#ali ertekin
Explore tagged Tumblr posts
Text
İyi ki doğdun Sabahattin Ali!
Sabahattin Ali’nin ölümünden çok önceden başlayarak takip edildiği, her adımının izlendiği, görüştüğü herkesin isim isim bilindiği açığa çıkmıştı.
Emniyet sorgu tutanakları da Sabahattin Ali’nin öldürülmesiyle sonlanan yolculuktaki kamyon şoförünün konuşmaması için tehdit edildiğini, yazarın öldürüldüğünün devlet tarafından ilk andan itibaren bilindiğini gösteriyor. Resmi kayıtlarda ise devletin cinayeti aylar sonra, sınırda insan kaçakçılığı yapan Ali Ertekin’in Sabahattin Ali’yi öldürdüğünü söylemesiyle öğrendiği bilgisi yer alıyordu.
Ali Ertekin adlı ordudan atılan, daha önce de sınırdan Bulgaristan’a insan kaçırdığı anlaşılan kişi, Sabahattin Ali’nin ortadan kaybolmasından aylar sonra emniyete giderek, Sabahattin Ali'yi öldürdüğünü söyledi. Ertekin, Sabahattin Ali’yle, kendisini Bulgaristan sınırından geçirmek için para karşılığı anlaştığını ancak "komünist fikirlerini ve ülkeyi bölme arzusunu söylemesi üzerine milli hislerinin galeyana gelmesi" nedeniyle cinayeti işlediğini anlattı. Ertekin, yargılama sonrasında sadece dört yıl hapse mahkum edildi ve iki yıl cezaevinde yattıktan sonra serbest bırakıldı.
Ertekin’e verilen ceza, yargılama sırasında cinayetten yıllar öncesinden başlayarak, farklı nedenlerle, o zamanki ismiyle Milli Emniyet’ten para aldığının ortaya çıkması farklı iddiaların ortaya atılmasına yol açtı.
Sabahattin Ali’nin sınırda gözaltına alınarak bir karakola getirildiği, burada işkenceyle öldürüldüğü öne sürüldü. Dönemin önemli isimlerinin tanıklıkları bu iddiaya dayanak gösterildi.
Buna karşılık, Sabahattin Ali’nin nasıl öldürüldüğü aydınlatılamadı. Cinayetten yıllar sonra röportaj yapılan Ali Ertekin, iddialarını sürdürdü. Ertekin’in izi daha sonra kaybedildi. Ne zaman, nerede öldüğü konusunda kamuoyuna bilgi yansımadı.
Sabahattin Ali'nin naaşı bir dere yatağında bulundu. Naaşını eşi ve annesinin teşhis etmesine izin verilmedi. Daha sonra muayene edilmesi için defnedildiği yerden çıkarıldı. Bir torba içinde elden ele dolaşırken kayboldu. Bir mezarı olmayan yazar Sabahattin Ali, 118 yıl önce bugün dünyaya gelmişti.
#sabahattin ali#kürk mantolu madonna#edebiyat#alıntılar#şiir#kitap#kitap alıntıları#şair#yazar#okuryazarlar#ali ertekin#kitap sözleri#iyilik
75 notes
·
View notes
Text
Sabahattin Ali neden öldürüldü?
Sabahattin Ali neden öldürüldü?
Sabahattin Ali, ordudan ihraç edilen Ali Ertekin tarafından başına sopayla vurularak öldürüldü. Ali’nin ölümü üzerine olan spekülasyonlar aradan geçen yıllara rağmen hâlâ devam ediyor. Sabahattin Ali, Edirne Vilayeti’nin Gümülcine Sancağı’na bağlı Eğridere’de 25 Şubat 1907’de doğdu. Hakkında açılan davalar nedeniyle Bulgaristan’a kaçma girişimi sırasında kendisine rehberlik eden Ali Ertekin…

View On WordPress
#Adalet Cimcoz#Ali Çetinkaya#Ali Canip Yöntem#Ali Ertekin#Ali Kocatepe#Ali Yücel#Atatürk#Aziz Nesin#Öğretmen#Biyografi#Bulgaristan#Cinayet#Edip Akbayram#Edirne#Kırklareli#Mustafa Kemal Atatürk#Nükhet Duru#Nihal Atsız#Rıfat Ilgaz#Sabahattin Ali#Suriye#Tevfik Fikret#Tuba Ünsal#Yazar#Şükrü Saracoğlu#İsmet İnönü#İstanbul
1 note
·
View note
Text

85-
Hayatta herşeyin bir zan’dan öte geçmediğini yıllar önce keşfetmiştim aslında.
Zan…
Bir şeyin gerçek olup olmadığına bakmaksızın inanılan şey…
Zamanın sisli perdelerinin arasından çıkıp gelen hayal bulutları…
Toz pembe kurulan hayallere inanma derecesi.
Sabahattin Ali noktalar meseleyi….
“Neydi bu içinden çıkılmaz meseleler? Neydi bu mavi göğe veya sevgili bir yüze bakmayı zevk olmaktan çıkaran hisler ve üzüntüler…?”
25 notes
·
View notes
Text

Sabahattin Ali’nin cesedi bir dere yatağında bulundu. Katili Ali Ertekin tutuklandıktan sonra ceza indirimi aldı. Aynı yıl çıkan af yasasıyla da serbest bırakıldı.
Cesedi eşi ve annesinin teşhis etmesine izin verilmedi. Daha sonra muayene edilmesi için defnedildiği yerden çıkarıldı. Bir torba içinde elden ele dolaşırken kayboldu.
Mezarı olmayan yazar 73 yıl önce katledildi..
Saygı ve rahmetle anıyoruz ...
48 notes
·
View notes
Photo

Sitemize "Binali Yıldırım'dan TBMM Başkanlığı adaylığına ilişkin açıklama" konusu eklenmiştir. Detaylar için ziyaret ediniz. https://www.yalansiz.net/guncel/binali-yildirimdan-tbmm-baskanligi-adayligina-iliskin-aciklama/
0 notes
Text
Stalin'in "Oyları Kimin Verdiği Değil Kimin Saydığı Önemlidir" Dediği İddiası
Stalin’in “Oyları Kimin Verdiği Değil Kimin Saydığı Önemlidir” Dediği İddiası
“Oyları Kimin Verdiği Değil Kimin Saydığı Önemlidir” Sözünün Josef Stalin’e Ait Olduğu İddiası Asılsız
“Oyları kimin verdiği değil kimin saydığı önemlidir” vecizesinin Sovyetler Birliği’nin diktatör lideri Joseph Stalin’e ait olduğu iddiası tartışmalı bir husustur. Stalin’in bu vecizeyi kelimesi kelimesine dile getirdiğine dair bir kaynak bulunmamaktadır. Ancak, Politbüro’yu kastederek “partide…
View On WordPress
#Ali Emir Pakkan#Ece Temelkuran#Ertekin Aksüt#Gürbüz Çimen#Hakan Aksay#Metin Altay#Orhan Dede#Ruhittin Sönmez#Şükrü Serhat Serdaroğlu
0 notes
Text

“Her şey 1948 yılının Haziran ayında Kırklareli’nin sınır köyü olan Sazara’da, ormanın içinde bir cesedin bulunmasıyla başladı. Çobanlar tarafından bulunan cesede uzman gözüyle bakıldığında cinayet en fazla iki ay önce işlenmişti. Cesedin sol kolu ve kafatası kırıktı... (…) Yıl 1948; Mart ayının son günü... Tünel’deki Sovyet Birliği Başkonsolosluğu’nun bahçesine bakan evde çok ağır bir gece yaşanmıştı. Şiir, sanat, edebiyat ve de en önemlisi aşk sesli adamlar vardı... Ferdi Tayfur ile Sabahattin Ali birlikte mahpushane şarkısı 5’i seslendirdi: “Aldırma gönül aldırma.” (...) SABAH Sovyet Konsolosluğu’nun önünde gıcır gıcır bir kamyon duruyordu. Sabahattin Ali, MELEK CELAL’den alınan parayla kamyonun gizli sahibi olmuştu. Sabahattin gidiyordu, Edirne’ye peynir almaya gidiyordu. Sabahattin ölümüne gidiyordu ve bunu o dâhil hiç kimse bilmiyordu. (...) Sabaha karşı Tünel’deki kamyon, bir şoför ve bir muavin tarafından alındı. Önce Topkapı’ya uğradılar. Berber Hasan’ı gördüler. Para ve bir kartvizit bıraktılar. Sonra Kırklareli’ne doğru yol aldılar. “Sınırı geçiyoruz” dedi Ali. Sınır (güya) geçildi! Üç adam geldi karşı taraftan. Üçü de; onunla, Ali Ertekin ile Bulgarca konuştu... Kurgulanan cinayetin ilk adımı atıldı... Türk edebiyatının bu müthiş adamı, zeki adamı, ilk kez ve de son kez yaşamında orada yenildi... (...) Sol koluna odunla vurulan Sabahattin Ali sendeledi. İkinci darbe ise başının sol yanına geldi... Ayıldığında Kırklareli’nde devletin bir kurumunun bodrum katında idi. Onu yakalayanlar ve İstanbul’dan özel olarak gelen polis şefi Ahmet Demir, sabahın kör saatinde sorguya başlamışlardı. Ağır bir işkence vardı, ölümüne işkence... (...) Cinayet masalımızın bu bölümünü lütfen film izler gibi okuyun. Sahneleri siyah-beyaz film kareleri olarak gözlerinizin önüne getirin. Filmin ne kadar gerçek olduğunu görecek ve çok şaşıracaksınız... Çakallar ve gerçek çakallar... İstanbul’dan gelen Ahmet Demir; adam dövmeyi iyi bilen bir polisti... Rıfat Ilgaz’ı da, Aziz Nesin’i de; daha çok sayıda komünisti de ‘usturuplu’ dövmüştü... Kırklareli’dekilerin ise bu işte deneyimi yoktu... Tuzağa düşürülerek, Bulgaristan’a geçtiğini sanan ve devlet ajanlarının ellerine verilen Sabahattin Ali’ye müthiş bir işkence uygulanıyordu... İstanbul’dan gelen polis şefi Ahmet Demir’in de dövmeleri, sövmeleri para etmemişti... Sabahattin Ali konuşmuyordu, isim vermiyordu... İşkencenin dozu daha da artırılırken Ahmet Demir yeni ve de önemli bir görev için İstanbul’a çağrıldı... Geriye ‘vur’ deyince öldürecek olan ACEMİ İŞKENCECİLER kaldı... (...) İşkenceciler onunla beraber Bulgaristan’a kaçmak isteyenlerin listesini alamadılar bir türlü... Aslında böyle bir liste de yoktu... İki kişi vardı ondan haber bekleyen... İşkencenin dozu daha da artırıldı. Eldeki bilgilerin, Sabahattin Ali’nin yanına yerleştirilmiş ajanların verdikleri bilgilerin ötesinde bir şey çıkmıyordu... Çelik irade, dünde yendiği ajanları burada da, işkence altındayken bile alt ediyordu... Öldürüldü... “Sabahattin Ali sınırdan Kırklareli’ne getirildiğinde sorguya çekildi. Fakat konuşmadığı için sıkıştırıldı ve bu sıkıştırma sırasında öldü. Hem de inleyerek kollarımda can verdi...” Bu sözleri 12 Mart döneminin içeri attığı Kurmay Albay Talat Turhan’a üst düzeyde görev yapmış bir emniyet görevlisi söylüyordu... (...) Mareşal Fevzi Çakmak’ın yeğeni olan Adnan Çakmak; Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Heyeti Başkanlığı yapmış bir kişi... Talat Turhan’a bu olayın anlatıldığı yemekte Adnan Çakmak da var... O da tanık! Ceset, Sazara Köyü’nün yakınlarında bir çalılığın dibine “üstünkörü” gömülüyor... Bir iki hafta içinde çakallar tarafından kokusu alınıyor, çıkartılıyor ve parçalanıyor... Cesedi çok ünlü bir yazarımız / Aziz Nesin / (asker giysileriyle köye gelip) teşhis ediyor... Ali Ertekin adlı MİT ayakçısına KATİL kimliği veriliyor ve iş kapatılıyor... Türkiye Cumhuriyet tarihinin en önemli AYDIN CİNAYETLERİNDEN biridir bu olay...” - Alev Çukurkavaklı, Derin Devletin Şifresini Gizleyen Cinayet (Sabahattin Ali Olayı 2) - Görsel: Ekin Başak Akgül (Sabahattin Ali)
#Sabahattin Ali#Alev Çukurkavaklı#Derin Devletin Şifresini Gizleyen Cinayet#Sabahattin Ali Olayı 2#Yazar#Şair#Aydın#Cinayet#İşkence#Sazara#2 Nisan 1948#Ekin Başak Akgül#Yürekbalı
58 notes
·
View notes
Text
📗 TARİHTE BUGÜN (2NİSAN)📌
1948 - Yazar Sabahattin Ali, Bulgaristan sınırını geçmeye çalışırken, kılavuzu Ali Ertekin tarafından öldürüldü. 28 Aralık'ta tutuklanan Ertekin'in cezası indirime uğradı. Aynı yıl çıkan af yasasıyla da serbest bırakıldı.
1950 - Bursa Cezaevi'nde bulunan şair Nâzım Hikmet'in affı için, tanınmış sanatçı, yazar ve şair gibi toplumun ileri gelenleri, toplu olarak imzaladıkları sembolik bir dilekçe ile İsmet İnönü'ye başvuru yaptı.
1960 - Kayseri'ye giden CHP Genel Başkanı İsmet İnönü'nün bulunduğu tren, Vali'nin emriyle durduruldu. Zorlukla yoluna devam edebilen İnönü, Kayseri'de 50 bin kişi tarafından karşılandı.
1980 - Türkiye'de 12 Eylül 1980 Darbesi'ne Giden Süreç (1979- 12 Eylül 1980): Bülent Ecevit, bir Belçika televizyonuna, "Cumhurbaşkanı seçimi gecikirse darbe dâhil başka ihtimaller ortaya çıkabilir. Demirel bunalım üstüne bunalım yaratıyor." dedi. Yurt sathında 11 kişi öldürüldü.
👇🏻DOĞUMLAR👇🏻
1899 - Peyami Safa, Türk yazar ve gazeteci (ö. 1961)
👇🏻ÖLÜMLER👇🏻
1923 - Topal Osman, Türk asker (d. 1883)
1948 - Sabahattin Ali, Türk yazar (d. 1907)
Dünya Otizm Farkındalık Günü
Van'dan Rus İmparatorluğu ve Batı Ermenistan Yönetimi ordu birliklerinin çekilişi (1918)
Van'ın Muradiye ilçesinden Rus İmparatorluğu ve Batı Ermenistan Yönetimi ordu birliklerinin çekilişi (1918)
Van ın kurtuluşu (1918
2 notes
·
View notes
Note
Sabahattin Ali
İlk baskısı 1978 yılında yapılan, Filiz Ali ve Atilla Özkırımlı tarafından hazırlanan Sabahattin Ali – Anılar, İncelemeler, Eleştiriler kitabının Anılar bölümünden alıntılar:

Süheyla Conkman ağabeyini şöyle anlatıyor: “Onu asık suratlı hiç görmemişimdir. Bazen de kendi kendine söylediği şarkılar vardır ki, hiç aklımdan çıkmaz, duydukça onu anımsarım: “Ata binesim geldi, hay dah dah, yare gidesim geldi.” Bir de ondan başka hiçbir yerde duymadığım bir şeyler mırıldanır, yengem de “Yeter Sabahattin, kes bu ne biçim şarkı” dedikçe şaka yollu tekrarlardı: Tabutumun altı çatlak, beni vuran benden alçak, sol böğrüme girdi pıçak, yar yar aman… Meğer kaderinin şarkısı imiş, bilemezdik.”
Birkaç aile birlikte Ankara’nın çevresinde kır gezmesine giderler. Yağmur yağar, ardından güneş açar. Tam tepelerinde bir gökkuşağı belirir. Köy Sosyoloji ile yazdığı kitaplarıyla bilinen Cumhuriyet dönemi aydınlarından Mediha Esenel o günü şöyle anlatır:“Koşsam altından geçebilir miyim acaba?” diye bir koşu tutturdu. Ben, “Ebemkuşağının altından geçen cinsiyet değiştirirmiş” dedim, hemen durdu. “Kadın olmak çok mu kötü?” diye sordum. “Kötü olduğundan değil, otuz yedi yaşıma geldim, kadın olsam bundan sonra beni kim alır?” diye şaka ile yanıtladı.”

Sabahattin Ali, bir diksiyon yanlışı yakaladı mı düzeltmeden duramaz. “Bu yüzden Aliye Hanım bana fena içerliyor. Karı koca ağız tadıyla kavga edemiyoruz. Kavganın en can alacak yerinde tutup diksiyon yanlışlarını düzeltiyorum” diyerek arkadaşlarına yakınır.
“Mektubunu aldım. “Ben fena kız değilim, senin meyus olmayıp saadetin için hayatımı şimdi fedaya hazırım!” diyorsun. Aliye, bana böyle şeyler yazma… Sonra ben sana deli gibi aşık olurum. Senin ne iyi kız olduğunu biliyorum. Muhakkak ki hayatımda yaptığım ve yapabileceğim en iyi iş seninle hayatımı birleştirmek oldu. Bundan sonra ne diye kederli ve üzüntülü şeyler yazalım.” Mektubundaki, “Beni istediğim kadar sevmezsen ölürüm!” cümlesini belki elli defa okudum. Ah Aliye, seni isteyebileceğinden çok seveceğim. Benim nasıl sevebileceğimi göreceksin.”
(25 Mart 1935)
Bende biraz kendisinden bahsedim Sabahattin Ali'nin ailesi Soyadı Kanunu sonrasında "Şenyuva" soyadını aldı. Fakat yazar babasının ön adı olan "Ali"yi kullanmak istedi. Ayrıca çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanan şiir ve hikâyelerinde "Sabahattin Ali" imzasını kullandı. Yazar soyadını bu yönde değiştirebilmek için nüfus müdürlüğe gitti fakat "Ali" ismini soyadı olarak kullanmasına izin verilmedi. Kendisi de buna karşılık olarak "O hâlde 'Alı' olsun." şeklinde beyanat bildirdi
Ve ölümü hakkında bi kaç şeyler Ali Ertekin, Sabahattin Ali'yi kitap okuduğu sırada elindeki bir sopayla kafasına defalarca vurarak öldürdü.[83] Öldürmesine gerekçe olarak da millî hislerini tahrik ettiğini öne sürdü.
Daha bir sürü şey var bi ara Sabahattin Ali hakkında bi post hazırlıcam ölümü ve yaşamı hakkında..
10 notes
·
View notes
Text

Sabahattin Ali, Aliye Ali'ye yazdığı mektupta;
“İhtiyarlığımda çekilmez bir adam olacağım hakkındaki iltifatına teşekkür ederim. Ama bu tahminin doğru çıkmayacak sanırım. Çünkü ihtiyarlayacağımı kim söyledi? Hep genç kalacağım..„
1 Ocak 1948, Sabahattin Ali
***
Sabahattin Ali'yi öldüren anlatıyor;
“Elimdeki sopayı Sabahattin'in kafasına indirdim, yere yuvarlandı. Açık kalan tek gözünü dikmiş bana bakıyor ve sesi çıkmıyordu. Kafasına bir daha vurdum, yine ölmedi, sırtüstü yatırıp bir daha vurdum, bu sefer kafası parçalandı...„
2 Nisan 1948, Ali Ertekin
31 notes
·
View notes
Text
Ruhumdaki sis perdesi aralandı diye bir tabir kullanmış ya Sabahattin Ali, bu tabire takılı kaldım öylece.
Ruhumu saran yalnızlığın rengi, öylesine kasvetliydi ki, her düşüncem, her hayalim öylece simsiyah bir renge bürünüyordu.
Kaçmaya çalışmak faydasızdı.
Ve ben hayal kurmaya devam ediyordum.
Söz vermiştim bir kere, içimdeki umut tohumunu ölddürmeyecektim.
29 notes
·
View notes
Text
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Edep Bir Tac İmiş - Dilaver Selvi
Çok Sesli Bir Ölüm - Rasim Özdenören
Mavisini Yitirmiş Yaşamak - Ali Çolak
Topla Yüzünü Palyaço - Erdem Arslan
Acımak - R. Nuri Güntekin
Cennete Otostop - adem özköse
Eşikte duran insan - Rasim özdenören
Mavi kırmızı - ramazan kayan
Davam - necmeddin ertekin
Şanzelize Düğün Salonu - Tarık Tufan
Ümmet coğrafyası - adem özköse
Zamanın kıymeti - abdülfettah Ebu gudde
Ölü bir yazarın anlattıkları - Ömer Faruk dönmez
Derviş- serdar Üstündağ
Olmak cesareti - Kemal Sayar
Oyuncak tamirhanesi - metin karabaşoğlu
Zülzile- Nefise serra
Hanımlara inciler
Müslümanca yaşamak - Rasim özdenören
Bir yobazın günlüğü - Ömer Faruk dönmez
İslam'ın kızına - ihsan şenocak
Efendimizi sahabe gibi sevmek - Muhammed Emin Yıldırım
Yusufun üç gömleği - Abdullah yıldız
Bir adam yaratmak - nfk
Korkuyu beklerken - oğuz Atay
İnsan ne ile yaşar? - Tolstoy
Direniş öyküleri
Müslüma kızlara - hasan el Benna
O ve Ben - Nfk
Od - İskender pala
Ruhunu haramdan sakın - Merve özcan
Dinmeyen gözyaşları - Raif cilasun
Ayıp uşakları
Çalıkuşu
Fatih harbiye
Tehlikeli oyunlar
Yaprak dökümü
Âlemi İslam - ihsan Şenocak
Beylikten Hükümdarlığa - Yavuz bahadıroğlu
Şah&sultan - iskende pala
Düştüğün yerden kalk
Kalbe düşen sızı - elif veske çetintaş
İki aşk çiçeği - Ömer Nasuhi bilmen
Yaşamak - cahit zarifoğlu
Ahşap konak Nfk
Bir çift yürek- Morgan mola
Para Nfk
Püf noktası - Nfk
Zeytindağı - refik Halit karay
İbrahim Ethem - Nfk
sabır taşı - Nfk
Tohum Nfk
Korkma ben varım - murat menteş
Su üstüne yazı yazmak - muhyiddin şekur
Kafa kağıdı Nfk
Sokak başı hasan ejder
Cinnet Mustatili Nfk
Anne nasihatleri - semerkand yayınları
Efsane - İskender pala
Ölü Serçe Dönemeci - Ayşegül Genç
Fahrenheit 451
Kuğu boynu - Ayşegül Genç
Şeker portakalı
Aynadaki yalan Nfk
Kuşlarla sohbetin şartları - Ahmet Murat
Korku - zweig
Siyah pelerinli adam Nfk
Mukaddes emanet Nfk
Reis bey Nfk
Gençlerle başbaşa ali Fuat başgil
İç bir şey - Ayşegül Genç
Körlük - José saramago
Olağanüstü bir gece zweig
Yoldaki mühendis 2 - Abdullah Galip Bergusi
Özgürlüğün Fecri - Abdullah Galip Bergusi
Kızlar aramızda kalsın - hafsa bilgin
Receb - Siraceddin Önlüer
Kara kutu operasyonu
Kendini aramak - ihsan fazlıoğlu
Şaban - Siraceddin Önlüer
Ramazan - Siraceddin Önlüer
Ramazan baharı- 30 günde manevi devrim
İmam Gazali - orucun sırları
59 notes
·
View notes
Photo

Sitemize "Binali Yıldırım: Meclis Başkanlığına aday değilim" konusu eklenmiştir. Detaylar için ziyaret ediniz. https://www.yalansiz.net/guncel/binali-yildirim-meclis-baskanligina-aday-degilim/
0 notes
Photo

Aziz NESİN anlatıyor: "1948 Mayıs'ının bir günü, Evime gelen polis savcılıktan istendiğimi söyledi. Gittim. Savcı, bir paket içinden ince altın çerçeveli bir gözlük çıkardı. Gözlüğün çerçevesi ve camları kırıktı. -Bu gözlüğün kime ait olduğunu biliyor musunuz? dedi. Hemen tanımıştım... Sabahattin ALİ'nin gözlüğü... İşin iç yüzünü anlayamadığım için, Belki yanılabilirim diye, -Bilmiyorum, dedim. Savcı bu sefer paketten bir dolmakalem çıkardı. -Bu dolmakalem kimin biliyor musunuz? -Bilmiyorum. Önce kana bulaşmış Puşkin'in Almanca bir kitabını, Sonra yeşil mürekkeple yazılmış bir defter gösterdi. El yazısını görünce, -Bu yazı Sabahattin ALİ'nin, dedim. -Hep yeşil mürekkep kullanırdı. El yazısını da tanırım... Savcı; Açık kahverengi, Damalı spor kumaştan, Ceket ve golf pantolonunu gösterdi. Elbise kan içindeydi. Çok iyi bildiğim Sabahattin'in elbisesiydi. -Sabahattin'in elbisesi, dedim. Ağlamaya başladım... Savcı ağladığımı görünce açıkladı: -Bulgaristan sınırında köylüler bir ceset bulmuşlar, Üstünden bunlar çıkmış. Sabahattin ALİ'nin olduğu tahmin edildi. Yakın arkadaşlarına eşyalarını gösterip soruyoruz... -Bir cinayet mi? diye sordum. -Henüz hiçbir şey bilmiyoruz, dedi. -Başına odunla vurulup öldürüldüğü söyleniyor. Tahkikatın selameti açısından, Bundan kimseye söz açmamanızı rica ederim..." Kimseye söz açmadı Aziz NESİN... Yakın bir zamanda tüm Türkiye duydu ama... Hatta tüm dünya... 2 Nisan 1948'di, 71 yıl önce bugün. O kara gün... Kendisini Bulgaristan'a kaçıracak rehberi, Ali ERTEKİN itiraf etti öldürdüğünü... Kızını ve eşini Halet ÇAMBEL’e emanet ederek, 31 Mart sabahı, Bir süre önce satın alıp nakliye işi yaptığı kendi kamyonu ve güya Bulgaristan’a kaçırmak için ona rehberlik edecek, Ali ERTEKİN’le birlikte yola çıktılar. Yanına sadece küçük bir çanta aldı ALİ. Kırklareli’nde peynir alma bahanesiyle, Kamyon şoförünü şehir merkezinde bırakarak, Orman yoluna vurdular. Sonra Sabahattin ALİ’den bir daha haber alınamadı. Cesedini köylüler, Kafası taşla ezilmiş bir şekilde buldular... Sabahattin ALİ’yi öldürdüğünü itiraf eden, Katil zanlısı Ali ERTEKİN, Cinayeti milli duygularla işlediğini belirtti ve kısa bir süre yattıktan sonra salıverildi... Biraz daha uzun yaşasa, Kim bilir ne eserler verecekti kuşkusuz... "Aldırma Gönül"ün, "Leylim Ley"in devrimci şairi; "Kuyucaklı Yusuf"un, "İçimizdeki Şeytan"ın, "Kürk Mantolu Madonna"nın ve daha birçok muazzam eserin yazarı, şairi... Sabahattin ALİ, Bugün öldü dostlar... Katledildi... Öldürüldü... 2 Nisan 1948'de... "Bir gün kadrim bilinirse. İsmim ağza alınırsa. Yerim soran bulunursa. Benim meskenim dağlardır dağlar..." Seni düşündüğümüzde Usta, Seni andığımızda, Melânkoli alır başımızı, Özleriz seni buram buram, İçimizde hep bir sızı... Biz sana yine vurgunuz be Usta... Biz yine sana vurgunuz... Saygıyla....
5 notes
·
View notes
Text
Kürd Aleviliği Avesta ve Hakikatçi Felsefe
İsmet Yüce
Türkiye’deki cezaevlerinden, Serencamname üzerine Kaniya Kurda, Kürd Kaynakları şahsında bana yazılan çok kıymetli yorumlar ve öneriler içeren mektuplar elime ulaştı.
Yanıt olarak; Biz Kaniya Kurda olarak gözden kaçmış, referans olacak kaynakları Kürd kültür ve tarihine Kürd gözü ile bakma amacı çerçevesinde Kurmanci ve Türkçeye çevirmek için uğraşındayız. Bu amaçla ilk, “Kürdistan’da Kürd Aleviliğinin temel kaynakları” başlıklı araştırmamızı yaparken Serencam’ın temel eser olduğunu fakat Kurmanci veya Türkçesinin olmadığını gördük. Uzun uğraşlar sonucu kitabı bulduk ve çevirdik. Amacımızı kısaca önsözde belirttik.
Bildiğiniz gibi; Kürtçe veya Türkçe Alevi düşünce ve felsefesini yerli yerine oturtmaya çalışan eserlerin yayımlanmasına ancak 2000’li yıllarda başlandı. Ondan önce referansı veya anlatımı fazla derin olmayan çalışmalar vardı. Sonra başta Mehmet Bayrak olmak üzere Erdoğan Yalgın, Gürdal Aksoy, Munzur Çem, Mamo Baran, Erdal Gezik, Ali Haydar Ülger, Mustafa Ertekin, Ayfer Karakaya gibi değerli ve güçlü referanslar kullanan araştırmacılar bu alanı güçlendirerek çalışmalar yürüttüler, yürütüyorlar.
Benim bu konuya ve sorularınıza nacizane bakış ve yorumum şöyledir: Serencam Kakai ve Yarsanlar da kutsal kitaptır. Sultan Sahak “Pir” olarak, “Bu kitabı okuyan onu cahillere ifşa etmemelidir. Çünkü bu böyle bir sırdır ki sözlerle anlatılamaz” dediği için Kakai toplumu kitabın kamuda paylaşımını olumlu karşılamıyor. Fakat yeni dönem düşüncenin anlaşılması ve yayılması amacı hasıl olduğundan, yorum ve çeviriler mümkün oldu.
Bizim alanımız Kürd Alevileri üzerinedir. Başka milletlerden de Alevi olduğunu biliyor ve kabul ediyoruz. Bize göre Kürd Alevilerin bu felsefeyi oluşturma ve dönüştürme süreci ile başka milletlerin süreci farklıdır. Çünkü Kürd Aleviliğin oluşum merkezi Kürdistan’ın kalbi olan Hawraman bölgesidir. Bu kaynak tarihi Zerdüşti, Avesta sürecinden Ezidiliğe Lalişa Nurani’ye ulaşan bir dönemi kapsamaktadır. Bu felsefe düşüncenin son tartışmacıların üç önemli ismi birbirine yakın süreçte yaşamış ve tartışmışlardır. Süreç 12. yüzyıl son dönemine denk gelmektedir. Kürd filozof Sühreverdi, Pir Sultan Sahak ve Şeyh Adî.
Bu uğraş sadece İslama değil, bütün semavi dinlerin hakimiyetine karşı tarihi kültürü koruma ve döneme göre yaşatma amaçlıdır. 12. yüzyılın son dönüm yılı olmasının nedeni artık bölgede semavi dinlerin İslam referansı ile tamamen hakim olmasıdır. Zerdüşti felsefe ve Avesta bilindiği gibi, ilk semavi dinler öncesi tekler felsefesini formüle eden düşüncedir. Semavi dinler ve kitapları bunu ayrıntılandırarak devam etmişlerdir.
Zerdüşti felsefe önce Yahudi düşüncesine sonra Hıristiyan ve son olarak İslam felsefesine karşı direnme içerisinde olmuşlardır. Yahudi ve Hıristiyan akımları daha çok askeri olmadığı ve Doğuya güçlü yönelmediği için fazla etkili olamamıştır. Fakat İslam hem Doğuya yöneldiği ve hemde askeri olarak hareket ettiği için Zerdüşti inancı yok etmiştir. Buna karşı kendilerini koruma uğraşı takiyelerle çeşitli biçimler almıştır. Fakat bugün bile görüleceği gibi neredeyse Balkanlardan Afganistan’a, hatta Pakistan ve Hindistan’ın batı bölgelerinde bu felsefeyi kabul edenlerde aynı ritüel, yaşam biçimleri, giyimden, mimariye, Zerdüşti felsefenin izleri vardır. Güneş, doğa, ateş vb.
Sühreverdi Işık felsefesi tartışmasında bundan bahseder. Ezidilik bir güneş kültüdür. Alevilik özellikle Kürdistan’da böyledir. Halepçe, Hawraman bölgesinde Kakai Yarsan Ehli Haq, Dersim bölgesi Rea Haq ve Maraş Malatya Sivas ta Hakikatçi felsefe ekolleri tam bir benzerlik içindedir. Bu yakınlığı şöyle düşünelim; Sanırım 4 yıl önce Halepçe de Kakai pirleri bir kuzey gezisi yaptılar. Geziye Elbistan Kantarma ocaklarından başlayıp Hacı Bektaş, Banaz ve Dersim üzerinden Adıyaman ocaklarında tamamladılar. Aynı durumu biz Laliş’i ziyaretimizde yaşadık, Laliş pirlerine Alevi olduğumuzu söylediğimizde bütün kapıları açtılar.
Mehmet Bayrak’ın referansı ile söylersek; Yarsan Kakai kutsal metinleri gulbanglar tarzında çok var, en çok bilinenleri, Babe Serhengi Dewdani, Dewrey Balül, Defteri Pirdiweri, Defteri Diwani Gewre, Defteri Dewrey Kelami, Zebure Hakikat gibi metinler var. Görüldüğü gibi defter ve diwan olarak geçiyor. Bu konularda çok araştırma yapan bulunmuyor. Önemli isimlerden bir tanesi Dr. Golmorad Moradi’dir. Tayeb Taheri, Serencam Felsefesi ve Tarihi kitabı var. Bu kaynaklarda Serencam dışında hiçbirisi küçük şiir broşürleri dışında Türkçeye çevrilmemiştir. Fakat asıl referans Serencamname’dir. Kitab 12. yüzyılda Sultan Sahak tarafından derlenmiş, gulbanglardır. Baba Tahire Uryan, Sühreverdi, Hacı Bektaş isimleri geçmekte, Pir Şalyar, Behlülü Dana vb. pirlerin 600 ile 1200 yılları arasındaki yazılarının derlenmiş halidir.
Semavi isim ve referanslar süreç içerisindeki takiye ve dönüşüm kavramlarıdır. Yeni oluşturulan dile bu kavramlar gittikçe azalmaktadır. Avesta referansları ışık felsefesi biçiminde alt metin olarak görülebilir. Enel Haq, Donadon-rekarnasyon, cilvet köprüsü ana benzerliklerdir.
Yeni dönem 19. yy ekolü ise; Sıx Süleyman-Kangal, Momko Kose-Kırkısrak ve Ali’ye Kötüre-Afşin kurucularının olduğu Hakikatçi felsefedir. Öze dönüşün en klasik biçimi denilebilir. Yukarıda ismin verdiğim araştırmacılar bu konularda epey yol kaybetmişlerdir. Bazılarına ulaştım. Bu konuda cezaevlerindekilere kitap gönderilmesini talep ettim, umarım ulaşır.
0 notes