#Son Yaz 1.Bölüm
Explore tagged Tumblr posts
dizibolumhd · 1 year ago
Text
Yaz Şarkısı 1 Bölüm Fragmanı Fox Tv
Kaynak https://www.tvalemi.gen.tr/blog/yaz-sarkisi-1-bolum-fragmani-fox-tv.html
Yaz Şarkısı 1 Bölüm Fragmanı Fox Tv
Yaz Şarkısı 1 Bölüm Fragmanı Fox Tv izle Başlık: Yaz Şarkısı 1 Bölüm Fragmanı Fox Tv Kanal Fox Tv Etiket: Yaz Şarkısı 1. Bölüm, Yaz …
Yaz Şarkısı 1. Bölüm, Yaz Şarkısı 1. Bölüm Fragmanı, Yaz Şarkısı 1. Bölüm Tanıtım izle, Yaz Şarkısı 1. Yeni Bölüm, Yaz Şarkısı Son Bölüm, Yaz Şarkısı Son bölüm Fragmanı, Yaz Şarkısı Tum Bölümler, Yaz Şarkısı Yeni Bölüm, Yaz Şarkısı Yeni bölüm Fragmanı https://www.tvalemi.gen.tr/blog/
0 notes
musispoedmacarsiv · 1 month ago
Text
2 Ekim 2024 Karşıyaka La Laguna Tenerife Maçı
*Mustafa Kemal Atatürk Karşıyaka Spor Salonu'nda saat 19:30'da başlayacak olan Basketbol Şampiyonlar Ligi Normal Sezon C Grubu birinci maçı. Temsilcimiz yeni sezona alıştığı arenada merhaba diyor. Adıyla adeta özdeşleşen 26 yıllık sponsoru ile olan birlikteliği bu yaz son bulan Kaf-Kaf'ta yeni bir süreç ve yapılanma işliyor artık. Tabi koç Ufuk Sarıca yine tecrübesiyle önderlik etmeyi sürdürüyor. Giriş mücadelemizde bu turnuvanın gediklilerinden ve zaferler yaşamış ekiplerinden birisi ile karşı karşıya geleceğiz. İspanya temsilcisine karşı zorlu bir akşam önümüzde ama tribün atmosferi ile dişe diş oynayabiliriz. İlk haftayı eksiksiz kapatalım ve bir zafere de İzmir'de imza atalım. Yürek dolusu başarı dileklerimizi ekibimizle paylaşıyoruz.
*Tivibu Spor 1'den naklen yayınlanacak olan maç.
*İlk çeyreği 23-23 eşitlikle tamamlandı. Maça iyi giren taraf bizdik. Bir ara 11-5'te 6 sayılık fark da yaptık. 14-10 üstünlüğümüzden sonra Tenerife'nin refleksi geldi ve 6 sayılık seriyle tabelayı çevirdiler. Kontrol onlara geçse de yakın takipteyiz ve dengede tutuyoruz.
*İlk devre sonunda 46-39 gerideyiz. Tenerife'den 23-16'lık oyun geldi bu dilimde. Aslında çeyreğe çok iyi başlamıştık. 38-31'de 7 sayılık fark yapmıştık. O noktadan sonra Tenerife'nin 13 sayılık serisi gelince işler darmadağın oldu. Toparlama çabasında olacağız ikinci yarıda.
*Üçüncü periyot sonunda Tenerife 65-57 ile önde olan taraf. Dilimin büyük bölümünde geride oynadık. 57-49'ken Karşıyaka'dan 8 sayılık seri geldi ve yakalamayı başardık. Ancak ne olduysa yine oradan sonra oldu. Bu kez de biz 8 sayılık seri yedik ve aynı yere döndük. Son periyotta üstün bir çaba gerek.
*Tenerife'nin 87-76 kazandığı maç olmuştur. İspanyol ekibi hiç düşmedi. Haliyle arayı eritemedik ve tamamen rahat bir son bölüm oyunu ile galibiyeti aldılar. Temsilcimiz yenilgiyle başlıyor serüvenine. Artık diğer rakiplere odaklanacağız. Karşıyaka'da Errick McCollum 16, James Webb III 15 sayı üretti. La Laguna Tenerife'de ise Fran Guerra 20, Payton Willis 19 sayı yolladı.
0 notes
tripuck · 2 months ago
Link
0 notes
dakikamagazin · 7 months ago
Link
TRT 1'nin yeni dizisi Kül Masalı final yapıyor
0 notes
onlyalperend · 2 years ago
Video
youtube
1. Bölüm: Akgün ve Savcı İlk Tanışma - Son Yaz
0 notes
mutereddid · 3 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Son Yaz 7. Bölüm
21 notes · View notes
mrsgreenworld · 3 years ago
Text
I FUCKING KNEW IT!
I wasn't worried for nothing. I just knew that the only way to go into season 2 without Funda would be to kill Canan off. AND THEY FUCKING DID 😭😭😭
Damn... Season 2 is gonna be tough. Like everyone will be a mess of pain and grief...
24 notes · View notes
issiz--kadin · 4 years ago
Text
Sorun soruşturun , tanışıp kaynaşın 🌟
1) adın ne?
2) kaç yaşındasın?
3) Hangi şehirde yaşıyorsun ve yaşadığın şehri seviyor musun?
4) Saçın uzun mu yoksa kısa mı
5) Hangi takımlısın
6) Kapalımısın Yoksa açıkmısın (kız)
7) Göz rengin ne
8) sevgilin var mı?
9) saat mi bileklik mi?
10) spor ayakkabı mı topuklu ayakkabı mı?
11) eşcinseller hakkında ne düşünüyorsun?
12) çocukluğunu özlüyor musun?
13) telefonunun markası?
14) hayatın sence yolunda mı?
15) sinema mı televizyon mu?
16) kahveyi nasıl seversin ? Şekerli , sade,sütlü vs..
17 açken sen sen misin?
18) en sevdiğin cips?
19) gözlüklü kızları/erkekleri nasıl buluyorsun?
20) Çay mı kahve mi
21) ne tür müzik dinlersin?
22) hiç karakola düştün mü?
23) En sevdiğin alkollü içecek
24) en sevdiğin çikolata çeşidi?
25) hiç alkol kullandın mı
26) Sigara kullanıyormusun
27) Whatsapp da son konuştuğun kişiye artık seni sevmiyorum yaz ve fotoğrafını at
28) hiç wattpadde hikaye yazdın mı?
29) bir kızı/erkeği nasıl etkilersin?
30) parfüm mü doğal koku mu?
31) spor yapar mısın?
32) hiç öpüştün mü?
33) sence aşk mı sevgi mi dostluk mu?
34) kendini 3 kelimeyle anlatırmısın
35) en çok gitmek istediğin ülke?
36) çikolata mı çiğköfte mi?
37) sence aşk nedir?
38) yağmurlu günlerde yürümeyi sever misin?
39) yağmurda ıslanmak mı yoksa seyretmeyi mi seversin
40) başını yastığa koyduğunda aklına gelen ilk isim?
41) bu aralar en çok hangi şarkıyı dinliyorsun
42) ne tür kitaplar okursun?
43) rap dinler misin?
44) en sevdiğin sanatçı kim
45) siyah mı beyaz mı?
46) arkadaşların sana nasıl hitap ederler?
47) İsmini değiştirme şansın olsa ne yapardın?
48) hiç sevgilini aldattın mı ?
49) birini terk ettin mi?
50) okuduğun bölüm ne
51) en çok kullandığın küfür?
52) parfümünün markası?
53) en sevdiğin grup/şarkıcı?
54) Cem Yılmaz mı Şahan Gökbakar mı
55) hangi ünlülerin konserine gittin?
55) en çirkef huyun?
56) en sevdiğin tatlı?
57) en sevdiğin internet sitesi?
58) en sevdiğin tumblr bloğu?
59) kolay sevip zor mu vazgeçersin? Zor sevip kolay mı?
60) ayran mı kola mı?
61) en sevdiğin dizi?
62) en sevdiğin film?
63) kankan seni bir anda öpse ne yaparsın?
64) şu an ne yapıyorsun?
65) hangi sosyal medyaları kullanıyorsun
66) en sevdiğin eşyan?
67) En sevdiğin mevsim?
68) kullandığın sosyal medya kullanıcı adların ney
69) hiç ölümle burun buruna geldin mi?
70) kendinden hiç nefret ettin mi?
71) sen hiç hiç oldun mu?
72) dininin emirlerini yerine getiriyor musun?
73) hiç sözlü tacize maruz kaldın mı
74) hiç tehdit altında kaldın mı?
75) hiç esrar/kokain vs. kullandın mı?
76) sence ağlamak zayıf bir davranış mı?
77) küfür eden kızlar/erkekler itici mi?
78) Dış görünüş önemli mi?
79) Favori ilk üç şarkın?
80) En sevdiğin renk?
81) Çok paran olsa ilk ne yapardın?
82) En cesurca davranışın?
83) Sevdiğin kişi için değişir misin?
84) Tikin var mı?
85) Gıcık mısın
86) En sevdiğin çiçek hangisi ?
87) Güven sorunun var mı?
88) Kendine güvenir misin?
89) 2. şans verilmeli mi?
90) Hangi ünlü ile evlenirdin?
91) Alerjin var mı? Neye?
92) Sakin misin sinirli mi?
93) Dövme yaptırsan nasıl bir şey olurdu?
94) Platonik aşık oldun mu
95) Kendine zarar verdin mi?
96) Aşık olduğun şehir?
97) Bir süper gücün olsa ne olurdu?
98) Gitmek istediğin ülke?
99) Şu an biriyle küs müsün?
100) Tek yaşamak mı ailenle yaşamak mı?
101) Hiç evcil hayvanın oldu mu?
102) Kalp kırılsa da sever mi?
103) Hayalindeki meslek?
104) Üşengeç misin?
105) Garip bir fobin var mı?
106) sakin bir hayatmı yoksa koşturmalı bir hayat mı yaşıyorsun
107) Birinin sana yalan söylediğini fark ettiğinde ne yaparsın?
108) Google de enson aradığın şey ne
109) Dini inancın ne?
110) Sana gelen en son mesajda ne yazıyor?
111) Söylediğin en son yalan kime ve neydi?
112) Öfkeni nasıl belli ediyorsun?
113) Telefon görüşmesi mi yoksa videolu görüşmeyi tercih edersin?
114) Youtube de en son ne izledin
115) Karadeniz mi; Akdeniz mi?
116) Senin için hayatın anlamı nedir?
117) Son okuduğun kitap? 
118) hamsi mi istavrit yemeyi seversin
119) hiç suşi yedin mi
120) Okuyor musun?
121) Hangi okuldasın?
122) Doğum tarihin?
123) Hayallerini süsleyen olay/kişi/yer nedir?
124) Hayatında keşke dediğin ne var?
125) Hayatında iyi ki dediğinu ne var?
126) Küçük bir sırrını bizimle paylaş?
127) Kendi kendine konuşur musun?
128) Bileklik/yüzük/küpe takar mısın?
129) Güzelliğine/yakışlıklığını neye borçlusun?
130) Cildin için bakım yapar mısın?
131) Genelde ne giyersin, olmazsa olmazın?
132) Ailenle aran iyimidir?
133) İnandığın bir yaratıcı yada bir din var mı?
134)Sütlü tatlılar mı yoksa çikolatalı
tatlılar mı?
135) Son öpücüğün?
136) İlk öpücüğün?
137) Müzik zevkin nedir?
138) Kilon ne?
139) Kaç kardeşsin?
140) Ailenden ayrı eve çıkmak ister misin?

141) En büyük hayal kırıklığın?
142)Ders nasıl çalırsın?
143)Sayısal mı sözel dersler mi ilgini çeker?
144)Aslen nerelisin?
145) İleti gönderenlere cevap veriyor musun?
146)Ayak numaran kaç?
147)Tumblra katılma hikayen?
148)En rezil olduğun anını anlatır mısın?
149)En sevdiğin sakız markası ve
aroması?
150) En sevdiğin gazlı içecek ne
Bordo : Sana aşığım
Kırmızı : Seni seviyorum
Magenta kırmızısı : Senden hoşlanıyorum
Turuncu : Çok güzelsin
Yeşil : En sevdiğim blog seninki
Su yeşili : Paylaşımlarını takip ediyorum
Turkuaz : Harikasın
Koyu yeşil : Blogun güzel ama sen değilsin
Gök mavisi : Senden etkileniyorum
Gece mavisi : Sana karşı boş değilim
Siyah : Senden nefret ediyorum
Beyaz : Yalakasın
Gıri : Çok karamsarsın
Sarı : Bloğun berbat
Eflehatun : Tumblr sevdiceğimsin
8K notes · View notes
zeyinsedefi · 3 years ago
Text
Sorun sorusturun
1) adın ne?
2) kaç yaşındasın?
3) Hangi şehirde yaşıyorsun ve yaşadığın şehri seviyor musun?
4) Saçın uzun mu yoksa kısa mı
5) Hangi takımlısın
6) Kapalımısın Yoksa açıkmısın (kız)
7) Göz rengin ne
8) sevgilin var mı?
9) saat mi bileklik mi?
10) spor ayakkabı mı topuklu ayakkabı mı?
11) eşcinseller hakkında ne düşünüyorsun?
12) çocukluğunu özlüyor musun?
13) telefonunun markası?
14) hayatın sence yolunda mı?
15) sinema mı televizyon mu?
16) kahveyi nasıl seversin ? Şekerli , sade,sütlü vs.
17) açken sen sen misin?
18) en sevdiğin cips?
19) gözlüklü kızları/erkekleri nasıl buluyorsun?
20) Çay mı kahve mi
21) ne tür müzik dinlersin?
22) hiç karakola düştün mü?
23) En sevdiğin alkollü içecek
24) en sevdiğin çikolata çeşidi?
25) hiç alkol kullandın mı
26) Sigara kullanıyormusun
27) Whatsapp da son konuştuğun kişiye artık seni sevmiyorum yaz ve fotoğrafını at
28) hiç wattpadde hikaye yazdın mı?
29) bir kızı/erkeği nasıl etkilersin?
30) parfüm mü doğal koku mu?
31) spor yapar mısın?
32) hiç öpüştün mü?
33) sence aşk mı sevgi mi dostluk mu?
34) kendini 3 kelimeyle anlatırmısın
35) en çok gitmek istediğin ülke?
36) çikolata mı çiğköfte mi?
37) sence aşk nedir?
38) yağmurlu günlerde yürümeyi sever misin?
39) yağmurda ıslanmak mı yoksa seyretmeyi mi seversin
40) başını yastığa koyduğunda aklına gelen ilk isim?
41) bu aralar en çok hangi şarkıyı dinliyorsun
42) ne tür kitaplar okursun?
43) rap dinler misin?
44) en sevdiğin sanatçı kim
45) siyah mı beyaz mı?
46) arkadaşların sana nasıl hitap ederler?
47) İsmini değiştirme şansın olsa ne yapardın?
48) hiç sevgilini aldattın mı ?
49) birini terk ettin mi?
50) okuduğun bölüm ne
251 notes · View notes
egeninutopyasi · 4 years ago
Text
Sıkıldım sorsanız mı¿?
SORULAR
1- En sevdiğin yemeği kiminle paylaşırsın?
2- Vücudunda en beğendiğin bölüm neresidir?
3- Hayatta yaptığın en büyük kötülük nedir?
4- Anne babana söylediğin en büyük yalan nedir?
5- Sana kendini ne güvensiz hissettirir?
6- En büyük korkun nedir?
7- Bir günlüğüne görünmez olsan, yapmak isteyeceğin üç şey nedir?
8- Bir hatanı geri alma şansın olsa hangi hatanı geri almak isterdin?
9- Hayatına oturtmak istediğin bir alışkanlık söyler misin?
10- Herkesin severek okuduğu/izlediği ama senin sevmediğin bir kitap ya da film var mı?
11- Burada bulunan kişilerden kendine en yakın hissettiğin kişi kimdir?
12- Kendin istemediğin halde ailenin zoruyla yaptığın bir şeyi bize söyler misin?
13- Şimdiye kadar aldığın hediyeler içinde seni en mutlu eden hediye nedir?
14- Doğum gününü asla unutmayacağın üç kişiyi söyler misin?
15- Ruhunu kendi ruhuna yakın hissettiğin iki arkadaşının adını söyler misin?
16- Ölmesini istediğin birini söyler misin?
17- Hiç intihar etmek istedin mi?
18- Dini inanışını değiştirmeyi hiç düşündün mü?
19- Sosyal medyada engellediğin son kişi kimdi?
20- Gördüğün rüyalar içinde seni en çok etkileyeni bize anlat.
21- Issız bir adaya düşsen bu odadakilerden kim yanında olsun istersin?
22- Dünya’da en çok görmek istediğin yer neresidir?
23- Tarihte yolculuk yapma şansın olsa hangi tarihi döneme gitmek istersin, neden?
24- Okuduğun kitaplardaki kahramanlardan hangisinin yerinde olmak isterdin, neden?
25- Google’da arama yaptığın son üç konuyu bize söyler misin?
26- En sevdiğin huyun hangisidir?
27- En acımasız olduğun özelliğin nedir?
28- Bu odada en kötü giyinen kişi kimdir?
29- Toplum içinde en utandığın anı anlatır mısın?
30- Hiç deniz ya da havuza çişini yaptın mı?
31- Bir gün karşı cins olarak uyansan ilk yapacağın iş nedir?
32- Hala izlerim dediğin çizgi film nedir?
33- Hiç takma bir ismin oldu mu?
34- Hiç günlük tuttun mu?
35- Akrabalarından en sevmediğin kişi kimdir?
36- Bir yangın anında hepimiz aynı binada kalsak buradakilerden en son kimi kurtarırdın?
37- Yaşlanmaktan korkmana sebep olan şey nedir?
38- Çok fazla konuştuğunu düşündüğün için telefonunu açmadığın bir arkadaşın var mı?
39- Whatsapp mesajlarını görmezden geldiğin bir arkadaşını söyle.
40- Whatsapta sessize aldığın bir grup var mı?
41- Telefonunda en çok kullandığın ve asla silmem dediğin uygulama hangisidir?
42- Horlar mısın?
43- Uykuda konuşur musun?
44- Bir süper kahraman olsan hangisi olmak isterdin?
45- Hiç batıl inancın var mı, nedir?
ŞARKILAR
BERKAY ALTUNYAY-RENGARENK ACILAR: Ailenizin uyguladığı en tuhaf gelenek nedir?
SON FECİ BİSİKLET-ELEKTROT: Aileniz dışında, yaşamınız üzerinde en büyük etkisi olan kişi kimdir?
BEKİR KARAHAN-RESSAMIN ŞARKISI: Kadın/Erkek olmanın en kötü ve en iyi yanı nedir?
ESKİTİLMİŞ YAZ-UYURSAM GEÇER Mİ?: Beynini bir robota yerleştirebilir ve sonsuza kadar bu şekilde yaşayabilsedin,bunu yapar mıydın?
DUMAN-ELLERİ ELLERİME: Evinizde ağırladığın en kötü misafir kimdi ve ne oldu?
ADAMLAR-BENDEN BANA: Size en saçma gelen batıl inanç nedir?
DKKT-BENİ YORDUN: Zamanı daha hızlı veya daha yavaş hale getiren bir gücünüz olsa ne yapardınız?
EKİN BERİL-ZAMAN: İnsanlar temel olarak hayvanlardan farklı mıdır? Eğer öyleyse, bizi farklı kılan nedir?
CAN OZAN-SAR BU ŞEHRİ: Sizce bir insanı güvensiz yapan şeyler nelerdir?
DUMAN-YÜREK: Hangi film veya kitap karakterini seviyorsunuz?
YÜZYÜZEYKEN KONUŞURUZ-BODRUM: Dünyadaki her televizyon ve radyo kanalına bir cümle gönderebilir olsaydınız ne söylerdiniz?
EVDEKİ SAAT-UZUNLAR: Bloğun bir harika.
MADRİGAL-SENİ DERT ETMELER: Seni seviyorum :).
BİRİLERİ-HALLEDEBİLİRDİK: Tanışmak isterim.
NO.1-DÜNYA GÜL BANA: Seninle dertleşmek isterim.
KAAN BOŞNAK-BENİMLE KAYBOLDUN: Çok yapmacıksın.
YEDİNCİ EV-SEVSENE BENİ: Sana bu .................... şarkıyı armağan ediyorum
ALFARAN-N'APİM AŞIĞIM SANA: Blogundaki gönderiler bana hitap ediyor.
İKİYE ON KALA-BANA GEL DEME: Seninle bir araya gelince çılgınca eğlenmek istiyorum.
ÇİÇEKLER
PAPAPTYA: Kokun çok güzel.
ZAMBAK: Korkunç güzelsin.
MANOLYA: Ballı çöreğim harikasın.
ORKİDE: Çok narinsin.
GÜL: Seni utanırken görmek istiyorum.
KAKTÜS: Seni sinirlendirmek çok zevkli.
MENEKŞE: Seninle çok eğleniyorum.
AÇELYA: Mükemmelsin.
Renkler
MAVİ: Masumsun.
KIRMIZI: Neşelisin.
BEYAZ: Sakinsin.
SİYAH: Sertsin ve kabasın.
LACİVERT: Soğuksun.
SARI: Eğlencelisin.
PEMBE: Seviyorum seni mal.
TURUNCU: Şebeksin.
YEŞİL: Çok tatlısın.
MOR: Yakışıklısın/Güzelsin.
GRİ: Bloğunda en az senin kadar harika ballı çöreğim.
http://ege-ama-melankolik.tumblr.com
2K notes · View notes
agircezamahkemesi · 2 years ago
Text
Sevgilim Hayat
Karakterler
(A) Avukat
(H) Hâkim
(M) Hayat Mahkûmu
(Z) Hayat
(İ) İzleyici
1.Bölüm
H: Yaz kızım , mahkûm hakkındaki iddialara itiraz edilmesi neticesinde ilk duruşmayı açıyorum.
( Salondaki izleyicilerden alkış gelir. )
A: Sayın hâkim, müvekkilimin içinde bulunduğu kervan geçmez düşünceler hepimizi derinden üzmektedir. Kendisi son derece yalnız bir ruh taşımaktadır. Son günlerde cezaevindeki koridorlarda yüz üstü olacak şekilde sürünerek yürümesi, bu ruhun ne denli ağır geldiğini göstermektedir.
Z: İtiraz ediyorum. Mahkûmun benden alacağı olduğunu iddia ederek sürekli kendini zavallı durumuna düşürmeye çalışması göz boyamaktan başka birşey değildir. Ne istedi de vermedim Sayın Hâkim.
H: Evet, ne istedi senden ?
Z: Benden kendisi için yaşayacak bir aşk, öleceği gün için birkaç arkadaş, bir de benim için verdiği emeklerin karşılığı... Kendisine kalsa benim için çalışıyor.
A: Hayır efendim! Bu ifadelerin hepsi müvekkilimi küçük düşürme çabasıdır. Asılsız iddialar ile mahkemeyi yanlış yönlendirmek istiyor.
(İzleyicilerin arasından biri kalkarak bağırır.)
İ: Mahkûm neden konuşmuyor !?
( Homurdanmalar başlar.)
H: Mahkemede sessizlik sağlansın. Yaz kızım, mahkûmun ifadesine başvuruldu.
M: Ben sıradan bir insanım , her gün yanından geçip gittiğiniz yada metroda, otobüste göz göze geldiğiniz. Tanımsız dertlere sahibim. Sorusu olmayan cevaplarım vardır mesela. Ne yazsam silerim. Şiirlerim kısadır. Kelimelerim basit ve alelade. Tozlanmış kitaplarım vardır. Eski yapıların arasında kaybolmak beni mutlu eder örneğin. Yıllanmış bakışlarım ile izlerim sizi göz kapaklarımın arkasından. Fikirlerim uçurumları aşar fakat bir küçük taş parçasında tökezler. Ruhumun ise denklemi kolaydır. Mutluluklarımı böler , acılarımı toplar , ceketimi çıkarır, valizimi toplar giderim.
***
Tumblr media
2 notes · View notes
fiyatinedir · 2 years ago
Text
Hilal ALTINBİLEK Ne Kadar Kazanıyor?
Tumblr media
Hilal ALTINBİLEK Namı Diğer Züleyha Ne Kadar Kazanıyor?
Sansasyonel bölümleriyle gündemde sıkça yer alan Bir Zamanlar Çukurova dizisi başrollerinden Züleyha karakterine hayat veren Hilal ALTINBİLEK bölüm başına ne kadar kazanıyor merak konusu olmuştur. Hilal ALTINBİLEK Ne Kadar Kazanıyor? Bu Merak doğrultusunda Hilal ALTINBİLEK bölüm başı ne kazandığı, Ne kadar kazandığı, Kaç para aldığını sizler için araştırdık. Hilal ALTINBİLEK Ne Kadar Kazanıyor
Tumblr media
Hilal ALTINBİLEK
Hilal ALTINBİLEK Ne Kadar Kazanıyor?
Güzelliğiyle dillere destan olan ALTINBİLEK Bir Zamanlar Çukurova dizisinden bölüm başına 75 BİN TL almaktadır. Başarılı oyuncunun 2020 Yılında bir reklam için 1 Milyon TL anlaşma sağladığı da bilinmektedir.
Tumblr media
Hilal ALTINBİLEK bölüm başı ne kadar alıyor
Hilal ALTINBİLEK Kazanç
Talihin olanca güzelliği verip birazcık şansı ve kısmeti esirgediği, mütevazı, iyi niyetli ama gerektiğinde kararlı, inatçı olabilen, zeki bir genç kız.
Tumblr media
Hilal ALTINBİLEK kazancı Parada pulda gözü olmayan Züleyha'nın en büyük hayali Yılmaz'la evlenip yuva kurmak ve mutlu olmak. Ama bir gün üvey abisi Züleyha'nın hayatını mahvedecek bir adım atar.
Tumblr media
Hilal ALTINBİLEK Kazanç Bu adımla darmadağın olan Züleyha'nın tek çaresi Yılmaz'la birlikte Adana'ya kaçmaktır. Ama kader Züleyha'yı sınamaktan vazgeçmeyecek, onu ölümden daha zor kararlar vermek zorunda bırakacaktır.
Tumblr media
Hilal ALTINBİLEK maaş
Hilal ALTINBİLEK Kimdir
Bir Zamanlar Çukurova'nın 'Züleyha'sı Hilal Altınbilek, tatil sezonunu Bodrum’da açtı. Önceki gün bir otelin plajında görüntülenen 30 yaşındaki oyuncu, düzgün fiziğiyle dikkat çekti.
Tumblr media
Hilal ALTINBİLEK Ne Kadar Kazanıyor Hilal Altınbilek, tatil sezonunu bu yıl da Bodrum’da açtı. Önceki gün Mandarin Otel'in plajında objektiflere yansıyan güzel oyuncu, fiziğiyle büyüledi. Kız arkadaşıyla birlikte tatil sezonunu açan 30 yaşındaki Altınbilek, denize iskeleden girmeyi tercih etti. Örgülü saçları ve güneş gözlüğüyle yaptığı deniz keyfi sonrası iskeledeki şezlonglara uzanıp güneşlenen oyuncu, meraklı bakışların odak noktası oldu. https://www.youtube.com/watch?v=OCATSdbhZqc Güzel havanın tadını doyasıya çıkaran ünlü oyuncu, plajda arkadaşıyla sohbet ederken objektiflere böyle yansıdı. Hilal Altınbilek geçtiğimiz yaz da sezonu Bodrum'da açmış sonrasında merhum sanatçı Oya Aydoğan'ın oğlu Gurur Aydoğan ile Çeşme'ye gitmişti. Tatilin keyfini çıkaran Gurur Aydoğan ile Hilal Altınbilek, sıcak havaya daha fazla dayanamayarak el ele denize girmişti. Bir Zamanlar Çukurova Son Bölüm İzle Hande ERÇEL Ne Kadar Kazanıyor? Burcu ÖZBERK Ne Kadar Kazanıyor? İrem Helvacıoğlu Ne Kadar Kazanıyor? Hilal ALTINBİLEK Ne Kadar Kazanıyor? - Krzysztof Kieślowski Kimdir? Read the full article
2 notes · View notes
violicity · 4 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Son Yaz bölüm 1
23 notes · View notes
yasantiekspresi · 3 years ago
Text
Konforlu ve Keyifli Bir Hatıra
Tumblr media
1. Bölüm: Sımsıcacık Bir Hatıra
2. Bölüm: Konforlu ve Keyifli Bir Hatıra
Farz et ki farklı bir diyarda yağmur yumuşak yağıyor ve hava ılık değil ama soğuk da değil:
Yağmurun yüzeylere sakince çarpışını dinleyerek kitabını okurken kokulu mumunun tarçın kokusu ve vanilyalı tadı seni acıktırır. Bundan dolayı mutfağa gidip bir tepsi, bir tabak ve bir fincan alırsın. buzdolabından buz gibi soğuk ama taptaze 3-4 çilek alır, iyice ılık suyla yıkarsın. Çilekleri yıkarken burnuna gelen çileğin kokusu sana “yaz günlerinde keyif” hissini verir. Sonra 2 tane çikolatalı kruvasan(Ay Çöreği) alır ve birazcık ısıtırsın ve bunları tabağına koyarsın. Sonra, cezvenle beraber şekersiz sütlü kahve yaparsın. Bakırdan yapılmış, ağzı siyah ve altın süsleme ile kaplanmış cezveni özenle kullanır, dikkatlice kahveni yaparsın. Çünkü bu cezve sana Konya’dan bir “hatıra eşyası” dır. cezvenin içindeki kahvenin ısıtılınca yaptığı o “cız” ve sızıltı sesleri sana bugünkü o  harikulade yağmuru anımsatır. Her şeyi hazırladıktan sonra tepsiye koyup yatağına gidersin. Sen bütün bunları hazırlayana kadar kokulu mumun sönmüştü. Bununla beraber yeni bir mum yani zambak ve bal kokulu mumunu yakarsın. Son olarak  kalorifer peteğinin rengiyle özdeş olan krem renkli perdelerini zıt yönlere doğru açarak sisli, kasvetli, hayal meyal fakat senin için bir düşe benzeyen yağmurlu gökyüzünü açığa çıkarırsın. Tam kitap okumaya dönecek iken kapının zili çalar ve dün akşam aldığın yeni çini sanatıyla süslenmiş lila renkli vazon için sipariş ettiğin pembe ve beyaz güller buketi gelmiş. Sonradan vazoya yerleştirmek için şimdilik güzel koksun diye yatağının üzerine koyarak bir “İnstagram” fotoğrafına benzeyen yatağına otururur ve sessizce kitabını okumaya devam edersin.
!Yazı, Hikaye ve Betimleme Bana Aittir (Orijinal)!
!Ama Fotoğraf Orijinal Değildir!
Fotoğrafın Kaynağı: Pinterest
4 notes · View notes
cathely-chan · 4 years ago
Text
55 DAKİKA
Sonraki
Bölüm listesi
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
1. Bölüm
Yokohama o gün yok edildi.
İdari bölgenin mavi binaları, alevler altında eriyen şeker gibi çözüldü.
Bir göz açıp kapayıncaya kadar, kimyasal endüstri kompleksi güneşin kavurucu sıcaklığında buharlaştı.
Sanki kaprisli bir tanrı aniden var olma haklarını iptal etmiş gibi, kaldırım boyunca kibarca dizilmiş bir sürü araba, içerideki insanlarla birlikte gözden kaybolan külden bir ısıya dönüştü.
Penceresinden mavi gökyüzüne bakan çocuk da öyle.
Aynı şekilde, el ele tutuşan ve sahil boyunca parkta gezintiye çıkan sevgili çifti de.
Bodrumda suçlarını planlayan suçlular da öyle.
Her şey ve her şey, aniden, herhangi bir ön ihbar ya da uyarı olmaksızın, yaklaşan yok oluşlarının dehşetiyle vurulma şansı olmadan - o anda, hepsi anında yok oldu.
Sihir numarası yapan bir sihirbaz gibi.
Bir sihirbazlık numarasının aksine, o karadaki yaklaşık dört milyon insanı içeren otuz beş kilometrelik yarıçaplı arazi bir an sonra, sihirbaz göz kırparak sinyal verdiğinde tekrar ortaya çıkmadı - aslında, bundan sonra, hiçbir şey önceki haline geri dönmeyecekti.
Yokohama'nın açıklarında bulunan patlamanın merkezi ile aşırı sıcağı şehri uzaklaştırdı ve rahatsız edici hiçbir şey bırakmadı. Uzakta, çok uzakta, asla geri dönemeyeceği bir yere, sonsuzluğa.
Sonunda, geriye sadece kaynayan, sıvılaşan kırmızı toprak, ölenlerin ruhları gibi titreyen bir ısı pusu ve uzayı delip geçiyormuş gibi berrak, yaz gökyüzünün derin maviliğinden başka bir şey kalmamıştı.
Tuhaf bir sükunetti.
Havada sadece ıssızlık asılıydı.
Ondan sonra, sadece parlak beyaz yaz kümülüs bulutları, sönmüş megalopolis gibi herhangi bir şeye ilgisizmiş gibi kaygısız bir şekilde gökyüzünde yüzüyordu.
— Yaz vaktiydi.
İmha olaylarının başladığı nokta sadece–
—55 dakika önceydi.
2. Bölüm
Yokohama'nın yok edilmesinden 55 dakika önce.
Nakajima Atsushi denizdeydi.
Yüksek hızlı katamaran dalgaları yararak beyaz köpükler sıçrattı. Atsushi, deniz serpintisine karışmış rüzgârda sırılsıklam olarak geminin pruvasında durdu.
Gökyüzü maviydi ve su dünyanın uçlarına kadar uzanıyordu. Güneş ışığı sıcaktı, deniz serpintisi soğuktu. Bulutsuz, mükemmel bir gündü ve herkesin iyi bir şeyin olacağını düşünmesine neden olabilirdi.
“Hey, Atsushi! Pruvada böyle durursan suya düşersin! ”
Arkasındaki kabinden gelen sesin ardından Atsushi arkasını döndü.
“Kunikida-san, bu kadar hızlı bir tekneye ilk defa biniyorum! Harika hissettirmiyor mu? Çok hızlı ve hava çok güzel! ”
Kunikida adlı gözlüklü genç, kaşlarını çatarak kabin kapısından dışarı baktı. Kunikida, cebinden küçük bir not defterini çıkarıp açarak, “Kendim için hem hızı hem de havayı görebiliyorum,” dedi. “Bugünün hava koşulları %0 yağış ihtimali olduğunu belirtiyor. Rüzgar güneyden güneydoğuya doğru esiyor ve dalga yüksekliği 1 metreden 1.5 metreye ulaşıyor, ek olarak—”
“Her zaman olduğu gibi, bilmeniz gereken her şey o deftere yazılı …”
“Defterim, evrendeki her şey için bir plan içeriyor. Her şey defterlerimdeki plana göre giderse, her şey yolunda demektir. Yine de, hava durumu raporu eşleşmediğinde, Meteoroloji Dairesine gitmek zorunda kaldım. “ Kunikida, ifadesini değiştirmeden bu endişe verici konuya devam etti, sonra not defterini kapatırken Atsushi'ye baktı. "Daha da önemlisi, kabine geri dön. Keyifli bir gezi için bu teknede değiliz. Vakayla ilgili bir bilgilendirme verelim. ”
“Ah, evet, anlaşıldı.”
Atsushi itaatkar bir şekilde pruvadan aşağı atladı.
Martılar teknenin arkasından uçarken gökyüzünde çığlık atıyorlardı.
Kunikida'nın arkasındaki kulübeye girdi. Serin, klimalı atmosfer tam yüzüne vurdu.
Kabinin içinde on tatami* büyüklüğünde bir bekleme odası vardı. Duvarlara bir harita, can yelekleri ve mürettebatın bir grup fotoğrafı asılıydı. Odanın ortasında, görünüşe göre toplantılar için kullanılacak uzun bir masa vardı. Süt-beyazı kanepelerle çevriliydi.
*tatami: geleneksel Japon tarzı odalarda zemin malzemesi olarak kullanılan bir minder türüdür. 10 tatami yaklaşık 128,5 metre uzunluğundadır.
“Bak, ajansın bütün dedektifleri çoktan burada, seni bekliyor.” Kunikida eliyle odanın etrafını işaret etti.
“Bek … lemek …?” Atsushi odadaki insanlara baktı.
Dördü o kanepelerde oturuyordu.
Atsushi, “beklemek” gerçekten de bu mu? Diye düşündü.
“Uuugh, çok kötü hissediyorum…. tekneler neden bu kadar çok sallanmak zorunda ……? Ahhh, dünya dönüyor… ve benim sindirim sistemim de öyle …… ohhh kusabilirim… ”
“Ahhh kardeşim, zavallı kardeşim, ne kadar kusarsan bak, Naomi sana iyi bakacak, bu yüzden lütfen kalbinin istediği gibi kus, tehehe!”
En uzaktaki kanepeye gevşek bir şekilde yayılan çocuk, Tanizaki, yaş olarak Ajanstaki Atsushi'ye en yakın ve bir sonraki en küçük üyeydi. Yüzü solgun ve yeşil, metal bir kovaya tutarsız bir şey mırıldanıyordu. Her nedense ona cesurca bakan kız kardeşi Naomi'nin yüzünde kendinden geçmiş bir sevinç ifadesi vardı. Atsushi'nin gördüğü kadarıyla, kardeşi ne kadar kötü görünüyorsa o kadar mutlu oluyordu. Anlamadı.
Onların yanında -
“Bu fotoğraf pek doğru değil, çene kesiği olması gerektiği kadar net çıkmamış. Şimdi buradaki kalite, mermiler karın, pankreas ve dalaktan tamamen oyulmuş… sakral kemiğin uçup gittiğini bile açıkça görebilirsiniz. Pekala o zaman, bunu genişleteceğim ve Ajansta duvara asacağım.”
Ajansın özel doktoru Yosano, masaya yerleştirilen gelişmiş fotoğrafları dikkatlice inceliyordu. Bu fotoğraflara yansıyan, cinayet sahnelerinden insan kalıntılarının garip görüntülerinden başka bir şey değildi. Vücudun parçalara ayrıldığı, boynunun koptuğu, çıkıntılı kemiklerin olduğu yerler … on kadar fotoğrafı yeniden düzenleyip yeniden sıralıyor, daha yakından bakmak için kaldırıyor ve ara sıra mutlu bir şekilde iç çekiyordu. Öyle yaptı.
Onun yanında -
“Mmnm, mırıl-mırıl… Mö-mö, sen çok harika bir ineksin… bakması harika, evcilleştirmesi harika, yemesi harika…. Mırıl … ”
Uykusunda mutlu bir şekilde gülümseyen Kenji, araştırmacıların en küçüğü idi. Çok yakın zamana kadar elektriğin bile olmadığı kırsal kesimde yaşayan ve inek yetiştiren bir çocuktu. Ajansın Başkanı onu keşfettikten sonra Yokohama'ya geldi. İyi huylu bir taşra çocuğuydu, Atsushi'nin hayatında tanıştığı herkesten daha dürüst, saf kişiliğe sahipti ve diğer insanlardan asla şüphe duymuyordu. Yine de, bazı gizemli sebeplerden dolayı, konu çalışmaya gelince her zaman son derece iyi sonuçlar alırdı. Uyandığında o kadar huysuzdu ki, yeraltı suç dünyasından olanları kaçmak için korkutabilirdi ve Ajansta Kenji'yi iradesi dışında uyandırmaya istekli tek bir kişi yoktu.
Atsushi, odadaki Ajans çalışanlarını tek tek inceledi. Sonra her birine ters sırayla baktı.
“…… Beklemek…?”
“Hmm …” Kunikida’nın ifadesi sertleşt. “Doğru. Herkesin kendi bekleme şekli vardır.”
“Yine de, Dazai-san burada değil gibi görünüyor …” dedi Atsushi odanın çevresine bakarak. “O nerede?”
Tumblr media
“O aptal?” Kunikida şakağına bir parmak ucuyla bastırdı. “Buluştuğumuz limana döndüğümüzde, ‘Sizinle orada buluşuruz, biraz yüzeceğim’ dedi ve suya atladı. Onun peşinden gitmek çok zordu, bu yüzden onu bırakıp yelken açtık. Şu anda, muhtemelen denizin ortasında köpekbalıklarına yem olmuştur.”
Dazai dedikleri adam, Ajanstaki başka bir araştırmacı idi. Ayrıca Atsushi'yi Ajansa davet etmekten sorumlu kişi de oydu. Ancak, eksantrik davranışlarıyla tanınıyordu ve kimse bir sonraki adımda ne yapacağını bilemiyordu. Aslında, sık sık hobisinin intihar olduğunu ilan ederken bulunurdu. Her nasılsa Kunikida, ona dürüst bir adam gibi davranmak için sürekli bir savaşa giriyor gibiydi, ama Atsushi'nin bakış açısından, bu çabanın nihayet karşılığını alacağı bir günün geleceğini hayal bile edemiyordu.
Silahlı Dedektiflik Ajansı.
Silahlı Dedektiflik Ajansı, Yokohama'da ikamet eden bir grup özel yetenek kullanıcısı idi. Müşterilerin kendilerine getirdikleri davaları çözmeye çalışırken, polis departmanı için bile fazla tehlikeli olan talepleri de ele alırlardı. Üyelerin çoğu, yetenek kullanıcıları olarak adlandırılan, yani özel bir yeteneğe sahip olan ve vatandaşların haberi olmayan kişilerdi, hükümete karşı çok fazla güvenilirliği vardı.
- buna rağmen.
“Şimdi toplantıya başlayacağız. Herkesin dikkatine! ”
Kunikida’nın bağırışına tek bir kişi bile tepki vermedi. Tanizaki kabus gibi bir durumdaydı, Yosano fotoğrafları seçmeye odaklanmıştı, Kenji uyuyordu ve Naomi, erkek kardeşiyle ilgili olmayan her şeyden habersizdi.
Şey, bu … diye düşündü Atsushi.
Güçlü, bireysel karakterli Ajans çalışanlarını kontrol etmek oldukça zordu. Temelde bağımsız olmalarına ve ara sıra birlikte çalışmalarına rağmen, bunun gibi zamanlarda grup olarak birlikte çalışmak zorunda kaldıklarında, liderlik eden kişinin - genellikle Kunikida'nın- yapması son derece zor bir işi vardı.
“Herkesin dikkatine!” Bir kez daha Kunikida’nın sesi boş yere odada çınladı.
Atsushi endişeyle Kunikida'ya baktı. Kunikida, dikkati kendine çeken bir pozda, titreme kadar sert durdu. Çalışanlardan herhangi bir tepki gelmedi.
“P-peki öyleyse, Kunikida-san, bu toplantının ne hakkında olması gerekiyor?” diye sordu Atsushi kıpır kıpır bir halde.
“Hm. Sanırım faydası yok. Atsushi, gerçekten bilmek istiyorsan sana söyleyeceğim. ” Kunikida, Atsushi ile göz teması kurmadan boğazını temizledi. “Davanın ayrıntılarını biliyorsun. Bu feribotun gittiği adada bir müşteri var. İstedikleri adada birkaç hırsız yakalamamız.”
“… Hırsızlar mı?”
“Mm,” Kunikida başını salladı. “Hırsızları yok edin. Yine de bu dizilimle oldukça iyi bir çekim olur.”
Kunikida ve Atsushi odadaki diğerlerine baktı. Bireysel çalışanların her biri zamanlarını istedikleri gibi geçiriyorlardı.
Atsushi düşündü. Bu durumda üzüldükleri muhtemelen hırsızlardı. Öyle görünmese de, bugün burada toplanan, Silahlı Dedektiflik Ajansı mahsulünün kremasıydı. Hepsi çok farklı olsalar da, böylesine güçlü özel yeteneklere sahip bu kadar sayıdaki araştırmacı ile, bırakın birkaç hırsızı, küçük bir kasabayı bile yok edebiliyorlardı. Kunikida'nın dediği gibi, bu oldukça büyük bir yakalama olurdu.
Bu kadar çok çalışanı aynı anda harekete geçirmek müşterinin fikriymiş gibi görünüyordu. Ya bu müşteri oldukça temkinliydi ya da belki de çok zengindi.
Atsushi, en azından, bu güçlü iş arkadaşlarını bir inceledi.
“Mırıl-mırıl … Mö-mö, ben bir insanım ve sen bir inek olmana rağmen, eminim ki gerçekten birbirimizle konuşmaya çalışsaydık, bir anlaşmaya varırdık … ve değilse, sana bu kova ile vururum … mırıl…”
Kenji, uykusunda mırıldanıyor.
“Uugh… Hasta hissediyorum… Naomi, bana bir bardak soğuk su getirir misin?…”
“Tabii sevgili kardeşim, hemen! İşte ağızdan ağza!”
“Hayır, yani , normal yol…”
Tanizaki kardeşler, Naomi Junichirou'yu sağlığına kavuşturuyordu (!)
“Hmm… bütün bu cesetlere ve et parçalarına baktığım için uyluk kemiği görmek istiyorum …… hey Atsushi, bana uyluk kemiklerinden birini ver !”
“Kesinlikle hayır!”
“Biraz süt içersen tekrar iyileşir…”
“Hayır, iyileşmez!”
Birine bu insanların ne kadar muhteşem olduklarını açıklamak kemik kıran bir çaba gerektirebilirdi.
“Bir düşününce, Kunikida-san,” dedi Atsushi, aniden hatırladı. “İşin bazı hırsızları ortadan kaldırmak olduğunu söyledin, ama … müşteri neden polise gitmek yerine yardımımızı istemeye karar verdi?”
“Ada hakkında bir şey bilmeden buraya gelir miydin?” Kunikida yanıt olarak sordu. “Nedeni basit. O adada Japon polis gücünün herhangi bir yetkisi yok. Kesin konuşmak gerekirse, çünkü o ada - Japonya'da değil.”
“Japonya'da değil mi?
Bu… Ne demek isti…”
“Kendi gözlerinle görmen daha hızlı olur,” dedi Kunikida, bakışlarıyla teknenin dışına işaret ederek. “Çok yakında görünecektir. Pencereden bir bak.”
Atsushi söyleneni yaptı, kabinin penceresinden suya baktı.
“Bu …… !?”
Atsushi'nin adayla ilgili ilk izlenimi onun bir— Ada-Makinesi olduğuydu.
Bir adadan çok, suda yüzen dev bir plaka gibiydi. Uzaktan görebildiği kadarıyla adada sıralanan, yaklaşık üç kat yüksekliğinde taş binalar vardı. Onları destekleyen toprak değil, istiflenmiş metal plakalardı. Aşağıda, suda kaybolan sayısız metal sütun vardı. Sütunların derinliklerinde dev bir türbine benzer bir şey dönüyordu.
Bununla ilgili tek bir şey bile doğal değildi.
Bu inanılmaz derecede büyük makine, suda asılı olarak denizde yüzüyordu.
Kunikida not defterine bakarak, “Sudaki devasa yüzen şehir, Standart Ada,” dedi. “Yelken Adası olarak inşa edildi ve üç Avrupa ülkesi - Almanya, İngiltere ve Fransa'nın ortak çalışmasıyla tasarlandı ve yönetildi. Otonom olarak yönlendirme ve yön bulma yeteneğine sahip ve su sıcaklığında, dalgaların kuvvetinde, güneş ışığında, okyanus rüzgâr gücünde bir fark yaratabilen, güç için toprağa güvenmeden, tamamen kendi kendine bir dizi karmaşık amaca hizmet etmesi amaçlandı. -tamamen kendi kendine yetiyor. Adada, Orta Çağ'dan modern zamanlara kadar Avrupa'yı yeniden yaratan, dünyanın zengin seçkinlerinin dünyada hiç umursamadan cömert miktarlarda para harcadıkları tatil köyleri var. —Normalde, elektrik üretimi için en uygun iklim koşullarını izleyerek Güney Pasifik çevresinde dolanır, ancak bazen görebileceğiniz gibi Yokohama yakınlarındaki sulara gelir. Açıkça söylemek gerekirse … bir adadan ziyade, bu canavarca devasa bir gemi. “
"Bir … gemi …” Atsushi şaşkınlıkla adanın görünümüne baktı. Bütün bir şehri oluşturan o yüzen ada, gemi denebilecek ölçekte değildi. “O ada … neredeyse bir şaka gibi görünüyor.”
“Hayır. Bu ada gerçekten bir şaka. ” Kunikida başını salladı. “Hazırlan. Adaya bir kez ayak bastığında, o yer için hiçbir şey çok garip olmaz.”
3. Bölüm
Adaya inmeden önce sürat teknesinde titiz bir kimlik kontrolü yapıldı.
Parmak izlerini ve retina taramasını almanın yanı sıra, herkesin kişisel eşyalarının kapsamlı bir incelemesi yapıldı. Patlayıcı maddelerden başlayarak tüm kimyasalları, ardından tüm ilaçları incelemeye devam ettiler. Denetim o kadar katıydı ki, askeri bir tesise giriyormuş gibi veya öyle değilse de, sanki savaş zamanı bir havaalanına giriyormuş gibi hissettiriyordu. Kunikida'ya göre, bu feribot adaya giden tek yoldu ve sınırda yapılan sıkı kimlik kontrolü, suç ve tehlikeli faaliyetlerin adaya ulaşmasını engelliyordu.
Her halükarda, Atsushi ve diğerleri bu arka plan kontrolünü olaysız geçtiler ve adanın girişi olarak hizmet veren iskelelerde sürat teknesini indirerek yere ayak bastılar.
Adanın manzarasını gören Atsushi şaşkınlıkla nefesini tuttu.
Önünde uzanan tamamen farklı bir ülkeydi.
Kaldırımlar, her biri biraz farklı şekillerde lacivert parke taşlarıyla kaplıydı. Yolun kenarlarında sıralanan binaların tamamı şarap kırmızısı tuğladan yapılmıştı. Her ev beyaza boyanmış vitrinlerle süslenmiş ve süslü bir giriş sundurması ile döşenmişti. İçeride, gerçek suyla dönen su değirmenleri bile vardı.
Atsushi ve diğerlerinin önünden, gerçek benekli gri atların çektiği, karakteristik çıngırdayan bir araba geçti.
Şehir manzarasının ötesinde, kireçtaşı duvarlı bir saat kulesi vardı ve dev analog saati on bir saat on iki dakika gösteriyordu.
Kunikida etrafına bakarak, “Burası İngiltere'nin toprağı,” dedi. “Bu bölge, on dokuzuncu yüzyıl Londra'sının şehir manzarasından modellenmiştir. Aynı zamanda, altyapı ve iç mekanlar en son teknoloji ile paketlenmiştir. Suyu içmekten hastalanmayacaksınız, bu yüzden endişelenmeyin. “
"Kendimi çok karışık hissediyorum …” diye içini çekti Atsushi.
“Önce, bunları herkese dağıtmama izin verin.”
Kunikida uzanarak cebine birkaç gümüş para çıkardı.
“Bu da ne? İpuçları için mi?”
“Sanki olurmuş da.….Bunlar müşteri tarafından bize verilen kimlik belgeleri. Herkes için bir tane var. ” Kunikida, Ajans üyelerinden her birine bir bozuk para dağıtarak etrafta dolaştı. “Sıradan turistler bakır madeni paralar alırlar, ancak bu gümüşlerin yayınladığı sinyal, onları kapılara kadar tutarsanız normal müşterilere yasak olan güvenli alanlara girmenize izin verecektir.”
Atsushi paraya baktı ve elinde çevirdi. Arkasında, elinde üç çatallı bir deniz tanrısı gibi görünen birinin görüntüsü vardı ve ön yüzünde, profilinde bir ülkenin kralının bir gravürü görülüyordu.
“Eğer güvenlik tarafından durdurulursanız ve üzerinizde o bozuk para yoksa, şüpheli bir kişi gibi muamele görürsünüz ve adadan sınır dışı edilirsiniz. Bunları hiçbir koşulda kaybetmeyin.“ Kunikida, Ajans çalışanlarının her birine baktı. “Yanlışlıkla dükkanlarda kullanmasanız iyi olur!”
Ve daha sonra-
Kapalı bir vagon bir takırtıyla durdu.
“(phew…) Bu Silahlı Dedektiflik Ajansı mı? ”
Sesi derin bir iç çekiş eşliğinde duyan Atsushi ve diğerleri arkalarını döndüler.
Vagondan inen mavi tulumlu genç bir adamdı. Otuz yaşlarında görünüyordu. Ancak, kendi yaşındaki biri için çok yaşlı olduğuna dair şaşırtıcı bir izlenim bırakıyordu. Her nasılsa yorgun görünüyordu, diye düşündü Atsushi.
“Ben Standart Ada'nın kaptanıyım… (hırıltı…) Adım Walston. Buraya gelmenizi ayarlamaktan zevk aldım… (phew…) Ben sizin müşterinizim. Sizinle tanıştığıma memnun oldum.”
“Kaptan siz misiniz?” Kunikida öne çıktı. “Bizimle buluşmaya geldiğiniz için teşekkürler. Bu arada… oldukça yorgun görünüyorsunuz. Her şey yolunda mı?”
“Ahh… Endişenizi takdir ediyorum. Ama… ah, bu işimde her zamanki tavrım… lütfen endişelenmeyin.”
“Ha … ”
Atsushi bilinçsizce benzer bir nefes verdi.
Mavi tulum, yorgun yüz. Her nasılsa Kaptan olmaktansa geminin makine dairesinde çalışan bir tamirci izlenimi veriyor, diye düşündü Atsushi. Öyle bile olsa, eğer kaptan ise, gemideki en önemli kişi o olmalıydı.
“Öyleyse Kaptan Walston, davanın ayrıntılarını hemen dinlemek istiyoruz.”
Aniden donuk, elektronik bir ses duyuldu. Ramen* sokak satıcılarının çaldığı flütlerin sesi gibiydi.
*Ramen: Erişte ve sebze içeren bir Japon et veya balık çorbası
“Ahh, özür dilerim, biri beni arıyor.” Kaptan göğüs cebinden bir cep telefonu çıkardı. “Merhaba?”
Atsushi yorgun yüzlü kaptana baktı. Zil sesi seçimi çok garipti. Ramen mi seviyordu?
“Evet! Bu … Özür dilerim! Onu bulduğumuzdan emin olacağım … Evet, kesinlikle, herhangi bir sorun olmayacağına sizi temin ederim!”
Bir süre özür diledikten sonra telefonu kapattı.
Kunikida tuhaf bir şekilde sempatik bir tonda “İkimiz de böyle endişelere yatkın bir konumdayız gibi görünüyor” dedi.
“Az önce … stresten ülser kapmış gibi hissettim,” kaptan zayıf bir sesle mırıldandı.
“Tamam öyleyse, (phew) lütfen bunun için beni affedin. Herkes için kalacak yer ayarladım. Hemen yakında… (ahhh…) yol boyunca neden size etrafı gezdirip işi anlatmıyorum…”
4. Bölüm
“(Phew) öyleyse,” dedi Kaptan Walston, yabancı şehir manzarasından geçerken.
“Şimdi, ricaya gelince … Sizden belirli bir değerli eşyayı çalmaya çalışan hırsızları ortadan kaldırmanızı rica ediyorum …”
“Hırsız derken … onlar ne tür insanlar?” diye sordu Atsushi.
“En başından beri, bu ada gelen ve giden herkes üzerinde sıkı kimlik kontrolleri yapmıştır. Dahası, zengin sınıf için tasarlanmış bir tesise yakışacak güvenlik var … ve bu nedenle, adada çeşitli değerli eşyalarını güvende tutmak için saklayanların olması nadir değildir. ”
“Demek hırsızların hedeflediği şey bu,” diye başını salladı Kunikida. “Peki, söz konusu değerli eşyalar nelerdir?”
Kaptan Walston, Kunikida'nın sorusu karşısında başını yavaşça salladı.
“Yiyecekler.”
“Yiyecek mi?”
“Dünyanın en pahalı içeriği, Avrupai beyaz trüf mantarı. Altın ağırlığının dört katı değerinde işlem gören harika bir malzemedir. Şu anda, tarihte en pahalı olduğu düşünülen ve ‘Mücevher’ adını taşıyan bir yer mantarının güvenliğinden sorumluyuz. Bir milyon Euro kadar getirebileceği söyleniyor.”
“Anlıyorum. Onu özel kılan şey, bir gıda maddesi olarak, sadece birisi onu yerse tamamen yok olmakla kalmaz, aynı zamanda resimler ve değerli taşlar gibi şeylere kıyasla, karaborsada alıcı bulmak daha kolay olurdu. Ayrıca, koleksiyon parçalarıyla karşılaştırıldığında, bir gıda bileşeninin değerini gören kesinlikle daha fazla insan var. Soyguncular için sağlam bir kazanım gibi görünüyor, ” dedi Kunikida, not defterine ayrıntıları yazarken. “Yani, bizim işimiz o Mücevher Trüf Mantarı'nı korumak.”
“Doğru. Scotland Yard*'dan öğeyi hedefleyen üç soyguncudan oluşan bir grubun hareket halinde olduğuna dair bilgi alır almaz, derhal Silahlı Dedektiflik Ajansına talepte bulunduk.”
*Londra emniyet müdürlüğü
Bunu duymak, Atsushi'yi bir şey hakkında biraz tedirgin etti.
“Um, affedersiniz,” dedi Atsushi çekinerek. “Hırsızları ortadan kaldırmamız gerektiğini anlıyorum, ama … eğer durum buysa, sayıca çok fazla değil miyiz?”
Ajans, bu dava için toplam yedi kişiyi sevk etmişti. Ajansın tipik olarak çiftler halinde çalıştığı düşünüldüğünde, oldukça büyük bir personel sayısıydı.
Kunikida, “Atsushi kesinlikle iyi bir noktaya değindi,” dedi başını düşünceli bir şekilde yana eğerek. “Neler oluyor Kaptan? Bizden gizli tuttuğunuz herhangi bir durum olabilir mi?”
“G, g-g-g-gizli? Tabii ki hayır, öyle bir şey yok efendim!” Kaptan Walston aniden ayağa fırladı. “Hepinizi buraya çağırmamın nedeni, yalnızca ürünün tamamen güvenli ve emniyetli kalacağının garantisidir, hepsi bu, yemin ederim hepsi bu!”
Atsushi ve Kunikida birbirlerine baktı.
“Öyleyse … bakın, konaklama yerinize çoktan ulaştık. Pekala, o zaman sizi burada bırakacağım!”
Kaptanın işaret ettiği yönde gerçekten de dört katlı ahşap bir bina vardı. Herhangi bir modern konaklama tesisi gibi görünmek yerine, bir fantezi hikayesinden çıkmış bir hanı andırıyordu.
“Lütfen, lütfen içeri girin. Bu konaklama yeri adada oldukça popülerdir ve bir iptal bekleme listesi bile vardır. Öncelikle, yolculuktan sonra dinlenmeye gitmelisiniz… gerçekten, endişelenmeniz gereken hiçbir şey yok, hiçbir şey olmayacak!”
Tüm bunları tek bir nefeste söylediği için sarsılan kaptan, küçük bir iç çekerek ekledi.
“…ahh.”
5. Bölüm
Atsushi, otelin odalarından birinin içinde valizini açtı.
Otel bile eski Londra'dan kalma bir şeye benzeyecek şekilde inşa edilmişti.
Odanın içi gaz ışıklarına göre modellenen lambalarla aydınlatılmış ve yatak narin sarmaşık ve çiçek oymalarıyla süslenmişti. Duvarda sergilenen, dünyanın en eski buhar makinesinin siyah-beyaz fotoğrafı vardı.
“Kunikida-san, kaptanın isteği konusunda biraz endişelenmiyor musun?”
Atsushi'nin sorusu üzerine Kunikida, ekipmanı kontrol ettiği lavabodan döndü.
Kunikida ifadesini değiştirmeden “Bu bana endişe vermekten başka bir şey değil” dedi. “Yine de, iş iştir. Müşterilerimizin saklayacak hiçbir şeyi olmayan mükemmel azizler olmadığını başından beri biliyordum. Sadece Başkanın bize verdiği bir işi tamamlamak için buradayız.”
Kunikida, acil durum tahliye yollarını not defterine kopyaladı, sonra Atsushi'nin yanına döndü.
“Beni bundan daha çok rahatsız eden şey, başkanın neden bu işi ilk etapta kabul etmesi. Bu kadar çoğumuzu göndermeye ve Ranpo-san'ı adaya göndermemeye, ikisine de karar veren başkandı. Bence—”
“Sizce…?”
Kunikida, “Başkan'ı buna ikna eden biri var” dedi. Ajans dışından biriyle buluşmaya gitti ve hemen ardından Ajansın tamamı için verilen talimatlarla geri döndü. Biri onu etkilemiş olmalı. Bu doğal bir sonuçtur. Bu arada, Atsushi—"
Aniden kendisine hitap edilen Atsushi başını kaldırdı.
“Bavulunun aşırı büyük olduğunu fark ettim, ama— bu nedir?”
Kunikida'nın görüş hattını takip eden Atsushi, kendi çantasının içindekilere baktı.
“Ne demek istiyorsun…? Bu benim valizim. Bu iş için adada bir gecede kaldığımız için … um, daha önce hiç bir gecelik geziye çıkmamıştım, bu yüzden her ihtimale karşı iyice toparlanmanın daha iyi olacağını düşündüm…”
“Bu tür bir tutuma sahip olmak mükemmel, ama soruyorum, özellikle, bu nedir?”
Atsushi eşyalarını çıkarmaya ve onları tek tek yatağa dizmeye başladı.
“Bento. Cep şemsiyesi. Su şişesi. Havlu. Yara bantları. Vinil muşamba. Portakallar. Kakao tozu. Sonra …”
Kunikida yavaşça ayağa kalktı ve sabit gözlerle Atsushi'ye baktı.
“… Bunun bir eğlence gezisi olmadığını söyledim, değil mi?”
Panikleyen Atsushi ellerini salladı.
“Ah, um, özür dilerim. İlk kez bir yerde yatıya kalıyorum ve biliyorsun, kendimi tutmak zordu … ama endişelenme, bu adada iş yapmak için buradayız biliyorum! Her türlü acil duruma hazırlıklı geldim. ”
“Ah?”
“Bu, örneğin. Bir hanafuda* oyunu, bir masa oyunu, iskambil kartları, özellikle yastık dövüşleri için bir yastık …”
*Japonca çiçek kartları anlamına gelir. Oyun oynamak için kullanılan Japon kökenli oyun kartlarıdır. Bu isim aynı zamanda kartlarla oynanan oyunları da ifade etmektedir.
“Ne bu, bir okul gezisi mi !?” diye bağırdı Kunikida. “Nasıl bakarsan bak, herkesin akşamları birlikte iyi vakit geçirmesini bekliyormuşsun gibi görünüyor.”
“Ü-Üzgünüm! ”
Şaşıran Atsushi özür diledi.
“Ben—… um, hiç bu kadar güzel bir yerde kalmadım ve yetimhane günlerimde, her zamankinden farklı bir yerde uyuduğumuzda bile, genellikle kirli bir yerdeydi, ve sonra… benim hiç arkadaşım da yoktu, bu yüzden ben… şey, um… özür dilerim. ”
Kunikida kaşlarını çatarak Atsushi'ye baktı.
Sonra rahatladı, derin bir nefes aldı ve şöyle dedi:
“……… Sadece ışıkların saat ikiye kadar söndüğünden emin ol.”
Sonraki
Not: Çeviri ve illüstrasyon üzerindeki edit bana aittir!!!
14 notes · View notes
mrsgreenworld · 3 years ago
Text
Cannot believe I'm saying this for the last time: Happy Son Yaz Day, my dear fellow Son Yaz fans! Ready for the final ride?
Tumblr media
Will continue with a good tradition of posting the previous episode review before today's episode airs. And I'm planning on watching live as well as live blogging. As for new fanfics, they'll sure come but after the finale. I'll also have to write a review for the final episode and let's not forget reviewing season 1. So I won't be actually saying goodbye any time soon.
7 notes · View notes