#Reflü Diyeti
Explore tagged Tumblr posts
radyobalfm · 5 years ago
Text
Reflü diyeti ile kilo verme yolu: Reflü diyetiyle zayıflamak artık hayal değil!
Reflü diyeti ile kilo verme yolu: Reflü diyetiyle zayıflamak artık hayal değil!
Tumblr media
Reflü diyeti, şişman ve obezite öbeğinde mekan alan kimselerde yaygın biçimde meydana gelen marazın tedavi sürecine olumlu cevap vermesi açısından faydalanılmaktadır. Şahısların ziyade kilolarından kurtulması için gerekli alt yapıyı hazırlayan ve hayat standardını yükselten bu diyet çeşidinde tüketilmesi gereken besinler olduğu üzere hastaların birtakım besinlerden da şiddetle kaçınması…
View On WordPress
0 notes
saglikkitabi-blog · 4 years ago
Link
Gastroözofagial Reflü; Reflü hastalığı, kronik bir sindirim sistemi hastalığıdır. Bazen mide asidinin bazen de midedeki besinlerin yemek borusundan (özofagus) yukarı doğru geri çıkmasıdır. Gastroözofagial Reflü Belirtileri ve Tedavisi
0 notes
turkiyenebula · 5 years ago
Text
Yaz Aylarında Boğaz Reflüsüne Dikkat
Yaz Aylarında Boğaz Reflüsüne Dikkat
Boğaz Reflüsü hakkında bilmeniz gereken bir çok bilgi… Ses kısıklığı, ağız kuruluğu, kuru öksürük, acı tat, boğaza yabancı cisim kaçma hissi gibi belirtilerle kendini gösteren boğaz reflüsü ; mide asidinin gırtlağa ulaşması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Yaz sıcaklarında, asitli içeceklerin sık tüketilmesiyle daha sık gözlenen boğaz reflüsünü; İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Kulak Burun…
View On WordPress
0 notes
drserdarakgun · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Tıp alanındaki en baba dergilerden New England Journal of Medicine bugün yayınlanan sayısında bir makalede (IF) Intermittent Fasting Aralıklı Aç Kalma ya da Oruç Diyeti denilen 2019’un en popüler konusuna yer vermiş. 🍎Nörolog Frank Mattson 40 sene önce kahvaltıdan sonra bisiklete binerek işegittikten sonra reflü ve mide ağrıları ile karşılaştığı için bir şeyler yapması gerektiğine karar vermiş. 🥬Kahvaltıyı atlamış reflü şikayetleri düzelmiş o zamandan beri kahvaltı bir daha yapmamış. 😎Kişisel notum bende son altı aydır kahvaltıyapmıyorum.Açlık süresini uzatmak için en ideal yöntem bu. Batıda kahvaltı çok yok birkahve ile güne başlarlar gavur milleti işte! Sabahki kortizon ve insülin düzeyinden faydalanmanın en iyi yolu bu.Frank Mattson kahvaltıyı en gereksiz öğün olarak tanımlıyor 🧅IF klasik olarak 8/16 formülünde uygulanır. Saat 11 00 - 19 00 arası yemek sonra sadece kahve su ve çay. #Kişisel notum ben bu süreyi 16 00 18 00 arasına çektim sonrası açım aççç. Çok sokulursam elma ya da kırmızı biber ya salatalık yiyorum. Tek öğünde doyacak kadar yeterli yemek uygun. Haftada iki kez tatlı halkım var. Genelde kış için kabak tatlısı bulursam harika.Bu düzende barsak hareketleri için de ideal yoksa yulaf ezmesi ve tarçın olabilir. 🍇IF için bir başkaöneri 5:2 Belgün normal iki gün çok az en fazla 600 kalori öneriliyor. Bu banapek uygun gelmedi hiç denemedim. 🌶IF için en faydalı grup pre-diabet ve diabet hastaları;üç aylık HbA1c şeker düzeylerini düşürüyor. 🥕Günlük kalori alımınız haliyle düştüğünden insülin düzeylerinizde düşüyor daha verimli bir glukoz metabolizmanız oluyor. 🥭Kolesterol düzeyleri düşüyor ve karaciğer yağlanması üzerinde olumlu etkileri var. 🥦Eski çağlardaki aç Homo Saphiensler neyapıyorsa aslında metabolizmamızın düzene dönmesini sağlamaya çalışıyoruz. Kim üç öğünü icat etti ki? Gıda firmaları mı? Biz de acaba namaz vakitleri ile bir ilgisi var mı? diyedüşündüm. AmaOsmanlı da kahvaltı var mıydı? 🌽Eğer bu aç kalma döneminde baş ağrısı ve halsizlik olursa önerim biraz sabredin olmazsa başkabir yöntem deneyin. 🍍IF üzerine eğer günde iki saat kadar spor eklerseniz çatır çatır zayıflarsınız. #diyet#spor#internittentfasting#serdarakgün (Vital Fulya Plaza) https://www.instagram.com/p/B6iLAyVp9Fq/?igshid=be3hg1loe3pq
0 notes
eiyicom · 5 years ago
Text
0 Grubu Diyeti Nasıl Olmalı
Tumblr media
0 Grubu Diyeti Nasıl Olmalı Her insanın fiziksel özellikleri, yaşı ve metabolizması birbirinden farklıdır. Bu nedenle kilo alıp verme süreçleri de kişiden kişiye değişim göstermektedir. Kan grubu da bu süreçleri etkileyen faktörler arasında yer almaktadır. Kilo alıp vermememizi etkilemenin yanı sıra besinlere verdiği tepkilerle bizi hasta dahi edebilmektedir. A, B, AB ve 0 kan gruplarının her birinde bunlar farklılık göstermektedir bu nedenle hepsinin yemesi ve yememesi gereken yiyecekler bulunmaktadır.  0 Kan Grubunda Beslenme  0 kan grubunun başlıca özelliklerinden biri tiroid hormonundaki sorundur. Bu sorun iyot eksikliği nedeniyle ortaya çıkmaktadır. 0 kan grubunda B ve K vitamini, kalsiyum ve manganez alımına da dikkat edilmesi gerekmektedir bunların eksikliği hastalıklara sebep olmaktadır. Bunun yanında metabolizma hızları da düşük olan 0 kan grubu besinleri zor sindirirerek zayıflama konusunda güçlük yaşayabilmektedir. Diyette dikkat edilmesi konular: iyot eksikliği tamamlamak, sindirimi yavaşlatan besinleri tüketmemek. Bu kan grubunun başlıca özelliklerinden bazıları da et yemeklerini sevmeleri, bağışıklık sistemlerinin düzensiz olmasıdır.  0 Kan Grubunun Yemesi Gereken Besinler  İyot eksikliğini tamamlamak için öncelikle balık gibi deniz ürünleri tüketmeleri önerilmektedir. Karaciğer, kırmızı et, ıspanak onlar için sağlıklı besinlerdir. Zeytinyağı tüketmeleri de kalp ve damar sağlıklarını olumlu olarak etkiler ve kolesterolü düşürür. Asidi düşük meyveler olan muz, mango, kiraz, erik ve incir gibi meyveler onlar için daha sağlıklıdır. İçecek olarak da maden suyu ve yeşil çay sindirimi kolaylaştırıp metabolizmayı hızlandırma özellikleriyle tercih edilmektedir.  0 Kan Grubunun Uzak Durması Gereken Besinler  0 kan grubunun metabolizması yavaş olduğu kilo vermeleri daha zordur bunu zorlaştıran sebeplerden biri de glütendir. Bunu önlemek için glüten bulunduran tahıl, ekmek gibi besinler azaltılmalıdır. Bunun yerine kepekli çavdarlı ekmek daha uygundur. Asit içeriği yüksek olan armut, portakal, mandalina, kivi, böğürtlen gibi meyvelerden ve baharat, sos içeren yiyeceklerden uzak durulmalıdır yoksa reflü gibi mide rahatsızlıklarına yol açabilir. Sindirimi zor olan mantar, patates, mısır, karnabahar da önerilmemektedir. Metabolizma hızını düşüren süt ürünlerinden yumurta, peynir ve süt gibi besin tüketimini sınırlandırmak diyette daha etkili yöntemlerden biridir. 0 Grubu Diyeti Nasıl Olmalı Read the full article
0 notes
kocaalihaber · 4 years ago
Text
Eliminasyon Diyeti
Besinlere ya da besinlerle beraber alınan ürünlere karşı oluşan savunma yanıtı vücudunuzun o besinlere alerji oluşturması ile sonuçlanır. Barsaklardaki bağışıklık sistemi cevabını düzenlemek amacıyla potansiyel antijen olarak görülen tüm besinleri kesmek esasına dayanır. Aşağıdaki problemlerinizden biri veya bir kaçı varsa besin intoleransından söz edilebilir.
Sürekli şişkinlik yaşayan kişilerin besin alerjisi olasıdır.
Kilo vermede başarısızlık
Reflü ve mide yanması
Ayda birkaç seferden fazla ishal veya kabız olan kişilerin
Sık sık karın ağrısı ve kramp
İrritabl bağırsak hastalığı
Kronik yorgunluk -fibromiyalji tanısı alanlar
Migren atakları
Çözümsüz eklem ağrıları
Egzama, sebepsiz kaşıntı ve kızarıklık
kronik enflasyon sonucunda oluşan bu süreci en iyi ve en etkili kontrol altına alınabilme yolu uzman kontrolünde eliminasyon diyetidir.
Eliminasyon diyetinde amaç besinlere karşı oluşan antikorları elemine edip daha sonra provaksyon testleri ile hangi besine karşı intolerans var onu tespit edip diyetten uzaklaştırmaktır.
ELİMİNASYON DİYETİNDE YASAK OLAN BESİNLER
Op. Dr. Salim Balın
ET VE ET ÜRÜNLERİ
SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ
GLUTENLİ TÜM ÜRÜNLER(BUĞDAY, ARPA, ÇAVDAR…)
İŞLENMİŞ ET ÜRÜNLERİ(SOSİS, SALAM, SUCUK)
TÜM ŞEKER VE TATLANDIRICILAR
ALKOL, KAHVE VE ÇAY
BAL, NİŞASTA, KETÇAP, MAYONEZ
KABUKLU DENİZ ÜRÜNLERİ
HER TÜRLÜ ÇİKOLATA
TURUNÇGİLLER
Peki, ne yiyeceğiz sorunuzu duyar gibiyim. El cevap!
SERBEST OLAN GIDALAR
SEBZELER
MEYVELER(TURUNÇGİLLER HARİÇ)
KÜÇÜKBAŞ HAYVAN ETİ, MEVSİM BALIKLARI(KÜÇÜK OLANLARI),GEZEN KÖY TAVUĞU,
YAĞLAR(ZEYTİNYAĞI, BADEM YAĞI, HİNDİSTAN CEVİZİ YAĞI, DOĞAL TEREYAĞI)
PİRİNÇ, KİNOA
BAHARATLAR
BİTKİSEL ÇAYLAR(BEYAZ, YEŞİL ÇAY, SİYAH ÇAY AÇIK GÜNDE 1-2 BARDAK İÇİLEBİLİR)
KAVRULMAMIŞ CEVİZ, BADEM, KAYSI ÇEKİRDEĞİ
GÜNDE 1 FİNCAN SADE TÜRK KAHVESİ(KAHVESİZ DURAMAYANLAR İÇİN)
YUMURTA(GEZEN TAVUK YUMURTASI)
Eliminasyon diyeti bir beslenme tarzı değil. Otoimmun ya da inflamatuar hastalıklar gibi ciddi bir rahatsızlıklardan kurtulabilmenize destek olmak amacıyla yapılan özel bir diyet. Bu şekilde beslenerek sizi rahatsız eden, hassas olduğunuz besinleri bulup hayatınızdan kolayca çıkartabilirsiniz. Bu diyetin en güzel yan etkisi kilo vermektir. Uzman tarafında kontrollü yapılması gereken bir diyettir.
source https://saglik.kocaali.com/eliminasyon-diyeti/
0 notes
neiyigelirportali-blog · 5 years ago
Text
Limon suyu detoksunun yararları
serkan.sah
Limon suyu, oldukça basit olarak, taze bir limondan elde edilen sudur. Serinletici ve besleyici bir içecek için yaklaşık 2 yemek kaşığı limon suyunu bir bardak suya ekleyebilirsiniz.
Limon suyu detoksu
Limon suyu detoksu sırasında çok fazla su içtiğinizden, vücudun normalden daha fazla idrara çıkmayı uyararak istenmeyen toksinleri atmasına yardımcı olabilir. Limon suyundaki, sitrik, askorbik ve malik asit gibi aktif bileşenler de metabolik aktivitelere yardımcı olur. Diğer sağlık etkileri arasında bağışıklık ve sindirim sistemi güçlendirme bulunmaktadır. Bir limon suyu detoks diyeti, kalori alımını azaltmanıza yardımcı olabilir fakat vücudunuzun ihtiyaç duyduğu bileşenleri almanızı sağlamak için diğer sağlıklı beslenme alışkanlıklarının bir tamamlayıcısı olarak kullanılmalıdır. Bir detoks, ancak sağlıklı yaşam tarzı ile takip edildiğinde etkili olur.
Limon suyu detoksunun yararları
Limon suyu detoksu, kilo kaybı, bağışıklık sorunları ve sindirim de dahil olmak üzere birçok yönden size yardımcı olabilir.
Toksisite
Limon suyu detoksu; idrara çıkma sayısını artırarak ve karaciğer fonksiyonunu aktif olarak uyararak vücuttaki toplam toksisitenizi azaltabilir. Bu azalmanın, metabolizma ve sindirim sistemi üzerinde olumlu etkileri olabilir.
Bağışıklık sistemi
Limon suyu detoks planında yüksek seviyede C vitamini bulunması bağışıklık sisteminizin çok ihtiyaç duyduğu bir destek alacağı anlamına gelir. C vitamini bir antioksidan görevi görür ve vücudun patojenlere karşı ilk savunma hattı olan beyaz kan hücrelerinin üretimini uyarabilir.
Kilo kaybı
Limon suyunda çok az kalori vardır, ancak sürekli su alımına ek olarak besin maddelerinin yoğunluğu doygun hissetmenize yardımcı olacaktır. Limon suyu detoksu, düşük kalorili ve uygun bir diyetle birlikte yapıldığında, aşırı yemek yemeye ve gereksiz aperatiflerin önlenmesine yardımcı olabilir.
Limon suyu detoksu yan etkileri
Limon suyu detoksuyla ilişkili yan etkiler arasında mide ekşimesi, dehidrasyon (susuz kalma) ve diş sağlığı ile ilgili sorunlar bulunmaktadır. Limon suyunda yüksek asitliğin olması dişlerinize zarar verebilir ve ayrıca asit reflü hastalığını ortaya çıkarabilir. Diğer yandan limon suyundaki askorbik asit, idrar söktürücü olarak işlev görebilir ve vücudun normal çalışması için gerekli olan sıvıların atılmasına neden olabilir.
Limon suyu detoksunun yararları
0 notes
tipoloji-blog · 6 years ago
Text
Hazımsızlık ve Mide Bozulmasına Etkili 13 Evde Tedavi Yöntemi
Tumblr media
Herkes yemek yedikten ya da içtikten sonra zaman zaman mide rahatsızlığı, hazımsızlık ya da dispepsi (sindirim zorluğu) yaşar. Bu durum genellikle endişe verici değildir ve çoğu zaman evde tedavi etmek mümkündür. Hazımsızlık ve mide rahatsızlığı belirtileri şunlardır: Mide yanması veya asit reflü Mide bulantısı Şişkinlik Gaz Geğirme, bazen acı veya faul tatlandırıcı sıvı veya yiyecek getiriyor Yellenme Kötü kokulu veya ekşi nefes Hıçkırık veya öksürük
Hazımsızlığa Ne İyi Gelir?
Mide rahatsızlığı ve hazımsızlık için en popüler evde tedavi yöntemlerinden bazıları şunlardır: 1. Su İçin Vücudun besinleri ve içecekleri verimli bir şekilde sindirmek ve emmesi için suya ihtiyaç vardır. Susuz kalmak sindirimi daha zor ve daha az etkili kılar, bu da mide rahatsızlığının artmasına neden olur. Genel olarak, Sağlık ve Tıp Bölümü (HMD) şunları önermektedir: Kadınlar günde ortalama 2,7 litre (l) veya 91 ons (oz) olmalıdır. Erkekler günde ortalama 3.7 litre veya 125 oz olmalı. Bunun yaklaşık yüzde 20'si yiyeceklerden, geri kalanı da içeceklerden geliyor. Çoğu insan için, amaçlamak için iyi bir rakam günde yaklaşık 8 veya daha fazla su. Küçük çocuklar yetişkinlerden biraz daha az su gerektirir. Sindirim sorunları olanlar için, hidrate kalmak zorunludur. Kusma ve ishal çok hızlı bir şekilde dehidrata yol açabilir, bu nedenle bu semptomları olan insanlar içme suyu tutmalıdır. 2. Yatmaktan Kaçınmak Vücut yatay olduğunda, mide asidinin geriye doğru gitmesi ve yukarı doğru hareket etmesi daha olasıdır, bu da mide ekşimesine neden olabilir. Rahatsız bir mide olan insanlar, geçene kadar en az birkaç saat boyunca yatmadan ya da yatmadan kaçınırlar. Uzanması gereken biri başlarını, boynunu ve göğsünü yastıklar ile ideal bir şekilde 30 derecelik bir açıyla desteklemelidir. 3. Zencefil Zencefil, mide ve hazımsızlık için yaygın bir doğal çaredir. Zencefil, mide kontraksiyonlarını hızlandırabilen gingerol ve shogaols denilen kimyasallar içerir. Bu, mide yoluyla hazımsızlığa neden olan yiyecekleri daha hızlı bir şekilde hareket ettirebilir. Zencefildeki kimyasallar da bulantı, kusma ve ishali azaltmaya yardımcı olabilir. Rahatsız bir mide olan insanlar yemeklerine zencefil katmaya ya da bir çay olarak içmeye çalışabilirler. Bazı doğal zencefil ales de bir mide yerleşmek için yeterli zencefil içerebilir. Zencefil çayı, süpermarketler ve çevrimiçi olarak satın alınabilir. 4. Nane Nefesin güzel kokmasını sağlamaya ek olarak, nane içindeki mentol aşağıdakilere yardımcı olabilir: Kusma ve ishali önleme Bağırsaklarda kas spazmlarının azaltılması Ağrıyı gidermek Nane, İran, Pakistan ve Hindistan'da hazımsızlık, gaz ve ishal için geleneksel bir tedavi olarak kullanılmaktadır. Çiğ ve pişmiş nane yaprakları tüketim için uygundur. Geleneksel olarak, insanlar genellikle çay yapmak için nane yaprakları kakule ile kaynatır. Toz veya meyve suyu nane yaprakları da kullanılabilir ve diğer çaylar, içecekler veya gıdalar ile karıştırılabilir. Nane yaprakları aktarlarda ve internette yaygın olarak bulunur. Nane şekerlerinin emilmesi, mide ekşimesinin acı ve rahatsızlığını azaltmaya yardımcı olmanın başka bir yolu olabilir. 5. Sıcak bir banyo yapmak veya bir ısıtma torbası kullanmak Isı, gergin kasları gevşetebilir ve hazımsızlık hissini azaltabilir, bu nedenle sıcak bir banyo yapmak, mide rahatsızlıklarının semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabilir. Isıtılmış bir poşetin veya yastığın mideye 20 dakika veya soğumayana kadar uygulanması yararlı olabilir. 6. BRAT diyeti Doktorlar BRAT diyeti ishal olan kişilere tavsiye edebilir. BRAT, muz, pilav, elma püresi ve tost anlamına gelir. Bu yiyeceklerin hepsi nişastadır, bu nedenle, yiyecekleri daha sıkı bir hale getirmek için gıdaları birbirine bağlamaya yardımcı olabilirler. Bu, bir kişinin geçtiği dışkı sayısını azaltabilir ve ishallerini kolaylaştırır. Bu yiyecekler yumuşak olduğundan, mide, boğaz veya bağırsakları tahriş eden maddeler içermezler. Bu nedenle, bu diyet kusmuk asitlerden kaynaklanan doku tahrişini yatıştırır. BRAT diyeti içerisindeki yiyeceklerin çoğu, potasyum ve magnezyum gibi besin maddelerinde de yüksektir ve ishal ve kusma ile kaybedilenin yerini alabilir. 7. Sigara ve alkol kullanmaktan kaçınma Sigara içmek boğazı tahriş edebilir ve mide rahatsızlığı artabilir. Kişinin kusması halinde, sigara zaten mide asitlerinden gelen hassas dokuyu tahriş edebilir. Bir toksin olarak, alkol sindirmek zordur ve karaciğer ve mide astarına zarar verebilir. Rahatsız bir midesi olan kişiler, daha iyi hissedinceye kadar sigara ve alkol içmekten kaçınmalıdırlar. 8. Sindirilmesi zor gıdalardan kaçınmak Bazı yiyeceklerin diğerlerine göre sindirilmesi daha zordur, bu da mide rahatsızlığı riskini artırır. Hazımsızlığı olan herkes; Kızarmış veya yağlı Zengin veya kremsi Tuzlu veya konserve (lakerda dahil) gıdalar tüketmekten kaçınmalıdır. 9. Ihlamur veya limon suyu, kabartma tozu ve su Bazı araştırmalar, kireç veya limon suyunu su içinde bir tutam kabartma tozu ile karıştırmanın çeşitli sindirim şikayetlerini gidermeye yardımcı olabileceğini düşündürmektedir. Bu karışım, gazı ve hazımsızlığı azaltmaya yardımcı olabilecek karbonik asit üretir. Karaciğer sekresyonunu ve bağırsak hareketliliğini de geliştirebilir. Kireç veya limon suyundaki asit ve diğer besinler, safra asitlerini nötralize ederken ve midede asitliği azaltırken, yağları ve alkolü sindirip emmeye yardımcı olabilir. Çoğu geleneksel tarifler aşağıdaki miktarları karıştırmanızı önerir: Taze limon veya limon suyu 1 yemek kaşığı (tbsp) 1 çay kaşığı (tsp) kabartma tozu Temiz su 8 oz (1 oz=29,5ml) 10. Tarçın Tarçın, sindirimi kolaylaştırmaya ve sindirim sistemindeki tahriş ve hasar riskini azaltmaya yardımcı olabilecek birkaç antioksidan içerir. Tarçındaki bazı antioksidanlar şunları içerir: Eugenol sinnamaldehit Linalol Kâfur Tarçındaki diğer maddeler gazı, şişmeyi, krampları ve geğirmeyi azaltmaya yardımcı olabilir. Ayrıca mide ekşimesini ve hazımsızlığını azaltmak için mide asiditesini nötralize etmede yardımcı olabilirler. Bir mide rahatsızlığı olan insanlar, yemeklerine 1 çay kaşığı kaliteli toz tarçın veya bir tutam tarçın çubuğu ekleyebilirler. Alternatif olarak, bir çay yapmak için tarçın kaynar suyla karıştırmayı deneyebilirler. Bunu günde iki veya üç kez yapmak hazımsızlığı hafifletmeye yardımcı olabilir. 11. Karanfil Karanfil, midede gazı azaltmaya ve gastrik sekresyonları arttırmaya yardımcı olabilecek maddeler içerir. Bu, basıncı ve krampları azaltabilecek yavaş sindirimi hızlandırabilir. Karanfil ayrıca bulantı ve kusmayı azaltmaya da yardımcı olabilir. Rahatsız bir mide olan bir kişi, yatmadan önce günde bir kez 1 çay kaşığı toprak veya toz karanfil 1 veya 2 tsps karıştırmayı deneyebilir. Mide bulantısı ve mide ekşimesi için karanfilleri 8 oz kaynar su ile birleştirerek karanfil çayı haline getirebilirler, ki bunlar günde bir veya iki kez yavaşça içilmelidirler. 12. Kimyon Kimyon tohumları, yardımcı olabilecek aktif içerikler içerir: hazımsızlık ve aşırı mide asitlerini azaltma azalan gaz bağırsak iltihabının azaltılması antimikrobiyal olarak davranmak Midesi rahatsız olan bir kişi yemeklerine 1 veya 2 tsps öğütülmüş veya toz kimyon karıştırmayı deneyebilir. Alternatif olarak, çay yapmak için birkaç çay kaşığı kimyon tohumu veya tozu kaynar suya ekleyebilirler. Bazı geleneksel tıbbi sistemler, mide ekşimesini hafifletmek için bir tutam veya iki çiğ kimyon tohumu veya tozu çiğnemeyi önerir. Kimyon tohumları online satın almak için kullanılabilir. 13. İncir İncir, kabızlığı kolaylaştırmak ve sağlıklı bağırsak hareketlerini teşvik etmek için laksatifler olarak hareket edebilen maddeler içerir. İncir ayrıca hazımsızlığı kolaylaştırmaya yardımcı olabilecek bileşikler içerir. Mide rahatsızlığı olan bir kişi, semptomlar düzelene kadar incir meyvelerini günde birkaç kez yemeyi deneyebilir. Alternatif olarak, bir çay yapmak için 1 veya 2 tsp incir yaprağı demlemeye çalışabilirler. Ancak, insanlar da ishal yaşıyorsa, incir tüketmekten kaçınmalıdır. 14. Aloe suyu Aloe suyu içindeki maddeler aşağıdakilerden fayda sağlayabilir: Aşırı mide asidini azaltma Aağlıklı bağırsak hareketlerini ve toksin giderimini teşvik etmek Protein sindirimini iyileştirmek Sindirim bakterilerinin dengesini teşvik etmek Inflamasyonu (iltihaplanma) azaltma Bir çalışmada, araştırmacılar, 4 hafta boyunca günlük 10 mililitre (ml) aloe suyu içen kişilerin, gastrointestinal reflü hastalığının (GERD) aşağıdaki semptomlarından kurtulduklarını bulmuşlardır: Mide ekşimesi Geğirme Mide bulantısı ve kusma Asit ve gıda regurjitasyonu (kusma olmaksızın yiyeceklerin ağızdan dışarı çıkması durumu) Kaynaklar: 1, 2 Read the full article
0 notes
karmasikzihin-blog · 8 years ago
Text
GAPS DİYETİ
GAPS Diyeti; GAPS Tedavisinin en temel unsurudur. Bozulan bakteri dengesini (disbiyozis) düzeltmek; hasarlı, yaralı, ülserli, ateşli, sızıntılı bağırsak (leaky gut syndrome) duvarını ve bağırsak epitel dokusunu iyileştirmek için uygulanan özel bir beslenme programıdır.  GAPS hastalarına uygun olan diyet, genel olarak Spesifik Karbonhidrat Diyetine dayanmaktadır. Bu beslenme programında; patojen bakterileri ve mantarları besleyen, nörotoksin üret​en yiyecekler, işlenmiş gıdalar tamamen diyetten çıkarılır. Dost bakteri adını verdiğimiz probiyotik desteği sağlayan fermente yiyecekler ve probiyotik destekleri ise diyetin vazgeçilmezlerindendir.  GAPS Beslenme programı, kısa bir zamanda bağırsak hasarını giderdiği ve böylece sızıntıları engellediği için; sindirilmemiş yiyeceklerin, toksinlerin, ağır metallerin kana geçişini durdurur. Bu durumun sonucu olarak hem beynin, hem de tüm doku ve organların toksinlenmesi ortadan kalkacağı için; diyetten kısa bir süre sonra psikiyatrik ve fizyolojik semptomlar da ortadan kalkacaktır. Yani; epileptik, şizofrenik, disleksik, depresif, manik vb. tüm psikolojik semptomlar yanında; alerji, egzema, anemi vb. fizyolojik semptomlar da giriş diyetinin ilk aşamalarında ortadan kalkmaya başlar. Çünkü; sızıntılı bağırsak duvarı iyileşerek, beyni ve tüm bedeni zehirleyen toksin geçişi durur. Semptomlar ortadan kalksa bile, bakteri dengesinin sağlanması ve tedavinin tamamlanması için giriş diyetinden sonra en az bir yıl kadar Tam Diyet sürdürülür.  Daha sonra, birer birer diyet boyunca izin verilmeyen gıdalara geçilir, semptomlar kontrol edilerek diyette kalır veya geçici bir süre tekrar diyete ekleyerek GAPS Diyetinden tamamen çıkılır.  GAPS Diyeti üç ana bölümden oluşmaktadır: 1.GAPS Giriş Diyeti (6 aşamalıdır, psikolojik ve fizyolojik hastalık semptomları giriş diyetinin ilk aşamalarında ortadan kalkmaya başlar) 2.Tam GAPS Diyeti (Bağırsak florası tamamen dengelenir ve psikolojik, fizyolojik semptomlar tamamen ortadan kalkar) 3.GAPS Diyetinden çıkış (Bağırsak florası, duvarı ve epitel dokusu tamamen iyileşmiştir ve GAPS Protokolü doğrultusunda diyetten çıkılır) "GAPS Giriş Diyeti, bağırsak astarını çabucak iyileştirip mühürlemek için tasarlanmıştır. Giriş Diyeti, bağırsak astarı için faydalı bol miktarda besleyici madde içerir: amino asitler, jelatin, glikozaminler, yağlar, vitaminler, mineraller, vb. yani bağırsak astarını meydana getiren tüm maddeler.  ​GAPS hastalarının bağırsak astarı genellikle iltihaplı ve ülserlidir. Her zaman özel bir belirtisi olmadığı için kendileri de bu durumun farkında olmayabilirler. Hastanızın bağırsak astarı yaralı ve aşırı hassas olabilir. GAPS Giriş Diyeti bağırsağı rahatsız edebilecek ve iyileşme sürecini olumsuz etkileyebilecek maddeleri içermez ve yararlı bakterileri artıracak besinleri içerir. Giriş Diyetiyle bağırsak duvarı onarılır ve böylece yiyecekler emilmeden önce düzgün bir şekilde sindirilir, çoğu gıda intoleransı ve alerjisi de ortadan kalkar.  ​GAPS hastalarının çoğuna, Tam GAPS Diyetine geçmeden önce Giriş Diyetini uygulamalarını öneriyorum. Hastanızın durumunun ciddiyetine göre, bu programı semptomların izin verdiği ölçüde ve hızda tamamlayabilirsiniz. Örneğin birinci aşamayı birkaç günde geçip, ikinci aşamada daha uzun zaman geçirebilirsiniz. Reflü, ishal, karın ağrısı, şişkinlik, ileri derecede kabızlık, gıda intoleransı, alerji, egzema gibi rahatsızlıkları olanların Giriş Diyetini harfiyen uygulamaları çok önemli. Bu diyet, semptomları hızla azaltıp sindirim sistemini iyileştirmeye başlayacaktır. Sağlıklı insanlar için bile faydalıdır: Eğer siz ya da çocuğunuz, mide iltihabına veya herhangi bir ishal türüne yakalanırsanız, Giriş Diyetini birkaç gün uygulamak, genellikle herhangi bir ilaca gerek kalmadan semptomları hızla ve kalıcı olarak yok edecektir.  ​Ciddi sindirim ve gıda intoleransı sorunu yaşamayanlar Giriş Diyetini hızlı tamamlayabilirler. Yine de Giriş Diyetini atlayıp Tam GAPS Diyetiyle başlamamaya gayret edin. Çünkü Giriş Diyeti, bağırsağınızın ve vücudunuzun iyileşme süreçlerini optimize edecek en iyi şansı size verecektir. Giriş Diyetini atlamanın, uzun süre devam eden ve baş edilmesi güç sorunlara yol açtığı vakalara tanıklık ettim.  ​GAPS Giriş Diyeti 6 aşamalıdır. Diyette bir sonraki aşamaya geçmek için ağrının veya ishalin dinmesini beklemek gerekiyor. Bazı gıdaları diyete, hastanın hassasiyetine göre bu programda belirtilenden daha sonra eklemeniz ger​ekebilir. Giriş Diyetinden ve hastanızın başlıca sindirim sorunları giderildikten sonra Tam GAPS Diyetine geçebilirsiniz.​"
0 notes
ketomanlife · 5 years ago
Text
Sağlıklı Beslenmenin Temel İlkeleri
(taş devri diyeti)
Prof.Dr. Ahmet Aydın (www.beslenmebulteni.com, [email protected])
Taş devri 5-10 bin yıl önce bitmiştir. O zamandan bu zamana kadar genlerimizde çok az değişiklik olmasına rağmen çevresel şartlar ve özellikle de yiyeceklerimiz çok büyük oranda değişmiştir. Genlerimizin yapısı aynı kalsa da an be an çevresel faktörlerden etkilenerek daha iyi ya da daha kötü fonksiyon yapabilmektedir. Buna epigenetik deniliyor. Mesela sadece güneşe çıkmak genlerimizin yaklaşık onda birinin daha iyi çalışmasına yol açmaktadır.
Özellikle son 50-100 yıl içinde doğal olmayan, işlenmiş ve katkı konulmuş gıdalar, margarin gibi kimyasal yolla katılaştırılmış, ayçiçeği, mısır gibi sıcak preslenmiş sıvı yağlar aşırı şekilde kullanılmaya başlanmış; buna karşılık taze sebze, meyve ve tencere yemeklerinin tüketiminde de belirgin bir azalma olmuştur.
Gen yapımız ve buna bağlı vücudumuzda gerçekleşen kimyasal reaksiyonlar doğal olmayan yiyeceklerin tümü ile başa çıkacak yeteneğe sahip değillerdir.
Genler ve yiyecekler arasındaki bu uyumsuzluk hali şişmanlık, diyabet, koroner kalp hastalığı, hipertansiyon, felç, ülser, astım, romatizma, müzmin yorgunluk, kanser ve osteoporoz (kemik erimesi) gibi son yıllarda müthiş artış gösteren çok sayıda müzmin hastalığa neden olmaktadır.
Bu hastalıklardan korunmak istiyorsak aynısı mümkün olmasa da olabildiğince 5-10 bin yıl öncesine benzeyen bir beslenme şekli uygulamalıyız.
Geleneksel diyetler
Modern diyetler
Glisemik endeksi düşük
Vitamin ve mineralden zengin gıdalar
Verimli toprak sebze meyvesi
Doğal gübre
Sakatat ağırlıklı, et az
Hayvansal yağlar
Trans enoik yağ oranı düşük
Omega-6/omega-3 oranı düşük (4:1’ten az)
Özgür dolaşan gıda ürünleri
Katkısız gıdalar
Çiğ ve/veya fermente süt ve ürünleri
Islatılmış ya da fermente tahıl ve baklagiller
Rafine edilmemiş tuz
Fermente sebzeler
Fermente meşrubat (boza, şalgam, şıra vb)
Yavaş ısıtma
Toprak ve bakır kaplar
Yerli tohumlar
Glisemik endeksi yüksek gıdalar
Vitamin ve mineralden fakir gıdalar
Verimsiz toprak sebze meyvesi
Suni gübre, hormonlar
Et ağırlıklı, sakatat az
Bitkisel yağlar
Trans enoik yağ oranı yüksek
Omega-6/omega-3 oranı yüksek (20:1’den fazla)
Suni yemle beslenen hayvanların gıda ürünleri
Gıda katkı maddeleri
Pastörize homojenize süt ve süt ürünleri
Rafine ya da ekstrakte tahıl ve baklagiller
Rafine tuz
Konserve sebzeler
Gazozlar, kolalar, boyalı meşrubatlar
Hızlı ısıtma(mikrodalga)
Teflon, alüminyum
Melez tohumlar, genetiği değiştirilmiş tohumlar
Genel ilkeler
• Şekerli ve unlu gıdalar mümkünse hiç yenmemeli ya da iyice azaltılmalıdır.
• Her yiyecek doğal şekline en yakın olarak tüketilmelidir.
• Yasaklar haricinde yeme sınırı yoktur. Doyuncaya kadar yiyebilirsiniz (patlayıncaya kadar değil).
• Çiğ yiyecekler toplam diyetin en az %50’ını oluşturmalıdır (salatalar).
Etler
• Yağsız olmayacak, fazla pişirilmeyecek.
• Kırmızı et (tercihen yemlenen değil, otlayan hayvan eti), sucuk, kavurma, pastırma vb serbesttir. Katkı maddelerinden dolayı salam-sosis tercih edilmemeli.
• İddia edilenin aksine kırmızı et yemek koroner kalp hastalığına neden olmaz.
• Etin az yenmesi B12 vitamini, karnitin, koenzim Q10 ve bazı esansiyel amino asit eksikliklerine yol açabilir. Bu eksiklikler başka organlarınız gibi kalbinize de zarar verir.
Beyaz et
Tercihen köy tavuğu ve diğer özgür dolaşan kümes hayvanları yenilmelidir. Çiftlik tavuğu gün yüzü görmez; çeşitli hormonlarla hızlı büyütülür ve yediği yem doğal değildir; tadı kötüdür. Çiftlik tavuklarının avantajları ucuz olması ve çabuk pişmesidir.
Balık
• Ağır metal zehirlenmesi riskini azaltmak için küçük balıklar tercih edilmeli.
• Balık çiftliği balıkları ilaçla ve suni yemlerle beslenmeleri, tatlarının kötü olması ve çevreyi kirletmeleri bakımlarından sakıncalıdırlar.
Sakatatlar
• Sakatatlar hayvani gıdaların en değerli bölümleridir.
• Yasaklanmaları doğru değildir.
• Fakat veteriner gözetiminde kesilmiş hayvanların sakatatı yenmelidir.
Yumurta
En kaliteli protein kaynağıdır. Köy yumurtası tercih edilmeli. (Özgür dolaşan tavuklar!). Günde 1-4 adet yenilebilir. Tercih sırasına göre
1. Çiğ (enfeksiyon olmadığından eminseniz! (kabuğu sağlam, pis kokmuyor ve suya konduğunda yüzmüyorsa yumurta çok büyük bir olasılıkla temizdir),
2. Rafadan,
3. Lop,
4. Kızartma (mümkünse yenmemeli, yenilecekse, zeytinyağında ya da fındık yağında ya da tereyağında yapılmalı ve önce akı pişirilmeli, sarısı ayrıca çiğ olarak eklenmeli)
Yumurtanın yararları
• Görmede azlığına yol açan maküler dejenerasyonu azaltır (lutein)
• Kolesterolü düşürür(kolin)
• Bellek ve öğrenme kapasitesini artırır (kolin)
• Asetilkolini artırır
• Yumurta sarısı kalsiyumdan ve karotenoidlerden zengindir
• Çinko içeriği yüksektir
• Magnezyum içeriği yüksek (migren, fibromiyalji vb
• Antioksidan ve antienflamatuvardır.
• Omega-3’ten zengindir (Özgür dolaşan tavuklar!)
• A, D, K vitaminleri, demir, selenyum, riboflavin, ve niasinden zengindir.
Sebzeler ve yeşil yapraklılar
• Daha çok çiğ tüketilmelidir (salata tarzında).
• Koyu yeşil yapraklılar K vitamini, kalsiyum ve magnezyumdan zengindir (kemik erimesinin önlenmesi!) ve ayrıca omega-3 yağ asidi içerir.
• Doğal yetiştikleri için yabani otlar (ebegümeci, kuzukulağı, ısırgan otu, semizotu, labada vb) mükemmeldir.
• Semiz otu sebzeler içinde en önemli omega-3 kaynağıdır.
• Patates yüksek şeker içerdiğinden yenilmemelidir. Kızartması ise hiç yenilmemelidir.
• Turp, havuç ve patlıcan da şeker içeriği yüksek olduğu için aşırı tüketilmemeli.
Sarımsak-Soğan
• Sarımsak: Hücreleri paslanmaktan koruyan (antioksidan) en önemli yiyeceklerden biri.
• Her gün en az iki diş yenilmeli. Sarımsağı ezin (yutmayın) ve en geç 1 saat içinde tüketin.
• Sarımsak haplarının kokusu yoktur fakat doğal şekli kadar faydalı değildir.
• Soğan: En az sarımsak kadar değerli.
Meyveler
• Kayısı, üzüm, muz, gibi şeker içeriği yüksek meyveler sınırlı yenmeli.
• Az şekerli meyveler (kivi, çile, ekşi elma, yaban mersini vb) daha çok yenilebilir (tazesi tercih edilmeli).
Pastörize/homojenize sütler
• Bütün ısıl işlemler (kaynatma, pastörizasyon, UHT) hem hastalık yapan (patojen), hem de faydalı (probiyotik) mikropları öldürüyor.
• En büyük sorun homojenize edilmiş UHT’li sütler (Kutu sütleri) ise çok daha büyük bir sorundur. Çünkü homojenizasyon sırasında süte 2 ton civarında bir basınç ve 135-150°C’lık bir ısıl işlem uygulanmakta ve süt proteinlerinin moleküler yapısı büyük ölçüde değişmektedir.
• UHT’li süt 4 ay bozulmadan kalabilirken, pastörize şişe en çok süt 3 gün dayanıyor. Kaynatılan sütte ise bu süre birkaç saatten fazla değil. Sütteki faydalı bakterileri tahrip ettikleri için bunların ürettikleri enzimleri ve vitaminleri de tahrip ediyorlar. Amaç sütün kesilmesini (ekşimesini) engellemek ve raf ömrünü arttırmak. Sütün kesilmesi ya da ekşimesi bir fermentasyon olayı. Bu iş için enzimleri üreten faydalı bakterilerin olması şart.
• Halen piyasada nerdeyse klasik pastörize süt bulmak mümkün değildir. Günlük denilen sütlerin bile üzerinde
5-7 günlük bir son kullanım tarihi var.
• UHT teknolojisi süt proteinlerinin doğal moleküler yapısı büyük ölçüde değiştirmektedir.Molekül yapısı değişmiş proteinler immün sistemi aşırı uyararak çocuğun ileriki yaşamında alerjik hastalıklara ve Hoshimoto tiroidit, Tip I diyabet, romatoid artrit, lupus, otizm ve mültipl skleroz gibi otoimmün (kendi dokularını tahrip edici) hastalıklara yol açmaktadırlar.
• Başta UHT olmak üzere ısıl işlemler enzimleri tahrip ettiğinden temel bir süt proteini olan kazein, yeteri kadar sindirilemeden kana geçer. Sindirilmemiş kazein morfin gibi bağımlılık yapar. Ağrı hissi azalır, dikkat dağınıklığı, hiperaktivite, otizm ve diğer davranış kusurlarına yol açabilir.
• Kaymak bağlamayan, ekşimeyen ya da kesmeyen süt ya da yoğurt doğal değildir.
• Sütten çok mayalanmış süt ürünleri (tam yağlı yoğurt, tam yağlı peynir) tercih edilmeli. Kefirle mayalanmış süt çok yararlıdır. Yoğurt mayalanınca ısıl işlem dolayısıyla kaybettiği enzimleri tekrar kazanır.
Hangi süt tüketilmeli?
• Mümkünse günlük mandra sütü tüketilmelidir.
• Temiz olduğuna güveniyorsanız (!) sokak sütçüsünden de süt alabilirsiniz.
• Şehirdeki en iyi olabilecek seçenek günlük pastörize şişe sütleridir.
• Uzun ömürlü UHT’li homojenize kutu sütlerini kesinlikle kullanmayınız.
• Sadece ekşiyen ve/veya kesilen süt ve yoğurtları yiyiniz (bulursanız!!!)
• Market yoğurtlarının aylarca ekşimemesinin nedeni UHT teknolojisi nedeni ile fermentasyonun (mayalanmanın) ileri aşamalarının durmasıdır.
• Bir yoğurt ne kadar ekşi ise o kadar çok probiyotik içerir.
Probiyotikler Probiyotikler =yararlı bağırsak mikrplları
• Erişkin bir insan bağırsağında 100 trilyon (1,5 kg) faydalı bakteri bulunur.
• Bu rakam insan hücre sayısının 10 katı kadardır.
• Bu bakteriler 300 m2 büyüklüğünde bir yüzey oluşturan bağırsak sümüksü zarını bir tabaka şeklinde döşer.
Probiyotiklerin görevleri
• Bağışıklık sistemini güçlendirmek
• Salgıladıkları enzimlerle yiyeceklerin hazmını kalaylaştırmak.
• Vitaminlerin (K2, B12, biyotin, niasin vb) sentezini yapmak.
• Bağırsak duvarını zararlı maddelerden korumak ve bağırsak geçirgenliğini azaltmak.
• Toksinlerin (zararlı maddelerin) kan dolaşımına geçmesini engellemek.
• Gastrointestinal semptomları (reflü, ishal, kabızlık vb) azaltmak.
• Besin alerjilerini ve ekzemayı önlemek
• Depresyonu azaltmak (triptofan)
• Kronik enflamatuvar (iltihabi) hastalıkların ve kanserin oluşumunu engellemek
Bağırsak florasının bozulması
• Karbohidrattan zengin ve rafine gıdaların yenmesi, çeşitli toksinler ve antibiyotikler normal bağırsak florasını bozarak zararlı bakterilerin ve mantarların üremesine yol açarlar.
• Probiyotiklerin bağırsak mukozası üzerinde oluşturduğu koruyucu tabakanın ortadan kalkması bağırsak geçirgenliğini artırır.
• Yeteri kadar sindirilmemiş yiyecek maddeleri ve nötralize edilmemiş toksinler kan dolaşımına geçer.
Bağırsak florasının korunması
• Un ve şekerden fakir, sebze, meyve, et ve yumurta gibi doğal gıdalardan zengin bir diyet bağırsak florasının koruyuculuğunu bozmaz.
• Fermantasyon ürünleri (turşu, kefir, yoğurt, peynir, şarap, boza, sirke) bağırsak florasında bulunan probiyotikleri artırırlar.
• Pastörizasyon ve UHT gıdalardaki probiyotikleri büyük ölçüde tahrip eder.
Baklagiller
• Sindirimi bozucu etkilerinden dolayı nohut, fasulye, mercimek, bezelye, börülce vb. gibi baklagiller haftada 2-3 kereden fazla yenmemelidir.
• Baklagiller 12 saatte bir suyu değiştirilmek üzere 48 saat suda bekletilmeli ve ağır ateşte (mümkünse güveçte) ya da düdüklü tencerede pişirilmelidir.
Soya
• Söylendiği gibi sağlıklı bir yiyecek değildir.
• Protein sindirimini ve bağırsaktan kalsiyum, demir ve çinko emilimini azaltır (fitatlar).
• Tiroid hormonu sentezini bozar.
• Erken ergenlik belirtileri, kısırlık ve adet düzensizliklerine yol açabilir.
Diğer zararlar
• D vitamini eksikliği
• Osteoporoz
• Hazımsızlık
• Bağışıklık yetersizliği
• Bunama
• Kanser
• Kalp kası hastalığı
• Soyanın Çin ve Japonya gibi yüksek nüfuslu Uzak doğu ülkelerinin, en fazla tercih ettiği gıda olduğu ve onların yaşam sürelerini uzattığı iddiaları çok eksik ve yanlıştır.
• Soyanın total kalori içindeki payı genellikle %5’i geçmez. Ayrıca Uzak Doğulular soyanın fermente ürünlerini (miso, soya salçası, natto, tempeh vb) yerler. Soyanın fermantasyonu soyanın birçok olumsuz etkisini giderebilmektedir.
• Ama piyasada satılan ve yüzlerce yiyeceğin içinde bulunan soyanın (tofu , soya sütü, soya yoğurdu, soya dondurması, soya proteininden yapılmış salam, sosis gibi et çeşitleri) çoğu fermente değildir. Paketinin üzerinde açıkça yazmamasına karşın birçok hazır gıdanın içerisinde giydirilmiş olarak soya bulunmaktadır.
• Başta hamileler, çocuklar ve kanserliler olmak üzere herkes soya preparatlarından uzak tutulmalıdırlar. Soya çok az yenilmeli, yenilecekse az miktarda fermante soya ürünü ya da soya filizi yenilmeli.
Kabuklu kuruyemişler
• Ceviz, fındık, fıstık, ayçiçeği, kabak çekirdeği, badem vb. kuruyemişler yenilebilir.
• Lif ve minerallerden zengindir.
• Ceviz omega-3 de içerir.
• Günde 1-2 avuç kuru yemiş (50-100 gram kadar) oldukça yararlı.
• Kuruyemişler aşırı yenilmedikçe şişmanlatmaz.
• Çiğ ve fazla tuzlu olamayanı tercih edilmeli.
Yağlar
• Yağ kısıtlaması vücut için zararlıdır. Mükemmel bir gıda olan anne sütünün kalorisinin %55’inden fazlası yağlardan gelir. Bu yağların büyük bölümünü doymuş yağlar ve kolesterol oluşturur. Sanılanın aksine yağı az, dolayısıyla şekeri fazla yiyecekler insanları daha çok acıktırır ve daha çok şişmanlatır!
Margarin
• Kimyasal bir ürün olup insan vücudunu yozlaştırır (içerdikleri trans yağ asitleri dejeneratiftir).
• Son yıllarda bazı margarinlerde trans yağlar çıkartılmıştır. Onun yerine interesterifikasyon denilen ve yine zararlı olan bir yöntem kullanılmaya başlanmıştır. Margarinlerin kolesterol içermemeleri bir üstünlük değil zaaftır. Zaten bitkisel kaynaklı yağların hiçbiri kolesterol içermez. Kesinlikle yasak!
Tohumlu sıvı yağlar
• Ay çiçek yağı, pamuk yağı, mısırözü yağı, soya omega-6’dan zengin çoklu doymamış yağ asitleridir. Omega-6/omega-3 dengesini, omega-6 lehine bozuyor. Sıcak presten çıkan bu yağlar, dokuları yıpratıcı (dejeneratif) trans yağlar özellikleri de var. Kullanılmamalı ya da çok az kullanılmalı.
• Kanola ve fındık yağı yapı olarak zeytinyağına benzerler fakat sıcak preslenmiş yağlar (trans yağlar) olduğu için zararlıdır.
Zeytinyağı
• Halis sızma olanlar tercih edilmeli (soğukta donar).
• Salatalarda ve zeytinyağlı yemeklerde kullanılmalıdır. Bütün yemekleri zeytin yağla yapmak doğru değildir.
• Riviera sıcak preslenmiş zeytin yağı olduğu için tercih edilmemelidir.
Hayvani yağlar (doymuş yağlar)
• Sıcağa en dayanıklı yağlardır. Trans yağ asitleri oranları düşüktür. Sıcak yemeklerde tercih edilmelidir.
• Tereyağı: Mükemmel! Mümkünse özgür otlayan hayvanların yağı(köy tereyağı) yenilmelidir.
• Tereyağının piyasada sahtesi çoktur (margarin üzerine giydirilmiş). Sahtesi dışarıda bırakıldığında geç erir, bıçakta fazla leke bırakır.
Tereyağının yararları
• En iyi A vitamini kaynağıdır.
• Yüksek oranda antioksidan (kolesterol, A vit, E vit, selenyum) içerir.
• Konjuge linolenik asitten (CLA)zengin olup, antienflamatuvar, antialerjik, antikansorejenik ve şişmanlamayı azaltıcı etkileri vardır.
• İyi bir iyot kaynağıdır.
• Diş çürükleri ve osteoporoz riskini azaltır.
• Lesitinden zengindir.
Urfa yağı
Tereyağı gibi yararlı
Kuyruk ve iç yağı
Tereyağı gibi yararlı
0 notes
1001bilgi-blog-blog · 11 years ago
Photo
Tumblr media
Reflü nedir nasıl tedavi edilir?
View Post
0 notes
neiyigelirportali-blog · 5 years ago
Text
Düşük lifli diyet artıları ve eksileri
Düşük lifli diyetler, sindirim sistemi üzerindeki yükü azaltmaya, gastrointestinal kanaldan geçen yiyecek miktarını azaltmaya ve mide ağrısı, gaz, şişkinlik ve ishal gibi semptomları azaltmaya yardımcı olmak için tasarlanmıştır.
Diyet tipik olarak aşağıdakileri içeren sindirim sorunlarının alevlenmesi sırasında kısa bir süre boyunca izlenir:
– Ülseratif kolit – Crohn hastalığı – İrritabl bağırsak sendromu (IBS) – Divertikülit
Ayrıca kolonoskopi, kolostomi veya ileostomi gibi bazı cerrahi işlemlerden önce önerilebilir.
Düşük lifli diyet artıları ve eksileri
Düşük lifli diyet sindirim sisteminin dinlenmesini sağlayabilir. Özellikle semptomların alevlendiği durumlarda IBS, divertikülit, ülseratif kolit ve Crohn hastalığı için kısa süreli, düşük lifli bir diyet öönerilebilir. Ayrıca bağırsaklarınızın temiz olduğundan emin olmak için kolonoskopiler gibi işlemlerden önce kullanılır.
Bununla birlikte, lif, sağlığın birçok yönü ve çok yönlü bir diyetin önemli bir bileşenidir. Diyet lifinin kan şekeri kontrolü, tansiyon ve kolesterolü düşürmek gibi yararları vardır. Lif ayrıca gastroözofageal reflü hastalığı (GERD), hemoroid, divertikülit, kabızlık ve bağırsak ülseri gibi sorunlara karşı da koruyucu olarak görev yapabilir.
Peki, yeterince lif tüketilmezse ne olur? Düşük lifli diyetler kısa vadede iyi olsa da, uzun vadede olumsuz sağlık etkileri yaratabilir.Çalışmalar yeterli lif tüketiminin; kalp hastalığı, tip 2 diyabet, obezite ve kolorektal kanser riskini düşürdüğünü göstermektedir.
Düşük lifli diyet nasıl takip edilir
Düşük lifli diyet, çiğ meyve ve sebzeler, tam tahıllar, yağlı tohumlar ve baklagiller gibi yüksek lifli yiyecekleri tüketmemekle yapılır. Düşük lifli diyette bu besinler yerine, çeşitli rafine tahılların, düşük lifli meyvelerin ve sebzelerin ve sağlıklı yağların tadını çıkarabilirsiniz.
Yüksek yağlı, düşük lifli bir diyet yaparken en kolay değiş tokuşlardan biri, tam buğday, yulaf, kinoa ve kahverengi pirinç gibi tam tahıllar yerine beyaz ekmek, beyaz makarna ve beyaz pirinç tüketmektir. Konserve veya pişmiş sebzelerin birçoğu, özellikle tohum olmadığı durumlarda tüketildiğinde lif bakımından daha düşüktür.
Kaçınılması gereken yiyecekler
Düşük lifli diyetlerde, yüksek lifli meyveler, sebzeler, baklagiller ve tam tahıllar gibi lifli gıda tüketiminizi sınırlamanız kesinlikle şarttır. Düşük lifli diyette kaçınmanız gereken gıdalar:
– Yulaf, kinoa, kahverengi pirinç, arpa, karabuğday gibi kepekli tahıllar – Ham ve kuru meyveler – Brokoli, brüksel lahanası, karnabahar, lahana ve lahana gibi sert sebzeler – Soğanlar – Sarımsak – Avokado – Kabuklu patates – Salam sosis vb. işlenmiş etler – Baharatlı yiyecekler – Fasulye, mercimek, bezelye gibi baklagiller – Kuruyemiş ve yağlı tohumlar
Düşük lifli gıdalar
Diyetinizdeki lif miktarını kısıtlarken güvenle tadını çıkarabileceğiniz düşük lifli yiyecekler ve düşük lifli atıştırmalıklar bulunmaktadır. Ayrıca, az miktarda lifli sebzeler, nişastalar ve tüketebileceğiniz meyveler bile var. Düşük lifli diyetinizin bir parçası olabilecek en iyi yiyecekler:
Meyveler: Muz, kavun, nektarin, şeftali, papaya, konserve meyve Sebzeler: Havuç, kuşkonmaz, kabuksuz patates, pancar, ıspanak, mantar, patlıcan, kabak, kabuğu veya çekirdeği olmayan iyi pişmiş/konserve sebzeler Nişastalılar: Beyaz makarna, beyaz ekmek, beyaz pirinç, sade kraker, beyaz unlu krep/waffle, düşük lifli rafine sıcak/soğuk tahıllar Proteinli yiyecekler: Yumurta, derisiz tavuk, derisiz hindi, balık, deniz ürünleri, süt ürünleri Sağlıklı yağlar: Zeytinyağı, hindistancevizi yağı, ot beslemeli tereyağı
Ne kadar takip edilmeli
Çoğu durumda, düşük lifli diyetler kısa bir süre boyunca izlenmelidir. Örneğin kolonoskopi için düşük lifli bir diyet, genellikle işlemden önce birkaç gün için gereklidir. Crohn hastalığı veya divertikülit gibi diğer konular için, diyet tipik olarak sadece belirtiler sırasında semptomları azaltmak için tavsiye edilir.
Semptomlar azaldıkça zamanla, diyetinize tekrar yavaşça lif eklemeye başlayabilirsiniz. Durum bazında değişebileceğinden, düşük lifli bir diyeti ne kadar süreyle uygulamanız gerektiğini belirlemek için doktorunuz veya diyetisyeninizle yakın bir şekilde çalışmanız önerilir.
Düşük lifli bir diyet uzun vadede tavsiye edilmez çünkü lifli bir diyet; kabızlık, hemoroit, divertikülit ve bağırsak ülseri gibi diğer sindirim sorunları geliştirme riskiyle ilişkilidir. Lif tüketimi aynı zamanda daha iyi kan şekeri kontrolü, kolesterol seviyelerinin azalması ve sindirim sisteminin sağlığının iyileştirilmesi gibi diğer sağlık yararlarıyla da bağlantılıdır.
Dyt. Serkan Sıtkı Şahin
Düşük lifli diyet artıları ve eksileri
0 notes