#aids tedavisi bulundu 2018
Explore tagged Tumblr posts
Text
AIDS Tedavisi Nasıl Yapılır?
Günümüzde, HIV’i olan hastaların klinik evrimini iyileştirmek ve bulaşmayı azaltmak için tüm hastaları CD4’ten bağımsız olarak tedavi etme eğilimi vardır. Bu içeriğimizde AIDS tedavisi nasıl yapılır? bununla ilgili olarak detaylı bilgiler vereceğiz.
Mevcut birkaç ilaç vardır ve tedavi her zaman en az üç ilaçla birleştirilir. Tedaviyi standardize etmeye çalışan Sağlık Bakanlığı HIV / AIDS’in tedavisi konusunda Türkiye’de bir fikir birliği sağlamışlardır. Bugün ilk tercih edilen ilaç, üç ilaç kombinasyonu olan tek bir tablette mevcuttur. Kontrendikasyon, yan etki veya direnç durumunda, her hasta için kişiselleştirilmesi gereken diğer antiretroviral seçeneklere sahibiz. Hangi tedavi rejiminin kullanılması gerektiğini doktorunuz size söyleyecektir.
Önemli olan, tedavi başladığında hasta, hiçbir sebeple durdurulmaması gerektiğinin ve ilaçların her gün ve belirtilen aralıklarla alınması gerektiğini bilmesidir. Düzensiz kullanıldığında dirençli virüsün ortaya çıkması nedeniyle tedavi başarısız olabilir. Bu yüzden AIDS tedavisi nasıl yapılır içeriğimizde olan önerileri dikkate almanızda fayda vardır.
Kullanılan diğer ilaçlar genellikle hastanın bağışıklığının iyileştirilmesi için kullanılan ilaçlardır. HIV virüsünü temizlemezler.
Bu ilaçlar nelerdir ve nasıl kullanılırlar?
ÖNEMLİ: Buradaki hiçbir ilacı doktorunuza danışmadan veya bir hastaneye gitmeden kendi başınıza kullanmayın. Bunlar sadece AIDS tedavisinde kullanılan örnek ilaçlardır. İlaç tavsiyesi yapmak sakıncalıdır. Bu içerikten sadece fikir alabilirsiniz.
Ters transkriptaz nükleosit inhibitörleri: Bu ilaçlar virüsün kendi kendine yeniden ortaya çıkmasını engellerler.
Örnekler: Abakavir, Lamivudin, Tenofovir, Zidovudin
Nükleosid olmayan revers transkriptaz inhibitörleri: Bu ilaç sınıfı aynı zamanda, ters transkriptaz enzimi üzerinde, doğrudan etkilerini bloke ederek, virüsün çoğalmasını önler.
Örnekler: Efavirenz, Nevirapine, Etravirine
Proteaz İnhibitörleri: Proteaz enzimi üzerinde etki gösteren, etkisini bloke eden ve HIV virüsünün yeni kopyalarının üretimini engelleyen ilaçlar.
Örnekler: Atazanavir, Darunavir, Lopinavir, Ritonavir
Füzyon inhibitörleri: HIV virüsünün CD4 proteiniyle organizmanın savunma hücrelerine girmesini önleyen ve virüsün üreme döngüsünü önleyen ilaçlar
Örnek: Enfuvirtide (T20)
İntegraz inhibitörleri: Bu ilaçlar virüs aktivitelerinin önlenmesini ve yeni hücrelerin vücuda yerleşmesine izin veren ilaçlardır.
Örnekler: Dolutegravir, Raltegravir
Peki AIDS’ın kesin bir tedavisi var mı?
Geçmişte, bir HIV enfeksiyonu haberi almak ölüm cezası vermek gibiydi. Ancak bugün enfeksiyonun henüz keşfedilmemiş olmasına rağmen bu resim değişmiştir. Şu anda HIV-pozitif insanların hayatta kalma oranını arttıran anti-AIDS kokteylleri olan antiretroviral ilaçlar vardır, ancak tüm tıbbi önerileri takip etmek ve ilaçları öngörüldüğü şekilde almak önemlidir. Eğer hasta tedaviyi tavsiye edildiği gibi yapmazsa virüsün zamanla daha dirençli hale gelmesini sağlayabilir, tedaviyi zorlaştırabilir ve genel sağlığına zarar verebilir.
AIDS özellikle fakir ülkelerde dünyanın en büyük halk sağlığı sorunlarından biri olmaya devam etmektedir. Türkiye’de hastalığın tedavisinde uzmanlaşmış olan merkezlerimiz var. AIDS hastalarına ilaçlarını kullandıkları ve kendi durumları için diğer tüm tıbbi tavsiyelere uydukları sürece AIDS hastalarına mümkün olan en iyi şekilde yaşamalarına yardımcı olabilirler. AIDS teşhisinin neden olabileceği ciddi bir problem, depresyon, bu duygularla uğraşmak veya aileye söylemekte zorlanmasıdır. Bu nedenle size bu konuda yardımcı olabilecek bir uzmanla, bir psikologla veya sosyal hizmet uzmanlarına danışmanız gerekebilir.
AIDS Tedavisi Nasıl Yapılır?
#aids hastalığı belirtileri#aids tedavisi#aids tedavisi 2018#aids tedavisi bulundu 2018#aids tedavisi bulundu mu#aids tedavisi ne kadar sürer#aids tedavisi var mı#aids tedavisinde son durum#aıds nedir#aıds tedavisi bulundu#aıds tedavisi varmı
0 notes
Text
Batı Nil Ateşi virüsü özellikle çocukları ve hamile kadınları tehdit ediyor
28 Kasım 2019, Perşembe 10:20
İstanbul
İSTANBUL, (DHA) –Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Elnur Rufullayev, Batı Nil Ateşi virüsünün hayati riske neden olabileceğini söyleyerek, “Virüs sivrisineklerin ısırmasıyla insanlara bulaşıyor. Henüz tedavisi tam olarak bilinmediği için özellikle çocuklar ve hamile kadınların korunması gerekiyor” dedi.
Tekirdağ’ın Muratlı ilçesinde yaşayan Yüksel Sezgin’in, sivrisinek ısırması sonucu bulaşan Batı Nil Virüsü nedeniyle hayatını kaybetmesi üzerine Memorial Hizmet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Elnur Rufullayev, önemli uyarılarda bulundu. 2009 yılından itibaren virüsün Türkiye’de görülmeye başladığını ifade eden Dr. Rufullayev, Batı Nil virüsünün (BNV) enfekte sivrisineklerin ısırması ile insanlara bulaştığını belirtti. Viral bir enfeksiyon hastalığı olan virüsün, yüksek ateş, bazen de sinir sistemini etkileyen nörolojik rahatsızlıklara neden olduğunu, henüz tedavisi tam olarak bilinmediği için de hayati riske neden olabileceğini belirten Uz. Dr. Rufullayev, özellikle çocuklar ve hamile kadınlar hastalıktan korunması gerektiğini dile getirdi.
“VİRÜSÜN DOĞADAKİ DEVAMINI KUŞLAR VE SİVRİSİNEKLER SAĞLIYOR”
Batı Nil virüsünün neden olduğu enfeksiyonların dünya genelinde birçok ülkede görüldüğünü ancak çoğunlukla Afrika, Ortadoğu, Kuzey Amerika ve Batı Asya’da görülen virüsün Avrupa ve komşu ülkelerdeki görülme oranlarının 2018’de artmaya başladığına vurgu yapan Uz. Dr. Elnur Rufullayev, “Virüs, infekte sivrisineklerin ısırması ile insanlara bulaşır. Ancak kanatlı kuşlar bu virüsün en önemli kaynağıdır. Sivrisinekler, kuşlardan kan emerken enfekte olur. İnfekte olan sivrisineklerin tükürük bezlerine yerleşen virüs, bu yollarla da insanlara bulaşır. Bu nedenle virüsün doğadaki devamını kuşlar ve sivrisinekler arasında gerçekleşen döngü sağlamaktadır” dedi.
MARMARA, AKDENİZ, İÇ ANADOLU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGELERİ RİSK ALTINDA
Batı Nil Virüsü ’nün Türkiye’de 2009’da sporadik vakalar şeklinde rapor edildiğini aktaran Uz. Dr. Rufullayev, “Virüs, 2010 yılında Manisa Devlet Hastanesi’nden nedeni bilinmeyen şüpheli viral hastalık olarak bildirilen vaka sonrası ülkemizde güncel hale geldi. Akut Batı Nil enfeksiyonları ilk kez 2010-2011 yıllarında ülkemizde bir salgın şeklinde tanımlandı. 2011 yılından sonra da vakalar görülmeye devam etmiş ve Akdeniz, İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Marmara bölgelerinden olgular bildirilmiştir. Salgın bölgeleri başlıca kuş göç yolları üzerinde yer almaktadır. Hastalık, çoğunlukla bizim ülkemize başta İtalya, Yunanistan, Romanya, Macaristan olmakla Avrupa Birliği ülkelerinden ve Avrupa Birliği’ne komşu ülkelerden gelmektedir” dedi.
“VİRÜSÜN GEÇ BELİRTİ VERMESİ İYİLEŞME SÜRESİNİ UZATIR”
Virüsün özellikle haziran ve eylül aylarında yoğun olarak görüldüğünü söyleyen Uz. Dr. Rufullayev, “Enfekte sivrisineklerin ısırması ile insanlara bulaşan Batı Nil virüsünün kuluçka süresi 3-14 gün arasındadır. Akut belirtiler ise 3-10 gün arasında ortaya çıkar. Ancak bazı hastalarda belirtiler uzayabilir ve bu uzama da hastanın eski sağlığına kavuşma süresini biraz uzatabilir. Geçmişteki salgınlarda yaygın lenf bezi büyüklüğü sıklıkla görülürken son yıllardaki salgınlarda nadiren görülmeye başladı. Hastalık Batı Nil Ateşi denilen viral ateşli bir hastalık tablosuyla veya sinir sistemini tutan daha ağır bir hastalık tablosuyla da seyredebilir. Sinir sistemini tutan nöroinvazif Batı Nil virüsü, beyin infeksiyonu(ensefalit), beyin zarı enfeksiyonu(menenjit) veya felçle seyredebilir. Bu hastalarda ateşe menenjit, ensefalit veya felç belirti ve bulguları eşlik eder” dedi.
VİRÜSÜN BELİRTİLERİ
Uz. Dr. Rufullayev, virüsün belirtilerine yönelik şunları söyledi:
“Ani başlayan ateş, halsizlik, ciltteki kızarıklıklar, bulantı, kusma, karın ağrısı ve ishal gibi sindirim sistemi rahatsızlıkları, baş ağrısı, ense sertliği, boynu dik tutamama, bilinç değişiklikleri, zihinsel karışıklık, göz arkasında ağrı, kas ağrıları, titremeleri ve güçsüzlükleri, uyuşukluk, koma ve felç olarak sıralayabiliriz.”
“ÇOCUKLAR VE HAMİLE KADINLAR GÖZLEM ALTINDA TUTULMALI”
Batı Nil virüsü belirtileri ile gelen hastaya ilk günlerde serum, beyin omurilik sıvısı ve idrarda virus genleri molekülerine bakılarak hastalığın tespit edilmesi gerektiğini aktaran Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Elnur Rufullayev, “İlerleyen günlerde (8-21 günler) serolojik tanı yöntemleri ile serum, beyin omurilik sıvısı ve idrardan tanı konabilir. BNV enfeksiyonlarının bilinen bir tedavisi ve tedavide kullanımı önerilen etkili bir ilacı henüz bulunmamaktadır. Bu nedenle destek tedavisi uygulanmalıdır. Şiddetli vakalar hastaneye yatırılarak damardan sıvı, solunum desteği ve sonradan ortaya çıkabilecek enfeksiyonların önlenmesine yönelik tedavi uygulanmalıdır. Yaşlılar, çocuklar, hamileler ve HIV/AIDS hastaları gibi bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde hastalık ciddi seyredip sinir sistemi enfeksiyonuna yol açarak hayati riske neden olabilir. Bu nedenle bu gruptaki hastalar daha yakından takip edilmelidir. Tedavisi ve aşısı henüz bulunmayan BNV enfeksiyonlarından korunmak son derece önemlidir. Bunun için kişisel korunma önlemleri alınmalı, sivrisinek kontrol programları uygulanmalı ve kan bağışçıları taranmalıdır” diye konuştu.
Kaynak: DHA
Bu Yazı Batı Nil Ateşi virüsü özellikle çocukları ve hamile kadınları tehdit ediyor adresinde ilk olarak yayınlanmıştır. BakNeDio.Com.
source https://baknedio.com/bati-nil-atesi-virusu-ozellikle-cocuklari-ve-hamile-kadinlari-tehdit-ediyor/
0 notes