#akşam boğaz
Explore tagged Tumblr posts
Text
Tekneorganizasyonu - Mega+
Mayna tekne organizasyonu, İstanbul boğaz turu ve teknede aklınıza gelebilecek olan tüm davet organizasyonları için sizlere profesyonel bir şekilde hizmet veriyor. Denizcilik alanında uzman ve tekne organizasyonu konusunda uzun yıllar ile edindiği tecrübeli ekibi siz değerli müşterilere umduğunuzdan çok daha fazlasını sunmaktadır.
Teknede düğün, teknede nişan, teknede kına, yemekli tekne turları ve daha birçok isteğinize uygun organizasyonlar düzenlenmektedir. Bu organizasyonları sizin müsaitlik durumunuza göre hem gündüz hem de akşam yapabilmenin yanı sıra, ada turları ve deniz taşımacılığı gibi hizmetlerden faydalanabilmeniz adına yat kiralama hizmeti de alabilirsiniz.Güvenliğinizin için büyük bir özenle hizmet eden firma, kaliteli ve güler yüzlü ekibi sizlere oldukça uygun fiyatlar sunmayı görev biliyor. Eğer sizler de unutulmaz, keyifli ve kaliteli bir tekne organizasyonu deneyimi yaşamak istiyorsanız firma ile iletişime geçebilirsiniz.
Maya tekne organizasyonu, Pendik Belediyesi, Doğa Koleji, Ankara Ticaret Odası, Şahinler Holding, Koç Üniversitesi, Özyeğin Üniversitesi gibi birçok kurum ve kuruluşa hizmet vermiş bulunmaktadır.
1K notes
·
View notes
Text
Yaz beni dağıtır
Her yanım
evimden daha darmadağın
Kalmadı bir yanım
Yormadığın
Süzülme bu akşam gözümden
Kal bebeğinde
Ağrıma kalbimin içinde
Taşınma içimden
Yaz,
Düğümlü boğaz,
Acıtır biraz,
Sessiz ve haylaz
Kur saatlerini,
Güldür beni,
Yetişirsen yakalarsın
Düşmeden elinden.
Dar, aklımda bi yer,
Sıkışık ve görünmez,
Önünden kimse geçmez,
Olsun burda duralım,
Bizi bulamasınlar.
Tuhaf, bulanık
Ama tam yerinde
Yaz, bi' anlık fotoğraf
İkimizin gözünde
Işık huzmeleriyle
Temizle ayaklarından kumu,
Ayıkla pirincin taşını
Anlat durumu,
Gitsin bu hüzün
Kalsın deniz kokusu.
Makul cevaplar
Radyoda çalınsın,
Sesinden alınsın,
Beynimde çınlasın,
Kalmasın muğlak.
2 notes
·
View notes
Text
birkaç gündür geçmeyen bir boğaz acısı var. evet ağrısı değil acısı. sızım sızım sızlıyor mübarek. Hayır bi de eyyamı biyz diye oruç tutayım dedim iki gündür, o yüzden sıcak bir şeyler de içemiyorum gün içinde. galiba daha kötü oldum. akşam iftarla beraber yoğun bakıma alıyorum kendimi. yarın da tutmak istiyordum aslında ama tutabilir miyim bilmiyorum. hasta olmaktan korkuyorum. Yani madem hasta olacaksın annen buradayken hasta ol dimi illa o gidince hasta olacak bu bünye. Allah'ım hasta olmadan çabucak iyileşeyim inşallah amin Allah'ım 🤲🏻😔
bugün evden çalışıyorum diye öğlen evi süpüreyim dedim, deli miyim neyim. 🤦🏻♀️ daha çok acıdı boğazım üstüne bi de susadım tabii. şimdi kalkıp iftara yemek yapmam lazım. zira dün işten gelirken erkenden sipariş verdim iftara yetişsin diye,vay arkadaş iptal ettiler. sonra 10 dk kala tekrar sipariş verdim e tabi haliyle 25 dk filan geç açtım orucu :/ o yüzden hızlıca bi brokoli koyayım ocağa. gerçi dün gelen çorbanın anca yarısını yemiştim çorbam var sayılır 😂
bu kadar da idare etmezsin be kızım 😅 neyse ana konuya geri dönüyorum Allah'ım inşallah iyileşirim amin. 🫠🙈🤲🏻
6 notes
·
View notes
Text
mesela şu hasta normal üst solunum yolu enfeksiyonu var. boğaz ağrısı, ateş. bu akşam bi daha gelecek muhtemelen. yazdığım ilacı sabah akşam günde iki kez kullanın diye boşuna diyorum zaten hastanede biz veriyoruz :D inanılmaz hastalar. eve gidiyo e hani boğazımın ağrısı geçmedi deyip geri geliyo. bi seri başlatıyorum an itibarıyla adı da BENİM VERGİLERİMLE MAAŞ ALIYOSUN
10 notes
·
View notes
Text
…SEVGİLİM İHANET…
Kelimelerin hastalıkları varsa eğer,”ihanet” mutlaka cüzzamlı olmakla suçlanmıştır.Oysa, soluğumuz kadar yakındır da biz onu bambaşka yerlerde ve kendimizden çok uzakta bilmeyi yeğleriz.İhanet hayatımızın ta kendisidir,dikkatli bakın, göreceksiniz.
İhanet daima iki uçlu.Gerçekleşmesi için bir muhatap gerekli ve bu yanıyla aşka benziyor.Bu yüzden değil mi ki ihaneti yaşayanlar,büyük aşkları yaşayanlar kadar ünlü ve daima çift isimle anılıyor bu öyküler.Habil ile Kabil söz gelimi.Leylâ ile Mecnun .En trajik olanı galiba İsa’nın son akşam yemeği ve İşte insan. Hıristiyan batıda her şey bu çok eski ihanetin etrafında döner ve çarmıhlar artık daima omuzlardadır.Sezar’ı asıl öldüren yediği hançerden daha çok Brütüs’ün,olmaması gerektiğine inandığı bir yerdeki mevcudiyetini görmesidir.Genç Osman için de öyle. Evvelâ sarayının kapısını emanet ettiği bostancılar ardına kadar açarlar bâb-ı hümayunu ihtilâlcilere,ardından o kadar güvenerek sığındığı Yeniçeriler emanete ihanet ederek alıverirler “Osman Çelebi”nin canını.Gerçi Yeniçeriler çok çaba sarf etmişlerdir ama artık kaldırılmış bulunan 28.ortanın adı yoklamalarda her okunuşunda yeri göğü inleterek yok olsun diye bağırmaları bile alınlarındaki bu ihanet lekesini temizlemeye yetmez. Esasen Genç Osman’a ihanet edenler arasında kısacık saltanatında tutulan güneş ve yüzlerce yıldan beri ilk kez donan Boğaz sularının da kendine özgü bir yeri olması gerek.Halk, ölümüne o kadar çok ağlayacağı padişahın ,sağlığında uğursuzluğuna inanmıştır.
Osmanlı’yı kuşkusuz çok az şey Kırım Hanı Murad Giray’ın Viyana kapılarındaki ihaneti kadar yaralamıştır.Üstelik Giray, bilerek yapmaktadır:Bilirim,dine sığmaz,ihanettir cümlesini sarf etmiş olması bile tutmakla yükümlü bulunduğu köprüyü müttefik kuvvetlere hoyratça açmasına mani olamaz.
Osmanlı’yı çokça meşgul eden eşine az rastlanır bir başka ihanet de Abdülmecid’in dördüncü ikbali Serefraz’ın yarattığı ve neredeyse bir milli gaileye dönüşen “aile faciası”dır. Fazlasıyla kıskanan ve kıskanılan bir kadın olan Serefraz, Dolmabahçe’den ayrılarak Yıldız Kasrı’na yerleşmiştir. Sık sık kasra gelen Abdülmecid’i içeri almakta çok cömert davranmayan dördüncü ikbal üstelik Küçük Fesli lâkabıyla tanınan bir Ermeni delikanlısının aşkına karşılık vermektedir.Hanedana mensup bir kadının açık ihaneti özellikle sarayı çok rahatsız eder.Ailesi tarafından Adalar’a kaçırılan delikanlının Sultan’a duyduğu aşk yüzünden tekrar İstanbul’a dönmesi ise saray mensupları tarafından öldürülmesinden başkaca bir sonuç vermez.Ailesi delikanlının İngiliz,Fransız ve Rus sefaretlerine baş vurarak takibat açılmasını isterler ve mesele İstanbul’u uzun zaman meşgul eder.Bazı kaynaklarda rastlamamıza rağmen bu hikâye oldukça inanılmaz.Asıl inanılmaz olansa bunca hadiseden sonra Serefraz’ın hâlâ padişah nezdindeki kıymetini muhafaza edebilmiş olması.
İhanet Osmanlı hanedanından hiç uzak değil.Bütün saraylar kadar Osmanlı sarayının da içinde.Yavuz’un kızı Fatma Sultan, bir kişiye düştüm ki beni kelb hesabına saymaz…bir hil‘atini görmedim,bir kaftanını giymedim.Dul avret gibi dirilürüm cümleleriyle evliliğinin ve düşlerinin ihanetine uğradığını ,çok sade bir lisanla ve döneminde her hangi bir genç kadının yapabileceği tek şeyi yaparak babasına aktarır.
Fakat muhteşem ihanetleriyle Kanuni yine -bir Osmanlı trajedisi varsa- baş roldedir.İlki elbet Şehzade Mustafa etrafında biçimlenir.Nizam-ı âlem uğruna şehzade katline izin veren kanunname bir yana,Mustafa’nın katli esnasında Kanuni’nin başını çadır aralığından uzattığı rivayeti ve bunu böyle de gösteren minyatür asıl ihaneti vurgulamakta.Ve ihanete tepkiyi.Az rastlanır bir düğünle Kanuni’nin resmi eşi olmayı çok kolay başaran ve vak’anüvislere bakılırsa nikâhtan sonra muhteşem kocasının ihanetine hiç uğramayan Hürrem’in Kanuni’yi bu ihanete hazırlaması çok kolay olmamış olmalı.Ama aynı şey sadece ecel celâlilerinin aldığı Mustafa Han ile sınırlı kalmayacak ve Hürrem, isminin başındaki makbul sıfatı kısa zamanda maktul’e dönüveren İbrahim Paşa’nın öyküsüne de girecektir. Makbul İbrahim Paşa , damatların başka kadınlarla düşüp kalkması katiyen yasaklandığı halde ;Yavuz’un kızı,Kanuni’nin kardeşi gibi bir sultan olan eşine ,Muhsine adlı bir kadınla ihanet etmektedir.Kuşku yok ki,İbrahim’in sonunun hazırlanmasında bu ihanetin payı hiçti.O, seher semasında çokça ışık saçmaya başlayan bir yıldızcıktı ve muhteşem bir güneşin kaçınılmaz ihanetine uğradı.Her türlü ihtimale açık bir ikbal yolunu ayakları dibine sererken daha başlangıçta Kanuni , İbrahim Paşa’ya , kendi sağlığında bir zarar gelmeyeceğine dair yemin etmişti.Bu yüzden katline karar vermesi çok kolay olmadı.Kanuni hakkında bir eser sahibi bulunan Fairfax Downey’e bakılırsa, uyuyan kimse hayatta değildir,uyku ölüme benzer ve insan o esnada hayatla kendisini bağlayan her hangi bir bağdan müberra bulunur mealindeki ayetden hareketle İbrahim
Paşa, Kanuni uyuduğu bir esnada maktul edildi.Fakat Paşa kim bilir kendisini ölmeden önce öldüren bu ihanete uğradığı esnada,Kanuni’nin uyumakta olduğu yan taraftaki odasında aniden uyandığı ve onu Hürrem Sultan’ın teskin ettiği rivayet olunur.
Edebiyatımız,tümüyle sanat ve edebiyat ihanet güzellemeleriyle doludur.En masumları Suat ve Necip’tir kuşkusuz ve Eylül bir ihanetin öyküsü. Duygularda da kalsa ihanetin kirinin mutlak temizlenmesi gereği Mehmed Rauf’u da etkiler.Romanın sonu Mehmed Rauf’un yapabileceği en uygun şekilde gelirken ve o kadar acıdığımız ve anladığımız dahası masumiyetine tanıklık edebileceğimiz Suat ve Necib’in günahını bu dünyada ateş temizlerken ,biz galiba hangisinin daha az dürüst olduğunu düşünmek zorunda kalırız : Romanın kuralarının mı,yaşamın kuralarının mı?
İhanetin ism-i faili sabıkalı bir kelime:Hain.Ama ihanetin ism-i faili hain ise eğer bütün o Lady Makbetler,Fintenler,Therese Raquınler, Bihterler’le birlikte bizzat yazarına göre göre içindeki mücadele herhangi bir meydan savaşında bir komutanın verdiği mücadeleden daha az olmayan Vadideki Zambak’ın Henriette’i ,Halide Edib’in Seviye Talip’i,Suat ve Necip ,oyunu toplumun kurallarına göre değil de kendi vicdanının ve erdeminin kurallarına göre oynamaya kalktığı için kaybeden Anna hep hainlerdir.Bu iki grubu ayıran ve onları gözümüzde bayağı veya masum kılan şeyse,yazarın bakış açısından başka bir şey değildir çoğu kez.Çünkü yazar,bütün düşüncelerimizi yönlendirebilecek bir büyücüdür.
Anna Karenina romanı karlı bir günde ve bir tren istasyonunda başlar.Bir başka karlı günde ve bir başka tren istasyonunda biter.İlkinde Anna,toplumun saygıdeğer bulduğu sadık bir eş,iyi bir annedir.Ve çok güzel bir kadın.Sonunda ise, aristokrat Rus toplumunun gizlice yaşanmasını rahatlıkla onayladığı yasak aşkını, meşru zemine çekemediği noktada , gizlice yaşamayı onuruna yediremeyerek açıkça yaşadığı için dışlanmış bir kadın.Artık iyi bir eş ve iyi bir anne değildir.Ama yine çok güzel bir kadın.Kendi güzelliğinin ihanetine uğrayacağı yılların hızla yaklaştığının farkında,usulca bırakır kendisini bir trenin tekerlekleri altına.Çünkü güzellik ihanet eder ve doğrudur kadının iki kez öldüğü.
Tolstoy,Anna Karenina’yı içindeki Anna Karenina’nın aynı olarak anlatabilmiş midir,bilinmez ama kaç yazar,kaç şair dil’in kendisine ihanetinden müşteki değildir?Kuşkusuz hiç. Hamid’in yakalayamadığı,ancak susmak veya pek karanlık bir şey söylemek olarak tanımladığı bir şiir,dilin ihanetine karşı geliştirilmiş bir müdafaa maskesi değil midir?Akif,ağlarım ağlatamam hissederim söyleyemem /dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım mısralarını ağlarken , Orhan Veli anlatamıyorum çığlığıyla anlatmaya çalışırken hep bu ihanetten müşteki değil midirler?Haşim şiiri anlaşılmaktan ziyade duyulmak zeminine çekerken,Ahmet Cemil şiir lisanını baştan ayağa bir insan,adeta konuşan bir ruh olarak tanımlarken aynı şeyi söylemiyorlar mı?Şiire kadar uzanmaya gerek yok.Derdimiz hep anlatamamak ve anlaşılamamak değil mi?Ben öyle demek istemedim cümlesi ile başlayan boğucu koridorların aşılması ne kadar zordur.Ardından gelen böyle demek istedimler de daha fazla ifadeye muktedir değildir. Üstelik bize hep ihanet eden dile rağmen bizi en iyi anlayacak olanı beklemiyor muyuz sürekli?Ve bizi en iyi anlayacak olanı bulduğumuzu zannettiğimiz her defasında yeni bir ihanete hoş geldin demiyor muyuz?Ve o her defasında yanlış kişi çıkmıyor mu?
Gerçek şu ki ,kalplerin dili olsaydı,dilin ihanetine uğramadan birbirlerine daha çok şey anlatabilirlerdi.Belki Cocteau’nün bahsettiği gibi bir şairi yanlış anladığımız için sevmekten vazgeçebilmemiz için de, Paul Eluard’ın görüşünün gerçek olması ve bizim artık kelimelere ihtiyaç kalmadan şiiri kafa ile okuyabileceğimiz günlerin gelmesi gerekli.Ama galiba o zaman da ne şiir kalır,ne nesir.
Sevgilim dil’in ihaneti,sevgilim şiir çünkü.
Ve sevgilim ihanet.
Sevgilim ihanet,çünkü hayatın kendisi bir ihanete dönüşür yüzümüzde ter damlaları belirdiğinde ve ayaklarımız suya değdiğinde.Bir de bakarız ki birileri,bizimle hiç ilgisi olmayan birileri bizim için enine boyuna ölçerek hem de, bir oyun hazırlamışlar ve al demişler,yaşa,işte senin hayatın.Sesleri ne kadar ılık ve inandırıcıdır oysa.Ne kadar güven verici.Ve biz ayaklarımız suya değecek kadar kısa geçen bir zaman içinde,hayatımızın ihanetine uğradığımızı fark ederek çığlıklar atmaya başlarız.Bu çığlıklarımızı pek de ciddiye almayarak ,yaşıyor ve tahammül edebiliyorsan senindir biçimindeki imalarını dostun ciddiye ne kadar alsak da,içimizdeki fotoğrafın dışımızdakinden farklı olduğu gerçeği hiç bir zaman değişmez.
Önce anılarımız ihanet eder bize,teker teker bırakıp giderler.Her ihanet bir terk ediştir çünkü.Üstelik ne kadar kendisi olarak kalacağını vaad etse de ne dönen aynı kalır,ne bekleyen.Öyleyse her gidiş bir ihanettir,her ihanet bir gidiş.
Baharla yorumlamaya kalkarız hayatı kimileri.Baharın kendisi de bütün ihtişamına rağmen koskoca bir ihanete dönüşür.Beşir Ayvazoğlu,her ne kadar çiçeklerin faniliği onların bizi mutlu eden güzelliklerinin garantisidir derse de,felsefi boyutta sağlam duran bu görüş, saltanatını ilân eden duygu olunca,o kadar ikna edici değildir.Çok kısa bir zamana sığdırılmış bir gül fırtınası,siz her ne kadar bir güle dönüşebilmeyi mantıksızca ve çılgınca bekleseniz de geçer gider.Mehtabı ve yıldızı da terkisine alarak.Kent git gide küçülür,yok olur.Geriye ne bahar kalır,ne gül,ne şiir.
Hafızamızın ihaneti de hiç zor değildir.En gerektiği anda dilimizin ucuna geliveren bir iki mısraın sislendiği veya tümüyle silindiği anlar ne acıdır.Veya her anını ve görüntüsünü hıfzetmeye,zihnimize kazımaya çalışsak da çok sevgili bir beraberlikten geriye kopuk cümleler ve görüntülerle salt bir duygu yumağından başka bir şey kalmaz.Üstelik o duygu yumağı da yeteri kadar açık değildir ve bir gün,ve bir gün silikleşen bir hayali de beraberine alarak sessiz sedasız çekip gider.
Hayret bile edemeyiz.
Yüzümüzün ve bedenimizin ihaneti hiç gecikmez.Her gün aynada gördüğümüz o çehrenin on yıl önceki biz olduğuna kimi inandırabiliriz?Dahası on yıl sonraki biz de bu değilizdir.Hiç gecikmez yüzümüzün ve bedenimizin ihaneti. Cemil Meriç’i gözleri terkeder,Beethoven’i kulakları. Son ihaneti kalbimiz yapar.Bir gün,hiç nedeni yokken bir gün usulca duruverir.Oysa kul yapısı bir cihaz hâlâ ses vermektedir veya şairin dediği gibi kolumuzdaki saat hâlâ işlemektedir .
Üstelik sevgilimiz de ihanet eder bize.Aniden,belki sebepsiz ve ne kolayca başka ve tanınmayacak bir şeye dönüşür.Artık o gitmiştir ve yok olmuştur.Padişahlar cariye çıkar , cariyeler halayık.Oysa biz ona gelebilmek için ne çok şey terk etmişizdir.Bir başka deyişle ne çok ihanet etmişizdir.
Sonra aşkın kendisi .Uğrunda karşılıklı ihanetlere kalkıştığımız ve katlandığımız aşkın kendisi.Hiç zor değildir ihaneti.Hiç bitmeyeceğini sandığımız,bizi var ettiğine inandığımız,Cemil Meriç’in ifadesiyle gizlideki dörtte üçümüzü görünür kılan aşk hiç sebepsiz,hiç ölmeyeceğini sandığımız bir yerde bizi arkamızdan bıçaklar ve usulca çekip gider. Birden gözümüzdeki perde kalkar,bütün çirkinlikler ve çıplaklıklar görünür,cennetten kovuluruz.Utanç kalır geriye,pişmanlık.Oysa aşk pişman olmamak diye tanımlanır.Şarkılar ihanet eder,eskisi kadar güzel değildirler.Şiirler yere yığılır birden,kanatları kopar gecenin.
Rüzgâr küçülür,yağmur fazlalık gelir bize.
Ve ışık söner.Geride kalan her şey sarıya boyanır .
Ama ihanetin bir rengi varsa mutlak gri olmalıdır.
Dostların ihaneti kadar hiç bir şey acı değildir.Ve nedense hep de böyle olur ve biz ,bize en son ihanet edeceğini sandığımız kişinin ihanetine uğrarız ansızın.Artık bir parça Sezar olmuşuzdur.Bir yıldızlar kalır geriye,onlar da gözyaşlarının sıcaklığını duyamayacağımız kadar uzaktadırlar.Oturup hem kendimiz hem yıldızlar için ağlarız,göz yaşlarımız tükenir.Dostların ihaneti kadar hiç bir şey acı değildir çünkü.Hocam Kaya Bilgegil’in kim bilir sigarasına hitaben söyleyebilmek için kaç dostunun ihanetine uğraması gerektiği şu mısrada olduğu gibi:
Zehir de olsan insanların ihaneti kadar acı değilsin.
Fakat en korkuncu,en dayanılmazı kendi kendimize ihanetimizdir.Kendi kendimizi hiç terk etmeyeceğimizi sanırken bir gün bakarız ki tükenmiş,yok olmuşuz.Eski doğrular terk edilen doğrulardır.Yerine koyulacak yeni doğrularımız varsa bir hainizdir,o da yoksa sadece bir hiç.Oysa yanı başımızda hiç dönmeyenler,dönse de tükenmeyenler bahar goncaları gibi boy vermektedirler ve kentin sokakları sabahın saat sıfır dörtlerinde yeni şarkılara ve şiirlere gebedir.Uyku bizi kollarına çeker.
Uyku.
Sevgilim uyku.
CÜMLE KAPISI - NAZAN BEKİROĞLU
2 notes
·
View notes
Text
Oruç, bu ümmete bağışlanmış, sağı ölüden, diriyi cansızdan ayıran, fark ettiren kutlu bir nimet ve emanettir. İnanmış adamın ruhunu, karanlık ruhların baskısından kurtarıp onu bir hilal gibi hafifleten, kuşkuyu, kaygıyı, nimete çöken telaş ağırlığını, boğaz sıkan tedirginliği yakan bir ateş emaneti. Ateş gibi gelen bir emanet. Bir emanet ki, gelir gelmez, bizi, bizdeki emanetlerin sahibi yapmaya başlar. Evimizi ev yapar, yabancılaşan şehrimizi kendi şehrimiz yapar, uzuvlarımıza göğün mührünü vurur, ruhumuzu kölelikten azat eder.
Ölümden önce ölmenin tadından bir haberdir. Yalnız kımıldanışları değil, kımıldatan hikmeti de gören gözden bir haberdir. Kalplere kapalı duvarlar arasında gidip gelen, evlerden dışarı sızmayan yoksulların âhını işiten ıstırapların med ve cezrini kaydeden kulaklardan bir haberdir.
Gece, sahurda, evlerin ışıkları bir bir yanınca, şehir, bir şölen hazırlığındaymışçasına uyanır. Oruçla gelen ruhların uyanışı da tıpkı sahurdaki ışıkların bir bir yanışı gibi, biri yanınca öbürünü de çağırmış gibi bir şölendir. Oruç, ruhların şölenidir.
Oruç, belli belirsiz hilalle birlikte, her yıl bize gelen bir medeniyet, şuurlandıran bir armağan, bir Peygamber armağanı, bir diriliş mucizesi, inkar karanlığında kıvrananlara bir azap ve korku, aydınlığa doğru koşanlara ve susamışlara bir umut ve bir muştu, dünyaya inen bir arş aşısı, vakte gelen ilahi bir sahife, kalbe yaklaşan bir teselli ve bir güven, rızkı saran bir ışık ve bir berekettir.
Öyleyse, bereketlendir kalbimizi ey Ramazan!Ruhumuza bir "Ruhulkudüs" gibi gelen kutlu Ramazan!Yüksel şerefelerden bir kere daha, ey 20. yüzyıl akşamlarında bir âhir zaman havarisi gibi gelen kutlu orucun akşam ezanı!
Yüksel bir kere daha ey âhir zaman ezanı!
Sezai Karakoç , Samanyolunda Ziyafet
8 notes
·
View notes
Text
İstanbul'a duyduğum derin aşk üzerine.
Canim Istanbul
Necip Fazıl Kısakürek
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale. İstanbul benim canım;
Vatanım da vatanım...
İstanbul,
İstanbul...Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...
Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare? ..
Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet... O manayı bul da bul!
İlle İstanbul'da bul!
İstanbul,
İstanbul...Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
Çamlıca'da, yerdedir göklerin derinliği.
Oynak sular yalının alt katına misafir;
Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...
Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbalı odalarda inletir ' Katibim'i... Kadını keskin bıçak,
Taze kan gibi sıcak.
İstanbul,
İstanbul...Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler...
Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu,
Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.
Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
Hala çığlıklar gelir Topkapı Sarayından.
Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar... Gecesi sünbül kokan
Türkçesi bülbül kokan,
İstanbul,
İstanbul...
4 notes
·
View notes
Text
3.45-4:13, 24 ocak
Beni dingin tutmaya yarayan birkaç yalancı kan karışıklığı. Dilimde bitmiş tüy ve kesmekten yorulmaya başladığım yaşlılığın belirtisi sakallar.
20li yaşlarımda çıksın diye yalvardığım sakallar.
Ruhuma dokunamayanlar ve dokunması için dua edip ağladıklarım. İbaret bu halimde çocukluğumdan eser kalmamış. Göz altlarımdaki yorgunlukları bir ben görüyorum.
Bazen içimde bir fırtına kopuyor. Bilseydim bu günlerin geleceğini, nasıl davranırdım 19 yaşımda? Hataların üstüme bindirdiği ders atıflı yükler…Şimdilerde kimsem kalmamış halde yalnızlığımın sükunetinde boğuluyorum. Yaşamaya dair yüklediğim anlamlardaki soluk izler. Kafamda dönüp duran bunca telaşın karşısında neler aldı götürdü beni? Ben nerede bıraktım kendimi? Bir öfke ve hiddetle bağırış, bir çağırış ve sancı. Duysunlar içimden geçeni! Bütün bu dünyada tutunacak birileri.
Güçsüzlük diye atfedip de insan yanımdan koparıp attığım ve acıyla yoğurduğum benliğimin eseri; bitlerden kurtulmak için yakılmış yorgan.
Şimdilerde ise kabulleniyorum. Geçmişimde birikmiş hangi travmam var ise sonucu beni kapamış bir fanusa. Canım yanmasın diye insanlardan kaçar adım uzaklaşmışım. Gerizekalı herif. Sen elinde olanın değerini ne zaman anladın ki şimdi bilesin? Psikopatın tekisin sen. Yarası olanı sarmaya çalışırken kendini kanatacak kadar temkinsiz bir herifsin. Düşündün kayboldun. Yaşamdan ayrı ve buruk kaldın. Zaman akıp geçti ve sen yok oldun. Ruhun ölmüş senin. Ruhundaki garipliği dişlerinle çiğnedin sen.
Canım yanıyor. Kelimeleri bir araya getirdikçe kalemi tenime batırıyorum. O deşilmez, beni geçilmez kılan benliğimde oyuklar açıyorum. Canım yanıyor. Boğazıma düğümleniyor her şey.
Ve kaçıp gitmek istiyorum bir köşeye. Kafamı dindirecek kadar kayda değer, aynı manzaraya baktığımda aynı şeyi görebildiğim birine değer.
Kabullenmem gereken gerçekteyim. Bir gün batımına tutulmuş halde yürürken duraksayıp, tenim yanmış halde dudaklarımda dünyayı hissettim. Çantama tıkıştırdığım 50lik votka ve martıların çaldığı salamlar. Çadırıma asılmış pilli bir ışık ve burgazdan birkaç manzara.
Kimileri için silinmiş ve atılmış olanların içimde bıraktıkları. Sonrası? Sonra her şeyi bir akşam üstü cam kenarında yakışım ve deniz kabuklarını çalışım.
İşte ben tam da o gün, içimdeki çocuğu gömdüm. Tam da o gün, 3 dakika önce ağlarken, bir iş görüşmesi için telefonda sopa yutmuş kadar dik konuştum. O gün belki de saatlerce sevdiğim için ellerimi karartan sokak köpeğini de, iki şişe şarabı da unutmadım boğaz yakan.
Büyümek. Hiç bu kadar acı verici olmamıştı.
Büyüdüm. Gözlerimden akıp giden boşluğu avuçlarının arasında tutup da hissedebilecek kim var şimdi?
Büyüdüm. Yolları yalnız arşınladım. Ellerim kanadı. Bedenim ve ruhum.
24 yaşımı devirdim. Ben ne yaşadım?
Söylesene? Hayat bundan mı ibaretti? Hayat benim içine anlam yükleyebildiğim birkaç anının ruhumdaki izlerini anımsamak mıydı?
Uzak mı durmalıyım her şeyden şimdi?
Neyi unutamadım? İnsanı mı? Yoksa yaşamış hissettiren anıları mı?
Her ne ise içimdeki izlerin bir geçeri yok.
Ve bugün, böyle bir gerçekliğe sahip olmak için her şeyimi veririm gibi geliyor. Çünkü gerçekten yaşamın tadı, cebimde beş kuruş bile yokken çıkıyordu.
Bugün ise cebimde sadece birkaç anı var. Sırtımda yük, ruhumda iz.
Bir şeyleri yaşayan yanımın kalıntılarının silinmesi.
Yılların asır hisettirdiği bir dünyada ben bu varlığıma bir anlam yükleyemiyorum.
Ah bu sancılarım. Sen iyisin. Beni görüp geçirmiş olan herkes iyi sanırım. Bir ben iyi değilim. Hiç olamadım.
Nasıl olacağım? Ben naif bir adamım.
1 note
·
View note
Text
Boğaz'da Lezzet ve Manzara: İstanbul'un En Etkileyici 10 Restoranı
Boğaz’da lezzet ve eşsiz manzaralı restoranın eşliğinde keyifli bir akşam yemeğine kim hayır diyebilir? İşte İstanbul’un en iyi boğaz manzarasına sahip 10 restoranı! Gerek arkadaşlarınızla, gerekse eşinizle ya da sevgilinizle güzel vakit geçirmek isteyebilirsiniz. İstanbul Boğazı, romantik manzaralarıyla harika vakit geçirmek için en ideal yerlerden biridir. Tüm dünyanın hayranlıkla baktığı…
0 notes
Text
suphiye teyzelerde kalsaydım hayatım çok güzel olacaktı. aptallık yaptım gelin beni alın dedim. bir işe girerdim. her akşam boğaz havası alırdım. bira da içerdim. şimdi gitsem yine kabul eder suphiye teyze ama ailemi nasıl ikna edeceğim. abim olsa izin verirdi işte. abi ne olursun gel kodesteyim kurtar beni...
0 notes
Text
İstanbul’da Benzersiz Bir Akşam: Boğaz Manzaralı Restoranlar ve Canlı Müzik Mekanları
İstanbul, muhteşem Boğaz manzarası ve zengin kültürel dokusuyla akşam yemeği deneyimini eşsiz hale getiriyor. Özellikle Boğaz Manzaralı Restoranlar İstanbul'un romantik atmosferini yaşamak isteyenlerin ilk tercihleri arasında yer alıyor. Boğaz’a nazır bu restoranlar, yerli ve yabancı turistlere hem lezzetli hem de keyif dolu anlar sunar. Özellikle akşam saatlerinde Boğaz’ın büyüleyici manzarasına karşı yemek yemek, İstanbul’un sunduğu ayrıcalıklardan biridir. Bu tür restoranlar, Boğaz’ın huzur dolu havasını lezzet dolu bir deneyimle birleştirerek unutulmaz bir akşam vaat eder. İstanbul’da manzara ve atmosferiyle öne çıkan birçok restoran, şehirde romantik bir akşam geçirmek isteyenler için harika bir seçenektir.
Ayrıca İstanbul, eğlence arayışında olanlar için birçok Canlı Müzik Mekanları seçeneğine de sahiptir. Canlı Müzik Mekanları özellikle Galata ve çevresinde yoğunlaşmış olup, şehrin canlı müzik kültürünü keşfetmek isteyenlere farklı türlerde müzik dinleme imkânı sunar. Cazdan Türk sanat müziğine kadar pek çok tarzda performans sergilenen bu mekanlar, İstanbul’un çok kültürlü yapısını müzik yoluyla yaşamak isteyenler için ideal bir ortam sağlar. Canlı müzik eşliğinde akşam yemeği yemek ya da sadece müziğin keyfini çıkarmak isteyenler, Galata ve çevresindeki bu özel mekanları tercih edebilir.
İstanbul’un eşsiz mekanlarından biri olan Beyaz İnci Restaurant, Galata’nın kalbinde, tarihi dokuya uygun şık atmosferi ve kaliteli hizmetiyle misafirlerini ağırlamaktadır. Beyaz İnci Restaurant, Boğaz manzarası ve canlı müziği bir araya getirerek misafirlerine hem lezzet hem de eğlence dolu bir deneyim sunar. Deniz ürünleri ve Türk mutfağının sevilen lezzetlerini özenle hazırlayan Beyaz İnci, İstanbul’un gastronomi kültürünü ve manzarasını aynı anda yaşamak isteyenlere hitap eder. Beyaz İnci Restaurant, romantik bir akşam yemeği arayışında olanlar için de oldukça cazip bir seçenektir.
Boğaz manzarası eşliğinde yemek deneyimi, İstanbul’u ziyaret eden herkesin listesinde yer alması gereken bir aktivitedir. Akşamın serinliğinde Boğaz’a karşı yemek yemek, sevdiklerinizle beraber unutulmaz anılar biriktirmenizi sağlar. Özellikle Boğaz Manzaralı Restoranlar bu anlamda hem İstanbulluların hem de turistlerin ilgisini çekmektedir. Şehirde birçok boğaz manzaralı mekan, hem atmosferi hem de menüsü ile öne çıkarak misafirlerine eşsiz bir deneyim sunar. Gün batımında Boğaz manzarasına karşı içilen bir kahve ya da romantik bir akşam yemeği, İstanbul’un sunduğu güzellikleri en iyi şekilde yaşamak isteyenler için ideal bir tercihtir.
İstanbul’un sunduğu zengin akşam seçenekleri arasında müziğin de büyük bir yeri vardır. Şehrin dört bir yanındaki Canlı Müzik Mekanları, farklı müzik tarzlarına ev sahipliği yaparak misafirlerine çok yönlü bir eğlence deneyimi sunar. İstanbul’da canlı müzik eşliğinde akşam yemeği yemek, şehrin çok kültürlü yapısını hissederken keyifli vakit geçirmek isteyenler için mükemmel bir seçenektir. İstanbul’daki canlı müzik mekanları, şehrin dinamik ruhunu müzik aracılığıyla keşfetmek isteyenler için oldukça cazip bir ortam yaratır.
Bütün bu unsurları bir araya getiren Beyaz İnci Restaurant, İstanbul’daki unutulmaz akşam yemeklerinin vazgeçilmez adreslerinden biri olmaya devam ediyor. Hem Boğaz Manzaralı Restoranlar arasında olan konumu hem de Canlı Müzik Mekanları atmosferi sayesinde Beyaz İnci Restaurant, İstanbul’da hem manzara hem de müzik arayanlar için ideal bir tercih olarak öne çıkıyor.
0 notes
Text
İstanbul’da Boğaz Manzarasında Keyifli Bir Akşam Yemeği
İstanbul’da akşam yemeği denince Boğaz’ın büyüleyici atmosferi ve kaliteli yemek seçenekleri akla gelir. Özellikle Boğaz Manzaralı Restoranlar arayışında olanlar, şehrin eşsiz siluetinde güzel bir deneyim yaşamak isteyenlerin sayısı oldukça fazla. Bu tip restoranlar, Boğaz'ın mavisi ile İstanbul’un tarihi dokusunu bir arada sunar. Manzaraya eşlik eden lezzetler, yemek deneyimini adeta bir şölene dönüştürür. Boğaz Manzaralı Restoranlar sayesinde İstanbul’un her köşesinde benzersiz bir yemek deneyimi mümkün hale gelir.
İstanbul’da sadece Boğaz manzarası değil, aynı zamanda Canlı Müzik Mekanları ile de fark yaratan birçok mekan bulunuyor. İstanbul’da canlı müzik eşliğinde yemek yeme imkanı sunan restoranlar, akşamları daha keyifli bir hale getiriyor. Özellikle tarihi Galata bölgesinde pek çok mekan canlı müzik performansları ile öne çıkıyor. Müşterilerine lezzetli yemeklerin yanı sıra müzikle de dolu bir atmosfer sunan bu mekanlar, aynı zamanda İstanbul'un kültürel çeşitliliğini de yansıtıyor. Canlı Müzik Mekanları bu sayede her yaştan ve zevkten insanı bir araya getiriyor.
İstanbul’daki Boğaz manzaralı mekanlardan biri olan ve Galata’da konumlanan Beyaz İnci Restaurant ise hem manzara hem de müzik tutkunları için özel bir yer. Tarihi Galata Kulesi’ne olan yakınlığı, deniz manzarasına açılan konumu ve özenle hazırlanan menüsü ile dikkat çeken bu mekan, İstanbul’un ruhunu yansıtıyor. Özellikle akşam saatlerinde artan yoğunluk, mekânın popülerliğini de kanıtlar nitelikte. Aile yemeklerinden iş yemeklerine, romantik buluşmalardan kutlamalara kadar farklı etkinlikler için de uygun olan Beyaz İnci Restaurant, İstanbul'un kalbinde unutulmaz anılar biriktirmek isteyenlere hitap ediyor. Beyaz İnci Restaurant özellikle deniz ürünleri menüsüyle tanınırken, geleneksel ve modern tatları buluşturan menüsüyle de oldukça iddialı.
Boğaz’a karşı yemek yemenin huzurunu yaşamak isteyenler için bu tür restoranlar sadece lezzetli yemeklerle sınırlı kalmaz, aynı zamanda rahatlatıcı bir atmosfere de sahiptir. Beyaz İnci Restaurant’ın atmosferi, bir yandan İstanbul’un tarihi dokusunu keşfederken, diğer yandan konforlu bir yemek deneyimi sunar. Bu mekan, sadece İstanbul’un manzarasını izlemek için değil, aynı zamanda kaliteli bir servis ve benzersiz bir ambiyans arayanlar için de ideal bir seçimdir. Geleneksel Türk mutfağının yanı sıra dünya mutfağından seçkin tatları bulabileceğiniz bu restoran, özellikle akşam saatlerinde Boğaz'ın ışıkları altında keyifli vakit geçirmenize olanak tanır.
İstanbul’da manzara eşliğinde akşam yemeği için pek çok farklı seçenek mevcut olsa da, Boğaz manzarasına karşı keyifle yemek yenecek en güzel restoranlardan biri Beyaz İnci Restaurant olarak öne çıkmaktadır. Hem damak tadına hitap eden menüsü hem de göz alıcı manzarası ile ziyaretçilerine unutulmaz bir akşam sunan bu restoran, aynı zamanda Galata’nın tarihini ve İstanbul’un büyüleyici manzarasını bir arada deneyimleme fırsatı sunmaktadır.
0 notes
Text
İstanbul'da Benzersiz Bir Deneyim: Boğaz Manzaralı Restoranlar ve Canlı Müzik Mekanları
İstanbul, tarih boyunca eşsiz güzellikleri ve kültürel zenginlikleri ile ziyaretçilerini büyülemiş bir şehir. Bu şehirde, her köşede tarih, her mekanda yeni bir hikaye gizlidir. Özellikle akşam saatlerinde İstanbul'un benzersiz manzarasını seyretmek ya da keyifli bir akşam yemeği eşliğinde canlı müzik dinlemek isteyenler için birçok seçenek sunuluyor. Canlı Müzik Mekanları ve Boğaz Manzaralı Restoranlar gibi popüler yerler, yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgisini çekiyor. İstanbul'un bu cazip mekanlarından biri olan Beyaz İnci Restaurant ise, hem manzarası hem de sunduğu özel hizmetleriyle farklı bir akşam geçirmek isteyenlerin gözde tercihlerinden biri haline gelmiş durumda.
İstanbul'da, özellikle Galata ve çevresinde birçok kaliteli Canlı Müzik Mekanları bulunmaktadır. Galata’nın mistik atmosferinde canlı müzik dinlemek, ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim yaşatıyor. Sokak aralarında gizlenmiş küçük kafelerden, teras restoranlarına kadar farklı konseptlerde birçok mekanda müzik keyfi yaşanabiliyor. Bu mekanlar arasında Beyaz İnci Restaurant, canlı müzik programlarıyla misafirlerine özel anlar sunuyor. Canlı performanslarla dolu bu akşamlar, hem yerel hem de uluslararası müzik türlerinden seçkilerle renklendiriliyor. Galata'nın tarihi dokusuyla iç içe olan bu mekanda, müziğin ve lezzetin bir arada olduğu keyifli bir atmosfer oluşturulmuş durumda. İstanbul'da canlı müziğin tadını doyasıya çıkarmak isteyenler için bu bölge adeta bir cazibe merkezi haline gelmiş bulunuyor.
Şehrin en dikkat çeken yanlarından biri de Boğaz kıyısında yer alan restoranların muhteşem manzarasıdır. İstanbul Boğazı'nın iki kıtayı birbirine bağlayan büyüleyici manzarası, özellikle gün batımında adeta büyüleyici bir tablo sunuyor. Boğaz kıyısında konumlanan Boğaz Manzaralı Restoranlar, ziyaretçilere sadece enfes lezzetler sunmakla kalmıyor, aynı zamanda bu harika manzaraya karşı yemek yeme ayrıcalığını da sunuyor. Özellikle romantik akşam yemekleri ya da özel kutlamalar için tercih edilen bu restoranlar, manzara ve lezzeti bir araya getiriyor. Beyaz İnci Restaurant da bu kategoride öne çıkan restoranlardan biri olarak biliniyor. Geniş menüsü, özenle seçilmiş mezeleri ve ana yemekleriyle hem damaklara hem de gözlere hitap eden bu mekanda, Boğaz manzarasının tadını çıkarabilirsiniz. Manzaranın yanında, restoranın kaliteli servisi ve sıcak atmosferi de konuklarına unutulmaz bir deneyim sunmaktadır.
Beyaz İnci Restaurant, İstanbul'un en ikonik bölgelerinden birinde konumlanmış olup, şehrin güzelliklerini doyasıya yaşamak isteyenlere hitap eden bir mekan. Galata’da yer alan bu özel restoran, hem tarihi yarımadaya hem de Boğaz’a olan yakınlığı ile kendine hayran bırakıyor. Ziyaretçilerine sunduğu zengin menüsünde ise, deniz ürünleri ve geleneksel Türk lezzetlerinin yanı sıra, dünya mutfağından seçmeler de bulunuyor. Aynı zamanda taze ve kaliteli malzemelerle hazırlanan yemekleriyle de damak zevkine önem verenler için özenle hazırlanmış bir deneyim sunmaktadır. Beyaz İnci Restaurant, sunduğu bu gastronomik deneyimin yanı sıra, İstanbul manzarasının keyfini çıkarma imkanı da sağlıyor.
İstanbul, hem tarihi dokusu hem de eşsiz Boğaz manzarası ile konuklarına unutulmaz bir deneyim vadediyor. Boğaz kıyısında konumlanmış restoranlarda Boğaz’ın serin sularına karşı yemek yemek ya da Galata gibi semtlerde canlı müzik dinlemek, İstanbul’un büyüsünü yakalamak isteyenler için ideal seçenekler sunmaktadır. Beyaz İnci Restaurant, bu deneyimleri bir arada yaşamak isteyenler için harika bir adres.
0 notes
Text
İstanbul’un En Keyifli Canlı Müzik ve Boğaz Manzaralı Mekanları
İstanbul, tarihi dokusu ve kültürel zenginlikleriyle ziyaretçilere her açıdan unutulmaz deneyimler sunuyor. Şehrin cazibesini arttıran en önemli detaylardan biri de şüphesiz ki manzaralı restoranları ve müzik dolu mekanları. Özellikle tarihi yarımadada yer alan, misafirlerine eşsiz deneyimler yaşatan ve lezzetli menüleriyle öne çıkan Canlı Müzik Mekanları, hem yerel halk hem de turistler tarafından yoğun ilgi görüyor. Bu mekanlar arasında öne çıkanlardan biri olan Beyaz İnci Restaurant, Galata'nın büyüleyici atmosferinde canlı müzik dinlemek isteyenler için ideal bir seçenek sunuyor.
İstanbul'un her köşesinden Boğaz'ın güzelliğini seyretmek mümkünken, özellikle Boğaz Manzaralı Restoranlar misafirlerine unutulmaz bir deneyim yaşatıyor. Galata’da bulunan Beyaz İnci Restaurant da bu restoranlar arasında özel bir yere sahip. Boğaz Manzaralı Restoranlar, özellikle gün batımında Boğaz'ın muhteşem manzarasını seyrederken lezzetli yemeklerin tadını çıkarmak isteyenler için cazip bir seçenek oluşturuyor. İstanbul'un bu benzersiz noktalarından Boğaz’ı seyrederken, müziğin eşliğinde yemeğinizi keyifle yemenin tadını çıkarabilirsiniz.
Her yaş grubundan ve zevkten insanın aradığı ambiyansı bulabileceği Canlı Müzik Mekanları, İstanbul’un eğlence hayatının da kalbinde yer alıyor. Özellikle Beyaz İnci Restaurant, farklı müzik türleriyle her kesime hitap ediyor. Ziyaretçilerine hafta sonları ve özel günlerde canlı müzik programları sunarak hoş vakit geçirme fırsatı tanıyor. Sadece lezzetli yemekleri değil, aynı zamanda canlı müzik performansları ile de dikkat çeken bu mekan, şehir hayatından uzaklaşmak ve keyifli bir akşam geçirmek isteyenler için adeta bir kaçış noktası. Canlı Müzik Mekanları arayanların ilk tercihleri arasında yer alan Beyaz İnci, Galata’nın tarihi dokusuyla birleşen sıcak atmosferiyle benzersiz bir deneyim sunuyor.
Beyaz İnci Restaurant, özenle hazırlanmış menüsüyle misafirlerine zengin seçenekler sunuyor. Deniz ürünlerinden geleneksel Türk mutfağı lezzetlerine kadar geniş bir yelpazeye sahip olan menüsü, damak tadına düşkünler için ideal. Özellikle, manzaralı bir akşam yemeği planlayanlar için harika bir seçim olan Beyaz İnci Restaurant, kaliteli hizmeti ve etkileyici atmosferiyle Galata’nın en gözde mekanlarından biri olarak öne çıkıyor. Hem özel davetler hem de romantik akşam yemekleri için tercih edilen bu restoran, müşterilerine huzurlu bir ortam sunuyor.
Özellikle Boğaz Manzaralı Restoranlar, İstanbul’un benzersiz manzarasını izleyerek şehri daha yakından hissetmek isteyenlerin vazgeçilmezi. Bu mekanlar, İstanbul’un tarihine ve güzelliklerine şahitlik etme imkanı sunarken, aynı zamanda şık sunumları ve özenle hazırlanan lezzetleriyle de büyüleyici bir deneyim yaşatıyor. Beyaz İnci Restaurant, eşsiz konumu ve kaliteli hizmetiyle, Boğaz manzarası eşliğinde güzel bir yemek deneyimi yaşamak isteyenler için en uygun seçeneklerden biri. İstanbul'un kalbinde yer alan bu özel mekan, sadece yemek yemek için değil, aynı zamanda müzik dolu bir akşam geçirmek isteyenler için de tercih ediliyor.
0 notes
Text
İstanbul’da Unutulmaz Deneyimler İçin Önerilen Mekanlar
İstanbul, canlı müzik mekanları ve Boğaz manzarası eşliğinde yemek keyfi sunan restoranları ile ziyaretçilerine benzersiz bir deneyim yaşatır. Özellikle Galata çevresindeki restoranlar, yerli ve yabancı turistler arasında popülerdir. Bu bölgede yer alan Beyaz İnci Restaurant, farklı konseptleri bir arada sunarak unutulmaz bir akşam geçirmenizi sağlıyor. Gerek İstanbul’un eşsiz manzarası gerekse sunduğu lezzetlerle her damak tadına hitap eden bu mekan, Galata’daki restoranların başında geliyor.
Canlı müzik mekanları denince İstanbul’da akla gelen ilk adreslerden biri de Beyaz İnci Restaurant’tır. Bu mekan, canlı performansları ile misafirlerine adeta bir müzik şöleni sunar. Canlı müzik dinlerken aynı zamanda keyifli bir akşam yemeği yiyebilir, sevdiklerinizle unutulmaz anlar yaşayabilirsiniz. Hafta içi ve hafta sonu farklı performanslarla dolu bir program sunan bu tür mekanlar, hem ruhunuzu dinlendirir hem de şehrin ritmini yakalamanıza olanak tanır.
Boğaz manzaralı restoranlar, İstanbul’un güzelliklerini yaşamanın en özel yollarından biridir. Beyaz İnci Restaurant, misafirlerine sadece lezzet değil, aynı zamanda İstanbul Boğazı'nın büyüleyici manzarasını sunuyor. Boğaz manzaralı restoranlar arasında yer alan bu mekan, özellikle akşam saatlerinde aydınlatmalarla İstanbul’un güzelliklerini daha da belirgin hale getirir. Boğazı seyrederek yapılan bir akşam yemeği, İstanbul ziyaretinizin en unutulmaz anlarından biri olabilir. Romantik bir akşam yemeği ya da arkadaşlarla keyifli bir buluşma için Boğaz manzaralı restoranlar, benzersiz bir seçenek sunar.
Galata Kulesi’nin hemen yanında konumlanan Galata Restaurant konsepti ise İstanbul'un tarihi atmosferini deneyimleme fırsatı sunar. Galata çevresi, tarih boyunca İstanbul'un simgelerinden biri olmuştur. Tarih ve kültürle iç içe olan bu bölgede yer alan Beyaz İnci Restaurant, geleneksel tatları modern bir dokunuşla misafirlerine sunar. Galata’nın otantik havasında yemek yiyip, şehrin tarih kokan sokaklarını keşfetmek, İstanbul’un ruhunu daha yakından hissetmenizi sağlar. Özellikle yabancı turistler için Galata, İstanbul deneyiminin ayrılmaz bir parçasıdır.
Beyaz İnci Restaurant, hem yerli halkın hem de turistlerin ilgisini çeken bir buluşma noktasıdır. Menüdeki geniş seçenekler, hem Türk mutfağından örnekler sunarken hem de dünya mutfaklarından seçkin lezzetlerle her damak tadına hitap eder. Yemeklerin kalitesi kadar sunumları da dikkat çekicidir; bu da mekana daha ilk adımdan itibaren bir prestij kazandırır.
İstanbul, hem kültürel zenginlikleri hem de eşsiz doğal güzellikleriyle büyüleyici bir şehirdir. Bu şehirde hem eğlenceli vakit geçirmek hem de dinlenmek isteyenler için çok sayıda seçenek bulunur. Canlı müzik, Boğaz manzarası ve tarihi atmosfer arayanların tüm beklentilerini karşılayacak olan Beyaz İnci Restaurant gibi mekanlar, İstanbul deneyimini daha da özel kılar.
0 notes
Text
İstanbul’da Öne Çıkan Mekanlar: Canlı Müzik, Boğaz Manzarası ve Galata’da Lezzet
İstanbul, büyüleyici Boğaz manzaraları, tarihi yapıları ve canlı sosyal hayatıyla dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilerin ilgisini çeker. Şehir, hem sakinleri hem de turistler için zengin eğlence olanakları sunar. İstanbul’un tarihi Galata bölgesinde yer alan mekanlar ise şehrin en çok ziyaret edilen ve keyif alınan yerlerinden biridir. Galata’daki birçok restoran; müzik, yemek ve eşsiz manzara deneyimini bir araya getirerek misafirlerine unutulmaz anlar yaşatır. İşte Galata’nın öne çıkan Canlı Müzik Mekanları, Boğaz Manzaralı Restoranlar ve bölgenin en popüler Galata Restaurant seçeneklerinden biri olan Beyaz İnci Restaurant hakkında detaylar.
İstanbul’un Galata semtinde yer alan canlı müzik mekanları, müzikseverler için özel anlar sunar. Bu bölgede hem yerel hem de yabancı müzisyenlerin sahne aldığı pek çok mekan bulunur. Canlı müzik mekanları, ziyaretçilere şehrin enerjik ruhunu hissedebilecekleri sıcak bir atmosfer sağlar. Ayrıca, Canlı Müzik Mekanları sayesinde misafirler, yemeklerini yerken keyifli müzikler eşliğinde zaman geçirme şansı yakalar. İstanbul’un Galata bölgesinde konumlanan Beyaz İnci Restaurant da özellikle akşamları düzenlediği canlı müzik etkinlikleriyle dikkat çeker. Farklı müzik tarzlarına yer veren bu etkinlikler, her yaş grubuna hitap ederken, misafirlere keyifli bir gece geçirme fırsatı sunar.
Boğaz Manzaralı Restoranlar ise İstanbul’a gelenlerin en çok tercih ettiği mekanlar arasında yer alır. Boğazın eşsiz güzelliğini izlerken bir yandan da lezzetli yemeklerin tadına varmak, şehri daha da özel kılar. İstanbul’un eşsiz Boğaz manzarası, günün her saatinde etkileyici olsa da özellikle gün batımında büyüleyici bir görsel şölen sunar. Beyaz İnci Restaurant gibi Boğaz Manzaralı Restoranlar arasında öne çıkan mekanlar, hem manzara hem de zengin menü seçenekleriyle misafirlerine unutulmaz bir deneyim yaşatır. Balık, deniz mahsulleri ve diğer Türk mutfağı lezzetlerini sunan bu restoranlar, manzarası ve kaliteli hizmetiyle İstanbul’un en sevilen mekanları arasındadır.
Galata Restaurant denince akla gelen Beyaz İnci Restaurant, misafirlerine sunduğu kapsamlı menü ve sıcak atmosferle hem yerliler hem de turistler tarafından sıkça tercih edilir. Galata Restaurant seçenekleri arasında Beyaz İnci, sunduğu Türk ve dünya mutfağından lezzetlerle öne çıkar. Restoranın zengin menüsünde yer alan geleneksel Türk mezeleri, taze deniz ürünleri ve damak tadınıza hitap eden birçok yemek, Boğaz manzarasına karşı keyifle tüketilebilir. Ayrıca Beyaz İnci’nin profesyonel ekibi, misafirlerine en iyi hizmeti sunmak için özenle çalışır ve bu nedenle birçok ziyaretçi için özel anların yaşandığı bir mekan haline gelmiştir.
Özellikle romantik bir akşam yemeği veya sevdiklerinizle unutulmaz bir gün geçirmek istiyorsanız, Galata’da bulunan bu tür mekanlar beklentilerinizi fazlasıyla karşılar. Beyaz İnci Restaurant’ın Boğaz’a karşı konumlanmış masalarında geçirdiğiniz bir akşamda, İstanbul’un tarihini ve kültürel zenginliğini her an hissedebilirsiniz. Bu mekanların en büyük artılarından biri, misafirlerine sunduğu konfor ve samimi atmosferdir. Sadece manzarasıyla değil, yemek kalitesi ve çalışanların ilgisiyle de İstanbul’un en çok tercih edilen restoranları arasında yer alır.
İstanbul’da keyifli vakit geçirmek isteyenlerin ilk tercihlerinden olan Galata’daki canlı müzik mekanları, Boğaz manzaralı restoranlar ve Galata Restaurant seçenekleri, sundukları deneyimlerle hafızalarda kalır. Özellikle Beyaz İnci Restaurant gibi mekanlar, İstanbul’un tüm güzelliklerini bir arada sunarak misafirlerine hem manzara hem de lezzet açısından doyurucu bir deneyim sunar. Hem özel günlerde hem de sıradan bir akşam yemeğinde tercih edilebilecek bu mekanlar, İstanbul’u daha da özel kılan detaylardan biridir.
0 notes