#Valerio Fiandra
Explore tagged Tumblr posts
Text
Ah, inutile
Irritante inciampo,
Lenta frizione !
Uno spicchio di luna
Basta a dissolverlo.
BaoUtnaFèretWaka, 30 ottobre 2024 - 5.46, Kontowood.
#baotzebao#valerio fiandra#haikyou#kontowood#ilrestomanca#ildopovita#wakabaotzebao#baoutnafèretwaka#luna#inutile#spicchio
5 notes
·
View notes
Photo
Risotto, Zafferano, Polvere di Panettone Zafferano, l'oro rosso dai mille benefici, una spezia preziosa dal sapore pungente e dal colore intenso. Lo zafferano è Il re degli antiossidanti; note le sue proprietà benefiche per il sistema immunitario, per l'umore, la digestione e si dice anche per la sessualità, nonchè per la dieta visto l'apporto calorico bassissimo. La spezia più preziosa al mondo deve il suo valore alla lunga e laboriosa coltivazione, lo zafferano si raccoglie tra la fine di ottobre e l'inizio di novembre, il tutto eseguito rigorosamente a mano e alle prime luci dell'alba, prima che gli stigmi si aprano, per preservarne il sapore e l’aroma. Originario della Grecia, la sua coltivazione si è poi diffusa in Asia e in Europa. L'Iran oggi ne è il maggior produttore al mondo, in Italia è coltivato soprattutto in Abruzzo, Umbria, Marche, Toscana e Sardegna. Innumerevoli gli impieghi dello zafferano nella storia: in medicina, nella cosmetica, (Alessandro Magno si lavava i capelli nello zafferano , Cleopatra lo usava per dorare la pelle), fino all'utilizzo come tinta tessile o artistica e ovviamente in cucina . Nel 1574 il pittore Valerio di Fiandra, utilizzava lo zafferano per colorare le vetrate del duomo di Milano. Per il matrimonio di sua figlia i suoi colleghi aggiunsero per gioco a un risotto bianco al burro dello zafferano. Fu un successo inaspettato e fu anche, si dice, la nascita del "risotto alla milanese". Una spezia con una storia affascinante, come lo è la storia di @operalozafferano, un'azienda che nasce nel 2016, dal sogno di un musicista, amante dell'arte, della qualità e del duro lavoro, ingredienti fondamentali per uno Zafferano di prima categoria. Questi pistilli purissimi, provenienti da bulbi italiani, sono coltivati nel nostro territorio a Gubbio in Umbria e vengono raccolti a mano ed essiccati naturalmente, come vuole la migliore tradizione. Un azienda che si impegna nel lavoro e che reinveste ogni anno almeno il 25 % degli utili in progetti culturali e progetti di utilità sociale, un impegno lodevole e un prodotto di qualità indiscussa, perfetto per rendere un piatto un'opera d'arte, un nome un destino mi verrebbe da dire. (presso Casa Mia) https://www.instagram.com/p/CI1O1FypMh7/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
Photo
Una glossa ininterrotta, espressa per accenni - privata ma offerta; costantemente dubbiosa e felicemente questuante; devota alla tradizione e dunque indipendente - assoluta. In esercizio sono, non in gara. Interrogato, rispondo - insomma.
3 notes
·
View notes
Text
«Will? What a pleasant surprise. Come on», Lecter helped take off coat and took guest into the kitchen, where he was preparing dinner. «I was planning on inviting you tonight, but you made me happy to be here a few hours earlier.»
«What are you cooking?» How calmly did the profiler say, pointing to the products on the table.
«Risotto in Milan. This is one of the culinary business cards of the city of Milan. Risotto alla Milanese differs from the vast majority of risotto in that it is definitely done with saffron. Well, there’s another very desirable ingredient - bone marrow», Hannibal decided to delve deeper into the history of the dish, and Will decided not to interrupt it by recalling the events of the past month. Rare kisses and frequent glances at each other.
How could they go so far?
«The first recorded mention of Milanese risotto dates from the late sixteenth century, though not by that name. This dish is associated with the name of the Dutch glazier Valerio di Fiandra, who worked on the decoration of the famous Cathedral of Milan. Glaziers traditionally used saffron to dye the glass in a warm yellow tone, and he guessed to paint the rice this way for his daughter’s wedding. Will, what are you thinking?»
«I know.»
Hannibal crosses his eyes with Will and he understands, realizes.
Will knows.
_____________________________
Another fragment from history (name: wine and whiskey in the eyes). For those who love spoiler, I want to note that this is the ending. Questions arise as it happened. Perhaps curiosity will be satisfied.
P.s. I'm still bad in English.
Have a nice day!
#hannibal#hannibal season 4#murder husbands#hannibal lecter#hannigram#hugh dancy#will graham#fanfic#fanfiction#mads mikkelsen
5 notes
·
View notes
Text
#curiosità
Il risotto alla milanese, nacque nel 1574, alla tavola del vetraio belga Valerio di Fiandra, che all'epoca risiedeva a Milano, poiché stava lavorando alle vetrate del Duomo di Milano. Per il matrimonio di sua figlia, i suoi colleghi vetrai fecero aggiungere a un risotto bianco al burro dello zafferano. Questa spezia era infatti utilizzata dai vetrai per ottenere una particolare colorazione gialla dei vetri. Il nuovo piatto ebbe subito successo, sia per il suo sapore, sia per il colore giallo, che ricordava l'oro, sinonimo di ricchezza. Lo zafferano ha anche riconosciute proprietà farmacologiche e quindi il risotto giallo si diffuse presto nelle osterie e nelle taverne milanesi.
instagram
0 notes
Text
italyadan tatlar
İtalyanca bilmeyiz ama İtalyan mutfağı denildiğinde aslında hepimiz birçok yemeği biliriz.
Neden çok severiz peki?
Laf aramızda biz iki ülke birbirimize çok benziyoruz. Tam olarak olmasa da yediklerimiz, damak zevklerimiz benzer özellikler gösterebiliyor.
Örf ve geleneklerimizin aynı olanlarından yazalım mesela; kız istiyorlar, aynı bizim gibi çiçekli çikolatalı kız isteme merasimleri var. Davul zurna yok ama kalabalık düğün seviyorlar. Hatta Manzari dağının eteklerinde yaşayan Moenalla köyü sakinleri 324 yıldır tek kelime Türkçe bilmeden, Türk gelenek ve görenekleriyle yaşıyorlar.
Halayları var inanamazsınız. Tam bizim gibi bir halay değil ancak onların da Tarantella adında yöresel halk oyunları mevcut. Misafiri de çok seviyorlar ve sıcakkanlılar.
Mutfaklarımızda ufak değişiklikler var elbette ancak kullandıkları malzemeler, damak zevkleri yine bizim gibi. Zeytinyağı kullanımları, ince hamurları, taze makarnaları, mayalı ekmekleri, sebzeli çorbaları, pirinçli yemekleri, tereyağı kullanımları.
Etler konusunda farklılık gösteriyoruz ancak birbirimizden özendiğimiz etlerimiz de var. Onların carpaccio’su şimdilerde bizim ülkemizde sık yapılıyor. Onlar da bizim pastırmamıza hayran kalıyor. Çay konusunda pek benzerlik gösterdiğimiz söylenemez; onlar çayı limonlu ve şekerli içmeyi daha çok seviyorlar. Ama olsun, benziyoruz vesselam.
Şimdi bu kadar benzerlikten sonra, İtalyan mutfağının göze çarpan, en sevdiğimiz yiyeceklerinin içeriklerinde neler var bir bakalım, tariflerini tek tek not edelim bir köşeye. Benziyor muyuz, bir de sizin yorumlarınızı alalım.
Margarita tarifi
İngiltere kraliçesi Margarita’ya 1889 yılında Napoli ziyaretinde bir pizza tasarlandı. İncecik bir hamur açıldı. Domates ve domates sosu ile kırmızılar koyuldu, taptaze bir mozarella peyniri ile beyazlar döşendi ve en son yeşil fesleğen yaprakları lezzetine lezzet kattı. İtalyan bayrağı renklerinde tasarlandı, adını da bir kraliçeden aldı.
Pizzanın kendisini tüm Dünya’ya tanıtması işte böyle margarita pizza tarifi ile başladı.
Lazanya tarifi
Lazanya bolognose tarifi denildiğinde ağız sulanmaya başlar. Nasıl nefis bir yemektir o öyle.
Lazanya, ismini pişirildiği kaptan alır. Taze makarnalar konusunda çok çeşide sahip olan İtalya’da taze makarnaların lazanya kabına göre kesilmesi, aralarına bolonez sos ve peynir, üzerine de beşamel sosla pişirilmesiyle yapılan çok lezzetli bir yemektir.
İtalya’nın tarihi ve güzelliğiyle ünlü şehirlerinden biri olan Bolonya’dan ismini alır ve bizim hayatımıza da mutfaklarımıza da hızlıca bir giriş yapar.
Penne arabbiata tarifi
Bolonez Soslu Penne Makarna Tarifi
Penne Arabbiata tarifine bir merhaba diyoruz. Bir sos acı olur da bu kadar mı lezzetli olur ve kendisini sevdirir. İtalya’nın Lazio şehrinin mutfağında genellikle basit ve hızlı menüler çıkar, bolca zeytinyağı kullanılan bu bölgede bir gün mutfakta hızlı bir şekilde yemek hazırlanırken arabbiata sosu ortaya çıkıyor.
İtalyanca "sinirli" kelimesinden türeyen bu ismi veriyorlar soslarına. Ellerine sağlık diyoruz ve afiyetle yemeye devam ediyoruz.
Fettucini Alfredo tarifi
Fettucini Alfredo Tarifi
"Fettuccine" ya da "fettucini" gibi, dil farklılıklarından doğan çeşit çeşit yazılışı olsa da temelde bu güzel de bir makarna denebilir. Kendisi ince, enine genişçe hamurdan yapıldığı için bizim eriştemizle pek bir benzerlik gösterir. Ama tıpkı spagetti gibi uzunca olmasıyla farkını ortaya koymayı da bilir.
Pek meşhur olan Fettucini Alfredo tarifine gelirsek, bu da bu güzelim ince, uzun, genişçe hamurun tereyağı ve kremayla buluşması, içinin tercihe göre mantar ve tavuk gibi çeşit çeşit malzemeyle zenginleştirilmesiyle oluşur.
İsminin nereden geldiği konusunda ise en bilinen hikaye şudur: 1900'lü yılların henüz başlarındayken bir restoran sahibi olan Alfredo Di Lelio bu yemeği yapar ve yine kendi adını taşıyan Alfredo adlı restoranında müşterilerine sunmaya başlar. Zaman içinde öyle çok sevilir ki, yemeğin kendisi de Alfredo'nun adını alıverir.
Ravioli tarifi
Ravioli Tarifi
Benziyoruz dedik dedik, bakın bu kez de ne çıktı karşımıza? Bildiğiniz bizim mantımızın bir değişiği sayılabilecek ravioli! Etli yapıldığında neredeyse mantının lezzet ikizi olan ravioli, peynir ya da pesto sos gibi farklı malzemelerle de bir araya getirilebiliyor.
Farklılıkları da bünyesinde enfes bir şekilde barındırmayı bilen ravioli, İtalyanca "ravvolgere" yani bildiğimiz şekliyle sarmak eyleminden geliyor. Özenle hazırlanan hamur ve değişik şekillerde hazırlanabilen iç harcıyla bu güzel, sofranızın baş köşesine oturmak için sabırsızlanıyor.
Siz de farklı lezzetler denemek ya da İtalyan mutfağını evinize taşımak isterseniz etli ravioliyi, rengiyle sofranın en çok konuşulanı olmaya adar lor peynirli pancar ravioliyi, domatesin kendine has lezzetiyle dolu domates soslu ravioliyi ya da sıradanlıktan kurtulmak isteyenlere en sıra dışı öneri olacak kızarmış ravioliyi deneyebilirsiniz, bizden söylemesi.
Carpaccio tarifi
Carpaccio denilince akla hemen onun adı gelir. Aşıklar şehri Venedik. Çok ince dilimlenen, hardal sosu veya yağ ve limon sosu ile servis edilen çiğ sığır filetosu Carpaccio.
Efsaneye göre 1550 yıllarında sadece çiğ et yiyebilen bir kontes Venedik’te bulunan Harry’s Bar ve Cipriani Hotel’e gelmiş. Otelin sahibi de kontese hardalla servis edilen, ince dilimlenmiş çiğ et tabağını sunmuş. Böylelikle dana carpaccio ortaya çıkmış. Havai fişekler patlar, ıslıklar çalınır. Herkes çok mutlu, yüzlerde bir gülümseme. Yok, bu efsane kısmı ben yazdım. Havai fişek, mutluluk falan yok tabii.
Venedikli ressam Vittore Carpaccio’nun çizdiği resimlerde kullandığı sarı ve kırmızı renkleri anımsattığı için bu isim kullanılmış. Pek çok çeşidi bulunan carpaccio sık olarak roka, su teresi veya hindiba üzerine soğan, kapari ve parmesanla servis edilir. Ve biz de son sürat kendi mutfaklarımıza dahil ettik. Otel ya da restoran menülerinde köşede pahalı olanların arasına bir güzel ekledim. Mesala Venedik’te/ Venedik’e gitmememis olanlar burdan su venedik gezi rehberine bakabilir
Calzone tarifi
Calzone Tarifi
Bakınca sizde de "Kapalı pide değil mi o, yok canım kır pidesi bu" gibi düşünceler oluştuysa hoş geldiniz İtalyan mutfağı sevenlerin arasına.
Baksanıza, bizim misler gibi pidemizin bile bir benzeri var onlarda. Pizza için hazırlanan hamurun aynısını hazırlıyorlar, içine misler gibi mozzarella peynirlerini ve fesleğeni koyuveriyorlar. Elbette, malzeme konusunda da bizim gibi esnek olabiliyor, bizim kadar çeşitli hale getirebiliyorlar onu.
Calzone'u görünce karnınızdan gurultular yükselmeye, açlık hissi tüm vücudunuzu sarmaya başladıysa hemen buyurun böyle, calzone tarifini alın, sonra doğru mutağın yolunu tutun.
Minestrone tarifi
Minestrone Çorbası Tarifi
Çorba soğuk havalarda nasıl da içimizi ısıtır. Mis gibi kokar, iliklerinize kadar ısınırsınız. Minestrone çorbasına merhaba diyoruz.
Tıpkı bizdeki çorbalar gibi yaratılmış bu çorba. Ellerinde olan tavuk suyunu, ellerinde olan sebzelerle kaynatmışlar. Kereviz sapı, havuç, soğan, patates, kabak ne kadar sebzeleri varsa kullanmışlar. Daha sonra içerisine makarna atan da oldu başka malzemeler ekleyen de. Sebze çorbası şifalıdır. Ne demiş bir diyetisyen; ekmek buldun kaç, sebze buldun koş.
Bruschetta tarifi
Enginarlı Bruschetta Tarifi
Annelerimiz bayatlamış ekmeği kızartır, üzerine peynir, domates, tereyağı değişik bir sürü malzeme koyardı hani hatırladınız mı? Nasıl güzel olurdu onlar.
Bruschetta yapmış bizim İtalyanlar, üzerine zeytinyağı ve sarımsak sürmüşler. Ekmek aynı ekmek, malzemeler biraz farklı. Onlar deniz ürünleri, et, tavuk gibi ürünler de kullanabiliyorlar. Üzerindeki malzemelere göre sıcak ya da soğuk olarak servis ediyorlar.
Bizim mutfaklarımızda da çok fazla kullanılan bruschettayı denemediyseniz, mutlaka deneyin. Hatta fazla söyleyin çünkü devamını da yiyeceksiniz.
Focaccia tarifi
Zeytinli bir ekmek desem şimdi, kuru domates, biberiye, zeytinyağı ve sarımsak lezzeti de ekstradan. Mis gibi kokusu geldi şimdi burnuma. Onun bir ismi var ki, ismi bile karizmatik ekmeğin: Focaccia ekmeği.
İki üç kez söyleyince böyle bir İtalyan havası geliyor üzerime. Bizim ülkemizde de güzel yapan yerler var. Altını çizerek söylemek istiyorum ki mutlaka tadına bakın.
Risotto tarifi
Risotto diyorum ve bir kez yutkunuyorum. Anneler "ne var onda, pilavı sulu bırakmışlar işte" deseler de içerisine giren şarap, tavuk suyu, mantar ya da başka bir malzeme ile o arborio pirincinin buluşması... Hafif diri kalan o pirinç taneleri... Çok lezzetli çok.
Risottoda kullanılan pirinç aslında bir Japon pirincidir. Yıkanmadan, nişastası ile birlikte kullanılır. Nişastanın ortaya çıkması ile bir sos oluşur ve bu risottoya lezzet katar.
Bir Risotto çeşidi olan Risotto alla milanese’in küçücük bir hikayesi var dillere destan. 1574 yılında Milano’nun ünlü Duomo katedralinin inşaatında görevli bir cam işçisi, bir başka camcının kızı Valerio Di Fiandra ile evlenecekti. Damadın lakabı, cam işlerinde altın yaldız kullanmayı sevdiğinden, safran anlamına gelen ‘Zafferano’ idi. Ancak Valerio’yu seven biri daha vardı. İki sevgilinin düğün yemeğinde kötülük yapmak isteyen adam, şölen yemeğindeki Risotto’nun içine bir avuç safran attı ve Risotto bir anda sapsarı oldu. Ama adamın beklediği olmadı ve tüm düğün davetlileri safranlı risottoya bayıldı. O zamandan beri çok sevilen bu yemek yerel yemek haline geldi, kötü adam da bu sayede ünlü oldu.
Gnocchi tarifi
Gnocchi Tarifi
Tam bir makarna cenneti olan İtalyan mutfağı, bu lezzeti öyle sadece dümdüz hamur kullanarak da yapmıyor elbette. İçine bolca patatesin girdiği, parmesan, semolina olarak adlandırılan incecik çekilmiş irmik unu ve rendelenmiş muskat cevizi ile bambaşka bir lezzete dönüşen hamurla da bambaşka bir boyuta taşıyor akıllardaki makarna kavramını.
İçindekilerden de anlayacağınız gibi yapımı zorlu, ama sonunda çıkan o sanat eseri gibi lezzet, değmiyor mu verilen emeğe? Fazlasıyla değiyor. Makarnayı ekmekle yese bile doymayanları bir tabağıyla tıka basa doyuracak güce sahip üstelik.
Peki, nereden çıkmış bu gnocchi? Kendisi, özellikle Kuzey İtalya'nın en meşhur yemeklerinden. Tıpkı diğer makarnalar gibi, onlara alternatif olarak tüketiliyor daha çok. Çeşit çeşit sosla bir araya geldiğinden tarifinde de çokça farklılıklar olabiliyor. Bu yüzden temel olarak makarnadan ayrılan noktası, içinde bolca patates bulunması diyebiliyoruz.
Bu kadar anlattıktan sonra mutlaka merak edenler olacaktır, o yüzden gnocchi tarifini hemen buraya bırakıyoruz. Şimdiden afiyetler!
Dört peynirli tortellini salatası tarifi
Dört Peynirli Tortellini Salatası Tarifi
İtalyanların meşhur makarnalarından bir diğerindeyiz şimdi: Tortellini. Yuvarlak şekliyle görür görmez ayırt edebileceğiniz bu makarnanın içinde de genel olarak peynir ya da et çeşitleri bulunuyor. Yani, bu makarna bildiğiniz gibi değil.
Çeşit çeşit sosla bir araya geldiğinde de enfes olan makarnayı, biz bu kez salatanın içinde değerlendirelim diyoruz. Siz de bu fikri sevdiyseniz Namlı Gurme'nin bizimle paylaştığı bu pek özel salata tarifini mutlaka deneyin deriz. Buyursunlar: Dört peynirli tortellini salatası tarifi
Caponata, stromboli ve pansotti tarifi
İtalyan mutfağının damak tadımıza oldukça uygun yemeklerini bir bir sıralayınca listelere sığmayacağını anladık aslında ama yine de şu üç nefis yemekten de bahsetmeden edemedik: Caponata, stromboli ve pansotti.
Caponata, kıyılmış patlıcanların başrolde olduğu, bizdeki soteye benzeyen bir mantıkla hazırlanan, içinde genel olarak domatesi soğan ve kapari gibi sebzelerin yer aldığı bir yemek. Daha çok kızartılmış ekmek ya da krakerlerin üzerine konularak yeniyor, bu nedenle daha çok atıştırmalık kategorisinde sayılıyor.
Stromboli'ye gelince, o da bizdeki dürüme benzeyen bir yemek. İlk kez İtalya'da mı yoksa Amerika'da mı yapıldığına dair kesin bir kanıt olmamakla birlikte birçok farklı hikayesi var. Elbette biz görür görmez hikayesinden çok tadını merak ettik. Çünkü kendisi İtalya'nın yemek konusunda en meşhur olduğu dallardan olan İtalyan peynirleri ile dolu. Sadece peynir de yok üstelik. İsteğe göre içine farklı farklı etler ve sebzeler de giriyor. İtalyan mutfağındaki pratik yemekler arasında başı çekenlerden oluyor.
Son olarak gelelim pansotti'ye. O da aslında yukarıda bahsettiğimiz gibi ravioli ya da tortellini gibi bir çeşit mantı, bir çeşit makarna. Peki, onu diğerlerinden ayıran ne? Hemen anlatalım. Özenle hazırlanan hamurunun içinde beyaz şarap kullanılıyor. İçine konulan harçta ise ricotta peyniri ya da otlar rol alıyor. Ravioli'den net bir şekilde büyük olması, üçgen ve kenarları tırtıklı şekliyle de kendisini diğerlerinden ayırmasını çok iyi biliyor.
İtalyan tatlıları tarifi
Çikolatalı Panna Cotta Tarifi
Damak tadımız İtalyanlarla uyuyor derken ne kadar da doğru söylediğimizi tatlılarına bakarak da anlamak mümkün. Hem o çok sevdiğimiz, sütlü, hafif tatlılar hem de tam tatlı krizlerine çözüm olacak bol malzemeli tatlılar hakim İtalyan mutfağına da.
Şu lezzetlere baksanıza...
Tiramisu tarifi
Ey tiramisu seni hangi kelimelerle anlatsam! Ağızda serinlikle dağılan, yumuşacık bir peynir, sert bir badem likörü ve kahveyi çekmiş o kedidili bisküvilerin o peynir ile uyumu.
Toplayın bavulları İtalya’ya gidiyoruz! İtalya’nın Veneto şehrindeyiz şimdi, "beni al, beni yükselt" anlamı taşıyan Tiramisu’nun doğduğu yere. Mascarpone peyniri, acı badem likörü, espresso, lady finger (kedidili) ile yapılan bu tatlı rivayetlere göre bizdeki halka tatlısı ile aynı amaçla yapılmış, yani afrodizyak etkisi de varmış. Biraz şaşırtıcı ancak doğru. Ancak lezzetli olmuş, kabul etmek lazım.
Türkiye’ye de giriş yapmış ve nasıl da güzel olmuş. Pardon bakar mısınız? Ben bir Tiramisu alırım varsa.
Panna cotta tarifi
Mandalinalı Panna Cotta Tarifi
Krema, süt, yumurta beyazı, bal ve meyveli soslar… Alt kısımda hafif bir sütlü tatlı, üzerinde meyveli bir sos. O bir Panna Cotta. Fırında pişirilen oldukça hafif bir tatlı olan Panna Cotta ülkemizde birçok yerin menüsünde bulunuyor.
Eğer evde yapmak isterseniz sizi hemen böğürtlen soslu panna cotta tarifi ya da yaz güzeli çileklerle donatılmış çilek soslu panna cotta tarifimize doğru alabiliriz. Hazır bol bol mandalina varken değerlendirmek lazım derseniz mandalinalı panna cotta tarifi ya da çikolatadan vazgeçemeyenler için çikolatalı panna cotta tarifi de tam burada sizi bekliyor.
İtalya’nın Piyemento şehrinde yaratılan bu tatlının yanında size küçük bir sürpriz bilgim var. Hani kaşıklarsınız geceleri de asla pişman olmazsınız, hatta ekmeğin üzerinde yersiniz de en ufak bir üzüntü duymazsınız... İşte o, evet ondan bahsediyorum: Nutella. Piyemento şehrinde yapılmış ilk kez bu dünya harikası. Saygılarımı, sevgilerimi en içten dileklerimle sunuyorum. Elleri dert görmesin Nutella ustalarının.
Cannoli tarifi
Cannoli Tarifi
İtalya'nın damağımızı şenlendiren, tıpkı bizim mutfağımızdanmışçasına seveceğiniz bir diğer tatlısında sıra: Cannoli. Kendisi, hamurlu bir tatlı olması nedeniyle ayrı bir hayran kitlesine sahip. "Küçük tüp" ya da "küçük boru" anlamına gelen cannoli, adını tatlının şeklinden alıyor anlayacağınız üzere.
Kökeni Sicilya olan tatlı İtalya'da bile daha çok "Cannoli Siciliani" yani "Sicilya cannolisi" olarak anılıyor. Dünya mutfaklarına yayılması, herkes tarafından bilinip sevilmesi ise İtalyan göçmenler sayesinde gerçekleşiyor. Özellikle İtalya'dan Amerika'ya göç edenlerin bu tatlıyı Amerika'da yaygınlaştırması üzerine bugün, neredeyse tüm dünyanın en çok bildiği tatlılardan biri oluyor.
En önemli özelliklerinden biri de ricotta kullanılarak hazırlanması. Biz de boş durmadık sizin için en orijinalinden bir cannoli tarifini hemen hazır ettik. Ricotta yerine kullanabileceğiniz alternatif peynirler yok mu peki? Elbette var. Yapmaya kararlıysanız biz sizi tüm püf noktalarımızla tam şurada bekliyoruz.
İtalyan yemeklerinin sırları?
businessinsider
İtalyan yemeklerinin küçük küçük sırları var aslında.
Öncelikle kendi peynirlerini kullanıyorlar. Mozzarella, parmesan, gorgonzola, mascarpone, ricotta ve daha çok çeşitli peynirler.
Sebze ağırlıklı yemeklerle, sağlıklı besleniyorlar. Tıpkı bizim ülkemizde olduğu gibi İtalyanların da kendi yörelerine ait yemekleri var. Ve bu yörelerde, iklim koşullarına ve yetişebilen sebze, meyve, taze otlara göre yöresel yemeklerini belirliyorlar. Zeytinyağını çok kullanıyorlar. Kendi ülkelerinde üretilen balzamik sirkelerini neredeyse her yerde kullanıyorlar. Bu da yemeklerin ve salataların daha lezzetli ve aromalı olmasını sağlıyorlar. Balzamik sirkeye çektirme işlemi yaparak, salataların lezzetine lezzet katıyorlar.
İtalyan mutfağı da böyle işte. Çok lezzetli, çok tarihli.
Bundan sonra ince dilim bir margarita ısmarlarsanız eğer bu yazılanları ve kraliçeyi hatırlayın. Pizzayı havaya kaldırın ve ‘buon appetito’ deyin.
Afiyetler olsun efendim.
0 notes
Photo
Risotto giallo Si racconta che Mastro Valerio di Fiandra, pittore fiammingo che all'epoca lavorava alle vetrate del Duomo di Milano, avesse un assistente chiamato zafferano.... La storia la trovate sul menu di #sottobosco_milano Non solo un menu, ma racconti, storia #aifb #cucinoio #risotto #risottogiallo #risottoallozafferano #vecchiamilano #food (presso SottoBosco) https://www.instagram.com/p/B8uELLWIpTk/?igshid=1kc7837s5yiuh
0 notes
Link
URBINO – Urbino, all’epoca del Duca Federico da Montefeltro, era una città cosmopolita, aperta alle idee ed alla collaborazione di artisti e letterati che, alla Corte del Duca, erano ospitati ad accolti a Palazzo Ducale. Nel giorno del compleanno del Duca,7 giugno, inizia una nuova esperienza di accoglienza ed ospitalità.
«Urbino Città Aperta»: 3 giornate (7, 8, 9 giugno) per visitare la città Patrimonio dell’Umanità per Unesco, la culla del Rinascimento che accoglierà i turisti ed i visitatori «aprendo» loro i luoghi dell’arte e della cultura, i luoghi del commercio e del gusto e della sapienza artigiana.
«Urbino Città Aperta» è l’ennesima pregevole iniziativa di promozione e valorizzazione del territorio e delle sue eccellenze promossa da Confcommercio Pesaro e Urbino/Marche Nord, grazie al direttore Amerigo Varotti.Alcuni luoghi saranno visitabili gratuitamente Palazzo Ducale il 7 e 8 giugno; gli Oratori di San Giovanni e San Giuseppe (domenica 9 giugno nel pomeriggio), altri saranno visitabili eccezionalmente per questa occasione Cortile di Palazzo Passionei Paciotti, Museo dei Gessi, Gabinetto di Fisica Orto Botanico, Teatro Sanzio e il Palazzo Staccoli sede di Confcommercio.
Contemporaneamente i negozi saranno aperti, mentre i ristoranti presenteranno il menù o i piatti di «Urbino Città Aperta» e gli artisti dell’Associazione Artigianarte nelle loro botteghe della Via delle Arti(già Via Valerio) proporranno laboratori e dimostrazioni del «saper fare artigiano».
«Urbino Città Aperta» sarà anche un contenitore di eventi: venerdì 7 giugno alle ore 17.30 presso la Sala degli Incisori del Collegio Raffaello ci sarà la presentazione del libro “Di gelo e di fuoco”di Guido Fiandra (con prefazione di Gianni Letta) e del libro “Il senno di noi”di Maria Castaldo.
Contemporaneamente all’Asilo Valerio si terrà un Mini Torneo di Scacchi in collaborazione con la Associazione Dilettantistica Scacchi Dynamo Urbino (che si replicherà nel pomeriggio del 9 giugno); sabato 8 giugno dalle ore 18 in Piazza delle Erbe,recital di Michela Pacassoni “Le canzoni di tutti”.
Domenica 9 giugno dalle ore 16.30 all’Oratorio di San Giovanni “Tra le mura dell’antica Urbino, Umberto Piersanti legge le sue poesie”.Confcommercio ringrazia per la collaborazione il Comune di Urbino,l’Università degli Studi Urbino “Carlo Bo” la Galleria Nazionale delle Marche, la Confraternita di San Giovanni Battista e Sant’Antonio Abate.
Maggiori informazioni: lemarchediurbino.it
0 notes
Text
Nureyev at La Scala after the Le Corsaire pas de deux in 1966, photo by Erio Piccagliani, Teatro alla Scala
24*, 25, 26, 29 May 2018
Serata Nureyev – An Evening for Nureyev
Remembering the 80th Anniversary of Rudolf Nureyev’s birth, 25 years after his death
Rudolf Nureyev at La Scala in Don Quixote
with Corps de ballet of La Scala, Director Frédéric Olivieri
Étoiles Svetlana Zakharova, Roberto Bolle
Guest Artists Marianela Nuñez, Germain Louvet, Vadim Muntagirov
Conductor David Coleman Orchestra of the La Scala Academy
With the participation of students from La Scala’s Ballet School
The Sleeping Beauty, Act 3 Choreography by Rudolf Nureyev
Don Quixote, Grand Pas Choreography by Rudolf Nureyev
Apollo Choreography by George Balanchine
Défilé To Wagner’s Tannhäuser – March from Act 3
* Benefit Evening for Fondazione Francesca Rava
Cast
Svetlana Zakharova The Sleeping Beauty photo by Marco Brescia, Teatro alla Scala
Germain Louvet photo by James Bort
The Sleeping Beauty, Act 3
Choreography by Rudolf Nureyev Restaged by Monique Loudières and Florence Clerc Musica Piotr Tchaikovsky
Aurora Svetlana Zakharova Desiré Germain Louvet King Florestan Alessandro Grillo The Queen Marta Romagna Catalabutte, master of ceremonies Riccardo Massimi
Pas de cinque (24, 25, 26 May) Timofej Andrijashenko, Virna Toppi, Alessandra Vassallo, Gaia Andreanò, Caterina Bianchi
Pas de cinque (29 May) Nicola Del Freo, Martina Arduino, Mariafrancesca Garritano, Chiara Fiandra Vanessa Vestita
Puss-in-Boots Federico Fresi (24, 25, 29 May) / Massimo Garon (26 May) The White Cat Antonella Albano (24, 25, 29 May) / Denise Gazzo (26 May) Bluebird Antonino Sutera (24, 25, 29 May) / Christian Fagetti (26 May) Princess Florine Vittoria Valerio (24, 25, 29 May) / Agnese Di Clemente (26 May)
Corps de ballet of La Scala
Interval
Vadim Muntagirov Don Quixote photo by ASH
Marianela Nunez in Don Quixote, photo by Carlos Villamayor
Don Quixote, Grand Pas de deux, Act 3
Choreography by Rudolf Nureyev Restaged by Florence Clerc Music by Ludwig Minkus Orchestrated and adapted by John Lanchbery
Kitri Marianela Nuñez Basilio Vadim Muntagirov Maid of Honour Maria Celeste Losa (24, 25, 26 May) / Alessandra Vassallo (29 May) And the Corps de ballet of La Scala
Roberto Bolle in Apollo by George Balanchine© The George Balanchine Trust photo by Marco Brescia, Teatro alla Scala 2
Roberto Bolle in Apollo by George Balanchine© The George Balanchine Trust photo by Marco Brescia, Teatro alla Scala
Apollo
Choreography by George Balanchine © The George Balanchine Trust Restaged by Patricia Neary Music by Igor Stravinsky
Apollo Roberto Bolle Terpsichore Nicoletta Manni Polyhymnia Martina Arduino Calliope Virna Toppi
The performance of “Apollo”, a Balanchine® Ballet, is presented by arrangement with the George Balanchine Trust and has been produced in accordance with the Balanchine Style® and Balanchine Technique® Service standards established and provided by the Trust.
Défilé
20 December 1980, Rudolf Nureyev as Romeo, photo by Lelli e Masotti
To Richard Wagner’s Act 2 March from Tannhäuser
with Svetlana Zakharova, Roberto Bolle, Marianela Nuñez, Germain Louvet, Vadim Muntagirov, Corps de ballet of La Scala, La Scala Ballet School
www.teatroallascala.org
Serata Nureyev – An Evening for Nureyev at La Scala: full casting with Zakharova, Bolle, Nuñez, Louvet, Muntagirov 24*, 25, 26, 29 May 2018 Serata Nureyev – An Evening for Nureyev Remembering the 80th Anniversary of
#Alessandra Vassallo#Antonella Albano#Christian Fagetti#Frédéric Olivieri#George Balanchine#Igor Stravinsky#La Scala#La Scala ballet school#Mariafrancesca Garritano#Marianela Nuñez#Martina Arduino#Nicola Del Freo#Nicoletta Manni#Roberto Bolle#Rudolf Nureyev#Svetlana Zakharova#Timofej Andrijashenko#Vadim Muntagirov#Virna Toppi#Vittoria Valerio
0 notes
Text
youtube
El se la godi
El Mato su in colina
Nisùn lo vedi.
Lu guarda el mondo giràr
Inquieto, soridendo.
BaoUtnaFèretWaka, Primo Aprile 2024 - 7.11, Kontowood.
Scuseme, Paul & John…
#baotzebao#valerio fiandra#haikyou#kontowood#ilrestomanca#ildopovita#wakabaotzebao#dopovita#BaoUtnaFèretWaka#april fool's day#the beatles#Fool on the hill#paul mccartney#john lennon#sorriso#Mato#dialetto triestino#dialetto#mondo#gira#collina#Youtube
8 notes
·
View notes
Text
Festa del risotto: l'appuntamento con la cucina meneghina
New Post has been published on http://www.it-gourmet.it/2017/11/03/festa-del-risotto-lappuntamento-con-la-cucina-meneghina/
Festa del risotto: l'appuntamento con la cucina meneghina
Risotto sta a Milano come Milano sta a zafferano. E la prima edizione della “Festa del risotto a Milano” sembra confermarlo. Un’iniziativa culturale nata con lo scopo di valorizzare l’antica ricetta milanese e portare in piazza i produttori agricoli locali della tradizione lombarda.
FESTA DEL RISOTTO: PROGRAMMA
Il risotto giallo è la ricetta milanese più diffusa e conosciuta: nasce nel Sedicesimo secolo proprio ai piedi del Duomo. La leggenda narra che il vetraio belga Valerio di Fiandra, durante la festa di matrimonio di sua figlia, nel 1574, aggiunse – su suggerimento dei suoi colleghi – lo zafferano, un colorante utilizzato già a quel tempo per la colorazione del vetro, al classico risotto bianco al burro. Così, nel cuore di Milano, nacque il risotto allo zafferano.
La Festa del Risotto celebra il riso, cereale antichissimo, il risotto, la ricetta tradizionale milanese, la sua città, Milano, e la Lombardia, che ospita, da oltre 6 secoli, ettari di terreni coltivati a riso, facendo dell’Italia il maggior produttore di riso d’Europa. Il progetto Festa del Risotto alla Milanese nasce con semplicità, unendo con amore la ricetta milanese alla sua città.
Teatro della prima edizione, un antico convento del secolo scorso con un giardino secolare a due passi dalla Basilica di Sant’Ambrogio, patrono della città.
Un weekend di festa e riscoperta delle tradizioni lombarde, tramite workshop e iniziative culturali.
Cosa Festa del Risotto
Dove Sant’Ambrogio, Milano
Quando 4 Novembre 2017
0 notes
Photo
ESSERCI senza ESSERCI (Romanzo in 5 righe) Doveva, no - voleva - andare a un incontro pubblico, oggi. Per il tema che gli interessava e per i relatori qualificati. E per vederla. Vedere lei, che non lo avrebbe visto - anche se lei c’era - proprio perché lui c’era. È capitato un imprevisto, non ci è stato. Ma la vede lo stesso, anche di più e meglio - certo e pure rassicurato di non poter esser visto. FINE
1 note
·
View note
Text
Dal 1887 rappresentato solo 8 volte a Genova, il Carlo Felice propone al suo affezionato pubblico una grandiosa coproduzione del Don Carlo di Giuseppe Verdi, con un’apprezzata regia tradizionale di Cesare Lievi. Come il teatro ha dedicato questa messinscena al grande soprano Daniela Dessì prematuramente venuto a mancare, sembra giusto anche a noi dedicare a lei – interprete in passato del ruolo di Elisabetta di Valois sotto la direzione di grandi maestri – questa recensione.
Successo di applausi e acclamazione assoluta per il Grand-Opéra del Bussetano composto tra il 1864 e il 1865 su libretto di Joseph Méry e Camille du Locle tratto dalla tragedia di Friedrich Schiller. Ambientazione storica per il dramma che colpisce il giovane Don Carlo, vittima delle vessazioni della Spagna aristocratica e cattolica di fine cinquecento.
Nell’antefatto (presente come atto I nella versione del ’65 ma eliminato nelle revisioni successive, poi culminate nella soluzione del 1884 ridotta di un atto, passando da cinque a quattro complessivi) Don Carlo, infante di Spagna, incontra Elisabetta di Valois a Fontainebleau e subito se ne innamora corrisposto. Il re di Francia, tuttavia, concede la mano della donna al padre di Carlo, il re di Spagna Filippo II. Il sipario si alza e ci proietta in un’atmosfera cupa e grave, con la visita di Carlo (Aquiles Machado, tenore) alla tomba dell’omonimo antenato, scenario ricreato grandiosamente e con tale semplicità da rendere elegante e raffinato un luogo di culto come questo: pareti di marmo grigio, corona d’alloro, epigrafe d’oro e pochi inginocchiatoi. Sin da questo momento, l’importanza del coro nell’ottica verdiana di stereofonia (contrasto esterno-interno) è evidente: possiamo sentire lo spirito del radicale cattolicesimo spagnolo dalle voci dei frati che pregano alle spalle dell’avello regale dell’Escorial. Nel primo atto incontriamo i quattro protagonisti: Carlo, Rodrigo (Franco Vassallo, baritono), Filippo II (Riccardo Zanellato, basso) e Elisabetta (Svetla Vassileva, soprano). Alla vista di quest’ultimi, Carlo è abbattuto dallo sconforto e insieme all’amico Rodrigo decide di far sapere all’amata che il sentimento verso di lei arde ancora. Nella seconda parte siamo proiettati nei giardini in cui sta per giungere Elisabetta. Ci introduce in questo luogo la maestosità del coro femminile con Sotto ai folti, immensi abeti tra cui spiccano la voce della principessa Eboli (Giovanna Casolla, mezzosoprano, che da qui in avanti ci ipnotizzerà con gorgheggi e un perfetto canto immediato de Nei giardin del bello saracin ostello) e quella di Tebaldo (Marika Colasanto,soprano). Il coro è tutto in scena, le dame sono vestite di nero e, come se avessero dei fari atti a dar luce, portano tra le mani dei fiori bianchi. Giunge la regina che, di lì a poco, verrà raggiunta da Rodrigo e da Carlo i quali, duettando Io vengo a domandar grazia alla mia Regina, organizzeranno nei giorni successivi un incontro tra i due amati. Nel secondo atto la trama si infittisce poiché Carlo ha un incontro con una dama nel duetto Sei tu, bella adorata in cui crede che essa sia Elisabetta ma, invece, è la principessa Eboli, innamorata di lui, la quale, venuta a conoscenza dei veri sentimenti dell’infante, decide di vendicarsi. Arrivato Rodrigo nel tentativo di placare le ire con la donna nel duetto Che disse mai! Egli delira, la scena si conclude con un complesso e ben orchestrato terzetto Al mio furor sfuggite invano. Ma siamo ormai alla conclusione dell’atto, arrivano Filippo, i ribelli fiamminghi, i frati ed il popolo e in un’eccellente e ipnotica coralità, cantano d’insieme Spuntato ecco il dì d’esultanza (il popolo), quindi Il dì spuntò, dì del terrore (i frati), Schiuse or sieno le porte del tempio! (l’araldo con il coro). E nel finale, dichiarato Rodrigo duca dal re, Filippo, Elisabetta, Rodrigo, Carlo, Tebaldo, i frati, i fiamminghi e il popolo faranno calare il sipario tra tinte rosse di fuoco e d’inferno con Nel posar sul mio capo la corona.
Con il terzo atto, la grande capacità vocale del re viene espressa nella scena Ella giammai m’amò!… Quel core chiuso è a me e, soprattutto, da uno tra i più commoventi cantabili del repertorio operistico, Dormirò sol nel manto mio regal, come dimostra lo scrociare di applausi che segue la conclusione del pezzo.
L’atto si svolge in rapidità con l’arrivo dell’Inquisitore, la scoperta dell’amore tra Carlo ed Elisabetta per colpa di Eboli Gelosa, l’arresto di Carlo considerato sovversivo e la sua scarcerazione grazie all’amico Rodrigo che nella conclusione verrà assassinato morendo poiché Per me giunto è il dì supremo, tra le braccia del fraterno amico. Ultimo atto, il quarto, chiude l’opera con una soluzione degna di una tragedia. Dinanzi al sepolcro del defunto re Carlo, si ritrovano in una conclusione circolare tutti i personaggi. Elisabetta prega, Carlo le annuncia che si recherà in Fiandra per affermare gli ideali di libertà, Filippo e il Grande Inquisitore irrompono, credendo i due amanti colpevoli di adulterio accusandoli Per sempre! e con la richiesta di Filippo Io voglio un doppio sacrifizio!. Carlo sta per essere arrestato ma la tomba dell’avo si apre e trascina con sé l’infelice infante.
È senza dubbio un’opera davvero complessa, ma il pubblico risulta affascinato dalla regia attenta e precisa che si sviluppa grazie alla coordinazione delle incredibili e ben progettate scene. C’è precisione descrittiva in ogni elemento, c’è ricchezza di dettagli e coscienza filologica come dimostrano i costumi di Maurizio Balò, espressione della Spagna cinquecentesca. Il cromatismo è il punto focale di costumi, di scene e luci: c’è perfetta attenzione nelle creazioni di contrapposizioni di colori, di luci e di ombre. Ai cantanti tutti vanno fatti applausi sia per doti canore che per capacità recitativa: tutti i singoli sanno perfettamente muoversi nel vuoto delle scene (presentano tutte infatti ampi spazi di movimento). Per quanto concerne il canto, nulla da sottolineare se non la bravura e la precisazione di tutti i protagonisti, mentre grandiosa la direzione musicale del Maestro Valerio Galli che non sbaglia un colpo (di bacchetta).
«Dormirò sol nel manto mio regal quando la mia giornata è giunta a sera, dormirò sol sotto la vôlta nera là, nell’avello dell’Escurïal» Filippo II re di Spagna Atto III, Scena I
#gallery-0-3 { margin: auto; } #gallery-0-3 .gallery-item { float: left; margin-top: 10px; text-align: center; width: 14%; } #gallery-0-3 img { border: 2px solid #cfcfcf; } #gallery-0-3 .gallery-caption { margin-left: 0; } /* see gallery_shortcode() in wp-includes/media.php */
Lo spettacolo continua Teatro Carlo Felice Passo Eugenio Montale 4, Genova fino al 2 maggio, ore 15.30
Don Carlo di Giuseppe Verdi Grand-Opéra in 4 atti su libretto di Joseph Méry e Camille du Locle regia di Cesare Lievi con Riccardo Zanellato – Filippo II Aquiles Machado – Don Carlo, Infante di Spagna Franco Vassallo – Rodrigo, Marchese di Posa Svetla Vassileva – Elisabetta di Valois Giovanna Casolla – La principessa Eboli Marco Spotti – Il Grande Inquisitore Mariano Buccino – Un frate Marika Colasanto – Tebaldo Didier Pieri – Conte di Lerma Silvia Pantani – Voce dal cielo Ricardo Crampton, Ettore Kwanghyun Kim, Roberto Maietta, Enrico Marchesini, Stefano Marchisio, Daniele Piscopo, Stefano Rinaldi Miliani – Deputati fiamminghi direttore d’Orchestra Maestro Valerio Galli assistente alla regia Ivo Guerra scene e costumi Maurizio Balò assistente ai costumi Marianna Carbone luci Andrea Borelli Orchestra e Coro del Teatro Carlo Felice Maestro del Coro Franco Sebastiani in coproduzione tra Fondazione Teatro Carlo Felice, Fondazione Teatro Regio di Parma e Auditorio de Tenerife Adán Martìn durata 210′ con intervallo
Don Carlo Dal 1887 rappresentato solo 8 volte a Genova, il Carlo Felice propone al suo affezionato pubblico una grandiosa coproduzione del…
#Aquiles Machado#Camille du Locle#Cesare Lievi#Friedrich Schiller#Giuseppe Verdi#Joseph Méry#Recensione Don Carlo#Riccardo Zanellato
0 notes
Text
Trieste d’oro
Golfo di Carso e Mare
Toglie il fiato.
#baotzebao#valerio fiandra#haikyou#kontowood#ilrestomanca#trieste#oro#arcobaleno#fiato#Carso#mare#golfo
2 notes
·
View notes
Text
Gocce a cascata
Torino abbeverata
E no go l’ombrela !
Meno mal che go magnà
Da Scannabue, che bontà !
BaoUtnaFèretWaka, 4 settembre 2024 - 15.51, Torino.
3 notes
·
View notes
Text
È il migliore
L’unico a durare;
Immaginario,
L’inchiostro è simpatico
L’amore un solletico.
BaoUtnaFèretWaka, 9 aprile 2024 - 14.00, Kontowood.
#baotzebao#valerio fiandra#haikyou#kontowood#ilrestomanca#ildopovita#rita Siligato#amore#inchiostro#simpatico#immaginario
2 notes
·
View notes