#ateşin faydaları
Explore tagged Tumblr posts
Text
harputdibekkahvesi.com.tr
Dibek Kahvesi Nedir? Eşiniz dostunuz tavsiye etti tadına baktınız çok beğendiniz araştırırken bu içerikle karşılaştınız değil mi? Türkiye’nin en sevilen kahvesi olmanın gururu ile size Dibek Kahvesi hakkında her şeyi anlatmak için bu makaleyi yazdık Hoş Geldiniz 🙂
Öncelikle DİBEK NEDİR onu öğrenelim;
DİBEK NEDİR?
Dibek
Dibek, “dövme şekli”, “dövülmüş olan” manasını taşır. Taştan veya tahtadan yapılmış havandır, Büyükten küçüğe doğru farklı boyutları vardır. Kısaca değirmen taşı olarak da nitelendirilen dibek, köylerde tahılları un haline getirmek için kullanılan içi çukur taştır.
Şimdi gelelim Asıl konumuza Dibek Kahvesi Nedir 🙂
DİBEK KAHVESİ NEDİR?
Dibek Kahvesi ismini pişirme şeklinden değil dibek taşının içerisinde öğütmesinden almıştır. Aslında kahvenin öğütülme yöntemidir. Ayrıca günümüzde kullanılan Dibek Kahvesi bir karışım kahvesidir ve her markanın kendine has karışım formülleri vardır. Bizler bu konuda şeffaf davranıyoruz ve Harput Dibek Kahvesi olarak tüm ambalajlarımızda içindekileri net olarak belirtiliyoruz şimdi bir de buradan sizlere Harput Dibek Kahvesinin içeriğini anlatalım istiyoruz.
Harput Dibek Kahvesi İçeriği
Türkiye’nin en lezzetli ve en kaliteli Harput Dibek kahvesi yumuşak bir içime sahiptir. Kahvemizin içeriğinde bulunması zor ve dünyada çok pahalı olan Kakule Tohumu, Öğütülmüş (İnce Dereceli, Orta Kavruk) Arabica Kahve, Kahve Kreması ve Kakao bulunmaktadır.
Dibek Kahvesinin Faydaları
Kolesterole Faydası: Her gün düzenli olarak içildiğinde iyi kolesterolü artırır ve kötü kolesterolü dengede tutmaya yardımcı olur.
Mideye Faydası: Midenin rahatsız olmasını engelleyerek hazmı kolaylaştırır. Midenin daha hızlı çalışmasına etki eder ve yiyeceklerin sindirimden geçmesine yardımcı olur.
Sindirim Sistemine Faydası: Düzenli şekilde içildiğinde ya da ağır yemeklerden sonra tüketildiğinde mideyi rahat ettirdiği gibi sindiriminde hızlı olmasını sağlar ve hazımsızlık derdine son verir.
Cilde Faydası: Cilt güzelliği için düzenli tüketilmesi ve tortusu ile birkaç saniye yüzün ovulması yeterlidir. İçerdiği yağlar ve aroma ile cildi ve vücudu rahatlatırken aynı zamanda moral düzelmesi de sağlar.
Dibek Kahvesinin Özelliği
Harput Dibek Kahvesinin en önemli özelliği, kahve çekirdekleri de dahil olmak üzere içerisindeki tüm ürünlerin taştan ya da ağaçtan yapılan havanda elle dövülerek hazırlanmasıdır.
Şimdi gelelim en önemli konuyu iyi güzel Dibek Kahvesini aldık sevdiklerimizle güzelde bir sohbete başladık peki en iyi Dibek Kahvesi Nasıl Yapılır?, Dibek Kahvesi Yapmanın Püf Noktaları Nelerdir? gelin şimdi bunları cevaplayalım.
Dibek Kahvesi Nasıl Yapılır?
Cezvenize her fincan için 1 fincan kadar su ve kutu içerisinden çıkan ölçek kadar Harput Dibek Kahvesi ekleyin.
İsteğe göre şeker ilave ederek ateşe koymadan önce iyice karıştırın.
Kısık ateşte de karıştırmaya devam edin.
Cezve içerisindeki karışım kaynayıp yükselmeye başladığında kahvenizi servis edebilirsiniz.
Dibek Kahvesi Yapmanın Püf Noktaları Nelerdir?
Öncelikle şunu belirtelim Dibek Kahvesi Türk Kahvesi gibi YAPILMAZ.
Türk Kahvesi yaparken kahve ateşin üzerindeyken hiç bir şekilde karıştırılmaz kaynaması beklenir. Dibek Kahvesi yaparken bu olay tam tersi her fincan için 1 ölçek tepeleme Harput Dibek Kahvesi cezveye konulduktan sonra ateşe bırakılmadan önce iyice karıştırılmalı çünkü içerisindeki kakulenin tam anlamı ile soğuk veya çok hafif ılık suyla karışması gerekli daha sonra ateşe bırakılan cezve kahvemiz kaynayana kadar karıştırılmalı.
Dibek Kahvesi Yaparken Şeker Oranı
Harput Dibek Kahvesi için şeker oranı tavsiyemiz şu şekildedir;
Sade: Anlaşıldığı gibi hiç şeker atmıyoruz 🙂
Az Şekerli: 1 Adet Küp Şeker yada 1 Çay Kaşığı Toz Şeker
Orta: 2 Adet Küp Şeker yada 2 Çay Kaşığı Toz Şeker
Şekerli: 3 Adet Küp Şeker yada 3 Çay Kaşığı Toz Şeker
Dibek Kahvesi Fiyatı
Son olarak Dibek Kahvesi Fiyatlarını merak edenleri şöyle mağazamıza doğru alabiliriz. Hemen ürünlerimizi inceleyerek Ücretsiz Kargo ve Kapıda Ödeme seçeneğiyle siparişlerinizi verebilirsiniz aynı gün içerisinde kargonuz çıkacaktır.
Ürünlerimizi incelemek için buraya tıklayabilirsiniz.
Ayrıca dibek kahvesi kadar lezzetli içenlere tadını damağında bırakan yepyeni lezzetimiz Sütlü Toz Menengiç Kahvesi (Çedene Kahvesi) denemenizi tavsiye ederiz.
Dilerseniz denemeden önce Çedene Kahvesi (Menengiç Kahvesi) hakkında yazmış olduğumuz makalemizi de buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.
Vaktinizi ayırıp Dibek Kahvesi Nedir? Dibek Kahvesi Hakkında Her Şey makalemizi okuduğunuz için teşekkürler
Bol Kahveli Günleriz
AFİYET OLSUN 🙂
Harput Dibek Kahvesi 1000 Gr
349.90₺
28 müşteri puanına dayanarak 5 üzerinden 4.89 puan aldı
SEPETE EKLE
Harput Dibek Kahve 2 Kg 2000 Gr
549.90₺
17müşteri puanına dayanarak 5 üzerinden 4.71 puan aldı
SEPETE EKLE
3 Adet Harput Dibek 1000 Gr (200 Gr Hediyeli)
1,049.90₺
SEPETE EKLE
Harput Dibek Kahvesi 2 Adet 2 Kg
1,049.99₺
12müşteri puanına dayanarak 5 üzerinden 4.83 puan aldı
SEPETE EKLE
Harput Dibek Kahvesi 2X1000 Gr
679.90₺
SEPETE EKLE
Harput Dibek 1000 Gr 4 Adet
1,299.90₺
26müşteri puanına dayanarak 5 üzerinden 5.00 puan aldı
SEPETE EKLE
5 Adet 100 Gr Türk Kahvesi
299.99₺
1müşteri puanına dayanarak 5 üzerinden 3.00 puan aldı
SEPETE EKLE
Harput Dibek Kahvesi 2X1000 Gr + 100 gr Türk Kahvesi
699.90₺
SEPETE EKLE
Harput Dibek Kahvesi 1000 Gr + 250 Gr
459.90₺
1müşteri puanına dayanarak 5 üzerinden 5.00 puan aldı
SEPETE EKLE
1 note
·
View note
Photo
YETİŞKİNLERDE ATEŞ YÜKSELMESİNİN FAYDALARI: #şifabul Ateş, aslında bedenin bir savunma yanıtıdır. Artan vücut ısısı sayesinde bağışıklık sistemi daha iyi çalışır.
Ateşin faydalarından dolayı 38-38,5 dereceye kadar ateş düşürücü alınmaması öneriliyor. Araştırmalar ateş düşürücü kullanımının enfeksiyon hastalığının süresinin artmasına yol açtığını göstermiştir.
UYARI: Çocuklar ve özellikle 3 yaş altı çocuklar için ateş havale geçirme riski yüzünden ciddiye alınması gereken bir durumdur.
ATEŞİN FAYDALARI NELERDİR? 1- Mikropların çoğalma hızını yavaşlatır. 2- Bağışıklık sistemini güçlendirir. 3- Vücudun enfeksiyonlara karşı savaşmasını sağlar. 4- Akyuvarların koruyucu etkileri hızlanır. 5- Artan vücut ısısı, mikropların çoğalmaları için gereken demir düzeyini düşürerek işlerini zorlaştırır. 6- Bir tür kimyasal koruyucu olan interferon üretimi artar. 7- Virüslerin hücrelere saldırmasını önler.
#şifa#şifabul#yüksek ateş#ateşin faydaları#bağışıklık sistemi#enfeksiyon#virüs#bakteri#sağlık#faydalı bilgiler
1 note
·
View note
Text
Semizotlu Salata Tarifi
Semizotlu Salata Tarifi için Malzemeler
Pratik Salata Tarifi
1 büyük su bardağı yoğurt
Bir tatlı kaşığı sirke
2 küçük diş sarımsak
Yarım bağdan biraz fazla semizotu
1 dolu çorba kaşığı mayonez
Yarım su bardağı konserve mısır
Tuz
İki adet orta boy közlenmiş biber
Üç çorba kaşığı zeytinyağı
2 adet orta boy rendelenmiş havuç
Semizotlu Salata Tarifi Yapılışı[/baslik)]
Semizotlu Salata Tarifi sizler için Salata-Meze-Sos kategorisi içinde yayınlamaktayız. Oldukça lezzetli ve pratik yapımı ile göz dolduran bu harika tarifi mutlaka denemenizi tavsiye ederiz.
Semizotunun Faydaları: Önce kalp dostu olduğunu belirtmek isteriz ardından sıralamak gerekirse bağırsak sorunlarında çitti rahatlama sağlar, cildinizi yeniler sonrasında enfeksiyonlu hastalara iyi gelir…
Semizotlu Salata Tarifi nasıl yapılır? Sorusuna elimizden geldiğince yapılışı bölümünde siz değeli takipçilerimize aktarmaya çalıştık. Bu eşsiz salata tarifinde dilediğiniz değişikliği yapabilirsiniz. Salata tarifleri yemek tariflerine göre değişikliklere daha açıktır. Arzu ettiğiniz yönde farklılıklar yaratmaktan kaçınmayın. Bu tarz pratik ve kolay tariflerin devamı niteliğindeki tarifleri Hızlı Yemek Tarifleri adresinde bulmanız mümkün.
Her gün sizler için birbirinde farklı kategorilerde bambaşka tarifler yayınlamaktayız. Günün tarifi olarak seçtiğimiz bu eşsiz tarifi denemek isteyen herkese önce kolay sonrasında ise afiyet olsun diyoruz. Yepyeni bir günde pratik ve kolay yapıma sahip olan yemek tarifleriyle görüşmek üzere şimdilik hoşça kalın.
Önce havuçları bol su ile yıkayalım
Ardından kabuklarını soyalım
Sonrasında rendeden geçirelim
Daha sonrasında uygun gördüğünüz tavanın içine aktaralım
Ardından sıvıyağı ilave edip 3 dakika kadar kavuralım
Sonrasında kapya biberleri yıkayalım ve artasına bıçakla delikler açalım
Daha sonrasında fırında veyahut ateşin üzerinde gözleme işlemini gerçekleştirelim
Ardından semiz otunun yalnızca yapraklarını kullanacağımız için yaprak kısımlarını koparalım
Sonrasında bol su ile yıkayalım ve süzülmesini sağlayalım
Daha sonrasında gözlediğimiz biberi kabuklarından ayıralım ve ince ince doğrayalım
Ardından derince bir kabın içine yoğurt aktaralım ve içerisine sirke mayonez ve tuzu ilave edip iyice çırpalım
Sonrasında çok iyi şekilde karıştıralım, ardından havuç, semizotu, mısır, son olarak biberi ilave edelim.
Semizotlu Salata Tarifi
0 notes
Photo
Doğa ve gün ışığı Açık havada, doğanın sükunet dolu kollarında geçirilen zamanın faydaları saymakla bitmiyor. Sessizlikle başladığımız, temiz hava-bol oksijenle devam eden Gün ışığı diğer yaygın anılışı ile güneş ışınları, insan vücudunun genel sağlık yapıtaşlarını korumada kritik rol üstlenir. Buna olarak gün ışığının faydaları nı anlamak çok önemli! Doğada geçirilen vakit, gün ışığından maksimum fayda sağlar. Ayrıca eğer geceleri kamp ateşi etrafında aydınlanma sağlıyorsanız, ateşin yaydığı güneş ışığı benzeri renk dengesi ile vücut 24 saatlik döngüsünü daha sağlıklı tamamlayabiliyor. Doğanın onarıcı özelliklerinden bir diğeri olarak karşımıza çıkan bu özellik, gece saatlerini doğru ışık dengesi içinde geçirmeyi böylece uyku, serotonin ve melatonin üretiminin desteklenmesini sağlıyor. Doğada geçirilen zaman sonrası sessizlik, temiz hava ve doğru ışık kaynakları ile çevrelenen atmosferle kişi depresyon etkilerinden uzak, yaratıcılığı desteklenmiş, zihin sağlığı netlik kazanmış bir şekilde günlük hayatına dönebiliyor. #nature #doğa #günışığı #sunlight #greennature #greenworld #yeşildoğa #yeşildünya #orman #forest #trees #tree #outdoor #outdoors #out #outdoorphotography #oksijentravel #travel #oksijen #green #greenroads #patika #ormanpatikası https://www.instagram.com/p/CD84RnnHymM/?igshid=1uot7dqdw8vb1
#nature#doğa#günışığı#sunlight#greennature#greenworld#yeşildoğa#yeşildünya#orman#forest#trees#tree#outdoor#outdoors#out#outdoorphotography#oksijentravel#travel#oksijen#green#greenroads#patika#ormanpatikası
0 notes
Text
Kızılcığın Faydaları ve Kızılcık hakkında yanlış bilinenler
Genellikle kızılcık meyvesi Türkçeye çevirisinde cranberry yani vaccinium macrocarpon türkçesi Turna yemişi meyvesi ile karıştırılır , bu yüzdende genel olarak kızılcığın faydalarını anlatan web sitelerin de turna yemişinin faydaları nı anlatan kızılcık için doğru olmayan bilgiler verilmektedir. Aslında kızılcık Cornelian Cherry yani Latincesi Cornus mas dır. Cornaceae ( kızılcık ağacı ) ailesinin bu üyesi Cornus mas olarak belirlenmiştir
Kızılcık Künyesi
Latince isimleri: Cornus officinalis Fructus corni officinalis Cortex / Ramulus Çince adı: shan zhu yu Diğer adı: cornus berry Kızılcık( Cornus mas), Orta ve Güney Avrupa'dan Kafkasya ya kadar geniş bir bantta yetişir ve geleneksel bir bitkisel ilaç olarak kullanılır.
Kızılcığın Faydaları
Dizanteri ve diyare ilacı Kızılcık geleneksel olarak, yüksek tanen içeriğinin bir sonucu olan güçlü büzücü etki nedeniyle dizanteri ve ishali tedavi etmek için kullanılmıştır. Kuru ağız hissi , ayva yerken , Trabzon hurması , sapodilla veya Cornelian Cherry yerken büzücü tanenlerin dokuları büzüşmesi veya büzülmesi sonucu oluşur. Bu, sıvı tahliyesini sınırlandırır ve ishal veya dizanteriden iyileşmeye doğru ilk adımı gösterir. Böbrek fonksiyonunu destekler Geleneksel Çin tıbbına göre, kızılcık verimli bir diüretiktir ( söktürücü). Normal böbrek fonksiyonlarını destekleyen, yüksek tansiyonun (hipertansiyon) azaltılmasına yardımcı olan ve detoksifikasyonunu destekleyen bir işlem olan idrar üretimini uyarabildiği anlamına gelir. Etkileyici antibakteriyel ve antiviral özellikler Kızılcığın faydalarından biride , güçlü bir doğal antienflamatuar, antiviral ve antibakteriyel madde olan yüksek miktarda C vitamini içermesi nedeniyle soğuk algınlığı ve grip önleme için idealdir. Bir kişinin bu sağlık yararlarından yararlanabilmesi için, kızılcık çiğ tüketilmesi gerekir (pişirme ısısı C vitamini yok eder). Diğer bir c vitamini deposu olan domatesin faydaları için Domatesle Sivilce Tedavisi inceleyebilirsiniz. Zengin antioksidan içeriği Çoğu meyvede olduğu gibi, kızılcık meyvesi, serbest radikal moleküllerden serbest radikal hasarına karşı koruma sağlayan ve kronik hastalıklara karşı koruyan çok miktarda antioksidan içerir. Doğal hepato (karaciğer pankreas safra kesesi )koruyucu Kızılcık özellikleri ve sağlık yararları üzerine yapılan araştırmalar, meyvelerin düzenli tüketilmesinin, güçlü bir hepato-koruyucu eylem uygulayarak karaciğer fonksiyonunu iyileştirir. Mükemmel tonik Kızılcık meyveleri, yüksek mineral içeriğinden dolayı mükemmel restoratif özelliklere sahiptir. Kalsiyum, potasyum, bakır, demir, manganez, çinko ve iyi bir sodyum kaynağı bakımından zengin olan kızılcık, hastalıktan sonra iyileşmeyi teşvik eder (örneğin, kızılcık meyve suyu içmek, daha şiddetli bir ishal olayından sonra iyileşmeyi hızlandırabilir). Kızılcığın Ateroskleroz (Damar Sertliği) Üzerine Etkileri Kızılcığın faydalarından biride Diğer nutrasötiklere benzer olan kızılcık damar sertliğine ( ateroskleroz ) karşı olumlu etkilere sahiptir. Kızılcığın geleneksel kullanımları ve faydaları Meyve aşırı kanama durumunda vücut kaslarının veya dokularının kasılmasına neden olan bir büzücüdür.Ayrıca ateşin etkisini azaltmada yardımcı olan ve vücut ısısını normale düşüren bir febrifüttür (ateş düşürücü).Kabuk ve meyveler de besleyicidir ve vücudun kaybolan besinlerinin geri kazanılmasına yardımcı olur .Meyvenin büzücü özelliği, aynı zamanda kolera tedavisinde de kullanıldığı gibi bağırsak şikayetleri ve ateş için iyi bir tedavi işlevi görür.Kızılcık çiçekleri, ishal tedavisinde kullanılır.Kızılcık meyvesinden çıkarılan meyve suyunun içilmesi de şiddetli ishal krizinden sonra iyileşmeyi artırabilir.Kızılcık yemek de böbreklerin çalışmasını teşvik eder.Bu meyvenin tüketimi idrar üretimini desteklemeye yardımcı olarak böbreklerin normal çalışmasını desteklemektedir. Kızılcığın Faydaları devamı Kızılcık ayrıca yüksek tansiyonun düşürülmesine yardımcı olur ve hipertansiyondan muzdarip insanlar için faydalıdır.Dahası, bu meyveye benzer meyveler ayrıca tüm vücudun detoksifikasyonunu da teşvik eder.Bu meyveye benzer meyvenin, çok güçlü bir doğal antiviral, antibakteriyel ve anti-enflamatuar (iltihap giiderici) madde olan yüksek C vitamini seviyelerini içerdiği için, soğuk algınlığı ve gripten korunmak için mükemmel olduğuna inanılmaktadır.Bu meyveler ayrıca kolera tedavisi için de kullanılır.Geleneksel tıp pratisyenleri sıklıkla düzenli olarak Kızılcık tüketilmesini önermektedir, çünkü bunlar ayrıca antihistamin ve anti-diyabetik ajan olarak kabul edilmektedir.Kızılcık çiçekleri özellikle sırt ve diz ağrıları, baş dönmesi, menstrüel (adetsel) kramplar ve nevrasteni tedavisinde iyidir.Bedensel sıvıları baskılayan bütün şifalı bitkiler (hatta aşırı miktarda olanlar) gibi, tonik veya detoksifiye edici şifalı otlar kullanılmadan kullanıldığında semptomların kötüleşmesine yol açar veya uzatır.Meyve antibakteriyel, antifungal, hipotansif, antitümör, büzücü, idrar söktürücü, hepatik ve toniktir. Kızılcığın Faydaları üzerine genel bilgiler Geleneksel bitkisel tıp uygulaması olarak , hazımsızlık ve şeker hastalığı , romatizmalı ağrı, spesifik olmayan cilt ve idrar yolu enfeksiyonları ve karaciğer hastalıklarının reçetesiz (OTC) bitkisel tıbbi formundaki tedavisinde, şişlik iltihap önleyici ( anti-enflamatuar) ve diyabet ( hipoglisemik) karşıtı özelliklerini kullanır.Kızılcık geleneksel Çin tıbbında uzun bir kullanım geçmişine sahiptir, direnç sağlayıp vucudu korumak, böbrekleri tonlandırmak ve sperm kalitesini arttırmak için kullanılır Kızılcığın faydaları olumlu özelliklerinden kaynaklanmaktadır, temel olarak taze kızılcık meyvesi , portakalların iki katı kadar askorbik asit yani C vitmini içerir; Erik, armut ve elmadan elde edilen diğer meyve suları ile karşılaştırıldığında, kızılcık suyu, diğer meyve sularından 10 kat daha yüksek seviyelerde kalsiyum içerir; Kızılcığın potasyum ve magnezyum içeriği yüksektir, ancak sodyum ve bakır, demir gibi diğer gerekli minerallerde düşüktür; kızılcıkta organik asitler, tanen, yani tannik asit , antosiyaninler, ve diğer antioksidanlar açısından aşırı zengindir
Kızılcık Üzerine Araştırmalar
Yeni anti-enflamatuar (iltihap önleyici) ve antioksidan bileşik kaynaklarına ilgi son zamanlarda önemli bir araştırma konusu haline geldi. Çok çeşitli biyolojik ve farmakolojik özellikler sergileyen önemli miktarlarda fenolik bileşikleri ve vitaminleri içeren kızılcık meyvesi , damar sertliğine (ateroskleroza) karşı savaşabilecek umut verici bir kaynağı temsil edebilir.
3. Kızılcık'daki Aktif Antiaterosklerotik Bileşikler
Kızılcık meyve içeriği bölgeye ve gen yapısına bağlı olarak % 0.1-0.3 yağ ,% 0.4 protein,% 21.7 karbonhidrat,% 0.8 kül,% 0.5 diyet lifi,% 6.6–25.2 toplam şeker, (% 33.1-43.1) değişmiştir. fruktoz ve% 53.6-63.1 glukoz),% 4.22-223.01 indirgen şeker ve 14.96–38.87 mg / 100 g C vitamini ve ayrıca 15 amino asit kızılcık suyu, erik, armut veya elma sularında 10 kat fazla yüksek seviyede kalsiyum (323 mg / L) ve benzer miktarda potasyum, sodyum, çinko ve magnezyum içerirken, bakır seviyesi önemli ölçüde düşüktür . Buda kızılcığın faydalarını arttırır. Kızılcık meyvesinin, tanenleri (131.51-601.2 mg / L), organik asitleri (% 4.6-7.4), antosiyanini, yağ asitlerini, flavonoidleri ve en azından dahil olmak üzere biyolojik etkiye sahip çok çeşitli fitokimyasalları içerdiği bulunmuştur.
Kaynaklar
Kızılcığın Faydaları konusunu yazarken faydalandığımız kaynaklar: 1. PMC Cornus mas ve Cornus Officinalis - Geleneksel Olarak Kullanılan İki Tıbbi Bitkinin Analizleri ve Farklılıkları . 2. Wolf PL. Biochemical diagnosis of liver disease. Indian J Clin Biochem. 1999;14(1):59–90. doi: 10.1007/BF02869152. 3. Poli G, Parola M. Oxidative damage and fibrogenesis. Free Radic Biol Med. 1997;22(1-2):287–305. 4. Sies H. Strategies of antioxidant defense. Eur J Biochem. 1993;215(2):213–9. 5. Valko M, Leibfritz D, Moncol J, Cronin MT, Mazur M, Telser J. Free radicals and antioxidants in normal physiological functions and human disease. Int J Biochem Cell Biol. 2007;39(1):44–84. doi: 10.1016/j.biocel.2006.07.001. 6. Brattin WJ, Glende EA, Jr., Recknagel RO. Pathological mechanisms in carbon tetrachloride hepatotoxicity. J Free Radic Biol Med. 1985;1(1):27–38. 7. Rechnagel RO, Glende EA., Jr. Karbon Read the full article
0 notes
Text
"Savaştan Sonra" Hikayesi 2. Bölüm
"Savaştan Sonra" Hikayesi 2. Bölüm Hikaye Oku; Artık yeşil ağaçların yerini beyaza çalan kurumuş gibi tek yaprak bile açmayan ağaçlar almıştı. Yerlerde çimen yerine kalıplaşmış buz ve kar tabakası kaplamıştı. Binalar neredeyse tamamen yok olmuştu. Çoğu binadan arta kalanlar insanlara yuva olmaya çalışıyordu fakat ne kadar yuva olmaya çalışsa da üstü açıktı. Zaten yıkılmıştı. Çoğu yerinden soğuk hava geçirdiği için insanlar için çokta iyi bir yer olduğu söylenemezdi. Sadece zeminin birazda olsa kuru olduğu için insanlar yıkık evlerde yaşamayı tercih ediyordu. Yine de her gün hastalanan, donan ve ölen insanların sayısı artıyordu. Herkes umutsuzca, yaşamak için yollar aramaya başlamıştı. Yaşayan insanların böyle bir sözden haberi olmasa da Albert Einstein' in zamanda söylediği söz şimdi gerçekleşmişti;" Üçüncü Dünya Savaşında hangi silahlar kullanılacak bilmiyorum ama, Dördüncü Dünya Savaşı taş ve sopalarla yapılacak " Belki Dördüncü Dünya Savaşını yapacak insanlar bile kalmamıştı. Bu yüzden insanların tek isteği yaşamaktı. Savaş sadece yemek bulmak üzerine yapılıyordu. Kendi aralarında örgütleşen insanlar yaşamak için başka insanların yemeğini çalıp, gerekirse onları öldürüyorlardı. Bu doğru değildi fakat yaşamak için her şey mubahtı. Kimse onları yadırgayamazdı. Bir kere ok yaydan çıktımı kimse ölmek istemezdi. Nede olsa can her şeyden tatlıydı. Bu yüzden Atakan'da yaşamayı seçmişti. Ölmek her ne kadar çözüm gibi gözükse de aslında bir çözüm değildi. Ruhu gibi buzullaşmış bu dünya da bir çıkış yolları olmalıydı. Güneş henüz kendini göstermese de bir gün kendini gösterecekti. Bu yüzden o günleri bulmalıydı. Bir saniye bile o günleri görse rahat bir şekilde ölebilirdi. Yaşama amacı buna dayanıyordu. Küçük bir hayal yaşamasına yardım ediyordu. Çocuk beline kadar gelen soğuk karların arasında yürümeye çalışırken yüzüne vuran buz gibi tipi bütün bedenini uyuşturuyordu. Kolunu yüzüne siper etmeye çalışsa da beynine kadar işleyen soğuk hava bir türlü durmuyordu. Eğer birkaç saniye duraksayıp nefes almasına izin verse çok uzun yollar gidebilecekti. Fakat nefesini kesen karla karışık tipi hareket etmesini bile zorlaştırıyordu. Yine de bu zorluğun içinde yürümeyi bir an olsun bırakmıyordu. Yolda yürürken neredeyse karın içine gömülmüş cesetleri görse bile yaşamayı bırakmıyordu. Ağaçlarda donmuş sincapları görse bile yaşamayı bırakmıyordu. Çünkü hayat bir anda kolayca atılacak bir çöp değildi. Çocuk uzun bir yürüyüşün ardından yıkık bir evin içine kendini attı. Yüzü o kadar beyazlamıştı ki neredeyse kireç gibi olmuştu. Montunun kapüşonunu ve yüzüne sardığı ince bezi iyice yüzünün etrafına sarsa da pek bir faydaları dokunmuyordu. Zaten çürümüş ve kirlenmiş bezin kendine bile faydası yoktu. Yüzünü ısıtmak için bundan daha fazlasına ihtiyacı vardı. En iyi yapılacak şey ateş yakmaktı. Fakat ateş yakmak böyle bir havada imkansız gibi bir şeydi. Yoğun tipi ateşin yanmasına engel olurdu fakat ateşin yanması için küçükte olsa yolu vardı. Babası çoğunlukla ateşi yakarken sarı renkte bir sıvıdan azıcıkta olsa döküp üzerine çakmak taşından yapılma ufak çubuğu, bıçağının arkasıyla yontar gibi sürtüp kıvılcımlar çıkarırdı. Kıvılcımlar sıvı ile buluşunca bir anda böyle bir havada bile ateş yanardı. Babası buna " MUCİZEVİ SIVI " derdi. Gerçekten de mucizeviydi. Çocuk elini kabanın iç cebine attı. Cebine attığı anda eline bir litre kapasitesinde bir matara geldi. Bu mataranın içinde mucizevi sıvıdan vardı. Matara neredeyse tamamen doluydu. Babası matara boşalırken kocaman variller arayıp onların içinden tekrardan o sıvı ile dolduruyordu. Bu sıvı çok zor bulunuyordu fakat çokta yararlı bir sıvıydı. Çocuk kendi montundan da bir matara çıkardı. Bu mataranın içinde su vardı. Çoğunlukla yerdeki buzu ve karı eritip su yapardı. Fakat karı eritip hemen içmezdi. Kar eridikten sonra onu birde kaynatırdı. Yoksa babası ona hep, karı kaynatmazsan hasta olursun derdi. Çocuk sudan biraz içtikten sonra sırtında ki yırtılmış büyük çantayı yere koydu. Hırsızlardan biraz et saklamayı başarmıştı. Biraz da yolda gelirken Ölüp de çürümeye başlamış bir atın etinden biraz koparmıştı. Ete bakınca hiçte iştah açıcı görünmüyordu hem de çok pis kokuyordu. Çocuk yutkunup etleri yere koydu. Şuan tek ihtiyacı olan şey biraz odundu. Ağaçların çoğu kurumuş olduğu için kırılmaları birkaç kat daha zorlaşıyordu. İyice buzlaşmış kalın ağaçları babası bile kıramıyordu. Yine de dışarı çıkıp biraz odun bulmalıydı. Çocuk çantasını hafif tepelenmiş karın içine sakladıktan sonra tekrardan dışarı çıktı. Çantasının su koyma yerine her zaman küçük bir balta koyardı. Biraz eski ve paslanmış bir baltaydı. Kabzası bizzat babası tarafından oyulmuştu. Bazen elini çok acıtıp yaralasa da bunu belli etmemek için dudağını ısırıp odunları parçalamaya devam ederdi. Babası bunu anladığı halde gülümseyerek oğlunun ne kadar büyüdüğünü izliyordu. Bugünde aynı acıyı hissedecekti. Bu acı elinin acısı değildi, yüreğinin acısıydı. Çocuk ilk bulduğu ağacın hemen altından birkaç tane ufak dal toplayıp bir köşede biriktirdi. Şimdi kalın odunlar lazımdı. Yoksa küçük odunlar birkaç dakika içinde köze dönüşüp yok oluyordu. Büyük odun toplamak için ağaca çıkmak zorundaydı. Fakat bu hiçte kolay olmayacaktı. Çocuk yavaşça bir elini ağacın ilk dallarından bir tanesine attı. Ardından ayağını ağacın kovuğuna dayayıp çıkmaya çalıştı fakat ağacın kovuğu o kadar buzlanmıştı ki çıkması imkansız gibiydi. Bu yüzden başka ağaçlara bakmak zorundaydı. Çocuk birkaç tane daha ağaç gezdi. Hepsinde aynı sonucu almıştı. Fakat en sonunda birkaç metrelik yeni büyümeye başlayıp donmuş bir ağaç bulmuştu. Ağacın kovuğu fazla kalın olmamakla birlikte tam kesilecek kıvamdaydı. Kesilmesi fazla uzun sürmezdi fakat bunu birde en az on parçaya bölmek zorundaydı. Nede olsa tam ağacı yakamazdı. Çocuk yarım saat gibi kısa sürede ağacı kesip diğer ince odunları da alıp sürükleyerek eşyalarını koyduğu eve yöneldi. Hava kararmadan büyük odun parçasını beş parçaya bölmeyi başarmıştı. Fakat hava kararmak üzereydi. Çabucak ateşi yakmalıydı. Çocuk ufak odun parçalarını en alta dizmeye başladı. Küçük odunların üzerine de kırdığı kalın odun parçalarını çadır yapar gibi dizdi. Odunlar buzlandığı için yanmaları çok zor olacaktı. Fakat mucizevi sıvı ile biraz daha kolay yakacaktı. Çocuk matarada ki sıvıdan biraz alta ki ince odunlara birazda kalın odunların üzerine döktü. Matarada ki sıvıyı fazla harcamamalıydı. Nede olsa bir daha bulmak çok zor olabilirdi. Matarada ki sıvının ne kadar dayanacağı belli değildi. Bu yüzden azar azar kullanıp depo etmeliydi. Çocuk mucizevi sıvıyı döktükten sonra belinde ki kamayı çıkardı. Kamanın kabzasının içinde küçük bir çakmak taşından yapılma siyah çubuğu çıkarıp kamanın arka tarafıyla odun yontar gibi siyah çubuğa sürmeye başladı. Çubuktan çıkan kıvılcımlar durmadan küçük dal parçalarının üzerine düşüyordu. Fakat bir türlü ateş yanmıyordu. Çocuk tam; " Hadi ama... " dediği anda ateş bir anda yandı. Mucizevi sıvı tutuştuğu anda ateş harlanmış gibi coştu. Kısa sürede buzu çözülen odunlar daha iyi yanmaya başlamıştı. Çocuk bir parça oduna elinde ki etleri takıp pişirmeye başladı. Bir tane çelik mataranın da içini karla doldurup ateşin yanına koymuştu. Yerdeki karları birazda olsun temizleyip çantasını altına koydu. Şuan dışarıya göre bulunduğu yer sıcacıktı. Sırtını yasladığı duvar bile ısınmaya başlamıştı. Bu güzel sıcaklık o kadar güzeldi ki kendisini hayal kurmaktan alıkoyamıyordu. Çocuk tam sırtını yaslarken elini babasının kabanına attı. İçinden küçük bir kutu çıktı. Çocuk kutuyu açtığında babasının her zaman yakıp ağzına koyduğu çubuğa benzeyen sarılmış kağıtlar çıktı. Kağıtların içi kurumuş yaprağa benzeyen şeylerle doluydu. Çocuk bir tanesinin ucunu yanan odun ateşiyle yaktı. Sonra kağıt parçasını ağzına koydu. Bir kere ateşi içine çekmesiyle öksürmesi bir oldu. Bir anda yüzü kıpkırmızı oldu. Çocuk bir anda sinirlenip ateşi daha fazla içine çekmeye çalıştı. Babası uzun zamandır içiyordu. Kendisi de içmeliydi. Çocuk biraz daha içine çektiğinde başı dönmeye başladı. İstemese de kağıt parçasını ateşe attı. Ardından ateşte pişen etlerden bir tanesi eline aldı. Ne kadar çürümüş et parçası olsa da yemek zorundaydı. Çocuk tam eti ısırırken küçük bir ses duyuldu. Çocuk bir anda yerinden fırlayıp duvara dayadığı silahı eline aldı. Kafasını çevirdiğinde kendi yaşlarında görünen bir kız kendisine ve yerdeki ete bakıyordu. Çocuk tereddüt etmeden silahı kıza çevirdi. " SENDE KİMSİN ?" Kız silahtan korkmamıştı fakat utanmış gibi yeşile çalan gözleri hep yerdeydi. Uzun bukleli sarı saçları beline kadar iniyordu. Hafif yuvarlak güzel ve beyaz bir yüzü vardı. Giysileri fazla kalın değildi bu yüzden teni bembeyaz olmuştu. Kızın gözleri yavaşça çocuğa baktı. İlk kez utanmayı bırakmıştı. " Şey... biraz ısınabilir miyim ? " Çocuk yavaşça silahını indirdi. Bu kız gerçekten de çaresiz görünüyordu. Çocuk tekrar yerine oturdu. Kıza eliyle oturmasını söyledi. Kız utangaç bir şekilde ateşin başına oturdu. Çocuk kızı önemsemeden ateşin başında ki eti eline aldı. Bir anlığına gözleri kızın gözleriyle kesişti. Kız istemeden yutkunmuştu. Çocuk eti ısırmadan kıza baktı. " Aç mısın ?" Kız bir an sessiz kaldı. Aç olduğu her halinden belliydi. Çocuk elinde ki eti kıza uzattı. Kız anlamamış gibi çocuğun yüzüne baktı. Çocuk gözleriyle eti gösterince kız ürkek bir ceylan gibi eti eline aldı. Çocuk ateşin başında ki diğer eti alıp arkasına yaslandı. Çocuk eti yemeye başlayınca kızda etten bir ısırık aldı. Kız etten ısırık aldığı anda bir anda gözleri açılmış gibi ete saldırmıştı. Çürümüş eti afiyetle yerken gözünden aşağı yaşlar iniyordu. Gökhan Karakeleş Read the full article
0 notes
Text
Orucun Ruhu
Yahudilikte ve hristiyanlıkta perhizler artık tıbbın malı olmuştur. Tıb, ne zaman ve nelerden perhiz edileceğini aşağı yukarı kesinlikle söyleyebilmekte ve gerektiği zaman hastaya öğütlemektedir. Bu dinlerde perhizden tıbbın alanına girmeyen hiçbir şey kalmamıştır. Ama oruç öyle değildir. Tıbbın da onaylayacağı faydaları dışında o yine başlıbaşına bir tapınma olarak kalmaktadır. Bu, orucun, bedeni sıkıya alan, çile değirmeninde döndüren orucun yüce ve meleklerle örülü çehresinden, mânevî bir yakuttan yoğrulmuş mayasından, Davud Peygamber’in örsünde yoğrulmuş hamurundan, İsa Peygamber’in tevekkül tasından, Hızır Peygamber’in getirdiği âb-ı hayatı içine çekmiş olan özünden, Büyük Peygamber’in ellerinde Kur’ân kevseriyle yıkanmış olan rûhundan doğan bir özelliktir. Oruçta bütün bir din târihini yaşarız biz. İftarın yaklaştığı saatlerde fırından ekmek almaya giden oruçlu, Ashâb-ı Kehf’in nice yıllar uyuduktan sonra içlerinden birini şehre ekmek almaya gönderdikleri zamanki ruh hallerini bir parçacık yaşar. Evet, fırın artık o fırın, kent artık o kent değilse de, Ramazan günü fırınlardan alınan ekmek yine o “ekmek”tir. İftar sofrası, Allah’ın Hz. İsa’ya (as) indirdiği “gök sofrası”dır bir parça. Peygamber Efendimiz’in (sav) nice kereler ashâbıyla oturduğu sofradan bir anlam taşımaktadır. Ocaklarda yanan ateş Nemrud’un yaktığı ateş değil, Hz. İbrahim’i (as) yakmayan ateştir. Oruç ayına kadar pek de dikkat etmeksizin etinden, sütünden, yününden, derisinden faydalandığımız hayvanlar, ağızlarımız melek mühürleriyle mühürlendiği andan itibaren yavaş yavaş anlam değiştirmeğe başlarlar. Tâ kurban bayramında Hz. İsmail’in (as) kurtulmalığı olan koçun anlamına kavuşuncaya kadar. Taşlar bile dikkat eden için anlam değiştirir oruçta. Hz. İsmail’in (as) şeytana attığı taşlara dönüşmeğe başlarlar gözümüzde. Oruç, toplum için, Hz. Musa’nın (as) Sina Dağı’na gittiği ve dönüşünde halkını Altın Buzağıyı yapmış ve ona tapar olarak bulmuş olduğu için çileli günün imtihanından bir imtihandır. Mânen, İslâm toplumu Kadir gecesinde her yıl Altın Buzağıyı boğazlar ve bayrama onun sevinci içinde çıkar. Oruç ayı boyunca, Halilullah’tan (Allah dostu Hz. İbrahim’den), Kelimullah’tan (Allah’la konuşma şansının sancağı Hz. Musa’dan), Ruhullah’tan (Cebrail nefesinden oluşmuş Hz. İsa’dan) ve nihayet Habibullah’tan (En büyük dereceye, Allah’ın sevgilisi olma derecesine yükselmiş Ulu Peygamber’den) mü’minlerin üzerine görünmez dünya armağanları yağar. Onlar ister ki mü’minler olabildikleri kadar kendilerine benzesinler, kendilerinin eriştiği bu ilâhî nimetlerden görünmez rızıklar alsınlar. Allah onların duâlarını kabul eder ve biz Müslümanlar ilk bakışta târihin içine gömülmüş gibi görünen bu ilâhî nimetlerden, bu mânevî rızıklardan, oruç ayında, en çok oruç ayında, her birimiz kendi çapımızda payımızı alırız. Oruç ayında coşan kalb ve rûh için Kâbe’yi yaparkenki Hz. İbrahim, ilâhî ateşin Sina dağını şimşek gibi titrettiğini gören Hz. Musa, ölüyü dirilten Hz. İsa, meleklerin yandığı sınırları aşan ve Miracını Allah’ı görerek, mecazın ve nisbînin bütün perdelerini sıyırarak tamamlayan Hz. Peygamber (sav) ne kadar yakındır, ne kadar yakındadır. Yalnız onlar mı? Ölüler ve diriler ne kadar yakındırlar. Ölülerimiz ve dirilerimiz ne kadar yakındırlar.Bir dağ başında olsak bile, güneş battıktan sonra bir kayanın yanına tek başımıza iftar soframızı açsak da, ölmüş babalarımız ve annelerimiz gözlerimizin önüne gelirler. Çocukluğumuzdaki o iftar öncesindeki mânevî derinleşme, iftarın yaklaştığı anlardaki âdeta çocuksu telâş, anne cömertliğini ve babanın iftar sofrasının başında güçlü bir tapınak sütunu gibi aileyi gözleriyle kucaklayışı, gençlik, olgunluk ve ihtiyarlık yıllarında her ramazanda geri gelen ve peşimizi bırakmayan tatlı bir hâtıralar örgüsüdür. Orucun getirdiği yumuşak ve ipeksi havada kadınlarımız ve çocuklarımız bize ne kadar yakındır.Oruç ayı, şeytanın en çok evlerden kovulduğu aydır. Ailelerden sürgündür o. Belki o bile bir ailenin, aile cennetinden kovuluşunda cennetten kovulduğu anları hatırlamaktadır. Oruç, eşyayı ve evreni de bize yaklaştırmış değil midir?Onu daha derinden algılamakta, kavramakta değil midir?Oruç ayında gündüz daha gündüz, gece daha gece değil miyiz? Güneş daha güneş, su daha su, toprak daha toprak, ay daha ay, yıldız daha yıldız, zaman daha zaman, mekân daha mekân, vücut daha vücut değil midir? Ve nihayet ruh, daha ruh değil midir?
1 note
·
View note
Photo
Merhaba bugün size mutlaka tüketmeniz gereken bir mucize 3KızlarTarım sumak ve sumak suyunun faydalarından bahsedeceğim. Sumağın Faydaları Nelerdir? Sumak faydaları saymakla bitmeyen oldukça değerli bir bitkidir. Bunun en önemli nedenlerinden bir tanesi çok güçlü bir antioksidan özellik göstermesidir. İkinci bir olumlu yönü ise vitamin ve mineral içeriğinin yüksek olmasıdır. İşte sumağın insan sağlığı üzerindeki faydaları: Önemli Bir Antioksidandır Sumak, antioksidan özellikleriyle yıllardır bilinen ve yaygın olarak kullanılan birçok baharat türünden çok daha güçlü bir antioksidandır. Bu sayede vücutta dolaşan serbest radikalleri indirger ve oksidatif stres düzeyini düşürür. Yol açtığı bu olumlu etki sayesinde hücrelerin kanserleşmesini önleyerek tüm kanser türlerine karşı koruyucu etki sağlar. Ayrıca antioksidan etkisi sayesinde kalp ve damar hastalıkları başta olmak üzere birçok kronik hastalık türüne yakalanma olasılığını da önemli ölçüde düşürür. Antiinflamatuar Özelliğe Sahiptir Antiinflamatuar özelliğe sahip olan sumak, grip ve soğuk algınlıkları başta olmak üzere vücutta görülebilen enfeksiyon hastalıklarıyla savaşma gücünü arttırır. Ateşin düşürülmesine yardımcı olur ve enfeksiyon hastalıklarının daha hafif şekilde atlatılmasını sağlar. Bağışıklık sistemini güçlendiren C vitamininin sumakta bol miktarda bulunması da bu mücadeleyi destekler. Aynı zamanda sumak, çeşitli hastalıklar nedeniyle oluşan ağrıların azaltılmasında da oldukça etkilidir. Bu şekilde daha uzayıp giden faydalarına daha detaylı incelemek için medikalpark.com.tr sitesinden bakabilirsiniz (Alıntıdır) #medikalparkhastanesi #organikürünler #organikgıda #mühendisinoğlu #mutfağımıseviyorum #mutfakdüzeni #farklıtarifler #tatlıtarifleri #şerbetlitatlılar #serbetlitatlilar #sunumaşkı #evdekorasyonu #sunumönemlidir #lezzetlisunumlar #lezzetliyemekler #pratikbilgiler #sumak #doğalürün #fitfood #sağlıklıbeslenme #sağlıklıyaşam #sipariş #keşfet #kampanya #indirim #promosyon #börektarifleri #zeytinyagi #hatay #makarnatarifleri https://www.instagram.com/p/CPgu7yitbdm/?utm_medium=tumblr
#medikalparkhastanesi#organikürünler#organikgıda#mühendisinoğlu#mutfağımıseviyorum#mutfakdüzeni#farklıtarifler#tatlıtarifleri#şerbetlitatlılar#serbetlitatlilar#sunumaşkı#evdekorasyonu#sunumönemlidir#lezzetlisunumlar#lezzetliyemekler#pratikbilgiler#sumak#doğalürün#fitfood#sağlıklıbeslenme#sağlıklıyaşam#sipariş#keşfet#kampanya#indirim#promosyon#börektarifleri#zeytinyagi#hatay#makarnatarifleri
0 notes
Text
Pastörizasyon Nedir, Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?
Pastörizasyon gıda sanayide, besinlerin içindeki hastalık yapıcı maddelerin arınması için yapılan ısıtma yöntemine verilen isimdir. Pastörizasyon kelimesi ismini Fransız bilim insanı Louis Pasteur’dan almıştır. Pastarizasyon işlemi sayesinde gıdaların uzun ömürlü olması mümkündür. Genellikle alkollü ve alkolsüz içecekler, akışkan gıdalar, meyve suları, süt ürünlerinin tüketim sürelerinin uzatılması için yöntemden faydalanılmaktadır. Aslında ilk pastörizasyon işlemi, ateşin ilk bulunduğu zamanlara kadar dayanmaktadır. Ne var ki, işlemin bu ismi alması 1860’lı yıllara dayanmaktadır. Genellikle sıvı gıdalara uygulanan bu işlemin hem toplum sağlığı hem de ekonomi açısından çeşitli faydaları bulunmaktadır. Özellikle şaraplarda 55 60 derece gibi yüksek sıcaklıklarda yapılan işlem sayesinde kalite artmıştır. Geleneksel pastörizasyon yönteminde sıvılar 100 derecenin altındaki sıcaklıklara maruz bırakılırlar. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte pastörizasyon terimi de gelişmiştir.
Drift ne demek, nasıl yapılır? Bilgilerine de bakabilirsiniz.
Pastörizasyon İşleminde Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar Nelerdir?
Pastörizasyon işleminde dikkat edilmesi gerekenler bulunmaktadır. Bunlardan temel olanlar şu şekilde sıralanabilir:
Halk sağlığı açısından risk oluşturan en dayanıklı mikro organizmanın belirlenmesi gerekir.
İşlem, donanım için parametreler belirlenmelidir.
Gıdaya uygulanan işlemlerde patojen canlılığının etkisi göz önünde bulundurulmalıdır.
Raf ömrü, depolama sıcaklığı ve dağıtım belirlenmelidir.
Halk sağlığı riskinin olmadığından emin olmak için hedef mikro organizma için gerekli in aktif olma seviyesi belirlenmelidir.
Bütün bunlar dikkate alınırken iki farklı pastörizasyon yöntemi arasından seçim yapılabilir. İlk seçenek düşük sıcaklıktadır. Ancak işlem süresi uzundur. Bu yöntem LTLT olarak da bilinir. Yaklaşık 62 ile 65 derece arası sıcaklıkta uygulanmaktadır. Küçük işletmeler için uygun bir yöntemdir. Bununla beraber HTST adı verilen yüksek sıcaklıkta uzun süreli pastörizasyon da yapılabilir. İşlem sıcaklık derecesi 72 ile 75 arasında değişirken süre 15 ile 20 saniye kadar kısadır.
Pastörizasyon İşlemini Etkileyen Faktörler Nelerdir?
Pastörizasyon işlemini etkileyen faktörler arasında süre, sıcaklık, mikro organizma sayısı ve türü ve son olarak asitlik pH derecesi yer alır. Pastörizasyon işlemi sırasında her 10 derecelik artış, bakteri sayısının 10 kat daha hızlı azalmasını sağlar. Düşük pH değeri yani yüksek asit ortamda, pastörizasyon işlemi için daha düşük sıcaklık değerlerinin uygulanması yeterli olur. Her sıvı için aynı mikro organizma sayısı ve türü aynı olmayacaktır. Sütü düşünürsek, sütte yer alan vejetatif hücrelerin hepsi, yaklaşık 70 ile 90 derece sıcaklık arasında bir iki dakika içinde ölür. Ancak laktik asit bakterileri ve basil sporları için 100 derece ve üzeri ısı uygulamak gerekir. Çünkü bunlar sıcaklığa dayanıklıdır. Pastörize edilen çiğ sütün bakteriyolojik kalitesinin önem taşıması bundan kaynaklanmaktadır.
Pastörizasyon İle İlgili Video Anlatım
youtube
Pastörizasyon Çeşitleri Nelerdir?
Pastörizasyon çeşitleri 4 farklı kategoride incelenebilir. Bunlar şu şekilde sıralanır:
Tünel tip pastörizasyon,
Otoklav tip pastörizasyon,
Borulu pastörizasyon,
Plakalı pastörizasyon.
Et ve et suları için pastörizasyon işlemi gerekli değildir. Edilmesi halinde bile işlemin faydaları çok kısa süreli dayanabilecektir. Genellikle pastörizasyon işlemi süt için yapılır. Bazı katı yiyecekler, bira ve şarap için de pastörizasyon işlemi uygulanmaktadır. Isıl işlemle birlikte basınç da uygulanmaktadır. Bu işleme sterilizasyon denmektedir. Özellikle un gibi karbonhidrat düzeyi yüksek olan besinlere, baklagillere ve ete uygulanır.
Meyve Sularında Pastörizasyon İşlemi
Meyve sularında pastörizasyon bakterilerin yok edilmesi amacıyla yapılmaktadır. İstenmeyen bakteriler ölüme dahi yol açabilirler. Bu durumun ortadan kalkması için pastörizasyon yapılması yeterlidir. Ancak meyve suyu barında taze hazırlanan meyve suları için pastörize işlemi gerekmez. Pek çok insan meyve suyunun içinde yer alması muhtemelen olan bakterileri tolere edecek kadar kuvvetli bağışıklık sistemine sahiptir. Ancak hamile kadınların, yaşlıların ve küçük çocukların bu konuda daha dikkatli olmasında fayda vardır.
Sebzelerde Pastörizasyon İşlemi
Sebzelerde pastörizasyon yapılması sebzelerdeki vitaminlerin azalmasına neden olur. Yapılan araştırmaya göre 1 dk boyunca pastörizasyon işlemine tabi tutulan çorbanın içinde yer alan C vitamini miktarı yüzde 79 oranında düşüş göstermiştir. Buna ek olarak E ve D vitaminlerindeki miktar da azalmıştır. Bu çalışmaya göre domatesin pastörize edilmesi antioksidan miktarının azalmasına yol açmamıştır. Havuç için yapılan işlemde 10 dk boyunca pastörize işlem sonrasında karotenoid içeriğinde azalma olduğu ortaya çıkmıştır.
Anne Sütünde Pastörizasyon İşlemi
Anne sütünde pastörizasyon yapılabilir. Yapılan çeşitli çalışmalar anne sütüne yapılan pastörizasyondan sütün büyük ölçüde besin değerini kayıp ettiğini ortaya koymuştur. Yakın zamanda Türkiye’de yapılan bir çalışma, pastörize süt örneklerinin ortalama total anti oksidan kapasitelerinin UHT süt örneklerine göre daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Pastörize sütle çiğ süt kıyaslandığı zaman, pastörize olanın rengi daha açık renkli olur. Çünkü ışıl işlemle birlikte sütün ışığı yansıtma özelliği artmaya başlar. Ayrıca süt daha homojen bir hal aldığı için de daha beyaz görünür. Pastörizasyon işlemi süt yağı ve laktoz üzerinde önemsiz bir etkiye sahip değildir. Laktoz ancak 93 derece ve üzeri sıcaklık değerlerinde değişime uğramaya başlar.
Muhabbet kuşu ömrü ne kadar? Merak edilenler yazımzıdadır.
Pastörizasyon İşleminin Amaçları Nedir?
Pastörizasyon işleminin amaçları şu şekilde sıralanabilir:
Gıdaların raf ömrünün uzaması,
Üretim randımanın artırılması,
Gıdaların içinde yer alan patojenik organizmaların öldürülmesi,
İnsan tüketimi açısından gıdaları daha elverişli hale getirmek pastörizasyon ile mümkün olur.
Pastörizasyon işlemi pastörizasyon makineleri aracılığıyla yapılır. Makine aşağıdaki gıdaları pastörize edebilir:
Meyve sosu,
Şarap,
Bira,
Şıra,
Mayonez,
Ketçap,
Gül suyu,
Meyve suyu,
Krema,
Süt saatte 5 ton ile 50 ton arasında pastörize edilebilir.
Kapalı Sistem Pastörizasyon Nedir?
Kapalı sistem pastörizasyon sütün kapalı bir sistem içinde hızlı bir şekilde pastörize edilmesi olarak tanımlanabilir. Sıcaklık 85 derece ile 90 derece arasında değişmektedir. Yaklaşık 30 saniye ile 300 saniye arasında sürede işlem yapılabilir. Tekrar hızla soğutulması yöntemi de kullanılmaktadır. Bu sistem tercih edildiğinde süt borulu ya da plakalı pastörizasyon ünitelerinde işlenir. Faydalı değerlerinin düşük miktarda kayba uğraması avantaj sağlar. Açık kaynatma yönteminde sütte meydana gelen B12 vitamini kaybı miktarı yüzde 30’dur. Sterilizasyon işleminde kayıp miktarı yüzde 77’dir. Kapalı pastörizasyon işleminde ise kayıp miktarı yüzde 7’ye kadar düşer. Yüksek besin oranı olan sütü içmek isteyen kişiler bu yöntemle pastörize edilmiş sütten içebilirler.
Süte Uygulanan Isıl İşlemlerde Ne Kadar Vitamin Kaybı Olur?
Sütteki ısıl işlemlerde vitamin kaybı olması olumsuz bir durumdur. Isıl işlem olarak açık kaynatma, pastörizasyon ve sterilizasyon yöntemleri sıralanabilir. Açık kaynatma yöntemi tercih edildiği zaman tiamin oranı yüzde 8, pridoksin oranı yüzde 20, kobalamin oranı yüzde 15, foikasit oranı yüzde 15 ile yüzde 20 oranında azalmaktadır. Eğer ısıl işlem olarak sterilizasyon yöntemi tercih edilirse tiamin oranı yüzde 30 ile yüzde 40, pridoksin oranı yüzde 10 ile 20, kobalamin oranı yüzde 80 ile yüzde 100 ve foikasit oranı yüzde 40 ile yüzde 50 oranında azalır. Askorbik oranı ise yüzde 30 ile yüzde 50 arasında düşer. Pastörizasyon işleminin tercih edildiği durumda bütün vitamin kayıp değerleri daha az olur. Bu nedenle pastörizasyon yöntemi tercih edilebilir.
Hemogram nedir? Detaylarına da bakabilirsiniz.
Kaynak: https://www.zovovo.com/pastorizasyon-nedir-dikkat-edilmesi-gerekenler-nelerdir/
0 notes
Text
Konya Travesti Faydaları Saymakla Bitmiyor
Kendine has keskin, aromatik kokusu ile salatalarda, çorbalarda, balık ve et yemeklerinde sıklıkla kullanılan konya travesti, aynı zamanda şifa kaynağı. Gaz giderici, yatıştırıcı ve hazmı kolaylaştırıcı özellikleri ile böbrek sağlığı için öneminin yanı sıra; kemik gelişimine olumlu etkilerinden dolayı da osteoporoz düşmanı bir besin. Konya travesti sindirim sistemi dostu olarak bilinmektedir. Hazımsızlık ve gaz şikayetlerini azaltan etkilerinin yanı sıra; kusma, hıçkırık ve karın şişmesi gibi rahatsızlıklara da iyi gelmektedir.
Konya travesti tohumu, bal ile şerbet yapılarak içildiğinde kusma zorluğu çeken kişiler rahatlatır. Bağırsakları yatıştırıcı özelliği de bulunan konya travesti; sindirim ve gaz problemler olan çocuklarda sindirim kolaylaştırıcıdır, anason gibi besinlere göre daha hafif bir aromaya sahip olduğu için tavsiye edilmektedir. Tohumlarından yapılan çay; bağırsak yanmaları, karın ağrıları ve idrar yapamama gibi durumlarda faydalı olmaktadır.
Emzirme döneminde annelerin sofralarından eksik etmemesi gereken bir besin olan konya travesti, anne sütünü artırıcı özelliğe de sahiptir. Düzenli tüketimi kalp ve damar sağlığı üzerinde de olumlu etki sağlar. Damarları rahatlatma ve kan dolaşımını kolaylaştırma gibi özellikler bulunmaktadır. Temel yağ asitleri bakımından da zengin olan bu besin, antioksidan bakımından zengindir ve 1 çay kaşığı dereotu tohumu çiğnemek, nefes açar ve kötü kokuları giderir. Konya travesti, boşaltım sisteminde enfeksiyonlara neden olan “escherichia coli” bakterisine karşı da savaşır.
Konya travesti çok zengin bir kalsiyum kaynağıdır. 1 çay bardağı inek sütünün 2 katı kalsiyum içerir. 1 çay bardağı inek sütünde 120 mg kalsiyum bulunurken, 100 gr konya travesti de bu oran 230 mg’dır.
Magnezyum ve potasyum açısından da zengin olduğu için kemik sağlığına çok faydalıdır.
Dolayısıyla osteoporoza karşı vazgeçilmez bir besindir. Özellikle kadınların bol miktarda konya travesti tüketmesi, diğer vitaminlerle birlikte kalsiyum takviyesi almalarını sağlayacaktır.
Ezilmiş 2 çay kaşığı konya travesti tohumunu, kaynamakta olan suya atın. 2-3 dakika kaynadıktan sonra, ateşin altını kapatın. 8 dakika demlenmesini bekleyin. Her yudumda nefes açıcı etkisini gösterecek konya travesti çayı, sıvı kısıtlaması ve tansiyon hastaları gibi kişiler hariç günde 2 fincan tüketilebilir. Çocuklara, gaz ve sancı durumlarında sulandırarak konya travesti çayından verilebilir.
0 notes
Text
Şeftali Reçeli Tarifi
Şeftali Reçeli Tarifi için Malzemeler
1/2 tatlı kaşığı tereyağı
1 kilogram şeftali
1/2 tatlı kaşığı limon tuzu
800 gram toz şeker
1/2 tatlı kaşığı limon tuzu
Şeftali Reçeli Tarifi Yapılışı
Şeftali Reçeli Tarifi sizler için Reçel Tarifleri kategorisi içinde yayınlamaktayız. Oldukça pratik ve lezzetli olan bu harika tarifi mutlaka denemenizi tavsiye ederiz.
Şeftalinin Faydaları: Önce kanser hastalığından koruyucu bir etkisi vardır, Sonrasından cilt temizler ve canlanmasını sağlar.
Şeftali Reçeli Tarifi nasıl yapılır? Sizler için bu hazırlamış olduğumuz yapılışı bölümünde elimizden geldiği kadarıyla cevaplamaya çalıştık. Bu eşsiz tarifi hazırlarken yeterli vaktiniz var ise mutlaka buzdolabında bir gece bekletmenizi tavsiye ederiz.
Her gün sizler için birbirinden farklı kategorilerde sayısız yemek tarifleri yayınlamaktayız. bu gün sizler ile oldukça lezzetli olan bu harika reçel tarifini paylaşmayı tercih ettik, umarız beğeninize vakıf olmayı başarmışızdır.
Genelde tarifler üzerinde kendinizce oynamalar yapmanızı tavsiye ediyoruz fakat bu sefer sizlerle paylaşmış olduğumuz bu eşsiz tarifin malzeme ölçülerinden yapılışı bölümüne kadar birebir uygulamanızı tavsiye ederiz.
Özellikle pazar kahvaltılarına çok yakıştığına inandığımız bu efsane tarifi denemek isteyen herkese öncelikle kolay gelsin sonrasında ise afiyet olsun diyoruz. Yarın yepyeni bir günde yeni tariflerle buluşmak üzere şimdilik hoşça kalın.
Önce meyvemizi bol su ile yıkayalım
Ardından şeftalinin kabuklarını dikkatlice soyalım
Sonrasında derince bir tencerenin içine bir kat meyve bit kat toz şeker olarak dolduralım
Daha sonrasında vakiniz varsa bir gece buzdolabında eğer yok ise 2 saat bekletmenizde yeterli olacaktır
Ardından kaynamaya başlayan tarifin içine tereyağı ilave edelim
Sonrasında reçelin köpüklerini kaşıkla toplayıp alalım
Daha sonrasında kıvam alan reçeli ateşin üzerinden alabilirsiniz.
Şeftali Reçeli Tarifi
0 notes
Text
Konya Travesti Faydaları Saymakla Bitmiyor
Kendine has keskin, aromatik kokusu ile salatalarda, çorbalarda, balık ve et yemeklerinde sıklıkla kullanılan konya travesti, aynı zamanda şifa kaynağı. Gaz giderici, yatıştırıcı ve hazmı kolaylaştırıcı özellikleri ile böbrek sağlığı için öneminin yanı sıra; kemik gelişimine olumlu etkilerinden dolayı da osteoporoz düşmanı bir besin. Konya travesti sindirim sistemi dostu olarak bilinmektedir. Hazımsızlık ve gaz şikayetlerini azaltan etkilerinin yanı sıra; kusma, hıçkırık ve karın şişmesi gibi rahatsızlıklara da iyi gelmektedir.
Konya travesti tohumu, bal ile şerbet yapılarak içildiğinde kusma zorluğu çeken kişiler rahatlatır. Bağırsakları yatıştırıcı özelliği de bulunan konya travesti; sindirim ve gaz problemler olan çocuklarda sindirim kolaylaştırıcıdır, anason gibi besinlere göre daha hafif bir aromaya sahip olduğu için tavsiye edilmektedir. Tohumlarından yapılan çay; bağırsak yanmaları, karın ağrıları ve idrar yapamama gibi durumlarda faydalı olmaktadır.
Emzirme döneminde annelerin sofralarından eksik etmemesi gereken bir besin olan konya travesti, anne sütünü artırıcı özelliğe de sahiptir. Düzenli tüketimi kalp ve damar sağlığı üzerinde de olumlu etki sağlar. Damarları rahatlatma ve kan dolaşımını kolaylaştırma gibi özellikler bulunmaktadır. Temel yağ asitleri bakımından da zengin olan bu besin, antioksidan bakımından zengindir ve 1 çay kaşığı dereotu tohumu çiğnemek, nefes açar ve kötü kokuları giderir. Konya travesti, boşaltım sisteminde enfeksiyonlara neden olan “escherichia coli” bakterisine karşı da savaşır.
Konya travesti çok zengin bir kalsiyum kaynağıdır. 1 çay bardağı inek sütünün 2 katı kalsiyum içerir. 1 çay bardağı inek sütünde 120 mg kalsiyum bulunurken, 100 gr konya travesti de bu oran 230 mg’dır.
Magnezyum ve potasyum açısından da zengin olduğu için kemik sağlığına çok faydalıdır.
Dolayısıyla osteoporoza karşı vazgeçilmez bir besindir. Özellikle kadınların bol miktarda konya travesti tüketmesi, diğer vitaminlerle birlikte kalsiyum takviyesi almalarını sağlayacaktır.
Ezilmiş 2 çay kaşığı konya travesti tohumunu, kaynamakta olan suya atın. 2-3 dakika kaynadıktan sonra, ateşin altını kapatın. 8 dakika demlenmesini bekleyin. Her yudumda nefes açıcı etkisini gösterecek konya travesti çayı, sıvı kısıtlaması ve tansiyon hastaları gibi kişiler hariç günde 2 fincan tüketilebilir. Çocuklara, gaz ve sancı durumlarında sulandırarak konya travesti çayından verilebilir.
0 notes
Text
Konya Travesti Faydaları Saymakla Bitmiyor
Kendine has keskin, aromatik kokusu ile salatalarda, çorbalarda, balık ve et yemeklerinde sıklıkla kullanılan konya travesti, aynı zamanda şifa kaynağı. Gaz giderici, yatıştırıcı ve hazmı kolaylaştırıcı özellikleri ile böbrek sağlığı için öneminin yanı sıra; kemik gelişimine olumlu etkilerinden dolayı da osteoporoz düşmanı bir besin. Konya travesti sindirim sistemi dostu olarak bilinmektedir. Hazımsızlık ve gaz şikayetlerini azaltan etkilerinin yanı sıra; kusma, hıçkırık ve karın şişmesi gibi rahatsızlıklara da iyi gelmektedir.
Konya travesti tohumu, bal ile şerbet yapılarak içildiğinde kusma zorluğu çeken kişiler rahatlatır. Bağırsakları yatıştırıcı özelliği de bulunan konya travesti; sindirim ve gaz problemler olan çocuklarda sindirim kolaylaştırıcıdır, anason gibi besinlere göre daha hafif bir aromaya sahip olduğu için tavsiye edilmektedir. Tohumlarından yapılan çay; bağırsak yanmaları, karın ağrıları ve idrar yapamama gibi durumlarda faydalı olmaktadır.
Emzirme döneminde annelerin sofralarından eksik etmemesi gereken bir besin olan konya travesti, anne sütünü artırıcı özelliğe de sahiptir. Düzenli tüketimi kalp ve damar sağlığı üzerinde de olumlu etki sağlar. Damarları rahatlatma ve kan dolaşımını kolaylaştırma gibi özellikler bulunmaktadır. Temel yağ asitleri bakımından da zengin olan bu besin, antioksidan bakımından zengindir ve 1 çay kaşığı dereotu tohumu çiğnemek, nefes açar ve kötü kokuları giderir. Konya travesti, boşaltım sisteminde enfeksiyonlara neden olan “escherichia coli” bakterisine karşı da savaşır.
Konya travesti çok zengin bir kalsiyum kaynağıdır. 1 çay bardağı inek sütünün 2 katı kalsiyum içerir. 1 çay bardağı inek sütünde 120 mg kalsiyum bulunurken, 100 gr konya travesti de bu oran 230 mg’dır.
Magnezyum ve potasyum açısından da zengin olduğu için kemik sağlığına çok faydalıdır.
Dolayısıyla osteoporoza karşı vazgeçilmez bir besindir. Özellikle kadınların bol miktarda konya travesti tüketmesi, diğer vitaminlerle birlikte kalsiyum takviyesi almalarını sağlayacaktır.
Ezilmiş 2 çay kaşığı konya travesti tohumunu, kaynamakta olan suya atın. 2-3 dakika kaynadıktan sonra, ateşin altını kapatın. 8 dakika demlenmesini bekleyin. Her yudumda nefes açıcı etkisini gösterecek konya travesti çayı, sıvı kısıtlaması ve tansiyon hastaları gibi kişiler hariç günde 2 fincan tüketilebilir. Çocuklara, gaz ve sancı durumlarında sulandırarak konya travesti çayından verilebilir.
0 notes
Text
Spermin bilmediğiniz faydaları
Sperm, çocuk yapmaktan başka şeylere de yarıyor. İşte spermin daha önce hiç duymadığınız faydaları.
Doğal bir anti-depresan
New York State Üniversitesi'nde 293 kadın üzerinde yapılan araştırmaya göre semen, depresyon semptomlarını azaltıyor. Araştırmada kadınların bir kısmı kondom kullanırken diğerleri kondomsuz cinsel ilişkiye girdi. Kondom kullanmayanlarda depresyon belirtilerinin azaldığı görüldü.
Daha iyi uyumayı sağlar
Cinsel ilişkiden sonra iyi uyumanızın sebebi aslında yorulmanız değil. Semende bulunan melatonin rahatlamanızı sağlıyor ve uyumanızı kolaylaştırıyor.
Multivitamin
Bir çay kaşığı semende 200'den fazla protein ile C vitamini, kalsiyum, klor, sitrik asit, fruktoz, laktik asit, magnezyum, nitrojen, fosfor, potasyum, sodyum, B12 vitamini, çinko gibi birçok vitamin ve minerak bulunur.
Prostat kanseri riskini azaltır
Bir araştırmaya göre, düzenli ejakülasyon ilerleyen yaşlarda prostata yakalanma riskini azaltıyor.
Doğal yangın söndürücü
Doğru anladınız. Turin Teknik Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre semendeki DNA ateşin iletimini engelleyebilir. Oldukça detaylı bir araştırma ancak özetlemek gerekirse, semendeki DNA alevlerin işlemediği doğa dostu kumaşların üretiminde kullanılabilir.
0 notes
Text
Ekinezya Otunun Faydaları Nelerdir?
https://bilmisler.com/ekinezya-otunun-faydalari-nelerdir/
Ekinezya Otunun Faydaları Nelerdir?
Papatyagiller familyasına ait olan Ekinezya bitkisinin özellikle bağışıklık sistemi üzerinde güçlü etkileri bulunmaktadır. Ülkemizde de bol miktarda bulunması nedeniyle kullanım alanlarının geniş olduğu bilinmektedir. Bu nedenle Ekinezya Otunun Faydaları Nelerdir konusu detaylarını yazımızda inceleyeceğiz.
Ekinezyanın çiçekleri, gövdesi, yaprakları ve köklerinden yararlanabiliriz. Yetiştirilmesi ve işlenmesi oldukça pratik olan bitki yılda iki kez hasat edilebilmektedir. Ekinezyanın içeriğinde A, B2, C ve E vitaminleri ile bol miktarda mineral bulunmaktadır. İçeriğinde yer alan polisakkaritler ise bağışıklık sistemi üzerinde güçlü etki göstermesine olanak sağlamaktadır.
Ekinezya Nasıl Kullanılır?
Bitki çayı olarak kullanılması mümkün olan ekinezya tablet, kapsül ve tentür olarak da tüketilebilmektedir.
Ekinezya Çayı Tarifi
Bir tatlı kaşığı ekinezya bitkisini bir su bardağı kaynamış suya ilave ediniz. Bu esnada ekinesyanın gövdesinden, kökünden, çiçeğinden veya yaprağından yararlanabilirsiniz. 10 dakika süre ile ağzını kapatarak karışımı demlemeli ve süzerek tüketmelisiniz.
Faranjit, sinüzit, grip, soğuk algınl��ğı gibi rahatsızlıklara karşı daha etkili ve lezzetli olabilmesi için ekinezya bitkisi ile bir tatlı kaşığı tıbbi papatya, bir tatlı kaşığı adaçayı, bir kabuk tarçın, taze olmak şartıyla iki dilim zencefili karıştırabilirsiniz. Bunu yaptığınızda 4 su bardağı kaynamış su ile demleme yapmanız gerekmektedir. Ateşin üzerinde bir taşım kaynattığınız karışım maksimum 3 – 4 dakika aralığında demlenmelidir. Süzme işleminin ardından bir çay kaşığı bal veya iki dilim limon ilave edebilirsiniz.
Ekinezya çayı kullanımının haricinde ekinezyanın tentür olarak da tüketilebileceğinden bahsetmiştik. Ekinezyanın tentür olarak tüketilmesi durumunda etkisinin çok daha iyi olabileceği bilinmelidir. Ekinezya tentürü hazırlanması biraz daha uzun süre gerektirmektedir.
Ekinezyanın Faydaları
Eklem ve kas ağrılarına iyi gelmektedir.
Sedef ve sivilce gibi cilt hastalıklarına iyi gelmekle birlikte deri üzerindeki yaraların iyileşmesinde de olumlu etkileri vardır.
Baş ağrılarının migren kaynaklı olması durumunda iyileşme sürecine katkısı olacaktır. Halsizlik ve kronik yorgunluk gibi durumlarda olumlu etkileri vardır.
Kandida mantarı ve herpes virüsü üzerinde antifungal etkisi sayesinde olumlu etkiler göstermektedir.
Antimikrobiyal ve antiviral etkisi sayesinde vücutta yer alan mikrop ve virüslere karşı savaşacaktır.
Bağışıklık sistemini güçlendirmesi sayesinde grip, nezle, soğuk algınlığı gibi hastalıklar üzerinde etkisi vardır.
Ekinezya Tüketirken Dikkat Edilmesi Gerekenler
Bağışıklık sistemi konusunda doğuştan gelen bir rahatsızlığı olan kişilerin ekinezya tüketmemesi gerekmektedir.
Organ nakli gibi bağışıklık sisteminin baskılanmasına neden olan durumlarda ekinezya kullanılmamalıdır.
Papatya bitkisine karşı alerjik reaksiyon gösteren kişilerin ekinezyayı papatyagiller familyasında yer alması nedeniyle tüketmemesi gerekmektedir.
Ekinezyanın yüksek dozda tüketilmesi baş dönmesi, mide bulantısı gibi yan etkilere neden olabilir.
Hamilelik döneminde ekinezya tüketilmesi ile ilgili yeteri kadar araştırma yapılmamış olması nedeniyle hamilelerde ekinezya kullanılması tavsiye edilmemektedir.
Ekinezyayı çay veya tentür olarak kullanmanız durumunda 10 – 14 günlük sürelerde kullanmanız önerilmektedir. 10 – 14 günlük kullanımın ardından 1 hafta ara verildikten sonra ekinezya kullanmaya devam edilebilir.
0 notes
Photo
EL-KAVİYY: Gücü ve kuvveti sınırsız olan,kendisinei hiç bir şey aciz bırakmayan demektir. Kaviyy İsminin Anlamları * Pek Kuvvetli. * Kavî, kudretli, güçlü ve sınırsız kuvvet sâhibi olan. * Güç ve kuvveti sonsuz olan * Kudreti en üstün ve hiç azalmaz olan * Bir bardak suya 13454 kere ”Ya Kaviyy celle celâlühû” ism-işrifi okunup hasta olana içirilirse, en kısa zamanda Allah’ın izniyle şifa bulur. Ebced değeri ve zikir saati:EL-KAVİYY., isminin ebced değeri (117) adettir.Zikir saati Zühre, günü Cuma’dır. Özellikleri ve bazı faydaları. * Bu ismin zikri fetih için uygundur.istanbulun fethinde bu ismin fatih sultan Mehmet tarafından da zikredildiği bilinmektedir.Yavuz Sultan Selim de Mısır’ın fethinde bu ismin zikrini yapmıltır. * Vucudunda takatsizlik veya kansızlık bulunan bir kimse, her gün(114) defa okuyarak bu ismin zikrine devam ederse zafiyeti ve kansızlığı gider,kuvveti yerine gelir. * Zayıf bir mazlum okusa zalimin zulmünden emin olur. * her gün evinden çıkmadan(126) defa okuyan kimse,bütün zahmet ve meşakatlerden kurtulur.İşleri kolayca yürür.Kalp ve ruh kuvveti bulur. Rüzgarın, suyun, ateşin felaketinden korkanlar El-Kaviyy ism-i şerifini okurlarsa, korktuklarından emin olurlar
0 notes