#Referandum AKP
Explore tagged Tumblr posts
Text
ARTIK ACI GERÇEĞİ GÖRELİM Mİ?
Zahide Uçar
Seçimler bitti. Millet ittifakı kaybetti. Nedenleri çok konuşuldu. Hala konuşuluyor. Belli toplamalardan çıkarımlar yapılıyor. Bunlarla kafanızı yormayacağım. Zaten yeterince dinlediniz, dinliyorsunuz.
İlk düğme yanlış iliklendi, hem de muhalif (!) dediğiniz particikler sayesinde… Dolayısı ile artık doğru bir sonuç beklemeyin. 2017 yılında rejim değişikliği için referandum yapıldı. Cumhuriyeti el birliği ile yıkıp, monarşiyi getirdiler. Monarşilerde gerçek bir seçim olmaz.
-Atatürk, AKP’nin bir benzeri olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nı kapattırmıştır. Atatürk ile röportaj yapan Amerikalı bir gazeteci Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın neden kapatıldığını sorduğunda Atatürk şu kısa yanıtı verir:
‘Bu fırkayı kuran kişilerde Cumhuriyetçi bir kişilik yoktu ve Cumhuriyetin varlığını halk oylamasına götürebileceklerini zannettiler. Cumhuriyetin varlığı oylanamaz.’
T.C. Devletiyle sorunlu ailelerin çocukları parti başkanı, vekil, bürokrat, gazeteci, yazar, akademisyen kimliği ile bir araya gelip T.C. Devleti ve kurucu unsur olan Türklere savaş açtı. Milli bayramlarımız bile yasaklandı. Bir ülkenin milli bayramlarını ancak işgal güçleri yasaklar. Önce bu gerçeği idrak edeceğiz. Tabii, onurumuzla özgürce yaşayacağımız bir vatan derdimiz varsa…
2017 yılında T.C. Devletinin rejimini değiştirdiler. Hem de el birliği ile… Kılıçdaroğlu; “ Ben Dersimli Kemal” dediği gün aslında devletle sorunlu bir ailenin çocuğu olduğunu da açıklamış oldu. Sonra, “iktidar olunca Dersim arşivlerini açacağım” dedi. Ne gariptir ki, AKP Genel Başkanı Erdoğan’da Türk Milletini; “ben de Dersim arşivlerini açarsam” diye tehdit etmiştir. Bu tehdidin arkasından Avrupa Parlamentosu’nda Dersim soykırım dosyası açılmıştır. Bir iftira daha…
Düşman mı arıyorsunuz? Buyurun size düşmanlık!.. Türkiye Cumhuriyeti Devletini yargılatmak için Avrupa Parlamentosu’nda bir dosya açılmasını sağladılar…
T.C. Devleti hem içeriden, hem dışarıdan kuşatılıyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının 100 yıl önce bozduğu oyun yeniden sahneye kondu: “Anadolu’da Türk varlığına son verme projesi bütün uyanışları sönümleyecek bir algı operasyonuyla” Türkleri sarıp kuşatıyor.
Tuzağı görmeyelim diye de yandaş kanallarda Türklerin kahramanlık dizileri oynatılıyor. Türkler devleti koruyan aksakallılar diye (hiç olmayan) bir yapıya inandırılıyor. İnansınlar ki, devleti koruyan arka yüz bir derin devlet var deyip rehavete kapılsınlar. Türkiye’de derin devlet yoktur. Türkiye’de ABD’nin kullandığı çakal sürüsü devletin derin gücü diye pazarlanıyor. O güç 1980 öncesi aynı silahla sağcı-solcu gençliği birbirine kırdırdı. Vatan diyen gençliği kırdırıp, seccademi serdiğim yer vatanımdır diyen vatansızlara bir yol değil, bir otoban verdi.
Günümüze gelirsek;
Türk Ordusu ne durumda, gücü nedir bilmiyoruz. İnsan insana istihbaratı çok iyi olan Jandarma ABD’nin de isteği ile Ordudan kopartılıp kır polisi yapıldı. Jandarma, Ordunun kulağıdır, bacaklarıdır. Ordunun insan insana istihbaratına darbe vuruldu. Bacakları kesildi, İçişleri Bakanlığına takma ayak yapıldı. Okulları kapatıldı. Hastaneleri kapatıldı. Artık dünyada hastanesi olmayan tek ordu bizim ordumuzdur. Kendi ordusunun hastanesini kapatan güdümlü akıl, deprem bölgesine AB-D ordusunun askeri sahra hastanelerini davet etti. Kimse güvenlik sorunu da doğuracak bu rezil durumdan utanmadı.
Üniversiteden asker yetişmez! Subay adayları liseden itibaren askerlik eğitimi alırken aynı zamanda birbirlerini tanıyor, kocaman bir aile oluyorlardı. Bu aileyi parçaladılar.
Afganistan’dan sayısını bile bilmediğimiz Amerikan askerleri hazır kıta olarak ülkemize sokuldu. ABD Suriye’de PYD/PKK devletini ilan edecek. Türk Devleti karşı çıkarsa bu lejyoner ABD askerleri harekete geçirilecek. Türkiye ��eyh Sait isyanında olduğu gibi iç karışıklıkla uğraşırken PYD/PKK devleti ilan edilerek, oldubittiye getirilecek. ABD Dedeağaç’a yığınak yaptı. Hem de silahlandırılması yasak olan bir yere, sınırımıza. AKP’nin sesi çıkmadığı gibi, muhalefetin de sesi çıkmadı. Amerikan savaş gemisi Bizans Bayrağı takarak Ege Denizinden geçti. Hamdolsun, Türkiye Cumhuriyeti Devletinden kimse görmedi (!).. İşgal edilen Ege Adalarımıza sadece Yunan Ordusu değil, ABD askerleri de yerleşti. Bizim kurmalı hükümet görmedi. Kurmalı muhalefet görmedi. Ne yazık ki Ordu mensupları da görmedi. Karadeniz’den gaz çıkarttık diyen AKP, Ege’de Türk Kıta sahanlığı içinde bulunan bölgeden Amerikan ortaklı Yunan Şirketinin petrol çıkarmasına, yani petrolümüzü çalmalarına göz yumdu. Emekli Albay Ümit Yalım sayesinde bu işgal ve peşkeşi öğreniyoruz.
On milyondan fazla geçici sığınmacı Suriyeli ülkemizin her tarafına dağıtıldı. Suriyeli geçici sığınmacılara akıl almaz imkanlar sağlanıyor. İşledikleri suçların kayda alınmadığı iddiası var. Birlikte karakola düşerseniz, her durumda Suriyeli kayrılıyor. Belli ki emniyetin kulağı bükülmüş. İş yeri açtıklarında vergi alınmıyor. Vergi veren Türk vatandaşı esnaf bu haksız rekabet karşısında ayakta kalamıyor. Yavuz sonrası devşirme devletine dönüşen Osmanlı’nın Türklere yaptığı zulmün bir benzerini devşirmelerin varisi olan Yeni Osmanlıcılar yapıyor. Zaten Atatürk düşmanlığının asıl nedeni Türk Düşmanlığıdır. Çünkü son Türk Kağanı olan Atatürk bir Türk Devleti kurmuştur.
T.C. Devletinin bütün varlıkları yağmalandı. Küresel şirketlere peşkeş çekildi. Türk Milleti Osmanlı’da olduğu gibi fakirleştirildi. Cumhuriyet ayağı çıplak çocukları alıp okuttu. Doktor, avukat, öğretmen, müzisyen, ressam, bilim adamı yaptı. Artık fakirleşen Türklerin çocuklarını okutabilmesi mümkün değildir. Türk Çocukları küresel ve yandaş şirketlere boğaz tokluğuna marabalık yapacak duruma düşürüldü.
Köyler çeşitli hileli yasalarla boşaltılıyor. İnsanlar köylerinde kendi arazisine ev yapamıyor. Ev yapabilmesi için arazinin yanından kayıtlı yol geçmesi gerekiyor.. Boncuk misali evler yola dizilecek!? Komedi gibi. Kaç arazinin yola kıyısı olabilir ki? Köyler boşalmalı ki, vatan kavramı da toprakla birlikte yok olsun. Ortada küresel sisteme uyumlu, vatansız şebekler kalsın.
Bir makaleye sığdıramayacağım kadar ihanet el ele işleniyor. Türklerin ölçüsü alındı, tabut hazırlanıyor. İç Anadolu Türkleri (Haham Başının ben kurdum dediği) tarikatlarda vatansızlaşıyor, mankurtlaşıyor. Ve benim güzel (!) insanım;
YCHP’nin seçimi nasıl kaybettiğini tartışıyor.
2. Cumhuriyetçilerin ele geçirdiği YCHP, referanduma katılarak meşrulaştırdığı, TEK ADAM rejimine yol verdiği gün bütün seçimleri kaybetmiştir. Millet İttifakı aldığı oyların %50’sini de KERHEN verilen oylardan aldı. Kurulan tahterevalli oyununda iki ittifaktan birine oy vermeye zorlanan, hatta mecbur bırakılan seçmen, AKP’den kurtulmak için oyunu kerhen Millet İttifakına verdi. Konuştuğum birçok eğitimli insan şunu söyledi;
“Önce bu yağmacı, karanlık yapıyı gönderelim. Millet İttifakı kazanınca yargı bağımsız olursa, bunlarla mücadele etmek çok daha kolay olur.”
Yani Millet İttifakına oy verenlerin önemli bir kesimi Millet İttifakına bağımsız yargı için oy verirken, Millet İttifakı gayri milli uygulamaya giderse mücadele etmek, karşısında durmak için oy verdi.
Bu günkü meclis aritmetiğine bakarsak, YCHP ve İYİP’in de katkıları Cumhuriyet, Atatürk ve Türk düşmanı gericilerin sayı üstünlüğünü ele geçirdiğini görürüz. Bu durum da göz ardı edilmesin! TBMM Meclis-i Mebusan’a dönüşmüştür. Meclis-i Mebusan’ın vekillerini artık okuyanlar araştırsın.
***
Sevgili Türkler, uzaktan kumandalı, içerideki öncü işgal güçlerinin yataklık ettiği, iç savaşa ve dolayısı ile NATO’nun müdahalesine imkan verecek bir bombanın üzerine oturtulduk. Partiler bizleri oyalıyor. Gerçekleri görmemizi engelliyor. Seçmenini kontrol altında tutuyor.
Ermenistan sınırından başlayarak sınırlarımızdaki mayınlar temizlendi. Ülkemiz her türlü girişe açık hale getirildi. 21. Yüzyılın savaş yöntemi, hedef ülkelere taşımalı teröristleri sokarak iç savaş çıkartmaktır. Libya, Suriye gibi ülkeleri bu yöntemle karıştırıp parçaladıklarını unutmayalım.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk T.C. Devletini dönme-devşirme meclisi olan Meclis-i Mebusan ile kurtarıp kurmadı. Türk Milleti ile birlikte kurdu. Bütün vatanseverler bir araya gelmezsek, ülkemize sokulan katiller, hilafet isteyen yerli misyonerler, İŞİD kalıntıları ayaklanıp (ki, hepsi silahlandı), bir kıyıma başlayabilir. HÜDAPAR yeşillik olsun diye meclise sokulmadı.
İzmir ve Eskişehir gibi Cumhuriyet rejimini benimsemiş insanların çoğunluk olduğu illerde ilk ve orta eğitim okullarına imamların, Kur’an Kursu hocalarının görevlendirilmesi Rehber İmamlık rejiminin ön denemesidir. Pedagoji eğitimi almayan, dünyayı tek renkle okuyan bu insanların görevlendirilmesi İzmir ve Eskişehirli veliler tarafından reddedilmelidir.
Türk Milleti partiler üstü bir birliktelik sağlayıp, vatanına, devletine, şerefine, namusuna sahip çıkmalıdır. Bu birliktelik bölen görevi yapan, cambaza bak oyunuyla halkı kontrol eden partilerin güdümünden çıkmadan BA-ŞA-RI-LA-MAZ!
Azim ve Karar, 13.06. 2023
13 notes
·
View notes
Text
AKP yeni Anayasa için ,
Anayasanın değiştirilemez,değiştirilmesi teklif dahi edilemez ilk dört maddesi için gündem yaratmaya çalışıyor.
NEDENİ !
Bir kez daha Cumhurbaşkanı adayı olamayacak olan Erdoğan'ı ölene kadar CUMHURBAŞKANI olarak ,tıpkı RUSYA'DA yapılan değişiklik gibi CUMHURBAŞKANLIĞI makamında tutmak .
▪︎▪︎
Rusya Devlet Başkanı Putin, 2036'ya kadar görevde kalmasını sağlayan yasayı onayladı.--
05/04/2021 'de bu kanunu çıkarttılar.
Bu arada TÜRKİYELİLİK ,YEREL HALK söylemleri bize gösteriyor ki : Türk Cumhuriyetini fiili REFERANDUM süreçleri ile ortadan kaldırmış yerine TÜRKİYE ya da Yeni Türkiye dedikleri bir devlet kurmaya çalışılıyor. Bu son hamle ile bunu başarmaya çalışacaklar.
Bu arada KÜRTÇÜLERE ,Federatif bir yapı verilebilir.
Çünkü,bu konuda , KÜRDİSTAN'IN sahibi var diyen Hüdapar'ı yabana atmayın. Hatta ,bölgesel olarak belirlenecek bölgelerde ŞERİAT ilanına kadar gidebilirler. Bunun emareleri var. Cumhuriyeti delik deşik ettiklerini düşünüyorlar .
Bahçeli'den Erdoğan'a: " Yeni yüzyılın kurtarıcı lideri olarak sizi görmek istiyoruz." demesi neleri barındırıyor ?
Kurtarılacak bir devlet var demektir. O halde kimse Türkiye Cumhuriyeti 'ne ne oldu ? Diye sormuyor.
Bahçeli, göklere sesleniyor. Hiçbirisi kurtarıcı değildir. İkinci Atatürk sürecine yanlışla oynanmaz.
Yine Bahçeli 28 Mayıs seçimlerinden sonra
"Önümüzdeki günlerde çok şey değişecektir, her şey değişecektir. Öyle gözüküyor. İnşallah Türkiye değişmez." ifadelerini kullandı.
Kısaca ne değişecektir?
Türk Devletimizi el birliğiyle nereye götürüyorlar ? Anlamamak için ZIR CAHİL olmak gerek.
İNŞALLAH TÜRKİYE DEĞİŞMEZ derken, bu bir değişim değil yıkılmadır.
Yerel Halk tabirini siyasetçiler boşuna kullanmamaktadır. Hepiniz uykudan uyanın.
#türkiye
2 notes
·
View notes
Text
İddia ediyorum.
Kılıçdaroğlu adaylıktan çekilecek ve ülkeyi referanduma götürecek.
Tek aday ile seçim olmayacağı için mecburen referandum.
Ve Mansur Yavaş aday olacak 3 ay sonra olacak seçimler için.
Hile ve çalmanın önüne geçecekler.
Sağ kesimin büyük bir desteği olacaktır Mansur Yavaş için.
MHP ve AKP tabanında çok fazla sempati duyanı var.
3 notes
·
View notes
Text
CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞI İÇİN TÜRBAN ŞANTAJI
AKP’nin türban konusandaki anayasa değişikliği teklifine “hayır” demenin Allah’ın emrini reddetmek olacağını söyleyen Ahmet Davutoğlu’ndan sonra danışmanı da, “Kemal Bey’in adaylığının olmazsa olmaz bir koşulu var. O da başörtüsüne özgürlük diye duyurulacak referanduma CHP’nin evet demesini sağlamak” diyerek türbanı şantaj unsuru olarak kullandı. Kılıçdaroğlu’nun adaylığı hakkında söz konusu danışmanı ile aynı görüşü paylaşıyor mu bilmiyorum ama böyle bir şantaj kabul edilemez.
Bu konuda Davutoğlu’nun söylemediği çok önemli bir madde var. Anayasaya göre, anayasa değişikliği kanunu TBMM üye tamsayısının en az üçte ikisiyle kabul edilmiş ise cumhurbaşkanının onay, halkoylamasına sunma ve geri gönderme olmak üzere üç değişik yetkisi var.
AKP yetkilileri, anayasa değişikliği teklifi 400 oyla geçerse referanduma gitmeyeceklerini söylüyorlar ancak bundan asla emin olunamaz. Bu tuzağa hiçbir muhalefet milletvekili düşmemeli.
Türkiye’nin bir hukuk devleti olması isteniyorsa anayasaya açıkça aykırı, laikliğe ve kadın haklarına büyük bir darbe indirecek bir değişikliğe şantajla evet denilemez. Temel hak ve özgürlükler ile laiklik, referandum konusu yapılamaz. Tek bir inanca ayrıcalık tanınamaz. Devlet, kamu hizmetleri açısından cinsiyetler arasında ayrım yapamaz. Medeni Kanun’a aykırı düzenlemelere evet denilemez!
3 notes
·
View notes
Text
Mehmet Bostan ve Bülent Göktuna neden tutuklandı, olay ayrıntılar
Mehmet Bostan ve Bülent Göktuna neden tutuklandı, olay ayrıntılar...Korkusuz Gazetesi Yazarı Can Ataklı, kişisel sosyal medya platformu üzerinden Mehmet Bostan ve Bülent Göktuna olayına dair birbirinden çarpıcı detaylar paylaştı. İşte o sözler: AKP tarihinde ilk defa kendilerine yönelik bir operasyon oldu. İkisi de kendi alanlarında çok önemli isimler. Biri Varlık Fonu'nun eski başkanı Mehmet Bostan diğeri de Turgut Özal'dan bu yana bütün iktidarlarla çok yakın ilişkileri olan, Tayyip Erdoğan'a da ona doktor bulacak kadar çok yakın bir isim olan Bülent Göktuna tutuklandılar. Hiç beklenmedik bir olayda. Her iki kişi de bunu beklemiyordu. Bir anda başlayan tutuklamalarla olay başka bir yere evrildi. Mehmet Bostan, AKP bürokrasisi içinde en namuslu olarak bilinen isimlerden biri. 57 yaşında devletin çeşitli kademelerinde çalışan ama asıl kendi işi olan biri. Sigorta işleri var, finans işleri var. Tayyip Erdoğan ile birlikte 2013'ten itibaren devlet katında da çalışmaya başlıyor. Ağustos 2013'ten itibaren Türkcell yönetim kuruluna getiriliyor AKP hakimiyeti olunca. 26 Şubat 2016'da da Özelleştirme İdaresi Başkanı oldu. O dönem Binali Yıldırım Başbakan. 15 Temmuz darbesi oldu. 26 Ağustos 2016'da Binali Yıldırım'a yani Başbakan'a bağlı olarak Varlık Fonu kuruldu. Kasım ayında Mehmet Bostan başkan oldu. O başkan olurken iki isim de yardımcısı oldu. Biri Tayyip Erdoğan'a tam teslim olan, biat eden Gazeteci Yiğit Bulut diğeri Kerem Alkin. 2017'de referandum yapıldı ve Türkiye'nin fişi çekildi. Erdoğan bu referandumla büyük bir yetki aldı. Cumhurbaşkanı bütün bu yetkileri aldıktan sonra 8 Eylül 2017'de Mehmet Bostan görevden alındı. O zaman da çok şaşırtıcı olmuştu çünkü bizzat kendisinin tavsiyesi ile o göreve getirilen Bostan bu kez yine kendisi tarafından görevden alındı. Neden alındı. O sırada bir sorun mu vardı, usülsüzlük mü vardı kimse bilmiyor. 29 Mart'ta Mehmet Bostan Turkcell'deki üyelikten de ayrıldı. 2018'de Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildi. 10 Eylül'de Varlık Fonu Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bağlandı, başkanı kendisi oldu vekili ise damadı Berat Albayrak oldu. Bülent Göktuna ise 1980'lerin sonunda Turgut Özal'ın başbakanlığı döneminde ortaya çıkan, Londra merkezli şirketi olan, aynı Mehmet Şimşek gibi finans şirketleri ile bağı olan, danışmanlık yapan bir şirketi var. Özal'dan bu yana bütün başbakan ve cumhurbaşkanları ile özel ilişkisi olan bir isim. Turgut Özal bunu alıp Belek'e götürüyor ve buraya bir golf tesisi aç diyor. Üst düzey turistler için. Çok lüks bir alan kurdu ve İstanbul sosyetesinde de tanınır hale geldi. Bir anda kaymak takımının da çok tanıdığı bir isme dönüşüyor. Özal'dan sonra Demirel ile az, Çiller ve Mesut Yılmaz ile çok iyi ilişkileri oldu ve derken Tayyip Erdoğan ile devam etti. Neyi hallediyor bu bilinmiyor. Özellikle uluslararası finans konularında yardımcı olduğunu yakından biliyorum. Erdoğan'ın Cem Uzan'a ait Telsim'in satışında da yine o var. Çok ilginç bir isim Erdoğan ile tek bir fotoğraf karesi bulunmuyor. Hasan Yeşildağ'ı çok yakından tanıyor ki Yeşildağ Erdoğan'ın cezaevi işlerini organize eden biri. Bülent Göktuna o kadar yakın bir isim ki Tayyip Erdoğan rahatsızlanında Srilanka'dan doktor bulup onu Erdoğan ile tanıştıran bir isim. Geçen yıl bu zamanlar sessiz sedasız bir soruşturma başlıyor. Mehmet Bostan'ın, işadamı Bülent Göktuna ile Türkiye'ye yurtdışından gelen 25 milyar dolarlık bir krediden 25 milyon dolarlık bir komisyon almışlar ve bunu kendi üzerlerine geçirmişler iddianameye göre. Şimdi her iki ismin tutuklanması, bir takım yolsuzlukların açığa çıkarılması ve hesap verilmesi gerektiğine dair bir işaret olabilir. Ancak, kesin bir şey söylemek için henüz çok erken. İlerleyen günlerde daha fazla bilgi ortaya çıkacak ve durum netleşecektir. Read the full article
0 notes
Text
CHP’den 29 milletvekili adayı
Cumhuriyet Halk Partisi Denizli Milletvekili Aday Adayları İl Başkanlığında bir araya geldi. Toplantıda, seçim sürecinin yol haritası çizildi. CHP Denizli İl Başkanlığında yapılan toplantıya Aday adayları ve parti yöneticileri katıldı. Ülkemizin içinde bulunduğu bu kritik süreçte birlik ve beraberlik içinde seçimden zaferle ayrılacaklarını belirten İl Başkanı Ali Osman Horzum, “Ekonomi, sağlık, eğitim, adalet… neresinden tutarsanız tutun AKP iktidarının ülkemizi yönetemez duruma geldiğini görüyoruz. Gerek pandemi sürecinde, gerekse son olarak yaşadığımız deprem ve sel felaketlerinde de gördük ki devletin kurumlarının içi boşaltılmış. Vatandaşlarımıza yardım amacıyla kurulan kurumlar, ehil olmayan kişilerin elinde ticarethaneye dönüşmüş durumda. Referandum öncesi Türkiye’yi uçuracağını iddia ettikleri tek adam rejimi sayesinde bu güzel ülkemiz hızla geriye gitmeye başladı. Son olarak Kadın 6284 sayılı kanunu kaldırmayı hedefleyen Yeniden Refah Partisini de Cumhur ittifakına alarak, niyetlerini tam olarak belli etmişlerdir. Biliyorum ki kadınlarımız buna en güzel cevabı sandıkta verecektir” dedi.
Denizli’den Milletvekili olmak için 29 başvuru yapıldığına dikkat çeken Başkan Horzum, “Önümüzdeki seçim Partimiz, Millet İttifakı ve ülkemiz için son derece önemli bir seçim. Ülkemizin geleceği için bu kadar kritik bir dönemde taşın altına elini değil, vücudunu koyarak hizmete talip olan tüm aday adayı arkadaşlarımızı tebrik ediyorum. Sıralama ne olursa olsun, birlik ve beraberlik içerisinde hep birlikte çalışarak seçimden zaferle ayrılacağımıza inancım tam. Genel Başakanımız ve Cumhurbaşkanı Adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nunönderliğinde Halil İbrahim soframıza herkesi davet ediyoruz. 15 Mayıs sabahı hep birlikte yepyeni bir Türkiye’ye uyanacağız. Bu süreçte tüm aday adaylarımıza teşekkür ediyor ve iktidar yürüyüşümüzde başarılar diliyorum” diye konuştu. CHP Denizli’nin Aday Adayları: Adil Demir Ahmet Divarcı Ali Asker Kantürk Ali Hızır Pircanlar Arif Balkanay Ayşe Hazer Bilgehan Burgul Bülent Nuri Çavuşoğlu Fikret Çuvaç Gülin Coşkun Gülizar Biçer Karaca Halil Kurt Halil Selim Başgün Halis Ödel Hasan Kazdağlı İlhan Özcan Kenan Öztürk Mahir Akbaba Mehmet Boyar Mehmet Efe Mehmet Ali Orpak Mustafa Çallıca Nejat Elaldı Ramazan Yaka Salih Kocalar Sedat Demirci Servet Oğuzhan Diker Süleyman Hecebil Şeref Arpacı Read the full article
0 notes
Text
İYİ Parti, anayasa değişikliği teklifi için ‘evet’ hazırlığında, referandumun kapısı aralandı
İYİ Parti, anayasa değişikliği teklifi için ‘evet’ hazırlığında, referandumun kapısı aralandı
İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu’nun, partisinin anayasa değişikliği teklifine tutumu ile ilgili “Olumlu bir kanaat içerisinde olduğumuz ve evet yönündedir” şeklindeki sözleri, referandum için Meclis aritmetiğini yeniden gündeme getirdi. TBMM’de partilerin sandalye dağılımı şöyle: “AKP 286, CHP 134, HDP 57, MHP 48, İYİ Parti 37, TİP 4, DP 2, Memleket Partisi 2, BBP 1, DEVA 1, Demokratik Bölgeler…
View On WordPress
0 notes
Text
Hakikat Meseli
Hakikatin yamuk yumuk eksik gedik kılınmasının belagati ile memleket denilen çukurdan hallice bir zemin var ediliyor. Her şey kaypaklıkla, dibine kadar çürümeyle bütünleşerek, hiç sorgulanamaz addedilerek yeniden bir kısır döngü silsilesinde imal ediliyor. Hakikatle yolu da yönü de kesişmemiş olagelen bir cerahat erkinin sunduğu her şey, evvel olanlarını da kapsayan, takip eden bir inkarla, utanmazlıkla, hakaretler silsilesiyle bütünleşik olarak şu sınırlarda güncelleniyor. Erk, muktedir, iktidar ve onun payandası olagelen hemen her bir temsili birlikteliğin hakikati eğip bükmek adına işlevselleştirildiği artık giz taşımıyor. O yirmi bir yıllık iktidar mefhumunun daimi bir biçimde korku ve terörle birlikte güncel, her an yeniden biçimlendirilen bir tek tipçi akımla bütünleşik olduğu menzil karşımıza bir kere daha çıkıyor. Kimsenin yaşam tarzına karışmıyoruz derken herkesi, diğer herkeslerle kapıştırma potansiyelini her gün arşınlayan bir zevatın siyaseten, pragmatist çıkışlarının tek bir doğrultuda güncellendiği muhakkaktır, yalan ve hakikatin eninde sonunda çürüme haline terki. Bu kadarıyla yetinmeyen, bununla durmayan bir cerahat sarmalı içerisindeki o devletli her gün hayatın hakkaniyetini tarumar ediyor.
Hakkın, hukukun lağvedilmesi mesel olunmasın isteniyor. Adaletin kantarı da, terazinin o kefesi de çoktan çalındığı için cürmün her nasıl bir memleketi kuşattığına dair en ufak bir bahis açılmıyor, açtırılmıyor. Öteki addedilen ya da bildirilene karşıtlık tüm renklerin en bet / karanlık / kirli suretleriyle güncellenen bir mesele dönüştürülüyor. Ne hakkın tanımı ne adaletin varlığı geriye konuluyor. Cerahat nüksettikçe, yeni dönemeçleri aşabilme hali içerisinde en olmayacak şeyler ardıl sıra var edilir. Bir ülkenin, yaşatan bir yerden ümidin nihai anlamda kesilmesi günceldir. Hakikat yerilip, yıkılmaya terk edilirken yerine alenen oluşturulan cerahat, biyopolitik olan tahakküm ve denetim döngüleriyle bütün bu habis hal ve tavır sürekli kılınır. Artık bir memleket imi dahi farazi kılınmıştır. Gündelik yaşam aksiyonunu derdest etmek, mümkün olduğunca daraltmak, eylemselliği sıfırlamak ve bu hal, şu gidişata dair iki satır kelam etmenin önü alınmak istenir, her zamankinden de arak, hızlı hızlı. Önce her zamankinden de hızlıca bir Ermeni temsiliyetine sarar, baş amir. Bir metne bağlı kalmaksızın, ezber ettiği, Fetö, PYD, YPG, PKK sıralamasında muhakkak bir dahli var etmek için Karabağ savaşında Ermenilerle bir olanlar diye zikreder. Gündelik ol tahakküme bir parça daha eklenmiş olur. Bu kesmez, baş örtüsü meselesi üstünden öncesi Bay Kemal, sonrası Baş Amir / Baş Faşist üçlüsü arasında bir pinpon topu gibi haklar, o kadın hakları referandum bahsinden, İslami düzenlemeye kadar sündürülür. Yine kadının hiç adı da esamesi de yoktur.
Ardıl sıra Aleviler hedef kılınır. Bir biçimde devletin oluru ile hareket edecek bir devlet tescilli Alevilik için, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı diye bir makam var edilir. Alevisiz, onların kelamından bihaber, üstten baskı ve dayatmacılıkla şekillendirilen, hep ezbercilikle bir inanç / bir kimlik yeniden devletin tahayyül / insafına terk olunur. Her şey birbirine içkin, birbiriyle bağlantılı, aralıksız bir şablona göre yeniden düzenlenendir. Asimilasyon politikalarının, eşit yurttaşlığı çoktandır bir kenara terk etme halinin, hürriyetin gasp edilmeye çalışılmasının ve nicesinin yanında yöresinde olup biten her şeyle, bir asırlık demokrasi tahayyül / deneyimi bir kere daha hiç edilir. Hakikatin yamuk, yumuk kılınması halinin hazin suretleri de bir yanda katara eklenmektedir. İyi de bu hallerle mi, o çok övünülen yeni yüzyıl var edilecektir! Nasıl bütün bu hakikat eksiltmelerine karşı müşterekler savunulabilecektir, her nasıl?
Diken.com.tr’den aktaralım: “CHP lideri Kılıçdaroğlu, ekimde ‘başörtüsüne yasal güvence’ için kanun teklifi vereceklerini açıklamıştı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’sa “Gelin çözümü anayasa düzeyinde sağlayalım” diye seslenmişti.
AKP teklifini Meclis Başkanlığı’na sunmadan önce CHP, HDP ve İYİ Parti’nin kapısını çalmış ve değişiklik hedeflerini anlatmıştı.
Görüşmenin ardından uzun süredir “PKK eşittir HDP” gibi söylemler kullanan AKP’nin ittifak ortağı MHP’nin lideri Bahçeli’nin ne tepki vereceği merak konusu olmuştu. Günler süren sessizlik sonrası Bahçeli, AKP’nin TBMM’de grubu bulunan partileri ziyaret etmesinin ‘son derece doğal ve doğru’ olduğunu söylemişti.
Konuyla ilgili partisinin grup toplantısında konuşan Akşener, şunları söyledi: “AK Parti vekilleri, PKK’yla bir tuttukları HDP ile aynı masaya otururken utanmadılar. İşin ilginç tarafı, HDP vekilleri de genel başkanlarını tutukladığı, belediyelerine kayyum atadığı için sabah akşam eleştirdikleri AK Parti’yle aynı masaya oturmaktan, zerre utanmadılar. Görüyor musunuz? Kadere bakın, kimler kimlerle yan yana geldi. Demek ki neymiş? İki taraf için de, ilkeler, değerler, hikaye, at pazarlığı şahaneymiş.”
Akşener, ”Eğer Erdoğan’a iktidarı müjdeleyen şey açılım süreci olsaydı, geçtim HDP’yi, bugün PKK’yla müttefik olurdu” dedi.
‘Bizim çocuklarımıza bir doları bile çok gördü’
İYİ Parti’nin TBMM’ye verdiği öğrencilere bir öğün yemek verilmesi teklifinin iktidar milletvekilleri tarafından reddedilmesine Akşener, ”Çocuklarımızın karınları doysun, zihinleri açık olsun diye bir teklif sunduk. Cumhur ittifakı teklifimizi reddetti. 16 milyon öğrenci için talep ettiğimiz miktar 22 lira. Bu iktidar bizim çocuklarımıza bir doları bile çok gördü” sözleriyle tepki gösterdi.
‘Nebati saçmalama çıtasını her hafta yükseltiyor’
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin ”20 yıldır hiç kimse ‘Beni enflasyonun altında ezdirmediler’ diyemez” açıklamasıyla ilgili ”Saçmalama çıtasını her hafta biraz daha yükseltiyor” yorumunu yapan Akşener, şunları söyledi: ”Üstelik hiç utanması da yok. Allah aşkına, hangi ülkede ekmek fiyatları son 1 yılda yüzde 95 arttı? Hangi ülkede, sütün fiyatı, yüzde 132 yükseldi? Hangi ülkede, peynire, yüzde 99 zam geldi? Hangi ülkede, un, yüzde 118, şeker de yüzde 153 zamla karşılaştı?”
HDP Sözcüsü Ebru Günay, Merkez Yürütme Kurulu Toplantısı sonrasında Akşener’in ol demeç diye var ettiği nefret temsiline şu yanıtı verir ilgili kısmı Artı Gerçek’ten aktaralım sizlere: “Biliyorsunuz diğer bir konu da iktidarın muhalefet partilerini ziyaret etmesidir. Biz siyaseti çözüm aracı olarak görüyor ve öyle değerlendiriyoruz. Bir yandan mücadelemizi en üst düzeyde yürütürken, öte yandan müzakere ve diyalogu da önemsiyoruz. Bizim iktidara yönelik eleştirilerimiz, iktidarla ve onun zihniyetiyle mücadelemiz ortadadır. Dolayısıyla otoriter zihniyeti kim temsil ederse etsin onunla mücadelemiz devam edecek.
'Hem muhalefetin hem de iktidarın kafa bulandırmasına asla izin vermeyiz'
Ayrıca partimizin kiminle görüşüp görüşmeyeceğine, nasıl siyaset yapacağına, nerede duracağına yetkili kurullarımız ve halkımız karar verebilir. HDP, irade beyanını halktan alır ve halka hesap verir. Hem muhalefetin hem de iktidarın partimizi ve tabanımızı muğlak tartışmalara çekerek kafa bulandırmasına asla izin vermeyiz. Yerimiz de duruşumuz da, siyaset tarzımız da nettir. Hiç kimse bu tür muğlaklıkları yaratacak beklentisine girmesin. HDP tabanı iktidarı da muhalefeti de iyi tanır. Yürüttüğü yılların mücadele deneyimiyle neyin yanlış neyin doğru olduğunu bilecek durumdadır.
Meral Akşener’e Yanıt
MHP’nin yolundan yürüyen, sadece bulunduğu blok farklı olan İYİ Parti Genel Başkanı (Meral Akşener) bugün yine partimizi hedef aldı ve yine partimize dil uzatmış. İki bloğun temel özelliği nedir biliyor musunuz? HDP düşmanlığında büyük yarış içindeler. İktidar muhalefeti, muhalefet iktidarı, HDP’ye yakın olmakla suçluyor. Anlamadıkları şey ise HDP’nin durduğu yerdir. HDP sizleri beğenmiyor. Sizlerin çözüm olacağına HDP inanmıyor. Akşener’e soruyoruz? Türkiye’nin 3’üncü büyük partisi olarak bizi ziyarete gelen AKP heyeti 5 dakika sonra Meclis’in 5’inci partisini yani sizi ziyaret etti. HDP’ye dil uzatacağına sizler ne konuştunuz onu söyleyin. Sen HDP’yi bırak, Sedat Bucak’la ne konuştun onu açıkla, 17 bin faili meçhul cinayetin hesabını ver ve haddini bil. Karanlıkta büyüyen, karanlıktan beslenenlerin getireceği, karanlıktan başka bir şey olamaz.
'Halkın Güvenini Sarsmaz'
HDP’ye saldırmak için hiçbir fırsatı kaçırmayanlar şunu bilmeli ki, HDP’ye karşı hiçbir kirli propagandaları halkın HDP’ye olan güvenini sarsmaz. Şu ana kadar HDP’ye karşı yapılan kirli hamlelerinin boşa düşmesinden ders alamayanlar, HDP’ye ders vermeye kalkmasınlar.
HDP bu ülkede en meşru, geçmişi en temiz, ranta, yalana, yolsuzluğa bulaşmamış, ülke halkları için mücadele eden bu toprakların yüz akı olan partidir. HDP ülke halklarının, toplumun ve bütün ezilenlerin ortak mücadele zeminidir. Her zeminde demokrasiyi, özgürlükleri, halkın taleplerini savunan, toplumsal barışın savunucusunu yapan, bunun mücadelesini veren partidir. HDP, gündelik siyasete, gündelik söylemlere, gündelik yaygaralara, dedikodulara sığmaz. Çünkü ilkeleri ile hareket eder. Siyasetini, mücadelesini ve müzakerelerini ilkeleriyle yapar. Dolayısıyla ilke nedir, demokratik siyaset nedir, köklü bir mücadele nedir, ağır bedel ödemek nedir bilmeyenler partimize ithamda bulunurken iki defa düşünmelidir.”
Hakikatin eğri, hep eksik konulmasına karşı bir duruşu bildirir Ebru Günay. Var edilmiş ola gelen katran karanlığına karşı, bütünüyle mimlenmiş bir profil olarak doksanlı yılların sınırlarından bugünlere eyledikleri ile bir toplumsal yaranın, Kürd sorunun da tetikçileri arasında kendini sağlam yer edinmiş bir zatın hedef almasına isyanı bildirir Günay. Partisi HDP’nin suna geldiği, savunduğu ilkelerin, bugün Türkiye gibi bir despotizm dokulu, hep sağa kırmış bir cenahta, faşizmin göndere çekildiği bir yerde olmakta olanın hakikatine dair bir çaba alt edilmek istenir. Sağcı / faşizan söylemin hep ezberden var ettiği, daha bir ya da iki hafta öncesinde Baş Amir’in bodoslamadan var etmiş olduğu nefretin bir başka boyutunu var edebilen sözüm ona muhalif bir temsile sınırları hatırlatılır. Kötülüğün arşı alaya çıktığı bir cenahta, mutlak / kati / kesin / keskin bir yaradan yaraya koşmanın her neyi var edebileceği açıktır. Akşener, bilindik, madun siyasetin en pragmatist örnekleriyle o faşizan / ırkçı / kafatasçı zihniyetin ortak aklına hitap eder. Var ettiği hedef almalarla bir kere daha Kürd eşittir PKK bileşenini öne sürerken, gram geri çekinmez. Düzenin var ettiği her eşiği, ihtimaldir bir barışın konuşulduğu zeminden bugünkü açmazlar sahnesine dönüşen yerde aslolan gerçekliğin mesaisi, nihayetinde yüzleşme çabası için elzem olagelen ol diyaloğu çoktan def ettiğini bildirir. HDP’nin var ettiği yegane şeyse, muhatap addedilene karşı bir niyet okuma olmaksızın iletişimdir. Zaten o anayasa sürecinin, baş örtüsü gibi bir meselin referanduma falan götürülmeyeceğinin afaki olduğu bir zeminde bir kere daha yel değirmenlerine karşı savaşın gereksizliği bildirilir, görene, anlayana!
Hakikat eğilip bükülerek, bir kere daha 2015’in karanlığına benzeşen / aynılaşan bir yerin zemini tertip olunuyor. Hayata dair endişelerini zikretmek, yarını belirsiz kılınmış bir yere dair sözler sarf etmek gereksiz addediliyor. Çürüme her yanı kapsarken, ne gerek var ki canımızı sıkmaya, vur patlasın çal oynasın denilerek imal edilenler, güllük gülistanlık o ülke tiratları birbiri ardına çıkagelirken olan biten her halükarda sıradana oluyor. Varılan her eşik, aşıldığı söylenen her dönemeçten sonra sınavların bir yenisi bina ediliyor. Kati ola gelen iktidar tahayyülü için, iktidarı da muhalefetin madun siyasetçi aktörleri de dört bir koldan didişmeye, uğraşmaya devam ediyor. Halkı kısıtlayıp, sınırladıkları alanı her gün biraz daha açarak, çoğaltarak genişleyen bir denetim, gözetim ve tahakküm silsilesine mahkum ülke gerçek kılınır. İkrar edilirken inkar edilenlerle yepyeni hedef almalar var ediliyor. Düzen gününü, o, bu, şu demeden herkesin payına müdahale edebildikçe, hayatı zehir ettikçe var edilen bir mekanizma olduğunu gösteriyor. Gün kapkaranlık, şimdi puslu gri, memleketin afad, acil yardım operasyonu provasında, saatler sonra jeton düşen servis sağlayıcısı gibi, her şey körlemesine, her şekilde kaypaklık ile dönüştürülüyor. Yeni yüzyıl diye çıkagelen bahsi var etmek için her gün biraz daha yıkıcılığın kılınıyor. Her an, ezber edilmiş asırdır bu toprakların kökünden olanı bir kere daha dışlama biçimlendiriliyor. Ezel ebet düşman bilinen, Ermeni, Rum gibi (aslında tüm gayrimüslim) Ezidi, Alevi ve Kürd’de bu topraklardaki sınanma halleri yineleniyor. Yeni yüzyıl lafzını tamama erdirebilmek için bir kere daha Türkleştirme neden olmasın diye dikte ediliyor. Bir menzilin tek bir gün yüzü görmediği afaki bir haldeyken, halen o karanlıkta ısrarın ol hayatın eksiltilmesini daimi kılacağı muhakkaktır. Hakikat eğilip bükülürken, bir menzilin dönüşümü değil, ev olma halini toptan terki bir kere daha tezgahta işlenendir. Bu hallerle hangi güne, hangi yarına, hangi yeni yüzyıla varılabilir ki! Durup iki satırlık düşünen edeni olur mu, sahi ama sahiden de? Düşmanlaştırma, nefret, ayrımcılık, arasız, fasılasız asimilasyon, katliamcılık, soykırım heveskarlığı, kök kurutma gayretleri, hepsi ve her fecaatiyle bir ülke yeniden çukur kılınıyor. Bir kere daha, ev yeniden dönüşüme ol ezel ebet sizin yurdunuz denilen üst kimlik için heder ediliyor. Sahiden göreni, gerçekten anlayanı, hakikat için bileni var mı, iki satır düşüneni var mı bu halleri, sahi ama sahiden!
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2022
Görsel: “Syrian Kurdish demonstrators march in the northeastern city of Qamishli to protest against Turkish threats to invade the Kurdish region on Aug. 27, 2019” – Photo: Delil Souleiman-AFP-Getty Images via The Intercept_
#meram#arzihal#yeni türkiye#başka bir evrende#yıkım#inkar#hakkaniyet#çözümsüzlük#demokrasi102#türkiye gerçeği#türkleştirme#insan hakları#insanlık suçları#akşener#kötülük makamı#karanlık çağ#kürd sorunu#bakur kürdistan#hayat hakkı#faşizm#siyasetsizlik#kök karanlık#hayatın çürümesi#azadi#hdp#mücadele#yorum#günce#anlamak#biyopolitika
0 notes
Text
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Referandum Sinyali 27 Mayıs
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Referandum Sinyali 27 Mayıs
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Referandum Sinyali Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Referandum Sinyali Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Referandum Sinyali Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni Anayasa‘ya çalışmasını tamamladıklarını belirterek, “Ortağımız MHP kendi taslağını bize sundu. Diğer partilerin de bu yönde hazırlıkları olduğunu biliyoruz. Bizim çalışmamız da bitti aynı şekilde.…
View On WordPress
#Akp#Anayasa#Cumhur İttifakı#Cumhurbaşkanı Erdoğan&039;dan Referandum Sinyali#Melic#Recep Tayyip ERDOĞAN#Referandum#Yeni Anayasa Taslağı
0 notes
Text
Başkan Büyükakın, Kandıra ya Dahil Muhteşem Hayallerimiz Var
Son Dakika https://www.vatankocaeli.com/baskan-buyukakin-kandira-ya-dahil-muhtesem-hayallerimiz-var-18019h.html
Başkan Büyükakın, Kandıra ya Dahil Muhteşem Hayallerimiz Var
Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. ilçesiyle ilgili hayalleri olduğunu söyledi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Tahir Büyükakın, KO-MEK İlçe sergilerinin açılışlarında kursiyerleri yalnız bırakmıyor. Başkan Doç. Dr. Tahir Büyükakın, Kandıra KO-MEK İlçe Sergisi’nin açılışına katıldı. Son derece renkli bir açılışa sahne olan İlçe Sergisi’nde konuşan Başkan Doç. Dr. Tahir Büyükakın, “Kandıra’ya dahil muhteşem hayallerimiz var. Burası önümüzdeki süreçte en hızlı gelişecek ilçelerimizden bir tanesi olacak. KO-MEK kurslarını da yine önümüzdeki dönemde daha yüksek bir seviyeye çıkarmak için sizlerden söz istiyorum” dedi.
Kandıra KO-MEK Kurs Merkezleri’nin İlçe Sergisi açılışına, Başkan Doç. Dr. Tahir Büyükakın’ın yanı sıra, Kandıra Kaymakamı Mehmet Ünal, Kandıra Belediye Başkanı , Kandıra İlçe Başkanı Erol Ölmez, Genel Yardımcısı Dr. Ali Yeşildal, Sağlık Eski Bakanı Kazım Dinç, İlçe Milli Eğitim Müdürü , meclis üyeleri, muhtarlar, kurum müdürleri, kursiyerler ve vatandaşlar katıldı.
Sergi açılışı öncesinde KO-MEK Müzik Grubu Usta öğreticileri Kocaeli Türkülerini seslendirdi. Açılış töreni, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. İstiklal Marşı okunurken, KO-MEK İşaret Dili kursiyerleri Milli Marşımızı işaret dili ile çevirdi.
Törende ilk konuşmayı kursiyerler adına KO-MEK’in Azerbaycanlı kursiyeri Nurana Mejidova yaptı. Turistik amaçla ‘ye geldiğini ve Kandıra’ya hayran kaldığını anlatan Mejidova, “Vaktimi değerlendirmek için KO-MEK’e yazılmaya karar verdim. İlk başta yabancı olduğum için beni alacaklarını sanmıyordum. Ama burada son derece sıcak ve güzel bir kardeşlikle karşılaştım” dedi. “Benim ülkemde de inşallah böyle kurslar olur” diyen Azerbaycanlı kursiyer, “Kocaelililer bu anlamda çok şanslı” dedi.
Ülkesine döndüğünde Kandıra’yı ve KO-MEK’i çok özleyeceğini söyleyen Mejidova, “KO-MEK’i hayatıma katan Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Tahir Büyükakın’a ve bana aile sıcaklığı sunan usta öğreticilerime teşekkür ediyorum” dedi.
Açılış töreninde ikinci konuşmayı Kandıra Belediye Başkanı Adnan Turan yaptı. KO-MEK’i, Halk Üniversitesi olarak tanımlayan Başkan Turan, “Benim eşim de bir KO-MEK kursiyeri. Çocuğumuzla birlikte bu kurslara katılıyor. Çocuğumuz, Oyun Odaları’nda eğitim alırken, eşim de aynı kurs merkezinde kurslara katılabiliyor. İşte bu çok önemli. Aileler eve bağlı kalmadan, çocuğu ile birlikte bu eğitimi görebiliyor” dedi. Başkan Doç. Dr. Tahir Büyükakın ile önümüzdeki dönemde KO-MEK’i daha da ileriye taşıyacaklarını kaydeden Başkan Turan, “Bundan sonra da hizmetlerimizi daha geniş bir alana yayarak, Kandıra’mıza hizmet etmeye devam edeceğiz” dedi.
Açılışta konuşan Kandıra Kaymakamı Mehmet Ünal ise, Büyükşehir Belediyesi’nin destekleri ile Kandıra’ya önemli hizmetler yapıldığını hatırlattı. Ünal, Başkan Doç. Dr. Tahir Büyükakın’ın hem akademik kimliği hem de mülkü idare ve yerel yönetimlerdeki başarıları ile bu hizmetlerin daha da ilerleyeceğini söyledi.
Törende son konuşmayı Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Tahir Büyükakın yaptı. Kandıra KO-MEK İlçe Sergisi’nin son derece renkli bir açılışa ev sahipliği yaptığını, memnuniyetle gördüğünü söyleyen Başkan Doç. Dr. Büyükakın, “Tüm kursiyerlerimiz çok güzel bir şekilde hazırlanmışlar. Çok renklisiniz. Her birinizi ayrı ayrı tebrik ediyorum” dedi.
KO-MEK Kandıra İlçe Sergisi’nin açılışındaki renkli ve heyecanlı atmosfere atıf yapan Başkan Doç. Dr. Büyükakın, “Gördüğünüz gibi, KO-MEK hayata renk katıyor. Buraya geldiğiniz zaman buradaki kurslarla, yapmış olduğunuz işlerle hem kendinizi dinlendiriyorsunuz, rehabilite ediyorsunuz, hem de şehrin hayatına renk katmış oluyorsunuz. Aman bu kursları ihmal etmeyin. Etrafınızdakilere duyurun” şeklinde konuştu.
Kandıra’ya dahil muhteşem hayallerimiz var
Başkan Doç. Dr. Tahir Büyükakın konuşmasında Kandıra’ya ve ilçenin Kocaeli için önemine değindi. “Kandıra’ya dahil muhteşem hayallerimiz var” diyen Başkan Doç. Dr. Büyükakın, “Burası önümüzdeki süreçte en hızlı gelişecek ilçelerimizden bir tanesi olacak. Özellikle de turizm potansiyeli anlamında. Çok güzel şeyler yapmak mümkün. Tarıma dahil çok güzel hizmetler yapmak mümkün. Belediye Başkanımızla birlikte, inşallah önümüzdeki süreçte çok güzel hizmetleri hayata geçireceğiz” dedi.
Başkan Doç. Dr. Büyükakın, bununla beraber KO-MEK’in de ilçede gelişmesine önem verdiklerini anlatarak, ilçede yeni kurs merkezlerine ihtiyaç duyulacak ölçüde kursiyer sayısının arttırılması yönünde Kandıralılardan söz istedi. Kandıralılar ise Başkanın bu istediğine alkışlarıyla destek verdi.
Başkan karaosmanoğlu’na teşekkür
KO-MEK’te emeği geçenlere teşekkür eden Başkan Doç.Dr. Tahir Büyükakın her zaman olduğu gibi bir önceki dönem Başkan ‘nu unutmadı. Başkan Doç. Dr. Büyükakın, “Şüphesiz en büyük teşekkürü geçmiş dönem Belediye Başkanımıza yapmak lazım. Sayın İbrahim Karaosmanoğlu’na buradan bir alkış yollayalım” dedi.
Ürünleriniz, Kandıra bezi, yoğurdu e-pazarda değerlensin
Başkan Doç. Dr. Büyükakın, her ilçe sergisinde olduğu gibi Kandıra İlçe Sergisinin açılışında da kursiyerlerin el emeklerinin e-Pazar aracılığıyla değerlendirilmesi konusuna değindi. Bu konudaki şartların hazırlandığını hatırlatan Başkan Doç. Dr. Büyükakın, “Biliyorsunuz, ‘nin de imkanları var. Hem kargo imkanı, hem de elektronik market imkanı var. Orada hem KO-MEK’te yapılan ürünleri hem de daha sonraki süreçte Kandıra Bezi ve yoğurdunu da pazarlamak için bir inisiyatif alalım. Değerli Kaymakamım, Belediye Başkanım, siz de buna öncülük edin. İnşallah ev ekonomisine de burada ciddi bir katkı sağlanmış olur” diye konuştu.
Başkandan, kursiyerin nikahını kıyma sözü
Konuşmasının sonunda yaz aylarında evlenecek olan kursiyere KO-MEK Bohçasının takdimine geçildi. Çalıştığı için törene katılamayan kursiyerin KO-MEK Bohçası, Başkan Doç. Dr. Tahir Büyükakın tarafından teyzesine emanet edildi. Başkan Doç. Dr. Büyükakın, kursiyerin nikahını kıyma sözünü vermeyi de ihmal etmedi.
Öte yandan ilçe sergisinin açılışında KO-MEK Branşı kursiyerlerinden 14 yaşındaki Ömer Faruk Uzun ve Muhammet Doğan da Başkan Doç.Dr. Büyükakın’a kelime-i tevhid ile işlenmiş bir Türk Bayrağı tablosu hediye etti. Hediye karşısında oldukça memnun olan Başkan Doç. Dr. Büyükakın, gençlere teşekkür ederek, “Elinize, yüreğinize sağlık. Bu bana verilebilecek en güzel hediyeydi” dedi. Başkan Doç. Dr. Tahir Büyükakın daha sonra iki genci yanına alarak, protokol üyeleri, kursiyerler ve vatandaşların da katılımıyla kurdeleyi keserek, serginin açılışını gerçekleştirdi.
Başkan kandıra bezi dokudu
Sergi açılışının ardından Başkan Doç. Dr. Büyükakın, eserlerin sergilendiği alana geçti. Kandıra Bezinin dokunduğu standa uğrayan Başkan Doç. Dr. Büyükakın, bir süre tezgahın başına geçerek Kandıra Bezi dokudu. Alandaki diğer eserleri de tek tek inceleyen Başkan Doç. Dr. Tahir Büyükakın, kursiyerleri başarıları nedeniyle kutladı. – KOCAELİ
#Adalet Ve Kalkınma Partisi#Adnan Turan#ak parti#AK Parti aday listesi#Ak Parti adayları#Ak Parti Genel Merkezi#Ak Parti İstanbul Gençlik Kolları#Ak Parti Kongre#AK Parti Kurultayı#Ak Parti Milletvekili Adayları#akp#AKP aday listesi#AKP adayları#AKP Kurultayı#AKP nin referandum yorumu#AKP referandum#Akparti#Belediye Başkanı Karaosmanoğlu#bilgisayar#Ekonomi#haber#haberi#haberler#haberleri#İbrahim Karaosmanoğlu#İhsan Özkan#Kandıra#Kocaeli#Ptt#Referandum AKP
0 notes
Photo
Ak Parti Yenikapı Mitingi 2 Milyon Kişi ile Başladı https://www.fazlabilgi.com/haberler/ak-parti-yenikapi-mitingi-2-milyon-kisi-ile-basladi/ #hashtag #Instagram #tag #internet #haber #teknoloji #Türkiye #SonDakika #Siyaset #Ekonomi #turist #İstanbul #otel #kongre #ekonomi #finans #iş
#Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan#Ak Parti İstanbul Gençlik Kolları#İstanbul Büyükşehir Belediyesi#Ak Parti Milletvekili Adayları#Başkan Recep Tayyip Erdoğan#Milliyetçi Hareket Partisi#Adalet Ve Kalkınma Partisi#AKP nin referandum yorumu#belediye başkan adayları#Ak Parti Genel Merkezi#belediye başkan adayı#genel başkanı bahçeli#AK Parti aday listesi#Cumhurbaşkanı Erdoğan#Mustafa Kemal Atatürk#Recep Tayyip Erdoğan#Türkiye Cumhuriyeti#Fatih Sultan Mehm
0 notes
Link
The CC of the Communist Party of Turkey (TKP) released a statement on the devious results of Sunday's referendum.
The statement declared Turkish President Recep Tayyip Erdoğan and AKP government as illegitimate since the referendum results "are designated with tyranny, cheating and stealing".
Reminding that a political power does not receive its legitimacy only with votes, the Communist Party of Turkey's statement declared the celebrations of the ruling AKP government an act of "mocking" the people. The ruling AKP government has long been illegitimate with its reactionary character and practices against the people, the statement said, calling the referendum results "a confirmation of illegitimacy".
"This election has the marks of tyranny and cheating", the statement declared, referring to the decision of Supreme Committee of Elections to accept unsealed voting papers and envelopes as valid.
Confirming that the governing party’s ruling capability is destroyed, the Communist Party of Turkey reminded that the AKP government lost most of larger cities and city centres where no votes overwhelmingly prevailed. Therefore, " there is zero chance for the society to accept a 'yes' result to be declared", the statement said.
The Communist Party of Turkey called on the people "to unite, to act organised and not to accept 'fait accompli'".
71 notes
·
View notes
Photo
Election
http://www.ordinarycomics.com/comics/2017/05/12/12may2017.htm
11 notes
·
View notes
Text
PKK bayrakları, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na tehdit.Avrupa’da faşizm başkadır...
Türkiye’nin siyasetini kendi siyasetlerinden daha fazla konuştuklarına göre doğru yoldayız.
faşistlere boyun eğmemek için. #evet
106 notes
·
View notes
Photo
12 EYLÜL DARBESİ Darbe yapabilmek için şartların olgunlaşmasını beklediler. Olgunlaşması demek; Daha çok ölüm, daha çok patlama, daha çok kaos çıkması demekti. Oysa ATEŞ SADECE ŞEYTANI BÜYÜTÜR. Karanlığı büyütür. Büyüttü de… Vatanı için gencecik yaşında canını verebilen gençler ezildi, öldürüldü, asıldı, sürüldü, meslekten atıldı. Böylece; vatanı ganimet olarak gören vatansızların tohumları ekildi bereketli topraklarımıza… İşgalcilerin yaptığı işkenceler yapıldı gencecik çocuklarımıza… ABD’nin yarattığı karanlık savaş sembolü olan Guantanamo hapishanesinde yapılan işkence benzeri işkenceler yapıldı. 12 Eylül Amerikan darbesinin bilançosu: 650 Bin gözaltı, 1 milyon 683 bin fişleme, 171 kişi işkence sonucu ölüm, 210 bin dava, 230 bin yargılama, 14 kişi açlık grevi sonucu ölüm, 16 kişi kaçarken vurulma, 50 kişi idam edilmiştir. *** *** Silahlar ülkeye rahatlıkla sokuldu. Sağ-sol gruplara dağıtıldı. Ülkede; Gümrük Bakanı vardı, İçişleri Bakanı vardı. MİT vardı. Emniyet vardı. Jandarma vardı. Vardı ama hiçbiri silahların ülkeye girişini ve dağıtılmasını egelle(ye)medi. O günlerde Özel Kuvvetler CİA’nın üssü gibiydi. Kirli silahlar gençlerin eline tutuşturuldu. Tutuşturanlar bazen bir polis, bazen bir öğrenci başkanı, bazen bir istihbarat görevlisiydi. Bazıları hedefe koydukları gence kirli silah verip sonra ihbar etti. Silahla işlenen bütün suçlar hedef gencin üzerine kaldı. Polis, asker, dernekler, sendikalar, mahalleler ikiye bölündü. Gazeteler öldürülmesini istediği isimlerin ilan listesi gibiydi. Çünkü bir ismin gazete manşetine taşınması aslında ölüm emriydi. Sağcı gazeteler sol isimleri, solcu gazeteler sağcıları hedef gösteriyor, hedef gösterilenler öldürülüyordu. *** *** Sağ hükümetler solcu memurları Çankırı, Yozgat gibi sağın elinde bulunan illere sürgün ediyordu. Bu illere gönderilen memurun daha şehre indiği an vurulacağını bile bile… Sol hükümetler sağcı memuru Tunceli, Kars gibi illere sürüyordu. Öldürüleceğini bile bile… Polis POLDER VE POLBİR olarak ikiye bölündü. Okulları jandarma ve polis beklediği, her öğrenciyi yokladığı halde okulların içinde, tuvaletlerinde bombalar, silahlar patlıyordu. Bu arada birileri yok etmek istediği kişileri sağ-sol ayağına yok ediyordu. *** *** Vatanım diyen bu gençler birbirine kırdırıldı. Bu arada utangaç bir kız gibi gezen kırmızı yanaklı bademler korundu. 12 Eylül Amerikan darbesinden çizik bile almadılar. Tam tersi, büyümeleri için önlerine otoban açıldı. İşkencehanelere; Saidi Kürdi ve İngiliz beslemesi, fikri pezevenk, tecavüzcü işgalci sevici hain Mısıroğlu’nun kitapları setler halinde girdi. Aslında bu durum bile hedefin ne olduğunu gösteriyordu. Uğur Mumcu; Türkiye’deki imamların maaşlarının Kenan Evren ve Başbakan Bülent Ulusu’nun imzalarıyla, Suudi Rabıta örgütü tarafından ödendiğini ortaya çıkarmıştı(!).. Sahi, kominizmle mücadele derneği diye FETÖ’ye de bir rol verilmişti değil mi? Evren Amerikan darbesinden sonra ilk iş olarak Yunanistan’ın NATO’ya dönmesine olur vermiştir. *** ***
12 Eylül darbesi ülkemizi dönüştürme perojesinin adıdır. Yeşil Kuşak projesine ray döşemenin adıdır. Ülkeyi Amerika’nın otoparkına çekerken, engel çıkaracak direnç noktalarını(bir kuşağı, gençliği) yok ettiler. Bütün kurumlarıyla, siyasetçisiyle, Ordusuyla, istihbaratıyla… Bütün kurumlar suç ortağıdır. Bu kanlı oyunun en masumu, önüne konan davaya yüreği ile inanmış gençlerdi. Önce önlerine bir yem koydular. Sonra o yemleri yediler diye bacaklarını, kanatlarını, kafalarını koparttılar. Çocukları bile olmasın diye işkence yaptılar. Yetmedi; Cesetlerinin üzerinde tepinip, siyasi ranta bile çevirdiler. *** Geriye bademler, tarikatlar kaldı. Devleti ele geçirdiler. Bademler büyüdü, devletin bütün ederlerini ganimet görüp paylaştılar. Cumhuriyeti yıktılar. Ordu’yu başı kesilmiş tavuğa çevirdiler. Komik olan; Varlık nedenleri olan 12 Eylül Darbecilerini bile yargıladılar(!).. Başka bir 12 Eylül badem darbesine malzeme yaptılar. Oysa 12 Eylül Darbesi bademin ebesidir. Nato Paşalarının yarattığı badem canavara dönüşerek kendi kurumlarını yuttu. ABD’nin yönlendirmesi ile 12 Eylül darbesi yapıldı. Darbeciler işgal ordusunun yaptığı işkenceleri, tecavüzleri kendi milletine uyguladı. Badem 12 Eylül 2010 yılında, referandum adıyla sivil bir Amerikan darbesi daha yapıldı. Postallı darbeden takunyalı darbeye geçiş yapıldı. Türkiye’nin bekası için endişelenen kim varsa hapse tıkıldı. Küresel sermayenin bağımlısı uyumlu basın kullanılarak direnç noktaları linç edildi. Ülkenin bütün kaynakları yabancı sermayenin yağmasına açıldı. Temel SAĞIROĞLU badem darbesinin operasyonlarıyla postal darbesinin operasyonlarını karşılaştırmış: 12 Eylül ve sonraki 2 yılın bilançosu 650 Bin gözaltı 1 Milyon 683 Bin fişleme 50 idam 171 işkence sonucu ölüm 210 Bin dava 230 Bin yargılama 39 gazeteci tutukluya 3.315 yıl ceza 5 Açlık grevi sonucu ölüm
AKP iktidarı ve sonraki 18 yılın bilançosu 3 Milyon 432 Bin gözaltı 8 Milyon 800 Bin fişleme 182 müebbet (idam cezası kaldırıldığından dolayı) İşkence sayısı hepimize karanlık 1 Milyon 554 Bin dava, 815 Bin yargılama 299 Gazeteciye toplam 3 Bin 36 yıl 8 ay ceza 30 Açlık grevi sonucu ölüm 54 Kendini yakma eylemi 44 Maddi sorunlar nedeniyle intihar
Yabancı ülkelerin istihbaratlarına, küresel pazarlıklara bir BESLEME ezikliği ile teslim olanlar, BESLEME OLUNCA, ağanın gücünün kendi gücü olacağını zanneder. Sonra bırakın güç kazanmayı, her türlü kullanılmaya başlarlar. Hiçbir beslemenin Atatürk ve Kemalistleri, bağımsızlıkları uğruna bedel ödemeye daima hazır olmalarını anlaması mümkün değildir. Kafes kuşlarının, bütün özgür kuşlara düşman olması ezikliğinin bir sonucudur.
Zahide UÇAR 12 Eylül 2020
2 notes
·
View notes
Photo
#HAYIR’da umut var! 16 Nisan’da tek adam değil, Türkiye kazansın...
11 notes
·
View notes