#boğaz sağlığı
Explore tagged Tumblr posts
tibbivearomatikbitkiler · 1 year ago
Text
Faranjite iyi gelen bitkiler
Faranjite iyi gelen bitkiler
Tumblr media
#Adaçayı, #Bal, #BitkiselÇözümler, #BitkiselIlaçlar, #BoğazAğrısı, #BoğazSağlığı, #BoğazTahrişi, #BoğazTahrişineKarşı, #DoğalDestek, #DoğalTedavi, #Faranjit, #FaranjitSemptomları, #IsırganOtu, #Nane, #OkaliptüsYağı, #Öksürük, #Papatya, #RahatlatıcıBitkiler, #SesKısıklığı, #SesProblemleri, #TıbbiBitkiler https://is.gd/UTfo2A https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/faranjite-iyi-gelen-bitkiler/
Faranjite iyi gelen bitkiler ile kullanımı hakkında kısa kısa bilgileri sizlere aktarmaya çalışacağız.  Ama önce faranjit ile ilgili klasik tanımını öğrenelim. Faranjit Boğazın arkasındaki yumuşak dokuların iltihaplanması sonucu oluşan bir rahatsızlıktır ve genellikle öksürük, boğaz ağrısı ve ses kısıklığı gibi semptomlarla kendini gösterir. Faranjit, viral veya bakteriyel enfeksiyonlar, sigara içmek, alerjiler veya tahriş edici maddelere maruz kalma gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir. Bu yazıda, faranjit rahatsızlığını hafifletmeye yardımcı olabilecek tıbbi ve aromatik bitkileri inceleyeceğiz.
Faranjite iyi gelen bitkiler
Adaçayı (Salvia officinalis)
Adaçayı, antiseptik ve anti-inflamatuar özelliklere sahip bir bitkidir. Boğaz ağrısını hafifletmeye yardımcı olabilir ve boğazdaki tahrişi azaltabilir. Adaçayı çayı, bu etkileri elde etmek için ideal bir içecektir. Bir fincan kaynar suya bir tatlı kaşığı kuru adaçayı ekleyin, demlenmeye bırakın ve sonra süzerek için.
Papatya (Matricaria chamomilla)
Papatya, rahatlatıcı ve anti-inflamatuar etkilere sahip bir bitkidir. Bu nedenle faranjit semptomlarına karşı etkili bir doğal çözüm olabilir. Papatya çayı, özellikle gece yatmadan önce içildiğinde, boğazdaki tahrişi azaltmaya ve rahatlamaya yardımcı olabilir.
Okaliptüs (Eucalyptus)
Okaliptüs yapraklarından elde edilen okaliptüs yağı, solunum yollarını açabilir ve öksürüğü hafifletebilir. Bu yağı kullanmanın birkaç farklı yolu vardır. Örneğin, bir buhar banyosu hazırlayabilirsiniz. Bunun için bir kase kaynar suya birkaç damla okaliptüs yağı ekleyin, başınızı bir havlu altına alarak buharları soluyun. Ayrıca okaliptüs yağını bir bardak suyla karıştırarak gargara da yapabilirsiniz.
Isırgan Otu (Urtica dioica)
Isırgan otu, boğaz tahrişini hafifletebilir ve bağışıklık sistemini destekleyebilir. Isırgan otu çayı içmek, faranjit semptomlarını azaltmada etkili olabilir. Bir bardak kaynar suya bir tatlı kaşığı kuru ısırgan otu ekleyin, demlenmesi için bekleyin ve sonra süzerek için.
Nane (Mentha)
Nane, ferahlatıcı etkisi ile boğazı rahatlatabilir. Nane çayı veya taze nane yaprakları tüketmek, özellikle boğaz ağrısı ve öksürük durumlarında etkili olabilir. Ayrıca, nane yağını bir bardak ılık suyla karıştırarak gargara yapabilirsiniz.
Bu tıbbi ve aromatik bitkiler, faranjit rahatsızlığına karşı doğal bir destek sunabilir. Ancak, faranjit ciddi bir sağlık sorunu ise veya semptomlar uzun süre devam ederse, bir sağlık profesyoneline danışmak önemlidir. Bitkisel tedaviler, faranjitin temel nedenini tedavi etmeyebilir, bu nedenle doktor önerisi her zaman dikkate alınmalıdır.
0 notes
ruhsalseyler · 3 months ago
Text
0 notes
manisadasunnet · 12 days ago
Text
Tumblr media
Bademcik iltihabı, tıp literatüründe "tonsillit" olarak bilinen, bademciklerin enfeksiyonu sonucu ortaya çıkan yaygın bir sağlık sorunudur. Bademcikler, boğazın iki yanında bulunan lenfoid dokulardır ve bağışıklık sistemimizin bir parçası olarak vücudu enfeksiyonlara karşı korumada kritik bir rol oynarlar. Ancak, bu savunma mekanizması bazen kendisi enfekte olabilir, özellikle bakteriyel veya viral mikroorganizmaların etkisiyle. Çocuklar arasında daha sık görülmekle birlikte, bademcik iltihabı her yaş grubunda ortaya çıkabilir. Hastalık, ağrılı yutma, ateş, boğazda şişlik ve bazen de genel halsizlik gibi belirtilerle kendini gösterir. Özellikle okul çağındaki çocuklarda yaygın olması nedeniyle toplum sağlığı üzerinde önemli bir etkisi vardır. Bademcik İltihabı (Tonsillit): 10 Belirtisi, Nedenleri, Tanısı, Tedavisi Bademcikler, bağışıklık sisteminin ilk savunma hattı olarak mikroorganizmaları tanımada ve onlara karşı bağışıklık tepkisi geliştirmede önemli bir rol oynar. Ancak, sürekli olarak çevreden gelen bakterilere ve virüslere maruz kalmaları, onları enfeksiyon riski altında bırakır. İltihaplanma, bademciklerin enfekte mikroorganizmalara karşı verdiği bir tepkidir. Bu süreçte bademcik dokusunda şişme, kızarıklık ve ağrı oluşur. Bazı durumlarda enfeksiyon çevre dokulara da yayılabilir ve daha ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Modern tıpta, bademcik iltihabının bu mekanizmasının anlaşılması, hastalığın önlenmesi ve tedavisi için kritik bir bilgi sunmaktadır. Bademcik iltihabı, yüzyıllardır bilinen ve tıbbi literatürde yerini almış bir hastalıktır. Eski medeniyetlerde boğaz ağrısı ve bademcik şişliği gibi belirtilerin kayıt altına alındığı görülmektedir. Günümüzde ise modern tanı yöntemleriyle hastalığın daha net bir şekilde teşhis edilmesi mümkün hale gelmiştir. Epidemiyolojik veriler, hastalığın çocuklarda daha yaygın olduğunu ve özellikle kış aylarında artış gösterdiğini ortaya koymaktadır. Bunun nedenlerinden biri, kış aylarında kapalı alanlarda daha fazla vakit geçirilmesi ve solunum yoluyla bulaşan mikroorganizmaların daha kolay yayılmasıdır. Bu bağlamda, bademcik iltihabı hem bireysel hem de toplumsal sağlık açısından önem taşır. Bademcik iltihabının etkilerini anlamak ve bu hastalıkla mücadele etmek, hem bireysel sağlığı koruma hem de sağlık sisteminin yükünü azaltma açısından büyük önem taşır. Tedavi edilmediğinde bademcik iltihabı, romatizmal ateş veya böbrek iltihabı gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu nedenle, hastalığın erken teşhisi, uygun tedavi yöntemlerinin seçilmesi ve komplikasyonların önlenmesi için farkındalık artırılmalıdır. Ayrıca, bağışıklık sistemini güçlendiren yaşam tarzı değişiklikleri ve aşı gibi koruyucu önlemler, hastalık riskini azaltmada etkili olabilir. Bu makalede, bademcik iltihabının nedenleri, belirtileri, tedavi yöntemleri ve korunma stratejileri detaylı bir şekilde ele alınacaktır. Bademcik İltihabı Nedir? Bademcik iltihabı, bademciklerin enfekte olmasıyla ortaya çıkan bir sağlık sorunudur ve genellikle boğaz ağrısı, yutkunma güçlüğü, ateş ve halsizlik gibi belirtilerle kendini gösterir. Bademcikler, bağışıklık sistemimizin bir parçası olan lenfoid dokulardır ve vücudu enfeksiyonlara karşı korumada önemli bir role sahiptir. Ancak, bu savunma mekanizması, bakteri, virüs ya da nadiren mantar gibi mikroorganizmalar tarafından enfekte olduğunda işlevini tam anlamıyla yerine getiremez hale gelir. Çoğu vakada bademcik iltihabına neden olan etkenler viral enfeksiyonlardır, ancak streptokok bakterisi gibi daha ciddi sonuçlara yol açabilen bakteriyel enfeksiyonlar da görülebilir. Bademciklerin şişmesi, kızarması ve üzerlerinde beyaz veya sarı iltihap birikintilerinin görülmesi, hastalığın tipik bulgularıdır. Bademcik iltihabı, akut, kronik ve tekrarlayan olmak üzere üç ana türde sınıflandırılır. Akut bademcik iltihabı, genellikle bir enfeksiyonun ilk kez ortaya çıkması durumunda görülür ve semptomlar birkaç gün ile iki hafta arasında sürebilir. Kronik bademcik iltihabı, bademciklerin uzun süreli iltihaplanma durumudur ve boğazda sürekli bir rahatsızlık hissi yaratabilir. Tekrarlayan bademcik iltihabı ise yıl boyunca birden fazla kez bademcik iltihabına yakalanmayı ifade eder ve genellikle bağışıklık sistemi zayıflığı ya da çevresel faktörlerden kaynaklanır. Bu türlerin her biri, farklı tedavi yaklaşımları ve yönetim stratejileri gerektirir. Özellikle çocuklarda daha sık görülmesi, bademcik iltihabını erken yaşlardan itibaren kontrol altına almanın önemini artırmaktadır. Bademcik İltihabı Belirtileri Bademcik iltihabı, özellikle çocuklar ve genç yetişkinlerde sıkça görülen bir enfeksiyon türüdür. Belirtileri genellikle aniden ortaya çıkar ve kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir. İşte bademcik iltihabı belirtileri ve bu belirtilerin detaylı bir açıklaması: 1. Boğaz Ağrısı ve Yutma Güçlüğü Bademcik iltihabının en belirgin semptomlarından biri şiddetli boğaz ağrısıdır. Bu ağrı, özellikle yemek yerken veya sıvı tüketirken daha belirgin hale gelir. Yutkunma esnasında hissedilen acı, kişinin beslenme ve su tüketimini zorlaştırabilir, bu da susuzluk ve enerji kaybına neden olabilir. 2. Ateş ve Titreme Enfeksiyonun vücutta yarattığı etkilerden biri, vücut sıcaklığında yükselme (ateş) ve beraberinde titremedir. Ateş genellikle 38-40°C arasında olabilir ve yüksek ateşe bağlı olarak halsizlik hissi ortaya çıkar. 3. Bademciklerde Şişlik ve Kızarıklık Bademcikler enfekte olduğunda, şişer ve kırmızı bir görünüm alır. Şiddetli vakalarda, bademciklerin üzerinde beyaz veya sarımsı iltihap tabakası gözlemlenebilir. Bu durum genellikle enfeksiyonun bakteriyel bir nedene bağlı olduğunu işaret eder. 4. Lenf Bezlerinde Şişlik Boyun ve çene altındaki lenf bezlerinde şişlik, bademcik iltihabı sırasında sık rastlanan bir durumdur. Lenf bezleri, enfeksiyonla savaşmak için genişler ve bu bölgede hassasiyet oluşabilir. 5. Baş Ağrısı ve Genel Halsizlik Vücutta enfeksiyona bağlı olarak artan inflamasyon, baş ağrısına neden olabilir. Bunun yanında, kişi genel bir halsizlik hisseder ve günlük aktivitelerini yapmakta zorlanabilir. 6. Kötü Nefes Kokusu Bademciklerin üzerinde biriken iltihap ve bakteriler, ağızda kötü bir koku oluşmasına yol açabilir. Bu durum genellikle iltihap temizlenene kadar devam eder. 7. Ses Değişiklikleri Bademciklerdeki şişlik, ses tellerine baskı yaparak kişinin sesinde boğuk veya çatallı bir ton oluşmasına neden olabilir. Özellikle konuşurken boğazda rahatsızlık hissi belirgin hale gelir. 8. Karın Ağrısı ve Bulantı Özellikle çocuklarda, bademcik iltihabı karın ağrısı ve mide bulantısı gibi belirtilere de yol açabilir. Bu durum, enfeksiyonun vücutta yayılmasına bağlı olarak gelişir. 9. Kulak Ağrısı Bademcik iltihabı sırasında, boğaz ve kulak arasında yer alan sinirler etkilendiği için kulak ağrısı hissedilebilir. Bu ağrı, genellikle yutkunma sırasında daha belirgin hale gelir. 10. Uyku Problemleri Bademciklerin şişmesi, hava yolunu daraltabilir ve bu durum kişinin horlamasına veya uyku apnesi yaşamasına neden olabilir. Bu da uykusuzluk ve yorgunluk hissiyle sonuçlanır. Bademcik iltihabının belirtileri, enfeksiyonun şiddetine ve nedenine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Hafif vakalarda belirtiler kısa sürede geçerken, ciddi vakalarda tıbbi müdahale gerekebilir. Özellikle belirtiler bir haftadan uzun sürerse veya solunum güçlüğü gibi ciddi sorunlar ortaya çıkarsa bir sağlık uzmanına başvurulması önemlidir. Bademcik İltihabı Nedenleri Bademcik iltihabı, diğer adıyla tonsillit, genellikle bademciklerin viral veya bakteriyel enfeksiyonlara maruz kalması sonucu ortaya çıkar. Bu enfeksiyonlar, bademciklerde şişme, ağrı ve bazen de ateş gibi belirtilerle kendini gösterir. İşte bademcik iltihabı nedenleri: 1. Viral Enfeksiyonlar Bademcik iltihabının en yaygın nedeni, virüslerin yol açtığı enfeksiyonlardır. Özellikle soğuk algınlığı veya grip virüsleri bademciklerde inflamasyona sebep olabilir. Virüs kaynaklı iltihaplar genellikle hafif seyreder ve kendi kendine düzelir. Sık görülen virüsler şunlardır: - Adenovirüsler: Solunum yollarını etkileyen bu virüsler, bademciklerde kızarıklık ve şişme yapabilir. - Epstein-Barr Virüsü (EBV): Mononükleoz olarak bilinen hastalığa neden olan bu virüs, bademciklerde beyaz lezyonlar oluşturabilir. - Grip Virüsleri (Influenza): Özellikle kış aylarında grip enfeksiyonlarına bağlı bademcik iltihapları sık görülür. - Parainfluenza Virüsleri: Özellikle çocuklarda görülen, hafif ancak rahatsızlık verici iltihaplara neden olabilir. 2. Bakteriyel Enfeksiyonlar Bakteriler, bademcik iltihabının daha ciddi seyreden türlerinin başlıca nedenlerindendir. Özellikle çocuklarda sık görülen bakteriyel enfeksiyonlar şunları içerir: - Streptokok Bakterileri: A grubu beta-hemolitik streptokoklar, bademcik iltihabının en yaygın bakteriyel nedenidir. Bu bakteriler boğaz ağrısı, yüksek ateş ve bademciklerde beyaz plaklarla kendini gösterebilir. - Stafilokok Bakterileri: Daha az yaygın olmasına rağmen, bazı durumlarda bademciklerde enfeksiyona neden olabilir. - Haemophilus Influenzae: Özellikle küçük çocuklarda görülen bu bakteri, bademciklerin yanı sıra çevresindeki dokuların da enfekte olmasına yol açabilir. 3. Bağışıklık Sisteminin Zayıflaması Bağışıklık sistemi zayıf olan bireyler, bademcik iltihabına karşı daha savunmasızdır. Stres, yetersiz beslenme, uyku eksikliği veya kronik hastalıklar bağışıklık sistemini baskılayarak enfeksiyon riskini artırabilir. 4. Çevresel Faktörler Bazı çevresel koşullar da bademcik iltihabına zemin hazırlayabilir: - Soğuk Hava: Soğuk havalarda solunum yolu enfeksiyonları artar, bu da bademcik iltihabına yol açabilir. - Kalabalık Ortamlar: Okullar, kreşler veya toplu yaşam alanları gibi yerlerde enfeksiyonlar hızla yayılabilir. - Hava Kirliliği ve Sigara Dumanı: Tahriş edici maddeler bademciklerin savunma mekanizmasını zayıflatarak enfeksiyona neden olabilir. 5. Kronik İltihap Durumları Bademciklerde sık sık enfeksiyon gelişmesi, kronik bademcik iltihabına neden olabilir. Bu durumda bademcikler sürekli olarak enfekte hale gelir ve savunma görevlerini yerine getiremezler. Bu durum, daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. 6. Yaş Faktörü Çocuklar ve gençlerde bademcik iltihabı daha sık görülür. Özellikle 5-15 yaş arası çocuklar, okul ortamında enfeksiyonlara daha fazla maruz kalır. Çocukların bağışıklık sistemlerinin henüz tam olarak gelişmemiş olması, enfeksiyonlara yatkınlıklarını artırır. 7. Genetik Yatkınlık Bazı bireylerde genetik faktörler, bademciklerin yapısal olarak daha hassas olmasına yol açabilir. Büyük ve girintili bademcikler, enfeksiyonların kolayca yerleşmesine zemin hazırlayabilir. Bu nedenlerin anlaşılması, bademcik iltihabının önlenmesi ve etkili bir şekilde tedavi edilmesi için önemlidir. Özellikle tekrarlayan bademcik iltihapları olan bireylerde altta yatan nedenlerin belirlenmesi, uzun vadeli sağlık açısından kritik bir rol oynar. Bademcik İltihabı Tanısı Bademcik iltihabı tanısı, genellikle hastanın şikayetleri, fiziksel muayene bulguları ve gerektiğinde laboratuvar testleriyle konulur. Doğru tanı, uygun tedavi planının belirlenmesi ve komplikasyonların önlenmesi için önemlidir. Bu süreçte izlenen temel adımlar aşağıdaki gibidir: 1. Hastanın Öyküsü ve Semptomların Değerlendirilmesi - Ana Şikayetler: Boğaz ağrısı, yutma güçlüğü, ateş, halsizlik, kötü ağız kokusu ve boyunda şişlik gibi semptomlar sorgulanır. - Semptom Süresi: Akut bademcik iltihabı genellikle ani başlar ve birkaç gün sürer. Kronik tonsillit durumunda ise belirtiler daha uzun süre devam edebilir veya sık tekrarlayan ataklar görülebilir. - Aile ve Çevre: Özellikle çocuklarda bademcik iltihabına neden olan bakteriyel veya viral etkenlerin bulaşıcı olması nedeniyle, aile ve çevrede benzer semptomları olan kişilerin varlığı değerlendirilir. 2. Fiziksel Muayene - Boğaz ve Bademciklerin Görünümü: Muayene sırasında bademciklerin büyüklüğü, kızarıklık derecesi ve üzerinde beyaz veya sarı plakların varlığı kontrol edilir. - Lenf Bezlerinin Değerlendirilmesi: Boyundaki lenf bezlerinde şişlik ve hassasiyet olup olmadığı incelenir. - Genel Bulgular: Ateş, nefes kokusu (halitoz), ses değişiklikleri ve burun akıntısı gibi eşlik eden belirtiler gözlemlenir. 3. Laboratuvar Testleri Tanının netleştirilmesi için aşağıdaki testler yapılabilir: - Hızlı Antijen Testi (Rapid Strep Test): Streptokok bakterilerinin varlığını tespit etmek için kullanılır. Sonuçlar genellikle 10-15 dakika içinde alınabilir. - Bakteriyel Kültür: Boğaz sürüntüsü örneği alınarak bakteri türü belirlenir. Bu yöntem özellikle tekrarlayan veya ağır vakalarda tercih edilir. - Kan Testleri: - Tam Kan Sayımı (CBC): Bakteriyel veya viral enfeksiyon ayrımını destekler. Örneğin, beyaz kan hücrelerinde artış bakteriyel enfeksiyona işaret edebilir. - C-reaktif protein (CRP) ve Eritrosit Sedimentasyon Hızı (ESR): Enfeksiyonun şiddetini değerlendirmek için kullanılabilir. 4. Ayırıcı Tanı Bademcik iltihabını diğer boğaz hastalıklarından ayırt etmek için ayırıcı tanı yapılır: - Farenjit: Boğazın arka kısmını etkiler ve bademcik iltihabından farklıdır. - Mononükleoz: Epstein-Barr virüsünün neden olduğu bu hastalıkta, tonsillit benzeri belirtiler görülebilir. Monospot testi ile doğrulanır. - Peritonsiller Abse: Tonsillit komplikasyonu olarak ortaya çıkan bu durum, boğazda tek taraflı şişlik ve ağrı ile karakterizedir. 5. Özel Durumların Değerlendirilmesi - Kronik Tonsillit: Sık tekrarlayan bademcik iltihabı atakları veya sürekli boğaz ağrısı şikayeti olan hastalarda değerlendirme daha detaylı yapılır. - Bademcik Taşları (Tonsillolit): Kronik tonsillit vakalarında bademciklerin içinde oluşan taşlar da tanıda dikkate alınır. 6. Görüntüleme Yöntemleri Tanı genellikle fiziksel muayene ve laboratuvar testleriyle konulsa da, komplike vakalarda ultrasonografi veya boyun tomografisi gibi görüntüleme yöntemleri kullanılabilir. Tanı Kriterleri Bakteriyel ve viral enfeksiyon ayrımını yapmak için Centor Kriterleri sıklıkla kullanılır. Bu kriterler şunlardır: - Ateşin 38°C'nin üzerinde olması, - Boyunda ağrılı lenfadenopati, - Tonsillerde eksüda (irinli plaklar), - Öksürük olmaması. Centor skoru yüksek olan hastalarda antibiyotik tedavisi gerekebilir, bu nedenle tanı koyma sürecinde bu kriterler rehberlik eder. Bademcik iltihabının doğru bir şekilde tanımlanması ve ayırıcı tanısının yapılması, gereksiz antibiyotik kullanımını önler ve tedavi başarısını artırır. Bademcik İltihabı Tedavisi Bademcik iltihabının tedavisi, enfeksiyonun nedenine bağlı olarak değişir. Viral enfeksiyonlar genellikle kendi kendine geçer ve semptomatik tedavi ile yönetilir. Ancak bakteriyel enfeksiyonlar, özellikle streptokok bakterisi kaynaklıysa, antibiyotik tedavisi gerektirir. Bademcik iltihabı tedavisinde yaygın olarak kullanılan yöntemler şunlardır: - Antibiyotikler: Bakteriyel enfeksiyon durumunda, doktor genellikle bir antibiyotik reçete eder. Antibiyotikler, enfeksiyonu kontrol altına almak ve komplikasyonları önlemek için önemlidir. En yaygın kullanılan antibiyotikler penisilin veya amoksisilindir. Antibiyotik tedavisi, genellikle 7-10 gün sürer ve tedavinin tamamlanması önemlidir. - Ağrı Kesiciler ve Ateş Düşürücüler: Boğaz ağrısını hafifletmek ve ateşi düşürmek için asetaminofen veya ibuprofen gibi reçetesiz ağrı kesiciler kullanılabilir. Bu ilaçlar, semptomları hafifletmeye yardımcı olur, ancak enfeksiyonu tedavi etmez. - Bol Sıvı Tüketimi: Bol sıvı tüketimi, boğazın nemli kalmasına ve rahatsızlığın hafifletilmesine yardımcı olabilir. Ilık çorbalar, bitki çayları ve su, boğazı yatıştırabilir. - Tuzlu Su Gargarası: Tuzlu su ile yapılan gargara, boğazdaki mikropları temizlemeye ve iltihabı azaltmaya yardımcı olabilir. Bu basit ev çözümü, boğaz ağrısını hafifletmede oldukça etkilidir. Bademcik İltihabı İçin Doğal Çözümler Bademcik iltihabı tedavisinde doğal çözümler de oldukça etkilidir ve birçok insan tarafından tercih edilmektedir. Bu doğal yöntemler, semptomları hafifletmeye ve iyileşme sürecini hızlandırmaya yardımcı olabilir. İşte bademcik iltihabı için bazı etkili doğal çözümler: - Bal ve Limon: Bal, doğal bir antibakteriyel ajan olup boğazı yatıştırmaya yardımcı olabilir. Limon ise C vitamini açısından zengindir ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Bir bardak ılık suya bir çay kaşığı bal ve limon suyu ekleyerek içmek, boğaz ağrısını hafifletmede etkilidir. - Zencefil Çayı: Zencefil, anti-enflamatuar özelliklere sahip bir bitkidir ve tonsillite bağlı ağrıyı hafifletebilir. Zencefil çayı, bağışıklık sistemini destekler ve enfeksiyonla savaşmaya yardımcı olur. - Sarımsak: Sarımsak, güçlü antibakteriyel ve antiviral özelliklere sahiptir. Çiğ sarımsak yemek veya sarımsaklı çay içmek, tonsillit semptomlarını hafifletebilir. - Nane Çayı: Nane, mentol içerir ve boğazı rahatlatıcı bir etkiye sahiptir. Nane çayı, boğazdaki tahrişi ve ağrıyı hafifletmeye yardımcı olabilir. - Adaçayı Gargara: Adaçayı, anti-inflamatuar ve antiseptik özelliklere sahiptir. Adaçayı ile yapılan gargara, boğazdaki mikropları temizlemeye ve iltihabı azaltmaya yardımcı olabilir. Bademcik İltihabını Önleme Yolları Bademcik iltihabını önlemek için bazı basit ama etkili önlemler almak mümkündür. Bu önlemler, enfeksiyon riskini azaltmaya ve sağlıklı kalmaya yardımcı olabilir: - El Hijyenine Dikkat: Eller, enfeksiyonların yayılmasında en önemli araçlardan biridir. Ellerinizi sık sık sabunla yıkamak, mikropların yayılmasını önlemenin en etkili yollarından biridir. - Bağışıklık Sistemini Güçlendirmek: Dengeli bir diyet, yeterli uyku ve düzenli egzersiz, bağışıklık sisteminizi güçlendirmeye yardımcı olur. Güçlü bir bağışıklık sistemi, enfeksiyonlarla daha etkili bir şekilde mücadele eder. - Hasta Kişilerle Temastan Kaçınmak: Hasta kişilerle yakın temastan kaçınmak, enfeksiyon riskini azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle kalabalık ortamlarda dikkatli olmak önemlidir. - Aşırı Soğuk ve Kirli Havadan Korunmak: Aşırı soğuk hava, boğazı tahriş edebilir ve tonsillite zemin hazırlayabilir. Soğuk havalarda boğazınızı korumak için atkı kullanmak faydalı olabilir. - Sigara Dumanından Uzak Durmak: Sigara dumanı, boğazı tahriş eder ve enfeksiyon riskini artırır. Pasif içicilikten kaçınmak, tonsilliti önlemeye yardımcı olabilir. Bademcik Ameliyatı: Tonsillektomi Ne Zaman Gerekir? Bazı durumlarda, özellikle kronik bademcik iltihabı olan kişilerde, bademciklerin cerrahi olarak çıkarılması gerekebilir. Bu işlem "tonsillektomi" olarak bilinir ve genellikle sık tekrarlayan veya ciddi komplikasyonlara yol açan tonsillit durumlarında uygulanır. Ameliyat, bademciklerin tamamen çıkarılmasını içerir ve genellikle çocuklarda daha yaygındır. Tonsillektomi İhtiyacı Nasıl Belirlenir? Tonsillektomi kararı, genellikle aşağıdaki durumlarda verilir: - Yılda birkaç kez tekrarlayan bademcik iltihabı atakları - Tedaviye rağmen düzelmeyen kronik bademcik iltihabı - Bademciklerde ciddi boyutlarda büyüme ve nefes alma zorluğu - Peritonsiller abse gibi ciddi komplikasyonların gelişmesi Tonsillektomi, genellikle güvenli bir prosedürdür ve bademcik iltihabı semptomlarının kalıcı olarak ortadan kalkmasına yardımcı olabilir. Ancak, her cerrahi işlemde olduğu gibi bazı riskler taşır ve bu nedenle ameliyat kararı dikkatlice değerlendirilmelidir. Sonuç Bademcik iltihabı, özellikle çocuklar arasında yaygın bir sağlık sorunudur, ancak yetişkinlerde de önemli rahatsızlıklara yol açabilir. Hastalığın belirtilerini erken dönemde tanımak, uygun tedavi yöntemlerini uygulamak ve önleyici önlemler almak, tonsillit tedavisinde kritik öneme sahiptir. Bademcik iltihabı tedavisinde hem tıbbi hem de doğal yöntemlerin kullanımı, semptomların hafifletilmesine ve hastalığın kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir. Referanslar: - Bademcik İltihabı (Tonsillit): 10 Belirtisi, Nedenleri, Tanısı, Tedavisi - Brook, I. (2007). The role of bacteria in chronic adenoiditis and tonsillitis. Read the full article
0 notes
ankarakbb · 21 days ago
Text
Kulak Burun Boğaz (KBB) Hastalıkları Nedir?
Tumblr media
KBB hastalıkları, kulak, burun ve boğaz bölgelerini etkileyen hastalıkların yanı sıra baş ve boyun bölgesindeki rahatsızlıkları da kapsamaktadır. Bu hastalıklar, çocuklardan yetişkinlere kadar her yaş grubunda görülebilir ve tedavi edilmediği takdirde yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürebilir.
1. Kulak Hastalıkları
Kulak hastalıkları arasında şunlar öne çıkar:
Orta Kulak İltihabı: En sık çocuklarda görülse de her yaşta ortaya çıkabilir. Kulak ağrısı, akıntı ve işitme kaybına neden olabilir.
Dış Kulak İltihabı: Kulak kanalının enfeksiyonu sonucu gelişir ve şiddetli ağrıya yol açar.
İşitme Kaybı: Genetik, yaşa bağlı, travmatik ya da enfeksiyon kökenli olabilir.
Kulak Çınlaması (Tinnitus): Kulağınızda uğultu ya da zil sesi duymanıza yol açar.
Vertigo (Baş Dönmesi): İç kulak hastalıkları ile ilişkili olabilir ve kişinin günlük yaşamını olumsuz etkiler.
2. Burun Hastalıkları
Burun sağlığı, solunum kalitesini doğrudan etkiler. Yaygın burun hastalıkları şunlardır:
Sinüzit: Burun tıkanıklığı, yüz ağrısı ve baş ağrısıyla kendini gösterir. Kronikleşebilir.
Alerjik Rinit: Özellikle bahar aylarında polenler gibi alerjenlerle tetiklenir.
Nazal Polipler: Burun içinde oluşan yumuşak dokular olup nefes almayı zorlaştırabilir.
Septum Deviasyonu: Burun kemiği eğriliği olarak bilinir ve cerrahi müdahale gerektirebilir.
3. Boğaz Hastalıkları
Boğaz hastalıkları, yutkunma zorluğu, ses kısıklığı ve ağrı gibi belirtilerle kendini gösterir:
Bademcik ve Geniz Eti Sorunları: Çocuklarda sık görülen bu hastalıklar nefes almayı zorlaştırır.
Farenjit ve Larenjit: Boğaz ve ses tellerinin iltihaplanması sonucu oluşur.
Reflü: Mide asidinin boğaza kadar çıkmasıyla boğazda yanma ve tahriş oluşturur.
Baş Boyun Cerrahisi Nedir?
Baş ve boyun cerrahisi, KBB uzmanlarının baş boyun bölgesindeki hastalıkların tedavisinde uyguladığı cerrahi işlemleri kapsar. Bu alanda öne çıkan hastalıklar ve cerrahi müdahaleler şunlardır:
Tiroit ve Paratiroit Cerrahisi: Tiroit bezinde oluşan nodüller ya da kanser gibi sorunların cerrahi tedavisi yapılır.
Baş Boyun Kanserleri: Ağız, dil, gırtlak ve boyun bölgelerindeki kanserlerin tanı ve tedavisi bu alanda uzman hekimler tarafından yapılır.
Tükürük Bezi Hastalıkları: Tükürük bezlerinde oluşan kitleler ve taşlar cerrahi yöntemlerle tedavi edilir.
Travma Cerrahisi: Baş ve boyun bölgesinde oluşan yaralanmalar, estetik ve fonksiyonel operasyonlarla düzeltilir.
Doktor Seçerken Nelere Dikkat Edilmeli?
Sağlık, hayat kalitesini doğrudan etkileyen bir faktördür. KBB hastalıklarının tedavisinde doğru doktora başvurmak hayati önem taşır. İşte doktor seçerken dikkat edilmesi gerekenler:
Uzmanlık Alanı: KBB hastalıkları geniş bir alanı kapsadığı için, alanında deneyimli bir KBB uzmanı seçmek önemlidir.
Tecrübe ve Referanslar: Hastaların yorumları ve doktorun daha önceki başarıları göz önünde bulundurulmalıdır.
Teknolojik İmkanlar: Muayene ve tedavi sürecinde kullanılan cihazların modern ve güncel olması teşhis doğruluğunu artırır.
İletişim Yeteneği: Doktorun, hastanın sorunlarını dinleyip açıklayıcı bir şekilde bilgilendirmesi önemlidir.
Vertigo: Baş Dönmesi Neden Olur?
Vertigo, kişinin çevresinin ya da kendisinin döndüğünü hissetmesine yol açan bir semptomdur. İç kulak hastalıkları, migren, merkezi sinir sistemi bozuklukları ve bazı enfeksiyonlar vertigonun başlıca nedenleri arasında yer alır.
Vertigo, hayat kalitesini ciddi anlamda düşürebilir ve tedavi edilmediği takdirde günlük aktiviteleri zorlaştırabilir. Özellikle Ankara gibi büyük şehirlerde yaşayan kişiler, yoğun iş temposu nedeniyle vertigo belirtilerini ihmal edebilirler.
Vertigo Tedavisinde Nelere Dikkat Edilmeli?
Erken Teşhis: Baş dönmesi şikayetleri başladığında vakit kaybetmeden bir KBB uzmanına başvurmak önemlidir.
Dengeli Yaşam Tarzı: Düzenli uyku, stresten uzak durma ve sağlıklı beslenme vertigo ataklarını azaltabilir.
Egzersizler: Baş ve boyun hareketleri içeren egzersizler, iç kulak kaynaklı vertigo tedavisinde etkili olabilir.
Ankara’da KBB Sağlık Hizmetleri
Ankara, sağlık alanında gelişmiş hastaneleri ve deneyimli doktorlardan Doç Dr.Gülin Gökçen Kesici ile öne çıkmaktadır. Ankara KBB merkezleri, kulak, burun, boğaz ve baş boyun cerrahisi alanlarında hastalara modern ve etkili tedavi yöntemleri sunmaktadır. Ankara’da yaşayanlar:
Vertigo gibi sorunlarda bir KBB uzmanına başvurabilir,
İşitme kaybı için odyolojik testlerle işitme düzeylerini kontrol ettirebilir,
Sinüzit ve burun tıkanıklığı gibi sorunlarda endoskopik muayene yaptırabilir.
Kulak burun boğaz hastalıkları, yaşam kalitesini doğrudan etkileyen sorunlara yol açar. Ankara KBB uzmanları, bu alanda modern tekniklerle hastalıkların tanı ve tedavisini yaparak hastaların sağlığına kavuşmasını sağlar. Özellikle baş-boyun cerrahisi gibi karmaşık operasyonlar, deneyimli doktorlar tarafından yapılmalıdır.
Ankara’da yaşayan bireyler, sağlık sorunlarını ihmal etmeden uzman bir Ankara KBB doktoruna başvurmalı ve düzenli kontrollerini yaptırmalıdır. Sağlığınızı korumak için doktor seçimine dikkat ederek, teknolojik altyapıya sahip merkezleri tercih etmek hayati önem taşır. Vertigo gibi rahatsızlıklarda erken müdahale ve yaşam tarzı değişiklikleri, sorunun etkilerini azaltacaktır. Sağlıklı bir yaşam için KBB sağlığınızı ihmal etmeyin!
1 note · View note
cevap · 25 days ago
Text
Sağlıklı ve Doğal Yaşamın Anahtarları: Bitkisel Yağlar, Doğal Sabunlar ve Bitki Çayları
Doğal yaşamın sunduğu nimetler, sağlığımızı desteklemede ve günlük hayatımızı zenginleştirmede eşsiz bir yere sahiptir. Özellikle son yıllarda, doğaya dönüş trendiyle birlikte bitkisel yağlar, doğal sabunlar ve bitki çayları gibi ürünlere olan ilgi giderek artmıştır. Bu ürünlerin her biri, farklı ihtiyaçlara yönelik faydalar sağlarken doğal yapılarıyla hem çevreye hem de bireylerin sağlığına dost çözümler sunmaktadır.
Günümüzde insanların kimyasal içeriklerden uzaklaşarak doğal ürünlere yönelmesi, yalnızca bir trend değil, aynı zamanda bilinçli bir tercihi de temsil etmektedir. Bitkisel ürünlerin geniş yelpazesi, sağlıklı yaşamı destekleyen çözümler sunmakta ve bu alandaki talep her geçen gün artmaktadır. Şimdi, bu doğal mucizelere daha yakından bakalım.
Bitkisel Yağlar
Bitkisel yağlar, hem sağlık açısından hem de kozmetik dünyasında önemli bir yere sahiptir. Bu yağlar; cilt bakımı, saç sağlığı ve genel sağlık için kullanılmakta ve doğal çözümler sunmaktadır. Zeytinyağı, hindistancevizi yağı, argan yağı gibi çeşitli bitkisel yağlar, doğal içerikleri sayesinde birçok fayda sağlamaktadır.
Örneğin, zeytinyağı yemeklerde kullanılmasının yanı sıra cildi nemlendirmek ve saçları beslemek için de idealdir. Hindistancevizi yağı ise antibakteriyel özellikleriyle bilinir ve hem cilt hem de ağız bakımı için önerilmektedir. Argan yağı, içeriğindeki E vitamini sayesinde saç ve cilt üzerinde mucizevi etkiler göstermektedir.
Bu yağlar, kimyasal içerikli ürünlere doğal bir alternatif sunarken, çevre dostu bir yaklaşımı da destekler. Ayrıca, bitkisel yağlar sayesinde cildinize kimyasal ürünler yerine doğal ürünlerle bakım yapma şansı elde edersiniz. Daha fazla bilgi için bitkisel yağlar hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.
Doğal Sabunlar
Doğal sabunlar, cilt sağlığını desteklemenin yanı sıra çevre dostu bir bakım ürünüdür. Geleneksel yöntemlerle üretilen bu sabunlar, sentetik kimyasallardan arındırılmış içerikleri sayesinde cildin doğal yapısını korur. Özellikle hassas ciltler için önerilen doğal sabunlar, alerjik reaksiyon riskini en aza indirir.
Zeytinyağlı sabunlar, cildi yumuşatırken doğal bir nem bariyeri oluşturur. Lavanta yağı içeren sabunlar, rahatlatıcı etkisiyle bilinir ve aromaterapi etkisi sağlar. Kükürt sabunu ise akne ve sivilce problemlerine karşı etkili bir çözümdür. Doğal sabunların bir diğer avantajı da üretim sürecinin çevreye zarar vermemesi ve biyolojik olarak doğada çözünebilir olmalarıdır.
Doğal sabunların düzenli kullanımı, cilt sağlığınızı destekler ve kimyasal içerikli temizleyicilerin zararlarından sizi korur. Daha fazla bilgi almak isterseniz, doğal sabunlar kategorisindeki ürünlere göz atabilirsiniz.
Bitki Çayları
Bitki çayları, hem sağlık açısından hem de günlük keyif anlarınızda tüketebileceğiniz eşsiz bir içecek seçeneğidir. Farklı bitki türlerinden elde edilen çaylar, her birinin kendine has faydalarıyla dikkat çeker. Adaçayı, papatya çayı, yeşil çay gibi bitki çayları, vücudunuzu arındırırken rahatlatıcı etkiler sunar.
Yeşil çay, güçlü antioksidan içeriği sayesinde bağışıklık sistemini destekler ve metabolizmayı hızlandırır. Papatya çayı, stresi azaltıcı etkileriyle bilinir ve uyku problemlerine karşı doğal bir çözümdür. Adaçayı ise antiseptik özellikleriyle boğaz ağrıları ve soğuk algınlığına iyi gelir.
Bitki çaylarının düzenli tüketimi, hem fiziksel hem de ruhsal sağlığınızı destekler. Ayrıca, bu çayların doğal içerikleri, vücudu toksinlerden arındırarak enerji seviyesini artırır. Sağlıklı ve doğal bir yaşam için bitki çayları hakkında daha fazla bilgiye ulaşabilirsiniz.
0 notes
pazaryerigundem · 3 months ago
Text
Soğuk havalarda gribal enfeksiyona dikkat
https://pazaryerigundem.com/haber/189233/soguk-havalarda-gribal-enfeksiyona-dikkat/
Soğuk havalarda gribal enfeksiyona dikkat
Tumblr media
Son günlerde Türkiye genelinde hava sıcaklıklarının düşmesiyle birlikte hastanelere başvuru sayısı arttı. Uzmanlar gribal enfeksiyonlara karşı uyardı.
Arda ŞARU / HERKES DUYSUN
BURSA (İGFA)- Ekim ayının başı itibariyle Türkiye’de hava sıcaklıkları düşüşe geçti. Son günlerde ise yurt genelinde hava sıcaklıklarında ciddi bir düşüş yaşandı. Bazı meteoroloji bölge müdürlükleri ve valilikler soğuk havalara karşı uyarılarda bulunurken, don riskine karşı önlem alma çağrısında da bulundu.
Öte yandan uzman hekimler de hava sıcaklıklarının düşmesiyle birlikte hastanelere başvuru sayılarında ciddi bir yükselme olduğunu kaydederek gribal enfeksiyona karşı vatandaşları uyardı.
Tumblr media
Kış aylarında hastanelerin en fazla şikayet aldıkları konuların başında gribal enfeksiyonların geldiğini belirten uzmanlar; eklem ve kas ağrıları, boğaz ağrısı, kuru öksürük, burun akıntısı, balgam, göğüs ağrısı, yüksek ateş ve ishal gibi semptomların gribal enfeksiyonların olası belirtileri olduğunu hatırlattı.
Bu belirtilerin en az ikisinin görüldüğü vatandaşların önce aile sağlığı merkezlerine başvurmalarını tavsiye eden uzmanlar, aile hekiminin yönlendirmesi halinde hastanelere başvurulması gerektiğini belirtti.
Kış aylarında gribal enfeksiyonlara yakalanmamak için C vitamini tüketiminin makul düzeyde artırılması gerektiğini ifade eden uzmanlar vatandaşlara biber, limon, portakal ve mandalina gibi ürünleri daha fazla tüketmeleri tavsiyesinde bulundu.
Öte yandan su ve sıvı tüketiminin de ihmal edilmemesi gerektiğini kaydeden uzmanlar günde en az iki litre su içilmesi gerektiğini hatırlatırken bunun yanında ıhlamur, papatya, yeşilçay, adaçayı ve kuşburnu gibi bitki çaylarının da tüketilmesini önerdi.
Uzmanlar ayrıca ortam sıcaklığı ile vücut sıcaklığı arasındaki dengenin de önemli olduğuna dikkat çekerek, dışarıdaki hava ile içerideki hava arasında 8 ila 10 dereceden fazla fark olmaması gerektiğini ifade etti. Oda sıcaklığını çok fazla artırmak yerine daha kalın kıyafetler tercih edilmesini öneren uzmanlar, dışarıya çıkarken de güneşe ve açık havaya aldanmamaları gerektiği konusunda vatandaşları uyardı.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
birpaylass · 1 year ago
Text
Alkolün Zararları Nelerdir
BirPaylaş Paylaşım Platformu https://birpaylas.com/alkolun-zararlari-nelerdir.html
Alkolün Zararları Nelerdir
Tumblr media
Alkolün Zararları Nelerdir Alkolün aşırı ve düzenli tüketiminin bir dizi sağlık sorununa neden olabileceğini unutmamak önemlidir. İşte alkolün zararlarından bazıları:
Reklam
Alkolün Zararları Nelerdir
Sosyal İlişkiler Nedir Nasıl Geliştirilir?
Yılbaşı Hediyesi ve Seçenekleri
Kampa Giderken Yanınıza Almanız Gerekenler Nelerdir?
Bağımlılık: Alkol, bağımlılığa neden olabilen bir madde olarak bilinir. Uzun süreli ve aşırı kullanım, alkol bağımlılığına yol açabilir.
Karaciğer Hasarı: Alkol, karaciğer üzerinde ciddi zararlar yapabilir. Alkolün parçalanması sırasında oluşan maddeler, karaciğerde iltihaplanma ve yağ birikimi gibi sorunlara yol açabilir. Bu durum, alkolik karaciğer hastalığına ve karaciğer sirozu gibi ciddi durumlara neden olabilir. #Sağlık
Kalp Problemleri: Aşırı alkol tüketimi, yüksek tansiyon, kalp ritmi bozuklukları ve kalp kası zayıflığı gibi kalp problemlerine neden olabilir.
Sindirim Sistemi Sorunları: Alkol, mide ve bağırsak mukozasına zarar verebilir, ülserlere neden olabilir ve sindirim sistemi üzerinde olumsuz etkiler yapabilir.
Beyin Hasarı: Alkol, sinir sistemi üzerinde etkiler yapabilir ve zamanla beyin hücrelerine zarar verebilir. Uzun vadeli alkol kullanımı, hafıza kaybı, bilişsel bozukluklar ve koordinasyon problemleri gibi sorunlara yol açabilir.
Mental Sağlık Sorunları: Alkol, depresyon, anksiyete ve diğer mental sağlık sorunlarını tetikleyebilir veya kötüleştirebilir.
Kanser Riski: Aşırı alkol tüketimi, ağız, boğaz, yemek borusu, karaciğer ve meme kanseri gibi çeşitli kanser türlerinin gelişme riskini artırabilir. #Sağlık
Sosyal ve Ekonomik Sorunlar: Alkol kullanımı, iş kaybı, aile sorunları, maddi sıkıntılar ve hukuki problemler gibi sosyal ve ekonomik sorunlara yol açabilir.
Alkolün Zararları Nelerdir Bu nedenlerle, sağlık için önerilen alkol tüketim sınırlarını aşmaktan kaçınılmalıdır. Herkesin toleransı farklıdır, ancak genel olarak, erkekler için günde bir standart içki, kadınlar içinse yarı yarıya düşürülmüş bir miktar önerilmektedir. Sağlık sorunları veya bireysel durumlar göz önüne alınarak, alkol tüketimi konusunda profesyonel bir sağlık uzmanına danışmak önemlidir.
Alkol Bağımlılığından Kurtulmak
Alkol bağımlılığından Kurtulmak, ciddi bir sağlık sorunudur ve genellikle profesyonel yardım gerektirir. Ancak, alkol bağımlılığından kurtulmak için atılabilecek adımlar şunlar olabilir:
Profesyonel Yardım Alın: Bir sağlık uzmanına, terapiste veya bağımlılık uzmanına başvurun. Bu kişiler, bağımlılıkla başa çıkma konusunda rehberlik edebilir, tedavi seçenekleri hakkında bilgi verebilir ve destek sunabilir.
Tedavi Seçeneklerini Değerlendirin: Alkol bağımlılığı tedavisinde birkaç farklı yaklaşım bulunmaktadır. Bu tedavi seçenekleri arasında ilaç tedavisi, bireysel terapi, grup terapisi, destek grupları ve rehabilitasyon merkezlerinin programları bulunabilir. Sağlık uzmanınızla birlikte en uygun tedavi planını belirlemek önemlidir.
Destek Gruplarına Katılın: Alkol bağımlılığından kurtulmaya çalışan insanlarla tanışmak ve deneyimlerinizi paylaşmak, bir destek grubuna katılmak için harika bir yoldur. Alkolikler Anonim (AA) gibi destek grupları, bu tür bir destek sağlayabilir.
Fiziksel Sağlığınıza Dikkat Edin: Alkol bağımlılığı genellikle fiziksel sağlığı olumsuz etkiler. Sağlıklı bir diyet, düzenli egzersiz ve yeterli uyku, vücudun iyileşme sürecine yardımcı olabilir.
Stresle Başa Çıkma Yollarını Öğrenin: Alkol sıklıkla stresle başa çıkmak için kullanılır. Alternatif stres yönetimi teknikleri öğrenmek, bu ihtiyacı karşılamak için daha sağlıklı yollar bulmanıza yardımcı olabilir.
Destek Sistemini Güçlendirin: Aile, arkadaşlar ve sevdiklerinizden destek almak, kurtulma sürecinde önemlidir. Onlarla açık iletişim kurun ve duygusal destek isteyin.
Geri Dönüşlere Hazırlıklı Olun: Bağımlılıktan kurtulma sürecinde geri dönüşler yaşanabilir. Bu durumda, profesyonel yardım ve destek almak önemlidir. Kendinizi suçlamadan, bu süreçteki zorlukları anlayarak devam edin.
Her bireyin durumu farklıdır, bu nedenle profesyonel yardım almak, bireysel bir tedavi planı oluşturmak için önemlidir. Unutulmaması gereken bir diğer önemli nokta da, bu sürecin zaman alabileceği ve istikrarlı bir çaba gerektireceğidir.
0 notes
elazigsurmanset · 1 year ago
Text
Kombo Virüs Alarmı !!!
Tumblr media
Kombo Virüs Var, Dikkat ! Kış aylarıyla kapalı ortamlarda bulunma süresinin artması, solunum yolu vakalarında artışı da beraberinde getiriyor. Altınbaş Üniversitesi uzmanları birden fazla virüsün aynı anda yayılımı ile ortaya çıkan kombo virüse karşı uyarılarda bulundu. Yeni yıla girerken ülke genelinde hem yetişkin hem de çocukları sarsan Kovid-19, influenza ve diğer mevsimsel virüslerde ciddi bir artış var. Üstelik sadece bir virüs öne çıkmıyor, birden fazla virüsün aynı anda yayılımı ile ortaya çıkan kombo virüs de sağlığı tehdit ediyor. Sağlıkta sinyal veren tüm bu gelişmeleri Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şevket Özkaya ve Altınbaş Üniversitesi Sağlık Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğr. Üyesi İpek ADA ALVER değerlendirdi. Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özkaya, acil ve polikliniklerde grip semptomlarının 2-3 kat arttığını, ciddi yoğunluk oluştuğunu söyleyerek, “Çok fazla ateş, öksürük ve boğaz ağrısı şikayetleriyle başvurular var. Akıllar karışık. Önceden mevsimsel dönemlerde artış olurdu. Yani hava soğuduğunda influenza hâkim olurdu” dedi. Kombo Virüs Var, Dikkat ! Kış aylarıyla kapalı ortamlarda bulunma süresinin artması, solunum yolu vakalarında artışı da beraberinde getiriyor.
Herkeste Kovid Virüsü Var
Kovidin bağışıklık sisteminin yanıtını değiştirdiğini anlatan Prof. Dr. Özkaya, “Herkeste kovid virüsü var. Yani sizi pandemiden önce rahatsız etmeyecek düzeydeki influenza, domuz gribi virüsü de artık çok kolay hastalık yapar hale geliyor. Kovid öncesi sizi hasta etmeyecek düzeydeki virüsler bile hastalık yapmaya başladı” şeklinde konuştu. Vakaların bu kadar yaygın olmasının sebebini insanlarda artık tek bir virüsün olmamasına bağlayan Prof. Dr. Özkaya, “İnsanları birkaç virüs birden etkiliyor. O yüzden çoğu zaman hangi virüsün hasta ettiğini bulamıyoruz. Testlerde biri çıkıyor, biri çıkmıyor. Çünkü normal influenza virüsü iki üç gün ateş, öksürük yapıp iki üç gün sonra düzeliyordu ama şimdiki tabloda birkaç virüs birden etkili olduğu için daha uzun ve etkili oluyor. Ateş, öksürük vuruyor. Bir gün iyisiniz, bir gün kötüsünüz yani grip kronik hale geldi. Çünkü bir virüs değil, birkaç virüs birden toplumda etkili. Çocuklar ve gençler daha şanslı. Orta yaş grubu zatürreyle geliyor. 65 yaş üstü ve kronik hastalığı olanlar hastalığı daha ağır geçiriyor ve zatürreleri artıyor. İnanılmaz bir zatürre hastalığıyla karşı karşıyayız. Bu sadece influenzaya bağlı değil. Birkaç virüs ile birlikte oluşuyor” değerlendirmelerini yaptı.
Covid-19 Alt Varyantları Artan Sayılarda Karşımıza Çıkıyor
Korunma yöntemlerinin koronavirüs ile benzer olduğunu da dile getiren Prof. Dr. Özkaya, “Aşı zamanı geçtiği için artık bireysel tedbirler ön plana çıkıyor. Maskeye geri dönmemiz gerekiyor” diye konuştu. Altınbaş Üniversitesi Sağlık Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğr. Üyesi İpek Ada Alper de kombo virüs olarak tanımlanabilecek birden fazla virüsün aynı anda yayılımı ile ortaya çıkan ve insan sağlığını tehdit edici boyutlara varan vakaları anlattı ve “Bu tip vakalarda kan ve sürüntü örneklerinden alınan sonuçların yorumlanmasıyla Covid-19 varyantının alt varyantı olan Omicron’un JN.1 varyantı, RSV (Solunum Sinsityal Virüsü), Influenza tip A H1N1 yeni varyantı ve özellikle çocukları etkileyen pnömoni aynı anda giderek artan sayılarda bir tablo ile karşımıza çıkmaktadır” diye konuştu. Mikrobiyolog Alper, hasta bireylerin önlem almamaları neticesinde kombo virüs salgınının yayılımının meydana geldiğini belirterek, “Bireyler halsizlik, yorgunluk, vücut kırgınlığı, eklem ağrıları, burun tıkanıklığı ya da burun akıntısı, hapşırma, baş ağrısı, yüksek ateş, öksürük, solunum güçlüğü gibi birden fazla belirti yaşamaya başladıklarında maske takma ve izolasyon gibi önlemleri almalı. Vakit kaybetmeksizin altında yatan mikroorganizmanın belirlenmesi ve buna uygun bir tedavi planı oluşturulması için hastaneye giderek ilgili testlerin yaptırılması gerekmektedir” diye konuştu.
Topluma Karışıyorlar
Bu süreçte belirti yaşayan hastaların evde istirahat etmesini öneren Alver, “Hasta çocuk ise kreşe ya da okula gönderilmemeli. Salgının hasta bireylerin önlem almaması ve evde izolasyonda kalmak yerine topluma karışmaları neticesinde yayıldığı aşikâr” dedi. Mikrobiyolog Ada Alver, salgın hastalıklarla mücadelede bağışıklık sisteminin önemine de vurgu yaparak, “Birden fazla virüsün yayılım gösterdiği bu süreçte, izolasyon önlemlerinin yanında, bağışıklık sistemini de güçlü tutmamız gerekir. Bunun için yeterli uyku, stres faktörlerinin az olması, beslenme düzeninde probiyotik ve prebiyotik içerikli gıdalar ve bağışıklık sistemini güçlendirici yiyecek ve içecekler tüketmemiz, açık havada bulunmaya özen göstermemiz, mineral ve vitamin takviyeleri almamız gerekir. Diğer yandan bu kombo virüs salgınına baktığımızda genellikle üst ve alt solunum yollarında tutulum gösterdiği için açık havada yürüyüş ve nefes egzersizleri de önemli” açıklamalarında bulundu. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)   Read the full article
0 notes
ruhsalseyler · 1 year ago
Text
Meditasyon
0 notes
saglikvehastalik · 1 year ago
Text
Bitkisel Çaylar ve Faydaları (Hastalıklardan Kurtulun)
Tumblr media
Bitkisel çaylar, sağlık, güzellik ve zindelik için doğanın sunduğu mucizevi içeceklerdir. Çeşitli bitkilerin yaprak, çiçek, kök, meyve veya tohum gibi kısımlarının sıcak suda demlenmesiyle elde edilen bitkisel çaylar, hem lezzetli hem de şifalıdır. Bitkisel çaylar, binlerce yıldır farklı kültürlerde tedavi edici, koruyucu ve destekleyici olarak kullanılmaktadır. Bitkisel çayların faydaları saymakla bitmez. Bu yazımızda, en popüler bitkisel çayların neler olduğunu, nasıl hazırlandığını ve hangi rahatsızlıklara iyi geldiğini öğreneceksiniz.
Bitkisel Çayların Genel Faydaları
Bitkisel çaylar, vücudun ihtiyacı olan vitamin, mineral, antioksidan ve fitokimyasalları sağlayarak sağlığımızı korur ve iyileştirir. Bitkisel çayların genel faydaları şunlardır: - Bağışıklık sistemini güçlendirir ve enfeksiyonlara karşı korur. - Sindirim sisteminin düzenli çalışmasına yardımcı olur ve kabızlık, gaz, şişkinlik gibi sorunları giderir. - Kan şekerini ve kolesterolü dengeler ve diyabet, kalp hastalığı ve obezite riskini azaltır. - Kan basıncını düşürür ve damar sağlığını korur. - Stresi azaltır ve ruh halini iyileştirir. - Uykusuzluk, kaygı ve depresyon gibi psikolojik sorunlara iyi gelir. - Ağrıyı hafifletir ve iltihabı azaltır. - Cilt sağlığını destekler ve cilt problemlerini önler. - Zayıflamaya yardımcı olur ve metabolizmayı hızlandırır. - Detoks etkisi yapar ve vücuttaki toksinleri atar.
En Popüler Bitkisel Çaylar ve Faydaları
Piyasada çok sayıda bitkisel çay bulunmaktadır. Her bitki çayının kendine özgü bir tadı, kokusu ve etkisi vardır. Bazı bitki çayları tek başına veya karıştırarak tüketilebilir. Bitki çaylarının demleme süresi ve miktarına dikkat etmek gerekir. Aşırı tüketim bazen yan etkilere neden olabilir. İşte en popüler bitkisel çaylar ve faydaları: Papatya Çayı Papatya çayı, papatya bitkisinin kurutulmuş çiçeklerinin demlenmesiyle elde edilen sarı renkli bir çaydır. Papatya çayının faydaları şunlardır: - Yatıştırıcı etkisi vardır ve uykuya dalma süresini kısaltır. - Sindirim sistemi için faydalıdır ve mide ağrısı, hazımsızlık, ishal gibi sorunları giderir. - Adet ağrısı, kas spazmı ve baş ağrısı gibi ağrılı durumlarda rahatlama sağlar. - Bağışıklık sistemini güçlendirir ve soğuk algınlığına karşı korur. - Cilt sağlığı için iyidir ve cilt iltihabı, egzama, sivilce gibi problemleri önler. - Saç sağlığı için de faydalıdır ve saç dökülmesini azaltır, saç rengini korur ve saçı parlaklaştırır. Papatya çayı yapmak için bir bardak kaynar suya bir tatlı kaşığı kurutulmuş papatya çiçeği ekleyin ve 5 dakika demleyin. Süzdükten sonra bal veya limon ile tatlandırarak içebilirsiniz. Günde 2-3 bardak papatya çayı içebilirsiniz. Nane Çayı Nane çayı, nane bitkisinin kurutulmuş yapraklarının demlenmesiyle elde edilen ferahlatıcı bir çaydır. Nane çayının faydaları şunlardır: - Sindirim sistemi için faydalıdır ve mide bulantısı, kusma, gaz, şişkinlik gibi sorunları giderir. - Hafızayı güçlendirir ve konsantrasyonu arttırır. - Baş ağrısı, migren ve diş ağrısı gibi ağrılı durumlarda rahatlama sağlar. - Soğuk algınlığına karşı etkilidir ve boğaz ağrısı, öksürük, burun akıntısı gibi belirtileri hafifletir. - Ağız sağlığı için iyidir ve ağız kokusunu giderir, diş eti iltihabını önler. - Zayıflamaya yardımcı olur ve iştahı azaltır, metabolizmayı hızlandırır. Nane çayı yapmak için bir bardak kaynar suya bir tatlı kaşığı kurutulmuş nane yaprağı ekleyin ve 10 dakika demleyin. Süzdükten sonra bal veya limon ile tatlandırarak içebilirsiniz. Günde 2-3 bardak nane çayı içebilirsiniz.
Tumblr media
Bitkisel Çaylar Zencefil Çayı Zencefil çayı, zencefil bitkisinin kurutulmuş veya taze kökünün rendelenmesi veya dilimlenmesiyle elde edilen acı-tatlı bir çaydır. Zencefil çayının faydaları şunlardır: - Sindirim sistemi için faydalıdır ve mide bulantısı, hazımsızlık, ishal gibi sorunları giderir. - Bağışıklık sistemini güçlendirir ve enfeksiyonlara karşı korur. - Antioksidan özelliği vardır ve kanser riskini azaltabilir. - Kan şekerini ve kolesterolü dengeler ve diyabet, kalp hastalığı ve obezite riskini azaltır. - Kan basıncını düşürür ve damar sağlığını korur. - Ağrıyı hafifletir ve iltihabı azaltır. - Adet ağrısı, kas spazmı ve baş ağrısı gibi ağrılı durumlarda rahatlama sağlar. Zencefil çayı yapmak için bir bardak kaynar suya bir tatlı kaşığı kurutulmuş zencefil veya bir parmak kadar taze zencefil ekleyin ve 10 dakika demleyin. Süzdükten sonra bal veya limon ile tatlandırarak içebilirsiniz. Günde 2-3 bardak zencefil çayı içebilirsiniz. - Kuşburnu çayı: Kuşburnu meyvesinin kurutulmuş halinin demlenmesiyle elde edilen bu çay, C vitamini bakımından zengindir ve bağışıklık sistemini güçlendirir, soğuk algınlığına karşı korur, cilt sağlığını destekler ve idrar söktürücü etkisi vardır. Kuşburnu çayı yapmak için bir bardak kaynar suya bir tatlı kaşığı kurutulmuş kuşburnu ekleyin ve 10 dakika demleyin. Süzdükten sonra bal veya limon ile tatlandırarak içebilirsiniz. Günde 2-3 bardak kuşburnu çayı içebilirsiniz. - Ekinezya çayı: Ekinezya bitkisinin kurutulmuş kök, yaprak veya çiçeklerinin demlenmesiyle elde edilen bu çay, antioksidan ve antienflamatuar özellikleriyle bilinir ve enfeksiyonlara karşı korur, yaraların iyileşmesini hızlandırır, alerji ve iltihaplanmayı azaltır. Ekinezya çayı yapmak için bir bardak kaynar suya bir tatlı kaşığı kurutulmuş ekinezya ekleyin ve 15 dakika demleyin. Süzdükten sonra bal veya limon ile tatlandırarak içebilirsiniz. Günde 2-3 bardak ekinezya çayı içebilirsiniz. - Ihlamur çayı: Ihlamur ağacının kurutulmuş yaprak ve çiçeklerinin demlenmesiyle elde edilen bu çay, yatıştırıcı ve rahatlatıcı etkisi vardır ve uykusuzluk, stres, kaygı ve depresyon gibi psikolojik sorunlara iyi gelir. Ayrıca boğaz ağrısı, öksürük, burun akıntısı gibi soğuk algınlığı belirtilerini hafifletir, ateşi düşürür ve terletir. Ihlamur çayı yapmak için bir bardak kaynar suya bir tatlı kaşığı kurutulmuş ıhlamur ekleyin ve 5 dakika demleyin. Süzdükten sonra bal veya limon ile tatlandırarak içebilirsiniz. Günde 2-3 bardak ıhlamur çayı içebilirsiniz
Uykusuzluğa iyi Gelen Bitki Çayları Hangileridir?
Uykusuzluğa iyi gelen bitki çayları arasında papatya, nane, zencefil, lavanta, melisa, şerbetçi otu, çarkıfelek, limon otu, manolya kabuğu, rezene ve anason sayılabilir. Bu bitki çayları, sakinleştirici, gevşetici ve rahatlatıcı etkileriyle uykuya geçişi kolaylaştırabilir ve stresi azaltabilir. Uykusuzluk için bitki çayı içmek istiyorsanız, uyumadan önce bir bardak sıcak suya bir tatlı kaşığı kurutulmuş bitki ekleyip 5-15 dakika arasında demleyebilirsiniz. Süzdükten sonra bal veya limon ile tatlandırarak içebilirsiniz. Günde 2-3 bardak bitki çayı içmeniz yeterli olacaktır. Bitki çayı bebeklere verilebilir mi sorusunun yanıtı da yine bitkinin türüne ve miktarına bağlıdır. Bazı bitki çayları bebekler için faydalı olabilirken, bazıları zararlı olabilir veya alerjiye neden olabilir. Bebeklere verilebilecek bitki çayları arasında rezene, anason, kimyon ve ıhlamur sayılabilir. Bebeklere verilmemesi gereken bitki çayları arasında adaçayı, kekik, nane, zencefil ve lavanta sayılabilir. Bebeklere bitki çayı vermeden önce doktorunuza danışmanız tavsiye edilir. Bitki çayının yan etkileri, bitkinin türüne ve özelliğine göre değişir. Ancak genel olarak bitki çaylarının aşırı tüketimi bazen yan etkilere neden olabilir. Bitki çaylarının yan etkileri arasında alerji, mide rahatsızlığı, baş dönmesi, uykusuzluk, kalp ritim bozukluğu, kanama riski ve ilaç etkileşimi sayılabilir. Bu nedenle bitki çaylarını doktorunuza danışarak ve önerilen dozda kullanmanız gerekir. Bitki çayını nasıl saklamalısınız sorusunun yanıtı ise oldukça basittir. Bitki çaylarını kuru ve serin bir yerde, hava almayan kaplarda saklamalısınız. Bitki çaylarının ışık, nem ve oksijenden uzak tutulması gerekir. Aksi takdirde bitkilerin aroması ve özelliği kaybolabilir. Bitki çaylarının raf ömrü genellikle 1-2 yıl arasındadır. Ancak bitki çaylarını taze olarak tüketmeniz daha faydalı olacaktır. Read the full article
0 notes
tibbivearomatikbitkiler · 2 years ago
Text
Yumurta Kabuğu Yapısı ve İçinde Sakladığı Sırlar
Yumurta Kabuğu Yapısı ve İçinde Sakladığı Sırlar
Tumblr media
#TıbbiBitkiler, #TıbbiVeAromatikBitkiler, #YumurtaKabuğu, #YumurtaKabuğuBitkilerIçin, #YumurtaKabuğuEkolojikKullanım, #YumurtaKabuğuFaydaları, #YumurtaKabuğuGeriDönüşümü, #YumurtaKabuğuGübre, #YumurtaKabuğuKalsiyum, #YumurtaKabuğuKullanımı, #YumurtaKabuğuSağlık, #YumurtaKabuğuTozu, #YumurtaKabuğuYenilebilirMi, #YumurtaKabuğununFaydalarıVe6ParlakKullanımYeri https://is.gd/jGcRIb https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/yumurta-kabugu-yapisi-ve-icinde-sakladigi-sirlar/
Yumurta kabuğu yapısı ve içerisindeki proteinin muhteşem etkilerini hepimiz biliyoruz. Protein içeriğinin harika etkiler yarattığı yumurtanın kabuğunu atarken artık 2 kere düşünmenizde fayda var. Yumurtanın yükselişi başlasın!
Unutmayın yumurta kabuğunun faydaları kadar yumurta kabuğu zarının da bir çok yararı var. Mesela, yaşadığınız basit yanıklar ve kesikler için yumurta zarı kullanarak faydasından yararlanabilirsiniz.
Yumurta kabuğunun içerisinde;
Kalsiyum Karbonat: Yumurta kabuğunun yaklaşık %95’i kalsiyum karbonattan oluşur. Kalsiyum karbonat, kalsiyum ve karbonat iyonlarının birleşimiyle oluşan bir bileşiktir. Bu bileşen, yumurta kabuğunun sert ve dayanıklı olmasını sağlar.
Magnezyum: Yumurta kabuğunda bulunan diğer önemli mineral magnezyumdur. Magnezyum, kemik sağlığı, sinir fonksiyonları ve enerji üretimi gibi birçok biyolojik süreçte rol oynar.
Protein: Yumurta kabuğu, küçük miktarlarda protein içerir. Protein, yapısal olarak yumurta kabuğunun güçlü ve sağlam olmasını sağlar.
Mineraller: Yumurta kabuğunda çeşitli mineraller bulunur, bunlar arasında fosfor, potasyum, sodyum ve demir bulunur. Bu mineraller, vücut fonksiyonları için önemli olan elektrolit dengesine katkıda bulunur.
İlginizi çekebilir: Bitkiye dönüşen ambalajlar, yumurta kartonları
1- Bahçenizde ki bitkileri Haşerelerden Koruyun! Haşere geçirmez bahçeniz olsun.
Artık baharın gelmesinden korkmayın.Yumurta kabuğu ve yumurta zarı, sümüklü böcek, salyangoz ve diğer böcekleri bahçenizde ki bitkilerden uzak tutar. Çiçeklerinizin solmasını önler. Yapmanız gereken yumurta kabuğunu ve kabuk kırıntılarını çiçeklerinizin üzerine ve bahçe kenarlarınıza serpiştirmek. Salyangozlar ve türevi sürüngen canlılar güvenli olmayan bir güzergah kendilerine seçmezler. Yumurta kabukları onlar için bir nevi dikenli tel etkisi yapacak ve bahçenize girmeyeceklerdir. Ayrıca bir çok haşere ve hayvan yumurta kokusundan nefret eder. Burunları bizden hassas olduğu için onları rahatsız edecek olan koku nedeniyle bahçenizden uzak duracaklardır.
Not: Yumurta kabuğu gübresi pH değerini artırabilir, dolayısıyla asidik zemin seven bitkilerde kullanmak yerine nötr veya hafif asidik zemin seven bitkilerde kullanmak daha uygundur.
Yumurta kabuğu gübresi bitkiler için doğal bir kalsiyum kaynağı sağlar ve aynı zamanda toprağı zenginleştirir. Ancak, tek başına kullanıldığında bitkilerin tüm besin ihtiyaçlarını karşılamaz. Bu nedenle, diğer organik gübreler ve besin takviyeleriyle birlikte kullanmak daha etkili olacaktır.
2-Eklem Ağrılarını azaltın ve Boğazınızı yatıştırın.
Haftasonlarını dinlenmek için kullanmaktan gezmeye zaman ayıramıyoruz bir çoğumuz. Hafta içi iş yoğunluğumuz ya da yorgunluğumuz nedeniyle eklem ağrılarımız oluyor. Hele ki konuşmaya dayalı bir işiniz varsa faranjit ya da diğer boğaz rahatsızlıklarından siz de müzdaripsinizdir. Yumurta kabuklarının bir faydası da eklemlere iyi gelmesi. Peki nasıl? Bir cam kavanoza yumurta kabuklarını koyun, sonra elma sirkesi ekleyin üzerine ve kavanozun kapağını kapatıp yumurta kabukları eriyene kadar yaklaşık 2 gün kadar bekletin. Yumurta kabukları, kolajen, kondroitin, glukozamin ve hyaluronik asit gibi, sağlıklı eklemleri teşvik eden besinleri içerir. Bu karışımı ağrıyan eklem bölgelerinize ya da boğaz bölgenizde ovalayarak kullandığınızda ağrılarınıza iyi gelir ve hızlı etki eder.(Karışımı kilerinizde aylarca saklayabilirsiniz.)
3- Kuru tırnaklara ve kenarındaki tırnak derisine iyi gelir.
Tırnaklarınızın çevresindeki deri kuru ve soyulmuş mu? Çare: Bir kaç adet yumurta zarı ve kabuğunu kırarak karıştırın.Kabukların kurumaya başladığını hissetmeye başlayana kadar tırnaklarınıza sürün (zarlı kısmın sorunlu bölgeye geldiğinden emin olun) ve bantlayın. Yumurta zarı hiyaluronan gibi faydalı besinleri içerir, böylece kurumuş, soyulmuş tırnak etleri ertesi gün sağlıklı ve yumuşak olacaktır.
4. Saniyeler içinde bebek gibi yumuşak bir cilde sahip olun.
Bu ucuz maske ile cildinizi tazeleyin. Bir ya da iki yumurta kabuğunu ezerek, bir yumurta beyazıyla karıştırın, ince bir katman oluşturarak tüm yüzünüze uygulayın. Daha sonra ılık su ile yıkayarak, cildinizi kurulayın. Aşındırıcı kabukları hafifçe cildinize uyguladığınızda ölü deriyi ciltten atar ve doğal bir parlaklık sağlar. Ayrıca, yumurta kabuğu ‘kalsiyum’ içeriğiyle hücre yenilenmesini teşvik  eder. Sonuç: Tek bir kullanımdan sonra yumuşak, parlak bir cilt!
5- Evinizdeki Tesisat hakkında size ipuçları verir.
Yumurta kabuklarının küçük parçalar halinde lavabonuzdan içeriye bırakın ve tazyikli su uygulayın. Tesisatınızın tıkalı olup olmadığını kabukların çıkaracağı tıkırtı seslerinden anlayabilirsiniz.
6- Kuşlar için Besin Takviyesi sağlayabilirsiniz.
Bu sene kuşlar için iyi besleyici bir kaynak yaratabilirsiniz. Nasıl? Yumurta kabuğunun faydaları arasında bu da var. Beş yumurta kabuğunu (kuru ama kahverengi olmayanları) yaklaşık 20 dakika kadar 120 derecelik fırında pişirin. Daha sonra küçük parçalar halinde onları parçalayın ve onları serpin, soğumasını bekleyin. Kalsiyum açısından zengin kabukları dişi kuşlar (yaklaşık% 95 kalsiyum vardır) güçlü yumurtalarına yardımcı ve kemik sağlığını korumak için doğal bir ek olarak kullanacaktır.
Not: Yumurta kabuğunun tüketimi kişisel tercihlere bağlıdır ve bazı insanlar için sindirimi zor olabilir. Herhangi bir alerji veya sindirim sorunu durumunda tüketmeden önce bir sağlık uzmanına danışmak önemlidir. Ayrıca, yumurta kabuğunu tüketmeden önce iyice öğütülmüş toz haline getirmeniz ve gıdalara eklemeden önce dikkatlice karıştırmanız önerilir.
0 notes
manisadasunnet · 2 months ago
Text
Kulak Burun Boğaz Sağlığı: İçiniz Rahat Olsun! Sağlığımızın önemli bir parçası olan kulak burun boğaz (KBB) sağlığından bahsedeceğiz. KBB hastalıkları, insanların günlük yaşamlarını olumsuz etkileyebilen rahatsızlıklardır. Ancak endişelenmeyin, sizin için bu konuda bilgilendirici ve rahatlatıcı bir yazı dizisi hazırladık! Read the full article
0 notes
bilgihocan · 2 years ago
Text
Misvak Ağacı Nedir? Faydaları Nelerdir?
Misvak ağacı, Arapça’da “temizleyici” anlamına gelen bir kelime olan “miswak” adı verilen bir ağaçtır. Bu ağaç, Arap Yarımadası, Orta Doğu ve Afrika’da yaygın olarak kullanılmaktadır. Misvak ağacının güncel bilimsel araştırmalar, bu ağacın birçok faydalı özelliği olduğunu göstermiştir. Misvak ağacı, diş sağlığı, boğaz ve diş ağrıları, ağız kokusu ve diş beyazlatma gibi birçok faydalı özelliği…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
faydalibilgilersblog · 2 years ago
Text
Zeytinyağlı İncirin Yararları
Zeytinyağlı incir kürünün, erkeklerin cinsel sağlığını olumlu etkilediği ve sperm kalitesini artırdığı öne sürülür.
Lif açısından oldukça zengindir ve böylelikle hem doygunluk hissi sağlar hem de sindirim sisteminin düzenlenmesini sağladığı düşünülür.
Zeytinyağlı incir kürünün hamileliği kolaylaştırıcı etkileri olduğu düşünülür.
Öksürüğe, balgama ve boğaz enfeksiyonlarına karşı bünyenin etkili olmasını sağladığı öne sürülür.
B2 vitamini açısından zengin bir besindir.
Kötü kolesterole karşı vücudu koruyucu etkiye sahip olduğu düşünülür..
Kalsiyum ve fosfor içerir.
İncir tek başına lif bakımından zengin olması ile bilinir. Bir de işin içine zeytinyağı besini girince sindirim sistemi sağlığı bakımından oldukça etkili bir ikili ortaya çıkmış oluyor. Dolayısıyla zeytinyağlı incirin kabızlık sorununu hızlı bir şekilde çözdüğü söylenebilir. Öte yandan bağırsakların temizlenmesinde ve sindirim sisteminin düzenlenmesinde önemli rol oynar.
Zeytinyağlı incirin yumurtalıkların çoğalmasına yardımcı olan birtakım bileşenler içerdiği söylenebilir. Buna göre kadınların düzenli olarak tüketmeleri önerilmektedir.
Hafıza üzerinde bazı olumlu etkilerinin olduğu öne sürülmektedir. Örneğin zeytinyağlı incirin hafızayı güçlendirdiği belirtilmektedir.
Demir minerali açısından zengin içerikte olması kansızlığın giderilmesi noktasında oldukça önemli bir özelliktir. Aynı zamanda A, E ve K vitaminleri bakımından da oldukça etkilidir.
0 notes
pazaryerigundem · 6 months ago
Text
Muğla'da HPV aşı uygulaması çalışmalarına başlandı
https://pazaryerigundem.com/haber/181679/muglada-hpv-asi-uygulamasi-calismalarina-baslandi/
Muğla'da HPV aşı uygulaması çalışmalarına başlandı
Tumblr media
Muğla Büyükşehir Belediyesi ücretsiz Rahim Ağzı Kanseri aşı uygulaması için çalışmaları başlattı.
MUĞLA (İGFA ) Türkiye’de önemli bir halk sağlığı sorunu olan HPV (İnsan Papilloma Virüsü) virüsü kaynaklı kanser vakaları son yıllarda artma eğilimi göstermesinden dolayı Muğla Büyükşehir Belediyesi 9-30 yaş aralığındaki kız çocuklarına ve kadınlara yönelik rahim ağzı kanseri aşısı yapmak için çalı- şmaları başlattı.
HPV Aşısı ilk etapta Muğla il sınırları içinde ikamet eden, ekonomik yoksunluk içinde bulunduğu için sosyal yardım alan ailelerin ve yüzde 40 üzeri engelli raporu bulunan  9-26 yaş aralığındaki kız çocuklarına ve kadınlara yapılacak. Aşı için başvurular 5 Temmuz-31 Temmuz arasında https://mugla.bel.tr/hpvasiformu adresinden yapılabilecek.
“HPV AŞISI, HEM BİREYSEL HEM DE TOPLUM SAĞLIĞI İÇİN ÖNEMLİ BİR KORUYUCU TEDBİRDİR.”
Muğla Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı doktorlarından Ozan Ziya Sayın HPV aşısı ile ilgili şunları söyledi; “HPV aşısını neden yaptırmalıyız. HPV rahim ağzı kanseri başta olmak üzere, anüs, penis, vajina, vulva ve orofaringeal (boğaz) kanserlere neden olabilir. HPV aşısı, bu kanser türlerinin büyük çoğunluğuna karşı koruma sağlar. HPV, genital siğillere de neden olabilir. Aşı, bu siğillere karşı da koruma sağlar. HPV, cinsel temas yoluyla kolayca yayılabilir. Aşı, virüsün yayılmasını engelleyerek toplum sağlığını korumaya yardımcı olur. HPV aşısı, en etkili şekilde 11-12 yaşlarında, cinsel aktivitenin başlamasından önce yapıldığında koruma sağlar. Ancak, daha ileri yaşlarda da faydalı olur. Araştırmalar, HPV aşısının güvenli ve etkili olduğunu göstermektedir. Aşı, dünya genelinde milyonlarca insana uygulanmıştır ve ciddi yan etkileri bulunmamaktadır. HPV aşısı, hem bireysel hem de toplum sağlığı için önemli bir koruyucu tedbirdir. HPV aşısını 9-26 yaş arasındaki kız çocuklara ve kadınlara öneriyoruz. Emziren kadınlar yaptırabilir. Bununla birlikte hamile kadınlara önermiyoruz.” dedi.
HPV NEDİR?
HPV (İnsan Papilloma Virüsü) insandan insana bulaşan bir virüstür. HPV virüsü deri ve mukoza zarlarını etkileyen birden fazla virüs türünden oluşan bir ailedir. HPV’nin çeşitli varyasyonları vardır ve bazıları enfeksiyonlara sebep olabilirken, bazıları ise hiçbir şikayete neden olmayabilir. En yaygın belirtisi genital bölgede oluşan siğillerdir. Bununla birlikte bazı türleri ciddi anlamda kanserojen olup, özellikle kadınlarda rahim ağzı gibi kanser türlerinin en önde gelen sebebidir. Ayrıca anüs kanserine, erkeklerde penis kanserlerine sebep olabilmektedir. Hatta yapılan çalışmalarda sebep olduğu kanser türlerinin genital bölge ile sınırlı kalmadığı; baş ve boyun kanserleri ile boğaz kanserine de yol açabildiği gözlenmektedir.
HPV NASIL BULAŞIR?
Cinsel Temas: Cinsel yolla bulaşan HPV tipleri genellikle cinsel temas sırasında bulaşır. Virüs, cinsel organların derisi veya mukoz membranları yoluyla temasla geçer. Cinsel ilişki sırasında deri teması, HPV’nin yayılmasına neden olabilir.
Cilt Teması: HPV’nin bazı tipleri, cilt teması yoluyla bulaşabilir. Bu, özellikle genital bölge dışındaki ciltte meydana gelen siğillerle ilişkilidir. Siğillerin olduğu bölgelere dokunmak veya temas etmek, virüsün bulaşmasına yol açabilir.
Doğum Sırasında: Bir HPV taşıyıcısı anne, doğum sırasında virüsü bebeğine geçirebilir. Bu durum genellikle doğum kanalındaki enfekte dokuların bebeğin gözleri, ağızı, boğazı veya cildiyle temas etmesi sonucunda gerçekleşir.
Cinsel Siğiller: HPV’nin düşük riskli tipleri cinsel siğillere neden olabilir. Cinsel siğillerin olduğu bölgelere dokunmak, virüsün bulaşmasına sebep olabilir.
Kişisel Temas ve Ortak Kullanım: HPV’nin bulaşma riski, kişisel temas ve ortak kullanılan eşyalar yoluyla minimaldir. Ancak bu yollarla bulaşma olasılığı sıfır değildir.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
yogbecom · 5 years ago
Photo
Tumblr media
"Bebeğinizin burun tıkanıklığını hafife almayın" https://yogbe.com/anne-ve-cocuk/bebeginizin-burun-tikanikligini-hafife-almayin/
0 notes