#Zakkum Ağacı
Explore tagged Tumblr posts
yurekbali · 7 months ago
Text
Tumblr media
İnatçı bir ağaçtır. Dişlidir, kolay kolay pes etmez. Biz ona zakkum deriz. Ağu ağacıdır, zehirlidir. Yapraklarını keçiler bile yemez. Ege ve Akdeniz kıyılarında, Gökçeada’dan Antakya’ya kadar her yerde rastlarsınız ona. Kurumuş dere yataklarında, Toros Dağları’nın eteklerinde boy gösterir. İşte bakın, bir zakkum Antalya’da da çiçeğe durmuş. Biz birine kızdığımızda bazen “Zıkkımın kökünü̈ ye!” deriz bu zehirli ağacın adını anarak. Oysa Antalya’ya gelip onu gören bir Japon için nasıl bir mutluluk kaynağıdır bu zakkum ağacı. Öyledir, çünkü̈ atom bombasıyla yerle bir olan ve en az 200 bin kişinin öldüğü Japonya’nın Hiroşima kentinde umut anlamına gelir zakkum. Bombanın yarattığı felaketin ardından Hiroşima’da 75 yıl boyunca bitkilerin yeniden yeşermeyeceğine, ağaçların büyümeyeceğine inanılıyordu. Ama zakkumlar çok geçmeden kömürleşmiş molozların ve küllerin arasından doğarak kırmızı çiçeklerini açmıştı. Bu mucizevi geri dönüş insanların da kente geri dönmelerini ve Hiroşima’yı yeniden inşa etmelerini sağlamıştı. Çılgın bir sevinçle çiçek açmış bu zakkum ağacının zehrinden belki bir gün ilaç yapılır, adı yalnızca Hiroşima’da değil, dünyanın her yerinde umutla anılmaya başlanır...
13 notes · View notes
maksurat · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Gökçeada'ya ilk gittiğimde doğası beni şaşırtmıştı. Ada diyince zihnimde yeşillik, bol ağaçlı bir kara parçası canlanıyor. Fakat Gökçeada'da bolca maki, zeytin ağacı ve devlet tarafından yesillendirmek için belli bir kısıma ekilmiş çam ağaçları vardı. Adayı biraz tanıdıktan sonra zakkum ağaçlarının da hiç de az olmadığını farkettim. Normalde zakkum ağacına karşı özel bir sevgim yoktu fakat adada her şey toprak rengi olunca bu pek sevgili zakkum ağacı resmen göz aydınlığı oldu bana.
Adanın bir de keçileri meşhur, çoğu yabani. Onları beslemek çok zevkli. Sahilde denize girerken eğer çantalarda yemek varsa hemen gelir torbaları karıştırırlar :))
Adanın sembolü falan seçilecek olsa zeytin ağacı, maki yiyen keçi ve zakkum ağacının olduğu bir amblem olsun isterim. Benim isteğimin ne önemi var ama olsun agsgsfac
13 notes · View notes
cherrynostalgiaa · 2 years ago
Text
Tüm bunlar olana kadar sadece senin papatyanım . Ama bu Senin olmak istediğim için değil topraksız yaşayamayacağım için . Tek istediğim şey bir yere ait olmak bu yüzden tüm köklerimle sana bağlanacağım . Ne rüzgar ne yağmur hiçbir şey beni senden alamayacak parlak mayıs güneşi altında uçuşan polenlere kıs kıs gülerek bakacağız sana olan tüm aitliğimle beyaz yapraklarımı sergileyeceğim . Fakat bunların hiçbiri senin hayalin değil biliyorum beni eline aldığın gibi başka aşkın için soyacaksın . Seviyor sevmiyor seviyor sevmiyor tüm yapraklarım ,çıplaklığım senin kararsızlığınla yolunacak . Bir diken gibi ağzım meşe ağacı gibi bedenim zakkum gibi gözlerim sarmaşık gibi dudaklarım fakat biliyorsun ki bunlar benim gardım özünde ben sadece basit bir papatyayım . Her yerde biten zararsız basıp geçilen papatya en ufak darbede solan papatya ve şimdi elden ele dolaşan basit bir papatya . Kendimi koruyamıyorum parmaklarının ucunda tüm hayatım istediğini yapabilirsin ne de olsa benim tek yapabileceğim şey köklerimle senin en derinlerine inip onlarla dünyaya açmak . Yine de solmaya başlayan kirli beyaz yapraklarım rüzgarla savrulurken en azından sana aittim diyebileceğim değil mi ?
0 notes
doriangray1789 · 2 years ago
Text
CEHENNEM (CENNET) ADİLMİDİR? Allah mutlak iyi ve adil(mi)dir.
Sesli düşünce
İşlenen her kabahatin cezası, kabahate ölçülü olmalıdır. (Ölçülülük İlkesi)Allah, sonlu bir evrende, sonlu kabahatler için sonsuz yahut çok uzun ve şiddetli bir cezayı (cehennem) uygun görür.O halde Cehennem adil değildir.Cehennem Problemi bu haliyle çok açıktır. Ölçülülük İlkesi’nin sezgisel olarak doğru olduğunu varsayıyorum. Eğer birisi marketten salam ve sosis çalarsa bunun cezası idam olamaz, zira idam ile hırsızlık arasında bir ölçüsüzlük vardır. Eğer bir mahkeme böyle bir karar verseydi herkes bunun adaletsiz olduğunu söyler, protestolar yapılır ve resmi ve gayriresmi her yoldan bunun hesabının sorulması istenirdi. Şimdi şunu düşünün; Murat adlı bir kişinin bir mahkemece suçlu bulunduğunu ve şu cezaya çarptırıldığını öğreniyorsunuz:Alnı, böğrü ve sırtı kızgın ateşle dağlanacak.Ateşle derisi kavrulacak.Yemek olarak zakkum ağacı ve diken yiyecek ve kaynar su içecek.Başından aşağı kaynar su dökülecek.Bu ceza sonsuza kadar sürecek.Bu durumda şu iki senaryo aklınıza gelir; Ya Murat sadece dünya değil tüm evrende yaşamış en kötü kişilerden biridir, öyle suçlar işlemiştir ki insanın aklı hayali alamaz ya da mahkeme dünya üzerinde kurulan en adaletsiz mahkemedir. Burada ikinci şıkkın doğru olduğunu düşünmek için iyi bir nedenimiz var: Ölçülülük İlkesi. Murat, Stalin’den yahut Hitler’den daha çok kötülük yaptığını ya da daha çok kötülüğe sebep olmuş bile olabilir. Fakat bu ceza bu kabahat için bile fazladır. Murat ne yapmış olursa olsun sorumlu sayılacağı doğrudan ve dolaylı etkileri sonlu olmak zorundadır çünkü kendisi sınırlı bir evren ve zamanda var olmuştur ve eylemlerini sınırlı bir süreçte, sınırlı sayıda kişiye karşı sınırlı güçle gerçekleştirmiştir. Gerçekten çok büyük acılara sebebiyet vermiş olabilir, ama sonsuz acıya sebebiyet vermiş olamaz. Fakat mahkeme Murat’a sonsuz ya da sonlu bir zaman diliminde sonlu bir işkenceyi uygun bulmamış, sonsuz zamanda sonsuz işkenceyle cezalandırmıştır. Murat ne yapmış olursa olsun mahkemenin bu kararı ölçüsüz ve adaletsizdir. Eğer bu mahkemenin adaletsiz olduğuna hükmetmişsek Allah’ın da adaletsiz olduğuna hükmetmemiz gerekir, zira mahkeme ile Allah’ın verdiği cezalar aynıdır. (Tevbe/35, Muddesir/29, Vakia/41, Duhan/46…) Belki çok büyük acılar çektirmiş kişiler için cehennemin adil olabileceği savunulabilir bir şekilde. Fakat sıkıntı bununla bitmiyor, zira Kuran’a göre sonsuz cehennem azabını hak eden kişilerin kafirler olduğuna dair pek şüphe yoktur. Bakara / 39:, Bakara/217:, Al-i İmran / 91, fetih/13 vb..
Kuran’da en çok yinelenen konulardan birisi kafirlerin cehennemde cezalandırılacağı konusudur. Onlarca ayeti baştan sonra reddetmeden müslüman olmayanların sonsuza kadar işkence göreceği sonucuna ulaşmamak mümkün değildir. Bu ayetlerin doğru okumasının bu olduğundan hemen hemen emin olabiliriz. O zaman sorumuz şu: Bir insanın ateist, deist, Hristiyan, Yahudi, Budist vb. olması işlenebilecek suçların en büyüğü müdür? Eğer en büyüğüyse sonsuza kadar işkenceyi gerektirir mi? Kimseyi uğraştırmadan kısaca cevap vereyim: Hayır. Yanlış bir metaetik teoriye (Naive/Reforme Edilmemiş İlahi Buyruk Teorisi) inanmadan buna evet demenin bir yolu yok. Bu sorunun içinden nasıl çıkılabileceğine dair en ufak fikrim yok, aslında içinden çıkılabileceğini düşünmüyorum bile. Birkaç tatmin edici olmayan cevap girişiminden bahsedebiliriz yine de… Bunu imtihan mantığıyla değerlendirmemiz gerekir.” Açıkçası bunun nasıl çözüm olabileceğini göremiyorum. Hangi imtihanın sonucu imtihandan kalanların işkence görmesi olabilir? Allah’ın bizim bilmediğimiz nedenleri olabilir, bizim kapasitemiz sınırlıdır, onun eylemlerini anlayamayabiliriz.” ya da teknik ismiyle “Şüpheci Teizm” savunması. Bu savunmayla ilgili gördüğüm en büyük sıkıntı şu: Allah’ın bize adil ile adil olmayanı ayıramayan bir zihin verdiğini ima ediyor. Eğer tüm ahlaki sezgilerimize ve adalet anlayışımıza bu kadar ters bir şey ahlaken iyi olabiliyorsa, bizim tüm ahlak ve adalet algımızı sorgulamamız gerekmez mi? Öncelikle bu bize ahlak felci geçirtir, neyin doğru veya neyin yanlış olacağını asla bilemeyeceğimizi söyler. İkincisi de Allah’ın bize çok sorunlu bir beyin verdiğini, ve bu yüzden de birçok adaletsizlik ve kötülüğün kaynağı olduğunu ima eder. Bunların dışında görebildiğim bir savunma yok Bu arada bunlar birer düşüncedir sırf düşüncelerim yüzünden “cehennemlilsem” Özgür iradeye ne gerek vardı aykırı düşünce demekki heryerde cezaya uğruyor aö özgürlüğü yok mu? Bu iki yazıma itiraz edilmesini de isterim zira entellektüel bir tartışmalar felsefi sorulara doğru cevapları bulabilmek için bildiğimiz en iyi yöntemdir
11 notes · View notes
oldugumgibi · 4 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Âhiret İşlerinde Peygamberlere İhtiyaç
Âhiret işlerinde peygamberlere ve şeriatlere ihtiyaç şu şekildedir: Şeriatin, âhiret ile alâkalı olan itikâdî ve amelî bütün hükümlerini bildirecek ve beyan edecek bir zâta ihtiyaç vardır. Çünkü insan, kendi aklıyla âhirete dâir malumât sahibi olamaz. Âhiret hâllerinden haberdâr olmak vahiy yoluyla mümkündür. Bu da ancak bir peygamber vasıtasıyla olabilir.
Peygamberler; dünyanın fânî olduğunu bildirdikten sonra âhiretin ebedî bir yurt ve mülk olduğununu haber verirler. Orada mümin, sâlih ve itaatkâr kimselere Allâhü Teâlâ’nın sırf fazlından ve kereminden büyük sevap ve cennette yüce dereceler ve birçok ebedî nimetler ihsan edeceğini haber verirler. Bu hususta âyet-i kerîmede şöyle buyrulmuştur (meâlen): “…Ve sizin için orada (cennette) nefislerinizin hoşlandığı her şey vardır ve sizin için orada ne isterseniz vardır.” (Fussılet Sûresi, âyet 31)
Cebbâr ve Kahhâr olan Allâhü Teâlâ indinde, küfür ehli olanlar için ebedî cehennem azâbı olduğu, günahkâr ve âsî olanlar için ise elîm bir azâbın olduğu, âyet-i kerîmede şöyle bildirilir (meâlen): “Şüphesiz o zakkum ağacı, çok günahkâr olanın yemeğidir ki, sıcak suyun kaynadığı gibi karınlar içinde kaynayacak(tır). (O), erimiş maden(ler) gibidir.” (Duhân Sûresi, âyet 43-46)
Bununla beraber şunu da bilmek lâzımdır ki Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bütün insanlara ve cinlere gönderilmiştir ve bu, sadece Peygamberimize mahsustur. Şu hâlde bütün insanlar ve cinler Peygamber Efendimizin ümmetidir. İman edenlere ‘ümmet-i icâbet’ denir. İman etmeyip küfredenlere ise ‘ümmet-i davet’ denir. Çünkü onlar davet edilmişlerdir lakin bu davete icâbet etmemişlerdir. Yahudî, Hıristiyan, Mecûsî ve diğer münkirlerin tamamı ümmet-i Muhammmed’den olup davette kaldılar, icâbet edemediler. Şimdi onlara Hıristiyan veya Yahudî denilmesi o milletler için bir lakabdır. Yoksa zamanımızdaki Yahudîleri Mûsâ aleyhisselâm’ın ümmeti veya Hıristiyanları Îsâ aleyhisselâm’ın ümmeti zannetmek, Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimizin bütün insanlığa peygamber olduğunu inkâr etmektir
|Fazilet Takvimi 02.04.2021
53 notes · View notes
birrezhar · 4 years ago
Text
Tumblr media
Demek, iman bir manevi tûbâ-i cennet çekirdeğini taşıyor. Küfür ise manevi bir zakkum-u cehennem tohumunu saklıyor.
“Tûbâ cennette bir ağaçtır. Büyüklüğü yüz yıllık yer tutar. Cennet elbiseleri de onun tomurcuklarından yapılır.”
(Ramuz el-Ehadis-2, s. 313/7)
“Cennette bulunan herkesin bir ağacı vardır. Bu ağacın adına tûbâ denir. Onlardan herhangi biri üstüne giysisini giymek istediği zaman, o ağacın yanına gider. Oraya gittikten sonra ağacın çiçekleri açılır. Bunların içinden elbise çıkar. Bu çiçekler esas olarak altı renk olup bunların her biri dahi yetmiş renge sahiptir. Bu renklerden meydana gelen elbise, ne renk ne de şekil olarak birbirlerine benzerler. O kimse, bunlardan hangisini isterse onu alır.”
(Abdulkadir Geylani (r.a.) Gunyetut Talibin)
“Ashabım! Cennette (tûbâ denilen) bir ağaç vardır ki, bir süvari onun gölgesinde yüz sene gezse onun gölgesini asla bitiremez.”
(Buharî – Müslim)
Kitaptaki cümlenin izahı şöyledir:
Tûbâ bir cennet ağacı, zakkum ise bir cehennem ağacıdır. Tûbâ ağacı, lezzetin ve sürurun madeni olduğu gibi; zakkum ağacı da elemin ve azabın madenidir. Ağaçların kendilerinde olan bu özellikler, bunların çekirdek ve tohumlarında da mevcuttur. Tûbâ ağacının çekirdeği lezzetli ve güzel; zakkum ağacının tohumu ise acı ve çirkindir.
İşte imanın manevi bir tûbâ-i cennet çekirdeğini taşıması, imanda tûbâ ağacının lezzeti gibi bir lezzetin olmasıdır. Küfrün manevi bir zakkum-u cehennem tohumunu saklaması ise, küfürde zakkum ağacının meyvesi gibi bir acının ve elemin olmasıdır ki, mütalaasını yaptığımız bu 2. Söz; imandaki bu lezzeti ve küfürdeki bu elemi iki kere iki dört eder katiyetinde ispat etmiştir.
Tûbâ ve zakkum arasında şu muhakemeyi de yapabiliriz: İyiyi ve güzeli tuba ağacı temsil eder, kötülüğü ve çirkinliği ise zakkum ağacı. Merhamet ve sevgi erleri tûbâ ağacının meyvesinden yemişler, düşmanlık ve kin duygularıyla dolup taşanlar ise zakkum ağacının acı suyundan içmişlerdir. Tûbâ bir cennet ağacı olması hasebiyle güzellikte, itaatte ve imanda meyve vermiş; zakkum ise bir cehennem ağacı olduğu için ateşte, isyanda ve anarşide çiçek açmıştır
Hizmet erlerinin bütün çırpınışları ise, insanların tûbâ-ı cennete giden o ulvi yola uymaları içindir.
İbnu Abbas (r.a.) anlatıyor: Resulullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Eğer zakkumdan dünyaya tek damla damlatılacak olsa, bu dünya ehlinin yiyeceklerini ifsad ederdi. Öyleyse, yiyecek ve içeceği zakkumdan olan ehl-i cehennemin hâli ne olur!”
(Tirmizî, Cehennem 4,2588)
13 notes · View notes
gunchezi · 4 years ago
Text
35- Yer ve gök kaç günde yaratılmıştır?
6 günde : (Araf-54) (Yunus-3) (Hud-7) (Furkan-59)
8 günde : (Füssilet/ 9-12)
36- Kölelik evrensel mi?
Nahl-75. Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen, başkasının malı olmuş bir köle ile katımızdan kendisine verdiğimiz güzel rızıktan gizli ve açık olarak harcayan (hür) bir kimseyi misal verir. Bunlar hiç eşit olurlar mı? Doğrusu hamd Allah’a mahsustur. Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler.
Kur’an’daki ayetler evrensel ise; İnsanlar arasında ayrım, köleliğin kaldırılmamış olması yanlış değil midir? Bu durumda kölelik kıyamete kadar meşrulaştırılmış olmuyor mu?
37- Kur’an’da neden sadece İsrail’e gönderilen peygamberler var?
Kur’an’da bildirilen peygamberlerin nerdeyse tamamının Yahudi olması, her kavme peygamber gönderildiği belirtilmesine rağmen başka milletlerden tek örneğin olmaması nasıl açıklanabilir?
38- Musevilere “Yahudi” denmesi:
Enam-146. Yahudilere tırnaklı hayvanların hepsini haram kıldık.
Kur’an’da Musevilerden Yahudi diye bahsediliyor. Halbuki o dönemde Yahudi olduğu halde Hristiyan olanlar çok. Madem ki “Hristiyan” yani “İsacı” diyor, “Musevi” yani “Musacı” da denebilirdi. Bu genelleme yanlıştır. Günümüzde de Yahudi olanlar içinde ateisti, dinsizi, Hristiyanı, müslümanı, Budisti vardır.
Ayrıca bir millete bir gıdanın yasaklanıp, diğer milletlere serbest bırakılmasının mantığı olabilir mi?
Örneğin “Türklere balık yemeyi yasakladık” dense bu kabul edilebilir mi?
39- İnananlar Muhammed’in kulu mu?
Zümer-10. Kul ya ıbadillezıne amenütteku rabbeküm lillezıne ahsenu fı hazihid dünya haseneh ve erdullahi vasiah innema yüveffes sabirune ecrahüm bi ğayri hısab
Ayet, “De ki ey inanan kullarım” ile başlıyor.
De ki: ‘Ey iman eden kullarım, Rabbinizden sakının. Bu dünyada iyilik edenler için bir iyilik vardır. Allah’ın arz’ı geniştir. Ancak sabredenlere ecirleri hesapsızca ödenir.’
Muhammed, inananlara “kullarım” diye sesleniyor. Bazı meal tahrifatçıları bu hatayı kamufle edebilmek için mealin başın “Bizim adımıza de ki” ya da “tarafımdan söyle” gibi ilaveler yapmışlar. Halbuki Arapçasında bunlar yok. Bazıları da “Kullarım” değil, “kullar” olarak çevirmiş.
Eğer Kur’an’ı Allah gönderseydi ayette Allah’ın “de ki” demeyip direk kendisinin söylemesi gerekirdi. Ya da “İnanan kullarıma de ki” şeklinde olmalıydı.
Aynı ifadeyi Zümer-53′de de görmekteyiz:
Zümer-53. De ki: “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
40- “Günah Çıkarma” Kur’an’da da var!
Tevbe-102. Onlardan (Münafıklardan) bir kısmı ise, günahlarını itiraf ettiler. Bunlar salih amelle kötü ameli birbirine karıştırmışlardır. Umulur ki Allah tövbelerini kabul eder. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
103. Onların mallarından, onları günahlarından arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka al ve onlara dua et. Çünkü senin duan onlara huzur verecektir. Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
41- Meleklerden peygamber olur mu?
Muhammed’e inanmayanlar ” Elçi olarak bize bir melek gelmesi gerekmez miydi” derler. Buna şu yanıt verilir:
İsra-95. De ki: “Eğer yeryüzünde, (insanlar yerine), yerleşip dolaşan melekler olsaydı, elbette onlara gökten bir melek peygamber indirirdik.”
Mantıklı. Dünyada insanlar yaşadığına göre melekten peygamber olmaz.
Gel gelelim meğer öyle değilmiş. İsra-95′de melekten peygamber olamayacağı söylenirken;
Bakın aşağıdaki ayette ne diyor:
Hac-75. Allah, meleklerden ve insanlardan peygamberler seçmiştir; şüphe yok ki Allah, duyar, görür.
42- Cehennemde sadece ne yenir? Zakkum mu? Darı dikeni mi?
Duhan/ 42-43-44. Doğrusu (cehennemde) günahkarların yiyeceği zakkum ağacıdır; karınlarda suyun kaynaması gibi kaynayan, erimiş maden gibidir.
Gasiye suresi 6. ayeti öyle demez.
Leyse lehüm ta’amün illa min dariy’ın.
Onlar için darı dikeninden başka bir yiyecek yoktur.
Zakkum ağacı ile darı dikeni çok farklı bitkiler olduğuna göre ayetler arasında çelişki mevcuttur.
B- KUR’AN’DAKİ BİLİMSEL ÇELİŞKİLER
1- Tarık Suresi 7. ayet:
(Bu su- meni) Bel kemiği ile kaburgalar arasından çıkar.
Tıp, testislerden diyor.
2- Cennetin genişliği göklerle yer kadar mı?
Rabbinizden olan mağfiret ve eni göklerle yer kadar olan cennete (kavuşmak için) yarışın; o, muttakiler için hazırlanmıştır. (Âli İmran Suresi-133)
Yer’den kastedilen dünya gezegeni olduğuna göre, dünya da uzayda diğer gök cisimlerinden bir olduğuna göre “gök ile yer kadar” demek anlamsız bir ifadedir. Hatta bu ifadeden yerin altta, uzayın ise üstte algılandığı anlaşılmaktadır.
3- Dünyanın 4 günde, göklerin ise 2 günde yaratılmış olması: (Füssilet/11-12)
9. De ki: “Siz gerçekten yeri iki günde yaratanı inkar edip duracak mısınız? Birde O’na eşler mi koşuyorsunuz? O, bütün alemlerin Rabbidir.
10. Hem ona üstünden ağır baskılar (dağlar) yaptı, onda bereketler meydana getirdi ve onda azıklarını dört gün içinde araştıranlar için bir düzeyde takdir buyurdu.
11. Sonra göğe doğruldu da o bir duman iken ona ve yere: “İkiniz de ister istemez gelin!” dedi. İkisi de: “isteye isteye geldik.” dediler.
12. Böylece onları iki günde yedi gök olmak üzere yerine koydu ve her gökte (bulunan meleklere) işlerine ait emrini vahyetti. Dünya gökyüzünü kandillerle donattık ve koruduk, işte bu, hep o çok güçlü ve herşeyi bilenin takdiridir.
4- Yerin göklerden önce yaratılmış-düzenlenmiş olması: Füssilet/10-12
5- Miras dağıtımındaki avl yöntemi gerektiren matematik hatası. (Nisa/10-12)
KUR’AN’DA MATEMATİK HATASI
6- Güneşin kara çamurlu bir suya batması.
Sonunda güneşin battığı (mağrib) yere kadar ulaştı ve onu kara çamurlu bir gözede batmakta (Garabe) buldu, yanında bir kavim gördü. (Kehf Suresi-86)
Ayetten; dünyayı göğün altında uçsuz bucaksız bir yer olarak gören ve göz yanılmasından dolayı güneşin dünyanın batısında bir çamur gözesine battığını sanan bir yanlış bilgiye sahip olunduğu anlaşılmaktadır.
7- Ortadoğuda yetişen Hurma, üzüm gibi meyvalardan bahsedilip batıda yetişenlerden hiç bahsedilmemesi.
8- Kalbin beyin fonksiyonlarına sahip gösterilmesi.
Duygular, düşünceler, inançlar kalbin mi beynin mi fonksiyonları? Bakara/97-260-283, Kehf-28, Şuara-195
9- Ay’ın yarılması:
Kamer-1. Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.
10- Gök gürültüsü, şimşek ve yıldırımın Allah’ın insanları korkutma ve cezalandırma aracı olduğu:
Rad/12-13. O, korku ve ümit vermek için size şimşeği gösterendir, yağmur yüklü bulutları meydana getirendir.
Gök gürlemesi O’na hamd ederek tespih eder. Melekler de O’nun korkusundan tespih ederler. O, yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Onlar ise Allah hakkında mücadele ediyorlar. Hâlbuki O, azabı çok şiddetli olandır.
11- Her canlının çift yaratıldığı:
Zariyat-49. Düşünüp ibret alasınız diye her şeyden (erkekli dişili) iki eş yarattık.
Her canlı çift değildir. Bakteriler, virüsler bölünerek çoğalırlar.
12- Rahman-14. Allah insanı, pişmiş çamur gibi bir balçıktan yarattı:
Halbuki benzer bir hayvanın dna’sı üzerinde yapacağı değişiklikle insanı yaratması daha bilimsel olmaz mıydı?
13- Kısasa Kısas:
Bakara-178. Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın kısas edilir.
Kısas’ın çağdaş hukukta geçerliliği olabilir mi?
Bu ayetle Kur’an’ın evrenselliğinden bahsedilebilir mi?
14- Denizin yarılması, ölünün diriltilmesi gibi bilim dışı sözde mucizeler.
15- Hayvanların 8 çift olması:
Zümer-6. Sizi bir tek nefisten yaratmış, sonra ondan eşini varetmiştir; sizin için hayvanlardan sekiz çift meydana getirmiştir; sizi annelerinizin karınlarında üç türlü karanlık içinde, yaratılıştan yaratılışa geçirerek yaratmıştır; işte bu Rabbiniz olan Allah’tır. Hükümranlık O’nundur, O’ndan başka tanrı yoktur. Öyleyken nasıl olur da O’nu bırakıp başkasına yönelirsiniz?
Sekiz çift hayvan az değil mi? Hangileri acaba? At, eşek, deve, koyun, keçi, öküz-inek, tavuk-horoz, hindi, ördek, tavşan, kuş, balık, kedi, köpek, balarısı…
Aşağıdaki ayetlerde açıklanıyor hangileri olduğu:
Enam-143. Sekiz çift yarattı: Bir çift koyun, bir çift keçi. (…)
Enam-144. Deveden bir çift sığırdan da. (…)
16- Yıldızların şeytanlar için atış tanesi olduğu:
Mülk-5. Andolsun ki biz, (dünyaya) en yakın olan göğü kandillerle donattık. Bunları şeytanlara atış taneleri yaptık ve onlara alevli ateş azabını hazırladık.
Kandille kastedilen yıldız. Ama sanki yıldızın ne olduğu bilinmiyor. Boyutları küçük sanılıyor. Güneş ile yıldızlar farklı düşünülüyor. Koca yıldız, belki de dünyanın 30-40 misli büyüklüğünde, ama ayette şeytanlara atış tanesi olarak yapıldığını söylüyor.
17- Savaşçı Melekler:
Al’i İmran/124-125. İnananlara: “Rabbinizin size gönderilmiş üç bin melekle yardım etmesi size yetmeyecek mi?” diyordun. Evet, eğer sabrederseniz, sakınırsanız ve onlar de hemen üzerinize gelirlerse Rabbiniz size, nişanlı beş bin melekle yardım edecektir.
Savaşta müslümanlara melek ordusuyla destek veriliyormuş. Bugünlerde çok ihtiyaç var bu melek ordusuna ama Allah’tan tık yok, umursamıyor sanki..
Melek ordusu bilimdışı değil mi? Allah onun yerine müslümanları güçlü kılmış olsa daha doğru olmaz mı?
165. (Bedir de) iki katını (düşmanınızın) başına getirdiğiniz bir musibet, (Uhud’da) kendi başınıza geldiği için mi “Bu nasıl oluyor!” dediniz? De ki: O, kendi kusurunuzdandır. Şüphesiz Allah’ın her şeye gücü yeter.
Galip gelinen savaşta melekler var, mağlup olunanda neden yardımcı olmamışlar acaba?
Galibiyet meleklerden, mağlubiyet insanların hatasından mı?
18- Ay’ın nur olduğu:
Yunus-5. O’dur ki Güneş’i bir ışık yaptı. Ay’ı da bir nûr kılıp, ona birtakım konaklar tayin etti ki yılların sayısını ve vakitlerin hesabını bilesiniz.
Ay’ın bir nur olmadığı sadece geceleri güneşten aldığı ışığı yansıttığı biliniyor.
19- Bir gecenin bir ömre bedel olması:
Kadir-3. Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır!
Sadece bir gece, bin aydan yani yaklaşık bir ömürden nasıl daha hayırlı olabilir?
20- Tatlı suda inci ve mercan yetiştiği:
Rahman suresi 19-22 ayetleri ile Furkan suresi 53. ayetinde geçen iki denizin birbirine salındığı-karıştırıldığı ama aralarında bir engel olduğunu yazan ayetlerde denizlerden birinin suyunun içilebilen tatlı su olduğu, diğerinin acı ve tuzlu su olduğu yazılıdır. Rahman-22′de her ikisinde de inci ve mercan yetiştirildiğini yazar. Halbuki tatlı suda inci ve mercan yetişmez. Suni olarak inci yetiştirilse bile mercan hiç yetişmez.
C- KUR’AN İLE TEVRAT ARASINDAKİ ÇELİŞKİLER
1- İbrahim’in babasının adı; Tevrat’a göre Tarah, Kur’an’a göre Azer.
2- İbrahim’in kurban etmek istediği oğlu; Tevrat’a göre İshak, Kur’an’a göre İsmail.
3- İsmail Tevrat’a göre peygamber değil, Kur’an’a gore peygamber.
4- Süleyman; Tevrat’a göre kral, Kur’ana göre peygamber.
5- Davud; Tevrat’a göre kral, Kur’ana göre peygamber.
6- Cennette Havva’yı aldatan Tevrat’ta yılan, Kur’an’da şeytan.
7- Tufan Tevrat’a göre tüm dünyaya, Kur’ana göre sadece Nuh’un kavmine.
8- Nuh’un gemisi; Tevrat’a göre Ararat dağına, Kur’an’a göre Cudi dağına.
9- Haman; Tevrat’ta Pers kralının yardımcısı, Kur’ana göre firavunun taş ustası.
10- Tanrının adı; Tevrat’ta YHWH, Kur’an’da Allah.
11- Tevrat’a göre insan, tanrının suretinde yaratılmıştır. Yani tanrı, insanın en mükemmel halidir. Ama Kur’an’a göre Allah’ın eşi-benzeri yoktur.
12- Putlara tapmadığı için ateşe atılan; Tevrat’ta 3 Yahudi, Kur’an’da İbrahim.
13- İmran; Tevrat’a göre Musa’nın babası, Kur’an’a göre İsa’nın dedesi.
14- Savaşa giderken, dizlerinin üzerine çökerek su içen askerlerin komutanı Tevrat’a göre Gideon, Kur’an’a göre Talut.
15- Deve eti Tevrat’ta haram, Kur’an’da helal.
Yahudiler Muhammed’e gelip;
” Sen İbrahim’in tevhid dinini getirdiğini söylüyorsun ama o senin gibi deve eti yemezdi, çünkü haramdı.” derler.
Bunun üzerine gelen ayette şöyle der:
Ali İmran-93. Tevrat indirilmeden önce, İsrail’in (Yakub’un) kendisine haram kıldığı dışında, yiyeceklerin hepsi İsrailoğullarına helal idi. De ki: “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi Tevrat’ı getirip okuyun.”
Tevrat’ı okuduğumuzda devenin yasak edilmiş olduğunu görmekteyiz:
Levililer/ 11:4-24. Ancak geviş getiren ve çatal tırnaklı olan hayvanlardan etini yememeniz gerekenler şunlardır: Deve geviş getirir, ama çatal tırnaklı değildir. Sizin için kirli sayılır.
Bu durumda deve daha sonra temiz ve eti yenebilir hale evrimleştirilip mi helal kılınmıştır?
Yoksa zaten temiz ve helaldi de Tevrat mı tahrif edilmiştir?
Sebebi Kur’an’da belirtilir:
Enam-146. Yahudilere tırnaklı hayvanların hepsini haram kıldık. Sığır ve koyunların ise, sırtlarında veya bağırsaklarında bulunanlar, ya da kemiklerine karışanlar dışındaki içyağlarını (yine) onlara haram kıldık. İşte böyle, azgınlıkları sebebiyle onları cezalandırdık. Biz elbette doğru söyleyenleriz.
Dünya halklarından sadece Yahudilere konan bir yasakmış!!
D- KUR’AN İLE İNCİL ARASINDAKİ ÇELİŞKİLER
1- İsa bebekken, İncil’e göre mucize göstermemiş, Kur’an’a göre göstermiştir. Konuşmuş ve peygamber olduğunu söylemiştir.
2- İsa, İncil’e göre çarmıha gerilmiştir. Kur’an’a göre çarmıha gerilen İsa değil, İsa’ya benzeyen başka biridir.
3- Kur’an’a göre İncil’de Ahmet’den bahseder, İncil’de Ahmet ismi geçmez.
4- Şeytan, İncil’e göre melek, Kur’an’a göre cindir.
5- Şeytan, İncil’e göre Tanrı ile aynı mertebeye ulaşmak istediği için, Kur’an’a göre ise Adem’e secde etmediği için lanetlenmiştir.
6- İncil’e göre iyilikler Tanrıdan kötülük şeytandan, Kur’an’a göre hayır da şer de Allah’tandır.
7- İncil’de bir aziz olarak geçen Yahya’nın babası Zekeriya, Kur’an’da peygamber olarak geçer. Buna karşın Tevrat’taki Zekeriya peygamberden hiç bahsedilmez.
Yani Kur’an’da Meryem’ler karıştırıldığı gibi, Zekeriya’lar da karıştırılmıştır.
1 note · View note
azsonra · 4 years ago
Text
Evde 1 aylık seram 🌳
Çam, zakkum ağacı ve birkaç çiçek tohumu var. Çiçeklerden bir atak göremedim belki biraz serin ortam olduğundan, ama çam tohumları çoktan filizlendi ve zakkum tohumları ise yavaştan görünmeye başladıı🤸
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
1 note · View note
thesimeranya · 5 years ago
Text
küçükken annemin eteklerini çekiştirerek günde üç kere gittiğim bir park vardı. o parktaki demir mavi bankta otururken ayaklarımın yere değmediğini hatırlıyorum. parktaki çocukları kıskanırcasına sanki köşe kapmaca oynuyorlar gibi görünen ağaçların ortalarına aldıkları mor yapraklı ağacı düşünüyorum. bazen o parka gitmek, o ağacın karşısındaki banka oturmak, artık yere değen ayaklarıma bakmak istiyorum. eve dönüşte anneme "paran var mı?" diye sorup abdullah amca'nın bakkalına uğramak istiyorum. nazar'ın,içinden üç tane çıkan renkli boncuk sakızlarından almak istiyorum.balkonda annem beni izlerken ekmek kartı ile ekmek almak, zakkum ağacımızı sulamak,oyuncak bebeklerimle konuşarak oynamak istiyorum.kremalı bisküvinin sadece kremasını yemek,üç tekerlekli bisikletimden hiç düşmemek, her zaman cırt cırt bantlı ayakkabılarımı giymek istiyorum. banyodan sonra koltuğa uzanıp bir kase leblebi ile tarçın'ın arkadaşları'nı izlemek istiyorum.teyzemle "bom sitiler" şarkısını söylemek,karşı komşumuz ayhan teyze'nin kanaryalarını elime almak, gece misafirlikten dönüşte uyuyor numarası yapıp yatağıma kadar kucakta taşınmak istiyorum.
bu şarkı nedenini bilmediğim bir şekilde bana bu söylediklerimi hatıyor.
youtube
14 notes · View notes
yoogbe-blog · 7 years ago
Photo
Tumblr media
"Zakkum Ağacı" https://yoogbe.com/ruyatabirleri/zakkum-agaci/
0 notes
ayetvehadis · 6 years ago
Text
Tumblr media
Miraç Hakkında;
(İsra gecesi, sana, o temaşayı [o gece gösterdiğimiz olayları] ve Kur'anda lanetlenen [Cehennemdeki Zakkum isimli] ağacı da, yalnız insanlara bir fitne [imtihan] yaptık. [Miracı ve zakkum ağacını inkâr ettiler.] Bizim ikazımız, ancak onların taşkınlıklarını artırıyor.) [İsra Suresi , 60]
(Mirac Gecesi’nde ateşten makasla kendi dudaklarını kesenleri görüp, kim olduklarını sordum. “İlmiyle amel etmeyen din adamlarıdır” denildi.) [Buharî, Müslim]
Salı Günü Akşamı Miraç Gecesidir
Cumanız Mübarek Olsun
www.ayetvehadis.net
10 notes · View notes
netbilge · 2 years ago
Text
Zakkum nedir? Zakkum ne demek TDK?
Zakkum nedir? Zakkum ne demek TDK?
Zakkum ağacı, İslam dinine göre, cehennem’de olduğuna inanılan ölümcül, acı meyveli ağaçtır. Cennet’te bulunan ağaç ise Tuba’dır. Herhangi bir “öldürücü gıda” anlamı taşıyan zakkum, Türkçede zehir, acı anlamlarına gelen zıkkım kelimesi şeklinde günlük hayatta kullanılmaktadır. Sözlük anlamına bakıldığında; 1-) Zakkumgillerden, Akdeniz ülkelerinde yetişen, çiçekleri beyaz veya pembe renkli, kışın…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
isiltu · 3 years ago
Photo
Tumblr media
ZIKKIMIN KÖKÜ 😊 ŞAK; sekme sesi. KAS / KaSılıp GevŞeme yetenegi bulunan doku. SAĞ; etkiye tepki veren, aciya karşı Kasılan, direnc gosteren, refleksleri sabit olan doku. Ölü, SAĞ olmayan, SAĞLIKSIZ doku ŞAK sesiyle tesir edecek bir acıya KASılma refleksi göstermez örnegin. Gözün SEĞirmesi, SEKme eyleminin kalp atışı gibi yumusak /ritmik bicimde gerceklesmesi, KASılıp GEVSeme hareketi. Bitkiler susuz kaldiklarinda SOLma ( gevşeme, icindeki nemi ve havayi disari verme; SOLUK verme gibi) sULandiklarinda doku olarak Toparlanma, SAK ters okunuşuyla KASılma refleksi gösterir. Uykusu SAK olmak gevseyen dokuyu cabuk KASma yetenegiyle ilgili bir tanimdir mesela. Hasta , Yarali, SAYrı/ icindeki nemi ve havayi kaybetmis Solgun dokunun toparlanip kasilmasi SAĞlıklı dokuya göre daha yavaştır. Zehir ZIKKIM tanimindaki ZaKkum bitkimizin özelligi mesela cesitli kalp glikozidleri icermesiymiş. Kalbin KASılma gücunü artıran maddeler tıpta "kalp glikozidi' olarak tanimlanmiş. ZIKKIM, ZAKKUM zehirlenmesinde birincil belirti bulanti ve KuSmanin yanısıra Aritmi, kalpte KASılıp kalma SIKIŞma hissine yol açmasıymış. Arapcada ZAKKUM tabir edilen ZIKKIM bitkimizin kökünün bu durumda adının dilimizdeki SIKma, SIKIM kelimesiyle iliskisi daha dogrudan görünüyor. SIKma eyleminin Z harfiyle telaffuzu kasilmanın organa nüfuZ ederek ,organin dogal ritmine aykiri bir ZORlamaya tabi tutarak, dar bir kanalı zorlayarak gerceklestigini tanimliyor. ZIKKIM ( Zıkkım ) agacı Kuranda da lanetli , cehennemlikleri cezalandiran bir bitki/ağac adı olarak yer bulur : "Şüphesiz zakkum ağacı günahkârların cehennemdeki yiyecekleridir. Zakkum ağacı erimiş maden gibidir. İnsanların karnında tipki sıcak suyun kaynaması gibi kaynar" (Ed-Duhan, 44/43-46). "İkram olarak bu mu daha hayırlıdır? Yoksa, zakkum ağacı mı? Şüphesiz biz onu, zalimler için bir bela kildik. O, Cehennemin dibinden çıkan bir ağaçtır. Onun tomurcukları şeytanların başları gibidir. Cehennemlikler bunlardan yerler ve karınlarını bunlarla doyururlar. Sonra onlara, zakkum ağacının üzerine içecekleri, kaynar su karıştırılmış içkiler verilir" (es-Saffât, 37, 62-67) ). #zehir #zıkkım #sıkma #sıkma #dünyaDiliTürkçe👇 https://www.instagram.com/p/CaxoUWDgH_j/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
trendoa · 4 years ago
Text
Yeniköy sahil yoluna ‘yeşil’ dokunuş
Yeniköy sahil yoluna ‘yeşil’ dokunuş
Karacabey Belediyesi, yeşil alanların sayısını artırmak için çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Belediye tarafından yaz öncesi turizm merkezi Yeniköy’de sahil yoluna 600’ün üzerine ağaç dikildi. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin de desteğiyle; Yeniköy yürüyüş alanına 94 adet katalpa ağacı, günübirlik evlerin kenarlarına 19 adet çınar ağacı, Sütaş otoparkının etrafına ise 500 adet zakkum ağacı…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
teknisyenarif · 7 years ago
Photo
Tumblr media
Kuran'ı kerimde, Cehennemde zehirli bir bitkidir ki onunla cehennemliklere azab edilir. Kur’an-ı Kerim’de “Şecereti’z- Zakkum” olarak zikredilen bu ağaç hakkında “Biz o ağacı zâlimler için bir fitne kıldık. O, cehennemin dibinde çıkan bir ağaçtır ki, onun meyve tomurcukları şeytanların başları gibidir. Zalimler cehennemde ondan yiyecekler, karınlarını dolduracaklar…” buyurulur. (Saffat Sûresi: 63-66) Ayrıca Vakıa Sûresi’nde de: “Sonra siz ey sapkın münkirler! Muhakkak ki zakkum ağacından yersiniz ve karınlarınızı ondan doldurursunuz da üzerine o hamimden, yani cehennemin kaynar suyundan içersiniz. Hemde susuz develerin içtikleri gibi içersiniz!” buyurularak zakkum ağacının ne kadar korkunç bir azaba ve zehire sebep olduğu anlatılır. Bu azap, dünyada iken Allah’ın emrini dinlemeyip kötülükler işleyen, şirke ve günaha düşen kimselere tattırılır. Ancak bu ayetlerde dünya hayatında yetiştirilen zakkum çiçeğinin beslenmesinin, yetiştirilmesinin bir sakıncasından bahsedilmemektedir Bilimsel adı Nerium oleander olan zakkum çiçeği herdem yeşil bitkilerdendir. Yol kenarlarında, otobanlarda, tarlaların etrafında sıklıkla görebiliriz. Büyük ağaçlar halinde olan zakkum pembe ve beyaz gibi renkleriyle adeta görsel bir şölen sunmaktadır. Bahçelerde süsleme amacıyla kullanılan zakkum, kokusuyla da en çok tercih edilen bitkiler arasındadır. Kazara yaprağı ve çiçeği yenirde Bahsedildiği gibi AĞIR tıbbi sonuçları olur amAN DİKKAT BU Kadar korku YETER İyi seyirler dostlar 🌸🌸🌸🌸📽📷 (KAS Marina)
1 note · View note
haberetimesgut · 5 years ago
Text
64 yaşındaki Tunçbilek Termik Santrali Bacalarına filtre de taktırılsa ömrünü tamamlamıştır
Tumblr media
Rahmetli Başbakanlarımızdan Adnan Menderes’in 1956 yılında hizmete açtığı Tunçbilek Termik Santralı  64 yaşında hayata veda etti. Zaten bir termik sanrtralın ömrü bu kadar olamazdı. Ama yıllar içinde   ellenmedik yeri kalmayan,bir anlamda ilistire dönen bu santral  artık bir daha  çalıştırılamaz. Çalıştırılsa da ne sahibine ne de devlete bir yararı olamaz.Çünkü  kocaman bir hurda yığınıdır. Hurdacıya bile verilse  alacağınız bir elin beş parmağı kadardır. Bana göre hani bir Yavuz Zırhlımız vardı da neticede jilet  üretiminde kullanılmıştı Tunçbilek Termik Santralı da işe yarayan parçalarıyle belki bir şeylere merhem olabilir. Allah’tan ki Tunçbilek’teki kaliteli,yüksek kalorili linyit kömürü elden gitmedi. Yatıp kalkıp buna dua edelim.Bu santral özelleştirildikten sonra bütün taşınmazları da elde gitmişti. Koca Işık Sitesi bile santraldan daha değerli durumdadır. Yani santralı kaybedenler göbek bile atmışlardır. Şimdi herkesin tek bir endişesi var. Bu santralda çalışanlar ne olacak?Devlet hem ana hem babadır. Devlet hiçbir evladını sokağa atmaz. Bu çalışanlar da iyi-kötü bir yerlere kaydırılacaktır.Veyahut ta başka bir çözüm yolu bulunacaktır. Ama kanımca  Tunçbilek Termik Santralı musalla taşındadır. Defnedileceği günü beklemektedir. Bu santral bu güne kadar yani 64 yıldır ekonomik  açıdan karınca kararınca bir şeyler  getirmiştir.İnterkonekte sistem içinde ülke üretimine % 1.5-2 kadar bir katsı olmuştur.  Ama  verdiği zarar  hiçbir şeyle kıyaslanamaz.  Tavşanlı ve havalisinde  yeni yeni patlamaya başlayan kanser vakaları   santralın  sonucudur. Yıllar içinde ekilen acı tohumlar  büyümüş  bir Zakkum ağacı olmuştur. Zakkum ağacı için:”Cehennem  ağacı”derler. İşte bu cehennem ağacı  bundan böyle  beslenemeyeceği için kuruyacaktır. Gelecek nesiller  bu santralın zehirli  soluğunu hissetmeyeceklerdir. Allah bir daha Tavşanlı’ya yeni bir Termik Santral nasip etmesin. Tunçbilek’teki linyit rezervlerimizi çıkarmaya devam edelim. Bunları ülkemizin yüce menfaatları için  kullanalım.Şimdi Tunçbilek’te yapılması gereken birinci husus Tunçbilek’e en azından  1OOO  maden işçisi almak olmalıdır. GLİ ‘nin bünyesinde bugün 1348 Kamu işçisi kalmıştır. 279 da memurumuz bulunmaktadır. Yeraltına kayan linyit üretiminin alanını genişleterek pekala Tavşanlı’da, Tunçbilek’te istihdam sağlanabilir. Hem işsizlik bir nebze azaltılır hem de ülkenin ekonomik .sosyal hatta kültürel alanlarda  güçlenmesine katkı sağlanabilir. Bundan böyle akıllı hareket etmek zorundayız. Bu ne demektir? Getirdiğimiz  hizmet hiçbir canlıya olumsuz bir etki yaratmamalıdır. İnsanımız,hayvanımız,bitkimiz ölmeden  bir şeyler yapma yoluna gidilmelidir. Getirisi,götürüsünden  çok olmalıdır. Hava ve çevre kirliliği yaratmadan  yeni projeleri Tavşanlı’da hayata geçirmeliyiz. Tunçbilek Termik Santralı  korkulu rüyamızdı. Bu rüyadan uyandık. Gerekirse  uyumayacağız. Çünkü uykusuz kalmak ,uyuyarak korkulu rüya görmekten hayırlıdır. Demokrat Parti döneminde hayata geçirilen  Tunçbilek Termik Santralı Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde  sonlandırılmıştır. Zararın neresinden dönerseniz o da kardır. Hiç kimse bir daha Tunçbilek Termik Santralı  yeniden çalışacak diye bir beklenti içine girilmesin.Çünkü artık Tunçbilek Termik Santralı ‘ndan ne sahibine,ne devlete ne de bu aziz millete bir fayda gelmeyecektir. Tek endişemiz çalışanların ne olacağıdır. Ama Demokrasilerde çareler tükenmez. Onun içindir ki Demokrasi güzeldir.                         Read the full article
0 notes