Tumgik
#Sinem Çapraz
darkyayincilik · 10 days
Text
En Çok Yiyenlerin Kazandığı Festival
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin bu yıl ‘Damağımdaki Bursa’ temasıyla düzenlediği 3. Bursa Uluslararası Gastronomi Festivali’nde yapılan yarışmada, 16 dakikada 8 adet cantık yiyen Cemil Bakırtaş, gram altın kazandı. 16 dakikada 8 cantık yediBursa’nın gastronomi kültürünü ortaya çıkarmak amacıyla zengin bir içerikle hazırlanan 3. Bursa Uluslararası Gastronomi Festivali, ikinci gününde de…
0 notes
bantuhd · 2 months
Text
Sinem Çapraz Mercimek Dolması - İSTANBUL SOFRALARI / ERMENİ MUTFAĞI
youtube
0 notes
netbilge · 2 years
Text
Sinem Çapraz Kimdir? Sinem Çapraz Aslen Nerelidir? Kaç yaşında? Sinem Çapraz eşi kimdir? Sinem Çapraz boşandı mı? Dedesi kim?
Sinem Çapraz Kimdir? Sinem Çapraz Aslen Nerelidir? Kaç yaşında? Sinem Çapraz eşi kimdir? Sinem Çapraz boşandı mı? Dedesi kim?
Sinem Çapraz Kimdir? Sinem Çapraz Aslen Nerelidir? Kaç yaşında? Sinem Çapraz eşi kimdir? Sinem Çapraz boşandı mı? Sinem Çapraz Dedesi kim? 13 Haziran 1981’de dünyaya gelmiştir. Yemek kültürü güçlü bir ailede büyüyen Sinem Çapraz’ın dedesi de bir restoran işletmecisidir. Lisans eğitimini Çalışma Ekonomisi Bölümü’nde tamamlayan Sinem Çapraz, bölümüyle ilgili bir meslek sahibi olmayı düşünmediği…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
ihtiyardivit · 5 years
Photo
Tumblr media
Maviliğime mektup 54 …
 Günaydın Hazreti Şans'ım , Sonsuz da Bir'im ...
Gün sen , gün saçların.
Boynun tutulur diye başını düzeltmekten çekineceğim herhangi bir gün olsaydı bugün , iyi olurdu ama olsun ; Rabbimin lûtfudur bana yokluğunun bolluğu.
Belki de çok bilmişler tarafından söylenen şu söz doğrudur :
"Zafere giden yol da çekilen çile kutsaldır."
Belki de öyledir; umarım.
Öyledir heralde ; bilmiyorum.
Ben seni seviyorum her halde ; biliyorum.
Yüzün gözün şişmiştir şimdi , çok uyumaktan.
Yüzüm gözüm şiş şimdi , uykusuzluktan.
Nasılsın bu aralar ?
Yastığınla aranızda ki sıkı dostluğu sormuyorum tabii ...
Saçların dökülüyor mu , sebepsiz sıkılıyor musun vs. vs...
Üzgünsen bunlar olur da , onun için diyorum .
Ben iyiyim işte ne olsun , bildiğin gibi .
Sağolasın bolca hâl,hatır soruyorsun günün tamamı aklıma gelerek ; bu ne sadakat ...
İmrendim !...
Türkülere konu , rüzgâr gülüşlü kadın ...
 Tarih , 13 mart 2020 ...
Saat , 06;25 ve sonrasında ki dakikalar ...
 İçimin gülen yüzü…
Aramızda kaç km mesafe var bilmiyorum , ama aklım ile saçlarının uçları arasında pek mesafe yok ; çok şükür...
Anımsamak için zihnimi sağa-sola, öne-arkaya çevirmem yetiyor ; fikrimin yüzeyinde sana değmesi pek basit.
"Seni Sevme Sanatı" diye bir deyim var sana olan tutkumun içeriğinde , ve inan bana TDK dahi henüz bu sanatı izah edici bir kelime türetemedi ; işi zor...
En son boş işlerle uğraşıyordu kendileri , DİL yerine DİN işlerine merak salmışlar.
Bir harf nelere muktedir , gör.
Sahi , sen kaç harfe sığarsın ?
Alfabem seni ezberinde saklıyor ; bilesin.
Aklımın tavanını istimlâk eden kâkülüm...
Ağrım , Sızım ; güleç yüzüm...
İşe mi gideceksin bugün ?
Okula mı ?
Tatil mi yoksa , izinli misin ?
Derdim muhabbet işte...
Anlatabiliyor muyum ?...
Biliyor muyum ?
Bilip bilmediğimi bilmiyorum.
Ama kesin şişmiştir yine de gözlerin...
Kesin saçların da dağınıktır ; uçları da karışmıştır muhakkak.
Tararken ıslat e mi uçlarını ; krem de sür .
Kolay taranır.
 Ömrümün satır başı ...
Ben mesajlaşmayı sevmiyorum ama seninle mesajlaşırken "Syn Abonemiz , 10.000 SMS hakkınız bitti" mesajı gelsin istiyorum.
Basit bir dilek ama bir de bana sor.
Şimdiler de ise Wodafone utanmasa "Syn Abonemiz olmayan bir numaraya yolladığınız 10.000 SMS'e cevap alamamış olmanıza acıyıp size 10.000 SMS daha hediye ediyoruz. Nasıl olsa cevap yok ,karşıda da kimse yok." diyerek mesaj hayrı yapacak bana...
 Yaşanılası İklimim …
“Acaba nasıl hitab etsem de , bilse ki yeryüzünde bir eşi daha yok” diye düşünmeme gerek kalmadan yüzbin baritonluk güçte hitabet sanatı olan kadın …
Ben şimdi sana Diyanet İşleri Başkanı kadar aşikar bir yalakalık yapmak isterdim ama ne yalan söyleyeyim , hafta sonu- hafta içi farketmez ; ben kahvaltı hazırlamam , çocuğa da sıklıkla bakamam.
Ama sen hastalanırsan seni doktora götürüp , ilaçlarını içirip mercimek çorbası yapabilirim .
Güzel birkaç şey yapabilirim yaşamın genelinde.
Sen uyurken yüzüne krem şanti bulayabilirim mesela. Sinirlendirebilirim seni nedensiz yere …
Benim Milli Maç ve Beşiktaş maçlarında gözüm bir şeyi görmüyor , mümkünse Beşiktaşsız olmaz 
Çayı da çok severim .
Seni güzel sevdiğim gibi çayı da öyle…
Güzel severim.
 “Bahar da aşklar başka tatlıdır” demişler…
Hiç alakası yok , zira ben hep aynı eşitlik ve yoğunlukta seviyorum.
Ben seni hep aynı seviyorum.
Güzel seviyorum.
Barış Manço’dan biliyorum güzel sevmemenin sonucunu …
Diyor ki o güzel adam ;
“Güzel sevmeyene adam denir mi ?”
Denmez dimi ?
Denir mi ?
 Maviliğim…
Aşk , kendinde olan tüm güzellikleri tereddütsüz şekilde aşık olduğun kişiye teslim etmekten çekinmeme fedakarlığı imiş…
Sağlığın ,neşen ,huzurun ,varlığın ve dahi mutluluğun …
Düş Eşim…
Kyoto sözleşmesi , NATO Bildirileri , İran da nükleeer silah olup olmadığı , Kim Yong Un’un Amerika’ya saldırıp saldırmayacağı ve A Haber de sabah haberlerini sunan manyağın günaşırı toplumu ötekileştirme , kutuplaştırma gayreti falan çok umrumda değil şu an ; senle beraber sabahları köşe yazarlarını okumak istiyorum ben artık “Yok daha neler ! Yalakalığın da bu kadarına pes .“ demek istiyorum aynı cümleyi aynı anda kurup , aynı anda tepki vermek istiyorum .
 Yani tabii muhtemelen  Deli Trump'ın küçük oğlunun üzerine "Bu Ahmak'ın yanındayım" yazılı T-shirt giydiği esnada babasının yanında olması kadar Dünya gündemini işgal etmeyiz ama , biz seninle ortak bir çok şey yapabiliriz.
Mesela aynı demlikten çay içebiliriz.
Bence bu da büyük bir şey; zira genelde bir demliği tek başıma ben içiyorum. ( ancak yetiyor )
 Seninle bir test yapalım mı ?
Sorması ayıp olabilir ama olmasın; kaç yaşındasın ?
Kadına yaş sorulmaz edebiyatını geç şimdi; vakit aleyhimize .
Diyelim ki 25...
Tahmini kaç yaşına kadar yaşarsın en fazla ?
Not: Türkiye kadın ölümleri yaş ortalaması 65.Haberin olsun.
Diyelim sen 70 yaşına kadar yaşadın.
70 - 25 = 45
 Yıl da kaç günü sadece kendine ,keyfine ayırıyorsun ?
Ben kendim için diyeyim; yıl da bazen 20 gün bazen 40-50 gün.
Ortalama 30 gün.
Senin kadın olmandan dolayı biraz daha spesifikleştirelim analizi ; her hafta sonu artı yıl da toplu olarak 15 gün.
Yıl da 52 hafta var hafta sonunun her iki gününü de sadece ve sadece kendin için değerlendirdiğini düşünürsek yılda 104 gün hafta sonları, 15 gün de toplu tatil vs. 119 gün eder.
Bu 119 günün 3'te 1'lik kısmına özel zamanlarının denk geldiğini düşünürsek geriye kalır 80 gün…
 Toplamda 70 yıl yaşayacağın ve bu 70 yılın 25 yılını yaşadığın varsayımına göre , geriye 45 yılın kalır.
Bu 45 yılın son 10 yılı hastalık,yaşlılık, hac , umre, ve çocuk telâşı diye geçse geriye 35 yıl kalır.
Ve evliliğin boyunca ortalama 3 çocuğun olsa, bu çocukları da en az 3'er yaşlarına getirene kadar geceni gündüzüne katarak büyütmeye çalışsan , kalan 35 yılın 10 yılı da bu şekilde gider.
Kaç yıl kaldı? 25 yıl.
Başka hiçbir meşgalen ve engelin olmayacağını düşünürsek şu andan itibaren sadece kendin için yaşayacağın 25 adet 80 gün var.
25X80 =2.000 yapar.
Yani 2.000 günlük ömrün kalmış.
Doğru mu ?
Niye bu 2.000 günü seninle beraber geçirmeyelim ?
 Ömründe en fazla 2.000 gün kalmış ve sen altın oran'ı izah kitapçığı gibi bir kadın iken matematiğe karşı gelmezsin ümidi ile oturdum sana
matematiksel hesap yaptım bilmem farkında mısın ?
Amacım dertleşmek işte dedim ya ...
Birbiriyle ünsiyet eden ruhlar , sohbetiyle ziyadeleşir; çabam bundan dolayı .
Matematik Sadeleştirir ; Sen Ziyadeleştir.
 Dokuncu notaya adını veren kadın...
Günlük yaşam kaygıları da pek önemli değil; parliament'in tadını bozdukları gibi cino çikolataları da berbat etmişler.
Neyse ,biz kendi hayatımızı idame ettirirsek bence kötü olan şeyler güzelleşir.
İngiltere kraliçesinin hayatı bir b.ka yaramaz ama ; düzeltmeye uğraşmıyor zaten kimse.
Saçmalama katsayımız yüksek olsun işte ; bütün deliler iyidir ya hani ?
Biz seninle deli ,manyak ; ruh hastası olalım.
 Sen hamileyken sırtina yastık koyarım , hamileliğin süresince yalakalık derecesinde alaka da gösteririm.
Sırf sen seviyorsun diye frambuazlı pasta bile alırım yani o derece.
Gece yarısı uyanıp, seni de uykundan uyandırıp "canın çilek istedi mi ?
Gidip hemen alayım ayıpsın hatun" diye alttan alttan iyi baba ayakları da yaparım işte.
Sen beni anlıyorsun değil mi ?
Ben güzel severim fikrimin ince külü.
Çünkü güzel seven ölür ama çürümez...
 Düş’ü baharın habercisi olan kelebeğim…
Olacak gibi değilsin galiba...
Olsan güzel olur ama.
Gerçi güzel olan hiçbir şey olmuyor Ortadoğu da,orta Asya da ,Orta Anadolu da ve dahası gönlümün Ortasında bu sıralar.
Hep Orta'mız kanıyor.
Sağımız-Solumuz,Önümüz-Arkamız Ortamıza kanıyor ; Ortamız bu yüzden kanıyor.
Seni seversen farkettim ki,sevmek ah çekme gayretiymiş ; Aşıkların esmağı  ‘ah’  mış...
Girebilsen bir sineme, içerimde neler var neler ; Ahh...
 Herkesin vardır illaki bir beklediği.
Ama en çok kimi beklersen o gelmez miş..
Adil olmayan birçok şey gibi bu da trajik.
Biraz da iç SIZIsı işte.
Müsait vakit ara beni yada gel muhabbet edelim.
Hem ben sana güzel şeyler duymak istiyorum demiyorum ki; ben sadece seni duymak istiyorum.
Biz seninle hep romantik susuyoruz; bu defa da romantik olmasa da konuşalım.
Belki Ozon Tabakasının delinmesini dert ediniriz sohbet esnasında , belki 52 milyon ışık hızı yıl kadar uzakta olan kara deliğin keşfedildiği günümüz biliminde Fatih Tezcan'ın nasıl bir kitlesel oksijen israfına sebep olduğundan bahsederiz.
 Belki de Ankara akşamlarında vakit geçirilebilecek en güzel park olan 50. Yıl parkının neden akşam saat 22:00'de kapatıldığını
eleştirip, belediye başkanı Mansur Yavaşa şikayet mektubu yazarız. ; "Biz sana aşıkların çekirdek çitleyip Ankara ayazını iliklerine kadar yaşamasına rağmen yerinden kalkamayacağı parkları akşam 22:00'da kapat diye mi oy verdik ?
İYİ'ler iyi şeyler yapar.Madem İYİ'siniz o zaman 50. Yıl Parkını erken kapatmayın. Birdaha oy vermeyiz." diye sanki oy vermişiz gibi blöf satarız. Bisürü şey yaparız,olsan ; bir olsan neler yaparız neler .
Ah olsan ... Bir olsan.
OL ...!
 Olsan Neler yapmayız ki ...
Dikimevi ve/veya Kolej metrosu çıkışında gece yarısı kokoreç, köfte ekmek yeriz varil içinde yanan ateşin başında.
Ankara kalesine çıkarken lif,bileklik,atkı vs satan o civar da oturan ablalarla "Banyo lifi 50 tl olur mu yahu" diye yalandan pazarlık yaparız .
Sonra en son rakamı düşe düşe 5 TI'ye kadar düşürürüz.
Daha Sonra da ilk başta istediği rakamı verip "Allah size 10 çocuk nasip etsin. Allah Beşiktaş Kurucu başkanı Şeref Bey kadar şerefli çocuklar nasip etsin ,Allah Fenerbahçe kadar şanslı bir hayat nasip etsin" diye dua etmesini sağlarız işte.
Olsan neler yaparız neler ...
 İfadesi Namümkün Olan Değerim …
"Değer" eşittir Meta...
"Mutlak Değer" kavramında öğrenmiştik eksinin mutlak değer dışına artı olarak çıktığını.
Meta ise herhangi bir şeyin değeri karşılığın da başka bir şey ile değiştirilmesi durumudur.
Sözümüzü kırgınlığımıza değişmemiz hata ise , sözümüz kızgınlığımızın özü olduğundan değildir.
Meta , diyalektik bir ahlâkın paramiliter haykırışıdır.
Ve bundandır ki her kişi meta'dır.
Yani ; kimisi özünde güzeldir , kimisi yüzünde...
 Aşk , sele benzer son sözüm ; yatağını aşar .
Adımın çapraz yazılması , yayılması kimin umrunda ilk özüm ; ben seni tek paralel evren ile rekabet halinde seviyorum.
Tabakta bırakılmış "Yazık, atılacak. Bitir onu" endamında sevdaların toplamına eşiti olan zirvem ...
Sen Allah'ın bana "Bak ey kulum , sana yazdım" deme şeklisin.
Bir insanı sevmeye nerden başlanır biliyor musun Maviliğim ?
Bir insanı sevmeye , yokluğundan başlanır.
Yokluğunda ki bolluk buna şahittir ; sor.
 "Yalnızlık değildi ki, sensizlikti..." demiş bir bilen , derdinin , meramının , minvalinin sebebini  sevdiğine arz ederken …
Ben , seni bana düşleten her müziği yara bantsız dinlemekten yanayım !
 Maviliğim …
Öyle tütüyorsun ki gözümde ; hamdolsun hasretini çekiyorum kokun yerine…
Aklımın tabanını - tavanını istimlak edenim…
Ben , bizzat tüm uzuvlarımla ,tüm fikrimle  ve tüm bedenimle topyekün mecburum varlığına.
Anlaman gerek…
Saç uçlarından öperim ... 
Kalk , bi çay koy da demlenelim.
0 notes