#Yaşam Hattı
Explore tagged Tumblr posts
Text
Burayı günlük gibi kullandığım için buraya yazmak istedim. Ne uzun uzadıya yazı yazan biriyim nede kolay kolay içimi dökebilen. Son 5 senem zindan gibi geçti. Acı, hüzün, gözyaşı, ölüm, yaşam, hastalık, hastane, parasızlık, borç, iş ve daha niceleri, son 5 sene de her türlü işte çalıştım. İnşaatta sıvacılık yaptım, elektrikçilik yaptım her türlü yere elektrik hattı çektim, internetten e-ticaret yaptım, freelance çalıştım, depolarda çalıştım, yük taşımacılığı yaptım, benzincide çalıştım, satış danışmanlığı yaptım. Her akşam eve geldiğimde ayaklarımın uzun süre ayakta kalmaktan bembeyaz olup sabahına da yara içinde olup yere basamadığım dönemleri yaşadım. 2020 Pandemi benim hayatımı daha da dibe çeken o sene, her günüm sabah 8 de kalkıp daha gözümü ovuşturmadan bilgisayara oturup 15 metrekare odamdan sadece yemek yemek ve tuvalet ihtiyacımı gidermek için çıkıyordum. 2020 Pandemi bana çok şey kattı ama bir çok şeyinde içine etti. İş yaptım çok geçmeden battı, kredi kartlarım başıma dert oldu, sağlığım kötüye gitti, çevremde ki insanları kaybettim, anksiyetem ve diğer hastalıklarım daha da belirginleşti, hiç tanışmamış olsaydım, hiç o gün orada onunla müzik dinlemeseydim dediğim kişi ile tanıştım, sayısız intihar girişimleri, günde 2 paket bitirilen sigaralar, her gece yarın yokmuş gibi içmeler, haftanın 4 günü sabahlamak, her gece bir sonraki gün nasıl geçecek diye düşünmek ve daha bir sürü şey. 2021 bazı seçimlerin yapılması gereken yıl, sağ yol mu yoksa sol mu? hangisini seçersen seç ikisinin de sonu boka saracak. Yine çabaladım, sürekli çabaladım, sürekli daha iyisini yapabilmek için daha iyi olabilmek için gece gündüz demeden çalıştım ve yine başaramadım. 2022 bazı şeylerin en güzel oldu zamanlar, bir yaz sonrası hayatın tamamen değişmesi. 2023, Yapılan aptallıklar ve ardından gelen sonuçlar. Ölüme en yakın olduğum an ve kollarımın tanınmayacak halde oluşu. Ve en sonunda hiç bitemeyecek sanılan o rüyadan uyanış. 2024, Herkes gibi 24 bana da güzel bir yıl olacak, her şey daha iyi olacak diye düşündüm. Yeni sene, Almanya, İş, Para ve bir kaç şey daha. Bu sene 21 oluyorum ve ben 2 günde bir salak traşı olurken artık haftada 1 yapıyorum belki de hiç. Şuan aynada kendime baktığım da tanıyamıyorum, bi bardak su almak istediğimde iki el ile tutmak zorundayım çünkü ellerim titriyor hemde çok. Ve 2024'ün bana en iyi hediyesi olan kötü huylu Beyin Tümörü. Hoşgeldin...
2 notes
·
View notes
Text
28 Ekim 2023 Boğa burcunun 5 derecesinde bir ay tutulması yaşayacağız. Bu tutulmadan öncelikle sabit burçların ilk derecelerinde ( Boğa, Aslan, Akrep, Kova) önemli yerleşimleri olanlar etkilenecek.
Ay tutulmaları çok güçlü yaşanan dolunaylardır ve duygusal yaşantımızda ortaya çıkan gerçekler birşeyleri sonlandırmamızı gerektirebilir.
Akrep- Boğa hattı en temel anlamıyla kaynaklarla ilgilidir. Boğa elle tutulur, gözle görülür kaynakları anlatırken, Akrep başkalarından gelen, gömülü olan ve krizle açığa çıkan kaynakları anlatır. Dolunayın aldığı karşıt açılar kriz diye bağırıyor demek ki bir kriz duygusal ve maddi bizim istediğimiz ve beklediğimiz konforu yıkacak, bunun içindeki fırsatı gören, yılmayan, dayanıklı olan, yeraltındaki gömülü hazineye ulaşır. Haritalarımızda boğa burcunun kestiği yaşam alanı güvence ve konforu istediğimiz yerdir dolayısıyla Boğa-Akrep hattındaki tutulmalar Şems’in söylediği gibi hayatlarımızın altını üstüne getirir(2.ev.8.ev aksı), peki ya altı üstünden daha iyiyse…
Bu hattaki her tutulma ekonomik krizleri körükledi, dikkatli olmak lazım.
Sabian sembolüne baktığımızda Dünya ‘da barış adına bazı köprüler kurulmaya çalışılacağını anlatıyor ancak bu savaşı getiren tutulma hattı önümüzdeki Nisan ayında tutulmalarla tekrar tetikleniyor.
Barış ve şifanın tam olarak çalışabilmesi için 2024 Eylül ayındaki Balık tutulmasının etkilerinin devreye girmesi gerekebilir.
Sabit hattaki tutulmalar yeryüzü hareketlerini tetikler bu anlamda dikkatli olmakta fayda var Dünyada özellikle Yemen, Avusturalya, uzak doğu bu anlamda hat üstünde.
Ülkemizin Güneş’i bu tutulmada partil tetik alıyor. Bu da siyasi figürlerin öne çıkacağını anlatıyor. Özellikle barışı sağlamak adına ülkemiz ve liderleri ön plana çıkabilir. Siyasi liderler hakkında şok edici gelişmeler olabilir.Sanat camiasından ünlü kişilerle ilgili ölüm ya da skandal haberler gündeme gelebilir.
Ülkenin ekonomik göstergeleri ciddi dalgalanabilir, altın başrolü oynayabilir.
Yine ülkemizde çocuklarla ilgili skandal bir haber gündem olabilir.
3 notes
·
View notes
Text
🗣️ Hatay Neden Atatürk'ün Şahsi Meselesidir?
1936 yılında yasayla neden Hatay ismi verildi?
Hayatta en hakiki mürşit ilimdir diyen Mustafa Kemal Atatürk aynı zamanda benim fikirlerim bilim ile ters düşerse bilimi seçin neden demiştir?
Bunun kadim bir sırrı ortaya koyan bir durumdur.
Hatay tüm medeniyetlerin yaşam bulduğu ve sahip olmak istediği tek yerdir.
Sebebi ise dünyanın en önemli boyut kapısına sahip olmasıdır.
Tüm medeniyetler o boyut kapısını açmak için o bölgede varlık sürdürmüştür.
Ata Türk o boyut kapısını aralamış son Hun oğludur.
Bu sebeple Hatay benim şahsi meselem demiştir.
Manyetik tufanların yaşanabileceği bir bölgedir.
Dünyanın merkezi konumunda ki manyetik alan boyut kapısı buradadır.
Ay hattı Hatay bu boyut kapısını herkese açmayacak şekilde bir sırrı barındırmaktadır.
Göktürklerin sırrını taşıyanlar o boyut kapısını bilir ve açabilir.
Mustafa Kemal Atatürk bu sırra sahip bir Göktürk ordusunun komutanıdır.
Şeytan soyunun oğulları da bu sırrın peşinde oldukları için bu bölgeyi ele geçirmek için bölgenin demografik yapısının bozulmasına yönelik çabasını iç destekli sürdürmektedir.
Depremi bir fırsat olarak kullanmak için bölgenin boşaltılması bu amaca yönelik bir çabadır.
Mustafa Kemal Atatürk ölüm döşeğinde Hatay benim şahsi meselem dedi ve Hatay'ı yurda katmadan bu dünyadan ayrılmadı.
Büyük dâhinin hangi emanetine sahip çıkıldı ki! Hatay neden onun şahsi meselesi olduğu Hatay'da gözü olanlar dışında kimse tarafından anlaşılmadı.
Medeniyetler şehri Hatay'da
Deprem
✓ Ezanı susturdu,
✓ Çanı yan döndürdü,
✓ Hazzan'ın sesini kıstı,
✓ İnsanı göçük altında bıraktı.
Hatay'da yaşam kalmayınca hiçbirinin medeniyet ile bir ilgisi olmadığı çıktı ortaya.
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın, şehirler yaşasın, kültürler ve medeniyetler yaşasın gerçeğini yer küre şiddeti ile insanlığın yüzüne çarptı.
Hatay boyut kapısı olduğu için Türklerin kutsal toprağıdır.
Bu topraklarda gözü olanlar ona sahip olmak için kültür ve medeniyet taşıyarak ona sahip olmak istediler.
Hatay paylaşılmadığı için değerini kaybetmiyordu. Deprem sonrası acıdan başka paylaşacak hiçbir şey kalmadı!
Hatay da kale içten yıkılmak istendi.
Göç mühendisliği, imar barışı ve depreme dayanıklı olmayan yapılar Hatay'da yıkımı yaşattı. Hatay kendi kendine sahip çıkmanın yolunu bulmak adına deprem ile üzerinde ki yükü attı.
Bütün medeniyetler Hatay'da böyle battı.
Bundan sonra gözler aynı kaderi yaşayan İstanbul'da olacak.
Aynı zulüm taşı toprağı altın olan İstanbul'a yaşatıldı.
Birileri taşı toprağı altın olan şehri cebine taşıdı birileri karşı çıktı çoğunluk ya seyretti ya da destek oldu.
İstanbul'un da ağır bir faturası olacak üzerinde yaşayanlara.
Beton çıbanlar bir gün patlayacak.
] Önder KARAÇAY [
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#Hatay benim şahsi meselemdir.#mustafa kemal atatürk
2 notes
·
View notes
Text
Alanya Sigorta Acentesi
Alanya Sigorta Acentesi: Güvenilir Hizmet ve Avantajlar
Alanya, Akdeniz’in incisi olarak her yıl binlerce turist ağırlayan, aynı zamanda yerel halkın huzurla yaşadığı önemli bir tatil ve yaşam merkezidir. Ancak, yoğun trafiği, doğal afet riskleri ve bireysel ihtiyaçlar göz önüne alındığında, sigorta ihtiyacı bölge halkı için kritik bir öneme sahiptir. Alanya sigorta acentesi olarak hizmet veren kurumlar, hem yerel halka hem de bölgede yaşayan yabancılara geniş kapsamlı çözümler sunmaktadır. Bu makalede, Alanya’daki sigorta acentelerinin hizmetlerini, avantajlarını ve neden güvenilir bir acente ile çalışmanız gerektiğini detaylı bir şekilde ele alacağız.
Alanya Sigorta Acentesi Nedir?
Sigorta acenteleri, bireylerin ve kurumların risklerini minimize etmek için çeşitli sigorta ürünleri sunan profesyonel işletmelerdir. Alanya sigorta acentesi, bölgedeki kullanıcıların ihtiyaçlarına uygun sigorta poliçeleri hazırlayarak hem yerel hem de yabancı müşterilere özel çözümler sunar. Bu hizmetler arasında;
Trafik sigortası
Kasko sigortası
Konut sigortası
Sağlık sigortası
İş yeri sigortası
Seyahat sigortası
gibi pek çok seçenek yer alır.
Neden Alanya’da Bir Sigorta Acentesiyle Çalışmalısınız?
1. Bölgeye Özel Çözümler
Alanya gibi turistik bir bölgede yaşamın dinamikleri farklıdır. Bölgede sıklıkla karşılaşılan sel, dolu gibi doğal afetler, sigorta poliçesi seçiminde dikkat edilmesi gereken unsurlardır. Alanya sigorta acentesi, bölgenin risk haritasını göz önüne alarak en uygun çözümleri sunar.
2. Türkçe ve Yabancı Dillerde Hizmet
Alanya’da yaşayan yabancı uyruklu kişiler için dil desteği büyük bir avantajdır. Birçok sigorta acentesi, İngilizce, Almanca ve Rusça gibi dillerde hizmet vererek yabancı müşterilerin ihtiyaçlarını daha iyi karşılar.
3. 37 Farklı Sigorta Şirketi ile Çalışma İmkanı
Alanya Efe Sigorta gibi deneyimli acenteler, birden fazla sigorta şirketi ile çalışarak müşterilere en uygun fiyatları ve kapsamları sunar. Bu, müşterilerin ihtiyaçlarına göre en avantajlı poliçeyi seçmelerine olanak tanır.
Sigorta Poliçesi Seçerken Nelere Dikkat Etmelisiniz?
Alanya sigorta acentesi ile çalışırken dikkat edilmesi gereken bazı kritik noktalar vardır:
1. Poliçe Kapsamı
Seçilen poliçenin risklerinizi tam anlamıyla karşılayıp karşılamadığını kontrol edin. Örneğin, konut sigortasında sel ve deprem gibi risklerin dahil olup olmadığını mutlaka sorun.
2. Fiyat Karşılaştırması
Birden fazla sigorta şirketinin teklifini karşılaştırarak bütçenize en uygun seçeneği belirleyin. Alanya Efe Sigorta, müşterilerine en rekabetçi fiyatları sunarak bu süreci kolaylaştırır.
3. Acente Güvenilirliği
Çalışacağınız acentenin sektördeki deneyimi ve müşteri memnuniyeti önemlidir. 12 yıllık deneyime sahip Alanya Efe Sigorta, bölgenin en güvenilir acentelerinden biridir.
Alanya Sigorta Acentesi Seçiminin Avantajları
Alanya’da bir sigorta acentesi ile çalışmanın birçok avantajı bulunmaktadır:
1. Hızlı ve Kolay Hizmet
Yerel acenteler, müşteri taleplerine hızlı bir şekilde yanıt verir. Poliçe satın alma, yenileme veya hasar işlemleri gibi süreçler kısa sürede tamamlanır.
2. Kişiselleştirilmiş Çözümler
Her müşterinin ihtiyaçları farklıdır. Alanya sigorta acentesi, bireysel ve kurumsal müşteriler için özelleştirilmiş sigorta paketleri sunar.
3. WhatsApp ile Kolay İletişim
Alanya Efe Sigorta, 0544 308 15 41 numaralı WhatsApp hattı ile müşterilerine kolay ve hızlı bir iletişim imkanı sunar.
Alanya’da En Çok Tercih Edilen Sigorta Türleri
Alanya’da hem yerel halk hem de turistler tarafından en çok tercih edilen sigorta türleri şunlardır:
Trafik ve Kasko Sigortası: Alanya’nın yoğun trafiğinde araç sahipleri için zorunlu ve isteğe bağlı sigortalar büyük önem taşır.
Konut Sigortası: Dolu ve sel gibi risklere karşı ev sahipleri konut sigortasını tercih eder.
Sağlık Sigortası: Özellikle yabancı uyruklular için sağlık sigortası popülerdir.
Seyahat Sigortası: Turistlerin sıklıkla tercih ettiği bir diğer sigorta türüdür.
Alanya Sigorta Acentesi Seçerken Dikkat Edilmesi Gerekenler
Doğru sigorta acentesini seçmek, hem maddi hem de manevi anlamda size büyük avantaj sağlar. İşte dikkat edilmesi gereken noktalar:
Deneyim: 12 yıldır sektörde faaliyet gösteren bir acente, sizin için güvenilir bir tercih olabilir.
Müşteri Yorumları: Daha önceki müşterilerin yorumlarını inceleyerek acentenin hizmet kalitesi hakkında bilgi edinebilirsiniz.
Çeşitli Poliçe Seçenekleri: Daha fazla seçenek, daha iyi fiyat anlamına gelir.
Sonuç
Alanya’da sigorta yaptırmak hem bireysel hem de kurumsal anlamda bir zorunluluk haline gelmiştir. Güvenilir bir Alanya sigorta acentesi ile çalışarak, hem maddi hem de manevi anlamda kendinizi ve sevdiklerinizi güvence altına alabilirsiniz. Alanya Efe Sigorta, sunduğu geniş kapsamlı hizmetlerle bölgenin en çok tercih edilen acentelerinden biridir. İhtiyaçlarınıza en uygun sigorta poliçelerini hazırlamak ve size özel çözümler sunmak için hemen iletişime geçebilirsiniz.
0 notes
Text
Malatya Yazıhan'ın altyapı çalışmalarında sona gelindi
https://pazaryerigundem.com/haber/198296/malatya-yazihanin-altyapi-calismalarinda-sona-gelindi/
Malatya Yazıhan'ın altyapı çalışmalarında sona gelindi
Malatya Su ve Kanalizasyon İdaresi (MASKİ) Genel Müdürlüğü ile Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı (YİKOB) işbirliğiyle Yazıhan İlçesi Hamidiye ve Fethiye Mahallesi’nde deprem sonrası başlatılan altyapı çalışmalarında sona yaklaştı.
MALATYA (İGFA) – Depremde hasar gören evlerin yerine inşa edilen yeni konutların tamamlanması ve altyapı çalışmalarıyla bölgelerin yaşam kalitesinin artırılması hedefleniyor. Hamidiye Mahallesi’nde yapılan çalışmalarla mahalle nüfusunun iki katına hizmet verecek alt yapı oluşturulurken, Fethiye Mahallesi’nde eskiyen altyapının yenilenmesiyle çevre kirliliği sorunlarının önüne geçildi.
HAMİDİYE MAHALLE MUHTARI MEVLÜT KARAASLAN: “TEŞEKKÜR EDERİZ”
Mahallede yapılan çalışmalardan duyduğu memnuniyeti dile getiren Hamidiye Mahalle Muhtarı Mevlüt Karaaslan: “Depremde hasar gören evlerimizin yerine deprem konutları yapılıyor. Su şebekemizin değişmesi gerekiyordu. Kanalizasyon hattı ve fosseptik kuyusu cevap vermiyordu. Bunun için bir çalışma talep ettik. Taleplerimiz sonucunda kanalizasyon arıtmaya götürülüyor. Su şebekesi de 2.000 metre bir takviye ile depo ile çözüldü inşallah. Bu çalışmalarından dolayı Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Sami Er’e, MASKİ Genel Müdürü Sayın Sinan Çeçen ve çalışma arkadaşlarına çok teşekkür ederiz” dedi.
FETHİYE MAHALLESİ’NDEN MEMNUNİYET
Fethiye Mahallesi sakinlerinden İsmail İnce, altyapı çalışmalarından dolayı MASKİ ve büyükşehir belediyesine teşekkür ederek şunları söyledi: “Depremden sonra kırsal kesime göç başladı. Göçle beraber mahallemiz yoğun bir nüfus artışı yaşadı. Akabinde deprem konutlarının yapımıyla altyapı sorunlarımızın giderilmesi için MASKİ tarafından önemli çalışmalar yapıldı. Su ve kanalizasyon hatlarımız yenilendi, sorunlarımız çözüldü. Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Sami Er’e, MASKİ Genel Müdürü Sayın Sinan Çeçen ve Kaymakamımıza teşekkür ederiz” dedi.
MASKİ Genel Müdürü Sinan Çeçen:“Hamidiye ve Fethiye Mahallesi’nde Çalışmalarımız Devam Ediyor”
Deprem sonrası Hamidiye ve Fethiye Mahallelerinde yapılan çalışmaların, bölgelerin altyapısını sağlıklı hale getirdiğini belirten MASKİ Genel Müdürü Sinan Çeçen: “Deprem sonrası Malatya genelinde altyapı ve su hatlarında önemli projeler hazırlayıp hayata geçiriyoruz. Hamidiye Mahallesi’nde yaptığımız içme suyu ve kanalizasyon yenileme çalışmalarıyla mahallemizin altyapısını sağlıklı hale getirdik. Yeni konutlarla artacak nüfusun ihtiyaçlarına uygun altyapıyı oluşturduk. Benzer şekilde Fethiye Mahallesi’nde yaptığımız kanalizasyon hattı çalışmalarıyla çevre kirliliğinin önüne geçtik. MASKİ olarak afetin etkilerini azaltmak ve şehirde yaşamı kolaylaştırmak için gece gündüz çalışmaya devam ediyoruz.” dedi.
MASKİ Genel Müdürü Sinan Çeçen: “Artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla MASKİ Genel Müdürlüğü ile Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı (YİKOB) işbirliğiyle Hamidiye Mahallesi’nde kapsamı bir altyapı rehabilitasyon çalışması başlattık. Çalışmalarkapsamda 2 kilometre uzunluğunda yeni içme suyu hattı ve 4 kilometre uzunluğunda kanalizasyon hattı inşa edildi. Eskiyen hatlar yenilenirken mevcut fosseptik kuyusu iptal edilerek kanalizasyon atıkları Yazıhan İlçesindeki arıtma tesisine bağlandı. Fethiye Mahallesi’nde, 1980 yılında yapılmış olan kanalizasyon hattı ve fosseptik kuyusu ekonomik ömrünü tamamladığı için iptal edilerek, 5 kilometrelik yeni bir kanalizasyon hattıyla Yazıhan Arıtma Tesisine bağlandı. Bu sayede kanalizasyonun doğaya deşarjı önlenerek çevre kirliliği sorunun gideriliyor.”dedi.
0 notes
Text
Bademcik iltihabı, tıp literatüründe "tonsillit" olarak bilinen, bademciklerin enfeksiyonu sonucu ortaya çıkan yaygın bir sağlık sorunudur. Bademcikler, boğazın iki yanında bulunan lenfoid dokulardır ve bağışıklık sistemimizin bir parçası olarak vücudu enfeksiyonlara karşı korumada kritik bir rol oynarlar. Ancak, bu savunma mekanizması bazen kendisi enfekte olabilir, özellikle bakteriyel veya viral mikroorganizmaların etkisiyle. Çocuklar arasında daha sık görülmekle birlikte, bademcik iltihabı her yaş grubunda ortaya çıkabilir. Hastalık, ağrılı yutma, ateş, boğazda şişlik ve bazen de genel halsizlik gibi belirtilerle kendini gösterir. Özellikle okul çağındaki çocuklarda yaygın olması nedeniyle toplum sağlığı üzerinde önemli bir etkisi vardır. Bademcik İltihabı (Tonsillit): 10 Belirtisi, Nedenleri, Tanısı, Tedavisi Bademcikler, bağışıklık sisteminin ilk savunma hattı olarak mikroorganizmaları tanımada ve onlara karşı bağışıklık tepkisi geliştirmede önemli bir rol oynar. Ancak, sürekli olarak çevreden gelen bakterilere ve virüslere maruz kalmaları, onları enfeksiyon riski altında bırakır. İltihaplanma, bademciklerin enfekte mikroorganizmalara karşı verdiği bir tepkidir. Bu süreçte bademcik dokusunda şişme, kızarıklık ve ağrı oluşur. Bazı durumlarda enfeksiyon çevre dokulara da yayılabilir ve daha ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Modern tıpta, bademcik iltihabının bu mekanizmasının anlaşılması, hastalığın önlenmesi ve tedavisi için kritik bir bilgi sunmaktadır. Bademcik iltihabı, yüzyıllardır bilinen ve tıbbi literatürde yerini almış bir hastalıktır. Eski medeniyetlerde boğaz ağrısı ve bademcik şişliği gibi belirtilerin kayıt altına alındığı görülmektedir. Günümüzde ise modern tanı yöntemleriyle hastalığın daha net bir şekilde teşhis edilmesi mümkün hale gelmiştir. Epidemiyolojik veriler, hastalığın çocuklarda daha yaygın olduğunu ve özellikle kış aylarında artış gösterdiğini ortaya koymaktadır. Bunun nedenlerinden biri, kış aylarında kapalı alanlarda daha fazla vakit geçirilmesi ve solunum yoluyla bulaşan mikroorganizmaların daha kolay yayılmasıdır. Bu bağlamda, bademcik iltihabı hem bireysel hem de toplumsal sağlık açısından önem taşır. Bademcik iltihabının etkilerini anlamak ve bu hastalıkla mücadele etmek, hem bireysel sağlığı koruma hem de sağlık sisteminin yükünü azaltma açısından büyük önem taşır. Tedavi edilmediğinde bademcik iltihabı, romatizmal ateş veya böbrek iltihabı gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu nedenle, hastalığın erken teşhisi, uygun tedavi yöntemlerinin seçilmesi ve komplikasyonların önlenmesi için farkındalık artırılmalıdır. Ayrıca, bağışıklık sistemini güçlendiren yaşam tarzı değişiklikleri ve aşı gibi koruyucu önlemler, hastalık riskini azaltmada etkili olabilir. Bu makalede, bademcik iltihabının nedenleri, belirtileri, tedavi yöntemleri ve korunma stratejileri detaylı bir şekilde ele alınacaktır. Bademcik İltihabı Nedir? Bademcik iltihabı, bademciklerin enfekte olmasıyla ortaya çıkan bir sağlık sorunudur ve genellikle boğaz ağrısı, yutkunma güçlüğü, ateş ve halsizlik gibi belirtilerle kendini gösterir. Bademcikler, bağışıklık sistemimizin bir parçası olan lenfoid dokulardır ve vücudu enfeksiyonlara karşı korumada önemli bir role sahiptir. Ancak, bu savunma mekanizması, bakteri, virüs ya da nadiren mantar gibi mikroorganizmalar tarafından enfekte olduğunda işlevini tam anlamıyla yerine getiremez hale gelir. Çoğu vakada bademcik iltihabına neden olan etkenler viral enfeksiyonlardır, ancak streptokok bakterisi gibi daha ciddi sonuçlara yol açabilen bakteriyel enfeksiyonlar da görülebilir. Bademciklerin şişmesi, kızarması ve üzerlerinde beyaz veya sarı iltihap birikintilerinin görülmesi, hastalığın tipik bulgularıdır. Bademcik iltihabı, akut, kronik ve tekrarlayan olmak üzere üç ana türde sınıflandırılır. Akut bademcik iltihabı, genellikle bir enfeksiyonun ilk kez ortaya çıkması durumunda görülür ve semptomlar birkaç gün ile iki hafta arasında sürebilir. Kronik bademcik iltihabı, bademciklerin uzun süreli iltihaplanma durumudur ve boğazda sürekli bir rahatsızlık hissi yaratabilir. Tekrarlayan bademcik iltihabı ise yıl boyunca birden fazla kez bademcik iltihabına yakalanmayı ifade eder ve genellikle bağışıklık sistemi zayıflığı ya da çevresel faktörlerden kaynaklanır. Bu türlerin her biri, farklı tedavi yaklaşımları ve yönetim stratejileri gerektirir. Özellikle çocuklarda daha sık görülmesi, bademcik iltihabını erken yaşlardan itibaren kontrol altına almanın önemini artırmaktadır. Bademcik İltihabı Belirtileri Bademcik iltihabı, özellikle çocuklar ve genç yetişkinlerde sıkça görülen bir enfeksiyon türüdür. Belirtileri genellikle aniden ortaya çıkar ve kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir. İşte bademcik iltihabı belirtileri ve bu belirtilerin detaylı bir açıklaması: 1. Boğaz Ağrısı ve Yutma Güçlüğü Bademcik iltihabının en belirgin semptomlarından biri şiddetli boğaz ağrısıdır. Bu ağrı, özellikle yemek yerken veya sıvı tüketirken daha belirgin hale gelir. Yutkunma esnasında hissedilen acı, kişinin beslenme ve su tüketimini zorlaştırabilir, bu da susuzluk ve enerji kaybına neden olabilir. 2. Ateş ve Titreme Enfeksiyonun vücutta yarattığı etkilerden biri, vücut sıcaklığında yükselme (ateş) ve beraberinde titremedir. Ateş genellikle 38-40°C arasında olabilir ve yüksek ateşe bağlı olarak halsizlik hissi ortaya çıkar. 3. Bademciklerde Şişlik ve Kızarıklık Bademcikler enfekte olduğunda, şişer ve kırmızı bir görünüm alır. Şiddetli vakalarda, bademciklerin üzerinde beyaz veya sarımsı iltihap tabakası gözlemlenebilir. Bu durum genellikle enfeksiyonun bakteriyel bir nedene bağlı olduğunu işaret eder. 4. Lenf Bezlerinde Şişlik Boyun ve çene altındaki lenf bezlerinde şişlik, bademcik iltihabı sırasında sık rastlanan bir durumdur. Lenf bezleri, enfeksiyonla savaşmak için genişler ve bu bölgede hassasiyet oluşabilir. 5. Baş Ağrısı ve Genel Halsizlik Vücutta enfeksiyona bağlı olarak artan inflamasyon, baş ağrısına neden olabilir. Bunun yanında, kişi genel bir halsizlik hisseder ve günlük aktivitelerini yapmakta zorlanabilir. 6. Kötü Nefes Kokusu Bademciklerin üzerinde biriken iltihap ve bakteriler, ağızda kötü bir koku oluşmasına yol açabilir. Bu durum genellikle iltihap temizlenene kadar devam eder. 7. Ses Değişiklikleri Bademciklerdeki şişlik, ses tellerine baskı yaparak kişinin sesinde boğuk veya çatallı bir ton oluşmasına neden olabilir. Özellikle konuşurken boğazda rahatsızlık hissi belirgin hale gelir. 8. Karın Ağrısı ve Bulantı Özellikle çocuklarda, bademcik iltihabı karın ağrısı ve mide bulantısı gibi belirtilere de yol açabilir. Bu durum, enfeksiyonun vücutta yayılmasına bağlı olarak gelişir. 9. Kulak Ağrısı Bademcik iltihabı sırasında, boğaz ve kulak arasında yer alan sinirler etkilendiği için kulak ağrısı hissedilebilir. Bu ağrı, genellikle yutkunma sırasında daha belirgin hale gelir. 10. Uyku Problemleri Bademciklerin şişmesi, hava yolunu daraltabilir ve bu durum kişinin horlamasına veya uyku apnesi yaşamasına neden olabilir. Bu da uykusuzluk ve yorgunluk hissiyle sonuçlanır. Bademcik iltihabının belirtileri, enfeksiyonun şiddetine ve nedenine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Hafif vakalarda belirtiler kısa sürede geçerken, ciddi vakalarda tıbbi müdahale gerekebilir. Özellikle belirtiler bir haftadan uzun sürerse veya solunum güçlüğü gibi ciddi sorunlar ortaya çıkarsa bir sağlık uzmanına başvurulması önemlidir. Bademcik İltihabı Nedenleri Bademcik iltihabı, diğer adıyla tonsillit, genellikle bademciklerin viral veya bakteriyel enfeksiyonlara maruz kalması sonucu ortaya çıkar. Bu enfeksiyonlar, bademciklerde şişme, ağrı ve bazen de ateş gibi belirtilerle kendini gösterir. İşte bademcik iltihabı nedenleri: 1. Viral Enfeksiyonlar Bademcik iltihabının en yaygın nedeni, virüslerin yol açtığı enfeksiyonlardır. Özellikle soğuk algınlığı veya grip virüsleri bademciklerde inflamasyona sebep olabilir. Virüs kaynaklı iltihaplar genellikle hafif seyreder ve kendi kendine düzelir. Sık görülen virüsler şunlardır: - Adenovirüsler: Solunum yollarını etkileyen bu virüsler, bademciklerde kızarıklık ve şişme yapabilir. - Epstein-Barr Virüsü (EBV): Mononükleoz olarak bilinen hastalığa neden olan bu virüs, bademciklerde beyaz lezyonlar oluşturabilir. - Grip Virüsleri (Influenza): Özellikle kış aylarında grip enfeksiyonlarına bağlı bademcik iltihapları sık görülür. - Parainfluenza Virüsleri: Özellikle çocuklarda görülen, hafif ancak rahatsızlık verici iltihaplara neden olabilir. 2. Bakteriyel Enfeksiyonlar Bakteriler, bademcik iltihabının daha ciddi seyreden türlerinin başlıca nedenlerindendir. Özellikle çocuklarda sık görülen bakteriyel enfeksiyonlar şunları içerir: - Streptokok Bakterileri: A grubu beta-hemolitik streptokoklar, bademcik iltihabının en yaygın bakteriyel nedenidir. Bu bakteriler boğaz ağrısı, yüksek ateş ve bademciklerde beyaz plaklarla kendini gösterebilir. - Stafilokok Bakterileri: Daha az yaygın olmasına rağmen, bazı durumlarda bademciklerde enfeksiyona neden olabilir. - Haemophilus Influenzae: Özellikle küçük çocuklarda görülen bu bakteri, bademciklerin yanı sıra çevresindeki dokuların da enfekte olmasına yol açabilir. 3. Bağışıklık Sisteminin Zayıflaması Bağışıklık sistemi zayıf olan bireyler, bademcik iltihabına karşı daha savunmasızdır. Stres, yetersiz beslenme, uyku eksikliği veya kronik hastalıklar bağışıklık sistemini baskılayarak enfeksiyon riskini artırabilir. 4. Çevresel Faktörler Bazı çevresel koşullar da bademcik iltihabına zemin hazırlayabilir: - Soğuk Hava: Soğuk havalarda solunum yolu enfeksiyonları artar, bu da bademcik iltihabına yol açabilir. - Kalabalık Ortamlar: Okullar, kreşler veya toplu yaşam alanları gibi yerlerde enfeksiyonlar hızla yayılabilir. - Hava Kirliliği ve Sigara Dumanı: Tahriş edici maddeler bademciklerin savunma mekanizmasını zayıflatarak enfeksiyona neden olabilir. 5. Kronik İltihap Durumları Bademciklerde sık sık enfeksiyon gelişmesi, kronik bademcik iltihabına neden olabilir. Bu durumda bademcikler sürekli olarak enfekte hale gelir ve savunma görevlerini yerine getiremezler. Bu durum, daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. 6. Yaş Faktörü Çocuklar ve gençlerde bademcik iltihabı daha sık görülür. Özellikle 5-15 yaş arası çocuklar, okul ortamında enfeksiyonlara daha fazla maruz kalır. Çocukların bağışıklık sistemlerinin henüz tam olarak gelişmemiş olması, enfeksiyonlara yatkınlıklarını artırır. 7. Genetik Yatkınlık Bazı bireylerde genetik faktörler, bademciklerin yapısal olarak daha hassas olmasına yol açabilir. Büyük ve girintili bademcikler, enfeksiyonların kolayca yerleşmesine zemin hazırlayabilir. Bu nedenlerin anlaşılması, bademcik iltihabının önlenmesi ve etkili bir şekilde tedavi edilmesi için önemlidir. Özellikle tekrarlayan bademcik iltihapları olan bireylerde altta yatan nedenlerin belirlenmesi, uzun vadeli sağlık açısından kritik bir rol oynar. Bademcik İltihabı Tanısı Bademcik iltihabı tanısı, genellikle hastanın şikayetleri, fiziksel muayene bulguları ve gerektiğinde laboratuvar testleriyle konulur. Doğru tanı, uygun tedavi planının belirlenmesi ve komplikasyonların önlenmesi için önemlidir. Bu süreçte izlenen temel adımlar aşağıdaki gibidir: 1. Hastanın Öyküsü ve Semptomların Değerlendirilmesi - Ana Şikayetler: Boğaz ağrısı, yutma güçlüğü, ateş, halsizlik, kötü ağız kokusu ve boyunda şişlik gibi semptomlar sorgulanır. - Semptom Süresi: Akut bademcik iltihabı genellikle ani başlar ve birkaç gün sürer. Kronik tonsillit durumunda ise belirtiler daha uzun süre devam edebilir veya sık tekrarlayan ataklar görülebilir. - Aile ve Çevre: Özellikle çocuklarda bademcik iltihabına neden olan bakteriyel veya viral etkenlerin bulaşıcı olması nedeniyle, aile ve çevrede benzer semptomları olan kişilerin varlığı değerlendirilir. 2. Fiziksel Muayene - Boğaz ve Bademciklerin Görünümü: Muayene sırasında bademciklerin büyüklüğü, kızarıklık derecesi ve üzerinde beyaz veya sarı plakların varlığı kontrol edilir. - Lenf Bezlerinin Değerlendirilmesi: Boyundaki lenf bezlerinde şişlik ve hassasiyet olup olmadığı incelenir. - Genel Bulgular: Ateş, nefes kokusu (halitoz), ses değişiklikleri ve burun akıntısı gibi eşlik eden belirtiler gözlemlenir. 3. Laboratuvar Testleri Tanının netleştirilmesi için aşağıdaki testler yapılabilir: - Hızlı Antijen Testi (Rapid Strep Test): Streptokok bakterilerinin varlığını tespit etmek için kullanılır. Sonuçlar genellikle 10-15 dakika içinde alınabilir. - Bakteriyel Kültür: Boğaz sürüntüsü örneği alınarak bakteri türü belirlenir. Bu yöntem özellikle tekrarlayan veya ağır vakalarda tercih edilir. - Kan Testleri: - Tam Kan Sayımı (CBC): Bakteriyel veya viral enfeksiyon ayrımını destekler. Örneğin, beyaz kan hücrelerinde artış bakteriyel enfeksiyona işaret edebilir. - C-reaktif protein (CRP) ve Eritrosit Sedimentasyon Hızı (ESR): Enfeksiyonun şiddetini değerlendirmek için kullanılabilir. 4. Ayırıcı Tanı Bademcik iltihabını diğer boğaz hastalıklarından ayırt etmek için ayırıcı tanı yapılır: - Farenjit: Boğazın arka kısmını etkiler ve bademcik iltihabından farklıdır. - Mononükleoz: Epstein-Barr virüsünün neden olduğu bu hastalıkta, tonsillit benzeri belirtiler görülebilir. Monospot testi ile doğrulanır. - Peritonsiller Abse: Tonsillit komplikasyonu olarak ortaya çıkan bu durum, boğazda tek taraflı şişlik ve ağrı ile karakterizedir. 5. Özel Durumların Değerlendirilmesi - Kronik Tonsillit: Sık tekrarlayan bademcik iltihabı atakları veya sürekli boğaz ağrısı şikayeti olan hastalarda değerlendirme daha detaylı yapılır. - Bademcik Taşları (Tonsillolit): Kronik tonsillit vakalarında bademciklerin içinde oluşan taşlar da tanıda dikkate alınır. 6. Görüntüleme Yöntemleri Tanı genellikle fiziksel muayene ve laboratuvar testleriyle konulsa da, komplike vakalarda ultrasonografi veya boyun tomografisi gibi görüntüleme yöntemleri kullanılabilir. Tanı Kriterleri Bakteriyel ve viral enfeksiyon ayrımını yapmak için Centor Kriterleri sıklıkla kullanılır. Bu kriterler şunlardır: - Ateşin 38°C'nin üzerinde olması, - Boyunda ağrılı lenfadenopati, - Tonsillerde eksüda (irinli plaklar), - Öksürük olmaması. Centor skoru yüksek olan hastalarda antibiyotik tedavisi gerekebilir, bu nedenle tanı koyma sürecinde bu kriterler rehberlik eder. Bademcik iltihabının doğru bir şekilde tanımlanması ve ayırıcı tanısının yapılması, gereksiz antibiyotik kullanımını önler ve tedavi başarısını artırır. Bademcik İltihabı Tedavisi Bademcik iltihabının tedavisi, enfeksiyonun nedenine bağlı olarak değişir. Viral enfeksiyonlar genellikle kendi kendine geçer ve semptomatik tedavi ile yönetilir. Ancak bakteriyel enfeksiyonlar, özellikle streptokok bakterisi kaynaklıysa, antibiyotik tedavisi gerektirir. Bademcik iltihabı tedavisinde yaygın olarak kullanılan yöntemler şunlardır: - Antibiyotikler: Bakteriyel enfeksiyon durumunda, doktor genellikle bir antibiyotik reçete eder. Antibiyotikler, enfeksiyonu kontrol altına almak ve komplikasyonları önlemek için önemlidir. En yaygın kullanılan antibiyotikler penisilin veya amoksisilindir. Antibiyotik tedavisi, genellikle 7-10 gün sürer ve tedavinin tamamlanması önemlidir. - Ağrı Kesiciler ve Ateş Düşürücüler: Boğaz ağrısını hafifletmek ve ateşi düşürmek için asetaminofen veya ibuprofen gibi reçetesiz ağrı kesiciler kullanılabilir. Bu ilaçlar, semptomları hafifletmeye yardımcı olur, ancak enfeksiyonu tedavi etmez. - Bol Sıvı Tüketimi: Bol sıvı tüketimi, boğazın nemli kalmasına ve rahatsızlığın hafifletilmesine yardımcı olabilir. Ilık çorbalar, bitki çayları ve su, boğazı yatıştırabilir. - Tuzlu Su Gargarası: Tuzlu su ile yapılan gargara, boğazdaki mikropları temizlemeye ve iltihabı azaltmaya yardımcı olabilir. Bu basit ev çözümü, boğaz ağrısını hafifletmede oldukça etkilidir. Bademcik İltihabı İçin Doğal Çözümler Bademcik iltihabı tedavisinde doğal çözümler de oldukça etkilidir ve birçok insan tarafından tercih edilmektedir. Bu doğal yöntemler, semptomları hafifletmeye ve iyileşme sürecini hızlandırmaya yardımcı olabilir. İşte bademcik iltihabı için bazı etkili doğal çözümler: - Bal ve Limon: Bal, doğal bir antibakteriyel ajan olup boğazı yatıştırmaya yardımcı olabilir. Limon ise C vitamini açısından zengindir ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Bir bardak ılık suya bir çay kaşığı bal ve limon suyu ekleyerek içmek, boğaz ağrısını hafifletmede etkilidir. - Zencefil Çayı: Zencefil, anti-enflamatuar özelliklere sahip bir bitkidir ve tonsillite bağlı ağrıyı hafifletebilir. Zencefil çayı, bağışıklık sistemini destekler ve enfeksiyonla savaşmaya yardımcı olur. - Sarımsak: Sarımsak, güçlü antibakteriyel ve antiviral özelliklere sahiptir. Çiğ sarımsak yemek veya sarımsaklı çay içmek, tonsillit semptomlarını hafifletebilir. - Nane Çayı: Nane, mentol içerir ve boğazı rahatlatıcı bir etkiye sahiptir. Nane çayı, boğazdaki tahrişi ve ağrıyı hafifletmeye yardımcı olabilir. - Adaçayı Gargara: Adaçayı, anti-inflamatuar ve antiseptik özelliklere sahiptir. Adaçayı ile yapılan gargara, boğazdaki mikropları temizlemeye ve iltihabı azaltmaya yardımcı olabilir. Bademcik İltihabını Önleme Yolları Bademcik iltihabını önlemek için bazı basit ama etkili önlemler almak mümkündür. Bu önlemler, enfeksiyon riskini azaltmaya ve sağlıklı kalmaya yardımcı olabilir: - El Hijyenine Dikkat: Eller, enfeksiyonların yayılmasında en önemli araçlardan biridir. Ellerinizi sık sık sabunla yıkamak, mikropların yayılmasını önlemenin en etkili yollarından biridir. - Bağışıklık Sistemini Güçlendirmek: Dengeli bir diyet, yeterli uyku ve düzenli egzersiz, bağışıklık sisteminizi güçlendirmeye yardımcı olur. Güçlü bir bağışıklık sistemi, enfeksiyonlarla daha etkili bir şekilde mücadele eder. - Hasta Kişilerle Temastan Kaçınmak: Hasta kişilerle yakın temastan kaçınmak, enfeksiyon riskini azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle kalabalık ortamlarda dikkatli olmak önemlidir. - Aşırı Soğuk ve Kirli Havadan Korunmak: Aşırı soğuk hava, boğazı tahriş edebilir ve tonsillite zemin hazırlayabilir. Soğuk havalarda boğazınızı korumak için atkı kullanmak faydalı olabilir. - Sigara Dumanından Uzak Durmak: Sigara dumanı, boğazı tahriş eder ve enfeksiyon riskini artırır. Pasif içicilikten kaçınmak, tonsilliti önlemeye yardımcı olabilir. Bademcik Ameliyatı: Tonsillektomi Ne Zaman Gerekir? Bazı durumlarda, özellikle kronik bademcik iltihabı olan kişilerde, bademciklerin cerrahi olarak çıkarılması gerekebilir. Bu işlem "tonsillektomi" olarak bilinir ve genellikle sık tekrarlayan veya ciddi komplikasyonlara yol açan tonsillit durumlarında uygulanır. Ameliyat, bademciklerin tamamen çıkarılmasını içerir ve genellikle çocuklarda daha yaygındır. Tonsillektomi İhtiyacı Nasıl Belirlenir? Tonsillektomi kararı, genellikle aşağıdaki durumlarda verilir: - Yılda birkaç kez tekrarlayan bademcik iltihabı atakları - Tedaviye rağmen düzelmeyen kronik bademcik iltihabı - Bademciklerde ciddi boyutlarda büyüme ve nefes alma zorluğu - Peritonsiller abse gibi ciddi komplikasyonların gelişmesi Tonsillektomi, genellikle güvenli bir prosedürdür ve bademcik iltihabı semptomlarının kalıcı olarak ortadan kalkmasına yardımcı olabilir. Ancak, her cerrahi işlemde olduğu gibi bazı riskler taşır ve bu nedenle ameliyat kararı dikkatlice değerlendirilmelidir. Sonuç Bademcik iltihabı, özellikle çocuklar arasında yaygın bir sağlık sorunudur, ancak yetişkinlerde de önemli rahatsızlıklara yol açabilir. Hastalığın belirtilerini erken dönemde tanımak, uygun tedavi yöntemlerini uygulamak ve önleyici önlemler almak, tonsillit tedavisinde kritik öneme sahiptir. Bademcik iltihabı tedavisinde hem tıbbi hem de doğal yöntemlerin kullanımı, semptomların hafifletilmesine ve hastalığın kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir. Referanslar: - Bademcik İltihabı (Tonsillit): 10 Belirtisi, Nedenleri, Tanısı, Tedavisi - Brook, I. (2007). The role of bacteria in chronic adenoiditis and tonsillitis. Read the full article
0 notes
Text
Serdivan Belediyesi Her An Onlarla
Serdivan Belediyesi Sosyal İşler Müdürlüğü’nce hayata geçirilen Yaşlı Destek Hattı projesi kapsamında ilçede ikamet eden yaşlı vatandaşlara ziyaretler gerçekleştirildi.Sosyal Destekle Yalnızlık Hissi Azaltılıyor İlçede yaşayan yaşlı vatandaşların yaşam kalitesini artırmayı amaçlayan çalışmaların yapıldığı proje çerçevesinde, yaşlı vatandaşların evlerine ziyaretlerin gerçekleştirildiği ve bu…
0 notes
Text
TESKİ'DEN TEKİRDAĞ'A YAKLAŞIK 102 MİLYON TL'LİK ALTYAPI YATIRIMI
Tekirdağ Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü su temini konusunda kesintisiz hizmet vererek vatandaşların yaşam kalitesini artırmayı hedefliyor. Yatırımlar kapsamında Tekirdağ genelinde toplam 102.000.00 TL harcama yapılarak; 12.500 metre içme suyu hattı, 3.009 metre kanalizasyon hattı ve 2.308 metre yağmur suyu hattı tesis edildi. Ayrıca; su sıkıntısı yaşayan bölgelerde 17 adet su sondaj…
0 notes
Text
Multivitaminlerin Bağışıklık Üzerindeki Uzun Vadeli Etkileri
Bağışıklık sistemi, vücudun hastalıklara karşı ilk savunma hattıdır. Sağlıklı bir bağışıklık sistemi, vücudu enfeksiyonlara, bakterilere, virüslere ve diğer zararlı mikroorganizmalara karşı korur. Modern yaşam tarzı, stres, yetersiz beslenme ve çevresel faktörler bağışıklık sistemini zayıflatabilir. Bu noktada, multivitaminler uzun vadeli bağışıklık sağlığı için önemli bir rol oynar. Ben Gizem, bu yazıda, multivitaminlerin bağışıklık üzerindeki uzun vadeli etkileri hakkında bilgiler vereceğim.
Multivitaminlerin Bağışıklık Sistemi Üzerindeki Doğrudan Etkileri
Multivitaminlerin Bağışıklık Sistemi Üzerindeki Doğrudan Etkileri Multivitaminler, bağışıklık sistemi için gerekli olan temel vitamin ve mineralleri içerir. Bu bileşenler vücudun düzgün çalışmasını sağlarken, bağışıklık sisteminin güçlü kalmasına katkıda bulunur. Vitamin C, Vitamin D, çinko, selenyum gibi vitamin ve mineraller, vücudun enfeksiyonlarla savaşma yeteneğini artırır. Vitamin C, antioksidan özellikleri sayesinde serbest radikallerle savaşarak bağışıklık sistemini güçlendirir. Vitamin D, özellikle T hücrelerinin etkinliğini artırarak vücudu enfeksiyonlara karşı daha dirençli hale getirir. Multivitaminlerin Uzun Vadeli Bağışıklık Sağlığına Katkıları Multivitaminlerin düzenli kullanımı, bağışıklık sistemini sürekli olarak destekler. Bu takviyeler, vücudun gereksinim duyduğu besin maddelerini eksiksiz almasını sağlar, böylece uzun vadede hastalıklara karşı direncin artmasına yardımcı olur. Multivitaminlerin içindeki çinko, akyuvarların üretimini desteklerken, selen ise antioksidan özellikleriyle hücre zarlarını korur. İlginizi Çekebilir; Yorgunlukla Savaşan Vitamin ve Mineraller Multivitaminler düzenli tüketildiğinde, vücudun enfeksiyonlara karşı doğal savunma mekanizmasını güçlendirir. Özellikle yaşlanma sürecinde, vücut daha fazla vitamin ve minerale ihtiyaç duyar. Bu yüzden multivitamin takviyesi, yaşlandıkça bağışıklığın zayıflamasını önler. Araştırmalar, düzenli multivitamin kullanan bireylerin enfeksiyonlara daha az yakalandığını ve hastalıkların daha hafif seyrettiğini göstermektedir. Multivitaminlerin Bağışıklık Hücreleri Üzerindeki Rolü Bağışıklık sisteminde görev alan hücrelerin doğru çalışabilmesi için vitamin ve minerallere ihtiyacı vardır. Multivitaminlerin içeriğindeki B grubu vitaminler, bağışıklık hücrelerinin enerji üretimini artırarak, bağışıklık tepkilerini hızlandırır. B6 vitamini, beyaz kan hücrelerinin üretimini artırarak, vücudun enfeksiyonlara karşı daha hızlı yanıt vermesini sağlar. A vitamini ise mukozal bariyerleri koruyarak, enfeksiyonların vücuda girişini zorlaştırır. Bu vitamin, vücudun patojenlere karşı ilk savunma hattı olan mukozal zarların korunmasında kritik bir rol oynar. Multivitaminler ve Kronik Hastalıklara Karşı Koruma Uzun vadeli multivitamin kullanımı, sadece bağışıklık sistemini güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda kronik hastalıklara karşı da koruma sağlar. Bağışıklık sisteminin güçlenmesi, vücudun iltihaplanma süreçlerini daha iyi yönetmesine olanak tanır. Özellikle antioksidan vitaminler olan C ve E vitaminleri, hücre hasarını azaltarak kronik hastalıklara karşı korunmayı sağlar. Multivitaminlerin uzun vadeli etkileri arasında, kanser, kalp hastalıkları ve diyabet gibi ciddi sağlık sorunlarına karşı koruma da bulunur. Güçlü bir bağışıklık sistemi, vücudu bu tür kronik hastalıklara neden olabilecek hasarlardan korur. Multivitaminlerin içerdiği antioksidanlar, serbest radikallerin neden olduğu hücre hasarını önleyerek, kronik hastalık riskini düşürür. İlginizi Çekebilir; Bağışıklık Güçlendiren Multivitaminler: Hangi Formüller İşe Yarıyor? Multivitaminlerin Bağışıklık Belleği Üzerindeki Etkileri Bağışıklık sistemi, vücudu daha önce karşılaştığı patojenlere karşı korumak için bir hafızaya sahiptir. Bu bağışıklık belleği, vücudun aynı patojeni tekrar tanıyıp daha hızlı bir yanıt vermesini sağlar. Multivitaminler, bu belleği güçlendirerek bağışıklık sisteminin tepkilerini daha verimli hale getirir. Özellikle Vitamin D, bağışıklık hafızası üzerinde önemli bir rol oynar. Bu vitamin, bağışıklık sistemindeki T hücrelerinin işlevini destekleyerek, vücudun daha önce karşılaştığı patojenlere karşı daha hızlı tepki vermesini sağlar. Ayrıca, çinko da bağışıklık belleğini güçlendiren önemli bir mineraldir. Çinko, hücre yenilenmesini destekler ve enfeksiyonlara karşı vücudun verdiği yanıtları hızlandırır. Multivitamin Kullanımında Doğru Seçim Yapmak Bağışıklık sistemini uzun vadede güçlendirmek için multivitamin seçimi yaparken, kaliteli ve doğru içeriğe sahip ürünler tercih edilmelidir. Her multivitamin formülasyonu aynı değildir. Vücudun ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineralleri tam olarak karşılayabilen formüller tercih edilmelidir. Ayrıca, biyoyararlanımı yüksek olan formların seçilmesi önemlidir. Bu, vücudun vitamin ve mineralleri daha etkili bir şekilde emip kullanabilmesi anlamına gelir. Multivitamin takviyeleri kullanırken dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise dozajdır. Gerekenden fazla alınan vitamin ve mineraller vücutta birikerek olumsuz etkilere yol açabilir. Bu yüzden, günlük dozajlar mutlaka dikkate alınmalı ve uzun vadeli kullanımda sağlık profesyonellerine danışılmalıdır. Multivitaminler, bağışıklık sistemini güçlendirmenin yanı sıra vücudu uzun vadeli olarak hastalıklara karşı korur. Doğru miktarda ve düzenli kullanıldığında, multivitaminler bağışıklık sistemini destekler, enfeksiyonlarla mücadele yeteneğini artırır ve vücudu kronik hastalıklara karşı korur. Özellikle yaşlanma sürecinde, multivitaminlerin bağışıklık üzerindeki etkileri daha da önem kazanır. Bağışıklık sisteminizin sağlığını korumak ve hastalıklardan korunmak için multivitaminleri düzenli olarak kullanmak, sağlıklı bir yaşamın anahtarıdır. İlginizi Çekebilir; Asterocoll ve Bağışıklık: Dioksijenil ile Sağlıklı Yaşam Bitkisel Enerji Takviyeleri: Hangi Ürünler İşe Yarıyor? Glutensiz Beslenme: Kimler İçin Gerekli? Read the full article
0 notes
Text
Karanlığı Uzun Şiirlerindeki Anasoylu Yansımaların İnceleme Denemesi
✍🏻 Zeren Keziban Karaaslan
Şiir bazen bir sığınaktır; kendi elleriyle yaptığı, kıymetli olduğunu hissettiği yegâne yerdir belki de şair için… Belki de bazen kıyıda yaşamanın bedeli ya da ödülüdür. Bir hak ediş halidir, dışarıya inat… Bir korunma hali belki de ışıksızlığa çare, ışıklı zamanlardan, şefkatli kucaklardan kalma…
Arzu Demir’in bu kitabında, epey yıldır (araya tezli yüksek lisansı girince uzayan) üzerinde çalıştığım konunun temalarına (diğer kitaplarından daha belirgin, daha yoğun) rastlayınca, incelemeyi deneme ve çağrışımları da paylaşma isteğiyle, içindeki şiirlerle daha yakından ilgilenmeye başladım. Bu ilginin ortaya çıkardığı bir yazıdır bu; herhangi bir iddiası yoktur.
“Karanlığı Uzun” bir dünyanın içinde ara sıra kandil yakıp aydınlığı beklemeyi beceren ışık fakirleriyiz; malum, umut fakirin ekmeği… İnsanlık tarihinin karanlığı, bilinen insanlık tarihi kadar eski. Ataerkil kilometre taşlarının yollara döşendiğinden beri oluşan bir karanlıktır bu; beterin beteri…
Şafağı getiren ışıkları bir bir yakan, yaşamı kuran kadınlardı aslında… (Şimdi Taş Çağı’nın kadınlarının kokularını koyunlarında saklasalar da, korkuları baskındır çağın kadınlarının.) Siz ötekileştirilmeyi Eski Yunan, Roma ya da Mısır medeniyetlerinde mi oluştu sanırsınız? Diğer ırklara yönelik midir yalnızca? Ötekileştirme; erkeklerin, yani çocukların, doğumda kendi payını öğrenir öğrenmez yaptıkları ilk icraattır, ve hâlâ ötekidir kadınlar, her çağda ve her toplumda. Ve o yüzden:
“hak hak hakikat-i beşer
kaç bin soy
kimin yüzüyle giydirdin” (s. 33)
diye sorar şair. Dünyanın en eski ve ilk önyargısıdır bu başlatılan. Havva ve Pandora öyküleri mi dışladı kadınları yalnızca? Karanlık uzadıkça uzadı bu çağa, ta yarı tanrılıkla yetinmeyen Gılgamış’ın İştar’ı reddiyle tanrıçalığını kabul etmeyen edasıyla başlatıldı. Ve kâtiplerin elleriyle yazılan yazıtlarla yeryüzüne, zamanın akışıyla birlikte hiç durmadan yayıldı! Tanrıçaların ölümsüzlüğü ve kendi ölümlülüğünün kıyaslanmasından doğan hasedi, ölümsüzlüğün peşine düşen (aslında dünyanın efendisi olma yani tanrı olma yolundaki mücadelesi) destanında gizlenmiş olarak sızıp durdu zihinlere…
“kavruldu oğullarımın yadigârı
çatlak toprağıyla karnımdaki bu bahçe” (s. 21)
Gılgamış’ın annesi tanrıça, kutsal anne Ninsun, kıyabilseydi şımarık oğluna, yardım etmeseydi, neredeyse imkânsızdı aslında onun bu destanı yaratan yaşam hikayesi. Oğullar büyüyüp baba olunca olanlar oldu, binlerce yıl sonra dürtüp dizeler yazdırdı kutsal anne, neler olduğu anlaşılsın diye Arzu Demir’e:
“yere diz vurdular
sol memelerinde hep bir oğul kurşunu” (s. 25)
Babil’in yaratılış destanı Enuma Eliş’te zirve yaptı ötekileştirme: Tiamat’ın katledilişiyle tiranlık ve kıyım da başlar, öyle ki bu çağda şiire böyle yansır:
“sürüyor
can çukurumuzdaki kıyım mevsimi” (s. 59)
Kadının ilahi yerine ve anaerkil değerlere duyulan öfke, o yeri ve değerleri değiştirme hamleleriyle tüm mit ve yorumlarda büyüyerek çıkar karşımıza. Anaerkil benliğin ve anaerkil mantığın suistimal edilmesi, insanlığa yaraşmayan eşitsizliğin ortaya çıkması yalana, iftiraya dahildir. Marduk, Tiamat’ı kaos yaratmakla suçlar ve düzen getirmeyi vadederek (böylece ilk algı yönetimi de girer insan yaşamına, şimdilerde cılkı çıkan) öldürmeyi normalleştirmeyi de hedefler, sonuçta tanrıları doğuran tanrıçanın yaşamına tuzağa düşürerek, hileyle son verecektir:
“tanrının oraklarıyla biçerken katilin biri
İnsanlık
ne de teşneymiş örtmeye katilin üzerini”
Gılgamış ve Marduk, kadına duyulan ilk inanç biçimini değiştirerek tanrıları ön plana alıp, kadınların yarattığı değerleri de önemsizleştirdiler. Ne yazık ki insanlık onların belirlediği hattan ilerledi ve o hattı takip edenler, o günden bu yana, kadının yazgısı adı verilerek dayatılan, benimsetilen normları, kültürü oluşturdular. Anaerkil değerlerle biçimlenmiş yaşamın ataerkil düzene nasıl kolayca evrilmiş olabileceğini fısıldar gibidir şu dizeler:
“bilseniz
ne çok bağışladım sizi
sevebilmek için”
Oğullar büyüdükçe anaların yetkilerine göz diktiler, sonrası malum: analar oğulları tarafından tuzağa düşürülüp vuruldular, (ana yüreği bu kıyabilir mi ki oğullarına, erk olup savaşsın) onlar yine de bağışladılar, oğulların isteklerine karşı çıkmadılar, sevmekten de vazgeçmediler.
“sahi kimdiniz
incittikçe küçüldünüz”
Büyümek sevmek demektir, büyümek demek beslemek, koruyup kollamak demektir. Ana yetkili koşulları tahmin etmek zor olmasa gerek. Bu konuda Robert Briffault, Analar adlı kitabında “topluluk birliğinin yarattığı diğerkâm kendiliğinden serpilmiş güdüdür, benim senin diye ayırmayı bilmez insanlar” der. Oysa tam da bu yüzden analarda kendiliğinden oluşmuştur yetki ve doğanın, doğalın mevkilendirdiği bu durum… Eski Taş (Paleolitik) Çağı’nda, doğanın koynunda, doğal seyrinde ilerliyordu adımlar ve zaman… Sonra Cilalı Taş Çağı’nda rotası değişti adamların ve adımların, doğadan, doğaldan ayrılarak bir düzen isteği yayıldı atmosfere… Marduk’un taahhüt ettiği düzen başladı ama düzen bu, entrikasız, hilesiz olur mu? (Oysa sıralandıkça kurallar, komuta, kontrol erkin eli erkekleri de ezdi.) İnsanlığın dirliği ve birliği bozuldu. Marduk’un iftira ve yalanlarından çıkan başka başka iftira, yalanlar ve normalleştirme becerileri tarihin raylarında hızla yol aldı, gelişti, serpildikçe serpildi, hormonlanarak gelip, bu çağın da kapısına dayandı:
“riyanın dili uzun
sustukça
hep aynı fasit daire
katil değişir de
katliam daimdir”
Yaktıkları ışıklar ve basireti söndürüldü, ana elinin rehberliğinde ortaya çıkmış ne varsa yok edildi, mağara duvarlarına çizilmiş ne varsa babalara mal edildi. Yapıcı, koruyan, şefkatli ruh ortadan kaldırılıp yerine yıkıcı, otorite ve tahakküme dayalı bir ruh reva görüldü yerküreye. Bazı kadınlar (Amazonlar) en önemli dişil değer olan insanın ilk besinini barındıran memelerini kesip savaşmayı denediler ancak gözü dönmüş büyümüş evlatların acımasızlığıyla baş edemediler, ne de olsa dişil ilkeyle biçimlenmiş anne yüzü taşımaktadırlar.
“ben
anne yüzlü kızların
yetim çocukluğunda kalayım”
Arzu Demir, toplumun konumlandırdığı kadının yerinden uzak durmaya çalışır.
“değişiyordu yolumuz durmadan” (s. 72)
Erk eliyle belirlenmiş o hattan ve alanlardan uzak, meydanlar belirler hep kendine ve piyasa ilişkilerinin olmadığı sahalarda, kendi tutunduğu ve bırakmadığı değerlerin olduğu vadilerdeki ilişkilerle muhabbet kurar.
“gördüm
tanrım
bıraktım ellerini
hayal kırıklığımsın
kavmim, kardeşim ve dahi tüm beşer
kör inançlarla boğazlıyor birbirini
sense başındasın karanlığın
gitgide açılıyor aramızdaki mesafe” (s. 66)
O’nun şiiri, başlangıçtan yani ilk kitaptan itibaren yetkinliğe meyilli bir şiir olarak karşımıza çıkar. Doğulu ipliklerden dokunmuş bir kumaşa sahip, bir mizaç ve duruşu vardır. Şiirleri de Doğulu ipliklerden dokunmuş bir tona sahiptir, şiirleriyle bütündür. Şiiri Arzu’nun yükünü, Arzu ise şiirinin yüzünü taşır; ancak tüm kadınların taşıdığı endişeleri, huzursuzlukları ve yaşanmışlıkları duyumsatır dizelerinde. Geçmişten seslenir günümüze, “karanlığı uzun” diyerek…
Sessizliğinden çıkan dizelerinde buluruz sesini, gündelik yaşamın koşuşturmacasının içinden dinginleştirip dile getirdiği dizelerde… Sesini yükseltmeden, sakince; ancak söyleyeceklerini esirgemeden söyler. Sözcükler aracılığıyla imgeye dönüştüğünde her şiir, sesini duymamızı istediği bir çağrıya dönüşür Arzu Demir’in…
“hadi dokuz kez yıkayalım dilimizi” (s. 69)
Arınıp ataerkil kodlardan, öyle bakalım bir de eski metinlere; çünkü anasoylu değerler ve bilgeliği, dipsiz kuyulardan çıkarılıp okunmayı, yorumlanmayı bekler:
“unutkandır ve sever ya geçmiş
yeniden yazılmayı” (s. 62)
Pek itibar edilmeyen, ana anlayışlı bir yaşamın varlığının tüm ayrıntılarını bulup gün yüzüne çıkarmak, anaların eliyle kurulmuş ne varsa görmek, söndürülmüş ışıklarını bir bir yakmak; yeni bilgiler, yeni gerçekler, yeni doğrularla bilgilenmek…
“bir kadın eliydim işte
kapıları ürkerek açan” (s. 7)
Kasti olarak ilgilenilmeyen, unutturulan bir kadın tarihi var elbet, ama gördük ki doğanın belirlediği yasalar doğruymuş demenin vakti geldi. İnsanın anlam veremediği hasretten oluşmuş, içindeki o büyük boşluğun sebebi, ana yetkin zamanların DNA’larda bulunması ve o zamanların aşinalığı ve kaybı değil midir? Düzen ve hakimiyet kurma arzusuyla bozulmuş, üzerinde yaşadığımız gezegenin durumu da malum… Vakti gelmese, iklim krizinin küresel sesi, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun canhıraş çabası duyulur muydu hiç bu denli? Belki de anasoylu idealin gerekliliğinin kabulüyle yakınlaşmayı haber veren sinyallerdir, herkesin görmesini bekleyen! Yaşadığımız zamana düşmüş bir işaret, müjdesi de ardından gelecek olan… Kim bilir?
“tohumlarımız
yere düşen çocuklar
ki yeniden yeşerecekler
yanık kefeninden Mezopotamya’nın” (s. 18)
Kadını mitlerle sarmalamış, kendi yarattığı algı yönetimiyle onun yazgısına hükmetmiş, onu tehdit ederek ve küçülterek yerle bir etmiş tanrıları sorgular.
Bu kitap bir şiir seslenişi, bir çağrı… Kadınlara bir hatırlatma… Yaşadıklarını söyleyen; atalarından, analarından bir ağıt belki de… Ya da belki de, ışıklı bir yol olacak okurlara…
Zeren Keziban Karaaslan
https://www.gundemarsivi.com/karanligi-uzun-siirlerindeki-anasoylu-yansimalarin-inceleme-denemesi/
0 notes
Text
Sohbet Hattı
Torun olma ve yıllar sonra torun sahibi olma serüveninde,yaşanılanlar hep ilgimi çekmiştir…Minik bir bebekken yaşadığımız,bir dizi yaşam basamaklarını,kademeli olarak geçtikten sonra,kimilerine göre yaşamın zirevesi olarak görülen,kimilerine göre de yaşamın sonbaharı…Büyük baba-büyük anne olmuşuzdur nihatinde,aile soy ağacında kök salmışızdır.Ancak onca yaşadığımız güzellikeri görmezden gelerek,hep daha fazlasını ve tam olarak ne istediğini bilemeyen bebek misali,geriye dönüş süreçlerimize inmeye başlamışızdır artık!Zaten bebeklik süreçlerinden en tepeye,yaşamın zirvesine çıkmamışmıydık,şimdi ne oluyorda tekrardan aynı süreçleri geriden alarak yaşıyoruz diye,kendimizle kavga içindeyken,gerçek sonla karşılaştığımızı anlayamadan,gideriz diğer yaşam maceramızın yoluna!Oysa ki,dünyaya gelmemiz adına hiçbir istek ve bilgimiz olmadan gelmişken,yaşamımızda bu gereçekler dahilinde son buluyor.O nedenle bize biçilen ömrümüzde,bu yaşam döngüsünün işleyişini kabullenerek,her bir sürecini içten ve hissederek yaşamak,her an mutlu olmanın anahtarı olacaktır.Her yaş bizim için,değerli bir yaşam sürecini ifade etmektedir.Toplumumuz da yaşlılık olgusuna yönelik,akıl almaz bir korku ve kabulleneme sendromu hakim.Gözlemlerimizde kendi coğrafyamızda ki yaşlılarımızın,yaşamdan tamamen çekilmelerinin en büyük etkisi,gençliklerinde ki sağlıksız yaşam süreçleri ve hiç yaşlanmayacağım düşünceleri olduğu anlaşıldı.Avrupa ve Amerika(Asya da buna dahil!) da genel itibariyle,yaşlılık süreçlerinin her bir evresi olağan akışkanlığında ve hazzını yaşayarak geçilir.Yaşlanma dönemi ise,olgunluk ve yaşamla başa çıkmanın zirvesi olarak,ciddi bir rahatsızlık yaşamamaları takdirde,düzenlerine bozacak yaşam olanaklarını hayatlarına dahil etmez,yaşlılığı yaş alma erdemiyle devam ettirirler.Yaşlılığın erdemini yaşamak adına ön çalışmalar yaparak,sizlerle geniş açıdan paylaşmak isteyen, sohbet hattı hizmetlileri aramanızı bekliyor.Her nasıl ki evlenip çocuk sahibi olmak ve annelik-babalık duygularını yaşamak istiyorsak,çocuklarımızında aynı duyguları yaşamak isteyeceklerini,dolayısıyla o süreçlerde alacağımız yaşların,bizlere anlam katacağı bilinciyle süreçleri yaşamak,sağlıklı yaş almanın anahtarı olarak önümüze çıkacaktır.
0 notes
Text
Sohbet Hattı
İsteklerimizde çok mu ısrarcı oluyoruz diye düşündüğümde,neye ve hangi düzeyde diye,bir soru daha çağrışım yapıyor ardın…Bu en çok ikili ilişkilerde aşk-sevgili beraberliğinde kendini gösteriyor diyerek,ilgimi çeken sorunun temel konusunu ele almak istiyorum.İyi giden bir ilişkinin ardından,bireyler arasında yaşanan herhangi bir neden dolayı,gerginleşen ortamın yansımalarının akabinde inzivaya çekilme süreçlerinin yaşanması…Gurur ya da yapılan davranışın ruhu acıtması neticesinde ki geri çekilme safhasında,devam eden tepki ve ısrarı aşan zorba barışma çabaları…Ancak ısrar ve ısrarın en şiddetli haliyle,sadece istemek adına yapılan eylemlerin,ilişkinin yeniden canlanmasını düşünerek tekrarlanması…Sevgisini göstermeyi ısrarlı ve baskıcı tutumlarla sergileyen bireyin,davranışlarında ki dozu arttırarak tehdit edici sözlü tacilerin başlaması…Süreçler devam ederken,mağdur tarafın sevgisine yönelik düşünme aşamasına girerken,yaşamını bu kişiyle devam ettirmesinin,büyük zararlara yol açacağı kanaatı ve son noktayı koyma kararlılığıyla,son kez konuşma talebi…Bir araya gelinen son dönemeçte,eteklerde ki tüm taşlar dökülüyor,teker-teker ve tonsyonlar tavan yapar…Şiddet ben geliyorum der ve dediğini yaparak var olan acı gerçek tekerrür eder…Erkek hayvani dürtülerini açığa çıkarır ve kadını dövmekten de beter eder…Ortamda ki insanların müdehaleleri ve güvenlik ekiplerinin görev bilinciyle yetişerek duruma el koymaları…Kadın madurdur,fiziki şiddet ruhunda açılan yaralara eklenmiştir artık…10 gün 15 gün geçer ve erkek yanlış yaptım der hatalıyım,bir hamle daha yapmak ister ama ne var ki,sevdiği kadın artık bir yabancıdan da yabancıdır adama!Bu yaşam kesintini farklı pençereden bakış açısı ile yorumlasaydık nasıl olurdu peki?Başlangıç süreçleri aynı olsun,gurur ve yapılan davranışın ruhu acıtmasının ardından,kadın geri çekilmesi yalnız başına değerlendirem yapma evresinde,adam biraz sükunetli olsa,kadının yaptığı gibi kendini ve yaptıklarına yönelik muhakemelerde bulunsa,hiçte bu durumlar yaşanmayacak belkide ilişki kurtulacak boyuta ulaşacak…Herşeyde ısrarcı bir toplumuz,ısrarın boyutunu şiddete dayandırmak suretle ısrarcı!!!İlişkilerinizde ki kopukluklarda kendinizi hatalı görüyorsanız,nerde hata yaptım gibi öz eleştirilerinizi dinleyecek ve destek olacak birini arıyorsanız, sohbet hattı imkanlarından faydalanabilirsiniz.
0 notes
Text
Sohbet Hattı
Toplumsal olarak,cinsellik kavramının bahsi geçmesi ya da yaşanılması neticesinde,ateş topunu andıran bir çemberin içinde buluruz kendimizi.Ancak taciz ve tecevüzde iyi bir kariye sahibiz,bu da madalyonun acı yüzü…Aile eğitiminde cinsler arası farklılıklar ve rolleri hakkında keskin çizgiler doğrultusunda,genel bilgiler veriliyor.Eğer ki çocuk kendini bedensel olarak tanıma süreçlerinde,ebeveynlerinin verdiği eğitimde sadece ayıp ve günah kavrmaları üzerinde bir yaklaşım varsa,biyojik süreçlerinde ki herşeyi alaşağı etmiş olacaktır.Çocuk elini cinsel organına götürüp,tanımaya çalışma evresinde ki sert tutumların,gelişim süreçlerine zarar vermesine etken olacağı bilinmekte.Genelde gelişim süreçlerinde algıların çalışmaya başlamasıyla sorulan ve açıklanması zor konulara verilen yanıtlar geçiştirici ya da yanıltıcı olması ise ayrı bir algının oluşumuna,bu algıda gelişim süreçlerine olumsuz yansımalarda bulunur.Günah ve ayıp kavramlarıyla her an tenkit ve sert uyarılarla terbiye edilmeye çalışılan çocuk,doğasında var olan ancak anlamlandıramadığı bir bilmecenin içinde bulur kendini…Devam eden yıllar okul çağı ve sosyal yaşam tecrübelerinin gelmesiyle,doğasında var olanı içinden çıkılmaz bir hiddetle yaşamaya başlar…Cinsel dürtüler kendini gösterdiği her an,toplumdan uzaklaşma ve kendine çekilerek tatmin olma yolunu arar…Bu dürtülerini gerçeklşetirme süreçlerinde davranışlarında,asabiyet ve agresif tutumlar ortaya çıkarak,karakterinin oluşumunda geniş izler bırakmasına neden olur.Arkadaş çevresini daraltarak asosyal bir yaşama sürüklenen bireyde,maalesef ki sapkın davranışlar ortaya çıkar.Devam eden süreçlerde ise iş ailenin bilincine kalmıştır,blu çağı ile ergenlik dönemi arasında ince çizgide eğer ki doğru müdehaleler gerçekleşirse,kötü durumların atlatılması muhtemel,aksi takdirde sapık diye ifade etmiş olduğumuz insanları,amacına uygun yetiştirip topluma salmış oluruz…Evet namus adına neler yapmayız ki,bir de kendi zihniyetimize bakalım,toplumca namus kavramını nasıl yaşamımızda uyguluyoruz?Dar bir eğitim düzeyi olan toplumda yetişen kız bir oğlanı sevmiştir,oğlanda kızı…Kaçmışlardır evlenmek adına,yuva kurmak maksadıyla…Sonrası tabi ki bilindik son,kızın ailesi kandırarak kızı eve getirip…Ha bu davranışları sergileyen namus bekçileri başkasının namusuna göz dükmekten geri kalmazlar o ayrı…Yurt-dışından gelen turiste saldırır,taciz-tecevüzde bulunur sorulduğu zaman neden yaptın diye açık giyindi diye masumlaştırılır olay!!!Sizde cinsellik kavramı hakkında yeterli bilgiye sahip değilseniz,iyi bir kaynak ve bilgilendirici mercih arıyorsanız,canlı sohbet hattı hizmetlerinden faydalanabilirsiniz.
0 notes
Text
Canlı Sohbet Hattı
Boş vermişlik duygularının kazındığı benlik bilinciyle,yaşamlarımızı sürdürmeye çalışıyoruz.Yaşamımızda olan olumsuzluklara karşı oluşturduğumuz bu vazgeçme davranışları geniş kitlelere yayılmış durumda…İçten olarak düşündüğümüz ve var olan potansiyellerimi bir sebepten dolayı,açığa çıkarıp eyleme geçirme isteğini bulamıyoruz.Böyle gelmiş ve bölye gider karamsarlıkları içerisinde yaşam sürerek,günü kurtarmanın basitliğiyle mücadele ediyoruz.İleriyi görememe,görmek istememenin varlığımızla bağdaşmıyor olması,hiçbirşeyi değiştirmezken kendimizi değiştirecek potansiyelimizi de kullanma girişimlerinde bulunmuyoruz.Bizler kabile hayatı yaşamıyoruz,ilkel dönemlerden geçerek geldiğimiz ve ilahi güçten sonra dünyanın tek hakim ve yönetici konumunda olmamız,sadece bir tanımlamadan öteye gidemiyor…Yaşamla olan uyumumuzu ve duyarlılığımızı bu denli alaşağı eden,yine aynı havayı soluduğumuz insanlığın olması,kendi infazını yapan suçlu konumundan öteye gidemediğimiz gerçeğini değitiremiyor maalesef ki…Oysa ki yaşamdan zevk almak ve insancıl yaşamak sandığımızdan da kolay.İnsani vasiflarımızın potansiyelini keşfederek,ve mutluluğun ne olduğu sorusunu kendimize sorarak başlayacak mutluluk süreçleri.İnsana sadece insan gözüyle baktığımız zaman…Ayırmadan,ayrıştırmadan sadece insan olduğu için sevdiğimiz zaman…Herkesin bireysel farklılıklarını bilerek ve onlarla yaşamanın ahengini keşfederek…Dünyanın bir kişi,grup yada kitleye ait bir mal değil,ortak yaşam alanımız olduğunu,tüm canlı ve cansız varlıkların,bizlere hizmet etmelerinden dolayı yaşamımızda olduklarını,dolayısıyla onlarla bütünleşerek korumak ve sevdiklerimize verdiğimiz değer kadar,değer vermeli,yaşam dengesini oluşturmalıyız.Boş vermişliğiniz sizi üzüyor,değişmek istiyor ve çıkış yolu olarak bir tercih yapamıyorsanız,yüksek eğitim süreçlerinden geçerek,sizlere hizmet vermeye adanmış,canlı sohbet hatları çalışanlarıyla bu duruma yönelik çözüm yolları bulabilirsiniz.Kendimizi kötü gidşatın içersine dahil ederek,çarkın iyi niyetli,ancak duyarsız insanları yerine koymanın basitliğine kaçmadan,insan olmanın yüklediği sorumlulukları yerine getirmek adına,boş vermeden,öz irademizle hakketiğimiz yaşamı elde etmek için,doğruları yaparak,doğrularla barış içinde olanlarla bütünlük içerisinde hareket ederek huzurlu yaşamı kazanabiliriz.
CANLI SOHBET HATLARI-2
Kazanmak için her yolun mübah(dini bakımdan sakıncası olmayan) olduğu varsayımıyla,önümüze geçen iyi-kötü herşeyi yok ediyoruz.Kazanma hırsıyla,insanlığımızı yitirerek,sadece başarı odaklı düşünceler içerisinde yol katediyoruz.Bu süreçleri yaşamın zorluğundan değil,düzeni oluşturan aileden ediniyoruz.Bebekliğimizden itibaren yüklenen ve beklenen başarılı insan kalıplarında,istenilene ulaşmak adına,önümüze çıkan engelleri aşmamız bağlamında,nasıl yollar izleyeceğimize dair ufak bir bilnçlendirilme dahi yapılmamasının getirileri olduğu kansındayım.Hakkında bilinçlendirilmeden,sadece talep edildi ve yüreklendirilerek sen yaparsın,sen çok iyisin başarırsın nidalarıyla…Yaşamın içine bireysel olarak girdiğimizde,artık sadece kurtlar sofrasında olduğumuz bilinci taşıyarak,saldırmak ve bizden istenileni almak zorundaydık…Ekmek aslanın ağzında,hatta midesine girmek üzereydi…Öldürerek almalıydık bir canlıdan,canlı kalabilme isteklerimizi!!!Ailelerimizin verdikleri örnekler bizleride yüreklendiriyordu tabi,ne de olsa hayvani dürtülerimiz eğitilmemişti henüz,daha yontuluyorduk sözde…İlginçtir ki,bizden talep edilene karşı,bu kadar tiyatral canlandırmalar yapılmış olmasına rağmen,ama yinede eğitim süreçlerimizin yanlış olduğunu algılama erdemine erişebiliyoruz.Hiçte geç kalınmış bir sürecin içinde olduğumuzu düşünmüyorum.Ailemizden aldığımız eğitimlerin hepsi doğru,hepsi yaşamın gerçekleri diyerek o kodlamalarla hareket etmemeliyiz.Yaşamımızda elbette farklı durumlar olacak ve bunlar bizi zorlayacak,ancak yaşam olgusunun gerçeklerinden olan tüm olumsuzlukları,herkesin yaşama ihtimalinin bilinciyle müdehalelerde bulunacağız.Genetik bir hastalığınız olsa ve bu hastalığın tedavisinin mümkün olduğunu bilmenize rağmen,tedavi süreçlerini rededer misiniz?Bu soruya hayır yanıtı gelecek,hepimiz biliyoruz.Peki ebeveynlerimizden aldığımız yanlış eğitim ve bilinçlendirmelere yönelik,yanlış ve tutarsız yüklemelerin düzeltilmesi çok mu zor,sanmıyorum…Herşey kişinin kendisinde başlar ve yine kendisinde son bulur…O nedenle yanlışların düzeltilmesinin yeri-zamanı olmadığının bilinciyle,genetik miras olarak gördüğünüz tüm hastalıklı düşüncelerinizi tedavi sürecine başlayın!Ailenizden gelen ve üzerinizden atmak için çabaladığınız düşüncelere,destek amaçlı kurulan bir sosyal platform olan canlı sohbet hattı sizleri bekliyor.
0 notes
Text
Muğla Marmaris köylerinin su sorunu bitti sırada altyapı var
https://pazaryerigundem.com/haber/193254/mugla-marmaris-koylerinin-su-sorunu-bitti-sirada-altyapi-var/
Muğla Marmaris köylerinin su sorunu bitti sırada altyapı var
Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras: “Bozburun Yarımadası Köyleri Su sorunu çözüldü, sırada Kanalizasyon ve arıtma tesisi yapımı var.”
Ata Sevgi/ AjansCANKA (MUĞLA İGFA) Muğla’nın Marmaris ilçesinde Taşlıca Köyü, Söğüt Köyü, Bozburun Beldesi, Selimiye Köyü, Turunç Beldesi ve Bayırköy mahallelerinde yaklaşık yaklaşık 150 yıldır devam ettiği bilinen “Susuzluk Sorunu” Muğla Büyük Şehir Belediyesi’nin son 1 yılda ihale edip, yapımını tamamladığı projeyle çözüldü.
Muğla Büyükşehir Belediyesi MUSKİ Genel Müdürlüğü tarafından Marmaris ilçesindeki 6 Mahalleye kesintisiz su sağlayacak olan ve 360 Milyon TL yatırımla hayata geçirilen ‘Bozburun Yarımadası İçme Suyu Projesi’nin açılış töreni yapıldı. Kıyı Ege Belediyeler Birliği ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın ev sahipliğinde Bozburun Beldesi mahallesinde yapılan törende; CHP Muğla İl Başkanı Zekican Balcı, Marmaris Belediye Başkanı Acar Ünlü, Menteşe Belediye Başkanı Gonca Köksal, Datça Belediye başkanı Aytaç Kurt, Ula Belediye Başkanı M ehmet Caner, önceki dönem Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün de konuk oldu.
SU SORUNU BİTTİ SIRA ALTYAPI VE ARITMAYA GELDİ
Kıyı Ege Belediyeler Birliği ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras; suyun kaynağı olan Atatürk Barajı’nın yapımını sağlayan Marmaris’in efsane Belediye Başkanı İsmet Karadinç ve diğer emeği geçenlere teşekkür ettiği konuşmasında, dünya genelinde yaşanan kuraklığın Muğla’da etkisini gösterdiğine dikkat çekerek; “Bize düşen, kentimizin susuzluktan etkilenmemesi için alternatif yöntemler bulup, bunları hayata geçirmek olacaktır. Bizim görevimiz, halkımızı, yani nüfusu 1 milyon olan, turizmle birlikte 6 – 7 milyon nüfusa çıkan Muğla’yı susuz bırakmamak olacaktır. Bunun için çok çalışacağız, para yoksa para bulacağız her türlü kaynağı yaratacağız. Sadece 2024 yılında 75 km. yeni su hattı inşa ettik, ama daha çok yapacağız.
Su kaynaklarımız azalıyor. Ne yapacağız? Yeni kaynaklar arayacağız. Artık deniz suyu arıtma öne çıkıyor. Yeraltı sularımız da azalıyor. Tarımsal üretim, tehlike altında. Mesela biz Bodrum Mumcular Barajından su alıyorduk, bitti. Sadece biz değil, oradaki üreticiler, hayvancılık yapanlar, sebzeciler de alıyordu, şimdi alamıyorlar, tarım bitti. Böylece insanlar işsiz kalıyor, belediyeye iş için başvuruyorlar. Bu nedenle suyu planlı kullanmamız, alternatif kaynaklara yönelmemiz gerekiyor. Çünkü tarım biterse yaşam biter.
İşimiz çok. Şimdi Bozburun’a su geldi ama sorun ne? Kanalizasyon ve arıtma tesisi yok. O yüzden, bir an önce bölgeye arıtma tesisi kazandırmamız lazım. Arıtma tesisi çağımızın gereklerine uygun olmalı, atık suyu da arıtalım, onu tarımda, peyzajda, temizlikte kullanalım, dağlarımızı yeşertelim. Bunun için gerekli talimatı verdik, bugün de burada talimatını bir kez daha veriyorum.” dedi.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Sohbet Hattı
Dünyanın dönmesiyle yaşamda ki herşeyimizin değişiminin aynı doğrultu da olduğunu belirten pek-çok yaklaşımlar var…Yaklaşımlar var derken bilimsel geçerliliği olan bir yaklaşım modellerinden bahsetmiyorum,halk arasında yaygın kullanılan,yaptıkları olumsuz veya abes davranışlara karşı,oluşturdukları bir kılıftan bahsediyorum.Değişimin kaçınılmaz olduğunu,bilimsel olarakta kanıtlanmış bir gerçek olarak kabul ediyoruz.Ancak modern yaşam kisvesi altında,ilkel insan davranış ve yaşam tarzıyla hareket ederek,bunu olması gereken bir süreç olduuğnu savunuyoruz.Modern yaşam insanın ihtayacı olanı vermek için oluşmuş insani kurum olarak yorumlayarak devam etemk istiyorum.Aile kavramı nasıl oluyorsa bir kurum olarak ifade ediliyorsa,modern yaşamda daha gelişmiş kurum sıfatında olmasından doğal bir yaklışaım bulamıyorum.Hal böyleyken,tüm ihtiyaç ve kolaylıkların sağlandığı bu süreçlerde,neden geriye dönüşü çağrıştıran,ilkel davranışları tercih ederiz sorusu kafamı kurcalamakta!Evet hayatımızın her anında,var olan tüm imkanlarımızı kötüye kullanarak,amacının tersi görüp,o şekilde tüketiyoruz.İnsanlığın ilk dönemlerinde ki,doğayla başa çıkabilme ve doğaya hakim olma süreçleri neticesinde başlayan bu döngü,doğaya zarar veme ve onu yok etme davranımlarıyla yönünü tayin etmiştir.İlk olarak doğadan korunma(vahşi hayvan ve soğuk,yağmur,güneş kısacası barınma ve yaşamda kalma) adına uygulanan davranımların,gelişen evresinde ki davranımların,yok etmeye gitmesi,insalığın dünya ile olan uyumsuzluğunun net göstergesi olarak ifade edilebilir…Şuan ki modern yaşamımız da yaptığımız eylemlerde aynı yaklaşımı görmemiz,modernizimin değerli olu-olmadığını tartışmaya açacak yeterlilikte olduğunu işaret ediyor.Bu coğrafya da ki yaşam tarzından örnek vererek duruma açıklık getirelim:Ahlak değerlerinin medeni insan vasıflarını barındıran değerler bütünü olarak görürüz…Ancak evlilik dışı ilişkiler,doğumlar,insanların güvensiz davranışları…Hırsızlıklar,insanların yaşam haklarını ellerinden almaları,lüks içinde yaşayarak sadece kendini düşünme bencilikleri,iç çatışmalar,terör…Yazamdığımız yüzlerce,binlercesi…Hani medeniyet,hani modern yaşam?Gerçi bunlar modern yaşamın olmaz-olmazı diyerek kendini kandıranlara neyi anlatmaya çalışıyoruz ki…Eskiden diye başlayıp,yaşadığınız tüm güzel anıların,yaşanmışlıkların bu modern dünya düzeninde tekrarlanmayacağının karamsarlığı içindeyseniz,hiç üzülmeyin!Sizin gibi modern yaşamın gerçek anlam ve bilincini algılayarak sizlerle paylaşacak canlı sohbet hattı personelleri var…
0 notes