#Marka Patent Ücret
Explore tagged Tumblr posts
seovanet · 9 months ago
Text
Amerika'da Şirket Kuruluşu: Onlinemek ile Hayallerinize Adım Atın
Amerikada şirket kuruluşu yapmak ve şirket sahibi olmak, her yatırımcının en büyük hayallerinden birisi olabilir. Onlinemek, bu hayallerinize ulaşmanız için sizlere yardımcı olmak üzere yanınızda. Amerika’nın tüm eyaletlerinde, Amerikan vatandaşı olmadan da şirket kuruluşu yapabilirsiniz ve Onlinemek bu süreçte size rehberlik eder.
Onlinemek, Amerika şirket kuruluşu esnasında ve sonrasındaki tüm aşamalarda sizlere destek olur. Limited Liability Company (LLC) veya C-Corporation (C-Corp) gibi şirket türlerinin kurulumundan başlayarak, muhasebe-vergi hizmetlerine, sanal ofis adresi sağlanmasından banka hesabı açılışına kadar geniş bir hizmet yelpazesi sunar.
Tüm paketlerde şirket kurulum işlemlerine hizmeti satın aldığınız aynı gün başlanır ve genellikle 2-4 gün içerisinde şirketiniz kurulur. Şirketinizin kuruluş işlemleri tamamlandığında, size verilecek olan numara ile eyalet resmi sitesinden şirketinizin kaydını teyit edebilirsiniz.
Amerika’da şirket kurmanın birçok avantajı bulunmaktadır ve Onlinemek size bu avantajlardan en iyi şekilde faydalanmanız için yardımcı olur:
E-ticaret: Amazon, Etsy, Ebay gibi platformlarda rahatlıkla satış yapabilirsiniz.
Güvenilirlik: Amazon Wholesale gibi toptan satış düşünüyorsanız, ürün tedarikçileriyle güvenilir bir ilişki kurabilirsiniz.
Düşük Vergi Oranı: %0 kurumlar vergisi oranı avantajıyla karınızı maksimize edebilirsiniz.
Kolay Bankacılık: Amerika’daki şirketinize ait, kolayca online banka hesabı açabilirsiniz.
Onlinemek, diğer şirket kuruluşu danışmanlık firmalarından farklı olarak ekstra masraflar veya ek işlemlerle uğraşmadan, hızlı ve uygun fiyatlı bir şekilde şirket kuruluşu sürecinizi yönetir. Maksimum 1 haftada EIN dahil şirketinizi teslim alırsınız.
Amazon Private Label Eğitimi: Onlinemek ile Amazon'da Kendi Markanızı Oluşturun
Amazon Private Label, Amazon içinde kendi markanızı oluşturarak rekabet avantajları sağlayabileceğiniz, markanızı özelleştirme ve bilinirliğini artırarak Amazon pazarında veya dünya çapında bir marka yaratma yolunu açan bir iş modelidir. Onlinemek olarak size bu ��nemli konuda rehberlik etmek ve başarınızı maksimize etmek için buradayız.
Amazon Private Label Danışmanlığı, her bir müşteri için özel olarak tasarlanmış bir hizmettir. Eğer Amazon’da ilk kez Private Label yöntemiyle satış yapacaksanız ve nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız, sizin için en uygun çözüm Onlinemek'in kapsamlı danışmanlık ve eğitim hizmetleridir. Bu hizmetler sayesinde Amazon Private Label'e dair tüm detayları öğrenirken, tek bir paketle eğitim ve danışmanlık için ayrı ayrı ücret ödemek zorunda kalmazsınız.
Onlinemek'in Amazon Private Label eğitimi, aşağıdaki konuları içeren geniş bir içeriği kapsar:
Ürün bulma ve üreticilerle iletişim kurma teknikleri
Amazon paneli ve keyword analizi detayları
Rakip ve ürün analizi
Ürün seçimi ve listelemenin detayları
A+ Content ve diğer içerik çalışmaları
Lansman ve promosyon stratejileri
Müşteri iletişimi ve geribildirim yönetimi
Kargo ve depo yönetimi
PPC reklam çalışmaları ve stratejileri
Marka ve patent başvuru süreçleri
Brand Registry kaydı ve avantajları
Onlinemek'in Amazon Private Label eğitimi, birebir online canlı dersler şeklinde verilir. Bu sayede anlık olarak sorularınızı sorabilir ve detaylı bir şekilde konuları öğrenebilirsiniz. Türkiye'de eşsiz bir şekilde sunulan bu kapsamlı eğitim ve danışmanlık sayesinde Amazon'da kendi markanızı büyütme imkanına sahip olursunuz.
Amazon Private Label'e yeni başlayacak olanlar için bu eğitim, ilk adımlarınızı doğru atmalarınıza yardımcı olurken, halihazırda Private Label satıcıları içinse yeni stratejiler ve avantajlar sunar. Onlinemek ile iletişime geçerek Amazon Private Label için doğru adımı atabilir ve başarıya giden yolda ilk adımı atmış olabilirsiniz.
0 notes
ardaasik · 5 years ago
Text
Covid-19 Salgınının İş Hukuku Kapsamında Değerlendirilmesi
Bilindiği üzere, Çin’in Wuhan şehrinde görülmeye başlayan öksürme ve yüksek ateş semptomlarıyla grip veya nezleye benzeyen ama daha ağır sonuçlara neden olan Covid-19 virüsü, 100’den fazla ülkede 110 binden fazla insanı etkilemiş, etkilemeye de devam etmektedir. Türkiye’de de 10.03.2020 itibarıyla ilk vakası tespit edilen işbu virüse karşı işverenlerin önlem alma yükümlülüğü bulunmaktadır.
İş sağlığı ve güvenliği açısından işverenin yükümlülüğünü düzenleyen temel kurallar 4857 Sayılı İş Kanunun 77.maddesinde belirlenmiştir. 4857 Sayılı İş Kanununun 77inci maddesinde; açıkça işverenin iş sağlığı ve güvenliği sağlanmak için “gerekli her türlü önlemleri alması” gerektiği belirtilmiştir. Bu düzenleme karşısında işveren, salt mevzuatın belirlediği önlemleri değil bilim, teknik ve tecrübenin o anda ulaştığı seviyede alınabilecek önlemleri de almak durumuyla karşı karşıyadır. Mali durumdaki yetersizlik, tecrübesizlik ve bilgisizlik önlem alma konusundaki eksiklikleri için mazeret oluşturmayacaktır.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 2019 / 5018 Esas ve 2019 / 2931 Karar sayılı 15.04.2019 tarihli kararında, Yurt dışı görevinde H1N1 virüsü kaparak ölen işçinin vefatını iş kazası olarak nitelendirmiştir. Kararda, şoförün işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle Ukrayna’ya yapılan sefer sırasında bulaştığı anlaşılan H1N1 virüsüne bağlı olarak daha sonra ölümünün iş kazası olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Yasal düzenlemenin sosyal güvenlik hukuku içinde değerlendirilmesi gerektiği kaydedilen kararda, TIR şoförünün işveren tarafından Ukrayna’ya sefere gönderildiği, Türkiye’ye giriş yaptıktan sonra H1N1’in 1-4 gün arasındaki kuluçka süresi içinde hastaneye başvurduğuna dikkat çekildi. İşbu karar doğrultusunda Corona Virüsü bakımından da işverenin sorumluluğunun doğacağı öngörülmektedir. Bu nedenle işverenler tarafından hukuki olarak mevzuatta tanzim edildiği üzere “gerekli tüm önlemlerin” alınması gerekmektedir.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu bulunan şirketlerde işbu kurulun toplanması ve atılacak adımların belirlenmesi gerekmektedir. İş yeri hekimi ile koordine olunarak hareket edilmesi ve şirket bünyesinde alınacak tedbirlerden sorumlu bir kişi seçilip görevlendirilmesi gerekmektedir. İşveren tarafından alınacak tüm tedbirlerin öncelikle İşyeri Hekimi ve İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu tarafından alınması akabinde işletmesel karar haline getirilmesi gerekmektedir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun işçinin haklı nedenle derhal fesih hakkını düzenleyen 24. Maddesi ile, “Süresi belirli olsun veya olmasın işçi, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:I. Sağlık sebepleri: a) İş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olursa. b) İşçinin sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işveren yahut başka bir işçi bulaşıcı veya işçinin işi ile bağdaşmayan bir hastalığa tutulursa.” Düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan düzenleme kapsamında işyerinde koronavirüsü vakası görülmesi çalışanların iş sözleşmelerini haklı nedenle feshedebilmesine olanak sağlayacaktır. Bu nedenle işverenlerin azami dikkat göstermeleri gerekmektedir.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 16. Maddesi uyarınca, İşyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve sürdürülebilmesi amacıyla işverenin, çalışanları ve çalışan temsilcilerini bilgilendirme yükümlülüğü bulunmaktadır. Çalışanlara koronavirüsü ile ilgili eğitim verilmeli, konu ile ilgili el broşürü hazırlanmalı, konu hakkında alınan önlemler hakkında bilgi verilmelidir.
Çalışanların bir arada bulundukları ortamların ve ortak kullanılan tuvalet, yemekhane, kantin gibi alanların hijyeni düzenli olarak gün içinde sağlanmalı ve iş yeri düzenli olarak gün içinde havalandırılmalı, her çalışana antiseptik el solüsyonu sağlanmalı, hali hazırda varsa sayıları arttırılmalı, sürekli dolu tutulmalı veya aynı işlevi gören kolonya (minimum %60 alkol içeren) vb. koruyucu ekipmanlar sağlanmalıdır. Tuvalet ve lavabolara bilgilendirici afişler ile farkındalık yaratılması gerekmektedir.
Solunum yolu hijyeninin sağlanması için yeterli miktarda tıbbi maske ve kağıt mendil bulundurulmalı ve öksürük, hapşırık, burun akıntısı şikayeti bulunanlarca kullanılması sağlanmalı, kullanılan maske ve mendillerin hijyenik bertarafı için atık kutuları temin edilmelidir.
Sık kullanılan ve temas edilen yüzeyler hijyenik hale getirilmeli, genel temizlik artırılmalıdır. (Masalar, telefonlar, klavyeler kapı kolları, musluk başlıkları, trabzanlar vb. Yerler sık sık temizlenmelidir).
İşi gereği şehirlerarası veya uluslararası seyahat etmesi gereken işçi, gideceği bölge veya ülke için bir karantina uygulaması yok ise, seyahatten imtina edemez. Yahut bu görev, işçi için haklı fesih sebebi sayılmaz. Ancak işverenin, sağlık gözetimi sorumluluğu gereği, salgın hastalığın yoğun yaşandığı bölgelere seyahatleri, işyeri hekimi veya varsa işyeri sağlık ve güvenlik kurulunun görüşü doğrultusunda sınırlandırılabilir. İşveren yurt dışı iş seyahatlerini zorunlu olmadıkça iptal etmeli, yurt dışı seyahatinden gelen çalışanları koronavirüs testleri ve ilgili tetkiklerin yapılması amacıyla sağlık kurumlarına yönlendirmeli, çalışanlara tedbir amaçlı 14 gün boyunca (virüsün kuluçka süresi) istirahat rapor alınmasının sağlanması gerekmektedir. Çalışanın rapor almak istememesi halinde çalışana idari ücretli izin verilmesi veya uzaktan çalışma yolu ile çalışmaları sağlanmalıdır.
Çalışanlar, alt yükleniciler, tedarikçiler arasında hafif grip, nezle, ateş şikâyetleri olanların evlerinde istirahat etmeleri ve işlerini evden yapmaları sağlanmalıdır.
İş yerinde uzaktan çalışma sistemi uygulanır ise, bu konuda da çalışanlara bilgi verilmesi ve çalışanın onayının alınması gerekmektedir.
Şirket bünyesinde zorunlu olmadıkça toplantı yapmamak, yapılacak toplantıları kısa ve az kişi ile sınırlı tutmak veya toplantıları video konferans, tele konferans gibi teknolojik imkanlar kullanılarak yapmak önerilmektedir.
Şirket bünyesinde gerçekleştirilecek eğitim, etkinlik, seminer gibi bütün toplu faaliyetlerin salgın sürecinin sonuna kadar iptal edilmesi önerilmektedir.
Şirkette tokalaşma/sarılma vb. yakın temasları sınırlanabilir, çalışanlara bu konuda dikkat etmeleri gerektiği salık verilebilir.
Çalışanlara servis araçları sağlanarak toplu taşıma kullanılmasının önüne geçilebilir. Kullanılan servis araçlarındaki şoförlerin ise maske takması önerilmektedir.
1.    İşyeri Uygulamaları
a.     Yarım Ücret Uygulaması
4857 sayılı İş Kanunu kapsamında çalışanın işverene iş görme ve işverenin de çalışana ücret ödeme borcu bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu zorlayıcı nedenlerle çalışanın iş görme borcunu yerine getiremediği hallerde işverenin ücret ödeme yükümlülüğünü de düzenlemiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun Yarım ücret başlıklı 40. maddesinde, “24 ve 25 inci maddelerin (III) numaralı bentlerinde gösterilen zorlayıcı sebepler dolayısıyla çalışamayan veya çalıştırılmayan işçiye bu bekleme süresi içinde bir haftaya kadar her gün için yarım ücret ödenir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun zorlayıcı nedenleri düzenleyen 24. Ve 25. Hükümlerine göre, zorlayıcı sebep nedenleriyle üretimin durması durumunda, işverenin ücret ödeme borcu 1 hafta süreyle yarı ücret tutarında ödenmek koşulu ile devam etmekte olup işbu zorlayıcı sebep yüzünden üretim durması 1 hafta süreden uzun sürer ise iş akdinin askıya alınmış sayılacağı düzenlenmektedir.
Koronavirüs hastalığının yayılması ve durumun ağırlaşması, olağanüstü hal ilan edilmesi, sokağa çıkma yasağı gibi sınırlayıcı önlemler alınması, çalışanların işyerine gelememesi, hammadde veya ara malların tedarik edilememesi dolayısıyla işyerlerinde mal ve hizmet üretimin durması durumunda çalışanlara, ücret ödeme yükümlülüğü 1 hafta süreyle yarım ücret şeklinde ödenerek yerine getirilecektir. Üretimin durma süresi 1 haftayı aştığında ise iş akdi askıya alınmış sayılacaktır. İş akdinin askıya alındığı süre zarfında işveren tarafından SGK primlerinin ödenmesi zorunluluğu bulunmamakta, prim ödemesi işverenin inisiyatifine bırakılmaktadır.
b.     Evden / Uzaktan Çalışma
4857 sayılı İş Kanunu 14. maddesi, işçinin evden/uzaktan çalışmasına imkan vermektedir. Ancak normalde işyerinde çalışan bir işçinin evden/uzaktan çalışmaya geçmesi, iş sözleşmesinde esaslı değişiklik anlamı da taşır. Dolayısıyla bu değişikliğin işçi ve işverenin ortak kararı ile alınmalıdır. İşveren tarafından sözleşmenin tek taraflı olarak evden/uzaktan çalışmaya çevrilmesi halinde, işçi altı gün içerisinde bu değişikliği kabul etmediğini belirtebilir. Değişiklik işçiyi bağlamayacaktır. Aynı süre içerisinde işçi herhangi bir itirazda bulunmaz ise evden/uzaktan çalışma sözleşmesi sağlanmış olacaktır.
Her koşulda evden/uzaktan çalışma sözleşmesinin yazılı yapılması şarttır. İşveren, yönetim hakkı kapsamında -işçilerin kabulü şartıyla- evden/uzaktan çalışma sözleşmesi yapacağı departman ve işçileri belirleyebilir. Evden/uzaktan çalışma sözleşmesine belirli bir süre sınırı oluşturulabilir. Süre sonunda normal çalışma durumuna dönüş sağlanabilir.
c.      Yıllık İzinlerin Kullandırılması
Yıllık Ücretli İzin işverenin yönetim yetkisi kapsamında çalışanlara tek taraflı olarak kullandırılabilir. Bu uygulamanın gerçekleştirilmesi için çalışanın onayına ihtiyaç bulunmamaktadır. Ancak bu durumda yıllık izin süresine ilişkin ücretin çalışana peşin olarak ödenmesi gerekir.
Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliği’nin 10. Maddesi gereğince, Nisan ve Ekim ayları arasında toplu izin uygulaması yapılabilmektedir, İşbu toplu izin Nisan ayı başından itibaren yasal olarak kullanılabilir ayrıca bu sırada bütün iş alanları dezenfekte etme işlemleri yapılabilir. Somut olayda koronavirüsü ile ilgili durumunun gidişatı belirlenene kadar bütün işçilere o yılki yıllık izinleri kullandırtılabilir.
d.     Kısa Çalışma Uygulaması
İşverene işbu durumda salık verilen tavsiyelerden biri de Kısa Çalışma Uygulamasına geçilmesidir. Genel ekonomik, sektörel, bölgesel kriz veya zorlayıcı sebeplerle işyerindeki haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak en az üçte bir oranında azaltılması veya süreklilik koşulu aranmaksızın işyerinde faaliyetin tamamen veya kısmen en az dört hafta süreyle durdurulması hallerinde, işyerinde üç ayı aşmamak üzere (Cumhurbaşkanı kararı ile 6 aya kadar uzatılabilir.) sigortalılara çalışamadıkları dönem için gelir desteği sağlayan bir uygulamadır.
Kısa Çalışma Ve Kısa Çalışma Ödeneği Hakkında Yönetmelik’te kısa çalışma uygulaması “Üç ayı geçmemek üzere işyerinde uygulanan çalışma süresinin, işyerinin tamamında veya bir bölümünde geçici olarak en az üçte bir oranında azaltılmasını veya süreklilik koşulu aranmaksızın en az dört hafta süreyle faaliyetin tamamen veya kısmen durdurulmasını” ifade eder biçiminde tanımlanmıştır.
Aynı yönetmelikte zorlayıcı sebepler; İşverenin kendi sevk ve idaresinden kaynaklanmayan, önceden kestirilemeyen, bunun sonucu olarak bertaraf edilmesine imkân bulunmayan, geçici olarak çalışma süresinin azaltılması veya faaliyetin tamamen veya kısmen durdurulması ile sonuçlanan dışsal etkilerden kaynaklanan dönemsel durumları ya da deprem, yangın, su baskını, heyelan, salgın hastalık, seferberlik gibi durumları şeklinde açıklanmıştır. Görüldüğü üzere salgın hastalık kısa çalışma uygulaması yapılabilecek zorlayıcı durumlardan birini teşkil etmektedir.
Zorlayıcı sebeplerle işyerinde kısa çalışma yapılmasını talep eden işveren, Kurum birimine, varsa toplu iş sözleşmesi tarafı işçi sendikasına yazılı bildirimde bulunur. İşverenin kısa çalışma talebinin iş müfettişlerince yapılacak inceleme sonucu uygun bulunması sonrasında, Kısa çalışma ödeneği, çalışmadığı süreler için, işçinin kendisine ve aylık olarak her ayın beşinde ödenir. Ödemeler PTT Bank aracılığı ile yapılmaktadır. Sigortalıya yapılacak olan günlük ödeme sigortalının son on iki aylık prime esas kazançları üzerinden hesaplanacak günlük ortalama kazancın %60’ı üzerinden gerçekleşmektedir. Ancak bu şekilde yapılacak hesaplama sonucunda bulunan tutar, aylık asgari ücretin brüt tutarının %150’sini geçemeyecektir.
e.     Ücretsiz İzin Uygulaması
İşverenin üretimin veya hizmetin durması hallerinde bir diğer seçeneği “Ücretsiz İzin” uygulamasıdır. Belirli bir bölgede veya ülke genelinde karantina ilan edilmediği ve sokağa çıkma yasağı uygulanmadığı sürece, işverenin ücretsiz izin verme zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak isteyen işveren çalışanların da onayı ile ücretsiz izin uygulaması start verebilir.
Ücretsiz izin uygulamasının süresiyle ilgili bir kısıtlama yoktur. Ücretsiz izin, tanımı ve nasıl kullanılacağı kanunda açıkça belirtilmemiştir.
4857 Sayılı İş Kanunu Madde 56 ve 74’te işçiye hak olarak verilen ücretsiz izinler dışında diğer tüm ücretsiz izinlerin tarafların rızasıyla kullanılması gerekmektedir. Yazılı bir teklifin yapılması ve bir ücretsiz izin formunun doldurulması ücretsiz iznin kurala bağlanması içindir.
İşçi eğer ücretsiz izni kabul etmiyorsa işveren tarafından ücretsiz izin uygulaması yapılması mümkün olamayacaktır. Ancak bu durumda işçi iş sözleşmesini haklı nedenle fesih hakkı elde etmiş olur. Bu durumda işçiye kıdem tazminatının ödenmesi gerekir, ancak feshi yapan işçi olduğu için ihbar tazminatı doğmayacaktır.
2.    İşyerinde Alınabilecek Tedbirler
Çalışanlarından birisinde Covid-19 vakası tespit edilen işveren, hasta personel için gerekli karantina tedbirlerinin alınması için İl Sağlık Müdürlüğü halk sağlığı birimini derhal bilgi verilmelidir. Ayrıca ilgili resmi görevliler tarafından işyerinde alınması önerilen tedbirleri (işyerinin tamamen karantinaya alınması, dezenfekte edilmesi vb.) derhal hayata alınmalıdır. Bunun yanında işyeri hekimi ve varsa işyeri sağlık ve güvenlik kurulu tarafından diğer çalışanlara gerekli bilgilendirme sağlanmalıdır.
Covid-19 vakası 5510 sayılı Kanun açısından iş kazası veya meslek hastalığı sayılması gerekip gerekmediği uygulamada tartışmalıdır. Geçtiğimiz yıllarda yaşanan bir H1N1 vakası Yargıtay 21. Hukuk Dairesi tarafından iş kazası olarak nitelendirilmiştir. Yargıtay’ın güncel kararı doğrultusunda bu yönde yapılan bir tespitin işveren tarafından gün geçirmeksizin Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmesi gerekecektir..
Öte yandan işyerinde herhangi bir çalışanda ortaya çıkan Covid-19 vakasını ilgili halk sağlığı birimlerine bildirmeyen ve diğer çalışanları da bu konuda bilgilendirmeyen işveren, 5510 sayılı Kanunun 21. ve 76. maddeleri ile 6331 sayılı Kanunun 15. maddeleri gereği sorumlu tutulabilecektir. Türk Ceza Kanunu kapsamında yapılacak işlemler saklıdır.
Yaşanılan gelişmeler doğrultusunda sigorta şirketleri imzalanan yeni poliçelerde Covid-19 korona virüsünü teminat dışı bırakmaya başlamıştır. Bu nedenle bu süreçte yenilenecek iş kazalarına ilişkin poliçelerde ilgili hususa özellikle dikkat edilmesi tüm klozların azami özenle okunması tarafımızca hususiyetle tavsiye edilmektedir.
Sonuç olarak Dünya Sağlık Örgütü’nün işverenlere durumun ağırlaşma ihtimaline istinaden nüfusun bir kısmının evinde kalacak olması, üretimin durma noktasına gelmesi gibi olasılıklara karşı işverenlere hazırlıklı olması ve kendi eylem planlarını yapmasını salık vermektedir.
Covid-19 Salgınının İş Hukuku Kapsamında Değerlendirilmesi was originally published on Aşık & Aşık Bursa Avukatlık Bürosu
0 notes
yuzdokuzondokuz · 5 years ago
Text
1. avukatlık yemini geliştirilmiş; “hukuka, ahlaka, mesleğin onuruna ve kurallarına uygun davranacağıma namusum ve vicdanım üzerine ant içerim” yeminini, “mesleğimi icra ederken, hukuka, ahlaka, mesleğin onur ve kurallarına uygun davranacağıma, adaletin gerçekleşmesi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacağıma, savunmanın kutsallığı karşısında hiçbir engelden yılmayacağıma, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve demokratik değerlerden asla taviz vermeyeceğime, avukat meslektaşlarım ve tüm kamuoyu önünde namusum ve vicdanım üzerine ant içerim.” şeklinde değiştirme teklifinde bulunulmuştur.
2. avukatlık sınavına ilişkin usul ve esaslar, kanun taslağının 13 ila 15. maddelerinde düzenlenmiş; taslağa göre 13. maddede avukatlık stajına, 14. maddede ise avukatlığa hak kazanması için iki ayrı sınav yapılacağı anlaşılmıştır.
3. avukatlık stajına ilişkin düzenleme, taslağın 16 ila 24. maddelerinde yer almış, avukatlık stajı süresi iki yıl olarak belirlenmiştir. bu sürenin ilk altı ayı yargı mercileri ile gerekli görülen kurum ve kuruluşlarda; kalan kısmı ise en az beş yıl kıdemi olan bir avukatın sorumluluğunda, bir avukatlık şirketi nezdinde yapılırsa şirket içerisinde en az beş yıl kıdemi olan bir avukatın sorumluluğunda yapılacağı açıklanmıştır.
4. taslakta; stajyere staj süresinde genel sağlık sigortası yaptırılacağı, stajyerin yıllık iki hafta izin kullanma hakkı tanınacağı, stajının son bir yılında, avukatın verdiği yazılı muvafakat uyarınca idare mahkemeleri, sulh mahkemeleri, asliye mahkemeleri ve icra mahkemeleri ile icra müdürlüklerinde işlemler yapabilecekleri, duruşmalara katılabilecekleri öngörülmektedir.
bunun yanında, bir avukatın nezdinde ve sorumluluğu altında en fazla üç kişinin staj yapabileceği yönünde düzenleme yapılmıştır.
5. “avukatla temsil zorunluluğu” başlıklı 28. maddede; adli ve idari yargıda, tarafın veya müdahilin, değeri yirmi beş bin türk lirasından fazla olan dava ve icra takiplerinde ve idari yargıda, değerine bakılmaksızın her türlü iptal davalarında, kanun yolları da dahil olmak üzere, bir avukat aracılığıyla temsilin zorunlu olduğu, kısmi talepli davalar ve belirsiz alacak davalarında avukatla temsil zorunluluğunun, uyuşmazlık konusunun tamamı dikkate alınarak belirleneceği, ceza yargılamasında ise, kovuşturma ve kanun yolları aşamasında bir avukat aracılığıyla temsilin zorunlu olduğu açıklanmıştır.
bu hükümlerin çekişmesiz yargı işlerinde, kişiler veya aile hukukuna ilişkin dava ve işlerde, dava açılmadan önceki geçici hukuki koruma taleplerinde, ceza yargılamasında özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, kamu davasına katılma durumunda ve taraf, müdahil veya ilgilinin, görevlerinden ayrılmış olsa bile avukat, hakim, savcı, noter veya hukuk alanında öğretim üyesi olması halinde uygulanmayacağı öngörülmüştür.
6. avukatın işi reddetme zorunluluğu bulunan hallerle ilgili olarak; yürürlükte bulunan metinde “aynı işte menfaati zıt bir tarafa avukatlık etmiş veya mütalaa vermiş olursa” yer almakta iken, taslakta “aynı zamanda” ibaresi eklenerek aynı iş olmasa bile, aynı zamanda karşı tarafın işini yapmak, işi reddetme zorunluluğu olarak sayılmıştır.
7. taslağın 49. maddesinde yer alan “avukatlık ücreti” düzenlemesinde; ücretin, belirli bir miktar olarak veya asgari bir miktar belirtilmek kaydıyla başarıya bağlı olarak kararlaştırılabileceği, ancak her iki durumda da ücretin en az dörtte birinin peşin olarak ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
8. taslakta “çalışma türleri” başlıklı kısım yer almakta, çalışma türleri “bireysel avukatlık”, “avukatlık ortaklığı”, “avukatlık şirketi”, “ücret karşılığı birlikte çalışan avukat” ve “kamu avukatlığı” olarak beşe ayrılmaktadır. avukatlık şirketi, anonim veya limited olarak kurulabilecektir. avukatlık ortaklığına tanınmayan şube açma yetkisi, yeni bir kurum olan avukatlık şirketine tanınmıştır.
9. yürürlükte bulunan avukatlık kanunu’nda reklam yasağı yer almakta iken; taslak metninde, hangi durumlarda reklam yapılacağı düzenlenmiş, avukatın yapacağı reklam ve tanıtımın, gerçek, amaca uygun, meslek onur ve itibarına yaraşır ve hukuki yardım çerçevesinde avukatın mesleki yükümlülük ve görevine uygun olmak zorunda olduğu açıklanmıştır. bunun yanında, hangi durumların reklam ve tanıtım açısından yasak olduğu sıralanmıştır. buna göre; dikkat çekici ve abartılı reklam ve tanıtımlarla kendini övmek, reklam ve tanıtımlarda kendini diğer meslektaşlarla kıyaslamak, zor durumdan faydalanarak müvekkil elde etmek, reklam ve tanıtım amacıyla aracılar kullanmak, iş veya müvekkil teminine yönelik menfaat sunmak veya vaat etmek, başarı ve kazanç verilerini bildirmek yasaktır.
10. taslağın 75. maddesi ile “uzman avukatlık” kavramı getirilmiş, türkiye barolar birliği tarafından, talep üzerine, ceza hukuku, özel hukuk, idare ve vergi hukuku alanlarında “uzman avukat” unvanı kullanma yetkisi verilebileceği, icra hukuku alanında böyle bir belirleme yapılamayacağı öngörülmüştür. uzmanlık unvanı için 10 yıllık kıdem şartı aranmış, belli bir alanda avukatlık yapmak için uzmanlık şartının aranmadığı ayrıca belirtilmiştir.
kanaatimizce uzmanlık unvanı için 10 yıllık kıdem şartının aranması isabetli değildir; zira avukatın mesleki yetkinliği, mesleğinin ilk yıllarında belli bir alanda uzmanlaşması, lisansüstü ve/veya doktora öğrenimi görmesi gibi durumlarda, avukatın 10 yıllık kıdeme erişmiş meslektaşlarından uzmanlık unvanını daha fazla hak ettiği bir gerçektir. sırf kıdeme dayalı ölçme yöntemi yanlış, yetersiz ve sübjektif olacaktır ki, burada esas olan avukatın bilgisi ve yetkinliğidir.
öte yandan, ruhsatını yeni almış bir avukatın da hemen “uzman avukat” sıfatını kazanması isabetli olmayacaktır. bu durumda kanaatimizce beş yıllık bir kıdem yeterli olup, mesleğinde beş yıllık kıdeme erişmiş avukatın, istediği uzmanlığı seçmesi veya mesleki tecrübesine göre seçme hakkı olabilmelidir. bu kıdem, hakim, savcı ve öğretim üyelerinin mesleklerinde geçirdikleri beş yılın dahil edilmesi isabetli olacaktır. öğretim üyesinin hukuk fakültesinde ders vermesi şart olmayıp, hukuk fakültesi mezunu olması ve hukuk dersi vermesi yeterli olmalıdır. uzmanlık için avukatın ve hukukçunun, tıp alanında olduğu gibi bir sınavda başarılı olması şartı aranmalıdır. uzlaştırmacı, arabulucu ve marka ve patent vekilliği benzeri bir düzenleme ile ve/veya beş yıllık bir kıdem şartı aranarak avukatın, hakim, savcı veya öğretim üyelerinin yetkinliğinin değerlendirilmesi halinde uzman avukatlık gündeme gelebilecektir.
uzmanlık için önerimiz yanında; taslakta yer alan, belirli bir alanda avukatlık faaliyeti yürütmek için “uzman avukat” unvanına sahip olmak zorunluluğu aranmamasına yönelik düzenlemeye katıldığımızı ifade etmek isteriz. örneğin ağır ceza mahkemesinde duruşmaya katılmak için avukatın uzman olmasını veya kıdem şartını aramak, avukatın iş ve çalışma hürriyetini ihlal edecektir. kaldı ki taslakta avukatın “avukat” sıfatını kazanabilmesi için, staj öncesi ve staj sonrası olmak üzere iki sınav öngörülmüştür.
bununla birlikte; uzmanlık sıfatından bağımsız olarak, kanun yollarında, örneğin yargıtay’da murafaaya katılma gibi işler yönünden “kıdem” esaslı bir düzenlemeye yer verilebilir veya avukatlığın ilk derece mahkemesi, istinaf ve temyiz kanun yolları işlerini almaları yönünden kıdem ayırımı gözetilebilir. bu durumda; dosyanın istinaf veya temyiz aşamasında beş yıllık kıdeme sahip avukatın dosyaya girmesi gerektiği öngörülebilir ki, bunun da sakıncası, ilk derece mahkemesinde sanığın savunan müdafinin, aleyhine karar çıkması durumunda kanun yolunda işi bırakmak durumunda olması ve sanığı da başka avukat bulmaya itmesidir. bu durumda de facto olarak avukatın ceza dosyaları alamama ihtimali doğabilecektir.
burada esas olan, hem avukatın “eşitlik” ilkesine aykırı olmayacak ve iş ve çalışma hürriyetini ihlal etmeyecek şekilde işini yapabilmesi ve hem de bireylerin yetkin avukatlarla savunulabilmesidir. esasında avukatlık mesleğini kazanmak bu kadar kolay olmasa idi, bu öneride bulunmamıza da gerek olmazdı. ancak gelinen aşamada, sayısız hukuk fakültesi ve her hafta yüzlerce avukatın meslek sahibi olması karşısında, böyle bir önerinin dikkate alınması gerektiği kanaatindeyiz.
“uzman avukat” kavramının ve kıdeme göre üst dereceli mahkemelere avukat olarak iştiraki kısıtlayan düzenleme getirilmesi gereğinin tartışıldığı bir noktada, yeterli kıdeme ve mesleki tecrübeye sahip olmaksızın ağır ceza mahkemesine üye hakim veya duruşma savcısı olarak çıkılması da eleştiriye açıktır. bu tür bir sorunun devam ettiği bir aşamada, asıl tartışma konusu “uzman avukatlık” ve/veya “avukatlıkta kıdem” olmamalıdır.
11. taslakla türkiye barolar birliği’ne “başkanlar kurulu” isimli danışma organı eklenmiş, taslağın 182. maddesine göre kurula, tbb başkanının başkanlığında tüm baro başkanlarının katılımı ile kurulacağı belirtilmiştir. kurulun görevi ise; gündemde belirlenen konuları değerlendirip, gerektiğinde tavsiye niteliğinde kararlar almak olarak açıklanmış olup, toplantı ve karar yeter sayısının üye tam sayısının salt çoğunluğundan az olamayacağı düzenlenmiştir.
12. taslak metnine göre baro görev süresinin iki yıldan dört yıla çıkarıldığı anlaşılmaktadır.
13. taslakta en tartışmalı konu, türkiye barolar birliği genel kurulu oluşumu yönünden yapılması beklenen düzenlemeye ilişkindir. kanaatimizce, baroların ve tbb başkanı ile yönetiminin seçimi usulü ile ilgili değişiklik çabası sıcaklığını korumaktadır. gerçekten barolar ve avukatlar seçim usullerinin değişmesini istiyorlar mı, seçim usulü tartışması baro ve tbb seçimlerinde bir demokratiklik tartışması olarak mı kendisini göstermekte, yoksa gerçekte yaşanan bir yönetim krizi ve seçilememe endişesi midir? tüm bunlara bakılıp bir değerlendirme de yapılabilir. ancak avukatların çözüm bekleyen ciddi maddi ve manevi sorunlarının olduğu, bugüne kadar da bu sorunların çözümünde yeterli mesafenin alınmadığı ileri sürülmektedir. bu eleştirinin muhatabı sadece tbb başkanı ve yönetimi olmayıp, baro yönetimleri de eleştirilmektedir. bir diğer konu baroların siyasete girdiği, bu nedenle de asli işlevleri olan avukatların sorunlarına yeterince odaklanamadıklarıdır ki, bizce bu konu bazı barolar ile tbb başkanı ve yönetimi ile hükümet arasında yaşanan tartışma ve karşılıklı açıklamalardan kaynaklanmaktadır. esasen bir kısım baro ile tbb başkanı ve yönetimi arasında ve özellikle de hükümet arasında görüş ayrılığı ve tartışma yaşanmasa, hatta bu görüş ayrılığı ve tartışma muhalefetle olsa bu değerlendirme farklı olacaktır. bu nedenle, bazı baro başkanları ile yönetim kurullarının siyasete müdahil olduğu değil, tbb başkanı ve yönetim kurulu ve hükümetle karşı karşıya geldiği değerlendirmesi daha isabetli olacaktır.
bilindiği üzere türkiye cumhuriyeti’nde baro sayısı, en son ardahan barosu’nun katılımı ile seksen (80) olmuştur. bayburt ve gümüşhane ise bir baro ile temsil edilmektedir.
yürürlükte olan düzenlemeye göre, bölgesi için en az 30 avukat bulunan her il merkezinde bir baro kurulmaktadır.
tbb genel kurulu’nda baro başkanları doğal üye olmakla ve genel kurul, avukatlıkta en az on yıl kıdemi olan üyeleri arasından gizli oyla seçecekleri ikişer delege ile kurulmakla, baroların yüz (100) üyeye kadar üç delege ile temsil edildiğini, avukat sayısı yüzden fazla olan baroların ise yüzden sonraki her üç yüz (300) üye için ayrıca birer delege seçeceğini, örneğin yedi yüz (700) üyesi bulunan baronun beş (5) delege ile temsil edildiğini ifade etmek isteriz.
taslağın 167. maddesinde mevcut düzenleme tekrar etmekle birlikte, maddeye alternatif düzenlemeler de ilave edildiği, burada mevcut düzenin bozulup, avukat sayısı yüzden fazla olan baroların yüzden sonraki üç yüz yerine her bin (1000) üye için ayrıca birer delege seçeceği şeklinde düzenlemenin de yer aldığı görülmektedir.
bir diğer alternatif; üye sayısı yüze kadar olan barolarda üç, yüz birden (101) bine (1000) kadar olan barolarda dört (4), bin bir (1001) ve daha fazla olan barolarda ise dörde ilave olarak sonraki her bin için ayrıca bir ilave delege seçileceği, aynı sayıda yedek üye de seçileceği yönündedir. bu düzenlemenin bir öncekinden farkı, 100 (3 delege) + 1000 (1 delege) + 1000’lük (1 delege) üye hesabı yerine, 1000 (4 delege) + 1000 (1 delege) + 1000 (1 delege) şeklinde formüle edilebilir.
bir diğer alternatif; yapılacak seçimlerde, her avukatın ancak bir delege adayı için oy kullanabileceği, en çok oy alan adaydan başlanacak sıralamaya göre asıl ve yedek delegelerin belirleneceği yönündedir.
burada 3. alternatif; genel kurulun, “baroların avukatlıkta en az on yıl kıdemi olan üyeleri arasından gizli oyla seçecekleri delegelerle kurulur” temel kuralının terk edilerek, “genel kurul, baro başkanlarından oluşur. türkiye barolar birliği başkanlığı yapmış ve yapmakta olan avukatlar, birlik genel kurulunun doğal üyesidirler, oylamalara katılma, seçme ve seçilme hakları vardır.” şeklinde bir düzenleme ile delege sistemine son vermeyi amaçlamaktadır.
4. alternatif ise; baro başkanlarına, baro yönetim kurullarını da ilave etmiştir. buna göre; “genel kurul, baroların başkanları ile baroların yönetim kurulu üyelerinden oluşur. türkiye barolar birliği başkanlığı yapmış ve yapmakta olan avukatlar, birlik genel kurulunun doğal üyesidirler, oylamalara katılma, seçme ve seçilme hakları vardır”.
alternatif taslaklar düşünüldüğünde, üye sayısı açısından büyük baroların tbb genel kurulu’ndaki temsilinde azalma görüleceği tartışmasızdır.
buna ilişkin gerekçe olarak; tbb seçimlerinin daha demokratik olacağı, temsilde adaleti sağlayacağı, büyük baroların hegemonyasına bu vesile ile son verileceği gösterilebilir. ancak delege sisteminin ilk iki alternatifi, yani 300’ü 1000 olarak getiren sistemi düşündüğümüzde örneğin, dokuz yüz (900) üyesi olan baro ile yüz (100) üyesi bulunan baronun aynı delege sayısı ile temsil edilmesinin isabetsiz olacağı da bir gerçektir. seçim usullerinde değişikliğe gidilecekse; bunun kişiye, olaya ve duruma özel olmaması, demokratiklikten, “yargı bağımsızlığı” ilkesinden hiçbir şekilde taviz verilmemesi, bir avukat ve hukukçu hangi görüşte olursa olsun, baro veya tbb seçimlerinde muhalif ve rakip olsalar bile siyasetten uzak kalma, yargıyı siyasetten ve siyaseti de yargıdan uzak tutma yükümlülüğü ve taahhüdü altındadır. her baronun bir tüzel kişiliği ve tbb’ye karşı özerkliği vardır. avukatlık kanunu’nda yapılacak değişikliklerde; avukatların “yargı mensubu” sıfatı taşıdıkları, “yargı bağımsızlığı” ilkesinin avukatlık mesleğinin vazgeçilemez bir düsturu olduğu, anayasa m.2 ve 138’in avukatlık mesleğini de kapsadığı, baroların mevcut yapılarının korunması gerektiği, yine “kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları” başlıklı anayasa m.135’in bu sıfatı taşıyan barolar ve tbb yönünden gözardı edilemeyeceği, siyasetin avukatlar, barolar ve tbb üzerinde etkinlik kazanmasını mümkün kılabilecek yasal değişikliğin isabetli olmayacağı ve kabul edilemeyeceği, “siyasetle iyi geçinme” gibi düşünceden hareketle yargı ile ilgili meselelere yaklaşılamayacağı gözönünde bulundurulmalıdır.
prof dr. ersan şen
1 note · View note
ikitellipatent-blog · 7 years ago
Link
0 notes
kutahyapatent · 7 years ago
Link
0 notes
trendoa · 4 years ago
Text
2021 yılı patent müracaat fiyatları belirlendi
2021 yılı patent müracaat fiyatları belirlendi
TÜRKPATENT’in gelecek yıl uygulanacak ücret tarifesine ait bildirisi, Resmi Gazete’nin tekrarlanmış sayısında yayımlandı. Buna göre, e-Devlet üzerinden yapılan patent ve yararlı model başvuru ücretleri 10,76 lira, marka tescil ücreti 321,61 lira, coğrafik işaret ve klasik eser başvuru ücretleri 2,29 lira oldu. Tasarım tescil başvuru ücreti ise 54,24 lira olarak tespit edildi. Bildiri 1…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
mersinpatent · 7 years ago
Link
0 notes
haberoldu-blog · 6 years ago
Text
Yeni yılın müjdeleri
https://haberoldu.com/ekonomi/yeni-yilin-mujdeleri-44620.html
Yeni yılın müjdeleri
 Elektrik, doğalgaz, su indiriminden asgari ücrette artışa, sınırsız iletişimden poşet uygulamasına kadar onlarca madde 1 Ocak’ta yürürlükte.
    ELEKTRİK, GAZ VE  SUDA İNDİRİM
Yeni yılla birlikte elektrik ve doğal gaz fiyatları yüzde 10 ucuzlayacak. İndirim müjdesini geçen hafta Başkan Recep Tayyip Erdoğan vermişti. İstanbul’da ise bugünden itibaren su fiyatlarında yüzde 15 oranında indirim uygulanacak. Bugünden itibaren ayrıca su ve elektrik aboneliği de e-Devlet üzerinden yapılabilecek.
      ENGELLİYE CEPTE İNDİRİM
Engelliler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile gaziler, bugünden itibaren elektronik haberleşme hizmetlerinden yüzde 25 ek indirimle faydalanabilecek. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından yapılan düzenleme bugün devreye girdi. İşitme ve konuşma engelli abonelere dönük operatörlerin çağrı merkezlerinden görüntülü ve yazılı hizmet uygulamasın da Mart 2019’da başlayacak.
MARKETTE POŞET 25 KURUŞ
Bugünden itibaren satış noktalarında plastik poşetler tüketicilere 25 kuruş karşılığında verilecek. Marketlerde ekmek, sebze, meyve, peynir, zeytin, hayvansal gıda gibi açıkta satılan gıdaların hijyenini korumak amacıyla kullanılan çift kat kalınlığı 15 mikron ve altında olan, 500×350 milimetreden küçük poşetleri kapsam dışında olacak. Ayrıca tekstil ürünü çok kullanımlık poşetler, bazı bitkilerin satışında kullanılan sapsız poşetler, kuru temizleme, lostra ve benzeri iş yerleri gibi sadece hizmet verilen fakat ürün satışı gerçekleştirmeyen yerlerde verilen poşetler, kargo poşetleri ile güm rüksüz mağazalarda kullanılan özel poşetler de ücretsiz temin edilecek.
KÖPRÜ VE YOLLARA ZAM YOK
Karayolları Genel Müdürlüğünce işletilen köprü ve otoyollardan geçiş ücretlerine yılbaşında zam yapılmayacak. Fatih Sultan Mehmet ve 15 Temmuz Şehitler köprüleri ile otoyollardan araç geçiş ücretleri yılbaşında artırılmayacak. Söz konusu uygulama, Yap-İşlet-Devret (YİD) modeliyle yapılan köprü ve otoyolları kapsamayacak.
ELEKTRONİK TEBLİGAT ZORUNLU
PTT A.Ş. tarafından oluşturulan Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi yeni yılla birlikte yürürlüğe girdi. Böylece tebligatlar elektronik ortamda çok daha hızlı, güvenli ve etkin bir şekilde alıcısına ulaşacak. Tebligat çıkarmaya yetkili mercilerin, kamu kurum ve kuruluşları ile özel şirketler, avukatlar, noterler, arabulucular ve bilirkişiler gibi kanun kapsamında yer alan tüm gerçek ve tüzel kişilere de tebligatları elektronik yolla yapmak zorunda olacak. Tebligatın elektronik yolla yapılması zorunluluğu bulunmayan gerçek veya tüzel kişiler isteğe bağlı olarak elektronik tebligat adreslerini 1 Ocak 2019’dan sonra internet üzerinden çevrimiçi başvuruyla ya da PTT merkezlerinden alabilecek. 
SINIRSIZ İLETİŞİM BAŞLIYOR
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından geçen yıl hız artırımı yapılan Adil Kullanım Noktası (AKN) uygulaması dün sona erdi. İşletmeciler, bugünden itibaren itibaren internetin limitsiz kullanılabileceği tarifeleri hayata geçirecek. Uygulamanın hayata geçirilmesiyle mevcut taahhütlü aboneler, herhangi bir ek ücret ödemeden taahhüt süresinin sonuna kadar tarifelerini limitsiz kullanabilecek, tarife değişikliğine zorlanamayacak. AKN, internet erişiminde belirli bir miktar data kullanımı sonrasında, bağlantı hızının otomatik olarak önceden tanımlanan hız seviyesine düşürülmesi anlamına geliyor.    
KOBİ ALACAKLARINA GARANTİ
Hazine ve Maliye Bakanlığı, KOBİ’lere yönelik devlet destekli ticari alacak sigortasını bugün devreye sokuyor. Buna göre milli bir sistem olan Devlet Destekli Alacak Sigortası Havuzu kurulacak. Bu sigortayla KOBİ’lerin alacaklarını tahsil edememeleri durumunda, alacaklarının önemli bir kısmı havuz tarafından karşılanacak.
BURS 500 TL OLDU
Yüksek öğrenimde kredi burs ücreti bugünden itibaren 425 liradan 500 liraya çıkacak. Yeni yılda yüksek lisans öğrencileri 1000 lira, doktora öğrencileri ise 1500 lira burs ya da kredi ödemesi alacak.
ASGARİ ÜCRET 2.020 TL
Asgari ücret bugünden itibaren brüt 2 bin 558 lira, net 2 bin 20 lira olarak uygulanacak. Ayrıca bugün yeni istihdam teşvikleri de devreye girecek. İşverene asgari ücret desteği 9 aydan 12 aya çıkacak. Halen 51 il ve iki ilçede işverenlere sağlanan bu destek 500 ve üzeri sigortalı çalıştıran işyerleri için 101 lira, 500’ün altında sigortalı çalıştıran işyerleri için ise 150 lira olacak.
200 BİNE YAKIN PERSONEL ALINACAK
Yeni yılda İŞKUR, Toplum Yararına Program (TYP) kapsamında 70 bin kişiyi, kuralar neticesinde kamuya yerleştirecek.  2019 yılında 25 bin sağlık personeli alımı gerçekleştirilecek. Adalet Bakanlığı’nda 10 bin, Türkiye Kömür İşletmelerinde 15 bin 500 personele işbaşı yaptırılacak. 10 bin bekçi alınacak. Diyanet, wwtoplam 6 bin 100 personeli istihdam edecek. Milli Eğitim Bakanlığı ise 20 bin sözleşmeli öğretmeni göreve başlatacak. 2019 yılı engelli öğretmen ataması kapsamında da 500 öğretmen ataması yapılacak. BOTAŞ 186, Emniyet  97 kamu personeli, RTÜK 60, Orman Genel Müdürlüğü 66, Çukurova Üniversitesi sözleşmeli 96 personel ve 3 engelli işçi, Tarım Kredi Kooperatifleri 45 personel, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu 13 memur, TBMM 18 sözleşmeli kamu görevlisi, Sayıştay Başkanlığı 45 memur, Enerji Bakanlığı lisans mezunu 5 denetçi yardımcısı, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanlığı 34 kamu personeli ve Türk Patent ve Marka Kurumu 10 memur alacak. 
TİCARİ ALACAKLARA ARACI
İşçi-işveren anlaşmazlığında dava açmadan önce arabulucuya gitmeyi zorunlu kılan düzenlemenin benzeri bugünden itibaren ticari alacaklar için de hayata geçiriliyor. Konuyla ilgili 7155 sayılı yasa 19 Aralık’ta yayımlandı. Buna göre; paranın ödenmemesi, tazminat talepleri, ticari ihtilaflar hakkında dava açılmadan önce de arabulucuya başvurulması dava şartı olacak. Arabulucuya başvurular 6 hafta içinde sonuçlandıracak. 
Kaynak: HABER7.COM
0 notes
ademcetinkaya-us · 6 years ago
Text
Patent başvuru ücretleri belirlendi
Türk Patent ve Marka Kurumunun 2019 yılı ücret tarifesi belli oldu.
0 notes
bilcoddseo-blog · 6 years ago
Text
Marka patent hizmetleri
Marka patent hizmetleri Marka patent hizmetleri, markanızın patentini nasıl alacağınızdan patent sorgulama aşamalarına kadar takip ederek doğru bir şekilde patent alma hizmetinizi sağlar. 20 yıl koruması sağlanan ve uzatılamayan patent belgesini almak zorunludur. Marka tescili alırken uzmanlar ile çalışmanın olumlu katkıları olacaktır. Uzmanlar, tescil alınacak markanın logosunun ve isminin sorgulamasını ve diğer gerekli olan her şeyi her noktasına kadar ayrıntılı bir şekilde inceleyerek ve araştırarak sonrasında başvuruyu yapar. Başvuru alındıktan sonra ise izlenecek yollar devam etmektedir. Başvuru alındı belgeleri başvuru yapan kişiye gönderilerek kişi bilgilendirilir. Marka isimi ve logosunun tüm kriterlere her açıdan uygun olduğu tespit edildiğinde Türk Patent Enstitüsü markayı, markalar bülteninde yayınlamaya karar verir. Üç ay devam eden bu süreç sonunda hiçbir itiraz bulunmadığı takdirde kesinleşen sonuç belirli bir ücret karşılığında sahibine ulaşır, ücret ödenmediği takdirde ise başvurunun geçersiz olacağını belirtilir. Marka patent hizmetleri bu aşamalarda oldukça önemli ve yararlıdır. Başvuruları online olarak yapmak maliyet bakımından oldukça kolaylık sağlar. 2015 yılında fiziki başvurularda 300 TL talep edilirken online işlemlerde 190 TL talep ediliyordu, ortadaki fark gözden kaçamayacak kadar büyük bir fark olduğu için online başvurular daha fazla tercih edilmektedir. Marka tescilinin alınmasında en mühim aşama ön araştırma ve inceleme aşamasıdır. Bu araştırma marka isminin ve logosunun yasal kurallara uygunluğunu ve daha ayrıntılı bilgileri tümden kapsar. Tescil sonrası ortaya çıkabilecek itiraz durumlarında davalar da alacağınız hizmetin içindedir. Marka patent hizmetleri almak sizin yerinize her şeyi düşünerek bu yolda emin adımlarla ilerlemenizi sağlamak açısından oldukça önemlidir. Bu işin uzmanları tarafından emin ellerde olduğunu bildiğiniz bir şirketle çalışmak size güven verecektir.
0 notes
korkutkalkan · 7 years ago
Text
TÜRKPATENT 2018 ücret tarifesi belirlendi
Buna göre, Türk Patent ve Marka Kurumunca (TÜRKPATENT), 2018 yılında uygulanacak ücret tarifesi belirlendi.
Talep edilen hizmetle ilgili ödenecek toplam ücret, TÜRKPATENT ücretine KDV ve varsa harç ilave edilerek hesaplanacak. Rezervasyon sistemiyle iletilen taleplere, fiziki evrakla yapılan taleplere ilişkin ücretlendirmeler uygulanacak.
Patent ve faydalı model başvuruları için yurt dışındaki…
View On WordPress
0 notes
aynur-dogan · 7 years ago
Text
Patent Nasıl Alınır?
Tumblr media
Patent Nasıl Alınır?
Tumblr media
      Patent, buluş sahibine devlet tarafınca verilen kullanma, satma, üretme ve başkalarının bu buluşu sahiplenmesine ve izinsiz kullanmasına engel olma hakkıdır. Patent’in iyi mi alındığına geçmeden ilkin patent almak ile marka tescilinin karıştırılmaması gerektiğine vurgu yapalım. Bir icadı, bir buluşu, bir fikri tescil ettirmek patentini almaktır. Bir ürüne, işletmeye vs. verilen ismin tescilini almak ise marka tescilidir. PATENT NASIL ALINIR? Ön Araştırma: Bir buluşun patentini almak için izlenecek bir süreç  vardır. Ilk olarak patenti istenen şeyin, buluş olma kriterini yerine getirip getirilmediği incelenir. Eğer ön araştırma sonucu buluş olduğuna karar verilirse, “Patent Tarifnamesi” aşamasına geçilir. Patent Tarifnamesi: Patent Tarifnamesi, patent vekili vesilesiyle hazırlanmış olur. Patent vekiline buluşu özetleyen detaylı bir taslak, informasyon, belge ve çizim-resimler verilir. Patent vekili,  almış olduğu taslak, informasyon ve resimler doğrultusunda bir patent tarifnamesi düzenler. Ondan sonra patent vekili,  hazırladığı patent tarifnamesini buluşçuya gönderir. Buluşçu tarifnameyi inceler,  var ise önerilerini patent vekiline bildirir. Lüzumlu düzenlemeler yapıldıktan sonrasında patent tarifnamesi son halini alır ve bu aşama tamamlanır. Müracaat: Öncelikli yapılması ihtiyaç duyulan iş patent dilekçesi doldurmaktır. Ondan sonra patent tutarı ödenip dekontu alınır.  Dilekçe ve dekontun ekine daha ilkin hazırlanmış olan patent tarifnamesi ilave edildikten sonra Türk Patent Enstitüsü’ne müracaat yapılır. Kısaca müracaat için üç şey gereklidir; Patent tarifnamesi, dilekçe ve dekont. Başvurudan Sonrasında İzlenecek Yol: Türk Patent Enstitüsü’ne müracaat yapıldıktan sonrasında, enstitü verilen informasyon ve belgeleri biçim olarak inceler herhangi bir eksiklik yoksa müracaat sahibine,  başvurunun araştırmak suretiyle alındığına dair bir yazı gönderir. Araştırma: Bu noktadan sonrasında müracaat sahibi, başvurusunun araştırılması için, araştırma talebi yapar. Belli bir miktar araştırma tutarı öder. Türk Patent Enstitüsü araştırmasını tamamladıktan sonrasında, müracaat sahibine araştırma sonucunun yazılı olduğu bir rapor gönderir. Rapor olumluysa araştırma aşamasına geçilir. İnceleme: Araştırma raporu olumluysa bu kez müracaat sahibi buluşunun incelenmesi için Türk Patent Enstitüsü’ne bir araştırma talebi yapar. İnceleme talebi için de gene belli bir miktar ücret ödenir. İnceleme talebi yapıldıktan sonrasında enstitü lüzumlu incelemelerini yapar,  müracaat sahibine araştırma sonucunun yazılı olduğu bir rapor gönderir. Gönderilen araştırma raporu da olumluysa nihayet patent belgesi alınır. İnceleme raporunun negatif olması durumunda ise buluş sahibinin rapor doğrultusunda iki kez buluşla ilgili düzeltme ve yeni düzenlemeler yapma hakkı vardır. Lüzumlu düzenlemeler sonucu ikinci yada üçüncü araştırma netice raporları olumluysa paten belgesi alınır olumsuzsa bu buluşa patent verilmeyeceği anlamına gelir.
Tumblr media
OKUDUYSANIZ yada IZLEDIYSENIZ PAYLAŞIN LÜTFEN HERKES OKUSUN ve IZLESIN. Read the full article
0 notes
ardaasik · 7 years ago
Text
İşçilik Ücreti ve Ödeme Zamanı
İşçilik Ücreti
İş Kanunu uyarınca işçilik ücreti bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır. Ücretin en geç ayda bir olarak yapılması gerektiği de düzenlenmiştir.
İş Kanunuda yapılan tanım uyarınca ücretin para ile yapılması gerekmektedir. Bununla birlikte ücretin emre muharrer senetle (bono ile), kuponla veya yurtta geçerli parayı temsil ettiği iddia olunan bir senetle veya diğer herhangi bir şekilde yapılamayacağı düzenlenmiştir.
İşçinin ücret kavramına, aylık ücreti ile beraber kendisine ödenmesi gereken prim, ikramiye, sosyal haklar gibi ve bu nitelikteki her çeşit istihkak girmektedir. Ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkak kural olarak, Türk parası ile işyerinde veya özel olarak açılan bir banka hesabına ödenir. Ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkak, yabancı para olarak kararlaştırılmış ise ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödeme yapılabilir.
Ödeme Zamanı
İşçiye sözleşme ile kararlaştırılan ücreti aylık, günlük veya saatlik olarak yapılabilir. Yapılan çalışma karşılığında ücretin kararlaştırılan usul ile hesap edilerek çalışana tam olarak ödenmesi zorunludur. Ücret en geç ayda bir ödenir ve iş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleri ile ödeme süresi bir haftaya kadar indirilebilir. İşyerinde uygulama halini alan veya bireysel veya toplu iş sözleşmesi ile belirlenen ödeme günü işçinin ücreti için vade tarihi olarak kabul edilmelidir.
İşçi ücretinin işyeri uygulaması, bireysel veya toplu iş sözleşmesi ile belirlenen gününde ödenmemesi durumunda İş Kanunu ile işçiye belli hakları verilmiştir;
İşçinin iş görme edimini askıya alması
Bu haklardan ilki çalışanın iş görme edimini askıya alma hakkıdır. Buna göre; ücreti ödeme gününden itibaren yirmi gün içinde mücbir bir neden dışında ödenmeyen işçi, iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir. Bu şekilde iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınma eylemi sayısal olarak toplu bir nitelik kazanması halinde grev olarak nitelendirilemez ve bu şekilde görevlerini yerine getirmeyen işçilerin sözleşmeleri feshedilemeyeceği gibi bu işçilerin yerine yeni işçi alınamaz ve görevleri başkalarına yaptırılamaz. Yasa ile düzenlenen söz konusu hak mutlak surette işvereni işçinin ücretini ödemeye zorlama amacını gütmektedir. İşçi tarafından iş görme ediminin askıya alınabilmesi için işverenin ücret ödemede gecikmesi mücbir sebebe dayanmamalıdır. Aksi durumda ödemede gecikme hali çalışana işini yerine getirmeme hakkını vermez.
İş sözleşmesini haklı nedenle ve derhal fesih hakkı
İşçinin ücretinin gününde ödenmemesi işçiye, sözleşmesini haklı nedenle ve derhal sona erdirme hakkını da vermektedir. İşçiye tanınan iş görme borcunu askıya alma hakkı ücretinde ödenmemesi durumunun yirmi günden fazla sürmesi halinde tanınmışken iş sözleşmesini fesih hakkı ise ödeme gününde ücretin ödenmemesi şartına bağlanmıştır.
İşveren tarafından işçinin ücretinin gününde ödenmemesi durumunun her olayın özelliğine göre değerlendirilerek işçiye iş sözleşmesini derhal fesih hakkını tanıyıp tanımadığı değerlendirilmelidir. Nitekim hukukun genel prensibi iyi niyetli olma ve haklarını kullanırken dürüst davranma yükümlülüğüdür. İyi niyet ve dürüstlük ilkelerine aykırı olan eylemlerin hukuk tarafından korunmayacağı yasa hükmüdür. İşçinin dürüstlük kurallarına uymayan iş akdi feshinin haklı olduğunun kabulü de mümkün olmayacaktır. Örnek olarak, ücretlerin genel olarak zamanında ödendiği bir iş yerinde ikramiye ödemesinin kısa bir süre için gecikmesi, bu durumun süreklilik kazanmamış olması koşuluyla, işçi tarafından haklı nedenle feshe dayanak yapılamaz. Yargıtay tarafından bu yönde verilen kararda, emeğinin karşılığını alan bir işçinin ikramiye alacağının sadece 8 gün gecikmesi sebebiyle derhal sözleşmesinin feshi yoluna gitmesi iyi niyetli bir davranış olarak değerlendirilemeyeceği açıklamalarına yer verilmiştir.
İşçinin iş sözleşmesini ücretinin gününde ödenmemesi nedeni ile haklı nedenle ve derhal feshi halinde işçiye kıdem tazminatının ödenmesi gerekmektedir. İş sözleşmesini işçinin sona erdirmesi nedeni ile ihbar tazminatına hak kazanmayacağı gibi işverene de ihbar süresi tanımakla yükümlü değildir.
İşçinin ücret niteliğindeki tüm ücretlerine ödeme vadelerinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden faiz kendiliğinden işler. Yine ödeme gününden itibaren beş yıl geçmekle ücret zamanaşımına uğrar.
İşçilik Ücreti ve Ödeme Zamanı was originally published on Aşık & Aşık Bursa Avukatlık Bürosu
0 notes
hastaliksaglikvideolari · 8 years ago
Text
Marka tescili almak ne kadar sürer? | onbi.tv
Marka başvurusu yapıldıktan sonra 3-4 ay kadar uzmanın önüne gelmesi için bir süreç geçmektedir. Çünkü her gün yüzlerce binlerce başvuru yapılmaktadır. Uzmanın önüne gelen bir başvuru uzmanlar tarafından incelenir. Daha önce aynı mal ve hizmetler için bu markanın aynısı ya da ayırt edilemeyecek kadar benzeri için bir başvuru var mı yok mu? Eğer böyle bir başvuru bulunmazsa markanızın Türk Patent Enstitüsü resmi marka bülteninde yayınlanmasına karar verilir. Yayın tarihinden itibaren 3 aylık itiraz süresi vardır. 3.kişiler benim markama benziyor, ayırt edilemeyecek kadar benzer ya da benim yaptığım hizmetle ilgili şeklinde itirazlarda bulunabilir. Eğer herhangi bir itiraz olmazsa bu üç ayın sonunda markanızın sicile kaydına ve tesciline karar verilir. Gerekli harçlar ve ücretler alındıktan sonra marka tescil belgeniz hazırlanarak size gönderilir. Marka tescilinin koruma süresi başvuru tarihinden itibaren 10 yıl süre ile korur. Her 10 yılın sonunda dilediğiniz kadar 10 yıllık periyotlar halinde marka tescil belgesinin yenilenmesini talep edebilirsiniz yenileme belgeleriniz ücret mukabilinde size gönderilecektir. Bu videoya ve benzeri konulara aşağıdaki linkten de ulaşabilirsiniz. http://www.onbi.tv Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
ardaasik · 8 years ago
Text
Defin ve Adli Tabiplik Nöbetleri Karşılığı Ücret
Aile hekimleri tutmuş oldukları defin ruhsatı düzenleme (ÖBS) ve adli tabiplik nöbet görevleri karşılığında ücret ödemesine hak kazanmaktadır.
Aile hekimliği uygulamasına geçilmesi ile birlikte uygulamada birçok iş yükü birinci basamak sağlık kuruluşu olan aile hekimlerine yüklenmiştir. Aile hekimliği hizmetleri normal mesai saatleri içerisinde ifa edilirken yan görevlerin mesai dışı saatlerde ifa edileceği düzenlenmiştir.
5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu’nun 3. maddesinin 5. fıkrasına eklenen, “Aile hekimlerine ve aile sağlığı elemanlarına ihtiyaç halinde, 657 sayılı Kanunun ek 33 üncü maddesinde belirtilen yerlerde haftalık çalışma süresi ve mesai saatleri dışında nöbet görevi verilir. Bunlara entegre sağlık hizmeti sunulan merkezlerde artırımlı ücretten yararlananlar hariç olmak üzere, 657 sayılı Kanunun ek 33 üncü maddesi çerçevesinde nöbet ücreti ödenir.” düzenlemesi ile de aile hekimlerine nöbet görevi verilmesi için yasal dayanak oluşturulmuştur.
Anılan düzenleme uyarınca 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun Ek 33. maddesinde yer alan, Yataklı tedavi kurumları, seyyar hastaneler, ağız ve diş sağlığı merkezleri, aile sağlığı merkezleri, toplum sağlığı merkezleri ve 112 acil sağlık hizmetlerinde aile hekimlerine ihtiyaç halinde haftalık çalışma süresi ve mesai saatleri dışında nöbet görevi verilebilmektedir.
5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu’nda anılan nöbet görevinin neye istinaden verileceği düzenlenmemişken söz konusu yasaya dayanarak yürürlüğe giren Yönetmelikler ile aile hekimlerine mesai saati dışında verilecek görevler belirlenmiştir.
Anılan yasal dayanak uyarınca yayımlanan Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliğinin 10. maddesi ile aile hekimlerine adli tabiplik ve defi ruhsatı düzenleme nöbet görevleri verilmektedir.
Adli tabiplik görevleri öncelikle Adli Tıp Kurumu ve/veya Üniversitelerin Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığının; defin nöbetleri ise öncelikle büyükşehir ve7veya belediye hekimlerinin asli görevleri arasına yer almakla birlikte aile hekimlerine yasaya uygun şekilde nöbet görevi verilmesi durumunda da çoğu zaman verilen icap nçbeti karşılığı nöbet ücreti ödenmemektedir.
5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu uyarınca aile hekimlerine ve aile sağlığı elemanlarına verilen adli tabiplik ve/veya defin ruhsatı düzenleme (ÖBS) nöbet görevlerinin Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği uyarınca icap nöbeti niteliğinde olduğu açıktır. Danıştay’ın yerleşik içtihatları uyarınca, icap nöbetinde hekimin aktif olarak göreve hazır bulunduğu ve tutulan nöbetin bir fiil sosyal hayatını sekteye uğratarak gerektiğinde görevlendirmeye icap etmesini zorunlu kıldığından aktif nöbet gibi nöbet ücreti ödenmesi gerektiği kararlarına yer verilmiştir. Bu doğrultuda aile hekimlerinin adli tabiplik ve/veya defin ruhsatı düzenleme (ÖBS) icap nöbetleri karşılığında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun Ek 33. maddesi uyarınca nöbet ücreti ödenmesi gerekmektedir.
İdare tarafından nöbet görevlendirmesi yapılmasına karşı aile hekimine herhangi bir ödeme yapılmaması halinde aile hekimleri tarafından geçmişe dönük olarak tutmuş oldukları tüm icap nöbetleri hakkında ücret talep etme ve işleyecek faizleri ile birlikte tahsil edilmesi mümkündür. Bu doğrultuda öncelikle aile hekimi tarafından idareye 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 11. maddesi uyarınca idareye başvuru yapılması, idare tarafından talebin kabul edilmemesi veya başvuru tarihinden itibaren altmış gün içerisinde talebin cevapsız bırakılması halinde altmış gün içerisinde yetkili İdare Mahkemesine başvuruda bulunmak gerekmektedir.
Defin ve Adli Tabiplik Nöbetleri Karşılığı Ücret was originally published on Aşık & Aşık Bursa Avukatlık Bürosu
0 notes
haberoldu-blog · 6 years ago
Text
Patent başvuru ücretleri belirlendi
https://haberoldu.com/ekonomi/patent-basvuru-ucretleri-belirlendi-44606.html
Patent başvuru ücretleri belirlendi
“Türk Patent ve Marka Kurumunca 2019 Yılında Uygulanacak Ücret Tarifesine İlişkin Tebliğ” Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.   Buna göre, patent ve faydalı model başvuru ücretleri 40,93 lira; marka tescil ücreti 443,14 lira; coğrafi işaret ve geleneksel ürün başvuru ücretleri 19,75 lira oldu.   Söz konusu başvuruların e-devlet üzerinden yapılması halinde, patent ve faydalı model başvuru ücreti 7,03 lira; marka tescil ücreti 231,27 lira; coğrafi işaret ve geleneksel ürün başvuru ücretleri 2,80 lira olarak uygulanacak.   E-devlet üzerinden yapılacak tasarım tescil başvuru ücreti de 40,85 lira olarak tespit edildi.  
Kaynak: HABER7.COM
0 notes