#Ziyad matti
Explore tagged Tumblr posts
Text
جانب من بغداد الحبيبة بعين المبدع زياد مَتّي ❤️
يظهر فيها بوابة القدس تتوسط اقواس ساحة الاحتفالات العظيمة
#iraqione#ليل#حياة#حب#iraq#العراق#بغداد#baghdad#زياد متي#Ziyad matti#صدام حسين#القصور الرئاسية#ساحة الاحتفالات
81 notes
·
View notes
Text
Protest photos are always some of our favorite works of resistance art! Check out these pictures from women in the streets of Baghdad:
"Anti-government protests resumed in Baghdad on Friday, with many women also taking to the streets of the Iraqi capital. Photographer Ziyad Matti captured powerful moments amid the protests that turned violent as the day passed.
"Iraqi women have always been part of the protests in Iraq. However, women in Iraq face many restrictions, including religious, cultural and tribal obstacles which leave them unable to fully participate in civic life."
Read more here: https://www.rudaw.net/english/middleeast/iraq/261020191
2 notes
·
View notes
Text
-Baghdad by Ziyad Matty
31 notes
·
View notes
Text
S-400 TRIUMPH FÜZE SİSTEMİ
BU BİR HAVA SAVUNMA FÜZESİ Mİ YOKSA DAHA FAZLASI MI? 11.06.2019 / ANAKARA Türk Hava Kuvvetleri tarafından, Suriye sınırında ihlal gerekçesi ile Rus uçağı düşürüldüğünde “Bu bir uçak mı yoksa daha fazlası mı” diye sormuştum: BAKINIZ. Yanıtı ise kısa zaman sonra “Bir uçaktan daha fazlasıymış” diye verilmişti: BAKINIZ. Benzer bir soruyu şimdi de sormak durumundayım: Bu bir hava savunma füzesi mi yoksa daha fazlası mı? Yanıtının da benzer şekilde “Bir hava savunma füzesinden daha fazlasıymış” olacağını biliyorum ve o yüzden beklemeden yanıtlıyorum. S-400 hava savunma füzesinin ve onun üzerinden yapılan tüm stratejik hataların, yazmak istemediğim bir konu olduğunu daha önce belirtmiştim: BAKINIZ. Çünkü içinde gerçekten çok yalan, dedikodu, bilgisizlik, kişisel kapris, ben yaptım oldu tavrı, tek akıl, incelenmeden, ülkenin jeostratejik, jeoekonomik ve jeopolitik konumu tartılmadan karar verme gibi olumsuz çok sayıda unsur var. “Yazıp da hangi birini düzelteceksin, düzeltmeyi geçtim hangi birinden bahsedeceksin” dedim kendime sürekli. Ancak gelinen noktada bir vatandaş olarak -çünkü tıpkı her yurttaştan alındığı gibi benden de alınan vergiler çarçur ediliyor ve sonuçları bana da dokunuyor- düşüncemi belirtmem gerektiğini düşündüm. Aslında daha önce yazdığım bir makalede buna değindim ama daha fazlasını söylemekte sonsuz fayda var. Çoğu kişinin de benzer düşünceler içinde olduğunu değerlendiriyorum. En son durumun “ABD’nin 31 Temmuza kadar bu işi bizim isteğimiz doğrultusunda çözün” olduğunu belirtmekte fayda var. Türkiye tam olarak aşağı tükürse İDLİB, yukarı tükürse S-400 durumundadır. Şöyle bir hatırlarsak, önceki yazıda (TIKLAYINIZ) bu işin esasında birinci körfez harbi sonrasında çözülmesi gerektiğini, haydi o zamanki iktidar partisi çözmedi, ikinci körfez harbi sonrasında mevcut iktidar partisinin çözmesi gerektiğinden bahsettik. Çözümün ise YERLİ olması gerektiğini, öteki türlüsünün doğrudan sıkıntılara yol açtığına değindik. Eğer o gün bu işe önem verilseydi şimdiye S-400 ve emsalleri ayarında bir sisteme sahip olunacağını ve bundan gelir elde edileceğini de eklemiştik. Gelin, hep birlikte 37 yıl öncesine gidelim. Bu işler Falkland savaşına kadar gider. 1982 yılının Nisan ayı başlarında Arjantin İngiltere’nin Falkland ve South Georgia adalarını işgal eder. İngiltere büyük bir deniz gücünü yola çıkartır. Kapışırlar. Başlangıçta 2 İngiliz gemisi Atlantik’in dibini boylar. İlerleyen günlerde 8 gemi daha Atlantik’in dibine yollanır. İngiltere savaşı kaybedeceğini düşünürken imdadına Fransa yetişir. Savaşın ilk günlerinde Arjantin elindeki beş adet Fransız yapımı Exocet füzesinden dördünü kullanarak iki İngiliz gemisini batırır. Füzelerden üçü hedefini bulmuştur biri ise ıskalamıştır. İki savaş gemisi batınca Batı “noluyo yav” der. Olan şudur: Fransa tarafından üretilen silah hiçbir müdahaleden geçirilmeden alıcı ülkeye satılır ve Fransa’nın dostuna karşı kullanılır. Batı, bunun üzerine üretip sattıkları hiçbir silahın kendilerine karşı kullanılmamasını garanti altına almak ister ve alır. Tam burada Fransa’nın İngiltere’ye olan yardımına geri dönelim. Fransa İngiltere’ye füzelerin homing bilgilerini verir ve Arjantin’in siparişi olan dokuz füzeyi ise göndermez. Bu arada Peru’nun elinde bulunan füzelerin Arjantin’e satışını bir şekilde engeller. Daha sonra batan diğer gemilerin batma sebepleri bu füzeler değildir, diğer silahlardır. O günden bugüne kadar üretilen tüm silahlar, üzerlerine yapım aşamasında yerleştirilen ister yazılım yaması, ister troya atı densin bir yazılım ile satışa sunuldu. Bunlar bizim sahip olmadığımız ama ABD’ninkini kullandığımız, GPS sistemi aracılığıyla yapımcı ülke tarafından kendine gönderilen komutlara göre hareket ederler ve böylelikle yapımcı ülke ve dostlarına karşı kullanılamaz. Bakınız Irak savaşları; Iraklılar da Fransız yapımı Exocet füzelerini müttefiklere karşı kullanamadılar. Tam bu noktada, kişisel düşüncemi belirtmek durumundayım: Bu tür silahlar, kullanıcı ülkeler hakkında istihbarat toplayan elektronik casuslardır. Tamam, kendine karşı kullanılmasını engelliyor ama bir de fazladan bilgi toplamış, kötü mü? Ben üretici olsam, sattığım ülke ve kullanıcıları hakkında her türlü bilgiyi toplamak için gerekli olan yazılımı silaha yüklerim. Şimdi biri çıksın ve desin ki “Ruslar centilmendir, kendi ürettikleri silahların kendilerine karşı kullanılmasını nezaketten sayarlar.” ABD ve onun uydusu olan NATO tam da bu noktadan hareket ediyor. Çünkü kendi silahları tam olarak bu şekilde çalışıyor. Hatta dediklerimin az olduğunu daha fazlasını elde ettiklerini de düşünmüyor değilim. İşin temeli olunca itirazlar hemen yükseliyor. Konuya taraf olan ülkelerin tezlerini incelemekte yarar var. ABD ve Dolayısıyla NATO S-400 Alımına Niye Karşı Çıkıyor? -Türkiye, Suriye’de taktik başarılar sağlamak adına Rusya’ya ödün vermektedir. Türkiye’nin Rusya ve İran ile yakın ilişki içinde olması, Batı ile olan stratejik bağlarına ve ABD’nin ulusal çıkarlarına uygun değildir. Görüldüğü gibi Batı ve ABD olaylara kendi güncelerinden bakmaktadır, bu adil değildir. Kapılarında bir bekçi istemektedirler. -S-400’ler NATO standartları ile uyuşmamaktadır. Bu tamamen kandırmacadır. Uyum sağlamaktadır, bütünleştirilmesi basit bir işlem ile mümkündür. -Rusya NATO’da kendi çıkarları doğrultusunda çatlaklar ve çatışmalar oluşturmak istiyor. Bu gerekçeye “tam olarak böyle değil, ilk istek Türkiye’den geldi” demek gerekir. Ancak kendisine gelen bir isteği kendi politikaları doğrultusunda sömürmek kadar doğal bir şey olamaz. Bunu terminoloji ile anlatmak gerekirse “sınırlarına kadar sömürmek” denebilir. Bu durumda NATO ve ABD’lilere sormak lazım; siz Rusların dibindeki ülkeleri NATO üyesi yaparken ne planlıyordunuz? Mesela Ukrayna’da çıkarttığınız karışıklıktan ne elde etmek istediniz? -S-400’ler F-35’ler ile birlikte kullanıldığında, görünmezlik teknolojisinin sırlarını elde edeceklerdir. Bu tamamen doğrudur. Buna itiraz edecek aklı başında biri olamaz. Evet, o sırlar elde edilecektir. Hatta daha fazlası da elde edilecektir. Öyle ki gelecekteki diğer uçaklardaki görünmezlikler de çözülecektir. Ruslar bu gerekçeyi “zaten elimizde F-35’in radar imzası var” diye geçiştirmektedir. Ruslar bunu büyük olasılıkla İsrail F-35’lerinden elde etmişlerdir. ABD, Batı ve NATO, GKRY’nin satın aldığı ama adaya yerleştiremediği, Girit’te bir hangara tıkıştırmak zorunda kaldığı S-300’leri incelerken iyiydi, değil mi? -Patriot alınız, bunun yanında LAIRCM (Large Aircraft Infrared Countermeasures) de verelim. Böylelikle, yeni bir darbe girişiminden korkmakta olan AKP genel başkanının bindiği uçakların korunması da sağlanmış olur. Buna bir yorum getirmiyorum. Ancak bu konunun her iki taraf arasında konuşulduğu Washington Post gazetesinde yer aldı (zamanın savunma bakanları Mattis-Canikli görüşmesinde). Benzer bir yaklaşımı Ruslar, “Zaten S-400 alarak kendini ABD destekli darbelerden korumaktadır” gerekçesi ile sergilemektedir. Ruslar bunu en yetkili makamlarda seslendirdiklerine göre alıcı-satıcı arasında bu da görüşülmüş demektir. Ayrıca Ruslar benzer bir öneriyi de sundular. Bunu da PANTSIR denen “daha alçak ve daha yakın” hava koruma sağlayan sistemi önererek. -Rus hava savunma sistemi NATO’nun güvenlik ve istihbarat sistemlerinde sorunlara yol açabilir. Kendilerini ele verdikleri gerekçelerden biridir bu. Evet, doğrudur, denilen konularda hassasiyet ve zafiyet yaratacaktır. Bunu nereden biliyorlar? Kendi sattıkları silah sistemlerinden bu yönde de yararlanıyorlar da oradan biliyorlar. Bu iş sistemin arayüzü ile kolayca halledilir. Bu yazılım bulunmaz mı? Bulunur ama amiyane tabirle “atı alan Üsküdar’ı geçmiş olur.” -AKP genel başkanı S-400’leri ABD’ye karşı bir koz olarak kullanıyor. Boyun eğer ve füze anlaşmasını bitirirse, karşılığında büyük olasılıkla ABD’nin Suriyeli Kürtlerden desteğini çekmesini isteyecektir. Buna derinlemesine yorum yapmaktan ziyade “evet, benzer şekilde ‘ölümü gösterip sıtmaya razı etme’ davranışları vardır ama burada bu geçerli midir, bilmem” diyeceğim. -Tercihin sadece hava savunma sistemi tercihi olmadığı, ABD ve Rusya arasında bir tercih olduğu ileri sürülüyor. Benim buna yorumum “Evet, ABD bilerek veya bilmeyerek bu ülkenin çok kısa önceki geçmişinde yaşanan bir büyük acıya işaret ediyor olabilir bu gerekçesiyle. Aklı başında olanların kafasındaki düşünce ‘ABD destekli’ olduğudur bu acıların kaynağı… Avrasyacı olduğu ileri sürülerek, milli silah sanayisinin gelişmesinde öncü ve fikir babası olan general, subay ve teknoloji canavarı mühendisler ile bu işi yapmakta olan şirketler, mevcut iktidar ve simbiyotik ortağı tarafından ‘Kumpas davalarıyla veya öldürülerek’ tasfiye edilmiştir, üzerine çökülmüştür. Gelinen noktada, aynı iktidar tek ayağı üzerinde hızla geri dönerek Avrasyacı olmuştur.” Şeklindedir. Bu bölümü yazının sonlarında daha ayrıntılı olarak bulacaksınız. Bu bölümün son yorumu: ABD, NATO ve Batı’nın bu gerekçelerine bakıldığında en doğru tercihin yerli üretim olduğu ortaya çıkıyor. Bu Konuda Türk Tezi Nedir -Parası verildi, üretimi başladı. 2019 Temmuzunda gelecek. Bu çok basit bir tezdir ve uluslararası geçişkenlikte hiçbir değeri yoktur. Hele ki “kazan-kazan” diyen zihniyetin varlığında hepten geçersizdir. -Patriot ayrı, S-400 ayrı, ikisi birbirinin seçeneği değil. Hayır, ikisi de mevcut halleri ile birbirlerinin seçeneği olup ayrı ülkelerde yapılmasına rağmen aynı sınıftandır. Ha, hala ikisi birbirinin seçeneği değildir, o ayrı bu ayrıdır deniyorsa, kafalarda daha değişik bir düşüncenin olduğu, ülkesel değil kişisel temelde bir korunma peşinde olunduğu düşünülür. -ABD Patriot satabileceğini söyledi ve heyetlerimiz müzakere ediyor. ABD bunu söylüyor ama bizim için önemli şeyler var. Birincisi fiyat. İkincisi teslim süresi. Üçüncüsü ileride ortak üretim ya da teknoloji transferi olacak mı, olmayacak mı? Geçiniz; zaten sözleşmeler imzalandı, para aktarıldı, üretim tamamlandı, eğitimler bitti bitecek, sistem de temmuz da gelecek. Yasak savma babından söylenmiş bir cümledir. Ve zaten karşı tarafa böyle bir cümle kurmak gerekmez. -Bazı NATO ülkelerinde de bu silahtan var. Yanlış, hiçbir NATO ülkesinde S-400 yok. Bazılarında S-300 var. Sovyetlerden ayrılanlarda S-300’lerin düşük modelleri var. Ayrıca Helenistan’da S-300 var. Bunların hiç biri S-400 ayarında ve kudretinde değil. Bunu açıklanan adedi bilgileri ve özelliklerine göre söylüyorum. Bu gerekçe tamamen cahil halka yönelik olup oy devşirme amaçlıdır. -Hızlı sonuç almak zorundaydık ve bu yüzden bunu aldık. Trump yönetimine karşı ileri sürülen bir gerekçedir. Neden hızlı bir çözüm gerekti acaba? Neye karşı gereksinim duyuldu? Nedir bu hızlı çözümü dayatan durum? Vergi veren -en azından beyanname başına beyan edilecek kazanç yoksa bile alınan en az 48 TL’lik haracı ödeyen- biri olarak bunları sormak durumundayım. -ABD kongresi silah satışına zorluk çıkarıyor. Evet, buna katılıyorum. Bu doğrudur. -Türkiye bağımsız bir ülkedir, kararlarını kendisi verir. Bu çok doğrudur. Papaz kılıklı Pastör sıfatlı Andrew Craig Brunson ve ABD vatandaşı NASA mühendisi Serkan Gölge olayında olduğu gibi “kararları kendisi kendi iradesi” ile vermiştir. Bu bölüm ile ilgili son yorumum; “Uluslararası ilişkilerde bir gerekçe öne sürülüyorsa altının son derece sağlam doldurulması gerektiğidir.” Bu Konuda Rus Tezi Nedir? -ABD Patriotları metal yığınına dönüştürebilir diyor ve Irak savaşını örnek olarak gösteriyor. Buna hayır diyemem, doğrudur ve bunu yapması mümkündür ve bence silah üreten bir ülke olarak da hakkıdır. Rusya bu gerekçesi ile ya ABD Türkiye’ye saldıracak ya da ABD’nin istemediği ülkelere karşı kullanılmasını engelleyecek demek istiyor. Nedense herkesin kafasında ABD Türkiye’ye saldıracak paranoyası var. Asla olmayacak öyle bir şey. Çünkü o saldırırsa çok büyük bir kayıp verir ve biz birbirimize kenetleniriz. Ayrıca salak mı onlar “birbirini kırma yeteneği olan millete” bunu niye yapsın, ortaya bir yem atar ve birbirimizi kırmamızı seyreder. Hem sonra AKP genel başkanı BOP/GOP eşbaşkanıyım demiyor muydu? Eşbaşkanın ülkesine saldırılır mı? Bence, Ruslar böyle söyleyerek ülkede ABD’ye karşı paranoya oluşmasını sağlamaya çabalıyor. Ruslara sorum şu: Siz bu silahın Türkiye tarafından kendinize veya şimdiki sıkı dostunuz Ermenistan’a karşı kullanılmasını engellemeyecek misiniz, metal yığınına dönüştürmeyecek misiniz? Cevap vermeseniz de olur. -Eğer siz kendi savunma sistemini almazsanız, 15 Temmuzda olduğu gibi gökyüzünü darbecilere bırakmış olursunuz. Neticede 15 Temmuz, ABD/CIA darbesiydi. Eğer siz savunma sistemini ABD’den alırsanız gelecekte benzer bir girişimde bu silahı kullanamazsınız. S-400 tam da böyle girişimlere yönelik avantaj sağlar. Muhtemel darbe paranoyasının kaynaklarından biri belli oldu: Rusya bu korkuyu beyinlere işliyor. -S-400’ün üretici firma ve satıcı devlet tarafından yayımlanan özellikleri emsallerinden daha nitelikli olduğunu gösteriyor ve Rus yetkililer de bunu her ortamda dillendiriyor. Ayrıca konunun uzmanı olduğu söylenen Batılılar da bu şekilde konuşuyor. Buna şu şekilde yanaşmakta fayda var: Henüz S-400’ler konvansiyonel bir savaşta test edilmedi. Yani aynı anda seyir füzelerinin, balistik füzelerin ve uçakların yaptığı koordineli bir taarruzda test edilmedi. Ayrıca madem o kadar üstündü, niye Suriye’deki S-400’ler Suriye ordusunu İsrail’in füze ve uçak saldırılarına karşı korumadı bugüne kadar? Yoksa KORUYAMADI mı demem gerekiyordu? Bu arada Patriotlar da konvansiyonel bir savaşta test edilmedi, adil olmak durumundayım. -Elimizde F-35’in radar imzası var. Ayrıca Çin F-35’in benzerini J-31 adı ile yaptı. Olabilir, radar imzası her şey değildir, zaman içinde mevcut imza işlevsiz kalabilir. Evet, F-35’in sırlarının bir Batı ülkesinden alındığı ve buna göre yapıldığı söylenen böyle bir uçak var ama asla F-35 ile alakası yok. -Türkiye bağımsız bir politika izliyor, dayatmada bulunamazsınız. Bak, bunda haklısın, Türkiye kendi kararlarını almakta özgürdür. Ama sen daha önceleri Türkiye Çeçen savaşçıları desteklerken öyle demiyordun, “camdan köşklerde oturanlar etrafına taş atmamalı” diyordun. Yandaş / çıkardaş olunca başka, karşıt olunca başka mı konuşmak gerekiyor? Bu bölüm ile ilgili son yorumum şudur: Rusya, iktidar partisinin yöneticileri üzerinden delikanlılık, kararlılık vurgusu yaparak, bazen pespaye duruma düşerek de olsa, yoğun bir propaganda yapıyor. İyi de bunu eksik yapıyor. Uçakları düşürüldükten sonraki dönemde sergilenen kararsızlıkları niye görmüyor? Genel Bilgi, Gerçekler ve Değerlendirme İktidar partisinin bir bakanı “10 yılı aşan bir süredir bu konuda seçenekleri değerlendirdik…” diyor. Diğer yandan ise aynı iktidar partisinin genel başkan yardımcısı “Türkiye’nin hava savunma sisteminin olmadığını 2012 yılında fark ettik” diyor. Hangisi doğru söylüyor? Dediğim gibi bu konu tamamen yanlış bilgi dolu. Hangi yanlışın neresini düzelteceksin? ABD’nin Patriot satımında ağırdan alması ve hatta satmama yönünde tavır takınması sonucunda Türkiye önce Çin’den, daha sonra Rusya’dan satın alma ve akabinde de Fransız ve İtalyan üreticilerden oluşan ortaklıkla birlikte ortak üretime girme konularında bir arayışa girdi. Bu gayet doğaldır, eleştirilemez. Çin ile olan anlaşma ABD baskısı ile iptal edildi ve büyük hata yapıldı, bu eleştirilebilir. Çünkü bir sonraki hamleye karşıdan gelecek baskıların yolu açılmış oldu. Sonrasında bir anda Rusya ile anlaşıldı ve ön ödeme yapıldı. Bu da eleştirilemez çünkü ABD satmak istemedi. Bunun eleştirilecek noktası stratejik planlama yapılmadan, silah hiç incelenmeden tek kişinin kararı ile olmasıdır. Burada adeta bir “kıskandırma” politikası sürdürülmüştür. Ama kıskançlık krizlerinin sonunda bir cinayet olabileceği hiç düşünülmemiştir. Uçak ve hava savunma sistemleri bir bütün olarak hava savunma doktrinini oluşturur. Yani en uzun menzilli silahtan en kısa menzilli silaha, otomatik olarak düşmanı tanıyan ve saldıran silahtan tek erin omzundan atılan hatta piyade tüfeğine kadar tüm silahlar bu doktrinin içinde yer alır. Konu ettiğimiz gibi bir hava savunma füze sisteminiz var ise, hava savunma sisteminin temeli bu sistem üzerine kurulur ve kullanımda bulunan tüm silahlar temel sitemin açıklarını kapatacak, erişemediği yerleri tutacak şekilde planlanır. Tüm bunlar yapılırken elinizdeki tüm hava araçlarını ona tanıtmanız gerekecektir. Benzer bir şekilde düşman hava araçları ile tüm füzelerini de tanıtmak gerekir. Bu da kaynak kodu, özel sorgulama ve “radar imzası” ile olur. Havada uçan uçaklar, kısaca kimlik tanıtma diyeceğimiz, IFF sorgulaması ile dost düşman ayrımını yapar. Hava savunma sisteminin radarları da benzer bir sistem veya yukarıda değinilen yöntemler ile havadaki uçakları tanır. Bazı görevlerde kimlik bildirimini kapatmak gerekir. Bu durumda IFF sorgulaması yanıtsız kalır. Böyle bir hava aracını veya araçlarını, havadaki hava araçları tanıyamayacağı gibi hava savunma sisteminin radarları da tanımaz ve füzeyi gönderir. İşte bu noktada devreye daha değişik tanıma yolları girer ve bu da hava aracının sırları ile yakından ilgilidir. Bunlardan birisi o uçağın radar imzasıyla olur. Ancak bu imza veya diğer bilgiler çok net olmalı, yoksa gazetelerden şehit haberleri okunmak zorunda kalınır. ABD de bundan dolayı görünmez nitelikleri olan F-35 ile S-400’ü aynı sistem içinde kullanılmamasını istiyor. Bu gayet haklı bir istek. Çünkü tüm hava savunma sisteminin temeli olan hava savunma füze sistemi tüm hava araçlarının hem radar izlerini bilecek, hem de IFF ve kaynak kodlarına erişecek. Ayrıca F-35’lerin sırları çözüldüğünde diğer “görünmezlik” özellikleri olan uçakların da sırları çözülecektir, F-117 ve B-1 gibi. Bu bilgilerin hava savunma füze sistemini yapan ülkeye aktarılmayacağını söyleyecek aklı başında biri var mıdır? Türkiye de ABD’nin bu sıkıntısını gidermek için “S-400’ler ile F-35’leri birlikte kullanmayacağız” diyor. Yani Türkiye de ABD’nin kaygılarını paylaşıyor. Burada açık olmayan bir nokta var: Türkiye’nin açıklaması bilmeyenler için mantıklı gibi duruyor olabilir ama zaman içinde kendi uçağını vurma veya daha ağır sorunlar ortaya çıkar. Ne mi olabilir? S-400’lerin faal olduğu bölgede uçan Türkiye’ye ait F-35’ler sistem tarafından tanınmadığı için vurulur. Ya da bunu önlemek için, uçuş süresince S-400’ün fişi çekilir. Hasım ülkeler füze sisteminin fişinin çekildiğini veya çalıştığını tespit edebiliyorlar. Bu boşluktan yararlanarak o bölgeden bir hava saldırısı gerçekleştirebilir. Öyle ya, birileri Türkiye’yi vurmak ve işgal etmek için hazır bekliyor ya, al işte fırsat… Muhalefetteyken “bu orduya askerlik yapılmaz,” şehitlerine ise “kelle,” iktidar olduktan ve ordu çeşitli ayak oyunları ile devşirildikten sonra “ordumuz” diyen zihniyetin ülke savunması ile ilgili düşünce ve tavırlarının daha değişik olacağını beklemek pek akılcı değildir. Bir kısmı 90’lı yıllarda, bir kısmı ise daha önce projelendirilen ve “milli” ön sıfatı ile nitelendirilen helikopter, tank, gemi, uçak, İHA, SİHA gibi projelerin, bu işi yapabilecek firmaların alın teri ile kazandığı ihaleler onların ellerinden hile ile alınmıştır. Bu projelerin ihalelerinin iktidar partisince iptal edilerek, çeşitli ayak oyunları ile kendi yandaşlarına nasıl verildiği, bu ülkenin basın yayın organları ile sosyal medyanın yazılı ve görsel arşivlerinde saklıdır. Hal böyle olunca, yüksek irtifa hava savunma füze sisteminde de benzer bir zümresel çıkarın gözetilmediğini söylemek çok zordur. Zaten tüm olumsuzluklarına rağmen geri adım atılmaması bu düşünceyi destekler niteliktedir. Yerli silah sanayi oluşturuyorsanız, Türkiye özelliklerine sahip ve Türkiye gibi bir coğrafyada bulunun ülkelerin kesinlikle silahın tüm parçalarını %100 yerli yapması gerekir. Kendimi bildim bileli, nedense, birilerinin Türkiye’yi işgal edeceği, birilerinin Türkiye ile durduk yere savaşacağı fikri beynimize itelendi. Kendimi bundan sıyırmış olabilirim ama bu paranoya ile yatıp kalkan %80’den fazla insan var. Bu da 65-70 milyon insan demektir. Yani bir helikopter yapıp motorunu ABD’den alamazsın. Vermez motoru ve yaptığının üstüne düşer kalırsın. Ne bileyim bir uçak yapıp avionik sitemini veya motorunu dışarıdan alamazsın. Vermediği zaman trene bakar gibi bakakalırsın. Bu teşhisten sonra bakın bakalım üretilen silahların ne kadarı yerli ve bir savaş anında çalışıp çalışmayacağına... Ha, bu arada kendi GPS sistemini gökyüzüne kurmadan ve onun da güvenliğini yeryüzünden sağlayamadan ona buna dayılanmayı da bırakmak gerekir. Çünkü günümüzde birçok silah sistemi yörüngeye oturtulmuş GPS ile yönlendiriliyor. Sonuç olarak Ödemesi yapılan S-400 ün, bu aşamadan sonra alınmaması veya alınsa bile atıl halde tutulması olacak iş değildir. Bu demek değildir ki bu füzeleri bu şekilde “ben yaptım oldu” tarzında tek akıl ile karar verip satın alan zihniyeti onaylıyor veya destekliyoruz. Asla öyle bir şey yok. Bu zihniyet yanlış olan her şeyi tek akıl ile yapmaktadır ve sonuçlarına Türk milleti katlanmak zorunda kalmaktadır. Bu zihniyet her şeyi o kadar çok iyi biliyorsa ne demeye ikinci körfez savaşından sonra bu sistem üzerine eğilmedi? Sorsanız biz hava savunma sistemi olmadığını 2012 yılında öğrendik derler. Saçma sapan yerlere harcanan paralar buraya harcansaydı bu iş yine halledilmiş olurda yedi yıl içinde… Oysa onlar mesailerini ve ülkenin dış borç ile alınan paralarını saray yapmaya, niteliksiz kadrolaşmaya, ona buna kara çalmaya, ülkeyi üretimsiz duruma getirmeye, yandaşlıklara harcadılar. Belirtmek zorundayım sistemin alınmama olasılığı, alınsa da atıl bırakılma olasılığı her zamankinden daha güçlü olarak var. Hava savunma sisteminde esas öncelik, tüm parçalarıyla %100 yerli üretim ve bunun da devlet kontrolündeki bir üretim ağından çıkmasının sağlanmasıdır. Avrasyacı olduğu ileri sürülerek, milli silah sanayisinin gelişmesinde öncü ve fikir babası olan general, subay ve teknoloji canavarı mühendisler ile bu işi yapmakta olan şirketler, mevcut iktidar tarafından Kumpas davalarıyla veya öldürülerek tasfiye edilmiştir, üzerine çökülmüştür. Gelinen noktada, aynı iktidar tek ayağı üzerinde hızla geri dönerek Avrasyacı olmuştur. Tam bu noktada sormak gerekmez mi “peki, bunları kim nasıl tasfiye edecek?” diye. Her zaman kuralları hatırlatıyor ve “Bir meslek grubunun işine karışmayın, kimseyi de vatan haini olarak görmeyin.” diyoruz. Yerli silah sanayini başlatan ve Avrasyacı denenleri vatan haini ilan edenler, şimdi, Avrasyacı oldu. Bu durum onları da vatan haini etmez mi? Bundan sonra ne mi olur? Olacağı şudur, daha önce bu konuyla ilgili yazdığım gibi ülkenin 200 milyar dolara ihtiyacı var ve o para sadece her gün sövüp saydıkları ama projeleri oldukları Batıda bulunuyor. Sıkı durun, IMF ile İstanbul seçiminin bir gün sonrası olan 24 Hazirandan itibaren her an anlaşılabilir. Bu da S-400’e elveda demektir ya da tamamen işlevsiz bırakılarak milletin 2,5 milyar dolarının ve belki de 6,7 milyar dolarının berhava olması demektir. 600 milyar dolar borcu olan, gıda ve hayvancılıkta bile dışarıya bağımlı olan bir ülkenin tam bağımsız olduğunu ve kendi başına karar verebilecek güçte olduğunu ancak hayalperestler ve birilerini kandırmak isteyenler söyleyebilir. Ayrıca bir de NATO üyesiyken bunu yapmak sanırım akıllara zarar olsa gerek. Çıkın NATO’dan ve ne gerekiyorsa yapın. 1923-1938 yılları arasında yaşamıyoruz. O zamanlar gerçekten tam bağımsızdık. Kapalı ve fazla veren bütçe, dış borç yok, içinde tank fabrikasının bile olduğu üretim tesisleri açan, her türlü mühimmatı yapan, yurtdışına uçak satan bir ülke değiliz artık. Üzülüyor ve kaygılanıyorum. Identification Friend or Foe Read the full article
0 notes
Text
Soru işaretleriyle karşılandı! Suriye'den çekilmeyi yönetecek
https://haberoldu.com/dunya/soru-isaretleriyle-karsilandi-suriyeden-cekilmeyi-yonetecek-43285.html
Soru işaretleriyle karşılandı! Suriye'den çekilmeyi yönetecek
ABD Savunma Bakanı Jim Mattis’in istifası üzerine Başkan Donald Trump tarafından Savunma Bakanlığına vekaleten atanan Savunma Bakan Yardımcısı Patrick Shanahan görevine yılbaşında başlayacak.
Bakanlık görevine 1 Ocak 2019’da başlayacak Shanahan’ın, kendisi ile ilgili savunma devi Boeing’deki geçmişinin yanı sıra askeri politika ile dış politikada tecrübesiz olması Washington’da soru işaretlerine neden oldu.
BOEİNG GEÇMİŞİ
Patrick Shanahan, 1986’dan geçen yıl Mattis tarafından önerilip Trump tarafından Savunma Bakan Yardımcılığına aday gösterilinceye kadar Boeing firmasında bazı görevlerde bulundu.
En son Boeing’de Tedarik Zinciri ve Operasyonları Müdür Yardımcılığı görevini yürüten Shanahan, firmanın Füze Savunma Sistemleri ve Pervaneli Hava Sistemleri birimlerinde de genel müdürlük yaptı.
Boeing’in en maliyetli projesi “787 Dreamliner” yolcu uçağı projesini de yöneten Shanahan, ABD’nin şu anda kullandığı “Karada Konuşlu Orta Ölçekli Füze Sistemi” ve taktiksel lazer sistemlerinin geliştirilmesinde rol aldı.
Yeni Savunma Bakanı, Pervaneli Hava Sistemleri biriminde ise ABD ordusunun kullandığı “Apache”, “Chinook” ve “Osprey” helikopterlerinin üretim ve geliştirilmesinde önemli rol oynadı.
Boeing’deki kariyeri sayesinde Washington’daki çevrelerce iyi tanınan Shanahan’ın daha önce askeri politika ve dış politika yapımında deneyimi olmadığı belirtiliyor.
PENTAGON’U DÖNÜŞTÜRMEYE GELDİ
Patrick Shanahan, bakanlıktaki jeopolitik kuram ve planlardan ziyade Pentagon’da sonuç odaklı bütçe çalışması, ordunun modernizasyonu ve savaşa hazırlığına odaklandı.
Pentagon’da çok öne çıkmayan Shanahan, Amerikan Savunma Bakanlığı üst düzey yetkililerinin itiraz ettiği Uzay Kuvvetleri Komutanlığının kurulmasında en önemli rolü oynayan bakanlık bürokratı olarak biliniyor.
Shanahan’ın, Uzay Kuvvetleri Komutanlığının kurulmasındaki rolünden dolayı da ABD Başkanı Donald Trump ve Başkan Yardımcısı Mike Pence ile arasının oldukça iyi olduğu ifade ediliyor.
Pentagon’a yeni bir bakan atanıncaya kadar vekalet edecek Shanahan, bu süreçte Suriye’den çekilme ve Afganistan’dan kısmi çekilme süreçlerini yönetecek.
Kaynak: HABER7.COM
0 notes
Text
Önem Vermeli Bu Konulara
Sonunda diğer mumları aydınlatacağına inandım, çünkü kendi Escort Bornova sahip olduğu herşeyi önemser gözlerim çok loştu ve soluk solgun mürekkebi görmek için daha fazla ışık istedim; Ama hayır, gözyaşlarıyla bile olsa, küçük ekonomik yollarını gördü ve hatırladı.İzmir En eski mektup kümesi, birbirine bağlı iki paketti ve Bayan Jenkynsin el yazısı ile İzmir Escort Temmuz 1774de evlenmeden önce mutlu olan babamla sevgili sevgili annem arasında değiştirilmiş mektuplar imzalandı. O mektupları yazarken Cranford rektörünün yaklaşık yirmi yedi yaşındaydığını tahmin etmeliyim; Bayan Matty, annesinin düğününde sadece on sekiz yaşında olduğunu söyledi. Rektörün, yemek salonu salonundaki bir resimden türettiği fikrime göre, sert, görkemli bir şekilde, büyük önlüklü bir peruk ile elbiseler, cüzdanlar ve şeritler ve onun yayınladığı tek vaazın bir kopyası üzerine elini Bu harfleri okumak garipti. Onların istekli, tutkulu ateşi doluydu; Kısa çirkin cümleler, sağdan yürekten taze (Latinden çok farklı, Baskılı vaazın Johnson tarzı, bazı yargıçlardan önce yetki İzmir süresince vaaz verdi). Mektupları, kızgelininkinden ziyade İzmir Escort tezat oluşturuyordu. Aşk ifadeleri için onun talepleri üzerine oldukça rahatsız olmuştu ve aynı şeyi çok farklı şekillerde tekrarlayarak ne demek istediğini tam olarak anlamıyordu; Fakat oldukça net olduğu, beyaz bir Paduasoy için özlemdi ne olursa olsun,
Escort Bornova sahip olduğu herşeyi önemser
Ve onun sevgilisine, (ya da onu açık bir şekilde düzenleyen) annebabası ile etkileşimde bulunmalarını istemekle, bu giysiyi, özellikle de beyaz Paduasoy u elde etmek için altı veya yedi harf esas olarak işgal edildi. Nasıl giyindiğinden İzmir umursamadı; Kendisini güvence altına almaya çalışırken, her zaman onun için yeterince güzeldi. Kendisine cevabında, annebabaya söylediklerini gösterebilmesi için, belirli bir fineryan parçalarının ayrıcalıklarını belirtmesi için yalvardı. Ama eninde sonunda onun zihnine bir çeyiz takınana kadar evli olmayacağını öğrendi; Sonra da ona bir mektubunu gönderdi; bu mektubun bir bütün kutuya eşlik ettiğini ve kalbinin istediği her şeyi giymesini istediğini söyledi. Bu, Sevgili Yuhannadan narin, narin bir elle damgalanmış ilk mektuptu. Sanırım kısa bir süre sonra evlilikleri yazışmalarda İzmir Escort ara verildi. Aklında; İzmir Sonra da ona bir mektubunu gönderdi; bu mektubun bir bütün kutuya eşlik ettiğini ve kalbinin istediği her şeyi giymesini istediğini söyledi. Bu, Sevgili Yuhannadan narin, narin bir elle damgalanmış ilk mektuptu. Sanırım kısa bir süre sonra evlilikleri yazışmalarda ara verildi. Aklında; İzmir Sonra da ona bir mektubunu gönderdi; bu mektubun bir bütün kutuya eşlik ettiğini ve kalbinin istediği her şeyi giymesini Escort Bornova sahip olduğu herşeyi önemser istediğini söyledi. Click to Post
0 notes
Photo
كُل ليالي نيسان تُذكرني بكَ ، هناك في بغداد حيث يبتسم القمر وهو غارقا عشقا في نهر دجلة ، و انت على جسر " الجمهورية" تكمله بخطوات متعجلة وتظل تهرب من كل ذلك الجمال المفرط الذي يزين مدينة الحب بغداد
كي لاتصطدم بحشود العاشقين ، ويسقط قلبك في الزحام
تبحث عن وجهي وتتناسى انه يسكن في عيونك وينعكس على كل الأشياء التي تبصرها ! لكن يبقى هناك حاجز بيني وبينك
فبيني و بينكَ كُل مدينةٍ منكوبة ، احتلها الطُغاة و قُتل بها الأبرياء ، و رفعوا بها الاعلام السوداء احتفالاً بدمائهم !
بيني و بينكَ كُل ما لا يُكتب ولا يُفهم ، بيني و بينك أعينٌ كثيرة و افواه مفتوحة الفكّين ! بيني و بينك قدرٌ سيكتب لنا كُل ما لا نُريد !
اريد ان أجد نهاية قبل أن يزداد ما بيني و بينكَ و تزداد الثوراتِ ، الزلازل ، الأعاصير و تنقلبُ البحور ! ، و تصبحُ شرعية العينين تَنتظِمُ من أجلها القبور !
أريد أن اسقط تلك الانتماءات اللعينة ، والقضبان السجينة أريد أن أكون حرة مهما توالت النكبات ، أقف ك " بغداد" التي تحتويك الآن من دون أن تعلم ماهيتك !!
لـــ أيلاف ألطه
19 notes
·
View notes
Video
tumblr
Tahrir Square , Baghdad || Iraq by : Ziyad Matti Digital World | Facebook
11 notes
·
View notes