#akarsular
Explore tagged Tumblr posts
Text
Dünyadaki Tüm Habitatlar Haritalandı
Dünyadaki Tüm Habitatlar Haritalandı
Dünyadaki Tüm Habitatlar Haritalandı Dünya genelinde yoğun tarım ve yapılaşma iklim değişikliği ile daha fazla yaşam alanı bozuluyor. Doğayı ve tür çeşitliliğini koruyabilmek için bunların öğrenilmesi gerekiyor. Uluslararası araştırma ekibi yaşam allanlarının daha iyi korunması için dünya genelindeki yaşam alanlarının çeşitliliğini sınıflandırdı. Dünya, derin denizlerden, mercan resiflerine,…
View On WordPress
#akarsular#Buzullar#çayırlar#çöller#Dağ#dağlar#denizler#derin denizler#dünya#Dünyadaki Tüm Habitatlar#Dünyadaki Tüm Habitatlar Haritalandı#ekosistem#ekosisteminin işlevsel grupları#göller#habitat#Habitatlar#kıyılar#mercan resifler#ormanlar#Su#subtropikal ormanlar#tatlı su#tropikal ormanlar#tropikal ve subtropikal ormanlar#Tüm Habitatlar Haritalandı#yeraltı suları
0 notes
Text
5 notes
·
View notes
Text
Akarsu coğrafyasında, akarsular taşıyabilme kapasitesinin üzerinde yükü(malzemeyi) taşıyamazsa akışına devam edebilmek için o yükü bırakmak zorunda kalır. Bu biz insanlar için de geçerli değil mi? Hareket edebilmemiz için taşıyamayacağımız yükü, yükleri bırakmamız gerekir, gerekli.
59 notes
·
View notes
Text
Sevgiliye Mektup
Tabiatta her şey sana biraz borçlanır oldu
Papatya da kokusunu saçlarına borçludur!
…
…
İçime ayak basmış hangi çılgın iklimsin?
İçim ateş tuğlası.
Ey kalbimin ritmini bozan kadın,
Haziran mıydı adın?
Bütün coğrafya kitaplarına baktım
Hiç birinde geçmiyor
Söyle!
Gözlerindeki ırmağın adı ne?
Ben bir kez annemden doğdum,
Bir kez senin gözlerinden
Dünyanın en güzel yüzüdür yüzün,
Yeryüzü, gökyüzü sonradan gelir.
Gülüşünü sürdüğüm tüm yaralar iyileşti
Düş ağrısına
Kalp kırıklığına çok iyi geldin
İyi ki geldin…
Gülüşünde Haliç’te dalgalarla sevişen kayalıklar,
Mutluluktan yorgun düşmüş, mavi beyaz kayıklar
Bir martı sürüsü
Bir kelebeğin güzellik uykusu
Bir memleket kokusu...
Gülüşün Balat’ta akşam üstüdür.
Aklıma geliyorsun, aklım çıkıp gidiyor!
Ne zaman geçsen içimden,
İçimden yemyeşil baharlar geçiyor,
Kuşlar, karıncalar, çiçekler,
Yanakları rengarenk akarsular
Zeytin gözlü dağlar geçiyor
Biliyor musun?
Hiçbir toprak bitkisini sevmemiştir
Benim seni sevdiğim kadar!
Sen, boylu poslu bir çınar ağacısın,
Ben gövdene tutunmuş sarmaşığım
Aşığım!
Matematikte bir adı var mıdır bilmiyorum
Beni kaçla çarpsan sen ediyorum!
Sensiz, eski bir mezar taşıyım kimsenin bilmediği,
Sarhoş bir denizcinin rotasıyım
Bir bağlamanın akortsuz hali,
Bir türkünün kırık notasıyım.
Sen suyun en yalın halisin sen!
Ah
Sevgilim
Sırılsıklam bir yağmur tanesiyim
Üşüyorum!
Toprağına düşüyorum
Sensiz gün yarım, gece yarım, güneş yarım, ay yarım
Ey benim bahtiyarım
Diyarım
Diğer yarım
Sensiz yaşamaktan ben ne anlarım!
Serkan Uçar
12 notes
·
View notes
Text
Bakıp geçmedim.. Gördüm, düşündüm..
Derinse indim, dağsa tırmandım..
Gökse uçtum.. Her gelene iyi niyetimle kapımı, aklımı açık tuttum.. Getiren oldu, götüren oldu..
Getirenle doldum, götürenle doldum.. Akarsular yolunu kendi bulur. Durmadım, aktım..
Her olayı hocam bildim..
Ama sevdim..
Ama üzüldüm..
Ama ağladım..
Ama güldüm..
Hala vazgeçmedim..!
56 notes
·
View notes
Text
Sen her bahar yağmuru uyandıran gözleri şiir rengi saçları akarsular olan o kadınsın
5 notes
·
View notes
Text
youtube
Yunus Emre’m bu dünyada
İki kişi kalır derler
Meğer Hızır İlyas ola
Abıhayat içmiş gibi
Hızır’la İlyas’ın el ele tutuşup yıldızların gökte birleştiği o an dünyada her şey durur. Akarsular kirp diye oldukları yerde donmuşçasına durur. Yel esmez, deniz dalgalanmaz yaprak kıpırdamaz. Her şey durur. Ve sonra her şey birden uyanır.
Yaşar Kemal
Nesi varsa, bölüşecek biri olsun; nesi yoksa, bulup getirecek biri olsun. Hızır uğrasın evimize, gönlümüze, neşe getirsin ömrümüze...
Hıdırellez kutlu olsun!
7 notes
·
View notes
Text
MEMETİK
Bşr teoridir, Richard Dawkins, yaşayan fikirlere mem der. memler kendilerini zihinden zihne kopyalayarak çoğalırlar. başarılı memler nesillerce kopyalanmaya devam ederek varlığını uzun süreler sürdürür, başarısız memler ise bir zaman sonra kendilerini kopyalayamayıp yok olur… Buradan bilginin evrimi ve yayılımının da önemini bilmek gerekir. Evet, memetics dawkins'in icadıdır, kurgusudur. ne oldugunu anlayabilmek için kendisinin genetik hakkındaki fikirlerini de bilmek gerekir. amca diyor ki; evrim bundan sonra memlerin kendilerini kopyalama ve yaymalarının doğal mücadelesi olarak devam edecek ve bu kurguda bilgisayarlar büyük önem taşıyacak.
silisyum ile başlayan canlılığın silisyuma geri dönüşünde bir çeşit "ilahi adalet" seziyor musunuz ? hem dawkins'i sevdiğimden hem de 2000 yıldır kah doğuda kah batıda çeşitli inanç ve felsefe sistemleri altında söyleniyor olmasına rağmen insanların bedensel arzularının bir makineye hizmetten öte anlamı bulunmadığını, bu yolla akıl sahibi bir canlının tatmin olamayacağını görememelerinden bu mem işi benim çok hoşuma gittİ
evrim ile ilgili en büyük sorulardan biri canlılığın nasıl başladığı.bu konuda Ali Demirsoy ve Clarins-Smith hipotezimden yararlanabiliriz: konuyla ilgili çeşitli fikirler öne sürülmüş; meşhur azot, metan, hidrojen karışımı içerisinde elektrik arkları oluşturma, ultraviyole ışınlarla bombardıman etme ve organik kimyasallar sentezleme gibi. bu fikirlerden biri de clarins-smith hipotezi denilen ve dna, rna gibi karmaşık moleküllerin silisyum bazlı basit, inorganik kristaller tarafından türetildiğini öne süren bir görüş. buna görüşe göre slikat kristalleri minik akarsular içerisinde oluşuyorlar, suyun birikmesine ve içerisinde yeni kristaller oluşmasına neden oluyorlar daha sonra da sular çekilince tozlaşıp rüzgarlarla sağa sola, başka su kaynaklarına dağılıyorlardu. kristal örgülerindeki olası düzensizlik ve hatalar da kendileri ile taşınıyor, böylece moleküller kendilerini kopyalama imkanı buluyorlardı. bu kopyalamalar esnasında meydana gelecek kimi değişimler (mutasyon) yapının kimi fiziksel özelliklerinin değişmesine, kendini kopyalama hızı, su biriktirme kabiliyeti gibi niteliklerinin farklılaşmasına yolaçıyordu. böylece aynı su kaynakları için mücadele eden ve fiziksel özellikleri mücadelenin sonucunda etkili bir kaç tür ve nesil kristal meydana geldi. bu kristaller bir yandan kendilerine özgü bir doğal seçilimden geçerek yeteneklerini arttırıyorlar bir yandan da kimi rastlantılar sonucu bir çeşit katalizör gibi organik moleküllerin kendileri üzerlerinde sentezlenmesine olanak sağlıyorlardı. işte, bu modele göre dna, rna gibi karmaşık moleküller ilk kez bahsi geçen silikatların temelleri üzerinde, onların kopyalama mücadelelerinde bir silah olarak kullanılmak için sentezlendi.
sonra işler değişti, silikatlar kendi silahlarına yenildiler ve hakimiyeti, üstün yeteneklere sahip organik moleküllere bırakmak durumunda kaldılar. beş yüz milyon yıl kadar sürdüğü tahmin edilen silisyum bazlı inorganik kristal hakimiyeti dört milyar yıllığına karbon bazlı organik moleküllere geçti.
bugün dna gibi organik moleküller için de benzeri bir durumun söz konusu oldugu söylenebilir
3 notes
·
View notes
Text
🗣️ Açlık Taşları
Beni görebiliyorsan ağla! Elbe’de ‘açlık taşları’
Bu söz, Orta Avrupa’nın en büyük nehirlerinden biri olan Elbe’deki bir taşta yazıyor.
Kuraklıkla mücadele eden Avrupa’da göller ve akarsular, 1616 tarihinde kazınan mesajlarla böyle feryat ediyor.Günümüzdeki en büyük tehlikelerden biri olarak görülen kuraklık krizi nedeniyle Avrupa’daki birçok göl ve akarsuyun seviyesi son yıllardaki en düşük seviyeye ulaştı. Göllerde ve nehirlerde tarihi kuraklıkları anmak için kullanılmış olan ‘açlık taşları’ olarak bilinen oymalı kayalar ortaya çıktı.
Çek Cumhuriyeti’nden başlayıp Almanya’dan geçen ve Orta Avrupa’nın en büyük nehirlerinden biri olan Elbe’deki bir taşta, 1616 tarihinde kazınmış olarak “Beni görebiliyorsan ağla” yazıyor. Açlık taşları en son 2018’de görülmüştü.
Çek Cumhuriyeti’nin Decin Kenti’ndeki açlık taşlarının, nehir sularının çekildiği dönemlerde kazındığı biliniyor. Taşlarda 1417, 1616, 1707, 1746, 1790, 1800, 1811, 1830, 1842, 1868, 1892, 1893, 1921, 1947 ve 1959 tarihleri kazılı. Ancak bir taşın üzerinde 1616 yılında yazıldığı düşünülen Almanca “Wenn du mich siehst, dann weine” yani “Beni görürsen ağla” cümlesi bu taşları dünyaca ünlü yapıyor.
Anadolu'da da bir çok göl ve nehir kuruyor.
Ormanlar yakılıyor, ağaçlar kesiliyor.
Anadolu günbegün üzerinde yaşayanların aklı gibi çölleşiyor.
Açlık taşları bize ne demek istiyor?
] Önder Karaçay [
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#Açlık Taşları#elbe nehri#kuraklık#çölleşme
3 notes
·
View notes
Text
Şimdi seninle yan yana gelsek; ihtilal çıkar gönül kavmimde. Katledilir tüm kötü düşünceler. Ekmeğe sevgilerini koyar fırıncılar. Reçeller, ballar ikram eder insanlar birbirine. Gülümsemeyi öğrenir insanoğlu.
Şimdi seninle yan yana gelsek; ölümsüzlük bulunur. Şiirler sonsuz olur. Kelimeler yeniden hayat bulur şairlerin ellerinde. Tüm diller bire düşer, ilim irfan yayılır her köşe başına.
Şimdi seninle yan yana gelsek; bir güneş daha doğar, bir ay daha oluşur. Kusursuz dengedeki sistem daha da güzelleşir. Yollar kısalır, biter tüm hasretler.
Şimdi seninle yan yana gelsek; ağaçlar sonsuz meyve üretmeye başlar. Organik yaşam mümkün olur. Ayçiçekleri bize bakarlar süresiz.
Şimdi seninle yan yana gelsek; 3. Sayfa haberleri artık çocuklar için boyama alanı olur. Gazeteler fıkralar yazar. Bulmacalar daha zevkli olur. Kağıttan uçaklar yapmayı öğrenirler.
Şimdi seninle yan yana gelsek; hastahanelerde sadece alkol tedavisi uygulanır. Kansere çare bulunur. Reçetelere şarkılar yazılır yaldızlı zarflarlara konur.
Şimdi seninle yan yana gelsek; tüm gözler parıldar. Tüm sıkıntılar unutulur. Adımızı çıkarırlar, filmlere konu oluruz. Ben o gür sesimle “çayın dibini için, mutluluğun sırrı budur” derim bir reklam filminde.
Şimdi seninle yan yana gelsek; akarsular daha berrak akar. Yağmurun kokusunu sahiplenir bir ağaç. Gövdesine adımızın baş harflerini dallarıyla kazır, biz daim olalım diye.
Şimdi seninle yan yana gelsek; güneş tepemize bir şemsiye açar. Zaman durur, mevsimler birbirinden ilham alır. Şarkımız çalar tüm dünyada aynı anda. Herkes bizi ezberler.
Şimdi seninle yan yana gelsek; gözlerimiz konuşur sadece. Fazlasını elimize yüzümüze bulaştırırız. İki beceriksiz aşığın sonunu getiremediği bir sevdayı sahipleniriz. Rüyalarda buluşur, olamayışımıza içleniriz.
Şimdi seninle yan yana gelmesek bile birbirimizin kalbindeyiz. Ruhumuza işlediğimiz bu aşkı bir ömür yaşamaya mahkumuz. Ama sen yine de gülümse. Sen gülersen ben nefes alırım. Kim bilir belki her şey mümkün olur.
1 note
·
View note
Link
#Bilecik#Bilecikaçıkhavakampı#Bilecikçadırkampı#Bilecikdoğaaktiviteleri#Bilecikdoğakampı#Bilecikdoğalyaşamkampı#Bilecikkampalanları#Bilecikkampbölgesi#Bilecikkampdeneyimi#Bilecikkampyerleri
0 notes
Text
BIR AKARSUYUN HIKAYESI 11.5.24
Akarsular tatli su gölleriyle birlikte insanligin temel su ihtiyacini karşılamak için kullanilirlardi ve çeşitlere ayrilrlardi; akma durumu, debisi ve ortamina göre siniflandirilrlardi; mevsimlik olanlar, yeralti yerüstü akarsulari, debilerine göre de dere, çay, nehir gibi.
O görülmedigini düsünse de bir çesit yeralti akarsuyu degildi, mevsimlik de degildi, düzenli rejimliydi evet ama yagislar çok oldugunda daha coşkulu aktığı kesindi.Kim birazck motivasyonla daha hevesli çalışmazdı ki?
Kollara ayriliyordu akarsular.Kol; ana akarsuya havzasinda karışan, dökülen her bir akarsuya verilen isimdi. Akarsuyun kollar çoğunlukla akarsudan daha küçüktür. Akarsuyun kolunun kendisinden büyük veya eşit olduğu durumlarda ana akarsuyun hangisi sayilacagi sorunu oluşur. Bu durumda kollarin debisi, akış doğrultusu veya boyu, ana akarsuyu belirlemekte kullanilir.
Bu akarsuyun ise ana kolunu köylüler belirlemisti, nasil mi?
Debisi, akis dogrultusu ve boyunun önemine bakilmaksizin ana kolu gizlice belirlenmisti bile. iki köy vardi bu kasabada, üçüncü köy ise akarsuyun bile kol vermek istemedigi sevimsiz bir köydü; akarsu nereye gitmeyecegini biliyor ama nereye gitmek istediği konusunda tereddütle iki koldan süzülüyor, etrafini nemlendirip çevresine canli bitki örtüleri kazandirarak keyifle yoluna bakiyordu.
Akarsu hangi koldan akiyorsa en güzel manzara o koldaydi çünkü güzel bakmayı biliyordu.
Bir gün bir proje konusulmaya baglandi, akarsuyun ana kolu belirlenip diger kol kapatilacakti. Akarsuyun uzaklaştırıldığı diğer köye ise bir kanal kurulacakti, bu mühendislerin işiydi. Kanal projesini daha cazip bulan köylüler geceleri akarsuyun eğimini azaltıp akış hızını düşürmek için toprak atıyorlardı yatağına.
Elektrigi gereksiz kullanip suları boşa harciyorlardi, küresel isinmayla daha az yağışa sebep olarak akarsuyun kolunu güçsüzlestiriyorlardi. Bir kol zayiflatilirken, digeri güçleniyordu.
Bir zaman sonra mühendisler geldiler köye, akarsuya fikrini sormadilar ama kollarinin debilerini, boylarini ölçerek ana kolunun hangisi olduguna karar verdiler.
Merakla bekliyordu iki köyün de halki; acaba kanal sistemine hangi köy sahip olacakti, heyecanlilardi. Akarsu ise, bir dag yürüyüsüne cikarak serin bir ağaç altindan akarsuyu izleyen sizin de gördügünüz gibi, coşkuyla akmaya devam ediyordu.
Debi düsürerek kanal sistemine kavuşan köylüler, bunu belirleyen kişinin mühendisler oldugunu iddia ediyorlar, diger köyün halkinin itirazını bastırıyorlardı. Vicdanlari rahatti köylülerin, çünkü karar mühendise aitti.
Rahat bir vicdana sahip olmak için israrli bir inanis gerekirdi. Tipki timarhanede ölü olduguna inanan bir adami yaşadığına ikna etmek için,ölüler kanar mi diye sorduklarinda kanamaz tabii ki deyip, parmagina küçük bir igne batirdiklarinda ' Aa demek ki ölüler de kanarmis' demesi gibi. Israrli bir inanis önemli.
Köylüler mi sebep oldu, mühendisler mi ? Yoksa küresel isinma, rüzgar, deprem, yagislar gibi doga olaylar mi degistirdi akarsuyun debisini bilinmez.
Hem ne önemi var ki?
Bildigim tek sey; coşkuyla akmaya devam ediyordu akarsu, akarken de sadece gülümsüyordu çünkü mutluydu; çünkü biliyordu önemli olan akışta olmakti ve su her zaman akar, keyif almanin bir yolunu bulurdu.
0 notes
Text
insanız
Biten her şey gibi bu rüzgar,
Geriye dönmez asla tutarsız,
Akarsular gibi ruhsuz,
Yiten zaman gibi huzursuzuz.
Biten ömür gibi yağmurlar,
Yere çarpana kadar hikayemiz.
Tamiri zor oluyor kalbin,
Savaşın ortasında gibi umutsuzuz.
Enkazda yürür gibi yolculuk,
Yaş aldıkça yitiyor hisler,
Böcek gibi acınası,
İzmarit gibi unutulmuşuz.
Şarkılar gibi gözyaşları,
Çocuklar gibi gülüşler,
Düşünürsek ölecek,
Düşünmezsek yanacağız.
0 notes
Text
Siz kimsiniz
Allah rızkımı verir benim
Belki suyu çeşmeden içemem
Akan akarsular benim
Yağan yağmurlardan tasım dolar benim
Gökhan ER
I 25 Temmuz 2023 I
0 notes
Text
Doğal ve Yapay Çevre 3. Sınıf Fen Bilimleri Doğal ve yapay çevre arasındaki farkları bilmek ve doğal çevreyi korumak önemlidir. Çünkü doğal çevre yaşamın devamı için gerekli olan kaynakları sağlar. Yapay çevre ise insanların hayatını kolaylaştırmak ve güzelleştirmek için oluşturulur. İnsanlar yapay çevre oluştururken doğal çevreye zarar vermemeye dikkat etmelidir. Doğal çevre, insan eliyle yapılmayan ve doğal şartlarla oluşan ortamdır. Doğal çevrede çok sayıda canlı türü bulunur. Doğal çevrenin havası, suyu ve toprağı temizdir. Doğal çevreye ormanlar, dağlar, denizler, akarsular, mağaralar gibi örnekler verilebilir. Yapay çevre ise in... https://ilkokulum.com.tr/dogal-ve-yapay-cevre-3-sinif-fen-bilimleri 📚 Özgün İlkokul 1, 2, 3 ve 4. Sınıf Etkinlikleri 🔐 İçeriklerimizi Pdf olarak web sitemizden ÜCRETSİZ bir şekilde indirebilirsiniz. #ilkokul #ilkokuletkinlik #uzaktaneğitim #matematik #türkçe #hayatbilgisi #1sınıf #etkinlik #5n1k #toplama #okumaetkinliği #boyama #eğitim #ögrenci #2sınıftürkçe #3sınıfmatematik #okumayazma #bilsem
0 notes
Text
insanlar temiz temiz asik olup sevgili olup ayriliyolar ben asik olunca akarsular kuruyo depremler oluyo ulke cokuyo iliski yurumuyo
0 notes