapanlar öyle şeyler duydum ki. Hayatımın en güzel günleri hep bir sınavla, mücadeleyle geçti. Eşim de çok bocaladı tabi. Onun için daha zordu belki. Hatta şimdi nasıl nişanı bozup kaçıp gitmedin diye soruyorum. Çünkü sevdiği işinden, sevdiği şehirden bir anda kendini hiç istemediği bir yerde ve büyük bir sorumluluk içinde buldu.
Sonra biz evlendik. Ben ailesiyle aynı şehirde yaşamak istemesem de ona tamam dedim ama evlerimiz uzak olsun dedim ama o da olmadı aynı mahallede oturduk. O da yetmedi eşim gitti ortak araba aldı onlarla. Eşim o sıralar markette çalışıyordu. Market dediysem bakkaldan biraz büyük bir yer. Sonra orayı satın almak için bilezikleri altınları bozdurduk. Ama adam satmaktan vazgeçti. Eşim aldı tüm altınları arabaya yatırdı. Geri yapıcam dedi yapmadı. Altınlarım boşu boşuna gitti yani. Sonra o işten de çıktı ve bir süre işsiz kaldı. Sonra şimdi çalıştığı işi buldu. Bu işinde eşimi yıllardır (bence) kandırıyorlar şef olacaksın diye. Önce 4 yıllık okulu bitir dediler bitirdi, sonra derslerimiz var onları online gir dediler girdi ama devamı yok. Kapat bu defteri başka işlere bak diyorum yok bugün böyle dediler diye geliyor her gün eve. Seni şef yapıp buradan göndermezler çünkü işlerine yarıyorsun diyorum ama yok. Ama beklemekten sabretmekten yoruldum artık. Ekime kadar bekle diyor ekim de geçiyor, kasım da aralıkta geçiyor. Tamam 2 ay sonra bekle olacak diyor, 2 ay geçiyor, söyle oldu da böyle oldu da olacak da bitecek de bunların sonu hiç gelmiyor. Aramızın açılmasının en büyük nedeni eşim bana bir umut verdi ve bunun gerisi gelmedi bir de üstüne kendini kandırdığı gibi beni de kandırmaya çalışıyor. Ama ben artık sabretmek istemiyorum. Kiramı ailemden alırken bugün olmadı yarın şef olursun diye beklemek canımı yakıyor. Yıllardır aynı işte çalışıyor asgari ücret aldığını söyleyince kuzenlerim inanmıyor. Bir de her akşam eve şef bana bugün böyle dedi diye geliyor. Hayaller kuruyor, bana da kurduruyor ama olmadığını kabullenmiyor. Hep olmayacak şeylerin peşinde ama anlamadığı kiramızı başkası verirken kendimizi kandırıp hayallere dalma lüksümüzün olmadığı.
11 notes
·
View notes
Text
Canım sıkkın olduğunda ya da sinirlendiğimde hep takarım kulaklığımı müzik dinlerim. Eğer yalnızsam ya da evdeysem spotifyda canın sıkkınken güzel giden playlistlerden birini açarım, alırım defterimi kalemimi cam kenarına geçerim. Saatlerce yazı yazarım. Gece vakti yıldızları izleye izleye dalarım uzaklara; bazen düşündüren, sorgulatan şarkılar denk gelir düşünürüm. Yolda yürüyorsam kulaklığımı takar müziğimi açarım, kafamı da yere eğer düşüne düşüne yürürüm ya da okul gibi bir ortamdaysam depresif şarkılarımdan birini açar kafamı masaya koyar öyle dalar giderim, herkes uyuyorum sanır ama uyumam düşünürüm. Hoş herkes uyuduğumu sanmakla kalır, kimse de gelip sormaz. Evde tek değilken de aynı şeyi kulaklığımla yaparım, hoş o kadar düşünürüm belki düşünürken suratım şekilden şekle giriyordur ama kimse de sormaz... Ben böyleyim kızım işte sevdiğim değer verdiğim kişiler için gerekirse canımı veririm ama kimse sormaz beni. Ben canımın sıkkın olduğunu yüzüme yansıtmazsam kimse sormaz o yüzden artık soranlara da bişey olmadı bana nolmuş olabilir ki benim canım neye sıkılabilir ki canımı kim sıkabilir ki diyip geçiyorum ya da çok kötüysem kimsenin yüzüne bakmam içime girseler bile herkesten ayrı takılırım çünkü ben böyleyim; canım sıkkınken ya da sinirliyken kırıcı birine dönüşüyorum bu yüzden sinirliyken konuşmuyorum, bişey derim kalbin kırılır diye çünkü ben sinirliyken ya da canım sıkkınken hiç olmadığım biri gibi konuşabiliyorum o yüzden kendimi sakinleştirmeden, kendimi toparlamadan kimseyle konuşmam, mesafeli olurum. Gerçi her boku gizleye gizleye yüzüme o mutluluk maskesini taka taka artık hislerimi de kaybetmeye başladım ben... Bazen öyle anlar oluyo ki ne hissettiğimi ben bile bilemiyorum. Artık o kadar alışmışım ki gizlemeye kendimden bile gizliyorum, canım ne zaman sıkkın ne zaman sinirliyim ne zaman mutluyum ben bile anlamıyorum. Bende böyleyim işte be; böyle yalnız, böyle bitik. Ama halimden şikayet etmem. Hoş etsem ne olacak orasıda bir başka konuda neyse.
#mavikadargüzel0-0#spotify#music#iyi ve güzel kadınlar hep ağlar#yanlızlık#ölüm bir varmış bir yokmuş
11 notes
·
View notes
Text
Çoğu zaman oturup ciddi manada kendimi ve hayatımı sorguladığım anlar oluyor. Ama böyle nasıl desem mideme ağrılar girdiren, uykularımı kaçıran şiddette. Ama isyanvâri değil asla. Sadece, 'neden önceden yapabileceğim şeylerin idrakına şimdi varıyorum? Neden kendime bu denli eziyet çektiriyorum? Neden böyleyim ki?' diye sorduran şeyler. Mesela şey olur ya bazen normalde çok dikkatlisindir ama bi an gelir hiç yapmayacağın sakarlıkları yapmaya başlarsın. Çok basit şeyleri yapamamaya başlarsın falan. İşte bu anlar hep kendimi o soru dağlarının üzerine bıraktığım zamanlar oluyor. Patır patır düşüyor birşeyler ve sadece izliyorum. Engel olamıyorum, çünkü yakalamaya çalışsam biliyorum beni de beraberinde yuvarlayacak aşağıya.. Ve düşersem belki bir daha toparlayamayacağım.
Sonra bişey oluyor ve bazı hisler geliyor, omuzlarımdan tutup sarsıyor sanki beni. Demek ki diyor, 'senin elinde olmayan, senin yapmaya gücünün yetmeyeceği ama sana daha çok fayda sağlayacak şeyler için hazırlıyordur Allah seni. O yüzden sen sadece ona layık olmaya çalış. Çabala. Küçük alışkanlıkların olsun. Kendini mutlu edecek şeylerle uğraş. Oku, araştır.. Ama kendini o soru dağlarının üzerine bırakma.'
Öyle işte.. Bi kaç gündür sabahları bu hislerle sabahı edip, karnımdaki o nedenini bilmediğim ağrılarla uyumaya uğraşıyorum. Pek başarılı olduğum da söylenemez...
2 notes
·
View notes
Text
bi de hasta oldum iyi mi. anne oldum olalı ilk hasta oluşum. ömer sabahtan geceye kadar işte. izin de alamadı. kendimi çok yalnız çaresiz hissettiğim bir gün oldu çok depresifleştim. ne olurdu böyle zamanlarda yanıma gelebilecek birileri olsa ya. “çocuk şuralarda oynasın ben biraz uyuyayım” da yapamıyorum. gidiyor nerede tehlikeli bir şey var, engelleri kaldırıp ulaşıyor bir şekilde, gözün üstünde olmalı yani mutlaka. ya da gelir üstüne çıkar saçını çeker, zaten uyutmaz yani. annelik çok dalgalı deniz. bir süre her şey yolunda, sonra bir an geliyor “abi çok zor!” oluyorsun… 7/24 emek ya. molasız. duraksız. uykuda bile tetiktesin. ama bak en zoru, benim için, tabi en zoru değildir de, neyse, bu direnmeler. bez değişimine, kıyafet değişimine, yemek yemeye falan direndiği anlar. hadi yemeği geçtim, aç değildir yemez bişey olmaz okey. ama abi bu bez değişmek zorunda ya. niye kendini sağa sola atıyosun niye iki saniye yatmıyosun niyeeee. bi de şuncacık bebek nasıl güçlü, aklın durur. hakim olamıyorum resmen. neyse günün sonunda allah sağlık sıhhat versin, derdimize de şükür. istiklal marşı ve kapanış.
3 notes
·
View notes