#Necmettin Doğan
Explore tagged Tumblr posts
Text
Kolektif – Modern Türkiye’de Kültür Savaşı (2023)
Kültür sathında etkili bir gerçeklik olarak kulturkampf (kültür savaşı), farklı ton ve derecelerde de olsa, çağdaş dünyadaki kamusal tartışmalara yön vermeye devam ediyor. Bu gerçeklik, modernleşme periyodunun erken evrelerinden itibaren laik ve muhafazakâr bloklar arası rekabetçi, keskin ve çatışmalı ilişiklere sahne olan Türkiye sathına geldiğimizde daha keskin ve rafine temsillerle karşımıza…
View On WordPress
#2023#Ahmet Tarık Çelenk#Aykut Sığın#Ayşe Deniz Ünan Göktan#Burak Bilgehan Özpek#Buşra Çelik#Elif Gençkal Eroler#Emrah Yağmurlu#Gün Zileli#Hacı Çevik#Modern Türkiye’de Kültür Savaşı#Necmettin Doğan#Nika Yayınevi#Ural Manço#Volkan Ertit#İrfan Özet
0 notes
Text
Konya Şehir Atölyesi'nden üniversitelilere 'kır-kent' söyleşisi
https://pazaryerigundem.com/haber/191196/konya-sehir-atolyesinden-universitelilere-kir-kent-soylesisi/
Konya Şehir Atölyesi'nden üniversitelilere 'kır-kent' söyleşisi
Konya Büyükşehir Belediyesi Taş Bina Kültür Sanat Merkezi’nde düzenlenen “Kır ve Kent” başlıklı söyleşide Mimar Mehmet Kütükçüoğlu, öğrencilere sunum yaptı.
KONYA (İGFA) – Konya Büyükşehir Belediyesi Şehir Atölyesi tarafından Kır ve Kent konulu söyleşi gerçekleştirildi.
Konya’nın mimari alanında çok ileri olduğunu belirten Kütükçüoğlu, “Konya resmen mimarlık için bir laboratuvar şehir haline geldi, gurur duyuyorum. Konya Büyükşehir Belediyesi’nin bu konudaki organizasyonları hem yoğun, hem çok iyi. Bence ilgi de çok iyi” ifadelerini kullandı.
Programa; Selçuk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Rabia Köse Doğan, Konya Mimarlar Odası Başkanı Ahmet Övet, Selçuk Üniversitesi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, Konya Teknik Üniversitesi öğretim üyeleri, Büyükşehir Belediyesi yöneticileri ile çok sayıda öğrenci katıldı.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Photo
Galeri Soyut, 9 – 12 Mart 2023 tarihlerinde Ankara ATO Congresium’da gerçekleşecek 9. ArtAnkara Çağdaş Sanat Fuarı’na 39 sanatçı ile katılıyor. Gallery Soyut is attending the 9th ArtAnkara Contemporary Art Fair, which will take place at the ATO Congresium Congress and Exhibition Center between the dates of 9- 12th March 2023 with 39 artists. Fuarda yer alacak sanatçılar / Artists will attend the fair Adem BAŞPINAR, Ahmet YEŞİL, Ali Fatih KÜÇÜKOSMANOĞLU, Ali HERİSCHİ, Ataç ELALMIŞ, Ayhan ÇETİN, Azimet KARAMAN, Baran KAMİLOĞLU, Binnur YÜCEBAŞ, Buğra ÖZER, Ceren ÇAĞLAR, Derya YILDIZ, Doğan KARAKILIÇ, Duygu AYDOĞAN, Ekin YÜKSEL, Emrah EMİR, Engin KORKMAZ, Erol PELİOĞLU, Esra YILDIRIM, Hakan ERASLAN, Hasan SAYGIN, Hatice YAMAN, Hülya KANDEMİR KANBER, Ilgın ERDEM, Lütfü KAPLANOĞLU, Mehmet SAKIZCI, Mevlüt AKAR, Mine POYRAZ, Murat KURT, Murat TOLGA, Necmettin ÖZLÜ, Necmi GÜRSELER, Nurettin AKKAYA, Orçun İLTER, Özer AKTAŞ, Sema ÖCAL, Zekiye AKALIN https://www.galerisoyut.com.tr/artankara-2023/ (ATO Congresium) https://www.instagram.com/p/CpdaaN3MkT_/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
Text
15 Temmuz: 9 bin tören 20 Temmuz: Tören yok
ORHAN UĞUROĞLU
Fethullah Gülen haininin ihanet kadrolarını Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en kılcal gizli damarlarına siz yerleştirdiniz.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin şerefli askerlerine kumpasları AKP+Amerika+FETO ile el ele siz kurdunuz.
Ergenekon, Balyoz, Askerî Casusluk ve Şike kumpaslarının savcısı siz oldunuz.
Türkiye Cumhuriyeti Devletini 15 Temmuz hain darbe girişimine götürülmesinin yolunu sonuna kadar siz açtınız.
15 Temmuz utanç günü için hiç sıkılmadan "Destan" dediniz ve bir de resmî tatil siz ilan ettiniz.
251 şehidimize neden olan hain kalkışma AKP iktidarının da Recep Tayyip Erdoğan'ın da yüz karasıdır.
"Demokrasi ve Millî Birlik Günü" adını siz uydurdunuz.
O FETÖ'cülerle siz birlik oldunuz.
Biz demokrasiye sahip çıkmak için dedik ki;
-Fethullah Gülen haindir…
Siz karşı çıktınız ve dört elle bu haine devlet içinde "Paralel Yapı" kurmasına destek verdiniz…
Ve bu yıl 15 Temmuz'u anma için;
-Cumhurbaşkanlığı 9 bin anma etkinliği düzenledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara ve İstanbul'da törenlere katıldı.
Değerli okurlarım,
Dün 20 Temmuz 1974'te Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerçekleştirdiği bir destanının 48. yıldönümüydü.
Cumhurbaşkanlığı resmî web sitesine ve sosyal medya hesabına baktım. Ne bir tören ne bir açıklama var.
Cumhurbaşkanlığı;
-15 Temmuz: 9 bin tören
-20 Temmuz: Tören yok
Utanç tablosudur…
Resmî bayramlarımız için düşük seviyeli kutlamalar yapan AKP ve Erdoğan zihniyeti bilsin ki;
-Ne Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü unutturabilirsiniz,
-Ne resmî bayramlarımızı coşku ile kutlamamızı yasaklayabilirsiniz…
İlk seçim sonrası devletimizin de resmî bayramları nasıl coşku ile kutlayacağını muhalefette iken göreceksiniz…
Değerli okurlarım,
1974 yılında CHP-MSP hükümeti görev başında, merhum Bülent Ecevit Başbakan merhum Necmettin Erbakan Başbakan Yardımcısıydı.
Yunanistan'da askerî darbe yapan cuntacılar iktidardaydı.
Yunan cuntasının desteğiyle gerçekleşen Samson darbesi Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlayan ENOSİS'in yaşama geçmesi için sahnelenmişti.
Başbakan Bülent Ecevit'in uluslararası girişimleri sonuç vermeyince 15 Temmuz 1974 günü TBMM'de yapılan gizli oturumda 15. Dönem milletvekillerinin "oy birliği" ile "Kıbrıs Barış Harekâtı" kararı alındı.
20 Temmuz 1974'te Türkiye antlaşmalardan doğan "Garantörlük Hakkını" kullanarak Türk Ordusunu Kıbrıs'a çıkardı.
Adadaki soydaşlarımızın can güvenliğini sağladı. Adaya barış getirdi. Bugünkü KKTC'nin temellerini attı.
15. Dönem CHP Milletvekili değerli dostum Kemal Anadol'un bana gönderdiği mesaj şöyle:
-"Başbakan Ecevit, Yardımcısı Erbakan ve Bakanları, Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş'ı saygıyla anıyorum.
Şehitlerimize rahmet, gazilerimize esenlikler diliyorum.
15 Temmuz 1974 günü TBMM üyesi olarak Kıbrıs Barış Harekâtına verdiğim olumlu oy, çocuklarıma bırakacağım en büyük mirastır.
15. dönem milletvekili arkadaşlarımdan sağ olanlara esenlik diliyorum. Aramızdan ayrılanları saygı ile anıyorum…"
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı:
-"Türk'ün adını silmeye çalışanlara karşı hep birlikte; 'Biz varız!' dediğimiz Kıbrıs Barış Harekâtı'nın yıl dönümünde;
Yavru vatanımız için canını ortaya koyan aziz şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyorum.
Her zaman olduğu gibi; Kıbrıs Türk'tür, Türk kalacak!"
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu yaptığı açıklamada dedi ki;
-"Kıbrıs Barış Harekâtı'nın yıl dönümünde şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Dönemin Başbakanı, Genel Başkanım Bülent Ecevit'i, dönemin Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan'ı ve KKTC'nin ilk Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı saygıyla anıyorum. Kıbrıs Barış Harekatı'nın 48. yıl dönümü ve KKTC'nin 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlu olsun."
Ben de 1933 doğumlu olan ve Kara Harp Okulu'ndan 1954 yılında mezun olan Eğirdir Dağ Komando okulundaki canım komutanım değerli ağabeyim emekli Tuğgeneral Cemal Eruç'un şahsında;
-Türk Silahlı Kuvvetlerimizin tüm şehit ve gazilerini,
-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşunda şehit ve gazi olan kahraman soydaşlarımızı,
-15. Dönem Milletvekilleri ile merhum Ecevit ve merhum Erbakan'ı minnetle anıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluş ve kurtuluşlarının sembolü olan resmî bayramlarımız da, 20 Temmuz da, birlikte resmî törenlerle ve coşku ile kutlanmalıdır.
Çünkü gerçek destanlar bunlardır…
1 note
·
View note
Text
La lunga notte del Golpe
La mia testimonianza, attraverso gli aggiornamenti sulla pagina facebook Istanbul per italiani, del tentativo di Colpo di Stato in Turchia che ho scritto nella notte tra il 15 e il 16 luglio 2016.
Venerdi 15 luglio ore 23:01 ora di Istanbul: AVVISO. A tutte le persone italiane, residenti e turisti, ad Istanbul. In questo momento invito a rimanere nelle vostre case o nei vostri alberghi. Ad Istanbul le forze militari hanno occupato (non si riesce ancora a capire il motivo) i due ponti sullo stretto del Bosforo che collegano l'Europa con l'Asia. Non so se riesco ad aggiornarvi perché la connessione internet si sta rallentando. Qualcuno parla anche di un Colpo di Stato militare visto che ad Ankara la situazione é alquanto strana. Comunque é tutto confuso e proprio per questo motivo rimanete a casa.
Sabato 16 luglio ore 00:19: Nella Storia della Repubblica Turca questo é il Quarto Colpo di Stato militare. Il primo ci fu nel 1960, il secondo nel 1971, il terzo nel 1980. (Quello del 1997 non si trattò di un vero colpo di stato ma è considerato tale dal momento che i militari intimarono e ottennero che il primo ministro Necmettin Erbakan si dimettesse). Diciamo che i Colpi di Stato in Turchia sono visti come il tentativo ultimo di "ristabilire l'ordine" dove la popolazione in qualche modo sembra, storicamente, "tollerarlo". Quello in corso é una "lotta di potere" tra le fazioni pro-Erdoğan e quelle di Fethullah Gülen, predicatore e politologo turco, un tempo alleati, da un paio di anni acerrimi nemici. Quello di stasera é l'epilogo di questa lotta. (Naturalmente é una supposizione da quello che riesco a ricavare in giro. Nulla di ufficiale). In questo momento su TRT viene trasmesso in loop un comunicato letto da una giornalista e scritto dalle forze militari. In breve viene specificato che l'azione é stata intrapresa per riportare la Turchia sui binari del kemalismo (un maggiore laicismo) e i fallimenti dell'attuale governo nella lotta contro il terrorismo (si intende, senza nominarlo, terrorismo islamico e curdo). La popolazione é invitata a rimanere a casa anche domani.
Ore 00:57: Dove vivo, a Maltepe, lato asiatico di Istanbul (lungo la strada dove vivo: Bağlarbaşi Mahallesi) si sentono persone che urlano per strada "ya allah bismillah allahu ekber" (nel nome di Dio, Dio é grande) e sirene d'auto (credo polizia) e il suono di un elicottero in cielo. Non odo spari ma solo clacson e queste grida. Sembra che una parte, non riesco a quantificarla e parlo della zona dove vivo, delle persone abbiano accolto l'appello di Erdoğan, a scendere in piazza a protestare.
Ore 1:36: La moschea vicino casa sta chiamando i fedeli alla preghiera. Vi ricordo che la prima preghiera é al sorgere del sole. La preghiera é stata voluta, da quello che mi é sembrato capire, dal Gran Mufti di Istanbul come segno di protesta al Colpo di Stato.
Ore 1:48: C'é ancora il richiamo alla preghiera dalla moschea di quella vicino casa mia (70evler camii) e da lontano quelle delle altre moschee. Ogni tanto sento i suoni dei clacson. Le grida di una ora prima non le ho piu' sentite. Erdoğan é fuori dalla Turchia. Direzione Qatar (?).
Ore 2:00: La moschea ha smesso di invitare la gente alla preghiera. Non posso dire se l'appello é stato accolto o meno. Sento in lontananza le auto e i loro clacson. Nessun sparo. Ogni tanto una sirena.
Ore 2:32: Resi noti i nomi dei golpisti da un tweet preso dalla rete e scritto da un gornalista. A capo vi é il Generale Muharrem Köse e gli ufficiali Mehmet Oğuz Akkuş, Erkan Ağın, Doğan Uysal. Di Erdoğan non ho notizie ufficiali. Sento ancora in lontananza il clacson delle auto, qualche sirena. Mi sembra di sentire molto lontano da dove sono dei rumori che forse sono spari. La connessione é lenta. Riesco a essere collegato tramite una estensione che mi cambia il VPN e quindi ID.
Ore 2:45: Posso confermare che i militari hanno abbandonato la TRT, il canale tv che aveva diramato il loro comunicato.
Ore 3:05: C'é un po' di confusione tra le notizie che leggo. Normale. Si parla di una doppia esplosione al Parlamento. Del Premier Yıldirim Binali che parla di golpe fallito e del Presidente Erdoğan che dall'aeroporto di Dalaman (Sud-est Turchia) si sta dirigendo ad Istanbul.
Ore 3:10: Vedo per TV le immagini da Ankara con i militari messi in arresto dalla polizia e della gente che sale sui tank senza essere disturbata dai soldati. Il golpe sembra fallito. Confermato Erdoğan in arrivo ad Istanbul.
Ore 3:30: Momenti di grande confusione. Dalla CNN turca la conduttrice sta dicendo che dei militari sono in arrivo all'interno degli studi tv. Il parlamento turco é in fiamme.
Ore 3:33: La CNN turca ha smesso di trasmettere. Sento F16 nei cieli di Istanbul.
Ore 3:40: La CNN turca dopo aver ripreso nuovamente a trasmettere é stata costretta a sospendere le immagini. I giornalisti e i lavoratori sono stati invitati a lasciare l'edificio. Vedo le immagini dello studio vuoto e voci di sottofondo. Comunque nessun segno di panico.
Ore 3:44: La CNN turca trasmette immagini dello studio vuoto mentre é in corso lo sgombro degli studi. I toni non sono piu' tranquilli. Sento F16 volare a bassa quota sui cieli di Istanbul.
Ore 3:50: Vi lascio il link dove potete vedere le immagini streaming in diretta dagli studi della CNN turca. http://www.cnnturk.com/canli-yayin
Ore 4:00: Ancora grande confusione. Civili all'esterno degli studi CNN che urlano ai militari di uscire. Ho visto delle foto ritrarre dei morti sulle strade di Ankara. Ho notizie (da confermare) di una bomba all'aeroporto Atatürk, a Taksim polizia e militari si scontrano a fuoco, esplosioni al parlamento turco ad Ankara. Erdoğan non é atterrato ad Istanbul é rimasto nei cieli della Turchia (da confermare).
Ore 4:30: Il Presidente Erdoğan é atterrato ad Istanbul. Nella conferenza stampa, in una sala all'interno dell'aeroporto, ha accusato il movimento di Fethullah Gülen dietro al tentativo di golpe. Ha annunciato di ritornare a Marmaris dove era in vacanza.
Ore 4:33: E’ iniziato il momento della prima preghiera della giornata. Le moschee invitano alla preghiera. Dove vivo non sento rumori delle auto. Sembra tutto tranquillo. Il Presidente Erdoğan é fuori dall'aeroporto e con un megafono sta parlando alla gente, sicuramente i suoi sostenitori.
Ore 4:48: Le moschee hanno smesso di invitare i fedeli alla preghiera. In lontananza ho sentito un forte boato. Spero nulla di serio o una mia impressione in questa lunga e caotica notte. Vedo immagini di molti morti sulle strade di Ankara.
Ore 5:03: Il golpe dalle parole di Erdoğan é fallito. Segnalo sul sito delle forze armate turche compare ancora il proclama delle 03:10 dove viene specificata la loro presa del potere.http://www.tsk.tr/BasinFaaliyetleri/BA_188
Ore 5:21: Il sole lentamente sorge. La stanchezza si fa sentire. Ho cercato di testimoniare quello che ho visto e sentito in queste ore di grande caos. La situazione sembra ormai tranquilla. Almeno cosi sembra e cosi spero. Lascio agli esperti la valutazione e i pensieri sugli avvenimenti di questa notte e sulle loro conseguenze. Spero che i danni umani e materiali non siano "pesanti". (Al momento 48 morti e 150 feriti). Spero in una Turchia migliore. Invito ancora gli italiani presenti in Turchia alla massima attenzione e prudenza. Buona giornata.
La mia Vita a Istanbul: consigli e informazioni turistiche. Disponibile come GUIDA per delle ESCURSIONI in città. Scrivi una e-mail a: [email protected] Seguici anche su www.facebook.com/istanbulperitaliani
3 notes
·
View notes
Photo
Prof. Dr. Doğan Aydal - Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı / Ar-Ge Başkanı Prof. Dr. Doğan AYDAL, 1976 yılında Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesinden “Maden Jeolojisi Yüksek Mühendisi” unvanı alarak mezun olmuştur. İngilizce eğitimini International House, Hastings; Master ve Doktora eğitimini ise İNGİLTERE’de LEEDS Üniversitesinde tamamlamıştır(1976-1980). Kısa dönem askerlik öncesi ve sonrasında, MTA Genel Müdürlüğü çeşitli birimlerinde çalışan AYDAL, 1982 yılı sonunda Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi’nde Yard. Doç. Dr. unvanı ile göreve başlamış ve 1991 yılında Doçent ünvanı almıştır. 1994 yılında bir dönem ABD CINCINNATI Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümünde misafir öğretim üyesi olarak bilimsel araştırmalarda bulunmuştur. Halen Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesinde Öğretim Üyesi olarak çalışmaktadır. Madencilik, Enerji politikaları, Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri üzerine uzmandır. Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı, Başbakan Danışmanlığı, TBMM’de Danışmanlık, Sümer Holding Yönetim Kurulu Üyeliği, Kastamonu Meslek Yüksek Okulu Kurucu Müdürlüğü, Ankara Üniversitesi Senato Üyeliği ve Afrika Çalışmaları ve Araştırmaları Merkezi Müdürlüğü gibi idari görevler yapmıştır. AYDAL, Amerika, Afrika, Avrupa ve Asya kıtasındaki 60 ülkede, çeşitli bilimsel araştırma, inceleme ve gezilerde bulunmuştur. Çeşitli konularda yazılmış 20 kitabı da bulunan Aydal’ın, yurtiçi ve dışında birçok makale ve Tebliği bulunmaktadır. “Maden Savaşları”, “Petrolsüz Dünya”, “Enerji Kan Kokuyor”, “Sular Kızıl Akacak”, "Savaş Tuzakları" ve “Enerjiye Açılan Karanlık Kapılar” adlı kitapları toplum tarafından çok tanınmış ve bu kitaplar üzerine 15 ayrı TV kanalında uzun süreli yüzlerce TV programı yapılmıştır. Ayrıca bu kitaplar ile ilgili olarak birçok gazete ve dergide onlarca röportajı yayımlanmıştır. 1995 Yılında yapılan Genel Seçimlerde Prof.Dr. Necmettin Erbakan hocamız tarafından “Türkiye Milletvekilliği” için aday gösterilmiş ancak Anayasa Mahkemesinin yeni ihdas edilen “Türkiye Milletvekili” kavramını iptal etmesinden sonra, yine Erbakan Hocamızın arzusu üzerine İstanbul 2 Bölge Milletvekili adayı olmuştur. Yeniden Refah Partisi Kurucular K https://www.instagram.com/p/CfJa-CEsFN8/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
Text
AKP’li Çayırova Belediyesi’nden Kürtçe oyuna engel – Yeni Yaşam Gazetesi | Yeni Yaşam
AKP’li Çayırova Belediyesi’nden Kürtçe oyuna engel
AKP’li Çayırova Belediyesi, Amed Şehir Tiyatrosu’nun Kürtçe ‘Don Kixot’ oyunu için sözleşme yapılmasına rağmen salon vermeyerek engelledi
Şanoya Bajêr a Amedê (Amed Şehir Tiyatrosu) ekibi tarafından Miguel de Cervantes’in ‘Don Ki��ot’ kitabından Kürtçeye uyarlanan “Don Kixot” oyunu AKP’li Çayırova Belediyesi tarafından engellendi. Seyme Organizasyon tarafından Kocaeli Çayırova Belediyesi Necmettin Erbakan Kültür Merkezi’nde 28 Mayıs’ta sahnelenmesi planlanan oyun için salon sözleşmesi yapılmış olmasına rağmen Çayırova Belediyesi “Başka bir organizasyona tahsis edildi” gerekçesini sundu.
Seyme Organizasyon, tiyatro oyununun yasaklandığını dijital medya hesabından duyurdu.
Yapılan paylaşım şu şekilde: “13 Mayıs akşamı 22.30’da, mesai saatleri dışında, telefonla tarafımıza aktarılan bu bilgi yaptığımız sözleşmeyi ihlal eden bir tutumdur. Kocaeli ilinde Don Kîxot oyunu ve Aynur Doğan konseri için verilen bu kararlar Kürt kültür ve sanatına dönük kabul edilemez bir yaklaşımdır.”
Öte yandan Kürt sanatçı Aynur Doğan’ın Kocaeli’de vereceği konser de benzer gerekçelerle yasaklanmıştı.
0 notes
Photo
NEÜ Tıp Fakültesi'ne yeni dekan atandı https://ift.tt/379c0IR
NEÜ Tıp Fakültesi'ne yeni dekan atandı Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Dekanlığına Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Doğan atandı.
February 12, 2021 at 01:08PM
0 notes
Text
TARİH /// ÜMİT DOĞAN : VAHDETTİN'İN GÜNAHLARI
TARİH /// ÜMİT DOĞAN : VAHDETTİN’İN GÜNAHLARI
ÜMİT DOĞAN : VAHDETTİN’İN GÜNAHLARI E-POSTA : tsumut71 15 Eylül 2020 Merhum Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan’ı Yeniden Refah Partisi’ni kurduğu dönemde II. Abdülhamid’in torunlarından birisini "kurucular kurulu üyesi" olarak karşımıza çıkartması ile hatırlıyorum. Kendisini takip etmem. Geçtiğimiz günlerde konuk olduğu bir televizyon programına ait videoya tesadüfen rast geldim. Kendisi ve…
View On WordPress
0 notes
Photo
Galeri Soyut, 9 – 12 Mart 2023 tarihlerinde Ankara ATO Congresium’da gerçekleşecek 9. ArtAnkara Çağdaş Sanat Fuarı’na 39 sanatçı ile katılıyor. Gallery Soyut is attending the 9th ArtAnkara Contemporary Art Fair, which will take place at the ATO Congresium Congress and Exhibition Center between the dates of 9- 12th March 2023 with 39 artists. Fuarda yer alacak sanatçılar / Artists will attend the fair Adem BAŞPINAR, Ahmet YEŞİL, Ali Fatih KÜÇÜKOSMANOĞLU, Ali HERİSCHİ, Ataç ELALMIŞ, Ayhan ÇETİN, Azimet KARAMAN, Baran KAMİLOĞLU, Binnur YÜCEBAŞ, Buğra ÖZER, Ceren ÇAĞLAR, Derya YILDIZ, Doğan KARAKILIÇ, Duygu AYDOĞAN, Ekin YÜKSEL, Emrah EMİR, Engin KORKMAZ, Erol PELİOĞLU, Esra Yıldırım, Hakan ERASLAN, Hasan SAYGIN, Hatice YAMAN, Hülya KANDEMİR KANBER, Ilgın ERDEM, Lütfü KAPLANOĞLU, Mehmet SAKIZCI, Mevlüt AKAR, Mine POYRAZ, Murat KURT, Murat TOLGA, Necmettin ÖZLÜ, Necmi GÜRSELER, Nurettin AKKAYA, Orçun İLTER, Özer AKTAŞ, Sema ÖCAL, Zekiye AKALIN (ATO Congresium) https://www.instagram.com/p/CpPRk3Us5NC/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
Photo
Merhum Ramazan Doğan'ın oğlu, merhum Dedo ve Kasım Doğan'ın kardeşi, Şeref, Tevfik, Necati, Naci, Enver, Neşet, Ramazan, Servet Doğan'ın babaları, Ümit Doğan, Saim Doğan, Aziz Doğan, Gökhan Doğan'ın dedeleri, Halil Yücesoy ve Osman Kaya'nın kayınpederi, Necmettin Doğan Hakkın Rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi öğle namazına harrankapı dan alınarak Harrankapı mezarlığına defn edilecektir. Taziye:Ramazan Başak Taziye Evi https://www.instagram.com/p/B5FARm8BwiW/?igshid=1by847ilxqhv2
0 notes
Text
49 ilin emniyet müdürü değişti
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla yayımlanan kararnameye göre, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı olarak Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanı Resul Holoğlu, Personel Daire Başkanı Ahmet Şengün, Kayseri Emniyet Müdürü İbrahim Kulular atanırken, Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı görevini vekaleten yürüten 1. Hukuk Müşaviri Selami Hüner bu göreve asaleten getirildi. Kararname ile 49 ilin emniyet müdürü değiştirilirken, bu illerden 14’ünün emniyet müdürü Emniyet Genel Müdürlüğü emrine atanarak polis başmüfettişliği görevlerine getirildi.Atama kararnamesi ile 49 ilin emniyet müdürlüklerine yapılan atamalar şöyle: Van Emniyet Müdürü Mehmet Suat Ekici Aydın'a, Mardin Emniyet Müdürü Hasan Onar Balıkesir'e, Diyarbakır Emniyet Müdürü Tacettin Aslan Bursa'ya, Ağrı İl Emniyet Müdürü Kenan Yıldız Denizli'ye, Konya Emniyet Müdürü Şükrü Yaman Diyarbakır'a, Balıkesir Emniyet Müdürü Cengiz Zeybek Gaziantep'e, Samsun Emniyet Müdürü Vedat Yavuz Hatay'a, Hatay Emniyet Müdürü Kamil Karabörk Kayseri'ye, Şanlıurfa Emniyet Müdürü Veysel Tipioğlu Kocaeli'ne, Tekirdağ Emniyet Müdürü Mustafa Aydın Konya'ya, Sinop Emniyet Müdürü Ercan Dağdeviren Malatya'ya, Şırnak Emniyet Müdürü Ömer Uslusoy Manisa'ya, Muğla Emniyet Müdürü Hakan Çetinkaya Mardin'e, Hakkari Emniyet Müdürü Süleyman Suvat Dilberoğlu Muğla'ya, Tunceli Emniyet Müdürü Doğu Ateş Ordu'ya, Malatya Emniyet Müdürü Ömer Urhal Samsun'a, Kırıkkale Polis Meslek Yüksek Okulu (PMYO) Müdürü Selçuk Doğuş Şanlıurfa'ya, Ordu Emniyet Müdürü Mehmet Erduğan Tekirdağ'a, Adıyaman Emniyet Müdürü Metin Alper Trabzon'a, Aksaray Emniyet Müdürü Ali Karabağ Van'a, Uşak Emniyet Müdürü İbrahim Ergüder Adıyaman'a, Polis Başmüfettişi Nihat Özen Ağrı'ya, Çorum Emniyet Müdürü Murat Kolcu Aksaray'a, Polis Başmüfettişi Ünsal Hayal Ardahan'a, Polis Başmüfettişi Sinan Ergen Artvin'e, Polis Başmüfettişi Çetin Bozkuş Bartın'a, Polis Başmüfettişi Köroğlu Kıraç Batman'a, Polis Başmüfettişi Necmettin Koç Kütahya'ya, Polis Başmüfettişi Ali Canbolat Bingöl'e, Kars Emniyet Müdürü Ümit Bitirik Burdur'a, Gaziantep Emniyet Müdürü Faruk Karaduman Çanakkale'ye, Kırşehir Polis Meslek Yüksek Okulu (PMYO) Müdürü Mehmet Gülser Çorum'a, Batman Emniyet Müdürü Mehmet Ali Akkaplan Düzce'ye, Çanakkale Emniyet Müdürü Celal Sel Elazığ'a, Polis Başmüfettişi Atanur Aydın Hakkari'ye, Bingöl Emniyet Müdürü Metin Akay Isparta'ya, Ardahan Emniyet Müdürü Ayhan Taş Karaman'a, Polis Başmüfettişi Yavuz Sağdıç Kars'a, Kocaeli Emniyet Müdürü Necati Denizci Kastamonu'ya, Kilis Emniyet Müdürü Günter Şenses Kırıkkale'ye, Yozgat Emniyet Müdürü Seçkin Çengeloğlu Kırklareli'ne, İkmal ve Bakım Dairesi Başkan Yardımcısı Murat Türesin Kırşehir'e, Karabük POMEM Müdürü Mahmut Karabulut Kilis'e, Polis Başmüfettişi Cahit Şahin Sinop'a, Polis Başmüfettişi Mustafa Emre Başbuğ Şırnak'a, Polis Başmüfettişi Yılmaz Delen Tunceli'ye, Polis Başmüfettişi Mesut Gezer Uşak'a, Polis Başmüfettişi Murat Esertürk Yozgat'a, Polis Başmüfettişi Ayhan Bodur Bayburt'a atandı. Emniyet Genel Müdürlüğü emrine atananlar Söz konusu kararname ile Artvin Emniyet Müdürü Mehmet Selvi, Aydın Emniyet Müdürü Rahmi Baştuğ, Bartın Emniyet Müdürü Ogün Vural, Bayburt Emniyet Müdürü Sezayi Er, Burdur Emniyet Müdürü Arif Çankal, Denizli Emniyet Müdürü Mevlüt Demir, Düzce Emniyet Müdürü Hüseyin Deniz, Elazığ Emniyet Müdürü Doğan Cangül, Isparta Emniyet Müdürü Halil Turan Erol, Karaman Emniyet Müdürü Fikret Bayraktar, Kastamonu Emniyet Müdürü Metin Turgay Karabulak, Kırıkkale Emniyet Müdürü Mahmut Çorumlu, Kırklareli Emniyet Müdürü Erkin Adalar, Kırşehir Emniyet Müdürü İsmail Hakkı Akyüz, Kütahya Emniyet Müdürü Hasan Çevik, Manisa Emniyet Müdürü Fevzi Bilgiç ve Trabzon Emniyet Müdürü Orhan Çevik Emniyet Genel Müdürlüğü emrine atandı. Daire başkanlıklarına yapılan atamalar Bu arada İçişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Emniyet Genel Müdürlüğündeki bazı daire başkanlıklarında da değişikliğe gidildiği bildirildi. Buna göre, Emniyet Genel Müdürlüğü emrine atanan Kırıkkale Emniyet Müdürü Mahmut Çorumlu Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığına, Trabzon Emniyet Müdürü Orhan Çevik Personel Daire Başkanlığına, Bartın Emniyet Müdürü Ogün Vural Kriminal Daire Başkanlığına, Medya-Halkla İlişkiler ve Protokol Daire Başkanı Tolga Aliusta Koruma Daire Başkanlığına, Polis Başmüfettişi Ayşegül Özcan ise Sosyal Hizmetler ve Sağlık Daire Başkanlığına getirildi. Read the full article
0 notes
Text
ANLAYANA
'KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI'
YAVRU VATAN; KIBRISIMIZ
İşte!
'KIBRIS Barış Harekatı'nın
45 inci yıldönümü...
ANISINA;
Anlayana! Bilene! İBRETLİKTİR tir.
KARAOĞLAN; Bülent Ecevit.
ÖNCÜ MÜCAHİT; Necmettin Erbakan.
TOROS KAPLANI; Rauf Denktaş.
DEVLET'İNİN BEYNİ; Turan Güneş.
MEHMETÇİĞİNİN BAŞI; Semih Sancar.
O ZAMAN?
"Toroslardan gün doğuyor”
"Bekle! Türk Soydaş Geliyoruz!!"
Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)
Türklerin İslâm'a gireceğine işareten,
Şöyle buyurmuştur;
"Türkler size dokunmadıkça siz de onlara dokunmayın"
(Ebu Davud, Melahim, 8 (4302)
O ZAMAN?
Türk Milleti Azametlidir.
Türk Askeri Şehadeti Sancaktır.
O GECE..
(.. Gece geç vakit evin telefonu çaldı. Nermin hanım hızla telefona koştu.
Derin bir nefes alarak ahizeyi kaldırdı. Arayan Cenevre bulunan..
Eşi Turan Güneş’ti.
Kısa bir hal hatırdan sonra..
Dışişleri Bakanı Turan Güneş,
Eşine;
- Benim dönüşüm gecikecek...
Söyle Ayşe’ye tatile çıksın.!?
- Peki. Dedi,
Eşi Nermin Hanım.
Telefonu kapatır kapatmaz!.
Daha önceden bekleyen..
Görevliye dönerek..
- Kızımız Ayşenin tatile çıkmasına izin
Verdi.! Bunca işinin arasında kızının
tatilini düşünüyor.!? İlginç!?
Görevli zaten tek bir kelime bekliyordu. Evdekilerinin şaşkın bakışları arasında..
Aynı Görevli uçarcasına evden fırladı.
Apartmanda merdivenleri beşer beşer atlayarak arabaya ulaştı.
Araba Ankara sokaklarında son hız karanlıkta kayboldu.
Beyaz reno Başbakanlığa ulaştığında görevli, arabayı çalışır vaziyette.!
Kapısını açık bırakarak, çalışır vaziyette hızla binaya yöneldi.
Katları koşarak çıkıyordu...
Sabaha karşı olmasına rağmen tüm memurlar binadaydı. Koşturma sesleri
ile herkes koridora çıktı.
Koca bina da çıt çıkmıyordu.
Uzun koridoru koşarak geçti görevli.
Terden vücuduna yapışmış gömleğine aldırmadan başbakan yazan odaya girdi.
Özel kalem camdan arabanın geldiğini görmüştü. Görevlinin duraklamasına dahi izin vermeden makamın kapısını açtı.
Başbakan Bülent Ecevit,
Başbakan Yrd. Necmettin Erbakan,
Genel Kurmay Başkanı Semih Sancar, İçişleri bakanı, milli savunma bakanı,
MİT yetkilileri ve
İlgili bürokratlar ayaktaydı.
- Soluk al oğlum.. Dedi,
Bülent Ecevit.
Soluk solu��a, kan ter içinde ki görevliyi masadan çektiği sandalyeye oturttu.
Genel Kurmay Başkanı yerinden kalktı.
Belirlediği yerlere talimatlar verdi.
Necmettin Erbakan,
Usulca Kıbleye dönüp;
"Ya Allah Ya Bismillah"
Diyerek, Duasına devam ederek..
Elindeki su bardağını genç görevliye uzattı.
- Yüce Rab'biMİZ Hak'tan olanındır. Dedi.
O Esnada da,
- Evet. Dedi,
Bülent Ecevit'e;
- Ayşe tatile çıkacakmış.? Diye,
Bir solukta söyledi genç görevli.
Oda da anlık sessizlik oldu.
“Haydi” Diye, sesler duyuldu...
Başbakan geceni ağırmak üzere olan..
Ankara sabahına baktığı..
Başbakanlık camından odaya döndü.
- Haydi..Allah muvaffak etsin.
Erbakan;
- İnşallah.
Ecevit;
- Basın açıklaması yapacağız haber verin.
Gene Kurmay başkanı ve ilgili herkes başları ile selam vererek odadan hızla çıktılar. O andan itibaren..
Millî Şahlanışın, Millî İradenin;
TÜRKLÜK devin uyanışını yaşıyordu.
Kuvvet komutanlıklarında herkes ses çıkartmadan bu haberi beklemişti..
Tüm gece karanlık odalarda.
Tan yeri ağrırken kuvvet komutanlıkların tüm ışıkları yanmaya başlamıştı.
Başbakanlıktan Türkiye’nin tüm yurtdışı temsilciliklerine ivedi ve gizli başlıklı kriptolu teleksler çekiliyordu.
Kan ter içindeki genç görevli, oturduğu sandalyeden doğan yeni güne;
20 Temmuz’a merhaba diyordu....
“Ayşe tatile çıksın”
Diyeli 45 yıl oldu.
"KIBRIS BARIŞ HAREKATI"nın
Türk Milleti'nin Millî Duruşunda,
Türk Ordusunun Millî Gücünde,
Yıldönümü kutlu olsun..
O Günün Devlet Adamları;
Bülent Ecevit, Rauf Denktaş, Necmettin Erbakan, Turan Güneş, Semih Sancar..
Şehitlerimizi, Mücahitlerimizi, Gazilerimizi
Rahmet ve şükranla anıyoruz.
Ruhları Şad Mekânları Cennet Olsun.
Selâm ve Dua ile Kalınız.
STRATEJİTÜRK
0 notes
Text
Siyasette böyle liderler de vardı…
DOĞAN ÖZGÜDEN
Onlar zindana rağmen inançlarından asla ödün vermemiş komünist liderlerdi… Uzakta kalan bir dönemin Selahattin Demirtaş’larıydı, Figen Yüksekdağ’larıydı…
Ayasofya ruhunun Yenikapı ruhuyla hemhal olduğu şu parçalı bulutlu 15 Temmuz gününde haftalık yazım için konu aramama pek gerek kalmadan “cumhur müttefiki” ve de “millet müttefiki” partilerin başını çeken siyasetçilerle ilgili evlere şenlik haberler düşmeye başladı.
Türkiye’de islamo-faşist rejimin Ayasofya fütuhatına Danıştay 10. Dairesi'nin icazet vermesinden önce CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun nasıl çanak tuttuğunu, fütuhatın ardından da CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce ve CHP’li İstanbul belediye başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından kilisenin camileştirilmesinin nasıl coşkuyla alkışlandığını ibretle görmüştük.
Bir kilisenin devlet zoruyla camileştirilmesi evrensel düzeyde bir cürüm olduğu halde Kılıçdaroğlu hâlâ bu cürümün özünü değil, sadece işleniş biçimini eleştirerek durumu idare etmeye çalışıyor.
Koray Düzgören’in son yazısında belirtiği gibi, “Muhafazakâr kesime sempatik görünerek partisinin oyunu arttıracağını hesap ediyor. Sağ ve muhafazakâr kesimin oyunu kazanabilmek için sağ, devletçi ve milliyetçi söylemler gerekliymiş gibi davranıyor. İktidarın dümen suyunu izlemekte bir sakınca görmüyor.”
Aslında marksist solu ve Kürt direnişini sürekli karşıya alarak sağ kesimin oyunu kazanma cambazlıkları CHP’de Kılıçdaroğlu’ndan çok çok önce, 60’lı yıllarda başlamıştı.
Dönem, Türkiye’de gelişmekte olan sosyalist ve bağımsızlıkçı direnişin önünü kesmek için ABD emperyalizminin ana akım medyayı da kullanarak Morisson taşaronu Demirel’i başbakan yaptığı dönemdi. O dönemdedir ki Demirel Müslüman Kardeşler’i devletin kilit noktalarına yerleştirmişti.
12 Mart darbesinden sonra da CHP genel sekreteri Ecevit başbakan olunca bir yandan Müslüman Kardeşler’in MSP’sini iktidar ortağı yaparak, öte yandan Kıbrıs adasının yarısını Türk Ordusu’na işgal ettirerek Türk-İslam Sentezi faşistlerinin daha da güç kazanacağı ortamı hazırlamıştı.
Onu, 12 Eylül faşist darbesinden sonra Müslüman Kardeşler’in kilit adamı Turgut Özal’ın Evren Cuntası tarafından önce askeri güdümlü hükümetin başbakan yardımcılığına getirilmesi, ardından da yıllarca başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yapmasına olanak sağlanması izlemişti.
Özal sonrasında art arda kurulan Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Necmettin Erbakan ve de Bülent Ecevit hükümetleri bir yandan Kürt halkının direnişine ve demokratik güçlere karşı devlet terörünü yoğunlaştırırken, diğer yandan skandal dolu uygulamalar ve yolsuzluklarla kitlelerin canına tak ettirerek Tayyip Erdoğan’ın başını çektiği AKP’nin 2002’de iktidar olmasına zemin hazırlamışlardı.
Seçimin ardından, dönemin CHP genel başkanı Deniz Baykal, “camiler kışlamız, minareler süngümüzdür” diyerek fütuhat özlemlerini daha o günlerde şiirselleştirmiş fanatik bir islamcının başbakanlık koltuğuna oturmasını sağlamıştı.
Yıllarca Avrupa Birliği’ni “siyonizmin beşinci kolu” diye niteleyerek Türkiye’nin üyelik adaylığına karşı çıkmış olan Erdoğan, ele geçirdiği iktidar koltuğunu herhangi bir askeri darbe ihtimaline karşı garantiye almak için islamcıların sinsi silahı takiyyeye başvurarak birdenbire AB dostu kesilmişti.
Öyle ki, AKP’nin sandık zaferi ve Erdoğan’ın “tek adam”lığa tırmanışı, gerek Türkiye’de, gerekse Avrupa’da demokrasi ve özgürlükten yana olan güçlerin bir bölümü tarafından da bir umut kaynağı olarak alkışlanıyordu.
O günlerde İnfo-Türk’te yayınlanan yazılarda ve Avrupa kurumlarına ilettiğimiz uyarı bildirilerinde AKP iktidarının gerçekte neyi temsil ettiğini, Türkiye’yi islamcı faşist bir rejime sürükleyebileceğini vurguladığımız zaman yıllardır birlikte mücadele verdiğimiz sol ve demokrat kişiler tarafından demokratikleşme sürecine çomak soktuğumuz suçlamalarına maruz kalmıştık.
2002 seçiminden 18 yıl sonra mal artık tüm çıplaklığı ve çirkinliğiyle ortada…
AKP-MHP çetesinin Türk-İslam gericiliği karşısında ilkeli duran tek parti, büyük kitlesini Kürt yurttaşların oluşturduğu, hangi köken ve inançtan olursa olsun gerçek demokratların da doğrudan saflarında yer aldığı ya da oylarıyla desteklediği HDP oldu.
Dört yıl önceki 15 Temmuz çakma darbe girişiminin ardından Erdoğan’ın icad ettiği “Yenikapı Ruhu”na ram olan CHP lideri Kılıçdaroğlu ve kafadarları, bugün de “Ayasofya’nın Fethi” rezaletine önceden yeşil ışık yakmakla kalmadılar, Ayasofya’nın esasen “cami” olduğu safsatasını bizzat telaffuz eder oldular.
Hepsi Türk-İslam Sentezi camiasının fedai örgütleri niteliğinde olan diğer partiler, CHP’nin “millet müttefiki” İYİP ve SP de dahil olmak üzere Ayasofya’nın fütuhatına alkış tutmakta birbiriyle yarışmakta.
Erdoğan diktasına karşı ödünsüz muhalefet sürdüren HDP’nin liderleri, seçilmiş milletvekilleri, belediye başkanları Reis’in hakimleri tarafından zindanlara atılır, yıllarca özgürlüklerinden yoksun bırakılırken, diğer partilerin Yeni Kapı ve Ayasofya ruhuna ram olmuş başkanları, milletvekilleri, belediye başkanları “dostlar alışverişte görsün” türünden bir muhalefetle dokunulmazlığın sefasını sürmekte…
Meclis’te üçüncü parti olan HDP’nin iki lideri, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ 2016 çakma darbe girişimi sonrası başlatılan adli terörün kurbanı olarak hâlâ zindandalar. Demirtaş’ın derhal tahliyesi yolunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği karar dahi hiçe sayılmakta.
Yargı erkinin en yüksek organı olan Anayasa Mahkemesi bu geriye gidişte geçen gün bir adım daha atarak bundan böyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının Türkiye’yi bağlayıcı olmadığını da ilan etti.
Adalet mekanizmasının, bugünkü düzeyinde olmasa da, düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğünü ayaklar altına almak için mevcut siyasal iktidarlara nasıl hizmet arzettiklerine 70 yıla yaklaşan gazetecilik yaşamımda defalarca tanık oldum.
Bittabi bunun örnekleri bizim tanıdığımız 70 yılın da gerilerine, cumhuriyetin kurulup tek parti sultası altında örgütlendiği 20'li, 30'lu yıllara kadar uzanıyor.
1925 istiklal mahkemelerinin, her sıkıyönetim döneminde kurulan askeri mahkemelerin “astığı astık kestiği kestik” kararlarını bir kalem geçelim… Ya sıkıyönetimsiz, çok partili sivil yönetim dönemlerinde işlenen adli cürümler?
Ögrencilik yıllarından anımsadığım ilk adli cürüm… 2. Dünya Savaşı'nın ardından sözüm ona "demokrasiye geçiş" döneminde Türkiye'nin ABD emperyalizmine teslimine karşı çıktığı için Tan Gazetesi 4 Aralık 1945 tarihinde CHP'nin kışkırttığı "milliyetçi" güruh tarafından basılıp tesisleri parçalanarak susturulmuştu.
Bu alçakça saldırının kışkırtıcı ve uygulayıcılarının yakalanıp yargılanması gerekirken, zorbalıkla susturulmuş bulunan Tan Gazetesi'nin üç yöneticisi, Sabiha Sertel, Zekeriya Sertel ve Cami Baykut, bu vahşet olayından önce o gazetede yayınlanmış olan eleştirel yazılarında Meclis'e ve Hükümet'e hakaret ettikleri gerekçesiyle mahkemeye sevkedilmiş, CHP iktidarının emrindeki ceza mahkemesi 24 Mart 1946 tarihli oturumda üçünü de Türk Ceza Kanunu'nun 159. maddesinin 1. fıkrası uyarınca birer yıl hapse mahkum etmişti.
Sıkı durun, bu yüz kızartıcı hükmü veren mahkemenin başkanı, 15 yıl sonra Yassıada'da Yüksek Adalet Divanı'nın başkanı olarak Menderes başta olmak üzere 15 Demokrat Parti yöneticisini idama, yüzlercesini hapse mahkum edecek olan Salim Başol idi.
Yassıada duruşmalarında sanık ve avukatlarının itirazlarını "Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor" diye reddederek adaletin siyasal iktidara teslimiyetinin unutulmaz örneklerinden birini veren Salim Başol, iktidarda kim olursa olsun ona biat etmenin bir başka örneğini de 1948 yılında Türkiye Sosyalist Emekçi Köylü Partisi’nin 45 üyesini hapis ve sürgüne mahkum ederek vermişti.
2. Dünya Savaşı sona erdikten sonraki çok partili rejime geçiş döneminde CHP dışında siyasal partilere izin verildiği zaman kurulan ilk partilerden biri Türkiye Sosyalist Emekçi Köylü Partisi idi. Ona paralel olarak sol sendikalar da kurulmaktaydı. Ne var ki, hızla ABD emperyalizminin emrine girmekte olan CHP iktidarı sol parti ve sendikaların varlığına tahammül edememiş, sıkıyönetim komutanlığına talimat vererek bu partiyi ve sendikaları kapattırıp yöneticilerini tutuklatmıştı.
Salim Başol başkanlığındaki Ağır Ceza Mahkemesi aylarca süren duruşmalardan sonra, 14 Temmuz 1948'de, parti lideri Dr. Şefik Hüsnü Deymer'i 5 yıl hapis, bir o kadar da sürgüne mahkum etmişti. Diğer 44 partili de 4 yıla varan hapis ve bir o kadar da sürgün cezalarına çarptırılmıştı. Cumhuriyet Gazetesi de bu mahkumiyet kararını “45 komünist mahkum oldu” başlığıyla duyurmuştu.
TSEKP mahkumları 1950 yılında çıkartılan genel aftan yararlanarak serbest bırakılmışlarsa da, hemen ardından, bu kez de yine ABD emperyalizminin yeni taşaronu Demokrat Parti iktidarı döneminde ünlü TKP tevkifatı başlatılınca hemen hepsi yeniden tutuklanıp askeri mahkemeye sevkedilmişlerdi.
Bu kez tutuklananların sayısı 187 idi, aralarında TKP lideri Dr. Şefik Hüsnü Deymer ile Merkez Komitesi’nin diğer üyeleri, Zeki Baştımar, Reşat Fuat Baraner, Mehmet Bozışık, Halil Yalçınkaya ve Mihri Belli de vardı.
17 Ekim 1954’teki karar duruşmasında 118 kişi on yıl ile bir yıl arasında hapis cezasına, ayrıca üç ile bir yıl arasında sürgün cezasına çarptırılmıştı.
En ağır cezayı alanlardan Dr. Şefik Hüsnü Deymer ağır hapis süresini tamamladıktan sonra Manisa'da sürgündeyken 8 Nisan 1959'da yaşama veda edecekti.
Sınıf kavgasında yargı erkinin adaletsizliğine uğrayanların çoğunu tahliyelerinden sonra şahsen tanımak, bilgi ve deneylerinden yararlanmanın ötesinde şahsi dostluk kurmak şansına sahip oldum. Ancak sürgünde vefat eden Deymer’i ne yazık ki şahsen tanıma olanağım olmadı.
Reşat Fuat Baraner’in eşi yazar Suat Derviş 60’lı yıllarda bir süre yöneticiliğinde bulunduğum Gece Postası gazetesine çeviriler yapıyordu. Bu vesileyle Baraner’i şahsen de tanımam mümkün olmuştu. Baraner sol çevrelerde öylesine saygındı ki, 12 Ağustos 1968’de vefat ettiğinde Türkiye solunun farklı eğilimlere mensup militanları ilk kez onun cenaze töreninde bir araya gelerek kendisini sonsuzluğa uğurlamıştı.
TKP Genel Sekreteri Zeki Baştımar ile, sürgün yıllarımda, Doğu Berlin’de birkaç kez buluşup uzun uzun görüşme olanağım oldu. Kendisi 1961’de yurt dışına çıktıktan sonra Yeni Çağ dergisini ve TKP’nin Sesi radyosunu kurmuş, Avrupa’daki Türkiyeli göçmen işçiler arasında örgütlenmeyi başlatmıştı. Baştımar da, ben de, 12 Mart darbesinden sonra İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından açılan TKP davasının aranan sanıklarındandık.
1951 TKP tevkifatı sanıkları arasında bulunmamakla beraber, adaletsiz adaletin darbesini en çok yiyen komünist lider ve düşünürlerden biri hiç kuşkusuz Dr. Hikmet Kıvılcımlı’ydı. Daha 1925’te İstiklal Mahkemesi tarafından 10 yıl küreğe mahkum edilen Kıvılcımlı 1927 ve 1929’de iki kez daha mahkemeye sevkedildikten sonra 1938 yılında Nazım Hikmet’le birlikte yargılandığı Donanma Davası’nda 15 yıl hapis cezasına çarptırılmış, 12 yıl hapis yatmıştı.
Şahsen tanıma ve söyleşme şansına sahip olduğum Kıvılcımlı’nın Ant dergisinde çeşitli söyleşi ve yazılarını, ayrıca Ant Yayınları arasında 27 Mayıs ve Yön Hareketinin Sınıfsal Eleştirisi adlı kitabını yayınlamıştık.
Türkiye sol tarihini titiz bir çalışmayla belgeleyip arşivleyen Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı (TÜSTAV), son zamanlarda Şefik Hüsnü Deymer, Reşat Fuat Baraner ve Zeki Baştımar üzerine üç kitap yayınladığı gibi, Hikmet Kıvılcımlı’nın tüm eserlerini de arşivlemiş bulunuyor.
Onlar uzakta kalan bir dönemin Selahattin Demirtaş’larıydı, Figen Yüksekdağ’larıydı…
Yenikapı ve Ayasofya ruhlarına ram olan çapsız ve ilkesiz siyasal liderler ortalıkta cirit atarken ömür boyu zindan, işkence ve sürgünlere rağmen başlarını dik tutan, inançlarından ödün vermeyen bu komünist liderlerin yaşam ve düşüncelerini okumak gerekir. Yaşamdan ve kavgadan umudu kesmemek için, “Siyasette böyle liderler de varmış” diyebilmek için…
0 notes
Text
Hercai Dizisi Konusu ve Oyuncu Kadrosu Derin İnceleme
Merhaba arkadaşlar ben Necmettin Türkan bugün sizlere yeni çıkacak olan hercai dizisi hakkında bilgi vereceğim. Videoya başlamadan önce kanalıma abone olmayı ve bu tür içeriklerin devamı için videoyu beğenmeyi unutmayın. İyi seyirler. Mardin’de çekimlerine 18 ocak 2019’da başlanan Hercai dizisinin Mia Yapım tarafından yapımcı Banu Akdeniz’in koordinatörlüğünde Atv ekranlarında olacağı açıklandı. Hercai dizisinin yönetmenliğini Cem Karcı yaparken dizinin senaristliğini ise Eda Tezcan ile Feraye Şahin üstlenecek. Hercai dizisinde Aslanbey ailesinin entrika dolu hikayesi ekranlarda olacak. Hercai dizisinde intikamdan doğan imkansız bir aşkın hikayesi anlatılacak ve büyük trajediler yaşayan güçlü bir ailenin hikayesi ekranlarda olacak
0 notes
Video
tumblr
@DiwanNuceba Son güncelleme 27 Mart 2019 03:51 - 17 Nisan 2019 03:09 #22d63 Ew şehîdek pur necîbe Hem hesîbe hem nesîbe Husnê ser sîma ku zîbe Fatihê qelæa û hisar = O çok necib bir şehiddir Hem hasibtir hem nasibtir Gümüş olan sim üstündeki güzeldir Fatihi kaleler ve hisar #69d3 Ki menem wasilê serhelqeê bezmê nuceba Ki menem murğê li ser efrazî ber ewcê æela = Ki benim nuceba/necibler/kırklar bezminin serhalka vasılı Ki benim efraz üzerinde yüksek zirve önünde * ____________________ Necib: www.ilahiisim.tumblr.com www.twitter.com/ilahiisim ⤵ ⬇ 👎 👇 Necîb نجيب O çok necib bir şehiddir @askveilim #22d63 Ki benim nuceba bezminin serhalka vasılı #69d3 @SeyyidKadri, Hesîb ismi türünden olan Necîb’i, ilk kırk müslümanlardan ve Hayber Fatihi Hz. Ali, Necib çoğulu Nucebayı @istanbulufeth eden kırklar için kullanır. @DiwanNuceba * _____ Hadis: Kırk müslüman kansız harbsiz @istanbulufeth edecekler. İnsanlar birde bakacaklar ki fetholunmuş bile. @SeyyidKadri: Ki benim nuceba/necibler/kırklar bezminin serhalka vasılı ... Bismillahirrehmanirrehîm بسم الله الرحمن الرحيم Kuran’da 1 ve 9 numaralı Fatiha ve Beraet/Tevbe sureleri ب B=Ba yani @noktailmi harfi ile başlar. 114 sure içinde kırk sure de ا Elif harfi ile başlar�� (1- Fatiha ب B Bakara الم ELM Ali İmran الم ELM 2- Enam ا E Araf المص ELMS 3- Yunus الر ELR Hud الر ELR Yusuf الر ELR Rad المر ELMR İbrahim الر ELR Hicr الر ELR Nahl ا E 4- Kehf ا E 5- Enbiya ا E 6- Ankebut الم ELM Rum الم ELM Lokman الم ELM Secde الم ELM 7- Sebe ا E Fatir ا E 8- Muhammed ا E Feth ا E 9- Kamer ا E Rahman ا E Vakıa ا E 10- Münafikun ا E 11- Hakka ا E 12- Nuh ا E 13- Tekvir ا E İnfitar ا E 14- İnşikak ا E 15- İnşirah ا E 16- Alak ا E Kadr ا E 17- Zilzal ا E 18- Karia ا E Tekasür ا E 19- Fil ا E 20- Maun ا E Kevser ا E 21- Nasr ا E) Başında ب B ve ا Elif harfi bulunan sureler listendiğinde Berat başındaki B harfinin ardından kesintisiz olarak yedi Elif gelir. Bunlardan 6’sı mukattaat olurken ب الر الر الر المر الر الر ا B ELR ELR ELR ELMR ELR ELR; Fatiha başındaki ب B harfinin ardından kesintili 1’er 2’şer 3’er 4’er ve 7’şer olarak 21 yerde kırk ا Elif gelir. Bunlardan 13’ü mukattaat olup toplamları 41 harftir الم الم المص الر الر الر المر الر الر الم الم الم الم ELM ELM ELMS ELR ELR ELR ELMR ELR ELR ELM ELM ELM ELM. Bakınız @Kuran6348Ayet Kırk Elif başında B harfinin bulunmasının birçok sebebi var. Kuran’ın ilk harfi B harfidir. Nüzul sıralamasına göre ilk mukattaat noktalı harf N=Nûn’dur. Halklar için ilimlerin sırrı toplandığı @celcelut kasidedinde Hz. Ali ilk söz ettiği mukattaatı B ile verir: BiTaHa... @SeyyidKadri de @diwanairfan’ında TaHa’yı iki şekilde ele alır; hem @HurufuMukattaat olarak: TaHa û YaSîn kerdeî #68d6 ve hem ceddi için isim olarak: Cedduna TaHa û Tahir Ceddimiz TaHa ve Tahir. #49d18 www.DiwanTaHaYaSin.tumblr.com www.DiwanEsma.tumblr.com TaHa طه hem Resulüllah ismi hem @Allahismi / @ilahiisim olduğu gibi hem de bir @HurufuMukakattaat’tır ki nüzul açılımı طلبه هجرة Telebe Hicret. Nüzul sıralamasında 30 Mukattaat’tan 7.si olup Kuran’da ismi/bahsi geçen @30Nebi’den Lut ile denk gelir. Lut, iman ettiği İbrahim ile hicret etmiş ve daha sonra Peygamber olmuştur. Eshab içinde Lut gibi ailesiyle birlikte hicret eden Osman’dır ve eğer Resulüllah’tan sonra olsaydı Ömer, Lut gibi Peygamber olurdu… Nüzul sıralamasına göre Fatiha’dan TaHa suresine kadar sure sayısı 41’dir> @Kuran6348Ayet Ömer Bin Hattab TaHa suresi ile müslüman olmuş ve böylece ilk müslümanların sayısı 40, Fatihleri/serhalkaları olan Resulüllah ile 41 olmasıyla ibadetlerini açıkça yapma başlamışlardır. Mekkeden Medineye hicretten sonra Hayberi, talebelerinden Ali Bin Ebi Talib fetheder. Mekkeyi kansız ve harbsiz fetheden Resulüllahtan sonra talebelerinden Ömer Bin Hattab birçok beldeyi fetheder. Talebelerinden Ebu Eyyub ile başlayan @istanbulufeth hareketi Mehdi ile son bulur. İstanbul fetholunacaktır. Onun emiri ne güzel emir ve onun ordusu ne güzel ordudur. (Müsnedi Ahmed) Bu hadise göre Batında Ubeydulahı Ahrar Zahirde Mehmed @istanbulufeth eden fatihlerdir. 34/15 ayetinde geçen Beldetun Teyyibetun بلدة طيبة Güzel olan İstanbul beledine ve en küçük ve küçük ebcedi 41 ve 857 olmasıyla üç ayrı fethine işaret etmekte, şöyle ki: Ubeydullahı Ahrar ve Fatih 857 yılında/Ahrarın müceddidlik asrının 41. yılında @istanbulufeth ettiler. Feth فتح En küçük ebcedi 20; 857: 8+5+7=20 1994: 20. y.y; Beldetun Teyyibetun بلدة طيبة Küçük ve en küçük ebcedi 857 ve 41: Ahrar+Fatih Hicri 857’de, Tayyib 27 Mart 1994-15 Şevval 1414’te 41 yaşında/ Serhalka+19.dönem RP Milletvekilleri - @RT_Erdogan @istanbulufeth ettiler. %10 seçim barajı aşmak için RP, MÇP ve IDP ittifak yaparak @RefahParti’si listesinden tercihli oy sistemiyle 20 Ekim 1991’de genel seçimde RP 40+ MÇP 19+ IDP 3=62 Milletvekili seçildi. İstanbulda Mustafa Baş’ın itirazı üzerine @RT_Erdoğan’ın milletvekili mazbatası geri alındı. @RefahParti’sinin 40 Milletmekilinden İstanbul Milletvekili Hasan Mezarcı istifa edeceği veya ihrac edileceği sıralarada 1994 Yerel Seçimde Ankara Milletvekili @06MelihGokcek Ankarada @RT_Erdoğan İstanbulda Büyük Şehir Belediye Başkan Adayı oldular ve Başkan seçildiler. ... Büyük savaş, @istanbulufeth ve deccalın çıkışı yetmiş ayda olacak. (Ebi Davud) İstanbul tesbih ve tekbir ile feth edilecek. (İbn Mace) … 1. 1/Fatiha ب B - Seyyid Kadri 2/Bakara الم ELM - İbrahim Melih Gökçek 06/Ankara 1. 3/Ali İmran الم ELM - İbrahim Halil Çelik 63/ŞanlıUrfa 2. 2. 6/Enam ا E - Zeki Ergezen 13/Bitlis 3. 7/Araf المص ELMS - Zeki Ünal 70/Karaman 4. 3. 10/Yunus الر ELR - Ahmet Cemil Tunç 23/Elazığ 5. 11/Hud الر ELR - Ahmet Remzi Hatip 42/Konya 6. 12/Yusuf الر ELR - Ahmet Derin 43/Kütahya 7. 13/Rad المر ELMR - Ahmet Dökülmez 46/KahramanMaraş 8. 14/İbrahim الر ELR - Ahmet Arıkan 58/Sivas 9. 15/Hicr الر ELR - Ahmet Feyzi İnceöz 60/Tokat 10. 16/Nahl ا E - Mehmet Elkatmış 50/Nevşehir 11. 4. 18/Kehf ا E - Ömer Faruk Ekinci 06/Ankara 12. 5. 21/Enbiya ا E - Kazım Ataoğlu 12/Bingöl 13. 6. 29/Ankebut الم ELM - Hüsamettin Korkutata 12/Bingöl 14. 30/Rum الم ELM - Necmettin Erbakan 42/Konya 15. 31/Lokman الم ELM - Kemalettin Göktaş 61/Trabzon 16. 32/Secde الم ELM - Bahaettin Elçi 69/Bayburt 17. 7. 34/Sebe ا E - Lütfü Esengün 25/Erzurum 18. 35/Fatir ا E - Lütfi Doğan 29/Gümüşhane 19. 8. 47/Muhammed ا E - Abdilillah Fırat 25/Erzurum 20. 48/Feth ا E - Abdullah Gül 38/Kayseri 21. 9. 54/Kamer ا E - Ali Oğuz 34/İstanbul 22. 55/Rahman ا E - Mukadder Başeğmez 34/İstanbul 23. 56/Vakıa ا E - Recep Tayyip Erdoğan 34/İstanbul 24. 10. 63/Münafikun ا E - İsmail Coşar 18/Çankırı 25. 11. 69/Hakka ا E - Yasin Hatipoğlu 19/Çorum 26. 12. 71/Nuh ا E - Şinasi Yavuz 25/Erzurum 27. 13. 81/Tekvir ا E - Mustafa Baş 34/İstanbul 28. 82/İnfitar ا E - Mustafa Ünaladı 42/Konya 29. 14. 84/İnşikak ا E - Şevket Kazan 41/Kocaeli 30. 15. 94/İnşirah ا E - Abit Kıvrak 42/Konya 31. 16. 96/Alak ا E - Salih Kapusuz 38/Kayseri 32. 97/Kadr ا E - Şaban Bayrak 38/Kayseri 33. 17. 99/Zilzal ا E - Oğuzhan Asiltürk 44/Malatya 34. 18. 101/Karia ا E - Hasan Dikici 46/Kahramanmaraş 35. 102/Tekasür ا E - Hüseyin Erdal 66/Yozgat 36. 19. 105/Fil ا E - Cevat Ayhan 54/Sakarya 37. 20. 107/Maun ا E - Abdüllatif Şener 58/Sivas 38. 108/Kevser ا E - Musa Demirci 58/Sivas 39. 21. 110/Nasr ا E - Fethullah Erbaş 65/Van. 40. . 34/15 ayetinde geçen Beldetun Teyyibetun بلدة طيبة Güzel olan İstanbul beledine ve en küçük ve küçük ebcedi 41 ve 857 olmasıyla üç ayrı fethine işaret etmekte, şöyle ki: Ubeydullahı Ahrar ve Fatih 857 yılında/Ahrarın müceddidlik asrının 41. yılında @istanbulufeth ettiler. 30/2.ayetteki mağlubiyet ile ilgili ve Rum kelimelerinin غلبت Ğulibet الرّوم Elrrûm küçük ve en küçük ebcedi 1432 - 55 - 33: Bizans 55 günde, İstanbul ve 33°d boylamındaki Ankarada @istanbulufeth edenlere karşı darbe girişiminde bulunan Fetullah=Fetö-ABD Rumi 1432’de mağlub oldu. www.DiwanAskveilim.tumblr.com www.diwanilahiisim.tumblr.com www.istanbulufeth.tumblr.com .
1 note
·
View note