#akşam boğaz
Explore tagged Tumblr posts
katakullii · 10 months ago
Text
Dün akşam dönüş sağladım, hasta oluyor gibiydim dün zaten ama inkar ettim yok yeaa hasta masta değilim, aslansın kaplansın diye kendimi motive etmeye çalıştım. Bugün uyandım, nur topu gibi baş ağrım, boğaz ağrım ve boğuk sesimle buralardayım.
10 notes · View notes
soyuthal · 9 months ago
Text
Yaz beni dağıtır
Her yanım
evimden daha darmadağın
Kalmadı bir yanım
Yormadığın
Süzülme bu akşam gözümden
Kal bebeğinde
Ağrıma kalbimin içinde
Taşınma içimden
Yaz,
Düğümlü boğaz,
Acıtır biraz,
Sessiz ve haylaz
Kur saatlerini,
Güldür beni,
Yetişirsen yakalarsın
Düşmeden elinden.
Dar, aklımda bi yer,
Sıkışık ve görünmez,
Önünden kimse geçmez,
Olsun burda duralım,
Bizi bulamasınlar.
Tuhaf, bulanık
Ama tam yerinde
Yaz, bi' anlık fotoğraf
İkimizin gözünde
Işık huzmeleriyle
Temizle ayaklarından kumu,
Ayıkla pirincin taşını
Anlat durumu,
Gitsin bu hüzün
Kalsın deniz kokusu.
Makul cevaplar
Radyoda çalınsın,
Sesinden alınsın,
Beynimde çınlasın,
Kalmasın muğlak.
2 notes · View notes
cuy-i-ruh · 1 year ago
Text
birkaç gündür geçmeyen bir boğaz acısı var. evet ağrısı değil acısı. sızım sızım sızlıyor mübarek. Hayır bi de eyyamı biyz diye oruç tutayım dedim iki gündür, o yüzden sıcak bir şeyler de içemiyorum gün içinde. galiba daha kötü oldum. akşam iftarla beraber yoğun bakıma alıyorum kendimi. yarın da tutmak istiyordum aslında ama tutabilir miyim bilmiyorum. hasta olmaktan korkuyorum. Yani madem hasta olacaksın annen buradayken hasta ol dimi illa o gidince hasta olacak bu bünye. Allah'ım hasta olmadan çabucak iyileşeyim inşallah amin Allah'ım 🤲🏻😔
bugün evden çalışıyorum diye öğlen evi süpüreyim dedim, deli miyim neyim. 🤦🏻‍♀️ daha çok acıdı boğazım üstüne bi de susadım tabii. şimdi kalkıp iftara yemek yapmam lazım. zira dün işten gelirken erkenden sipariş verdim iftara yetişsin diye,vay arkadaş iptal ettiler. sonra 10 dk kala tekrar sipariş verdim e tabi haliyle 25 dk filan geç açtım orucu :/ o yüzden hızlıca bi brokoli koyayım ocağa. gerçi dün gelen çorbanın anca yarısını yemiştim çorbam var sayılır 😂
bu kadar da idare etmezsin be kızım 😅 neyse ana konuya geri dönüyorum Allah'ım inşallah iyileşirim amin. 🫠🙈🤲🏻
6 notes · View notes
rizasizbahcaningulu · 2 years ago
Text
Tumblr media
mesela şu hasta normal üst solunum yolu enfeksiyonu var. boğaz ağrısı, ateş. bu akşam bi daha gelecek muhtemelen. yazdığım ilacı sabah akşam günde iki kez kullanın diye boşuna diyorum zaten hastanede biz veriyoruz :D inanılmaz hastalar. eve gidiyo e hani boğazımın ağrısı geçmedi deyip geri geliyo. bi seri başlatıyorum an itibarıyla adı da BENİM VERGİLERİMLE MAAŞ ALIYOSUN
10 notes · View notes
edebiyat-hayat · 1 year ago
Text
…SEVGİLİM İHANET…
Kelimelerin hastalıkları varsa eğer,”ihanet” mutlaka cüzzamlı olmakla suçlanmıştır.Oysa, soluğumuz kadar yakındır da biz onu bambaşka yerlerde ve kendimizden çok uzakta bilmeyi yeğleriz.İhanet hayatımızın ta kendisidir,dikkatli bakın, göreceksiniz.
İhanet daima iki uçlu.Gerçekleşmesi için bir muhatap gerekli ve bu yanıyla aşka benziyor.Bu yüzden değil mi ki ihaneti yaşayanlar,büyük aşkları yaşayanlar kadar ünlü ve daima çift isimle anılıyor bu öyküler.Habil ile Kabil söz gelimi.Leylâ ile Mecnun .En trajik olanı galiba İsa’nın son akşam yemeği ve İşte insan. Hıristiyan batıda her şey bu çok eski ihanetin etrafında döner ve çarmıhlar artık daima omuzlardadır.Sezar’ı asıl öldüren yediği hançerden daha çok Brütüs’ün,olmaması gerektiğine inandığı bir yerdeki mevcudiyetini görmesidir.Genç Osman için de öyle. Evvelâ sarayının kapısını emanet ettiği bostancılar ardına kadar açarlar bâb-ı hümayunu ihtilâlcilere,ardından o kadar güvenerek sığındığı Yeniçeriler emanete ihanet ederek alıverirler “Osman Çelebi”nin canını.Gerçi Yeniçeriler çok çaba sarf etmişlerdir ama artık kaldırılmış bulunan 28.ortanın adı yoklamalarda her okunuşunda yeri göğü inleterek yok olsun diye bağırmaları bile alınlarındaki bu ihanet lekesini temizlemeye yetmez. Esasen Genç Osman’a ihanet edenler arasında kısacık saltanatında tutulan güneş ve yüzlerce yıldan beri ilk kez donan Boğaz sularının da kendine özgü bir yeri olması gerek.Halk, ölümüne o kadar çok ağlayacağı padişahın ,sağlığında uğursuzluğuna inanmıştır.
Osmanlı’yı kuşkusuz çok az şey Kırım Hanı Murad Giray’ın Viyana kapılarındaki ihaneti kadar yaralamıştır.Üstelik Giray, bilerek yapmaktadır:Bilirim,dine sığmaz,ihanettir cümlesini sarf etmiş olması bile tutmakla yükümlü bulunduğu köprüyü müttefik kuvvetlere hoyratça açmasına mani olamaz.
Osmanlı’yı çokça meşgul eden eşine az rastlanır bir başka ihanet de Abdülmecid’in dördüncü ikbali Serefraz’ın yarattığı ve neredeyse bir milli gaileye dönüşen “aile faciası”dır. Fazlasıyla kıskanan ve kıskanılan bir kadın olan Serefraz, Dolmabahçe’den ayrılarak Yıldız Kasrı’na yerleşmiştir. Sık sık kasra gelen Abdülmecid’i içeri almakta çok cömert davranmayan dördüncü ikbal üstelik Küçük Fesli lâkabıyla tanınan bir Ermeni delikanlısının aşkına karşılık vermektedir.Hanedana mensup bir kadının açık ihaneti özellikle sarayı çok rahatsız eder.Ailesi tarafından Adalar’a kaçırılan delikanlının Sultan’a duyduğu aşk yüzünden tekrar İstanbul’a dönmesi ise saray mensupları tarafından öldürülmesinden başkaca bir sonuç vermez.Ailesi delikanlının İngiliz,Fransız ve Rus sefaretlerine baş vurarak takibat açılmasını isterler ve mesele İstanbul’u uzun zaman meşgul eder.Bazı kaynaklarda rastlamamıza rağmen bu hikâye oldukça inanılmaz.Asıl inanılmaz olansa bunca hadiseden sonra Serefraz’ın hâlâ padişah nezdindeki kıymetini muhafaza edebilmiş olması.
İhanet Osmanlı hanedanından hiç uzak değil.Bütün saraylar kadar Osmanlı sarayının da içinde.Yavuz’un kızı Fatma Sultan, bir kişiye düştüm ki beni kelb hesabına saymaz…bir hil‘atini görmedim,bir kaftanını giymedim.Dul avret gibi dirilürüm cümleleriyle evliliğinin ve düşlerinin ihanetine uğradığını ,çok sade bir lisanla ve döneminde her hangi bir genç kadının yapabileceği tek şeyi yaparak babasına aktarır.
Fakat muhteşem ihanetleriyle Kanuni yine -bir Osmanlı trajedisi varsa- baş roldedir.İlki elbet Şehzade Mustafa etrafında biçimlenir.Nizam-ı âlem uğruna şehzade katline izin veren kanunname bir yana,Mustafa’nın katli esnasında Kanuni’nin başını çadır aralığından uzattığı rivayeti ve bunu böyle de gösteren minyatür asıl ihaneti vurgulamakta.Ve ihanete tepkiyi.Az rastlanır bir düğünle Kanuni’nin resmi eşi olmayı çok kolay başaran ve vak’anüvislere bakılırsa nikâhtan sonra muhteşem kocasının ihanetine hiç uğramayan Hürrem’in Kanuni’yi bu ihanete hazırlaması çok kolay olmamış olmalı.Ama aynı şey sadece ecel celâlilerinin aldığı Mustafa Han ile sınırlı kalmayacak ve Hürrem, isminin başındaki makbul sıfatı kısa zamanda maktul’e dönüveren İbrahim Paşa’nın öyküsüne de girecektir. Makbul İbrahim Paşa , damatların başka kadınlarla düşüp kalkması katiyen yasaklandığı halde ;Yavuz’un kızı,Kanuni’nin kardeşi gibi bir sultan olan eşine ,Muhsine adlı bir kadınla ihanet etmektedir.Kuşku yok ki,İbrahim’in sonunun hazırlanmasında bu ihanetin payı hiçti.O, seher semasında çokça ışık saçmaya başlayan bir yıldızcıktı ve muhteşem bir güneşin kaçınılmaz ihanetine uğradı.Her türlü ihtimale açık bir ikbal yolunu ayakları dibine sererken daha başlangıçta Kanuni , İbrahim Paşa’ya , kendi sağlığında bir zarar gelmeyeceğine dair yemin etmişti.Bu yüzden katline karar vermesi çok kolay olmadı.Kanuni hakkında bir eser sahibi bulunan Fairfax Downey’e bakılırsa, uyuyan kimse hayatta değildir,uyku ölüme benzer ve insan o esnada hayatla kendisini bağlayan her hangi bir bağdan müberra bulunur mealindeki ayetden hareketle İbrahim
Paşa, Kanuni uyuduğu bir esnada maktul edildi.Fakat Paşa kim bilir kendisini ölmeden önce öldüren bu ihanete uğradığı esnada,Kanuni’nin uyumakta olduğu yan taraftaki odasında aniden uyandığı ve onu Hürrem Sultan’ın teskin ettiği rivayet olunur.
Edebiyatımız,tümüyle sanat ve edebiyat ihanet güzellemeleriyle doludur.En masumları Suat ve Necip’tir kuşkusuz ve Eylül bir ihanetin öyküsü. Duygularda da kalsa ihanetin kirinin mutlak temizlenmesi gereği Mehmed Rauf’u da etkiler.Romanın sonu Mehmed Rauf’un yapabileceği en uygun şekilde gelirken ve o kadar acıdığımız ve anladığımız dahası masumiyetine tanıklık edebileceğimiz Suat ve Necib’in günahını bu dünyada ateş temizlerken ,biz galiba hangisinin daha az dürüst olduğunu düşünmek zorunda kalırız : Romanın kuralarının mı,yaşamın kuralarının mı?
İhanetin ism-i faili sabıkalı bir kelime:Hain.Ama ihanetin ism-i faili hain ise eğer bütün o Lady Makbetler,Fintenler,Therese Raquınler, Bihterler’le birlikte bizzat yazarına göre göre içindeki mücadele herhangi bir meydan savaşında bir komutanın verdiği mücadeleden daha az olmayan Vadideki Zambak’ın Henriette’i ,Halide Edib’in Seviye Talip’i,Suat ve Necip ,oyunu toplumun kurallarına göre değil de kendi vicdanının ve erdeminin kurallarına göre oynamaya kalktığı için kaybeden Anna hep hainlerdir.Bu iki grubu ayıran ve onları gözümüzde bayağı veya masum kılan şeyse,yazarın bakış açısından başka bir şey değildir çoğu kez.Çünkü yazar,bütün düşüncelerimizi yönlendirebilecek bir büyücüdür.
Anna Karenina romanı karlı bir günde ve bir tren istasyonunda başlar.Bir başka karlı günde ve bir başka tren istasyonunda biter.İlkinde Anna,toplumun saygıdeğer bulduğu sadık bir eş,iyi bir annedir.Ve çok güzel bir kadın.Sonunda ise, aristokrat Rus toplumunun gizlice yaşanmasını rahatlıkla onayladığı yasak aşkını, meşru zemine çekemediği noktada , gizlice yaşamayı onuruna yediremeyerek açıkça yaşadığı için dışlanmış bir kadın.Artık iyi bir eş ve iyi bir anne değildir.Ama yine çok güzel bir kadın.Kendi güzelliğinin ihanetine uğrayacağı yılların hızla yaklaştığının farkında,usulca bırakır kendisini bir trenin tekerlekleri altına.Çünkü güzellik ihanet eder ve doğrudur kadının iki kez öldüğü.
Tolstoy,Anna Karenina’yı içindeki Anna Karenina’nın aynı olarak anlatabilmiş midir,bilinmez ama kaç yazar,kaç şair dil’in kendisine ihanetinden müşteki değildir?Kuşkusuz hiç. Hamid’in yakalayamadığı,ancak susmak veya pek karanlık bir şey söylemek olarak tanımladığı bir şiir,dilin ihanetine karşı geliştirilmiş bir müdafaa maskesi değil midir?Akif,ağlarım ağlatamam hissederim söyleyemem /dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım mısralarını ağlarken , Orhan Veli anlatamıyorum çığlığıyla anlatmaya çalışırken hep bu ihanetten müşteki değil midirler?Haşim şiiri anlaşılmaktan ziyade duyulmak zeminine çekerken,Ahmet Cemil şiir lisanını baştan ayağa bir insan,adeta konuşan bir ruh olarak tanımlarken aynı şeyi söylemiyorlar mı?Şiire kadar uzanmaya gerek yok.Derdimiz hep anlatamamak ve anlaşılamamak değil mi?Ben öyle demek istemedim cümlesi ile başlayan boğucu koridorların aşılması ne kadar zordur.Ardından gelen böyle demek istedimler de daha fazla ifadeye muktedir değildir. Üstelik bize hep ihanet eden dile rağmen bizi en iyi anlayacak olanı beklemiyor muyuz sürekli?Ve bizi en iyi anlayacak olanı bulduğumuzu zannettiğimiz her defasında yeni bir ihanete hoş geldin demiyor muyuz?Ve o her defasında yanlış kişi çıkmıyor mu?
Gerçek şu ki ,kalplerin dili olsaydı,dilin ihanetine uğramadan birbirlerine daha çok şey anlatabilirlerdi.Belki Cocteau’nün bahsettiği gibi bir şairi yanlış anladığımız için sevmekten vazgeçebilmemiz için de, Paul Eluard’ın görüşünün gerçek olması ve bizim artık kelimelere ihtiyaç kalmadan şiiri kafa ile okuyabileceğimiz günlerin gelmesi gerekli.Ama galiba o zaman da ne şiir kalır,ne nesir.
Sevgilim dil’in ihaneti,sevgilim şiir çünkü.
Ve sevgilim ihanet.
Sevgilim ihanet,çünkü hayatın kendisi bir ihanete dönüşür yüzümüzde ter damlaları belirdiğinde ve ayaklarımız suya değdiğinde.Bir de bakarız ki birileri,bizimle hiç ilgisi olmayan birileri bizim için enine boyuna ölçerek hem de, bir oyun hazırlamışlar ve al demişler,yaşa,işte senin hayatın.Sesleri ne kadar ılık ve inandırıcıdır oysa.Ne kadar güven verici.Ve biz ayaklarımız suya değecek kadar kısa geçen bir zaman içinde,hayatımızın ihanetine uğradığımızı fark ederek çığlıklar atmaya başlarız.Bu çığlıklarımızı pek de ciddiye almayarak ,yaşıyor ve tahammül edebiliyorsan senindir biçimindeki imalarını dostun ciddiye ne kadar alsak da,içimizdeki fotoğrafın dışımızdakinden farklı olduğu gerçeği hiç bir zaman değişmez.
Önce anılarımız ihanet eder bize,teker teker bırakıp giderler.Her ihanet bir terk ediştir çünkü.Üstelik ne kadar kendisi olarak kalacağını vaad etse de ne dönen aynı kalır,ne bekleyen.Öyleyse her gidiş bir ihanettir,her ihanet bir gidiş.
Baharla yorumlamaya kalkarız hayatı kimileri.Baharın kendisi de bütün ihtişamına rağmen koskoca bir ihanete dönüşür.Beşir Ayvazoğlu,her ne kadar çiçeklerin faniliği onların bizi mutlu eden güzelliklerinin garantisidir derse de,felsefi boyutta sağlam duran bu görüş, saltanatını ilân eden duygu olunca,o kadar ikna edici değildir.Çok kısa bir zamana sığdırılmış bir gül fırtınası,siz her ne kadar bir güle dönüşebilmeyi mantıksızca ve çılgınca bekleseniz de geçer gider.Mehtabı ve yıldızı da terkisine alarak.Kent git gide küçülür,yok olur.Geriye ne bahar kalır,ne gül,ne şiir.
Hafızamızın ihaneti de hiç zor değildir.En gerektiği anda dilimizin ucuna geliveren bir iki mısraın sislendiği veya tümüyle silindiği anlar ne acıdır.Veya her anını ve görüntüsünü hıfzetmeye,zihnimize kazımaya çalışsak da çok sevgili bir beraberlikten geriye kopuk cümleler ve görüntülerle salt bir duygu yumağından başka bir şey kalmaz.Üstelik o duygu yumağı da yeteri kadar açık değildir ve bir gün,ve bir gün silikleşen bir hayali de beraberine alarak sessiz sedasız çekip gider.
Hayret bile edemeyiz.
Yüzümüzün ve bedenimizin ihaneti hiç gecikmez.Her gün aynada gördüğümüz o çehrenin on yıl önceki biz olduğuna kimi inandırabiliriz?Dahası on yıl sonraki biz de bu değilizdir.Hiç gecikmez yüzümüzün ve bedenimizin ihaneti. Cemil Meriç’i gözleri terkeder,Beethoven’i kulakları. Son ihaneti kalbimiz yapar.Bir gün,hiç nedeni yokken bir gün usulca duruverir.Oysa kul yapısı bir cihaz hâlâ ses vermektedir veya şairin dediği gibi kolumuzdaki saat hâlâ işlemektedir .
Üstelik sevgilimiz de ihanet eder bize.Aniden,belki sebepsiz ve ne kolayca başka ve tanınmayacak bir şeye dönüşür.Artık o gitmiştir ve yok olmuştur.Padişahlar cariye çıkar , cariyeler halayık.Oysa biz ona gelebilmek için ne çok şey terk etmişizdir.Bir başka deyişle ne çok ihanet etmişizdir.
Sonra aşkın kendisi .Uğrunda karşılıklı ihanetlere kalkıştığımız ve katlandığımız aşkın kendisi.Hiç zor değildir ihaneti.Hiç bitmeyeceğini sandığımız,bizi var ettiğine inandığımız,Cemil Meriç’in ifadesiyle gizlideki dörtte üçümüzü görünür kılan aşk hiç sebepsiz,hiç ölmeyeceğini sandığımız bir yerde bizi arkamızdan bıçaklar ve usulca çekip gider. Birden gözümüzdeki perde kalkar,bütün çirkinlikler ve çıplaklıklar görünür,cennetten kovuluruz.Utanç kalır geriye,pişmanlık.Oysa aşk pişman olmamak diye tanımlanır.Şarkılar ihanet eder,eskisi kadar güzel değildirler.Şiirler yere yığılır birden,kanatları kopar gecenin.
Rüzgâr küçülür,yağmur fazlalık gelir bize.
Ve ışık söner.Geride kalan her şey sarıya boyanır .
Ama ihanetin bir rengi varsa mutlak gri olmalıdır.
Dostların ihaneti kadar hiç bir şey acı değildir.Ve nedense hep de böyle olur ve biz ,bize en son ihanet edeceğini sandığımız kişinin ihanetine uğrarız ansızın.Artık bir parça Sezar olmuşuzdur.Bir yıldızlar kalır geriye,onlar da gözyaşlarının sıcaklığını duyamayacağımız kadar uzaktadırlar.Oturup hem kendimiz hem yıldızlar için ağlarız,göz yaşlarımız tükenir.Dostların ihaneti kadar hiç bir şey acı değildir çünkü.Hocam Kaya Bilgegil’in kim bilir sigarasına hitaben söyleyebilmek için kaç dostunun ihanetine uğraması gerektiği şu mısrada olduğu gibi:
Zehir de olsan insanların ihaneti kadar acı değilsin.
Fakat en korkuncu,en dayanılmazı kendi kendimize ihanetimizdir.Kendi kendimizi hiç terk etmeyeceğimizi sanırken bir gün bakarız ki tükenmiş,yok olmuşuz.Eski doğrular terk edilen doğrulardır.Yerine koyulacak yeni doğrularımız varsa bir hainizdir,o da yoksa sadece bir hiç.Oysa yanı başımızda hiç dönmeyenler,dönse de tükenmeyenler bahar goncaları gibi boy vermektedirler ve kentin sokakları sabahın saat sıfır dörtlerinde yeni şarkılara ve şiirlere gebedir.Uyku bizi kollarına çeker.
Uyku.
Sevgilim uyku.
CÜMLE KAPISI - NAZAN BEKİROĞLU
Tumblr media
2 notes · View notes
papatyadantacyapankiz · 2 years ago
Text
Oruç, bu ümmete bağışlanmış, sağı ölüden, diriyi cansızdan ayıran, fark ettiren kutlu bir nimet ve emanettir. İnanmış adamın ruhunu, karanlık ruhların baskısından kurtarıp onu bir hilal gibi hafifleten, kuşkuyu, kaygıyı, nimete çöken telaş ağırlığını, boğaz sıkan tedirginliği yakan bir ateş emaneti. Ateş gibi gelen bir emanet. Bir emanet ki, gelir gelmez, bizi, bizdeki emanetlerin sahibi yapmaya başlar. Evimizi ev yapar, yabancılaşan şehrimizi kendi şehrimiz yapar, uzuvlarımıza göğün mührünü vurur, ruhumuzu kölelikten azat eder.
Ölümden önce ölmenin tadından bir haberdir. Yalnız kımıldanışları değil, kımıldatan hikmeti de gören gözden bir haberdir. Kalplere kapalı duvarlar arasında gidip gelen, evlerden dışarı sızmayan yoksulların âhını işiten ıstırapların med ve cezrini kaydeden kulaklardan bir haberdir.
Gece, sahurda, evlerin ışıkları bir bir yanınca, şehir, bir şölen hazırlığındaymışçasına uyanır. Oruçla gelen ruhların uyanışı da tıpkı sahurdaki ışıkların bir bir yanışı gibi, biri yanınca öbürünü de çağırmış gibi bir şölendir. Oruç, ruhların şölenidir.
Oruç, belli belirsiz hilalle birlikte, her yıl bize gelen bir medeniyet, şuurlandıran bir armağan, bir Peygamber armağanı, bir diriliş mucizesi, inkar karanlığında kıvrananlara bir azap ve korku, aydınlığa doğru koşanlara ve susamışlara bir umut ve bir muştu, dünyaya inen bir arş aşısı, vakte gelen ilahi bir sahife, kalbe yaklaşan bir teselli ve bir güven, rızkı saran bir ışık ve bir berekettir.
Öyleyse, bereketlendir kalbimizi ey Ramazan!Ruhumuza bir "Ruhulkudüs" gibi gelen kutlu Ramazan!Yüksel şerefelerden bir kere daha, ey 20. yüzyıl akşamlarında bir âhir zaman havarisi gibi gelen kutlu orucun akşam ezanı!
Yüksel bir kere daha ey âhir zaman ezanı!
Sezai Karakoç , Samanyolunda Ziyafet
8 notes · View notes
aynodndr · 1 year ago
Text
Tumblr media
İstanbul'a duyduğum derin aşk üzerine.
Canim Istanbul
Necip Fazıl Kısakürek
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale. İstanbul benim canım;
Vatanım da vatanım...
İstanbul,
İstanbul...Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...
Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare? ..
Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet... O manayı bul da bul!
İlle İstanbul'da bul!
İstanbul,
İstanbul...Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
Çamlıca'da, yerdedir göklerin derinliği.
Oynak sular yalının alt katına misafir;
Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...
Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbalı odalarda inletir ' Katibim'i... Kadını keskin bıçak,
Taze kan gibi sıcak.
İstanbul,
İstanbul...Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler...
Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu,
Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.
Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
Hala çığlıklar gelir Topkapı Sarayından.
Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar... Gecesi sünbül kokan
Türkçesi bülbül kokan,
İstanbul,
İstanbul...
4 notes · View notes
anavataninkaranliktir · 1 year ago
Text
3.45-4:13, 24 ocak
Beni dingin tutmaya yarayan birkaç yalancı kan karışıklığı. Dilimde bitmiş tüy ve kesmekten yorulmaya başladığım yaşlılığın belirtisi sakallar.
20li yaşlarımda çıksın diye yalvardığım sakallar.
Ruhuma dokunamayanlar ve dokunması için dua edip ağladıklarım. İbaret bu halimde çocukluğumdan eser kalmamış. Göz altlarımdaki yorgunlukları bir ben görüyorum.
Bazen içimde bir fırtına kopuyor. Bilseydim bu günlerin geleceğini, nasıl davranırdım 19 yaşımda? Hataların üstüme bindirdiği ders atıflı yükler…Şimdilerde kimsem kalmamış halde yalnızlığımın sükunetinde boğuluyorum. Yaşamaya dair yüklediğim anlamlardaki soluk izler. Kafamda dönüp duran bunca telaşın karşısında neler aldı götürdü beni? Ben nerede bıraktım kendimi? Bir öfke ve hiddetle bağırış, bir çağırış ve sancı. Duysunlar içimden geçeni! Bütün bu dünyada tutunacak birileri.
Güçsüzlük diye atfedip de insan yanımdan koparıp attığım ve acıyla yoğurduğum benliğimin eseri; bitlerden kurtulmak için yakılmış yorgan.
Şimdilerde ise kabulleniyorum. Geçmişimde birikmiş hangi travmam var ise sonucu beni kapamış bir fanusa. Canım yanmasın diye insanlardan kaçar adım uzaklaşmışım. Gerizekalı herif. Sen elinde olanın değerini ne zaman anladın ki şimdi bilesin? Psikopatın tekisin sen. Yarası olanı sarmaya çalışırken kendini kanatacak kadar temkinsiz bir herifsin. Düşündün kayboldun. Yaşamdan ayrı ve buruk kaldın. Zaman akıp geçti ve sen yok oldun. Ruhun ölmüş senin. Ruhundaki garipliği dişlerinle çiğnedin sen.
Canım yanıyor. Kelimeleri bir araya getirdikçe kalemi tenime batırıyorum. O deşilmez, beni geçilmez kılan benliğimde oyuklar açıyorum. Canım yanıyor. Boğazıma düğümleniyor her şey.
Ve kaçıp gitmek istiyorum bir köşeye. Kafamı dindirecek kadar kayda değer, aynı manzaraya baktığımda aynı şeyi görebildiğim birine değer.
Kabullenmem gereken gerçekteyim. Bir gün batımına tutulmuş halde yürürken duraksayıp, tenim yanmış halde dudaklarımda dünyayı hissettim. Çantama tıkıştırdığım 50lik votka ve martıların çaldığı salamlar. Çadırıma asılmış pilli bir ışık ve burgazdan birkaç manzara.
Kimileri için silinmiş ve atılmış olanların içimde bıraktıkları. Sonrası? Sonra her şeyi bir akşam üstü cam kenarında yakışım ve deniz kabuklarını çalışım.
İşte ben tam da o gün, içimdeki çocuğu gömdüm. Tam da o gün, 3 dakika önce ağlarken, bir iş görüşmesi için telefonda sopa yutmuş kadar dik konuştum. O gün belki de saatlerce sevdiğim için ellerimi karartan sokak köpeğini de, iki şişe şarabı da unutmadım boğaz yakan.
Büyümek. Hiç bu kadar acı verici olmamıştı.
Büyüdüm. Gözlerimden akıp giden boşluğu avuçlarının arasında tutup da hissedebilecek kim var şimdi?
Büyüdüm. Yolları yalnız arşınladım. Ellerim kanadı. Bedenim ve ruhum.
24 yaşımı devirdim. Ben ne yaşadım?
Söylesene? Hayat bundan mı ibaretti? Hayat benim içine anlam yükleyebildiğim birkaç anının ruhumdaki izlerini anımsamak mıydı?
Uzak mı durmalıyım her şeyden şimdi?
Neyi unutamadım? İnsanı mı? Yoksa yaşamış hissettiren anıları mı?
Her ne ise içimdeki izlerin bir geçeri yok.
Ve bugün, böyle bir gerçekliğe sahip olmak için her şeyimi veririm gibi geliyor. Çünkü gerçekten yaşamın tadı, cebimde beş kuruş bile yokken çıkıyordu.
Bugün ise cebimde sadece birkaç anı var. Sırtımda yük, ruhumda iz.
Bir şeyleri yaşayan yanımın kalıntılarının silinmesi.
Yılların asır hisettirdiği bir dünyada ben bu varlığıma bir anlam yükleyemiyorum.
Ah bu sancılarım. Sen iyisin. Beni görüp geçirmiş olan herkes iyi sanırım. Bir ben iyi değilim. Hiç olamadım.
Nasıl olacağım? Ben naif bir adamım.
1 note · View note
elazigsurmanset · 1 day ago
Text
İstanbul’da Karla Mücadele Aralıksız Sürüyor
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), etkisini artıran kar yağışı ve olumsuz hava koşullarına karşı çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Don ve buzlanmaya karşı İBB sorumluluğundaki tüm yollarda gece boyunca tuzlama ve solüsyon çalışmaları gerçekleştirilirken, toplu ulaşım araçlarına giden yaya yolları, üst geçitler, metro giriş çıkışları, iskeleler ve metrobüs bağlantılarında da yoğun bir şekilde müdahaleler yapıldı. İstanbul Genelinde Yoğun Çalışma İBB ekipleri, ana arterler, bağlantı yolları ve yüksek kesimlerde gece boyunca tuzlama ve solüsyon uygulaması yaparak buzlanma riskine karşı önlem aldı. Metrobüs, metro girişleri, üst geçitler ve iskelelerde yapılan çalışmalar sayesinde yaya trafiğinin yoğun olduğu alanlarda kaygan zeminlere karşı önleyici tedbirler alındı. Hastane ve acil servislerin önünde de kar temizleme ve buzlanma önleme çalışmaları kesintisiz sürdü.
Tumblr media
Alınan tedbirler sayesinde dün akşam saatlerinde yüzde 90 seviyelerine çıkan trafik yoğunluğu, normal seviyelere (yüzde 40) indirildi. İBB sorumluluğunda olmayan bölgelerde yaşanan olumsuzluklara karşı da AFAD koordinasyonunda tuzlama ve küreme çalışmaları gerçekleştirildi. Ekipler Sahada: 11.916 Personel, 3.375 Araç Yoğun kar yağışı nedeniyle İBB, 11.916 personel ve 3.375 araç ile sahada çalışmalarına devam ediyor. İstanbul’un dört bir yanında kar temizleme ve buzlanma önleme faaliyetleri yürütülüyor. 4.140 kilometrelik yol ağı üzerinde 637 kritik noktada ekipler hazır beklerken, metrobüs güzergahında 44 araç ve iş makinesi ile çalışmalar yapılıyor. İlçe belediyelerine 19.000 ton tuz desteği sağlanırken, toplamda 240.000 ton tuz stoku hazır bulunduruluyor. Buzlanma Erken Uyarı Sistemi (BEUS) ile 60 noktada risk takibi yapılıyor. Köy yollarının açık kalmasını sağlamak amacıyla 170 adet kürüme aparatlı traktör muhtarlıklara tahsis edildi. Evsiz Vatandaşlara Barınma Hizmeti İBB, kış şartlarından etkilenen evsiz vatandaşlar için 11 Kasım 2024’ten bu yana barınma hizmeti sunuyor. Şu anda 573 evsiz vatandaş (473 erkek, 100 kadın) İBB tesislerinde misafir ediliyor. Kasım ayından bu yana toplamda 2.139 kişi sıcak barınma hizmetinden faydalandı. Evsizler, Esenyurt İSTAÇ Eğitim Binası, Tuzla BAHAR Merkezi Spor Salonu ve anlaşmalı otellerde konaklatılıyor. Sokak Hayvanları Unutulmadı İBB Veteriner Hizmetleri Müdürlüğü, soğuk hava koşullarında haftada 520 noktada günlük 2 ton mama dağıtarak sokak hayvanlarının beslenme ihtiyacını karşılıyor. Toplu Ulaşımda Ek Seferler ve Trafikte Önlemler İETT, Metro İstanbul ve Şehir Hatları ek seferler düzenleyerek vatandaşların ulaşımını kolaylaştırıyor. 53 çekici ve kurtarıcı araç, trafik kazalarına ve kapanan yollara anında müdahale için hazır bekliyor. 31 kritik noktada bariyer açma planlaması yapıldı. Mobil büfeler, hastane acil servisleri ve yoğun trafik noktalarında sıcak içecek, çorba ve su servisi yaparken, 6 mobil tuvalet trafiğin yoğun olduğu noktalarda hizmet veriyor. AKOM’dan Uyarılar İBB Afet İşleri Dairesi AKOM’un tahminlerine göre, İstanbul’da akşam saatlerine kadar (20.00) Anadolu Yakası Boğaz çevresi ve Avrupa Yakası genelinde kar yağışı kuvvetli şekilde etkili olacak. 27 Şubat’a kadar sıcaklıkların mevsim normallerinin altında seyredeceği, 28 Şubat-10 Mart tarihleri arasında ise normale dönmesi bekleniyor. AKOM, İstanbulluları zorunlu olmadıkça özel araçlarıyla trafiğe çıkmamaları, kış lastiği kullanmaları ve toplu taşımayı tercih etmeleri konusunda uyardı. Read the full article
0 notes
pazaryerigundem · 2 days ago
Text
İstanbul tam kadro sahada... Toplu ulaşım ve trafikte yoğun önlem
https://pazaryerigundem.com/haber/208585/istanbul-tam-kadro-sahada-toplu-ulasim-ve-trafikte-yogun-onlem/ -
İstanbul tam kadro sahada... Toplu ulaşım ve trafikte yoğun önlem
Tumblr media
İstanbul’da etkisini artıran kar yağışı ve olumsuz hava koşullarına karşı çalışmalar aralıksız sürüyor. Gece boyunca don ve buzlanmaya karşı sahada olan Büyükşehir Belediyesi ekipleri, toplu ulaşım araçlarına giden yaya yolları, üst geçitler, metro giriş çıkışları, iskeleler, metrobüs bağlantıları gibi noktalarda da tuzlama çalışmalarını yaptı.
İSTANBUL (İGFA) – İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekipleri, İstanbul genelinde gece boyunca tuzlama ve solüsyon uygulaması yaparak buzlanma riskine karşı önlem aldı.
Ana arterler, bağlantı yolları ve yüksek kesimlerde yollar tuzlanırken metrobüs, metro girişleri, üst geçitler, iskeleler ve toplu ulaşım bağlantı noktalarında gece boyunca tuzlama çalışmaları sürdü. Ayrıca hastane ve acil servislerin önünde ve çevresinde çalışmamalar aralıksız yapıldı. Yaya trafiğinin yoğun olduğu alanlarda kaygan zeminlere karşı önleyici tedbirler alındı.
Tumblr media
Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluğunda olmayan noktalarda yaşanan olumsuzlara karşı AFAD koordinasyonunda tuzlama ve küreme çalışmaları yapıldı.
Yoğun kar yağışı nedeniyle 11 bin 916 personel ve 3 bin 375 araç ile sahada olan ekipler, İstanbul’un dört bir yanında kar temizleme ve buzlanma önleme çalışmalarını aralıksız sürdürdü.
Ekiplerin, bugün de önümüzdeki günlerde de 24 saat esasına göre aynı kapasiteyle sahada olmayı sürdüreceği bildirildi.
TOPLU ULAŞIM VE TRAFİKTE YOĞUN ÖNLEMLER
Öte yandan Buzlanma Erken Uyarı Sistemi (BEUS) kapsamında 60 noktada risk takibi yapılırken, köy yollarının açık kalması için 170 adet kürüme aparatlı traktör muhtarlıklara tahsis edildi.
İETT, Metro İstanbul ve Şehir Hatları ek seferler düzenlenirken 53 çekici ve kurtarıcı araç, trafik kazalarına ve kapanan yollara anında müdahale için hazırda bekletiliyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Afet İşleri Dairesi AKOM’un tahminlerine göre, İstanbul’da akşam saatlerine kadar (20.00) Anadolu Yakası Boğaz çevresi ve Avrupa Yakası genelinde kar yağışı kuvvetli şekilde etkili olacağı 27 Şubat’a kadar sıcaklıklar mevsim normallerinin altında seyredeceği, sıcaklıkların 28 Şubat-10 Mart tarihleri arasında sıcaklıkların normale dönmesi beklendiği kaydedildi.
Tumblr media
0 notes
istanbulsondakikanet · 3 days ago
Text
İstanbul 20 Şubat Hava Durumu: Kara Teslim Olacak!
Tumblr media
İçindekiler
- İstanbul 20 Şubat Hava Durumu: Kara Teslim Olacak!- İstanbul 20 Şubat Hava Durumu- Kara Teslim Olacak: İstanbul'da Beklenen Kar Yağışı - İstanbul Hava Durumunun Yönü: Soğuk, Yağışlı ve Kar - İstanbul'da Kar Yağışı Ne Zaman Başlayacak?- 20 Şubat'ı Beklerken: Kar Yağışı Sabah Başlıyor - İstanbul'da Kar Yağışının Süresi - Hangi Bölgeler Karla Kaplanacak?- İstanbul'un Yüksek Bölgeleri Kar Altında - İstanbul'daki Kar Yağışı Ulaşımı Nasıl Etkileyecek?- Trafikte Zorluklar: Kar, Ulaşımı Etkileyecek - Havayolu Ulaşımı Etkilenebilir - Hava Durumu İle İlgili Uyarılar- Buzlanma ve Don Olaylarına Dikkat! - İstanbul 20 Şubat Hava Durumu Sonuçları
İstanbul 20 Şubat Hava Durumu: Kara Teslim Olacak!
İstanbul 20 Şubat hava durumu tahminleri geldi. Perşembe günü soğuk hava dalgasıyla karşı karşıya kalacak. Meteorolojik verilere göre, şehre kara teslim olacak ve kar yağışı İstanbul'u etkisi altına alacak. Bu durumu hem ulaşım hem de günlük yaşam açısından önemli etkiler yaratabilecek. Peki, İstanbul'daki kar yağışı ne zaman başlayacak? Hangi bölgelerde etkili olacak? Şehirdeki yaşamı nasıl etkileyecek? İşte detaylar...
İstanbul 20 Şubat Hava Durumu
Kara Teslim Olacak: İstanbul'da Beklenen Kar Yağışı İstanbul'da 20 Şubat 2025 tarihinde beklenen kar yağışı, sabah saatlerinden itibaren etkili olmaya başlayacak. İstanbul genelinde özellikle Boğaz çevresi, Beylikdüzü, Silivri, Şile ve Üsküdar gibi kuzey ve yüksek kesimler karla kaplanacak. Meteorolojik verilere göre, İstanbul'un daha alçak bölgelerinde ise kar yerine yoğun yağmur bekleniyor. Kar yağışının başlamasıyla birlikte İstanbul'un her köşesinde soğuk havanın etkisi hissedilecek. Hava sıcaklıklarının sıfırın altına düşmesi bekleniyor. Gün içinde sıcaklıkların zaman zaman 0°C'nin altına inmesi, özellikle sabah saatlerinde karla karışık yağmur ve yoğun kar yağışının etkili olacağı tahmin ediliyor.
Tumblr media
İstanbul 20 Şubat Hava Durumu İstanbul Hava Durumunun Yönü: Soğuk, Yağışlı ve Kar 20 Şubat İstanbul hava durumu için yapılan değerlendirmelere göre, sabah saatlerinde kar yağışı ile birlikte rüzgarın hızlanması bekleniyor. Güneydoğudan esen rüzgar, karla birlikte zaman zaman sertleşebilir, bu da olumsuz hava koşullarına sebep olabilir. Havanın soğuması ile birlikte, buzlanma ve don olayları da yaşanması muhtemel. Bu nedenle, İstanbul'da yaşayanlar için kritik uyarılar yapılmış durumda. Özellikle trafikteki güvenliği sağlamak adına kar lastiği ve zincir kullanımı önemli. Aynı zamanda, dışarıda yürürken dikkatli olunması, zeminlerin kaygan olması sebebiyle kaza riski artmış bulunuyor.
İstanbul'da Kar Yağışı Ne Zaman Başlayacak?
20 Şubat'ı Beklerken: Kar Yağışı Sabah Başlıyor Kar yağışı, 20 Şubat 2025 sabah saatlerinde İstanbul'da etkisini göstermeye başlayacak. Sabah saatlerinden itibaren kuzey ilçelerde karın etkili olacağı bekleniyor. Kartal, Üsküdar, Beykoz ve Silivri gibi ilçelerde, kar yağışı yoğunlaşacak. Bu bölgelerde kar kalınlığının yer yer 5-10 cm’ye ulaşması muhtemel. Ancak, İstanbul'un daha merkezi bölgelerinde ise kar yerine, karla karışık yağmur ve yoğun yağış beklentisi var. İstanbul'da Kar Yağışının Süresi İstanbul'daki kar yağışı, 20 Şubat günü boyunca etkisini gösterecek. Akşam saatlerine kadar devam etmesi beklenen kar yağışı, gece boyunca yerini buzlanmaya ve don olaylarına bırakabilir. Özellikle gece saatlerinde hava sıcaklıklarının düşmesiyle birlikte yol koşulları tehlikeli hale gelebilir. Bu sebeple, gece geç saatlerde dışarıda olmamaya özen gösterilmesi gerektiği uyarısı yapılıyor.
Hangi Bölgeler Karla Kaplanacak?
İstanbul'un Yüksek Bölgeleri Kar Altında İstanbul'un kuzey ve yüksek bölgeleri, kar yağışından en fazla etkilenecek yerler arasında yer alıyor. Bu bölgelerde kar kalınlığı daha fazla olacak. Beylikdüzü, Silivri, Çatalca, Şile ve Üsküdar gibi ilçeler, karın etkili olduğu bölgeler olacak. Şehir merkezi ise, kar yerine yoğun yağmur ile karşı karşıya kalacak. İstanbul'un yüksek dağlık alanlarında ise kar kalınlığının 10 cm’ye kadar çıkması bekleniyor. Bu bölgelerde yol kapanmaları ve ulaşım zorlukları yaşanabilir. Sarıyer, Beykoz gibi bölgelerde de kar yağışının etkisi yoğun olacak.
İstanbul'daki Kar Yağışı Ulaşımı Nasıl Etkileyecek?
Trafikte Zorluklar: Kar, Ulaşımı Etkileyecek İstanbul'da 20 Şubat'ta başlayacak olan kar yağışı, şehri etkisi altına alacak ve özellikle sabah saatlerinde trafik yoğunluğu bekleniyor. Trafik kazaları ve yol kapanmaları yaşanabilir. İstanbul'un özellikle Boğaziçi Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü gibi ana arterlerinde sıkışıklıklar yaşanabilir. İstanbul'da kar yağışıyla birlikte, otobüsler, tramvaylar ve metrobüslerde de aksaklıklar olabilir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, vatandaşları toplu taşıma araçlarıyla seyahat etmeleri konusunda uyarıyor. Ayrıca, İstanbul'da kar lastiği ve zincir kullanımı teşvik ediliyor. Bu, karın daha fazla etkili olduğu bölgelerde araçların daha güvenli seyahat etmelerini sağlayacaktır. Havayolu Ulaşımı Etkilenebilir İstanbul'daki kar yağışı, Sabiha Gökçen ve İstanbul Havalimanı’nda uçuşları da olumsuz etkileyebilir. Hava koşullarına bağlı olarak rötarlar ve iptaller yaşanabilir. Yolcuların uçuş saatlerinden önce havalimanı yetkilileriyle iletişime geçmeleri ve uçuşlarıyla ilgili son durumu öğrenmeleri önem taşıyor.
Hava Durumu İle İlgili Uyarılar
Buzlanma ve Don Olaylarına Dikkat! 20 Şubat 2025'teki kar yağışının ardından İstanbul'da gece saatlerinde buzlanma ve don olayları bekleniyor. Bu nedenle, gece saatlerinde dışarıda olan vatandaşların dikkatli olmaları ve yürürken kayma riski olduğunu unutmamaları gerektiği uyarısı yapılıyor. Ayrıca, özellikle sabah saatlerinde yol şartlarının zorlaşması, ulaşımda ciddi aksaklıklar yaşanmasına yol açabilir. İstanbul'da otomobil sahiplerinin kar lastiği takmalarının yanı sıra, yolculuk öncesi araçlarının iyi bir şekilde hazır olması gerekmektedir. Ayrıca, kapsamlı hava koşulları nedeniyle toplu taşıma araçları da gecikmelere uğrayabilir.
İstanbul 20 Şubat Hava Durumu Sonuçları
İstanbul 20 Şubat hava durumu raporunda belirtilen kar yağışı, şehri büyük ölçüde etkileyecek gibi görünüyor. Ulaşımda yaşanabilecek sıkıntılar, soğuk hava ve olası buzlanmalar, günlük yaşamı zorlaştırabilir. Bu sebeple, vatandaşların toplu taşıma araçlarını kullanmaları ve dışarıda dikkatli olmaları öneriliyor. Ayrıca, hava durumu güncellemelerini takip etmek ve gerekli hazırlıkları yapmak, olumsuz hava koşullarından daha az etkilenmek için önem taşıyor. Read the full article
0 notes
yazaristanbulu · 12 days ago
Text
İstanbul’da Gece Hayatı: Eğlencenin Kalbi Nerede Atıyor?
İstanbul, gece hayatı açısından Türkiye'nin en dinamik ve renkli şehirlerinden biridir. Farklı zevklere hitap eden mekanları, barları, kulüpleri ve eğlence yerleriyle İstanbul, geceyi sabaha kadar yaşamak isteyenler için ideal bir destinasyon. İşte İstanbul’da gece hayatının tadını çıkarabileceğiniz bazı popüler mekanlar ve aktiviteler:
Beyoğlu ve İstiklal Caddesi İstanbul’un en hareketli bölgelerinden biri olan Beyoğlu, gece hayatı denince akla gelen ilk yerlerden biridir. İstiklal Caddesi üzerinde bir yürüyüş yaparken sokak sanatçıları, barlar, kafeler ve restoranlar arasında kaybolabilirsiniz. Akşam saatlerinde caddede yoğun bir kalabalık olur ve her köşe başında farklı bir eğlence sizi bekler. Buradaki barlar ve gece kulüpleri, gençlerin en fazla tercih ettiği mekanlardandır.
Kadıköy - Moda Kadıköy, özellikle Anadolu Yakası'nda gece hayatının nabzının attığı bir bölgedir. Moda semti ise barları ve kafeleri ile ünlüdür. Farklı müzik türleri çalan mekanlar, nostaljik bir atmosferde eğlenmek isteyenler için harika bir alternatiftir. Kadıköy’deki mekanlar genellikle daha samimi ve rahat bir ortam sunar, ancak eğlencenin hiç eksik olmadığı bir yerdir.
Karaköy Karaköy, son yıllarda İstanbul’un en popüler gece hayatı bölgelerinden biri haline gelmiştir. Modern barlar, şık restoranlar ve DJ performansları ile ünlüdür. Ayrıca, buradaki mekanların çoğu deniz manzarasına sahiptir, bu da geceyi daha özel kılar. Karaköy’de geceyi sabaha kadar dans ederek ya da deniz kenarında bir kokteyl eşliğinde geçirebilirsiniz.
Nişantaşı Eğer şık bir gece geçirmek istiyorsanız, Nişantaşı doğru adres. Lüks restoranlar, kaliteli barlar ve gece kulüpleri ile ünlü olan bu semt, İstanbul’un elit gece hayatını yansıtır. Burada şık bir akşam yemeği yiyebilir, sonrasında özel gece kulüplerinde eğlenceye katılabilirsiniz.
Boğaz Turu ve Gece Yelkeni İstanbul Boğazı, şehri farklı bir açıdan keşfetmek isteyenler için harika bir gece aktivitesidir. Boğaz’da yapılan gece turları, özellikle yaz aylarında oldukça popülerdir. Bir yelkenli ile yapılan gece turları, Boğaz’ın muazzam manzarasını izlerken eğlenmenizi sağlar. Ayrıca, bazı teknelerde canlı müzik dinleyebilir ve geceyi denizde geçirebilirsiniz.
Gece Kulüpleri ve DJ Performansları İstanbul, dünya çapında ünlü DJ’lerin performans sergilediği gece kulüpleriyle de meşhurdur. Taksim, Beşiktaş ve Karaköy gibi bölgelerdeki büyük gece kulüplerinde elektronik müzikten rock müziğe kadar geniş bir yelpazede performanslar izleyebilirsiniz. Müzik ve dansın birleşimiyle enerjik bir gece yaşamak istiyorsanız, kulüpleri tercih edebilirsiniz.
https://www.2milyonistanbullu.com/
0 notes
moonseamoonn · 29 days ago
Text
hasta oluorum galiba
öğleden sonra 2 buçuk 3 sularına kadar bir şeyim yokken şimdi aşırı derecede boğaz ağrısı ve yutkunma güçlüğü çekmekteyim.muhtemelen 24 saatte yerini burun akıntısı ve hapşurmaya bırakacaktır.artık gribin seyrini ezberledik xd.
salep içeceğim akşam yani sanırım.belki o iyi gelir.boğazları yumuşatma bakımından yani xd.
0 notes
sagocukaan34 · 3 months ago
Text
Boğaz'da Lezzet ve Manzara: İstanbul'un En Etkileyici 10 Restoranı
Boğaz’da lezzet ve eşsiz manzaralı restoranın eşliğinde keyifli bir akşam yemeğine kim hayır diyebilir? İşte İstanbul’un en iyi boğaz manzarasına sahip 10 restoranı! Gerek arkadaşlarınızla, gerekse eşinizle ya da sevgilinizle güzel vakit geçirmek isteyebilirsiniz. İstanbul Boğazı, romantik manzaralarıyla harika vakit geçirmek için en ideal yerlerden biridir. Tüm dünyanın hayranlıkla baktığı…
0 notes
ka--plumbaga · 4 months ago
Text
suphiye teyzelerde kalsaydım hayatım çok güzel olacaktı. aptallık yaptım gelin beni alın dedim. bir işe girerdim. her akşam boğaz havası alırdım. bira da içerdim. şimdi gitsem yine kabul eder suphiye teyze ama ailemi nasıl ikna edeceğim. abim olsa izin verirdi işte. abi ne olursun gel kodesteyim kurtar beni...
0 notes
mejesus · 4 months ago
Text
İstanbul’da Benzersiz Bir Akşam: Boğaz Manzaralı Restoranlar ve Canlı Müzik Mekanları
İstanbul, muhteşem Boğaz manzarası ve zengin kültürel dokusuyla akşam yemeği deneyimini eşsiz hale getiriyor. Özellikle Boğaz Manzaralı Restoranlar İstanbul'un romantik atmosferini yaşamak isteyenlerin ilk tercihleri arasında yer alıyor. Boğaz’a nazır bu restoranlar, yerli ve yabancı turistlere hem lezzetli hem de keyif dolu anlar sunar. Özellikle akşam saatlerinde Boğaz’ın büyüleyici manzarasına karşı yemek yemek, İstanbul’un sunduğu ayrıcalıklardan biridir. Bu tür restoranlar, Boğaz’ın huzur dolu havasını lezzet dolu bir deneyimle birleştirerek unutulmaz bir akşam vaat eder. İstanbul’da manzara ve atmosferiyle öne çıkan birçok restoran, şehirde romantik bir akşam geçirmek isteyenler için harika bir seçenektir.
Ayrıca İstanbul, eğlence arayışında olanlar için birçok Canlı Müzik Mekanları seçeneğine de sahiptir. Canlı Müzik Mekanları özellikle Galata ve çevresinde yoğunlaşmış olup, şehrin canlı müzik kültürünü keşfetmek isteyenlere farklı türlerde müzik dinleme imkânı sunar. Cazdan Türk sanat müziğine kadar pek çok tarzda performans sergilenen bu mekanlar, İstanbul’un çok kültürlü yapısını müzik yoluyla yaşamak isteyenler için ideal bir ortam sağlar. Canlı müzik eşliğinde akşam yemeği yemek ya da sadece müziğin keyfini çıkarmak isteyenler, Galata ve çevresindeki bu özel mekanları tercih edebilir.
İstanbul’un eşsiz mekanlarından biri olan Beyaz İnci Restaurant, Galata’nın kalbinde, tarihi dokuya uygun şık atmosferi ve kaliteli hizmetiyle misafirlerini ağırlamaktadır. Beyaz İnci Restaurant, Boğaz manzarası ve canlı müziği bir araya getirerek misafirlerine hem lezzet hem de eğlence dolu bir deneyim sunar. Deniz ürünleri ve Türk mutfağının sevilen lezzetlerini özenle hazırlayan Beyaz İnci, İstanbul’un gastronomi kültürünü ve manzarasını aynı anda yaşamak isteyenlere hitap eder. Beyaz İnci Restaurant, romantik bir akşam yemeği arayışında olanlar için de oldukça cazip bir seçenektir.
Boğaz manzarası eşliğinde yemek deneyimi, İstanbul’u ziyaret eden herkesin listesinde yer alması gereken bir aktivitedir. Akşamın serinliğinde Boğaz’a karşı yemek yemek, sevdiklerinizle beraber unutulmaz anılar biriktirmenizi sağlar. Özellikle Boğaz Manzaralı Restoranlar bu anlamda hem İstanbulluların hem de turistlerin ilgisini çekmektedir. Şehirde birçok boğaz manzaralı mekan, hem atmosferi hem de menüsü ile öne çıkarak misafirlerine eşsiz bir deneyim sunar. Gün batımında Boğaz manzarasına karşı içilen bir kahve ya da romantik bir akşam yemeği, İstanbul’un sunduğu güzellikleri en iyi şekilde yaşamak isteyenler için ideal bir tercihtir.
İstanbul’un sunduğu zengin akşam seçenekleri arasında müziğin de büyük bir yeri vardır. Şehrin dört bir yanındaki Canlı Müzik Mekanları, farklı müzik tarzlarına ev sahipliği yaparak misafirlerine çok yönlü bir eğlence deneyimi sunar. İstanbul’da canlı müzik eşliğinde akşam yemeği yemek, şehrin çok kültürlü yapısını hissederken keyifli vakit geçirmek isteyenler için mükemmel bir seçenektir. İstanbul’daki canlı müzik mekanları, şehrin dinamik ruhunu müzik aracılığıyla keşfetmek isteyenler için oldukça cazip bir ortam yaratır.
Bütün bu unsurları bir araya getiren Beyaz İnci Restaurant, İstanbul’daki unutulmaz akşam yemeklerinin vazgeçilmez adreslerinden biri olmaya devam ediyor. Hem Boğaz Manzaralı Restoranlar arasında olan konumu hem de Canlı Müzik Mekanları atmosferi sayesinde Beyaz İnci Restaurant, İstanbul’da hem manzara hem de müzik arayanlar için ideal bir tercih olarak öne çıkıyor.
0 notes