#Yapay Organlar
Explore tagged Tumblr posts
Text
Yapay Organlar: 3D Biyoyazıcıların Mucizevi Dünyası - 7 Adımda Geleceğin Tıbbını Keşfedin!
Yapay Organlar: 3D Biyoyazıcıların Mucizevi Dünyası – 7 Adımda Geleceğin Tıbbını Keşfedin! Giriş Tıp dünyası, her geçen gün yeni teknolojik gelişmelerle şaşırtmaya devam ediyor. Bu gelişmelerin en heyecan verici olanlarından biri de şüphesiz yapay organlar ve bu organları üreten 3D biyoyazıcılar. Organ nakli bekleyen binlerce hasta için umut ışığı olan bu teknoloji, adeta hayat kurtarıyor. Peki,…
#3D biyoyazıcı teknolojisinin tıbbi kullanımı#3D Biyoyazıcılar#3D biyoyazıcılar ile yapay organ üretimi#Biyobaskı#Biyomedikal Teknoloji#doku mühendisliği#kişiselleştirilmiş tıp#Kişiselleştirilmiş yapay organ üretimi#organ nakli#rejeneratif tıp#Tıp Teknolojileri#Yapay Doku#Yapay organ araştırmaları#Yapay organ teknolojisinin etik boyutları#Yapay Organlar
0 notes
Text
Eti ağaçta yetiştirmek mümkün olabilir mi?
Eti ağaçta yetiştirmek mümkün olabilir mi?Bitkilerin güç gereksinimini güneş ışınlarıyla karşıladığını zati biliyorduk. Ancak artık başka canlıların da fotosentez yapabileceği bir periyot başlıyor olabilir.Japon bilim insanları, bir laboratuvar deneyinde bitkilerden alınan hücrelerde fotosentez yapan kloroplastları izole ederek bunları hamsterdan alınan hücrelerle yan yana koydular. Kısa mühlet sonra hamster hücreleri kloroplastları alarak güya bir bitki hücresiymiş üzere fotosentez yapmaya başladılar.Chip'in aktardığına nazaran bilim insanları olağan hamster hücreleriyle bu fotosentez yapan hücreleri de karşılaştırdılar ve güneş gücünü kullanan hücrelerin çok daha süratli büyüdüğünü de fark ettiler.ET ARTIK AĞAÇTA MI YETİŞECEK?Şimdilik yalnızca deney basamağında olan bu gelişme, yakın gelecekte yapay et üretmek için kullanılabilir. Öbür bir deyişle, etin ağaçta yetiştiğine şahit olabiliriz. Bitki hücreleriyle birleştirilmiş dana/kuzu/tavuk hücreleri güneş ışığı ile fotosentez yaparak çok daha süratli ve doğal biçimde büyüyerek yenilebilir duruma gelebilir.Ayrıca bu metotlar, doku/organ kaybı yaşayan beşerler için laboratuvarlarda yapay organlar üretmek de mümkün olabilir. Fakat tüm bunların yarın olmayacağını iddia edebilirsiniz.Cumhuriyethttps://hepsigundem.com/eti-agacta-yetistirmek-mumkun-olabilir-mi/?fsp_sid=2123#Fotosentez
0 notes
Text
3D Yazıcı ile Organ Üretimi: Organ Naklinde Çığır Açan Teknoloji
3D biyoyazıcılar, organ nakli bekleyen hastalar için umut ışığı oluyor. Bu teknoloji ile laboratuvar ortamında yapay organlar basılabiliyor. Organ nakli için bekleme sürelerini kısaltmayı hedefleyen bilim insanları, özellikle böbrek, karaciğer ve kalp gibi hayati organların üretimi üzerine yoğun çalışmalar yapıyor.
0 notes
Text
Teknoloji haberleri
Teknoloji haberleri
Teknoloji haberleri, çağımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Her gün, gelişen teknoloji dünyasında yenilikler yaşanıyor. İleri teknoloji, hayatımızı kolaylaştırıyor ve sınırları zorluyor. Akıllı cihazlar, yapay zekâ ve dijital dönüşüm, dünyayı değiştiriyor. Geleceği şekillendiren bu teknolojilerle birlikte, insanoğlu daha da büyük adımlar atacak gibi görünüyor. Robotlar, otonom araçlar, yapay organlar ve uzay keşifleri, insanlık için sınırsız olanaklar sunuyor.
0 notes
Text
Çiçekler
Metin iyi bir adamdı. En azından, tanıyan herkes öyle derdi. Robotik Teknolojileri bölümünde okudu, ama okulu bıraktı. Sonra yıllar boyunca özel sektörde gezindi. Birkaç yıl önce, hayatının aşkıyla tanıştı. Kızı çok sevdi. Ancak kızın sağlık sorunları vardı. Karaciğer yetmezliği teşhisi konmuştu ve hekimlerin dediğine göre, karaciğer nakli yapılmalıydı.
Mevzuyu iyice araştırdı. Çeşit çeşit yapay organlar vardı. Yarı organik, yarı robotik olanlar çok pahalıydı. Mekanik, yani tam robotik olanlar da çeşit çeşitti. Bazıları dijitaldi. Normal bir insanın yarı organik organ bulması pek kolay değildi, hatta duyduğuna göre Türkiye'de bunlardan yoktu. Dijital ve mekanik olanları araştırdı. Onlar da pahalı sayılırdı, bunlardan birini satın alacak kadar parası yoktu.
Aklına dahiyane bir fikir geldi, çalacaktı. Bu organları satan firmanın deposuna gidecek, mekanın güvenlik açıklarını bulacaktı. Önce, iş arama bahanesiyle gitti ortama. Uzun bir görüşme oldu, doğal olarak işe alınmadı. Depo bölümüne girmek için, göz taramasından geçmek gerekiyordu. Fakat, daha kolay bir yöntem vardı. İnternetten, bir robot tamir şirketinin üniformasını satın aldı. Grafiker bir arkadaşına, şirkete ait, göğse iliştirilen kartlardan yaptırdı. Uzun bir peruk satın aldı. Alet çantasını hazırlayıp, mekana gitti. Ayrıca, yanına büyük bir çanta almıştı.
Güvenlik, ne için geldiğini sordu. Robot tamiri için geldiğini söyledi. Güvenlik, robotlar hakkında gerçekten bilgi sahibi olup olmadığını anlamak için, çocukların bile bilebileceği basit sorular sordu. Sonra ona yolu tarif etti. Binanın girişinde, bir başka görevli vardı. Ona meramını anlattı. Güleryüzlü, iyi birine benziyordu. Onu, personelin geçtiği kapıdan geçirdi. Dev hangarın içindeydi artık. Adama teşekkür etti ve yolu bildiğini söyledi. Saate baktı: 15.00. Mekan beşte kapanıyordu, daha iki saati vardı. Gidip kafeteryada çay içip simit yedi. En önemli özelliği, soğukkanlılığıydı. Kimsenin dikkatini çekmedi.
Saat beşten biraz önce, ürünlerin depolandığı bölüme geçti. Telefonundaki bir uygulamayı açtı, bu yazılım, mekandaki gizli kameraları tespit ediyordu. Önce ortamın krokisini çıkarıyor, sonra kameraların olduğu yerleri gösteriyordu. Mekandaki tüm kameraları belirledikten sonra, bu kameralar tarafından görülmeyen yerleri araştırdı. Sonunda saklanmak için bir köşe buldu. Metal rafların altında, boşluk vardı. Çantasıyla oraya doğru süründü, rahat sayılırdı. Çantadan uyku tulumunu çıkardı, yere serdi. Uzandı, mekanın kapanmasını bekledi. Birkaç adamın kahkahası geldi. Sonra kapılar kapatıldı. Dijital bir makineden gelen, tuhaf bir ses duydu. Sonrası sessizlik. Uzun süre yattı bu şekilde.
Hava karardığında, el fenerini çıkardı, yattığı yerden çıktı. Bacakları uyuşmuştu. Uzun süre, yapay organları inceledi. Çok fazla çeşit vardı. Sonunda, aradığı modeli buldu. Şık bir kutunun içinde, yapay organ. Üzerinde 'Druid' yazıyordu. Aradığı marka buydu. Yerinden çıkardı, yattığı yere geri döndü. İhtiyacından fazlasını almamaya karar vermişti. Çünkü yakalanırsa, bunu sevgilisi için aldığını söyleyerek, ceza indirimi alabilirdi.
Sabaha kadar, orada yattı, uyudu. Sabah, personelin sesleriyle uyandı. Tam bir saat bekledi, sonunda robot tamircisi üniformasıyla yerinden çıktı. Aldığı yapay organı, bir robot yedek malzemesi kutusuna koymuştu. Kimse ona dönüp bakmadı bile.
İşin çoğu hallolmuştu, şimdi tek mesele iyi bir hekim bulmaktı. Bahçeden çıktı, mekandan epey uzaklaştı. Sevgilisine mesaj attı:
-çiçekleri aldım, birazdan evde olurum :)
0 notes
Text
Laboratuvarda Büyüyen İnsan Böbrekleri
Laboratuvarda Büyüyen İnsan Böbrekleri
Laboratuvarda Büyüyen İnsan Böbrekleri Laboratuvarda Büyüyen İnsan Böbrekleri – Bilim İnsanları Önemli Bir Buluş Yaptı Avrupa’daki birçok laboratuvar, gelecekte ihtiyaç duyanlar için nakil olarak kullanılabilecekleri umuduyla, hastalık modellemesi için kullanılmak üzere mini böbrekler yetiştiriyor. Laboratuvarda Büyüyen İnsan Böbrekleri Avrupa’da, kronik böbrek hastalığı (KBH) yaklaşık on…
View On WordPress
#3 boyutlu yapıları#böbrek nakli#diyaliz#Laboratuvarda Büyüyen İnsan Böbrekleri#mini böbrekler#nefron#organ nakli#pluripotent kök hücreler#yapay böbrek#Yapay İnsan Böbrekleri#yapay organlar
0 notes
Photo
TRASNHÜMANİST BİR GELECEKTE BİZİ NE BEKLİYOR
Nesnelerin interneti sayesinde üretimin otomizasyonu gerçeklşecek ve canlı emek günün birinde tamamen ilga olacak ve toplumsal iş bölümü ortadan kalkacaktır, Ancak kapitalist müllkiyet canlı emeksiz varolmaz çünkü kapitalizmin ekonomi politik temeli canlı emek sürecine dayanır, kapitalizm canlı eemek üzerinden soğurtuğu artık sayesinde sermaye birkimine sahip olur ve devinim sağlar, diyalektik olarak toplumsal iş bölümünün tamme ortadan kalkması yani emeğin tammen ootmizasyona uğraması anmcak özel mülkiyet düzenin tammen ilgası ile mümkündür. Bu bağlamda kapitalist düzende emeğin otomizasyonu belirli düzeyde gerçekleşbilir ve yen üretim araçları geliştikçe ve teknik emek sürecine dahil oldukça sermaye arasındkai çelişki ve rakebet dahada yoğunlaşır ve nihayetinde sürekli buhranlar ve krizler yol açar, Son tahlilde kapitalist toplumda emeğin belirli düzeyde otomasyona uğraması demek ıskartaya çıkmış ve artı değer üretmeyen beleşçilerin tasfiyesini gerektir, .
Post sonrası toplumun konfigürasyonu nasıl olacaktır sorusuna bir burjuva ideoloğu olarak Yuval Harari, Homo-Deus kitabında cevap veriyor, bilgisayarlaştırılmış ve genetik mühendisliklerle kontrol altına alınmış dijital bir toplum. endüstri 4.0 yeni sanayi devrimi ile emeğin artan otomasyonu canlı emeğin yerine teknik emeğin üretim sürecinde daha fazla yer alması ile birlikte işsizliğin nasıl çözüleceğine ilişkin gelecek kurguları üzerine pek çok burjuva ideoloğu kafa yormakta teoriler üretmektedir robotların vergilendirilmesi yada toplam milli gelirden işsizlere sosyal yardım fonları kurulması yani sadakaya bağlanması tartışılan çözüm önerilerinden bazılarıdır.Üremenin liberal politikalar ile kontrolü örneğin kürtaj doğum kontrol vb. yöntemler ile nüfusun budanması ve kontrolsüz nüfus artışının engellenmesi bu sayede emeğin otomizasyonu sonrası ortaya çıkan kitlesel işsizlik dengelemek post sonrası toplum için öngörülen ve günümüzde yaygın bir şekilde uygulanan politikalardan bir diğeridir. Burjuvazi yığınları bir deneğe çevirip onun doğasını baştan yazmak için yapay zekayı kullanıyor ve Yuval Harari’nin deyimi ile toplum hackleniyor. Toplum burjuvazi için artık dijital diktatörlük tarafından yönetilen bir algoritmalar zinciridir bu Neo Pisagorcu yaklaşım geleceğin dini haline gelecektir diyor Harari.
2-ÖJENİ VE TASARIM İNSANLAR
Bilimdeki devrimci sıçramalar ve günümüzde trans hümanist topluma doğru evrilen insan uygarlığının temellerini atan inovatif gelişmeler sayesinde insan biylojisinin kodları çözülmüştür, DNA çözülmesi, Rejennaratif tıp, yapay organlar, CRISPR, teknolojisi trasnhümnaist bir geleekte hastalık kavramının tammen dijitaleşmesi ve hatta hastalığın tamamen ortadan kaldırılması anlamına gelemektedir. Trasnhüanizmin ereksel niteliği artık insan özneliğini var eden kusurluğu doğasını tammen ortadan kaldırmak ve onu yeniden tanımlamak üzerine kurludur, CRISPR, teknolojisi sayesinde yakın gelecekte tüm kusurlarından arındırılmış yeniden kalıp verilen ve genetik olarak modifiye edilmiş tasarım bebekler doğabilir, artık çirkin hastalıklı ve evrimsel açıdan dezavantajlı bir zeka ile doğmak zorunda değilsin arz ve talebe uygun tamamen modifiye edilmiş mükemmel tasarım bebekler işte yarının dünyasında bir yandan tüm evrimsel kusurlarından arındırılmış diğer yandan uzun yaşam beklentisine sahip insanların üretileceği bir distopik bir dünyadır, Bu kavramlar bilim kurgu olmaktan çıkmış günümüz yaşamının parçası haline gelmiştir.
TEKİL EV EKONOMİSİNİN ÇÖZÜLMESİ
Tekil ev ekonomisi üzerine yapılan ve günümüzde gittikçe arkaikleşen feminist tartışmaları bilirsiniz, basit bir ev hizmetçisine dönüştürülen ve tekil ev ekonomisi içerisinde mutfak temizlik ve yemek gibi angarya işler ile sömürlen kadınlar üzerine, bu tartışma günden güne arkaikleşen tekniğin eve girmesi ile önemini yitiren bir tartışmadır, post kapitalist toplumlarda geleneksel yeniden üretim sistemleri çözülürken kadınların üretime girişide hızlanmıştır, bunun nitel bir soncunu olarak nükler aile çözülmüş evlilik kurumu günden güne önemini yitirmiştir. Bunun yerini özellikle batı toplumlarında solo yaşamlar almıştır, örneğin batıda insanların yarısı yanlız yaşamı tercih etmektedir, Bu sosyal insan tipi geniş bir hacme ulaşmış meta üretimine uygun yaratılmış bir sosyal insan tipidir, diğer yandan bu yeni nesil inovatif teknolojiler sayesinde insanlar yanlız ve konforlu yaşamı seçmektedir özelikle tekil ev ekonomisi konusunda kadınlara bağımlı bulunan erkekler açısından devrimci ve özgürleştirici bir deneyimdir. Bu teknolojiler gelecekte daha fazla gelişerek tekil ev ekonomisini tamamen çözecektir, günümüzde geleneksel mutfağın yerini faasfood kültürüne bırakması ile birlikte geleneksel aile ve evlilik kurumunun temelleri büyük ölçüde çözülmüştür.
3- CİNSELLİĞİN VE ÜREMENİN OTOMİZASYONU
Ataerkil formel yapılar, aile ,cinsellik vb. sembolik alanlarını yitirerek, yerini akışkan ve geçici toplumsal kalıplara bıraktılar. Post modern ideoloji ile birlikte, baudrillard değimi ile haz geleneksel yeniden üretim sistemlerine üstün geldi ve klasik tüm domestik duygudaşlığı çözdü. İki ben arasında, erotik aşkın yerini haz aldı ve tüm romantik idealler son buldu.Son dönemlerde batılı basında, çeşitli çevrelerin tartışığı fenomen konularından, biri olan robotik devrimdir. Geniş çevrelerce bu devrimin yaşamımızda, köklü nitel değişilikler yaratacağı konuşuluyor. Başta üretim olmak üzere sağlık eğitim ulaşım vb.alanlarda robotların başat hale geleceği yönündeki,transhümanist bir söylem, genel batılı medyada egemen dil haline geldi. Bunlar arasında önemli tartışmalardan biride, sofistike biçimde tasarlanmış ve yapay zeka ile birleştirilecek olan, geleceğin cinsel ve duygusal partner adayları androit robotlar. Bir diğer tartışma üç merkezli yönetilen ve konvansyiobel üreminin yerine yaay üreme ile ikame edileceği bir geleceğin kapısını aralayan yapay rahimlerdir.
küçük burjuva solunun mitik gelecek tahayyülü büyük aşk ideali ve simetrik (eşitlikçi) bir toplumsal cinsiyet kurgusuna dayalıdır oysaki nesnel dünya daha şimdiden geleceğin bir projeksiyonu ortaya koyuyor gelecek elli yıl içinde klasik tüm domestik roller çözülecek iki cins arasındaki ilişkiler ilga olarak tarihin dışına itilecek konvansiyonel üreme ve cinsellik modelinin yerini her birey için özelleşmiş üreme ve cinsellik modelleri ( sex robotları-yapay uteruslar) alacak. Günümüzde palyatif bir biçim alan cinsellik ve ilişkilerde tarihin diyalektiği karşısında tutunamayarak tamamen sönümlenecektir. Doğal insanın sonu ile birlikte bireyde kendi arzularının bir menajeri haline gelerek özerk bir kütleye dönüşecektir
Cinselliğin ve üremenin, teknoloji ile ikame edildiği, radikal hedonostik bir gelecek tahayyülü, artık daha gerçekçi bir kaçınılmaz gözüküyor. (Feministlerin değimi ile bu kadınlık anlatısının sonudur, aynı zamanda cinsiyet çatışmasınında.) Marksın değimi ile Katı olan herşey buharlaşıyor kutsal olan herşey dünyevileşiyor. Trasnhümanizm postmodern topluma egemen olan radikal epistomolojilerin parçaladığı çift kavramını, yeni türden bir öznellik anlaşı ile değiştirmeyi hedefliyor.Biyo muhendisliğin, genetik bilimin ve makinenin kalıp verdiği türden bir öznellik.
Nietzsche Tanrıyı öldürdü, postmodernizm ise onun mirası olan ahlaki özneyi,Trans hümanizm ise doğal insanı ortadan kaldırmayı hedefleyen bir ereğe sahiptir.
KORAY AKER
11 notes
·
View notes
Text
Sen burda dur Bi gün lazım olursun
ORGAN NAKLİ
Organ nakli mes`elesi bir çok yönüyle yeni bir mes`ele olmakla beraber, bazı yönleriyle de eskiden beri bilinmekte ve Islâm Fıkıhçıları tarafından bu yönüyle ele alınmış bulunmaktadır. Konu açısından en önemli nokta elbette insanın değeri ve konumu mes`elesidir. Herhangi bir makine gibi insanın bir parçasını söküp diğerine takma, ya da beğenmeyip değiştirme, herhalde onun "keramet"ine nakîsa getirmediği ölçüde yapılabilmeli, ya da yapılamamalıdır. Yahut bir başka deyişle, bir organ nakli ameliyatı yapılırken bilimsellik putunu tatmin amacıyla, yapılanın doğru olup olmadığına bakmadan, insanın neler yapabileceğini değil, insana neler yapılabileceğini hesap etmek gerekir. Bu girişten sonra: Islâm`da Allah`ın yarattığı en değerli varlığın insan olduğunu, onun "zübde-i âlem" bulunduğunu, diğer her şeyin onun için yaratıldığını, ayet-i kerimeler de, hadis-i şerifler de, bunlara bağlı olarak Islâm uleması da enine boyuna açıklamıştır. Insanın genel anlamda üstünlüğü ve kerameti yanında; şekil güzelliği, yer yüzünde Allah`ın halifesi olması, ilimle şeref kazanması, meleklerin ona secde etmesinin istenmesi, yiyecegi ve içecegi şeyler bakımından üstünlüğü.. gibi yönleriyle onun varlık aleminin odak noktası olduğu bildirilmiş, canının korunması, dinin ana hedeflerinden (maslahat) sayılmış, hayatî uzuvlarına tecavüz dahi canına tecavüz kabul edilmiş, haksız yere bir insanın öldürülmesi bütün insanların öldürülmesi, ölümden kurtarılması da bütün insanların diriltilmesi gibi görülmüştür. Hatta Rasulüllah (sav), "Bir kardeşine silâh çekene melekler lanet eder"(Müsned, N/256, 505) buyurarak onu korkutmanın dahi ne büyük günah olduğuna işaret etmiştir. Insanlara kendilerini tehlikeye atmamaları emredilmiş, hastalıklara çare ve tedavi aranması istenmiştir. Bu yüzden Islâm alimleri insanın tek tek uzuvlarının dahi mal kabul edilemeyecekleri için satılamayacağını, eşya gibi kullanılamayacağını, bağışlama yetkisinin bile insanın elinde olmadığını hükme bağlamışlardır. Hatta ikrah (ölümle tehdit) durumuyla karşılaşan birisi, öldürülme endişesiyle başkasının, değil canına, bir uzvuna dahi tecavüzde bulunamaz. Tek tek her insan mükerremdir. Bu hükümlerden bir insan olarak kâfirler dahi ayrı tutulmaz. Birinin hatırına diğerinin kerametine halel getirilemez. Hatta açlıktan ölme durumunda olan birisi, başka insanın etini yiyemeyeceği gibi, Şafiîlerden çok azı dışında bütün Islâm hukukçularına göre, kendinin bir uzvunu da kesip yiyemez. Çünkü insân kendisinin maliki değildir. Ayrıca bu onun tamamen ya da kısmen satılamamasının da bir sebebidir. Çünkü satılan şeyin mülk olması gerekir. Insanın bu değer ve şerefi ölmekle de kaybolmaz. Onun için Rasulüllah Efendimiz (sav), "ölünün kemiğini kırmak, onu diri iken kırmak gibidir" (Muvatta, Cenâiz 45; Ebu Davud, Cenaiz 60; Ibn Mâce, Cenâiz 63; Müsned, VI658,100) buyurur. Buna göre doktorların sahipsiz cenazeler üzerinde yaptıkları deneyler, kadavra vs. ye cevaz bulmak mümkün değildir.
Bütün bu ve benzeri sebeplerden ötürü bir insandan bir başkasına herhangi bir uzuv aktarılamayacağını, diğeri zaruret içerisinde de olsa bunun caiz olamayacağını fıkıhçılar çeşitli ifadelerle ve hemen hemen ittifakla söylemişlerdir.(Nevevî, el-Mecü`1, IX/45; Mugni`l-Muhtâc, VNI/163; Mecmâ`ul-Emtiur, N/528) Insanın kendi vücudundan kopan bir parçasının yerine takılmasına ise caiz demişlerdir. Delil olarak Rasûlüllah Efendimiz (sav)`in Bedir harbinde gözü çıkan Katâde`nin gözünü kendi elleriyle yerine iade etmesini göstermişlerdir.(Zaman 19.2.87 (Dr. Muhammed Zeynelabidin Tarih`in doktora tezinden)) Yapay organlar ve domuz dışındaki kemik vs. lerini bu gaye ile kullanmakta da sakınca olmadığını söylemişlerdir.(Abdüsselam, Naki ve Ziraati A`zâil-Insan;125) Yenilerde de bu görüşleri savunan fıkıhçılar tedavinin bu yöne kaydırılması gerektiğini, insandaki rahatsızlıklar için başka insanları kullanmanın, İslam`ın "zarara zararla mukabele edilmez" esasına ters düştüğünü ve tıbbın şu anda ulaştığı noktanın sanki son aşama gibi görülüp, başka hal çareleri arama kapısını kapayacağını, dolayısıyla buna cevaz vermenin aslında meşru yoldan ilmin ilerlemesine de engel teşkil edeceğini söylemişlerdir. En ihtiyatli görülen bu izaha göre: Insanın tek hedefi, nasıl olursa olsun yaşamak değil, ne kadar yaşarsa yaşasın bir gün nasılsa ayrılacağı bu dünyadan, asıl dünyasını kazanarak ayrılmaktır. Halbuki, insanları bir makine gibi parçalarına ayırıp, diğerine monte etmek isteyen mantalite bunu, insana olan saygısından değil, her türlü gücün üstünde olan bilme merakını tatmin ve dünyayı ölümsüzleştirmek için yapmaktadır. Bu yüzden yetişilemeyip ölenlerin artık işi bitmiştir. Hiç olmazsa işe yarar parçaları bir başkasına takılmalıdır. Böylece belki onu ölümsüzleştirmek mümkün olabilir. Çünkü ölüm (ona göre) safi kayıp ve herşeyin bitmesi demektir. Iki-üç ay önce Mısır`da basılan ve Dr. Abdüsselam`a ait olan konuyla ilgili bir kitapta bu ihtiyatli görüşü benimsemiş görülmektedir.
Ama geçtiğimiz yıl yine Mısır`da tartışılıp kabul edilen doktora tezinde Dr. Muhammed Zeynelabidin ise bazı şartlarla, organ naklini caiz görmekte ve bunları: Zaruretin bulunması, iki zarardan hafif olanının alınması diye özetlemektedir. Bizce ancak adil tabiplerin de katılacağı bir heyet icmaının halledebileceği bu mes`elede son söz henüz söylenmemiştir. Ancak caiz olmadığını savunan görüşün delilleri daha güçlü, daha ihtiyatli daha insanî görülmektedir.
1 note
·
View note
Text
İNSANLIĞIN FELFESEFİ BİR KEŞFİ
Tarih öncesi dönemden beri insanlar çeşitli malzemeler ile kendi bedenlerini değiştirme eğilimindeler. Kullanan insanlara karşıda hep önyargı içerisinde oldular. Bireyin kendisi ile barışması için seçtiği yola karşı hep bir tutum vardı. Piercing, dövme ve makyaj gibi malzemeler kullanılarak yapılan bu değişiklikler kendimizi kabul etmemize olanak sağlıyor. Teknolojinin gelişimi ile insanın bedeniyle olan ilişkisi artıyor.Bir bacağını kaybetmiş birine dans edebileceği bir ayak, kolunu kaybetmiş birine el sunan protezler, implantlar ve biyo-mühendislik alanındaki gelişmeler eksik olarak gördüğümüz, kabul etmekte zorlandığımız durumların üstesinden gelmemizi sağlıyor. Yaşanılan bu değişim aynı zamanda insan olmanın ne demek olduğu fikrinede meydan okuyor. Bedenimizden esinlenerek ilerletilen bu gelişimlerin bizde eksik olanı tamamlaması da işin diğer bir ilginç kısmı. Araştırmalarım boyunca isimlerine sıkça karşılaştığım bir kaç kişi var.
Viktoria Modesta 20 yaşında gönüllü ampütasyon ameliyatı geçiren bir “ biyonik sanatçı”. Eserlerini sanat, bilim, müzik, teknoloji ve tasarımın kesişimlerini araştırarak oluşturuyor. MIT Media Lab’de ve çeşitli festivallerde, moda haftalarında ve Londra Paralimpik Oyunları'nda sahne alarak hayatına devam etmekte.Victoria Modesta bir röportajında , doktorunun protez bacak ile yaşamayı kolayca kabul etmesini yadırgadığından ve acı çekerek yatağa bağlı kalmasını daha kabul edilebilir gördüğünü açıkladığına denk geldim. İnsanların yeniye karşı hep bir korkuları var. Bu beni daha çok korkutuyor. Bu katı, asıl engeli yaratan düşünce yapısının kırılmasında Viktoria’nın payı büyük. Bedenimizi kim olduğumuz ile tanımlarız. Victoria bu süreçte bir uzuvunu kaybedip, kendini eksik ama yeni hali ile tanımlayan ve üstüne yapay ve yaratıcı bir protezle devam eden bir sanatçı. Bacağının neye benzediğini seçebilmeyi özgürlük olarak görüp kendisine bir kurtuluş biçimi yarattı. Kim olduğunu ekrardan tanımlayabildi. Victoria Modesta’nın paylaşacak olduğum fotoğrafını görür görmez bende kendime bir tane yaptırmak istedim-bu kişisel tercihim tabi estetikli bir görünüş yerine sakat mı kalmak istiyorsun diye yorumlayanlarda olacaktır- insanı ve bedeni algılama biçimlerimiz değişiyordu. Teknolojinin gelişimi ile hackleniyoruz demek istiyorum.Olumsuz bir çağrışımı olsa da sıradışı yaklaşımlar yakaladığı ortada.
Niel Harbisson İngiliz, çağdaş sanatçı ve cyborg aktivisti. Renk körü olduğu için tedavi amaçlı araştırmalarına başladı. Kafatasına yerleştirilen anten, infrared ve ultraviyole sayesinde, sesli titreşimler yoluyla görünür ve görünmez renkleri algılayabiliyor. Uzaydan, görüntülerden, videolardan, müzik veya telefon görüşmelerinden gelen renkleri doğrudan ve internet bağlantısı üzerinden kafasına almasına izin verdi.2010 yılında, Cyborg Vakfı'nı, insanların siborg olmalarına, cyborg haklarını savunmaya ve cyborg sanatını desteklemeye yardımcı olan uluslararası bir organizasyon olan Moon Ribas ile kurdu. 2017 yılında, insan olmayan kimlikleri olan insanlara ses veren bir dernek olan Transpecies Society’i kurdu, kendini tasarlama özgürlüğünü savunuyor ve toplumda yeni duyular ve yeni organlar yaratılmasını teklif ediyor. Harbisson, kendisini cyborg olarak tanımlıyor ve artık % 100 insan hissetmediğinden bahsediyor. Sanat eseri, kimliği, insan algısını, görme ve ses arasındaki bağlantıyı ve yeni duyusal girdilerle sanatsal ifadenin kullanımını araştırıyor.
Algımızın ötesine geçebilmek, yeni duyular ve organlar üçlüsü beni heyecanlandırıyor. Hissettiklerimizin ötesine geçmeye başlıyoruz. Bu yeni duyuları ekleyerek, doğada zaten var olan, ancak insan vücudunun veya beynin henüz algılayamadığı gerçekleri ortaya çıkarabiliriz. Binlerce yıldır, bir tür olarak, hayatta kalabilmek için bedenlerimizi ve gezegeni değiştiriyoruz. Moon Ribas ise İspanyol bir diğer cyborg sanatçısı. Sismik sensörleri eklemlerine yerleştirerek her hangi bir yerdeki depremi bedeninde hissederek dans edebiliyor. Eksik değilde başka ne varı araştıran sanatçının çalışmaları bulutların yer değiştirişine takılışımı anımsattı. Uzakta görünen duyulara adım atmalı, kendimizi tasarlamaya ve değiştirmeye çalışmalıyız.
youtube
K: Emine Saner The Guardian, Viktoria Modesta, the world’s first amputee pop star : ‘If you don’t fit in, then don’t fit in’, 24 dec 2014 https://www.theguardian.com/music/2014/dec/20/-sp-amputee-pop-star-viktoria-modesta
1 note
·
View note
Text
Sadece Düşünerek Yazı Yazabileceğiniz İmplant Geliştirildi
Sadece Düşünerek Yazı Yazabileceğiniz İmplant Geliştirildi
Yapay zekâ ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte yavaş yavaş protez uzuvlar ve organlar üretilmeye, hastalıklar mikro robotlar ve diğer teknoloji ile tedavi edilmeye başladı. Kimi insanlara göre bu insanlığın makineleşmeye başladığını gösterse de çoğunluk bu teknolojik gelişmelerin desteklenmesi gerektiğini savunuyor. Geçtiğimiz yılın mayıs ayında yapılan bir araştırma ise kalıcı beyin hasarına…
View On WordPress
0 notes
Text
Beyin felçli hasta implantla sadece düşünerek “konuşabiliyor”
Beyin felçli hasta implantla sadece düşünerek “konuşabiliyor”
Yapay zekâ ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte yavaş yavaş protez uzuvlar ve organlar üretilmeye, hastalıklar mikro robotlar ve diğer teknoloji ile tedavi edilmeye başladı. Kimi insanlara göre bu insanlığın makineleşmeye başladığını gösterse de çoğunluk bu teknolojik gelişmelerin desteklenmesi gerektiğini savunuyor. Webtekno’da yer alan habere göre geçtiğimiz yılın mayıs ayında yapılan bir…
View On WordPress
0 notes
Photo
* -bir gün, insanın göğsündeki alelade pompayı söküp, yerine plastikten üretilmiş olanını koyacağım. sonra o insan iyileşecek, aynaya bakacak, göğsündeki uzunlamasına ameliyat izini görecek, gördüğüyle de kalacak. kendinde bir değişiklik hissedemediğini huzursuzca anlayacak. -yazarlar morglardan çıkar. herkesi öldürüp, kendi insanını diriltir, onlara can verdikçe, küstahça yaratıcılığı öğrenir. onlara yapay organlar takar. bu yarattığı yapay insanlara, gerçek insanların duygularını yükler. onları laboratuvar ortamındaki gibi, deneylerle sınar. -bugün neyi reddetmelisin dostum? bugün, daha fazla huzursuzluk yaratacak birçok yaratıcılığı, karmaşık duygular, karmaşık organlar üreten sahtekârları güzelce reddedebilirsin. -bugün neyi kabullenmelisin? onaran bir güne asla uyanamayacağını. öyle bir tabiat insan için yok. . . . . . ______________________________________________ ______________________________________________ #blackandwhite #monoart #monochrome #streetphotography #travel #analog #manzara #landscape #citylife #architecture #mountains #bugününkaresi #bestoftoday #anıyakala #analogphotography #gününfotoğrafı #gününkaresi #objektifimden #street #vsco #portrait #nature #streetphotography #sonyphotography #sonyalpha #dunyapozlari #mesutceye https://www.instagram.com/p/Caq20DhqEdd/?utm_medium=tumblr
#blackandwhite#monoart#monochrome#streetphotography#travel#analog#manzara#landscape#citylife#architecture#mountains#bugününkaresi#bestoftoday#anıyakala#analogphotography#gününfotoğrafı#gününkaresi#objektifimden#street#vsco#portrait#nature#sonyphotography#sonyalpha#dunyapozlari#mesutceye
0 notes
Text
Bizi kim yönetiyor?
Tarihçi Arnold Joseph Toynbee'nin yarım asırdan fazla bir süre önce ortaya çıkardığı ve bu sütunda kısaca bahsedeceğim dünya hükümeti için geçiş planı, şimdiden çok ileri bir uygulama aşamasındadır; küreselci sosyalist düzen, geri döndürülemez, başarılmış bir gerçektir. CHP gibi muhalefet partilerinin 19 yıldır bunu tamamen görmezden gelmesi ve yine de "oylama" yoluyla bir şekilde olayların gidişatına müdahale edebilme yanılsamasına sahip olması, Toynbee'nin yeni iktidar yapısını söylerken kesinlikle haklı olduğunun kanıtıdır. Demokratik olmayacağı gibi, demokratik de olmayacaktır. Kişinin altında yaşadığı güç yapısını görmezden gelmekten daha eksiksiz bir boyun eğme durumu yoktur.
Modern devlet yönetiminin giderek artan karmaşıklığının, kendi içinde, şeffaflık, erişilebilir bilgi, "bilinçli oy" gibi demokratik iddialarla, kısaca "yurttaşlık" varsayımlarıyla zaten çeliştiği doğrudur. Ancak, son yarım yüzyılda olan şey, bürokratik karmaşıklığın temsili hükümetin üstünde, onu yöneten, boğan ve ortadan kaldıran yeni bir iktidar yapısı yaratmak için bilinçli ve sistematik olarak kullanılmasıdır. Çoğu ulus, bu yeni küresel yapının kontrolü altında, en ufak bir farkındalığa bile sahip olmadan ve eski temsili hükümet sisteminin seçmenlere garanti ettiği, bugün bir perdeye indirgenmiş olan garantilerden ve eylem araçlarından yararlanmaya devam ettiklerine inanmadan yaşıyorlar.
Bu geçiş sadece halihazırda gerçekleşmiş değil, aynı zamanda nüfusa hareketin vatandaşlar için daha fazla özgürlük, herkesin daha fazla katılımı yönünde olduğu fikrini vermek için yaratılan bir dizi oldukça aldatıcı retorik bahanenin koruması altında gerçekleştirildi hükümet ve özel şirketler için daha sağlam garantilerdir. Bu retoriğin tüm anahtar terimleri “hükümet yeniden icat edildi”, “kamu özel ortaklıkları”, “üçüncü yol”, “ademi merkeziyetçilik” ilk bakışta işaret ettiklerinin tam tersi anlamına geliyor.
Bu makaleye eşlik eden iki şema bunu çok açık hale getirecektir. Buradaki oklar, gücün kökenini ve üzerinde uygulandığı nesneyi gösterir. Eski temsil sisteminde, seçmenler kendilerine en uygun görünen programlara göre hükümeti seçiyordu, seçilen hükümet yürütme ve parlamento bu planları uygulayabilmek için kamu yönetim organlarına iletiyordu. Yeni “kamu özel ortaklıkları” sisteminde, kamu yönetimi, yürütme kurumunun yalnızca bir parçasıdır. Diğer kısım, seçmenlerin kontrolünün olmadığı ve bazen farkında bile olmadığı varlıklar tarafından seçilir. Reklam formülasyonunda sunulduğu gibi, yeni sistem daha demokratiktir çünkü hükümet otoritesini "toplum" ile paylaşır.
Bu AKP'nin genel yönelimi, hiç tartışılmayan ve seçmenler nereden geldiklerini bile bilmeden bir gecede uygulanan bir dizi yeni sosyo kültürel ve politik kavramı yansıtıyor. Dönüşümlerin hızı o kadar büyük ki, nüfusları sadece herhangi bir organize reaksiyonu değil, aynı zamanda neler olduğuna dair net bir farkındalık yaratmak için gerekli olan şaşkın pasiflik durumuna indirmeye hizmet ediyor. Aynı zamanda, meclisin karar alma gücünün çoğu bürokratik organlara devredilmiştir; bürokratik organlar, artık seçmenlerin bir kolu olarak değil, AKP iktidarı şirketler ve uluslararası organların hükümdarlığı tarafından kontrol edilen ortaklıkların hizmetindeki ajanlar olarak hareket etmektedir.
Hükümet ayrıcalıklarının bir kısmını, "özelleştirme", "demokratikleşme", "merkeziyetçilik", "bürokratikleşme" vb. Bahanelerle elden çıkararak, onları halka değil, sonsuza dek kaçan küresel bir güç planına aktarır. Seçmen tarafından herhangi bir kontrol olasılığında ortaya çıkan belirsizlikler, daha sonra, hiç de popüler olmayan, ancak yalnızca sözde "organize sivil toplumun" iradesini yansıtan yapay olarak yeni "popüler baskılar" oluşturmak için araçlar olarak kullanılır, yani, Küresel güç şemasının kendisi tarafından oluşturulan ağa.
Büyük şirketler ve vakıflar tarafından sübvanse edilen bu AKP iktidarı, devlet kurumlarıyla sahip oldukları “ortaklıktan” yararlanarak, daha sonra kamu fonlarının acımasızca asalaklaştırılmasına geçerek, seçmenlerin kendisinden çekilen kanın dışından onları besleyen kaynaklara ekleyerek onları görmezden geliyor ve yanlış bir şekilde temsil ediyorlar. Bu yeni iktidar yapısı bir plan değil, ulaşılması gereken bir hedef değil: o, hâlihazırda altında yaşadığımız, eski temsili hükümetin molozları üzerine inşa edilmiş, bugün yalnızca iktidarın meşrulaştırıcı bir görünümü olarak var olan iktidar sistemidir. Yani eski sistemi öldüren dönüşümdür.
Özellikle ironik bir belirsizlik ve bu nedenle bu durumda kârlı olan, yeni planın uygulanmasına yönelik ana araçlardan birinin, en radikalden en yumuşak ve zararsız görünüme kadar dünya çapındaki şirketler ve sol hareketler ağında bulunmasıdır. Aynı zamanda, değişimin şiddeti ve hızı her türlü dengesizliği, korkuyu ve tatminsizliği yaratırken, bu sol örgütler ağı, diğer yandan tüm bu kötülükleri eski liberal kapitalizme suçlamak için bir megafon olarak kullanılıyorlar. Sizi ezen aynı dönüşümlerden en büyük yararlanıcıdırlar.
Filozof Benedetto Croce'nin unutulmaz bir eseri olan “Güç büyümesinin Doğal Tarihi”, adlı kitabında; modernite tarihinin amaçladığı gibi büyüyen özgürlüğün tarihi olmadığını, ezici devletin artan gücünün tarihi olduğunu söylemişti.
Yerel ölçekte liberal kapitalizmin merkezileştirici ve sosyalist eğilimlere karşı zaferini simüle eden ulusal hükümetlerin "ademi merkeziyetçiliği", erişilemez ve neredeyse görünmez düzinelerce devleti kontrol eden uluslar üstü Leviathan'ın inşasının hizmetine sunuldu. Seçmen, bu devasa mutasyona en ufak bir müdahale ya da anlama olasılığı olmaksızın maruz kalmakla kalmadı, aynı zamanda liberal kapitalizmin en entelektüel sözcülerinden bazıları bile sadece ekonomik faktörü görerek ve arkasındaki yeni siyasi iktidar yapısını araştırmayı reddederler.
Eski köylü, toprağın hizmetkarı ve hatta Romalı köle bile kontrol edilemeyen gücün topuğu altında inliyordu, ama en azından kendilerinden kimin sorumlu olduğuna dair net bir fikirleri vardı ve onları yöneten sistemin işleyişini mükemmel bir şekilde anladılar. "Kitle demokrasisinin" vatandaşı, nereden geldiğini bilmediği, ne bildiği ne de anlayamadığı bir hükümet sistemi tarafından yerleştirilen kararlara giderek daha fazla maruz kalıyor. Küreselleşme, süreci bilme hakkını bile merkezileştiren, iktidarı merkezileştirme sürecinin özüdür.
0 notes
Text
0 notes
Text
Robotla Evlilik
New Post has been published on https://www.islamievlilik.net/robotla-evlilik/
Robotla Evlilik
Es-Selamü Aleykum, sevgili okurlar,
Dünya’da Hak-batıl mücadelesi her daim süregelir. Kimi zaman Hak savunucuları galip gelirken, kimi zaman da batıl savunucuları galip gelmektedir.
Batılcılar, aile kurumuna saldırmaktadırlar. Aile bağları koparınca bireyselleşen insanı kendi güdümünde kontrol etmeyi planlıyorlar.
Hani kıymet alametlerinden biri de gençlerin ana-babaya asi gelmeleri de vardır. Bunu sadece İslam içerisinde düşünmeyin. Bu durum dünya genelinde görülecek bir durum olabilir. Çünkü, Hak ve batıl hangi dine bakarsanız bakın, en büyük esaslardan biri de, ana-babaya saygı ve hürmettir.
Gençleri ailesinden kopardıkça, kendi dinlerinden yani ahlaki yapılarından da uzaklaştırıyorlar. Yani anlayacağınız hiç bir dine tabi olmayan başı bozuk insan nesli yetiştirmek için uğraşan küresel güçlerle mücadele ediyoruz.
Aileye saldırının bir parçası olarak, robotlarla evlilik yasası hazırlayan ülkeler varmış. Belki çoktan hazırlamışlardır bile, sadece bir kaç şey bekliyorlar:
Yeterince robot üretilmeli: Çin’deki fabrikalar ne güne duruyor? Onlarla halletmeyi planlıyorlar. Hatta prototipler bile üretildi.
Robotlar evlilikteki beklentilere cevap verecek şekilde üretilmesi: Çin’deki laboratuvarlarda müthiş şekilde araştırma geliştirme yapılıyor. Erkeklik veya kadınlık fonksiyonlu yapay organlar geliştiriliyor.
İnsanların kafasında bu işi normalleştirmeliler: Çoğunuzun kafasında şöyle bir soru oluşmuştur: Hangi aklı başında insan robot evliliğini kabul eder ki?
El cevap: Şimdiden kabul edenler var. Hem de sebebi, aile içi sıkıntıları yaşamak istemeyenler, şimdiden bu işe razı. “(Karı dırdırı / koca derdi) çekeceğime robotla evlenirim, daha iyi. İstediğim zaman kapatırım, lazım olunca açarım.” diye olaya yaklaşıyorlar.
Şimdi ülkemizde, kadını koruma yasası adı altında aileyi baltalayan uygulamalar var. Karısına cinsel istismar diye hapis yatanlar var. Dokuz yıldır süren boşanma davaları var. Maddi külfeti yüksek nafakalar var. Var oğlu var.
Bu olaylar insanları evlilikten uzaklaştırıyor. Aileler çöktükçe, nüfus çökecek. Gelecekte ne fabrikada çalışacak işçi, ne memleketi savunacak asker, ne üniversitelere ve okullara öğretmen bulamayacak hale gelebiliriz.
Modern çağda insanların nasıl yönlendirildiğini görüyoruz. Dijitalleşen hayatımızla, internet üzerinden önümüze gelen bütün bilgilerin doğru olduğuna inanan bir gençlik var. Bu gençlikten gelecek nesil nasıl olacak tahmin etmek istemiyorum. Tüylerim diken diken oluyor.
Arif olan anlar.
Hayır dualarınızı esirgemeyin,
Mustafa Erol
islamievlilik.net
0 notes
Note
Daniel Wolpert'e göre beynin varoluş sebebi uyumlu ve karmaşık hareketleri sağlamakmış. Konu hakkındaki düşüncelerini merak ediyorum.
Doğru. Canlı içerisinde bulunan sistemin kendi içerisinde uyumu olmadan canlı, yaşamını sürdüremez, organlar hatta hücreler arası iletişim bu yüzden çok önemlidir bu yüzden bu da iletişim hatları olan sinir sistemini ve beynin oluşumunu kaçınılmaz kılar. Bu, kompleks hareketler gerçekleştiremeyen sistematik işleyen makineden farksız bir canlı içinde geçerlidir, tıpkı yapay zekanın programlanmış kodların dışında bir şeyle karşılaşması sonucu hata verip anormali davranışlar sergilemesi gibi. :)
5 notes
·
View notes