#Ta��Falı
Explore tagged Tumblr posts
ikisekerlicay · 2 years ago
Text
Sonra kayardık ta aşağılara.
Ve alçalırdı sessizlik bir ağaç gibi
Kök salardı sende ve bende, arayarak
Toprağın sıraya dizilmiş suyunu.
Ayçiçeğinden göğüslerin döner ışığa,
Yürürdüm göğsünde öğle saatleri gibi,
Yürürdüm bir anıt kemeri gibi iki yanında.
Sonra gene başlardık koşmağa,
Yukarı, daha yukarı, çukur sularına
Göklerin. Öperdim seni, titrerdin, parçalanmış
Anları birleştiren sevi düş görmez. Ey orman,
Ey avlanmış atın falı, ey yeniden başlamanın
Aç güvercini! Falımız yok bizim.
Yaktık onu göçmen kuşların gözlerindeki
Benek, gagalarındaki tekçil dane gibi
Daha gün doğarken. Falımız yok bizim.
0 notes
narfalcafe · 3 years ago
Photo
Tumblr media
https://www.narfal.com/blog/dogum-gununuze-gore-rune-tas-fali-tasiniz/
DOĞUM GÜNÜNÜZE GÖRE RUNE TAŞ FALI TAŞINIZ: 2
Ülkemizde özellikle popüler olan fal çeşitleri kahve falı , tarot falı , su falı , yıldızname, aşk falı veya diğer ismiyle katina falı olmasına rağmen fal baktırmak üzerine tutkuları olan insanlar ateş falı, mum falı, kum falı, kül falı gibi fal çeşitleri ile birlikte rune taş falı gibi falları da deneyimlemişlerdir. Her falcı online fal her fal üzerine uzmanlık edinemez ancak bir gerçek falcı özellikle sezgilerini kullanarak bakabildiği fallara yönlenir; rune taş falı da bunlardan biri.
Rune Taş Falı Nedir?
Vikinglerin kullandığı 24 harfli alfabenin harfleri her tür taşın üzerine sembolik olarak kazınır. Ancak semboller kendi içlerinde belli ve birbirlerinden farklı anlamlar taşırlar, ayrıca rune taş falı bakılırken de taşların dizilimi ve birbirleriyle etkileşimlerine bakılarak yorumlar yapılır.
Rune Taş Falı ve Doğum Tarihiniz
Doğduğunuz günden eminseniz hemen aşağıdaki listeden kendi doğum gününüzün olduğu aralığı bulun ve rune taşlarının karakteriniz hakkında neler söylediğini öğrenin.
Fehu – 29 Haziran – 13 Temmuz
Maddi açıdan bolluk ve bereketi temsil eder. Üretken enerjilere sahiptir. Sezgileri çok güçlüdür ve duygusal dünyası çalkantıdır. Mal ve mülk edinme ihtimali yüksektir hayat yolunda. Bereket tanrıçası Freya ile ilişkilendirilmiştir.
Uruz – 14 Temmuz – 29 Temmuz
İnsanın ilahi doğasını ortaya çıkarır ve sempatiyi kullanır. Ölümü anımsatır ve ölümün gerçek uyanış olduğunu iddia eder. Hayvanların içindeki içgüdülerin insanlarda da var olduğunu söyler. Eril bir enerjisi vardır ve gizemlerin ilk basamağıdır.
Thurisaz – 30 Temmuz – 13 Ağustos
Değişimin, dönüştürücü gücün, yeni bir çağın başlangıcının habercisidir. Güçlü hamleler yapar, stratejik düşünür, zihinsel aktivitesi çok güçlüdür. İnsanları kolayca etkileyebilme kuvvetine muktedirdir. Şans sizinle olur genellikle. Hedeflere gidile yolda hayal kırıklıkları olsa da vazgeçmez ve devam eder. Her engeli aşabilecek kadar güçlü bir zekaya sahiptir.
Ansuz – 14 Ağustos – 29 Ağustos
İnsan ruhu bu dünyaya kendi deneyimlerini tamamlamak için gönderilmiştir. Bu tamamlanma bilgeliği temsil eder. Cevapları araştırmaktan asla vazgeçilmemesi gerekir. Bu kişilik lider bir anlayışa sahiptir ve güçlü bir karakteri vardır. İnsana kaldıkları yerden devam etmeleri için yardımcı olur. Dünyevi gücü simgeler ancak dünyanın cazibesine kapılmamak gerektiği konusunda uyarır.
Raidho – 30 Ağustos – 13 Eylül
Macerayı seven, enerji dolu bir insansınız. Bu taş yaşam yolunu temsil eder. Evrenden alınan mesajlar dikkate alınmalı ve karşılaşılacak her engele rağmen yola devam edilmelidir. Burada bahis geçen yolculuk sonsuz bir yolculuktur.
Kenaz – 14 Eylül – 29 Eylül
Aydınlanmanın simgesidir. Cehaletin karanlık tarafta kalması gerektiğine inanır. Sağlıkla geçirilecek bir ömre işaret eder. Kendi gücünü yalnızca kendisi için değil başkaları için de kullanmalıdır. Dürüstlük ve doğruluktan ayrılmamalıdır.
Gebo – 30 Eylül – 13 Ekim
Aşkı temsil eden bu taş arkadaşlık ve topluluk bağlarının hediyeler yoluyla güçleneceğini söyler. Cömertlik, en büyük erdemdir. Hayattaki sınavlarınız yakın akrabaların ihaneti sebebiyle olabilir. Bu taş, hiçbir olumsuz anlam taşımaz. Bu yüzden de bu taşı taşıyanlar zararsız kişilerdir denebilir.
Wunjo – 14 Ekim – 28 Ekim
Talihi iyi olan insanlardansınızdır ve bu taş da zaten refahı temsil eder. Kariyerinizde büyük başarılar yakalayabilirsiniz. Karmanız sizi tehlikelerden korur.
Hagalaz – 29 Ekim – 13 Kasım
Bu taş doğayı simgeler. Öfkeli olduğunuzda bunu kontrol altında tutmanız gerekir çünkü yıkıcı etkilere sebep olabilirsiniz. Hayatınız türlü zorluklarla mücadele ederek geçebilir. Olgunlaştıkça mutlu, sakin ve huzurlu bir yaşam sürmeye başlarsınız.
Nauthiz – 14 Kasım – 28 Kasım
Hayatınızdaki gerçek manayı bulmalı ve yalnızlıktan uzak kalmalısınız. Bu taş gerekliliği simgeler. Hayatınızdaki değişiklikler yalnızca sizi değil diğer insanları da etkiler. Şayet yaşamdaki hayal kırıklıklarına karşı gelebilirseniz güzel günler sizin olacaktır.
0 notes
telefonfalonline · 3 years ago
Link
0 notes
ankarafalcafe · 4 years ago
Photo
Tumblr media
Çay falı hakkında bilinmeyenler 😉 Çay falı; kahve falından çok daha eski. Tam tamına 5.000 yıllık bir geçmişi var. Farklı kültürlere girmiş, ona göre yıllar yılı şekillenmiş. Bu kehanet sistemine ”Tasseography” deniyor. ”Tasse” veya ”tas” yani küçük kase anlamını taşıyan arapça kökenli bir sözcükten türemiş sistemin adı. Asya’da, Antik Yunan’da,Orta Doğu’da ve Doğu Avrupa’da da var. Arayabileceginiz Telefonlarımız : 0312 911 20 01 0312 418 18 27 0542 376 11 88 Whatsapp mesajlaşma numaralarımız : 0539 843 80 88 0539 843 82 88 0533 466 91 88 0530 886 91 88 0533 018 23 88 0537 616 38 88 0533 596 48 88 0533 795 68 88
https://www.ankarafalcafe.com/
0 notes
zekiyuncuoglu · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Kim icat etti, hangi felfecir bilemem bu fal işlerini; hele Kahve falını bilmiyorum ama... çokça etkilenen biliyorum önce fal sonra tılsım işlerden, demonik işlerden. En çok ta deist, ateist Gavur değil haaa? Valla billaa "Fal, büyüyü kesin günah ilan eden ayetlerin olduğu Kuran dinine iman etmiş MÜSLİM'lerde. Kabala en çok 70. Yılından sonra din diye İslam içine öyle kurnaz ve ustaca yerleştirilmiş ki; inananlarını neredeyse albıza biatçı etmişler; Yazık! (bu arada tarihte en büyük falcı Remil (kum falı) ile yasaklanmış/engellenmiş olsa dahi şu yakışlı cemalini görünce elma soyan kadınların parmaklarını kestikleri peygamber hazret ekli Yusuf diye kayıtlara geçmiştir. (Kur-an da "sonra-dan yasakşandığı ibaresi olmalı? Ama Kuran'da Ne Yasaksa En Çok Kuran Ehli Yapmıyor mu ki🤔 Hele Hak - Hukuk Adalet Konusunda🤐) Yaw her ne ise; bu kahveyi az evvel içtim bilen ne görüyor ola🤫🤭😆 Esenlikle, Erinçle Kalın Törüg Bodun. https://www.instagram.com/p/B4dHpj7BUP2/?igshid=88x1jpjhvbk9
0 notes
yenicagkibris · 6 years ago
Text
Yakın tarihle Eylülde karşılaşırken - Özkan Yıkıcı
https://wp.me/pXsHy-Ke0 Eskiler Eylül ayına girince “Güz mevsimi” imgesini koyuyorlardı. Sıcak bunaltıdan bahar esintisine geçiş misali oluyordu. Adeta, sıcaktan etkisiz hale gelen insanlar, yeniden canlanma noktasından başlıyorlardı. Eylül ayni zamanda, siyasal yakın tarihin de önemli olaylarıyla yüklenip, yenilerini de sayfalara sığdırmakla meşkuleniyordu. Papatya falı bakar gibi olayları algılamak değil de yaşanılan ve içerisinde önemli gelecek yaratan günlerin, adeta film şeridi gibi gelip geçmesinin de olmaması isteniyor. Eylülden yakın tarihi okumak dahi, önemli düşlerimizin gerçekleşen bakışlarının yıkılmasında deprem geçişi yapacaktır. Bundandır ki unuturmak ve sonra bazen hiçeleştirme, bazen de başka ezberlerle tabusal tarih yazarak olanlardan kopuş yaratma duruşları da hep gerçekleşiyor. Güz mevsimli Eylül, hepimize dokunacak geçmişle doludur. Hele günümüz Kıbrıs gerçeği ile Türkiye tutumları ekseninde, bildikçe kendimizi de sorgulatma sürecinin gerektiği tetiklemesi de olacaktır. Günümüze geçmişle gelindiği, bu birikimlerle güne ulaşıp yarına hedeflenme siyasal gerçekliğin ortak aynasına bakmak da önemlidir. Ağustos ayından Eylüle geçtik. Eskiden olduğu gibi, hala seneler öncesindeki Güz dönemi hala iklimlerde yok. Fakat, her gün, yaşanan yakın tarihin de ağır yüklerinin sonuçları da yaşamımızda devam ediyor. Geçmişin yaşananlarını karanlıkla örtmek ise, oluşan çığlıkları duymayarak kendini abartma duruşları hepimizi yanlışlarla dolaşıp gelecek arayışına yöneltmektedir. Oluşan yanlış geçmişle oluşturulan gizem, belki bilinsizleri o döneme yönelme veya geçmişle iyi olma tatminine çekebilir!Fakat, her öğrenilen ve bozulan güncel ezber ise öyle denilen abartı iyi koşulların da olmadığı ortaya çıkar. Bilinmeyip, yalan hamasetle yazılan tarih tutsaklığı ise günümüz yaşantısının kin ve nefret ikilemindeki kendini övme duygularını da yeşertmektedir. Eylül ayına girdik. Günler akıp geçiyor. Zaman bulup geçmişle odaklandığım zaman da hep brakılan acılarla çığlıkların arasında sıkışıp kalıyorum. Gözlerimi yumup geçmişle arayışa girince de kendimi sanki bildik tiyatroyu yeniden izleyerek yaşar gibiyim. Sanki her sahneye yeni bir çığlık daha eklenip, kendimi kendimle boğuşan beyin cimnastiğinde buluyorum. Bunlar bana bazen uyanıkmışım veya tam aksi uyuyup da rüya görüyor gibi ikilemler le geçmiş ve şimdi arasında sıkışıp kalıyorum. Yaşayarak veya hayal ile eklentilerle düşünerek seyirci olmanın karışıklığı ile Yakın tarihe doğru dalıp gidiyorum…… Ta elilere dek gidiyorum. Kendimi “1955 yılında, İstanbul ortasında yakalıyorum”! Sanki doğmuş anlık günlerim değil de düşünen önemli aydınmışcasına sokakların ortasında, ratyo başında veya gazete alırmışcasına yaşıyorum. Gün 6 Eylül* İstanbulda öğle saati. Ratyo düğmesini oynayıp, haberleri dinlemeye çalışıyorum. Sokak konuşmalarında Türkiyede ekonomik olumsuzluklar konuşuluyor. Derken, ilk haberle irkildim! Selanikte bulunan Atatürkün doğduğu ev Yunanlılar tarafından bonbalandı* Sokakla buluşup kaygan insan akışına kapıldım. Gazete satan satıcılar Yüksek sesle ayni haberi bağırarak geziyordu. Garip ti! Öğleden Sonra yayınlanan “İstanbul Eksbres” inanılmaz rakamla yayınlandığı da konuşuluyordu. 20 Bin gazete çıkarılırken, ogün tam 250 Bin sayı ile yayınlandı. Ayni haber bağrılıyor, insanlar ise önce merakla gazete alıyor, ardından kalabalıklar yabancı dedikleri Gayrı Müslümlerin yerleşimlerine yöneliyorlardı. Garip bir slogan haykırılıyor: “Kıbrıs Türktür, Türk kalacak”! Sonradan duyacaklarım ise bu gazete dağıtımında “Kıbrıs Türktür türk” örgütünün direk rol aldığı olacaktı…. Saldırılar büyüdü. Rumlar, Ermeniler, Yahudiler nerede görüldü ise saldırılarla karşılaştılar. Tecavüzden tutun katletmeye dek her saldırı yapıldı. İş yerleri ve oturulan evler yağma ve talan ediliyordu. Polis ve Asker ise resmen seyirci! Bu yıkım 7 Eylülde de sürdü. Böylelikle istanbuldan canını kurtaran göç edip kaçtı. Türkiye Cumhurbaşkanı Bayar tarihi sözleri döktürdü: “Birarz fazlaya kaçıldı” dedi…. Herkes saldırının sonucunda en azından tutuklama bilgisi bekledi! Oda bir başka tuhaf: Aziz Nesinden Kemal Tahire varan sosyalist aydınlar olayın sorumlusu olarak yakalandı. Artık İstanbul yağma edilerek, birçok değişik etnik kimlikli insanı resmen devlet desteği ile kovuyor veya katledip tecavüzlerle yerlebir ediyordu. Sonuçta, bu olayı kınayan ve engelemekle meşkul olan solcu aydınlara fatura ediliyordu.***** Bu kara taplo Menderesi kurtardı. Ekonomik kriz geliş ile kaybedeceği seçimi kazandırtı. Milli şahlanışlar adeta oya devşirtilip iktidar kazanılıyordu. Fakat, tarih tüm örtülere ve pandora kutularına koymalara rağmen, gerçekler yine de fışkırmaya başladı. Öyle başladı ki ilk önemli imge “öldürülen bir çocuğun neden Makariyos benzetmesi” yapıldığı sorusu dahi birçok gerçeğe doğru yönelmeği getirdi.***** Uyku sarsıntısı ile sonuca geldiğimi zanetmiştim: oysa başka seslerle irkilip, derinden gelip bana aslını işaret eden sözleri de karanlık içinde ışıltıcı damlacıklar gibi duymaya başladım. Olay öncesi, Türkiye Natoya girmek için Koreye asker gönderip binlerce insanını “feda” yaptı* Natoya girdikten sonra devlet içi Özel Harp dayresi ile anılan Derin devlet yapısı da oluştu. Bunların yanına pek de konuşturmak istenmeyen şu karışıklık da vardı: Britanya kralığı artık Kıbrıstan çekilmek istiyordu. Daha açığı, İngiltere klasik sömürgecilikten Yeni sömürgeciliği de Kıbrısta gerçekleştirmek peşindeydi. Türkiyeyi Kıbrıs sürecine katmak istiyordu. Türkiye ise bundan hep kaçıyordu. Hat ta, Türkiyeye gidip silah taşımak isteyen Kıbrıslı Türkleri tutuklayan Menderes hükümetinin elinden İngiltere kurtardı! Bu biriken gelişmeler sonuçta yukarda özetlediğim “6 7 “ Eylül olaylarının gerçekleşme sonucunu da tetikledi.Zaten Türk sermaye kesimi hep kendince “Gayrı Müslüm” çevrelerinin ekonomideki etkilerinden rahatsız olup, etnik ulusal burjuva peşindeydi… Bu olay bir anlamda şu sonuçları hemen doğurdu: İstanbulda Hristiyan ve Yahudiler önemli sayısal azaldı. Menderes hükümeti kalıcılaşma şansını buldu. Bunlar Türkiye iç politik sonuçlar olurken: Yaşanan “6 7 Eylül” olayları ile artık direk Kıbrıs Türkiyenin önemli politik tabu politikası haline geldi. Natolaşma ile oluşan Özel harp dayresinin de ilk önemli “başarılı” eylemi de gerçekleşmiş oldu…. SOradan ortaya çıkan dağınık belgelerle, Selanik olayını gerçekleştiren “MİT ajanı” olduğu anlaşıldı. Bu aşan Oktay Emin sonradan valilik görevine dek geldi. Özel Harpcı Sapri Yirmibeşoğlu yaptığı itiraflarla Selanik bonbalanmasını bilinçli yaptıklarını, Kıbrıs sürecine katıldıklarını ve önemli ilk KOnturgerila başarısı olduğunu söyledi. Böylelikle, bizi en direk ilgilendiren nokta, Britanya kralığı sonuçta Türkiyeyi Kıbrıs semalarına çekip politik oyuncu olarak katıverdi.Türkiye ise önce Kore savaşıyla Batı ekseninde kendini dış politikada kanıtlarken, 6 7 Eylül olayları ile Devlet içi Derin devlet yapılanma sürecinde de etkisini denetleme pratiği yaşandı.***** Sıkılmaya başladım. Gözlerim açılmaya yöneldi. Kendimi yaşlı koltukta buldum. Elimle kumandayı aradım. Ekranı aştım. Daha geçmişle yaşadığım yarı rüya gerçeğinde hala beynim dolaşıyordu. Ekranda ise sokaktaki Hayvancı olaylarına takılıyordu! Birçok havancı adıyla bağıranlar “Erdoğan gel bizi kurtar* Bunlar idare edemez, vali gönder” diyorlardı. TC bayraklarla adeta Türkiyeden habersiz rantlarını istiyorlardı. Bilmiyorlardı ki Türkiyedeki hayvancı yok oluşu ve ital ile şarbon gerçeklerinden habersizdiler. Kendime cimcik attım. Gördüklerim ile biraz önce yaşar gibi olduklarımın ayrı dünyaları için kendimi zorladım. Uyanıkmışım! Üstelik, bu yakın tarih döneminde de ben anımsayacak derecede büyük değildim. Birkaç aylıktım. Kendime sormadan edemedim: hangi dünyam doğru olarak mı kabulenecem? Dönüp yaşlı anama sordum. Oda bana kendi aklınca, sen benimle dalga mı geçiyorsun dedi…. Kendi sonucumu kendim buldum: Eğer, zamanında olaylar doğru okunsaydı, günümüz hem Kıbrıs hem de Türkiye banbaşka yerlerde olacaktı* Kim bilir, sorgulama ile aydın günlere çok daha yakınlaşacaktık. Fakat, yapılış şekli ile amacı başarılı şekilde neden sonuç diyalektik kural kirli amaçla gerçekleşince, günümüz Kıbrıs Türkiye Britanya yelpazesi de Kıbrısın Yeni sömürgeleşip, ilhaklaşma süreciyle parçalanması ile günümüze gelindi. Demek ki, tarihle yüzleşmek dahi kafalardaki birçok paranoyanın yıklması için şart.
0 notes
narfalcafe · 3 years ago
Photo
Tumblr media
https://www.narfal.com/blog/rune-tas-fali/
Rune Taş Falı
Rune Taş Falı Nedir?
Geçmişten günümüze gelen birçok fal çeşidi bulunur. İşte bu fallardan biri de Rune Taş Falı olarak bilinir. Tarihi çok eskiye dayanan bu fal, Vikinglerin kendine ait olan alfabesindeki sembollerden yola çıkılarak bulunmuştur. Burada bulunan harfler ve semboller tılsımlara dönüşmüştür. Böylelikle taş falının temeli oluşturulmuştur. Eski uygarlıklarda kullanılan oldukça popüler bir fal türüdür. Hislerin çok kuvvetli olması gerekir. Epey eski olan bu fal önemli etkilere sahiptir. Etkili ve tesirli bir fal olduğu yadsınamaz. Hem aşk hem de iş hayatına dair fikirler verecektir. Rune taş falı, isminden de anlaşıldığı gibi rune taşları ile bakılmaktadır. Genelde gelecek hakkında bilgiler veren bir faldır.
Bir türü daha bulunur. Bu da Çingenelere özgü taş falı olarak bilinmektedir. Şimdiki zamandan ve gelecekten bilgiler verecektir. İlk yapılması gereken niyete odaklanmaktır. İçinizden tuttuğunuz dileğin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine dair evet ya da hayır sonucu çıkarılır. Çıkan her simgenin bir tılsımı ve farklı anlamları bulunur. Eski bir dilen ait olduğu için yorumlamak epey zordur. Bu yüzden herkes tarafından bakılamayan fallardandır.
Rune Taş Falı Nasıl Bakılır?
Üzerinde hiçbir şey olmayan bir masaya siyah bir örtü serilmelidir. Masanın altında üstünde hiçbir şey olmamalıdır. Çünkü bu dikkatin dağılmasına yol açacaktır. Örtü serme işlemi bittikten sonra 24 adet taş ele alınır. Ancak fal baktıracak kişi eline taşları almalıdır. Ardından sormak istediği soruya odaklanması gerekir. Soruyu düşündükten sonra taşları masaya bırakır. Masaya bırakılan taşlar falcı tarafından yorumlanır.  Bir başka Rune taş falı yönteminde ise taşlar siyah bir keseye doldurulur. Fal baktıran kişi aklından sorusunu geçirir. Siyah kese içerisinden bir taş çeker. Çekilen taşların anlamlarına göre soru hakkında yorumlar yapılır. Tüm bu işlemleri gerçek falcı yapmalıdır. Eğer öyle olmazsa yanlış sonuçlar ortaya çıkar. İşinde profesyonel bir falcı seçilmelidir ve Rune taş falı nı iyi bilmesi gerekmektedir. Taşların üzerinde bulunan anlamlar herkes tarafından bilinmez. Anlamları bilen gerçek falcı size en iyi sonuçları verecektir.
1 note · View note
hastacu-blog · 7 years ago
Text
Astroloji Falı Nasıl Bakılır?
Astroloji Falı Nasıl Bakılır?
Astroloji bir bilim dalıdır. Gökyüzünde yer alan galaksideki tüm gök cisimlerine bakarak kişinin fal, burç ve astroloji haritası gibi bazı yorumlanacak kuramlarını yorumlar.
Astroloji falı uzman ve işinde eğitim almış kişiler tarafından uygulanan bir bilim dalıdır. Astrolojide gök cisimlerine bakarak kişiye gelecek ve geçmiş hakkında bilgi veren işinde eğitimli ve deneyimli kişilere astrolog denir. Astrologlar genellikle gök cisimlerini hepsinin birer anlamı olduğuna inan ve bu anlamlar doğrultusun da yorumlar yapan kişilerdir.
 Astrolojide fallar nedir?
Astroloji falları oldukça geniş bir yelpazeye dayanmaktadır. Bir astroloji falında burçlar, açılar, gök cisimleri ve evler oldukça önemli öğelerdir. Astrologlar falları bu dört önemli madde doğrultusunda yorumlar ve kişiye gelecek veya geçmiş ile bilgileri ve olacakları bu şekilde aktarır. Astrologlar gök cisimlerine bakarak falları yorumlamanın yanı sıra burçlar hakkında da detaylı bilgiler veren işinin ustası olan kişilerdir. Gökyüzündeki cisimlerin her dakika değişkenlik gösterebileceği gibi, astrologlar da bu şekilde falları ve burçları yorumlarlar.
 Astroloji falına nasıl bakılır? Simgeleri nelerdir?
Dünyanın yapısında bulunan ateş, toprak, su ve hava gibi dört temele dayanarak ve bunlardan güç alınarak bir astroloji falı yorumlanır. Burçlarda tıpkı astroloji falları gibi aynı şekilde yorumlanmaktadır. Yıllık olarak gelişen ve değişen kuyruklu yıldızlar doğrultusunda yorumlanan astroloji falları, yıllık, günlük ve haftalık gibi şekillerde yorumlanmakta. Astroloji falının belir başlı bazı simgeleri bulunmaktadır. Astroloji falı simgeleri; güneş, ay, yıldız, dolunay gibi bazı gök cisimleri olarak bilinir. Astrologlar falları sadece belirli olan gök cisimlerine bakarak yorumladıklarını söylemeyerek, galakside bulunan gezegenlere bakarak ta bu astroloji fallarını yorumladıklarını söylerler. Kısacası astroloji falı galakside bulunan tüm cisimlere bakılarak şekillenir ve bu doğrultuda yorumlanır.
http://www.hastacu.com/astroloji-fali-nasil-bakilir/
0 notes
kahveciniz · 7 years ago
Text
Kahvenin kültürümüzdeki Yeri
Kahvenin kültürümüzdeki yeri Kahvenin edebiyatımızda, kültürün değişik alanlarında da özel bir yeri var. Kahveyle ilgili deyimler, atasözleri, maniler, şiirler, şarkılar var. Kız istemeye gidince, ta Osmanlı'dan bu yana, kahveleri sunan gelin adayının etraflıca görülebildiği nadir anlardan biri, elinde tepsi, kahvelerin içilmesi bitinceye dek beklemesidir. Bu arada damada içirilen bol tuzlu kahveyi de unutmamak gerek. Kahve öncesi ikram edilen su, kahveyi ağızda kalan tüm tatlardan arındırarak, sadece içilecek kahvenin tadını yerleşmesini sağlamak içindir. Osmanlı'da var olan acı kahve öncesi tatlı şeker, lokum ikramı günümüzde terkedilmiştir. Saraylarda özel giysili, kahve ikramından sorumlu kahveci güzelleri de ancak turistik otellerde ya da tatil köylerindeki özel gecelerde karşımıza çıkıyor. Ama hala kahveyi çekirdek olarak alıp, tavalarda kavurarak değirmende çeken tiryakiler, varlığını sürdürüyor. Kahve falı artık bazı kişilerin geçim kaynağı. Hatta ilgi ve para çekmek için müşterilerinin falına baktıran kahvehaneler de var artık. "Fala inanma, ama falsız da kalma" düsturundan yola çıkıp, fala baktırmayan azdır sonucuna varabiliriz. "Neyse halim, çıksın falım" cümlesinin arkasında ne ümitler saklıdır. Kahveyle dilekler de dilenir. Bir evde kahve içtikten sonra en güzel teşekkür, "Ferah kahveleri olsun" sözüdür. Bandırma'da düğün armağanı vermenin de kahveyle bağlantılı bir geleneği vardır. Gelin evine "kahve içmesi"ne giden dost ve akrabalar, armağanlarını da o gün veriyorlar. Sadece kahve içmekle sınırlı kalmıyor, pasta, börek, çörek ikramı yapılıyor. Ev sahibi çalgıcılar getirtip, oyunlar oynanıyor. Gelin, bu davette gelinliğiyle oturuyor ve servise karışmıyor. Kahvesini sade yaptırıp, şekerini yanına koyduranlar da var. Buna "yandan çarklı" deniyor. Bazı dedelerle torunlar arasında da bu konuda bir espri var. Kaç torun varsa, kahve fincanının tabağına onların sayısı kadar kesme şeker konuyor ve daha dede kahvesini içmeye başlamadan her çocuk kesmeşekeri kahveye batırarak ağzına atıyor "hakkını alıyor". "Kahve içme, kararırsın" sözü bizim çocukluğumuzda da söylenirdi ama hevesle baktığımızı gören büyüklerimiz fincanın tabağında bize kahve verirdi. Zaman zaman kahve servislerinde ya da yapım şekillerinde ilginç durumlarla karşılaşabiliyoruz. Örneğin, Ankara'da bir pastanede kızgın kumda pişirilen kahve, Levent'te bir meyhanede kağıt peçeteyle sarılı olarak gelip, çakmakla yakılarak üstü açılan kahve, Balıkesir'de yanında likör ve bir adet çiçekle ikram edilen kahve gibi... Yörelere göre de farklı kahveler var. Mardin'in süzme kahvesi "mırra" gibi... İçel'de de kenger bitkisinin tohumları kavrulup, çekilerek kahve gibi içiliyor. Bir de kahvehaneler konusu var ki, o başlıbaşına uzun bir konu... Hem tarihçesi, hem de türleri ile çok zengin kaynak bulabileceğimiz bir konu kahvehaneler... www.kahveciniz.com www.kahvecilerim.com http://www.kahveciniz.com/jacobs-cronat-gold-kahve-500-gr
0 notes