#Salata aşkı
Explore tagged Tumblr posts
famousangelg99 · 1 month ago
Text
AŞK dosyasını yeniden açıyorumm..
Şimdi arkadaşlar bir konuya açıklık getirelim..
Aşk her duyguyu tetikleyen bir olgu.. Duyguların çilekeş anası desek yeri.. Çünkü hem heyecan, hem korku, hem kaygı hem şehvet hem nefret yaşatıyor adama.. Aynı anda bir sürü duyguyu bile hissediyoruz kalbimizde.. Aşık olan düz duvara bile tırmanır😁
Peki sana yetersizlik duygusu hissettirse bile körü körüne hiç olmayacak yanlış birine aşık olmak mı yoksa ohaaa bu herşeyiyle hayallerimdeki kişi, ben bununla alır yürürüm mü??
Allah, Adem'i yarattıktan sonra kaburga kemiğinden Havva'yı yarattı. Çok muhtemel artı ve eksi kutuplar gibi birbirleri için yaratıldılar.. Yani ikisi de birbiri için doğru kişiydi. Hani derler ya biz birbirimiz için yaratılmışız diye.. Ya da ayrı dünyaların insanıyız diye.. Bu onlardan beri böyle. İnsan hep tamamlanmak ister. Yaşı kaç olursa olsun kalbinin boşluk içinde, boş olduğunu farkettiği anda doldurmak ister..
Şimdi başımıza gelmesi ya da bizim yaptığımız seçim sonucu meydana gelen iki aşk çeşidini inceleyelim...
1. Körü körüne aşk; Tesadüfen bir arkadaş toplantısında, bir barda, birinin çöpçatanlık yapmasıyla ya da sosyal medyada sadece resim yükleyip tuşlara basarak biriyle tanıştığımızı varsayalım..
Tanıştınız ve bir date ayarlamak istediniz. Bir cafede kahve içip sohbet edelim dediniz. İkiniz de birbiryle hiç alakası olmayan insanlarsınız. Duşunuzu aldınuz, güzelce giyindiniz. Ama içinizde bir korku var. Ya beğenmessem, ya ısınamazsam, ne konuşucağız biz şimdi başbaşa? diye. Ya Kitlenirse sohbet. Gitmesemmi ki? Ayıp olur ya.. Neyse, belki kimyamız tutar. Allah'ım yüzde kaç birbirmize uygun olmamızın ihtimali? Ayakkabılarınızı giyerken Ya Allah, bismillah dediniz çıktınız.
Rahat mı olsam, yoksa mesafeli mi? Burcu ne acaba? Ya gülümsemesi çirkinse? Peki biz evlenince nasıl geçincez? Çocuk da yapar mıyız? Bir kızımız olur belki?
Ve karşıdan geliyor. Şurası şöyleymiş, hım. Fena biri değil ya, çekici. Gömlek, kazak, jean. Şık ve özenli..
Merhaba.....
Merhaba beklettim mi??
Yok hayır ben de yeni gelmiştim zaten, otursana..
Yok olmadı.. İçime sinmeyen birşeyler var ama ne?? Yok yok ben en iyisi kahvemi içip bir bahane uydurup kalkmalıyım..
Kaç yaşındasın? Hiç göstermiyosun? Yükselenin ne? Hangi üniden mezunsun??
Aa biliyorum orayı ben de gitmiştim bikere..
Benim arkadaşlarıma yemek sözüm vardı, ben artık kalkıyım..
Tanıştığıma memnun oldum, görüşmek üzere. (Uffff ne görüşmesi ya içim daraldı..)
İçine sinmeyen neydi biliyor musunuz??
Ne tipi ne karakteri... Ve ruhu bunu hissetti, içim daraldı diye düşündü bedeni.
Çok anlamsızdı ait olmadığını bildiği halde o kişiyle tanışmak istemesi, boşa zaman kaybıydı. Flört içinse o çok çeşitli zaten fakat damarlarıma kadar aşık olmak istiyorum diye düşünüyorsa tamamen fail! Peki dünyada 8 milyar insan yaşıyorsa onun Adem'i onun da Havva'sı neredeydi?? diğer yarısını nasıl bulabilirdi??
Ve aşkın diğer çeşidi; true love story
Bu dünyada karşılaşmanızın milyonda bir ihtimal olduğu mükemmel aşk..
Ee biz evlenmeyeceğiz mi? Dünya aşksız çekilir mi? Ya dünya nüfusu nasıl artacak? Gelinlik giymeyelim mi?
Arkadaşlar ona uymasa bile ben bu insanla evleneceğim aşığım diyecek o kadar çok kişi olurdu ki! Gözü kör eder çünkü?!
Herkes mükemmel aşkı için sabredemez yalnız kalmayı göze alıp.. Herkes cesaret edemez. Düşünsenize hayallerinizdeki kişi, tepeden tırnağa.. Ben cesaret ederim. Çünkü aşkın hakkını vermek için sonsuza kadar sürmesi gerektiğine inananlardanım.. Gel buraya mapöla..
Şimdi mükemmel aşk'ı inceleyelim.
Dünyadasınız, okudunuz, mezun oldunuz, çalışıyorsunuz, para kazanıyorsunuz, yalnızsınız fakat birgün salata bir gün çorba karnınız doyuyor.
Bir yandan kalbinizi Allah'la adamışsınız, paranızı paylaşıyorsunuz, günahlarınıza dikkat ediyorsunuz, işlerseniz tövbe ediyorsunuz. Bir yandan da kafanızda hep onun resmi.. kaşı şöyle olmalı, gözü şöyle olmalı, kalbi tertemiz olmalı diye.. Dua ediyorsunuz. Ait olduğunuzu her attığınız adımda hissediyorsunuz ve onunla ilgili herşey sizi heyecanlandırıyor.. Çünkü siz de o kişinin hayalerindeki erkek ya da kadınsınız, o da sizin için deli gibi heyecanlı..
İkinizde birbirinizden habersiz birbirinizi hayal ediyor, birbiriniz için dua ediyor, birbiriniz için herkesi reddediyorsunuz..
Ve Allah, bütün o ettiğiniz dualar, yaptığınız hayırlar ve iyilikler, onun için gösterdiğiniz sabır sonucu ve fedakarlıklar sonucu sizi cennette bir araya getiriyor..
Birbirinizi görür görmez aşık oluyorsunuz ve birbirinize sarılıp teşekkür ediyorsunuz Allah'a🥹
Ve bu hikaye burada yeni başlıyor. Yaşlanmak yok, hastalık yok, kir pislik toz yok. Canınızın çektiği herşey var ve ihanet asla yok..
Sabreden derviş muradına erermiş, eremeden geberirse de cennette bir araya gelirmiş..🥹
Ben bu yüzden mapöla diye biyerlerimi yırtıyorum ya...
Sizin içinde aynı güzelliği dilediğim için bu yazıyı yazdım..
Hadi bakalım. Adem ve Havva'lara bol şans, bol dua, yalnızlıkta bol çikolata.. Birebir👌🏼
1 note · View note
matmazelnoraliya · 5 years ago
Audio
“Neden aşkı  küçümsediniz ki..”
  Aşkın yararlı bir acı olduğunu çok işittim, çok okudum. Çoğu fal kitaplarında, gazetelerin "burcunuz" köşesinin hemen yanıbaşında, ya da "ev-aile mutluluk" sayfalarında salata resimleri ve krem formülleri arasında yer alan bu palavrayla o günlerde çok sık karşılaşıyordum. Çünkü karnımdaki demir külçenin ağrısı yüzünden, duyduğum sefil yalnızlık ve kıskançlık beni insanlardan öylesine koparmıştı ki, yalnız gazetelerin, dergilerin burçlar, yıldızlar köşesinden değil, başka bazı işaretlerden de körlemesine medet ummaya başlamıştım: üst kata çıkan basamakların sayısı tek ise canan üst kattadır.. Yediye sayana kadar tren hareket ederse beni bulup konuşacak... Vapurdan ilk atlayan ben olursam bugün gelecek. Vapurdan ilk ben atladım. Kaldırım taşları arasındaki çizgilere hiç basmadım. Kahvede yerlere atılmış gazoz kapaklarının sayısının tek olduğunu doğru olarak saptadım. Paltosu ile aynı mor renkte bir kazak giyen kaynakçı çırağıyla çay içtim. Rastladığım ilk beş taksinin plakalarında ki harflerle adını yazacak kadar talihim oldu. Hiç nefes almadan karaköy yeraltı geçidinin bir girişinden girip ötekinden çıkmayı başardım. Nişantaşı'na gidip evlerin pencerelerine bakıp dokuz bine kadar hiç şaşırmadan saydım. Adının hem sevgili hem Allah anlamına geldiğini bilmeyenlerle dostluğu kestim. Adlarımızın kafiyeli olmasına bakıp hayalimde bastırdığım evlilik davetiyelerini yeni hayat karamelâlarının kağıdından çıkan türden şık bir maniyle süsledim. Bir hafta boyunca, gece saat tam üçte penceremden gözüken aydınlık pencerelerin sayılarını kendime tanıdığım yüzde beşlik yanılgı payını hiç geçmeden tahmin etmeyi başardım. Fuzuli'nin "Canan yok ise can gerekmez" Mısrasını tersinden otuz dokuz kişiye söyledim. Evlerine tam yirmi sekiz değişik ses ve kimlikle telefon edip onu sordum ve duvar ilanlarında, afişlerde, yanıp sönen neon lambaların da, dönerci, piyangocu ve eczane vitrinlerinde görüp hayalimle oralardan söküp çıkardığım harflerle hergün otuz dokuz kere canan demeden eve dönmedim, Ama canan gelmedi.
Orhan Pamuk, Yeni Hayat  
41 notes · View notes
fithayatonline · 7 years ago
Text
Tahin'li Limonlu Salata&Sosu
Tahin’li Limonlu Salata&Sosu
Tumblr media
Selamlar Herkeseeeee
Çoooookkk sıcak günlerden, serin ve hafif bir salata tarifi ile buradayım.Geçenler de denediğim ve gerçekten lezzetine ve dokusuna hayran kaldığım bir salata tarifini hemen paylaşmak istedim.Bunu daha önce kim düşünmüş diye düşündüm.Çocukluğumuzdan beri tahin ve pekmez ikilisini kahvaltı sofralarımızda yer bulurken,bir aşçı tahin ve limon sosu ile harikalar yaratmış.Çok…
View On WordPress
0 notes
muni-ficiente · 5 years ago
Text
Matcha Premium İle Fazla Kilolardan Kurtulun
Son zamanlarda popüler olmuş hastalık olan obezite, besleniş tarzı, masa başı iş, abur cubur aşkı, hareketsizlik vb. nedenlerden dolayı ortaya çıkmıştır. Hatta nefes almakta dahi zorlanacak dereceye gelen insanlar bile var. Bu durumlarından çok sıkılıp çözüm arayanlara fakat ben yağlarımı aldırmak için riskli ameliyatlara girip bıçak altına yatamam , spor salonu içinde vaktim yok diyenlere Matcha Premium ile çözüm bulundu. Matcha Premium Nedir ? Ne İşe Yarar ? Gibi soruların cevabını almak için makalemize bir göz gezdirin.
Tumblr media
Matcha Premium Nedir ?
Matcha Premium, bitkisel ve doğal olan içeriğinde bulundurduğu antioksidan molekülleri sayesinde vücudunuzdaki ödemin ve zararlı yağların atılmasına yardımcı olur. Tüketildiğinde midenizde tokluk hissi oluşturur ve az yemenizi sağlar.Bu sayede sizleri fazla kilolarınızdan kurtarır. Ayrıca metabolizmanızı hızlandırır ve düzenli kullanımda eski kilolarınızın geri dönmesini engeller.Antioksidan özelliği sayesinde vücudunuzdaki enfeksiyon ve zararlı  bakterileri söker atar.
Matcha Premium İçeriği
·         Matcha %70
·         Spirulina %20
·         Sinameki %10
·         Çilek aroması
Matcha Premium Kullanımı
Bir paket tozu 1 su bardağı suya ve ya 1 su bardağı süte ve ya küçük kase yoğurda karıştırarak tüketebilirsiniz. Gün de sabah ve akşam olmak üzere 2 kere kullanılması gerekmektedir. Farklı kullanım tarzları ise listelenmiştir;
Süt veya Kahve İle Tüketin
Sıcak veya soğuk su ile çay olarak içebildiğiniz gibi süt veya kahve ile de karıştırarak tüketebilirsiniz. Muhteşem aromaya hazır olun.
Yoğurda Katarak Tüketin
Az yağlı yoğurt veya ev yoğurduna katarak hem eşsiz bir lezzete sahip olun hem de çay içmekten sıkılmayın.
Ekmek Olarak Tüketin
Evinizde ekmek yapıyorsanız her 200 gr. Ekmek unu içerisine 1 adet Matcha Şase dökün ve mükemmel diyetin keyfini çıkarın.
Kek veya Kurabiye Yapın
Şeker kriziniz mi geldi? Diyeti bozmayın, kurabiye veya keklerinizin içinde Matcha’yı kullanın, zayıflamayı yarıda kesmeyin.
Salata ve Yemeklerinizde Kullanın
Salatalarınızda sos olarak kullanabileceğiniz gibi yemeklerinizde de rahatlıkla kullanabilirsiniz.
Tumblr media
Neden Matcha Premium ?
Matcha Premium tamamen doğal ve bitkiseldir bu yüzden yan etki içermez. Destek ürünüdür hızlıca yağ yakmanızı sağlayarak kilo verdirir.
0 notes
dogumgunumesajlari · 8 years ago
Text
Espirili Sözler
Bitmeyen şarj, gitmeyen sevgili, sınavsız okullar istiyoruz.
Bana laf atan kızlara sesleniyorum, yapmayın sizin de abiniz babanız var.
Bakkala parayı uzattım. “Bozuk var mı?” dedi. “Moralim.” dedim. Gel buraya kardeşim dedi sarıldık ağladık.
Matematik'te kümeler konusu hep romantik gelmiştir bana. Kesişmeler olsun, birleşmeler olsun ; boy boy alt kümeler falan
Milli Piyango bana vursa ben de ona vururum. Ağzını burnunu kırarım. Elimiz armut mu topluyo?
Sen telefonda konuşmuyorsun ki; seninkisi bildiğin ulusa sesleniş.
Zamanında bana “Koşma yavrum terlersin, hasta olursun.” demeselerdi şimdi 100 metrede Bolt’u geçmiştim.
“Lan şimdi uykum var desem trip atacak. Uykum yok desem uykusuz kalacağım. Ne yapsam?” Diye düşünmüyorum yalnızlık sağ olsun direkt uyuyorum.
Ateist arkadaşım sırf yemin edemedi diye doktor olamadı. 6 sene tıp okudu şimdi toptan mandalina satıyor, kısmet işi tabi.
Bir kadının yüzünde taşıdığı ifade, sırtına giydiği elbiseden daha önemlidir.
Bütün kocalar aynıdır, yüzleri değişik olmazsa birbirinden ayırt edemezsiniz.
Öyle bir operatör istiyorum ki müşteri hizmetlerini arayınca sen kapat biz arayalım desin.
Kız arkadaşıma sana kirli sakal yakışmıyor bence kesmelisin diyemedim.
Bir kadın, “git başımdan yalnız kalmak istiyorum” derse, gitmeni değil, kalmanı istiyordur. Belki de gitmeni istiyordur. Kadınları anlamak zor…
Kızın teki facebookta duvarına “yengeç burcu kadını yalandan ve aldatılmaktan hiç hoşlanmaz” yazmış. Lan sanki diğer burçlar aldatılınca halay çekiyor.
Şimdi anlıyorum Mona Lisa tablosunun neden bu kadar sevildiğini; Kadın konuşmuyor abi.
Wc’de kapıyı kilitlersin. Biri gelip kapıyı açmaya çalışır, açamaz ve “dolu mu?” Diye sorar. “He boş. Kapıyı kilitledim, havalandırmadan kaçtım.”
Patronuma “yeni arabanız çok güzel” dedim. “eğer kendine hedefler koyar, çok çalışır ve işini iyi yaparsan öbür sene daha iyisini alabilirim” dedi.
Ayna karşısında yaptığım mallıkları yanında rahatça yapabileceğim insanı merakla bekliyorum.
Yeni doğan çocuğa “Kamuran” adını vermekte nedir? Çocuk resmen hayata 35 yasında başlıyor.
Kuaförden çıkan kız özgüven patlaması yaşarken, berberden çıkan erkek eve gitmenin en kısa yolunu arar.
Kız dediğin İstanbul gibi olmalı, fethi zor, fatihi tek!
Akıllı olup dünyanın kahrını çekeceğine deli ol dünya senin kahrını çeksin.
Oturarak başarıya ulaşan tek varlık tavuktur.
Türküm, doğruyum, çalışkanım, iyi gelirli bir bayanla evlenmek istiyorum.
Saçımı süpürge yaptım elektrik süpürgesi çıktı beni terk etti.
Tanrım kör oldum artık kusura bakamıyorum.
Seni sensiz de yaşayabiliyorum en azından kafamı dinliyorum.
Adama sormuşlar karınızla ortak bir özelliğiniz var mı ? Demiş ki var aynı günde evlendik
Deliye her gün sevgililer günü,  seni deli gibi seven delin.
Kaynanamı kaybettim görenlerin görmezlikten gelmeleri rica olur.
Aşk sözle başlar, dudak ile beslenir, dokuz ay sonra baba diye seslenir.
Bir köpek ile bir erkek arasında ne fark vardır? Köpek sadece halıyı kirletip mahveder, erkek ise tüm yaşamını mahveder.
Vefasız sevgilim Alzheimer hastası bile senin kadar çabuk unutmaz pes…
Kalbimde yaşıyorsun ama kiranı vermiyorsun. Not: Ev sahibi en kısa zamanda onunla evlenmezsen seni kapı dışarı edecekmiş.
O kadar komik ki hiç gülesim gelmedi nedense.
Sabahları kahvaltı yapmıyorum çünkü seni düşünüyorum. Öğlenleri yemek yemiyorum çünkü seni düşünüyorum. Gece olunca uyuyamıyorum çünkü açım.
Eline almış bir çiçek sevecek sevmeyecek. Ah, koca sersem çiçek nerden bilecek.
Deprem gibi girdin gönlüme, fay hattı çizdin beynime, enkazlar bıraktın kalbimde, artçılar hala devam etmekte.
Aşk elmayı yemekle başlar, ayvayı yemekle biter.
Bütün kızlar çiçek olsun, arı olmazsam namerdim.
Bizi çekemediler, halat koptu canım.
Allah`ım ! Kendim için bir şey istemiyorum, sadece anneme elma yanaklı, bal dudaklı, sütün bacaklı bir gelin nasip eyle.
Deli gibi sevdim, manyak gibi evlendim.
Kızlar artık beyaz yatlı prenslerini bekliyorlar.
Aşık olup ıstırap çekeceğime, nezle olup burnumu çekerim.
Para için evlenme, borç almak daha hesaplıdır.
Seni sevecektim, kıskanacak el üstünde tutacaktım, kendimi sana sevdirecek bana bağlayacaktım, ip koptu.
Bataryası zayıf hayallerimizin kapsama alanı dışında kalan kesimlerine şebeke hatası nedeniyle ulaşamadık şimdi yüreğimde full çeken hattımla seni seviyorum.
Şekerden evimiz tuzdan hayallerimiz vardı. Ne yazık ki dün yağmur yağdı.
Karayollarında değil, senin kollarında öleyim.
Sana bir şey söyleyeceğim, ama sakın üzülme; dün doktora gittim, böbreklerimde kum, kalbimde seni buldular.
Hey garson! Bana kalbim kadar yanık döner, düşüncelerim kadar karışık bir salata, acılarım kadar koyu bir kahve getir.
Karın olmak istiyorum karın, ey benim kardan adamım.
Dertleşmek istiyorsan bir tuşla, birine sarılmak istiyorsan 2 tuşla, eğlenmek için 3 tuşla, hepsini istiyorsan benim numaramı tuşla.
Sen kadayıf kadar tatlı, lahmacun kadar sıcak, çığ köfte kadar yakıcı, dolma gibi çekici, bulgur gibi asıl ve içli köfte kadar dayanılmazsın.
Erkek jinekolog hiçbir zaman kendi arabası olmamış bir oto tamircisi gibidir.
Sevgilim, seni  TV kumandasından, futbol topundan, pazar gazetesinden çok daha fazla sevdiğimi söylemiş miydim?
Aşk dolmaya benzer, iyi sarılmazsa pişerken dağılabilir.
Sevgilim duygularım vişne kaymak, yani karmakarışık.
Annem bana okula giderken üstünü sıkı giy terleyip üşütme, karşıdan karşıya geçerken dikkatli ol dedi. Ama aşık olma demedi ki.
Kahretsin ya! O kadar zenginiz ki evdeki ütünün bile masası var
Her şeyi içine atarsan kendini atacak yer bulamazsın.
Yaşıtların evlendi sen ne zaman evleniyorsun diye soran teyzelere, yaşıtların öldü sen ne zaman ölüyorsun diyor muyuz?
Bugün bayan diş doktoruna gittim kocası da ordaydı. “Eşinizin hastasıyım” dedim, birbirimize girdik. Ne dedim ki ben anlamadım gitti.
Çeşme bugün harikaydı ya.. Kafamı çıkarmadım altından. Oradan buzdolabına geçiyorum şimdi. Belki bir de balkon yaparım bilmiyorum.
Delinin biri deliler hastanesinde banyo yaparken diğerleri delikten bakmasın diye kapıyı sökmüş.
Eve gelen misafir çocuğundan daha kötü bir şey varsa o da, eve yatılı gelen misafir çocuğudur.
Küçükken, yanağımı sıkıp “seni kızıma alacağım” diyen teyzeler? Ne oldu bizim iş.
200 TL’ye alınan ayakkabının fiyatı, baba sorduğunda 100 TL’ye kadar düşerken; arkadaş ortamında sorulduğunda 350 TL sınırını zorluyor.
Gölgene lafım yok, O da seni adam sanıp peşinden geliyor.
Eski sevgilim, marketten hıyar aldığımı görünce; Aynı sen dedi. Şimdilik yanıt vermedim. Ama, elbet evde kaşar bitecek.
Sevdiğim kız bana abi demiş, ulan sevsin yeter ki isterse bacanak desin.
Bir kız görürsün çok beğenirsin yanına gidersin bıyığını fark edersin hevesin kaçar.
Yastığımın dili olsa “yeter lan bana sarıldığın, git kendine bir sevgili falan bul” diye sitem ederdi.
Eğer kişi; Hem akıllı hem de çalışkan ise takdir et, akıllı değil, çalışkan ise dikkat et, akıllı olup tembel ise ikaz et, hem akılsız hem de tembel ise imha et.
Geçen arkadaşlarla fırında patates yiyorduk, fırın sıcak geldi toplanıp bahçeye çıktık.
İtiraf etmeliyim ki uzaktan kumanda bazen çooooook uzakta oluyor ve bende saatlerce aynı kanalı izliyorum.
Durun! Burada nefes almayın, daha ucuz bir yer biliyorum.
İlkokulda 48li pastel boyası olan çocuk, napıyorsun lan ressam oldun mu? İnşallah badanacı olmuşsundur. Okulda havandan geçilmiyordu.
Yağdı üzerime yaz günü kar, hasretinden prangalar eskittim ey yar, sensiz bu ev soğuk, sokak dar. Bilir misin Show’da yine Doktorlar var.
3 şey sonsuzdur; Arka Sokaklar, Akasya Durağı ve Doktorlar, bu üçü evrende asla yok edilemez.
Babamla kavga edince o sinirle “cezalısın odana çık” dedi. Ama bizim ev tek katlı. Fakirliğimizi yüzüne vurmayayım üzülmesin diye çatıya çıktım. Bu gece kiremitlerin üzerinde yatacağım.
İlkokulda tahtaya ismim yazıldığında “At lan çarpıda at, atmazsan şerefsizsin, at bir tane daha at.” dediğim doğrudur. Pişman değilim.
Bir Trakya atasözü der ki; Dün başka bugün başka, abe sokayım böyle aşka..
Kızlar kirli sakal seviyor diye 3 aydır yüzümü yıkamıyorum.
Hesap makinesinde bir işlem yapıp yenisine geçecekken sıfırlamak için “C” tuşuna basıp ondan sonra emin olmak için “CE” tuşuna basanlar. Bizdensiniz.
Başkalarının seni ezmesine izin verme; Ehliyet al, sen onları ez.
Okulda birilerinden sakız istediğimde, uyuşturucu satıcısı gibiler. “Benden almadın tamam mı, kimseye gösterme sakın bak, başka yok, sonuncusunu da sana verdim.”
Evlilik aşkı öldürüyor diyorlar; Benimle ölür müsün?
4 dakikalık şarkının verdiği mutluluğu veremeyen insanlar var.
Elektriğin gittiğini unutup düğmeye basıp, sonra tekrar basıp “Ulan şimdi bu açık mı kapalı mı” hissi diye de bir şey var. Bence açık.
Sana sarılmayı o kadar çok seviyorum ki. Çünkü o sırada yüzüne bakmam gerekmiyor.
Bir kadın atasözü der ki: Anlamsız trip yoktur, onun sebebini anlayamayacak kadar geri zekalı erkek vardır.
Attığımız mesaja cevap gelmeyince “geri alma” tuşu olmalı.
E-okula giricem ama cilt numarası falan istiyor, benim cildimde numara yok ki.
Sırf duvarlar üzerime gelecek mi diye sevgilimden ayrıldım. 3 Gündür ne gelen var ne giden. O değil karıdan olduk lan.
Tadı tuzu olmayan hayatıma, meşrubat gibi girdin bir anda.
Her gülüşün bir nedeni var! Bir de içine edeni var! Hepsi bu.
Tesadüfen doğduk, mecburen yaşıyoruz.
3 notes · View notes
bildiginkadinlardan · 8 years ago
Text
HAİN
Tumblr media
Kadın, mevsim çiçeklerinden bir demet sardırdı evlerinin köşesindeki Sultan Abla’ya.  Evinin kapısını açtı, dondurucu bir soğuk vardı dışarıda. Belli ki yetkililer haklıydı, kar kapıdaydı. Evine girdi, sıcaklığı sadece bedenini değil, ruhunu da ısıttı. Huzurdu evi. Perdeleri açtı, kafasını kaldırdı. Yeni ay vardı, şükretti, duasını etti. Çiçekleri annesinin hediyesi vazoya koydu, az bir su ile. Dünden hazırladığı bulgur pilavını ve mercimeği ocağın üzerine koydu. Sofrayı hazırladı, eli, anneannesinden kalma yemek takımına gitti. İki tabağı, bardakları, çatal ve bıçakları yerleştirdi. Vazoyu karşısındaki tabağın yanına yerleştirdi. Salata hazırladı, İzmir usulü. Kerevizi çıkardı dolaptan, fasulyeyi çıkardı masaya koydu. Annesi gibi olmuştu, iki soğuk sebze ve iki sıcak yemekti hafta içi akşam yemekleri. Adam, hiddetle girdi içeri. Eşinin yanağına bir buse kondurup, koltuğa oturdu.
  -Annemin sütü helal olmasın ki, zerre korkum yok ölümden. Ölüm gecem, düğün gecemdir. Ben, bu topraklara yazık olacak diye korkuyor ve kahroluyorum.
  Kadın, sakince oturdu yanına, bir sigara yaktı. O da biliyordu o akşam üstü olanları. Okumuştu haberleri. Adam sigara içmezdi. Kadın dumanı içine çekti, adam sakinleşti. Adam çiçekleri gördü. İçlendi, gözleri doldu. Sardılar birbirlerini. Adam ellerini yıkadı. Sofraya oturdu. Yemek ısındı. Taze ekmek almayı unutmuştu adam. Kadın dünden kalan ekmekleri kızarttı. Mutluydular. Haberlere bakmadılar o akşam bir daha. Kedilerinin kumunu temizleyip, mandalina yiyip, kitap okuyup yattılar.
  Günler geçti, sofralarındaki yemekler değişti, çiçekler değişti, getirenler değişti, gündem değişti hüzün değişmedi.
  Ve kadının kulağından silinmedi aşkı tanıdığı dudaklardan çıkan o cümle; “Ölüm gecem, düğün gecemdir.” Her gece bu idrak için şükredip uyumak, bu coğrafyaya mı mahsustu? Bu aşkın hatırına mı hala ayaktaydı Dünya?
  Dünya haindi, insan haindi, aşk sadıktı. İşte bu yüzdendi. Dünya dönüyor, insan doğuyordu.
3 notes · View notes
golgedekiadamzgr-blog · 5 years ago
Text
Öğle Yarası
-Abi salata yemeye gideceğiz karşıya, geliyor musun? Ne demek geliyor musun? "Durumumu bilmiyorlarmış gibi dalga geçmek için bir de soruyorlar" diye düşündü içinden Hasan. Belli, alınganlık ediyordu ama onu bu dünya üzerinde kimsenin anlayabildiğini söyleyemeyiz sevgili okuyucu. Hayır, merak etme, bu o hüzünlü engellerin hikayesi olmayacak. Hasan çok iyi. Hamburgercide çift mesai çalışıp ailesini geçindirmenin haklı gururunu yaşıyor. Ve günün en sevdiği saati geldi. Öğle arası. Diğer kaytarıklar gibi mola sevici değil Hasan aslında. Aldığı üç kuruş paranın karşılığının çok emek olduğunu anlatmışlar ona. O da atalarına mezarda "bi takla at da görelim" demesinler diye boynunu büküp "wrap" dürüyor, hamburger ekmeğine masaj yapıyor, tanrıdan aldığı güç ile toz şekeri içeceğe çeviriyor. Başkasının peygamberi bu işlerle uğraşıyor normalde ama zaten çalıştığı hamburgerci yurtdışından gelen değişim öğrencisinden hallice. Yiyeceklerin yerel dildeki karşılığını öğrenmektense yurdunun renklerini etrafa bulaştırmaya pek kararlı. Doğru ya, çevresine adapte olmaktansa çevrenin kendisine adapte olmasını bekleyen tek hayvan: insan. İşte bu hamburgerci de onlardan biri olmalı, diye düşünüyor Hasan. Hasan yurtdışından gelen değişim öğrencilerine pek aşina. Demiryollarına kahrolsun ki tren istasyonunun yanına açmışlar çünkü şu lokantadan bozma sidik kokulu gudubet yeri. Şehre yeni gelen yabancı öğrenci, etrafına şöyle bir bakınıyor ve tek bildiği kelime olan İskoçyalı Donald'ın -ördek olan değil- hamburgercisine giriyor. Yağ lekeli tezgaha yaklaşıp yağ lekeli Hasan'la el kol hareketiyle anlaşıyor. Hasan da hamburger siparişini kasaya girerken kendi çocuğundan irice olmasın, birkaç yaş büyük gavur kırmasının davranışlarını izliyordu. Çalışmayı sever dedik Hasan. En azından çalışmayı sevmeyi sever. Aynı şekilde bir kadını sevmeyi sevmişti yıllar önce. O kadın ne yazık ki bu hikayenin başkahramanlarından biri olmayacak. Çünkü düşük gelirli ailelerin hikayesinde kadın olmaz, kadının hikayesi olur. Bu kadının hikayesine, babasının da kaş gözüyle -hangisinin babası diye sormayın biliyorsunuz- kapıyı çalmadan tabir-i caizse hayvan gibi dalmıştı Hasan. Daha ağzı süt kokan kardeşinin ağlamaları eşliğinde kadının suratını bir örtüyle kapatmış, yıllar geçip de çocuğun ağlaması bitmeyince ona bir yeğen peydahlamıştı. Annesinin kardeşini çok seviyordu Hasan oğlu Dobiş. Evet, bu bir nüfus memuru şakası değil. Ben de naçizane, size bir gerçeği hatırlatmak isterim: Faydacı insanoğlunun hayatına bir şey katmayan karakterler sıfatlarıyla anılır. 14 yaşına gelmiş Dobiş, konuşmayı öğrendiğinden beri o kadar kiloluydu ki, yaşıtlarının aklına hep fazla kilolarıyla yer etti. Sınıftaki farklı çocuktu o, diğerleriyle pek aynı olduğunu anlatamadı utancından ağzını açamadığından. Zaten hayat çizgisi bir iki seneye kalmadan güzelce kırıldı kütle çekim kararnamesiyle. Normal görünmemesi normal bir karakterinin olmamasına sebep olmuştu. Mutsuz, hayalleri olmayan, hayatta kalabilmek için yiyen. Yanlış anlaşılmasın, genelde hayatta kalabilmek için yemek yiyenler, zevk için yiyenlerden daha zayıf olur. Ancak Dobiş, ölmemek için değil, göz yuvasının derininden çıkmaya çalışan deniz suyu tadını bastırmak için yiyordu. Göbek halkalarının, babasının kendini bildi bileli bir fast food şirketi için çalışması ile pek alakası yoktu, ancak bir fast food şirketi için çalışmasıyla, eve sadece o uyuduktan sonra gelmesiyle, ışığı açmadan karanlıktaki uyuyan suretini izlemesiyle, restoran artıklarını yanındaki çekmecenin içine bırakmasıyla, uyandığında babasının çoktan gitmiş olduğunu görüp ondan kalan sevgi kırıntıları ve trans yağlarla kendine bir baba figürü çizmesiyle pek alakası vardı. Babasız büyümüş, mutsuz anasından sevgi görememiş, derme çatma evde en zevkli oyuncakların buzdolabında olduğunu fark etmişti Dobiş. Şimdi de babasının olmasın, para babasının günahlarını çekiyordu işte. Hobisi yok, kalbi zorlanıyor, ağzı kulakları bırak çoğu zaman çenesinin arka kıvrımında... Koca bedenini yolundan çekmesini söyleyen taş kalpli öğrenciler hariç -o yaşta ne yazık ki herkesin kalbi taş, sonradan çimleniyor- arkadaşı yok. Gerçi bu cümleye bir parantez açıp konumuza girmemiz lazım. "Sabahçı öğlenci" sisteminden "tüm gün öğrenci ulan" sistemine haydi hayırlı olsun geçişimizden sonra öğle arası denen bir nane ile karşılaştı Dobiş. Arkadaşı olanlar evrimsel içgüdüleriyle sürüsüne katılıp alfasının çekiştiği yere gidiyor, kimisi de okulun yemekhanesinden yemek yiyordu. Hasan ve karısı Dobiş'i yemekhaneye yazdırmayı çok mantıklı bulmamışlardı. Daha doğrusu Hasan mantıklı bulmamıştı, kadın sesini çıkarmamıştı. Çünkü Dobiş'in okulundan Hasan'ın çalıştığı yere yürüyerek 7, Dobiş adımlarıyla 12 dakika sürüyordu. Hasan ise yemek molalarında market için biriktirdiği ticket'ı harcamak yerine tezgahtaki yağ lekelerini varisli ayak ovar gibi ovuyor, stresini atıyordu. Eğer Dobiş öğle arasında oraya gelirse, artık ineklerden yapılan etlerden kalan artıklarla biricik oğluşuna en beleşinden bir hamburger düzebilirdi. Dobiş de bu kararın üstüne itlik etmedi. Okulda yemek yemeden, yalnız kalıp elini ayağını nereye koyacağını bilmemektense, hem her gün hamburger yemenin tadını çıkarıp hem de tanımadığı babasının kokusunu yağ kokuları arasından seçmeyi deneyebilirdi. Böylece imparatorluk devrinden sonra dünyaya gelen en büyük baba-oğul ritüeli başlamış oldu. -Abi salata yemeye gideceğiz karşıya, geliyor musun? -Afiyet olsun ben iyiyim. -Ulan nezaketen soruyoruz bir gün gelmez inşallah değil mi Ahmet hahaha! İş arkadaşı Hasan'ın duyup duymamasını pek önemsemedi. Hasan, Hasan'ın duyup duymamasını pek önemsemedi. Saatine baktı. Dobiş'in en sevdiği hamburgeri hazırlamıştı. Bu menüde olmayan özel bir hamburgerdi. Dobiş'in en sevdiği... En azından Hasan öyle sanıyordu. İşte, tam zamanında! Very important person, tezgaha şöyle bir bakıp masasına geçti. O kadar şeyin üstünde bir de utangaç bir çocuktu Dobiş. Zaten paket halinde gelir bunlar. Aynı Hasan'ın hazırladığı menü gibi. Hasan, her günkü gibi yüzüne sığdırdığı en aptal gülümsemesiyle Dobiş'e yaklaştı. Tepsiyi Dobiş'in önüne bıraktı ve karşısındaki sandalyeye oturdu. -Aslan oğlum benim aslan! Nasıl geçti bakalım bugün okulun? Dobiş babasını tanımadığı gibi, Hasan da oğlunu bu topraklarda doğan her erkek gibi tanımıyordu. O yüzden konu konuşmaya geldiğinde dersler, havalar ve arabalardan öteye geçemiyordu. Kadınlar konusu zaman geçirmek için fena değildi aslında ama henüz Dobiş buna hazır değildi Hasan'ın gözünde. -İyi. -Bugün soğuk hava ha, dikkat et. Hadi, hamburgerin çabuk soğur bak! Dobiş genelde bu cümleden sonra yemeye atılırdı. Ancak hamburgerle şöyle bir kesişti. Ellerini masanın altından bir türlü çıkaramadı. Hasan bir gariplik olduğunu anladı. Acaba yanlış bir malzeme mi koymuştu? Marulları Dobiş'in istediği gibi kesmediği 76. buluşmada Dobiş hiçbir şey demeden okula dönmüştü. Yanlışlıkla turşu koymayı unuttuğu 412. buluşmada ise hamburgeri yere atarak tepki göstermişti. Bunun gibi ufak tefek sorunların kökeni Dobiş'in içinde yatan daha derin bir sıkıntıdan değil, düpedüz yemekteki "kusurlardan" geliyordu. Deprem olan 127. buluşmada bile Dobiş hamburgerini -mükemmel olsa gerek- bitirmiş, öyle dışarı çıkmıştı. Bu seferki farklıydı. Hasan yağlı ellerini sinekkaymadı sakalına götürerek düşünceli görünmek istedi. Hissettiklerini her zaman saklaması gerektiği öğretildiği için, tam tersi gereken duygusal durumlarda içini açmak için özel olarak çaba harcıyordu. -Neyin var oğlum, sevmedin mi hamburgeri? Dobiş omuz silkti. Sanırım Hasan'ın bir kelime çok işlem oynaması gerekecekti. -Karnın mı ağrıyor... Yemeyecek misin... İstersen yenisini yapayım... Sıkıntı bende mi... En sonunda babasının soğuk terler dökmesinden pek rahatsız olan Dobiş, dilindeki zaten sevmediği baklayı çıkardı. Ama o ne konuşma... Hasan oğlunun hiç bu kadar heyecanla bir şeyler anlatışını görmemiş, görmek de istememişti. Çünkü ucu ona çok fena dokunacaktı. 14 yaşındaki çocukların cümlelerinden pek haz etmediğim için, durumu onun yerine size ben özetleyeceğim. Bizimki aşık olmuş -evet şişmanlar da aşık olur-, sevdiği kız buna "yağ tulumu" demiş -eminim aynı isimli hikayeden bihaber-, şimdi de sanki yeterince depresyonda değilmiş gibi aşk acısıyla kahroluyormuş. -Lan sen ne bilirsin aşkı acıyı... Hasan biraz sonra olacakları sezmiş olmalı ki, insanoğlunun elindekini kaybetme ihtimali doğduğunda gözüne kan pompalayan muhafazakar ruhunu açığa çıkardı. Dobiş'in vermesi gereken cevap "sanki sen çok biliyon" olmalıydı, ancak öyle bir şey olmayacağını hepimiz biliyoruz. -Baba... Dedi. 522 buluşmanın sonrasında. Kimse kimseyi böyle zorlamamıştır, kimse de kimseyi böyle beklememiştir. Hasan, şu sözcüğü duyabilmek için dünyaları verirdi, ama sadece oğlunu vermesi yeterliymiş. -Ben zayıflamak istiyorum. Artık öğle aralarında salatacıya gideceğim. Babasının tepkisini beklemeden sandalyeden kalktı ve hışımla kapıya yöneldi. Hasan'ın ağzından dökülen "hass.ktir" kelimesini en fazla hamburger duyabilirdi. Zaten hamburger ile Hasan uzun uzun bakıştılar. Akan müşteri trafiği ya da adını seslenen iş "arkadaşları" umurunda olmadı. Fazlaca gelen gavuroğlu ve gavurkızı bugüne ekstra trafik yapmış, Hasan ara verdiğinde kasaya geçen müdürün tepesi atmaya başlamıştı. Hasan oğlunu artık göremeyecekti. Ama oğlunu zaten hiç görmemişti...
Devam edecek...
Ya da etmeyecek. Bilmiyorum. Hasan kadar azimli değilim.
0 notes
gizigo · 8 years ago
Text
Mutfak aşkı
Güzel, yumuşak bir Fransızca jazz müzik,
Loş ışıklı güzel bir mutfak,
Alevlerinin hareketleriyle dans eden mumlar,
Fırından gelen mis gibi kokular,
Mutfakta koşuştururken uçuşan etekler,
Balon kadehler ve kırmızı şarap,
Bir sen bir de ben.
İnsanın hayalleri hep büyük mü olmalı. Güzel kariyerler, dünyayı gezmeler, havalı ve kocaman arabalardan inmeler, plazalarda yaşamalar falan çok sıkıcı şeyler.
Geçiciler, insanı mutlu etmezler. Sadece çevreye bak ben çok mutlu ve başarılı bir insanım imajı çizerler.
Benim hayalim de mutluluğum da sensin. Senle uyanmak, banyoda senin şampuanını görmek, aynı makinede ikimizin çamaşırlarını yıkamak, senle aynı manzaraya bakmak, araya bi’ de küçük bir hamsi sıkıştırmak tabi.
Hayatının geri kalanını bir insanla geçirmeye karar verdiğinde hayatının geri kalanı hemen gelsin istermiş insan. Ben artık her gece senin kokunla uyumak istiyorum.
Mutlu olmak için yalnızca bir insanın varlığının yetmesi ne demek ben senle onu tattım. Bunda komik olan nedir acaba? Sorularının cevabı da bu aslında. Senin bi bakışın, gülüşün, tatlı tatlı yemek yiyişin, araba sürüşün, yatışın, kalkışın, gülüşün, seni sen yapan her şeyin öyle hoşuma gidiyor ki. Sadece komik şeylere gülmez ki insan, çoğu kez mutluluktan gülüyorum ve inan bu harika bir şey bebeğim.
Birini sadece o olduğu için sevmek, yalnızca varlığıyla mutluluğu olmak.
Amma velakin insan bencil, insan değişken, insan doyumsuz. Şu an zevkle tıka basa doyarak yediği yemeğe üçüncü günde yine mi bunu yicez yaa der. Unutur zamanında nasıl zevkle yediğini, o yemeğin verdiği mutluluğu.
Sen unutma bebeğim.
Ben seninle her gün aynı yemeği yemekten büyük bir memnuniyet duyarım.
Gerekirse yanına salata yaparız, hiç merak etme.
Yeter ki sen yanımdaki sandalyeni hiç terk etme.  
0 notes
dogumgunumesajlari · 8 years ago
Text
Espirili Sözler
Bitmeyen şarj, gitmeyen sevgili, sınavsız okullar istiyoruz.
Bana laf atan kızlara sesleniyorum, yapmayın sizin de abiniz babanız var.
Bakkala parayı uzattım. “Bozuk var mı?” dedi. “Moralim.” dedim. Gel buraya kardeşim dedi sarıldık ağladık.
Matematik'te kümeler konusu hep romantik gelmiştir bana. Kesişmeler olsun, birleşmeler olsun ; boy boy alt kümeler falan
Milli Piyango bana vursa ben de ona vururum. Ağzını burnunu kırarım. Elimiz armut mu topluyo?
Sen telefonda konuşmuyorsun ki; seninkisi bildiğin ulusa sesleniş.
Zamanında bana “Koşma yavrum terlersin, hasta olursun.” demeselerdi şimdi 100 metrede Bolt’u geçmiştim.
“Lan şimdi uykum var desem trip atacak. Uykum yok desem uykusuz kalacağım. Ne yapsam?” Diye düşünmüyorum yalnızlık sağ olsun direkt uyuyorum.
Ateist arkadaşım sırf yemin edemedi diye doktor olamadı. 6 sene tıp okudu şimdi toptan mandalina satıyor, kısmet işi tabi.
Bir kadının yüzünde taşıdığı ifade, sırtına giydiği elbiseden daha önemlidir.
Bütün kocalar aynıdır, yüzleri değişik olmazsa birbirinden ayırt edemezsiniz.
Öyle bir operatör istiyorum ki müşteri hizmetlerini arayınca sen kapat biz arayalım desin.
Kız arkadaşıma sana kirli sakal yakışmıyor bence kesmelisin diyemedim.
Bir kadın, “git başımdan yalnız kalmak istiyorum” derse, gitmeni değil, kalmanı istiyordur. Belki de gitmeni istiyordur. Kadınları anlamak zor…
Kızın teki facebookta duvarına “yengeç burcu kadını yalandan ve aldatılmaktan hiç hoşlanmaz” yazmış. Lan sanki diğer burçlar aldatılınca halay çekiyor.
Şimdi anlıyorum Mona Lisa tablosunun neden bu kadar sevildiğini; Kadın konuşmuyor abi.
Wc’de kapıyı kilitlersin. Biri gelip kapıyı açmaya çalışır, açamaz ve “dolu mu?” Diye sorar. “He boş. Kapıyı kilitledim, havalandırmadan kaçtım.”
Patronuma “yeni arabanız çok güzel” dedim. “eğer kendine hedefler koyar, çok çalışır ve işini iyi yaparsan öbür sene daha iyisini alabilirim” dedi.
Ayna karşısında yaptığım mallıkları yanında rahatça yapabileceğim insanı merakla bekliyorum.
Yeni doğan çocuğa “Kamuran” adını vermekte nedir? Çocuk resmen hayata 35 yasında başlıyor.
Kuaförden çıkan kız özgüven patlaması yaşarken, berberden çıkan erkek eve gitmenin en kısa yolunu arar.
Kız dediğin İstanbul gibi olmalı, fethi zor, fatihi tek!
Akıllı olup dünyanın kahrını çekeceğine deli ol dünya senin kahrını çeksin.
Oturarak başarıya ulaşan tek varlık tavuktur.
Türküm, doğruyum, çalışkanım, iyi gelirli bir bayanla evlenmek istiyorum.
Saçımı süpürge yaptım elektrik süpürgesi çıktı beni terk etti.
Tanrım kör oldum artık kusura bakamıyorum.
Seni sensiz de yaşayabiliyorum en azından kafamı dinliyorum.
Adama sormuşlar karınızla ortak bir özelliğiniz var mı ? Demiş ki var aynı günde evlendik
Deliye her gün sevgililer günü,  seni deli gibi seven delin.
Kaynanamı kaybettim görenlerin görmezlikten gelmeleri rica olur.
Aşk sözle başlar, dudak ile beslenir, dokuz ay sonra baba diye seslenir.
Bir köpek ile bir erkek arasında ne fark vardır? Köpek sadece halıyı kirletip mahveder, erkek ise tüm yaşamını mahveder.
Vefasız sevgilim Alzheimer hastası bile senin kadar çabuk unutmaz pes…
Kalbimde yaşıyorsun ama kiranı vermiyorsun. Not: Ev sahibi en kısa zamanda onunla evlenmezsen seni kapı dışarı edecekmiş.
O kadar komik ki hiç gülesim gelmedi nedense.
Sabahları kahvaltı yapmıyorum çünkü seni düşünüyorum. Öğlenleri yemek yemiyorum çünkü seni düşünüyorum. Gece olunca uyuyamıyorum çünkü açım.
Eline almış bir çiçek sevecek sevmeyecek. Ah, koca sersem çiçek nerden bilecek.
Deprem gibi girdin gönlüme, fay hattı çizdin beynime, enkazlar bıraktın kalbimde, artçılar hala devam etmekte.
Aşk elmayı yemekle başlar, ayvayı yemekle biter.
Bütün kızlar çiçek olsun, arı olmazsam namerdim.
Bizi çekemediler, halat koptu canım.
Allah`ım ! Kendim için bir şey istemiyorum, sadece anneme elma yanaklı, bal dudaklı, sütün bacaklı bir gelin nasip eyle.
Deli gibi sevdim, manyak gibi evlendim.
Kızlar artık beyaz yatlı prenslerini bekliyorlar.
Aşık olup ıstırap çekeceğime, nezle olup burnumu çekerim.
Para için evlenme, borç almak daha hesaplıdır.
Seni sevecektim, kıskanacak el üstünde tutacaktım, kendimi sana sevdirecek bana bağlayacaktım, ip koptu.
Bataryası zayıf hayallerimizin kapsama alanı dışında kalan kesimlerine şebeke hatası nedeniyle ulaşamadık şimdi yüreğimde full çeken hattımla seni seviyorum.
Şekerden evimiz tuzdan hayallerimiz vardı. Ne yazık ki dün yağmur yağdı.
Karayollarında değil, senin kollarında öleyim.
Sana bir şey söyleyeceğim, ama sakın üzülme; dün doktora gittim, böbreklerimde kum, kalbimde seni buldular.
Hey garson! Bana kalbim kadar yanık döner, düşüncelerim kadar karışık bir salata, acılarım kadar koyu bir kahve getir.
Karın olmak istiyorum karın, ey benim kardan adamım.
Dertleşmek istiyorsan bir tuşla, birine sarılmak istiyorsan 2 tuşla, eğlenmek için 3 tuşla, hepsini istiyorsan benim numaramı tuşla.
Sen kadayıf kadar tatlı, lahmacun kadar sıcak, çığ köfte kadar yakıcı, dolma gibi çekici, bulgur gibi asıl ve içli köfte kadar dayanılmazsın.
Erkek jinekolog hiçbir zaman kendi arabası olmamış bir oto tamircisi gibidir.
Sevgilim, seni  TV kumandasından, futbol topundan, pazar gazetesinden çok daha fazla sevdiğimi söylemiş miydim?
Aşk dolmaya benzer, iyi sarılmazsa pişerken dağılabilir.
Sevgilim duygularım vişne kaymak, yani karmakarışık.
Annem bana okula giderken üstünü sıkı giy terleyip üşütme, karşıdan karşıya geçerken dikkatli ol dedi. Ama aşık olma demedi ki.
Kahretsin ya! O kadar zenginiz ki evdeki ütünün bile masası var
Her şeyi içine atarsan kendini atacak yer bulamazsın.
Yaşıtların evlendi sen ne zaman evleniyorsun diye soran teyzelere, yaşıtların öldü sen ne zaman ölüyorsun diyor muyuz?
Bugün bayan diş doktoruna gittim kocası da ordaydı. “Eşinizin hastasıyım” dedim, birbirimize girdik. Ne dedim ki ben anlamadım gitti.
Çeşme bugün harikaydı ya.. Kafamı çıkarmadım altından. Oradan buzdolabına geçiyorum şimdi. Belki bir de balkon yaparım bilmiyorum.
Delinin biri deliler hastanesinde banyo yaparken diğerleri delikten bakmasın diye kapıyı sökmüş.
Eve gelen misafir çocuğundan daha kötü bir şey varsa o da, eve yatılı gelen misafir çocuğudur.
Küçükken, yanağımı sıkıp “seni kızıma alacağım” diyen teyzeler? Ne oldu bizim iş.
200 TL’ye alınan ayakkabının fiyatı, baba sorduğunda 100 TL’ye kadar düşerken; arkadaş ortamında sorulduğunda 350 TL sınırını zorluyor.
Gölgene lafım yok, O da seni adam sanıp peşinden geliyor.
Eski sevgilim, marketten hıyar aldığımı görünce; Aynı sen dedi. Şimdilik yanıt vermedim. Ama, elbet evde kaşar bitecek.
Sevdiğim kız bana abi demiş, ulan sevsin yeter ki isterse bacanak desin.
Bir kız görürsün çok beğenirsin yanına gidersin bıyığını fark edersin hevesin kaçar.
Yastığımın dili olsa “yeter lan bana sarıldığın, git kendine bir sevgili falan bul” diye sitem ederdi.
Eğer kişi; Hem akıllı hem de çalışkan ise takdir et, akıllı değil, çalışkan ise dikkat et, akıllı olup tembel ise ikaz et, hem akılsız hem de tembel ise imha et.
Geçen arkadaşlarla fırında patates yiyorduk, fırın sıcak geldi toplanıp bahçeye çıktık.
İtiraf etmeliyim ki uzaktan kumanda bazen çooooook uzakta oluyor ve bende saatlerce aynı kanalı izliyorum.
Durun! Burada nefes almayın, daha ucuz bir yer biliyorum.
İlkokulda 48li pastel boyası olan çocuk, napıyorsun lan ressam oldun mu? İnşallah badanacı olmuşsundur. Okulda havandan geçilmiyordu.
Yağdı üzerime yaz günü kar, hasretinden prangalar eskittim ey yar, sensiz bu ev soğuk, sokak dar. Bilir misin Show’da yine Doktorlar var.
3 şey sonsuzdur; Arka Sokaklar, Akasya Durağı ve Doktorlar, bu üçü evrende asla yok edilemez.
Babamla kavga edince o sinirle “cezalısın odana çık” dedi. Ama bizim ev tek katlı. Fakirliğimizi yüzüne vurmayayım üzülmesin diye çatıya çıktım. Bu gece kiremitlerin üzerinde yatacağım.
İlkokulda tahtaya ismim yazıldığında “At lan çarpıda at, atmazsan şerefsizsin, at bir tane daha at.” dediğim doğrudur. Pişman değilim.
Bir Trakya atasözü der ki; Dün başka bugün başka, abe sokayım böyle aşka..
Kızlar kirli sakal seviyor diye 3 aydır yüzümü yıkamıyorum.
Hesap makinesinde bir işlem yapıp yenisine geçecekken sıfırlamak için “C” tuşuna basıp ondan sonra emin olmak için “CE” tuşuna basanlar. Bizdensiniz.
Başkalarının seni ezmesine izin verme; Ehliyet al, sen onları ez.
Okulda birilerinden sakız istediğimde, uyuşturucu satıcısı gibiler. “Benden almadın tamam mı, kimseye gösterme sakın bak, başka yok, sonuncusunu da sana verdim.”
Evlilik aşkı öldürüyor diyorlar; Benimle ölür müsün?
4 dakikalık şarkının verdiği mutluluğu veremeyen insanlar var.
Elektriğin gittiğini unutup düğmeye basıp, sonra tekrar basıp “Ulan şimdi bu açık mı kapalı mı” hissi diye de bir şey var. Bence açık.
Sana sarılmayı o kadar çok seviyorum ki. Çünkü o sırada yüzüne bakmam gerekmiyor.
Bir kadın atasözü der ki: Anlamsız trip yoktur, onun sebebini anlayamayacak kadar geri zekalı erkek vardır.
Attığımız mesaja cevap gelmeyince “geri alma” tuşu olmalı.
E-okula giricem ama cilt numarası falan istiyor, benim cildimde numara yok ki.
Sırf duvarlar üzerime gelecek mi diye sevgilimden ayrıldım. 3 Gündür ne gelen var ne giden. O değil karıdan olduk lan.
Tadı tuzu olmayan hayatıma, meşrubat gibi girdin bir anda.
Her gülüşün bir nedeni var! Bir de içine edeni var! Hepsi bu.
Tesadüfen doğduk, mecburen yaşıyoruz.
0 notes
dogumgunumesajlari · 8 years ago
Text
Havalı Sözler
Bu sayfamızdaki havalı sözleri ve havalı mesajları arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz. Havalı sözler, havalı mesajlar, facebook havalı sözler, twitter havalı sözler, kısa havalı sözler, yeni havalı sözler, en havalı mesajlar, en cool sözler, tumblr havalı sözler, havalı kelimeler, en anlamlı havalı mesajlar EN COOL SÖZLER Böcek olmɑyı kɑbullenenler, ezilince şikɑyet etmemelidirler. Ayɑktɑ ölmek diz üstü yɑşɑmɑktɑn dɑhɑ çok onur vericidir. Kırgınlığım lunɑpɑrktɑ unutulmuş bir çocuğun nefreti kɑdɑr. Sorun ɑtlı kɑrıncɑlɑr değil, arkɑmdɑn dönüp durɑn dönme dolɑplɑr. Oyun bittiği zɑmɑn şɑhtɑ piyondɑ ɑlɑyınızdɑ ɑynı kutuyɑ girersiniz. Arkɑdɑşlıklɑr ɑşkɑ dönüşür ɑmɑ dostluklɑr ɑslɑ ihɑnete dönüşmemeli. Bir ɑşkı sürdürmeyi de bilirim, süründürmeyi de... Kimseye kendimi tɑnıtmɑk gibi bi derdim, ne de kimsenin beni tɑnımɑsı gibi bi lüksüm vɑrdır. Felɑketin bir iyiliği vɑrsɑ odɑ hɑkiki dostlɑrımızı tɑnıtmɑsıdır. Yɑrın bɑmbɑşkɑ bir insɑn olɑcɑğım diyorsun. Niye bugünden bɑşlɑmıyorsun? Gömleğin ilk düğmesi yɑnlış iliklenince diğerleri de yɑnlış gider. Bɑzı kɑdınlɑrın şövɑlye sɑndıklɑrı ɑdɑmlɑrın, ɑslındɑ ɑlüminyum folyo ile kɑplɑnmış denyo olduklɑrını görmeleri bɑyɑ zɑmɑn ɑlıyor. Konuşmɑk ihtiyɑç olɑbilir, ɑmɑ susmɑk bir sɑnɑttır. Sen benim ɑdımı bile ɑnɑmɑzsın. Bırɑk dost kɑlmɑyı sen benim düşmɑnım bile olɑmɑzsın. Sende hɑklısın… Adɑmlığın kɑdɑr konuş dedim diye bu susmɑlɑr... Tek noktɑ bitirir. Üç noktɑ devɑm ettirir. Ben iki noktɑyım, ne yɑpɑcɑğım hiç belli olmɑz. Gülüşlerim vɑr benim, her sıkıntıyɑ eyvɑllɑh diyen... Yɑnımɑ keyfimin kɑhyɑsını, pɑşɑ gönlümü ve tepemin tɑsını ɑlɑrɑk hep berɑber, burnumun dikine gitmeye bɑyılıyorum. Anɑlɑr hep güzel kız doğurur ɑmɑ benim ɑnnem gɑlibɑ birɑz ɑbɑrtmış. Yɑlɑnɑ gerek yok, bende sɑtɑnɑ ɑf yok! Keyfin bilir güzelim, bɑnɑ hɑstɑ olɑn çok... Piyɑngonun sɑnɑ çıkmɑdığınɑ çok şɑşırdım hɑlbuki bütün numɑrɑlɑr sendeydi. Yɑnımızdɑ olmɑsı gerekenler zɑten yɑnımdɑ, defolup gidenler kimin umrundɑ. Yok ɑrtık sɑnɑ ɑit tek zerre bünyemde... Sen kocɑ bir hiç oldun bende, ettiğin tek cümle ile... Yerinde söz söylemesini bilen, özür dilemek zorundɑ kɑlmɑz. Hɑyɑt bɑnɑ hiç yeşil ışık yɑkmɑdı sorun değil, ben zɑten hiç kırmızıdɑ durmɑdım. Siz erkekler hepiniz ɑynısınız! diyen kızlɑrɑ sesleniyorum; Siz düzgün olsɑydınız dɑ hepimizi tɑnımɑsɑydınız. Boşunɑ dönüyorsun dünyɑ! Okeyin ikisi de bende... Kimileri toprɑk kɑdɑr kıymetli, kimileri bir ot kɑdɑr değersiz. Herkes bir şekilde yɑşıyor işte. Kimileri şerefli, kimileri şerefsiz. Benim bu oyundɑ unuttuklɑrımı sen dɑhɑ öğrenmedin bile... Mutluluğumuz kimin cɑnını ɑcıtıyorsɑ, onlɑrɑ sesleniyoruz: ''Durun! dɑhɑ yeni bɑşlɑdık.'' Biz Bu Alemde Ne Kural tanırız ne Kural koyan tanırız Bizim Alemde Kurallar havaya Göre Girer Şekillere. Kum Gibi hayatına Su Olurum, Çamur gibi yaşarsın hayatını! Biz dostlɑrımızı kɑşɑrlı sucuklu tosttɑn seçmiyoruz mertliğine sözüne bɑkɑrız. Geçmişe dönük keşkelerle yɑşɑmɑktɑnsɑ, geleceğe dönük belkilerle yɑşɑmɑyi tercih ederim. Ayrılık eğer yɑzılmış ise o zɑmɑn sɑnɑ vedɑ etmek gerekir. Eğer bir yerde küçük insɑnlɑrın büyük gölgeleri oluşuyorsɑ orɑdɑ güneş bɑtıyor demektir. Gecelerin adamıyım yavaş yavaş akarım aleme, gündüzleri ise havadan bakarım cümle elaleme... Ben karlı havada güneş gözlükleriyle gezerim farkımı herkeze belli ederim. Sendeki aşk benim hayvanlara duyduğum hayvan aşkından daha küçük güzelim yürüde senide görelim. Ben Hızlı müzikle harekete geçerim arabesk müzikle içini deşerim. Çok gaza gelmişsin belli, kesin sonradan bu lpg li...  :) Havaya Göre Değil Kalitene Göre Sınıflandırıyoruz Sizleri Aslanım. Gözlerine Aşık Olsaydın, Kalbini Kalbime Yazmazdım ben Seni gerçekten! Seni Sözlerle Sevmek lazımmış Bunu Anladım. Senin Havan kime Güzelim Seni Rüzgarımla Dağıtırım ne Havan kalır Ne civan... Ben hayatı Havalı yaşamayı Severim alçaktan uçanları kontrol Ederim. Bendeki havayı Sana Versem Türkiye Hava yolları ile Kapışırsın Koçum... Fazla hava yapma Bana Yanımda Olursun Madara... Havalıyız yalanımız Yok, içeriz Derdimiz Çok, Severim hatamız yok, Biz Alemciyiz gecelerimiz Çok.. Seni ben Geleceğimde Bir ekmek Alıp beslemek için Sevdim! Ama Sen geleceğinde yatkar katlar istedin, benden hayır gelmez Sana Git At Kendini yalan Sevdalara! Çok Havalı Olsanda Gülüm Havan Birgün Sönücek hayatındaki yalan Sevgiler gibi Balon Misali... Havayı Bana Değil Etrafındakilere yap Çırak... Benim kadar havalı Olan insan Ancak Benim Kapasiteme ulaşmış insandır. Gerçek Sevdayı Gökyüzüne Çıkardım yalanları yer Yüzünde Bıraktım. Sana Sevgim 350 km hızla Gidiyor Çıkan herkezi Eziyor Hayat beni izliyor. Seni belediye Çöplüğündeki Pislenmiş Atık Sevgilerle Bırakıyorum üstüne yeni yalan sevgileri döküyorum. Benim kadar Hızlı Olsaydın bu Alemde herkez Benden Değil, Senden Bahsederdi hergele... Aman Allah'ım çok Hızlı Seviyorum Çokta Hızlı tekme Atıyorum Sevgilere, Çok Zengin kalbim, Durmuyor ki yerinde... Sana ucuz Sevdaların yalan geleceğini Armağan Ediyorum Yolun Açık Olsun Sanal Sevda... O kadar uzaksınki Bana Elimden gelse yok edicem Adım Geçmesin hayatında... beni örnek Al Sözlerimi Asla, Hareketlerimi örnek Al fakat yapma sonra kramp girer orana burana... Biz takım Elbiseyi Davetlerde Değil Günlük hayatımızda Giyeriz, Biz Sevdikmi Süslü Sevgilerle Değil Delikanlıca Severiz. Yenisin belli acele etme diğer dünyaya hemen gidersin arkamdan gel belki hayatı öğrenirsin. Sen Cacık olmuşsun hayatta Salata lazım Senin gibi Çakma Aslana... Tek nokta bitirir. Üç nokta devam ettirir. Ben iki noktayım, ne yapacağım hiç belli olmaz. Bana benle neden konuşmuyorsun muhabbeti yapma. Senin benim Msn’mde bulunman bir ayrıcalık zaten unutma... Ben seni gözlerimi kapattığımda değil açtığımda görmek isterdim. Fazla orijinal takılmaya çalışma yanımda kopya olursun ağlarsın yolumda. Çıkar güneş Gözlüklerini Etrafa Bak Tosun hayat Toz pembe Değil, Ama Sen Bu Gidişle Pembe Olucaksın hayatın içinde. Havanı yerim yediğim havayı Sana Rüzgar olarak ilave Ederim. Fazla Orjinal Takılmaya Çalışma Yanımda Kolpa Olursun Ağlarsın Yolumda... Biz takım elbiseyi davetlerde değil günlük hayatımızda giyeriz, biz sevdik mi süslü sevgilerle değil delikanlıca severiz. Bugün kimseye kapıyı açmıyorum, maazallah şeker niyetine beni götürürler diye... Duydum ki, beni gizli gizli sevenler varmış. Sevin sevin, ibadetin gizli olanı makbuldür. Allah kabul etsin. Havalıyız yalanımız yok, içeriz derdimiz çok, severim hatamız yok, biz alemciyiz gecelerimiz çok. Kum gibi hayatına su olurum, çamur gibi yaşarsın hayatını. Sana sevgim 350 km hızla gidiyor, önüne çıkan herkesi eziyor hayat beni izliyor. Beni öyle bir hale getirdin ki dostlarım bile güldü ama seni öyle bir hale getireceğim ki düşmanların bile ağlayacak. Yanıma keyfimin kâhyasını, paşa gönlümü ve tepemin tasını alarak hep beraber, burnumun dikine gitmeye bayılıyorum. Soru sormak yok cevap aramak yok gidenin ardından ağlamak yok aşk dediğin nedir ki kandırma kendini unutur insan ilk görüşte aşk gibi. O kadar uzaksın ki bana elimden gelse yok edeceğim adım geçmesin hayatında. Kızların; kesin bu çocuğun sevgilisi vardır, demeleri yüzünden yalnızım. Eskiden altını çizdiklerimin şimdi üstünü çiziyorum. Gerçek sevdayı gökyüzüne çıkardım yalanları yeryüzünde bıraktım. Biz bu alemde ne kural tanırız ne kural koyan tanırız bizim alemde kurallar havaya göre girer şekillere. Sendeki aşk benim hayvanlara duyduğum hayvan aşkından daha küçük güzelim yürü de senide görelim. Hayatımda virgüle ve noktaya çok dikkat ederim. Virgül gibi nerde duracağımı, nokta gibi nerde bitireceğimi iyi bilirim. En iyisi sen şimdi git uyu... Zaten sen beni ancak rüyanda görürsün artık. Bir aşkı sürdürmeyi de bilirim süründürmeyi de... Gözlerine aşık olsaydın, kalbini kalbime yazmazdım ben seni gerçekten. Seni sözlerle sevmek lazımmış bunu anladım. Çok mütevaziyimdir, bu yüzden sadece iyi olduğumu iddia ediyorum. Yoksa mükemmel olduğumu herkes bilir. Gözlerin midir uyuduğunda rüya gören? Yoksa ben miyim gözlerini görmek için rüya gören... Ben raptim çok mantık teptim,hiç değil heptim koyu karamsar renktim, velhasıl çiftesinde pektim binlercesine karşı tektim. Sana verebileceğim pek bir şey yok aslında. Çay var içersen, ben var seversen, bir de yol var gidersen. Kimi güzelim der kimi özelim der sevgi ne güzellik ister ne de özellik sevgi sadece yürek ve emek ister. Seni ben geleceğimde bir ekmek alıp beslemek için sevdim. Ama sen geleceğinde yatlar katlar istedin, benden hayır gelmez sana git at kendini yalan sevdalara...
1 note · View note