#Mikroiğneleme
Explore tagged Tumblr posts
Text
Evde mikro iğneleme için en iyi 8 derma silindiri
Yüzlerce iğnenin cildinizde yuvarlanması fikri korkutucu gelse de, en iyi derma silindirlerini kullanmak güzelliğe gerçek faydalar sağlayabilir. Mikro iğneleme veya derma yuvarlama olarak bilinen bu evde tedavi (şaşırtıcı derecede ağrısız) cildinizin parlamasına yardımcı olabilir. Derma haddelemenin nasıl çalıştığını ve hangi cihazların satın alınmaya değer olduğunu daha iyi anlamanıza yardımcı…
View On WordPress
0 notes
Photo
➡️ Dermaroller Nedir ? Nasıl Çalışır ? ⬅️ 👉 Dermaroller, cildi gençleştirmek, sivilce izlerini tedavi etmek ve yaşlanma belirtilerini azaltmak için kullanılan bir cilt bakım cihazıdır. Ama dermarolling nasıl çalışır?👇 👉 Dermarolling veya mikroiğneleme, başlangıçta bir dermatolog tarafından gerçekleştirilen bir işlemdir. Günümüzde, genellikle evde çok az eğitimle de yapılmaktadır. Erişilebilir, etkili ve nispeten invaziv olmayan bir cilt tedavisi olarak son yıllarda popülerlik kazanmıştır.👇 👉 Bu yazı, dermarollerin nasıl çalıştığını ve nasıl kullanılacağını anlatıyor. Ayrıca en iyi sonuçları almak için ipuçları da sunuyor.👇 ⏭️ Dermaroller nedir? 👇👇👇 Yazının devamı; https://ayhop.com/dermaroller-nedir-nasil-calisir/ 👈 ⭐️ Güzellik alanında hizmet veren binlerce kuruma https://ayhop.com/kategori/guzellik/ üzerinden hızlıca ulaşabilir, kurumlar hakkında bilgi alabilir ve en doğru seçimi yapabilirsiniz... ⭐️
#güzellikmerkezi#güzel#güzellik#beauty#beautiful#Beauties#BeautyCenter#beautyclinic#dermaroller#sivilce#dermarolling
0 notes
Text
Medikal cilt bakımıyla cildinize bir şans verin
“Yaşlanma”, bir yaş alma sürecidir. Daha kapsamlı bir tanım yapacak olursak aslında yaşlanma; hücresel bölünmeyi bırakmış bir organizmanın oluşturduğu bir türün popülasyonuna ait bir tanım olarak kabul edilebilir.
Genç ve güzel kalabilmek kadın-erkek hepimizin en büyük arzusu. Özellikle genç kalabilmek, kadınlar için çok daha büyük bir anlama sahip. Hücre bölünmesiyle başlayan bu süreç, her gün baktığımız ayna karşısında gözlemlediğimiz fiziksel değişiklikler olarak karşımıza çıkar. Aslında, gençlik kadar yaşlanmak da olağan bir süreç. Doğumumuzdan yaşamınızın son anına kadar her geçen yıl biraz daha yaş alır, biraz daha yaşlanırız.
Yaşlanmayı etkileyen pek çok etken mevcuttur. Hepimizin yaşlanma belirtileri, cilt kırışıklıklarının görünmeye başladığı zaman birbirinden farklıdır. Burada genetik faktörler ve bazı kronik hastalıklar kadar; güneşe maruz kalma, beslenme alışkanlığı, sigara, alkol, stres gibi birçok dış faktör de etkilidir.
Günümüzde, cilt bakımı için uygulanan kozmetik yöntemlerin artması ve bu yöntemleri kolay elde edebilmemiz, tıp ve estetik alanındaki ilerlemeler, teknolojinin gelişmesiyle edinilen teknik bilgiler sayesinde, cildin yaşlanmasını geciktirici cilt bakım yöntemleri artmış ve yaşlanmaya karşı daha fazla mücadele edilebilir hale gelinmiştir. Özellikle, medikal cilt bakımı ve kozmetik uygulamalar bize oldukça etkili çözümler ve öneriler sunmaktadır.
Peki öyleyse, siz yıllar geçerken zamana meydan okumak için hangi cilt bakım rutinlerinden faydalanıyorsunuz? Eğer yaşlanmanın etkilerini tersine çevirmek için çeşitli öneriler arıyorsanız, bilgilerinize yenilerini eklemek istiyorsanız veya medikal cilt bakımı için Ankara’da profesyonel bir tedavi veya ürün arıyorsanız Dr. Buket Yıldırım’ın önerileri tam size göre. Bu pratik öneriler sayesinde yalnızca daha genç görünmekle kalmayacak aynı zamanda daha sağlıklı ve genç hissedeceksiniz.
Medikal Cilt Bakımı Nedir?
Medikal cilt bakımı; bir hekim tarafından, cilde uygulanan bakım ve yenileme işlemlerinin profesyonel ürünler ile mevcut cilt problemlerini analiz ederek, çözüm geliştirmek amacıyla tedavi etmeye yönelik uygulamaların yapılmasıdır. Dr. Buket Yıldırım; “Ankara’daki kliniğimizde medikal cilt bakımını; temizleme, gözenek açma, siyah nokta ve yağ bezesi çıkartma, cilt sıkılaştırma, nemlendirme, toparlama ve koruma adımları uygulayarak gerçekleştiriyoruz. Cilt bakımında ilk adım ciltteki ölü tabakayı yüzeyden arındırmaktır. Ardından cildin ihtiyacı olan veya cildin sorunu olan problemler için uygun bir tedavi protokolü gerçekleştirilmelidir. Cilde ihtiyacına göre uygulanacak peptitler, antioksidanlar, büyüme faktörlerini harekete geçiren işlemler, nemlendiriciler cilt bakım rutininin olmazsa olmazlarıdır.”
Hydrafacial Cilt Bakımı
Hydrafacial MD cilt bakım rutinini kullanarak cildinize yeniden nefes aldırabilirsiniz. HydraFacial MD, cilt bakımı için mevcut olan en popüler cilt gençleştirme tedavisi prosedürlerinden biridir. Minimal invaziv, konforlu bir tedavidir ve cilt dokusunun ve tonunun görünümünü 30 dakika kadar kısa sürede iyileştirir. HydraFacial MD, cildi temizleyen ve pürüzsüz haline getiren tamamen invaziv olmayan teknolojik bir cilt gençleştirme prosedürüdür. Hidradermabrazyon, kimyasal soyma ve ekstraksiyon tekniklerini birleştirirken; aynı anda cilde faydalı antioksidanlar, hyaluronik asit ve peptidleri iletir. Bu tedavi aşağıdakiler de dahil olmak üzere çok çeşitli cilt problemlerini tedavi etmek için kullanılır:
– Yaşlanma belirtileri
– Genişlemiş gözenekler
– Yağlı ve akneli cilt
– Hiperpigmentasyon
– Cilt gevşekliği
– Ciltteki doku ve renk düzensizliği
Revlite Lazer
Çevre kirliliği, güneşe aşırı derecede maruz kalma vb. gibi dış etmenler, cildinizdeki gözeneklerin büyümesine yol açar ve zamanla cildinizi, pek çok probleme duyarlı hale getirir.
Lazer sistemleri, tek ve spesifik bir dalga boyunda ışının ürettiği ısıyla, cildinizin belirli bölgelerine uygulandığında çok çeşitli cilt problemlerini gidermek amacıyla kullanılabiliyor. Bazı lazer türleri, ciltteki lekeleri yok etmek için cilt altındaki melanin pigmentlerini hedefler; bazıları ise istenmeyen tüylerden kurtulmanızı sağlar. Revlite lazer ise bunların hepsini birden yapabilen FDA oanylı bir sistemdir. Sivilce izleri, roza, çatlamış kılcal ve kan damarlarının görünümünden kurtulmak için ciltteki kırmızı tonları hedefler. Eski nesil lazer tedavilerinden farklı olarak uygulamadan sonra birkaç saatlik hassasiyet ve kızarıklık dışında herhangi bir yan etki meydana getirmez. Bu anlamda, invaziv olmadığı için istirahat gerektirmez. İşlem, cildinizin dış katmanlarına zarar vermez. Çalışma prensibi ise oldukça yalın: Lazer ışınları, cildin yüzeyinden alt katmanlara ulaşarak kolajen üretimini uyarır. Kolajen, cildinizi besleyen ve ona canlılık veren bir proteindir. Yaşlandıkça yapısı bozulmaya eğilimlidir ve üretimi azalır. Bu da ince çizgi ve kırışıklıkların oluşmasına neden olur. Revlite kolajen üretimini tetikleyici rolüyle; size daha pürüzsüz, canlı ve genç bir cilt vadeder.
Revlite’ın Yaygın Kullanım Alanları:
Cilt yenileme; yaşlılık lekeleri, sivilce izleri, lezyonları giderme ve dövme silme amacıyla kullanılabilmektedir. Bunlardan başka, doğum lekeleri, malezma, vasküler ve dermal lezyonlar, güneş lekeleri, cildinizde travma yapmış ilaçların yan etkilerinde, roza hastalığında, yağlı cildin tedavisinde, kırışıklıkları azaltmada, ince tüylerin alınmasında da Revlite Lazer tedavisinden faydalanabilmekteyiz.
Scarlet S Altın İğneli Radyofrekans
Scarlet S Mikro-iğneleme Radyo Frekansında (MRF), her bir iğne, radyo frekans enerjisini yaymak için bir elektrot görevi görür. Bu işlem ile kolajen üretimi tetiklenir ve cilt daha pürüzsüz, sıkı bir görünüm alır. Sistemdeki mikro iğneler, RF enerjisinin cilde ihtiyaç duyulan seviyede ve güvenilir bir şekilde iletilmesini sağlıyor. Böylece, akne izleri, büyük gözenekler, cilt sarkması ve çatlak izlerini tedavi etmek için kullanılabiliyor. Diğer mikroiğneleme tedavilerinde olduğu gibi kanama veya hassasiyet yaşanmıyor.
Kliniğimizde çok sayıda gerçekleştirdiğimiz Scarlet S RF tedavileriyle, ciltteki gözeneklerin küçüldüğünü, yaraların iyileştiğini, cildin daha parlak bir görünüme kavuştuğunu gözlemledik. Bununla birlikte, karşılaştığımız diğer güzel etkilerden birisi de yüzün alt yarısının sıkılaşması ve daha oval ve keskin bir görünüme kavuşması.
Scarlet S Altın İğneli Radyofrekansın Yaygın Kullanım Alanları:
Cilt sıkılaştırma, cilt dokusunu iyileştirme, gözenekleri küçültme, kırışıklıkları azaltma, akne izlerini giderme, cilt tonu eşitleme, cildi gençleştirme gibi çok yönlü kullanım alanları bulunmaktadır.
Scarlet S Altın İğneli Radyofrekans tedavisi; yeni, yenilikçi, güvenli ve etkili bir prosedürdür. Ağrısız, cerrahi olmayan cilt bakım tedavilerinden birisi olarak günümüzde başarısını ve popülerliğini korumaktadır.
Medikal cilt bakımıyla cildinize bir şans verin
0 notes
Photo
PRP nedir ? PRP CİLT TEDAVİSİ PRP; sarkma, kırışıklık, iz, akne izi ve saç tedavisinde tek başına ya da cildi yenileyen diğer yöntemlerle birlikte kullanılabilen bir yöntemdir. PRP tedavisi nasıl yapılır? PRP tedavisinde kişinin kendi kanından elde edilen plazma kullanılmaktadır. Bu plazma küçük iğneler yardımı ile cilt altına enjekte edilir. Fraksiyonel lazer, fraksiyonel radyofrekans, mikroiğneleme uygulamalarının ardından cilde PRP serumu sürülür. Gözeneklerin açılması sebebiyle PRP serumu cilt tarafından kolayca emilir. PRP ne sıklıkla uygulanabilir? PRP tedavisi 3-4 seans boyunca ve seanslar arasında 2-4 hafta aralık bırakarak yapılır. Uygulama yapıldıktan 3-6 ay sonra tekrarlanabilir. PRP kimlere uygulanmaz? PRP Tedavisi, kan sulandırıcı ilaçlar kullanan, kan hastalığı, kanser öyküsü olan, uygulama yapılacak alanda enfeksiyon ve iltihap olan, hamile ve emziren kişilere uygulanmaz. PRP uygulaması ne kadar zaman alır? PRP’nin hazırlanması kan alındıktan sonra yaklaşık 8-15 dk. sürer. PRP’nin cilde uygulanması ise 10-20 dk. arasında zaman almaktadır. PRP uygulaması sırasında acı hissedilir mi? PRP uygulamasının öncesinde lokal anestezi yapılır ve kullanılan bir anestezik krem ile cilt uyuşturulur. PRP minik iğneler kullanılarak uygulandığı için acı fazla hissedilmez. PRP tedavisinin sonuçları ne kadar zamanda ortaya çıkar? PRP tedavisinin hemen ardından cilt renginde parlaklık ve canlanma etkisi hemen fark edilebilir. Tedavinin sonuçlarının tam olarak ortaya çıkması ise zaman alacaktır. Bunun en büyük sebebi PRP tedavisinin temelinin cildin kendisini yenileme esasına dayanmasıdır. PRP uygulamasının yan etkisi var mıdır? PRP uygulamasında yan etki beklenmez. Bunun sebebi uygulamanın kişinin kendi kanıyla yapılmasıdır. Aynı şekilde alerji riski de çok düşüktür. #şanliurfasaçekim #urfaprp #urfasaçekimi #şaçekimi #ciltbakımı #prp #yüzgençleştirici (Şanlıurfa Province)
0 notes
Text
Saç dökülmelerine karşı PRP
Bilge Güler, PRP tedavisinden sonra hastaların saçlarında kalınlaşma, seyrelmede azalama, saç kalitesinde artış görüldüğünü söyledi.Dr. Güler, yaptığı açıklamada, saçın normalden fazla dökülmesinin hastalık olduğunu belirterek, en çok erkeklerde saç dökülmelerinin yaşandığını ve saç dökülmelerinin en büyük nedeninin genetik olduğunu söyledi.Dr. Güler, genetik faktörlerin yanında stresin, mevsim geçişlerinin, eksik ve yetersiz beslenmeye bağlı vitamin eksikliğinin, ilaçların, fön, düzleştirme gibi ısıl ve kimyasal işlemlerin saç dökülmelerine zemin hazırladığını ifade etti.PRP (platelet rich plasma) pıhtılaşma hücrelerinden zengin kan anlamına geldiğini belirten Güler, “PRP tedavisinde kişinin kendi kanından elde edilen pıhtılaşma hücreleri ve büyüme faktörlerinden zengin plazma cildi ve saçı yenilemekte kullanılır. Saç seyrelmesi ve incelmesi olan, erkek tipi saç dökülmesi (androjenik alopesi) ve telogen efflivıumda olan kadın ve erkek hastalara da uygulanabilir” dedi.8 ay etkiliPRP ile saç tedavisinin 3-6 hafta aralıklarla ortalama 4-6 seans uygulandığını, uygulamanın da 20 dakika sürdüğünü ifade eden Güler, “PRP hazırlandıktan sonra minik iğneler yardımı ile saç diplerine verilir. Bazen de mikroiğneleme (dermaroller veya dermapen ile) yöntemiyle birlikte uygulanır. Çok küçük iğnelerle uygulama yapılır. İşlemden önce anestezik solüsyonlar sürülür. İşlem sırasında acı çok az hissedilir. PRP 6-8 ay etkilidir. Genetik saç dökülmeleri tekrara yatkın olduğu için 4-6 ayda bir PRP’nin tekrar edilmesi gerekebilir” diye konuştu.Mezoterapi ile etkisi daha da artarDr. Bilge Güler, hastalarda PRP tedavisinden sonra saçlarında kalınlaşma, seyrelmede azalama, saç kalitesinde artış görüldüğünü, PRP tedavisinin, saç mezoterapisi ile birlikte kullanılarak etkinliğinin artırılabildiğini vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:“Mezoterapi; vitamin, mineral, aminoasit, enzim ve homeopatik ilaçların (mınoksidil, fınasterid, B5, B6, çinko, biotın,prokaın) karışımlar halinde, mikroenjeksiyon tekniği ile cildin orta tabakasına enjekte edilmesidir. Yöntemin temeli, iğnelerin seri şeklinde çarpma etkileri ile bağışıklık sistemini harekete geçirmek ve kılcal damar ve kanlanmanın artışı ile direkt hedef organı etkilemektir. Ortalama 10 günde bir, toplam 6-8 seans uygulanır.” Read the full article
0 notes
Text
Estetik Dermatolojide ve Antiaging Tedavilerde Glikolik Asitin Önemi
Medikal Cilt Bakımı ve Antiaging Tedavilerde; GLİKOLİK ASİT,kimyasal peeling etken maddesi, mezoterapi ürünleri ve dermokozmetik ürünlerin aktif bileşeni olarak birçok alanda karşımıza çıkmaktadır. Glikolik asit; glikoz esaslı şeker asididir. En küçük moleküllü Alfa hidroksi asit (AHA) olma özelliği ve düşük pH seviyesi onu çok daha önemli kılmaktadır; bu özellikleri sayesinde dermise etki etmesi oldukça kolaydır. Glikolik Asit, antiaging tedaviler kapsamında daha çok leke, akne, gözenek, scar tedavilerinde, ince kırışıklıkların tedavisinde, keratosis ve pigment bozukluklarının tedavisinde oldukça yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.
Glikolik asitin en çok kullanıldığı alan, kimyasal peeling uygulamalarıdır; % 10, % 20, % 35, % 50 ve % 70 lik formları bulunan Glikolik Asit Bazlı Kimyasal Peeling uygulamaları mevcuttur. Medikal cilt bakımı kapsamında % 50 ve % 70 lik formaları tercih edilmektedir; bu tip kimyasal peeling ürünleri mutlaka uzman hekim kontrolünde uygulanmalıdır. Genellikle 15 günlük tedavi periyotları ile, toplam 4-6 seanstan oluşan tedavi protokolleri şeklinde uygulama yapılır. Akne, leke, skar ve gözenek tedavisinde oldukça başarılı sonuçlar elde edilir. Glikolik Asit Bazlı Kimyasal Peeling Ürünlerinin konforlu ve verimli sonuçlar sunması ürünün kalitesi ile doğru orantılıdır, pH dengesinin korunması da son derece önemlidir; uygulama verimliliği açısından kısmen nötralize edilmiş, tamponlu kimyasal peeling ürünleri tercih edilmektedir.
Kimyasal Peeling Tedavilerini desteklemek ve sonuçların devamlılığını sağlayabilmek adına glikolik asit bazlı cilt bakım ürünlerinin düzenli günlük kullanımı oldukça önemlidir.
Piyasada bu kadar çok cilt ürününün olduğu günümüzde, izokozmetik ve amenokozmetik cilt ürünleri arasındaki temel farklılıklar iyi anlaşılmalıdır; Medikal Cilt Bakımı amenokozmetik cilt bakım ürünlerinin kullanımını gerektirir.
Amenokozmetik Cilt Ürünleri; epidermiste ve dolaylı olarak dermiste etkili olurlar: Retinoid, Alfa-Hidroksi Asit, anti-eritematöz, pigmentleyici ve beyazlatıcı ürünlerdir. Bu ürünler cildin gençleştirilmesinde kullanılan daha agresif ama daha hızlı tekniklerin hazırlanmasını, korunmasını veya değiştirilmesini mümkün kılar (mekanik, fiziksel (lazer) ve kimyasal soyma işlemleri)
Ürün Portföyümüzde yer alan; Exfolderm®alanındaki en yeni ve en ileri amenokozmetik ürün serisidir. Exfolderm, sırayla kollajen ve glikozaminoglikan sentezini uyaran çok özgün aktif bileşiklerle (AHA bitki ekstraktları, flavonoidler, organik güneş kremi) özel olarak formüle edilmiştir. Bu ürün serisi akne, leke, kırışıklık, hiperpigmentasyon ve diğer estetik bozuklukların tedavisi için idealdir.
Exfolderm®Profesyonel Kimyasal Peeling Solüsyonları ve Kimyasal Peeling Tedavilerini Destekleyici, kırışıklık, hiperpigmentasyon, akne ve ciltteki diğer estetik bozuklukların tedavilerine yönelik krem ve jel formunda cilt bakım ürünlerinden oluşmaktadır.
Glikolik Asidin, kozmetik dermatolojide en çok tercih edildiği alanlardan bir tanesi ise estetik mezoterapi uygulamalarıdır. Glikolik Asit, akne, skar, leke, çatlak ve ince kırışıklıkların tedavilerinde, Glutatyon, Retinoik Asit, Minaral Kompleks ve Vitamin Kompleks ile kombineli kullunılmaktadır. Özellikle mikroiğneleme cihazları (dermaroller, mesoroller dermapen, cosmopen vb.) ile bu tür mezoterapi ürünlerinin uygulanması tedavinin verimliliğini arttırmaktadır.
https://erdagimedikal.com/urunler/MesoMedica.pdf
Glikolik Asit, küçük molekül yapısı ve düşük pH seviyesi sayesinde epidermisi arındırma, hasarlı dokuyu uzaklaştırma, dermiste kolayca etki gösterebilme, kollajen sentezini uyarma, dokuda rejuvenasyon sürecini başlatma, pigmentasyon bozukluklarını düzenleme özelliklerine sahiptir. Bu nedenle, glikolik asit estetik dermatoloji uygulamalarında en çok tercih edilen etken maddelerden bir tanesi olmuştur.
Sağlıklı ve mutlu günler dileğiyle
0 notes
Text
Çatlaklara Kesin Çözüm
Ciltte oluşan çatlaklar genelde gebelik döneminde ve ani gerilmelerde oluşur. Ancak oluşan bu çatlaklar tedavi edilebilir. Çatlakların giderilmesi gibi bir amacınız varsa öncelikle çatlakların nasıl oluştuğunu ve bu oluşuma nelerin sebep olduğunu bilmelisiniz.Çatlaklar, cildimizin dermis tabakasında bir örümcek ağı gibi derimizi saran kolajen ve elastin liflerindeki yırtılmalar sonucu açığa çıkarlar. Ve öncelikle çatlaklar deri altı yırtılması ile başlar.
Aslında çatlak oluşumuna sebep olacak genetik yatkınlık varsa, cildimizdeki kolajen ve elastin liflerindeki yırtılmalar daha çabuk gerçekleşebilir. Ancak çatlak oluşmaması için önceden önlem alınabilir. Genetik yatkınlık varsa bile, kolajen ve elastin sentezini arttıran maddelerin (glikolik asit, a vitamini, c vitamini, b5 vitamini, gotu kola, hyaluronik asit) kullanılması çatlak oluşumunu engelleyebilir.
Çatlaklara Bakım
Özellikle çatlaklar ilk açığa çıktığında pembe, kırmızı ve morumsu bir renkte olurlar. Hafiften bir kaşıntıyı da beraberinde getirirler. Bu durumda kolajen ve elastin sentezini arttırmak için C vitamini, A vitamini, madecassol, B5 vitamini, kakao yağı, shea butter , hodan yağı, %5 civarı oranlarda glikolik asit, hyaluronik asit gibi maddelerle çatlakların oluştuğu yerlere masaj yaparak veya asitler yadımı ile cilt yenilenmesi sağlayarak tedavi geliştirilebilir.
Oluşmuş çatlağın giderilmesi için ilk etapta kremler veya serumlar uygulanır, ikinci aşamada güzellik salonları ve klinikler uğrak yeri yapılır, ama tek seçenek bunlar değildir.
Ciltte oluşan çatlakların nedeni olarak daha önce kolajen ve elastik bağlardaki yırtılmayı anlatmıştım. İşte çatlakların giderilmesi bu kolajen ve elastin ağlarının yeniden oluşturulması ile mümkündür. Zaten dermapen, dermaroller, lazer, biodermogenesi, gibi çatlağın tedavisinde kullanılan yöntemlerin ana mantığı kolajen ve elastin sentezini arttırarak cilt altındaki bu bağların onarımı sağlamaktır.
Bu yöntemler bazen ekonomik olarak tercih edilmezler bazen de etkilerinin uzun olması sizin bu tedavileri tercih etmemenize neden olur.
Vücut çatlaklarında yapabileceğiniz en ucuz çatlak tedavisi aslında evde çatlak tedavisi olarak uygulayabileceğiniz kimyasal peeling yöntemleridir. Eğer gerekli sabrı gösterirseniz muhtemelen 8 ay içinde kimyasal peeling asitleri (glikolik asit, TCA ) ve vitamin (A vitamini, C vitamini, E vitamini) ile çatlaklardan kurtulabilirsiniz. Çatlak tedavisinde günümüzde en sık tercih edilen yöntemler mikroiğneleme, fraksiyonel lazer ve TCA uygulamalarıdır. Bunların bazıları salonlarda yapılırken TCA ile deri yenilemesi sağlayıp evde çatlaklardan kurtulabilirsiniz.
Eğer asit uygulamaları sizin için uygun değile doğal yöntemler ile çatlakları tedavi edebilirsiniz.Çay ağacı yağı, seyreltilmediğin de hassas cilt tiplerini tahriş edebilir,bundan kaynaklı hem ağrılarınızı gidermek hem de çatlamış cildi yumuşatmak için biberiye yağı ile karıştırın ve çatlak oluşumu olan bölgelere uygulayın. Ayrıca cildinize zeytin, badem veya bitkisel yağ ile masaj yapın ve bir gece boyunca pamuklu bir bezle bölgeyi sarın. Sabaha cildiniz daha yumuşak ve çatlak görünümü azalmış olacaktır.
1.Kaynak: https://catlakbakimi.wordpress.com/2015/09/14/catlaklar-nasil-gecer/
2.Kaynak: http://www.livestrong.com/article/136456-what-essential-oils-use-cracked-heels/
0 notes
Text
Medikal cilt bakımıyla cildinize bir şans verin
“Yaşlanma”, bir yaş alma sürecidir. Daha kapsamlı bir tanım yapacak olursak aslında yaşlanma; hücresel bölünmeyi bırakmış bir organizmanın oluşturduğu bir türün popülasyonuna ait bir tanım olarak kabul edilebilir.
Genç ve güzel kalabilmek kadın-erkek hepimizin en büyük arzusu. Özellikle genç kalabilmek, kadınlar için çok daha büyük bir anlama sahip. Hücre bölünmesiyle başlayan bu süreç, her gün baktığımız ayna karşısında gözlemlediğimiz fiziksel değişiklikler olarak karşımıza çıkar. Aslında, gençlik kadar yaşlanmak da olağan bir süreç. Doğumumuzdan yaşamınızın son anına kadar her geçen yıl biraz daha yaş alır, biraz daha yaşlanırız.
Yaşlanmayı etkileyen pek çok etken mevcuttur. Hepimizin yaşlanma belirtileri, cilt kırışıklıklarının görünmeye başladığı zaman birbirinden farklıdır. Burada genetik faktörler ve bazı kronik hastalıklar kadar; güneşe maruz kalma, beslenme alışkanlığı, sigara, alkol, stres gibi birçok dış faktör de etkilidir.
Günümüzde, cilt bakımı için uygulanan kozmetik yöntemlerin artması ve bu yöntemleri kolay elde edebilmemiz, tıp ve estetik alanındaki ilerlemeler, teknolojinin gelişmesiyle edinilen teknik bilgiler sayesinde, cildin yaşlanmasını geciktirici cilt bakım yöntemleri artmış ve yaşlanmaya karşı daha fazla mücadele edilebilir hale gelinmiştir. Özellikle, medikal cilt bakımı ve kozmetik uygulamalar bize oldukça etkili çözümler ve öneriler sunmaktadır.
Peki öyleyse, siz yıllar geçerken zamana meydan okumak için hangi cilt bakım rutinlerinden faydalanıyorsunuz? Eğer yaşlanmanın etkilerini tersine çevirmek için çeşitli öneriler arıyorsanız, bilgilerinize yenilerini eklemek istiyorsanız veya medikal cilt bakımı için Ankara’da profesyonel bir tedavi veya ürün arıyorsanız Dr. Buket Yıldırım’ın önerileri tam size göre. Bu pratik öneriler sayesinde yalnızca daha genç görünmekle kalmayacak aynı zamanda daha sağlıklı ve genç hissedeceksiniz.
Medikal Cilt Bakımı Nedir?
Medikal cilt bakımı; bir hekim tarafından, cilde uygulanan bakım ve yenileme işlemlerinin profesyonel ürünler ile mevcut cilt problemlerini analiz ederek, çözüm geliştirmek amacıyla tedavi etmeye yönelik uygulamaların yapılmasıdır. Dr. Buket Yıldırım; “Ankara’daki kliniğimizde medikal cilt bakımını; temizleme, gözenek açma, siyah nokta ve yağ bezesi çıkartma, cilt sıkılaştırma, nemlendirme, toparlama ve koruma adımları uygulayarak gerçekleştiriyoruz. Cilt bakımında ilk adım ciltteki ölü tabakayı yüzeyden arındırmaktır. Ardından cildin ihtiyacı olan veya cildin sorunu olan problemler için uygun bir tedavi protokolü gerçekleştirilmelidir. Cilde ihtiyacına göre uygulanacak peptitler, antioksidanlar, büyüme faktörlerini harekete geçiren işlemler, nemlendiriciler cilt bakım rutininin olmazsa olmazlarıdır.”
Hydrafacial Cilt Bakımı
Hydrafacial MD cilt bakım rutinini kullanarak cildinize yeniden nefes aldırabilirsiniz. HydraFacial MD, cilt bakımı için mevcut olan en popüler cilt gençleştirme tedavisi prosedürlerinden biridir. Minimal invaziv, konforlu bir tedavidir ve cilt dokusunun ve tonunun görünümünü 30 dakika kadar kısa sürede iyileştirir. HydraFacial MD, cildi temizleyen ve pürüzsüz haline getiren tamamen invaziv olmayan teknolojik bir cilt gençleştirme prosedürüdür. Hidradermabrazyon, kimyasal soyma ve ekstraksiyon tekniklerini birleştirirken; aynı anda cilde faydalı antioksidanlar, hyaluronik asit ve peptidleri iletir. Bu tedavi aşağıdakiler de dahil olmak üzere çok çeşitli cilt problemlerini tedavi etmek için kullanılır:
– Yaşlanma belirtileri
– Genişlemiş gözenekler
– Yağlı ve akneli cilt
– Hiperpigmentasyon
– Cilt gevşekliği
– Ciltteki doku ve renk düzensizliği
Revlite Lazer
Çevre kirliliği, güneşe aşırı derecede maruz kalma vb. gibi dış etmenler, cildinizdeki gözeneklerin büyümesine yol açar ve zamanla cildinizi, pek çok probleme duyarlı hale getirir.
Lazer sistemleri, tek ve spesifik bir dalga boyunda ışının ürettiği ısıyla, cildinizin belirli bölgelerine uygulandığında çok çeşitli cilt problemlerini gidermek amacıyla kullanılabiliyor. Bazı lazer türleri, ciltteki lekeleri yok etmek için cilt altındaki melanin pigmentlerini hedefler; bazıları ise istenmeyen tüylerden kurtulmanızı sağlar. Revlite lazer ise bunların hepsini birden yapabilen FDA oanylı bir sistemdir. Sivilce izleri, roza, çatlamış kılcal ve kan damarlarının görünümünden kurtulmak için ciltteki kırmızı tonları hedefler. Eski nesil lazer tedavilerinden farklı olarak uygulamadan sonra birkaç saatlik hassasiyet ve kızarıklık dışında herhangi bir yan etki meydana getirmez. Bu anlamda, invaziv olmadığı için istirahat gerektirmez. İşlem, cildinizin dış katmanlarına zarar vermez. Çalışma prensibi ise oldukça yalın: Lazer ışınları, cildin yüzeyinden alt katmanlara ulaşarak kolajen üretimini uyarır. Kolajen, cildinizi besleyen ve ona canlılık veren bir proteindir. Yaşlandıkça yapısı bozulmaya eğilimlidir ve üretimi azalır. Bu da ince çizgi ve kırışıklıkların oluşmasına neden olur. Revlite kolajen üretimini tetikleyici rolüyle; size daha pürüzsüz, canlı ve genç bir cilt vadeder.
Revlite’ın Yaygın Kullanım Alanları:
Cilt yenileme; yaşlılık lekeleri, sivilce izleri, lezyonları giderme ve dövme silme amacıyla kullanılabilmektedir. Bunlardan başka, doğum lekeleri, malezma, vasküler ve dermal lezyonlar, güneş lekeleri, cildinizde travma yapmış ilaçların yan etkilerinde, roza hastalığında, yağlı cildin tedavisinde, kırışıklıkları azaltmada, ince tüylerin alınmasında da Revlite Lazer tedavisinden faydalanabilmekteyiz.
Scarlet S Altın İğneli Radyofrekans
Scarlet S Mikro-iğneleme Radyo Frekansında (MRF), her bir iğne, radyo frekans enerjisini yaymak için bir elektrot görevi görür. Bu işlem ile kolajen üretimi tetiklenir ve cilt daha pürüzsüz, sıkı bir görünüm alır. Sistemdeki mikro iğneler, RF enerjisinin cilde ihtiyaç duyulan seviyede ve güvenilir bir şekilde iletilmesini sağlıyor. Böylece, akne izleri, büyük gözenekler, cilt sarkması ve çatlak izlerini tedavi etmek için kullanılabiliyor. Diğer mikroiğneleme tedavilerinde olduğu gibi kanama veya hassasiyet yaşanmıyor.
Kliniğimizde çok sayıda gerçekleştirdiğimiz Scarlet S RF tedavileriyle, ciltteki gözeneklerin küçüldüğünü, yaraların iyileştiğini, cildin daha parlak bir görünüme kavuştuğunu gözlemledik. Bununla birlikte, karşılaştığımız diğer güzel etkilerden birisi de yüzün alt yarısının sıkılaşması ve daha oval ve keskin bir görünüme kavuşması.
Scarlet S Altın İğneli Radyofrekansın Yaygın Kullanım Alanları:
Cilt sıkılaştırma, cilt dokusunu iyileştirme, gözenekleri küçültme, kırışıklıkları azaltma, akne izlerini giderme, cilt tonu eşitleme, cildi gençleştirme gibi çok yönlü kullanım alanları bulunmaktadır.
Scarlet S Altın İğneli Radyofrekans tedavisi; yeni, yenilikçi, güvenli ve etkili bir prosedürdür. Ağrısız, cerrahi olmayan cilt bakım tedavilerinden birisi olarak günümüzde başarısını ve popülerliğini korumaktadır.
Medikal cilt bakımıyla cildinize bir şans verin
0 notes
Text
MESO NUTRILIFT UYGULAMASI | 10 Yaş Gençleşmek İstemez misiniz?
Olgun ciltler için ve stres, toksin,,yaşlanma süreci neticesinde canlılığını kaybetmiş ciltler için hazırlanmış özel bir kokteyldir. Hyaluronik Asit, 4 Mineral, 9 Vitamin, 4 Amino Asit, Sodyum DNA- Somon DNA ve DMAE içeren Meso Nutrilift Kokteyl güçlü antioksidan etki, yoğun nem verme, canlandırma ve detoks etkileri ile yaşlanmaya bağlı cilt deformasyonlarını ve ciltte oluşan düzensizlikleri hızlı bir şekilde onarır. Tek seans uygulama ile Mesolift- Mesoglow ve Mesofiller Etkilerini çarpıcı bir şekilde sunar. Uygulamadan hemen sonra olumlu etkiler gözlemlenir ve etki 1. Hafta itibariyle maksimum düzeye ulaşır. Meso Nutrilift Kokteyl cilt altına mezoterapi tekniğiyle enjekte edilebildiği gibi künt uçlu mikro kanüller ile mezodolgu formunda da uygulanabilmektedir. Meso Nutrilift Kokteyl ‘in dermapen gibi mikroiğneleme sistemleri ve iğnesiz mezoterapi cihazları ile uygulaması da oldukça tatmin edici sonuçlar sunar. Hastanın cilt durumuna ve doktorun tercih edeceği uygulama yöntemine bağlı olarak 1-6 seans uygulanması mümkündür. Daha sonra tedavi sonuçlarının devamlılığı için üç ayda bir koruma seansı önerilmektedir.
Meso Nutrilift Uygulamasının, Dolgu, Botulinum Toksin, PRP, Kimyasal Peeling ve Lazer Tedavileri ile birlikte kombineli kullanımı mümkündür.
Meso Nutrilift Uygulaması; Kılcal mikro dolaşımı hızlandırır, kollajen sentezini artırır, hücelerin onarımını destekler, sildin nem ihtiyacını karşılar;; cilde yumuşaklık, elastikiyet, pürüzsüzlük ve dinamik bir görünüm kazandırmak için gerekli olan tüm içerikleri sağlar. Bu ürün cilde yeniden canlılık, parlaklık, dayanıklılık ve gençlik ışıltısı kazandıracak güçlü bir antioksidandır. Yüz ve vücut üzerinde etkilidir.
Meso Nutrilift (Regenerative Nutri Kompleks) içeriği oldukça zengindir: Hyaluronik asit, 10 mg / ml, 1.800 KDAL; bu ürün özellikle cilt hidrasyonunu optimize etmek için geliştirilmiştir. Cildin nem ihtiyacını karşılar ve su kaybını önler. Magnezyum glukonat, karbonhidrat ve protein metabolizmasında enzimatik reaksiyonlar ve dokulardaki yapısal bütünlüğün korunması için oldukça gerekli bir metabolitidir. Hücresel düzeydedir; nörotransmitter olarak hareket eder ve kas gevşemesini kontrol eder. Kalsiyum emilimine ve kollajen sentezini düzenlemeye yardımcı olur. Kalsiyum glukonat; vücudumuzda büyük miktarlarda mevcuttur. Bu mineral nöromüsküler aktivitede yer almaktadır. Hücre zarından besin geçişine destek olur. Potasyum glukonat; sodyum ile birlikte, hücresel asit-baz stabilitesinde, su ve iyon dengesinde önemli rol oynar; hücre zarında konsantrasyon gradyanı oluşturarak iyonik dengeyi düzenler. Sodyum glukonat; ekstraselüler sıvı ve hücrelerde yer alan en önemli iyondur. Temel olarak, hücrede beslenme ve atık süreçlerini düzenlemek ve asit / baz dengesini ayarlamak için kullanılır. Retinol palmitat – A vitamini; cildin görünümünü iyileştirme yeteneğine sahiptir.
Mikro peeling (soyma) işleminde kullanılır, hücre yenilenmesini arttırır. Bu özelliklerinden dolayı antiaging uygulamalarında kullanılır; kırışıklıkların ve ifade çizgilerinin tedavisinde ve yağlı ciltlerdeki sebum dengesinin sağlanmasında oldukça etkilidir. Askorbik asit – C vitamini; kolajen sentezi için gerekli amino asitlerin sentezinde görev alır. C ve E vitaminleri en çok bilinen ve sağlık için oldukça önemli olan antioksidanlardır. Hücrelerde oluşan ve hasara neden olabilecek serbest radikalleri nötralize eder.
Alfa – tokoferol – E vitamini; bağ doku hücreleri içerisinde bulunur, epitel oluşumunu ve aktivitesini destekler ve protein, karbonhidrat ve yağ metabolizmasında görev alır. Aynı zamanda bir antioksidan görevi görür ve güneş ışınlarına karşı cildi korur. Tiamin - B1 vitamini; karbonhidrat transformasyon sürecinde çok önemlidir sinirsel iletimde ve oksijen metabolizmasında önemli görevler üstlenirler. Şişkinlikleri ve koyu halkaları azaltmak ve yaşlanma karşıtı etki göstermek gibi özellikleri vardır. Riboflavin – B2 vitamini; cildin, tırnakların, saçların ve mukozanın büyümesi, yenilenmesi ve sağlığı için gereklidir. Yüzde sebum salgılanmasını azaltır, böylece sivilce ve siyah nokta oluşumunu azaltır. Nikotinamid – B3 vitamini; kollajen yıkımına karşı cildi korur, cildin nemini artırır ve güneş ışınlarının zararlı etkilerine karşı cildi korur. Deskpantenol – Vitamin B5 hücre yenilenmesini destekler, cildi yeniler ve nemini artırır. Piridoksin – B 6 vitamini; karbonhidratların, proteinlerin ve lipitlerin sentezinde ve kırmızı kan hücrelerinin, hormonların oluşumunda önemli bir rol oynar. Ayrıca amino asitlerin yapısına katkıda bulunduğu için, antikorların üretimine de katılır. Hücrelerde sodyum ve potasyum dengesini korumaya yardımcı olur. DMAE; hızlı bir şekilde cildin sıkılaşmasını sağlar ve görünümünü iyileştirir. Ayrıca diğer antioksidanların etkilerini artırır. Kas yapısını destekler, kırışıklıkların ve sarkmaların görünümünü azaltır. Sodyum DNA – Somon DNA; yüksek kapasitede su absorbe etme özelliği sayesinde cilt yüzeyini nemlendirir. Sodyum DNA uygulamasının oldukça etkin bir şeklide yaşlanma karşıtı etki gösterdiği ve cilt dokusunu yumuşatma yönündeki etkileri kanıtlanmıştır. Arjinin; hücre bölünmesi ve kollajen sentezi süreçlerinde önemli bir rol oynar. Aspartik asit; RNA ve DNA nın fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için gerekli olan bir aminoasittir. Ayrıca, immünoglobülin ve diğer antikorların üretimi için de gereklidir. Prolin; kollajen oluşumunu arttırarak cilt dokusunu geliştirir. Kollajen, % 15 prolin içerir. Hidroksiprolin; kollajenin temel bileşenidir ve kollajen stabilitesi açısından oldukça önemlidir. Biotin – Vitamin H ( Suda çözünen ); Hücresel düzeyde metabolik fonksiyonu sayesinde, canlandırıcı bileşen olarak etki gösterir.
Meso Nutrilift Ürününün içeriğini incelemek için lütfen tıklayınız…
0 notes
Text
DPG PRP ve Mesomedica Mezoterapi Ürünleri ile Trikolojik Tedaviler
DPG PRP kiti, selüler rejuvenasyon tedavisi sunan üst düzey bir trombosit konsantre kitidir. Özel tüpleri ve akrilat bazlı jel teknolojisi sayesinde % 96 verimlilik ile trombositlerin yapısı bozunmadan 5 dakika içerisinde hazırlanmasına ve uygulanmasına imkan sunan bir kittir. CE Sınıf IIb kapsamında gerçek bir trombosit konsantre sistemidir ve FDA onayı vardır. Bu alanda ülkemizde en büyük sıkıntı hücresel tedavi gibi son derece dikkat edilmesi gereken bir konuda; ucuz maliyetleri yüzünden basit laboratuvar tüplerinin PRP tedavi kiti olarak sunulması ve uygulanmasıdır. Düşük maliyetleri yüzünden tercih edilen bu sistemlerin yapıları bozunmadan konsantre trombosit sunması imkansız iken diğer en önemli risk ise bu ürünler ile ayrıştırılan kan komponentlerinin hastaya enjeksiyonunun sağlık açısından son derece tehlikeli olmasıdır; içerdikleri antikoagülan ve ayrıştırıcı jeller kanserojendir, yine analiz için geliştirildiklerinden bir takım kanserojen kimyasallar içermektedirler. Basit bir kan analiz tüpü ile, antikoagülan içeren cam tüp ile yada boş laboratuvar tüpleri ile PRP tedavisi sunmak imkansız ve son derece risklidir. Bu ürünler Sınıf I yada Sınıf IIa tıbbi ürünlerdir ; sadece kan analizi için geliştirilmiş sistemlerdir; biyouyumluluk toksisisite testleri yoktur, bu ürünler trombositleri etkin ve konsantre bir şekilde toplayacak yetiye sahip değillerdir; bunların invivo trombosit konsantre kiti olarak, PRP tedavisi sunmak amacı ile kullanımı son derece tehlikelidir, amaç dışıdır. Maliyet açısından ucuz laboratuvar analiz tüplerinin tercih edilmesi yüzünden, maalesef ülkemizde PRP tedavisi yaptırıp hiçbir sonuç alamadığını belirten, maddi -manevi mağdur olan binlerce insan vardır. PRP Tedavi sistemlerini seçerken; ilgili ürünlerin üretim amaçları, tıbbı ürün sınıflandırmaları, biyouyumluluk ve toksisite testleri, klinik çalışmaları, sağlık bakanlığı tıbbi ürün kayıtları, tıbbi cihaz kurumu ulusal bilgi bankası sistemindeki cihazın sınıfı ve kullanım amaçları detaylı bir şekilde sorgulanmalıdır.
BAŞARILI BİR PRP TEDAVİSİ İÇİN; kan değerlerinin uygunluğu , sağlık durumunun sorgulanması, PRP tedavisi için uygun endikasyonun saptanması, PRP tedavi protokolünün oluşturulması ve tabi ki güvenli ve etkili bir trombosit konsantre sisteminin (PRP Kitinin) seçimi son derece önemlidir.
Görselde sunulan hasta: 28 yaşında, Erkek
Tedavi Protokolü:1 seans DPG PRP ile PRP Tedavisi ve 3 seans MesoMedica Mesohair Kokteyl ile Mezoterapi Tedavisi
Seanslar haftada 1 seans olarak düzenlenmiştir ve hastanın tedavi sonrası görseli 1. ayın (4 haftanın) hemen sonrasında alınmıştır. PRP Tedavisinde 1 adet DPG PRP kit kullanılmış, saç mezoterapi seanslarında sadece 2 ml MesoMedica Mesohair Kokteyl kullanılmıştır. Bilindiği üzere Gerçek bir PRP Tedavisi, 15. gün itibariyle belirgin sonuçlar sunmaya başlar; tedavinin iyileştirici etkileri 2. aya kadar hızlı bir şekilde kendisini gösterir, daha sonra 6. aya kadar da olumlu etkiler, iyileşme, canlanma etkileri devam eder. Bu süreçte kollajen sentezini arttıracak mikroiğneleme tedavileri (Dermapen, dermaroller) ve mezoterapi ürünleri enjeksiyonları ile tedavi bir adım öteye taşınabilir; daha tatmin edici ve daha kalıcı sonuçlar alınabilir. Bilindiği üzere, trombositleri (plateletleri) aktive eden, büyüme faktörlerinin vermliliğini arttıran en önemli biyomolekül kollajendir; dokuda kollajen sentezini arttırarak PRP Tedavi sonuçlarımızı daha başarılı kılmak mümkündür.
0 notes
Text
Akne Tedavilerinde Mezoterapi, Mikroiğneleme ve PRP Kiti Kullanımı
Akne sorunları, genellikle 8-10 yaşlarında başlar ve hayatımız boyunca çeşitli nedenlerden dolayı devam edebilir. Aknenin oluşum temelinde genetik faktörler, hormonal etkenler (kadınlarda menstrüasyon dönemi, gençlerde ergenlik dönemi) , mevsim değişiklikleri, stres, emosyonel bozukluklar ve kullanılan birtakım ilaçlar yatmaktadır.
Günümüzde akne ve akne skar tedavilerinde özellikle mezoterapi tedavisi, PRP tedavisi, mikroiğneleme yöntemleri ve kimyasal peeling uygulamaları ön plana çıkmaktadır. Yine glikolik asit bazlı cilt bakım ürünlerinin evde düzenli kullanımı akne tedavilerine destek olmakta ve tedavi sonrası akne oluşumunu engellemektedir. Mezoterapi ürünlerinden Retinoik Asit, Glikolik Asit, Glutatyon, Vitamin Kompleks ve Mineral Kompleks enjeksiyonları ile aknelerin 2-4 seans uygulama ile tedavisi sağlanabilmektedir. Akne skarlarının tedavisinde ise mikroiğneleme (dermapen, dermaroller, mesoroller.. vb) ile mezoterapi ürünlerinin kombineli kullanımı oldukça başarılı sonuçlar sunmaktadır.
Akne tedavisi devam eden hastalarda uygulanan kimyasal peeling tedavileri ile cilt tonunda iyileşmenin yanı sıra, aknelerin tekrar oluşumu engellenebilmektedir. Özellikle yağlı cilt tipine sahip kişilerde ayda 1 seans glikolik asit bazlı peeling uygulamaları ile akne oluşumu engellenebilmektedir. Glikolik asit bazlı cilt bakım ürünlerinin düzenli ev kullanımı ile de ciltte sebum dengesi sağlanmakta, cilt sıkılaşmakta, gözenekler daralmakta ve akne oluşumu engellenmektedir.
Günümüzde akne skar tedavilerinde PRP Kiti uygulamaları da ön plana çıkmaktadır, özellikle kalsiyum klorür ve batroksobin içeren PRP uygulamaları (PRF ‘Platelet Rich Fibrin’ Uygulamaları) oldukça başarılı sonuçlar alınmasını sağlamaktadır.
Bu yöntemler akne tedavilerinde kullanıldığı gibi koruyucu tedavi kapsamında da kullanılabilmektedirler; akne yatkınlığı olan kişilerde koruyucu tedavi kapsamında belirli periyotlarda mesomedica mezoterapi etkenlerinin enjeksiyonu, kimyasal peeling uygulamaları ve glikolik asit bazlı cilt bakım ürünlerinin ev kullanımı önerilmektedir.
Sağlıklı ve mutlu günler dileğiyle;
#glikolik asit bazlı cilt bakım ürünleri#prp kiti#prp#mezoterapi#mesomedica#mezoterapi ürünleri#prp tedavisi#prp tedavi kiti
0 notes
Text
PRP Tedavisi ve PRP Kitlerin Etkinlik Bazında Değerlendirilmesi
PRP Tedavisi ve PRP Kitlerin Etkinlik Bazında Değerlendirilmesi
Bilindiği üzere; plateletler – veya diğer adıyla trombositler—vücudumuzdaki hasarlı dokuların onarımını ve doğal hallerine dönmelerini sağlamak için gerekli olan “büyüme faktörlerini” yapısında barındıran kan bileşenleridir.
Dokularımızda herhangi bir hasar oluştuğunda kanımız plateletleri bu dokuya toplayarak bir onarım süreci başlatır, PRP Kiti uygulamasının amacı ise bu hedef dokuya kan dolaşımı ile taşınabilecek plateletten çok daha fazla plateleti tek seferde verebilmektir. Böylece hasarlı dokunun onarımı da daha hızlı ve etkin bir şekilde başlatılır. PRP ile edilen platelet yoğunluğu, kandaki standart platelet yoğunluğundan 2 ila 4 kat daha fazladır.
PRP tedavi kiti uygulaması hücresel tedavinin uygulama alanlarından yalnızca biridir. Yeni bir yöntem değildir; dental (diş) implantlarla başlayan uygulama alanları; Estetik tıp, ortopedi, iyileşmeyen yara tedavisi gibi alanlarda hızla yayılmaktadır. Son dönemlerde ise kronik ağrı tedavisinde, tendon hasarlarında, romatizmal yakınmalarda PRP kullanımına ait çeşitli bilimsel çalışmalar yapılmıştır ve PRP uygulamasının bu alanlarda kullanımının olumlu etkileri saptanmıştır.
Ülkemizde PRP uygulamalarında her zaman aynı verimlilikte sonuçlar alınamamakta ve hasta memnuniyeti sağlanamamaktadır. Bunun temel nedeni ise maalesef Türkiye’de PRP kit olarak piyasaya sunulan son derece kalitesiz, denetimsiz ürünlerin varlığıdır. PRP tüpler içerisinde kanın etkin bir şekilde ayrışmasını sağlayacak, mümkün oldukça fazla plateleti plazma kısmında toplayacak nitelikte bir ayrıştırıcı jel (seperator jel) ve antikoagülan madde bulunmaktadır. Ayrıca CACl, batroksobin veya trombin gibi maddelerin ilavesi ile de PRP tedavileri yapılmaktadır. Bu maddelere de aktivatör denmektedir. Ne var ki, son dönemde yapılan bilimsel çalışmalar göstermiştir ki bu tarz aktivatörlere ihtiyaç duyulmamaktadır; klinik çalışmalar neticesinde 3 aylık dönem sonucunda tedavi sonuçları bakımından herhangi bir farklılık görülmediğini ileri süren çalışmalar bulunmaktadır. Etkin bir PRP uygulamasından 2 hafta sonra etkileri gözlemlenmeye başlar, 2. Ay sonunda oldukça belirgin hale gelir ve iyileşme 6. Ayın sonuna kadar devam eder. PRP ile elde edilen plazmaya CaCl ilavesi ile dolgu etkisi de sağlanabilmekte ayrıca ortopedik rahatsızlıkların tedavisinde CaCl ilavesi ile daha verimli sonuçlar alınmaktadır. Yine hyaluronik asit içeren PRP tüplerde bulunmaktadır; PRP ve dolgu tedavisi birlikte sunulabilmektedir.
PRP Kitlerde kaliteyi belirleyen temel faktör ayrıştırıcı jelin polimerik yapısıdır, silikon bazlı, alkil metil akrilat bazlı ve alkil akrilat krospolimer bazlı çeşitli ayrıştırıcı jeller üretilmektedir. Bunların bazıları kanserojen olabileceği gibi maalesef etkin bir ayrıştırma sağlayamadığından başarılı bir tedavi de sunamamaktadır. PRP Kit seçiminde ilgili ürünün üretici bilgileri, üretildiği ülkedeki sağlık bakanlığı onayları, kalite-yeterlilik belgeleri, (CE-EC yada FDA onayı, Class IIb kapsamı ), var ise klinik çalışmaları, biyouyumluluk ve toksisite testleri mutlaka incelenmelidir. Ne yazık ki içerisinde ayrıştırı jel bile bulundurmayan, sadece antikoagülan olarak tri-sodyun sitrat içeren basit laboratuvar tüpleri de PRP tüp olarak sunulmakta ve uygulanmaktadır. Tabi ki bu tarz ürünler ile başarılı bir tedavi elde edilemediği gibi maalesef enfeksiyon riski de bulunmaktadır.
Etkin bir PRP uygulamasından 2 hafta sonra olumlu etkiler gözlemlenmeye başlar, 2. Ay sonunda oldukça belirgin hale gelir ve iyileşme 6. Ayın sonuna kadar devam eder. Aynı bölgede 2. Bir PRP uygulamasına ihtiyaç duyulur ise, minimum 1 ay sonra tekrarlanmalıdır. Oldukça farklı PRP tüp ya da kit piyasada bulunmaktadır; bazılarında haftada 1 seans -15 gün de 1 seans ya da ayda 1 seans uygulama önerilmektedir,, minimum 4 yada 6 seans gerekmektedir diye protokoller sunulmaktadır. Bazılarında tek seansta 9 cc kan alımı yeterliyken, bazılarında 20 cc bazılarında minimum 40 cc kan alınması gerektiği yönünde bilgilendirmeler yapılmaktadır.
Ancak DPG PRP Kiti ile gerçek ve başarılı bir PRP tedavisi; sık uygulamalar ve tek seansta yüksek miktarda kan alımını gerektirmez. Kaliteli bir PRP tüp özel polimerik ayrıştırıcı jeli sayesinde mümkün olduğunca az kandan; kısa sürede maksimum derecede, oldukça yüksek konsantrasyonda platelet elde edilmesini sağlar. Hasta ve doktor açısından kolaylık sağlar ve başarılı tedavi sonuçları ile üst düzeyde memnuniyet sunar.
Ayrıca PRP ile elde edilen plazmaya CaCl ilavesi ile dolgu etkisi sağlanabilmekte, yine ortopedik rahatsızlıkların tedavisinde CaCl ilavesi ile daha verimli sonuçlar alınmaktadır.
Etkin PRP Tedavilerinde, PRP uygulaması öncesi ilgili dokuda, kan dolaşımını hızlandırması ve ilgili plazmanın etkin dağılımını arttırmak adına dermaroller uygulaması (mikroiğneleme tedavisi) önerilmektedir. PRP uygulamaları yine mezoterapi ile kombine edildiğinde oldukça güzel sonuçlar alınmaktadır. PRP uygulamasından 15 gün sonra; haftada 1 seans olacak şekilde 4-6 seanslık mezoterapi tedavisi ile desteklenmesi (özellikle saç ve antiaging amaçlı uygulamalarda) önerilmektedir.
Ayrıca saç ekimleri, öncesinde ve sonrasında PRP tedavileri ile desteklendiğinde, daha güçlü ve sağlıklı saçlar elde edildiği bilinmektedir.
0 notes
Text
Başarılı Bir PRP Tedavisi İçin Hangi PRP Kiti Kullanılmalıdır?
PRP Kit (Platelet Rich Plasma) yani Platelet Bakımından Zengin Plazma Tedavisi son dönemlerde oldukça popüler bir tedavi olmuştur. PRP Tedavisi; hastadan alınan kanın özel sistemler aracılığıyla ayrıştırılarak, platelet bakımından zengin bir plazma yani trombosit konsantresi elde edilerek, tedavisi hedeflenen bölgeye enjeksiyonu temeline dayanmaktadır. Kanımızdaki plateletlerin (yani trombositlerin) vücudumuzdaki yaraların iyileşmesi, dokunun yenilenmesi, kollajen sentezindeki artış ve ilgili bölgedeki damarlanmada artış sağlama, yumuşak doku ve kemik dokuda rejenerasyonu indükleme gibi rol aldıkları temel görevler vardır. Plateletler bu görevleri; içlerinde bulunan, yara iyileşmesini arttıran ve doku rejenerasyonunu hızlandıran çeşitli büyüme faktörleri (growth faktörler) sayesinde yapar. Bunlardan en bilinen ve üzerinde birçok bilimsel çalışma yapılan, etkileri klinik çalışmalar ile kanıtlanmış olan büyüme faktörleri;
PDGF (Platelet Derived Growth Factor), TGF-ß (Transforming Growth Factor Beta) ve IGF’(İnsülin Benzeri Büyüme Faktörü) dür. PRP Tedavisi farklı isimler ile de anılmaktadır; PRP Tedavisine, GRP (Growth Factor Rich Plasma) – Büyüme faktör bakımından zengin plazma tedavisi diyen kurumlar hatta GRP, PRP den farklı bir tedaviymiş gibi lanse eden kurumlar mevcuttur. Literatürde PRP Tedavisi olarak yer almaktadır, zaten tedavi plateletlerin içerdiği growth faktörler (yani büyüme faktörleri) sayesinde sonuç vermektedir. PRP tedavisi günümüzde ilk olarak fizik tedavi, ortopedi ve diş hekimliği branşlarında çeşitli hastalıkların tedavisinde tek başına veya çeşitli implantlar ve sentetik materyaller ile birlikte uygulanmıştır. Son 5 yılda ise PRP Tedavisi, Kozmetik Dermatoloji alanında oldukça popüler bir tedavi olmuştur. Yaşlanma Karşıtı Tedavilerde, Saç Dökülmesi Tedavilerinde ve Saç Ekimi yaptıran hastalarda ekim başarısını arttırabilmek adına PRP tedavisine çokça başvurulmaktadır. Saç ekim hastalarında daha başarılı sonuçlar almak adına PRP’li saç ekim işlemleri yapılmaktadır (donör bölgeden alınan kökler PRP solüsyonu içerisinde bekletilerek ekim işlemi yapılmaktadır). Ayrıca, ekim sonrası başarıyı arttırmak adına PRP Tedavisi önerilmektedir. ( Genellikle ekim operasyonundan, 1 ay sonra; 1 er ay arayla 4-6 seans PRP tedavisi önerilmektedir). Antiaging Tedavilerde (Yaşlanma Karşıtı Tedavilerde) PRP tek başına kullanıldığı gibi; dermapen-dermaroller gibi mikroiğneleme sistemleri, iğneli radyofrekans sistemleri ile birlikte de uygulanmaktadır. PRP, rejeneratif tedavilerin yanı sıra , gözenek, akne, skar ve leke problemlerinde de oldukça fazla tercih edilen bir yöntemdir. Özellikle mezoterapi ile kombineli uygulamaları son dönemde oldukça tercih edilmektedir. PRP tedavisinde, plateletleri aktive eden, büyüme faktörlerinin verimliliğini arttıran biyomolekülün KOLLAJEN olduğu bilinmektedir; mikro iğneleme sistemleri ve mezoterapi uygulaması ile artan kollajen sentezi sayesinde PRP Tedavisindeki başarı oranı artar. (Genellikle PRP ve mezoterapi kombineli tedavi protokolleri; ayda 1 seans PRP + sonraki 3 hafta boyunca haftada 1 seans Mezoterapi olarak planlanmaktadır. Toplamda 2-4 seans PRP genellikle yeterli olmakta ve sonrasında hastaya koruma seansları önerilmektedir. Her PRP seansında mikroiğneleme sistemi ile tedavinin desteklenmesi kesinlikle verimliliği arttırmaktadır.
PRP tedavisine ilgi bu denli artarken; ülkemizde PRP Sistemi üretimi yapacak ve bunları analiz edecek, geliştirecek bilgi ve birikim yeterliliği maalesef yoktur. Hala ilkel ayrıştırma sistemlerini kullanan, in vitro analiz tüpleri ile sözde PRP Tedavisi sunduğunu düşünen, plazma ayrıştıran cam ve plastik ürünlerin PRP sistemi olduğunu düşünen oldukça fazla kişi ve kurum bulunmaktadır. Ya da PRP sistemlerinde elde edilen trombosit konsantresi, basit in vitro analiz tüplerindeki trombosit sayımı ile aynı yöntemle yapılabilir gibi bir algı vardır ve PRP Sistemleri bu şekilde trombosit sayımına tabi tutulmaya çalışılmaktadır. Halbuki Class IIb (Sınıf IIb) Trombosit Konsantre Sistem Sertifikasına sahip PRP Kiti, kandaki trombosit yoğunluğunu minimum 4 katına çıkardıkları klinik çalışmalarca kanıtlandığı için bu sınıflandırmaya tabi tutulmuşlardır; bu sistemler güvenli, steril, toksik olmayan saf bir trombosit konsantresi sunar. Ülkemizdeki çeşitl bilgi, birikim eksiklikleri ve maddi kaygılar nedeniyle maalesef PRP Tedavisi aldığını düşünen ancak dair maddi manevi zarar gören insan sayısı oldukça fazladır.
Günümüzde tüm dünyada artık en çok tercih edilen PRP Sistemleri; özel inert ayrıştırıcı jeli ve özel tüpleri sayesinde % 90’nın üzerinde trombosit verimliliği sunan sistemlerdir. Bu sistemler protein yapısından dolayı oldukça hassas olan plateletleri denature etmeyecek özellikte tasarlanmıştır; kısa sürede tek santrifüjleme işlemi ile PRP eldesine imkan sunar. Bu sistemlerin çoğu Avrupa menşeilidir ve Class IIb Tıbbi Cihaz Sınıflandırılmasında Trombosit Konsantre Sistemi olarak sunulmaktadır. Bu sistemler basit cam tüp değildir, iç yüzeyleri özelleştirilmiştir ve içerdikleri ayrıştırıcı jeller biyouyumludur, toksik değildir, herhangi bir kimyasal içermez, ayrıştırma sonrasında eritrositleri ve sitratı ayrıştırıcı jelin altına hapseder; herhangi bir kontaminasyona maruz kalmayan saf trombosit konsantresi eldesine imkan sunar. 5- 10 dakika içerisinde standart kanın 4-4,5 katı kadar trombosit yoğunluğuna sahip otolog plazma (PRP) eldesine imkan sunar. Güvenli ve etkilidir. Üst segment PRP Sistemleri; daha başarılı tedavi sonuçları için endikasyonlara yönelik çeşitli katkılar ile sunulmaktadır. (Hyaluronik Asit, Batroksobin, Kalsiyum Klorür, Trombin ve Biotin vb. katkılar gibi)
DPG PRP; % 96 Trombosit verimliliğ sunan, Class IIb (sınıf IIb) Trombosit Konsantre Sistem Sertifikasına sahip, İtalya menşeili bir PRP Sistemidir.
PRP Sistemleri ile alakalı bilgi almak için websitemizi inceleyen ve detaylı bilgi için firmamıza ulaşan ziyaretçilerimizin sıklıkla sordukları birkaç soru ve cevabı aşağıda bilginize sunulmuştur;
- PRP Tedavisi ne demektir?
Hastanın kendi kanından elde edilen platelet bakımından zengin plazmanın kişiye tedavi amaçlı tekrar uygulanmasıdır.
- PRP Tedavisi nenden çok farklı fiyatlar ile sunulmaktadır; tedaviden çok memnun kalan insanlar kadar hiç etki görmediğini söyleyen insanlar da var; bunun sebebi nedir?
Gerçek bir PRP tedavisi ancak kaliteli bir PRP Kit ile mümkündür.
Bazı kurumlar gerçek PRP Sistemlerini; özel trombosit konsantre sistemlerini kullanırken, bazı kurumlar maalesef analiz amaçlı geliştirilen, birçok kimyasal içeren, enjeksiyona uygun olmayan, trombosit konsantresinden ziyade sadece plazma eldesine imkan sunan, düşük maliyetli in vitro kan analiz tüplerini kullanmaktadır. Gerçek PRP sistemleri ile PRP tedavisi sunan kurumlarda tedavi sonuçları başarılıdır, tedavi maliyetleri biraz daha yüksektir. Ancak in vitro kan analiz tüpleri kanserojen olmalarının, halk sağlığını tehdit etmenin yanı sıra PRP tedavisi sunmamaktadır. Bu tarz analiz tüpleri ile sunulan sözde PRP tedavileri başarısız, tehlikeli ve maliyetleri oldukça düşüktür. Yine uzak doğu menşeili ya da yerli üretim sistemler ile yapılan PRP tedavileri daha düşük maliyetler ile sunulmaktadır.
- DPG PRP Uygulaması sonrası nelere dikkat edilmelidir?
Günlük hayatınıza devam edebilirsiniz, ancak 24 saat direkt güneş temasından kaçınılmalıdır.
- DPG Tedavisi nasıl planlanır?
Kişinin ihtiyacına göre 2-4 seans uygulama önerilir, seans aralıları 3-4 haftada bir olarak planlanır. Gerçek bir PRP tedavisi genellikle 2. Haftadan daha erken uygulanmamaktadır. Tabi ki en doğru tedavi protokülüne uygulayıcı hekim karar verecektir.
- DPG PRP Tedavi seansı ne kadar sürer?
DPG PRP ile platelet konsantresi 5 dakika içinde hazırlanır. Hazırlık ve uygulama süresi 20-30 dakikadır.
- DPG PRP Uygulamasında acı-ağrı hissedilir mi?
Uygulama bölgesine lokal bir anestezik krem-sprey uygulanması önerilir, uygulama esnasında ağrı-acı hissi olmaz; ancak sonrasında birkaç saat süren hafif yanma ve gerginlik hissi oluşabilir.
- DPG PRP kozmetik dermatoloji alanında ne tür tedavilerde kullanılır?
DPG PRP ’nin başlıca estetik uygulama alanları yaşlanma karşıtı tedaviler, ciltteki leke, gözenek, skar sorunları ve saç dökülmesi sorunlarıdır.
- Growth Faktör içeren (yani büyüme faktörü içeren) mezoterapi solüsyonları PRP Kadar etkili midir?
Growth faktör içeren mezoterapi solüsyonları etkilidir ancak bir PRP tedavisi kadar etkili değildir. PRP bir hücre tedavisidir, kişinin kendi kanından elde edilen büyüme faktörlerinin mezoterapi solüsyonlarındaki büyüme faktörleri ile kıyaslanması çok doğru bir yaklaşım değildir.
0 notes