#yönetecek
Explore tagged Tumblr posts
Text
🎯 TÜRK ULUSUNU ÖZ BENLİĞİ YÖNETECEK 🎯
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#Türk ukusunu öz benliği yönetecek
3 notes
·
View notes
Text
Bilmeyenler için ben liseyi Yabancı Dil bölümümde tamamladım, Hacettepe Üniversitesi’nde İngiliz Dili Edebiyatı okudum, üniversite öğrencisiyken çeviri yapmaya başladım ve çok uzun bir süre devam ettim, şimdi yine iki dil arasında gidip geldiğim bir işte çalışıyorum. Lisans eğitiminin ilk senesinde “Britanya tarihi” dersleri alıp ikinci yılda “Britanya’da kültür ve toplum” şeklinde ilerledikten sonra “İngiliz Dili” olayına giriş yaptım, yaptık. “Dil aslında tarihtir, dil toplumdur, kültürdür” demenin güzel bir örneğidir bu sıralama. Tam da bu yüzden hayatımın yarısı İngilizce ağırlıklı geçmiş olmasına rağmen Türkçeme sahip çıkmaya, onu yozlaştırmamaya, başka dillerin kelimelerini dilime dahil etmemeye, kısacası “başkasının tarihine, kültürüne, toplumuna hizmet etmemeye” çalışıyorum elimden geldiğince. Bu zor bir şey çünkü insan beyni gün içinde kullandığı iki dili birbirinden ayrı tutmak için fazladan efor sarf etmeyi gerektiriyor (benim hafızamda bir de Fransızca için ayrılmış bir bölüm var, neyse ki İngilizcede olduğu kadar egemen değil). Zaten beni bu nedenden ötürü iki dili birbirine karıştırarak konuşan veya yazan insanlara “salak” derken görebilirsiniz. Aslında bunu ben demiyorum, bilimsel bir gerçek bu; kimisinin beyni bunu yönetecek kadar gelişememiş, en temiz özeti bu.
Bir dönem şeylerle çok dalga geçiliyordu ya, TDK’nin “alttan ittirmeli üstten tüttürmeli çok oturgaçlı getirgeçli götürgeç” gibi türetimleriyle. İşte güncel ve popüler bir örnek olarak; selfie kelimesini özçekim olarak değiştirdi falan. Aslında bunların hepsi bir dil kurumunun tarihi, kültürü ve toplumu koruma çabasından ileri geliyor. Dilin bu hususlardaki önemi hayal edemeyeceğiniz kadar büyük çünkü.
Mesela ben etimoloji içerikli gönderilerde “bu kelimeyi bin sekiz yüz bilmem kaç yılında falanca dilden almışız” diyorum ya, bu direkt Türk tarihiyle bağlantılı bir durum. O yıllarda o yöreyle savaşmışız, orayı işgal etmişiz veya ora tarafından işgal edilmişiz ve o yörenin diliyle etkileşime girmişiz. Aldığımız o kelime döktüğümüz kanların, verdiğimiz çabanın nişanesi gibi düşünün. Başka bir ülkeyle ittifaka girmiş, omuz omuza mücadele vermişiz ve oradan da belirli kelimeler ve deyişler almışız. Türkçenin dünya üzerindeki en zengin dillerden biri olması, tarihinin ve kültürünün ne kadar zengin olduğuyla bağlantılı.
Bir topluluğu parçalamak, ayrıştırmak ve çökertmek istiyorsan önce onun diline kastedersin. Örneğin, İngiltere’nin Afrikalı sömürgelere kendi dilini konuşturmamasının nedeni tam olarak bu. Kendi değerleri üzerinden örgütlenmesinler, değerlerini ifade edemesinler ki toplumsal bilinçleri yükselmesin, köklerini dile dökemesinler… Kürtlerin kendi dillerinde eğitim görememelerine vb bu kadar içerlemelerinin sebebi de aynı. Jazz müzik mesela, kendi dillerinde konuşmalarına izin verilmeyen kölelerin tarlada inşaatta köpek gibi çalışırken, “şarkı söylüyorum” ayağına yatarak kendi dillerinde birbirleriyle haberleşebilmeleri için ortaya çıkardıkları bir janra. Tarihe baktığınızda bölünmeler ve bölme girişimleri hep dille başlar. Dil senin tarihinin özetidir, tarihini silmek isteyen, önce diline kasteder.
Ben Selanik’te Osmanlıların son derece kanlı girişimlerinin olduğu Beyaz Kule’yi ziyaret ettiğimde, kapıdaki görevli içeride Türkçe konuşmamamızı rica etmişti. Belki hatırlayan çıkar, burada o konuda bir yazı yazmıştım. Dile yöneltilen bu alınganlık, yine dilin ne kadar önemli ve korunması gereken bir değer olduğunu kanıtlar nitelikte. Tarihte kanlı bıçaklı olduğumuz çoğu ülke Türkçeden deli gibi korkuyor. Zaten pek çoğunun dilinde Türkçe kelimeler yoktur, almazlar, reddederler. Alırlarsa bile inkar edip, “Yunanca bu kelime” falan derler çünkü bizim dilimiz, tarihimizin şanını onlara hala dün gibi hatırlatıyor.
Takip ettiğim YouTube kanallarından birine cevap vermelerini hiç ummadığım bir yorum yazmıştım “dilimizin ağzına sıçmak yerine sahip çıksanız” minvalinde. O kanal bana dedi ki “her şey gibi dil de evrenselleşiyor, ne var bunda?” O kadar ama o kadar tehlikeli bir söylem ki bu, İngiltere / Amerika hegemonyasını besler türden. Sen bu ülkeleri “evren” olarak kabul ediyorsun böyle düşünerek, söyleyerek. Hangi hadle? Böyle bir boyun eğiş, teslim oluş olabilir mi?
Dil konularına her girdiğimde yaptığım gibi yine 1984’e atıfta bulunacağım. Ben Orwell’ı yalnızca bir yazar olarak değil, dile bilimsel ve kuramsal yaklaşımından ötürü büyük bir hayranlık duyuyorum. Kitapta linguist bir karakter var, topluma dayatılacak olan yeni dilin sözlüğünü yazıyor. Dilden milyonlarca kelime çıkarılıyor; yerine zıt kelimeler konuyor. “İyi” diye bir kelime varsa, “kötü” diye bir kelimenin var olmasına hiç gerek yok. “İyi değil” dememiz kafi bu sözlüğe göre. Görüş yelpazesini, bireyselliği, ifade özgürlüğünü tamamen kısıtlayan bir teşebbüs; neticesinde de bu toplumun robottan farksız bir hale getirilmesi amaçlanıyor. Bu hale gelmiş bir toplumu dilediğin gibi yönetebilir, sömürebilirsin çünkü. İşte bu “evrenselleşme” dedikleri şey o denli tehlikeli.
Her şey “komplo teorisi bunlar komplooo” denemeyecek kadar bilimsel; size ne yapılmaya çalışıldığını ve ne yaptığınızı göremiyorsunuz. Gün içinde “gaslighting, vibe, hellooo” falan derken, sizin dilinize korku ve iğrenme dürtüsüyle yaklaşan bir kültürü beslediğinizi fark edemiyorsunuz. Türkçe öyle bir neslin salaklığıyla, iki neslin vurdumduymazlığıyla yok olabilecek kadar köksüz bir dil değil ama başlangıç aşamasını besleyenlerden biri belki de sizsiniz.
Türkçede diğer dillere çevirilmesi son derece güç, hatta imkansız olan yüzlerce kelime var. Bu şu demek; “bizim kültürümüz o kadar biricik ki sizde bir karşılığı olamaz efendim.” Eğer sen “lovebombing” kelimesinin senin dilinde bir karşılığı yokmuş gibi konuşursan, aynı prestiji karşı tarafa tanımış olursun.
Dil seni toplumun kalanına bağlayan, toplumun bir parçası olmana olanak tanıyan en önemli şey. En basit örnekle “ghosting” dediğinde boş boş suratına bakan jenerasyonla aranda dev bir uçurum oluşuyor, parçalanmanın harika bir örneği değil mi? Türk’sen Türkçene sahip çık. Oturduğun yerden “toplumsal yozlaşma var yaaa” demek yerine nöronlarını yor, dilini koru ki oturduğun yerden yozlaşma ahkamı kesmeye hakkın olsun. Ağzınız bu kadar yavşamışken bunu yapmaya hakkınız yok. Türkçeyi katletmekten acilen vazgeçin, tabii kendi dilinde konuşmasından dahi rahatsız olunan bir medeniyetten, artık kendi dili kalmamış bir medeniyete dönüşmek istemiyorsanız. “Evrenselleşmek (!)” istemiyorsanız. Ne münasebet ulan, ne münasebet?
70 notes
·
View notes
Text
Bize Türk Derler; AKP Genel Başkanı Türkiye'nin (Sözde Başkanı) Ama, Türklüğü Kabul Etmiyor ! Bir Lider; Eğerki Bir Ülkenin Lideri , O Mevkiyi Temsil Ediyorsa...O Kişi Kurduğu Parti'nin Rozetini Çıkarıp, Ülkeyi Âdîl Yönetmek Zorunda Olacak, Milletin Hakkını, Millete Vermek Zorunda Hissedecek... Koğuculuk Yapmayacak, Hz Ömer'in Adaleti İle Yönetecek, Her Dâîm Ölecek Gibi, Âllah'a Hesap Vereceğini Bilerek Âdîl Olacak...Bu AKP'li, Bu CHP'li, Bu Dem'li, Bu MHP'li, Bu Kürt, Türk Deyip, Ayrıştırmayacak ! O Yüzden AKP Genel Başkanı Olarak Biliyor, O Yüzden Cumhurbaşkanı Kişiliğini Yakıştıramıyoruz AKP Genel Başkanı Erdoğan'a ! Vede Hakkımızıda Helal Etmiyoruz... Râbbîlâlemîmize Havale Ediyoruz !
Şüphesiz, Âllah Bana Kul Hakkı İle Gelmeyin Buyuruyor !
11 notes
·
View notes
Text
dermansız derdimiz olmasın. gidecek yerim yok demeyelim. kalbi huzur bulduğumuz her yer bize ferahlık versin. içinden çıkılmazları yönetecek ferasete sahip olalım. plan üstünde plan kuranın ilmine güvenelim. her gecenin aydınlık bir sabahı olduğunu kazıyalım zihinlere
2 notes
·
View notes
Text
16 Kasım 2024 Türkiye Galler Maçı
*RHG Enertürk Enerji Stadyumu'nda saat 20:00'de başlayacak olan UEFA Uluslar Ligi B Ligi B4 Grubu beşinci maçı. Mücadeleyi İspanyol hakem Juan Martinez Munuera yönetecek. Düğümü çözme günümüz geldi çattı. Kazanırsak liderliği ve A Ligi'ne yükselmeyi garantiliyoruz. Bu turnuva başladığından beri kötü anılar da yaşadık, lig de düştük ama toparlamasını bildik. Şimdi ise en üst noktaya çıkmaya bir galibiyet uzaklıktayız. Gruptaki performansımızla hak ediyoruz zaten. 11 yıl aradan sonra Kayseri'de milli maç heyecanı olacak. Güzel atmosfer sağlansın ve istediğimiz tablo oluşsun. Uğurlu kentte bir zafer daha gelsin. Yürekten başarılar Bizim Çocuklar'a.
*TV 8'den naklen yayınlanacak olan maç.
*İlk devreyi 0-0 ile kapattık. Çok aradık, çok uğraştık ama meyvesi gelmedi. Sonlara doğru onların tehlikeli atakları ve direkten dönen topu da vardı. Bu baskı frekansına devam ederek ikinci yarı için imzayı atalım. Haydi!
*89. dakikada Kerem Aktürkoğlu penaltı vuruşunda direğe takıldı. Yandık, kavrulduk. Kaleciyi ters köşe yaptı ama top diğer direğin dibine takılıp çıktı. Ah, ah!
*0-0 sonuçlanan maç. Türkiye 11, Galler 9 puan oldu. Genetiğimize uygun biçimde işleri son randevuya bıraktık. Bir penaltı vuruşu uzaklığındaydık A Ligi'ne ama canın sağ olsun güzel Kerem. Buraya kadar da zaten senin emeğinle geldik. Onun dışında yine tek tarafa yıktık oyunu ama bir türlü güzel bitiremedik. İsabetli şut bulamadık. Artık son maçta istediğimizi alıp turu alalım.
2 notes
·
View notes
Text
Lütfen okumadan geçmeyin...
.
#Saksı_da_yetişen_çocuklar
İzmir Ödemiş Kaymakçı çok programlı Lisesi Müdürü Ayhan Kökmen iki öğrencisi tarafından öldürülüyor.
Olayın araştırılması için Maarif Müfettişi Doğan Ceylan görevlendiriliyor.
Müfettiş, öyle bir rapor düzenliyor ki, tüm anne=babaların okuması ve kendilerine ders çıkarması gereken bir rapor.
Türk gençliğinin içüinde bulunduğu bir durumu analiz ediyor ve DUYGUSUZ NESİL TEHLİKESİ*ne işaret ediyor.
Lütfen okuyun ve günümüz gençliğinin son durumunu değerlendirin.
İşte o rapor,,
DUYGUSUZ NESİL TEHLİKESİ
Doğan CEYLAN, Eğitim müfettişi
Hayatın gerçekliklerinden habersiz, duygusuz ve bencil bir nesil geliyor.
Şehitler için gözyaşı döken kendi ana babalarını anlamıyorlar. Başkalarının çocukları için ağlamaya anlam veremiyorlar.
Yanıbaşımızdaki savaşlar, acı çeken çocuklar, ölen onbinlerce insan onları hiç ilgilendirmiyor.
Tüm acı gerçekleri çizgi film tadında izliyorlar ve yürekleri hiç acımıyor.
Hayatlarının odağındaki tek şey eğlenmek. Eğlenemedikleri tüm zamanları kendilerine bir işkence olarak görüyorlar.
Kendileri için yapılan fedakarlıkların hiç farkında değiller. Kıymet bilmiyorlar ve vefasızlar.
Herkesi kendine hizmet etmek için yaratılmış görüyorlar.
İnsanlara verdikleri değer, onların isteklerini yerine getirebildikleri ve ne kadar eğlendirdikleriyle orantılı.
Hayatlarında eğlenmeden başka bir amaç olmadığı için artık tek eğlence kaynağına dönmüş telefon ve tabletlerini ellerinden aldığınızda dünyanın sonunun geldiğini zannediyorlar.
Geçmiş onları pek ilgilendirmiyor, atalarımıza karşı vefasızlar.
Dedelerinin canları, kanları pahasına vermediği vatan toprağını en iyi fiyatı verene satacak kadar maneviyattan yoksunlar.
Vatan, onlar için son model bir cep telefonundan daha değersiz.
Milletimizin geleceği açısından endişeleniyorum.
20 yıl sonra bu nesil, nasıl ana-baba olacak?
Kendine hayrı olmayan bu nesil nasıl çocuk yetiştirecek?
Evlerini nasıl idare edebilecek?
Ülkeyi nasıl yönetecek?
Vatanı nasıl savunup can verecek?
Bütün bunlar neden oluyor izah edeyim.
Altın kafeslerde çocuklar yetiştiriyoruz artık.
Uçmayı bilmeyen kuşlar gibi.
Çocuklar hayattan bihaber.
Açlık nedir bilmiyorlar, yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında,
acıkmalarına fırsat bile vermiyoruz.
Öyle ki yemek yemeyi bile işkence görür hale geliyorlar.
Susuzluk nedir hiç bilmiyorlar.
Hiç susuz kalmamışlar.
Üç adımlık yolda bile susarlar diye yanımızda içecek taşıyoruz. Çocuk daha “susadım” demeden ağzına suyu dayıyoruz.
Çocuklar hiç üşümüyorlar.
Soğuk havalarda evden çıkarmıyoruz. Okula giderken kırk kat sarmalayıp çıkarıyoruz dışarı, hiç titremiyorlar.
Çocuklar hiç ıslanmıyorlar,
evden arabaya kadar bile üç metrelik mesafede şemsiyesini başına tutuyoruz.
Saçına bir tek yağmur damlası düşürmüyoruz.
Bu yüzden çocuklar ıslanmak nedir bilmiyorlar.
Yorgunluk nedir bilmiyor çocuklar.
İki adımlık mesafelere bile arabayla götürüyoruz onları yorulmasınlar diye.
Birazcık parkta koşsalar, hasta olacak diye engel oluyoruz.
Onlar takatleri tükenecek kadar hiç yorulmuyorlar.
Yokluk nedir bilmiyorlar, daha istemeden her şeyi önlerine sunuyoruz.
Bu yüzden varlığın kıymetini bilmiyorlar.
Onlar bir yanığın veya bıçak kesiğinin acısını bilmiyorlar.
Elleri yanmasın, kesilmesin sakın diye onlara ne bıçak tutturuyor ne ocak yaktırıyoruz.
Çocuklar hissetmiyor yaşamı,
açlığı bilmediği için açlara acımıyor,
üşümek nedir bilmedikleri için sokaktaki evsizleri umursamıyor.
Yokluk nedir bilmedikleri için ekmeğe gelen zam onların dikkatini bile çekmiyor, haber kalabalığı olarak görüyor, gülüp geçiyorlar.
Sıcak odalarında yaşadıkları için evsizlik nedir, sürgün nedir anlamıyor, savaşları, kurşunlanan ölen insanları umursamıyorlar.
Acımıyorlar……
Kıymetini bilmiyorlar ekmeğin, elbisenin, barışın ve huzurun, ana babanın….
Müdahale edilmezse gelecek iyi şeyler getirmeyecek güzel ülkemize.
Bu sorunu Devlet derinden hissetmeli.
Bu sorunun çözümü için ciddi çalıştaylar düzenlenmeli. Öğretim programları ve ders materyalleri revize edilmeli.
Okulların duygu eğitimi konusunda rolleri artırılmalı.
Geç kalınmadan bu sorun mutlaka çözülmeli.
Bu sorun çözülmezse ülke çözülecek…
Doğan CEYLAN, Eğitim müfettişi
3 notes
·
View notes
Text
İran’ın yeni cumhurbaşkanı Azerbaycan Türkü Mesut Pezeşkiyan oldu.
Pezeşkiyan’ı “Türk’ün kolu bükülmez, Türk’ün gücü tükenmez” şarkısı ile karşılıyorlar.
Kaçar Hanedanlığından 100 yıl sonra İran’ı yeniden bir Türk yönetecek.
6 notes
·
View notes
Text
🎯Bütün Dünya'nın Ortak Derdi Türkiye Cumhuriyeti'nin Bir Türk Tarafından Yönetilmesine Engel Olmaktır 🎯
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#atatürk#insan#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#türkiye cumhuriyeti#devleti Türk yönetecek#devrim ve kamulaştırma yapılacak#bütün dünya bunu engelleme derdine düşmüş
0 notes
Text
hayat da yaşamak da tiyatroya benzer. Bir oyun vardır ortada ve onu oynayacak oyuncular, yönetecek bir yönetmen. Bunlar olmadan tiyatro olmaz.
hayat, yaşam da öyle değil midir? doğarsın, yaşamaya başlarsın, oyunun oyuncusu sensindir ve oyun tam burada başlar. oynarsın, oynarsın ama bir yerde tıkılıp kalırsın ve doğaçlama yapman gerekir ki bu da oynadığın bu oyunda karşına çıkan zorlukları yenmek için kendi kararlarını vermen, kendi yolunu kendin çizmen gerektiğini gösterir ve yine bu da demektir ki oyunu yöneten de aslında sensin.
oyun da oyuncu da yönetmen de sensin!
12 notes
·
View notes
Note
Hayırlı ramazanlar. Sormak istediğim birşey var. Yüce Allah'ın yazdığı kaderin bizim için en iyisi olduğuna inanıyorum. Ama bazen zihnim anlamak istiyor, mesela bir çocuğa arabayla çarpınca bunun vicdani yükünü tüm bir ömür taşır insan. Sonra belki sorar neden o gün o çocuk benim önüme çıktı ki,neden başka birinin değil de benim. Ya da neden yeterince hızlı durduramadım arabayı,Allah neden bunları yaşamama müsade etti diye. Tüm bunlar merak ettiğim konuyu anlatmak için örnek. Neden bazı şeyler bizim başımıza geliyor,belki süreci daha iyi yönetecek birinin başına gelse sonuçlar böyle üzücü olmaz. Bilmiyorum ve anlamakta güçlük yaşıyorum.
mevlâ teala'nın kullarını imtihanı farklı farklı oluyor. kula verilenler, kuldan alınanlar, başına gelenler hepsi birer imtihan aslında. hal böyle olunca verilene şükür; elden alınana, başa gelene sabır gerekiyor. ahmed amiş efendi'nin "bir şeyin olup olmaması, nezdinde müsavi değilse nakıssın evladım" sözü geldi hatırıma. kul rabbinden gelene razı olduğunda olan olmayan başa gelen şeyler için müteessir olmuyor aksine mevlâ teala'nın muradı budur diye neşeleniyor. yunus emre hazretleri gibi kahrın da hoş lutfun da hoş diyor. tabi biz maalesef kalbimizi rıza-i ilahiye tam çevirmiş kimseler değiliz. ancak başa gelen sıkıntılarda da bir hikmeti ilahi olduğunu en azından dilimizle teyit etmemiz lazım ki bir gün gelir kalp de bu noktada mutmain olur. süreci daha iyi yöneten kimsenin başına gelen sıkıntının ecriyle süreci yönetmesi zor olan kimsenin başına gelen sıkıntının ecri de eğer ortada kulun bir mücadelesi varsa verilen bu mücadele sebebiyle illa ayrışır. kimini dert ve belalarla kendine yaklaştırır. kul ne kadar sıkıntı da çekse bu onun kurtuluşuna vesile olabilir. imtihan yurdundayız ve bu dünyada kimseye dört başı mamur bir hayat vaadedilmedi
6 notes
·
View notes
Text
Bi tane adam yok şu ülkeyi yönetecek ona üzülüyorum.
25 notes
·
View notes
Text
Ben 240 sayfa siyasetname okuyamam diyenler için mutabakat metninin özeti…😉 📌Seçim barajı %3 olacak
📌HSK, Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu olarak ayrılacak, Adalet Bakanı Hakimler Kurulunda olmayacak
📌Cumhurbaşkanı 1 defa 7 yıllık seçilecek
📌AİHM veya AYM kararlarına uymayan hakim ve savcılara yaptırım uygulanacak
📌Kamuya girişlerde mülakat uygulaması kalkacak
📌KPSS ücretsiz olacak
📌Belediyelere kayyum uygulaması kalkacak
📌Parti kapatma davaları TBMM iznine tabi olacak
📌Cumhurbaşkanlığı, Çankaya Köşkü'ne taşınacak
📌Cumhurbaşkanlığına bağlı saray, yalı ve köşkler halka açılacak
📌Cumhurbaşkanlığı uçakları satılıp, yangın söndürme uçağı alınacak
📌Özel yetkili mahkemelere son verilecek
📌Ceza mahkemelerinde savcılar, avukatlarla eşit olacak
📌CMK görevlendirmelerinin kapsamı genişleyecek
📌Sosyal medya yasası uluslararası standartlara göre yeniden düzenlenecek
📌Hazine ve Maliye Bakanlığı ayrılacak, 2 bakanlık olacak
📌Bakan yardımcılıkları kaldırılacak, müsteşarlık gelecek
📌Merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki vesayeti sona erecek
📌Belediyelerin ödenekleri arttırılacak
📌Yolsuzluk suçlarında zamanaşımı olmayacak
📌Yurtdışına kaçırılan paraların geri alınması için "Malvarlıklarının Geri Alınması Ofisi" kurulacak
📌Pazarlık usulü ile yapılan ihaleler geçmişe dönük olarak incelenecek
📌Türkiye kara para aklamada Gri Liste'den çıkarılacak
📌Kamu İhale Kanunu kapsamı dışına çıkarılan konular, kanun kapsamına geri alınacak
📌Vatandaşın bilgi edinme hakkını ihlal eden memurlar yaptırıma tabi tutulacak.
📌Enflasyon 2 yıl içinde tek haneye düşecek
📌Kişi başına milli gelir 5 yılda 2 katına yükselecek
📌5 yılda 5 milyon yeni iş yaratılacak
📌İhracat hedefi 600 milyar dolar
📌TCMB Başkanı bağımsız olacak, görevden alınamayacak
📌TCMB, Ankara'ya geri taşınacak
📌128 milyar doların akıbeti araştırılacak
📌KKM uygulamasına son verilecek, eski hesaplar vadesi dolunca yenilenmeyecek.
📌İmar rantları vergilendirilecek
📌İstanbul uluslararası finans merkezi olacak
📌Kreş sayısı arttırılacak
📌İşsizlik fonu işçiler için kullanılacak
📌Çalışanların vergi ve prim yükü azaltılacak
📌Eğitim ve öğretimde KDV düşecek
📌İşyeri stopaj ödemeleri düşürülecek
📌Okullarda ücretsiz su, süt ve öğle yemeği verilecek
📌Okul kitapları, yardımcı kitaba ihtiyaç duyulmayacak hale getirilecek
📌Sansür yasaları kaldırılacak
📌Lise giriş sınavı uzun vadede kaldırılacak
📌1+5+4+3 eğitim sistemine geçilecek
📌İlkokul 5 yıl, ortaokul 4 yıl, lise 3 yıl olacak
📌Köy okulları geri açılacak, taşımalı eğitim sona erecek
📌YÖK kapatılacak
📌Üniversiteleri, akademisyenler yönetecek
📌Öğretmen atamalarında mülakat kaldırılacak
📌Harika çocuk yasası çıkarılacak
📌Festival yasakları kaldırılıp, festival teşvikleri verilecek
📌Mülki amirlerin festival ve konser yasaklama yetkisi iptal edilecek
📌25 yaşına kadar gençler kültürel faaliyetlere ücretsiz katılacak
📌Şehir içindeki sanayi tesisleri taşınacak
📌2050 yılında sıfır karbon hedefi konulacak
📌Yeşil dönüşümü destekleyen İklim Bankası kurulacak
📌Kalıcı yaz saati uygulaması kaldırılacak
📌Orman yangını olan alanda inşaat yapılması yasaklanacak
📌Cumhurbaşkanlığı uçakları satılıp, yangın söndürme uçağı alınacak
📌Çiftçilerin tohum maliyeti %50 desteklenecek
📌Alım fiyatları sezon öncesinde açıklanacak
📌İlk konut alımında tapu harcı alınmayacak
📌Mevcut savunma sanayi projeleri devam ettirilecek
📌Tank Palet Fabrikası geri alınacak
📌Akkuyu Nükleer Santrali'nin sözleşmesi gözden geçirilecek
📌Yüksek fiyatlı doğalgaz alım sözleşmeleri yeniden değerlendirilecek
📌Kanal İstanbul iptal edilecek
📌Atatürk Havalimanı hizmete açılacak
📌Araç muayene istasyonlarındaki tekel kaldırılacak
📌Gümrük Birliği Anlaşması güncellenecek
📌Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Koruma Kurulları özerkleştirilecek
📌24 saat açık kütüphaneler yapılacak
📌Yeni termik santral yapılmayacak
📌Cumhurbaşkanının orman vasfını kaldırma yetkisini kaldırılacak
📌Yanan ormanlara verilen imar izinlerinin tümü iptal edilecek
📌Yeni şehir hastanesi yapılmayacak
📌Şehir hastaneleri nedeniyle kapatılan devlet hastaneleri açılacak
📌Askeri hastaneler geri açılacak
📌İşe alımlarda cinsiyetçi soru sorulmayacak
📌8 Mart'ta kadınlar izinli sayılacak
📌Gençler pasaporta ücret ödemeyecek
📌Yurtdışı çıkış harcı kaldırılacak
📌Gençlere aylık 5 gb ücretsiz internet
📌Emekli maaşlarına enflasyon+büyüme zammı yapılacak
📌TOKİ yalnızca sosyal konut üretecek
📌TOKİ konutları peşinatsız, taksitle satılacak
📌İhtiyaç kadar öğrenci yurdu yapılacak, öğrenciler vakıf dernek yurtlarına mahkum edilmeyecek
📌F-35 projesine döneceğiz
📌Kapatılan askeri okullar açılacak
📌Kuvvet komutanlıkları, Genelkurmay'a bağlanacak
📌AB ile yapılan geri kabul anlaşması gözden geçirilecek
📌Düzensiz göç gelen ülkelerle geri kabul anlaşmaları yapılacak
📌Geri gönderme merkezleri arttırılacak
📌Türkiye'deki düzensiz göçmenlerin üçüncü ülkelere sınırdışı işlemleri hızlanacak
📌İstisnai vatandaşlık kapsamı daraltılacak
📌Suriyelilerin ülkelerine geri dönüşü sağlanacak
📌 Yabancılara konut almaları ya da döviz getirmeleri karşılığı vatandaşlık verilmesi uygulamasına son verilecek
📌 Altay Tankı, Milli Muharip Uçak, TF2000 Firkateyni projelerinin gerçekçi şekilde ilerleyebilmesi özel bütçe sağlanacak, bu projelere özel uzman personel tahsis edilecek.
Zorunuza Gitmesin Adalet...
%75 İle, Geliyor Gelmekte Olan !
19 notes
·
View notes
Text
Ne diyorlardı;
Yine baharlar gelecek...
İki gündür,deprem bölgesinde Erdoğan'a fazla oy çıktığı için, oradaki insanlara etmedikleri hakaret kalmadı.
Keşke hepiniz ölseydiniz,yaptığım yardımlar haram olsun, ve bunun gibi binlerce nefret mesajları.bunlara ek, CHP li belediyeler, depremzedelere yardımı kestiğini söyleyip başınızın çaresine bakın demeye başladılar.
Siz mi getireceksiniz bu ülkeye baharı.
Sizin gibi çürümüş, faşist,insan müsfetteleri mi yönetecek bu ülkeyi.
Allah sizin de ,inandığınız siyasi görüşünüzün de belasını versin.
13 notes
·
View notes
Text
burada siyasi görüşümü, fikrimi belirtmedim hiç ve tüm partilerle ilgili genel eleştirilerde bulundum hep. şimdi de konuşmak istemiyorum, az önce paylaştığım post beni bir siyasi parti yanlısı, tarafı yapmaz. öyle de değilim zaten. olayı paylaştım, olayın saçmalığını. üzerine siyasi bir konuşma yapmaya gerek yok. anonim oluyorsunuz ben herhangi partinin isminin geçtiği bir soruyu yanıtlamam.
hayatımın en zor seçim ve oy verme göreviydi. Allah ülkemiz ve insanlarımız için hayırlı olanı nasip etsin. bu ülkeyi kendi menfaatleri dışında sadece vatan millet duygusu ve koruma içgüdüsü ile, egodan kibirden uzak yönetecek olanı nasip etsin. hem vatandaşlık görevimizi hem de vicdani sorumluluğumuzu yerine getirdik. Allah bugünümüzü, yarınımızı, geleceğimizi muhafaza etsin. selametle sonuçlansın ve sonuç ne olursa olsun kardeşliğimizi, birliğimizi bozacak, bozgunluğa, kavgaya gürültüye götürecek her türlü halden korusun. amin
9 notes
·
View notes
Note
Senin savundukların bu ülkenin baş komutanı gazi Mustafa Kemal atatürk e dersim katliamcısı diyor aklınızı başınıza alın adam daha Türkiye’nin kaç bölge doğunu doğuyu güney doğuyu bilmiyor Konya’yı Çorum u ülke yaptı hiç mi zekanız yok devlet yönetecek kadar vizyon var mı bu adamda
Birkaç post aşağıya inersen düşüncelerimi çok net bir şekilde görebilirsin. Ben bu ülkenin geleceği şu partide, bu partide, şu adamda veya bu adamda demiyorum. Ben gelecekte demokratik seçimleri olabilecek bir ülke istiyorum ve bu doğrultuda da, en yüksek oy potansiyeli olan ve gayet sağlıklı kalkınma planları olan muhalefet liderini tercih ediyorum. Yanlış söylemleri olabilir, gaflar yapmış olabilir, herkes yapar. Gel gelelim, 21 yılda ülkeyi soyanlara laf etmeyip, buna karşı en güçlü kalede birleşenlere "hiç mi zekanız yok" diyecek kadar üslupsuz davranman çok başka bir seviyesizlik. O yüzden sana daha uzun açıklama yapmak istemiyorum. Teşekkürler mesajın adına.
8 notes
·
View notes