#Sayfa 24
Explore tagged Tumblr posts
Text
Oğuz Atay-Korkuyu Beklerken
Yok dedim; eve gitmeliyim. Çoktandır uğramadım sonra alışkanlığımı kaybederim...
#menofmayhem#oğuz atay#korkuyu beklerken#kitap sayfaları#sayfa 94#edit#keşfet#shorts#sigma#trending#hayatın içinden#günlük#b.o.d#spotify#tutunamıyoruz#tutunamayanlar#Oğuz atayın ruhu#24#hayatın gerçekleri#geceye söz#geceye bir söz bırak#gecenin anlam ve önemi#oğuzcum atay#benim dünyam#modern çağ#kitapsevgisi#kitaplayasamak#bazı şeyler hiç değişmez#bazı şeyler insanın ruhunu değiştirir
6 notes
·
View notes
Text
Birtakım değişiklikler
🌟 Yenilikler
Masaüstü Etkinlik kısmında, olan bitenler bir bakışta anlaşılabilsin diye bundan böyle öğeler, okunmamış durumdayken ve üzerine gelindiğinde farklı bir görsel yapıyla öne çıkacak.
24 saatten uzun süredir uğramadığın topluluklarında bir şeyler olup bittiğini haber veren yeni anlık bildirimler test ediyoruz. Ayarlara eklediğimiz, "Topluluklarda olup bitenler" başlıklı seçenekten bu yeni bildirimleri kontrol edebilirsin.
Topluluk sahiplerinin kullanabileceği yeni bir katılım seçeneği geldi: "Katılmak için üye adayının istek göndermesi veya davet edilmesi gereksin". Bu seçildiğinde üye adayları, mevcuttaki davet akışının yanı sıra "Katılma isteği gönder" düğmesini kullanarak da katılım sağlayabilecek. Yöneticiler, "İstekler" adlı yeni topluluk sekmesinden bu isteklere onay/ret verebiliyor olacak.
Masaüstünde, "Kişisel bilgilerim satılmasın" bağlantısı, sağ kenar çubuğunun alt bilgi kısmına, diğer gizlilik bağlantılarının yanına taşındı.
🛠 Düzeltmeler
Özel alan adlarının yeniden yönlendirme döngüsüne takılmasına yol açan hatayı giderdik.
iOS uygulamasının son sürümünü kullanan bazı kullanıcılarımızın Etkinlik filtrelerinde yanlış seçenekler görmesine yol açan sorun giderildi.
Özel sayfalarda yer alan bağlantıların çifter sayılması sorununu düzelttik. Başka bir sıkıntı yaratmasa da sayfa başı 500 olarak belirlediğimiz bağlantı limitinin 250'ye düşmesi anlamına geliyordu. Sayaç düzeldiğine göre her özel sayfada eskisi gibi 500'e kadar bağlantı bulundurabilirsin.
🚧 Üzerinde çalıştıklarımız
iOS uygulamasının Etkinlik bölümünde, filtre olarak seçilse de yanıtlar görüntülenemiyor. Sorunu düzeltmeye çalışıyoruz.
Bir sorun mu yaşıyorsun? Destek Talebi gönder, en kısa sürede sana geri dönelim!
Geri bildirimini paylaşmak ister misin? Üzerinde Çalıştıklarımız bloguna göz at ve aklındakileri topluluğumuzla masaya yatır.
Bu gönderileri başka dillerde takip etmek istersen diğer ülkelerin Ekip bloglarına göz at!
Tumblr'a doğrudan maddi destek olmak ister misin? O zaman Premium planımız ve Destekçi rozetimiz TumblrMarket'te seni bekliyor!
9 notes
·
View notes
Text
ben bu içimin yankısı, ben bu içimin koruyla bu narı daha fazla taşıyamam. düşecek ellerimden, dağılıp dökülecek odaları, dayanamam. benden sana mevsimlerden anne, uykularımdan tüller, ömrümden ağrılar sızmıştır. bu âşk bende bir imkânsızlık tasarımı gibi kaldı, kaldıramam. adı şubat olan bu şiirde kalbim, uzun bir nehir gibi ağrıyor. inat yumağım çözüldü. sol omzundan siyah atımı, sana düştüğüm o eski şubattan çukurumu alıyorum. benden kalan boşluğa kırmızı bir araf düşüncesini koy. nasıl hatırlanırsa bir yaprakta bir orman, bu kez o olsun beni sana hatırlatan. bir gün olur senin de düşerse elinden nar, âşk bir gün seni de alır bir yerden bir yere koyar. ne zaman ki kaplar gönül mülkünü kar, ��ağır o zaman, anlatırım sana, bir ömürden nasıl döne döne geçer turnalar. sanma ki inadımda sarı bir safra, dilimde uçuşan rüzgârlı bir sayfa, sözlerimde silinmiş şifre vardır. sökmedin beni çölden, yolum araftır.
19 o'24 0220.
25 notes
·
View notes
Text
Chapter 2: Bullets / Bölüm 2: Kursunlar
| <- | Page / Sayfa 24 | -> |
#magicustreat#magicustreatcomic#object show comic#magicustreatosc#object show community#osc art#object show ocs#osc comic#art#osc community#object shows#object comic#osc#page 24#tumblr comic#chapter 2#comic page#feathermt#lightermt#rotmt
21 notes
·
View notes
Text
O güzel son, babalarından, eşlerinden ve çocuklarından lâyık olanlarla birlikte girecekleri adn cennetleridir;
Melekler de “Sabretmenize karşılık elde ettiğiniz esenlik daim olsun!
Dünya yurdunun ardından ulaştığınız sonuç ne güzel oldu!” diyerek her kapıdan onların yanına girerler.
جَنَّاتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا وَمَنْ صَلَ��َ مِنْ اٰبَ��ائِهِمْ وَاَزْوَاجِهِمْ وَذُرِّيَّاتِهِمْ وَالْمَلٰٓئِكَةُ يَدْخُلُونَ عَلَيْهِمْ مِنْ كُلِّ بَابٍۚ ﴿٢٣﴾
سَلَامٌ عَلَيْكُمْ بِمَا صَبَرْتُمْ فَنِعْمَ عُقْبَى الدَّارِؕ ﴿٢٤﴾
Tefsir (Kur'an Yolu)
Sözlükte “devamlı ikamet edilen yer, bir şeyin merkezi ve ortası, bir cevher veya madenin aslı, yatağı” mânalarına gelen adn kelimesi Kur’an’da cennet kelimesi ile birlikte zikredilerek insanın aslının (Âdem) yaratıldığı ve âhirette müminlerin sonsuza kadar kalacağı çeşitli cennetleri tasvir etmek üzere kullanılır.
Kur’an’da on bir yerde söz konusu edilen adn cennetleri, “içinde güzel meskenlerin, tahtların, altın ve incilerle süslenmiş ince ipekten yeşil elbiselerin, sabah akşam ikram edilen türlü yiyeceklerin, eşlerine bağlı hûrilerin ve çeşitli ırmakların bulunduğu ebedî bir yurt” olarak tasvir edilmektedir (krş. Tevbe 9/72; Nahl 16/31; Meryem 19/61; Fâtır 35/33).
Hadislerde ise eşyaları altın ve gümüşten olan değişik adn cennetlerinin bulunduğu, burada bulunanların her an Allah’ı görebilecek kadar yüksek bir mevki sahibi olacakları bildirilmiştir (bk. Buhârî, “Tefsîr”, 55/1-2; Müslim, “Îmân”, 296).
Tefsirlerde adn cennetinin arşın altında, diğer cennetlerin ortasında bulunan, mukarrebûn (peygamberler, şehidler, sıddîklar ve âlimler) zümresine tahsis edilmiş bir şehir veya saray olduğu (İbn Kesîr, IV, 373), burada altından yapılmış, inci ve yâkutlarla süslenmiş, yiyecekler ve hûrilerle donatılmış sarayların bulunduğu, içinde tesnîm ve selsebîl pınarlarının aktığı, arşın altından misk kokulu rüzgârların estiği, yani “hiçbir insan gözünün görmediği, hayalinin canlandıramadığı nimetlerle dolu olduğu” zikredilir (Râzî, XVI, 132-133).
20-22. âyetlerde özellikleri anlatılan müminlerin bu cennetlere gireceği vaad edilmektedir.
İnsanoğlu bu dünyadaki şuur ve duygularına göre cennette bile mutlu olabilmek için yakınlarının da orada olmasını ister.
Bu arzu 23. âyette müsbet karşılanmakla beraber bir şarta bağlanıyor: İman, ahlâk ve iyiliklerle buna lâyık olmak. Aksi halde yalnızca cennetlik kimselerin yakını, sevgilisi olmak kişiye oraya girme hakkı vermeyecektir (bu konuda ayrıca bk. Tûr 52/21; adn cennetleri hakkında bilgi için bk. Yusuf Şevki Yavuz, “Adn”, DİA, I, 390-391).
Adn cennetiyle ilgili yukarıda anlatılanlar, zamanın Arap kültüründeki lüks hayat tasavvuruna göre yapılmış bir cennet tasviri olup, asıl anlatılmak istenen insanların mutlu hayattan ne anlıyorlarsa orada o hayata kavuşacaklarıdır.
Nitekim Fussilet (41) 31. ayette “Orada... Allah’tan bir ikram olarak sizin için canınızın çektiği her şey bulunacak, yine orada umduğunuz herşeyi elde edeceksiniz”buyurulur (keza bk. Yâ-sîn 36/57; Nebe’ 78/31-36).
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 285-286
#Kur'an'ı Kerim#free gaza#free palestine#türkiye#doğa#travel photography#travel destinations#travel#manzara#view#natural#europe#africa#Spotify
23 notes
·
View notes
Text
24 Haziran 2024
Başımı çevirdiğimde onu gördüm. Upuzun bir zaman sonra...
Gülüyordu. Aynıydı. Bol giyinmiş her zamanki gibi. Saçları biraz daha kısa ancak uzamış yine de. Gözlüğü gözünde. Aynı adamdı. Bir yabancı olarak karşımdaydı. Tam zıt köşelerde oturuyorduk bu defa her zaman beraber oturduğumuz kafede. O gelmeden bir iki saat önce bana neşeyle el sallayan Burak hocam hüzünle baktı yüzüme. Merak etmiş olmalı ne düşündüğümü. Burak her zaman böyleydi. Tıpkı ağabeyim gibi sessizce ilgilenirdi.
Ağabeyim aradı kafeye oturduğumuz sıralarda. Gurur duydu benimle.
"Sen şimdi hem spora gidiyorsun hem de özel derslere başlayacaksın öyle mi? Aferin lan abisinin!" dedi.
Ağabeyimin sesi iki ay önce ölmeye çalışmış olan kız kardeşinin hayata tekrar dönmeye çalıştığını gözlemliyor gibi gururluydu.
"Sen verdiğin sözleri tutarsın." demişti ortaokulda bir arkadaşım. Verdiğim her sözü tutamayacak kadar büyümüş ve biraz da olsa yalan söylemeyi öğrenmiş olabilirim tıpkı diğer tüm yetişkinler gibi.
Ancak ağabeyime verdiğim sözler yemin gibi mühürlenir ellerime. Kısacık çizgilerinden bakmaya korktuğum avuçlarıma, gözlerimi kaçırdığım bileklerime yazılır.
"Ağlama ben ağlarım." demişti Burak hocam en sevdiğim şarkıya bir atıfta bulunarak.
Geride kalmış bütün güzelliklere duyduğum özlemle kavgamı bitirmek için savaşarak önümde yaşanması muhtemel bütün güzellikler uğruna bir gün daha fazladan yaşamaya karar veriyorum her bir günün sonunda.
Böyle böyle tıpkı her gün tek bir sayfa okuyarak bitirmeye çalıştığım bir roman gibi uzun bir süre sonra göreceğim kitabın sonunu.
#geceye not#günlük#güz yarası#ölüm günü#ölmüş hisler ve geriye kalan bir mezar#gece kuşu#soluksaripapatya#insanlar
2 notes
·
View notes
Text
“SAYFA GÖRÜNTÜLENEMİYOR” DENEN O YERDEYDİK"
Brecht bir gün Hitler’e ses çıkarmayan sanatçılara seslenir:
"Sizler şu an batmakta olan geminin duvarlarına çiçek resimleri yapıyorsunuz ve bunun adına da sanat diyorsunuz"
Bertold Brecht’in bu uğultulu seslenişi bugün hâlâ devam ediyor, hem de yükselerek. O günden bugüne hiçbir şey değişmedi. Sıcak ve soğuk savaşlar hep oldu. Krizler, ekonomik, toplumsal, sosyal bunalımlar hiç hız kesmedi. İnsanlar, mekânlar ve zaman değişti ama kötülüğün hep zirvede olması ve güçlünün güçsüzü ezmesi karşısında insanların büyük çoğunluğunun suskunluk bulutlarının altına sığınarak yaşamayı seçmesi hiç değişmedi.
İnsan kavramına peş peşe vurulan çekiç darbelerinin çıkardığı otomatik sesler ve etrafa sıçrayan sistem kanı; sermaye sınıfının atığının boşaltılmasıdır. Bu manzara dünyanın birçok ülkesinde (üçüncü dünya ülkeleri başta olmak üzere) devam etmektedir. Vahşi kapitalizmin işleyişi böyledir. Bazı yerlerde sadece kapitalizm bazı yerlerde de vahşi kapitalizm denmesi de yanlıştır. Çünkü kapitalizm doktrin olarak zaten vahşidir. Varlığı o kelimeye dayanmaktadır. Marx’ın seslenişi hâlâ devam etmektedir.
Manzara böyleyken, hiçbir şey olmamış, yaşam dolu evler söndürülmemiş, ışıklar hiç sönmemiş, göz göre göre karanlıklar gelmemiş, katliamlar olmamış, faşizmin saraylarından aşağıdakilere zulmün mızrakları savrulmamış gibi… Çiçek resimleri yaparak buna sanat demek, ne büyük bir aldanış, değil mi?
Yaşamsal olan her şey edebiyat ve sanatı mutlak ilgilendiriyor. Sanat, emeğe bandırılmış fırçaların ve dağlardan getirilmiş sözcüklerin sahne aldığı bir tepki gösterme yöntemidir. Slogan da bir tepki yöntemidir. Bağırmak, toplanmak, yürümek, kötülüğün karşısında olmak, örgütlenmek… Hepsiyle beraber, hepsini de içine alarak; en sonuç getirici tepki yöntemi sanattır. Çünkü sanatta estetizm vardır. İmgeler, hayal gücü ve yola çıkmış düşler vardır, dikkatleri bu yöne çeviren.
Bu sıkıcı, sevimsiz kavramsal sözlerden sonra; kitaplar, yazarlar ve şairler bağlamında küçük değinilerle kısa bir yolculuk iyi gelir sanırım. Bu iki kasaba veya iki şehir arasında bir tren yolculuğu da olabilir veya Akdeniz’de bir yelkenliyle şiirsel bir yolculuk. Etrafımızda hakiki hislerin bizi yalnız bırakmadığı içsel ve varoluşsal bir yolculuk.
Bilinç akışı tekniğinin en iyi ustalarından biri olan James Joyce’un üç kitabını ıstırap dolu bir sabırla okudum belirli zaman aralıklarıyla. Istırap diyorum çünkü okuduğum en karmaşık yazarlardan biridir Joyce. Onu okurken düşünceler ırmağına dalmak ve sık sık eski sayfalara dönüp imgelere yeni baştan şekil vermek gerekiyor. "Ulysses" bunların en zoruydu. Brosh’un “Vergilius’nun Ölümü” kitabından sonra dünyanın en zor ikinci kitabı diyebilirim. Bu kitabı okumaya başlayıp da azimle sonunu getirmeye çalışmak büyük bir çılgınlık. Onlar öpülesi insanlardır. 700 küsur sayfadan oluşan ve Dublin’de geçen 24 saati anlatır. Bambaşka ve tatlı bir kamaşmayla beyni yoran bir roman tekniği ile yazılmış ve çeviri açısından da büyük güçlükler oluşturmuş bir kitap. Gözlerine, belleğine ve sabrına güvenen o öpülesi insanlar, sizler ne güzelsiniz.
Joyce’un "Dublinliler"i Ulysses’e kıyasla daha yalın ve anlaşılır bir dille yazılmış öykü parçacıklarından oluşur. Romanda olay ve aksiyon sevenlerin tercih etmeyeceği ancak gerçek edebiyatseverler ve okurlar için önemli bir kitaptır.
Yine Joyce’un "Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi" ise iki solukta bitirilebilen bir yarı biyografi kitabı. İlk iki kitaba göre çok daha sade ve akıcı. Modernizm akımın temsilcilerinden olan Joyce’un bu kitabının bazı bölümlerinde post-modernizm esintileri de görülmektedir. Mistisizm, Hristiyanlık, kilise ve azılı geleneğin baskıladığı genç bir karakterin “sanatçı kimdir” sorusu karşısında afallayarak kendini bulmaya çalışması kitabın bence en önemli bölümüdür.
Ahmet Cemal tarafından çevirisi kırk yılda bitirilen ve yine bilinç akışı tekniği ile yazılmış olan Hermann Broch’un “Vergilius’nun Ölümü” adlı eseri Roma’nın en büyük şairi olan Vergilius’nun ölmeden önceki son 18 saatini anlatıyor. Orada kendisiyle yüzleşmesi, hayatının amacı ve sanatıyla hesaplaşması ön plana çıkıyor. Şairin, edebiyatçının o acı verici sorgulaması ve hesaplaşması başlar: “Ne işe yaradı eserim?” diye sorar kendine Vergilius. Kitabın çevirmeni Ahmet Cemal kitaba yazdığı önsözde şunu vurgular:
“Roma’da iktidar sahipleri ve halkın bir kesimi tarafından daha kendisi hayatta iken onca yüceltilmiş şiirleriyle, gerçekte acılarla, kargaşayla ve adaletsizliklerle dolu bir dünyada aslında neyi değiştirebilmiş olduğunu sorgular. İç monoloğun akışı boyunca bu sorgulama, şiir sanatından yola çıkarak sanatın geneline yayılır ve ‘Sanat neyi değiştirebilir?’ sorusunda odaklaşır.”
Sanatta ve edebiyatta; insanlık adına sorgulamalar, hesaplaşmalar ve sistem eleştirisi yapan örnekleri çoğaltabiliriz. Ülkemizde de özellikle birinci dünya savaşından sonra bazı akımlar sanata ve edebiyata sokulmuştur. Bütün dünyada faşizmin ve savaşların korkunç sonuçlarının ortaya çıkmasıyla toplumcu gerçekçilik akımı; şiir, roman, resim ve sanatın birçok dalında kendini göstermiştir. Garip, ikinci yeni, Maviciler de 1940 ve 2000 yılları arasında yerini almıştır. Toplumcu gerçekçiliğin temsilcilerinden Nazım Hikmet, iyi bir şair ve aynı zamanda iyi bir devrimciydi. Marksist devrimciliğini çıkardığımızda belki de sadece şiiriyle bu kadar yüksek derecede anılmayacaktı. Ama o hem sanatı hem de devrimci kimliğiyle en güzel şekilde ortaya koymuştur memleketindeki insan manzaralarını. Ona vatan haini dedikleri gün bütün sosyalistler ve devrimciler vatan haini sayılmıştı. Biz bugün vatan haini olmaya devam ediyoruz. Mahpuslarda yatarak bedel ödeyen ve sürgünlere yollanarak en güzel yıllarını feda eden Nazım, onu vatan hainliği ile suçlayanların Amerikan emperyalizminin işbirlikçileri olduğu gerçeğini haykırmıştı ve azılı kapitalizmin piyonlarına karşı “Hiçbir korkuya benzemez halkını satanın korkusu.” diye en yüksek perdeden seslenmişti. Nazım’ın seslenişi gerçeği parçalarcasına hâlâ devam ediyor.
Zor yılları başka bir yerinden tuttu İkinci Yeniciler. Absürt ve anlaşılmazdılar. Çok anlamlı kelimeler, anlam oyunları, anlamsızlık, kıstırılmışlık, kolu kanadı kırık imgeler, postmodernizm. Ete kemiğe bürünen bir başkaldırı ve genellikle ideolojik altyapıya dayanan bir isyan olmaksızın yazdılar… Bir keresinde şiir tıkanmıştır diyen Turgut Uyar’a yanıtı 2000’li yıllara kadar kimse veremedi. Çünkü ikinci yeniden sonra istisnalar hariç her şair ikinci yeniyi taklit etmiştir. Ama İkinci Yeni de Brecht’e yanıt verememişti. "Sizler şu an batmakta olan geminin duvarlarına absürt resimler yapıyorsunuz ve bunun adına da sanat diyorsunuz." Brecht’in seslenişi bugün hâlâ devam ediyor, hem de üzerine ıssızlık sosu ekilerek.
Nobel ödüllü Orhan Pamuk çok iyi bir yazar ama çok iyi bir fikir-düşünce adamı değil. Neredeyse bütün kitaplarını okudum. Yazma ve öyküleme konusunda her biri birer altın kaynak. Yazı ormanında zor şeylerin üstesinden gelmesini bilen ender yazarlardan. Bu oldukça belirgin ve tartışılmaz. Onu biraz Marcel Proust’a benzetirim. Onun gibi çok iyi bir anlatıcı. Ama kala kala aklımda en çok Masumiyet Müzesi’ndeki Füsun’un donu kalmış. Füsun’un çiğnediği sakız ve sigara izmariti de yabana atılmaz.
Bu ülkenin en iyi yazarı (dünyanın da sayılı birkaç yazarından) Yaşar Kemal’dir. Bütün kitaplarında hem edebi hem de toplumsal açıdan en iyi resitalleri o sunmuştur. Şair olsaydı daha da zirveye çıkacağından eminim. İnce Memed’leri okuyup da etkilenmeyen kimse yoktur sanırım. Bütün akımların ortalama bir karışımı vardır onun kitaplarında. O yazıyı siyasallaştırırken, toplumsal mesajlar verirken; gerçekçilikten uzaklaşmadan, edebiyattan kopmadan yapmıştır bunu. Ta eskiden bugüne zulme başkaldırma yeteneği olmayan Anadolu insanına her ne kadar kızgın olsa da, zulmün ve kötülüğün temsilcileri olan ağalara ve beylere şöyle seslenmiştir: “Ağalar biter de ince memedler bitmez.” Bunu söylerken örgütlülüğü de ekleyerek söylediğini zannediyorum. Çünkü ancak o zaman anlam kazanır bu söz. Yaşar Kemal’in seslenişi hâlâ devam ediyor.
2023 yılındayız. Şiir ve yazı nerede olmalı? Batan gemi metaforu devam ediyor. Çünkü bunca yıkıntı, yoksulluk, sömürü, felaket ve kötülüğün hâlâ sürüyor olması, işçi ve emekçi sınıfının yeterince örgütlü olamaması, birliktelikten gelen gücünü kullanamamasının yaşama bıraktığı umutsuzluk irini; sanat ve sanatçının yüzüne de yerleşmiştir. Edebiyat bir korkaklar yığını haline gelmiştir. Evet, çok iyi anlatıcılar var. Zaten her yer anlatıcı dolu. Ama tepkisel yürüyüşlerde, mitinglerde, alanlarda ne bir şair ne bir yazar görürsünüz, birkaç sinemacı hariç. Çünkü bütün vakitlerini küçük burjuva normuna bürünerek, kısıtlı konformist hareketlerle, sevimli salonlarda hâlâ çiçekli resimler yapmaya devam ediyor sözde sanatçılar. Onların adına “Salonsalcılar” diyorum.
Eğer gerçek bir şair, yazar veya sanatçı olarak anılmak isteniyorsa; “sanat sanat için mi yoksa toplum için mi” çıkmazına düşmeden, her ikisini de önemseyerek, edebilikten kopmadan ama bizi öldüren şeyin ne olduğunu asla unutmadan bir yumruk gibi taşımalıyız yürek ve zihin işçiliğinin akşamında oluşan sözcükleri ve onların cesur renklerini. Sanatçı ve edebiyatçı, sistemin ürettiği iktidarların değil, direnenlerin yanında olmalıdır. Yoksa ekrana düşen tek sanat eseri “sayfa görüntülenemiyor” olacaktır. O sayfa toplumların körlük sözleşmesidir.
“Salonsalcılar” adlı eski, sevimsiz, biraz postmodern, toplumcu, absürt, gerçekçi, garipçi, hiçinci, olmayan üçüncü yenici ve mavici bir şiirle sizi baş başa bırakıyorum ve sır (t) çantamı alıp kısa bir süreliğine uzaklaşıyorum dünyadan, yeni sözcükler toplamak için.
“SALONSALCILAR”
geç kaldınız, yalnızlık az önce başladı salonda adım atacak yer yok his yoğunluğundan
toplum bükücüleri, cehennem uzmanları yer göstericiler, oturma ustaları, koltukçular hiçlik bilimcileri, yedek peygamberler, anayasa yapıcıları, vicdan tacirleri, çıkma İslamcılar, çakma devrimciler, sömürene sonsuz sadakatle bağlı oldukça kullanışlı kusursuz bayrak sevicileri, umutsuzluğun itaatkâr tasarımcıları, şeklen ahlakçı ruhen ayakçılar, şiir baronları, lirik koro, harf tamircileri ve üst düzey orijinal cümle kurucuları her biri, her biri elinde başkaları için hazırladığı mağlubiyet defteriyle cebelavi sokağının bütün çocukları orada
sizi gidi mutlular!
yedek şefkat ve acı çekme korkusu kokuyor içerisi öpüşmek için şımarttığım dudaklarımı sakladım iç kanama geçiren bir kıyı karşıladı gölgemi herkesin ağzı nasıl da hazır keskin nişancı sözcüklere gülüş mesafesi sıfır, göz gözü görmüyor salonda sis yoğunluğundan
sizi gidi aşksızlar!
merhamet kısa boylu bir kelime üstelik saat sekizi acımasızca geçiyor hem siz ertelenmiş bir ıstırap görünce başka yöne çevirmeyin kafalarınızı hem şimdi siz niye geldiniz ki bu saatte sürekli unutup dururken bizi neyin öldürdüğünü
kısa bir sessizlikten sonra herkes yüzüne taktığı mezarlıkla “ama ve çünkü” lerle dolu çekmesine geri döndü bense mahkûm olma arzumu büyüterek içimde tebessüm ederek ayrıldım göğsümde yanıp sönen katarsis yoğunluğundan
13 notes
·
View notes
Text
Ben 240 sayfa siyasetname okuyamam diyenler için mutabakat metninin özeti…😉 📌Seçim barajı %3 olacak
📌HSK, Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu olarak ayrılacak, Adalet Bakanı Hakimler Kurulunda olmayacak
📌Cumhurbaşkanı 1 defa 7 yıllık seçilecek
📌AİHM veya AYM kararlarına uymayan hakim ve savcılara yaptırım uygulanacak
📌Kamuya girişlerde mülakat uygulaması kalkacak
📌KPSS ücretsiz olacak
📌Belediyelere kayyum uygulaması kalkacak
📌Parti kapatma davaları TBMM iznine tabi olacak
📌Cumhurbaşkanlığı, Çankaya Köşkü'ne taşınacak
📌Cumhurbaşkanlığına bağlı saray, yalı ve köşkler halka açılacak
📌Cumhurbaşkanlığı uçakları satılıp, yangın söndürme uçağı alınacak
📌Özel yetkili mahkemelere son verilecek
📌Ceza mahkemelerinde savcılar, avukatlarla eşit olacak
📌CMK görevlendirmelerinin kapsamı genişleyecek
📌Sosyal medya yasası uluslararası standartlara göre yeniden düzenlenecek
📌Hazine ve Maliye Bakanlığı ayrılacak, 2 bakanlık olacak
📌Bakan yardımcılıkları kaldırılacak, müsteşarlık gelecek
📌Merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki vesayeti sona erecek
📌Belediyelerin ödenekleri arttırılacak
📌Yolsuzluk suçlarında zamanaşımı olmayacak
📌Yurtdışına kaçırılan paraların geri alınması için "Malvarlıklarının Geri Alınması Ofisi" kurulacak
📌Pazarlık usulü ile yapılan ihaleler geçmişe dönük olarak incelenecek
📌Türkiye kara para aklamada Gri Liste'den çıkarılacak
📌Kamu İhale Kanunu kapsamı dışına çıkarılan konular, kanun kapsamına geri alınacak
📌Vatandaşın bilgi edinme hakkını ihlal eden memurlar yaptırıma tabi tutulacak.
📌Enflasyon 2 yıl içinde tek haneye düşecek
📌Kişi başına milli gelir 5 yılda 2 katına yükselecek
📌5 yılda 5 milyon yeni iş yaratılacak
📌İhracat hedefi 600 milyar dolar
��TCMB Başkanı bağımsız olacak, görevden alınamayacak
📌TCMB, Ankara'ya geri taşınacak
📌128 milyar doların akıbeti araştırılacak
📌KKM uygulamasına son verilecek, eski hesaplar vadesi dolunca yenilenmeyecek.
📌İmar rantları vergilendirilecek
📌İstanbul uluslararası finans merkezi olacak
📌Kreş sayısı arttırılacak
📌İşsizlik fonu işçiler için kullanılacak
📌Çalışanların vergi ve prim yükü azaltılacak
📌Eğitim ve öğretimde KDV düşecek
📌İşyeri stopaj ödemeleri düşürülecek
📌Okullarda ücretsiz su, süt ve öğle yemeği verilecek
📌Okul kitapları, yardımcı kitaba ihtiyaç duyulmayacak hale getirilecek
📌Sansür yasaları kaldırılacak
📌Lise giriş sınavı uzun vadede kaldırılacak
📌1+5+4+3 eğitim sistemine geçilecek
📌İlkokul 5 yıl, ortaokul 4 yıl, lise 3 yıl olacak
📌Köy okulları geri açılacak, taşımalı eğitim sona erecek
📌YÖK kapatılacak
📌Üniversiteleri, akademisyenler yönetecek
📌Öğretmen atamalarında mülakat kaldırılacak
📌Harika çocuk yasası çıkarılacak
📌Festival yasakları kaldırılıp, festival teşvikleri verilecek
📌Mülki amirlerin festival ve konser yasaklama yetkisi iptal edilecek
📌25 yaşına kadar gençler kültürel faaliyetlere ücretsiz katılacak
📌Şehir içindeki sanayi tesisleri taşınacak
📌2050 yılında sıfır karbon hedefi konulacak
📌Yeşil dönüşümü destekleyen İklim Bankası kurulacak
📌Kalıcı yaz saati uygulaması kaldırılacak
📌Orman yangını olan alanda inşaat yapılması yasaklanacak
📌Cumhurbaşkanlığı uçakları satılıp, yangın söndürme uçağı alınacak
📌Çiftçilerin tohum maliyeti %50 desteklenecek
📌Alım fiyatları sezon öncesinde açıklanacak
📌İlk konut alımında tapu harcı alınmayacak
📌Mevcut savunma sanayi projeleri devam ettirilecek
📌Tank Palet Fabrikası geri alınacak
📌Akkuyu Nükleer Santrali'nin sözleşmesi gözden geçirilecek
📌Yüksek fiyatlı doğalgaz alım sözleşmeleri yeniden değerlendirilecek
📌Kanal İstanbul iptal edilecek
📌Atatürk Havalimanı hizmete açılacak
📌Araç muayene istasyonlarındaki tekel kaldırılacak
📌Gümrük Birliği Anlaşması güncellenecek
📌Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Koruma Kurulları özerkleştirilecek
📌24 saat açık kütüphaneler yapılacak
📌Yeni termik santral yapılmayacak
📌Cumhurbaşkanının orman vasfını kaldırma yetkisini kaldırılacak
📌Yanan ormanlara verilen imar izinlerinin tümü iptal edilecek
📌Yeni şehir hastanesi yapılmayacak
📌Şehir hastaneleri nedeniyle kapatılan devlet hastaneleri açılacak
📌Askeri hastaneler geri açılacak
📌İşe alımlarda cinsiyetçi soru sorulmayacak
📌8 Mart'ta kadınlar izinli sayılacak
📌Gençler pasaporta ücret ödemeyecek
📌Yurtdışı çıkış harcı kaldırılacak
📌Gençlere aylık 5 gb ücretsiz internet
📌Emekli maaşlarına enflasyon+büyüme zammı yapılacak
📌TOKİ yalnızca sosyal konut üretecek
📌TOKİ konutları peşinatsız, taksitle satılacak
📌İhtiyaç kadar öğrenci yurdu yapılacak, öğrenciler vakıf dernek yurtlarına mahkum edilmeyecek
📌F-35 projesine döneceğiz
📌Kapatılan askeri okullar açılacak
📌Kuvvet komutanlıkları, Genelkurmay'a bağlanacak
📌AB ile yapılan geri kabul anlaşması gözden geçirilecek
📌Düzensiz göç gelen ülkelerle geri kabul anlaşmaları yapılacak
📌Geri gönderme merkezleri arttırılacak
📌Türkiye'deki düzensiz göçmenlerin üçüncü ülkelere sınırdışı işlemleri hızlanacak
📌İstisnai vatandaşlık kapsamı daraltılacak
📌Suriyelilerin ülkelerine geri dönüşü sağlanacak
📌 Yabancılara konut almaları ya da döviz getirmeleri karşılığı vatandaşlık verilmesi uygulamasına son verilecek
📌 Altay Tankı, Milli Muharip Uçak, TF2000 Firkateyni projelerinin gerçekçi şekilde ilerleyebilmesi özel bütçe sağlanacak, bu projelere özel uzman personel tahsis edilecek.
Zorunuza Gitmesin Adalet...
%75 İle, Geliyor Gelmekte Olan !
19 notes
·
View notes
Text
Hangi kitabını bulsam hemen okuduğum, sonraları tekrar okuduğum Georges Perec'in "Yaşam Kullanma Kılavuzu"nu her nasılsa on yıldan fazladır okumadan rafımda tutuyordum. Farkında olmadan şimdilik hayatımın en büyük tatiline saklamışım.
Elimdeki kopya Mitos 1.baskı 1993, çeviren İsmail Yerguz. Bir yandan normal okuma hızımın çok altında bir hızla okurkenbir yandan da interneti kurcalıyorum kitap hakkında. Perec'in bir yapboz mantığında 100-1 odayız (sonsuza kadar eksik kalacak -1) şekilde, satranç oyunundaki AT hamleleriyle belirlediği iç içe geçmiş ama ilintili romanları sürekli etkileşiyor. Kitabın verdiği çok şey var ama ben bir süre sonra nedense Perec'vari bir durumda buldum kendimi. Bütün bunları başlatan 15. bölüm Hizmetçi odaları, 5-Smautf sayfa 75'teki faktöriyel hesaplamalarında gözüme batan 4!=25 oldu. Perec'in şimdi de yapbozun içine dikkat çekecek gizler, şifreler koymaya başladığını sanrıladım. Ölmüş olduğundan hareketle ailesine, yayıncısına, mirasçılarına ulaşıp gözüme batanı onlara da iletmek için plan yaptım. Bir yandan da bunun bir basım hatası olabileceği aklımı kemirdi. Daha önceden bulduğum İngilizce ve Fransızca epub/pdf dosyalarına hemen bakmak istemeyip gizemi hayal ettim. Birkaç gün sonra bunlara baktım ve 4!=24 olduklarını görünce baskı hatası olduğu anlaşıldı. Ta ki 24. bölüm Marcia-1'e gelene kadar bir rastlantı olarak düşündüğüm bu faktöriyel şimdi de karşıma 128. sayfadaki Figür-1'i çıkarana değin. "Bu dört yer arasında mümkün olabilecek ve şekil-1'de gösterilmiş olan oniki yer değiştirmeyi ortadan kaldırmaz." ama verilen şekil-1 (nedense şekil-1'in altında da figür-1) daire ile mağaza arasındaki iki oku göstermemiş ve oniki yerine on yer değiştirme gösterilmiş. Bu da Mitos'tan bir baskı hatası. İngilizce pdf'te eksik çizgiler var ama onda da ok başları eksik! Oyun evrilerek devam ediyor, sanki Perec'in talimatlarıyla kitabın çevrildiği dillerde hep bir şeyler farklı. Tuhaf. 26. bölüm ise kitabın ana izleği olan Bartlebooth'un planını açıklamakta. Şimdi 27. bölümdeyim. Bakalım ileriki bölümlerde de böyle basım hataları / gizler belirecek mi? Ama kesin olan şey tıpkı Bartlebooth'un resimlerini yapboz haline getirip yeniden oluşturmaya çalıştığı gibi gördüğüm her yerde bu kitabın çeşitli basımlarını hemen karıştırıp bu gizlerin izini, farklılaşmalarını arayacağım.
Yine bir başla sevdiğim yazar Enis Batur'un Perec ile tanışmışlığı var, ve kırkmerakından "Perec Kullanım Kılavuzu" yazmış, Mitos 1. baskı Kasım 1993'ü aynı Yaşam Kullanma Kılavuzu gibi Enis Batur'un elime geçen kitaplarını hemem okumama, çoğunu zaman içinde tekrar okumama rağmen okunmadan raflarda saklanıyordu. Şimdi onu da alıp OULIPO harmanıma katıyorum. Perec'in yıllar önce kitabı yazarken oluşturduğu 10x10 10kat, 10 daire ve satrançta atın hareketleri ile her daireye sadece bir bölüm vererek izlediği güzergahı excel'de oluşturuyorum. Tam bu işe girişmişken elimdeki basımda yine bir basım hatası! Belki de harmanlama hatası pes diyorum OULIPO içinde OULIPO!! 83. bölüm 465. sayfa sonrasında yeniden karşıma 454-455-468-469-450-451-boş ve 462-463-476-477-458-459-480-481 sırasında iç içe geçmiş sayfalar ile karşılaştım. Arada yok olan 466-467 gibi sayfalar "kayboluş"u çağrıştırıyor. Eksik sayfalar yine "Karanlık Dükkan"daki rüyadan kalkılıp da bir anda önemli bir rüya parçasını unutuvermiş havası yapıyor. Benzer şekilde Yaşam Kullanma Kılavuzu da 10x10'u tamamlayamadan bitiveriyor. Tuhaflık bununla da yetinmeyip Perec'in bu bir eksiği yaratırken Beaumont'un odaları 2.kat sağ tarafta yer almalarına karşın tüm katlardaki sağ dairelerin hep 1,2,3 odaları ve bölümleri kitapta olmasına karşın elimdeki baskıda ve İngilizce pdf'te Beaumont 1,3 ve 4! var. "2" yok ortalarda ve çok tekinsiz. Sağda hiç 4'te yok ki! Uzay boşluğunda bir numara gibi bu 4! ve 2 sanki bir karadelik içindeki garipçekere kapılıp yok olmuş! Burada 2 neden yok belli değil, bu da incelenecekler arasına katıldı. Ama sonuçta 4 ile 2. kat yine 10 oda; o zaman bir eksik bu değil, bu başka bir tekinsizlik. Eğer iki adet merdiven 2. kata dahilse elbette bu varsayımım şimdi kitaba başvurup merdivenleri katlara dahil etmeli. Merdivenlerde geçen bölümlerin hepsi çok net değil, bazıları yerine çabuk otursa da bazıları tam bir baş belası. Bir yandan da "Perec Kullanım Kılavuzu" başucu referans kitabı görevinde. O da 99 bölümden oluşup Perec'i yalnız bırakmıyor. 43.bölüm "Less is more"u tiye alan bir tavır diyor, maksimalist bir girişim. Kağıt üstünde bu fikire katılmakla beraber "Uyuyan Adam"ı düşününce Perec'in aslında bütün bu listelemeleri yapıp onlardan gerçekte uzaklaştığını sadece ne lazımsa onu aklında taşımaya devam ettiğini düşünüyorum. Tam bir minimalist! Batur'un kitabını sabaha karşı okurken bir yerinde "yediyüzelli tablodan" bahsettiğini okuduğuma neredeyse emindim. Beşyüzü nasıl yediyüzelli yazdığını/basıldığını/sanrıladığımı sonraki aramalarımda bir türlü bulamıyorum şimdi. Bu da bir tuhaflık olarak iki kitabın koleksiyonuna ekleniveriyor.
Şimdi biraz daha zaman yaratıp excelde 10x10'luk tabloda atımı sakince sürmem lazım. Sürdüm atı ve dikkatli okurların karşılaştığı "Kurucu Eksik" ile karşılaştım. 100 bölüme ulaşamadığı gibi At'ın hareketleri de 66. adımda sıkışıp kalıyor. Kendim alternatif bir dizilimle 100'ü tamamlıyorum ama "Yaşam-Ölüm Kullanım Kılavuzu"yla da bağım kopuyor. 66. adımın eksikliğini bu cep ajandasının 66. sayfasına yazdığımı da fark edince şimdi her şey anlamsızlaşıyor. Yazmayı şimdi bırakıyorum, Perec'in bir OULIPO oyununa dahil olmuşken… (Mayıs 2020, bir Metis cep ajandasında notlarım)
4 yıla yaklaşan süre içinde düşüncelerim ara ara bu yazdıklarıma çeşitli nedenlerle gelip gitmeyi bırakamamışken bugün bir kitapçıda elime takılan 2024 Metis cep ajandasında doğum günüme bakayım derken karşıma çıkan sırtı dönük siyah At! (Ocak 2024, bir başka Metis cep ajandasının girdabında!)
4 notes
·
View notes
Text
24 Nisan-30 Nisan
Kitap günlükleri 2
1. Acı Kahve (152 sayfa)
2. Körlük (331 sayfa)
3. Çirkin Aşk (368 sayfa)
Toplam 851 sayfa
10 notes
·
View notes
Text
Tarih 14.11.2023 onunla tanışalı henüz 1 hafta olmuş,duygusal yoğunluk yaşadığım ve yalnız hissettiğim bir dönemde aklımda kalan ve beni hayatta tutan şeydi gözleri. Aşk ilk görüşte yaşanır mıydı bilmiyorum,belki de ilk görüşte aşık olmuştum ki o gün bir senenin ardından ikinciye başladığım Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'na "Aşık bir insan olarak duygusal yoğunluk yaşadığım bir akşam hayatımda ikinci kez okuyorum bu kitabı, duygularımı adlandırmak adına..." notunu düşmüşüm. Bir gün sevgili oluruz umuduyla başladığım kitaptan yalnızca 2 sayfa okuduktan sonra ağladığımı hatırlıyorum. Ağlamalar boşuna değildi ki yalnızca 1 hafta sonra hesabına attığım istek kabul edildi ve konuşmaya başladık. Bir cesaret canımsın dedim ona. Canımdı çünkü, canımdan bir parça değil. Canım... Ve o günden itibaren sürekli konuşmaya başladık 24-26 Kasım...3 gün 15 saat..Gayet uzun bir süreydi bizim için. Bizden olacağı belliydi yakişiyorduk da. Bunu ben değil arkadaşlarımız söylüyor. Sonucunda ne mi oldu,o kadar zırlamaya deydi ve tanışmamız üzerinden iki buçuk, çıkmamız üzerindense bir buçuk ay geçti. Ve ben hala aşık olduğum o gözlere bakıyorum 💘
3 notes
·
View notes
Text
hala çok dağınık yazıyorum ya, bu canımı sıkıyor, 24 te her gün yarım sayfa bir şeyler karalamaya çalışsam iyi olcak.
ayrıca yeniden günlük tutuyorum. Fotoğrafları düzenlemeye üşeniyorum artık. Bu burda bi dursun.
2 notes
·
View notes
Text
bak bu dört oldu, lise arkadaşım bu ay dördüncü kez academia’daki makalemi okuyor, çok saçma gelmeye başladı artık :D genel olarak benim alanım kızın alanı değil, yazı konusu da onun ilgi alanı hiç değil, niye girip girip okuyon hayırdır noluyo ya ahahah bu arada yedi ay önce okumuştu zaten, öyle oku oku bitmeyecek bir yazı değil 8 sayfalık bişi, ve sen bunu okudun bitirdin zaten :D readers kısmında kızın adı soyadı hangi tarihte saat kaçta girdiği kaç sayfa okuduğu hepsi yazıyo. 1 martta okumuş, 5 martta okumuş, 11 martta okumuş, bugün 24 martta da girmiş okumuş... hiç normal değil bak :D
11 notes
·
View notes
Text
هو ب ح ص س.
24 günde 15 sayfa okuyarak sindirdiğimiz bir kitap oldu. Muhtevasına bakacak olursak soru cevap şeklinde ilerlenmiş akademik ilmi dil kullanılmadan basit anlaşılır ifaderle sorular açıklanmıştır. Bazı sorular zaman zaman aklımıza takılan merak edilen konulardı. Bazı sorulara nasıl bakış açısı ile bakmalıyız onu da öğrenebiliyoruz. İçindekiler kısmında ise alfabetik olarak soruların sıralanması ince düşünülmüş bir davranış. Merak edilen soru kolaylıkla bulunabilir. Sözü hocamıza bırakalım:
"Allah’ın kudretinin sınırı yoktur. Allah sadece diler ve yapar. Kurallar gerekler bizim içindir. Allah’ın gücü ne kadardır , neler yapabilir gibi soruların sorulması dahi abestir. O diler ve yapar. O kadar! s.244
Dün başörtülü bir bayanı filmde izlemeyi sakıncalı bulmayan bugün ,tamamen açık olanını izler. Tavizlerin büyüğü küçüğü olmamalıdır. Bunca yoğun gündemi olan Müslümanların, bahanelere sığınıp filme ve futbola vakit bulabilmeleri aklı olanlar için ciddi bir derstir. Eski ümmetler de böyle göre göre helak oldular. s.270
İslam, teslim olmaktır. Müslüman teslim olandır. Bu teslimiyet de gönülden ve severek olur. Rabbimizin rızası için ne yaparsak ondan lezzet almaya çalışır, portakalın kabuğunda Hikmet ararken suyunu gömleğimize akıtmayız. s.241
Ashabı Kehf ders olmadıktan sonra tarih olsa ne olur coğrafya olsa ne olur? Kur’an ne tarih kitabıdır ne de coğrafya! O bir ders kitabıdır. İşte dersin konusu da budur. s.244
@zarif-talebe Birlikte nice kitaplara 💜
14 notes
·
View notes
Text
Ben 240 sayfa siyasetname okuyamam diyenler için mutabakat metninin özeti…😉 📌Seçim barajı %3 olacak
📌HSK, Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu olarak ayrılacak, Adalet Bakanı Hakimler Kurulunda olmayacak
📌Cumhurbaşkanı 1 defa 7 yıllık seçilecek
📌AİHM veya AYM kararlarına uymayan hakim ve savcılara yaptırım uygulanacak
📌Kamuya girişlerde mülakat uygulaması kalkacak
📌KPSS ücretsiz olacak
📌Belediyelere kayyum uygulaması kalkacak
📌Parti kapatma davaları TBMM iznine tabi olacak
📌Cumhurbaşkanlığı, Çankaya Köşkü'ne taşınacak
📌Cumhurbaşkanlığına bağlı saray, yalı ve köşkler halka açılacak
📌Cumhurbaşkanlığı uçakları satılıp, yangın söndürme uçağı alınacak
📌Özel yetkili mahkemelere son verilecek
📌Ceza mahkemelerinde savcılar, avukatlarla eşit olacak
📌CMK görevlendirmelerinin kapsamı genişleyecek
📌Sosyal medya yasası uluslararası standartlara göre yeniden düzenlenecek
📌Hazine ve Maliye Bakanlığı ayrılacak, 2 bakanlık olacak
📌Bakan yardımcılıkları kaldırılacak, müsteşarlık gelecek
📌Merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki vesayeti sona erecek
📌Belediyelerin ödenekleri arttırılacak
📌Yolsuzluk suçlarında zamanaşımı olmayacak
📌Yurtdışına kaçırılan paraların geri alınması için "Malvarlıklarının Geri Alınması Ofisi" kurulacak
📌Pazarlık usulü ile yapılan ihaleler geçmişe dönük olarak incelenecek
📌Türkiye kara para aklamada Gri Liste'den çıkarılacak
📌Kamu İhale Kanunu kapsamı dışına çıkarılan konular, kanun kapsamına geri alınacak
📌Vatandaşın bilgi edinme hakkını ihlal eden memurlar yaptırıma tabi tutulacak.
📌Enflasyon 2 yıl içinde tek haneye düşecek
📌Kişi başına milli gelir 5 yılda 2 katına yükselecek
📌5 yılda 5 milyon yeni iş yaratılacak
📌İhracat hedefi 600 milyar dolar
📌TCMB Başkanı bağımsız olacak, görevden alınamayacak
📌TCMB, Ankara'ya geri taşınacak
📌128 milyar doların akıbeti araştırılacak
📌KKM uygulamasına son verilecek, eski hesaplar vadesi dolunca yenilenmeyecek.
📌İmar rantları vergilendirilecek
📌İstanbul uluslararası finans merkezi olacak
📌Kreş sayısı arttırılacak
📌İşsizlik fonu işçiler için kullanılacak
📌Çalışanların vergi ve prim yükü azaltılacak
📌Eğitim ve öğretimde KDV düşecek
📌İşyeri stopaj ödemeleri düşürülecek
📌Okullarda ücretsiz su, süt ve öğle yemeği verilecek
📌Okul kitapları, yardımcı kitaba ihtiyaç duyulmayacak hale getirilecek
📌Sansür yasaları kaldırılacak
📌Lise giriş sınavı uzun vadede kaldırılacak
📌1+5+4+3 eğitim sistemine geçilecek
📌İlkokul 5 yıl, ortaokul 4 yıl, lise 3 yıl olacak
📌Köy okulları geri açılacak, taşımalı eğitim sona erecek
📌YÖK kapatılacak
📌Üniversiteleri, akademisyenler yönetecek
📌Öğretmen atamalarında mülakat kaldırılacak
📌Harika çocuk yasası çıkarılacak
📌Festival yasakları kaldırılıp, festival teşvikleri verilecek
📌Mülki amirlerin festival ve konser yasaklama yetkisi iptal edilecek
📌25 yaşına kadar gençler kültürel faaliyetlere ücretsiz katılacak
📌Şehir içindeki sanayi tesisleri taşınacak
📌2050 yılında sıfır karbon hedefi konulacak
📌Yeşil dönüşümü destekleyen İklim Bankası kurulacak
📌Kalıcı yaz saati uygulaması kaldırılacak
📌Orman yangını olan alanda inşaat yapılması yasaklanacak
📌Cumhurbaşkanlığı uçakları satılıp, yangın söndürme uçağı alınacak
📌Çiftçilerin tohum maliyeti %50 desteklenecek
📌Alım fiyatları sezon öncesinde açıklanacak
📌İlk konut alımında tapu harcı alınmayacak
📌Mevcut savunma sanayi projeleri devam ettirilecek
📌Tank Palet Fabrikası geri alınacak
📌Akkuyu Nükleer Santrali'nin sözleşmesi gözden geçirilecek
📌Yüksek fiyatlı doğalgaz alım sözleşmeleri yeniden değerlendirilecek
📌Kanal İstanbul iptal edilecek
📌Atatürk Havalimanı hizmete açılacak
📌Araç muayene istasyonlarındaki tekel kaldırılacak
📌Gümrük Birliği Anlaşması güncellenecek
📌Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Koruma Kurulları özerkleştirilecek
📌24 saat açık kütüphaneler yapılacak
📌Yeni termik santral yapılmayacak
📌Cumhurbaşkanının orman vasfını kaldırma yetkisini kaldırılacak
📌Yanan ormanlara verilen imar izinlerinin tümü iptal edilecek
📌Yeni şehir hastanesi yapılmayacak
📌Şehir hastaneleri nedeniyle kapatılan devlet hastaneleri açılacak
📌Askeri hastaneler geri açılacak
📌İşe alımlarda cinsiyetçi soru sorulmayacak
📌8 Mart'ta kadınlar izinli sayılacak
📌Gençler pasaporta ücret ödemeyecek
📌Yurtdışı çıkış harcı kaldırılacak
📌Gençlere aylık 5 gb ücretsiz internet
📌Emekli maaşlarına enflasyon+büyüme zammı yapılacak
📌TOKİ yalnızca sosyal konut üretecek
📌TOKİ konutları peşinatsız, taksitle satılacak
📌İhtiyaç kadar öğrenci yurdu yapılacak, öğrenciler vakıf dernek yurtlarına mahkum edilmeyecek
📌F-35 projesine döneceğiz
📌Kapatılan askeri okullar açılacak
📌Kuvvet komutanlıkları, Genelkurmay'a bağlanacak
📌AB ile yapılan geri kabul anlaşması gözden geçirilecek
📌Düzensiz göç gelen ülkelerle geri kabul anlaşmaları yapılacak
📌Geri gönderme merkezleri arttırılacak
📌Türkiye'deki düzensiz göçmenlerin üçüncü ülkelere sınırdışı işlemleri hızlanacak
📌İstisnai vatandaşlık kapsamı daraltılacak
📌Suriyelilerin ülkelerine geri dönüşü sağlanacak
📌 Yabancılara konut almaları ya da döviz getirmeleri karşılığı vatandaşlık verilmesi uygulamasına son verilecek
📌 Altay Tankı, Milli Muharip Uçak, TF2000 Firkateyni projelerinin gerçekçi şekilde ilerleyebilmesi özel bütçe sağlanacak, bu projelere özel uzman personel tahsis edilecek.
2 notes
·
View notes
Text
şu kitabı abaya önce kitapyurdunda listeye eklemişim. geçen alış veriş yapacakken listeye baktım buda var aldım. koca 450 sayfa kitap 24 TL'ye geldı. bunun 5/1 kştba 39 TL verdim. kitabında modası var malesef. bu kitaba bayldım. 40li 50li 60 li yılların İstanbul'un, entellektuel çevresinç okumak çok keyifli. .hayata karşı bu şekil teselli olmaya çalışıyoruz.
3 notes
·
View notes