Tumgik
#RF Enerji
teknolojihaber · 2 months
Text
Wi-Fi sinyallerini elektriğe dönüştüren cihaz
Tumblr media
Bu cihaz, geleneksel teknolojilerin karşılaştığı sınırlamaların üstesinden gelerek -20 dBm'nin altında bile son derece düşük güç seviyelerinde çalışacak şekilde tasarlanmış. Singapur Ulusal Üniversitesi (NUS) liderliğindeki bir araştırma ekibi, enerji toplama teknolojisinde önemli bir ilerleme kaydetti. Bu yenilik, çeşitli elektronik cihazlardaki pil ihtiyacını potansiyel olarak ortadan kaldırabilir. Genellikle "atık" enerji olarak kabul edilen ortam radyo frekansı (RF) sinyallerini verimli bir şekilde kullanılabilir doğru akım (DC) voltajına dönüştürebilen yeni bir doğrultucu türü geliştirdiler. Referans olarak, yeni teknolojileri, Wi-Fi ve hücresel ağlar gibi kaynaklardan gelen ortam RF sinyallerini kullanılabiliyor elektriğe dönüştürüyor. "Bunun gibi RF enerji toplama teknolojileri, pil bağımlılığını azalttığı, cihaz ömrünü uzattığı, çevresel etkiyi en aza indirdiği ve sık pil değiştirmenin pratik olmadığı uzak alanlarda kablosuz sensör ağlarının ve IoT cihazlarının fizibilitesini arttırdığı için önemlidir" dedi. basın bülteni. Araştırma, bu dönüşümü elde etmek için nano ölçekli spin doğrultucuların (SR) kullanımını gösterdi. Bunu, mevcut teknolojilerin zorlandığı bir eşik olan -20 dBm'nin altındaki düşük RF güç seviyelerinde bile yaptılar. "Dönüştürme doğrultucularını ortamda mevcut olan düşük RF güç seviyelerinde çalışacak şekilde optimize ettik LED'e ve ticari sensöre -20 dBm'den daha düşük RF gücünde güç sağlamak için bu tür bir döndürme doğrultucu dizisini bir enerji toplama modülüne entegre ettik." Projeye öncülük eden NUS'tan Profesör Yang Hyunsoo açıkladı. Ekip, bu teknolojiyi kullanarak ticari bir sıcaklık sensörünü başarıyla çalıştırdı. Yang, "Ortamdaki RF elektromanyetik sinyallerin toplanması, enerji tasarruflu elektronik cihazların ve sensörlerin geliştirilmesi için çok önemlidir" dedi. "Ancak mevcut Enerji Hasat Modülleri, mevcut redresör teknolojisindeki sınırlamalar nedeniyle düşük ortam gücünde çalışırken zorluklarla karşı karşıyadır." Mevcut zorlukların üstesinden gelmek Schottky diyotları gibi geleneksel redresörler, düşük güç seviyelerinde termodinamik kısıtlamalarla ve parazit etkilerle karşı karşıyadır. Yang, "Nano ölçekli spin doğrultucular ise hassas ve verimli RF'den DC'ye dönüşüm için kompakt bir teknoloji sunuyor" diye vurguladı. Geliştirilmiş hassasiyet ve verimlilik sunar. Ekip, geniş bir güç aralığında etkili bir şekilde çalışan konfigürasyonlar oluşturarak SR cihazlarını optimize etti. "Çıktıyı geliştirmek ve çip üzerinde çalışmayı başarmak için SR'ler, RF gücünü eşleştirmek için SR'lerdeki küçük eş düzlemli dalga kılavuzları ile bir dizi düzenlemesi ile birleştirildi, bu da kompakt çip üzerinde alan ve yüksek verimlilik elde edilmesini sağladı . " araştırmacılar. Araştırma, Japonya'daki Tohoku Üniversitesi ve İtalya'daki Messina Üniversitesi'nden bilim adamlarıyla işbirliği içinde yürütüldü. Read the full article
0 notes
mafaweb · 9 months
Text
Ratfiv nedir?Ratfiv, bir tür fiziksel terapi yöntemidir ve genellikle fizyoterapi uzmanları tarafından kullanılır. Bu yöntem, RF (radyofrekans) enerjisi ile IV (intravenöz) ilaç tedavisini bir araya getirerek vücudun iyileşme sürecini hızlandırmayı hedefler. Ratfiv, özellikle kas ve eklem ağrıları ile uğraşan kişiler için etkili bir yöntem olarak kabul edilir.Ratfiv uygulaması sırasında, radyofrekans enerjisi cilt altına iletilir ve bu enerji, kas ve eklem ağrılarına neden olan alanlarda terapötik etki gösterir. Aynı anda, intravenöz ilaç tedavisi de vücuda faydalı maddelerin hızla iletilmesini sağlar. Bu yöntem, vücudun kendi iyileşme sürecini hızlandırmak için güçlü bir kombinasyon oluşturur.Ratfiv, akut veya kronik ağrıları olan bireyler için etkili olabilir ve genellikle diğer tedavi yöntemleri başarısız olduğu zaman tercih edilir. Ayrıca, bu yöntem, cerrahi müdahale gerektirmeyen bir seçenek olması nedeniyle de popülerdir. Genellikle, bir dizi seansın ardından hastaların ağrılarında belirgin bir azalma gözlemlenir.Ratfiv uygulaması, her hangi bir cerrahi işlem gerektirmediği için düşük riskli bir tedavi yöntemi olarak kabul edilir. Ancak yine de, herhangi bir sağlık prosedüründe olduğu gibi, uzman doktor tarafından yönlendirilmelidir ve uygun olmayan durumlarda kullanılmamalıdır. Ratfiv, aynı zamanda yan etkileri minimal olan bir tedavi yöntemi olarak bilinir.Ratfiv nasıl çalışır?Ratfiv, en son teknoloji kullanılarak geliştirilmiş bir fizik tedavi yöntemidir. Bu tedavi yöntemi, düşük akımlı elektrik akımı kullanılarak kasları uyarır ve sinir sinyallerini iyileştirmeye yardımcı olur. Ratfiv, vücuttaki elektriksel aktiviteyi optimize etmek ve kasları güçlendirmek için kullanılır.Ratfiv tedavisi, elektrotlar aracılığıyla vücuda uygulanan düşük frekanslı elektrik akımlarını kullanır. Bu akımlar, sinir sisteminin çalışmasını düzenleyerek kas spazmlarını azaltır ve ağrıyı hafifletir. Ayrıca, kas gücünü artırarak rehabilitasyon sürecini hızlandırabilir.Ratfiv tedavisi sırasında, uzman bir fizyoterapist tarafından hastanın durumuna göre özel bir program hazırlanır. Elektrotlar belirli kas gruplarına yerleştirilir ve elektrik akımları bu kasları uyararak tedavi edici etki oluşturur. Bu yöntem, kas zayıflığı, yaralanmalar, romatizmal hastalıklar ve sinir sistemi rahatsızlıklarının tedavisinde etkili bir şekilde kullanılabilir.Ratfiv tedavisinin en büyük avantajlarından biri, non-invaziv olmasıdır. Yüksek etkili olmasının yanı sıra, hasta için minimal bir ağrı ve rahatsızlık yaşatır. Bu nedenle, hastaların rahat bir şekilde tedavi sürecini tamamlamalarına yardımcı olur.Ratfiv'in faydaları nelerdir?Ratfiv, son yıllarda popüler hale gelen bir teknolojik yeniliktir. Bu yenilik, insan sağlığını etkileyen birçok farklı alanda faydalar sunmaktadır. Özellikle sağlık sektöründe kullanılan Ratfiv, birçok kişiye umut olmaktadır.Ratfiv yöntemi, birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Özellikle kronik rahatsızlıklara sahip olan kişiler, Ratfiv sayesinde daha etkili bir tedavi süreci geçirmektedirler.Bunun yanı sıra, Ratfiv ile yapılan tedavilerin yan etkilerinin olmaması ve daha az invaziv olması, bu yöntemin tercih edilme sebepleri arasındadır. Ratfiv'in faydaları, gün geçtikçe daha da keşfedilmekte ve yeni alanlarda kullanımı da artmaktadır.Sağlık sektörüne getirdiği bu yenilikler ile Ratfiv, gelecekte hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelecektir.Ratfiv kullanımında dikkat edilmesi gerekenlerRatfiv cihazını kullanırken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, cihazın kullanım kılavuzunu dikkatlice okumaktır. Bu kılavuzda yazan tüm uyarıları ve talimatları gözden geçirmek, cihazın doğru şekilde kullanılmasını sağlayacaktır.Ratfiv cihazının temizliği ve bakımı da oldukça önemlidir. Kullanım talimatlarına uygun şekilde temizlenmeyen ve bakılmayan cihazlar, performans kaybı yaşayabilir veya kullanıcıya zarar verebilir. Bu nedenle, cihazın bakımı konusunda dikkatli olmak gerekir.Ratfiv cihazıyla ilgili herhangi bir sorun yaşandığında, kullanıcıların yetkili servislerle iletişime geçmeleri önemlidir.
Amatörce müdahaleler cihazın zarar görmesine veya kullanıcıya zarar vermesine neden olabilir. Bu nedenle, herhangi bir arıza durumunda yetkili servislerin yardımı alınmalıdır.Cihazın kullanımında dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da Ratfiv aksesuarlarının orijinal ve uyumlu olmasıdır. Kullanıcıların, sahte veya uyumsuz aksesuarlar kullanmaları cihazın performansını düşürebileceği gibi, güvenlik risklerine de neden olabilir. Bu nedenle, aksesuar seçiminde dikkatli olunmalıdır.Ratfiv ile ilgili sık sorulan sorularRatfiv, bir tür fare kontrol cihazıdır ve insanlar arasında oldukça yaygın bir konudur. Ratfiv'in nasıl çalıştığı, ne tür faydaları olduğu ve nasıl kullanılması gerektiği gibi birçok soru bulunmaktadır. Bu yazıda, Ratfiv ile ilgili en sık sorulan sorulara cevap vereceğiz.Ratfiv nedir? Sorusu, bu konu hakkında bilgi sahibi olmayanlar tarafından en çok merak edilen sorulardan biridir. Ratfiv, bir tür elektronik fare kontrol cihazıdır. Bu cihaz, farelerin yaşam alanına zarar vermeden onları uzaklaştırmak veya öldürmek için kullanılır. Ratfiv, geleneksel fare zehirleri veya tuzaklara göre daha insanedir ve çevre dostudur.Ratfiv nasıl çalışır? Ratfiv'in çalışma prensibi oldukça basittir. Cihaz, ultrasonik ses dalgaları yayarak fareleri rahatsız eder ve uzaklaştırır. Fareler, bu ses dalgalarını algılayamazlar ancak onlar için oldukça rahatsız edicidir. Bu sayede, Ratfiv farelerin yaşam alanlarından uzaklaştırılmasını sağlar.Ratfiv'in faydaları nelerdir? Ratfiv'in birçok faydası bulunmaktadır. Bu cihaz, insan sağlığına zararlı olmayan bir fare kontrol yöntemi sunar. Ayrıca çevre dostu bir yöntemdir ve evcil hayvanların veya çocukların sağlığına zarar vermez. Geleneksel fare zehirlerinin aksine, farelerin ölümüne neden olmaz ve daha insancadır.Ratfiv'in geleceği ve gelişmeleriRatfiv, günümüzde giderek popüler hale gelen bir teknolojidir. Gelecekte, Ratfiv teknolojisinin daha da gelişeceği ve yaygınlaşacağı öngörülmektedir.Bu teknolojinin gelişmeleri, daha küçük ve daha hafif cihazların geliştirilmesine yol açabilir. Bu da Ratfiv teknolojisinin daha geniş bir kullanıcı kitlesine ulaşmasını sağlayabilir.Ayrıca, Ratfiv ile ilgili yapılan araştırmaların ve yatırımların artması, bu teknolojinin daha da etkili ve verimli hale gelmesini sağlayabilir.Gelecekte, Ratfiv teknolojisinin sağlık, iletişim, eğitim ve diğer birçok alanda kullanılması beklenmektedir. Bu da insanların günlük hayatlarında Ratfiv teknolojisini daha aktif bir şekilde kullanmalarını sağlayabilir.
0 notes
Text
Uzman Access Bars ve Theta Healing Uygulayıcısı olarak Enerji Bars Dönüşüm Terapisinde access bars yaptıranların yorumları, access bars faydaları İstanbul, access facelift yaptıranlar İstanbul, yüze radyo frekans yaptıranların yorumlarını inceleyebilirsiniz. Access the bars, access bars nedir nasıl uygulanır, access bars eğitim ücreti, access bars ne işe yarar, access bars nedir ne değildir, access bars seans ücreti İstanbul merak eden danışanlarımız telefondan veya sosyal medyalarımızdan ulaşabilirler. Romatoid Artrit iltihaplı romatizmaya sahip olanlar ve Rf yüksekliği nasıl düşürülür diye soranlar Access Bar uygulamasının mucizelerine tanıklık edebilirler. İstanbul radyofrekans uygulamasında radyofrekans cilt bakımı, radyofrekans öncesi ve sonrası farkı hissedebilirsiniz. Yüz sarkmasına ne iyi gelir doğal, yüz sarkmasına en etkili çözüm, yüz sarkması nasıl toparlanır, genç yaşta yüz çökmesi ve sarkması, zayıflayınca çöken yüz nasıl düzelir, genç yaşta yüz kırışması çözümlerimiz ile eskü güzelliğinize kavuşabilirsiniz. En etkili yüz yogası ve klasik yüz masajı ftr ile palpasyon elle muayene, perküsyon parmaklarla muayene, bukkal yüz masajı, manuel bukkal yüz modelajı yöntemlerimizle anında daha genç bir görünüme sahip olabilirsiniz. Kadın keskin yüz hatları çıkarmak, erkek yüz hatlarını keskinleştirmek, ameliyatsız yanak kaldırma, erkek yüz şekillendirme ile solgun görünümünüz gidecek ve eski ışıltınız geri gelecek.
1 note · View note
saglikagi · 2 years
Text
Çarpıntı Durumuna Dikkat https://saglikagi.net/carpinti-durumuna-dikkat/?feed_id=44991
0 notes
teknoaslan · 3 years
Text
RF Enerji Toplama Nedir?
RF Enerji Toplama Nedir? #akıllıev #akilliev #akıllıevsistemleri #akillievsistemleri #akıllıevler #akıllıevsistemi #akıllıevaletleri #akıllıevteknolojisi #akillievotomasyonu #akıllıevürünleri #akıllıevfiyatları #akillievsistemi #akıllıevotomasyonu #akilli
Akıllı evlerin geleceğini düşündüğünüzde, çoğumuzun ortak hayali bir daha asla bir cihazı şarj etmek zorunda kalmamaktır. Kablolar her zaman birbirine dolanmakla kalmaz, tüm cihazlarınız için sonsuz fişleri yönetmek zahmetli olabilir. Pillerin de sınırlı bir ömrü vardır ve çevre için pek iyi değildir. Pek çok yenilik, güneş panelleri gibi şeyler aracılığıyla bu deneyimi iyileştirmeye çalışsa da,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
ucuz-viski · 2 years
Text
Viski Hangi Içecekle Içilir?
Bütün markaların viski fiyatları ne kadar? Jack Daniel’s, Johnnie Walker, Chivas Regal, Ballantine’s 2021 viski fiyatları herkes tarafından merak ediliyor ve araştırılıyor. Özellikle 2021 fiyatları: Jack Daniel’s, Johnnie Walker, Chivas Regal, Ballantine’s viski fiyatları kaç TL, Viski fiyatları 2021 ne kadar? Güncel zamlı 2021 viski fiyatları: Jack Daniel’s, Johnnie Walker, Chivas Regal, Ballantine’s viski fiyatları kaç TL? Johnnie Walker’ın Premium 18 yıllık viskisidir. Harmanlanmış Malt İskoç viskisidir. HiConsumption, Johnnie Walker Blue'yu şu şekilde listeliyor: en iyi harmanlanmış Scotch viskilerinden biri . Bu tür içki kültürü kurslarının bence en önemli ögelerinden biri herkesin tartışmaya katılması ve kişisel görüşlerini paylaşabilmesi. Migrosta Ne Tür Alkol Türleri Bulunuyor ve Fiyatları Nedir? Alarm sistemleri nedir Ekipmaları Nelerdir? Ev Alarm Sistemleri Nelerdir? En sık rastlanan alarm sistemleri içerisinde hırsız alarm sistemleri ve yangın alarm sistemleri bulunur. Buradan alınan bilgiye göre eğer yangın varsa hızla söndürme sistemi harekete geçer. Ürünün fazla yağmur altında kalma durumu varsa plastik gibi ürünlerin tercih edilmesi gerekiyor. Johnny Walker fiyat 2020 listesinde yer alan ürünler 2021 yılında da tüketicilerin en çok tercih ettiği viski çeşitleri arasında yer alıyor. Türkiye'de de çokça tercih edilen ve satılan harmanlanmış (Blended) viski kategorisinde olan bir markadır. Dünyada en çok satılan harmanlanmış İskoç viski markasıdır. Aynı zamanda San Francisco World Spirits Competition’da beş kez çifte altın madalya kazanan tek burbon markasıdır.
Tumblr media
Bu nedenle bu bölümde sizlerle markanın ana portföyünde yer alan ekspresyonlarını ve yakın zamanda çıkarmış olduğu şişelemeleri paylaşacağım. Şişenin üzerinde direkt 18 amblemi vardır ve yeni bir ürünü olup bunu da tatma fırsatım olursa sizlerle paylaşacağım. İskoç viskisi olup üretici firma İngiliz şirketi olan Diageo'dur. İskoç viskisi markaları İrlanda Amerika Japonya gibi ülkelerde sıkça tüketilmektedir. 1900’lerin başında Johnnie Walker markasını yöneten George Paterson ve Alexander Walker markalaşma kapsamında markaları için ilgi çekici bir logo arayışına girerler. Sigara fiyatlarına bu sene başında zam gelmezken içkiler üzerinden alınan vergiler yüzde 7.1 oranında artırıldı. Son olarak, Johnnie Walker bu sene 200. yılına özel olarak 4 farklı ekspresyon satışa sundu. Genelde harmanlamalar 2 veya 3 sene standart sürmektedir. Her alarm sisteminde çalışma prensibi genelde aynıdır. Buna ek olarak, son derece doğal bir biçimde akünün çalışma süresi bağlı bulunduğu alarm ve güvenlik sisteminin ne kadar enerji tüketimi yaptığı ile de doğrudan ilişkilidir. Son yapılan zamlarla birlikte viski fiyatları yukarıda tablolar şeklinde verdik. Örneğin kafamda 20 kişilik kontenjan sınırı oluşturup talep toplayıp karma grup şeklinde yapılacak etkinlikler. DESİ MİDLİNE alarm sistemini 6 adet uzaktan kumanda ile 8 adet RF dedektör tanıtılabilir. DESİ Midline Alarm sistemi kablosuz alarm sistemidir.
Bir binaya alarm sistemi kurarken aklımızdan geçen bir numaralı düşünce bina sakinlerini muhtemel bir yangın tehlikesine karşı uyarmak olacaktır. Yangın söndürme konusunda binanın yapısına uygun olarak projelendirme yapılmalıdır. Bu sistemlerde yangın tespiti ve alarmın devreye sokulması için işyerindeki insanlara güvenilir. Damıtımevinden damıtımevine tatlar çok değişse de Lowlands viskilerinin daha floral, şekerli tadları bence yeni başlayanlar için çok uygun. Viski fiyatları gibi soruları yanıtlamadan önce 2022 başlığındaki fiyatların Ocak ayı için olduğunu ve sürekli güncellendiğini belirtelim. Johnnie Walker Fiyatları 2021 Güncel , kaliteli alkollü içecekler arasında yer alan viski fiyatları her yıl olduğu gibi 2021 yılında da zamlandı. Adresler ve konvansiyonel sistemler kablolu sistemler içerisinde yer alır. Tahmini 5 ile 10 gün içerisinde fermantasyon tamamlanacaktır. Viski fiyatları zaman zaman güncellenirken uygulanan fiyatlar tavsiye edilen perakende satış rakamlarıdır. İçki fiyatları perakende satış fiyatlarının da yapılan bu zam ile %2,5-3 civarında artacağı tahmin ediliyor. 1800’lü yılların başlarında ortaya çıktığı tahmin edilen bu kokteyl, ilk yayınlanan kokteyl kitabı olan Jerry Thomas Bartenders Guide’da bir cin kokteyli olarak hayatımıza girse de ilerleyen yıllarda tarifteki cinin yerini viski almış.
Marketlerden almış olduğunuz ürünün ambalajının rengini, açılmamış olduğunu ya da deforme olmadığını kesinlikle kontrol ederek alınız. Enflasyonun da oldukça önemli bir etkisinin olduğunu bilmekte fayda var. O dönemlerde Single Malt kategorisinin şimdiden çok farklı olduğunu belirtmeliyim. Bu nedenle John’ın harmanlarını malt karışımları olarak düşünebilirsiniz. 80 yorumcu Malt Ustası viskiye 5 üzerinden 4 puan verin. Biliyorum hala ne zaman tadacağız diye düşünüyorsunuz. İskoçya’da küçük bir bakkal dükkanında temelleri atılan Johnnie Walker, şu anda viski denildiği zaman akıllara ilk gelen markalardan biri. Nadiren de olsa buzla birlikte alınır; ancak bu çoğu zaman pek de olumsuz bir sonuç yaratmaz. Viski üzerine uzun zamandır bir paylaşım yapmıyordum. Alexander Walker’ın o dönemlerde gemi kaptanlarına sürekli olarak viski hediye ettiği söylenir. Alexander işi devralmasıyla beraber yavaş yavaş büyümeye başlayan viski işini daha da büyütmeye odaklanıyor. Johnnie Walker viski serileri arasında güncel olarak Gold Label Reserve'den sonra Johnnie Walker Aged 18 Years şişeside gelmektedir. Gold Label'a göre kalitesi bir tık daha düşüktür. Marka ve litre özelliklerine göre değişen fiyatlar birçok alkol tüketicileri tarafından ilgi ile takip ediliyor.
1 note · View note
saglamsayfa · 4 years
Text
Altın İğne Uygulaması
Tumblr media
Daha güzel ve genç görünmek, şüphesiz ki yüzyıllar boyu hiç değişmeyen ve tazeliğini koruyan bir istek olmayı başarmıştır. “Fraksiyonel Multipolar İğneli Radyofrekans “Altın İğne”, özellikle ince kırışıklıkların azaltılmasında, sivilce (akne) ya da yara izleri gibi cilt sorunlarının çözülüp cildin sıkılaştırılmasında kullanılmaya başlanan bir yöntem. Özellikle kış mevsiminden yorgun çıkan ciltler için kullanılabilir. “RADYOFREKANS (RF) TEKNİĞİ” NEDİR? Kısaca özetleyecek olursak, titreşimli radyo dalgalarının su molekülleri ile etkileşmesi sonucu ortaya çıkan enerjinin, ısıya dönüşmesi esasına dayanan bir cilt gençleştirme (anti-aging) yöntemi aslında. Burada önemli nokta, radyofrekans (RF) dalgalarının etki göstermesi için ortamda mutlaka su moleküllerinin bulunması gerektiğidir. Bu anti-aging tedavi yönteminde hedeflenen doku, yapısında bolca su molekülleri ihtiva eden, cildin esnekliğini ve pürüzsüz görünümünü sağlayan kolajendir. RF tekniği monopolar, bipolar veya multipolar elektrotlar ile uygulanır. Son geliştirilen yöntem, yazımızın da konusu olan, fraksiyonel multipolar iğneli RF tekni��idir. “Güvenli bir anti-aging yöntemi olan ‘Altın İğne’nin hedefi, cildin esnekliğini ve pürüzsüz görünümünü sağlayan kolajeni tetikleyerek, cildi yeniden genç ve canlı görünümüne kavuşturmaktır. CİLDE NASIL ETKİ EDİYOR?  Multipolar RF tekniğinde, cilde çoklu elektrotlar (multipolar) aracılığıyla kontrollü olarak uygulanan enerji ısıya (50-55 derece) dönüşüyor. Oluşan ısı kollajen ve elastin liflerde derhal kasılma etkisi, daha sonraki aşamada ise yara oluşumunu beraberinde getiriyor. İşlem sonunda da, iğnelerin temas ettiği ciltte ve hemen alt bölgelerde direkt ısı etkisiyle ciltte yenilenme ve cilt sıklığında artış meydana geliyor. Uygulanan ısının ciltte kolajen üretimi yapan fibroblastlarda, metabolizmayı hızlandırarak kolajen ve elastin üretimini uyarıcı etkisi de mevcut.     UYGULAMA AŞAMASI  Özel olarak tasarlanan RF cihazının altın iğneli başlığı, uygulanacak cilt yüzeyine temas ettirildiğinde iğneler de, mikro delikler oluşturarak cilt altına iniyor. İşte bundan sonrasında da iğne ucundan cilt altına gönderilen RF ile kolajen ve elastin üretimi tetiklenmiş oluyor. İşleme başlamadan bir saat önce, uygulanacak alanlara lokal anestezik kremler sürülüyor. İşlem sonrasında ise, etkiyi güçlendirmek için PRP kitleri, büyüme faktörleri ve hyalüronik asit içeren ürünler cilde uygulanabiliyor. Ancak uygulama öncesinde özellikle aşağıdaki noktalara dikkat edilmesi gerekir. TEDAVİ EDİLECEK ALANDA DÖVME OLMAMALI Tedavinin bir hafta öncesi ve sonrası kan sulandırıcı ilaçların, ağrı kesicilerin kesilmesi, iki ay öncesinde sistemik isotretinoin tedavisinin sonlandırılmış olması, tedavi edilecek alana son üç ay içinde dermabrasyon (zımpara yöntemi), derin kimyasal peeling, lazer, radyofrekans gibi işlemlerin uygulanmamış olması, tedavi edilecek alana son bir ay içinde Botox, dolgu ve yağ enjeksiyonu gibi uygulamaların yapılmamış olması, tedavi edilecek alanda dövme veya kalıcı makyaj olmaması. ALTIN İĞNE İŞLEMİ NASIL UYGULANIR? Kısa süreli bir uygulamadır. Örneğin, yüz bölgesi için sadece 30 dakikada tamamlanır.  Çünkü bu süre cildin yenilenme süresi olan 21 güne göre ayarlanmıştır. İşlem, hasta memnuniyetine göre yılda 1 kez 3 seans olarak uygulanabilir. Kırışıklık ve cilt kalitesinin artmasına yönelik uygulamalarda etkinin görülebilmesi için, 3-4 hafta aralıklarla 2-3 seans, yara ve sivilce izlerinin giderilmesi için daha fazla uygulama gerekir. Tedavi edilen alanda 1-2 gün devam eden şişlik, 1 hafta kadar sürebilen kızarıklık ve bazen küçük kabuklanmalar gözlenebilir. Ancak hasta 1-2 günün sonunda rahatlıkla sosyal yaşamına geri döner.  Düzenli olarak cilt tipine uygun nemlendirici krem kullanılmalıdır.  Güneşten etkin korunmaya özen gösterilmelidir. Etkisini 2-6 ayda görmek mümkündür. Genellikle kolajen yapısı iyi olan bütün yaş grubuna ve erkek hastalara da isteğe bağlı olarak uygulanabilir. HANGİ ALANLARDA KULLANILIYOR?  Cilt gözeneklerinin sıkılaştırılmasında, cildin sıkılaştırılması, cilt kalitesinin artırılmasında, ciltteki ince kırışıklıkların giderilmesinde, yara izi, ameliyat yeri izlerinin tedavisinde, sivilce tedavisinde, sivilce izlerinin giderilmesinde, gebelik ve kilo alıp vermeyle oluşan cilt çatlaklarının giderilmesinde uygulanabilir. NEDEN “ALTIN” DENİYOR? Radyofrekans cihazının ucundaki başlıkta yer alan iğnelerde altının tercih edilmesinin iki nedeni var; "Paslanmaz özelliğinin bulunması. Isıyı iyi ileten bir metal olması." KİMLERE UYGULANMAZ? Vücudunda metal protezi veya kalp pili olanlara, otoimmün hastalığı olanlara (SLE gibi), radyoterapi tedavisi altında olanlara, kolajen vasküler hastalığı olanlara (Skleroderma gibi), uygulama bölgesinde yara veya dermatiti (uçuk, psoriasis gibi) olanlara, gebelere ve emziren annelere, aktif kanser tedavisi gören hastalara, tedavi edilecek alana son üç ay içinde cerrahi müdahale (yüz germe veya gözkapağı cerrahisi) uygulanmış hastalara, keloid gibi kötü yara iyileşme öyküsü olan hastalara, cildi çok ince, aşırı kuru olan ve yağ dokusunun iyi olmadığı hastalara uygulanmamalıdır. Read the full article
0 notes
gozel · 4 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
G Tehlikesi: 5G Kablosuz Teknolojisinin İnsanlık İçin Felaket Olacağını Gösteren 13 Neden (*)
..
Çeviren: Deniz Çelik
5G şu an dünyada birçok şehirde ilk kez hizmete sunuldu. Sağlık ve gizlilik üzerindeki korkunç etkileri konusundaki farkındalık arttıkça, birçok yerde kullanımını erteliyor veya yasaklıyor, bu yerlerin örnekleri arasında Belçika’nın tamamı, Vaud (İsviçre) ve San Francisco (ABD) sayılabilir. Radyo frekansı radyasyonu (RF veya RFR) ve elektromanyetik alanlar (EMF) giderek artan oranda yeni bir çevre kirliliği türü olarak kabul edilmektedir. Eğer yeterli sayıda insan ayaklanmaz ve buna bir dur demezse sağlık ve gizlilik noktasında tam anlamıyla bir felakete dönüşecek 5G’nin tehlikesini ortaya koyan 13 nedeni aşağıda okuyabilirsiniz.
1. 5G Tehlikesi: Ter bezi antenlerinizi ele geçirme
5G ağı, anten işlevi gören ter bezlerinizi etkileyen frekansları kullanır ve yayar. Bir başka deyişle, en büyük organımız olan cildimiz, 5G ile etkilenebilir ve manipüle edilebilir. 5G ve Nesnelerin İnterneti: Toplam Teknolojik Kontrol Şebekesi Hızlı Yayılıyor başlıklı makalemde de belirttiğim gibi Bilim adamı Dr. Ben-Ishai, yayınladığı videoda 5G ile vücudumuzun ter bezleri arasındaki bağlantıyı gösteriyor:
“[5G frekansları] cildimizin geometrik yapısı ile etkileşime giren dalga boylarıyla [bize] enerji verir … Ter bezlerinin spiral antenler gibi çalıştığını bulduk. Ter bezleri, 75-100 GHz arası elektromanyetik enerjinin emilim mekanizmasının ayrılmaz bir parçasıdır ve eğer ter bezinin özelliğini değiştirirseniz, yani mesela çalışmasını sağlarsanız, aslında bu emilimi bir noktada değiştirmiş olursunuz. Bunu yapabilirseniz, bir kişinin nasıl stres altında olduğunu da gözlemleyebilirsiniz.
2. 5G Tehlikesi: 5G, VGCC’ler üzerinden EMF hasarını derinleştiyor
Kablosuz radyasyon ve EMF (elektromotor kuvvet) üzerine araştırma yapan bilim insanı Dr. Matin Pall, EMF’lerin erken yaşlanmaya ve insan vücudunda doğurganlık, beyin, kalp ve hatta DNA hasarı dahil olmak üzere, bozulmalara nasıl neden olduğunu açıklamak için çığır açan bir araştırma yaptı. Dr. Pall, EMF’lerin, hücreye fazla kalsiyum iyonu salmayı sağlayan VGCC’leri (voltaja duyarlı kalsiyum kanalları) nasıl harekete geçirdiğini gösteren araştırmaya öncülük etti. Bu, peroksinitrit ve serbest radikalleri oluşturmak üzere neredeyse anında reaksiyona giren nitrik oksite (NO) ve süperoksite yol açar. Buna benzer birçok çalışma peroksinitrinin DNA’ya zarar verdiğini gösteriyor. Dr. Pall, “5G’nin piyasaya sürülmesinin kesinlikle delilik” olduğunu açıkça belirtiyor.
3. 5G Tehlikesi: Darbeli Dalga, Sürekli Dalga Radyasyonundan Çok Daha Zararlı
Akıllı Sayaçların önemli ve benzersiz bir özelliği, sürekli dalga radyasyonu değil, darbeli dalga radyasyonu yaymalarıdır. Başka bir deyişle, bir elektromotor kuvvet patlaması yayıp sonrasında geçici olarak aktif olmayan duruma geçen bir başla-bitir döngüsünde çalışırlar. Bunun gün içindeki tekrarlanma sayısı inanılmayacak kadar yüksektir; kamu hizmeti veren şirketlerin (California’daki Pacific Gas ve Electric Company gibi) ifadelerinin olduğu mahkeme belgeleri, akıllı sayaçların günde 9.600 ile 190.000 kez darbeli dalgalar gönderdiğini ortaya koyuyor!
4. 5G Tehlikesi: 5G, Derin EMF Girimini Arttırıyor
Cep telefonlarının çocuklar için yetişkinlerden daha tehlikeli olmasının ana nedeni (radyasyon emiliminin ömür boyunca birikiyor olması dışında) EMF girimidir.
Dr. Pall şunları söylüyor:
“Sektör, daha geleneksel mikrodalga frekansı EMF’lerin vücuda etkisinin, vücudun 1 cm dışı ile sınırlı olduğunu da iddia ediyor. Bizler, insan beyninin derinleri, kalp ve hormon sistemleri üzerindeki etkilerinden dolayı bunun doğru olmadığını biliyoruz. Belki de vücudun derinlerine olan etkilerini gösteren en önemli iki çalışma, Prof. Hassig ve İsviçre’deki meslektaşlarının yeni doğan buzağılarda katarakt oluşumu üzerine yaptıklarıdır. Bu iki çalışma da açıkça gösteriyor ki, hamile inekler cep telefonu baz istasyonlarının yakınlarında otlandıklarında, doğan buzağıların katarakt olma ihtimali çok daha fazla yüksek oluyor. “
2009 yılında yayınlanan çalışmasında Hassig şunları söylüyor:
“253 buzağıdan 79’unda (%32) çeşitli derecelerde nükleer katarakt vardı, ancak sadece 9’unda (%3,6) buzağıda şiddetli nükleer katarakt görüldü. Sonuçlar, gestasyonun ilk trimesterindeki nükleer kataraktı olan dana buzağılarının konumu ile antenin gücü arasındaki ilişkiyi ortaya koyuyor. 100 ila 199 metre arasındaki anten sayısı, oksidatif stres ile ilişkilendirildi ve oksidatif stres ile en yakın MPBS’ye (Cep Telefonu Baz İstasyonu) olan mesafe arasında bir ilişki vardı.
5. 5G Tehlikesi: 5G, Tüketici Kolaylık Sağlama Kılıfıyla Sunulan bir Silah Sistemidir
Mark Steele 5G’ye karşı çıktığını yüksek sesle dile getirdi ve Project Camelot ve 5G Apocalypse: The Extinction Event belgeselinde Sacha Stone’ da dahil olmak üzere birçok kişiye röportajlar verdi. Steele, raporların 5G’nin 24-100 GHz aralığında çalıştığını belirtmesine rağmen, aslında alt-gigahertz olduğunu (yani GHz eşiğinin altında, hala MHz cinsinden ölçülür) iddia ediyor. Steele, 5G’nin uzun menzilli radar, fazlı dizi radar ve yönlendirilmiş enerji gibi bir silah sistemi olduğunu söylüyor. 5G donanımını incelediğimizde, bir silah sistemi olduğunu kanıtlayan yalıtkan bir merceğe sahip olduğunu gördüğümüzü söylüyor. Otonom araçlar 5G’yi diğer sürücülerin aynalarını parlatmak için kullanılabilir (bu da saldırı sayılabilecek kadar güçlü ve zararlıdır). Mark, 5G’nin anne karnındaki bebekleri öldürecek kadar güçlü olduğunu ifade ediyor:
“5G, bir silah sistemidir, bundan ne daha azı ne de daha fazlası söylenebilir. İnsanların haberleşmesi ile bir ilgisi yoktur. 5G, otonom araçlar için makine bağlantısı olan bir makinedir.”
6. 5G Tehlikesi: Los Angeles’taki itfaiyeciler, Baz İstasyonlarına Çok Yaklaştıktan Sonra Hastalandılar
Yayınlanan bir videoda, Los Angeles’lı 25 yıllık eski bir itfaiyeci, baz istasyonlarını sigarayla kıyaslıyor. İtfaiye binalarının üzerine ya da yakınına inşa edilen baz istasyonlarının durdurulması için çağrı yapıyor. Bu durumdan mustarip olanlar yalnızca itfaiyeciler değil, Hollanda’da yapılan bir 5G testi sırasında yüzlerce kuşun gökten yere düştüğü de bildirildi.
7. 5G Tehlikesi: Aynı Frekans, Kalabalıkların Dağıtılması İçin Kullanılıyor
Söylendiğine göre 5G, frekanslar çok yüksek (24-100 GHz aralığında) olduğundan milimetre dalga (MMW) olarak adlandırılan frekanslarını kullanıyor. 1 GHz=1 milyon GHz olduğu için, çok çok kısa dalga boyuna (bir dalganın piki ile diğeri arasındaki mesafe) sahip frekanslardan söz ediyoruz. Mesafeler o kadar küçük ki milimetre cinsinden ölçülür, bu yüzden milimetre dalga terimi kullanılır. Bunlar, ordu kalabalıkların dağılması için kullandıkları gibi öldürücü olmayan silahlarla birebir aynı frekanslardır. Bu silahlar çok büyük yaralanmalara yol açma kapasitesine sahiptir. Dr.Paul Ben-Ishai diyor ki: “İsabet ettiğinde yakınında olacak kadar şanssızsanız, vücudunuz yanıyormuş gibi hissedersiniz”
8. 5G Tehlikesi: Mutajenik (DNA hasarına neden olan) ve kaserojen (kansere neden olan)
5G’nin MMW frekansları, mitokondriyal DNA hasarına neden olur, bu da sonrasında nesiller boyu aktarılır. 5G mutajeniktir. Bu mutasyonlar gelecek nesillere aktarılır! Bunun genetik saflık noktasında ciddi olumsuz etkileri var. Peki o ekranlara bakmayı sürdüren kaç kişi bunu aklına getiriyor?
Mutajenez genellikle kanserojenle birlikte gelir. Başka bir deyişle, DNA hasarına neden olacak kadar güçlü ve tehlikeli olan şeyin kansere neden olma ihtimali da yüksektir. Steele, 5G’nin 1.sınıf bir kanserojen olduğunu söylerken, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) daha ihtiyatlı yaklaşarak baz istasyonlarını 2.sınıf muhtemel kansorejen olarak sınıflandırmaktadır.
5G, uygun güvenlik testleri yapılmadan piyasaya sürülüyor, bu nedenle elimizde 5G’nin nasıl özellikle kansere neden olduğu konusunda elimizde fazla veri yok ancak 2G, 3G, 4G EMF’lerinin beyin kanseri dahil olmak üzere, birçok kanser türünde nasıl rol oynadığını gösteren çok sayıda kanıt mevcut.
9. 5G Tehlikesi: Faz dizilimli yoğunlaştırma
5G, kendisinden önceki teknolojilere göre çok daha fazla verici ve alıcıya ihtiyaç duymaktadır. Bu da, yerleşim mahallelerinin merkezi de dahil olmak üzere hemen hemen her yere yapılması tasarlanan baz istasyonlarıyla birlikte, büyük bir altyapı oluşturma planı demektir. Bu tür bir yoğunlaşmanın etkileri korkunç olabilir. 5G, evinizin ve diğer yapıların içini 3 boyutlu haritalayacak kadar güçlüdür. Steele, daha önce savaş alanındaki sorgularda kullanılan ve tuğla veya betona rağmen kolayca ilerleyebilen 868 MHz frekansının altını çiziyor. Bu frekansın, Hedeflenen Bireylere karşı meydana gelen elektronik taciz ve çete takibi göz önünde bulundurulduğunda ilginç bir şekilde belirli kişileri kalabalık içinden seçebileceğini iddia ediyor. 5G altyapısı, mermi gibi hedefine yayılan küçük faz dizilimli antenlerden oluşacak. Ürettikleri mikrodalgalar duvarlardan ve insan vücudundan geçebilecek güçte olacak. Yılın her günü, her saatti üzerimizde olacak ve daha kötüsü, kapsama alanının 4G’den daha geniş olarak nihayetinde dünyanın her bir kare toprağını kapsaması planlanıyor.
10. 5G Tehlikesi: Tüm böceklerin ölümü
Böcekler, kuşlar ve çocuklar vücutlarının küçük olmasından dolayı 5G’ye karşı en savunmasız olanlardır. Claire Edwards, EMF/5G konusunda BM Genel sekreteri Amtonio Guterres’in dikkatini çekmiş, eski bir BM editörüdür. Stockholm’de 5G karşıtı bir toplantıda şunları söylemiştir: “Son 20 yılda böceklerin %80’ini kaybetmemiz ilginçtir ve eğer 5G hayatımıza girerse, hepsini kaybedeceğiz. Böcekler gittiğinde biz de gideriz.” Hem böcekler hem 5G antenlere ihtiyaç duyar: böcekler antenleri, diğer amaçları bir yana koku almak için kullanırlar, 5G ise dalgaları yaymak için. Şaşırtıcı olmamakla birlikte, böcekler 5G EMF dalgalarına duyarlıdırlar; yakın zamanda yapılan bir çalışma, 5G radyasyonuna maruz kalan böceklerin vücut sıcaklıklarında artış olduğunu göstermiştir.
“Araştırmalar, 5G tarafından kullanılan frekansların, böceklerin vücut sıcaklığını arttırdığını göstermektedir. Bu olay, 4G veya WiFi ile gözlemlenmemiştir.” Ayrıca, Böceklerin 2 ila 120 GHz Radyo Frekanslı Elektromanyetik Alanlara Maruz Kalması başlıklı çalışma, şu sonuca varmıştır:
“Kablosuz haberleşme sistemleri için kullanılan elektromanyetik alanların gelecekteki dalga boyları küçülecek ve böceklerin vücut büyüklüğü ile karşılaştırılabilir hale gelecektir ve dolayısıyla böcekler üzerinde EMF emiliminin artması beklenmektedir.”
11. 5G Tehlikesi: Uzay merkezli 5G
5G, uzaydan aşağıya ışınlama planlarıyla kaçınılmaz bir şebeke olarak planlanmıştır! Uluslararası Dünyada ve Uzayda 5G’yi Durdurma Çağrısı (International Appeal Stop 5G on Earth and in Space ) örgütü şunları yazdı: “En az 5 şirket, dünyanın düşük ve orta yörüngesindeki 20.000 uydu üzerinden uzaydan dünyaya güçlü, odaklanmı��, yönlendirilebilir ışınlarla örtecek 5G sağlamayı önermektedir. Her bir uydu, fazlı bir dizilimde düzenlenmiş binlerce antenden yayılan 5 milyon watt’a varan güce sahip milimetre dalgaları yayacak.”
Buradaki büyük resmi görebilmek hayati önem taşımaktadır. 5G, kablosuz radyasyon, HAARP, iyonosferik ısıtma, GDO gibi bütün bu yıkıcı ve tehlikeli teknolojiler, dev bir gözetim, hakimiyet ve kontrol sisteminde birleşecek. Sadece küçük bir örnek olarak, jeomühendislik, metal partiküllerle dolu kimyasal püskürtmeyi kapsamaktadır, bu da 5G tarafından kullanılabilir.
12. 5G Tehlikesi: Vücut içinde yeniden radyasyon üretimi
RF araştırmacısı Arthur Firstenberg, daha 2002 yılında, bu teknoloji onaylanmadan çok önce bir 5G analizi yayınladı. 5G EM darbelerinin fazlasıyla kısa olduğu ve patlamalarla verildiği için aslında vücudun içinde kopyalandığını ve sonunda içerde yeni küçük 5G antenleri yarattıklarını açıkladı. Firstenberg şunları söyledi: “…kısa elektromanyetik darbeler vücuda girdiğinde, başka bir şey meydana gelmektedir: hareketli yüklerin kendisi, elektromanyetik alanı yeniden yayan ve onu vücutta daha derine gönderen küçük antenler haline gelirler…”
“Bu yeniden yayılan dalgalara Brillouin öncüleri denmektedir… Dalgaların gücü ya da fazı yeterli hızda değiştiğinde önemli hale gelirler… Bu, bu milimetredeki dalgaların vücuda giremeyecek kadar kısa olduğu yönünde bize verdikleri güvencenin doğru olmadığı anlamına gelmektedir.”
Bu da daha önce belirtilen 5G giriminin tehlikeli olduğu iddiasını desteklemektedir.
13. 5G Tehlikesi: Sigorta şirketleri Big Wireless’ı sigortalamayı reddediyor. Ne biliyorlar?
Sigorta şirketleri (Londra Lloyds en meşhur olanıdır) WiFi ve 5G ile iniltili olan hastalıklara ve iddialara karşı Big Wireless’ı (telekomünikasyon holdingi) sigortalamayı reddederek basınca büyük yer aldı:
“Lloyd’un Kasım 2010 Risk Değerlendirme Ekibi raporu bize sağlam bir ipucu veriyor: rapor, asbestle ilgili yapılan ilk araştırmalarda “kesin olmayan” sonuçların elde edildiği ve yalnızca sonraları dikkat eden herkes tarafından, asbestin kansere neden olduğu açıkça anlaşılması bakımından kablosuz teknolojileri asbestle karşılaştırıyor. Lloyd’un WiFi’nin Risk Değerlendirmesinin 8 yıl önce [şuan 9-editör] yayınlandığı unutulmamalı. Risk Değerlendirme Ekibi, o zamanlar bile, çeşitli WiFi frekanslarının hastalığa neden olduğunu gösteren yeni ipuçlarının da ortaya çıkabileceğini fark edecek kadar zekiydi.”
Sonuç: 5G Şebekesi, Daha Geniş bir Komuta, Kontrol, Gözetleme ve Yapay Zeka (AI) Gündeminin Bir Parçası 5G kalitatif ve kantitatif açıdan 4G’den farklıdır. 4G’den sonraki adımdan çok daha fazlası. 5G, 4G’den yalnızca yüzlerce kat daha fazla radyasyon yaymakla kalmayacak, aynı zamanda MMW teknolojisinin getirilmesi de yepyeni bir tehlike kaynağının ortaya çıkması anlamına gelecek. Tarih tekerrürden ibarettir. Tıpkı gerçek bilimin, tütünü/sigarayı yakalamasının biraz zaman alması, gerçek bilimin, korkunç GDO’lara (şimdi marka ismiş Biyomühendislik ürünü gıdalar olarak değiştirildi) yetişmesinin zaman alması gibi 5G’yeyetişmesi de zaman alacak. Bu arada, sadece kablosuzun termal etkilerine odaklanma (ve tehlikeli olmayan termal etkilerin kanıtlarını görmezden gelme) gibi yanlış yönlendirme ve dikkat dağıtıcı durumlar da dahil olmak üzere öne sürülecek sahte bilimle bunun haklı çıkmasını bekleyebilirsiniz. Sonuçta 5G, gizliliği tamamen ortadan kaldıran ve manipülatörlerin gezegendeki her bir kişiyi her zaman izlemesine izin veren dev, kaçınılmaz bir komuta ve kontrol şebekesi oluşturma yönündeki yeni dünya düzeni gündeminin bir parçasıdır. Aktivistlerin özgürlük, hakikat, sağlık, gizlilik ve egemenlik adına adım atmalarının tam zamanı şimdi.
Kaynaklar:
*http://freedom-articles.toolsforfreedom.com/5g-iot-technological-control-grid/ *https://www.youtube.com/watch?v=VuVtGldYXK4 *https://www.youtube.com/watch?v=kBsUWbUB6PE *https://www.emfacts.com/2018/08/martin-palls-book-on-5g-is-available-online/ *http://emfsafetynetwork.org/wp-content/uploads/2011/11/PGERFDataOpt-outalternatives_11-1-11-3pm.pdf *https://www.youtube.com/watch?v=kBsUWbUB6PE *https://s3.amazonaws.com/nghl-ntge/pall-to-eu-on-5g-harm-march-2018.pdf *https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/19780007 *https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4712174/ *https://www.youtube.com/watch?v=ol3tAxnNccY *https://everydayconcerned.net/2019/02/15/5g-is-a-weapons-system-nothing-more-nothing-less-technical-weapons-expert-mark-steele-issues-wake-up-call-to-all-uk-residents-on-5g-led-street-lights-rollout-in-gateshead/ *https://www.youtube.com/watch?v=s-x_xv6dg9E *https://thetruthrevolution.net/hundreds-of-birds-fall-from-the-sky-during-5g-test-in-the-netherlands *https://jnlwp.defense.gov/About/Frequently-Asked-Questions/Active-Denial-System-FAQs/ *https://mdsafetech.org/mitochondrial-effects/ *https://www.powerwatch.org.uk/health/braintumours.asp *https://www.youtube.com/watch?v=Hayxz_GEha8 (stockholm) *http://emrabc.ca/?p=15174 *https://www.nature.com/articles/s41598-018-22271-3 *http://freedom-articles.toolsforfreedom.com/space-fence-surveillance-transhumanism/ *https://www.5gspaceappeal.org/the-appeal *https://www.cellphonetaskforce.org/5g-from-blankets-to-bullets/ *https://principia-scientific.org/lloyds-insurers-refuse-to-cover-5g-wi-fi-illnesses/
(*) Bu çeviri ilk kez 23.10.2019 tarihinde “gazetemanifesto.com” adresinde yayınlanmıştır
..
http://odakdergisi.com/5g-tehlikesi-5g-kablosuz-teknolojisinin-insanlik-icin-felaket-olacagini-gosteren-13-neden/?fb
https://gazetemanifesto.com/2019/ceviri-odasi-5g-tehlikesi-5g-kablosuz-teknolojisinin-insanlik-icin-felaket-olacagini-gosteren-13-neden-305973/
0 notes
istanbulsensorler · 5 years
Photo
Tumblr media
PANASONİC LP-RF 200P FAYb Fiber Lazer Markalama Cihazı Fiber lazer markalamanın mucidi Panasonic’ten 35 yıllık tecrübenin ürünü; Yüksek performanslı galvano tarayıcı. Panasonic FAYb teknoloji ile geliştirilmiş uzun ömürlü ve dayanıklı lazer kaynak. Tozlu ve zor şartlarda rahatlıkla çalışabilen IP64 lazer yazıcı kafa. Şebeke gürültülerine karşı enerji gürültü filtresi. Endüstri 4.0 ile %100 uyum. 10.000 farklı reçete tanımlama imkanı. Farklı malzemeler için doğru markalama ayarlamalarını kendisi yapan ve kullanıcı dostu yazılım. Yüksek kararlılık ve müşteri memnuniyeti. Uzun ömürlü, bakımsız, enerji tasarruflu lazer markalama cihazı. IP64 koruma sınıfı ve enerji gürültü filtresi ile her şartta göreve hazır. Hızlı, yüksek kaliteli ve güvenilir markalama https://lnkd.in/dW374pQ #panasonic #lasermarker #lazer #lazermarkalama #isac #istanbulsensorler #isaclasermarker #lasermarkingmachine #lasermarking #otomasyon #otomasyonsistemleri #automation #makina #system #mekatronik #teknoloji #automations
0 notes
baknedio · 5 years
Text
Bazı tiroid nodülleri ameliyatsız tedavi edilebiliyor
30 Ekim 2019, Çarşamba 10:43
İstanbul
Tumblr media
İSTANBUL, (DHA)-Türkiye’de her 6 kişiden birinde guatr görüldüğü; guatrlı her 6 kişiden birinde ise nodül tespit edildiği belirtildi. Endokrin Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Erhan Ayşan, tiroid nodüllerinin büyük bölümünün radyofrekans yöntemiyle ameliyatsız olarak tedavi edilebileceğini söyledi.
Biyopsi yapılarak kanser olmadığı tespit edilen küçük nodüllerde, hastaların 6 aylık periyotlarla hekim kontrolüne gitmesi gerektiğinin altını çizen Endokrin Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Erhan Ayşan, “Büyük nodüllerde de radyofrekans tekniği de nodülü küçültmek ve bir daha büyümesini önlemede oldukça başarılı oluyor” diye konuştu.
Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Endokrin Cerrahi uzmanı Prof. Dr. Erhan Ayşan, “Başta karaciğer tümörleri olmak üzere birçok hastalıkta uzun yıllardır kullanılan radyofrankans tedavisinin tiroid nodüllerinde kullanılması görece yeni bir yaklaşım. Tiroid gibi küçük boyutlarda olan, üstelik çevresinde çok miktarda damar ve sinirlerin bulunduğu bir organda, ince, narin ve kontrollü salınım yapan bir iğneye ihtiyaç duyuluyor” ifadelerini kullandı.
ISI ENERJİSİ KULLANILARAK NODÜL SÖNDÜRÜYOR 
Radyofrekans (RF) tedavisinin zararlı radyasyon ışınlarıyla ilgisi olmadığının altını çizen Prof. Dr. Erhan Ayşan, şöyle konuştu:
“Bu tedavide herhangi bir ışın kullanılmaz. Radyofrekans (RF) tedavisinde kullanılan tek enerji türü, ısı enerjisidir. Tiroid nodülü, tiroid bezi içindeki şişlikler, yumrulardır. Tiroid bezini bir yastık olarak kabul edersek, nodülü de bu yastık içine sıkıştırılmış küçük bir balon olarak kabul edelim. Bu durumda Radyofrekans bu balonun söndürülmesi işlemidir.” 
HASTANEDE YATMAYA GEREK DUYULMUYOR  
Lokal ya da genel anestezi altında uygulanan bu işlem, nodülün boyutuna göre yaklaşık 20-30 dakikada tamamlanıyor. Radyofrekans (RF) tedavisinin uygulanışını anlatan Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Endokrin Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ayşan “Ucundan kontrollü olarak ısı yayan bir iğne, nodülün içine sokulur ve sistem aktiflenir. İğnenin ucundaki aktif bölümden nodül içine kontrollü olarak ısı verilir. Bu ısı temas ettiği hücreleri yakarak öldürür. Yeterli yanma sağlandığında, iğne nodülün içinden çekilerek işlem sonlandırılır” dedi.
Hastanede yatmaya gerek duyulmayan işlem sonrasında, birkaç saatlik hekim gözetiminde kalmak yeterli oluyor. Hasta aynı gün taburcu ediliyor. Tedavi sonrasında dikkat edilmesi gereken noktalar konusunda Prof. Ayşan şu bilgileri verdi: “Hasta ilk birkaç gün süresince boyun ön bölgesinde bir miktar şişkinlik ve ağrı hissedebilir. Ancak bu, ağrı kesicilerle önlenebilen, şiddetli olmayan bir durumdur. Zaman içinde ölen hücreleri vücut temizler ve nodül çapı gitgide küçülür. İdeal sonuçlar 3-6 ay içinde alınır. İlk kontrol, işlemden bir hafta sonra yapılır. Daha sonra 3. ay ve 6. ay kontrolleriyle nihai sonuç elde edilir. Bu dönemde hastalar rahatlıkla günlük işlerini yapabilir. Herhangi bir diyet kısıtlamasına gerek yoktur.”
ZEHİRLİ GUATRDA DA ETKİLİ
Prof. Dr. Ayşan, “Nodüle bağlı zehirli guatrı olan hasta grubunda da Radyofrekans uygulanarak nodül yakılabilir. Böylece zehirli guatra neden olan ve aşırı hormon üreten hücreler yok edilir. Tiroid bezinin fazla hormon salgısı ortadan kalkar. Hasta, ameliyat olmadan ya da radyoaktif iyot almadan hastalıktan kurtulmuş olur. Bununla birlikte çok özel durumlar dışında Radyofrekans tedavisi tiroid kanserinde kullanılmıyor. Kanserli olduğu biyopsiyle kanıtlanmış ya da kanser şüphesi yüksek olan nodüller için, günümüzde kabul edilen bilimsel yaklaşım cerrahi tedavidir” açıklamasında bulundu.
Kaynak: DHA
Bu Yazı Bazı tiroid nodülleri ameliyatsız tedavi edilebiliyor adresinde ilk olarak yayınlanmıştır. BakNeDio.Com.
source https://baknedio.com/bazi-tiroid-nodulleri-ameliyatsiz-tedavi-edilebiliyor/
0 notes
netbilgikilavuzu · 7 years
Text
Varis Hastalığının Süreci Ve Tedavisi Nedir?
Tumblr media
Dünya’da en çok görülen ve halen yükselişte olan hastalıklardan toplardamarlarda genişleme hastalığıdır (Varis). Vücudun genelindeki toplardamarlarda görülme riski olmasının yanında en sık bacaklarda görülmektedir. Vücudumuzun oluşturduğu ağırlık ve basınç direkt olarak bacaklarda bulunan damarlara yansıtmasıdır. Kılcal damarlardaki problem etetik yani kozmetik problem olarak görülmektedir ve mutlaka tedavi edilmesi ve ciddiye alınması gereken bir hastalıktır.
Varis Nedenleri: Nedenleri, belirtileri, şikayetleri ve tedavi şeklinde farklılık görülmektedir. Varis hastalığının ana nedeni toplardamarlarda kanın basınçla ve yer çekimiyle göllenmesiyle kapakçık yapısının bozulmasıdır. Toplardamarlarda kapakçık tek yönlü açılıp kapanan valf niteliğinde önemli bir doku unsuru olup kirli kanı bacaklardan kalbe doğru geri taşımasıdır. Yer çekimi ile kanın sürekli geri kaçma eğiliminde olan kanı engellemek başlıca görevleridir. Toplardamarlarda 5-10 cm aralıklarla kapakçıklar bulunmaktadır. Kapakçıkların yapısının bozulması ile kirli kan damarlarda bekleyerek damarların genişlemesine neden olmaktadır.
Varis hastalığının en önemli nedeni uzun süre ayakta kalma ve sabit çalışma durumudur. Uzun süre ayakta çalışanlar 30-45 dakika aralıklarla oturdukları yerde yada çalıştıkları yere yakın 2-3 dakika bile yürüyerek toplardamarlarda oluşan basıncı azaltmaları gerekir.
Diğer nedenler:
Genetik (Ailesel)
İlerleyen Yaş
Fazla Kilo, Obezite
Hamilelik: Hamilelik sonrası birkaç ayda kendiliğinden geçebilir
Menopoz
Oral Kontraseptif kulanlar
Varis Belirtileri ve Şikayetleri
Muayenehane gelen birçok hastada ilerlemiş varisler görülmektedir. Bunun nedeni ihmaldir. Estetik açıdan kötü görünümün yanında ağrı, kramp, kaşıntı, kanama, ciltte renk değişikliğine, bacaklarda yaralara (varis ülserleri) neden olmaktadır.  Belirtiler ortaya çıktığında kendiliğinden geçmesini beklemek yerine mutlaka muayene için Kalp ve Damar cerrahına başvurulması gerekir.
Tanı: Varis tanısı olmazsa olmazlardan yani Gold standart olarak adlandırılan Venöz Dopler USG’dir. Venöz Dopler USG damarın yapısı, çapı ve tedavi seçenekler hakkında önemli bilgiler sunmaktadır.
 Varis Tedavisi:
Hamile kadınlarda görülen varisler çoğu zaman doğumdan 2-3 ay sonra kendiliğinden geçmektedir. Bunun dışında kalan toplardamar genişlemesi ya da kılcal damar çatlaması olan herkes mutlaka tedavi olması lazım.
Ameliyatsız Varis Tedavisi: 15 yıl öncesine kadar açık ameliyat uygulanıyordu. Gelişen teknoloji ile ameliyat gereksiz hale gelmiştir.
Lazer:  Endövenoz Lazer Ablasyon (EVLA) yöntemi ile yapılan tedavi damar içine lazer fiberi kateteri ile girilerek yapılmaktadır. Ultrason eşliğinde iğne ile damar içine girilip damar boyunca lazer fiberi ilerletilir. Sonrasında verilen enerji ile hastalıklı genişlemiş damar yakılıp iptal edilmektedir.
Exotherme Laser: Cilt üzerinden 2mm’ye kadar olan kılcal damarlara uygulanan yöntemdir.
RF (Radyo Frekans): Lazer gibi damar içi ve cilt üzerinden olmak üzere 2 farklı uygulanma şekli bulunmaktadır. Cilt üzerinden uygulanan genelde kılcal damarlara uygulanır. İğne kadar ince ucu ile kılcal damarlara milimetrik dokunuşlar yaparak etki etmektedir. Ultrason eşliğinde genişlemiş damar tespit edilerek içerisinden  tel ilerletilerek genişlemiş olan sorunlu damar tahrip edilerek iptal olması sağlanır.
Embolizasyon Glue (Yapıştırıcı): Lazer ve RF’ den farklı olarak damar içine embolizan yapışkan madde enjekte edilerek damarın iptal edilmesi yöntemidir.
Skleroterapi (Köpük): İlaçla tedavi olarak bilinmektedir. Genişlemiş yüzeysel damar içine ince bir iğne ile sklerozan madde (ilaç) enjekte edilmektedir. Köpük ve Skleroterapi olarak iki yöntem bulunmaktadır. Köpük uygulamasında ilaç + hava 3’ lü musluk yardımı ile karıştırılarak köpürtülerek, diğerinde ise ilacı saf haliyle damarlara enjekte etmektedir.
Varis Ameliyatı
Stripping: Damarı sıyırma anlamına gelen ve genelde genel anestezi uygulanarak yapılmaktadır. Bölgesel anestezi de uygulanabilir. Kasık bölgesinde 2cm’lik kesi ile sorunlu damarı bulunup içinden tel ayak bileğine kadar ilerletililir ve sonrasında yine yapılacak kesi ile telin ucu dışarı çıkarılmaktadır. Bu aşamadan sonra damar telin ucuna bağlanarak tel geri çekilerek damar kopartılarak çıkarılır.
Pake Eksizyonu: Bir ya da birden fazla noktadan keserek küçük parçalar halinde çıkarılmaktadır.
Varis Kremi: Cilde sürülen herhangi bir krem ile hastalığın ortadan kalkması mümkünatı yoktur. Tek etkisi içerisinde yer alan uyuşturucu etkili madde ile yaşanan ağrının hafifletmesidir. Bunun dışında herhangi bir faydası yoktur.
Varis Çorabı Tedavi etkisi yoktur. Sadece basınç özelliği ile genişlemiş damarlara basınç uygular. Böylece kan akışını daha kolay hale getirmektedir. Kısmen rahatlama özelliği taşımaktadır.
  Varis Hastalığının Süreci Ve Tedavisi Nedir?
0 notes
Photo
Tumblr media
#ilözelidare #depokuyukontrol#rf#solarenerji #kuyukontrol#depo ile kuyu arası kontrol sistemi #başgülgrup #başgülgrupsolarenerji #başgülailesi (Başgülgrup Solar Enerji Ve Led Aydınlatma Teknolojileri) https://www.instagram.com/p/B3gkiTJnuON/?igshid=1svhe9d5gpx04
0 notes
rserdar7 · 5 years
Video
undefined
tumblr
Philips Hue : Ne Kadar Akıllı ? Bu yazımda, yaklaşık 1 senedir kullandığım Philips Hue serisi akıllı ışıkları, rakiplerine göre farklılıklarını ve birkaç kullanım önerisini ele alacağım. Biraz uzun bir yazı olabilir. Akıllı ışık almak isteyenler için detaylı bir yazı yazmak istiyorum. Umarım bu yazı karar vermenize yardımcı olur.  Ağırlıklı olarak 1 sene boyunca kullandığım Philips Hue serisinden bahsedeceğim ama Xiaomi Yeelight, IKEA Tradfri, TP-Link akıllı aydınlatma grubu da bu yazı içerisinde yer alacak. IKEA Tradfri kullanma şansım olmadı, sadece gittiğim IKEA mağazalarında ayak üstü deneyimledim. TP-Link'in herhangi bir ürününü görüp inceleme şansım olmadı. Xiaomi Yeelight kullandım. Philips'lerden önce kullandığım ampül Yeelight idi. Meraklı olduğum için internette sürekli bu konular üzerinde araştırma yapıp, yeni çıkan ürünlerin Youtube inceleme videolarını izliyorum. Birazdan yapacağım incelemeden önce bu şekilde küçük bir bilgilendirme yapmak istedim. IKEA 25.06.2019 tarihinde yaptığı duyuru ile, IKEA TRÅDFRI olan ürünlerinin adının bundan sonra IKEA Home Smart olarak anılacağını, isim değişikliğine gidildiğini duyurdu.  Akıllı Işıkların Çalışma Prensibi IKEA TRÅDFRI Led Ampul Seti Piyasada çok fazla marka var ve ürünler de hemen hemen birbirlerine yakın ürünler. Yazılım desteği ve diğer ürünler ile bağlantı noktasında birbirlerinden ayrılıyorlar. Yukarıda saydığım 4 marka dışında da ışıklar var ama bu yazıyı yazdığım tarihte bir ışık almaya kalksam muhtemelen yukarıdaki 4 markadan birini tercih ederdim. Bilinen markalar olması ve ışıkların gece gündüz çalışır durumda olması gerektiğini düşünürsek, bu bilinen markalara yönelmek daha mantıklı bir seçim olacaktır. Bildiğiniz gibi klasik lambaları açmak ve kapatmak için duvardaki ışık anahtarını açmamız ve kapatmamız gerekiyor. Anahtarı açtığımız zaman elektrik enerjisi ampüle ulaşıyor ve ışık yanıyor. Akıllı lambalarda durum biraz daha farklı. Lamba çalışabilmek için devamlı enerji kaynağına bağlı olmak zorunda. Yani duvardaki anahtar devamlı açık olmak zorunda. Akıllı ampüllerinizi açıp kapatmak için telefondaki uygulamayı veya bu sistemler için özel olarak oluşturulmuş anahtarları kullanmanız gerekiyor. Bu ışıkların tam olarak hakkını verebilmeniz için, ampüllerinizi modeminize veya router'ınıza bağlamanız gerekmekte.  Işıklar Arasındaki Farklılıklar Yavaş yavaş karşılaştırma yaptığımız kısıma geçelim. Eskiden ampül alırken 30W, 60W, 100W gibi seçenekler arasından tercih yapardık. 30W ampülün ne kadar ışık yoğunluğuna sahip olduğunu, 100W ampülün odayı ne kadar aydınlatacağını bilirdik. Led teknolojisinde durum biraz daha farklı. 8W güç değerine sahip olan bir lamba 10W güç değerine sahip olan bir lambadan daha fazla ışık verebiliyor. Led ampüllerde ışık yoğunlunu ölçmek için "Lümen" değerleri baz alınıyor. Ampuller arasında Lümen değerleri farklılıkları var. Lümen Farklılıkları (E27 duya sahip ampüller için); Philips Hue : 800 Lümen Xiaomi Yeelight 1. Nesil : 600 Lümen Xiaomi Yeelight 2. Nesil : 800 Lümen IKEA Tradfri : 600 Lümen (Amerika ve İngiltere'de 1000 Lümen versiyonları da var. Türkiye'de satılan modelin değerini yazdım) Tp-Link LB100 : 600 Lümen Tp-Link LB110 ve LB 120 : 800 Lümen Fiyat Sıralaması : Philips Hue ≥ Tp-Link ≥ Xiaomi Yeelight ≥ IKEA Tradfri olarak sıralanıyor. Philips Hue ürünleri genellikle en pahalı ürünler. Tp-Link'in bazı ürünleri Xiaomi Yeelight'dan pahalı, bazı modelleri ise daha ucuz. Genellikle en uygun ürünler IKEA Tradfri ürünleri. Piyasada fiyatlar devamlı değiştiği için bu sıralamada değişiklikler olabiliyor.  Hue White Ambiance Beyaz - Sarı ve Renkli Ampül Farklılıkları : Bazı insanlar sarı ışık veren ampülleri, bazı insanlar ise beyaz ışık veren ampülleri tercih ediyorlar. Benim tercihim beyaz ışık. Geceleri beyaz ışık ile daha rahat ediyorum. Philips Hue üzerinden örnek verecek olursak eğer, "Hue White Ambiance" modelinin sıcaklık değerleri 2200 Kelvin ile 6500 Kelvin arasında. Eğer sarı ışık seven bir insansanız 2200K değerinde, beyaz ışık seven bir insansanız 6500K değerinde veya bu değerlere yakın değerlerde kullanabilirsiniz. Philips'in "Hue White Ambiance" modelinde her iki renk de yer almakta. Philips'in daha ucuz bir modeli daha var. "Single Bulb E27" veya "Beyaz Akıllı Ampul E27" olarak geçen modelin sıcaklın değeri 2700K. Her ne kadar beyaz ampül olarak adlandırılmış olsa da sıcaklık değeri göz önüne alındığı zaman beyaza kaçan sarı ampül demek daha doğru olacaktır. Eğer renkli bir ampül arıyorsanız Philips'in "Hue White and Color Ambiance" modelini tercih etmelisiniz. 16 milyondan fazla renk verebilen bu ampül, doğal olarak en pahalı seçenek. Xiaomi Yeelight'da isimler biraz daha kolaylaştırılmış. "White Edition" ve "Color Edition" olarak adlandırılmış. Bildiğim kadarıyla "White Edition" 1. Nesil Yeelight ve 600 lümen. Sıcaklık aralığı ise 1700K ile 6500K arasında. Beyaz olan model güncelleme almadı ama renkli olan model yani "Color Edition" 2. Nesil ile 600 lümenden 800 lümene yükseldi ve sıcaklık aralığı yine 1700K ile 6500K arasında. Hue Köprü Köprü Gerekliliği : IKEA'da ampülü gördünüz, fiyatı uygunmuş bunu alayım dediniz sepete attınız veya Philips Hue ampüllerini uygun fiyata bulup aldınız. Eve geldiğiniz zaman acı gerçek ile yüzleşiyorsunuz. Bu ampülleri kullanabilmek için Köprü (Bridge) denilen bir alete ihtiyacınız var. Köprü olmadan ampülleri cep telefonunuz üzerinden veya almış olduğunuz kısma aparatları ile kullanamıyorsunuz (IKEA Tradfri için emin değilim ama Philips Hue için kesin bilgi). Philips Hue cihazlar birbiri ile köprü üzerinden iletişim kuruyor. Birbirleriyle haberleşmek için Radyo frekanslarının (RF) geliştirilmiş versiyonu olan Zigbee iletişim teknolojisini kullanıyor. Bu teknoloji hem çok düşük enerji harcıyor, hem de evin içerisinde fazladan kablosuz ağ kalabalığı olmuyor. Philips Hue köprüsünün üzerinde iki adet giriş ve bir düğme yer almakta. Girişlerden bir tanesi güç girişi, diğeri ise modem veya router bağlantısı için RJ45 ethernet kablosu girişi. Bir köprüye en fazla 50 ışık bağlayabiliyorsunuz. Ampüller, kumandalar ve hareket sensörü bu köprüye bağlanıyor. Köprünün açıklamasında 50 ışık sınırı olduğundan behsedilmiş. Bağladığımız kumandalar ve sensörler sınırın içine dahil mi değil mi bilmiyorum. Her ne kadar bir köprü, standart bir ev için fazlasıyla yeterli olarak görülse de evin büyüklüğüne ve bağladığınız cihazlara göre ikinci bir köprü alma durumunuz da olabilir.  Tradfri Ağ Geçidi IKEA Tradfri ampüllerinizi cep telefonunuzdan yönetmek istiyorsanız mutlaka köprü almanız gerekiyor. Işık kısma aparatları ve kumandaların tek başına çalışıp çalışmadığını bilmiyorum. Çok büyük bir olasılıkla onları çalıştırmak için de köprü kullanmanız gerekecektir. Xiaomi Yeelight ve Tp-Link marka ampüllerde köprü probleminiz yok. Ampülü direk Wi-Fi üzerinden modeminize veya routerınıza bağlıyorsunuz. Eğer evinizde Xiaomi marka akıllı ürünler varsa, bu ürünleri ışıklarınız ile bağlamak için Xiaomi köprüsüne ihtiyacınız olacak. Xiaomi firmasının alt markası olan Aqara'nın Magic Cube isimli bir kumandası var. Bu kumanda sayesinde ışıkları ve diğer akıllı Xiaomi marka cihazları kontrol edebiliyoruz. Yeelight'ı bu tarz ürünlerle kontrol etmek istiyorsanız köprüye ihtiyaç duyuyorsunuz. Onun haricinde köprüye ihtiyacınız yok. Farklı Marka Işıkları Bir Arada Kullanmak Mümkün Mü ? Normal şartlar altında farklı marka ışıkları bir arada kullanmak mantıklı değil. Hepsinin farklı uygulamaları var. Henüz denemedim ama Philips Hue köprüsüne IKEA Tradfri ışıklarını eklemenin bir yolu var. İkisi de Zigbee protokolünü kullandığı için biraz zahmetli bir şekilde de olsa ekleyebiliyorsunuz. Bunun için, IKEA Tradfri ampülünü taktıktan sonra 6 kere üst üste aç kapa yapmanız gerekiyor. Bu işlem sonrasında ampül kendini resetliyor ve göz kırpar gibi bir uyarı veriyor. Ardından Philips Hue uygulamasına giderek ışığı ekleyebiliyoruz. Bu yöntemi ilerideki güncellemelerden sonra kullanamayabiliriz. Bir garantisi yok ama şimdilik Tradfri ampülleri ekleyebiliyoruz gibi görünüyor. Google Play Store üzerindeki Hue Essentials - Philips Hue & IKEA TRÅDFRI isimli uygulama ile her iki firmanın ampüllerini tek uygulama üzerinden kullanabiliyoruz. Bunun için her iki firmanın köprüsünü (Hue Bridge ve Tradfri Ağ Geçidi) almamız veya yukarıda bahsettiğim şekilde Tradfri ampüllerini Hue köprüsüne eklememiz gerekiyor. Philips Hue, Xiaomi Yeelight ve Tp-Link'in IFTTT desteği var. Aynı şekilde Google Home destekleri de var. Bu platformlardan da ışıkları kontrol edebiliyoruz.  Bu tip imkanlara rağmen sadece bir markayı seçmek ve o markaya yönelmek daha akıllı bir seçim olacaktır. Geçen sene Xiaomi Yeelight ile Philips Hue arasında kaldım ve seçimimi Philips Hue'den yana kullandım. Neden Philips Hue ? Aslında Philips Hue ampülleri seçmemdeki en büyük iki neden yazılım desteği ve ürünlerin kalitesi. Ürünleri satın aldığım zaman Philips'in resmi bilgiyar uygulaması bulunmamaktaydı. Windows Store'dan "Huetro for Hue" isimli uygulamayı satın aldım. Bu uygulama ile Windows üzerinden ışıklarınızı kontrol edebiliyorsunuz. Philips'in cep telefonları için ürettiği programın arayüzüne benzeyen bir arayüzü var. Hatta telefon uygulamasında olmayan bazı ince ayarlamaları bu program sayesinde yapabiliyorsunuz. Eğer bilgisayarınızda Windows 8 ve üzeri bir işletim sistemi kullanıyorsanız bu programı almanızı tavsiye ederim. Programa Windows Store üzerinden "Huetro for Hue" yazarak veya bu linke tıklayarak ulaşabilirsiniz. Huetro for Hue Hue Sync Eğer elinizde Philips'in renkli ampulleri varsa ve bu Ampulleri / ışıkları bilgisayarınızın bulunduğu odada kullanıyorsanız olmazsa olmaz olan program : Hue Sync. Bu program sayesinde ışıklarınızı filmlerle, oyunlarla ve müziklerle senkronize edebiliyorsunuz. Oyunlar ve Filmler / Videolar ile senkronize olma özelliği çok başarılı. Ekranın kenarında ağırlıklı olarak hangi renk varsa o renk ile senkronize oluyor ve ışıklar ekran geçişlerinde değişiyor. Oyun oynarken ve Film / Video izlerken güzel bir atmosfer yarattığını söyleyebilirim. Program Türkçe ve çok kolay bir arayüzü var. Senkronize etmek istediğiniz ışıklarınızı telefonunuza yüklediğiniz program üzerinden "Entertainment" (Eğlence) bölümüne eklemeniz gerekiyor. Sonrasında ışık yoğunluğunu ve senkronizasyon düzeyini ayarlayabiliyorsunuz. Eğlence bölümüne eklediğiniz ışıklar haricindeki ışıkları bu program ile kontrol edemiyorsunuz. Ben bu programı sadece film izlerken ve oyun oynarken kullanıyorum. Program devamlı güncelleniyor ve her güncelleme ile daha stabil çalışıyor. Bu program ile beraber kullanılmasını önerdiğim ürünler: "Hue Lightstrip", "Hue Play" ve "Hue Go". Tabii ki diğer renkli ışık veren ürünler ile de kullanılabilinir ama bu saydığım ürünler ile güzel bir kombinasyon yapmanız mümkün. Philips Hue almak için bir başka geçerli sebep ise Razer entegrasyonu. Eğer elinizde Razer markalı bir oyuncu ekipmanı varsa diğer bütün akıllı ışık seçeneklerini eleyin. Razer klavye, mouse, kulaklık, mousepad gibi Razer Chroma desteğine sahip ürünlerle senkronize olabiliyor. Razer Deathadder Elite mouse kullanıyorum. Razer'ın Synapse yazılımını sisteminize kurduğunuz zaman otomatik olarak senkronize edebiliyorsunuz. Mouse ve Hue uyumu en sevdiğim özelliklerinden. Logitech G810 oyuncu klavyesi kullanıyorum. Klavye ile ışıkları senkronize edememek üzücü olsa da, sadece müziklerde senkronize edebiliyorsunuz. Bunun için sisteminize Razer Synapse programını kurmuş olmanız ve eklentiler kısmından Razer Audio Visualizer'ı indirmeniz gerekiyor. Logitech G Hub üzerinden Audio Visualizer'ı etkinleştirdiğiniz zaman müziklerle senkronize olabiliyor. Logitech'in klavyesi G hub sayesinde oyunlara göre senkronize olabiliyor ama doğrudan Hue bağlantısı olmadığı için Razer kadar başarılı olamadığını söylemem gerekiyor. 2. Nesil Yeelight Hue Sync ve Razer entegrasyonu, Philips Hue serisini rakiplerinden ayıran özellikler. Benim seçim yaptığım zamanda Xiaomi Yeelight ampüllerin 600 lümen olması ve yazılım desteğinin Philips Hue kadar olmaması karar vermemde etkili olmuştu. Xiaomi 2. nesil renkli ampülleri ile aradaki farkı önemli ölçüde kapatmış olarak görünüyor. Ürün olarak kıyasladığımız zaman ürün değerleri birbirlerine çok yakın. Yazılım desteği olarak diğer bütün firmalar Philips'in 2 - 3 boy gerisinde. Eğer yukarıda saydığım iki özellik sizin dikkatinizi çekmediyse ve akıllı ışıklandırma için çok para harcamak istemiyorsanız diğer markalara yönelmek daha akıllı bir tercih olacaktır. Philips hue ürünleri gerçekten pahalı ama fiyatlarını hak ediyorlar. Internette incelemelerini izlediğim insanlar Tp-Link'in ürünlerinin de güzel olduğunu vurgulamışlar. Tp-Link'in en önemli handikapı saydığım 4 firma içerisinde piyasaya en geç giren firma olmaları. Xiaomi Yeelight yazılım olarak Tp-Link'in önünde. Xiaomi ekosistemindeki ürünlerle uyumlu olması da bir avantaj. Fiyat olarak da gayet uygun seviyelerde internet satış mağazalarında bulabiliyorsunuz. Ürün çeşitliliği olarak da Philips'den sonra ikinci sırada yer alıyorlar. Kullandığım Philips Hue Ürünleri ve Karşılaştırma Eğer Philips Hue ürünlerini almaya karar verdiyseniz yapmanız gereken ilk iş başlangıç paketlerine göz atmak olmalı. Sistemi kurabilmek için bir köprüye ve ışıklara ihtiyacınız olacak. Köprü için değinilecek çok fazla bir konu yok. Router veya Modeminize ethernet kablosu ile bağlanıyor. Kutudan çıkan kablo uzun bir kablo değil. Router veya modeminizden uzağa koymak isterseniz ethernet kablosuna ihtiyacınız olacak. Köprünün üzerinde bir düğme bulunuyor ve bu düğmenin etrafında mavi aydınlatması var. Köprüyü yattığınız odaya koymayı planlıyorsanız geceleri belli bir miktar ışık yaydığını ve bu ışığın rahatsız edebileceğini söylemem gerekiyor. Işığa karşı hassasiyetiniz varsa bunu aklınızda bulundurun. Duvara monte edebilirsiniz. Bardak altlığı kadar bir büyüklüğe sahip. Küçük ve kompakt bir yapıda. "Hue White Ambiance" ve "Hue White and Color Ambiance" ışıklarını kullanıyorum. Genellikle kullandığım ışık beyaz ışık. Oyun oynama ve film izleme haricinde renkli ışıkları kullandığım söylenemez. Günlük kullanımda "Hue White Ambiance" işinizi rahatlıkla görecektir. Salonda ve bilgisayarınızın bulunduğu ortamda renkli ışıkları, diğer odalarda ise sarı - beyaz ışığı seçmek daha ekonomik olacaktır. Uygulama içerisinde hazır modlar yer alıyor. Bu modlardan gece modunu seçtiğiniz zaman renkli ışık ile beyaz - sarı ışık arasında ton farklılığı oluyor. "Hue White and Color Ambiance" modelinde 16 milyon renk seçeneği olduğu için daha pahalı. Set halinde satın aldığınız zaman daha uygun fiyatlara bulabilmeniz mümkün. 3 adet "Hue White and Color Ambiance", 1 Kısma anahtarı ve 1 köprünün yer aldığı paket başlangıç için ideal. Klasik Ampüllerin tasarımını andıran "Hue Single Bulb", piyasada bulabileceğiniz en ucuz Philips hue. Evdeki akıllı lambaların sayısını arttırmak için almayı planlıyordum ama sadece sarı ışık verdiğini öğrendiğim için almaktan vazgeçtim. Eğer benim gibi sarı ışık sevmiyorsanız bu ışık size göre değil. "Hue Go", "Hue Iris" ve "Hue Bloom" birbirlerine çok yakın ürünler. Aralarındaki en önemli fark Hue Go'nun isminden de anlaşılabileceği üzere taşınabilir olması. Prize takarak veya dahili bataryası sayesinde bir güç kaynağına bağlamayarak da kullanılabiliniyor. 3 saatlik bir kullanım süresi var. Sadece beyaz ışık açık bir şekilde kullanırsanız, pil süresi 2 saat 20 dakika civarına kadar düşebiliyor. Prize takılı halde % 100 parlaklık seviyesine çıkabiliyor ve 300 lümen gücünde aydınlatma yapabiliyor.  Prize takılı değilken maksimum % 40 parlaklık seviyesine çıkabiliyor. Şarj olma süresi 1,5 saat ve 20.000 saat kullanım ömrü var. Üzerinde bir tuş bulunuyor ve herhangi bir köprüye bağlamadan 7 farklı renk tonu arasında geçiş yapabiliyorsunuz. Bu renkler; Sıcak Beyaz, Doğal Beyaz, Rahat Mum, Pazar Kahvesi, Meditasyon, Büyülü Orman ve Gece Macerası olarak adlandırılmış. Arkasındaki düğmeye iki kere üst üste bastığınız zaman renkler arasında geçiş yapıyor. Bu geçiş işlemi sırasında beğendiğiniz bir renge büründüğünde yine düğmeye bir kez daha basarak, o rengin devamlı yanmasını sağlayabiliyorsunuz. Köprüye bağladığınız zaman ürünün bütün özelliklerinden yararlanabiliyorsunuz. Hue Sync programı ile oyunlarınız ve filmlerle senkronize edebiliyorsunuz. Mısır Gevreği kasesini andıran bir şekli var. En büyük handikapı, resimdeki gibi durmasını sağlamak için bir çıkıntı yapılmış. Bu şekilde masaya koyana kadar biraz uğraştırıyor. Denge problemi var. IP 20 sertifikası var. Su sıçramalarına karşı korumasız. Havuz kenarı gibi yerler için uygun değil. Almak isteyen arkadaşlara önerim iki tane almaları. Televizyonun veya bilgisayarın her iki tarafına koyarak güzel bir set oluşturabilirler. "Hue Iris" 210 lümen, "Hue Bloom" ise 120 lümen ışık yoğunluğuna sahip. Üç ürünü karşılaştırdığımız zaman "Hue Go" daha başarılı bir tercih. Taşınabilir olması, Prize takılı haldeyken 300 lümen ışık yoğunluğuna ulaşmasıyla ön plana çıkıyor. "Hue Lightstrip" belki de serinin en güzel ürünlerinden biri. Birçok kullanım alanı var. İnsanlar genellikle Televizyon veya monitörlerin arkasına veya benim gibi bilgisayar masalarının arkasına yapıştırıyorlar. Philips reklamlarında koridorlara, merdivenlere ve koltukların altına yapıştırıldığını da görüyoruz. Türkiye resmi sitesinde kaç lümen olduğunu göremedim ama İngiltere sitesinde görebildiğim kadarıyla 1600 lümen ışık yoğunluğuna sahip. 2 metre uzunluğu var, uzatma kablosunun uzunluğu 1 metre. En fazla 10 metreye kadar (toplam uzunluk) uzatabiliyorsunuz. 1 metrelik uzatma kabloların montajı çok kolay. Kesme - biçme işlemine gerek kalmadan pinleri işaretli yerlerden takarak uzatabiliyorsunuz. Uyguladığınız alana uydurmak için resmi olmayan çözümlere de başvurabilirsiniz. Ürünün üzerinde makasla kesebileceğiniz alanlar işaretlenmiş. Amazon'da "L" şeklinde kıvırmak için ve kablolar ile uzatmak için küçük aparatlar satılıyor. Alacağınız üründe "6 pin" olmasına dikkat edin. Açıkçası ben cesaret edip kesemedim ama (biraz pahalı bir ürün olduğu için) ileride güzel bir bilgisayar masası yapmak istiyorum. Masamda kullanmak için ileride böyle bir operasyona kalkışabilirim. Aşağıdaki videoda bahsettiğim ürünleri nasıl kullanabileceğinizi görebilirsiniz. Lambaları ve ışıkları kontrol edebilmek için kumanda ve hareket sensörü kullanıyorum. Hareket sensörü ve "Hue Tap Switch" olarak geçen yuvarlak kumanda ayrı ayrı satın alınabiliniyor ama "Hue Dimmer Switch" sadece setlerle birlikte satılıyor. "Hue Dimmer Switch" kullanabilmek için Hue White Ambiance" ile birlikte satılan paketi almak zorunda kalmıştım. Belki size ilk başta biraz pahalı gelecek ama 3 renkli ampülün, bir köprünün ve kısma anahtarının birlikte satıldığı başlangıç paketi gerçekten hesaplı bir paket. "Hue Tap Switch" yuvarlak yapıda ve çalışması için herhangi bir pile ihtiyaç duymuyor. Düğmeye basarak oluşturduğunuz kinetik enerji ile kumandayı çalıştırabiliyorsunuz. Üzerinde 4 adet düğme var ve bu düğmelere belirlediğiniz sahneleri atayabiliyorsunuz. Genellikle birinci düğme ışıkları kapatmak için, diğer üç düğme de belirlediğiniz sahneler arasında geçiş yapmak için kullanılıyor. Tabii ki siz bu ayarları istediğiniz şekilde değiştirebiliyorsunuz. Kumandayı yuvasından çevirerek çıkartabiliyorsunuz. Yuvasının üzerinde çift taraflı bir bant bulunuyor ve kumandayı duvara veya istediğiniz uygun bir yüzeye yapıştırabiliyorsunuz. "Hue Dimmer Switch" küçük bir pil ile çalışıyor. Zigbee teknolojisi zaten çok düşük bir enerji tükettiği için kumandanın pili de uzun ömürlü. Kumandanın üzerinde açma tuşu, ışığın parlaklığını arttırabilmeniz ve kısabilmeniz için iki ayrı tuş ve son olarak kapama tuşu yer alıyor. Açma tuşuna 5 farklı sahne ekleyebiliyorsunuz. Arka arkaya açma tuşuna bastığınızda bu sahneler arasında geçiş yapabiliyorsunuz. Sağ taraftaki resimde yuvasına oturtulmuş kumandayı görebilirsiniz. Kumanda yuvası istenildiği takdirde duvara veya arkasındaki mıknatıslar sayesinde demir bir alana sabitlenebiliyor. Gayet şık bir yapısı var. İsterseniz sehpanın veya masanın üzerinde de rahatlıkla kullanabilirsiniz. Philips'in cep telefonlarındaki uygulama üzerinden kapatma tuşunun davranışını ayarlayamıyorsunuz. Otomatik olarak mevcut sahnedeki ışıkların kapatılması şeklinde kendisini ayarlıyor. Yazının başlarında bahsettiğim "Huetro for Hue" isimli Windows uygulamasından bu ayarı bütün sahneleri kapatmak şeklinde de değiştirebiliyorsunuz. Evin farklı odalarındaki tüm ışıkları aynı anda kapatabilmek için ayarı bu şekilde değiştirdim. Hue Sensörünün kullanım mantığı kolay. Hareket algılandığı zaman ışıkların yanmasını sağlıyor. Uygulama içerisinden programlama yapabiliyorsunuz. Işıklar hareket algılandıktan belli bir süre sonra sönebiliyor. Eğer isterseniz hareket algılandıktan sonra sönmesin şeklinde de ayarlayabiliyorsunuz. Zaman ayarı sayesinde gündüzleri yanmasın, gece saat 19.00 - 23.30 arası beyaz ışık yansın, saat 23.30 ile 6.30 arası loş ışık versin şeklinde ince ayarlamalar da yapabiliyorsunuz. Sensörün üzerinde hareket algılayıcı, ışık yoğunluğu algılayıcı ve ısı sensörü yeer alıyor. Lambalarınızın belli ışık yoğunluğu değerleri arasında yanmasını da ayarlayabiliyorsunuz. Eğer hava erken kararmışsa sensör bunu algılıyor ve ışığınız otomatik olarak açılabiliyor. Eğer isterseniz böyle bir ayar yapmanız da mümkün. Isı sensörü şu anda aktif olarak kullanılamıyor. İleride lazım olabilir düşüncesi ile koymuşlar sanırım. Sensörün arkasında mıknatıslı bir bölüm var. Kutudan çıkan aparat yardımı ile duvara istediğiniz açıyla sabitlemeniz mümkün. Philips Hue Ürünlerindeki Nesil Farklılıkları Şu an piyasada 4. nesil Hue ürünlerini bulabilmek mümkün. 1. nesil ile 4. nesil arasında farklılıklar olsa da farklı nesillerdeki ürünleri bir arada kullanabilmek mümkün. 4. nesil bir ampül ile 2. nesil bir ampülü birlikte kullanabiliyorsunuz. Aralarındaki farklılıklara kısaca değinecek olursak; 1. Nesil 2. Nesil 3. Nesil 4. Nesil - Model: LCT001 - 29 Ekim 2012 - 600 Lümen 4000K - Kötü renkler (Yeşil ve mavi renk tonları yok gibiydi.) Gamut B kullanıyor - Kullanım Ömrü: 15.000 saat (Günlük 6 saat kullanımına bağlı olarak 7 yıl) - Tüketim: 8.5W - Verimlilik: 70 Lm / W (4000K'da) - Ağırlık : 117 gr - Üst Kapak: Cam - Model: LCT007 - 4 Ekim 2015 - 4000K'da 806 Lümen (%33 daaha parlak) - 1. nesil ile aynı kötü renkler - Daha hızlı ağ tepkisi (Akıllı telefon ve asistanlarla kontrol edilirken) - Kullanım Ömrü: 25.000 saat (Günlük 6 saat kullanımına bağlı olarak 12 yıl) - Tüketim: 9W - Verimlilik: 90 Lm / W (4000K'da) - Ağırlık: 117 gr - Üst Kapak: Cam - Model: LCT010 - LCT014 - 2 Ekim 2016 - 4000K'da 800 Lümen - Mükemmel Renkler - Gamut C kullanıyor - Çok daha düşük değerlere kısma yeteneği - Biraz daha hızlandırılmış ağ tepkisi (Akıllı telefon ve asistanlarla kontrol edilirken) - Kullanım Ömrü: 25.000 saat (Günlük 6 saat kullanımına bağlı olarak 12 yıl) - Tüketim: 10W - Verimlilik: 80 Lm / W (4000K'da) - Ağırlık: 133 gr - Üst Kapak: Plastik - Model: LCT015 - 5 Aralık 2017 - Renkler daha doygun - Kullanım Ömrü: 15.000 saat (Günlük 6 saat kullanımına bağlı olarak 7 yıl) - Tüketim: 9,5W - Verimlilik: 85 Lm / W (4000K'da) - Ağırlık: 74 gr - Üst Kapak: Plastik Daha detaylı bir karşılaştırma için bu sayfaya göz atabilirsiniz.https://ift.tt/2ZumCfF
0 notes
mobil13com-blog · 5 years
Text
Akıllı Telefonların SAR ve Radyasyon Seviyeleri
Yeni haber paylaştı! https://www.mobil13.com/akilli-telefonlarin-sar-ve-radyasyon-seviyeleri-21208.html
Akıllı Telefonların SAR ve Radyasyon Seviyeleri
Tumblr media
Tüketiciler tarafından sıklıkla göz ardı edilen bir akıllı telefon spesifikasyonu, Özel Emilim Oranı (SAR) .
Bu özellik, bir cep telefonu kullanırken vücudunuzun maruz kaldığı radyo frekansı (RF) enerjisi miktarını ifade eder.
2019 yılında piyasada bulunan akıllı telefonlardan radyasyon yayan yüksek ve en düşük telefon modellerini paylaşmaya çalışacağız.
Cep Telefonları İçin SAR Derecelendirmesi Nedir?
SAR derecesi ilk olarak 1996 yılında Federal İletişim Komisyonu’nun insanın cep telefonu radyasyonuna maruz kalmasına ilişkin spesifik yönergeler yayınladığında ortaya çıktı .
Bir çağrı yaparken vücudunuzun ne kadar RF alabileceğini ölçmek için SAR olarak yarattılar. Bu işlemlerin sonucu, bir kişinin vücut ağırlığının kilogramı başına 1,6 watttan fazla enerji emememesidir .
Bu spesifik absorpsiyon oranının üst limiti, kullanıcının sağlığını tehlikeye sokacak radyasyon seviyesinin çok altına ayarlanır. Yoğun laboratuvar testlerinin bir sonucudur ve tüm akıllı telefon üreticileri için bir standart haline gelmiştir.
En yüksek SAR aynı zamanda RF radyasyonu tarafından üretilen ısıya göre ayarlanmıştır ve kanser veya beyin hasarı gibi sağlığınız için olası yan etkileri ile ilgisi yoktur.
Başka bir deyişle, bir telefondaki SAR özelliği yalnızca cihaz tarafından ulaşılan her bir frekans için alınan en yüksek ölçümü söyler ve ne kadar radyasyon absorbe ettiğinizi söylemez .
Güvenli SAR nedir?
Hiç şüphesiz, kullanabileceğiniz en güvenli cep telefonu en düşük SAR değerine sahip olandır. Tüm mobil cihaz üreticilerinin FCC tarafından RF standartlarını karşılaması ve tüketicilere özel emilim oranından söz etmesi gerekiyor.
Çoğu uzman, güvenli bir SAR’ın 0,10 ile 0,50 arasında herhangi bir yerde olduğunu düşünür .
Aslında, Samsung ve LG gibi bazı üreticiler, piyasaya sürdükleri her model için bu sınırlar içinde kalmaya çalışıyor.
Diğer taraftan, Huawei, Nokia ve Xiaomi gibi şirketler, 1,6’lık maksimum SAR limitini, standartları ve başlangıçta nadiren saptıkları bir referans noktası olarak görüyorlar.
Apple veya Samsung gibi önde gelen markalardan birinden yeni bir akıllı telefon için piyasadaysanız, bir satın almadan önce SAR derecelendirmelerini kontrol etmek isteyebilirsiniz.
Hangi 2019 akıllı telefon en düşük SAR değerine sahip?
Yeni bir akıllı telefon satın alırken, SAR seviyesinin kontrol etmeniz gereken özelliklerden sadece bir tanesi olduğunu, ancak bunun bir anlaşma kırıcı olması gerekmediğini unutmayın.
Bununla birlikte, mümkün olan en düşük spesifik emilim oranını arıyorsanız, çok fazla saygın marka ve çok sayıda marka arasından seçim yapabilirsiniz.
İşte yayılan en düşük radyasyon seviyesine sahip akıllı telefonların listesi :
Üretici firma Model adı SAR Değeri
LG G7 thinQ 0.244
Samsung Galaxy S9 0.29
LG V40 thinQ 0.318
Samsung Not 9 0,38
Motorola Moto g6 plus 0.44
Akıllı telefonları bu kadar güçlü ve aynı zamanda düşük SAR değerleri ile yapmak için LG ve Samsung’a dikkat edin. Yukarıdaki listeden görüldüğü gibi, 2019’un en düşük SAR değerine sahip üç akıllı telefonu:
Ancak, en düşük SAR değeri sadece 0.18 olan Verykool Vortex RS90’dan geliyor . Ancak, hiç popüler bir telefon olmadığı için listelemedim.
2019’da piyasada bulunan en düşük radyasyon yayan akıllı telefonlar, nispeten düşük SAR seviyelerine sahip çok çeşitli markalar ve teknolojik olanaklar sunmaktadır.
Yukarıdaki listede belirtilen telefonlardan hiçbirine sahip değilseniz, FCC sertifikalı bir cep telefonu radyasyon siperi alın.
Bu rakamlar, kulağınıza yerleştirilmiş bir telefonla görüşürken, vücut ağırlığının kilogramı başına emilen watt sayısını gösterir.
2019 Hangi Akıllı Telefonlar En Çok Radyasyon Yayıyor?
Yeni bir akıllı telefon alırken SAR seviyelerini kritik bir kriter olarak görmüyorsanız, muhtemelen yüksek düzeyde yayılan radyasyona sahip bir model seçmeyi düşünmeyeceksiniz.
Bu bağlamda, cep telefonu pazarı sizi hayal kırıklığına uğratmayacak ve büyük, pahalı markaların yanı sıra düşük maliyetli, rekabetçi etiketleri içeren iştah açıcı bir teklif sunmayacaktır.
2019’da mevcut olan en yüksek spesifik emme oranı seviyesine sahip akıllı telefonlar :
Nokia 8.1 0.711
Redmi Not 7 Pro 0.964
Honur 20 göster 1.03
vivo Vivo Nex 1.06
iPhone XR 1.1
iPhone XS / XS Max 1.17
vivo V15 Pro 1,258
Oppo F9 Pro 1.312
Oppo F9 Pro 1.312
Razer Telefon 2 1,493
Bir artı 6t 1,552
Fark etmiş olabileceğiniz gibi , en fazla radyasyon yayan bu telefonlar, uzmanlar tarafından önerilen seviyelerin üstünde olan 0,5 üzerindeki SAR değerlerine sahiptir . Bu modellerin çoğu, çoğunlukla Asya pazarı için üretilmiş çift SIM cihazlardır.
Telefonunuzdan Daha Az Radyasyon Emme
FCC, Gıda ve İlaç İdaresi (FDA), Çevre Koruma Ajansı (EPA), Ulusal Mesleki Güvenlik ve Sağlık Enstitüsü (NIOSH) ve Mesleki Güvenlik ve Sağlık İdaresi (OSHA) ile yakın işbirliği içerisinde çalışmaktadır. akıllı telefon kullanımı ve radyasyon etkileri.
FCC, aşağıdaki durumlarda yüksek düzeyde radyasyon yayma riskini azalttığınızı düşünmektedir:
Bir telefon görüşmesini 30 dakikadan daha az tutun
Telefonu kafanızdan uzak tutun
Ahizesiz kullanım cihazı kullanın
Sesli konuşmalar yerine görüntülü iletişimi tercih et
Doğrudan konuşma veya sesli mesajlar üzerinden yazılı mesajlaşmayı seçin
Bu basit yönergeleri izlerseniz ve düşük SAR akıllı telefon kullanıyorsanız, vücudunuzu önemli ölçüde azaltılmış bir radyasyon seviyesine maruz bırakırsınız.
Ek olarak, çift ​​SIM cep telefonu yerine tek bir SIM cihazı seçmek, vücudunuz tarafından emilen FR seviyesini düşürebilir .
Telefonunuzun SAR Seviyesini Nasıl Öğrenebilirsiniz?
  Telefonunuzdan ne kadar radyasyon yaydığını bilmek istiyorsanız, ancak modelinizi şu ana kadar sunduğumuz istatistiklerde bulamıyorsanız, daha iyi sonuçlar için FCC SAR Veritabanını kontrol edebilirsiniz .
İşte bunun nasıl yapılacağı hakkında basit talimatlar:
Telefonunuzdaki FCC ID numarasını bulun (kasanın veya pilin arkasını kontrol edin) Https://www.fcc.gov/oet/ea/fccid adresine gidin. Kimlik numarasını istenen formlara girin “Ara” ya tıklayın ve akıllı telefonunuzu bulun Ben TAVSİYE cep telefonlarından yayılan EMF gelen maruziyeti azaltarak size yardımcı olacak (aşağıda listelenmiştir) benim diğer makaleleri okuyun.
Cep Telefonu Radyasyonundan Kendinizi Korumanın 10 Yolu
Cep Telefonları Kapatıldığında veya Kullanılmadığında Radyasyon Yayıyor mu? Uçak Modundaki Akıllı Telefonlar Radyasyon Yayıyor mu? Ayrıca , cep telefonunuzun EMF seviyelerini ölçmek için kendinize iyi bir EMF ölçer almanızı öneririm . Trifield TF2, mevcut en çok yönlü EMF sayaçlarından biridir. Ve sunduğu yetenek için, bu EMF sayacının Amazon’daki listesini kontrol ettiğimde, ne kadar iyi fiyatlandırıldığını görünce çok şaşırdım.
Ayrıca , EMF’leri tespit etmede nasıl etkili bir şekilde kullanılabileceğini ayrıntılı olarak açıkladığım Trifield TF2’nin gözden geçirilmesi ve kılavuzunda bir eller oluşturdum .
Unutmayın cep telefonunun SAR seviyesi en küçük performans ayarlarında gerçekleştirilen yapılacak laboratuvar deneyleri sonucudur .
Bu rakamlar normal kullanım sırasında veya maksimum güç oluştuğunda hafifçe salınabilir. Bu nedenle, onları belirleyici standartlar olarak değil, yönlendirme işaretleri olarak düşünmelisiniz.
Son düşünceler
SAR değerleri, akıllı telefonunuzun düzenli kullanımı sırasında vücudunuzun emebileceği radyasyon seviyesini gösterir.
FCC, cep telefonunuzu ne kadar kullanıyorsanız kullanın, refahınız için potansiyel olarak tehlikeli riskler olarak kabul etmemektedir.
Son birkaç yılda üreticilerin nispeten düşük spesifik emme oranlarına sahip cep telefonları serbest bıraktıklarını gördük.
Sonuç olarak, 2019 cep telefonu pazarı, düşük SAR seviyesine sahip ve FCC kriterlerinin çok altında bulunan çok çeşitli cihazlar sunar.
0 notes
kocaalihaber · 4 years
Text
Altın İğne Uygulaması
Daha güzel ve genç görünmek, şüphesiz ki yüzyıllar boyu hiç değişmeyen ve tazeliğini koruyan bir istek olmayı başarmıştır.
“Fraksiyonel Multipolar İğneli Radyofrekans “Altın İğne”, özellikle ince kırışıklıkların azaltılmasında, sivilce (akne) ya da yara izleri gibi cilt sorunlarının çözülüp cildin sıkılaştırılmasında kullan��lmaya başlanan bir yöntem. Özellikle kış mevsiminden yorgun çıkan ciltler için kullanılabilir.
“RADYOFREKANS (RF) TEKNİĞİ” NEDİR? Kısaca özetleyecek olursak, titreşimli radyo dalgalarının su molekülleri ile etkileşmesi sonucu ortaya çıkan enerjinin, ısıya dönüşmesi esasına dayanan bir cilt gençleştirme (anti-aging) yöntemi aslında. Burada önemli nokta, radyofrekans (RF) dalgalarının etki göstermesi için ortamda mutlaka su moleküllerinin bulunması gerektiğidir. Bu anti-aging tedavi yönteminde hedeflenen doku, yapısında bolca su molekülleri ihtiva eden, cildin esnekliğini ve pürüzsüz görünümünü sağlayan kolajendir. RF tekniği monopolar, bipolar veya multipolar elektrotlar ile uygulanır. Son geliştirilen yöntem, yazımızın da konusu olan, fraksiyonel multipolar iğneli RF tekniğidir. “Güvenli bir anti-aging yöntemi olan ‘Altın İğne’nin hedefi, cildin esnekliğini ve pürüzsüz görünümünü sağlayan kolajeni tetikleyerek, cildi yeniden genç ve canlı görünümüne kavuşturmaktır.
Uzm. Dr. Figen Akın
CİLDE NASIL ETKİ EDİYOR?  Multipolar RF tekniğinde, cilde çoklu elektrotlar (multipolar) aracılığıyla kontrollü olarak uygulanan enerji ısıya (50-55 derece) dönüşüyor. Oluşan ısı kollajen ve elastin liflerde derhal kasılma etkisi, daha sonraki aşamada ise yara oluşumunu beraberinde getiriyor. İşlem sonunda da, iğnelerin temas ettiği ciltte ve hemen alt bölgelerde direkt ısı etkisiyle ciltte yenilenme ve cilt sıklığında artış meydana geliyor. Uygulanan ısının ciltte kolajen üretimi yapan fibroblastlarda, metabolizmayı hızlandırarak kolajen ve elastin üretimini uyarıcı etkisi de mevcut.  
UYGULAMA AŞAMASI  Özel olarak tasarlanan RF cihazının altın iğneli başlığı, uygulanacak cilt yüzeyine temas ettirildiğinde iğneler de, mikro delikler oluşturarak cilt altına iniyor. İşte bundan sonrasında da iğne ucundan cilt altına gönderilen RF ile kolajen ve elastin üretimi tetiklenmiş oluyor. İşleme başlamadan bir saat önce, uygulanacak alanlara lokal anestezik kremler sürülüyor. İşlem sonrasında ise, etkiyi güçlendirmek için PRP kitleri, büyüme faktörleri ve hyalüronik asit içeren ürünler cilde uygulanabiliyor. Ancak uygulama öncesinde özellikle aşağıdaki noktalara dikkat edilmesi gerekir.
TEDAVİ EDİLECEK ALANDA DÖVME OLMAMALI Tedavinin bir hafta öncesi ve sonrası kan sulandırıcı ilaçların, ağrı kesicilerin kesilmesi, iki ay öncesinde sistemik isotretinoin tedavisinin sonlandırılmış olması, tedavi edilecek alana son üç ay içinde dermabrasyon (zımpara yöntemi), derin kimyasal peeling, lazer, radyofrekans gibi işlemlerin uygulanmamış olması, tedavi edilecek alana son bir ay içinde Botox, dolgu ve yağ enjeksiyonu gibi uygulamaların yapılmamış olması, tedavi edilecek alanda dövme veya kalıcı makyaj olmaması.
ALTIN İĞNE İŞLEMİ NASIL UYGULANIR?
Kısa süreli bir uygulamadır. Örneğin, yüz bölgesi için sadece 30 dakikada tamamlanır.  Çünkü bu süre cildin yenilenme süresi olan 21 güne göre ayarlanmıştır. İşlem, hasta memnuniyetine göre yılda 1 kez 3 seans olarak uygulanabilir. Kırışıklık ve cilt kalitesinin artmasına yönelik uygulamalarda etkinin görülebilmesi için, 3-4 hafta aralıklarla 2-3 seans, yara ve sivilce izlerinin giderilmesi için daha fazla uygulama gerekir. Tedavi edilen alanda 1-2 gün devam eden şişlik, 1 hafta kadar sürebilen kızarıklık ve bazen küçük kabuklanmalar gözlenebilir. Ancak hasta 1-2 günün sonunda rahatlıkla sosyal yaşamına geri döner.  Düzenli olarak cilt tipine uygun nemlendirici krem kullanılmalıdır.  Güneşten etkin korunmaya özen gösterilmelidir. Etkisini 2-6 ayda görmek mümkündür. Genellikle kolajen yapısı iyi olan bütün yaş grubuna ve erkek hastalara da isteğe bağlı olarak uygulanabilir.
HANGİ ALANLARDA KULLANILIYOR?  Cilt gözeneklerinin sıkılaştırılmasında, cildin sıkılaştırılması, cilt kalitesinin artırılmasında, ciltteki ince kırışıklıkların giderilmesinde, yara izi, ameliyat yeri izlerinin tedavisinde, sivilce tedavisinde, sivilce izlerinin giderilmesinde, gebelik ve kilo alıp vermeyle oluşan cilt çatlaklarının giderilmesinde uygulanabilir.
NEDEN “ALTIN” DENİYOR? Radyofrekans cihazının ucundaki başlıkta yer alan iğnelerde altının tercih edilmesinin iki nedeni var; “Paslanmaz özelliğinin bulunması. Isıyı iyi ileten bir metal olması.”
KİMLERE UYGULANMAZ? Vücudunda metal protezi veya kalp pili olanlara, otoimmün hastalığı olanlara (SLE gibi), radyoterapi tedavisi altında olanlara, kolajen vasküler hastalığı olanlara (Skleroderma gibi), uygulama bölgesinde yara veya dermatiti (uçuk, psoriasis gibi) olanlara, gebelere ve emziren annelere, aktif kanser tedavisi gören hastalara, tedavi edilecek alana son üç ay içinde cerrahi müdahale (yüz germe veya gözkapağı cerrahisi) uygulanmış hastalara, keloid gibi kötü yara iyileşme öyküsü olan hastalara, cildi çok ince, aşırı kuru olan ve yağ dokusunun iyi olmadığı hastalara uygulanmamalıdır.
source https://saglik.kocaali.com/altin-igne-uygulamasi/
0 notes
havadadurdum · 5 years
Text
Giyilebilir Teknolojinin Sağlığa Zararı Varmıdır?
Apple giyilebilir ürünü Apple Watch’ı satışa çıkardı, mağazalarını daha iyi satış yapabilmek için mücevherat dükkânı şeklinde değiştirdi; saatler kasalarda saklanıyor ve alıcıların ürünü daha iyi inceleyebilmesi için saatler camlı masalarda gösterime sunuluyor. Müşterilerin hangisini alacağına daha iyi karar vermesi için birçok modeli, materyali ve renk seçeneği denemesine izin veriliyor ve mağazada saati takarak fikir ediniyorlar.
Apple Watch, Google Glass and Samsung Gear Live gibi ürünlerle başlayan ve büyüyen giyilebilir teknoloji trendi yanında bir çok sorunuda beraberinde getirmiştir. Son araştırmalar telefonlar, tabletler ve dizüstü bilgisayarların yaydığı radyo frekans (RF) etrafında olmanın potansiyel zarar oluşturduğunu göstermiştir.
Bu sağlık tehlikelerini önlemek için çoğu şirket giyilebilir ürünlerinde Bluetooth teknolojisi kullanıyor, Wi-fi teknolojisine dayanan akıllı telefonlar ve diğer ürünlerden daha az radyo frekansı yayıyor. Bu şekilde devam ederse giyilebilir ürünler hücresel bazlı akıllı telefonlardan daha az enerji yayarlar.
  UC Berkeley  Halk Sağlığı Okulunda Aile ve Toplum Sağlığı Merkezi başkanı Joel Moskowitz giyilebilir teknoloji konusunda endişe duymaktadır.
Moskowitz “Radyasyon tipi önemli, Giyilebilir teknoloji ürünleri üzerine yapılan çok az araştırma olmasına rağmen, geleneksel kablosuz teknoloji ile ilgili bazı olası riskler biliniyor.” diyor.
Laptoptan maruz kalınan Wi-fi ile spermlerin zarar görmesi, akıllı telefonlarını sütyeninde taşıyan kişilerde meme kanseri ve akıllı telefon kullanan kişilerde beyin tümörünün yaygınlaşması bunun kanıtlarındandır.
İsveç’te Örebro Üniversitesi’nde Profesör Lennart Hardell akıllı telefon kullanımına bağlı beyin tümörlerinin artan riskleri konusunda çığır açan bir araştırma yapmıştır. Araştırmalarına göre İsviçre’de 25 yıldan fazla cep telefonu ya da kablosuz telefonla konuşan kişilerdeki belli bir beyin kanseri riskinin bir yıldan az kablosuz telefon kullananlara göre 3 kat daha fazla olduğu belirlenmiştir.
Danimarka’da yapılan bir araştırmada fetüs durumundayken RF radyasyonuna maruz kalan çocuklarda DEHB’ın (Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu) daha fazla görüldüğü belirlenmiştir.
Uzmanlar kan beyin bariyerinin açılmasından da endişeleniyor. Moskowitz “Bariyer ağır metaller ve kimyasal toksinleri beyinden uzak tutar”  diyor ve şöyle ekliyor “Çok düşük mikrodalga radyasyonuna maruziyet bile bu bariyeri açarak kanda dolaşan bu kimyasalların beyine ulaşmasına neden olabilir” diyor.
Böyle sıkıntılı sonuçlar bulunmasına rağmen, neden bunlar medyada geniş kapsamlı olarak yer almamıştır? Moskowitz, bu ürünleri 1950’li yıllarda tütün endüstrisinin durumuyla karşılaştırıyor, bu ürünler de bağımlılık yapıyor. Giyilebilir ürünler sağlık için tehlikeli olsa da üreticiler  bu bilgiyi bastırmak için çalışıyor ve bu ürünlerin bağımlılık yaptığı konusunda da kanıtlar bulunuyor.
Meselenin can alıcı şu ki; giyilebilir teknoloji sanayisi bu konuda endişe duymanızı istemiyor.
Araştırmaların genellikle sanayi tarafından finanse edilmesi bir çıkar çatışmasına neden oluyor. İnsanlara  herhangi bir risk oluşturmadığını savunan uzmanlarından biri Ottawa Üniversitesinden Profesör Daniel Krewski’dir. “Wi-Fi ekipmandan yayılan düşük seviyeli radyo frekans (RF) enerjisi halk için tehlikeli değildir.” şeklinde bir yönergeyle Kanada Sağlık Bakanlığına başvurmuştur. Bu kişinin daha sonra bir çok firma destekli projelerde yer aldığı dedikoduları çıkmıştır.
0 notes