#Siyah gözlü
Explore tagged Tumblr posts
zelzele-hanim · 2 years ago
Text
bugün kardesimi çocuk alanına alıp onunla oynadım. oradaki en büyük şey de ben olduğum için ikiz iki kız kardeş beni öğretmen sandı sürekli peşimde örtmenim örtmenim diye geziyorlardı. az önce yemekhaneye geçerken ikizlerden biri örtmenim afiyet olsun dedi. çıkarken de ötekiyle karşılaştım örtmenim görüşürüz dedi. eridim.
2 notes · View notes
bozusuruz · 2 years ago
Text
Günaydin ruyamda asik oluyordum ama o kadar mukemmel birisineydi ki tarif edemem
1 note · View note
sertsiken0606 · 4 months ago
Text
Merhaba arkadaşlar ben İclal benim sizlere anlatacağım hikaye aslında çok uzun ama biraz az ve öz yazacağım. 49 yaşımdayım bu anlatacağım olaya kadar bekaretimi kimseye vermedim. 2019 a kadar kamuda öğretmenlik yaptım 2019 yılında sırf avukatıma inat üniversite sınavına girerek Ankara üniversitesi hukuk fakültesini kazandım daha önce görmüş olduğum derslerden muaf olunca 2 yıl birden geçip 3 sınıfı okumaya başladım ilerleyen zamanda korona falan olunca uzaktan eğitim ile mezun oldum. Artık diplomalı bir avukattım evim izmit te bu arada hemen bir büro açtım deneyimli 2 arkadaşım var onları da ikna ederek birlikte çalışmaya başladık malum Türk insanı sorunsuz olmuyor boşanma davası vs ben ağır ceza mahkemesindeki suçlarla ilgili davalara bakmaya başladım bir ara 20 yaşlarında 195 boyunda atletik yapılı bir genç geldi bu arada ben kendimden bahsetmemişim ben 165 boyunda 50 kg ağırlığında esmer siyah saçlı zeytin gözlü çıtır bir kadınım öyle övünecek ne bir kalçam ne memelerim var bu ofisimize gelen genç biraz tuhaf bir şekilde polis memuru ile atışmış polis memuru gencin kimliğine ve ehliyetine el koymuş geri vermemiş dava edecek bir avukat bulamadım ne olur yardım edin yalvarırım dedi emniyet müdürlüğüne dilekçe verdik 1 hafta sonra çalışma arkadaşlarımız arasında bahsi edilen bir görevli arkadaşımız yok böyle bir kimlik ve ehliyete el koyulma olayı olmamıştır denilerek cevap geldi bu arada genç hergün geliyor her öğlen yemeğini birlikte yiyoruz baya baya birbirimize alıştık o gelmediği zaman telefon ediyorum resmi cevap geldiğinde konuyu yargıya intikal ettirmek için dilekçe hazırladım birlikte adliyeye gidip savcılığa suç duyurusunda bulunduk. O gün canım akşam saatlerinde öğrendiğim bir haber yüzünden çok sıkılmıştı ne yapacağımı düşünürken telefonum çaldı arayan Bektaş tı biraz telefonda dertleştik ofiste otururken getirden 4 bira leblebi vs ısmarladım getir gelmeden Bektaş geldi ardından getirin servis elemanı geldi hemen aldım birlikte biraları içtik fazla içki içmem aslında malum içkiye alışık bir bünyem yok haliyle sarhoş olmuşum Bektaş evimi bilmiyordu sarhoş olduğum için kendi evine götürmüş eve gidene kadar ne olduğunu bilmiyorum uyudun dedi evine girdiğimizi hatırlıyorum 2 bira daha açtı içerken öpüşmeye başladık öpüşürken soyunmaya derken kendimizi çekyat ın üstünde sevişmeye başladık o benim amımı emerken bende onun sikini ağzıma aldım fazla sürmedi ağzıma bütün döllerini boşalttı bende daha önce hiç sevişmediğim için bilmiyorum kesik kesik inliyordum meğerse orgazm oluyormuşum ağzı yüzü loş ışıkta parıl parıl parlıyordu benim içimden akan sıvılardan olacak Bektaş beni kucağına aldı sikini amıma dayadı koltuk altlarımdan tutarak yavaş yavaş beni sikinin üzerine oturttu çok zevk alıyordum kızlığımı bozdu hiç pişman olmadım keşke daha önce çıktığım arkadaşlarımla birlikte olsaydım diye düşündüm bir an erkek arkadaşlarım geldi bir bir aklıma ama benim kızlığımı Bektaş bozacakmış Allah öyle emretmiş o gece sabaha kadar seks yaptık biraz uyuduk sabah saat 10 gibi uyanıp kahvaltı yapıp çıktım Bektaş evde yatıyordu büroma gittim aklım dün geceki yaşanmışlıklardaydı bir kaç önemli işimi halledip eve gittim fakat Bektaş evde yoktu tüm hayallerim yerle bir oldu. Telefon ettim neredesin diye sordum annem elini kesmiş hastaneye götürüyorum dedi kapattı telefonu. Bilgisayarı açtım porno video izleyip kendimi oynamaya başladım aklıma lisede ki erkek arkadaşım geldi telefon numarasını buldum aradım hemen yanımızda bulunan ticaret merkezinde ofisi varmış oradaymış bende aklıma geldin ne yapar ne eder bir arayayım dedim konu konuyu açtı nerede öğretmensin diye sordu güldüm ben avukatım öğretmenliği bıraktım dedim Fikret istediğin zaman gelebilirsin 1 bina yanındayım dedim ... Şimdilik bu kadar yeter gerisini daha sonra yazacağım umarım beğenirsiniz
67 notes · View notes
hataysekshikayelerisblog · 1 year ago
Text
Komşumun Fırlama Kızı! (1) (Emre 27 Y., İstanbul)
Merhaba, ben Emre. Şu anda 27 yaşındayım. 1.86 boyunda, mavi gözlü, buğday tenli ve atletik vücutlu biriyim. Yakışıklı olduğum çevrem tarafından hep söylenir. Aslen Sivas'lıyım, ama Liseyi bitirip, İstanbul'daki bir Üniversite'yi kazanınca, mecburen İstanbul'a gitmek zorunda kaldım. İstanbul'da dayım vardı. Öğrenci yurdunda kalacağımı söylediğimde, dayım, "Oğlum ne işin var yurtta, kal işte bizde, burası senin evin!" dedi. Ben rahat edemeyeceğimi söylediğimde, "O zaman sana bir daire kiralayalım, tüm masraflarını da ben üstleneceğim!" dedi. Dayım İstanbul'a ilk geldiğinde aldığı arsaların prim yapmasından dolayı büyük paralar vurmuştu. Ben okula kayıtla falan uğraşırken, dayım bir daire kiralamış, dayayıp döşemişti bile. Evde ihtiyacım olan herşey vardı. Evin anahtarlarıyla birlikte epey bir miktar para da sıkıştırdı elime, "Lazım olur!" dedi.
Sağolsun dayımın tüm giderlerimi karşılaması sayesinde, kendimi derslere vermiştim. Karıya kıza takılmadan ve 4 sene ineklemenin sonunda başarılı bir şekilde Üniversiteyi bitirdim. Ama piyasadaki iş sıkıntısı yüzünden sağlam bir işe giremiyordum. İstediğim şirketler beni kabul etmiyor, ya da komik maaşlar öneriyordu ve benim o maaşla geçinmem imkansızdı. Dayım halen harçlığımı bol bol verdiğinden, iyi bir iş bulana kadar aramaya devam ediyordum. Tabii bu süreçte, evde eskisinden fazla takılmaya başlamıştım ve dolayısıyla komşularımla da biraz tanışmıştım.
Binada oturanların hepsi varlıklı insanlardı. Komşularımdan Aynur abla, 30'lu yaşlarda ve çok bakımlı bir kadındı. Aynur ablanın kocası Halit abi ise 50'li yaşlardaydı ve gerçekten çok zengin bir adamdı, bir o kadar da babacandı. Bunların bir kızı vardı, Beyza, 17 yaşında Liseli bir çıtırdı. Beyza, siyah saçlı, beyaz tenli, yaşına göre dolgun göğüsleri ve kalçaları olan harika bir kızdı. Rahat yetiştiği hemen belli oluyordu, hep açık kıyafetler giyer, annesi veya babası giyim yönünden onu kısıtlamazdı. Beyza'nın o insanı çıldırtan götüne bitiyordum resmen.
Cuma akşamıydı, evde oturmuş bira içiyordum. Kapım çalındı. Kapıyı açtığımda, karşımda, şıklığıyla binadaki tüm kadınlara taş çıkartan Aynur abla ve kızı Beyza duruyordu. Aynur abla, "Nasılsın Emre? Müsaitsen biraz konuşabilir miyiz?" dedi. Hemen içeriye davet ettim. Oturunca, "Senden bir ricam var Emre, Beyza da senin bitirdiğin bölümü istiyor ve seneye sınava girecek. Onu çalıştırır mısın?" dedi. Ben hiç düşünmeden, "Tabii ki çalıştırırım Aynur abla!" dedim ve hangi günler müsait olduklarını sordum. Aynur abla, "Cumartesi ve Pazar günleri, saat 11:00'den sonra çalıştırırsın!" dedi. Biz konuşurken, Beyza'nın telefonuna bir mesaj geldi ve izin isteyerek kalktı gitti. Aynur abla, "Gitmesi iyi oldu, seninle ders ücretini konuşacaktım, Beyza'nın parasal konuları duymasını istemiyorum!" dedi. Ben, "Ne ücreti efendim, ücret falan istemem, hatırınız yeter, komşuyuz!" dedim.
Aynur abla, "İstemeyeceğini biliyorum, ama sende hatırım varsa ücretini alırsın. Haftalık **** Lira uygun mu?" dedi. "Gerçekten ücret istemiyorum, hem o para çok çok fazla!" dedim. Ama Aynur abla, "İtiraz istemiyorum!" dedi ve kalktı, giderken de extradan **** Lira bıraktı, "Bu da şimdiden sana teşekkür ücretimiz olsun!" diyerek gitti. Benim bu paranın hakkını vermem için kendimi iyi yormam gerekecekti. Yarınki ilk dersimde zinde olmak için, bira içmeyi bırakarak, saat gece 22:00'ye gelmeden yattım.
Cumartesi sabahı erkenden kalktım, duşumu aldım, traşımı oldum, en güzel kıyafetlerimi giyindim, parfümümü sıktım ve iyi bir kahvaltı yaptım. Ne de olsa ilk öğretmenliğime başlayacaktım. Saat tam 11:00'de karşı dairede oturan Aynur ablaların ziline bastım. Kapıyı bana Aynur abla açtı, "Hoşgeldin Emreciğim, geç, Beyza içerde, odasında!" dedi. Kapısını tıklatıp içeriye girince Beyza'yı gördüm, altına kısa bir etek, üstüne de yeşil bir tişört giymişti. "Hoşgeldin!" diyerek ayağa kalktı, tokalaşmak için elini uzattı. Yanaklardan öpüşürken parfümü beni tahrik etmişti. Dün annesiyle bana geldiklerinde gayet soğuk ve resmi davranan Beyza'nın, şimdiki bu samimiyetine hem şaşırmıştım, hemde sevinmiştim doğrusu. Annesinin babasının yanındayken uslu kız çocuğunu oynuyordu bu Beyza!
Derse hemen başladık. Aynur abla da sürekli bize çay, pasta falan getiriyordu. Annesi odaya girdiğinde Beyza hemen ciddileşiyor, annesi odadan çıkınca ise saçıyla başıyla oynuyor, gözlerimin içine bakarak dudaklarını ıslatıyordu. 2 saat kadar çalıştıktan sonra dersi bitirdim ve "Bugün bu kadar yeter, yarın yine aynı saatte gelirim ve bu konuyu bitiririz, sana ödev veririm, öbür haftaya da kontrol ederim!" dedim ve kalktım. "Tamam!" diyerek yine tokalaştı ve yanaktan öpüştük. Odasından çıktığımda, Aynur abla sordu, "Nasıl, kapacak mı birşeyler?" diye. Ben de, "Gerçekten zeki bir kız, kendini biraz daha verirse istediği bölüme girer!" dedim ve vedalaşıp ayrıldım ordan. Eve gittiğimde Beyza'yın o götünü düşünerek iki posta 31 çektim ve yarım kalan uykuma devam ettim.
Pazar günü yine saat 11:00'de gittim. Bu sefer kapıyı bana Beyza açtı ve hiç tokalaşmadan, yanaktan öpüşmeden, "Gel Emre abi, biz de kahvaltıdaydık!" dedi. İçeriye girip, Halit amcaya, "Kahvaltınızda rahatsız etmek istemezdim, olmazsa gideyim, birazdan gelirim..." dedim. Ama Halit amca ayağa kalkıp, "Gel otur oğlum, kahvaltı yap bizimle! Zaten birşeyler konuşacağım senle!" dedi ve zorla oturttu.
Beyza bana da tabak koyarken, evde kahvaltı yaptığımı, sadece bir bardak çay içebileceğimi söyledim. Beyza'ya kaçamak bakışlarla bakıyordum. Yine kısacık bir etek giymişti, gerçi kalçalarını tümden kapatıyordu, ama yine de tahrik ediciydi. Beyza'ya bakarken annesine babasına yakalanmamak için, bakışlarımı mutfaktaki eşyalara yönlendirmiştim. Halit amca söze girdi, "Emreciğim, biliyorsun benim Almanya'da bir şirketim var. Yakında Almanya'ya gitmem gerekiyor. Sen saygılı ve güvenilir birisin, Aynur ablan ve Beyza sana emanet, ben yokken göz kulak ol onlara, tamam mı?" dedi. "Tamam Halit amca, merak etme sen!" dedim. Beyza'nın kahvaltısı bitince, derse başlamak için odasına geçtik.
Derse başladık, ama Beyza yine saçıyla başıyla oynamaya başlamıştı. Beyza verdiğim soruları çözerken, ben de Beyza'nın tişörtüne zor sığan göğüslerini kesiyordum. Bir ara Beyza kalemini düşürdü ve kalem dolabın altına doğru gitti. Beyza kalkıp, resmen önümde domalarak, kalemi almaya çalıştı. Altına giydiği tanga külotuna kadar görüyordum ve benim yarak çadırı kurdu tabii. Biraz aradıktan sonra kalemi buldu. Bana bakarak sinsice güldükten sonra yerine oturdu ve tekrar derse devam ettik. Ama benim aklım o tangalı götünde kalmıştı.
Yaklaşık 45 dakikadır ders yapıyorduk ki, Aynur abla beni çağırdı. Şık bir kıyafet giymiş, makyaj yapmış, süslenmiş püslenmişti. "Emreciğim, biz çıkıyoruz, Halit'in bir akrabasının düğününe gideceğiz, siz çalışmaya devam edin!" dedi ve elindeki zarfı verdi, "Ücretin burada!" dedi. Zarfı aldım, teşekkür edip Beyza'nın yanına geri döndüm. Dış kapının kapanma sesiyle birlikte, Beyza hemen kalktı, "Kısa bir ara verebilir miyiz, birşeyler içmek istiyorum!" diyerek odadan çıktı. Az sonra da seslendi, "Mutfağa gelsene, sen ne içmek istiyorsun?" diye. Kalktım gittim yanına. Dolaptan kola çıkarmıştı. "Ben de kola içeyim o halde." dedim. Bana da bir bardak doldurup verdikten sonra pencereden baktı, "Gittiler! Dur, kolanın içine biraz babamın viskisinden koyalım! Bizimkiler yokken ara sıra yapıyorum, çok güzel oluyor!" dedi, cevabımı beklemeden salona gitti.
Viski şişesini kaptı geldi, ikimizin kolasına da biraz viski ekledi. Büyük bir yudum aldıktan sonra, "Sigaran var mı, versene, yanında iyi gider!" dedi. Yanılmamıştım, annesinin babasının yanında uslu kızı oynuyordu, ama bu kız fırlamanın önde gideniydi, Şeytana pabucunu ters giydirirdi. Sigara paketini ve çakmağı cebimden çıkardım, "Annen baban biliyor mu içtiğini?" diye sordum. "Manyak mısın, bilmiyorlar tabii ki!" deyip paketi ve çakmağı elimden aldı ve "Uyuzluk yapıp söylemeyeceksin dimi?" diyerek bir sigara yaktı. Bir fırt çekip dumanı üfledi ve yaktığı sigarayı bana verdi, kendine birtane daha yaktı. İyice kanaat getirmiştim, bu kızdan herşey beklenirdi. Sigaralarımızı ve viskili kolalarımızı içerken, "Keşke okuldaki hocalar da senin gibi olsa, çok kafa adamsın, üstelik çok yakışıklısın!" dedi. "Teşekkür ederim, ama şimdi dersimize dönelim, hadi söndür sigaranı!" dedim. Sigaralarımızı söndürüp, içeceklerimizi bitirdik ve dersin başına döndük.
Bir saat daha çalıştıktan sonra, ödevlerini verdim ve gitmek için izin istedim. Beyza beni kapıya kadar uğurlamak için önümden gidiyordu. Koridorda götünü kıvırtarak yürürken, benim yarak yine çoktan kalkmış, çadırı kurmuştu. Tam dış kapıya yaklaşırken Beyza (kasıtlı olarak) birden durunca, ben de onun arkasına yaslanmak zorunda kaldım ve direk gibi dikilmiş yarağım götüne dokundu. Beyza, "Biliyordum!" diyerek döndü ve elini önüme attı, pantolonumun üstünden sikimi tuttu. Ben şaşkınlıktan birşey diyemeden, Beyza kemerimle pantolonumun düğmesini açarak, elini boxerimden içeriye soktu ve yarrağımı okşamaya başladı.
Afallamam geçince Beyza'nın dudaklarına yumuldum. Düne kadar götünü düşünerek 31 çektiğim kızla sevişmeye başlamıştım. Acayip tahrik olmuştum ve yarrağım da Beyza'nın elinde zonkluyordu. Beyza öpüşmeyi bırakıp, "Rahatlatalım şunu!" dedi, pantolonumu boxerimle birlikte dizlerime kadar indirdi. Yarrağımı görünce şaşırmıştı, "Oha, bu ne böyle! Okuldakilerinkinden hem uzun hem kalın!" diyerek önümde çömeldi ve yarrağımı biraz inceledikten sonra ağzına alıp yalamaya, emmeye başladı.
Yarrağımı harika yalıyordu, acayip zevk alıyordum. Arada yarrağımı ağzından çıkartıyor ve 31 çekmeye başlıyor, o arada taşaklarımı yalıyordu. Yarrağımı tekrar ağzına aldığında fazla dayanamayacağımı anladım ve Beyza'nın kafasını iki elimle tutup kendime doğru çektim ve böğürerek ağzına patladım. Döllerimin çoğu gırtlağından direkt midesine gitti. Boşalmamın bitmesi oldukça uzun sürmüştü, Beyza tam bitti diye düşünürken yeniden fışkırıyordu döllerim. Küçücük ağzına büyük gelen yarrağımı gırtlağına kadar bastırdığım için, Beyza zorla nefes alıyor, öğürüyor, gözlerinden yaş geliyordu. Bacağımı çimdikleyince yarrağımı ağzından çektim.
Beyza derin bir nefes alıp, "Havyan, öldürecektin beni!" dedi. Ben tam özür dileyecekken, Beyza gülümseyerek, "Az kalsın boğuluyordum, birdaha yapma böyle!" dedi. Sonra yarağımın başına tükürdü ve yarağımı 31 çektirir gibi sıvazlamaya başladı. Gözlerime bakıp sırıtmaya başlayınca, "Ne oldu, neden sırıtıyorsun?" diye sordum. "Bunu okuldaki kızlara anlatsam inanmazlar amına koyum! Eminim hiçbiri böylesini görmemiştir!" dedi. Yarağımı biraz daha sıvazladıktan sonra, "Hadi yıkayalım şunu, işimiz bitmedi daha bununla!" dedi. Ben pantolonumu ve boxerimi tamamen çıkardım ve banyoya gittik. Ben yarrağımı yıkarken, Beyza da ağzını yüzünü yıkadı. Ardından elimden tutarak beni odasına götürdü.
Beni ittirerek sırtüstü yatağa yatırdı. Ardından bacaklarımın arasına geldi ve yatakta domalarak, inik yarrağımı yalamaya başladı tekrardan. Ben arada başımı kaldırıp Beyza'nın yalayışına bakıyordum. Beyza bir süre yarrağımı yalayıp kaldırdıktan sonra bıraktı ve gömleğimin düğmelerini çözmeye başladı. Ben bu arada doğruldum ve Beyza'nın üzerindeki tişörtü çıkartarak, südyeninin üstünden göğüslerini okşamaya başladım. Dik ve beyaz göğüsleri, çoğu yetişkin kadınınkinden daha büyük ve güzeldi. Südyenini çıkarttım ve göğüslerini yalamaya başladım. Göğüslerinin uçlarını yalıyor ve ısırıyordum. Bu arada Beyza'yı kaldırıp kucağıma oturttum ve kalçalarını yoğurmaya başladım.
Beyza'nın göğüslerini bir süre yaladıktan sonra önümde çömelttim ve yarağımı göğüslerinin arasına sokarak git gel yapmaya başladım. Sonra Beyza'yı elinden tutup kaldırdım ve yatağa yatırdıktan sonra eteğini çıkarttım ve külotunun üstünden amıyla oynamaya başladım. Bir süre amını külotunun üzerinden yaladıktan sonra külotunu çıkardım. Pespembe ve yeni traşlanmış bir amı vardı, hemen yalamaya başladım. Şimdiden amı sulanmıştı bile. Amını yalarken arada klitorisini emiyor, yalıyor ve dil atıyordum. Beyza kudurmuş gibi inliyor, "Hadi yarağını sok!" diyordu. Yarrağımın başını tükürükleyip amına getirdim, ama o anda bakire olup olmadığı aklıma takılınca geri çektim ve "Bakire misin?" diye sordum. "Hayır değilim, sok hadi!" dedi.
Beyza'nın amına yarrağımı yeniden dayadım ve tam yüklenecekken, "Seninki çok büyük, lütfen yavaş sok!" dedi. "Tamam!" dedim ve yarrağımı yavaş yavaş içine sokmaya başladım. Her ilerleyişimde Beyza biraz daha yüksek sesle inliyordu. Ve en sonunda kökünü buldum. O anda Beyza sırtıma tırnaklarını geçirmiş, bacaklarını belime dolamış, beni kendine çekiyor ve hareket etmemi engelliyordu. İçinde biraz bekledikten sonra alışmış olmalı ki gevşedi. Yavaş yavaş içinden çıkmaya başladım ve tekrardan girdim. Alıştıra alıştıra amını sikmeye başladım. Beyza arada dirsekleriyle destek alarak kafasını kaldırıp beni izliyor, bazen de dayanamayıp geri yatıyordu. Dibine kökledikçe inlemeleri çığlıklara dönüşüyordu. Bacaklarını omzuma aldım sikmeye devam ettim. Sertçe amına sokuyor ve ona çığlık attırıp, çığlık atışını izliyordum.
15 dakika kadar amını öyle siktikten sonra içinden çıktım. Beyza'yı yataktan kaldırdım ve önümde domalttım, çıkık kalçaları daha da çıktı. Kalçalarını tutarak yarrağımı yine amının deliğine dayadım. Yarrağıma alışmıştı amı artık, bir hamlede kökledim. Beyza yine bir çığlık attı. Ben yavaş yaavaş pompalamaya başladım. Az sonra Beyza, "Daha sert, daha hızlı!" gibi sözler söylüyordu. Ben tabii hemen hızlanmaya başladım. Sertçe sikiyordum. Yarrağımı her köklediğimde kalçaları sallanıyor ve dalgalanıyordu. Bir süre sonra Beyza titremeye başladı ve orgazm oldu.
Benim ise daha boşalmaya niyetim yoktu. Beyza'nın amından çıktım ve yarrağımı ağzına vererek yalatmaya başladım. Beyza yarrağımı yalarken ona sordum, "Götten yaptın mı hiç?" diye. "Hayır, yapmadım!" dedi. "Yapmak ister misin?" dedim. "Bilmem ki, acıyor diye duydum!" dedi. "Korkma acımayacak, söz!" dedim. Önce götünü yalayacaktım, onun için Beyza'yı sırt üstü yatırarak, bacaklarını açıp kendisine doğru ittirdim. Nasıl yaladığımı görmesini istedim. Bu pozisyonda göt deliği iyice meydana çıkmıştı. Bir elimle amıyla oynarken, göt deliğini yalamaya başladım. Beyza acayip zevk alıyor gibi görünüyordu.
Götünü bir süre yaladıktan sonra, Beyza'nın pozisyonunu hiç bozmadan, yatağın başucundaki komodinine uzandım. Orda makyaj ve vücut bakım malzemeleri vardı, nemlendirici losyonu kaptım ve losyonu göt deliğine yedirmeye başladım. Biraz da yarağımın başına sürdükten sonra yarrağımı göt deliğine dayadım. Azıcık bastırmamla birlikte yarrağımın başı rahatça götüne girdi. Beyza'nın yüzü ekşiyince durdum ve "Acıdı mı?" diye sordum. "Biraz acıdı!" dedi. "Dayanamayacaksan vaz geçelim istersen?" dedim. "Hayır, devam et! Okuldaki kızlar alışınca çok zevk verdiğini söylüyor! O orspular alıyorsa ben de alırım!" dedi. "Peki!" dedim ve sertçe bastırarak kökünü buldum. Ama o anda Beyza'dan öyle bir çığlık çıktı ki, hemen elimi ağzına kapamak zorunda kaldım.
Elimle ağzını kapadığım Beyza'nın kocaman açılmış gözlerine bakarak götüne sertçe pompalıyordum. Beyza ısırınca elimi çektim, çekmemle birlikte de hayatımda hiç bir kızdan kadından yemediğim küfürleri yedim. "Amına koyduğumun ibnesi! Orospu çocuğu! Piç kurusu! Yavşak! Götveren!..." diye, bildiği tüm küfür repertuarını sıralıyordu. Birden tepem öyle bir attı ki, Beyza'nın saçını elime doladığım gibi asılarak, "Sus anasını siktiğimin orospusu!" dedim. Hem saçını çekiyordum, hem de götüne sert sert pompalıyordum. Tutturduğum tempoyla Beyza'nın götünü sikerken, klitorisiyle de oynuyordum. Çığlıklar, iniltiler, ahlamalar, ohlamalar, küfürler ve Beyza'nın orgazmları birbirine karışmıştı.
Yarım saat içinden çıkmadan götünü siktim ve boşalacağımı anlayınca götünden çıktım ve Beyza'nın baş ucuna doğru kayarak, yüzüne boşaldım. Yarağımdan çıkan son damla dölden sonra kendimi yatağa attım. Yorulmuştum. Beyza da bitmişti.
Biraz dinlenip, nefes alıp vermesi düzelince, Beyza yüzündeki dölleri parmağıyla sıyırıp ağzına götürüp yalamaya başladı. Parmağındaki dölü her yaladıktan sonra, "Mmmmmh!" diyor ve sırıtıyordu. Herhalde götünün acısı geçmiş olmalıydı, "Ne sırıtıyorsun yine, hoşuna gitti galiba?" dediğimde, "Hiç böylesine güzel orgazm olmamıştım! Bu zamana kadar sikiştiklerimin içinde en iyisi sendin. Harika sikiyorsun! Hem yarrağın büyük, hem de erken boşalmıyorsun!" gibi sözler söyleyerek beni övüyordu.
İkimiz de terden yapış yapıştık. Beyza'yı elinden tutup kaldırdım, banyoya götürdüm, birlikte duş aldık. Banyodan çıkınca biraz çıplak oturduk, öpüştük, elleştik. Herşey okadar güzel ve zevkliydi ki, hiç eve gidesim gelmiyordu. Gerçi vakit daha öğlendi ve annesi babası düğündeydi, ama ne olur ne olmaz, erkenden gelecekleri falan tutabilirdi. O şekilde yakalanırsak hiç iyi olmazdı. Onun için giyinip, istemeye istemeye evime gittim. Halen yorgunluk hissettiğim için, hemen kendimi yatağıma atarak güzel bir uyku çektim.
Gece saat 21:00 gibi kalktım. Lavaboda yüzümü yıkarken kapı çaldı...
[Emre]
199 notes · View notes
cicekbozugu · 2 months ago
Text
kızlar flormar mürdüm kalem büyüsü gercekmis benim kahverengi maskaram olmadigi icin siyah maskarayı kullanınca gözlerim yine kapkara oldu sadece aynada dibime girince güzel görünüyo ben galiba hic güzel gözlü olamıycam
9 notes · View notes
mesutbahtiyarolacak · 14 days ago
Text
"Burada siyah tenliler değil, sarı saçlı, mavi gözlü, beyaz tenliler ölüyor..."
🇹🇷🇸🇩🇹🇷🇸🇩
3 notes · View notes
ewocnn · 19 days ago
Text
Elemanın takip listesindeki siyah saçlı, mavi gözlü, doe eyes'li, yada sarı saçlı, yeşil gözlü, siren eyes'li kızların yanında benim fenotip
3 notes · View notes
kosul123 · 26 days ago
Text
🌷BİR KISSA BİN HİSSE🌷
🌷SALEVÂT-I ŞERİFE’Yİ ÇOKÇA GETİREN ADAMIN İBRETLİK KISSASI🌷
İslâmın sünnet ve edeblerinden biri de, Seyyidü’l-enâm (s.a.v) Efendimiz’e çok salât-ü selâm getirmektir. Çok salevât-ı şerîfe getirmek Resûlullâh (s.a.v.)’in şefaat etmesine ve Cennet’te O (s.a.v.)’in sohbetinde bulunmaya vesîle olur.
Sûfyân-ı Sevrî (k.s.) diyor ki:
“Hacca gittiğimde bir gencin Kâ’be örtüsüne asılarak çok salevât-ı şerîfe getirdiğini gördüm. “Burası Beytullahi’l-harem’dir. Her yerin bir duâsı vardır. Senin ise sadece Resûlullâh (s.a.v.)’e salevât-ı şerîfe getirdiğini duyuyorum. Bunun sırrı nedir?” diye sordum.
Cevâbında dedi ki: “Babam ile hac için yola çıkmıştık. Biraz yol aldıktan sonra babam hastalandı ve öldü. Yüzü siyahlaştı, gözleri kızardı. Başı domuz başı gibi oldu. Benim için üç musibet vardı. Babamın vefâtı, yüzünün simsiyah olması ve başının hınzır başına benzemesi. Utandığımdan kimseye haber veremiyordum. Kendi kendime babam münafık idi diyordum.
O sırada uyku bastırdı. Rü’yamda siyah gözlü, çok güzel orta boylu bir genç gördüm. Babamın başucuna oturdu. Mübarek elini yüzüne sürdü. Babamın yüzünün siyahlığı gitti, beyaz oldu. Başı da evvelki haline döndü.
Döneceği sırada;“Allâhü Teâlâ sana rahmet etsin, sen kimsin?” dedim.
“Sen beni tanımadın mı? Ben Âdemoğullarının efendisi, Allâh��ın Resûlü Muhammed’im.
Ey genç, bil ki, babana azâb melekleri indiği zaman, bana salevât-ı şerife getirmekle vazifeli melekler durumu haber verdiler. Hemen gelip babana gelen musibeti giderdim.
Baban çok salevât-ı şerife getirirdi, fakat içki de içerdi” buyurdu. Uyanınca babamın yüzünü açtım. Nûr gibi parlıyordu. O günden beri salevât-ı şerife getirmeğe devam ederim.”
Süfyân-ı Sevrî (r.âleyh) gence: “Doğru söyledin” buyurdu ve talebelerine dönerek: “Bunu Peygamber (s.a.v.)’in ümmetine anlatın ki, bu gencin babası gibi onlar da azâbdan kurtulsunlar” buyurdu.
(Zühretü’r-rıyâd) (Muhammed b. Ebû Bekir İmamzade, Şir’atü’l-İslâm, s.156-157)
......✍️
4 notes · View notes
floralbeautysweet · 4 months ago
Text
Heart Eyed Darwin
Tumblr media
العربية:
هذا هو رسم لداروين واترسون بعيون قلب أسود، متفاجئاً وخجولاً، يبدو جميلاً.
Türkçe:
İşte Darwin Watterson'ın Siyah Kalp Gözlü, Şaşırmış ve Kızarmış bir çizimi, Çok sevimli görünüyor.
English:
Here’s a drawing of Darwin Watterson with Black Heart Eyes, Surprised and Blushed, He looks adorable.
2 notes · View notes
elfsmysteryworld · 6 months ago
Text
Tarih 26 Mayıs 2023, kardeşimin arkadaşının doğum gününe gittim. Ancak eve döndüğümde hayatımın değişeceğinden bihaberdim, gözlerim çökmüştü ışıltısını kaybetmişti yine de gülüyordum işte yalandan. Annemle kavga ettim ve o kavga hayatımı kökten değiştirdi. Son int*har girişimimden ve tekrardan hayata tutunmam üzerinden yalnızca 11 gün geçmişti ki tekrar takılıp düşmüştüm.
Karne gününden bir gün önce 8 Haziran tarihinde saçlarımı kısacık kestim kendi ellerimle, saçlar anıları saklardı ve psikolojik olarak ciddi bir rahatlama hissetmiştim.
9-15 Eylül tarihlerinde yaşadıklarıma bağlı olarak artık tamamen umursamaz ve duygusuz biriyken yalnızca 2 ay sonra karşıma çıkan o yeşil gözlerin hayatıma girmesiyle hayatım yavaşça tekrar eski renklerine kavuşmaya başladı. 7 Kasım 2023 bir edebiyat sınavında henüz kopya yazmaya çalışırken geldin oturdun yanıma. Hesabına istek attiğimda tüm şapşallığınla gelip "neee edebi mi?!" mesajın bakışlarınla birleştiğinde ruh eşim olduğunu çoktan anlamıştım. O zamandan bu zamana kendi bakışlarındaki ışıltıları benimle paylaşıp siyah-beyaz hayatımı zamanla renklendirip gözlerimdeki ışıltıyı eski gülüşümü eski güzelliğimi, çocukluğumu, özgürlüğümü geri verdin. Şaka maka iki hafta bile sana zor dayanır diyenlere inat iyisiyle kötüsüyle 6.ayımızı dolduruyoruz. Hayatıma mana katan sen sevgilim, bebeğim, hayatımın anlamı... Yesillerindeki ormana hapsettiğin o ilk günden bu zamana sana tüm kalbimle aşığım ve öyle olmaya da devam edeceğim. Geçen sene bugün kaybettiğim hayatımı 6 ayda bana iyisiyle kötüsüyle kazandırdığın için teşekkür ederim. İyiki varsın beyaz ata ihtiyacı olmayam yakışıklı ve güzel gözlü "koruyucu ve kurtarıcı" prensim...
2 notes · View notes
pogosipos-so · 7 months ago
Text
Issız bir sokaktaydım sanki. Her yer öylesine sessiz öylesine huzurluydu ki, sanki tüm insanlar birden yok olmuştu. Ancak insanlar yok olduğunda bu huzur ve sessizlik sağlanırdı.
Issız sokakta yürüyorum. Ayaklarım geri gitmek ister gibi yürüyordu. Sarhoş gibi yürüyordum sokakta. Aslında sarhoş olmadığım söylenemezdi. Kafam güzeldi, adımlarım sarsaktı, ne yaptığımı bilmiyordum ve kaybolmuştum.
Buraya nasıl geldim, neden geldim hiç bir fikrim yoktu. Tek hatırladığım onun yüzünden masmavi gözlerimin sulanmasıydı.
Ayakta duramayacağımı hissettim ve yavaşça kaldırımın kenarına oturdum.
Güldüm halime. Gecenin bilmem kaçı ve ben burada terk edildiğim için sarhoş gibi geziyorum. Hayat ne kadar acımasız. Mesela sen terk edilmişsin ama karşı kaldırımda 'tatlı' bir çift sarmaş dolaş önünden geçiyor. Bi üzülelim depresyona gireyim be. Yok acımasızsın hayat.
Ayağa kalktım gülerek. Ağlanacak halime gülüyordum. Depresyon belirtisi arasında var mıydı acaba? Bunu kendi kendime düşünürken gülme sesi geldi kulağıma. Hiç garipsemedim. Düşünsenize bir adam var ayyaş gibi geziyor ortalıkta, kaldırıma oturup acı çekerken kendi kendine gülüyor ve bir şeyleri sorguluyor. Ben böyle birisini görsem bende gülerdim. Bu yüzden gülen kişiye dönüp bakmadım bile gülerse gülsün, en azından benim sayemde gülmüş oldu.
Ama gülen kişi hiç benim gibi düşünmüyordu. Ben yürümeye başlamışken birden yanımda bir beden hissettim. Kafamı oraya çevirdim. Yanımda ; benden 5-6 cm kısa, siyah saçlı, kahverengi gözlü ve simsiyah gecede siyahlara bürünmüş bir kız gördüm. Benden çok küçük durmuyordu. Kafasındaki şapka yüzünden bana kafasını kaldırıp bakıyordu, komik bir görüntüydü. Kızın bu haline gülmeye başladım.
Kız bana bu sefer kaşlarını çatmış bir şekilde bakıyordu. Ona " Demin sende bana gülmedin mi? Ödeştik işte. " dedim. Kız bana baktı ve kafasını iki yana doğru salladı. Bana eliyle bir yeri gösterdi.
Kızın gösterdiği yere baktığımda beni terk eden 'eski sevgilimin' bana bakıp kahkaha attığını gördüm. Bu benim kalbimi daha da acıttı. Beni hem terk edip hem de nasıl üzebiliyordu ki? Nasıl bir yüzsüzlüktü bu? Kafamı ondan çevirip yanımdaki kıza baktım.
Kız bana, üzüldüğünü belli eden bir suratla bakıyordu. Bakışlarında acıma yoktu. Sadece üzgündü.
Kız telefonunu çıkarttı ve bir şeyler yazmaya başladı. Birkaç dakika yazdıktan sonra telefonu bana doğru çevirdi. Telefonda ; " Senin adına üzüldüm belki biriyle konuşmak istersin. İstersen seni dinleyebilirim. " yazıyordu. Aslında buna gerçekten çok ihtiyacım vardı. Kızı tanımıyordum ama bu teklifine hayır diyemezdim.
Kıza baktım ve " Gerçekten çok isterim. " dedim. Kız bana baktı ve gülümsedi ardından çekingen bir ifadeyle, ilerdeki bankı gösterdi. Ona bakıp gülümsedim ve yavaşça oraya doğru yürümeye başladık.
İşte bazı insanlar böyleydi. Siz bir şey demeden sizi anlayabilirdi. Yani leb demeden leblebiyi anlamak gibi bir şeydi bu.
Yanımdaki kızı tanımasamda onu çok sevmiştim ve onunla olan bağımı koparmayı düşünmüyordum. Çünkü o beni dibe battığım zaman ben hiç bir şey söylemeden anlamıştı.
Tıpkı benim, onun konuşamadığını anladığım gibi.
6 notes · View notes
hataysekshikayelerisblog · 1 year ago
Text
Sevgilimin Amına Boşalırken Annesi Gördü! (3) (Ertunç 24 Y., İzmir)
Annemleri arayıp ayrılık haberini verince, çok üzülmüşler ve canları çok sıkılmıştı. Ben iyi olduğumu söylesem de, artık nasıl inandırmışsam onları, yanımda olmak için İzmir'e gelmeye kalktılar, Gerek yok desem de, gelmeye kararlı görünüyorlardı. Ev arkadaşım sevgilisiyle kahvaltı yaparken kalktım, "Ekin'le ayrıldık!" dedim. Ev arkadaşımın sevgilisi de çok üzüldüğümü zannedip, beni teselli ediyordu. Ev arkadaşım ise birçok şeyin farkında olduğu için susuyordu. Bu arada kızın adı Eda, ev arkadaşımın adı da Cenk. Eda oldukça kısa boylu, iri göğüslü ve dışarı çıkık kalçaları olan, sarı saçlı, mavi gözlü, çok güzel bir kız. Ev arkadaşım Cenk te uzun boylu ve oldukça yakışıklı bir çocuk.
Kalhvaltıdan sonra dışarı çıktım, akşama kadar gezdim dolaştım. Aklımdan Şennur hanım çıkmıyordu, akşama kadar onunla ilgili fantaziler kurup durdum. Gece eve geldiğimde Eda ve Cenk salonda TV seyrediyorlardı. Birkaç dakika muhabbet edip odama geçtim, yattım. Bir süre sonra onlar da TV'yi kapatıp odalarına çekildiler. Ben halen Şennur hanımı düşünerek uyumaya çalışırken, Cenk'in odasından yatak gıcırtıları gelmeye başladı. Sikişiyorlardı. Eda sessizce inliyor, buna rağmen Cenk, "Sus, Ertunç duyacak!" diye Eda'yı susturmaya çalışıyordu. Bunu duyunca kendi kendime güldüm. Sonra aklıma ne estiyse kalktım, kapılarına gittim ve anahtar deliğinden baktım. Eda'nın yüzü kapıya dönük, Cenk'in sikinin üstünde zıplıyordu.
Aslında Eda önceleri benle ilgileniyordu, ama ben yüz vermeyince Cenk'le çıkmaya başlamıştı. Halen de ilgileniyordu benle. Açıkçası onlar da benim Ekin'le yaptığım gibi sadece seks için çıkıyorlardı. İkisi de ciddi değillerdi, evlilik falan düşünmüyorlardı.
Eda göğüslerini tutarak Cenk'in sikinin üstünde zıplıyordu. Onları sikişirken görünce moralim bozulmuştu, bir sigara içmek için balkona geçtim. Balkondan Cenk'in inlemeleri de duyuluyordu. Bir süre sonra sesler kesildi. Eda salona çıktı, pantolonunu giymişti, gömleğinin düğmelerini ilikliyordu. Siyah sütyeni oldukça güzel gösteriyordu memelerini. Eda beni balkonda görünce, "Sen burda mıydın? Kusura bakma yaa.. Rezil olduk!" dedi. "Önemli değil!" deyip arkama döndüm. Eda evden çıktığında, Cenk yanıma balkona geldi, bir sigara da o yaktı. Cenk'e gülerek, "Oğlum ne siktin kızı lan!" dedim. Cenk, "Ya Ertunç, senle bir şey konuşmam lazım. Ama aramızda kalacak, tamam mı?" dedi, ama tam anlatmaya başlayacakken benim telefonum çaldı.
Arayan Şennur hanımdı, telefonu açtığımda bana, "Ertunç, konuşmamız lazım!" dedi. Elim ayağım birbirine dolaşmıştı. "Tamam, konuşalım." dedim, bir yerde sözleştik. "Kanka nereye?" diyen Cenk'e, "Kusura bakma, acil gitmem lazım!" deyip hemen çıktım dışarı, aceleyle sözleştiğimiz yere gittim. Şennur hanım çoktan oturmuş, birasını içiyordu. "Erken başlamışsın içmeye?" dedim, ben de bir bira söyledim. Şennur hanım gözlerime baktı, "Yaptığımız çok yanlış ve vicdan azabı çekiyorum! Ama senin bilmediğin şeyler var!" dedi. "Neymiş o bilmediğim şeyler?" dedim. O sırada benim de biram gelmişti.
"Ben Ekin'in annesi değilim!" dediğinde şaşıp kalmıştım. "Nasıl yani?" dedim. "Evet, annesi değilim, hatta ben Ekin'in babasıyla evli bile değilim!" dedi. "Peki neden bana yalan söyledin? Ya Ekin'le evlenseydim, o zaman ne olacaktı?" dedim. "Dur anlatıyorum. Bundan yaklaşık 5 sene önce ben Ekin'in babasıyla bir ilişki yaşadım. O ara tanıdım Ekin'i. Babasıyla evlenmeye hazırlanıyorduk ki, hatta onlarda bile kalmaya başlamıştım, babası aniden evi terketti. Ekin o sıralar beni çok sevdi, beni anne olarak değil de, bir abla olarak görüyordu. Çok acılar çektim, en sonunda Ekin'le aynı evde kalmaya başladık. Zaten gidecek kimsem yoktu. Ekin de anne babasız ortada kalmıştı. Ben o sırada ona bir yandan ablalık, biryandan annelik yapıyordum. En sonunda, Ekin'le İzmir'e geldik, kimse bizi tanımadığı için anne-kız rolü yapıyorduk, çünkü kimsesiz yaşamak oldukça zor, bunu iyi biliyorum!" deyince daha da şaşırdım.
Şennur hanım devam etti, "Ekin, senin onunla sadece seks için çıktığını zaten biliyordu. Ama seni çok seviyordu. Seni bırakmak istemiyordu. Onun için bu ilişkiye devam etti. Ama sonradan senle bir geleceğinin olmayacağını anladı!" deyince, gerçekten olayların karıştığını anlamıştım. Çok ta üzülmüştüm...
Bu arada biraları yuvarlıyorduk. Ben sesimi çıkarmaya kalkınca, Şennur hanım, "Sus, dinle beni! Ben seni daha ilk gördüğümde senden çok hoşlandım. Ekin'le o sırada problemleriniz yoktu, ama Ekin onu kullandığını anladığında başka biriyle çıkmaya başladı. Yani seni aldattı Ertunç. Senin haberin yoktu, ama o çoktan başkasıyla sevgiliydi. Ekin'in de kafası çok karışıktı Ertunç, bir yandan seni seviyordu, ama başkasıyla beraberdi, üstelik beraber olduğu adam onu cinsel yönden hiç tatmin etmiyordu anladığım kadarıyla. Saçma bir ruh hali yani!" deyince, bir de aldatılığımı öğrendim. Ekin'in artık orospu olduğunu düşünmeye başlamıştım.
Ben kara kara düşünürken, Şennur hanım, "Senden çok hoşlanıyorum, bu doğru. Aramızdaki yaş farkı umurumda değil. Uzun zamandır kimseyle beraber değilim. Eğer istersen, Ekin'in haberi olmadan, sevgilin olabilirim. Başka kimse bilmez bunu!" diye resmen bana teklif etmişti. Şennur hanımdan çok hoşlanıyordum, gizli ilişki yaşamak çok heyecanlı geliyordu bana. Üstelik Ekin'den de bu şekilde bir tür intikam alabilirdim. Ekin'i zaten sevmiyordum, hatta şu anda iğreniyordum ondan. Şennur hanıma, "Tamam, sevgilin olurum!" deyince, gülümsedi.
Devam ettim, "Ama lütfen, sana bağlanmamı bekleme benden. Daha çok gencim ben, önümde dolu dolu yaşamak istediğim uzun seneler var. Yani, seni aldatırsam kırılma, üzülme. Belki de ilerde evleneceğim. Seni ailemin karşısına nasıl çıkarırım? Tamam, istediğin gibi gezeriz, tozarız, sevişiriz, ama evlenemeyiz! Üstelik Ekin sorunu da var!" dedim. "Biliyorum canım, bilmez miyim! Ama olduğu kadar artık, seni mutlu da ederim ben. Belki hiç evlenmezsin, kim bilir. Başka bir kızla yattığın zaman da, bu benim için sorun olmaz. Gençsin, bunu anlıyorum..." dediğinde, en azından ilişkimizin temelleri ortaya çıkmıştı. Yani sadece 'sikiş arkadaşı' olacaktık Şennur hanımla.
İkinci biralardan sonra kalktık. En azından hoşlandığım kadın şimdi benim sevgilimdi. Hayatımın dönüm noktası o gün olmuştu. Artık hiçbir şey için üzülmeyecektim. Üstelik, hayatı dolu dolu yaşayabilecektim. Evine kadar bıraktım onu. Kapıda bana, "Ekin yok evde, arkadaşında kalıyor bu gece, içeri gel istersen!" dedi. Hemen atlamamak için, "Başka bir zaman!" dedim. Ben öyle deyince üzüldü, başını öne eğdi. Çenesinden tutup başını kaldırdım, dudaklarına öpücük kondurdum ve "Başka bir zaman bakarım tadına!" dedim. Şennur hanım, "Fazla bekletme!" deyip girdi içeri. Ben de evime gittim.
Eve geldiğimde, Cenk salonda Laptopunu açmış internette geziniyordu. "Naber kanka?" deyip ensesine vurdum ve "Ne konuşacaktın lan bugün?" dedim. Cenk laptopu kapattı ve "Eda ile ilgili konuşacaktım... Sence Eda nasıl bir kız?" dedi. "Ulan manitanı tanımıyor musun amına koyum?" dedim. "Yok lan, o anlamda değil. Yani vücudu falan nasıl?" diye sordu. Anlamsızca bakıyordum, "Abi, iyi güzel, hoş kız yani!" dedim. "Peki, hiç Eda'yla... düşündün mü?" dedi. "Neyi?" dedim. "Neyi olacak lan, sikişmeyi!" dedi. "Kanka, kankamın siktiği kızdan bana ne? O senin sevgilin!" dedim ben de. Cenk biraz geveledikten sonra sonunda ağzındaki baklayı çıkardı, "Oğlum, açık konuşacağım. Uzun zamandır Eda'yla seks yaparken değişik fantaziler kuruyoruz. Bunların arasında 3'lü seks de var. Eda'nın fantazisinde sen varsın hep, bazen benle sikişirken Ertunç diye böğürüyor kız! Açıkçası benim de fantazim, Eda'nın bir başkası tarafından sikilmesini izlemek!" dedi.
Cenk te, Eda da sadece seks için beraberlerdi, bunu biliyordum. Ama yine de bana ters gelen birşeyler vardı, yani en yakın arkadaşımın karşısında nasıl çıplak duracaktım ve o bakarken nasıl Eda'yı sikecektim? Bunu ona söyleyince, "Kanka, benim de hiç tecrübem yok bu konuda. Ne olacak amına koyum, ben de senin karşında çıplak olacağım! Olmazsa karanlıkta yaparız bu işi! Ne diyorsun? Tamam mı? Eğer istiyorsan, Eda yarım saate yakın gelecek!" dedi.
Bir gün içinde ikinci şoktu bu benim için. Eğer ilişkileri ciddi olsaydı ve Cenk buna rağmen gelip sırf kendi fantazisi için bunları bana söyleseydi, herhalde Cenk'i orda bir güzel döverdim. Ama zaten amaçları belliydi, gerçek anlamda sevgili bile değillerdi. Sadece seks fantazilerini uygulamak istiyorlardı. Ben de, "Tamam!" dedim.
Yarım saat sonra Eda kapıdan içeri girdi. Eda yurtta kalıyordu, ama bizim evin anahtarı bile vardı kendisinde. Cenk yanımda oturuyordu. Eda salona girince Cenk'le bakıştılar. Cenk başını 'Tamam!' der gibi sallayınca, Eda yanıma geldi, yanımdaki koltuğa oturup, ellerini boynuma doladı. Üçümüzden de çıt çıkmıyordu. Ben akışına bırakmıştım olayı. Dudaklarımız birbirine kavuştu Eda'yla. Alt dudağımı verdim, ben de üst dudağını emerek öpüşmeye başladık. Dillerimiz birbirine kavuştu, ben iyice döndüm Eda'ya doğru. Arkamda da Cenk vardı. Ne yaptığını bilmiyordum. Cenk bir süre sonra kalkıp içeri gitti. Eda'yla daha rahat öpüşüyordum böylece. Üstündeki tişörtü çıkardım. Mor sütyeninin içinde göğüslerine oldukça çekici görünüyordu. Eda kucağıma çıktı, oturdu. Artık kot pantolonum sikimi rahatsız ediyordu, Eda bunu anlayınca kalktı ve fermuarımı açtı, indirdi kotumu. Sonra kendi kot pantolonunu çıkardı. İnce, mor külodundan amının bir kısmı görünüyordu, sulanmıştı.
Tekrar kucağıma oturdu, boynumu emmeye başladı. Mosmor etmişti boynumu. Boynumu emerken elimi sütyeninin kopçasına attım, çözdüm ve memelerini ortaya çıkardım. Meme uçları kabarmıştı kızın. Ekin'inkiler oldukça iri göğüs ucu halkaları varken, Eda da oldukça küçüktü, üstelik meme ucu pespembeydi. Elimi göğüslerine atıp onları yoğurmaya başladım. Dilim de meme uçlarında geziniyordu. Kasılıyordu Eda. Yavaş yavaş emiyordum onları, tadlarını çıkara çıkara... Bu süre zarfında sesimiz bile çıkmıyordu, sanki sevişmeye programlanmıştık kendimizi. Meme uçlarını emiyordum halen. Eda saçlarımı okşuyordu.
Kucağımda, onu Cenk'in yatak odasına götürdüm. Cenk yatakta uzanmış, sikini okşuyordu. Bizi görünce, kalktı ve sandalyeye geçti. Cenk umrumda değildi artık, beni çıplak görmesi umrumda değildi. Tişörtümü çıkardım, Eda'nın üstüne çıktım. Göbeğini yalayarak, artık sırılsıklam olmuş külodunu çıkardım. Kaymak gibi, kılsız, tamamen pürüzsüz amına hemen dilimi attım. Dilimi atar atmaz orgazm oldu Eda. Bütün sıvılarını emdim, Eda kasılmaya devam ediyordu. Halen sesimiz çıkmıyordu, sadece duyulan tek ses Eda'nın çığlıklarıydı. Hatta bu çığlıklar o kadar güçlü çığlıklardı ki, çalan kapının sesini bile duyamamıştık. Ancak Cenk te kalkıp Eda'nın ağzına sikini sokunca, Eda'nın sesi kesilmişti ve kapının çaldığını öyle duyabilmiştik. Cenk'le birbirimize şöyle bir baktık, ben kalkıp bakmaya gittim, gelen kim diye...
Kapının dürbününden baktığımda, Şennur hanım kapıdaydı. Donup kalmıştım. O halde kapıyı açamazdım, çırılçıplak ve sikim kalkık bir halde. Hadi açsam bile, içerdeki manzarayı nasıl açıklayacaktım. Tamam, seks konusunda güvence almıştım ondan, ama daha ilk günden onu aldatmam üzebilirdi. Onun için açmadım kapıyı, gidene kadar kapı deliğinden ona baktım. Şennur hanım oflayarak merdivenleri inerek gittiğinde, ben de içeriye döndüm.
Cenk odada yoktu, banyoya girmiş olmalıydı. Eda amcığını ovalıyordu. Ağzının kenarında halen Cenk'in parlayan dölleri duruyordu. Sanırım Eda'nın amını benim yaladığımı görmek Cenk'i heyecanlandırmıştı, patlatmıştı döllerini ağzına kızın. Eda beni görünce elini amcığından çekti. Eda'ya, "Nerde kalmıştık?" deyince, gülümseyerek bacaklarını iyice ayırdı. Elime tükürdüm, kalkık sikime sürdüm. Eda'nın kasıklarının arasına yanaştım ve bir hamlede soktum, kılsız, kaygan, pespembe amının deliğine. Ben girince Eda aniden nefesini tuttu. Sonraları hızlı hızlı nefes almaya başladı. Ben soktukça Eda kendinden geçiyordu.
Ben Eda'yı sikerken, içeri Cenk girdi. Geçti oturdu ve bizi izlemeye başladı. Eda gözlerini kapatmış, içindeki sert yarağın zevkiyle başını sağa sola doğru atarken, ben pomplamamı hızlandırmıştım, Puding gibi sallanan göğüslerine de başımı gömmüş, sert sert sikiyordum Eda'yı. Eda elini götüme attı, dizlerini kendine doğru çekti, sonra sırtıma tırnaklarını geçirmeye başladı. Yaklaşık 20 dakikadır bu pozisyonda tempolu bir şekilde sikiyordum Eda'yı. Aldığım zevki anlatmak çok zor, boşalmak aklıma bile gelmiyordu.
İçinden son iki darbeyle çıktım. Eda'yı yan yatırıp, arkasına geçtim ve arkasından amına sokmaya başladım. Bir ayağını kaldırıp, daha hızlı girip çıkmak için bacağını havaya diktim. Eda arda başını döndürüp benim yüzüme bakıyor, inliyordu. Bu pozisyonda, benim Eda'nın kulak memelerini yalamamın da etkisiyle Eda kasılarak orgazm oldu. Ben sikimi içinden çıkarınca, amından tazyikli bir şekilde am suları fışkırdı. Yatak sırılsıklam olmuştu. Yaklaşık 30 dakikadır seks yapmamıza rağmen ben boşalmak istemiyordum, üstelik boşalmamak için kendimi motive ediyordum. Cenk ise halen bizi izliyor, bir yandan da sikini okşuyordu.
Yatağa uzandım, elimle sikimin dibine bastırıp, iyice uzunlaştırdım sikimi. Eda elini yaladı, amının dudaklarını ıslattı, sonra yüzü bana dönük şekilde sikimin üstünde çömeldi. Sikimi amına hizalıyordu, ama kayganlıktan girmiyordu. Sikimi tuttum ve Eda'nın bir anda üstüne oturmasına olanak tanıdım. O kadar sexy görünüyordu ki bu pozisyonda. Ve işini çok iyi yapıyordu. Bana sadece, ellerimi yana atıp, bu seks tanrıçasını izlemek kalıyordu. Keşke diyordum içimden, keşke bu kızla çıksaymışım. Eda içindeki yarakla kendinden geçiyordu. Dibine kadar içine alıp, belini döndürerek durması beni kendimden geçiriyordu. Sonra ben kontrolü aldım, Eda'ya alttan alttan pompalamaya başladım. Eda her darbede daha çok çığlık atıyordu.
Cenk buna nasıl dayanıyordu, anlamakta güçlük çekiyordum, gözünün önünde bir saatten fazladır seks yapıyorduk, insan hiç mi azmazdı. Sadece izliyordu bizi. Cenk'in sikinin de hatırı sayılır uzunluğu vardı. Adam en azından gelir kızın ağzına verirdi, ama Cenk kendini tatmin etmeyi tercih ediyordu. Bu sırada ben pompalıyordum alttan. Eda bilmem kaçıncı orgazmını olurken, amcığından çıkan sular benim vücuduma dökülüyordu.
Artık ben de sona geliyordum. İnlemelerim artmıştı. Eda boşalacağımı anladığında, "İçime, içime boşal!" diye bağırdı. Ben boşalmaya başlayınca, Eda dibine kadar oturdu, benim boşalmam bitene kadar bekledi. Bir süre böyle durdu, sonra dudaklarıma öpücük kondurup, "Harikasın!" dedi ve indi üstümden. Sikim yarım ereksiyonda, kalp gibi atıyordu. Sikim, döllerim ve Eda'nın sıvılarından dolayı parlıyordu. Eda kalktı, banyoya girdi. Cenk te peşinden gitti...
Kalkıp aynaya baktım. Vücudum, yanaklarım, boynum ruj rekeleri içindeydi, üstelik mosmordu boynum. Diş izleri de belli oluyordu. Yatakta sigara içmeye başladım. Eda ve Cenk yaklaşık yarım saat kadar banyoda kaldılar (herhalde sikiştiler), sonra su sesi gelmeye başladı. Daha sonra Eda salonda çıkardığım sütyeni ve külodunu giyip yanıma geldi. Sonra Cenk te geldi, çıplaktı. Oturup sigara içmeye başladık. Hiç birimiz konuşmuyorduk. Ben kalkıp boxerımı giydim. Sigaralarımızı içerken, Eda yanıma uzandı. Tek kişilik yatakta halvet olmuştuk, Eda bir bacağını üstüme atmıştı. Eda'ya, "Şahane bir kızsın!" dedim. Eda dudağıma öpücük kondurup, "Sen de aşkım!" dedi. 'Aşkım' kelimesini öyle ateşli söylemişti ki, keşke gerçekten Eda ile birbirimizin aşkı olsaydık diye geçirdim aklımdan...
Vücüdumdaki ruj lekelerini çıkarmak için duşa girdim. Banyodan çıktığımda belimde sadece bir havlu vardı. Yanlarına gittiğimde, Cenk yatakta oturuyor, Eda domalmış bir şekilde onun sikini yalıyordu, iki deliği de ortadaydı. Bol bol salya kullanıyordu Cenk'in sikini yalarken. Manzarayı görünce sikim kazık gibi oldu. Eda'nın arkasına yanaştım ve kaygan amına soktum sikimi. Eda ağzındaki sikten dolayı sadece, "Imhhh! Imhhh!" seslerini çıkarırken, Cenk Eda'nın saçlarını arkaya atıyor, okşuyordu. Bu pozisyonda sikmeye başladım Eda'nın amını. Eda ağzındaki siki çıkardı, tükürdü yarağa, sonra hızlı hızlı sıvazlamaya başladı. Bir yandan da inliyordu Eda.
Başparmağımı, Eda'nın kahverengi ve pembe rengi arası göt deliğine sokunca, Eda irkildi, "Çek parmağını!" dedi. Eda'nın kulağına eğildim, "Orospumuz galiba götten yemedi hiç?" dedim. Eda 'Orospumuz' lafını duyunca Cenk'in sikini hızlıca yalamaya başladı. Ben de, "Bu gece uzun, daha saatlerce sikeceğiz orospumuzu!" dedim. "Evet, sikin, ohhh!" diye bir ses çıktı Eda'dan...
Telefonum çalmaya başladı, ama umrumda bile değildi, Eda'yı sikmeye devam ettim. Eda'nın beli ağrımıştı, yaklaşık 20 dakikadır domalmış vaziyette sikimi içine alıyordu. Bir iki yarak darbesinden sonra çıktım Eda'nın amından. Pozisyon değiştirdik, Cenk yattı yatağa, iyice ayırdı bacaklarını. Eda üstüne çıkıp sikinin üstünde tepinmeye başladı. Ben de ayakta durup Eda'nın ağzına verdim sikimi. Eda bu gün ilk kez sikimi ağzına alıyordu. Vantuz gibi emiyordu yarağımı. Arada sırada çıkarıp, okşuyordu sonra tekrar ağzına alıyordu. Yarağım ağzının içindeyken, başına dil darbeleri atıyordu. Cenk'in sikinin üstünde zıplarken, bazen sikim kendiliğinden ağzından çıkıyor, yanaklarına vuruyordu.
Eda tempoyu düşürdü, biraz havada kalacak şekilde durdu ve Cenk alttan amına pompalamaya başladı. Cenk'in taşakları Eda'nın amcığının paket kısmına çarptıkça çıkan sesler beni daha da tahrik ediyordu. Bu pozisyonda Eda çok daha rahat yalıyordu sikimi. Şimdi Eda'nın telefonu çalıyordu komodinin üstünde. Aldım baktım, 'Evşen' diye bir numara arıyordu. Eda'ya, "Evşen arıyor, açacak mısın?" deyince, Eda Cenk'in sikine tamamen oturdu, telefonu aldı, açtı, "Efendim şekerim?" dedi. İnce bir sesi vardı Evşen denen kızın, Eda'nın bu gece yurda gelip gelmeyeceğini soruyordu. Eda da, "Bu gece gelmeyeceğim, benim yerime de imza at. Tamam mı canım?" dedi. Evşen ise, Eda'nın nefes nefese konuşmasından olsa gerek, "Nerdesin?" diye sordu. Eda, "Yürüyorum canım, onun için. Nefes.. Nefeseyim..." deyince, Evşen de, "Haaa... Yavaş yürü, düşme sakın, dikkat et kendine!" diye espri yapıp telefonu kapattı.
Eda telefonu fırlattı, Cenk'in sikinde zıplamaya devam etti. Kızda bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji vardı. Eda bir kez daha orgazm olurken, sikimi ağzına öyle bir sıkıştırdı ki, sanki mengeneyle sıkıştırmışlar gibiydi. Kız harika sikişiyordu, güzel de sakso çekiyordu, sadece zıplarken ister istemez değiyordu dişleri.
Cenk dayanamayıp, bağırarak içine boşaldı Eda'nın. Eda Cenk'in üstünden kalktı, yatağın kenarına doğru sırtüstü yattı, sikimi kendine çekti ve bacaklarını omzuma atarak sikimi içine kaydırdı. Amının kenarlarından Cenk'in dölleri akıyordu. Cenk yan dönerek, temizlemesi için Eda'nın ağzına verdi sikini. Eda Cenk'in sikini yalarken, ben Eda'nın amcığına pompalıyordum. Eda'nın sallanan memelerini tutup ağzıma aldım. Bu pozisyona daha fazla dayanamadı Eda, son orgazımını oldu. Bana da, "Artık boşal... Ne olur Aşkım boşal içime!" diye bağırdı. Ben tempomu hızlandırdım ve içine boşaldım. Şimdi içindeki iki erkeğin dölleri karışmış, am sularıyla beraber amından akarak göt deliğine doğru süzülüyordu. Sikimi amından çıkarıp hemen kendimi yatağa attım...
Eda da Cenk'in sikini yalama temposunu düşürmüştü. Şöyle bir baktığımda, Eda sanki genelev orospusu gibi olmuştu, her yerinde salya, tükürük, morluk, döl vardı. Cenk'in sikini yalamayı bırakmış, "Bitirdiniz beni!" diye sayıklıyordu. Sonra kalkıp, paytak paytak adımlarla yürüyerek banyoya girdi. Saat 04:00'e geliyordu. Ben de kalktım, salona geçtim, bir sigara daha yaktım. Cenk halen yatakta yatıyordu. Ben salonda oturmuş sigara içerken, Eda belinde havluyla geldi yanıma. Gözlerime gülümseyerek bakıyordu, "Çok yoruldum yaa!" deyip dizlerime yattı. Saçlarını okşuyordum, "Güzel miydi?" diye sordum. "Tanıştığımızdan beri hayal ettiğim tek şeyi yaşadım bu gün... Müthişti!" dedi sessizce.. "Neyi hayal ediyordun?" dedim. "Seni içimde hayal ediyordum. Keşke önceden yaşasaydık bunu!" dedi.
Ben bir sigara daha yaktım, bir sigara da Eda'nın ağzına koydum ve "Artık bundan sonra her gün yaşarız Aşkım!" dedim. Sevgilimi de annesini de çoktan unutmuştum bile :)
[Ertunç]
« 31 Seks Hikayeleri
159 notes · View notes
tferyal · 7 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Ayçiçeği gözlü kuş, muhteşem!
Sahra altı Afrika'daki ormanlık savanalarda bulunan Beyaz Miğfer kuşu (ya da Beyaz Kasklı Örümcek kuşu) bu şahane çarpıcı gözleriyle biliniyor. Bu gözler, bir ayçiçeğine benzeyen siyah bir halka ile çevrelenmiş sarı veya turuncu irislere sahiptir.
2 notes · View notes
flirt-with-pain · 9 months ago
Note
dozunda kıskanç, maskülenliğini kaybetmemiş, entelektüel, sık sık sürpriz ve küçük jestler yapan, geniş omuzlu, iyi yemek yapan ve üstüne yük olmayan, evi ve arabası olan, fit ve kaslı, 1.80, dalgalı siyah saç ve siyah gözlü erkek
tam olarak hangi dozda kiskanc olduguna gore okayliyorum
2 notes · View notes
balamirkagann · 2 years ago
Text
Bir elimde şarap mırıldanıyorum bir şeyler ve dikiliyordu göz yaşlarımdan elbiseler içimde azad edilen çirkin insanlar oysa ne uzunmuş içimde ki tren rayları hep boş bir kalabalığı taşımışım içimde kırmızı başlıklı siyah dumanlı trenlerim de-
En güzel mutluluk ve sevinçler hep on yaşındaydı sonra bir gemi yanaşır hep bilmediğim o maviliğin kenarında mavi gözlü bir gemi ve evimin kenarın da ustura gibi parlak tuğlalar turuncuya akan bir inşaat bekçisi dişleri çürük ağzı sarımsak kokan deminde bekletilmiş bir çay-
Hayatımın çatlaklarından sızan güneş rüzgarları tenime karış karış karışıyordu ve sızdırıyordu ruhumun eşliğinde daktilolar ve Hayallerim oysa ne kolay ölüyormuş eşyaların varlığı evimin bahçesinde elma ağaçlarında elma vermeye başlayınca bir sevinç sarıyordu içimi bazen seviniyorum ve sevinmek hep on yaşındaydı sonra bir sepet elma doldurdum ve sabah saatlerinde pembe ve mor renkleriyle çingene kadınlar ziller çalardı iri dişli beyaz bir gülümseme sonra bir sandalye çektim yazdım yazdım ve yazacak mısın daha-evet aşk ölene denk yazacağım bir başka hayat da
Kara yazgım nereden bileyim bu kadar ağır olacağını bir esinti bir uğultu vardı yaşıyordu kalbim buna yaşamak denirse-
Menekşe kokulu cehaletim bir kitabın sayfa aralarına dizdim ne zaman özlesem menekşe kokar buralar-sanırım ölüyorum
6 notes · View notes
kemikkadin · 1 year ago
Text
🎧 Emma Hoet, Jules Jaconelli - L'an prochain
.
Yaz tatilinin ortasında, gece yarısının ardında melankoliye düştüm ansızın ve tek gözlü siyah bir kedi tarafından kutsandım. Bana mırıltılar eşliğinde dualar etti. Kucaklandığımı hissettim.
.
Kelimeler olmadan - Without words - Analog collage on paper
.
#kolaj #kolajçalışması #analogcollage #analogcollageart #collage #collageart #collageartist #istanbulcollagecollective #pariscollagecollective #brooklyncollagecollective #kievcollagecollective #edinburghcollagecollective #collageprojet #artproject #analogcollagecommune #handcutcollage #londoncollagecollective #istanbulcollagelab
instagram
2 notes · View notes