#boğaz sağlığı
Explore tagged Tumblr posts
Text
Faranjite iyi gelen bitkiler
Faranjite iyi gelen bitkiler
#Adaçayı, #Bal, #BitkiselÇözümler, #BitkiselIlaçlar, #BoğazAğrısı, #BoğazSağlığı, #BoğazTahrişi, #BoğazTahrişineKarşı, #DoğalDestek, #DoğalTedavi, #Faranjit, #FaranjitSemptomları, #IsırganOtu, #Nane, #OkaliptüsYağı, #Öksürük, #Papatya, #RahatlatıcıBitkiler, #SesKısıklığı, #SesProblemleri, #TıbbiBitkiler https://is.gd/UTfo2A https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/faranjite-iyi-gelen-bitkiler/
Faranjite iyi gelen bitkiler ile kullanımı hakkında kısa kısa bilgileri sizlere aktarmaya çalışacağız. Ama önce faranjit ile ilgili klasik tanımını öğrenelim. Faranjit Boğazın arkasındaki yumuşak dokuların iltihaplanması sonucu oluşan bir rahatsızlıktır ve genellikle öksürük, boğaz ağrısı ve ses kısıklığı gibi semptomlarla kendini gösterir. Faranjit, viral veya bakteriyel enfeksiyonlar, sigara içmek, alerjiler veya tahriş edici maddelere maruz kalma gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir. Bu yazıda, faranjit rahatsızlığını hafifletmeye yardımcı olabilecek tıbbi ve aromatik bitkileri inceleyeceğiz.
Faranjite iyi gelen bitkiler
Adaçayı (Salvia officinalis)
Adaçayı, antiseptik ve anti-inflamatuar özelliklere sahip bir bitkidir. Boğaz ağrısını hafifletmeye yardımcı olabilir ve boğazdaki tahrişi azaltabilir. Adaçayı çayı, bu etkileri elde etmek için ideal bir içecektir. Bir fincan kaynar suya bir tatlı kaşığı kuru adaçayı ekleyin, demlenmeye bırakın ve sonra süzerek için.
Papatya (Matricaria chamomilla)
Papatya, rahatlatıcı ve anti-inflamatuar etkilere sahip bir bitkidir. Bu nedenle faranjit semptomlarına karşı etkili bir doğal çözüm olabilir. Papatya çayı, özellikle gece yatmadan önce içildiğinde, boğazdaki tahrişi azaltmaya ve rahatlamaya yardımcı olabilir.
Okaliptüs (Eucalyptus)
Okaliptüs yapraklarından elde edilen okaliptüs yağı, solunum yollarını açabilir ve öksürüğü hafifletebilir. Bu yağı kullanmanın birkaç farklı yolu vardır. Örneğin, bir buhar banyosu hazırlayabilirsiniz. Bunun için bir kase kaynar suya birkaç damla okaliptüs yağı ekleyin, başınızı bir havlu altına alarak buharları soluyun. Ayrıca okaliptüs yağını bir bardak suyla karıştırarak gargara da yapabilirsiniz.
Isırgan Otu (Urtica dioica)
Isırgan otu, boğaz tahrişini hafifletebilir ve bağışıklık sistemini destekleyebilir. Isırgan otu çayı içmek, faranjit semptomlarını azaltmada etkili olabilir. Bir bardak kaynar suya bir tatlı kaşığı kuru ısırgan otu ekleyin, demlenmesi için bekleyin ve sonra süzerek için.
Nane (Mentha)
Nane, ferahlatıcı etkisi ile boğazı rahatlatabilir. Nane çayı veya taze nane yaprakları tüketmek, özellikle boğaz ağrısı ve öksürük durumlarında etkili olabilir. Ayrıca, nane yağını bir bardak ılık suyla karıştırarak gargara yapabilirsiniz.
Bu tıbbi ve aromatik bitkiler, faranjit rahatsızlığına karşı doğal bir destek sunabilir. Ancak, faranjit ciddi bir sağlık sorunu ise veya semptomlar uzun süre devam ederse, bir sağlık profesyoneline danışmak önemlidir. Bitkisel tedaviler, faranjitin temel nedenini tedavi etmeyebilir, bu nedenle doktor önerisi her zaman dikkate alınmalıdır.
#adaçayı#bal#bitkisel çözümler#bitkisel ilaçlar#Boğaz ağrısı#boğaz sağlığı#boğaz tahrişi#boğaz tahrişine karşı#doğal destek#doğal tedavi#Faranjit#faranjit semptomları#Isırgan Otu#nane#okaliptüs yağı#öksürük#papatya#rahatlatıcı bitkiler#ses kısıklığı#ses problemleri#Tıbbi bitkiler
0 notes
Text
#Akraba ruhları#boğaz çakrası#cinsellik ruhsal uyanış#çakra nedir#çakra özellikleri#çakra renkleri#çakra sağlığı#çakra şifa#çakralar#çakralar ve anlamları#çakraların ruhsal duruma etkileri#diğer adıyla ruh eş dostları#farkındalık#meditasyon#meditasyon faydaları#meditasyon nasıl yapılır#ruhsal bağlantı#ruhsal dönüşüm#sabır#sakinlik
0 notes
Text
Kulak Burun Boğaz Sağlığı: İçiniz Rahat Olsun! Sağlığımızın önemli bir parçası olan kulak burun boğaz (KBB) sağlığından bahsedeceğiz. KBB hastalıkları, insanların günlük yaşamlarını olumsuz etkileyebilen rahatsızlıklardır. Ancak endişelenmeyin, sizin için bu konuda bilgilendirici ve rahatlatıcı bir yazı dizisi hazırladık! Read the full article
0 notes
Text
Soğuk havalarda gribal enfeksiyona dikkat
https://pazaryerigundem.com/haber/189233/soguk-havalarda-gribal-enfeksiyona-dikkat/
Soğuk havalarda gribal enfeksiyona dikkat
Son günlerde Türkiye genelinde hava sıcaklıklarının düşmesiyle birlikte hastanelere başvuru sayısı arttı. Uzmanlar gribal enfeksiyonlara karşı uyardı.
Arda ŞARU / HERKES DUYSUN
BURSA (İGFA)- Ekim ayının başı itibariyle Türkiye’de hava sıcaklıkları düşüşe geçti. Son günlerde ise yurt genelinde hava sıcaklıklarında ciddi bir düşüş yaşandı. Bazı meteoroloji bölge müdürlükleri ve valilikler soğuk havalara karşı uyarılarda bulunurken, don riskine karşı önlem alma çağrısında da bulundu.
Öte yandan uzman hekimler de hava sıcaklıklarının düşmesiyle birlikte hastanelere başvuru sayılarında ciddi bir yükselme olduğunu kaydederek gribal enfeksiyona karşı vatandaşları uyardı.
Kış aylarında hastanelerin en fazla şikayet aldıkları konuların başında gribal enfeksiyonların geldiğini belirten uzmanlar; eklem ve kas ağrıları, boğaz ağrısı, kuru öksürük, burun akıntısı, balgam, göğüs ağrısı, yüksek ateş ve ishal gibi semptomların gribal enfeksiyonların olası belirtileri olduğunu hatırlattı.
Bu belirtilerin en az ikisinin görüldüğü vatandaşların önce aile sağlığı merkezlerine başvurmalarını tavsiye eden uzmanlar, aile hekiminin yönlendirmesi halinde hastanelere başvurulması gerektiğini belirtti.
Kış aylarında gribal enfeksiyonlara yakalanmamak için C vitamini tüketiminin makul düzeyde artırılması gerektiğini ifade eden uzmanlar vatandaşlara biber, limon, portakal ve mandalina gibi ürünleri daha fazla tüketmeleri tavsiyesinde bulundu.
Öte yandan su ve sıvı tüketiminin de ihmal edilmemesi gerektiğini kaydeden uzmanlar günde en az iki litre su içilmesi gerektiğini hatırlatırken bunun yanında ıhlamur, papatya, yeşilçay, adaçayı ve kuşburnu gibi bitki çaylarının da tüketilmesini önerdi.
Uzmanlar ayrıca ortam sıcaklığı ile vücut sıcaklığı arasındaki dengenin de önemli olduğuna dikkat çekerek, dışarıdaki hava ile içerideki hava arasında 8 ila 10 dereceden fazla fark olmaması gerektiğini ifade etti. Oda sıcaklığını çok fazla artırmak yerine daha kalın kıyafetler tercih edilmesini öneren uzmanlar, dışarıya çıkarken de güneşe ve açık havaya aldanmamaları gerektiği konusunda vatandaşları uyardı.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Alkolün Zararları Nelerdir
BirPaylaş Paylaşım Platformu https://birpaylas.com/alkolun-zararlari-nelerdir.html
Alkolün Zararları Nelerdir
Alkolün Zararları Nelerdir Alkolün aşırı ve düzenli tüketiminin bir dizi sağlık sorununa neden olabileceğini unutmamak önemlidir. İşte alkolün zararlarından bazıları:
Reklam
Alkolün Zararları Nelerdir
Sosyal İlişkiler Nedir Nasıl Geliştirilir?
Yılbaşı Hediyesi ve Seçenekleri
Kampa Giderken Yanınıza Almanız Gerekenler Nelerdir?
Bağımlılık: Alkol, bağımlılığa neden olabilen bir madde olarak bilinir. Uzun süreli ve aşırı kullanım, alkol bağımlılığına yol açabilir.
Karaciğer Hasarı: Alkol, karaciğer üzerinde ciddi zararlar yapabilir. Alkolün parçalanması sırasında oluşan maddeler, karaciğerde iltihaplanma ve yağ birikimi gibi sorunlara yol açabilir. Bu durum, alkolik karaciğer hastalığına ve karaciğer sirozu gibi ciddi durumlara neden olabilir. #Sağlık
Kalp Problemleri: Aşırı alkol tüketimi, yüksek tansiyon, kalp ritmi bozuklukları ve kalp kası zayıflığı gibi kalp problemlerine neden olabilir.
Sindirim Sistemi Sorunları: Alkol, mide ve bağırsak mukozasına zarar verebilir, ülserlere neden olabilir ve sindirim sistemi üzerinde olumsuz etkiler yapabilir.
Beyin Hasarı: Alkol, sinir sistemi üzerinde etkiler yapabilir ve zamanla beyin hücrelerine zarar verebilir. Uzun vadeli alkol kullanımı, hafıza kaybı, bilişsel bozukluklar ve koordinasyon problemleri gibi sorunlara yol açabilir.
Mental Sağlık Sorunları: Alkol, depresyon, anksiyete ve diğer mental sağlık sorunlarını tetikleyebilir veya kötüleştirebilir.
Kanser Riski: Aşırı alkol tüketimi, ağız, boğaz, yemek borusu, karaciğer ve meme kanseri gibi çeşitli kanser türlerinin gelişme riskini artırabilir. #Sağlık
Sosyal ve Ekonomik Sorunlar: Alkol kullanımı, iş kaybı, aile sorunları, maddi sıkıntılar ve hukuki problemler gibi sosyal ve ekonomik sorunlara yol açabilir.
Alkolün Zararları Nelerdir Bu nedenlerle, sağlık için önerilen alkol tüketim sınırlarını aşmaktan kaçınılmalıdır. Herkesin toleransı farklıdır, ancak genel olarak, erkekler için günde bir standart içki, kadınlar içinse yarı yarıya düşürülmüş bir miktar önerilmektedir. Sağlık sorunları veya bireysel durumlar göz önüne alınarak, alkol tüketimi konusunda profesyonel bir sağlık uzmanına danışmak önemlidir.
Alkol Bağımlılığından Kurtulmak
Alkol bağımlılığından Kurtulmak, ciddi bir sağlık sorunudur ve genellikle profesyonel yardım gerektirir. Ancak, alkol bağımlılığından kurtulmak için atılabilecek adımlar şunlar olabilir:
Profesyonel Yardım Alın: Bir sağlık uzmanına, terapiste veya bağımlılık uzmanına başvurun. Bu kişiler, bağımlılıkla başa çıkma konusunda rehberlik edebilir, tedavi seçenekleri hakkında bilgi verebilir ve destek sunabilir.
Tedavi Seçeneklerini Değerlendirin: Alkol bağımlılığı tedavisinde birkaç farklı yaklaşım bulunmaktadır. Bu tedavi seçenekleri arasında ilaç tedavisi, bireysel terapi, grup terapisi, destek grupları ve rehabilitasyon merkezlerinin programları bulunabilir. Sağlık uzmanınızla birlikte en uygun tedavi planını belirlemek önemlidir.
Destek Gruplarına Katılın: Alkol bağımlılığından kurtulmaya çalışan insanlarla tanışmak ve deneyimlerinizi paylaşmak, bir destek grubuna katılmak için harika bir yoldur. Alkolikler Anonim (AA) gibi destek grupları, bu tür bir destek sağlayabilir.
Fiziksel Sağlığınıza Dikkat Edin: Alkol bağımlılığı genellikle fiziksel sağlığı olumsuz etkiler. Sağlıklı bir diyet, düzenli egzersiz ve yeterli uyku, vücudun iyileşme sürecine yardımcı olabilir.
Stresle Başa Çıkma Yollarını Öğrenin: Alkol sıklıkla stresle başa çıkmak için kullanılır. Alternatif stres yönetimi teknikleri öğrenmek, bu ihtiyacı karşılamak için daha sağlıklı yollar bulmanıza yardımcı olabilir.
Destek Sistemini Güçlendirin: Aile, arkadaşlar ve sevdiklerinizden destek almak, kurtulma sürecinde önemlidir. Onlarla açık iletişim kurun ve duygusal destek isteyin.
Geri Dönüşlere Hazırlıklı Olun: Bağımlılıktan kurtulma sürecinde geri dönüşler yaşanabilir. Bu durumda, profesyonel yardım ve destek almak önemlidir. Kendinizi suçlamadan, bu süreçteki zorlukları anlayarak devam edin.
Her bireyin durumu farklıdır, bu nedenle profesyonel yardım almak, bireysel bir tedavi planı oluşturmak için önemlidir. Unutulmaması gereken bir diğer önemli nokta da, bu sürecin zaman alabileceği ve istikrarlı bir çaba gerektireceğidir.
0 notes
Text
Kombo Virüs Alarmı !!!
Kombo Virüs Var, Dikkat ! Kış aylarıyla kapalı ortamlarda bulunma süresinin artması, solunum yolu vakalarında artışı da beraberinde getiriyor. Altınbaş Üniversitesi uzmanları birden fazla virüsün aynı anda yayılımı ile ortaya çıkan kombo virüse karşı uyarılarda bulundu. Yeni yıla girerken ülke genelinde hem yetişkin hem de çocukları sarsan Kovid-19, influenza ve diğer mevsimsel virüslerde ciddi bir artış var. Üstelik sadece bir virüs öne çıkmıyor, birden fazla virüsün aynı anda yayılımı ile ortaya çıkan kombo virüs de sağlığı tehdit ediyor. Sağlıkta sinyal veren tüm bu gelişmeleri Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şevket Özkaya ve Altınbaş Üniversitesi Sağlık Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğr. Üyesi İpek ADA ALVER değerlendirdi. Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özkaya, acil ve polikliniklerde grip semptomlarının 2-3 kat arttığını, ciddi yoğunluk oluştuğunu söyleyerek, “Çok fazla ateş, öksürük ve boğaz ağrısı şikayetleriyle başvurular var. Akıllar karışık. Önceden mevsimsel dönemlerde artış olurdu. Yani hava soğuduğunda influenza hâkim olurdu” dedi. Kombo Virüs Var, Dikkat ! Kış aylarıyla kapalı ortamlarda bulunma süresinin artması, solunum yolu vakalarında artışı da beraberinde getiriyor.
Herkeste Kovid Virüsü Var
Kovidin bağışıklık sisteminin yanıtını değiştirdiğini anlatan Prof. Dr. Özkaya, “Herkeste kovid virüsü var. Yani sizi pandemiden önce rahatsız etmeyecek düzeydeki influenza, domuz gribi virüsü de artık çok kolay hastalık yapar hale geliyor. Kovid öncesi sizi hasta etmeyecek düzeydeki virüsler bile hastalık yapmaya başladı” şeklinde konuştu. Vakaların bu kadar yaygın olmasının sebebini insanlarda artık tek bir virüsün olmamasına bağlayan Prof. Dr. Özkaya, “İnsanları birkaç virüs birden etkiliyor. O yüzden çoğu zaman hangi virüsün hasta ettiğini bulamıyoruz. Testlerde biri çıkıyor, biri çıkmıyor. Çünkü normal influenza virüsü iki üç gün ateş, öksürük yapıp iki üç gün sonra düzeliyordu ama şimdiki tabloda birkaç virüs birden etkili olduğu için daha uzun ve etkili oluyor. Ateş, öksürük vuruyor. Bir gün iyisiniz, bir gün kötüsünüz yani grip kronik hale geldi. Çünkü bir virüs değil, birkaç virüs birden toplumda etkili. Çocuklar ve gençler daha şanslı. Orta yaş grubu zatürreyle geliyor. 65 yaş üstü ve kronik hastalığı olanlar hastalığı daha ağır geçiriyor ve zatürreleri artıyor. İnanılmaz bir zatürre hastalığıyla karşı karşıyayız. Bu sadece influenzaya bağlı değil. Birkaç virüs ile birlikte oluşuyor” değerlendirmelerini yaptı.
Covid-19 Alt Varyantları Artan Sayılarda Karşımıza Çıkıyor
Korunma yöntemlerinin koronavirüs ile benzer olduğunu da dile getiren Prof. Dr. Özkaya, “Aşı zamanı geçtiği için artık bireysel tedbirler ön plana çıkıyor. Maskeye geri dönmemiz gerekiyor” diye konuştu. Altınbaş Üniversitesi Sağlık Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğr. Üyesi İpek Ada Alper de kombo virüs olarak tanımlanabilecek birden fazla virüsün aynı anda yayılımı ile ortaya çıkan ve insan sağlığını tehdit edici boyutlara varan vakaları anlattı ve “Bu tip vakalarda kan ve sürüntü örneklerinden alınan sonuçların yorumlanmasıyla Covid-19 varyantının alt varyantı olan Omicron’un JN.1 varyantı, RSV (Solunum Sinsityal Virüsü), Influenza tip A H1N1 yeni varyantı ve özellikle çocukları etkileyen pnömoni aynı anda giderek artan sayılarda bir tablo ile karşımıza çıkmaktadır” diye konuştu. Mikrobiyolog Alper, hasta bireylerin önlem almamaları neticesinde kombo virüs salgınının yayılımının meydana geldiğini belirterek, “Bireyler halsizlik, yorgunluk, vücut kırgınlığı, eklem ağrıları, burun tıkanıklığı ya da burun akıntısı, hapşırma, baş ağrısı, yüksek ateş, öksürük, solunum güçlüğü gibi birden fazla belirti yaşamaya başladıklarında maske takma ve izolasyon gibi önlemleri almalı. Vakit kaybetmeksizin altında yatan mikroorganizmanın belirlenmesi ve buna uygun bir tedavi planı oluşturulması için hastaneye giderek ilgili testlerin yaptırılması gerekmektedir” diye konuştu.
Topluma Karışıyorlar
Bu süreçte belirti yaşayan hastaların evde istirahat etmesini öneren Alver, “Hasta çocuk ise kreşe ya da okula gönderilmemeli. Salgının hasta bireylerin önlem almaması ve evde izolasyonda kalmak yerine topluma karışmaları neticesinde yayıldığı aşikâr” dedi. Mikrobiyolog Ada Alver, salgın hastalıklarla mücadelede bağışıklık sisteminin önemine de vurgu yaparak, “Birden fazla virüsün yayılım gösterdiği bu süreçte, izolasyon önlemlerinin yanında, bağışıklık sistemini de güçlü tutmamız gerekir. Bunun için yeterli uyku, stres faktörlerinin az olması, beslenme düzeninde probiyotik ve prebiyotik içerikli gıdalar ve bağışıklık sistemini güçlendirici yiyecek ve içecekler tüketmemiz, açık havada bulunmaya özen göstermemiz, mineral ve vitamin takviyeleri almamız gerekir. Diğer yandan bu kombo virüs salgınına baktığımızda genellikle üst ve alt solunum yollarında tutulum gösterdiği için açık havada yürüyüş ve nefes egzersizleri de önemli” açıklamalarında bulundu. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) Read the full article
0 notes
Text
Bitkisel Çaylar ve Faydaları (Hastalıklardan Kurtulun)
Bitkisel çaylar, sağlık, güzellik ve zindelik için doğanın sunduğu mucizevi içeceklerdir. Çeşitli bitkilerin yaprak, çiçek, kök, meyve veya tohum gibi kısımlarının sıcak suda demlenmesiyle elde edilen bitkisel çaylar, hem lezzetli hem de şifalıdır. Bitkisel çaylar, binlerce yıldır farklı kültürlerde tedavi edici, koruyucu ve destekleyici olarak kullanılmaktadır. Bitkisel çayların faydaları saymakla bitmez. Bu yazımızda, en popüler bitkisel çayların neler olduğunu, nasıl hazırlandığını ve hangi rahatsızlıklara iyi geldiğini öğreneceksiniz.
Bitkisel Çayların Genel Faydaları
Bitkisel çaylar, vücudun ihtiyacı olan vitamin, mineral, antioksidan ve fitokimyasalları sağlayarak sağlığımızı korur ve iyileştirir. Bitkisel çayların genel faydaları şunlardır: - Bağışıklık sistemini güçlendirir ve enfeksiyonlara karşı korur. - Sindirim sisteminin düzenli çalışmasına yardımcı olur ve kabızlık, gaz, şişkinlik gibi sorunları giderir. - Kan şekerini ve kolesterolü dengeler ve diyabet, kalp hastalığı ve obezite riskini azaltır. - Kan basıncını düşürür ve damar sağlığını korur. - Stresi azaltır ve ruh halini iyileştirir. - Uykusuzluk, kaygı ve depresyon gibi psikolojik sorunlara iyi gelir. - Ağrıyı hafifletir ve iltihabı azaltır. - Cilt sağlığını destekler ve cilt problemlerini önler. - Zayıflamaya yardımcı olur ve metabolizmayı hızlandırır. - Detoks etkisi yapar ve vücuttaki toksinleri atar.
En Popüler Bitkisel Çaylar ve Faydaları
Piyasada çok sayıda bitkisel çay bulunmaktadır. Her bitki çayının kendine özgü bir tadı, kokusu ve etkisi vardır. Bazı bitki çayları tek başına veya karıştırarak tüketilebilir. Bitki çaylarının demleme süresi ve miktarına dikkat etmek gerekir. Aşırı tüketim bazen yan etkilere neden olabilir. İşte en popüler bitkisel çaylar ve faydaları: Papatya Çayı Papatya çayı, papatya bitkisinin kurutulmuş çiçeklerinin demlenmesiyle elde edilen sarı renkli bir çaydır. Papatya çayının faydaları şunlardır: - Yatıştırıcı etkisi vardır ve uykuya dalma süresini kısaltır. - Sindirim sistemi için faydalıdır ve mide ağrısı, hazımsızlık, ishal gibi sorunları giderir. - Adet ağrısı, kas spazmı ve baş ağrısı gibi ağrılı durumlarda rahatlama sağlar. - Bağışıklık sistemini güçlendirir ve soğuk algınlığına karşı korur. - Cilt sağlığı için iyidir ve cilt iltihabı, egzama, sivilce gibi problemleri önler. - Saç sağlığı için de faydalıdır ve saç dökülmesini azaltır, saç rengini korur ve saçı parlaklaştırır. Papatya çayı yapmak için bir bardak kaynar suya bir tatlı kaşığı kurutulmuş papatya çiçeği ekleyin ve 5 dakika demleyin. Süzdükten sonra bal veya limon ile tatlandırarak içebilirsiniz. Günde 2-3 bardak papatya çayı içebilirsiniz. Nane Çayı Nane çayı, nane bitkisinin kurutulmuş yapraklarının demlenmesiyle elde edilen ferahlatıcı bir çaydır. Nane çayının faydaları şunlardır: - Sindirim sistemi için faydalıdır ve mide bulantısı, kusma, gaz, şişkinlik gibi sorunları giderir. - Hafızayı güçlendirir ve konsantrasyonu arttırır. - Baş ağrısı, migren ve diş ağrısı gibi ağrılı durumlarda rahatlama sağlar. - Soğuk algınlığına karşı etkilidir ve boğaz ağrısı, öksürük, burun akıntısı gibi belirtileri hafifletir. - Ağız sağlığı için iyidir ve ağız kokusunu giderir, diş eti iltihabını önler. - Zayıflamaya yardımcı olur ve iştahı azaltır, metabolizmayı hızlandırır. Nane çayı yapmak için bir bardak kaynar suya bir tatlı kaşığı kurutulmuş nane yaprağı ekleyin ve 10 dakika demleyin. Süzdükten sonra bal veya limon ile tatlandırarak içebilirsiniz. Günde 2-3 bardak nane çayı içebilirsiniz.
Bitkisel Çaylar Zencefil Çayı Zencefil çayı, zencefil bitkisinin kurutulmuş veya taze kökünün rendelenmesi veya dilimlenmesiyle elde edilen acı-tatlı bir çaydır. Zencefil çayının faydaları şunlardır: - Sindirim sistemi için faydalıdır ve mide bulantısı, hazımsızlık, ishal gibi sorunları giderir. - Bağışıklık sistemini güçlendirir ve enfeksiyonlara karşı korur. - Antioksidan özelliği vardır ve kanser riskini azaltabilir. - Kan şekerini ve kolesterolü dengeler ve diyabet, kalp hastalığı ve obezite riskini azaltır. - Kan basıncını düşürür ve damar sağlığını korur. - Ağrıyı hafifletir ve iltihabı azaltır. - Adet ağrısı, kas spazmı ve baş ağrısı gibi ağrılı durumlarda rahatlama sağlar. Zencefil çayı yapmak için bir bardak kaynar suya bir tatlı kaşığı kurutulmuş zencefil veya bir parmak kadar taze zencefil ekleyin ve 10 dakika demleyin. Süzdükten sonra bal veya limon ile tatlandırarak içebilirsiniz. Günde 2-3 bardak zencefil çayı içebilirsiniz. - Kuşburnu çayı: Kuşburnu meyvesinin kurutulmuş halinin demlenmesiyle elde edilen bu çay, C vitamini bakımından zengindir ve bağışıklık sistemini güçlendirir, soğuk algınlığına karşı korur, cilt sağlığını destekler ve idrar söktürücü etkisi vardır. Kuşburnu çayı yapmak için bir bardak kaynar suya bir tatlı kaşığı kurutulmuş kuşburnu ekleyin ve 10 dakika demleyin. Süzdükten sonra bal veya limon ile tatlandırarak içebilirsiniz. Günde 2-3 bardak kuşburnu çayı içebilirsiniz. - Ekinezya çayı: Ekinezya bitkisinin kurutulmuş kök, yaprak veya çiçeklerinin demlenmesiyle elde edilen bu çay, antioksidan ve antienflamatuar özellikleriyle bilinir ve enfeksiyonlara karşı korur, yaraların iyileşmesini hızlandırır, alerji ve iltihaplanmayı azaltır. Ekinezya çayı yapmak için bir bardak kaynar suya bir tatlı kaşığı kurutulmuş ekinezya ekleyin ve 15 dakika demleyin. Süzdükten sonra bal veya limon ile tatlandırarak içebilirsiniz. Günde 2-3 bardak ekinezya çayı içebilirsiniz. - Ihlamur çayı: Ihlamur ağacının kurutulmuş yaprak ve çiçeklerinin demlenmesiyle elde edilen bu çay, yatıştırıcı ve rahatlatıcı etkisi vardır ve uykusuzluk, stres, kaygı ve depresyon gibi psikolojik sorunlara iyi gelir. Ayrıca boğaz ağrısı, öksürük, burun akıntısı gibi soğuk algınlığı belirtilerini hafifletir, ateşi düşürür ve terletir. Ihlamur çayı yapmak için bir bardak kaynar suya bir tatlı kaşığı kurutulmuş ıhlamur ekleyin ve 5 dakika demleyin. Süzdükten sonra bal veya limon ile tatlandırarak içebilirsiniz. Günde 2-3 bardak ıhlamur çayı içebilirsiniz
Uykusuzluğa iyi Gelen Bitki Çayları Hangileridir?
Uykusuzluğa iyi gelen bitki çayları arasında papatya, nane, zencefil, lavanta, melisa, şerbetçi otu, çarkıfelek, limon otu, manolya kabuğu, rezene ve anason sayılabilir. Bu bitki çayları, sakinleştirici, gevşetici ve rahatlatıcı etkileriyle uykuya geçişi kolaylaştırabilir ve stresi azaltabilir. Uykusuzluk için bitki çayı içmek istiyorsanız, uyumadan önce bir bardak sıcak suya bir tatlı kaşığı kurutulmuş bitki ekleyip 5-15 dakika arasında demleyebilirsiniz. Süzdükten sonra bal veya limon ile tatlandırarak içebilirsiniz. Günde 2-3 bardak bitki çayı içmeniz yeterli olacaktır. Bitki çayı bebeklere verilebilir mi sorusunun yanıtı da yine bitkinin türüne ve miktarına bağlıdır. Bazı bitki çayları bebekler için faydalı olabilirken, bazıları zararlı olabilir veya alerjiye neden olabilir. Bebeklere verilebilecek bitki çayları arasında rezene, anason, kimyon ve ıhlamur sayılabilir. Bebeklere verilmemesi gereken bitki çayları arasında adaçayı, kekik, nane, zencefil ve lavanta sayılabilir. Bebeklere bitki çayı vermeden önce doktorunuza danışmanız tavsiye edilir. Bitki çayının yan etkileri, bitkinin türüne ve özelliğine göre değişir. Ancak genel olarak bitki çaylarının aşırı tüketimi bazen yan etkilere neden olabilir. Bitki çaylarının yan etkileri arasında alerji, mide rahatsızlığı, baş dönmesi, uykusuzluk, kalp ritim bozukluğu, kanama riski ve ilaç etkileşimi sayılabilir. Bu nedenle bitki çaylarını doktorunuza danışarak ve önerilen dozda kullanmanız gerekir. Bitki çayını nasıl saklamalısınız sorusunun yanıtı ise oldukça basittir. Bitki çaylarını kuru ve serin bir yerde, hava almayan kaplarda saklamalısınız. Bitki çaylarının ışık, nem ve oksijenden uzak tutulması gerekir. Aksi takdirde bitkilerin aroması ve özelliği kaybolabilir. Bitki çaylarının raf ömrü genellikle 1-2 yıl arasındadır. Ancak bitki çaylarını taze olarak tüketmeniz daha faydalı olacaktır. Read the full article
#BitkiselÇaylar#Çiçek#Detoks#DoğalYöntemler#Güzellik#Kök#Meyve#NaneÇayı#PapatyaÇayı#PopülerBitkiselÇay#Sağlık#ZencefilÇayı
0 notes
Text
Misvak Ağacı Nedir? Faydaları Nelerdir?
Misvak ağacı, Arapça’da “temizleyici” anlamına gelen bir kelime olan “miswak” adı verilen bir ağaçtır. Bu ağaç, Arap Yarımadası, Orta Doğu ve Afrika’da yaygın olarak kullanılmaktadır. Misvak ağacının güncel bilimsel araştırmalar, bu ağacın birçok faydalı özelliği olduğunu göstermiştir. Misvak ağacı, diş sağlığı, boğaz ve diş ağrıları, ağız kokusu ve diş beyazlatma gibi birçok faydalı özelliği…
View On WordPress
0 notes
Text
Yumurta Kabuğu Yapısı ve İçinde Sakladığı Sırlar
Yumurta Kabuğu Yapısı ve İçinde Sakladığı Sırlar
#TıbbiBitkiler, #TıbbiVeAromatikBitkiler, #YumurtaKabuğu, #YumurtaKabuğuBitkilerIçin, #YumurtaKabuğuEkolojikKullanım, #YumurtaKabuğuFaydaları, #YumurtaKabuğuGeriDönüşümü, #YumurtaKabuğuGübre, #YumurtaKabuğuKalsiyum, #YumurtaKabuğuKullanımı, #YumurtaKabuğuSağlık, #YumurtaKabuğuTozu, #YumurtaKabuğuYenilebilirMi, #YumurtaKabuğununFaydalarıVe6ParlakKullanımYeri https://is.gd/jGcRIb https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/yumurta-kabugu-yapisi-ve-icinde-sakladigi-sirlar/
Yumurta kabuğu yapısı ve içerisindeki proteinin muhteşem etkilerini hepimiz biliyoruz. Protein içeriğinin harika etkiler yarattığı yumurtanın kabuğunu atarken artık 2 kere düşünmenizde fayda var. Yumurtanın yükselişi başlasın!
Unutmayın yumurta kabuğunun faydaları kadar yumurta kabuğu zarının da bir çok yararı var. Mesela, yaşadığınız basit yanıklar ve kesikler için yumurta zarı kullanarak faydasından yararlanabilirsiniz.
Yumurta kabuğunun içerisinde;
Kalsiyum Karbonat: Yumurta kabuğunun yaklaşık %95’i kalsiyum karbonattan oluşur. Kalsiyum karbonat, kalsiyum ve karbonat iyonlarının birleşimiyle oluşan bir bileşiktir. Bu bileşen, yumurta kabuğunun sert ve dayanıklı olmasını sağlar.
Magnezyum: Yumurta kabuğunda bulunan diğer önemli mineral magnezyumdur. Magnezyum, kemik sağlığı, sinir fonksiyonları ve enerji üretimi gibi birçok biyolojik süreçte rol oynar.
Protein: Yumurta kabuğu, küçük miktarlarda protein içerir. Protein, yapısal olarak yumurta kabuğunun güçlü ve sağlam olmasını sağlar.
Mineraller: Yumurta kabuğunda çeşitli mineraller bulunur, bunlar arasında fosfor, potasyum, sodyum ve demir bulunur. Bu mineraller, vücut fonksiyonları için önemli olan elektrolit dengesine katkıda bulunur.
İlginizi çekebilir: Bitkiye dönüşen ambalajlar, yumurta kartonları
1- Bahçenizde ki bitkileri Haşerelerden Koruyun! Haşere geçirmez bahçeniz olsun.
Artık baharın gelmesinden korkmayın.Yumurta kabuğu ve yumurta zarı, sümüklü böcek, salyangoz ve diğer böcekleri bahçenizde ki bitkilerden uzak tutar. Çiçeklerinizin solmasını önler. Yapmanız gereken yumurta kabuğunu ve kabuk kırıntılarını çiçeklerinizin üzerine ve bahçe kenarlarınıza serpiştirmek. Salyangozlar ve türevi sürüngen canlılar güvenli olmayan bir güzergah kendilerine seçmezler. Yumurta kabukları onlar için bir nevi dikenli tel etkisi yapacak ve bahçenize girmeyeceklerdir. Ayrıca bir çok haşere ve hayvan yumurta kokusundan nefret eder. Burunları bizden hassas olduğu için onları rahatsız edecek olan koku nedeniyle bahçenizden uzak duracaklardır.
Not: Yumurta kabuğu gübresi pH değerini artırabilir, dolayısıyla asidik zemin seven bitkilerde kullanmak yerine nötr veya hafif asidik zemin seven bitkilerde kullanmak daha uygundur.
Yumurta kabuğu gübresi bitkiler için doğal bir kalsiyum kaynağı sağlar ve aynı zamanda toprağı zenginleştirir. Ancak, tek başına kullanıldığında bitkilerin tüm besin ihtiyaçlarını karşılamaz. Bu nedenle, diğer organik gübreler ve besin takviyeleriyle birlikte kullanmak daha etkili olacaktır.
2-Eklem Ağrılarını azaltın ve Boğazınızı yatıştırın.
Haftasonlarını dinlenmek için kullanmaktan gezmeye zaman ayıramıyoruz bir çoğumuz. Hafta içi iş yoğunluğumuz ya da yorgunluğumuz nedeniyle eklem ağrılarımız oluyor. Hele ki konuşmaya dayalı bir işiniz varsa faranjit ya da diğer boğaz rahatsızlıklarından siz de müzdaripsinizdir. Yumurta kabuklarının bir faydası da eklemlere iyi gelmesi. Peki nasıl? Bir cam kavanoza yumurta kabuklarını koyun, sonra elma sirkesi ekleyin üzerine ve kavanozun kapağını kapatıp yumurta kabukları eriyene kadar yaklaşık 2 gün kadar bekletin. Yumurta kabukları, kolajen, kondroitin, glukozamin ve hyaluronik asit gibi, sağlıklı eklemleri teşvik eden besinleri içerir. Bu karışımı ağrıyan eklem bölgelerinize ya da boğaz bölgenizde ovalayarak kullandığınızda ağrılarınıza iyi gelir ve hızlı etki eder.(Karışımı kilerinizde aylarca saklayabilirsiniz.)
3- Kuru tırnaklara ve kenarındaki tırnak derisine iyi gelir.
Tırnaklarınızın çevresindeki deri kuru ve soyulmuş mu? Çare: Bir kaç adet yumurta zarı ve kabuğunu kırarak karıştırın.Kabukların kurumaya başladığını hissetmeye başlayana kadar tırnaklarınıza sürün (zarlı kısmın sorunlu bölgeye geldiğinden emin olun) ve bantlayın. Yumurta zarı hiyaluronan gibi faydalı besinleri içerir, böylece kurumuş, soyulmuş tırnak etleri ertesi gün sağlıklı ve yumuşak olacaktır.
4. Saniyeler içinde bebek gibi yumuşak bir cilde sahip olun.
Bu ucuz maske ile cildinizi tazeleyin. Bir ya da iki yumurta kabuğunu ezerek, bir yumurta beyazıyla karıştırın, ince bir katman oluşturarak tüm yüzünüze uygulayın. Daha sonra ılık su ile yıkayarak, cildinizi kurulayın. Aşındırıcı kabukları hafifçe cildinize uyguladığınızda ölü deriyi ciltten atar ve doğal bir parlaklık sağlar. Ayrıca, yumurta kabuğu ‘kalsiyum’ içeriğiyle hücre yenilenmesini teşvik eder. Sonuç: Tek bir kullanımdan sonra yumuşak, parlak bir cilt!
5- Evinizdeki Tesisat hakkında size ipuçları verir.
Yumurta kabuklarının küçük parçalar halinde lavabonuzdan içeriye bırakın ve tazyikli su uygulayın. Tesisatınızın tıkalı olup olmadığını kabukların çıkaracağı tıkırtı seslerinden anlayabilirsiniz.
6- Kuşlar için Besin Takviyesi sağlayabilirsiniz.
Bu sene kuşlar için iyi besleyici bir kaynak yaratabilirsiniz. Nasıl? Yumurta kabuğunun faydaları arasında bu da var. Beş yumurta kabuğunu (kuru ama kahverengi olmayanları) yaklaşık 20 dakika kadar 120 derecelik fırında pişirin. Daha sonra küçük parçalar halinde onları parçalayın ve onları serpin, soğumasını bekleyin. Kalsiyum açısından zengin kabukları dişi kuşlar (yaklaşık% 95 kalsiyum vardır) güçlü yumurtalarına yardımcı ve kemik sağlığını korumak için doğal bir ek olarak kullanacaktır.
Not: Yumurta kabuğunun tüketimi kişisel tercihlere bağlıdır ve bazı insanlar için sindirimi zor olabilir. Herhangi bir alerji veya sindirim sorunu durumunda tüketmeden önce bir sağlık uzmanına danışmak önemlidir. Ayrıca, yumurta kabuğunu tüketmeden önce iyice öğütülmüş toz haline getirmeniz ve gıdalara eklemeden önce dikkatlice karıştırmanız önerilir.
#Tıbbi bitkiler#tıbbi ve aromatik bitkiler#yumurta kabuğu#yumurta kabuğu bitkiler için#yumurta kabuğu ekolojik kullanım#Yumurta kabuğu faydaları#yumurta kabuğu geri dönüşümü#yumurta kabuğu gübre#yumurta kabuğu kalsiyum#yumurta kabuğu kullanımı#yumurta kabuğu sağlık#yumurta kabuğu tozu#yumurta kabuğu yenilebilir mi?#Yumurta Kabuğunun Faydaları ve 6 Parlak Kullanım Yeri
0 notes
Text
Meditasyon
#Akraba ruhları#boğaz çakrası#cinsellik ruhsal uyanış#çakra nedir#çakra özellikleri#çakra renkleri#çakra sağlığı#çakra şifa#çakralar#çakralar ve anlamları#çakraların ruhsal duruma etkileri#diğer adıyla ruh eş dostları#farkındalık#meditasyon#meditasyon faydaları#meditasyon nasıl yapılır#ruhsal bağlantı#ruhsal dönüşüm#sabır#sakinlik
0 notes
Text
Zeytinyağlı İncirin Yararları
Zeytinyağlı incir kürünün, erkeklerin cinsel sağlığını olumlu etkilediği ve sperm kalitesini artırdığı öne sürülür.
Lif açısından oldukça zengindir ve böylelikle hem doygunluk hissi sağlar hem de sindirim sisteminin düzenlenmesini sağladığı düşünülür.
Zeytinyağlı incir kürünün hamileliği kolaylaştırıcı etkileri olduğu düşünülür.
Öksürüğe, balgama ve boğaz enfeksiyonlarına karşı bünyenin etkili olmasını sağladığı öne sürülür.
B2 vitamini açısından zengin bir besindir.
Kötü kolesterole karşı vücudu koruyucu etkiye sahip olduğu düşünülür..
Kalsiyum ve fosfor içerir.
İncir tek başına lif bakımından zengin olması ile bilinir. Bir de işin içine zeytinyağı besini girince sindirim sistemi sağlığı bakımından oldukça etkili bir ikili ortaya çıkmış oluyor. Dolayısıyla zeytinyağlı incirin kabızlık sorununu hızlı bir şekilde çözdüğü söylenebilir. Öte yandan bağırsakların temizlenmesinde ve sindirim sisteminin düzenlenmesinde önemli rol oynar.
Zeytinyağlı incirin yumurtalıkların çoğalmasına yardımcı olan birtakım bileşenler içerdiği söylenebilir. Buna göre kadınların düzenli olarak tüketmeleri önerilmektedir.
Hafıza üzerinde bazı olumlu etkilerinin olduğu öne sürülmektedir. Örneğin zeytinyağlı incirin hafızayı güçlendirdiği belirtilmektedir.
Demir minerali açısından zengin içerikte olması kansızlığın giderilmesi noktasında oldukça önemli bir özelliktir. Aynı zamanda A, E ve K vitaminleri bakımından da oldukça etkilidir.
#kuruyemiş#market#online shopping#kuru incir#zeytinyağlı incir#kür#sağlıklıyaşıyoruz#sağlıklıyaşam#sağlık#sağlıklıbeslenme#sağlıklıtarifler#faydaları#faydalıbilgiler#faydası#diyabet#doğalhayat#doğal#diyetyemekleri#su diyeti#diyetkardesligi#diyetteyiz#diyetönerileri#diyet#diyettarifler#diyetlistesi#kabızlık#vitamin#bağışıklık güçlendirici#bağışıklık#vitamin b2
0 notes
Photo
"Bebeğinizin burun tıkanıklığını hafife almayın" https://yogbe.com/anne-ve-cocuk/bebeginizin-burun-tikanikligini-hafife-almayin/
#yeliz öz#anne ve çocuk#burun tıkanıklığı#çocuk sağlığı ve hastalıkları#enfeksiyon#burun#tıkanıklık#kulak burun boğaz#bebek#çocuk
0 notes
Text
Muğla'da HPV aşı uygulaması çalışmalarına başlandı
https://pazaryerigundem.com/haber/181679/muglada-hpv-asi-uygulamasi-calismalarina-baslandi/
Muğla'da HPV aşı uygulaması çalışmalarına başlandı
Muğla Büyükşehir Belediyesi ücretsiz Rahim Ağzı Kanseri aşı uygulaması için çalışmaları başlattı.
MUĞLA (İGFA ) Türkiye’de önemli bir halk sağlığı sorunu olan HPV (İnsan Papilloma Virüsü) virüsü kaynaklı kanser vakaları son yıllarda artma eğilimi göstermesinden dolayı Muğla Büyükşehir Belediyesi 9-30 yaş aralığındaki kız çocuklarına ve kadınlara yönelik rahim ağzı kanseri aşısı yapmak için çalı- şmaları başlattı.
HPV Aşısı ilk etapta Muğla il sınırları içinde ikamet eden, ekonomik yoksunluk içinde bulunduğu için sosyal yardım alan ailelerin ve yüzde 40 üzeri engelli raporu bulunan 9-26 yaş aralığındaki kız çocuklarına ve kadınlara yapılacak. Aşı için başvurular 5 Temmuz-31 Temmuz arasında https://mugla.bel.tr/hpvasiformu adresinden yapılabilecek.
“HPV AŞISI, HEM BİREYSEL HEM DE TOPLUM SAĞLIĞI İÇİN ÖNEMLİ BİR KORUYUCU TEDBİRDİR.”
Muğla Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı doktorlarından Ozan Ziya Sayın HPV aşısı ile ilgili şunları söyledi; “HPV aşısını neden yaptırmalıyız. HPV rahim ağzı kanseri başta olmak üzere, anüs, penis, vajina, vulva ve orofaringeal (boğaz) kanserlere neden olabilir. HPV aşısı, bu kanser türlerinin büyük çoğunluğuna karşı koruma sağlar. HPV, genital siğillere de neden olabilir. Aşı, bu siğillere karşı da koruma sağlar. HPV, cinsel temas yoluyla kolayca yayılabilir. Aşı, virüsün yayılmasını engelleyerek toplum sağlığını korumaya yardımcı olur. HPV aşısı, en etkili şekilde 11-12 yaşlarında, cinsel aktivitenin başlamasından önce yapıldığında koruma sağlar. Ancak, daha ileri yaşlarda da faydalı olur. Araştırmalar, HPV aşısının güvenli ve etkili olduğunu göstermektedir. Aşı, dünya genelinde milyonlarca insana uygulanmıştır ve ciddi yan etkileri bulunmamaktadır. HPV aşısı, hem bireysel hem de toplum sağlığı için önemli bir koruyucu tedbirdir. HPV aşısını 9-26 yaş arasındaki kız çocuklara ve kadınlara öneriyoruz. Emziren kadınlar yaptırabilir. Bununla birlikte hamile kadınlara önermiyoruz.” dedi.
HPV NEDİR?
HPV (İnsan Papilloma Virüsü) insandan insana bulaşan bir virüstür. HPV virüsü deri ve mukoza zarlarını etkileyen birden fazla virüs türünden oluşan bir ailedir. HPV’nin çeşitli varyasyonları vardır ve bazıları enfeksiyonlara sebep olabilirken, bazıları ise hiçbir şikayete neden olmayabilir. En yaygın belirtisi genital bölgede oluşan siğillerdir. Bununla birlikte bazı türleri ciddi anlamda kanserojen olup, özellikle kadınlarda rahim ağzı gibi kanser türlerinin en önde gelen sebebidir. Ayrıca anüs kanserine, erkeklerde penis kanserlerine sebep olabilmektedir. Hatta yapılan çalışmalarda sebep olduğu kanser türlerinin genital bölge ile sınırlı kalmadığı; baş ve boyun kanserleri ile boğaz kanserine de yol açabildiği gözlenmektedir.
HPV NASIL BULAŞIR?
Cinsel Temas: Cinsel yolla bulaşan HPV tipleri genellikle cinsel temas sırasında bulaşır. Virüs, cinsel organların derisi veya mukoz membranları yoluyla temasla geçer. Cinsel ilişki sırasında deri teması, HPV’nin yayılmasına neden olabilir.
Cilt Teması: HPV’nin bazı tipleri, cilt teması yoluyla bulaşabilir. Bu, özellikle genital bölge dışındaki ciltte meydana gelen siğillerle ilişkilidir. Siğillerin olduğu bölgelere dokunmak veya temas etmek, virüsün bulaşmasına yol açabilir.
Doğum Sırasında: Bir HPV taşıyıcısı anne, doğum sırasında virüsü bebeğine geçirebilir. Bu durum genellikle doğum kanalındaki enfekte dokuların bebeğin gözleri, ağızı, boğazı veya cildiyle temas etmesi sonucunda gerçekleşir.
Cinsel Siğiller: HPV’nin düşük riskli tipleri cinsel siğillere neden olabilir. Cinsel siğillerin olduğu bölgelere dokunmak, virüsün bulaşmasına sebep olabilir.
Kişisel Temas ve Ortak Kullanım: HPV’nin bulaşma riski, kişisel temas ve ortak kullanılan eşyalar yoluyla minimaldir. Ancak bu yollarla bulaşma olasılığı sıfır değildir.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Bebeklerde Kulak Enfeksiyonu
Bebeğiniz uykudan ağlayarak uyanıyorsa kulak enfeksiyonu olabilir! Bebekler, sıkıntılarını her zaman dile getiremezler. Olumsuz durumları ruh hallerine yansıtarak ebeveynlerinin bunu anlamasını beklerler. Bu noktada ebeveynlerin oldukça dikkatli olması ve bebeklerinin hareketlerini iyi gözlemlemeleri gerekmektedir. Bebeklerde Kulak Enfeksiyonu nedir? Birçok ebeveynin kulak enfeksiyonları konusunda yeteri kadar bilgi sahibi olmadığının altını çizen Avrasya hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ersin Sarı, bu hastalıkla ilgili önemli bilgiler veriyor.
Sık tekrarlandığında olumsuz sonuçlar yaratıyor
Bebeklerde kulak enfeksiyonları sıklıkla yaşanılabilen bir durumdur. Bulaşıcı bir hastalık olmasa da önlem alınmadığında ve çok sık tekrarlandığında önemli sorunları beraberinde getirebilir. Genellikle soğuk algınlığı, boğaz ağrısı ve sinüzit gibi rahatsızlıklar, bu hastalığın meydana gelmesinde belirleyici bir rol oynar. Bu hastalığın bebeklerde sık görülme nedeni ise bebeklerin östaki borusunun normale göre çok daha kısa olmasıdır. Bu vaka bebeklerin kulaklarının ağrımasına ve huzursuz olmasına neden olur. Çoğu ebeveyn bebeğindeki huzursuzluk ve sıkıntıyı anlayamaz. Bu noktada kulak enfeksiyonlarının belirtilerini bilmek ve hastalık ile ilgili farkındalığı artırmak bebeğin sağlığı için çok önemlidir.
23 notes
·
View notes
Text
Anestezi
Cerrahi operasyonlar, yaklaşık 150 yıldır anestezi kullanılarak yapılmaktadır. Ameliyat tekniklerinin gelişmesi anesteziyolojideki gelişmeler ile paralel olarak ilerlemiştir. Günümüzde tıp bilimindeki ilerlemeler sayesinde anestezi biliminde de büyük gelişmeler kaydedilmiştir.
Hastalar, cerrahi operasyonlar öncesinde anestezi ile ilgili yeterli bilgi sahibi olamadıklarında, ameliyatın kendisinden çok anestezi almaktan korkmaktadır. Halbuki, anestezinin kullanım amacı hastaların güvenli ve konforlu bir ameliyat geçirmelerini sağlamaktır.
Magnet hastanesi, Ankara özel hastaneler içerisinden alanında uzman anestezistleri, son teknolojik cihazları ve konforlu ameliyathaneleriyle ayrışmaktadır.
Anestezi Nedir?
Anestezi, kelime anlamı olarak “hissizlik, duygusuzluk” anlamına gelmektedir. Anestezi etkisi altında olan hastalar için ameliyatlar ağrısız ve hatırasız işlemlerdir. Ameliyat sürecinin güvenle ilerleyebilmesi için, duyunun ortadan kaldırılması gereklidir, ancak yeterli değildir.
Anestezi, ağrısız ve güvenli bir ameliyat ortamı sağlamak için, çeşitli ilaçlar yardımıyla hastanın ağrı ve acı duyması için geliştirilmiş bir dizi tıbbi uygulamadır. Ameliyat süresince, hem hastanın acı duymasının önüne geçmek, hem de operasyonu uygulayan cerraha uygun bir çalışma ortamı yaratmak için anestezi kullanılmaktadır.
Modern anestezi teknikleri sayesinde, hastaların çok az riskle konforlu bir ameliyat olmaları mümkün kılınmaktadır. Seçilecek anestezi yöntemi, hastanın genel sağlık durumuna, farklı hastalıkların varlığına ve ameliyat edilecek bölgeye göre anestezi doktoru tarafından belirlenir. Anestezi uygulamaları genel anestezi, lokal anestezi, sinir bloğu anestezisi, spinal anestezi ve epidural anestezi şeklinde olabilir.
Genel Anestezi
Genel anestezi, bilincin ilaçlar yardımıyla ortadan kaldırıldığı ve tüm vücudun anestezi etkisi altında olduğu anestezi tekniğidir. Genel anestezi yöntemi, geniş alanları kapsayan beyin ameliyatı, karın ameliyatı, kalp ameliyatı gibi ameliyatlarda kullanılmaktadır.
Genel anestezi, damardan verilen bir ilaçla başlar. Daha sonra, hastanın ağzından nefes borusuna doğru bir tüp yerleştirilir. Bu tüp yardımıyla, anestezi makinesi oksijenin ve diğer anestezik gazların akciğerlerden kan dolaşımına geçişini sağlar; böylece anestezi durumunun devamlılığı sağlanır. Ek olarak, hastanın ağrı duymasını engellemek için damardan ağrı kesici ilaçlar da verilebilir.
Ameliyat sonunda, anestezi makinesinden verilen gazlar sonlandırılır. Hastanın bilinci ve solunumu geri döndükten sonra nefes borusundaki tüp nazikçe çıkartılır.
Genel anesteziyi güvenilir kılmak için;
1. Ameliyat Öncesinde Mutlaka Muayene Olun
Hasta cerrahi operasyondan önce mutlaka anestezi doktoru tarafından muayene edilmeli ve sorulan sorulara eksiksiz yanıtlar vermelidir. Anestezi uzmanı hastaya düzenli kullandığı ilaçlar, kronik rahatsızlıklar, daha önce genel anestezi alıp almadığı hakkında sorular yöneltecektir.
2. Sigarayı Bırakın
Sigara, ameliyat sonrası solunum problemlerine yol açabilmektedir. Sigara içen insanların akciğerlerinde düzelme görülmesi 1 hafta ile 6 ayı bulmaktadır. Bu yüzden, cerrahi operasyon gerekliliğini öğrendiğinizde, eğer kullanıyorsanız hemen sigarayı bırakmalısınız. Sigarayı bırakmada zorlanıyorsanız, Sigara Bırakma Birimimize başvurabilirsiniz.
3. Vücut Kitle İndeksinizin Normal Seviyede Olduğuna Emin Olun
Şişman insanlarda ameliyat sonrası görülen komplikasyonlar ve problemler daha sık görüldüğü için, ameliyat öncesinde vücut kitle indeksinizin normal seviyede olduğuna emin olmanızı tavsiye ediyoruz.
4. Cerrahi Operasyon Öncesi Hiçbir Şey Yiyip İçmeyin
Yaşa göre değişiklik gösterse de, erişkin hastalarda genel anestezi öncesinde 6 saatlik bir açlık dönemi gerekli görülmektedir. Çünkü, tokluk dolayısıyla kusma, mide içindekilerin akciğerlere kaçışı gibi problemler anestezi sırasında ve sonrasında önemli sorunlara sebep olabilir.
Önceden planlı ameliyatlarda, aç kalma konusunda anestezi doktorunun söyledikleri dikkate alınmalıdır
Lokal Anestezi
Lokal anestezi, hastanın vücudunun bölgesel olarak uyuşturulduğu anestezi türüdür. Çoğunlukla deri altından enjekte edilen anestezik ilaçlar sayesinde, sadece belirli bir bölgedeki sinir duyuları etkisizleştirilir. Hastanın bilinci açık olur; ancak, hasta operasyon geçirdiği bölgede ağrı veya acı hissetmez.
Lokal anestezi, uygulandıktan yaklaşık 15 dakika sonra etki eder. Anestezinin etki süresi ise, kullanılan anestezik ilacın türüne ve miktarına göre değişiklik göstermektedir.
Genellikle göz, burun, boğaz, kulak, göz, omuz, deri, periferal kan damarı, diş cerrahi operasyonlarında kullanılan lokal anestezi iki şekilde uygulanır;
İnfiltrasyon
Dokuya etki eden anestezi türü olarak bilinen infiltrasyon, cilt altına veya yüzey dokuları içine anestezik ilaçların enjekte edilmesiyle yapılır. Böylece, ameliyat edilecek bölge hissizleştirilirken hastanın bilincinin yerinde olması sağlanır.
Topik Anestezi
Yüzeyden emilen anestezi türü olarak bilinen topik anestezi, iğne kullanılmadan uygulanmaktadır. Anestezik madde, operasyon yapılacak bölgeye damlatılır, sürülür veya püskürtülür. Genellikle ağız ve diş sağlığı doktorları, göz cerrahları tarafından kullanılan topik anestezi, yapılan operasyonun hissedilmemesi için çok önemlidir.
Spinal ve Epidural Anestezi
Genel cerrahi, kadın doğum ve ortopedik cerrahisinde sıkça yararlanılan iki yöntem olan spinal ve epidural anestezi, son yıllarda oldukça yaygınlık kazanmıştır. Epidural anestezi sayesinde, ameliyat sonrası ağrı kontrolü de sağlanabilmektedir.
Spinal anestezi, hastanın bel bölgesindeki omurilik sinirlerin geçtiği spinal aralığa anestezik maddeler verilmesiyle yapılır. Hastada herhangi bir bilinç kaybı olmaz, hastanın şuuru açıktır; ancak, anestezi uygulanan bölgede ağrı hissedilmez. İğnenin yapıldığı seviyenin üç omur üzerinden başlayarak hastanın ayak parmaklarına kadar ilacın yayılması şeklinde bir uyuşma gerçekleşir. Ağrısız doğum, sezeryan gibi kadın doğum cerrahi operasyonlarında; fıtık, apandisit gibi genel cerrahi ameliyatlarında ve bacak ortopedi ameliyatlarında tercih edilmektedir.
Epidural anestezi ise, epidural aralıktan küçük bir kateter yerleştirilerek o bölgede bırakılması ile uygulanır. Ameliyat sonrasında, bu kateter ağrı kesici ilaçlar verilerek ağrıların önlenmesine yardımcı olur. Ayrıca, epidural anestezi ile genel anestezide kullanılan ilaçların yarattığı riskler en aza indirgenebilir.
Anestezi Uzmanı Kimdir?
Anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanı ve anestezist olarak da bilinen anestezi uzmanı, anestezi uygulamasını yapan doktordur.
Anestezi doktoru, cerrahi operasyon öncesinde hastayı muayene edip, yapılacak ameliyat için en uygun anestezi yöntemine hastayla birlikte karar vermektedir.
Magnet hastanesi, alanında en iyi anestezi uzmanları ile çalışmaktadır. Ağrısız ve güvenli bir ameliyat için gerekli ortamı yaratacak anestezi uzmanı, hem hastalar hem de cerrahlar için konforu sağlayacaktır.
Anestezi Öncesi Değerlendirme Nasıl Yapılır?
Magnet hastanesi olarak, anestezi öncesi değerlendirmede şu süreçleri takip etmekteyiz:
Anestezi doktoru hasta ile tanışır. Ardından, hastanın sağlık durumuyla ilgili değerlendirmeler yapmaya başlar. Hastanın genel sağlık durumu, hastalığıyla ilgili edinilen veriler, ilaç alerjileri, diğer alerjileri, düzenli ilaç kullanımı, varsa daha önceden geçirdiği ameliyatlar, hastanın daha önce geçirdiği ameliyatlarda kullanılan cerrahi yöntem ve anestezi teknikleri, hastanın kan grubu hakkındaki bilgiler dikkatle değerlendirilir.
Gerekli görülmesi halinde, kişinin var olan hastalıkları değerlendirilir, ameliyata engel teşkil eden bir durum olup olmadığı tartışılır ve tedavi yöntemleri yeniden düzenlenir.
Hastalar, bilinen alerji durumunu muhakkak anestezi uzmanına bildirmelidir. Özellikle ilaç alerjilerinin varlığının bilinmesi, bu ilaçların ameliyat sırasında kullanılması halinde oluşabilecek alerjiye bağlı komplikasyonları önlemek için çok önemlidir.
Düzenli kullanılan ilaçların varlığı halinde, durumun anestezi uzmanıyla önceden paylaşlması da önemlidir. Aksi halde, bazı ilaçlar kanamaya yol açabilir veya anestezide kullanılan ilaçlarla istenmeyen etkileşimlere girebilir.
Anestezi Öncesi Değerlendirmede Kullanılan Tanı Yöntemleri
Anestezi doktoru, anestezi öncesi değerlendirme için hastadan akciğer filmi, elektrokardiyografi, kan sayımı, karaciğer ve böbrek fonksiyon testi isteyebilir.
Gerekli görüldüğü durumlarda, farklı tetkikler de istenebilir. Hastada kronik bronşit, astım gibi bir akciğer hastalığı bulunuyorsa, solunum fonksiyon testi talep edilebilir. Kan sayımı sonucunda hastada kansızlık olduğu tespit edilirse ameliyat öncesinde durumun düzeltilmesi gerekebilir.
Anestezi ilaçlarının bazıları, karaciğer ve böbreğe yan etki gösterebilir. Bu nedenle, hastanın karaciğer ve böbrek fonksiyonları dikkatle değerlendirilmeli, herhangi bir bozukluk saptanması durumunda gerekli önlemler alınmalıdır.
Anestezi uzmanı ile yapılan görüşme ve testler sonrasında, ameliyat riski belirlenir. Ameliyat ve hastanın güvenliği için ortaya çıkabilecek risk faktörleri en aza indirgenir.
Anestezi Yöntemine Nasıl Karar Verilir?
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, genel anestezi dışındaki diğer yöntemlerde, hastanın bilinci açık olur. Anestezi yöntemi, anestezi doktoru tarafından belirlenir. Hasta, ameliyat öncesi belirlenecek olan anestezi uygulaması hakkında detaylı olarak bilgilendirilir ve olası riskleri anladığına emin olunur.
Anestezi Alma Süreci
Hasta ameliyathaneye alındığında, göğüs bölgesine elektrotlar yerleştirilmektedir. Böylece, hastanın kalp atışı ve ritmi ekran üzerinden takip edilebilir.
Kola yerleştirilen manşon sayesinde kan basıncının takip edilmesi mümkün hale getirilir. Tırnak yatağına yerleştirilen alet ile kandaki oksijen miktarı incelenebilir. Gelişmiş bazı cihazlar sayesinde de kandaki karbondioksit miktarı ölçümlenebilir.
Ameliyat süresince, hastanın kalp ritmi, kandaki oksijen miktarı ve kan basıncı anesteziyoloji uzmanı tarafından yakın bir şekilde takip edilir. Parametrelerde gelişebilecek değişiklikleri normale çevirmek için ilaçla müdahale uygulanabilir.
1 note
·
View note
Photo
🐞Aşk & Zanaat & Tasarım .. 🐞Takılarınızla tek olun .. 🐞El yapımı mavi akik taşlı Vatoz formunda tasarım gümüş bayan kolye .. 🐞Mavi Akik Faydaları Damarları kuvvetlendirerek cilt hastalıklarına karşı faydası olan bir taştır. Hamilelik dönemlerinde kullanılması ile bebek ve anne sağlığı için faydalı olduğu bilinir. Diş ve Kemik yapısını güçlendirir. Özellikle mavi renge sahip olan akik taşı boğaz çakraları için kullanılmaktadır. 🐞 🐞 🐞 #istanbul #iznik #izmir #bursa #beyoğlu #bodrum #fethiye #marmaris #Gümüş #gümüş #gümüşkolye #gümüştakı #gümüştakılar #akik #handmade #tasarımtakı #tasarım #elyapımı #kadınca #silver #hediyelik #hediye #sevgiliyehediye #kadınvetakı #moda #woman #womanstyle #arsuz #art #zanaat https://www.instagram.com/p/CFTlkkmlGZ0/?igshid=r2uat9cg39m7
#istanbul#iznik#izmir#bursa#beyoğlu#bodrum#fethiye#marmaris#gümüş#gümüşkolye#gümüştakı#gümüştakılar#akik#handmade#tasarımtakı#tasarım#elyapımı#kadınca#silver#hediyelik#hediye#sevgiliyehediye#kadınvetakı#moda#woman#womanstyle#arsuz#art#zanaat
1 note
·
View note