#Siyasal Tarih
Explore tagged Tumblr posts
rayhaber · 3 months ago
Text
Siyo ile Gelen Kültür Belgeseli Galası
Ayhan Özvatan’ın yönetmenliğini üstlendiği Siyo ile Gelen Kültür adlı belgeselin galası, 2 Kasım 2024 tarihinde Çankaya Belediyesi Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nin Sabahattin Ali Konferans Salonu’nda gerçekleştirilecektir. Bu özel etkinlik, Sevk ve İdare Yüksek Okulu’nun (SİYO) 50. yılı anısına hazırlanmış olup, belgesel Türkiye’nin yakın dönem sosyal, siyasal ve ekonomik tarihini ele…
0 notes
j4kuzi · 4 months ago
Text
merhabalar, konu ciddi
yakın bi zamanda vefat eden arkadaşım için bir ortaokulda onun adıyla bir kütüphane yapılacak, ortaokul bazında kitaplar toplanıyor. çanakkale onsekiz mart üniversitesinde okuyan ve destek olmak isteyen insanlar varsa 27 eylül cuma günü son tarih, terzioğlu yerleşkesi siyasal bilgiler fakültesinde her katta toplama alanı bulunuyor.
ya da yine birkaç ortaokul bazında kitap önererek destek olabilirsiniz (aklımda çok fazla kitap olmadığından ihtiyaç duyuyorum) herhangi bir şekilde destekleyen olursa şimdiden teşekkür ederim 💌
60 notes · View notes
veganlogicdinamo · 2 months ago
Text
KARANLIK YOL
Pazar günkü yazımda şu tespitte bulunmuştum: Etnikçilerin ve liboşların en hayati dönüm noktalarında siyasal İslamcı AKP’ye can suyu vermelerinin ana nedeni,1923’te kurulan Cumhuriyete karşı ortak düşmanlıkları ve emperyalizm ile olan göbek bağlarıdır.
Gazeteci-yazar Orhan Gökdemir’in tarikatlar tarihine ışık tutan “Karanlık Yol - Nakşi-Halidi Tarikatı Tarihi”* adlı yeni kitabını okurken bu ortaklığa giden karanlık yolu ortaya koyan bölümlerle de karşılaştım. Altını çizerek okuduğum “PKK ve Halidilik” adlı bölümde, “Türkiye’deki Kürt siyasal hareketinin ‘İslam açılımı’nın 1990’lı yıllarda başladığını, PKK’nin o dönemde Kürtlüğün merkezde olduğu yeni bir tarih yazmaya çalıştığını ve Şeyh Sait’in o yazım sırasında keşfedildiğini, Cumhuriyet karşıtı bir yobaz olsa da Kürt olduğu için bunun rahatlıkla görmezden gelindiğini, böylelikle Kürt ulusal önderi olarak belirlendiğini” anlatıyor Gökdemir.
12 notes · View notes
kaan-bora-07 · 15 hours ago
Text
🐺 BEN TÜRK'ÜM DİYORSANIZ BUNLARI DA BİLMEK ZORUNDASINIZ... 🤘
💙 1. Tarihte Kurulan İlk Türk Devleti, Asya Hun Devleti
2. Türk Adı İle Kurulan İlk Milli Türk Devleti,I.Göktürk Devleti
3. Yerleşik Yaşama Geçen İlk Türk Devleti, Uygurlar
4. Yazıyı İlk Kullanan Türkler, II. Göktürk ( Kutluklar )
5. Avrupa’da Kurulan İlk Türk Devleti, Avrupa Hun Devleti
6. İstanbul’u İlk Kuşatan Türkler, Avarlar
7. Alfabeyi İlk Kullanan Türkler, Türgişler
8. Parayı ilk kullanan Türkler, Sibirler
9. İlk Türk Parasını Basan Türkler, Türgişler
10. Bizans’la Siyasal İlişki Kuran İlk Türkler, Göktürkler
11. Türk Tarihinin İlk Yazılı Antlaşması, Asya Hun-Çin Ant.
12. İlk Türk Alfabesi, Göktürk –Orhon Alfabesi
13. Töreyi yazı hale getiren ilk Türkler, Uygurlar
14. Türk Tarihi ile ilk yazılı belgeler, Orhun Kitabeleri
15. Tarihte ilk onlu sisteme dayalı ordu, Asya Hunları-Metehan
16. İlk Türk Hükümdarı, Teoman, Asya Hun Devleti
17. Türk adı ilk defa, ÇİN KAYNAKLARINDA Geçer.
18. Türklerin ilk başkenti, Ötüken
19. İlk hayvan sanat üslubu, İSKİTLER
20. İlk ceket, pantolon, kemer ve kemer tokası, İskitler
21. Yabancı dinleri benimseyen ilk Türkler, Uygurlar
22. Anadolu’ya ilk gelen Türkler, Hunlar
23. İlk atlı göçebe Türk uygarlığı, İskitler
24. Kâğıt ve matbaayı ilk kullanan Türkler, Uygurlar
25. Tarihte atı ilk evcilleştirilen millet, Türkler
26. İlk yazılı Türk Milli Tarih kaynağı, Orhun Kitabeleri
27. İlk yoğurt, pastırma ve konserve et, Türkler
28. En uzun destanı, Manas-Kırgızlar
29. Musevi olan tek Türkler, Hazarlar
30. İslamiyet’i kabul eden ilk Türk boyu,Karluklar
31. İlk Müslüman Türk devleti,Karahanlılar
32. İlk Müslüman Türk İmparatorluğu,Gazneliler
33. Mısır’da kurulan ilk Türk İslam Devleti, Tolunoğulları
34. Hicaz bölgesine hâkim olan ilk Türk devleti, İhşitler
35. Hindistan’a İslamiyet’i ilk götüren Türkler, Gazneliler
36. Türkçeyi resmi dil ilan eden ilk Türk Devleti, Karahanlılar
37. Türkçeyi resmi dil ilan eden ilk Türk Beyliği, Karamanoğulları
38. Türklerin Anadolu’daki ilk başkenti, Selçuklu Türklerinden olan Kutalmış oğlu Süleyman Şah tarafından Anadolu'da İznik başkent olmak üzere 1077 yılında kurulmuş olan Türk devletidir
39. İlk Türk denizcisi ve Amirali, Çaka Bey
40. Selçukluların Bizans’la yaptığı ilk savaş, Pasinler
41. Türk âleminin ilk sözlüğü, Divan-I Lügati’t Türk
42. Türklerin Anadolu ya ikinci defa sahip olması Mustafa Kemal ATATÜRK.
43. Anadolu'da Türk ismi ile devlet kuran (TÜRKİYE)
Mustafa Kemal ATATÜRK.
44. Anadolu'da Türkiye Devletinin Resmi Dilini Türkçe yapan Mustafa Kemal ATATÜRK.
45. Halının ne olduğunu, Keçenin ne olduğunu Dünyaya tanıtan İskitler dir.
46.Avrupa kumaşlarla örtünürken İskitler Pantolon ve gömlek ve ceket yelek giyiyordu. Altından ceket ve pantolon yapıyordu. ❤️
ÖNCE VATAN Diyenlerdir 🇹🇷
Allah'a Emanet.
6 notes · View notes
cagdasyatirim · 2 months ago
Text
Nobel ödüllü ekonomist Daron Acemoğlu'nun katıldığı YouTube kanalında Atatürk'ü eleştiren sözleri gündem oldu. Cumhuriyet yazarı, ünlü tarihçi Sinan Meydan, Acemoğlu'na uzun bir açıklamayla yanıt verdi. Meydan, "Acemoğlu'nun bu yakın tarih okuması ve Atatürk'e bakışı, Atatürk ve laik Cumhuriyet karşıtı İkinci Cumhuriyetçilerin, kimi liberaller ile siyasal İslamcıların temelsiz ve çarpık tezlerinin tekrarı" dedi.
2 notes · View notes
birguzelllincirkini · 3 months ago
Text
Tarihi biraz okuyup yorumladığımızda her zaman şunu gördük Farisiler bir medeniyet toplumudur binlerce yıldır kesintisiz devam eden bir devlet kültürüne sahiplerdir.
Her ne kadar molla rejimi sayesinde gerilemiş görünsede tarih bize şunu net göstermiştir.Farisiler tatli dilli ve sabırlı bir milletir ve herşeyi ince eler sık dokurlar.
Öyle bir çorap örerlerki ancak sen farkına vardığında iş işten çoktan geçmiştir.
İbranilerin iran sürgününden sonra topraklarına dönmelerini sağlayanlar yine farisilerdie ama ne hikmetse bu iki kavim bin yıldır bir birine bilenip duruyor.
İsrailin daha önce Hamas liderini ve dünde Hizbullah liderini öldürmesi artik işlerin politik söylen ve siyasal tavırlar ile çözülemeyeceğini net olarak göstermiştir.
İsrail kapitalin gücü ve yetişmi bilim adamları ile her ne kadar teknik anlamda akilica bir savaş yürüyorsada ben Farisilerin her hülakarda bu savaşın sonunda yine karlı çıkacağina adım gibi eminim.
Amerika Irakta çakili kaldı, 2 Trilyon dolara yakin bir para harcadılar sonuç Irak bugün İranın güdümünde.
Yemen ve keza Birleşik Arap Emirliğide benzer şekilde İranın güdümünde
Süriyede keza İsrail,Türkiye ve Amerika milyarlarca dolar harcadı Süriye bugün Iranin güdümünde.
Benzer şekilde her seferinde düşmanın eli ile kendine alan açıp hakimiyetini kuruyor.
İranın hafife almak Tarihi bir yanılğı olur
2 notes · View notes
epifizz · 1 year ago
Note
Merhaba. ÇEDES projesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sen sorunca okudum, buram buram ideolojik manipülasyon kokuyor çocuklara karşı. Evet devlet merkezi eğitimi ile ideolojik bir eğitim de verir, bundan bir kaçış yok ama bu tarih kurgusu, toplumsal kavramlar üzerine odaklanan bir pratiktir. Bu kadar moral değerler üzerine ideolojik bir eğitim verilmesi bana sağlıklı gelmiyor. Ben özünde tüm ideolojik eğitimlere karşıyım ancak bu denlisi vicdani özgürlüğe ihlale çok daha yakın geliyor. Ayrıca merkezi eğitimin konjonktürünün dini olması da laik anlayış ve aydınlanmacı temellere sahip devlet ideolojisine baya ters duruyor. Verdikleri dini eğitimin kendi algılarındaki kadar plastik (büyük plastik heykellerdeki sanat algıları kadar boş) olduğunu da düşünürsek, verdikleri eğitimin dini bir niteliği olduğunu söylemek de bu insanları tanıdığım kadarıyla zor. Yalnızca biatı aşıladıkları kanaatindeyim. Koca mesnevi yorumu bile folklor dansına dönüştürmüş kadar sığ dini algıya sahipler bu insanlar sonuçta. Kültüre, geçmişe, bilime ve özellikle de çevreye saygı ve sevgiden neyi anladıklarını ben anlayamıyorum ama anlamayı isterim gerçekten.
Kendimi durduramadım o yüzden şunları eklemek istiyorum. Bu insanlar Osmanlı diye yanıp tutuşurlar ama evlerine İttihatçı amblemini neredeyse her biri çerçeveletip asmıştır, tarih tarih diye yakınırlar koca bir tarih olan İstanbul ve benzeri yerleri betonlaştırmaya da can atarlar, din ve kültür diye haykırırlar köşe başına yaptıkları camilerin minare sayılarının ne anlama geldiğini dahi bilmez tarihte yer alan koca bir cami yaptırma ritüelinin tüm anlamını yok ederler. Siyasal islamcının bir ideolojisi yoktur, ne savunuyorsa paradoksaldır hepsi kartondan iki boyutlu görüntülerdir sadece. Siyasal islamcı milli olamayacak kadar ümmetçi, ümmetçi olamayacak kadar milli algılara sahiptir. Muhafazakar olduğunu söyler hiçbir şeyin muhafazası için herhangi bir duyara sahip değildir. Bu insanların biat ettiği ve kabul ettiği birkaç içi boş kavram vardır, o kavramların ardına geçen herkes bu biatın gücüyle onları istediği her yöne çekebilir. Bu sadece siyasi arenada böyle değildir (bknz. Jet Fadıl). Bu insanların her konuda hassasiyeti, mağduriyeti ve saygı talebi vardır çünkü bu insanların gerçekten bir konuda hassasiyet geliştirecek derinliği, başka bir şeyin mevcudiyetine tahammülü ve saygısı yoktur. Bu koca bir cehalet topluluğudur ve yakın tarihimiz boyunca kimse bu topluluğu iyileştirmek istememiş yalnızca yönetmek istemiştir.
10 notes · View notes
judasizm1 · 2 years ago
Text
Bana kızma Ata'm...
Tumblr media
Senin emrinle kurulan partinin içinden çıkanlar yeni partiler kurdular. demokratız, muhafazakarız dediler ülkeyi soydular. Senin kurduğun ve sahibi bu ulus dediğin ne kadar fabrika, tersane, şirket ne varsa sattılar. Şimdi de toprak satıyorlar.. Hatta bir it vardı bakan oldu, dedi ki "Gecenin 3'ünde gelsinler satarım" dedi, sanki babasının malı gibi.. Bu itin karısı göğsünün ortasında amerikan ayrağı ile senin ulusundan amerikadaki tedavisine giderken helallik istedi. Sonrasında geberdi bu zaat.. Ateşi bol olsun..
Helalleşme derken senin partinin başındaki kukla da helalleşme diye ortaya atladı; belli ki tarih bilgisi yoktu! Senin yönetim zamanını bile işin içine kattı GERİ ZEKALI!.. Gandicilik oynadı ama çuvalladı.. Bütün çıkışları rakibi olan ümmetçinin ekmeğine yağ sürdü (Biz onu BOP Eş başkanı olarak biliriz ki hala öyle).. 2023 yılındaki seçimleri sırf bu SALAK yüzünden kaybettik. Bu SALAK o kadar salak ki iktidarın SALAKLIK ve beceriksizlik konnusunda en büyük rakibi. Senin zamanında türban diye bir giysi yoktu. 60'lı yıllarda İtalya'da Vatikan'ın Amerikan modacısından ricasıydı. Ve Erbakan'ın ön ayak olduğu, yaygınlaşmasına neden olduğu ne kültürümüzde olan ne de tarihmizde olan bir simge oldu ve bunu siyasal islamın babası Fulller (Felller) kullandı.
Ata'm bende de suç var. Siyasete girmedim; özür dileirm. Doların yeşiline ve koltuklara tapanların bu kadr alçalacağını hiç düşünmemiştim. Bana yine de kızma...
Emrinle kurulan partiye gelince, o senin partin değil artık; bir mezhebin partisi olmuş ve başındaki dikdatör kendisine rakip olanları hemen ihraç ediyor. 13 yıldır kaybediyor ve son ölüm-kalım meselesi dediği seçimde dahi kaybetmiş bir YÜZSÜZ var.. Senin partini bunlar istila ettiler. Chp bizim demokratikleşme anlamında ilk göz ağrımız ama laik Türkiye Cumhuriyeti'mizi daha içten ve samimi savunan partilerimiz de var. Senin izindeler.. Şu anki yapısıyla Chp tarih olabilir.
Chp benim için bitti..
Bitmeyen şey ise senin aklıl, bilim, vicdan ve sevgi yolun Ata'm.. .. .
4 notes · View notes
mansetmalatya · 2 years ago
Text
Devlet Nedir, Hükümet Nedir! Yenilir mi? İçilir mi?
Tumblr media
En basit tanımıyla “Devlet, toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıktır.” Peki, acaba bu tanım Türkiye’de değişir mi? Hayır. Türkiye üniter bir devlettir. Yani içerisinde federasyon gibi yapılar yoktur ve tüm vatandaşlar kanunlar önünde eşittir. TBMM yetkisi her yerde geçerlidir. Peki, hükümet nedir? En basit tanımıyla gidersek “devletin organlarını ve düzenini sağlaması için seçimle gelen insanlar grubudur”. Devletin bürokratları memurları işleyişleri vardır. Hükümet sadece bunu organize etmekle görevli kişilerdir. Devlet bakidir hükümetler geçicidir. Peki, bu tanımlar neden önemli? Tarih boyunca 16 büyük devlet kuran Türklerdir. Bu devletleri idare edenler geçip gitmiş tarihin sayfalarında belki yok olmuştur. Ancak devlet tarihten silinmemiştir. Demek ki padişahlar saltanatlar bitse bile devlet bitmemiştir, bitmeyecektir. Son 21 yılda AKP’nin tek başına iktidarda olması devlet ile hükümet kavramlarının iç içe geçmesi sonucunda insanlar bu kavramları birbirine karıştırmıştır. Uzun süren tek parti iktidarlarının tamamında hükümet devlet sanki bir bütün ve hükümet giderse seçilenler giderse devlette yok olur düşüncesi hâkim olmuştur. Her seçimde önümüze getirilen “beka sorunu, biz gidersek devlet biter, biz olmazsak Türkiye olmaz,” gibi söylemler esasen bunun sonucu olmakla beraber aslında sadece propaganda ve korkutma amaçlıdır. Bu bizim toplumumuza özel bir duygu da değildir. Bunun en basit örneği Hitler Almanya’sıdır. Almanya halen mevcut ve halen dünyanın en güçlü ülkelerinden birisidir oysaki kaç defa hükümet değişti toplamda 2 dünya savaşı gördü ve her ikisinden de çok ağır hasarla çıktı. Demek ki devletin gücü hükümetin gücünden kaynaklanmamaktadır. Hükümetin görevi kabaca organize edip günün kurallarına göre politikaları, harcamaları güncellemek ve ekonomi, toplumsal refah, toplumdaki huzuru korumak ve geliştirmek adına dünyanın ve toplumun gereklerine uygun hareket etmektir. Devletin politikaları vardır örnek olarak “kalkınma planları, Silahlı kuvvetleri geliştirme planları, üretim planları vb.” hükümetlerin ise bu politikalarda öncelik belirleme veya değiştirme harcamaları düzenleme gibi yetkileri mevcuttur. Parayı devlet toplar o paranın nereye gideceğini hükümet organize eder. Harcamayı yine devlet yapar. Devletin bütçesi vardır hükümetin bütçesi yoktur. Deprem bölgelerinde hasar tespit yapan devlettir, konutları yapan ve yapacak olanda devlettir, hastanede size kan tahlili yapan, vergiyi alan, tarımsal destekleri veren, size kimlik veren, askere gönderen devlettir. Ancak deprem konutlarını para alarak ya da ücretsiz yapmak hükümetin seçimidir. Aslında bu kararı sizin adınıza oy verdiğiniz hükümet verir, sizin şehir merkezinde aldığınız evi dağın başına hem de sizden üste para alarak yapacağını söyleyen hükümet bunu yapacak olan ve size teslim edecek olan devlettir. Mevcut hükümet gitse bile konutlar devlet tarafından yapılacağından esasen mağduriyet yaşanmayacaktı tıpkı yeni gelenin de “bu konutları yapmıyorum kardeşim” deme şansı olmadığı gibi. Özetle biz devleti değil, konutları yapacak olanı değil, konutların hangi şartlarda depremzedelere dağıtılacağını belirleyene oy verdik. Öyle ya da böyle bir seçim süreci bitti. Biz devlete değil hükümete oy verdik. Son olarak Atatürk’ün söylediği bu söz aslında tüm konuştuklarımızı özetler niteliktedir. “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." Read the full article
2 notes · View notes
hbkultursanat · 2 years ago
Photo
Tumblr media
Kültür sanat programımız #KaralamaDefteri’nin bu haftaki konuğu, İnsan Hakları Savunucusu-Eğitimci-Çevirmen-Şair-Yazar #RuhanMavruk olacak. Birlikte, yaşam-sanat çizgisi,  yayınlanmış kitapları ve son kitabı “Hoşgeldin Geronimo” ile edebiyat çalışmaları ve güncel siyasal gelişmeler üzerine konuşacağız. Tüm dostlarımızı söyleşimize Karalama Defteri'ne, #MardefTv 'ye bekliyoruz...TARİH :10 Mayıs 2023 Çarşamba Avrupa saati 19.00Türkiye saati 20.00 MARDEF TV EkranlarındaCANLI YAYIN linkleri :Mardef Radyo / TVwww.youtube.com/c/mardeftvwww.youtube.com/c/HasanBulutNurhakSOSYAL MEDYA :Sosyal medya hesaplarımıza abone olalım, birbirimizi takip edip dayanışalım, sosyal medya hesaplarımızı güçlendirelim. Dayanışma inceliği gösteren dostlara şimdiden çok teşekkür ediyorum...Birlikte güçlüyüz. #KaralamaDefteri YouTube ve Facebook sayfamıza abone olmaya dayanışmaya bekliyoruz.YouTube :- https://youtube.com/@HasanBulutKaralamaDefteri- https://www.facebook.com/HasanBulutileKaralamaDefteri
3 notes · View notes
gundemarsivi · 12 days ago
Text
Tumblr media
Milli Eğitimi Esir Alan Anlaşma: Fulbright
✍🏻 Kadir Veral
Milli Eğitimizi Esir Alan Fulbright Anlaşması 27 Aralık 1949’da İmzalandı.
ABD’nin eğitime önce ortak edilmesini, sonra da nasıl eğitileceğimizin belirleyici olmasını sağlayacak bir anlaşmadır. Gönülleri ve zihinleri sömürgeleştirmek için ABD tarafından dayatılmıştır.
Anlaşma da komisyonun üyelerinin dördü Türkiye vatandaşı, dördü ABD vatandaşı olmak üzere sekiz üyeden oluşturulmuş. ABD’nin Türkiye’deki diplomatik misyon şefi, komisyonun fahri başkanı olacak ve komisyonda oyların eşit olması halinde kararı komisyon başkanı verecektir! Komisyonun ABD vatandaşı olan dört üyesinden ikisinin elçilikteki CIA ajanları arasından seçilmiş olması mümkün müdür? Bunu cevabını da sizlere bırakıyorum!..
Anlaşmanın 1. Maddesine göre:
Türkiye’de bir Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu kurulur. Komisyonun giderleri Türkiye’nin ABD’ye olan borcundan karşılanır. Üstelik de ABD vatandaşlarınca yapılacak öğretim ve araştırma giderlerini de bize ait! Çünkü Amerikan kültürünün aşılanması, zihinlerin köleleştirilmesi, uyuşturulması ve toplumda ciddi bir bilinç kaymasının yaşanması için eğitim bulunmaz bir fırsattır. Bugün ülke olarak geldiğimiz nokta her şeyi açıklamaya yetmiyor mu?
ABD, bu yöntemi sadece Eğitim alanında kullanmadı:
Medya ve STK dâhil birçok alanda kullandı ve hâlâ kullanmaktadır. Bugün bile yürürlükte olan Fulbright anlaşması aynı zamanda bir CIA projesi olan FETÖ’nün eğitim dünyasına açılan en önemli kapısıydı: FETÖ’yü ABD’ye yerleştiren ve yeşil kart almasında yardımcı olan CIA ajanı Graham Fuller aynı zamanda FETÖ’nün MEB’e çöreklenmesinde de aktif rol oynayan bir ajandı. FETÖ daha bu tarihlerde Özbekistan ve Kırgızistan’daki okullarında 130 kadar CIA ajanına yataklık yaptı. Türk okulları olarak bilinen okullar deşifre olana kadar CIA’nın birer karargâhına dönüşmüştü. Fulbright anlaşmasıyla kimyası bozulan ve altüst edilen eğitimden istifade eden FETÖ ne yazık ki Türk okullarından çok sayıda öğrencimizi de devşirdi.
Yönetim Kurulu aşağıdaki Türk ve Amerikalı üyelerden oluşmaktadır:
John Thomas McCarthy, Yönetim Kurulu Başkanı, ING Bank Türkiye, İstanbul
Tuba Korkmaz, Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Birimi Genel Müdürü, Milli Eğitim Bakanlığı, Ankara
Osman İlhan Şener, Kültürel Diplomasi Genel Müdür Yardımcısı, Dışişleri Bakanlığı, Ankara
Viraj LeBailly, Basın ve Halkla İlişkiler Müsteşarı, Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçiliği, Ankara
Prof. Dr. M. Akif Kireçci, Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi, Ankara
Prof. Dr. Gültekin Yıldız , İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü ��ğretim Üyesi, İstanbul
Julie Eadeh, İstanbul Başkonsolosu, Amerika Birleşik Devletleri İstanbul Başkonsolosluğu, İstanbul
Mark H. Butler, Mimar, Nedret & Mark Butler Tasarım Stüdyosu, İstanbul.
Bu komisyonun görevi, Türk çocuklarının ilk, orta ve lisede okuyacağı derslerin müfredatını yani programını belirlemektir. Projenin mimarı, dönemin ABD başkanı Truman’ın meşhur doktrinini “eğitim ve kültür” alanında projelendiren kişi olan senatör William Fulbright’dır.
İsmet İnönü tarafından imzalanan bu anlaşma hâlen yürürlüktedir. Çünkü onlara göre “Türkiye anahtar ülke.” Fulbright’ın ülkemizden sadece 2008, 2009 ve 2010 yıllarında geleceğin liderleri olarak yetiştirilmek üzere seçtiği 100’den fazla isim yer almaktadır. Bugünlerde de programlar düzenleyip zeki öğrencilerimize burs vermenin yollarını arıyorlar!
Velhasılıkelam bir ülkenin zihnini ancak eğitimle esir alabilirsiniz. Bir nesli ancak eğitimle yozlaştırabilirsiniz. FETÖ, Fulbright eğitim anlaşmasıyla eğitim sitemine yerleştirildi. Bu anlaşmayla çocuklarımız ABD emperyalizmine göbekten bağlandı.
Gelin Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne, İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkalım, Ama eğer ki bir anlaşmadan çıkılacaksa o da ABD’nin Milli Eğitimimizi esir alan Fulbright anlaşması olmalıdır.
Fulbright Anlaşmasının ardından, Menderes tarafından Köy Enstitüleri’nin kapatılması gelecektir. (27 Ocak 1954) Çünkü bu halk yoksul ve cahil kalmalıdır. Yoksa idare edilemez, sömürülemez!
Kadir Veral
0 notes
ossklavuzu · 17 days ago
Text
Tarihin Önemi: Geçmişin Bugüne Yansıması
Tarih, insanlık için sadece geçmişi anlamakla kalmaz, aynı zamanda bugünü ve geleceği şekillendiren önemli bir kaynaktır. Geçmişte yaşanan olaylar, insanların kültürünü, toplumsal yapısını, ekonomik durumlarını ve siyasal ilişkilerini anlamamıza yardımcı olur. Tarihi incelemek, bireylerin kendi kökenlerini keşfetmelerini sağlarken, aynı zamanda dünya genelindeki olayların birbirleriyle nasıl etkileşime girdiğini gözler önüne serer.
Tarih, aynı zamanda insanlığın yaptığı hatalardan ders çıkarmasına da olanak tanır. Savaşlar, isyanlar, ekonomik krizler gibi olaylar, toplumların nasıl zorluklarla başa çıktığını ve hangi yöntemlerin başarılı olup hangi yolların felakete yol açtığını gösterir. Bu şekilde, geçmişteki tecrübeler, bugün alınacak kararlar için önemli bir rehber olabilir.
Ayrıca, tarihin incelenmesi kültürel mirasın korunmasında da büyük bir rol oynar. Tarihi eserler, yapılar ve yazılı kaynaklar, toplumların geçmişteki yaşamlarını, düşünce yapılarını ve değerlerini anlamamıza yardımcı olur. Bu eserler, bir ulusun kimliğini ve kültürünü koruma açısından büyük bir öneme sahiptir.
Tarih, aynı zamanda bireylerin bir toplum içinde aidiyet duygusu geliştirmelerini sağlar. Bir toplumun geçmişini bilmek, onun gelişimine nasıl katkı sağlandığını görmek, bireyleri ortak bir tarihsel sorumluluk bilinciyle hareket etmeye teşvik eder. Bu yüzden tarih, sadece geçmişin bir yansıması değil, aynı zamanda günümüzün daha iyi anlaşılmasında ve geleceğin şekillendirilmesinde de kritik bir rol oynar.
https://www.akademedia.net/
0 notes
veganlogicdinamo · 8 months ago
Text
105 YIL ÖNCE YANAN BAĞIMSIZLIK ATEŞİ!
Günümüzde siyasal İslamcıların Atatürk’ün Padişah Vahdettin tarafından Samsun’a Anadolu’daki direnişi başlatması için gönderildiği yalanı yayılırken gerçek tam tersiydi. Atatürk, Samsun’a filizlenmeye başlayan direnişi engellemesi, halkın elindeki silah ve cephanenin toplattırılıp koruma altına alınması, asker toplayan şûraların kapatılması ve Pontus olaylarını araştırması için gönderildi. Fakat o içindeki bağımsızlık tutkusuyla bunu yapacak son kişiydi; tersine emperyalizme karşı halkın direnişini örgütledi!
Harbiye Nezareti 8 Haziran 1919’da, göreve getirileli bir ay bile dolmadan Mustafa Kemal Paşa’yı geri çağırdı; Amasya Genelgesi’nin yayımlanmasından bir gün sonra da 23 Haziran 1919’da azledilmesine karar verdi. Atatürk, 8 Temmuz 1919’da Saray Hükümeti tarafından görevinden alınınca, askerlikten istifa ettiğini padişaha bildirdi.
11 Nisan 1920’de Şeyhülislam Dürrizade Abdullah, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları hakkında ölüm fetvası yayımladı. Bu tarihe dikkatinizi çekerim: TBMM açılmadan tam 12 gün önce oldu bu! Atatürk ve dava arkadaşları, Kurtuluş Savaşı mücadelesini bu ölüm tehdidi ile gerçekleştirdiler.
11 Mayıs 1920’de Atatürk ve bazı arkadaşları hakkında Divanı Harp tarafından verilen ölüm fermanını 24 Mayıs’ta Vahdettin onayladı.
O günlerde genel kabul gören üç yol olduğunu, İngiltere himayesini ve Amerikan mandasını talep etmek ya da mahalli kurtuluş çarelerine yönelmek şeklinde üç karar ortaya çıktığını Nutuk’ta anlatan Atarürk kendi kararını açıklıyor:
“Efendiler, bu vaziyet karşısında bir tek karar vardı. O da milli hâkimiyete dayalı, kayıtsız şartsız bağımsız yeni bir Türk devleti tesis etmek! İşte daha İstanbul’dan çıkmadan evvel düşündüğümüz ve Samsun’da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz tatbikatına başladığımız karar, bu karar olmuştur.”
Bugün hepimizin sömürge bir ülkede yaşamamasını sağlayan, bu tarihi karardır! Başta Atatürk olmak üzere bu kararı alan ve hayata geçirilmesini sağlayan tüm antiemperyalist yurtsever devrimcilere selam olsun!
13 notes · View notes
hetesiya · 26 days ago
Text
Ortadoğu’da ulus devletlerin çözülüşü ve rıza kenti oluşturma gayretleri – Yeni Yaşam Gazetesi | Yeni Yaşam
 Zeynel Kete
Ortadoğu’da ulus devletlerin çözülüşü ve rıza kenti oluşturma gayretleri
Ortadoğu’da yaşanan her an adeta bir tarihtir. Bölge kendine özgü bir tarzda Üçüncü Dünya Savaşı’nı yaşamaktadır. Bu kaos ve kriz hali kendi içinde yeni bir çözümü de var edecektir. Yaşanan Üçüncü Dünya Savaşı’nın cehennemin kapılarını açtığı söylemine karşı, cennetin kapılarını da araladığını söyleyenler de vardır. Cennet insanlığın kaybolan eşit ve özgür yaşamıdır; baskının, iktidarın, sömürünün olmadığı ana kadının toplumsal gerçekliğidir. Bu mana ile Amargi olarak da tanımlanır. Çünkü tarihsel kaynaklara bakıldığına göre cennet Dicle ve Fırat nehirleri arasındadır ve Aden bahçeleri olarak tanımlanmaktadır.
Ortadoğu insanlığa ait ilklerin Serçeşmesidir. İnsanlığa ait zihinsel, siyasal ve toplumsal açıdan ilkleri var etmiş bir coğrafyadır. Aynı zamanda da Reya Heq Alevi inancının yoğun yaşandığı, hakikat ve özgürlük aray��şında binlercesinin serden geçtiği bir mekanın ismidir Ortadoğu. Özgürlük arayışına aşk ile bağlı olan bir kültürün, inancın, duruşun sürekli devriye halinde olduğu bir coğrafyanın ismidir aynı zamanda. Buna karşılık nahak anlayışın en üst düzeyde temsilcisi olan Sümer devletçi sistemin, bu sistemin ideolojik üretim merkezi olan Zigguratların, Nemrudî ve Firafunî anlayışların da döl yatağıdır.
Ortadoğu coğrafyası dünyanın en zor coğrafyasıdır. İlk doğuşların merkezi olması bakımından önemlidir. Uygarlığın gerici zihniyeti, devletin döl yatağı buradan ete kemiğe bürünmesidir. Hak ve Nahak bütün ilklerin mayalanmasına ortam yaratmıştır. Üç tek tanrılı dinin ve peygamberliksel çıkışların gerçekleştiği yerdir Ortadoğu. Bir yanda hakikat ve özgürlük arayışı, Ortadoğu bilgeliği, dervişlik, devriye halinde olurken, bir yandan da köleliğin ilkleri burada var olmuştur. Başka bir ifade ile uygarlık sistemi Ortadoğu’da sürekli olarak ahlaki ve politik toplumun rıza kenti oluşturma gayretlerini engellemeye çalışmaktadır. Bu gün de hegemonik güçlerin bu coğrafyada özgür kentler ya da demokratik toplum sözleşmesini esas alan yönetim birimlerinin inşa edilmesini engellemek için büyük bir çabanın içinde olduklarını biliyoruz.
Ortadoğu’da yaşanan bu kriz ve kaos hali bir anda kendiliğinden meydana çıkmadı. Tarih geçmişin izlerini, birikimini, yükünü bünyesinde taşımaktadır. Yaşanan bu insanlıktan sapmanın, barbarlığın, hegemonik anlayışın tarihsel geçmişi, başlangıcı vardır. “Tarih başlangıcında gizlidir, başlangıcını çözemeyemlerin tarih bilgisi tüm felaketlerin nedeni olan cehaletin de temelidir.”
Tarih ve geleneği ne kadar iyi bilirsek günümüzü ve geleceği de ona göre değiştirip dönüştürebiliriz. Tarihsel gelenek bize göstermiştir ki, toplumsal sorunların nedenini değerlendirirken sermaye ve iktidar tekeli en baskın ve belirleyici tekelleri oluşturmaktadır. Binlerce yıldır devam eden toplum ve doğa sömürüsünü merkeze koyan sermaye ve iktidar tekeli Ortadoğu’da bütün barbarlığın nedenidir. Bu barbar güçler bir anda ve kendiliğinden ortaya çıkmadı. Özellikle iki kutuplu dünyanın soğuk savaş döneminin araçları olarak meydana çıkarıldılar. ABD’nin Sovyet blokuna karşı oluşturduğu Yeşil Kuşak projesi bu gerici güçlerin filizlenmesinde, hegemonik güçlerin araçları haline gelmesinde belirleyici oldular.
Ortadoğu’da hegemonik güçlerin, ulus devlet yapılanmaların yaratmış olduğu enkaz üzerinden yükselen dinci, milliyetçi, cinsiyetci zihniyetler yaşanan sorunları çözmek yerine, sorunun nedeni durumundadırlar. Kapitalist modernitenin ulus-devletçi formunun dertlere derman olmadığı net bir şekilde açığa çıkmıştır. Ulus devletlerin mucitleri olan Avrupa ülkeleri yüzyıldır kendi kıtalarında bu formu esnetmek için çeşitli “otonom” yapılanmalara girerken, Ortadoğu’da ise ulus-devlet formunun korunması, güçlenmesi için olmadık dolaplar çevirdiler. Toplumu sadece maddi emek üzerinden sömürmediler; iktidar, sömürü, toplumun bütün dokularında kendine yer edindi. “Kölelik sadece maddi emek üzerine kurulmaz; öncelikle zihniyet, duygular ve bedenler üzerinde inşa edilir.” Toplumu çökertmek için “beyinlerin sömürgeleştirilmesinden” daha büyük bir sömürge yoktur.
Rıza toplumunun işleyiş kanunları demokratik ve komünaldır, ahlaki ve politiktir, toplumsal rızalığı esas alır. Tekçi anlayışların işleyiş formu ise toplumsal doğaya aykırıdır. Bu aykırılık ilelebed değildir. Baskılar ne kadar artarsa artsın toplumun özgürlük arayışı engellenemez. Toplumsal tarih bunun örnekleri ile doludur. Rojava’da Hak-Yol topluluklarının rıza kenti oluşturma gayretleri bunun somut ifadesidir. Yetmiş iki alem bu mekanda ikrarlı bir duruşla, birbirlerini ötekileştirmeden “Bir”lendiler. Yeni bir toplumsal sözleşme ile; doğrudan demokrasi, adem-i merkeziyetçi bir yapı, insanın haysiyeti, eşitlik ve özgürlük esası üzerine kurulu anlayış cümle canın arzusudur.
Ortadoğu’da başta Kürtler olmak üzere, rıza toplumu sürekleri Zerdüşt’ün Ahura Mazdası, Mani’nin ışığı, Hz. Hüseyin’in”Hüseynî duruşu”, Mansur’e Hallaç’ın Direnişi, Şeyh Bedrettin’in direnişi ve komünalitesi, Baba İshak’ın, Baba İlyas’ın farklılıklarla birleşerek zülme karşı meydan açması, anaların uyandırdığı çerağların nuru ve jin jiyan azadî çığlığı mazlumların rıza şehri oluşturma gayretlerine yol gösterecektir. Bu çerağ on dört bin yıldır pervanelikte devriye halindedir. Halklar, farklı kimlikler kendisine ait olanı, kendisinden çalınanı almak için mazlumların uyandırdığı çerağa niyaz olacaklar. Yerin, göğün, havanın, suyun, toprağın; cümle canın bu çerağa ihtiyacı vardır. Uyandırılan her çerağ toplumun “özgür doğup ve özgür ölmesi” içindir.
Suriye’deki “despotik” rejimin yıkılması çoklu seçeneklerin kapısını aralayacaktır. Suriye etnik olarak Arap, Kürt, Asuri-Süryani, Ermeni, Çerkez, Türkmen, Rum halkının ortak evidir. Bu topraklarda yaşayanların tarihi “Suriye” isminin tarihinden daha kadimdir. Araplar, Asuri-Suryani, Kürt kimlikler bu kadim kültürün temsilcileridir. Mevcut Baas rejimi bu kimlikleri tarihsel hakikatleri ile kabul etmedi, kendi potasında eritmeye çalıştı. Suriye’de Aleviler bazı kurumlarda, hepsinde değil, görev almada öncelikli olsalar da anayasal olarak tanınmamışlardır. Aynı şekilde Suriye hiçbir zaman Arap Alevî devleti de olmadı. Türkiye’deki dinci, milliyetçi çevrelerin böyle bir algı oluşturma siyasetleri her zaman oldu.
Bilinmelidir ki, hakikat ve özgürlüğe aşk ile bağlı olanların uyandıracağı çerağın ışığı en karanlık olanın üstüne vurur. Ortadoğu’da çoklu kayıpların ve kazanımların en üst düzeyde yaşanacağı bir dönem başlamıştır. Yerinde ve zamanında çözüm alıcı müdahalede bulunanlar kazanacaktır. Ortadoğu’da Hak-Yol topluluklarının rıza kenti oluşturma gayretleri Afrin’de karşılık bulmuştu. Bu meydanda her mazluma nasip kapısı açılmış, her koma niyaz verilmiştir. Gören gözlere aşk olsun.
0 notes
elazigsurmanset · 30 days ago
Text
Kemalist Aydınlanma Derneği, Gelibolu’da Düzenlenen “Yeni Anayasa” Panelini Gerçekleştirdi.
Tumblr media
Kemalist Aydınlanma Derneği, Gelibolu'da düzenlenen “Yeni Anayasa” panelini gerçekleştirdi. Türk Devrimi'nin düşüncelerinin temellerini ve yeni anayasa tartışmalarını ele alan etkinlik, yoğun katılımla gerçekleşti. Panelde Cumhuriyet değerleri, Atatürk İlke ve Devrimleri, Türkiye'nin geleceği ve anayasa değişimleri ayrıntılı bir şekilde ele alındı. Panel de öne çıkanlar şu şekilde; - Moderatör: CHP eski İzmir Milletvekili Bülent Baratalı. - Konuşanlar: - Nur Serter: Yeni anayasa tartışmalarını ele alarak, bu süreçte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “saltanat rekoru”nu kırma çabası olduğunu iddia etti. Emperyalist güçlerin, Siyasal İslamcı bir yapının yaygınlaştığını ve Türkiye'yi parçalamayı hedeflediğini vurguladı. - Haluk Dural: Yeni anayasa tartışmalarını siyasi tarih perspektifinden değerlendirerek, Türkiye'nin içinde siyasi ve sosyal dengelerin bulunduğuna dikkat çekti. Kararsız seçmenin kitlesinin önemini vurgulayarak, mücadele motorunun bu kitleye yönlendirilmesi gerektiğini belirtti. Panelin Temel Mesajları - Türk Milletinin Söz Sahibiliği: Türk Anayasası'nın gerçek sahibi Türk Milleti olarak vurgulandı. Emperyalist projelere karşı milli birlik ve ayrılık fikri öne çıkarıldı. - Emperyalizm Karşı Uyarı: Panelde, Türkiye'nin parçalanması için atılan adımların ve yeni anayasa tartışmalarının, dış güçlerin hizmet verebileceği şekilde kullanıldı. - Siyasal İslam ve Federatif Yapı Eleştirisi: Yeni anayasanın, ülkenin bir federatif yapısının sürüklenmesine yol açabileceği iddiası ileri sürüldü. Kemalist Aydınlanma Derneği'nin Hedefleri Panel sonrasında derneğin, tarih bilincinin ve Atatürkçü fikirlerin yaygınlaştırılmasının amaçlandığını belirtti. Gelibolu'nun tarihi misyonuna dikkat çeken dernek üyeleri, bu etkinliğin görüldüğü ilgiden büyük heyecanın yaşandığını dile getirdi. Bu etkinlik, derneğin gelecekte düzenleyeceği paneller ve tartışmalar için önemli bir adım olarak değerlendirildi. Read the full article
0 notes
pazaryerigundem · 2 months ago
Text
Başkan Alkan: ‘’Cumhuriyet birleştirici güçtür’’
https://pazaryerigundem.com/haber/190289/baskan-alkan-cumhuriyet-birlestirici-guctur/
Başkan Alkan: ‘’Cumhuriyet birleştirici güçtür’’
Tumblr media Tumblr media
Dünya Türk Birliği Güney Marmara Bölge Başkanı Veteriner Hekim Ahmet Metin Alkan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı münasebeti ile kutlama mesajı yayınladı.
Enver GÜLER / BURSA (İGFA) – 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı mesajında toplumsal birlik ve beraberlik vurgusu yapan Dünya Türk Birliği Güney Marmara Bölge Başkanı Veteriner Hekim Ahmet Metin Alkan, Cumhuriyetin birleştirici bir güç olduğunu söyledi. Başkan Alkan mesajında şu ifadeleri kullandı; ‘’ Şanlı bir tarihe ve yüksek bir medeniyet birikimine sahip milletimizin özgürlük ve bağımsızlığının sembolü olan Cumhuriyetin 101. yıl dönümünü kutlamanın haklı gurur ve mutluluğunu hep birlikte yaşıyoruz.
29 Ekim, milletimizin bağımsızlık mücadelesinin zaferle taçlandığı ve egemenliğimizin simgesi olan Cumhuriyetimiz, Türk milletinin azim ve kararlılığıyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kazanılmış bir destandır.
Ecdadımızdan ve tarihimizden aldığımız ilhamla, Türkiye yüzyılına yaraşır bir biçimde Cumhuriyet değerlerine sahip çıkarak, yarınlarımızı daha aydınlık kılmak için, ülkemizi çağdaş uygarlık seviyesine ulaştırma hedefi doğrultusunda var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.
Cumhuriyet, getirdiği yenilikler ve atılımlar ile Türk Milletine yeni ufuklar açmış; ekonomik, sosyal ve siyasal yaşantımıza dinamizm katmıştır. Eğitimden sağlığa, sanayileşmeden altyapıya, kültür ve sanattan ekonomiye her alanda önemli atılımlar gerçekleştirilmiş ve Türkiye Cumhuriyeti uluslararası arenada saygın bir konum kazanmıştır.
Türkiye yüzyılı hedefleri doğrultusunda, 101 yıl önceki ruh, azim ve anlayışla Türkiye Cumhuriyeti, aydınlık yolda emin adımlarla ilerlemeye devam edecek; güçlü demokrasisi ve ekonomisi ile barış ve kardeşlik ikliminde yarınlara umutla yürüyecektir.
Bu duygularla; Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, İstiklal Mücadelemizin bütün kahramanlarını, eşsiz fedakârlıklarıyla milletimizin gönlünde ölümsüzleşen tüm şehit ve gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyor; Yüce Türk Milletinin Cumhuriyet Bayramı’nı en içten duygularımla kutluyorum.” dedi.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes