#Türk toplulukları
Explore tagged Tumblr posts
Text
Bayram Taşkın Kimdir
Bayram Taşkın Kimdir sadece bir isim değil; Türkiye'nin kalbindeki yenilikçiliğin ve liderliğin bir kanıtı. Girişimcilikte etkileyici bir geçmişe sahip olan Taşkın, geleneksel zanaatkarlığı modern tasarım ilkeleriyle iç içe geçirerek kendine bir yer edindi. Özgünlük ve sürdürülebilirliğe dayanan girişimleri, çağdaş pazar taleplerini benimserken kültürel mirası koruma taahhüdünü yansıtıyor. Bu benzersiz karışım, tüketicilere hikayeler anlatan ürünler sunuyor: tutku, özveri ve Türk sanatının zengin anlatısı hikayeleri.
Bayram Taşkın'ı farklı kılan şey, topluluk ve iş birliğinin gücüne olan sarsılmaz inancıdır. Yerel zanaatkarları güçlendiren ve genç nesiller arasında beceri gelişimini teşvik eden sektöründe bağlantılar kuruyor. Hem yenilikçi fikirleri hem de tarihi teknikleri savunarak, bir kişinin vizyonunun tüm toplulukları nasıl yükseltebileceğini örnekliyor. Sonuç olarak, Bayram Taşkın'ın gerçekte kim olduğunu anlamak, başarılarının ötesine geçiyor; Türk zanaatkarlığı için canlı bir gelecek şekillendirirken başkalarına ilham vermeye adanmış bir adamın kalbine iniyor.
43 notes
·
View notes
Text
‘Soyadı özgürlüğü’ mü ‘soysuzlaştırma projesi’ mi?
“Herkesin ailece anılmasına yarayan öz adından sonraki adı, aile adı, aile ismi, soy ismi.”
TDK, “soyadı”nı böyle tarif ediyor.
Soyadını tarihte ilk kez, bundan beş bin yıl önce “Çinliler” kullandı.
Avrupa’da ise “Romalılar” aile isimlerine göre soyadını belirliyordu.
Soylular, mensubu oldukları hânedânın, hâkim oldukları bölgenin, hatta oturdukları şatonun ismiyle anılırken…
Diğer insanlar yaptıkları hizmet veya meslekleriyle tanınıyordu.
Bugünkü şekliyle soyadı kullanımının Avrupa’daki öncüsü İngilizler oldu.
Sırp, Hırvat, Leh, Çek gibi Slav toplulukları ile Yunan, Romen, Boşnak gibi Balkan halkları da soyadlarında “oğlu”, “çocuğu” manasına gelen veya “meslek” bildiren ekler kullandı.
Araplar ise soyadı kullanmak yerine;
“oğlu, babası, mesleği, kabilesi ve memleketiyle anılmayı” tercih ediyorlardı.
“Yiğit lâkabı ile anılır” atasözünden de anlaşılacağı üzere, Türkler;
“babalarının verdiği isim, kazandıkları lakap, mevki ve memleketleriyle” bilinirdi.
Mesela!
Fatih Sultan Mehmed’in unvanı “Sultanü’l-barrayn ve hakamül’l-bahrayn…”
Yani;
“Anadolu, Rumeli ile Karadeniz-Akdeniz’in Sultanı” idi.
*
Dünyada ilk “soyadı kanunu” 1787 yılında, Yahudileri asimile etmek için Avusturya’da çıkarıldı.
Kanun, Yahudilerin “Almanca” isimler ve soy isimleri almasını zorunlu kılıyordu.
Hali vakti yerinde olanlar rüşvet karşılığında “çiçek” ve “kıymetli taş” anlamına gelen güzel soyadları alırken…
Fakir Yahudilere “eşek kafası”, “yankesici” gibi soyadları layık görül��yordu.
Avusturya’nın ardından dünyada “soyadı kullanmanın kanunla dayatıldığı” ikinci ülke Türkiye oldu.
“İmparatorluk”tan “ulus devlet”e geçmekle “yeni bir millet yarattıkları” vehmine kapılan CHP’liler, halkın geçmişiyle bağını koparmak için “Harf Devrimi” ve “Kılık-Kıyafet Devrimleri”nin yetmeyeceğini düşünmüş olmalılar ki, 1934’te “Soyadı Kanunu” yürürlüğe soktular.
Kanuna göre; her Türk vatandaşı bir “soyadı” almaya mecbur tutuluyordu fakat
“aile ve memleket isimleri, hoca, hafız gibi unvanlar” ve “Osmanlıca kelimelerin” kullanılması yasaktı.
Böylece, geçmişe dair bütün kültürel, dinî, ideolojik bağlar koparılmış oluyordu.
Soyadı Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle aristokrat geçinen kalburüstü kesim, kendi aile isimlerini tescil ettirirken…
Tıpkı Avusturya’nın Yahudilere yaptığı gibi, CHP tek parti diktası da ayak takımına;
“Ördek, Kör, Camuz, Ahmak, Çakal, Armut, Davul, Yosma” gibi, onları aşağılayan soyadlarını verdi.
“Milletin Efendisidir” dedikleri köylülere ise;
“Karakoyun, Danabaş, Malak, Rençber, Semerci, Küfeci” gibi soyadları layık görüldü.
Örneğin…
Trakya gezisine çıkan Mustafa Kemal, bir iki kez sözüne karıştığı gerekçesiyle kızdığı Salih ismindeki köylüyü; “Sus bire Şirret adam” diye fırçaladığı için, “Köylü Salih”e “Şirret” soyadı verildi.
Bu arada ne kadar hamaset meraklısı ve asimile edilmek istenen etnik köken varsa onlara da içerisinde “Türk” ibaresi bulunan soyadları dayatıldı.
Atatürk’ün gönderdiği topçu birliklerince evi bombalanan DEM Partili Ahmet Türk’ün dedesi “Oduncu Hacı Sinan”a, ceza alarak bizzat Mustafa Kemal tarafından “Türk” soyadı verildi.
Tabii bir de Atatürk’ün elinden soyadı almak için kıyasıya mücadele eden seçkinci bir zümre vardı.
İsmet Paşa’ya “İnönü..”
Türkiye'nin ilk dünya güzeli Keriman Halis’e, “Ece..”
Emekli banka müdürü Berç Keresteciyan Efendi'ye, ‘‘Türker…’’
Günümüzde kullandığımız alfabeyi hazırlayan Ermeni dil bilgini Agop Martayan'a, “Dilaçar” soyadı bizzat o sıralar elinde sözlükle dolaşan Mustafa Kemal tarafından verildi.
Babası haham olan “Moiz Kohen” adlı Yahudi de bu kanundan faydalanarak “Munis Tekinalp” adını ve soyadını aldı.
*
Görüldüğü üzere, insanların “soylarını” ve “köklerini” belirtmesi gereken “soyadları” tam bir asırdır “Türkiye’de geçmişinden kopuk yeni bir nesil vücuda getirmek” için kullanıldı.
Bunun gerçekleştiğini görenler, şimdi kirli planın ikinci safhasına, yani “aileyi parçalama aşamasına” geçti.
CHP ve avaneleri ile feminist oluşumların baskısıyla, evlenen kadına kocasının soyadını almasını zorunlu kılan “Medeni Kanun’un 187. Maddesi” AYM tarafından iptal edildi.
28 Ocak 2024’e yürürlüğe giren iptal kararıyla, bu tarihten sonra evlenen kadınların diledikleri soyadını kullanmalarının önü açıldı.
“Kuşaktan kuşağa geçen ad” olan ve “aile adı” olarak kullanılan soyadı zorunluluğunun ortadan kalkmasıyla ailenin en önemli bağı koparılırken…
Çocuklar da anne-baba soyadı arasında tercih yapma riskiyle karşı karşıya kaldı.
Tabii bu uygulama ile eşler arasında “çocuğun hangi soyadını kullanacağı tartışmasının” da önü açıldı.
Soy bağının tehlikeye düştüğünü gören AK Parti, Meclis’e gelmesi beklenen “9. Yargı Paketi” ile AYM’nin yaptığı bu tarihi hatayı düzletmek için önemli bir adım attı.
Seçilmesi halinde ilk icraat olarak 24 saat içeresinde aileyi dinamitleyen “İstanbul Sözleşmesi”ni geri getirme vaadinde bulunan CHP ve avaneleri, sanki ortada bir zulüm varmış gibi, “Koca soyadı geri geliyor” diyerek, ortalığı ayağa kaldırdı.
Koca soyadını kullanmamayı “Kimlik mücadelemiz, var olma mücadelemizdir" diye nitelendiren CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, önceki gün “Bu hukuksuzluğu kabul etmiyoruz” diyerek teklife karşı çıktı…
“Bu zihniyet kadını bir birey olarak görmüyor. Kadını sadece aile kavramı içine hapsetmek istiyor” şeklinde ifadelerle AK Parti’yi hedef aldı.
“Koca” ile “evlatları” içinde barındıran “aile kavramı” niye “anne”ye hapis oluyor, izah etme gereği bile duymadı.
Çünkü niyetleri belli…
Önce “soyadı kanunu” ile bizi geçmişimizden kopardılar. İnsanlar artık en fazla dedesinin ismini sayabiliyor.
Şimdi de;
Belli bir ailenin bireylerini diğer ailelerin bireylerinden ayırmaya yarayan ve soy bağının doğru bir şekilde tespit edilmesini ve kaydedilmesini sağlayan “soyadı birlikteliğini” yerle yeksan etmek istiyorlar.
Güya “özgürlük” kisvesiyle, “aile” ve “sülale” aidiyeti olmayan nesiller yetiştirmeyi amaçlıyorlar.
Uzmanlar bunun bir “soysuzlaştırma” projesi olduğunu söylüyor.
Üç-dört kuşak sonra neler olabileceğini düşündüğünüzde, bu söz kulağa hiç de mantıksız gelmiyor.
Dolayısıyla, 11 Temmuz’da Meclis’e gelmesi beklenen “9. Yargı Paketi” oldukça önem arz ediyor.
*
Bu arada…
Yaklaşan tehlikeyi 1400 yıl önce fark eden Peygamber Efendimiz (sas) bir Hadis-i Şerif’inde şöyle buyuruyor:
“Akrabalık ilişkilerinizi sürdürebilmeniz için neseplerinizi (sülâlenizi) tanıyın. Çünkü akrabalık bağlarının canlı tutulması ailede sevgiyi güçlendirir.”
Haber 7 Yazarı : Zekeriya SAY 08.07.2024 08:38
25 notes
·
View notes
Text
Hayır Lokması Dağıtımı
Hayır Lokması Dağıtımı
Hayır Lokması Dağıtımı: Geleneksel Tatların Modern Sunumu
Geleneksel tatların modern sunumları, özel günler, festivaller ve etkinlikler için her zaman vazgeçilmez bir unsurdur. Lokma, Türk mutfağının sevilen tatlarından biridir ve insanların damaklarını şenlendiren bu özel lezzet, özellikle toplu etkinliklerde sunumu oldukça basit olan bir atıştırmalıktır. Lokma dağıtımı, bu lezzeti kalabalıklara sunmanın en keyifli ve pratik yollarından biridir.
Lokmanın Hazırlanması ve Sunumu
Lokma dağıtımı oldukça basit olmakla birlikte dikkatli bir planlama ve özen gerektirir. İşte lokma dağıtımının temel adımları:
Malzeme Seçimi: Lokma yapımında kullanılacak malzemeleri özenle seçmek önemlidir. Un, maya, şeker, tuz ve su temel malzemelerdir. Kaliteli sıvı yağ kullanımı da lezzeti artırır.
Hamur Hazırlığı: Lokma hamuru, malzemelerin özenle karıştırılması ve yoğrulması ile elde edilir. Hamurun kabarması için bekletilmesi gerekir.
Lokma Pişirme: Hazırlanan hamur, sıcak yağda altın sarısı renk alana kadar kızartılır. Lokmaların eşit boyutlarda ve eşit miktarda pişirilmesi önemlidir.
Mobil Lokma Aracı: Lokma dağıtımını daha kolay hale getiren bir mobil lokma aracı kullanılır. Bu araç, genellikle açık hava etkinliklerinde veya özel organizasyonlarda tercih edilir.
Lokma Toplama Düzeni: Mobil lokma aracının içinde özel olarak tasarlanmış bir düzenek, kızartılan lokmaların toplanmasını sağlar. Lokmalar, 150 CC boyutlarındaki plastik tabaklara yerleştirilir.
Tabak ve Kürdan: Lokmalar, plastik tabakların içine konulur ve yanında kürdanlar sunulur. Bu, lokmaların rahatça tüketilmesini sağlar.
Sunum: Hazırlanan lokma tabakları, etkinliğin veya organizasyonun katılımcılarına ikram edilir. Lokma dağıtımı geleneksel bir tat sunumunu modern ve pratik bir şekilde gerçekleştirir.
Lokma Dağıtımının Özel Yeri
Lokma dağıtımı, Türk kültüründe ve birçok diğer kültürde, toplulukları bir araya getiren ve insanların bir arada olmaktan keyif aldığı özel anları daha da unutulmaz kılan bir gelenektir. Hem geleneksel hem de modern bir sunum biçimi olan lokma dağıtımı, paylaşmanın ve dayanışmanın sembolüdür. Lokma yemek, bir arada olmanın, mutlu anların ve hoşgörünün bir ifadesidir.
Hayır Lokması Dağıtımı, geleneksel lezzetlerin modern sunumunu temsil eden özel bir uygulamadır. Hem lezzet hem de paylaşma anlamında anlamlıdır. Bu basit ama etkili sunum yöntemi, insanları bir araya getirir ve topluluk deneyimini güçlendirir. Lokma, geleneksel Türk tatlarından biri olmanın ötesinde, insanların birbirleriyle bağ kurduğu, sevinç ve mutluluğu paylaştığı bir semboldür.
Sizlerde Hayır Lokması Dağıtmak Hayır İşlemek İsterseniz Bizi Şimdi Arayabilirsiniz: 0532 547 89 23
#hayırlokması #hayirlokmasi #lokmaci #istanbulhayirlokmasi #lokmadagitmak #mobilhayirlokmasi #lokmaciistanbul #istanbullokmaci
#hayırlokması#hayirlokmasi#lokmaci#istanbulhayirlokmasi#lokmadagitmak#mobilhayirlokmasi#lokmaciistanbul#istanbullokmaci
2 notes
·
View notes
Text
Hayır Lokması Dağıtımı
Hayır Lokması Dağıtımı
Hayır Lokması Dağıtımı: Geleneksel Tatların Modern Sunumu
Geleneksel tatların modern sunumları, özel günler, festivaller ve etkinlikler için her zaman vazgeçilmez bir unsurdur. Lokma, Türk mutfağının sevilen tatlarından biridir ve insanların damaklarını şenlendiren bu özel lezzet, özellikle toplu etkinliklerde sunumu oldukça basit olan bir atıştırmalıktır. Lokma dağıtımı, bu lezzeti kalabalıklara sunmanın en keyifli ve pratik yollarından biridir.
Lokmanın Hazırlanması ve Sunumu
Lokma dağıtımı oldukça basit olmakla birlikte dikkatli bir planlama ve özen gerektirir. İşte lokma dağıtımının temel adımları:
Malzeme Seçimi: Lokma yapımında kullanılacak malzemeleri özenle seçmek önemlidir. Un, maya, şeker, tuz ve su temel malzemelerdir. Kaliteli sıvı yağ kullanımı da lezzeti artırır.
Hamur Hazırlığı: Lokma hamuru, malzemelerin özenle karıştırılması ve yoğrulması ile elde edilir. Hamurun kabarması için bekletilmesi gerekir.
Lokma Pişirme: Hazırlanan hamur, sıcak yağda altın sarısı renk alana kadar kızartılır. Lokmaların eşit boyutlarda ve eşit miktarda pişirilmesi önemlidir.
Mobil Lokma Aracı: Lokma dağıtımını daha kolay hale getiren bir mobil lokma aracı kullanılır. Bu araç, genellikle açık hava etkinliklerinde veya özel organizasyonlarda tercih edilir.
Lokma Toplama Düzeni: Mobil lokma aracının içinde özel olarak tasarlanmış bir düzenek, kızartılan lokmaların toplanmasını sağlar. Lokmalar, 150 CC boyutlarındaki plastik tabaklara yerleştirilir.
Tabak ve Kürdan: Lokmalar, plastik tabakların içine konulur ve yanında kürdanlar sunulur. Bu, lokmaların rahatça tüketilmesini sağlar.
Sunum: Hazırlanan lokma tabakları, etkinliğin veya organizasyonun katılımcılarına ikram edilir. Lokma dağıtımı geleneksel bir tat sunumunu modern ve pratik bir şekilde gerçekleştirir.
Lokma Dağıtımının Özel Yeri
Lokma dağıtımı, Türk kültüründe ve birçok diğer kültürde, toplulukları bir araya getiren ve insanların bir arada olmaktan keyif aldığı özel anları daha da unutulmaz kılan bir gelenektir. Hem geleneksel hem de modern bir sunum biçimi olan lokma dağıtımı, paylaşmanın ve dayanışmanın sembolüdür. Lokma yemek, bir arada olmanın, mutlu anların ve hoşgörünün bir ifadesidir.
Hayır Lokması Dağıtımı, geleneksel lezzetlerin modern sunumunu temsil eden özel bir uygulamadır. Hem lezzet hem de paylaşma anlamında anlamlıdır. Bu basit ama etkili sunum yöntemi, insanları bir araya getirir ve topluluk deneyimini güçlendirir. Lokma, geleneksel Türk tatlarından biri olmanın ötesinde, insanların birbirleriyle bağ kurduğu, sevinç ve mutluluğu paylaştığı bir semboldür.
Sizlerde Hayır Lokması Dağıtmak Hayır İşlemek İsterseniz Bizi Şimdi Arayabilirsiniz: 0532 547 89 23
#hayirlokmasi #lokmaci #lokma #istanbul #istanbullokma #hayırlokması
2 notes
·
View notes
Text
Bursa Görükle Travesti Hayatları
Hayatlarımızın sıkıcı olmasına sebep olan en büyük factor, özellikle de bugünün zaman diliminde, kimi insanlar için kurtuluş ve adil olma sorunu. Örneğin, birileri yaşamında söz sahibi olabilmek için başka birini yok sayarak önceliği kendine verirler. Bu durumun bir tarafta da çok garanti altına alınabileceğini ve garanti altına alınabileceğini gösterir. Bu sistemde doğal ki herkes başarılı olmaya ve en önemli değerleri karşılama imkanı bulabileceği bir yol gösterebilir. Zamanlarda bu durumla yaşlandıkça ve insanların hayatlarında yani gerçek hayata geçirdikleri
Görükle travestisinin hayatı kolay değildir. Duygularını, klasik kadınsı özelliklerini ve kimliklerini saklamaya zorlanırlar. Sürekli keşfedilme korkusu içinde yaşarlar. Travesti camiası çok kapalı bir topluluk ve çevreleri dışında kimse tarafından tanınmak istemiyorlar. İnsanlar hayatlarını bilselerdi, sosyal normları çiğneyen ahlaksız bireyler olarak yargılanacaklarını düşünürler.
Travestiler ana akım topluma kabul edilmezler ve bu nedenle yargılayıcı gözlerden kendilerini güvende hissedebilecekleri kendi topluluklarını geliştirmişlerdir. Toplulukları, birbirlerinin korkuları ve mücadeleleri için karşılıklı desteğe dayanmaktadır; ancak bu, bu alt kültürde hiçbir sorun olmadığı anlamına gelmez. Üyelerin, belirli standartlara uymadıkları veya grup (Kocaman) için yeterli parayı kazanamadıkları için akranları tarafından dışlandığı birkaç durum olmuştur.
Türk toplumunun bir grup trans üyesi olan Travesti, hayatlarını yaşamakta zorlanıyor. Orijinal cinsiyet kimliklerini ve özelliklerini halktan saklamaya çalışırlar ve keşfedilme korkusuyla yaşarlar. Gorukle Travesti topluluğu çok kapalı bir gruptur ve grup dışında kimse tarafından bilinmek istemez. İnsanlar, travestilerin, farkında olsalardı sosyal normları çiğneyen ahlaksız bireyler olduğunu düşünürler.
Dışarıdan, Bursa travesti bir yaşam tarzı kolay değil. Duygularını, kadınsı özelliklerini ve kişiliklerini dünyanın geri kalanından saklamak ve her an keşfedilme korkusu içinde yaşamak zorundadırlar. Trans topluluğu, yeni bireyleri kabul etmeye hazır olmayan kapalı bir toplumdur. Sosyal normlara uymazlarsa, insanlar onları ahlaksız bireyler olarak yargılarlar.
#bursatravesti#bursatravestiler#bursatravestileri#travestibursa#bursatrv#bursaescorttravesti#bursaeskorttravesti#bursamerkeztravesti#bursashemale#bursaesc#gorukleescort#gorukletravesti#gorukletravestiler#gorukletravestileri#travestigorukle#görükletravesti#görükletravestiler#görükletravestileri#görükleescort#mudanyatravesti#bursamasaj#gemliktravesti#inegöltravesti#ozlucetravesti#fsmtravesti#altıparmaktravesti#kentmeydanıtravesti
6 notes
·
View notes
Text
Siyasette İmralı çağrısı gerginliği!
https://pazaryerigundem.com/haber/191867/siyasette-imrali-cagrisi-gerginligi/
Siyasette İmralı çağrısı gerginliği!
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bugün MHP Grup Toplantısında yaptığı konuşmada terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan’ın umut hakkı çerçevesinde affını istemesi ve TBMM’de DEM grubuna hitap ederek PKK’nın lağv edilmesini istemesini tekrar gündeme getirmesi siyaseten ortamı gerdi. Bahçeli’nin söylemlerine karşı açıklama yapan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Bahçeli’ye, MHP’ye İmralı’da ilçe başkanlığı açılmasını önerdi. Özdağ’a yanıt MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman’dan geldi.
ANKARA (İGFA) – Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin partisinin TBMM Grup Toplantıs’ında sarfettiği, bebek katili Öcalan’a özgürlük çağrısı olan umut hakkı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tekrar seçilmesi sözlerine cevap verdi.
Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’ın serbest kalması için çalıştığını öne süren Ümit Özdağ, “Türkiye Yüzyılı, süper güç, gibi süslü lafların arkasına saklanarak terör örgütü elebaşısı Öcalan’ı İmralı’dan çıkarmak için mücadele etmektedir. Öcalan’a umut hakkı vermek, Türk Milletinin gelecek umudunu elinden almaktır. Öcalan’a umut hakkı vermek binlerce asker, polis, jandarma, öğretmen, savcı, hakim, korucu şehidinin ailelerinin adalet umudunu ellerinden almaktır. Öcalan’a umut hakkı vermek, bacağını, kolunu gözünü bazen hepsini kaybetmiş şehitlerimizin gazilerimizin adalet umutlarını ellerinden almaktır” diye konuştu.
“Devlet Bahçeli, terörist başının ‘TBMM DEM parti grubuna gelmesine itiraz ediyor da İmralı’da kalmasına niye tepki göstermiyor? Bu ne yaman çelişkidir’ diyor. İnanılır gibi değil” diyen Özdağ, “TBMM Gazi, İstiklal Harbi vermiş milli mabettir. İmralı ise Türk adaletinin terörist başını yolladığı hapishane. Nasıl bir akıl bahçelinin söylediğini söyleyebilir. Bunu Türk Milletinin sağ duyusuna bırakıyorum. Öcalan’ı TBMM’de konuşmaya davet etmek, Türkiye Cumhuriyeti’ni terör örgütü karşısında mağlup etmek demektir” dedi.
ÖZDAĞ’DAN BAHÇELİ’YE SORULAR
Bahçeli’ye çeşitli sorularda yönelten Özdağ, konuşmasında şu soruları yöneltti:
“Bahçeli, Atatürk’ün Şeyh Sait’i TBMM’de konuşmaya davet ettiğini duymuş mu? Bahçeli, Atatürk’ün Seyyit Rıza’yı TBMM’de konuşma yapmaya davet ettiğini duymuş mu? Türk Milleti hiç böyle rezil bir teklif ile karşı karşıya gelmedi. Bahçeli, ‘Zaman Türk ve Türkiye yüzyılı zamanıdır’ diyor. Biz de Bahçeli’ ye soruyoruz, Türk ve Türkiye yüzyılını Öcalan’ı TBMM de konuşturarak mı kuracaksınız? Bahçeli, ‘Osmanlı İmparatorluğu yerel kültürleri ve etnik toplulukları bünyesinde nasıl bir arada tutup barış ve sükunet ortamına tesis etmişse, ecdadımızın ayak izlerini takip ederek Türk barışı devrinde aynısını yaşatabilecektir ’diyor. Türkiye Cumhuriyeti milli- üniter- laik devletinin 101. yılında bahçelinin kafasında gelmiş olduğu yer burası mıdır?”
Özdağ, konuşmasının sonunda MHP’ye İmralı’da ilçe başkanlığı açılmasını önererek, “Bir oy bir oydur. Türk milliyetçilerinden alamadığınız oyu Öcalan’dan alın.” çağrısında bulundu.
ÖZDAĞ’A MHP’DEN YANIT GECİKMEDİ
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümti Özdağ’ın açıklamalarına MHP’den yanıt gecikmedi.
MHP Genel Sekreteri ve aynı zamanda Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman, Özdağ’ın Bahçeli’nin açıklamalarını çarpıttığını iddia etti.
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin, terörü Türkiye’nin gündeminden çıkarmayı hedefleyen açıklamalarını çarpıtarak, tarihi çağrısını sulandırmak için çırpınan Ümit Özdağ şunları aklına iyi soksun; Milliyetçi Hareket Partisi ve Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli en…
— İsmet Büyükataman (@buyukataman) November 5, 2024
Büyükataman sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Ümit Özdağ şunları aklına iyi soksun” diyerek, “MHP ve Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli en başından itibaren terörle mücadeleyi kararlılıkla desteklemiş ve savunmuştur. Ve bundan sonra da aynı kararlılıkta savunacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hiçbir terör örgütü ile masaya oturmasını kabul etmemiş, etmeyecektir. Milliyetçi Hareket Partisi, Ümit Özdağ gibi birkaç bakanlık için Kandil’deki teröristlerin Cumhurbaşkanı adayıyla pazarlık yapmaz. Birkaç bakanlık alacağım diye sizin gibi gizli protokollere imza atarak Türk milletini kandırmaya teşebbüs etmez. 1937-1938’de Tunceli’de Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı isyan eden teröristlere sahip çıkan Kılıçdaroğlu ile gizli protokoller imzalayarak Türk milletinin geleceğini kumar masasında pazarlık konusu yapan Ümit Özdağ’a tavsiyemiz Kılıçdaroğlu’nun ofisinde bir oda talep etmesidir” ifadelerini kullandı.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Türkiye Kavşakta: Avrupa, Ukrayna ve Zihinler İçin Savaş
Bugün dünya, görünmeyen tehditlerin karanlık gölgesi altında büyük bir dönüşüm yaşıyor. Türkiye'nin de bu küresel krizden etkilenmemesi mümkün değil. Avrupa’nın geleceği tehlikede, ve bu tehlikenin en somut örneği Rusya-Ukrayna savaşı. İlgili makalelerde açıkça dile getirildiği gibi, Avrupa'nın karşı karşıya olduğu tehditler, yalnızca bir ulusun toprak savaşı olmaktan çok öteye geçiyor. Europe, Open Your Eyes if You Don’t Want War başlıklı makale, Avrupa’yı uyarıyor: "Gözlerini kapatanlar, ilk darbeyi hissedecek olanlardır."
Bu tehditlerin altında yatan bir güç var ki, herkesin dikkatini çekmeli: Akültistler. Gizli tarikatlar, dini gruplar ve köktendinci ideolojilere sarılan bu kişiler, sadece toplumları değil, zihinleri de hedef alıyor. "Her akültist, sadece bir inanç savaşçısı değil, bir kaos ajanıdır", diye vurguluyor The Impact makalesi.
RAÇIRS ve Hukuksuz Uygulamalar
Türkiye gibi ülkeler, bu tehlikenin farkına varmalı. Makaleler, özellikle Rusya'nın desteğiyle hareket eden RAÇIRS (Russian Active Cult Infiltration and Religious Subversion) ajanlarının dünya çapında insan haklarını nasıl ihlal ettiklerini ortaya koyuyor. The Impact makalesine göre, "RAÇIRS ajanları, akültistlerle işbirliği yaparak, toplulukları içeriden çökertmek için dini ve kültürel değerleri kullanıyor." Bu, sadece dıştan gelen bir askeri tehdit değil; toplumların içine sızarak inançları, aileleri ve ahlaki yapıyı hedef alan bir strateji.
RAÇIRS, bu faaliyetlerini gerçekleştirirken sık sık insan hakları ihlalleri ve yasadışı yöntemlere başvuruyor. İnsanları keyfi olarak tutuklayıp işkence ediyor, dini liderleri susturuyor ve toplumları korku ve baskı altında tutuyor. "RAÇIRS'ın amacı sadece güç değil, zihinlerin ve kalplerin kontrolüdür." Europe, Open Your Eyes if You Don’t Want War makalesi, bu gizli savaşın ne kadar derin ve tehlikeli olduğunu gözler önüne seriyor.
Akültistler Kimdir ve Neden Tehlikeli?
Akültistler, sadece köktendinci veya dini fanatiklerden ibaret değil. Onlar, toplumların içine sızarak, mevcut düzeni bozmak, demokratik değerleri zayıflatmak ve kaos yaratmak için hareket eden karanlık figürlerdir. Bu gruplar, genellikle gizli ve kapalı toplumlar içinde faaliyet gösterirler, ancak etkileri derin ve yıkıcıdır. "Akültistler, bir ülkenin ordusu ya da tankları kadar tehlikelidir; çünkü onlar, insanların zihinlerini ve inançlarını ele geçirirler." Bu ifade, The Impact makalesinde de yer alıyor ve tehlikenin ne kadar yaygın olduğunu anlatıyor.
Rusya, akültistleri bir etki aracı olarak kullanarak Doğu Avrupa ve komşu bölgelerde kaos yaratmayı hedefliyor. RAÇIRS'ın desteğiyle, bu gruplar demokrasiyi hedef alıyor ve özellikle insan hakları ihlalleri ile dikkat çekiyor. "Bu savaş sadece topraklar için değil, insanların zihinleri için veriliyor", diye belirtiliyor makalede. Türkiye gibi ülkeler, bu tehditlerin farkında olup, kendi sınırlarını ve demokratik değerlerini korumak için adım atmalı.
Ukrayna ve Rusya: Avrupa'nın Kalbinde Savaş
Ukrayna ve Rusya arasındaki çatışma, sadece iki ulusun değil, tüm Avrupa’nın güvenliğini tehdit ediyor. Europe, Open Your Eyes if You Don’t Want War makalesinde belirtildiği gibi, "Ukrayna ile Rusya arasındaki çatışma, sadece toprak için bir savaş değil, Avrupa'nın geleceği için bir savaştır." Ukrayna, sadece kendi bağımsızlığı için değil, aynı zamanda Avrupa’nın demokratik değerlerini korumak için savaşmaktadır.
Rusya, hibrit savaş yöntemlerini kullanarak, sadece Ukrayna’yı değil, tüm Avrupa'yı istikrarsızlaştırmayı hedefliyor. Bu strateji, doğrudan Türk toplumunu da etkileyebilir, zira "Rus saldırganlığı, sadece toprak talepleri değil, Avrupa güvenliğine ve demokratik değerlere karşı açık bir meydan okumadır."
Çözüm: Türkiye ve Avrupa Dayanışması
Görünmeyen tehditlere karşı Türkiye ve Avrupa’nın daha güçlü bir dayanışma içinde olması gerekiyor. "Avrupa ve Türkiye, sadece askeri tehditlerle değil, zihinleri hedef alan bu karanlık güçlerle de savaşmak zorundadır," diye uyarıyor The Impact. Her geçen gün daha tehlikeli hale gelen bu durum, Türkiye’nin geleceği için de ciddi bir tehlike oluşturuyor.
Avrupa’nın gözlerini açma zamanı geldi. Bu tehdit sadece bir askeri müdahale değil, toplumların geleceğini karartan bir ideolojik savaş. Bugün harekete geçilmezse, yarının çok daha yıkıcı sonuçları olabilir.
0 notes
Text
Yufkadan Gözleme
Yufkadan Gözleme: Gelenekten Modern Hayata Yufkadan Gözlemenin Tarihçesi Gözleme, Türk mutfağının köklü geleneklerinden biridir ve yüzyıllar boyunca evlerde yapılan, sokaklarda satılan popüler bir atıştırmalıktır. Tarih boyunca göçebe yaşam tarzını benimseyen Türk toplulukları, pratik yemekler hazırlama ihtiyacı duymuşlardır. Bu bağlamda gözleme, hem kolay hazırlanması hem de taşınabilirliği…
0 notes
Photo
En eski Türklerde siyasal ve politik gelişmeler, Türk devlet geleneğinin ve yönetim anlayışının şekillenmesinde kritik bir rol oynamıştır. Göçebe yaşam tarzına sahip olan bu ilk Türk toplulukları, sosyal ve siyasal yapılarını
0 notes
Text
Depersonalization Oyununda Türkçe Yama ile Dil Engellerini Aşın Depersonalization, oyunculara eşsiz bir deneyim sunan karmaşık ve derinlemesine bir oyun olarak bilinir. Ancak, bu tür oyunların keyfini tam anlamıyla çıkarabilmek için dil engellerinin aşılması büyük önem taşır. Bu noktada Türkçe yama devreye girer ve oyunun daha geniş kitleler tarafından anlaşılabilir hale gelmesini sağlar. Türkçe yama sayesinde Depersonalization'ın zengin hikaye anlatımı ve detaylı dünyası, Türk oyuncular için erişilebilir olur. Dil bariyerleri genellikle oyuncuların oyun içi mekanikleri, görevleri ve karakter diyaloglarını tam olarak anlayamamasına neden olabilir. Bu durum da oyundan alınan zevki azaltabilir veya tamamen ortadan kaldırabilir. Özellikle RPG (Role-Playing Game) türündeki oyunlarda hikayenin anlaşılması hayati öneme sahiptir; çünkü bu türdeki oyunlar genellikle karmaşık olay örgüleri ve derin karakter gelişimleri içerir. Depersonalization gibi bir oyunda ise dil engelinin aşılması, oyuncunun kendisini oyuna daha fazla kaptırmasını sağlar. Türkçe yamalar sadece metin çevirisi ile sınırlı kalmaz; aynı zamanda kültürel referansları da dikkate alarak yerelleştirme yapar. Yerelleştirme süreci sırasında orijinal metnin ruhunu korumak esastır ancak bazı ifadelerin doğrudan çevrilmesi yerine hedef dile uygun şekilde yeniden yazılması gerekebilir. Bu sayede hem anlaşılırlık sağlanır hem de oyunun atmosferi korunur. Teknik açıdan bakıldığında, bir Türkçe yamanın oluşturulması oldukça zahmetli bir süreçtir. İlk adımda tüm metinlerin toplanması gerekir ki bu genellikle binlerce satırlık veri demektir. Daha sonra bu verilerin doğru şekilde çevrilmesi ve test edilmesi gereklidir ki burada hataların minimuma indirilmesi amaçlanır. Çeviri işlemi tamamlandıktan sonra yapılan testlerde olası hatalar belirlenir ve düzeltilir. Oyuncu toplulukları arasında yaygın olan modlama kültürü de burada önemli rol oynar; çünkü birçok bağımsız geliştirici veya gönüllü ekipler tarafından hazırlanan yamalar mevcuttur. Gönüllüler tarafından hazırlanan yamalar çoğu zaman profesyonel projeler kadar kaliteli olabilir fakat dikkat edilmesi gereken nokta güvenilir kaynaklardan indirilmeleridir. Yamalar ayrıca kullanıcı geri bildirimlerine açık olmalıdır; böylece sürekli güncellenerek iyileştirilebilirler. Kullanıcı yorumları doğrultusunda yapılan düzenlemelerle birlikte hata oranı düşürülürken genel memnuniyet artırılır. Sonuç olarak, Depersonalization gibi kapsamlı oyunlarda dil engellerini aşmak için kullanılan Türkçe yamalar büyük faydalar sağlarlar: Oyuncu deneyimini zenginleştirirken aynı zamanda daha geniş kitlelere ulaşmayı mümkün kılarlar. Bu nedenle yerelleştirme çalışmaları sadece ticari değil aynı zamanda kültürel açıdan da değerlidir. Böylelikle farklı dillerden insanlar ortak paydalarda buluşarak benzer deneyimleri paylaşma şansı yakalayabilirler. Oyun dünyasında çeşitliliğin artmasıyla birlikte herkes kendi ana diliyle en iyi şekilde eğlenme fırsatını elde eder. Depersonalization’ın sunduğu büyülü dünyanın kapıları, Türkçe yama sayesinde artık çok daha fazla kişi için aralanmış durumda ve her geçen gün yeni maceralara atılmak isteyenlerle dolup taşıyor. Depersonalization Türkçe Yama: Adım Adım Kurulum Rehberi Depersonalization, birçok oyuncunun merakla beklediği ve deneyimlemek istediği bir oyun olarak öne çıkıyor. Ancak, oyunu tam anlamıyla anlayabilmek ve keyfini çıkarabilmek için dil bariyerlerini aşmak önemli bir gereklilik haline geliyor. Bu noktada Türkçe yama devreye giriyor ve kullanıcıların oyunu kendi ana dillerinde oynamalarına olanak tanıyor. Bu makalede, Depersonalization Türkçe yamasının adım adım nasıl kurulacağını detaylı bir şekilde ele alacağız. İlk olarak, gerekli dosyaların indirilmesiyle başlamak gerekiyor. İnternette çeşitli kaynaklardan erişilebilen bu yamayı güvenilir bir siteden indirmeniz önemlidir. Dosya genellikle sıkıştırılmış (ZIP veya RAR) formatında sunulur; bu nedenle WinRAR veya 7-Zip gibi bir yazılım kullanarak dosyaları açmanız gerekebilir.
Dosyaları başarıyla indirdikten sonra sıra kurulum işlemlerine geliyor. İlk adımda oyunun kurulu olduğu dizini bulmalısınız. Genellikle "C:Program Files" veya "C:Program Files (x86)" altında yer alan oyun klasörüne giderek doğru dizini tespit edebilirsiniz. Eğer Steam üzerinden oynuyorsanız, Steam kütüphanenizdeki Depersonalization oyununa sağ tıklayarak "Yerel Dosyalar" sekmesinden "Gözat" seçeneğini kullanabilirsiniz. Dizini belirledikten sonra indirdiğiniz yama dosyasını buraya kopyalamanız gerekecek. Yamanın içinde bulunan tüm dosya ve klasörleri seçerek doğrudan oyun dizinine yapıştırın ve mevcut dosyaların üzerine yazmayı kabul edin. Bu işlem sırasında herhangi bir hata mesajı ile karşılaşırsanız, yönetici yetkileriyle çalıştırdığınızdan emin olun ya da antivirüs programınızı geçici olarak devre dışı bırakmayı deneyin. Yamayı başarılı bir şekilde kopyaladıktan sonra bazı ek ayarlamalar yapmak gerekebilir. Oyun içi dil seçeneklerinden Türkçeyi seçebilmek için öncelikle oyunu başlatın ve ana menüden “Ayarlar” bölümüne girin. Buradan “Dil” sekmesine ulaşarak Türkçeyi tercih edin; eğer bu seçenek görünmüyorsa yamayı doğru yere kopyaladığınızdan emin olmak adına önceki adımları tekrar gözden geçirin. Kurulum tamamlandıktan sonra oyununuzu yeniden başlatarak değişikliklerin etkili olup olmadığını kontrol edebilirsiniz. Menülerin yanı sıra diyaloglar ve alt yazılar da dahil olmak üzere tüm metinlerin Türkçeye çevrildiğinden emin olunmalıdır. Sonuç olarak, Depersonalization oyununda daha iyi bir deneyim yaşamak isteyenler için Türkçe yama büyük kolaylık sağlar ancak dikkat edilmesi gereken birkaç kritik nokta vardır: Doğru kaynaktan indirilen yamayı uygun biçimde yüklemek ve gerekli izinleri vermek bunların başında gelirken olası sorunları çözme konusunda temel bilgisayar bilgisine sahip olmak işinizi oldukça kolaylaştıracaktır. Bu rehberde belirtilen adımları takip ederek siz de Depersonalization’ı tamamen anladığınız dilde oynayabilir; böylece hikaye derinliklerine dalarken hiçbir detayı kaçırmadan en üst düzeyde keyif alabilirsiniz.
0 notes
Video
youtube
Akşam Olur Sabah Olur Yar Gelmez Metin Şentürk Ritim Karaoke Orijinal Tr... Aykut ilter Ritim Karaoke Kanalıma Abone Olun Beğenip Paylaşın Aboneler İstek Şarkı İsteyebilirler. Şarkının Orijinal Versiyonunu Linkten Dinleyip Ritim Karaokesiyle Çalışabilirsiniz. https://www.youtube.com/watch?v=EZbvAwy22NM Lise Üniversite Koroları Müzisyenler Solistler Vokalistler Yorumlara isteklerini Yazabilirler. Akşam Olur Sabah Olur Yar Gelmez Metin Şentürk Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Hicaz KantoTSM KORO) Söz Müzik Dramalı Hasan Güler Usül: Nim Sofyan Makamı: Hicaz Şarkı Şarkı Sözleri Ooof oof oof Akşam olur sabah olur yar gelmez Akşam olur sabah olur yar gelmez Sanırım ki beklediğimi bilmez Sanırım ki beklediğimi bilmez Gelmez canım, gelmez gülüm Gelmez yavrum ah gelmez Gelmez canım, gelmez gülüm Gelmez yavrum ah gelmez Gelmez canım, gelmez gülüm Gelmez yavrum ah gelmez Gelmez canım, gelmez gülüm Gelmez yavrum ah gelmez Yollarına baka baka yoruldum Yollarına baka baka yoruldum O güzelin gözlerine vuruldum O güzelin gözlerine vuruldum Gelmez canım, gelmez gülüm Gelmez yavrum ah gelmez Gelmez gülüm, gelmez canım Gelmez yavrum ah gelmez Gelmez canım, gelmez gülüm Gelmez yavrum ah gelmez Gelmez canım, gelmez gülüm Gelmez yavrum ah gelmez Gelmez canım, gelmez yavrum Gelmez gülüm ah gelmez Gelmez canım, gelmez yavrum Gelmez gülüm ah gelmez Gelmez canım, gelmez gülüm Gelmez yavrum ah gelmez Gelmez canım, gelmez gülüm Gelmez yavrum ah gelmez Dramalı Hasan Hasgüler Dramalı Hasan Hasgüler " Baharın gülleri açtı " Hasan Hasgüler,Yunanistan'nın Doğu Makedonya bülgesindeki Drama* şehrinde 1896 yılında dünyaya geldi. 1912 yılında başlayan Balkan Savaşı sırasında ailesi ile birlikte İstanbul'a gelerek göçmen olarak yerleştiler. Böylece 16 yaşında ud öğrenmeye başladı. Ud çalmadaki başarısını kısa zamanda geliştirdi ve bestekârlığa başladı. Doğduğu şehrin ismi ile Dramalı Hasan olarak tanındı. Yunanistan, Mısır,Suriye ve daha bir çok ülkede konserler verdi. Çok sayıda bestesi Musiki repertuarında yerini aldı. Rast Makamındaki, " Açılan bir gül gibi gir kalbe gönül gibi". " Baharın gülleri açtı " ve " Seni andım yine kalbimde derin bir sızı var ", Nihavent Makamında, " Yâ Rab kalbimin sâhibi nerde ", " Sana bilmem ki neden hiç doyamam ", Uşşak makamındaki "Sevdim diye zâlim seni beyhûde avundum " ve Hicaz makamında " Akşam olur sabah olur yâr gelmez " şarkıları günümüze kadar güncelliğini korumaktadır. Disiplinli, sert ve ciddi musiki adamı olarak tanındığı söylenir. 18.06.1984 tarihinde İstanbul'da öldü. *Drama, Yunanistan'da Doğu Makedonya bölgesinin en büyük şehri ve aynı adı taşıyan ilin merkezidir.Tarihi Makedonlar tarafından kurulan şehir uzun süre Roma hakimiyetin de kalmış ardından Bizans'a bağlanmış kısa bir süre de Bulgarlar'ın eline geçmiştir. Ardından bir süre yine Bizans hakimiyetinde kalmış ardından Sırplar tarafından ele geçirilmiştir. 1371'de Osmanlı egemenliğine girmiş ve 551 yıl Osmanlı egemenliğinde kalmıştır. Osmanlı döneminde şehre Anadolu'dan getirilen Türkler'le Balkanlar'daki bazı Pomak ve Arnavut toplulukları yerleştirilmiştir. 1912 Balkan Harbi'nde şehrin Yunanlılar'ın eline geçmesi sonucu buradaki Müslümanlar büyük acılar içinde bu şehri terk etmiş ve Türkiye'ye gelmiştir. Hicaz (müzik) Madde Tartışma Oku Değiştir Kaynağı değiştir Geçmişi gör Araçlar Vikipedi, özgür ansiklopedi Hicâz, Klasik Türk müziğinde dügah perdesinde karar kılan bir makam ve perde. Hicaz perdesi Türk müziğinde do diyez notasını andıran perdedir. Bu perde makamın yapısındaki en karakteristik perde olduğu için, makama da adını vermiştir. Hicaz makamı bilinen en eski musiki makamlarından birisidir. Hicâz makamı makamlar arasında, Yılmaz Öztuna'nın verdiği bilgiye göre 2052 eserle birinci sırayı almaktadır. Hicaz makamına çok yakın olan 3 makam daha vardır. Bunlar Hümayun, Uzzâl ve Zengûle (Zirgüle) makamlarıdır ve hepsi birlikte "Hicaz Grubu" diye adlandırılmaktadır. Birçok musikişinas bu makamları Hicaz makamından ayırt etmeye gerek görmemiştir. Bu şekilde değerlendirecek olursa, Hicaz makamındaki eserlerin sayısı 2481'i bulmaktadır. Hicaz grubundaki makamların değişik perdelerdeki şedleri de çok sevilen ve kullanılan makamlardır. Bu şed makamlar arasında Sûzidil, Şedd-i Arabân, Hicâzkâr ve Evcârâ ilk akla gelenlerdir. Hicâz makamı, dügâh (la) perdesinde karar eden makamlardandır. Hicaz dörtlüsü ile Rast beşlisinin birleşmesinden teşekkül etmiştir. Güçlüsü neva (re), yedeni rast (sol) perdesidir. Orta sekizlideki sesleri şöyledir: Dügah (la), dik kürdî (bakiyye bemollü si), nim hicaz (bakıyye diyezli do), neva (re), hüseyni (mi), evc (bakiyye diyezli fa), gerdaniye (ince sol) ve muhayyer (ince la). Çıkıcı-inici bir seyir gösterir. ritim karaoke,ritim alt yapısı,gitar eşliği,bateri eşliği,drum,loop,trompet eşliği,piyano eşliği,darbuka,bendir,hazır ritimler,şarkı alt yapıları,şarkı ritimleri,rhythm,karaoke,hazır looplar,ritim kalıpları,düğün salonu,kaliteli ritimler,hazır loop,hicaz
0 notes
Text
Elazığ Belediyesi Musiki Toplulukları Gönüllü Halk Korosu, Perşembe Günü Konser Verecek
Elazığ Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan Elazığ Belediyesi Musiki Toplulukları Gönüllü Halk Korosu, Elazığ’daki konserlerine devam ediyor. Bu kapsamda dördüncü konserini gerçekleştirecek olan koro, 25 Ocak Perşembe günü saat 19.30’da, Elazığlılar ile buluşacak. Elazığ Belediyesi Bünyamin Eroğlu Kültür ve Kongre Merkezi‘nde gerçekleştirilecek olan konser, ücretsiz olacak. Koro, Türk Sanat Müziği'nin sevilen eserleri ile müzik ziyafeti sunacak. Elazığ Belediyesi Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada; “Musiki Toplulukları tarafından oluşturulan Gönüllü Halk Korosu'nun periyodik konserleri devam ediyor. Bu kapsamda 25 Ocak Perşembe günü saat 19.30’da Bünyamin Eroğlu Kültür ve Kongre Merkezi‘nde gerçekleştirilecek olan konserde, Türk Sanat Müziği eserleri seslendirilecek. Ücretsiz olarak gerçekleştirecek konsere bütün vatandaşlarımız davetlidir.” denildi. Konsere katılacak olan sanatseverler, bilet almak için Elazığ Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’ne başvurabilirler. Read the full article
0 notes
Text
Lokma Döktürme
İstanbul Lokma Döktürme
Lokma döktürme, geleneksel bir Türk adetidir ve genellikle özel günlerde, sevinçli anlarda veya dini bayramlarda gerçekleştirilen bir uygulamadır. Bu özel ritüel, genellikle bir “hayır lokması” etkinliği olarak bilinir ve topluluklar arasında bir araya gelmeyi, sevgiyi paylaşmayı ve yardımlaşmayı simgeler.
Hayır lokması, özellikle İslam kültüründe, hayır işlerini ve iyilikleri temsil eder. Bu nedenle, lokma döktürme etkinliği genellikle bir hayır kurumu veya yardıma muhtaç kişilere destek amacıyla düzenlenir. İstanbul’da hayır lokması organizasyonları, genellikle camiler, dernekler veya sosyal yardım kuruluşları tarafından düzenlenir ve geniş katılımla gerçekleşir.
İstanbul Hayır Lokması, bu geleneksel uygulamayı büyük bir ölçekte düzenleyen ve geniş kitlelere ulaştıran organizasyonlardan biridir. Bu etkinlikler, genellikle şehrin farklı bölgelerinde, cami avlularında veya geniş açık alanlarda gerçekleşir. İnsanlar, bu etkinliklere katılarak hem manevi bir atmosferde bulunurlar hem de ihtiyaç sahiplerine yardım etme fırsatı bulurlar.
İstanbul’un tarihi ve kültürel zenginliği, hayır lokması etkinliklerine ayrı bir anlam katmaktadır. Bu etkinlikler sadece bir yardım organizasyonu olarak değil, aynı zamanda şehrin sosyal dokusunu güçlendiren ve bir araya getiren önemli sosyal olaylardır. Lokma döktürme etkinlikleri, geleneksel Türk mutfağının vazgeçilmez lezzetlerinden biri olan lokmanın paylaşılmasına dayanır. Lokma, genellikle hamur, şeker ve su içeren bir tatlıdır ve geniş kalabalıklara dağıtılarak birlik ve dayanışmanın simgesi haline gelir.
Hayır Lokması
Lokma Döktürme
İstanbul Lokma Döktürme etkinlikleri, sadece bir kültürel ritüeli yerine getirmekle kalmaz, aynı zamanda şehrin dinamik yapısını, yardımseverliğini ve birlikte yaşama kültürünü yansıtarak insanları bir araya getirir. Lokma döktürme, İstanbul’un zengin kültürel mirası içinde önemli bir yer tutan, toplulukları bir araya getiren ve insanlara yardım eli uzatan anlamlı bir gelenektir.
İstanbul’da düzenlenen lokma döktürme etkinlikleri, genellikle çok sayıda gönüllü tarafından desteklenir. Gönüllüler, lokma yapımında, dağıtımında ve etkinliğin düzenlenmesinde aktif bir rol oynarlar. Bu sayede, sadece maddi yardım değil, aynı zamanda manevi destek de sağlanmış olur. Lokma döktürme etkinlikleri aynı zamanda insanlara yardımseverlik duygusunu aşılar ve topluluk içinde dayanışma ve birlik duygularını güçlendirir.
Hayır lokması geleneği, İstanbul’da birçok farklı topluluk ve sosyal sınıf arasında ortak bir payda oluşturur. Bu etkinlikler, zengin-fakir, genç-yaşlı, farklı kültürlerden gelen insanları bir araya getirir. Lokma döktürme, sadece maddi yardımın ötesinde, topluluklar arasında bir anlam birliği yaratır ve bu da şehirdeki sosyal uyumu güçlendirir.
Hayır Lokması Döktürme
İstanbul’un tarihinde, hayır işleri ve yardımlaşma kültürü önemli bir yer tutar. Lokma döktürme etkinlikleri, bu geleneği sürdürmenin yanı sıra, şehrin sosyal sorumluluk bilincini artırmak adına da önemli bir rol oynar. İstanbul Hayır Lokması gibi kurumlar, sadece bu etkinliklerle kalmaz, aynı zamanda yıl boyunca çeşitli sosyal projeler ve yardım faaliyetleri düzenleyerek toplumun çeşitli kesimlerine destek olur.
İstanbul’da düzenlenen lokma döktürme etkinlikleri, geleneksel bir ritüeli yaşatmanın yanı sıra, toplulukları bir araya getiren, yardımlaşma ve dayanışma duygularını güçlendiren anlamlı sosyal olaylardır. Bu etkinlikler, İstanbul’un kültürel çeşitliliğini ve sosyal dokusunu zenginleştirir, aynı zamanda insanlara hayırseverlik duygusunu aşılar, toplum içinde birlik ve beraberlik duygularını pekiştirir.
Anıl Lokma sizler için Hayır Lokması Dökme işlemini Temiz ve Hijyenik bir şekilde Kaliteli Malzemelerle yapmaktan gurur duyar.
Sizde Hayır Lokması Döktürmek İstiyorsanız Bizi Şimdi Arayın: 0532 547 89 23
#lokmadokturme #hayirlokmasi #hayırlokması #istanbullokma #istanbullokmaci #lokma #lokmaci #lokmatatlisi #anillokma
#lokmadokturme#hayirlokmasi#hayırlokması#istanbullokma#istanbullokmaci#lokma#lokmaci#lokmatatlisi#anillokma
1 note
·
View note
Text
Mesham nedir: Tanım ve açıklamaMesham, Orta Doğu'da yaygın olarak kullanılan ve esas olarak oturmak amacıyla kullanılan bir halı türüdür. Bu halılar genellikle el dokumasıyla yapılmakta olup, yün ve keçe gibi doğal malzemeler kullanılarak üretilmektedir. Mesham, geleneksel ve el işçiliği ile üretilen bir halı türüdür. Türk kültüründe ve tarihinde önemli bir yere sahip olan mesham, özenle dokunan ve genellikle bir oda veya oturma odası gibi iç mekanlarda kullanılan bir dekorasyon öğesi olarak popülerlik kazanmıştır. Mesham halılar, genellikle renkli ve desenli olup çiçek motifleri, geometrik şekiller veya soyut desenlerle süslenmiş olabilir. Bu halılar, geleneksel el sanatları ve kültürel mirasın bir parçası olarak kabul edilmekte ve talep görmektedir. Mesham, otantik ve estetik bir tarz yaratmak için tercih edilen bir halı türü olmasıyla bilinir. Geleneksel motifler ve renklerle süslenen mesham halılar, modern iç mekanlara da kolayca uyum sağlayabilir ve dekorasyonun temel bir parçası haline gelebilir. Meshamın kökeni: Tarihçesi ve geçmişi Mesham kelimesi, Moğolistan ve Sibirya'da yaşayan bir Türk topluluğuna ait bir kelime olarak bilinmektedir. Bu terim, Moğolistan'da Köken Tapınağı'na tapan ve asli olarak avcılıkla geçimlerini sağlayan bir grup insanı tanımlamaktadır. Meshamlar, uzun mesafeli at koşuları sırasında kullandıkları dayanıklı kıyafetlerle bilinmektedir. Mesham terimi, tarihçesi itibarıyla Orta Asya'da yıllarca kullanılmış ve farklı coğrafyalara yayılmıştır. Mesham kavramı, zamanla farklı kültürler ve topluluklar tarafından benimsenmiş ve katkı sağlayan bir yapıya sahiptir. Mesham giysisi, geçmişte Türkler arasında deri, yünden veya pamuktan yapılmış ve Moğolistan'da Mesham'ın at sırtında taşınabilen bir çadır haline geldiği dönemler yaşanmıştır. Bu giysi, tarih boyunca farklı topluluklar tarafından giyilmiş ve kullanılmıştır. Mesham kelimesi, tarih boyunca farklı coğrafyalarda yayılmış ve farklı topluluklar arasında farklı kullanım biçimleri geliştirmiştir. Bu nedenle Mesham'ın tarihçesi ve geçmişi, Orta Asya'nın farklı toplulukları ve kültürlerinin etkileşimi ile şekillenmiştir. Meshamın kullanım alanları: Örnekler ve özellikler Mesham, çeşitli endüstriyel uygulamalar için kullanılan bir malzemedir. Bu malzeme, genellikle yüksek dayanıklılığı ve esnekli��i nedeniyle tercih edilir. Mesham, farklı alanlarda kullanılan pek çok ürünün üretiminde kullanılır. Örneğin, otomotiv sektöründe yaygın olarak kullanılır ve araç parçalarının üretiminde sıkça karşılaşılan bir malzemedir. Bunun yanı sıra, spor ekipmanları, mobilya ve elektronik cihazlar gibi farklı endüstrilerde de mesham malzemesine sıkça rastlanabilir. Meshamın esnekliği ve dayanıklılığı, onu farklı kullanım alanlarına uygun hale getirir. Özellikle spor ekipmanlarında bu özellikler oldukça avantajlıdır. Raket kolları, kayak botları ve bisiklet kaskları gibi ürünlerde mesham malzemesi sıkça tercih edilir. Bu tür spor ekipmanlarında hafif ve dayanıklı olması, sporcular için oldukça önemlidir. Ayrıca, mobilya endüstrisinde de meshamın kullanımı giderek artmaktadır. Hafif olmasına rağmen yüksek dayanıklılığa sahip olması, mobilya üreticileri için çekici bir özelliktir. Meshamın kullanım alanlarından biri de elektronik cihazlar endüstrisidir. Özellikle cep telefonları, tablet bilgisayarlar ve dizüstü bilgisayarlar gibi taşınabilir cihazların üretiminde mesham malzemesi sıkça kullanılır. Bu tür cihazların hafif olması ve darbelere karşı dayanıklı olması, kullanıcılar için önemli bir faktördür. Genel olarak, meshamın kullanım alanları oldukça geniştir ve birçok endüstriyel uygulamada tercih edilen bir malzeme haline gelmiştir. Esnekliği, dayanıklılığı ve hafifliği sayesinde farklı sektörlerde çeşitli ürünlerin üretiminde kullanılan mesham, gelecekte de popülerliğini koruyacak gibi görünmektedir. Meshamın avantajları ve dezavantajlarıMesham, inşaat sektöründe sıklıkla kullanılan bir malzemedir. Bu malzemenin avantajları ve dezavantajları hakkında bilgi sahibi olmak, bu alanda çalışanlar için oldukça önemlidir.
Meshamın avantajlarına bakacak olursak, oldukça dayanıklı bir malzeme olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle betonarme yapılarda kullanıldığında, yapıya mükemmel bir dayanıklılık sağlar. Ayrıca, yangına karşı da oldukça dirençli bir malzemedir. Bu özellikleri sayesinde, yangın güvenliği gerektiren inşaatlarda tercih edilen bir malzeme haline gelmiştir.Ancak meshamın dezavantajları da göz ardı edilmemelidir. Öncelikle, nakliye ve montaj maliyetleri oldukça yüksektir. Ayrıca, diğer yapı malzemelerine göre daha ağır bir yapıya sahip olduğu için, inşaat sürecinde ekstra önlemler alınması gerekebilir. Ayrıca, malzemenin işlenmesi ve kesilmesi de oldukça zahmetli olabilir. Bu nedenlerle, inşaat projelerinde mesham kullanmadan önce detaylı bir maliyet analizi yapmak ve dezavantajları da göz önünde bulundurmak önemlidir.Bu avantajlar ve dezavantajlar göz önüne alındığında, meshamın doğru şekilde kullanılması ve projeye entegre edilmesi oldukça önemlidir. Projelerde malzeme seçimi yapılırken, bu faktörlerin dikkate alınması, yapıların uzun ömürlü, güvenli ve ekonomik olmasını sağlayacaktır.Meshamın avantajları ve dezavantajlarının dikkatlice incelenmesi, inşaat sektöründe çalışanlar için oldukça faydalı olacaktır. Bu sayede, her projenin gereksinimlerine uygun malzeme seçimleri yapılacak ve inşaat sektöründe kaliteli ve güvenli yapılar oluşturulacaktır.Meshamın kullanım önerileri ve ipuçları Mesham kullanımı için bazı öneriler ve ipuçları vardır. Öncelikle, mesham satın almadan önce, ne amaçla kullanacağınıza karar vermelisiniz. Eğer bir dekorasyon malzemesi olarak kullanacaksanız, renk ve desen seçimine dikkat etmelisiniz. Eğer meshamı bir giysi veya aksesuar olarak kullanacaksanız, dikiş yaparken sağlam bir iğne kullanmanız önemlidir. Bir diğer önemli ipucu, meshamın temizliğidir. Meshamın doğal liflerinden yapılmış olması nedeniyle, hassas bir temizlik yöntemi gerektirir. Elde yıkama ve ılık su kullanımı meshamın ömrünü uzatacaktır. Ayrıca, meshamın depolanması konusunda da dikkatli olmalısınız. Nemli ortamlardan uzak tutarak, meshamın bozulmasını önleyebilirsiniz. Meshamın kullanımı sırasında dikkat etmeniz gereken bir diğer nokta ise, doğru uygulama yöntemleridir. Örneğin, bir duvarı mesham ile kaplayacaksanız, uygun yapıştırıcı ve uygulama tekniği seçmelisiniz. Ayrıca, meshamın esnekliğini göz önünde bulundurarak, kullanım alanına göre uygun kesim yapmalısınız. Son olarak, meshamın bakımı için belirli periyotlarda kontrol etmenizde fayda vardır. Eğer bir hasar veya bozulma tespit ederseniz, hemen müdahale etmeli ve gerekli onarımları yapmalısınız. Bu sayede, meshamın uzun ömürlü bir kullanımı sağlayabilirsiniz. Meshamla ilgili yaygın sorular ve cevaplarıMesham nedir? Mesham bir spor terimi mi?Mesham kelimesi hangi dillerden etkilenmiştir?Mesham hangi tür giysilerde kullanılır?Meshamla ilgili sıkça sorulan soruların yanıtlarını bu blog yazımızda bulabilirsiniz.
0 notes
Text
Cem Yılmaz Budan – Türk Edebiyatında Bohem (2023)
Hemen herkesin aşina olduğu ancak tanımlamaya gelince zorlanılabilecek bir kavram olan bohemin ilk karşılığının “derbeder” olması belki de ilk ipucudur. Paris merkezli ilk bohem sanat toplulukları içinde yer alan Henry Murger, Nerval, Gautier, Baudelaire ve Rimbaud gibi sanatkârlar, tarihsel anlamda 20. yüzyılın ikinci yarısından günümüze farklı coğrafyalarda muhtelif muadiller üretmiş, bu…
View On WordPress
0 notes
Video
youtube
Gönüllerimiz Gazze için çarparken çağın muhacirleri olan Doğu Türkistan’ı unutmayalım…
Bugün Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti'nin kuruluş yıl dönümüdür. 12 Kasım 1933'de sancaklarına "İslâmiyet, Azadiyet, Adâlet ve Uhuvvet" yazarak, 4 ana esas üzerine bir devlet kurduklarını dünyaya ilan etmişlerdi.
Kaşgar'da 12 Kasım 1933 tarihinde kurulup yıkılan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti tekrar 12 Kasım 1944’de Gulca'da kurulmuştur. Tekrar Rus ve Çin işbirliği ile 1949 da Çin işgaline geçmiştir.
Bu nedenle, iki Uygur Cumhuriyetinin kuruluş yıl dönümü “Doğu Türkistan Milli Günü" olarak kutlanmaktadır.
12 Kasım 1933 Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin ve tekrar yine 12 Kasım 1944 Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin Kuruluşunun yıl dönümü ve bu çifte cumhuriyetimiz, Doğu Türkistan Bağımsızlık Hareketinin meşruiyetini ve haklılığını ispatlayan yegâne tapusudur.
Bugün anavatanlarında yalnızlaştırılan ve Çin’in devasa nüfusu içerisinde “egzotik” etnik unsurlar hâline getirilen Uygur Türkleri, günümüzde dünyada örneğine pek rastlanmayan otoriter rejimlerden birinin sömürge tebaası konumundadır. Tibet ve İç Moğolistan gibi bölgelerde de benzeri uygulandığı gibi, Doğu Türkistan’da da Müslüman Türklerin yüzlerce yıllık kültürel kimliği, dili ve dini inançları tehdit altındadır.
Doğu Türkistan’da sivil, siyasi, ekonomik ve sosyal haklar noktasında yaşanan insan hakları ihlalleri; keyfî tutuklamalar, işkence ve idam, Doğu Türkistanlı genç kadınların Çin’in batı şehirlerine zorla transfer edilerek ağır şartlarda çalıştırılması, işe alımlarda ve sağlık hizmetlerinde ayrımcılık şeklinde görüldüğü gibi; “iki dilde eğitim” politikasıyla Uygur dilinin tasfiye edilmesi, ibadet yasakları ve seyahat hakkının kısıtlanması şeklinde de tezahür etmektedir.
Her ne kadar Türkiye realist çıkarlarını göz önünde bulundurup Çin ile pragmatist adımlar atsa da Filistin ve Azerbaycan’da olduğu gibi Uygur Türklerinin uluslararası kamuoyunda seslerini duyurabilmeleri için daha çok mücadele vermeli, bu hak ihlallerine göz yummamalıdır. Zira Uygur Türklerinin “dost” olarak görebileceği Türkiye dışında başka bir ülke yoktur, ne yazık ki İslam dünyası da buna dahildir.
Bugün, Uygur ve diğer Türk toplulukları, Çin'in soykırımına karşı mücadelelerini sürdürmekte ve bu özel günü Doğu Türkistan Milli Günü olarak kutlamaktadır. Bu zulmün son bulacağı ve Uygur halkının özgürce yaşayabileceği Üçüncü Doğu Türkistan Cumhuriyeti, bölgenin ebedi barışı için şart olmuştur. Gök Bayrak'ın tekrar hür bir şekilde dalgalanmasını nasip etmesini Yüce Allah'tan diliyorum.
12 Kasım 1933 Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ve 12 Kasım 1944 Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin de kuruluş günleri olan 12 Kasım #DoğuTürkistanMilliGünü’nü kutluyor, esaretten bağımsızlığa giden yolun başlangıcı olmasını Cenab-ı Hakk'tan niyaz ediyorum.
Bu vesilesiyle Doğu Türkistan mücadelesinin tüm kahramanlarını, şehit ve gazilerini saygı ve rahmetle yâd ediyorum.
Al Bayraktan Gök Bayrağa Selam Olsun!
0 notes