#bana hediye ama
Explore tagged Tumblr posts
Text
bugun mavinin dogum gunu hediye olarak tum sarkilarini bastan sona dinlicem smdi
4 notes
·
View notes
Text
kardeşim ne zaman telefonu bozulsa mecburi idare etsin diye eline verilen telefonları beğenmeyip kendi kendine ağlayıp zırlıuor sonra babam idare et diye elimde olanı verdim diye bağırmaya falan başlıyor olmayan huzur da kaçıyor ben de o sırada 16 gblık telefonumla yaşamaya çalışıyorum sessiz sedasız..
#salağın önde gideniyim iki kardeşim gibi ağlasam acırlar belki artık bana da#eskiden nasıl yetiyorsa yine yetiyor zannediyor mal babam#maddi olarak zorlamamak adına sürekli idare etmeye çalışıyorum diyorum#ezilip büzüldüğümü görüp bana sormadan sen almalısın artık salak adam milyon yıl geçti elalemin ailesi iyi bi şey oluncâ bile hediye alıyor#sen ihtiyacımı bile takmıyorsun#neyse görürüm yakında kendisine telefın alır ben yine mal mal bakarım#ne bok yapmışsa ekranını kırmış#kardeşim sussun eline düzgün bi şey geçsin de başka bi şey istemiyom ama cidden#bi de ankara'ya gitme zamanım gelsin artık nolur#iyi ki büte kalmışım yoksa 1 ay evde napardım
2 notes
·
View notes
Text
babam kartima para yatircak bayramlik icin
#bu ayki harcligimin biraziyla saliya hediye almak istiyorum#asiri alcak gonullu amcik#kesin adresi zorla alicam#ama olsun#hayat agaci almak istiyorum#dun gecenin besinde sorguladim bunu#dedimki hayatima insanlar giriyor cikiyor#saliyla da cok bi bagimiz yok#yanlis mi yapiyorum acaba diye#sonra dedim ki benim hedefim zaten insanlara yardim ederrk kendimi gelistirmek degil mi#sali konustugumuzda bana iyi hissettiriyorsa o an ona hediye almak isteyebilirim bide#hani bu zaten benim kisiligimde var#ilerde hayatimda olsun ya da olmasin muhim degil#saliyla muhabbet eder etmez beynimde simsekler cakiyor hayat agaci semboluyle#cunku sali yasamdan umudunu kesmis#benim su son bir aydir yasadigim seyleri kim bilir kac aydir yasiuor#kimse mukemmel degil evet ama yasam agaci kolyesi takmak belki birazda olsa iyi hissettirir#ona deger veriyorum ve iyi hissetmesini isterdim#sadece nisan ayinin basini beklemeliyim🧘🏻♀️#yapabilirsin hare#GAMBARE!!
3 notes
·
View notes
Text

Noel Kutlama Tehlikesi(Lütfen okuyalım)
Yetmiş bin evliyanın reisi İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhu) şöyle buyuruyor:
“Bizim bir komşumuz vardı, Müslümandı. Fakat bazı yanlışları vardı. Vefat etmek üzereydi, komşuluk hakkı üzere beni çağırdılar. Gittim ve gördüm ki komadadır. Kendisine teveccühte bulundum. Kalbine manevi bir hal üzere nazar ettim (baktım), zifiri karanlık bulutlar çökmüş, iman nuru sönecek bir mum gibi kalmış olarak gördüm. Karanlıkları dağıtmak amacıyla teveccüh ettim lakin zerre kadar karanlık açılmadı. Bunu bir iki kere denedim ama fayda yok.
Üçüncüde de olmayınca ‘Ya Rabbi! Acaba bende mi bir kusur var bugün’ diye düşündüm, tam o esnada kalbime:
‘Ey İmam! Eğer sen bu teveccühlerini dağlara yapmış olsaydın, senin hürmetine ve teveccühün bereketine dağları yerinden sökerdim. Ama bu adamdan sen bir karanlık açamazsın, çünkü bunun karanlığı bazı günahları işlediğinden değil, müşrik Hinduların şirk merasimlerine katılmasındandır. Burada şirk olduğu için senin teveccühün burada sökmez’ diye nida edildi.
-O zaman Hindistan’da şirk bayramlarında boyalı, renkli pilav pişiriyorlarmış ve birbirlerine bunu hediye ediyorlarm��ş. Bu Müslüman adam da onlardan etkilenmiş, aynı günde aynı şekilde pilav pişirip o günü kutluyormuş.-
En sonunda ümidimi kestim ve evime doğru yol aldım. Bir zaman sonra bana komşumun öldüğüne dair haber geldi.
Noel kutlamaya hazırlananlar bu hadiseyi ibretle düşünmelidirler! Allah-u Te’ala cümlemize iman selameti nasip eylesin.
Amin!
108 notes
·
View notes
Text
"Hiç isyan etme!" Anlattıklarıma gerçekten öfkelenmiş gibiydi. "Ne yapıyorsan, sen kendine yapıyorsun. Kusura bakma ama bazen sırf bu yüzden yaşadıklarını hak ettiğini düşünüyorum. Kimse için kendinden ödün vermemen gerektiğini ne zaman öğreneceksin mesela? Ailen için bile olsa bunu yapmamalısın, anlıyor musun? Sen onların senin hayatını istedikleri gibi tasarlamalarına izin verdikten sonra büyük bir hoşnutsuzlukla 'Ben bunu yaşamak istemiyorum' diyemezsin! Sırf onlara karşı kendini suçlu hissetmemek için kendini o kadar çok öldürdün ki kendi kendinin seri katili oldun, farkında mısın?"
O beni hararetle azarlarken, gözlerim masanın üzerindeki küçük gemi maketini izliyordu. Dolu gözlerle güldüm; hep kaçtığım bir anının tuzağına yakalanmıştım.
"Benim de vardı bundan," dedim bir anda. İlk birkaç saniye neyden bahsettiğimi anlamadı bile. Anladığında afalladı. Kafamın çok başka yerlerde olduğuna inandı ve belki de az önce sarf ettiği cümleler için hayıflandı.
"Ben çok küçükken bir arkadaşım hediye etmişti, bunun biraz büyüğü," diye devam ettim yine de anlatmaya. Anlam veremedi, ancak bölmedi de. Terleyen ellerimi nereye koyacağımı bilemezken bir kez daha güldüm; bu, içimde uyanan kaçma isteğini gizleme çabasıydı.
"Abim hep üzerine konmak isterdi de ben vermezdim. Çok beğenmişti, defalarca kez istedi benden; ancak vermek istemedim işte. Biz de çoğu kardeş gibi pek anlaşamazdık." Titrek bir nefes aldım. Hâlâ yüzümde buruk bir tebessüm vardı.
"Üzerinden çok zaman geçti. Abimin doğum günüydü ve abim pek benim gibi değildir. Önem veriyor kutlamalara. Annem de çocukça bulurdu o dönem; canı istemediği şeyleri geçiştirmeyi pek sever. O sene de canı istemedi herhâlde. Abimin büyüdüğünü ve gerek olmadığını söyledi. Güya abim de istemezmiş. Kendi verdiği kararları biz istemişiz gibi bize dayatmaya da bayılır, biliyor musun?"
Olağan bir şeyden bahsedermiş gibi anlatıyordum ama ellerim hafifçe titriyordu.
"Abim odasına çekildi. Bir şey demedi ama kalbi kırıldı, biliyorum. Bizim kendi aramızda kutlamadığımız gibi aile yakınlarından da kimse hatırlamamıştı; günleri karıştırmışlar. Annemler de anladı herhâlde abimin alındığını. Gittik, bir pasta aldık… Ama ne anlamı var ki? Abim çıkmadı bile odasından."
Gözümden bir damla yaş aktı. Bunu saklamak için başımı önüme eğdim ve yine güldüm.
"Ben çocuktum tabii. Aramızda yaş farkı vardı ama o da çocuk sayılırdı işte. Ben o paylaşamadığım gemi maketini, üzerinde bir notla, kilitli kapısının önüne bıraktım. Çocuk aklı... Hediye vererek onu mutlu etmek istedim... Sonra o büyüdü, kendi hayatını kurdu. O maket de hâlâ bizim evde, onun odasında duruyor. Abim onu gördüğünde aynı şeyleri hatırlıyor mu bilmiyorum. Ama ben o gemiyi görmek bile istemiyorum, çünkü her seferinde kalbim kırılıyor."
Burnumu çektim. Kendimi toparlayarak başımı dikleştirdim ve onun gözlerine baktım. Üzgündü.
"Şimdi bir başkası bana fedakârlıklarından bahsetse, ben de senin verdiğin tepkileri veririm. Onu suçlarım, kendine gelmesini istediğim için azarlarım. Çünkü hikâyenin dışındayken bunu yapmak kolaydır. Bu anlattığım, büyük acılar içeren bir anı da değil, biliyorum. Başkaları için sıradandır hatta, basit görünüyordur belki. Ama ben o evde herkesin birbirinin kalbini kırdığını gördüm çocukken. Annemin babamın kalbini kırdığını, her ikisinin abimin canını yaktığını, annemin babam yüzünden üzüldüğünü, babamın abim yüzünden ağladığını gördüm. Belki de hepsi unutmuştur, alışmıştır ya da orada bir yerlerde duruyordur da ben bilmiyorumdur, emin değilim."
Başımı iki yana sallayarak tekrar önüme döndüm, parmaklarımla oynamaya başladım ve dudaklarımı ıslatıp devam ettim.
"Lâkin ben hâlâ bir makete baktığımda ağlıyorum mesela. Çoktan kurumuş bir güle baktığımda bir kırgınlık hatırlıyorum. Babamın kırgınlığını ben kurutuyorum defterimin arasında. Ben onların hepsinin birbirine kırıldığı her ânı hatırlıyorum. Kendimden bu kadar ödün verdim, çünkü onlar gibi olmak istemedim. Evet, ben de kırıldım. Hem de defalarca. Ama hiçbir zaman onları kıran taraf olmak istemedim. Bütün mesele bu... Koca bir hayat çekildi içimden, bir sürü kırgınlık battı göğsüme. Fakat şimdi vicdanım rahat." Nemli gözlerle gülümsemeye çalıştım. "Aynanın karşısında değil, evet... Ama onların karşısında."
118 notes
·
View notes
Note
bu güne kadar okurlarından aldığın güzel anlamlı bir hediye var mı
bana kızarlar çünkü iletişimde pek iyi değildik ama daktilo hediyem en değerlisi
73 notes
·
View notes
Text
Bana neler vaadettin 😉
😉👌😉✌️😉👍😉
youtube
Mutlu sağlıklı güzel haftalara.
Değerli kıymetli arkadaşlar.
Doslar 😁 🤣
Bu güzel video sız canlara armağanım olsun 🌾🌿🌺🪻
Beğenen yüreğe saglik şimdiden o halde iyi dinlemeler 😏🌿
Şimdiden teşekkürler 👌👋
Saygılar......✍️


Değerli kıymetli arkadaşlar Almanya'dan canım halam geldi dün İstanbul havaalanından halamı aldım canım halam doğum günümde gelememiş Almanya'dan bana küpe hediye almış ve de Almanya'dan bayram çikolata getirmiş oyyy kurban olduğum halacim çok ama çok.
Teşekkür ediyorum 💐
Canım halacim....✍️
🤣👌😁✌️😏👍


Kıymetli arkadaşlarım size limonlu kurabiye yaptım kahve sigaramiz de o halde sevenlerim buyurun hep beraber afiyet olsun 😁😂 beğeniler için çok tşk ediyorum 🤪🤭 teşekkürler saygılar 👍
PRENSES 👰💐
Delikanlı kız 😁🤪

PRENSES 👑🫂
Delikanlı 🌹 kız 😁
163 notes
·
View notes
Text









Kasım 2024
kızımız oluyor. 🌸💖
ayın ortasında doktor kontrolümüz vardı geçen ay da kız diye tahmin etmişti bu ay netleştirdi doktorumuz. doktorun kapısının oraya gittiğimde tek yaptığım sağlıklı olması için dua etmekti. uzandım ve aniden renkli bir görselle bebişimizin yüzünü gördük o kadar beklemiyorduk ki eşimle şok olduk birazcık daha dursaydım öyle, ağlardım çok duygulandım. bu ay çok büyülü bir şey oldu, artık hareketlerini hissediyorum. bazen kahvaltıdan sonra hiçbir şey yapmayıp uzanıp izliyorum. pıtır pıtır bir şeyler :) gece Fatih de şahit oluyor gerçekten öyle büyülü öyle güzel bir şey ki. kayınvalidem geldi bebek için alışverişe çıktık birkaç eksiğini aldık bu sürede. insan istiyor ki her şeyin en iyisi en güzeli olsun. elimizden geldiğince ki beni bilen bilir her şeyi 500 kere araştırıp öyle alırım. evlenirken alıp da şu an kullanmadığım hiçbir şey yok mesela. yavaş yavaş eksiklerini de tamamlıyoruz. bununla ilgili bir video görmüştüm maddi şeylerde çok düşünüp araştırıyoruz manevi konularda da eksik bırakmak hiç istemem. ablamlarla hatime başladık, ben de evde ayrı kuranı kerim okuyorum, bol bol da dinliyoruz. hamilelikten önce de evde açıp çok dinlerdim eve çok iyi geldiğini düşünüyorum. elimden geldiğince yapıyorum şifa olsun kolaylık olsun inşallah. rabbim isteyen herkese kolaylıkla sağlıkla nasip etsin. kan değerlerim birkaç ay önce öyle güzeldi ki şimdi yerlerde takviye almama ve çok iyi beslenmeme rağmen bebiş tüm şeyi silip süpürüyor derlerdi de inanmazdım öyleymiş 2 gün sonra 20 haftalık oluyor :') kendimi iyi hissediyorum çok şükür Allah’a, sadece halledemediğim bir konu var uyku bayılıyorum uyumaya bu konuda da kendimi sıkmamaya karar verdim. veee kilo alıyorumm.
bu ay misafir konusunda bereketli bir aydı, eski iş arkadaşlarım geldi, kayınvalidem kaldı birkaç gün, görümcemler ablamlar annemler. misafiri seviyorum Allah eksikliğini göstermesin. semantin’le görüştük evime 7 dk olan avmde ani bir buluşmayla, ani buluşmalar beni çok iyi hissettiriyor ve her zamanki gibi çok iyi geldi. eşimle sakarya’da dolaştık bir gün özlemişiz, bir kahve içtim ve ondan sonra içtiğim tüm kahvelerde onu aradım o kadar güzeldi ki. en kısa zamanda tekrarlarız inşallah.
bu ay hoş olmayan şeyler de yaşayıp sınır koymak durumunda kaldım. bazen o kadar iyi niyetli olduğumu düşünüyorum ki ben mesela diyemem öyle şeyler ama bana dendi bu yüzden artık ufak da olsa bir sınırım var. eşimin bu konuda beni desteklemesi desteği de geçtim her şeyi onun da farkında olması beni çok mutlu ediyor sanırım ondan güç alıyorum. bu arada ben eşime insanlar konusunda şikayetlenmem 6 aydır falan hiç ağzımı açmadığım konular var ama bu ay bir şey tak dedi ve eşimle paylaşmak durumunda kaldım sağolsun desteğini de hissettim. öyle olunca mutlu oldum. daha da fazla bir şey demedim hayatıma devam ettim.
annemin kuzeni bizim teyze diyerek büyüdüğümüz şükran teyze, kızının düğününe 10 gün kala vefat etti. Allah rahmetiyle muamele etsin. uzun bir süredir kanser tedavisi oluyordu, onun kaybı kalbimde çok acı bir şey bıraktı. evlenmeden önce hediye ettiği battaniyeyi kullanıyoruz hep ruhuna okuyarak.
tüm bu anlar içinde şükretmediğim bir an yok. rabbim şükrümüzü arttırsın.
100 notes
·
View notes
Text
Merhaba Hasan bizler Ankara Çankaya dan Esra ve Ceyda kardeşler bir zamanlar telekız derlerdi şimdilerde hanımefendi diyorlar. Ceyda ve ben 95 yılında üniversite ye kayıt olurken tanışmış ve o zamandan beri hiç ayrılmamış 2 dostuz. Tanıştıktan bir ay sonra aynı evi paylaşmaya başladık herşey çok iyi gidiyor okulda hocalar tarafından parmakla gösterilen öğrenciler arasındaydık. İlk Ceyda nın babası trafik kazasında hayatını kaybetti. Ceyda maddi olarak çok kötü günler yaşıyordu sömestr da evlerine gidecek parası dahi yoktu ama gitmeside gerekiyordu. Ben şaka yollu çok güzel bir kadınsın seni herkes işe alır dedim. İş olmaz da para karşılığı seks yaparım zaten bakire değilim dedi o an çok şaşırdım. Okulun kapanmasına 17 gün vardı ben bir şekilde bugün eve erkek çağıracağım istersen sen biraz kütüphanede takıl dedi ben okula giderken o aynanın karşısında süslemeye başladı .
Okulda Ceyda yı düşünmeden edemiyordum eskiler bilir ankesörlü telefonlar vardı evde de telefon . Evi aradım Ceyda açmadı bende herhalde evde değil dedim okul bitimi kütüphane yerine eve gittim aman Allah'ım 3 erkek Ceyda yı yatakta sikiyordum biri ağzına vermiş diğerleri biri amını diğeri götünü sikiyordu. Sessizce evden çıkıp gittim hava soğuk ayaz mı ayaz biraz kütüphanede takıldım oradan çıkıp arkadaşlar ile gittiğimiz kahvehaneye gittim biraz oyun oynadıktan sonra eve yeniden gittim o erkekler gitmiş fakat başka bir erkek gelmişti masada bira içiyorlardı yanlarına gittim o adam benim de orospu olup olmadığımı Ceyda ya sordu Ceyda gülerek o daha bakire eline erkek eli değmemiş dedi adam bana döndü bana bekaretini verirsen sana 5 milyar veririm dedi Ceyda da bende birlikte nee demiştik evet yanlış duymadınız bekaretini bana verirsen 5 milyar veririm dedi Ceyda adamdan aldığı 100bin lirayı adama fırlattı adamı tekme tokat dışarı attı. Ertesi gün yine ben okula giderken Ceyda süslemeye başladı okulda adam aklıma geldi gerçekten bakireydim bir bekaret bozmak için 5 milyar verilir mi dedim kendi kendime okul çıkışı Ceyda ve müşterileri rahat olsun diye kahvehaneye gittim saat 20 30 a kadar eve gitmedim . Eve gittiğimde Ceyda cep telefonu ile oynuyordu bir müşterisi Ceyda ya hattıyla birlikte Sony Ericsson cep telefonu hediye etmiş biraz konuştuk Ceyda ile bugün 6 müşteri geldi 1 i hariç hiç zevk almadım dedi. Ertesi gün cumaydı okul saat 3 te bitiyordu sabah konuştuk Ceyda bana biraz para verdi sen benim yüzümden kahvehane köselerinde para harcıyorsun al şu parayı dedi dediği doğruydu ama benim aklım 5 milyar daydı o gün akşama Ceyda ya söyledim bana 5 milyar veren olursa bende siktireceğim kendimi dedim . Pazar günü telefon veren adam gelecek o hem genç hem de çok zengin o verir dedi cumartesi bitmiş o gün gelmişti .
Ceyda nın bahsettiği adam gelmiş beni tanıştırmıştı 7 milyar istemişti Ceyda adamda 5 milyar ona 1 milyar da sana veririm demiş . Beni çağırdı Ceyda adamda Ceyda da çıplaktı 5 milyarlık çek yazdı al dedi aldım baktım Esra karabulut 5 milyar yazıyor soyun gir yatağa dedi oracıkta soyunup Ceyda nın yanına oturdum adam benim memelerimi okşuyor dudaklarımı öpmeye çalışıyor eli bacaklarımı okşuyor arada bir elini bacaklarımın arasına sokup klitorisimle oynuyordu yavaş yavaş bende kendimi bırakmıştım ki Ceyda beni yatağa yatırdı öpüşmeye başladı Ceyda ile öpüşüp oynaşırken o adam bacaklarımı omzuna aldı biraz dil darbeleri attı birden yüklendi hepsini soktu kızlığım bozulmuştu adam doymadı 2 kez sikti sonra Ceyda domaldı amını emmemi söyledi kabul ettim ben amını yalıyordum adam Ceyda nın götüne sokmaya başladı o sırada Ceyda benim amımı yalamaya başladı sikilmekten daha çok zevk alıyordum Ceyda işini biliyordu adam Ceyda nın götüne boşaldı biraz uzandık çantasından bir telefon çıkarttı bana verdi ne zaman istersen araya bilirsiniz para sorun değil dedi giyinip gitti ertesi gün sabah erkenden bankaya gidip çeki bozdurdum o para bize okulu bitirene kadar yetti ama okuduğumuz bölümde atama bekleyen çok öğretmen olduğu için atama yapılana kadar telekızlık yapmaya karar verdik. 1999 dan bu tarafa daha atamamız olmadı o benim kızlığımı bozan Ceyda ya ve bana SSK yaptı şimdi emekli olduk ama yeni yetme orospulara taş çıkartıyoruz. Akşama kadar hem Ceyda hem ben hiç boş kalmıyoruz eee bizler pahalı orospularız.
41 notes
·
View notes
Text
bu gecenin overthink konusu:
hediye alınmış çok sevdiğim konverslerim vardı ayağımdan hiç çıkarmıyordum yavaştan yırtılmaya başladılar ben de şehir dışındayım başka ayakkabı götürmemişim yanımda eniştem işe giderken görmüş beni beş parasız sanıp yeni konvers hediye almıştı ama diğerlerini bana sormadan çöpe atmıştı o kadar üzülmüştüm ki yenisine sevinemedim acaba ayakkabım şimdi nerede ne yapıyor üşüyor mu hiç bilmiyorum ૮₍ ꒦ິ꒳꒦ີ ₎ა
23 notes
·
View notes
Text
Geçen sene bugün boynumda senin bana aldığın papatya kolyesi vardı. Yanımda yoktun, hatta konuşmuyorduk bile. Mesafeler hep vardı aramızda, ama o günlerde günaydın kelimelerini bile paylaşmayı bırakmıştık. Bugün anladım ki, o kolyenin yerini parmağımda bir yüzük aldı. Hayatımda sürekli bana bir şeyler katıyorsun, sevgini, gücünü, sabrını…2024 yılına girerken tek bir dileğim vardı: Seni bana getirmesiydi. O dileğim gerçekleşti, seninle kocaman bir yıl geçirdim. Çok şükür ki artık ayrı değiliz. Belki hâlâ fiziksel olarak uzağımda görünüyor olabilirsin, ama biliyorum ki kalplerimiz hep yan yana. Bunun için Rabbime her gün şükrediyorum. Çünkü sen, beni iyileştirdin. Yeniden başlamamı, hayatın içindeki gerçek sevgiyi keşfetmemi sağladın.Bana pes etmemek için bir nedenim olduğunu hatırlattın. Ellerim kanasa da, hayatın ne kadar zorlayıcı olsa da, içindeki güzellikleri görmeyi seninle öğrendim. Kokunu, ellerini, gözlerinin derinliklerini tanıdım. O derinlikler benim oldu. Seni gördüm, hissettim, anladım ve benliğimde hissettiğim her şey için sana teşekkür ediyorum.Sevinçlerimi, gözyaşlarımı, hüzünlerimi, kaygılarımı ve endişelerimi hep seninle yaşadım. Senin varlığın, her şeyi Rabbimin bana bir hediyesi gibi hissettirdi. Sanki tüm yaşadığım acıların sonunda Rabbim, "Al, bu da senin mükâfatın," dercesine seni hayatıma getirdi. Çok şükür ki bu günlere gelebildik, çok şükür ki "biz" olduk.Bu hikâye bir kitapla başladı. Beyza Alkoç’un bir kitabını okuyarak bu uygulamayı indirmiştim. O zamanlarda amacım Ege’yi bulmak değildi. Nereden bilebilirdim ki, Ege’nin sen olduğunu... Ve işte, seni buldum. Sen benim Ege’msin, ben de senin İzmir’in.Seni çok seviyorum sevgilim. Bana yaşattığın her şey için sana sonsuz minnettarım. Elimde sana verebileceğim tek şey kırık dökük bir kalp, ama o kalp seninle hayat buldu. Senin sevginle sarmaşıklar sardı, yaralar iyileşti, nefes almaya başladı. Şimdi tek bir dileğim var: 2025’i de seninle geçirmek… ve sonrası da. Çünkü seninle her şey daha güzel. Seni çok seviyorum mavi..
Bu yazıyı sana hediye ediyorum, sevgimle.
@hepeksikk
#beyzaalkoc#sıfırkilometre#postlarim#tumblr postları#tumblog#tumblelog#kendimce#photographers on tumblr#ask#love#keşfet#kendi sözlerim#sevgilime#yeni yıl#bizim hikayemiz#teşekkür ederim#mesafeler engel değil#izmirveege#izmir#konya#561km#mesafe aşkı#hayata dair#hepeksikk#kalbimyasta#papatyademetii#gunesisigiblog#isikliruyalarr#seninleyim#edebiyat
22 notes
·
View notes
Text
Yaşadığım şeylerden mana çıkarmaya bayılırım. Hazırsanız anlatıyorum.
Bildiğiniz üzere bir ay önce 35. yaş günümdü. Ben de doğum günlerini pek seven bir insan olarak bu mühim yaşta kendime bir güzellik yapmak istedim (birçok güzelliğin içinde bir de hediye almak istedim daha doğrusu). Ekranla uzun bakışmalar sonucunda bir kolyede karar kıldım. Ouroboros yani kendi kuyruğunu ısıran yılan kolyesi. Mitolojik anlamına derinlemesine hakim olmasam da her sonda bir başlangıç olduğunu ve kendini yaratmayı sembolize ettiğini bilmek gönlümü çelmesine yetmişti. Üstüne bir de kitap okumaya beni döndüren, sürükleyip götüren fantastik seride de bu sembole yer verilince çifte anlam yükledim ve kendim için mükemmel hediye olduğuna karar verdim.
Siparişi verdim. Hatta verirken de hediye paketi yapılmasını isteyip kendime not da yazdım.
O aralar Kasım kampanyalarının da teşvikiyle t��ketim çılgınlığım iyice depreşmişti. Her gün ya da gün aşırı eve kargo geliyor, çoğunlukla beni evde yakalayamayan kuryelere sürekli kapıya bırakmalarını rica ediyordum. Eve ve bana aşina olanlar artık zili çalıp cevap veren olmayınca otomatik olarak öyle yapıyordu zaten. Ben de eve gelince her şeyi içeri alıyor antrede başlattığım kargo kulesini gün be gün büyütüyordum.
Doğum günümde bizimkilerin şehir dışından bana gelecek olması evi toplama zorunluluğu getirince dağınık insanın bir numaralı yöntemi olan tıkıştırmaya başvurdum. Buna antrede bıraktığım kargoları gelişigüzel odama götürmek de dahildi. Bizimkilerin gelmesi, doğum günü kutlamaları derken ben kolyeyi hep unuttum. Bunun üstüne bir de evin düzenini değiştirmek gelince her şeyi bir yere sokuşturdum.
Nihayetinde haftalar sonra gelen kargoları açtım ve açarken kolyeyi de sipariş ettiğim geldi aklıma. Geldi gelmesine de evde açılmayan kargo kalmamıştı. Gelmemiş olma ihtimali var mı diye bir umut maillerime baktım ama teslim edildi diyor. Kurye telefonları selinde hangi biriydi acaba hatırlamama imkan yok… bir yandan hiç mi gelmedi diyor diğer yandan evden poşet poşet çöp atarken açmadan atımıverdim acaba diyordum. En sonunda sebebi her ne olursa olsun kolyeyi bulamayacağımı kabullendim ve biraz da nükseden alışveriş bağımlılığım dolayısıyla bu sonun bana müstahak olduğunu düşündüm.
Dün akşam apartmana girmek için normalde kullandığım otopark kapısı kapalı olunca ana kapıdan girdim. Kapıdan girince sol tarafta kalan posta kutularına takıldı gözüm ve hepsinin üstünde bir kargo poşeti gördüm. Alakasız bir merakla hangi komşuya gelmiş acaba diye poşeti elime aldım ve bir de baktım ki adım yazıyor! Anlam verebilmek adına hemen gönderene baktım ve kolyeyi sipariş ettiğim yer!
Şimdi kuryenin daha önce hiç karşılaşmadığım biçimde kargoyu posta kutularının üstüne bırakması, benim o kapıyı haftalarca kullanmamam ve nihayetinde kullanıp da kolyeyi bulduğum günün ne zaman sonra kendim için adım atıp kendimi gururlandırdığım gün olması kaderin cilvesi değil de ne?


33 notes
·
View notes
Text

Yavuz Sultan Selim Han zamanında, çok fakir bir adam borçlarını ödeyemeyince zora düşmüş ve sabah soluğu Yavuz Sultan Selim'in yanında almış demiş ki:
Sultanım, bana bir kese altın verecekmişsiniz.
Selim han : Vereyim vermesine de bir neden söyleyecek misiniz? Der.
Fakir adam : "Ben 63 yaşında istanbul eşrafından Mehmet, ben çoook zengindim sultanım, lakin bir süre önce başıma gelen bir musibet sonucu, malımı, mülkümü, neyim varsa kaybettim ve ne yaptıysam, ne ettiysem kurtulamıyorum borç batağından.
Dün gece herkesin yattığı, o mukaddes teheccüd saatinde kalktım, iki rekat namaz kıldım, sonra koydum alnımı secdeye"Ya Rabbi beni eşime, çocuklarıma ve dostlarıma mahçup etme, derdi veren de sensin, dermanı veren de sen"dedim ve yattım.
Rüyama Resûlullâh Efendimiz Sallallâhu âleyhî ve sellem geldi, dedi ki ;Ey Mehmet niye hüzünlenirsin evladım? Yarın ilk işin saraya git. Selim'ime selâm söyle, sana bir kese altın versin, eğer sebebini sorarsa, her gece okuduğu, benim ruhuma hediye ettiği 100 Salavat-ı dün gece okumayı unuttu, okumadığı Salavatlar hürmetine,seni mutlu etsin", dedi, der demez.
Selim han : Hemen bir kese altın çıkartıp vermiş adama, ve demiş ki; "Ne olur tekrar söyleeee, ne dedi Habibullâh".
Mehmet amca tekrarlamış "Selim'ime selâm söyle,sana bir kese altın versin, her gece okuduğu 100 Salavat-ı dün gece okumayı unuttu, okumadığı Salâvatlar hürmetine seni mutlu etsin".dedi demiş.
Çıkartır adama bir kese daha vermiş ama durmamış Yavuz Selim, "söyleeee ne olur, ne dedi Resûlullâh".(sallallâhu aleyhi vesellem)
Mehmet amca tekrar etmiş, "Selim'ime selâm söyle diyerek tekrardan söylemiş Resûlullâh'ın ( Sallallâhu aleyhi vesellem ) söylediklerini,
çıkarır bir kese altın daha vermiş ama durmamış Yavuz Selim.
"Ne olur bi daha söyleeee, ne dedi Muhammed Mustafa Sallallâhu âleyhî ve sellem",
adam tekrar etmiş yine, Yavuz Selim bir kese altın daha vermiş, her kesede 100 altın var, tam on yedi kese altın ederince tekrarlatmış.
Mehmet amcanın kucağında 17.000 altın, bir servet, ama Yavuz Selim Han kendini kaybetmişçesine, durmuyor.
"Ne olur söyleeee ne dedi Kâinatın efendisi" ......
Selim Hanin başveziri Hasancan bunu fark etmiş ve Sultanım Mehmet amca getirdiği heber vesilesi ile mesut oldu, aldığınız haberle sizde mesut oldunuz, isterseniz Mehmet amcayı gönderelim, başı sıkıştığında tekrar gelsin, ne dersiniz"
deyip adamı göndermiş.
Başvezir Hasancan döndüğünde, Yavuz Selim'i secdede görünce, bişey oldu düşüncesiyle omzuna dokunur.
Yavuz Sultan Selim başını kaldırır ki gözleri kan çanağına dönmüş, " Duydun mu! Hasancan,Resûlullâh benim için "Selim'im demiş duydun mu...!
Duydun mu Hasancan, Habibullâh benim için Selim'im demiş duydun mu"... binlerce şükür olsun bizi bu şerefe nail etti, Rabbime Hamd olsun "ve devam etmiş Yavuz Selim
"Ey Hasancan eğer sen o amcayı göndermeseydin, değil malımı, mülkümü, tacımı, tahtımı, sarayımı
Resûlullâh'ın bana Selim'im demesine feda edecektim!
(lütfen sıkılmadan okuyun)

84 notes
·
View notes
Text
Herşeyin fiyatının normalden yüksek olduğu hatta absürt fiyatlar olduğunu çok iyi biliyorum. Ama bana göre kitap fiyatları diğer herşeye nazaran çok düşük olmalı. Hatta bir çok gazete veya farklı markalar ücretsiz kitaplar vermeli. Eskiden zaman zaman bazı gazeteler kitap hediye ederdi ve bende almıştım hatta. İnsanlara kitap okumak aşılanmalı kısacası. Çoğu ünüversite öğrencisi bile kitap okumuyor malesef. Tvler aynı şekilde saçma sapan gelin kaynana, yemek, temizlik gibi gündüz kuşağında gereksiz yer tutan şeyler yerine eğitici belgesel tarzında yapımlar yayınlamalı. Ana haberler her kanalda değil haber kanallarında ve gerçek haber olarak denetimli yayınlanmalı. Yerli diziler sıkı bir denetlemeden geçip öyle yayınlanmalı. Dergiler, çizgi romanlar yaygınlaşıp insanlar rahatça erişebilsin diye çok uygun fiyatlara satılmalı. Maliyet olarak zor denebilir ama o kadar saçma şeylere o kadar komik paralar gidiyor ki bunları yapmak gerçekten zor değil. Tek zorlu tarafı kimsenin bir şeyleri gerçekten düzeltmek istememesidir. Bugün kadın cinayeti de, çocuk cinayeti de, erkek cinayeti de hatta cinsel saldırılar da hep sistemin herkesi başı boş bırakmasıdır. Özgürlük böyle bir şey değil ki ya. Senin özgürlüğün benim hayatıma zarar veremez, vermemeli. Toplumda yaşıyorsak herkesin birbirine sevgisi olmasa da saygısı olmak zorundadır. Fakat çok iyi de biliyorum ki hiçbir şey düzelmeyecek çünkü gerçekten çözüm odaklı düşünen yok bu ülkede. Herkes günü kurtarma peşinde
#felsefeyapmaulan#felsefe#hayat#postlarım#hayata dair#my post#dünya#düşünmek#türk postları#insan#insanlık#insanlar
32 notes
·
View notes
Text

24 yaşındayım hep çok istemiştim Biri bana bu çiceklerden alsın evime gelirken hediye getirsin ama hic nasip olmadı.
Söyleyeceklerim bu kadar🙂↔️
73 notes
·
View notes
Text
sene 2009
17 yasindayim bizim mahalleye yeni bi aile tasinmis... Tabi o zamanlar mahalleye tasinan kisiyle gidip tanisilir hediye verilir sohbet edilir... Mahallede apartmanin onlerine masa sandalye koyulur cekirdek yenir sohbet edilir falan... Guzel zamanlar tabi :) Yeni tasinan ailenin 2 cocugu var biri 19 yasinda adı mert, tabi o gun onun benim hayatimin anlami olacagindan bir haberim :') diger cocuk da 5 yaşında erkek adı da murat. Mahalleye kizlarla buluşmaya ckiyorum bir ogle vakti murat kosarak yanima geliyo tabi baya zaman geçti annesiyle murat bize gelirlerdi muratla oyun oynardik. Selin abla kapiyi caliyorum acmiyo annem dedi bana. Uyumuştur diye dusunup muratla onlarin evine ciktik kapiyi caliyorum acan yok tabi. Komsulara soyluyorum muratin annesi hatice ablayi telefonla ariyorlar zil sesi evden geliyor o sirada mert geldi bakindi once sonra sordu noldu diye. Hatice abla kapiyi acmiyor dedim. Gozlerime bakti bi kac saniye... Sonra kapiyi caldi acan yok endiselendi hemen cuzdanindan kart ckardi kapinin arasina sokarak acti kapiyi. Mutfaga girdik bi baktik hatice abla yere yigilmis. Nefes almiyor... O gun ne kadar uzuldugumu anlatamam. Mert kucakladi annesini aglaya aglaya olmedi diyor... Ben hickira hickira aglayip murati sakinlestirmeye calisiyorum. Mert arabasina bindiriyo hatice ablayi muratla bize de binin diyor. Biniyoruz one murati oturttum arkada ben, hatice ablanin kafasi kucagimda.. saclarini oksuyorum agliyorum dunya dar geliyor. Hatice ablanin kocasi murat 1 yasindayken ölmüs. Hative ablanin nabzine kalbine bakiyorum atmiyor... Hastaneye variyoruz mert delirmis durumda murat perisan. Muratin elinden tutuyorum hatice abla sedyeyle aliniyor. Ah hatirlayinca her defasinda aglama tutar beni. Her neyse hatice abla öldü. Cenazesi vs derken muratla mert bizde kaldilar. Annemle babam melek gibi insanlardir yardima muhtaca arkalarini donmezler... Muratla annesi gibi ilgileniyorum mutlu etmeye calisiyorum. Mert calisiyor eve geliyor muratla kaldiklari misafir odasina cekiliyor hemen. Onunla dogru duzgun konusmuypruz agzini bile acmiyor. Bir gece murati yatirmak icin odaya girdim uyanikti yatakta oylece oturup duvara bakiyordu. Hemen yataga kucagimdaki murati yatirip onun yanina ilerledim. Murat abisinin onu sevmedigini dusunuyordu bana soyluypdu hic olurmu oyle sey diyordum. Gectim yanina dedim ki muratla biraz ilgilensen psikolojisi iyi degil. Bana döndürdü gözlerini elimi tuttu. Herşey için teşekkür ederim dedi saat gece 3 herkes uyuyor fısıltıyla konusuypruz tabi. Sonra sarildi bana birden... Kokusunu ilk defa o gun yakindan aldim. Cok guzel kokardi hep. Odasina sinerdi kokusu. Ne yapacagimi bilemeyip bende sarildim. Bi kac saniye kaldik oylr sonra aglamaya basladi kafasina omzuma koyup...birlikte agladik.sarilmayi birakmadan. Sonra cekildi benden iyi geceler selin dedi yataga yatti. İyi geceler dedim ciktim odadan ama kalbim nasil atiyor. Odama gittim uyuyamiyorum ama. Tum gece onu dusundum. Ona asik oldugumu anladim.. Sonra birkac ay gecti biz mertle daha yakinlastik konusmaya basladik hatta flort eder gibi konusmaya basladik falan. Daha sonra mert para biriktirdi. Ayriyetten bizimle kaldigi icin cekinip kiraya faturalara destek olurdu. Geldi bi gun konustu babamla aldi murati valizleri amcasinin yanina gidecegini soyledi. O gun yuzume bile bakmadan gitti. Murati opebildim sadece gitmeden. 2 yil gecti bir gun telefonum caldi. Onun sesi telefonda. Murat seni gormek istiyor diyo. O gun geldi beni almaya arabayla. Bindim gidiyoruz muratin yanina. Radyoda bu sarki calmaya basliyo o sirada arabayi park ediyor. Radyoda ses fazla ciktigi icin kismak icin egiliyorum bi anda kolumu tutup kendisine cekti beni. İlk öpücügümü o gun bu sarki calarken ona verdim. Opustukten sonra gozlerimi kaciriyorum tabi utangaciö biraz. O guluyor. Arabadan indik eve geldik murat hemen sarildi bana. Ozledim falan diyor. Ordan mert kiskaniyorum ama diyince murat da cocuk akli 'abim de ozledi seni' diyor. Merte dönüyprum gülümseyerek bana bakiyor. Herneyse biz o gunden sonra hep bulustuk sevgili olduk. Sarkimiz da var. Tabii bu sarki :')
bir gun murat ben mert gezmeye sahile cikiyoruz. Tipki aile gibiyiz ama. Yuruyoruz sahili sonra sokak calgicisina isaret veriyo mert. Bu sarkiyi soyluyorlar. Bana evlenme teklifi ediyo mert. Murat el cirpip olley diyor... Kabul ediyorum sonra eteafiöizdakiler alkisliyor. Evlendik 1 yil ardindan. Evde ben murat mert birlikteyiz. Mutluyuz. Ben 2 yil sonra da hamile kaldim. Ama dusuk yaptim. Yillarca dogâmamis cocugum icin agladim Mert'in omzunda. 3 mayıs 2016da mert kollarimda öldü. Sevdigim adam öldügünde kollarimdaydi. Kalp krizi geçirdi. Hayat iste kimin ne kadar yasayacag belli degil. Allah cok sevdigi kulunu yanina erken alirmis :') kocam öldükten sonra hayatimi murata adadim. Murat simdi 16 yasinda. Bana anne diyor. Bu sarkiyi ne zaman dinlesem ölecek gibi hissediyorum. Bu da benim hikayem... Mert'im, sen sadece cennette degil, benim ve muratin kalbindesin...
52 notes
·
View notes