#MRG çalışmaları
Explore tagged Tumblr posts
gokyuzumanzarasi · 2 months ago
Text
COVID-19'un Beyindeki Önemli Kontrol Merkezine Verdiği Hasar Ultra Güçlü MRG Taramalarıyla Ortaya Çıktı!
COVID-19’un Beyin Sapına Etkisi Süper güçlü beyin taramaları, bilim insanlarına COVID-19’un beyni nasıl etkilediğine dair daha derin bir bakış açısı sunuyor. Bu bulgular, bazı hastaların yaşadığı kalıcı belirtilerin nedenini açıklayabilir. Yeni veriler, COVID-19’un beyin sapına zarar verebildiğini gösteriyor. Cambridge Üniversitesi’nden ilk yazar Dr. Catarina Rua, beyin sapındaki…
0 notes
gururbenimneyime · 2 months ago
Text
COVID-19'un Beyindeki Önemli Kontrol Merkezine Verdiği Hasar Ultra Güçlü MRG Taramalarıyla Ortaya Çıktı!
COVID-19’un Beyin Sapına Etkisi Süper güçlü beyin taramaları, bilim insanlarına COVID-19’un beyni nasıl etkilediğine dair daha derin bir bakış açısı sunuyor. Bu bulgular, bazı hastaların yaşadığı kalıcı belirtilerin nedenini açıklayabilir. Yeni veriler, COVID-19’un beyin sapına zarar verebildiğini gösteriyor. Cambridge Üniversitesi’nden ilk yazar Dr. Catarina Rua, beyin sapındaki…
0 notes
ellerielimde · 2 months ago
Text
COVID-19'un Beyindeki Önemli Kontrol Merkezine Verdiği Hasar Ultra Güçlü MRG Taramalarıyla Ortaya Çıktı!
COVID-19’un Beyin Sapına Etkisi Süper güçlü beyin taramaları, bilim insanlarına COVID-19’un beyni nasıl etkilediğine dair daha derin bir bakış açısı sunuyor. Bu bulgular, bazı hastaların yaşadığı kalıcı belirtilerin nedenini açıklayabilir. Yeni veriler, COVID-19’un beyin sapına zarar verebildiğini gösteriyor. Cambridge Üniversitesi’nden ilk yazar Dr. Catarina Rua, beyin sapındaki…
0 notes
sanacicekaldim · 2 months ago
Text
COVID-19'un Beyindeki Önemli Kontrol Merkezine Verdiği Hasar Ultra Güçlü MRG Taramalarıyla Ortaya Çıktı!
COVID-19’un Beyin Sapına Etkisi Süper güçlü beyin taramaları, bilim insanlarına COVID-19’un beyni nasıl etkilediğine dair daha derin bir bakış açısı sunuyor. Bu bulgular, bazı hastaların yaşadığı kalıcı belirtilerin nedenini açıklayabilir. Yeni veriler, COVID-19’un beyin sapına zarar verebildiğini gösteriyor. Cambridge Üniversitesi’nden ilk yazar Dr. Catarina Rua, beyin sapındaki…
0 notes
okusana-org · 2 months ago
Text
COVID-19'un Beyindeki Önemli Kontrol Merkezine Verdiği Hasar Ultra Güçlü MRG Taramalarıyla Ortaya Çıktı!
COVID-19’un Beyin Sapına Etkisi Süper güçlü beyin taramaları, bilim insanlarına COVID-19’un beyni nasıl etkilediğine dair daha derin bir bakış açısı sunuyor. Bu bulgular, bazı hastaların yaşadığı kalıcı belirtilerin nedenini açıklayabilir. Yeni veriler, COVID-19’un beyin sapına zarar verebildiğini gösteriyor. Cambridge Üniversitesi’nden ilk yazar Dr. Catarina Rua, beyin sapındaki…
1 note · View note
okusanaorgsblog · 2 months ago
Text
COVID-19'un Beyindeki Önemli Kontrol Merkezine Verdiği Hasar Ultra Güçlü MRG Taramalarıyla Ortaya Çıktı!
COVID-19’un Beyin Sapına Etkisi Süper güçlü beyin taramaları, bilim insanlarına COVID-19’un beyni nasıl etkilediğine dair daha derin bir bakış açısı sunuyor. Bu bulgular, bazı hastaların yaşadığı kalıcı belirtilerin nedenini açıklayabilir. Yeni veriler, COVID-19’un beyin sapına zarar verebildiğini gösteriyor. Cambridge Üniversitesi’nden ilk yazar Dr. Catarina Rua, beyin sapındaki…
0 notes
kocaalihaber · 5 years ago
Text
Biyopsi İşlemi Nedir?
Başta kanser olmak üzere birçok hem hasta için hem de doktor için karmaşık – sıkıntılı hastalıkların teşhisinde biyopsi çok önemli bir yer tutmaktadır. Teşhis koymada zorlanılan bu süreçte birçok hastanın korkulu rüyası olan biyopsi nedir acaba?
Biyopsi, hastalığın araştırılması için vücudun herhangi bir kısmından doku veya hücre çıkarılmasıdır. Bu noktada basit bir iğne ile hücre elde edilmesi, özellikli iğneler ile küçük bir doku örneğini çıkarılması veya cerrahi işlem ile şüpheli dokunun çıkarılması farklı biyopsi yöntemleridir.
etkin tedavisini yapmak için temel oluşturan doğru tanı konusunda bilgiler sağlamaktadır. bu işlemler hakkındaki maalesef toplumsal düzeyde yeterli bilgi olmaması ve korku nedeniyle birçok hasta erken ve kesin tanı fırsatından mahrum kalarak hastalığın ilerlemesi sonucuyla karşı karşıya kalmaktadır. Aya ilk ayak basan astronotun dediğine benzer şekilde “benim için küçük ama insanlık için dev bir adım!” söylemine benzer şekilde hastalığın tespitinde küçük bir işlem olmasına rağmen tedavisinde büyük kazanımlar sağlayan tanı koyma yöntemi olan biyopsilere biraz daha ayrıntılı bakalım şimdi;
Biyopsiler nelerdir?
Biyopsi, hastalığı anlamak, incelemek, etkin tedaviyi belirlemek ve yeri geldiğinde tedaviye cevabı değerlendirmek için dokunun tamamının veya bir kısmının çıkarılmasıdır. Doku örnekleri vücudun herhangi bir kısmından alınabilir. Biyopsiler birkaç farklı şekilde gerçekleştirilir. Bazı biyopsiler, bir iğne ile hücre toplama veya az miktarda dokunun çıkarılmasını içerirken, diğerleri cerrahi olarak tüm bir yumruyu veya nodülü çıkarmayı gerektirir.
Günümüzde gelişmiş radyolojik yöntemleri kullanarak elde olunan perkütan biyopsilerde deriden bir iğne yerleştirilerek (perkütan olarak) anormallik alanına ulaşılır. Biyopsiler ultrason, röntgen, bilgisayarlı tomografi (BT) veya manyetik rezonans görüntüleme (MRI) gibi görüntüleme kılavuzları ile güvenle uygulanabilir. Bu tür görüntüleme, iğnenin nereye yerleştirileceğini ve biyopsiyi gerçekleştirecek yeri belirlemek için kullanılır. US, BT, MR, vs. gibi yöntemler ile perkütan biyopsi ile biyopsi yapmanın en önemli özelliği doğru yerden minimal risk ile doğru dokuyu elde etmektir. Körlemesine yapılacak işlemlerde hastaya zarar verme riski ve doğru tanı için gerekli doğru dokuyu elde etme oranı daha düşüktür.
Prosedürün bazı yaygın kullanımları nelerdir?
Uzm. Dr. Bilal Kaya
Bir nodül saptandığında, benign (kanserli olmayan-iyi huylu) veya malign (kanserli-kötü huylu) olup olmadığını belirlemek için görüntüleme testleri yapılabilir. Görüntüleme çalışmaları anormalliği açıkça tanımlayamıyorsa, biyopsi gerekebilir.
Biyopsiler sıklıkla kanseri teşhis etmek için kullanılır, ancak enfeksiyonlar ve inflamatuar ve otoimmün bozukluklar gibi diğer durumların belirlenmesine yardımcı olabilirler.
Biyopsiler vücudun birçok bölgesinde ve birçok sebepten dolayı gerçekleştirilir. Aşağıda biyopsi tiplerinin bir listesi ve neden gerekli olabildiğine dair kısa açıklamalar yer almaktadır.
Abdominal biyopsi, batında (karın içerisinde) yer alan bir kitlenin kanserli veya iyi huylu olup olmadığını teşhis etmek için kullanılır. Kitle numunesi perkütan olarak görüntü kılavuzluğunda (ultrason veya BT) veya cerrahi olarak laparoskop kullanılarak veya açık cerrahi ile çıkarılır.
Kemik biyopsisi, kemiklerdeki kanseri veya enfeksiyonu teşhis etmek için kullanılır. Bu tip bir biyopsi deriden (perkütan olarak) bir iğne ile veya cerrahi olarak yapılabilir.
Kemik iliği biyopsisi, lösemi gibi kandaki kanseri teşhis etmek için kullanılır. Kemik ve kemik iliğinin küçük bir örneği bir iğne kullanılarak çıkarılır. Bazen muayene için sadece kemik iliği çıkarılır.
Meme biyopsisi, memedeki bir kitle kanserli veya iyi huylu olup olmadığını belirlemek için kullanılır. Birkaç yolla yapılabilir: Stereotaktik (mamografik kılavuzlu), Ultrason eşliğinde, MRG eşliğinde
Böbrek biyopsisi böbrek yetmezliği, böbrek iltihabı veya şüpheli bir kitle (kanser gibi) ile böbrek durumunu incelemek için kullanılır. Ayrıca nakledilen böbrek reddi belirtileri için incelemek için de kullanılabilir. Böbrek biyopsileri, dokunun küçük bir örneğini çıkarmak için iğne kullanarak görüntü kılavuzluğu (ultrason veya BT) ile gerçekleştirilir.
Akciğer anormalliği bir röntgen veya BT taramasında görüldüğünde akciğer veya göğüs nodülü biyopsisi yapılır. Akciğer biyopsileri, bronkoskopik, deri yoluyla bir iğne yerleştirilerek veya kitlenin cerrahi olarak çıkarılmasıyla gerçekleştirilebilir.
Lenf nodu biyopsisi, büyümüş veya patolojik görünümde lenf nodları olduğunda yapılır. Bir iğne ile veya cerrahi olarak yapılabilir.
Kas biyopsisi kasları etkileyen hastalıkları, kastaki kusurları ve bağ doku ve kan damarlarının hastalıklarını teşhis etmek için kullanılır. Bu tip bir biyopsi, bir iğne kullanılarak veya cerrahi olarak yapılabilir.
Sinir biyopsisi, küçük sinirlere verilen hasarın, sinir dejenerasyonunun ve tahribatının ve enflamatuar sinir koşullarının incelenmesinde kullanılır. Sinir biyopsileri tipik olarak cerrahi olarak yapılır.
Cilt biyopsisi, cildin görünüşünü değiştiren köstebek gibi bir büyüme veya derideki bir alanı inceler. Deri biyopsileri cildin küçük bir örneğini tıraş ederek yapılabilir.
Erkek infertilitesini araştırırken testis biyopsisi kullanılır. Testislerdeki bir kitlenin kanserli mi yoksa iyi huylu mu olduğunu belirlemek için de kullanılır. Testiküler biyopsiler, bir iğne kullanılarak perkütan veya cerrahi olarak yapılan küçük bir kesim ile yapılabilir. Testiküler iğne biyopsisi, kanser yayılabilme olasılığını arttırdığı için testis kanserini teşhis etmek için nadiren kullanılır. Testis kanserini teşhis etmek için genellikle bir ultrason kullanılır ve etkilenen testis genellikle inguinal orşiektomi adı verilen açık cerrahi yöntemle çıkarılır.
Tiroid bezinde nodül nedenini bulmak için tiroid biyopsisi kullanılır. Bu tip biyopsi tipik olarak ultrason kılavuzlu bir iğne kullanılarak gerçekleştirilir.
Hemen hemen her organ, mesane, kalp, boyun, prostat, paratiroid bezleri vb. Dahil olmak üzere biyopsi yapılabilir.
Nasıl hazırlanmalıyım?
Perkütan iğne biyopsisi minimum hazırlık ile ayaktan bir ortamda yapılır. Biyopsi randevunuzu programladığınız zaman, biyopsi prosedürü için hazırlık hakkında ayrıntılı talimatlar alacaksınız.
İğne veya cerrahi biyopsi yapıyorsanız, işlemden önce herhangi bir ilaç almayı kesmeniz gerekiyorsa, sağlık uzmanınıza danışın.
Biyopsi yapılacak yere ve yapma şekline bağlı olarak açlık gerekebilir. Ancak her biyopsi işleminde açlık şart değildir. Rutin ilaçlarınızı suyla yudumlayabilirsiniz. Diyabetik iseniz ve insülin alıyorsanız, her zamanki insülin dozunun ayarlanması gerektiğinden doktorunuzla konuşmalısınız.
Bir iğne biyopsisi öncesinde, bitkisel takviyeleri de dahil olmak üzere aldığınız tüm ilaçları ve özellikle de anestezi için alerjiniz varsa doktorunuza bilgi vermelisiniz. Doktorunuz, prosedürünüzden önce belirli bir süre boyunca aspirin veya kan inceltici almayı bırakmanızı tavsiye edebilir. Ayrıca, son hastalıklar ve diğer tıbbi durumlar hakkında doktorunuzu bilgilendirin. Prosedür sırasında bir elbise giymeniz istenebilir.
Hamile olma ihtimaliniz varsa doktorunuzu mutlaka bilgilendirin. Görüntü kılavuzluğu kullanan bazı prosedürler genellikle hamilelik sırasında yapılmaz, çünkü radyasyon çocuğa zararlı olabilir.
Ekipman neye benziyor?
Birçok farklı biyopsi prosedürü vardır. Her biyopsi tipi için kullanılan ekipman, prosedür tipine bağlı olarak değişecektir.
İğne biyopsisinde, bir doku veya sıvı örneği bir iğne ile çıkarılır. Kullanılan bu iğne bir şırıngaya takılan ve genellikle kan almak için kullanılan iğnelerden daha ince olan bir iğnedir. Bu tarz biyopsi çoğunlukla tiroid nodüllerinde kullanılır. İğne biyopsileri sıklıkla ultrason ile yapılmakla birlikte bilgisayarlı tomografi (BT), floroskopi veya MRG eşliğinde de yapılabilir. Ultrason, vücudun bazı bölgeleri için mükemmel bir yöntemdir ancak hava dolu akciğerler gibi bazı bölgelerde ultrason uygun değildir.
Biyopsi işlemlerinin çoğunda daha fazla doku elde etmemizi sağlayan (tru-cut, parça) özellikli iğneler kullanılır. Bu iğnelerin yarı otomatik ve tam otomatik çeşitleri olmakla birlikte günümüz pratiğinde daha çok tam otomatik tru-cut iğneler kullanılır. İğnenin kalitesini belirleyen kesicilik ve yeterli parça alma kapasitesi işlemin başarısını etkileyen temel noktalardandır. Parça (tru-cut) biyopsi işlemlerinde şüpheli alana ulaşmak için uygun görüntüleme yöntemini kullanmak kadar yeterli kalitedeki iğneyi kullanmakta çok önemlidir.
İşlem nasıl yapılıyor?
Biyopsi yapmak için kullanılacak görüntüleme yöntemi ve iğne incelenmesi gereken dokunun bulunduğu yere göre değişir.
Vücudun çoğu bölgesinde US cihazı ile biyopsi yapılabilir. Ancak biyopsi yapılacak dokunun bulunduğu yer ve çevresindeki dokuların özelliğine göre diğer görüntüleme yöntemleri (BT, MR, Floroskopi, Mamografi vs.) kullanılabilir. Görüntüleme kılavuzunu kullanarak, doktor iğneyi ciltten geçirir, lezyona ilerler.  Doku örnekleri daha sonra çeşitli yöntemlerden (ince iğne, tru-cut, vs.) biri kullanılarak elde eder. İnce iğne aspirasyonunda, ince bir iğne ve şırınga ile sıvıyı veya hücrelerin kümelerini vakumla çekilir. Tru-cut (parça) biyopsisinde, otomatik mekanizma harekete geçer, iğneyi ileriye doğru hareket ettirerek hedef dokundan yaklaşık saç teli kalınlığında parça elde edilir. Bu işlem çoğunlukla  birkaç kez tekrarlanır.
Prosedür nasıl uygulanıyor?
İğne biyopsileri gibi görüntüleme kılavuzluğunda, minimal invaziv prosedürler çoğunlukla özel olarak eğitilmiş girişimsel radyolog tarafından gerçekleştirilir. İğne biyopsilerinde genellikle kısa süreli yatış veya ayaktan tedavi yeterlidir.
İşlem esnasında gerek duyulduğunda bir hemşire veya teknisyen damar içi (IV) sedasyon veya gevşeme ilacı verilebilir. Ayrıca biyopsi öncesinde hafif bir yatıştırıcı da verilebilir.
İğne ile cilde giriş yapmadan önce lokal anestezi enjekte edilecektir.
Meme veya tiroid biyopsisi gibi bazı biyopsiler, sedasyon olmadan yapılabilir. Hemşire veya teknisyen sedasyonla ilgili prosedür sırasında size tavsiyede bulunacaktır.
Çocuklarda yapılan biyopsi işlemlerinde çoğunlukla genel anestezi uygulanır.
Prosedür sırasında örnek alınacak dokunun yeri teyit edildikten sonra, giriş yeri temizlenir, dezenfekte edilir, temiz ve steril bir örtü ile örtülür.
Görüntüleme kılavuzunu kullanarak, doktor iğneyi ciltten geçirecek, iğneyi dokunun bulunduğu yere götürecek ve doku örneklerini çıkaracaktır. Tam analiz için birkaç örnek gerekebilir.
Numune alımından sonra, iğne çıkarılacaktır.
Biyopsi tamamlandığında, herhangi bir kanamayı durdurmak için basınç uygulanacak ve derideki açıklık bir pansuman ile kaplanacaktır. Sütur çoğunlukla gerekli değildir.
İşlem yapılan dokuya bağlı olarak birkaç saatlik gözlem yeterlidir. Röntgen veya diğer görüntüleme testleri komplikasyonları izlemek için yapılabilir.
Biyopsi prosedürleri genellikle çocuklar için de aynı şekilde yapılır.
İşlem sırasında ve sonrasında ne hissedeceğim?
İşlem sırasında hastalar çoğunlukla işlem yapılacak bölgeye uygulanan lokal anestezi iğnesinin acısını hisseder. Bu acı sıklıkla bilinen kan alma sırasında uygulanan iğnenin acısına benzer. Lokal anestezi için verilen ilaçlar kısa süren bir hafif yanma etkisi oluşturmasını takiben hastalar artık acı çekmezler. Ancak acı hissetmemesine rağmen bazen yapılan işlemi hissedebilirler.
Biyopsi öncesinde hafif bir yatıştırıcı verilebilir ve gerektiğinde prosedür sırasında sedasyon veya gevşeme ilacı intravenöz olarak verilebilir.
Birkaç günlüğüne biyopsi bölgesinde ağrı hissedebilirsiniz. Biyopsi nedeniyle ciddi ağrılarınız varsa doktorunuz ağrı kesici ilaçları reçete edebilir.
Sonuçları kim yorumluyor ve nasıl edinebilirim?
Doku toplandıktan sonra analiz için bir laboratuvara gönderilir. Bir patolog, biyopsi dokusunu bir mikroskop altında inceleyecektir. Patoloğun tam bir raporu birkaç gün içinde doktorunuza gönderilecektir.
Prosedürün nasıl sonuçlanacağını doktorunuza sormalısınız.
Göğüs biyopsisi yaptırdıysanız, muhtemelen radyolog sonuçlarınızı sizinle tartışacaktır.
Girişimsel radyoloğunuz, prosedürünüz ya da tedaviniz tamamlandıktan sonra bir takip ziyareti önerebilir.
Ziyaret, fiziksel bir kontrol, görüntüleme prosedürleri ve kan veya diğer laboratuvar testlerini içerebilir. Takip muayeneniz sırasında, prosedürünüz veya tedavinizden bu yana yaşadığınız herhangi bir değişiklik veya yan etki hakkında doktorunuzla görüşebilirsiniz.
Biyopsilerin sınırlamaları nelerdir?
Bazı durumlarda iğne biyopsisinden elde edilen doku miktarı yeterli olmayabilir ve biyopsinin tekrarlanması gerekebilir. Bu özellikle lenfoma tanısı koymaya çalışırken yaşanabilir.
Biyopsi tekrarı ihtimalini azaltmak için örnek alınacak dokunun nekrotik (çürümüş) kısmından uzak kalmak etkin bir çözüm olacaktır.
source https://saglik.kocaali.com/biyopsi-islemi-nedir/
0 notes
egitimgazetesi · 7 years ago
Text
Eğitim Gazetesi
http://www.egitimgazetesi.net/giresun-universitesi-ogretim-elemani-alim-ilani/
Giresun Üniversitesi Öğretim Elemanı Alım İlanı
Giresun Üniversitesi Rektörlüğünden:
Üniversitemiz birimlerine 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesi, Öğretim Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma Yönetmeliği ve Giresun Üniversitesi Öğretim Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma Yönergesi hükümleri uyarınca öğretim üyesi alınacaktır. Öğretim üyesi kadrosuna başvuracak adayların 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunun 5772 sayılı Kanunla değiştirilen 23 ve 25 inci maddelerinde belirlenen asgari koşulları sağlamış olmak şartıyla:
DOÇENT kadrosuna başvuracak adayların; başvurdukları birim, bölüm ve anabilim dalını belirten dilekçelerine özgeçmiş, 2 adet fotoğraf, nüfus cüzdanı örneği, lisans/yüksek lisans diploması, doktora belgesi ve doçentlik belgesi (1 takım noterden tasdikli), yayın listesi, yönergeye uygun olarak doldurulmuş puan cetveli, bilimsel çalışma ve yayınlarını kapsayan 4 adet dosyayı (1 adette CD halinde) ekleyerek, 4 adet gönderim kutusuyla birlikte Üniversitemiz Personel Dairesi Başkanlığına şahsen müracaat etmeleri gerekmektedir. Doçent kadrosuna; Profesörler müracaat edemezler.
YARDIMCI DOÇENT kadrolarına başvuracak adayların; başvurdukları birim, bölüm ve anabilim dalını belirten dilekçelerine; özgeçmiş, 2 adet fotoğraf, nüfus cüzdanı örneği, lisans/yüksek lisans diploması ve doktora belgesi (1 takım noterden tasdikli), varsa yabancı dil sınav sonuç belgesi, yayın listesi, yönergeye uygun olarak doldurulmuş puan cetveli, bilimsel çal��şma ve yayınlarını kapsayan 4 adet dosyayı (1 adette CD halinde) ekleyerek 4 adet gönderim kutusuyla birlikte ilgili birime şahsen müracaat etmeleri gerekmektedir. Yardımcı Doçent kadrosuna; Doçentler müracaat edemez.
Yardımcı Doçent kadrolarına başvurularda 2547 sayılı Kanunun 23. maddesinin (b) fıkrasının 2. bendine göre Üniversitemizce ayrıca yabancı dil sınavı yapılacaktır. Üniversitemizin yapacağı yabancı dil sınavından en az 60 (altmış) puan almış olmak gerekmektedir.
Başvuruda bulunacak adaylar, başvuru dosyalarını Giresun Üniversitesi Öğretim Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma Yönergesinin 5. maddesine uygun olarak hazırlayacaklardır.
Başvuruda bulunacak adaylardan, herhangi bir kamu kurumunda çalışanlar (daha önce çalışıp ayrılsalar dahi) çalıştığı kurumdan alacakları onaylı ayrıntılı hizmet belgesini müracaat belgesine ekleyerek ibraz edeceklerdir. Yabancı yükseköğretim kurumlarından alınan diplomaların denkliğini gösteren onaylı belgelerin de sunulması gerekmektedir.
NOT: Yardımcı Doçent kadrolarına, 2547 sayılı Kanunun 50/d maddesi kapsamında istihdam edilerek doktora veya sanatta yeterlilik eğitimlerini Üniversitemiz bünyesinde tamamlayanların başvuru hakkı bulunmamaktadır.
İlan Tarihi                  : 19.01.2018
Başvuru Tarihi           : 19.01.2018
Son Başvuru Tarihi    : 02.02.2018
  BİRİM BÖLÜM ANABİLİM DALI ÜNVANI DER. ADET İLAN ŞARTI 1 Dereli Meslek Yüksekokulu Ormancılık Bölümü Ormancılık ve Orman Ürünleri Programı Doçent 1 1 Sistematik botanik alanında çalışmaları olmak. 2 Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Çevre Bilimleri Anabilim Dalı Doçent 1 1 Fitoremediasyon ve membran teknolojileri ile ilgili çalışmalar yapmış olmak. 3 Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü Nöroşirurji Anabilim Dalı Doçent 2 1 Subaraknoid kanama ile ilgili deneysel çalışması olmak. 4 Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimleri Bölümü Biyofizik Anabilim Dalı Yardımcı Doçent 3 1 Kanser metastazında hücre adhezyon proteinleri ile ilgili çalışmaları olmak. 5 Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Radyoloji Anabilim Dalı Yardımcı Doçent 3 1 Difüzyon ağırlıklı MRG ve elastografi konularında çalışmalar yapmış olmak 6 Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Nöroloji Anabilim Dalı Yardımcı Doçent 5 1 Kanserli hastalarda akut iskemik inme konusunda çalışması olmak 7 Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü Genel Cerrahi Anabilim Dalı Yardımcı Doçent 3 1 Hidatik kist cerrahisi ile ilgili deneysel çalışması olmak. 8 Diş Hekimliği Fakültesi Klinik Bilimler Bölümü Periodontoloji Anabilim Dalı Yardımcı Doçent 5 1 Periodontoloji alanında doktora yapmış olup, periodontal hastalıklar ile YKL-40 akut faz proteini ilişkileri konularında çalışmaları olmak. 9 Görele Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Lojistik Yönetimi Bölümü Lojistik Yönetimi Anabilim Dalı Yardımcı Doçent 5 1 İktisat alanında doktora yapmış olup, şirketlerin sürdürülebilir ekonomik performansı üzerine çalışması olmak. 10 Sağlık Hizmetleri MYO. Tıbbi Hizmetler ve Teknikler Bölümü Tıbbi Laboratuvar Teknikleri Programı Yardımcı Doçent 4 1 Bakterilerde tiplendirme, antibiyotik direnci ve virülans faktörler konularında moleküler düzeyde çalışmaları olmak.
0 notes
gdfg5345-blog · 8 years ago
Text
Mikrouyarım Tedavileri
Mikrouyarım Tedavileri - Biyoelektromanyetik Tıp nedir? Geçtiğimiz yirmi yıl içerisinde, MRG [Manyetik Rezolans Görüntüleme], PET [Pozitron Emisyon Tomografi], SQUID [Süperiletken Kuantum Girişim Aygıtı/Superconducting Quantum Interference Devices] ve diğer sofistike görüntüleme tekniklerindeki gelişmeler tıbbi tanılamada devrim yaratmıştır. Biyoelektromanyetik terapideki benzer gelişmeler pek çok bozuklukta ilaç ve cerrahi müdahalelerin yerini alacak gibi gözüküyor. Ortaya çıkan bu modalitenin çok fazla ilgi çekmesi çok sayıda yapay ürünün ortaya çıkmasına yol açmış, bu ürünlerde modalitenin etkililiğinin test edilmesini güçleştirmiştir. Biyoelektromanyetik Tıbbın sağladığı araç ve becerilerle bu tarz değerlendirmelerin yapılması mümkündür:
Manyetik ve elektromanyetik alanların biyolojik etkilerini ve klinik etkinlik ve güvenliliğin saptanmasında dosimetrinin önemini kapsamlı bir biçimde açıklayarak
Sadece katı klinik denemelerle değil aynı zamanda sağlam temel bilim araştırmalarıyla desteklenen önemli örneklerin sunulması
Transkutanöz elektriksel sinir stimülasyonu (TENS), kranial elektroterapi stimülasyonu (CES), vagal sinir stimülasyonu (VNS), tekrarlanan transkranial manyetik uyarım (rTMS) ve başka kanıtlanmış tedavilerin icat ve gelişimlerinden sorumlu otoriteler tarafından köken ve evrimlerinin araştırılması
A.B.D., Avrupa, Doğu Avrupa, Rusya ve Pasifik Ülkelerinde yürütülen araştırmalara dayalı olarak umut verici yeni yaklaşımların tespiti.
KET Uyarım Tedavisi nedir? KET UYARIM (Kranial Elektroterapi Uyarımı), CES (Cranial Electrotherapy Stimulation) tedavisi Elektrotıp kapsamında geliştirilmiş son tedavi yöntemlerinden birisidir.KET Uyarım tedavisi kulağa yerleştitilen elektrotlarla uygulanan özel üretilmiş mikro akımın hedef beyin bölgelerine uygulanmasını amaçlar. KET Uyarım Tedavisi nasıl bulundu? New york  (USA) da “Columbia- Presbyterian Medical Center” direktörü Dr. Daniel Kirsh’in  geliştirdiği bir programdır. Ağrı ve Stresle  ilgili Hastalıklar Merkezinde çalışmaları sürdürülen Dr. Kirsh bu konu ile 1972’den beri ilgilenmektedir. Elektriksel Tıbbın  kısa tarihçesine bakılırsa FDA (ABD İlac,Gıda ve Tedavi onay kurumu) CES tanımını 1978 de kabul etti. Şu ana kadar 160 insan ve hayvan çalışmasında güvenlilik ve etkinlik çalışmaları yapıldı ( Safety and Effectiveness) 1970 lerde TENS (Transcutaneal Electrical Nevre  Stimulation) ismi ile yumuşak doku ağrılarında Fizik tedavi tekniği olarak kullanılıyordu. Bu teknik dokuları tahriş edici (Counter – irritant) özelliği nedenleriyle yaygın kullanılamıyordu ve kısa sürede ağrı geri geliyordu. Daha sonra mikroakım cihazları üretildi. Bu cihazlar dokulardaki ağrı masajlarını değiştiriyorlardı. Dr. D. Kirsch Kronik Ağrı ve Stres’de çalışmalarını tamamladı. CES (KET UYARIM) tedavisini Anksiyete, Depresyon ve Uykusuzluk için, MET ( MET UYARIM ) ( Microcurrent Electrical Therapy) tedavisini Kronik ağrı için FDA’ya sundu ve onayını aldı. Artık Doktor reçetesi ile kullanılabiliyor. Hiler iki sistemde de kullanılan akım özel bir akımdır. Bedenin doğal olarak ürettiği biyo elektrik akımı aktive eden kombine dalga şeklidir. (Combining Waveforms). MET UYARIM Tedavisi nedir? Mikro uyarım tedavisinin ağrı için kullanılan formudur. “Microcurrent Electrobiological Treatment” ismi ile bilinir. Kalem şeklinde elektrotlarla hekimin gerekli gördüğü ağrılı bölgelere uygulanır. Akımın özelliği KET uyarımın dalga formunun aynısıdır. Kronik ağrı tedavisi için FDA’de onaylanmıştır. Bedenin optimal elektromanyetik iç dengesinin (Homeostasis) sinir hücre iletilerini değiştirerek normalize ettiği tahmin edilmektedir. KET UYARIM  nasıl etki eder? KET uyarım tedavisi esnasında akım beynin hipotalamsu bölgesinde ilerler. Beyinde endorfin, serotonin, noradrenalin, dopamin kimyasal ileticilerin yükseldiği, cortisol hormonunun azaldığını gösteren bulgular vardır. KET uyarım tedavisinin etkili olduğu kişinin uyanık, dikkat artmış aynı zamanda gevşemiş olmasını hissetmesi ile anlaşılır. Bu özellik alfa beyin dalgasının artışının karekteristik özelliğidir. Bazı kullanılıcılar tedavi esnasında anksiyetelerinin azaldığını bazı kullanıcılar neşelerinin arttığını belirtirler. Bazı kullanıcılar iç yanması hissi ve/veya zihin açılması hissini belirtirler. 5- 10 arası tedavide sonuç alınmazsa tedavinin başarılı olmadığı düşünülür. KET ve MET UYARIM  cihazlarının özellikleri Dokuz voltluk pille çalışan  15- 20 cm büyüklüğünde taşınabilir bir cihazdır. İki bölümü vardır. Birincisi kulak memelerine bağlanan beyine mikroakım gönderen bölümü. Kaygı, Depresyon, ve Uykusuzluk için hekim önerisi ile   kullanılır.Bağımlılık,Dikkat eksikliği,Zihinsel (cognitive) Disfonksiyon ve  Psikolojik kaynaklı ağrılarda  tedavi protokoluna dahil edilebilir. İkinci bölüm MET UYARIM adı ile bağımsız olarak da üretilmiş olan bölümdür. Özel problarla ağrıyan bölgelere akım verilmek için kullanılır. Kümülatif (biriken) etkisi vardır. Kronik Ağrılar için onaylanmıştır. Endorfin salınımını artırdığı bilinmektedir. Beyin ve  beden biyokimyasına etkileri,Norman Sheady’in araştırmalarına göre nörokimyasallardan serotonin kanda %15-40, beyin omurilik sıvısında %50-200 artıyor. Ağrı kesici hormon olan Beta Endorfin kanda (Plasma) %98 , Beyin Omurilk sıvısında %219 artıyor. EEG değişikleri Beyin dalga genliğini artırdığı (P 300 amplitudu), uyku iğciklerini artırdığı, Alfa dalga üretimini çoğalttığı bilinmektedir. Delta ve Teta dalgalarının azalttığı görülmektedir. Bazı araştırmalar Wisconsin Üniversitesinden Jarzembski ve araştırma grubu hayvan deneylerinde akımın Limbik sistem boyunca  kanalize olduğunu saptadılar. Limbik sistemde bilindiği gibi psikofizyolojik temel beyin alanlarıdır. Austin, Teksas Üniversitesi Biyomedikal mühendislik bölümünden Ferdjallah, 1 amperlik akımdan beynin talamik bölgesine ulaştığını gösterdi. Bu bulgular nörotranmitter (kimyasal taşıyıcı) üretimi ve salınımını etkilemeye yeterli düzeydedir. Mikroakım tedavilerinin ağrı mesajlarından sorunlu beyin bölgelerini, nörotransmitter (kimyasal taşıyıcı) oluşumunun ve vücut işlevinde hormnon üretimi ve kontrolunu denetleyen HPA (Hipotalamik – hipofiz ekseni) uyarır. FDA tarafından onaylanmış tedavilerdir. Hakemli dergilerde yayınlanmış makaleler. Kontrolsuz, kontrollü tek kör, Plasebo kontrollü çift kör, yalancı cihaz (shame) kontrollü çalışmalarla ve açık klinik çalışmalarla bilimsel değeri kanıtlanmıştır.Mikroakım tedavilerinin ilaç tedavileri ile aynı anda kullanımında ilaç kullanımının üçte bir arasında azaldığına dair pek çok çalışma vardır.Tennessee Medical Center Üniversitesi’nde 5 farklı çalışma serisinde köpek denekler incelendi. Köpeklerin beyinlerindeki kimyasal dengeyi bozan, Parkinson benzeri belirtiler yapan ilaçlar kullanıldı. Hayvanlar ilaçlar kesildikten sonra normal davranışlara dönmesi için 4-7 güne ihtiyaç duyuluyordu. Farklı olarak  KET Uyarım tedavisi uygulanan köpeklerde 3-7 saat içinde belirgin Nörokimyasal denge oluşabildi.Yazarlar şu sonuca vardılar. KET uyarım tedavisi “Presinaptik membranda  kimyasal ileticilerin sinaptik aralığa geçişini indükler.Presinaptik membrande replasman nörotransmitter maddelerinin üretimini artırır.” sonuna ulaştılar daha sade bir ifade ile sinir hücre zarı geçirgenliğini artırdığı, hücre içi kimyasal depocukları çoğalttığı söylenebilir.( ) Küçük elektriksel vuruların beyin sinir hücrelerini yenilediği ve onardığı artık biliniyor. Kognitif disfonksiyon (zihinsel yavaşlama), Fibromiyalji,Bağımlılık ,Dikkat Eksikliği  gibi alanlarda da yüz güldürücü bilimsel gelişmeler ve çalışma sonuçları gittikçe artmaktadır. EMG sonuçları da kas gerginliğinin anlaşılması yönünde olmuştur. Yan etkileri 6007 kişiyi kapsayan 126 insan çalışmasında 9 baş ağrısı(Myogenic Headache)  (%0.20) 5 cilt tahrişi (skin irritation) %0.11 olgusuna rastlanıldı.Geçmişinde baş dönmesi, bulantı, şiddetli başağrısı birlikte olan vakalarda ilk günler bu belirtilerin artabileceği bildirilmiştir. Kan basıncını düşürücü etkileri de bildirilmektedir. KET  uyarımı tedavilerinde en büyük karşılaşılan sorun hafif dezoryentasyondur. Zaman, yer yönelimi bozulur ve şaşkınlık hissi oluşursa tedavi kesilir.Bağımlılık derecesinde kullanım bildirilmemiştir. KET VE MET UYARIM BİRLİKTE KULLANIMI Ağrı çalışması için kullanılmaktadır. Yapılan çalışma ve sonuçlarda Fibromiyalji de %91, Migrende %98, Kafa önü ve arkası ağrılarında %.89. Kronik ağrılarda %93, Kronik Yorgunluk Sendromunda %94 çeşitli oranlarda iyileşme görülmüştür. Kaygı bozukluklarında sonuç hemen başlar. Depresyon ve uykusuzlukta 2-3 hafta sonunda sonuç alınmaya başlar. Ağrıda sonuç alma çeşitlilik gösterir. Genellikle 2 hafta içinde iyileşme eğilimi yoksa tedavi yeniden gözden geçirilir. Sonuç olarak; Mikroakım tedavileri 1981 yılından beri miyonlarca insanın standart tedavilerden faydalanmadıkları zaman kullanılan bir tedavi olarak bilinen bir yöntemdir. Amerika Tıbbı Mikrouyarım tedavisini sır olarak saklama dönemini gerilerde bırakmış daha yaygın olarak kullanmaya başlamıştır. Mikrouyarım tedavilerinin Depresyonla ilgili literatür bilgileri  hakkında  ayrıntıları  aşağıdaki Dr.Kırsch (2004)  in yazısının geniş bir özetinde bulabilirsiniz. “KET Uyarım’ın Tanıtımı ve Tarihsel Öyküsü Tıbbi uygulamada elektrik akımlarına yer verilmesi 2 bin yıl öncesine dayansa da, günümüzde KET Uyarım,’Kranial Elektroterapi Stimülasyonunun (CES)’ ilgi görmesi belki de ilk kez 1903’de Fransa’da Leduc ve Rouxeau tarafından yürütülen araştırmalarla başladı. Leduc’un öğrencisi olan Robinovitch ilk kez 1914’de elektrik tedavisiyle uyku indükleme iddiasında bulundu (1). 1930’ların sonuna doğru elektronarkoz ve ardından elektrokonvülsif şok tedavileri ilgi çekmeye başladı. 1957’de Anan’ev ve grubunun yürüttüğü çalışmaya ve 1958’de Gilyarovski’nin Electrosleep adındaki eseri yayınlanana kadar, CES uygulamasına ilişkin daha küçük miktardaki elektrik akımı ciddi boyutlarda ilgi görmedi. (2). Çalışmanın uyandırdığı ilgi mevcut araştırmaya ve Amerika ve başka yerlerde CES’nin klinik kullanımına doğrudan katkıda bulundu. A.B.D.’de “kranial elektroterapi stimülasyonu” olarak adlandırılan bu uygulama halen dünyanın pek çok yerinde “electrosleep” (elektro-uyku) olarak anılmaktadır. Tedavi A.B.D.’de “electrosleep” olarak uygulamaya kondu. Ne var ki Amerikalı araştırmacılar kısa bir süre sonra tedavinin ille uyku indüklemediğini ve uyku oluşmasa bile klinik etkiler elde edildiğini fark ettiler. (3,4) Günümüzde terapötik amaçla başa tatbik edilen küçük bir elektrik akımı resmi olarak “kranial elektroterapi stimülasyonu” olarak adlandırılır. Bununla birlikte “transkranial elektrik stimülasyonu”, “serebral elektrostimülasyon”, “alfa indüksiyon tedavisi”, “nöromodülasyon”, “nöroelektrik terapisi” gibi pek çok ilişki terim bir çok araştırma makalesine başlık atılmıştır. Bu durum CES çalışmalarının literatürde bulunmasını ve indekslenmesini güçleştirmektedir. (5,6) CES araştırmasının yakın zamanda revize edilen kaynakçasında 126 insan çalışması, 29 hayvan çalışması ve 31 gözden geçirme makalesi özetlenmiştir.(7) Dünyada sadece A.B.D.’ye özgü olarak, CES aletinin dağıtımı için yetkili bir sağlık görevlisi tarafından reçete edilmesi koşulu vardır. Uykusuzluk, depresyon ve anksiyete tedavisinde kullanımı Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından resmen onaylanmıştır. Çeşitli kognitif disfonksiyon tipleri, abstinans sendromu gibi başka klinik bozuklukların ve daha yakın zamanda refleks sempatik distrofi, mültipl skleroz ve fibromiyalji gibi oldukça farklı alanların da CES’den olumlu yönde etkilendiği saptanmıştır. Bunların her biri daha sonra ele alınacaktır. Temel tıbbi uygulamalar içerisine girmiş olan CES’nin maruz kaldığı majör problemlerinden bir tanesi de şudur;  elektrotıbbın başlangıcından beri, tıbbi elektronik uygulamaları ile hayal edilebilen her türlü bozukluğun başarıyla tedavi edilebileceği iddia edilmiştir. CES’nin etkililiğine dair çok sayıdaki iddianın altında muhtemelen ilk başlarda Wisconsin Üniversitesinden Jarzembski ve araştırma grubunun elde ettiği bulgular yatmaktaydı. Araştırmacılar beyinlerine algılayıcılar (sensörler) implant edilen primatların başlarına CES uygulandığında, dıştan uygulanan akımının % 42’sinin beynin her bölgesine nüfuz ettiğini, özellikle limbik sistem boyunca kanalize olduğunu saptadılar.(9) Daha yakın zamanda Austin, Texas Üniversitesi Biomedical Engineering Departmanı’ndan Ferdjallah tarafından yürütülen bir araştırmada, 1 miliamperlik akımdan, yaklaşık 5 *A/santimetre karelik CES’nin 13.30 mm çapındaki talamik bölgesine ulaştığı görüldü. Bu ise nörotransmitter üretimini ve salınımı etkilemeye yetecek düzeydeydi. (10) Buna göre, CES ağrı mesajlarından sorumlu beyin bölgelerini, nörotransmitter oluşumunu ve vücut içerisinde hormon üretimini ve kontrolünü denetleyen hipotalamik-hipofiz eksenini uyarır. Zamanla bu tarz bir uyarımın mikroamper düzeyinde bile olsa, söz konusu bölgelerde etkinlik oluşturabileceği varsayıldığı takdirde, vücudun bir çok yerinde semptom azalmasından şüphe edilebilir. Bu bölümde CES’nin bilimsel klinik çalışmalarına ve halihazırda FDA tarafından onaylanmış, üç CES tedavi önerisine (anksiyete, depresyon ve uykusuzluk) ilişkin bildirimlere yer verildi. Bunları, hakemli-makaleler bilimsel literatüründe yayınlanmış, bilimsel olarak ispatlanmış, CES’nin umut verici klinik kullanımına ilişkin bildirimler takip ediyor. Depresyonda Mikrouyarım Tedavileri ,Bilimsel Çalışmaların Özetleri Amerikan literatüründe pek çok depresyon çalışması yer almaktadır. Bazı çalışmalarda başka semptomlar araştırılırken şans eseri depresyon remisyonu saptanmıştır (11). Bazı çalışmalarda ise çeşitli protokollerle özel olarak depresyon araştırılmıştır.  Bu protokoller kontrolsüz açık klinik tasarımlar (12), yalancı cihazla (sham) tedavi edilen kontrollü tek kör (13) ve plasebo kontrollü çift kör tasarım aralığında değişiklik göstermiştir. (14) Stratejilerin ölçümü güvenirlik veya geçerliliği saptanmamış klinik tahminlerinden (15), güvenirlik ve geçerliliği saptanmış standardize test ölçümlerine kadar geniş bir aralıkta yer almaktadır.(16) Tipik çalışmada 0.05 veya 0.01 düzeyinde veya üzerinde anlamlı değişiklikler bildirilirken, bazısında çeşitli derecelerde klinik düzelme gösteren hastaların yüzdesi bildirilmiştir (12) Daha yakın zamanda, tıbbi tedavide farmasötiklerin rekabet halinde olduğu bir dönemde, Amerikan tıbbı istatistiksel olarak anlamlı sonuçlara daha az ilgi gösterir olmuştur. Artık tedavilerin karşılaştırmalı etkililik ve güvenliği daha fazla ilgi uyandırmaktadır. Bu ilgi yoğunluğu iki probleme yol açmıştır;  halihazırda ��anlamlı” terimi ile çoğu zaman tedavi gören deneklerle kontrol denekleri arasındaki ortalama farklılıklar karşılaştırıldığında ortaya çıkan  0.05 veya 0.01’lik güvenlik sınırlarına atıfta bulunulur. Fakat farmasötik çalışmalarda şimdilerde bu terimle başlangıç skorlarının üzerinde % 25’lik veya ileri düzeyde iyileşme gösteren hasta sayısına atıfta bulunulmaktadır. Bu aynı zamanda “anlamlı düzelme” olarak da  adlandırılır. Öte yandan, bir çalışmada kimi zaman oldukça zorlayıcı negatif yan etkilere maruz kalan hasta sayısı veya yüzdesi genellikle bildirimde yayınlanırken, bu iki anlamdan hangisinin kast edildiğine bakılmaksızın, bu sayı çalışmanın “anlamlı” bulgularına dahil edilmez. Bu tarz çalışmaları okuyan bir kişi güvenlilik ve etkililik açısından yeni bir tedavinin klinik önemini takdir ederken sonlanımın ne anlama geldiğine kendi başına karar verecektir. CES çalışmaları da “anlamlılık” tuzağına sıkıştırılmaktadır. Bu çalışmaların çoğunda sadece çalışmadaki hastaların ortalama değişikliklerinin güvenlik sınırlarının anlamlılığı bildirilmiş, CES tedavisinin etkilediği değişikliğin gerçek miktarına dikkat edilmemiştir. Bu “etki büyüklüğü” olarak bilinir ve gelecekteki bilimsel çalışmalarda hiç kuşkusuz bu daha fazla sıklıkta bildirilecektir, şimdi en iyi şekilde bildirilen “düzelme yüzdesi”dir. Bu iki terim istatistiksel olarak eşanlamlıdır. Şimdilik, etki büyüklüğü literatürde yer alan, giderek artan sayıdaki meta-analitik çalışmada bildirilen temel ünitedir. Burada bir gözden geçirici çok sayıda çalışmayı istatistiksel olarak birleştirir. Bunların sonlanımları büyük ölçüde değişiklik gösterebilir. Burada amaç yeni bir hasta grubunun belli bir tedaviden ortalama olarak ne kadar iyileşme sağladığını öğrenmek ve tedavi uygulamalarının % 95’inde (veya %99’unda) beklenen sonlanım ortalamasının alt ve üst limitlerinin normalde ne olabileceğini öğrenmektir. Bu sayılar meta-analizlerde etki büyüklüğü olarak bildirilir. Ve genellikle belli bir meta analizde yer alan çalışmalardan elde edilen ortalama etki büyüklüğünün standart hatasını kapsar. Bir başka deyişle bu, yeni bir grup hastaya beklenen etki büyüklüğünün makul olarak değişebileceği bir aralık vermek demektir. A.B.D.’de 30 yıldan fazla süren CES çalışmaları ve klinik uygulamalarından sonra, depresyon hastalarına CES tedavisi öneren bir pratisyenin beklentisi ne olabilir? Tablo 1 ve 2’de, 1970-2002 tarihleri arasında, geçtiğimiz 32 yıl boyunca 25 depresyon çalışmasının meta-analitik bir özeti yer almaktadır.   Tablo 2. CES depresyon çalışmalarının listesi ve tanımı:
Yazar Tedavi Paramet-releriPrimer Tanı Körleştir-meÇalışmaDizaynıSonlanımÖlçütü Denek TerapistDeğerlen- diriciBianco(14)Günde 45 dak. 6-14 Gün Alkolizm Evet EvetEvet Çift körHamilton ve Beck Depresyon Ölçekleri Feighner (82)Günde 30 dak.M-F, 14 GünYatan PsikiyatriHastaları EvetEvetEvet ÇaprazZung SRDS (a)Frankel(17)Günde 45 dak.M-F, 15 Gün, 15 Hz&100 Hz  Kombine Gruplar Uykusuzluk EvetEvetEvet Çapraz,100 Hz/15 HzZung SRDSHearst(83)Günde 30 dak.5 GünUykusuzlukEvetEvetEvetÇaprazNIMH Self RatedSemptom ÖlçeğiKrupistsky(84)Günde 30 dak. M-F, 20 Gün Alkolikler EvetEvetEvetÇift körZung, SRDS, MMPI Depresyon ÖlçeğiLevitt (85)Günde 30 dak.M-F, 10 Gün Yatan PsikiyatriHastaları EvetEvetEvetÇift körKlinik Değerlendirme ÖlçeğiSmith (86)Günde 45 dak.M-Th, 12 GünKapalıKafa TravmasıEvetEvetEvetÇift körPOMS(b)Marshall (24)Günde 30 dak.M-F, 5 GünYatan Psikiyatri HastalarıEvetEvetEvetÇift körDES+DIIMatteson(16)Günde 30-40 dak.14 GünMezun ÖğrencilerHayırHayırHayırAçık klinikPOMSTyers (64)Günde 60 dak.21 GünFibromiyaljiHayırHayırHayırAçık klinikPOMSTyers (65)Günde 60 dak. 21 Gün FibromiyaljiHayırHayırHayırAçık klinikPOMSLichtbroun (43)Günde 60 dak. 21 GünFibromiyaljiEvetEvetEvetÇift körPOMSKirsch (7)Çeşitli, Evde KullanımTanılanmış Depresyon HayırHayırHayırAçık klinikDoktorDeğerlendirmesiMay (87)Günde 60 dak. 25 GünBağımlılıkHayırHayırHayırAçık klinikBeck DepresyonÖlçeği,MAACL©Moore(42)Günde 30 dak.5 GünAnksiyete,Uykusuzluk,DepresyonEvetEvetEvetÇift körÇaprazBeck DepresyonÖlçeği,KlinikDeğerlendirmelerPassini (25)Günde 30 dak.M-F, 10 GünYatan PsikiyatriHastalarıEvetEvetEvetÇift körMAACLPhilip (26)30 dak., 2x Gün, 5 GünYatan  PsikiyatrikBağımlılarEvetEvetEvetÇift körMADRS(d)Rosenthal (88)Günde 30 dak.5 GünAyaktan PsikiyatriHastalarıEvetEvetEvetÇift körÇaprazKlinik Değerlendirmeler,ZungSRDSRosenthal (12)Günde30 dak, M-F, 5-8 Gün Ayaktan PsikiyatriHastalarıHayırHayırHayırAçık klinikZungSRDS,KlinikDeğerlendirmelerRosenthal (18)Günde 30 dak. M-F, 5-10 GünAyaktan PsikiyatriHastalarıHayırHayırHayırAçık klinikKlinikDeğerlendirmeler,Zung SRDSShealy(89)Günde 20 dak. 14 Gün Kronik Ağrı, Depresyon HayırHayır HayırAçık klinikSerum NörokimyasallarSmith (13)Günde 40 dak.M-F, 15 GünYatan AlkoliklerEvetHayırEvetTek körPOMSSmith (11)Günde 45 dak.21 Gün DEHBHayırHayır HayırAçık klinikIPATDepresyonÖlçeği
Kolayca bulunabilecek tüm çalışmalar yukarıdaki analize dahil edilirken, spesifik çalışmalara dair bazı yorumlar endikedir. Mesela, CES tedavisinden hiçbir olumlu etkinin elde edilmediği Frankel çalışması CES literatüründe adeta yapayalnız durmakta ve otuz yıldır gözden geçiricileri şaşkınlığa uğratmaktadır. (17) Bu çalışma depresyon ölçümünde Zung Self Rated Depression Scale’in kullanıldığı, temelde bir uyku çalışmasıydı. Frankel herhangi bir değişiklik bulgusuna rast gelmese de, Rosenthal CES çalışmalarında bu ölçek üzerinde rutin değişiklikler saptadı. (18) Frankel anksiyete ölçümünde Taylor Manifest Anxiety Scale’i kullandı ve başka araştırmacılardan farklı olarak hastalarında hiçbir değişiklik saptamadı. (19) Ayrıca 24 saatlik idrar ketosteroidlerini ölçtü, fakat Briones’in aksine CES tedavisi gören hastalarında hiçbir değişiklik saptamadı. (20) Uykuyu ölçmek için uyku laboratuarında gece-boyu EEG ölçümlerinden faydalandı. Yine hiçbir değişiklik bulgusuna rastlamadı. Oysa Weiss ölçülen her EEG bölgesinde oldukça iyi uyku değişiklikleri elde etti. (21) Frankel’in tasarım ve analizinde bir çift kayda değer metodolojik mesele söz konusuydu. Birincisi şuydu; diğer araştırmacılar CES’yi tek bir frekansta, genellikle 100 Hz’de incelemiş oldukları halde, Frankel yöntemlerin yer aldığı bölümde belirttiği üzere, hem 100 Hz hem de 15 Hz’yi incelemiş, “bu iki tip CES tedavisi arasında her hangi bir etki farklılığı olup olmadığını saptamayı” amaçlamıştır. Sonrasında, on beş gün boyunca 17 hastanın yarısına 100 Hz ve diğer yarısına 15 Hz’nin tatbik edildiği bir  çapraz dizayn kullandı. Sonraki onbeş gün boyunca da 100 Hz tatbik edilen hastaları 15 Hz’ye tabi tuttu, aynı şekilde tersi de söz konusuydu. Obrasov ve mevcut yazarlar araştırmacıları çapraz çalışmalara karşı uyardılar. Çünkü CES hastalarında tedavinin ardından iyileşmeye devam etme eğilimi söz konusuydu. Bu durum çaprazlanan kontrollerde çalışma sonuçlarını karmaşıklaştırıyordu. (22) Bununla birlikte Frankel de bir çapraz karşılaştırma dizaynı gerçekleştirdi. Yaptığı istatistiksel analizde bugüne kadar CES literatüründe yer alan en tuhaf şeyi gerçekleştirdi: 15 günlük çalışma analizinden önceki çalışmasında hem 100 Hz grubundan hem de 15 Hz grubundan alınan skorları kombine etti. Ardından sonraki 30 günlük çalışma analizinde bunları yeniden kombine etti. Bir başka deyişle, Frankel “bu iki tip CES tedavisi arasında etki farklılıkları olup olmadığını incelemek için” verilerini analiz etmedi. Bunun yerine, benzer etkilere sahip oldukları varsayımından yola çıkarak, iki farklı tedavi parametresini kombine etti ve hiçbir etki saptamadı. Frankel’in çalışmasına ışık tutabilecek belki de en önemli nokta onun CES tedavi prosedürüdür. Bu prosedürde “operatör yavaş yavaş akımı hastanın sübjektif olarak rahatsızlık duymayacağı, maksimum düzeye çıkarmıştır.” Mevcut yazarlardan biri bir çalışma gerçekleştirdi ve bir grupta akımı hastanın rahatsızlık duymayacağı maksimum düzeye kadar çıkardı. Bir başka grupta ise oldukça düşük düzeyde akım verdi (20 mikroamperin altı) veya hastaların akım düzeyini kendi duyarlılık seviyelerine göre belirlemelerine ve sonrasında duyarlılık seviyelerinin tam altına getirmelerine izin verdi. Kendi şiddet düzeyini seçen hastalar önceden belirlenmiş yüksek şiddet grubuyla eşleştirildiğinde, çarpıcı sonuçlar kaydedildi. İlk hasta grubunda her ölçüm kategorisinde belirgin düzelmeler oluşurken, yüksek şiddet düzeyindeki hastalar neredeyse değişmeden kaldılar. Bundan çıkarılan sonuça göre; yüksek şiddet düzeyi bazı hastalar için faydalı olabilse de, hemen hemen aynı sayıdaki başka hastalarda zararlı olabilmektedir. Dolayısıyla görünüşe göre en iyi strateji her seans başlangıcında hastanın kendi akım şiddetini belirlemesine izin vermektir.(23) Bir başka deyişle, yüksek şiddet grubu aynen Frankel grubu gibi CES’ye cevap vermiş ve literatürdeki CES bulgularının her hangi birini tekrarlamamıştır. Marshall hem kontrollerin hem de CES tedavisi gören hastaların önemli ölçüde düzelme kaydettiği çalışmasında kontrolü kaybetti. Bunun sebebi büyük bir olasılıkla tüm bu hastaların yatarak tedavi gören, psikoaktif ilaç kullanan kişiler olmasıydı. (24) Passini de VA hastanesinde yatarak tedavi gören hastalarda benzer bir problemle karşılaşmıştı. Kendisi CES tedavisi gören deneklerinde tedavi etkileri bildirirken, kontrollerde de benzer düzeyde iyileşme görülmüştü. (25) Philip deprese hastalarda drog abstinans sendromu üzerinde çalışmaktaydı. Hastaları elektroşok tedavisine hazırlamak için tüm psikoaktif ilaçları birden bire kesti. (26) Otuz dakikalık beş günlük tedavi sonrası hepsi hala deprese bir haldeydi. Başka bağımlılık literatürlerinde de benzer bulgular söz konusuydu. Madde kesilmesi sonrası ortaya çıkan depresyonu geçirmek için genellikle 14 ile 24 günlük bir süreye ihtiyaç vardır. Yukarıda kaydedilen dört çalışma dışında, tüm çalışmalardan alınan etki büyüklükleri kombine edildiğinde, ağırlıklı olmayan etki büyüklüğü .45 olur. Her çalışmada deneklerin sayısı için ağırlıklı etki büyüklüğü .57 olur. Ve ortalama etki büyüklüğünün standart hatası 0.06’ya düşer. Unutmamak gerekir ki bunlar r hesaplanmış etki büyüklükleridir ve burada .50 yüksek olarak kabul edilir. Yukarıda belirtildiği üzere, uygulanan bilimsel kontroller açısından bakıldığında  çalışma tasarımları büyük ölçüde farklılık göstermektedir. Pek çok modern gözden geçirici daha az iyi kontrollü çalışmaları görmezden gelme eğiliminde olup, yalnızca çift kör protokol uygulanan çalışma sonuçlarını daha yakından incelemektedirler. Glass ve meslektaşlarının senelerce pek çok çalışmayı değerlendirdikten sonra, tipik bir meta-analizde, çalışmanın niteliği ile elde edilen averaj etki büyüklüğü arasında güçlü bir ilişki olmadığına dair inandırıcı bulgular ortaya koydukları bildirildi. Gerçekte, hem daha az iyi kontrollü hem de en güçlü kontrollü çalışmalarda etki büyüklükleri daha yüksek olma eğiliminde olup, diğer etki büyüklükleri ortada toplanmaktadır. (27) CES tedavisine cevap veren depresyon türü hakkında çok defa bir başka soru sorulmaktadır. A.B.D.’de CES’nin klinik kullanımda olduğu otuz sene boyunca çeşitli depresyon formlarının tanısına ilişkin bazı çevrelerde sürdürülen mücadeleleri okuyucuların çoğu anımsayacaktır. Belli bir grupla ilişkili çeşitli depresyon düzeylerinin yanı sıra, var olabilen çeşitli depresyon formları çoğu zaman tanısal ilgi odağı olmuştur. Açıkçası psikotik depresyon geçirmekte olan bir hasta ile kendini depresif /efkarlı hisseden bir hasta arasında belli bir ayrım söz konusudur. Fakat bu ayrımın fizyolojik tabiatlı mıdır, yoksa bu ikisi süreklilik çizgisi boyunca sadece farklı noktalar da mı yer almaktadır, hala tartışmalıdır. Yukarıdaki çalışmaların hiç birinde şu ana kadar işlevsel olan, çok açık bir seçim faktörü bildirilmediği için, abstinans sendromuna bağlı depresyon geçiren bağımlıların tedavisinde mi yoksa hastanede yatarak tedavi gören depresyon hastalarda mı kullanıldığına bakılmaksızın; zorlayıcı, stres yüklü çalışmaların ardından mezunlarda görülen depresyondan, epey sıkıntı veren dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) sendromuna eşlik eden depresyona kadar (hastaların primer tanıları için bakınız Tablo 2), makul olarak CES’nin etkili bir tedavi olduğu varsayılabilir. Bir başka tutarlı bilgi de şudur; yukarıda bildirilen çalışmaların hiç birinde depresyon tedavisinde CES kullanımından kaynaklanan önemli olumsuz bir yan etki bildirilmemiştir. En az bir bağımlılık tedavi merkezinde CES tedavisi gören yatan hastaların 12 ile 14 ay boyunca takip edildiği bilinmektedir. Oldukça güçlü bağımlılığı olan bu popülasyonda CES kullanımına ilişkin bağımlılık veya alışkanlık yaratıcı bir cevap bildirilmemiştir. (28) Benzer şekilde CES ile tedavi edilmiş DEHB hastalarının 18 aylık takibinde ve bu süre içerisinde CES’ye sahip olan ve aletleri hala kullanabilen hastalarda, aletlere karşı devam eden belirgin bir bağımlılık görülmemiştir. Ayrıca bu süre zarfında bunları kullanmaktan kaynaklanan negatif bir etki bulgusuna rastlanmamıştır.(11) “   Özet olarak,Kranial elektroterapi uyarım tedavileri zihinsel bir uyanıklığa ve bedensel bir gevşemeye yol açar. Kullanıcıların yaşam kalitesi önemli ölçüde artar. Tüm araştırma ilaçsız müdahalelere karşı taraflılık içermeden, bir bütün olarak değerlendirildiğinde KET Uyarımın merkezi kaynaklı bozuklukların geniş bir aralığında, en güvenli ve belki de en etkili tedavi olduğu halihazırda doğrulanmıştır. Şu an eldeki bulgular birinci basamak tedavi olarak belirlenmesine yetecek düzeydedir. Ayrıca KET Uyarım öylesine maliyet etkindir ki, tek başına sınırlı sağlık hizmeti fonlarından önemli bir yükü kaldıracak, geriye kalan parayla KET Uyarımın ele almadığı bozuklara daha etkin tedaviler uygulanabilecektir.  En kötü ihtimalle, KET Uyarımın birlikte kullanımı farmasötik kullanımı en az üçte bir oranında azaltmaktadır. Üstelik tüm bunlar için çok fazla beklemek gerekmiyor. Artık Amerikan tıbbında KET Uyarımı sır gibi saklama dönemi gerilerde kalıyor. SONUÇLAR The Science Behind Cranial Electrotherapy Stimulation  by Daniel L. Kirsh” kitabinda 47 hekim 22 farklı tanı ile 500 hasta üzerinde çalışma yapmış. American Journal of Pain Management 2001 dergisinde 2500 hastanın çalışmaları yayınlanmıştır. Sonuçlar benzer çıkmıştır. Hastaların %60 ında iyileşme düzeyinde rahatlama hastaların %25 inde kısmi rahatlama %15 i cevapsız çıkmıştır. Ağrı çalışmalarında ise iyileşme %50-74 arası değişmektedir. Gerilim başağrısı ve migrende üç aylık tedavilerde anlamlı sonuçlar mevcuttur. Hastanın psikoterapi öncesi tedaviye odaklanmasını “Biofeedback” öncesi gevşemeyi kolaylaştıran olarak kullanılması da önerilmektedir. “Bioelectromagnetic Medicine” 2004 baskısında depresyon tedavisinde 1075 hastada %57 iyileşme, 500 kaygı bozukluğu vakasında %62 iyileşme, 940 uykusuzluk (insomnia) olgusunda %62 iyileşme sağlandığı görülmüştür.   KAYNAKLAR 1-  Kirsh DL, Smith RB; Cranial Elekctrothrapy stimulation for Anxiety, Depression, İnsomnia, Cognitive dysfunction,and Pain. Bioeletromagnetic Medicine, Chapter 44, Informa Heltcare USA, 2007,pp.727-740 2-  Jarzembski WB, LaarsonSJ, Sances A Jr. Evaluacition of specific cerebral impedance and cerebral current density. Annals of the New York Academy of Sciences 1970; 170:476-490. 3-  Ferdjallah M, Bostick FX Jr, Barr RE. Potential and current density distributions of cranial electrotherapy stimulation (CES) in a four-concentric-spheres model. IEEE Transactions on Biomedical Engineering 1996; 43(9):939-943. 4-  O’Connor ME, Bianco f, Nicholson R. Meta-analysis of cranial electrostimulation in relation to the primary and secondary symptoms of substance withdrawal. 12th Annual Meeting of the Bioelectromagnetics Society, June 14, 1991. 5-  Schmitt R, Capo T, Frazier H, Boren D. Cranial electrotherapy stimulation treatment of cognitive brain dysfunction in chemical dependence. J Clin Psychiarty 1984; 45:60-63. 6-  Straus B, Elkind A, Bodian CA. Electrical İnduction of sleep. Am J Med Sci 1964; 248:514-520. 7-  Itil T, Gannon P, Akpinar S, Hsu W. Quantitative EEG analysis of electrosleep using frequency analyzer and digital computer methods. Electroencephalogr Clin Neurophysiol 1971; 31:294 8-  Childs A. Droperidol and CES in Organic Agitation. Clinical Newsletter of the Austin Rehabilitation Hospital, 1995. 9-  Stanley TH, Cazalaa JA, Limoge A, Louville Y. Transcutaneous cranial electrical stimulation increases hte potency of nitrous oxide in humans. Anesthesiology 1982; 57:293-297 10- Warner R, Hudson-Howard L, Hojnson C, Skolnick M. Serotonin involvement in analgesia induced by transcranial electrostimulation.
0 notes
eavb33-blog · 8 years ago
Text
Mikrouyarım Tedavileri
Mikrouyarım Tedavileri - Biyoelektromanyetik Tıp nedir? Geçtiğimiz yirmi yıl içerisinde, MRG [Manyetik Rezolans Görüntüleme], PET [Pozitron Emisyon Tomografi], SQUID [Süperiletken Kuantum Girişim Aygıtı/Superconducting Quantum Interference Devices] ve diğer sofistike görüntüleme tekniklerindeki gelişmeler tıbbi tanılamada devrim yaratmıştır. Biyoelektromanyetik terapideki benzer gelişmeler pek çok bozuklukta ilaç ve cerrahi müdahalelerin yerini alacak gibi gözüküyor. Ortaya çıkan bu modalitenin çok fazla ilgi çekmesi çok sayıda yapay ürünün ortaya çıkmasına yol açmış, bu ürünlerde modalitenin etkililiğinin test edilmesini güçleştirmiştir. Biyoelektromanyetik Tıbbın sağladığı araç ve becerilerle bu tarz değerlendirmelerin yapılması mümkündür:
Manyetik ve elektromanyetik alanların biyolojik etkilerini ve klinik etkinlik ve güvenliliğin saptanmasında dosimetrinin önemini kapsamlı bir biçimde açıklayarak
Sadece katı klinik denemelerle değil aynı zamanda sağlam temel bilim araştırmalarıyla desteklenen önemli örneklerin sunulması
Transkutanöz elektriksel sinir stimülasyonu (TENS), kranial elektroterapi stimülasyonu (CES), vagal sinir stimülasyonu (VNS), tekrarlanan transkranial manyetik uyarım (rTMS) ve başka kanıtlanmış tedavilerin icat ve gelişimlerinden sorumlu otoriteler tarafından köken ve evrimlerinin araştırılması
A.B.D., Avrupa, Doğu Avrupa, Rusya ve Pasifik Ülkelerinde yürütülen araştırmalara dayalı olarak umut verici yeni yaklaşımların tespiti.
KET Uyarım Tedavisi nedir? KET UYARIM (Kranial Elektroterapi Uyarımı), CES (Cranial Electrotherapy Stimulation) tedavisi Elektrotıp kapsamında geliştirilmiş son tedavi yöntemlerinden birisidir.KET Uyarım tedavisi kulağa yerleştitilen elektrotlarla uygulanan özel üretilmiş mikro akımın hedef beyin bölgelerine uygulanmasını amaçlar. KET Uyarım Tedavisi nasıl bulundu? New york  (USA) da “Columbia- Presbyterian Medical Center” direktörü Dr. Daniel Kirsh’in  geliştirdiği bir programdır. Ağrı ve Stresle  ilgili Hastalıklar Merkezinde çalışmaları sürdürülen Dr. Kirsh bu konu ile 1972’den beri ilgilenmektedir. Elektriksel Tıbbın  kısa tarihçesine bakılırsa FDA (ABD İlac,Gıda ve Tedavi onay kurumu) CES tanımını 1978 de kabul etti. Şu ana kadar 160 insan ve hayvan çalışmasında güvenlilik ve etkinlik çalışmaları yapıldı ( Safety and Effectiveness) 1970 lerde TENS (Transcutaneal Electrical Nevre  Stimulation) ismi ile yumuşak doku ağrılarında Fizik tedavi tekniği olarak kullanılıyordu. Bu teknik dokuları tahriş edici (Counter – irritant) özelliği nedenleriyle yaygın kullanılamıyordu ve kısa sürede ağrı geri geliyordu. Daha sonra mikroakım cihazları üretildi. Bu cihazlar dokulardaki ağrı masajlarını değiştiriyorlardı. Dr. D. Kirsch Kronik Ağrı ve Stres’de çalışmalarını tamamladı. CES (KET UYARIM) tedavisini Anksiyete, Depresyon ve Uykusuzluk için, MET ( MET UYARIM ) ( Microcurrent Electrical Therapy) tedavisini Kronik ağrı için FDA’ya sundu ve onayını aldı. Artık Doktor reçetesi ile kullanılabiliyor. Hiler iki sistemde de kullanılan akım özel bir akımdır. Bedenin doğal olarak ürettiği biyo elektrik akımı aktive eden kombine dalga şeklidir. (Combining Waveforms). MET UYARIM Tedavisi nedir? Mikro uyarım tedavisinin ağrı için kullanılan formudur. “Microcurrent Electrobiological Treatment” ismi ile bilinir. Kalem şeklinde elektrotlarla hekimin gerekli gördüğü ağrılı bölgelere uygulanır. Akımın özelliği KET uyarımın dalga formunun aynısıdır. Kronik ağrı tedavisi için FDA’de onaylanmıştır. Bedenin optimal elektromanyetik iç dengesinin (Homeostasis) sinir hücre iletilerini değiştirerek normalize ettiği tahmin edilmektedir. KET UYARIM  nasıl etki eder? KET uyarım tedavisi esnasında akım beynin hipotalamsu bölgesinde ilerler. Beyinde endorfin, serotonin, noradrenalin, dopamin kimyasal ileticilerin yükseldiği, cortisol hormonunun azaldığını gösteren bulgular vardır. KET uyarım tedavisinin etkili olduğu kişinin uyanık, dikkat artmış aynı zamanda gevşemiş olmasını hissetmesi ile anlaşılır. Bu özellik alfa beyin dalgasının artışının karekteristik özelliğidir. Bazı kullanılıcılar tedavi esnasında anksiyetelerinin azaldığını bazı kullanıcılar neşelerinin arttığını belirtirler. Bazı kullanıcılar iç yanması hissi ve/veya zihin açılması hissini belirtirler. 5- 10 arası tedavide sonuç alınmazsa tedavinin başarılı olmadığı düşünülür. KET ve MET UYARIM  cihazlarının özellikleri Dokuz voltluk pille çalışan  15- 20 cm büyüklüğünde taşınabilir bir cihazdır. İki bölümü vardır. Birincisi kulak memelerine bağlanan beyine mikroakım gönderen bölümü. Kaygı, Depresyon, ve Uykusuzluk için hekim önerisi ile   kullanılır.Bağımlılık,Dikkat eksikliği,Zihinsel (cognitive) Disfonksiyon ve  Psikolojik kaynaklı ağrılarda  tedavi protokoluna dahil edilebilir. İkinci bölüm MET UYARIM adı ile bağımsız olarak da üretilmiş olan bölümdür. Özel problarla ağrıyan bölgelere akım verilmek için kullanılır. Kümülatif (biriken) etkisi vardır. Kronik Ağrılar için onaylanmıştır. Endorfin salınımını artırdığı bilinmektedir. Beyin ve  beden biyokimyasına etkileri,Norman Sheady’in araştırmalarına göre nörokimyasallardan serotonin kanda %15-40, beyin omurilik sıvısında %50-200 artıyor. Ağrı kesici hormon olan Beta Endorfin kanda (Plasma) %98 , Beyin Omurilk sıvısında %219 artıyor. EEG değişikleri Beyin dalga genliğini artırdığı (P 300 amplitudu), uyku iğciklerini artırdığı, Alfa dalga üretimini çoğalttığı bilinmektedir. Delta ve Teta dalgalarının azalttığı görülmektedir. Bazı araştırmalar Wisconsin Üniversitesinden Jarzembski ve araştırma grubu hayvan deneylerinde akımın Limbik sistem boyunca  kanalize olduğunu saptadılar. Limbik sistemde bilindiği gibi psikofizyolojik temel beyin alanlarıdır. Austin, Teksas Üniversitesi Biyomedikal mühendislik bölümünden Ferdjallah, 1 amperlik akımdan beynin talamik bölgesine ulaştığını gösterdi. Bu bulgular nörotranmitter (kimyasal taşıyıcı) üretimi ve salınımını etkilemeye yeterli düzeydedir. Mikroakım tedavilerinin ağrı mesajlarından sorunlu beyin bölgelerini, nörotransmitter (kimyasal taşıyıcı) oluşumunun ve vücut işlevinde hormnon üretimi ve kontrolunu denetleyen HPA (Hipotalamik – hipofiz ekseni) uyarır. FDA tarafından onaylanmış tedavilerdir. Hakemli dergilerde yayınlanmış makaleler. Kontrolsuz, kontrollü tek kör, Plasebo kontrollü çift kör, yalancı cihaz (shame) kontrollü çalışmalarla ve açık klinik çalışmalarla bilimsel değeri kanıtlanmıştır.Mikroakım tedavilerinin ilaç tedavileri ile aynı anda kullanımında ilaç kullanımının üçte bir arasında azaldığına dair pek çok çalışma vardır.Tennessee Medical Center Üniversitesi’nde 5 farklı çalışma serisinde köpek denekler incelendi. Köpeklerin beyinlerindeki kimyasal dengeyi bozan, Parkinson benzeri belirtiler yapan ilaçlar kullanıldı. Hayvanlar ilaçlar kesildikten sonra normal davranışlara dönmesi için 4-7 güne ihtiyaç duyuluyordu. Farklı olarak  KET Uyarım tedavisi uygulanan köpeklerde 3-7 saat içinde belirgin Nörokimyasal denge oluşabildi.Yazarlar şu sonuca vardılar. KET uyarım tedavisi “Presinaptik membranda  kimyasal ileticilerin sinaptik aralığa geçişini indükler.Presinaptik membrande replasman nörotransmitter maddelerinin üretimini artırır.” sonuna ulaştılar daha sade bir ifade ile sinir hücre zarı geçirgenliğini artırdığı, hücre içi kimyasal depocukları çoğalttığı söylenebilir.( ) Küçük elektriksel vuruların beyin sinir hücrelerini yenilediği ve onardığı artık biliniyor. Kognitif disfonksiyon (zihinsel yavaşlama), Fibromiyalji,Bağımlılık ,Dikkat Eksikliği  gibi alanlarda da yüz güldürücü bilimsel gelişmeler ve çalışma sonuçları gittikçe artmaktadır. EMG sonuçları da kas gerginliğinin anlaşılması yönünde olmuştur. Yan etkileri 6007 kişiyi kapsayan 126 insan çalışmasında 9 baş ağrısı(Myogenic Headache)  (%0.20) 5 cilt tahrişi (skin irritation) %0.11 olgusuna rastlanıldı.Geçmişinde baş dönmesi, bulantı, şiddetli başağrısı birlikte olan vakalarda ilk günler bu belirtilerin artabileceği bildirilmiştir. Kan basıncını düşürücü etkileri de bildirilmektedir. KET  uyarımı tedavilerinde en büyük karşılaşılan sorun hafif dezoryentasyondur. Zaman, yer yönelimi bozulur ve şaşkınlık hissi oluşursa tedavi kesilir.Bağımlılık derecesinde kullanım bildirilmemiştir. KET VE MET UYARIM BİRLİKTE KULLANIMI Ağrı çalışması için kullanılmaktadır. Yapılan çalışma ve sonuçlarda Fibromiyalji de %91, Migrende %98, Kafa önü ve arkası ağrılarında %.89. Kronik ağrılarda %93, Kronik Yorgunluk Sendromunda %94 çeşitli oranlarda iyileşme görülmüştür. Kaygı bozukluklarında sonuç hemen başlar. Depresyon ve uykusuzlukta 2-3 hafta sonunda sonuç alınmaya başlar. Ağrıda sonuç alma çeşitlilik gösterir. Genellikle 2 hafta içinde iyileşme eğilimi yoksa tedavi yeniden gözden geçirilir. Sonuç olarak; Mikroakım tedavileri 1981 yılından beri miyonlarca insanın standart tedavilerden faydalanmadıkları zaman kullanılan bir tedavi olarak bilinen bir yöntemdir. Amerika Tıbbı Mikrouyarım tedavisini sır olarak saklama dönemini gerilerde bırakmış daha yaygın olarak kullanmaya başlamıştır. Mikrouyarım tedavilerinin Depresyonla ilgili literatür bilgileri  hakkında  ayrıntıları  aşağıdaki Dr.Kırsch (2004)  in yazısının geniş bir özetinde bulabilirsiniz. “KET Uyarım’ın Tanıtımı ve Tarihsel Öyküsü Tıbbi uygulamada elektrik akımlarına yer verilmesi 2 bin yıl öncesine dayansa da, günümüzde KET Uyarım,’Kranial Elektroterapi Stimülasyonunun (CES)’ ilgi görmesi belki de ilk kez 1903’de Fransa’da Leduc ve Rouxeau tarafından yürütülen araştırmalarla başladı. Leduc’un öğrencisi olan Robinovitch ilk kez 1914’de elektrik tedavisiyle uyku indükleme iddiasında bulundu (1). 1930’ların sonuna doğru elektronarkoz ve ardından elektrokonvülsif şok tedavileri ilgi çekmeye başladı. 1957’de Anan’ev ve grubunun yürüttüğü çalışmaya ve 1958’de Gilyarovski’nin Electrosleep adındaki eseri yayınlanana kadar, CES uygulamasına ilişkin daha küçük miktardaki elektrik akımı ciddi boyutlarda ilgi görmedi. (2). Çalışmanın uyandırdığı ilgi mevcut araştırmaya ve Amerika ve başka yerlerde CES’nin klinik kullanımına doğrudan katkıda bulundu. A.B.D.’de “kranial elektroterapi stimülasyonu” olarak adlandırılan bu uygulama halen dünyanın pek çok yerinde “electrosleep” (elektro-uyku) olarak anılmaktadır. Tedavi A.B.D.’de “electrosleep” olarak uygulamaya kondu. Ne var ki Amerikalı araştırmacılar kısa bir süre sonra tedavinin ille uyku indüklemediğini ve uyku oluşmasa bile klinik etkiler elde edildiğini fark ettiler. (3,4) Günümüzde terapötik amaçla başa tatbik edilen küçük bir elektrik akımı resmi olarak “kranial elektroterapi stimülasyonu” olarak adlandırılır. Bununla birlikte “transkranial elektrik stimülasyonu”, “serebral elektrostimülasyon”, “alfa indüksiyon tedavisi”, “nöromodülasyon”, “nöroelektrik terapisi” gibi pek çok ilişki terim bir çok araştırma makalesine başlık atılmıştır. Bu durum CES çalışmalarının literatürde bulunmasını ve indekslenmesini güçleştirmektedir. (5,6) CES araştırmasının yakın zamanda revize edilen kaynakçasında 126 insan çalışması, 29 hayvan çalışması ve 31 gözden geçirme makalesi özetlenmiştir.(7) Dünyada sadece A.B.D.’ye özgü olarak, CES aletinin dağıtımı için yetkili bir sağlık görevlisi tarafından reçete edilmesi koşulu vardır. Uykusuzluk, depresyon ve anksiyete tedavisinde kullanımı Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından resmen onaylanmıştır. Çeşitli kognitif disfonksiyon tipleri, abstinans sendromu gibi başka klinik bozuklukların ve daha yakın zamanda refleks sempatik distrofi, mültipl skleroz ve fibromiyalji gibi oldukça farklı alanların da CES’den olumlu yönde etkilendiği saptanmıştır. Bunların her biri daha sonra ele alınacaktır. Temel tıbbi uygulamalar içerisine girmiş olan CES’nin maruz kaldığı majör problemlerinden bir tanesi de şudur;  elektrotıbbın başlangıcından beri, tıbbi elektronik uygulamaları ile hayal edilebilen her türlü bozukluğun başarıyla tedavi edilebileceği iddia edilmiştir. CES’nin etkililiğine dair çok sayıdaki iddianın altında muhtemelen ilk başlarda Wisconsin Üniversitesinden Jarzembski ve araştırma grubunun elde ettiği bulgular yatmaktaydı. Araştırmacılar beyinlerine algılayıcılar (sensörler) implant edilen primatların başlarına CES uygulandığında, dıştan uygulanan akımının % 42’sinin beynin her bölgesine nüfuz ettiğini, özellikle limbik sistem boyunca kanalize olduğunu saptadılar.(9) Daha yakın zamanda Austin, Texas Üniversitesi Biomedical Engineering Departmanı’ndan Ferdjallah tarafından yürütülen bir araştırmada, 1 miliamperlik akımdan, yaklaşık 5 *A/santimetre karelik CES’nin 13.30 mm çapındaki talamik bölgesine ulaştığı görüldü. Bu ise nörotransmitter üretimini ve salınımı etkilemeye yetecek düzeydeydi. (10) Buna göre, CES ağrı mesajlarından sorumlu beyin bölgelerini, nörotransmitter oluşumunu ve vücut içerisinde hormon üretimini ve kontrolünü denetleyen hipotalamik-hipofiz eksenini uyarır. Zamanla bu tarz bir uyarımın mikroamper düzeyinde bile olsa, söz konusu bölgelerde etkinlik oluşturabileceği varsayıldığı takdirde, vücudun bir çok yerinde semptom azalmasından şüphe edilebilir. Bu bölümde CES’nin bilimsel klinik çalışmalarına ve halihazırda FDA tarafından onaylanmış, üç CES tedavi önerisine (anksiyete, depresyon ve uykusuzluk) ilişkin bildirimlere yer verildi. Bunları, hakemli-makaleler bilimsel literatüründe yayınlanmış, bilimsel olarak ispatlanmış, CES’nin umut verici klinik kullanımına ilişkin bildirimler takip ediyor. Depresyonda Mikrouyarım Tedavileri ,Bilimsel Çalışmaların Özetleri Amerikan literatüründe pek çok depresyon çalışması yer almaktadır. Bazı çalışmalarda başka semptomlar araştırılırken şans eseri depresyon remisyonu saptanmıştır (11). Bazı çalışmalarda ise çeşitli protokollerle özel olarak depresyon araştırılmıştır.  Bu protokoller kontrolsüz açık klinik tasarımlar (12), yalancı cihazla (sham) tedavi edilen kontrollü tek kör (13) ve plasebo kontrollü çift kör tasarım aralığında değişiklik göstermiştir. (14) Stratejilerin ölçümü güvenirlik veya geçerliliği saptanmamış klinik tahminlerinden (15), güvenirlik ve geçerliliği saptanmış standardize test ölçümlerine kadar geniş bir aralıkta yer almaktadır.(16) Tipik çalışmada 0.05 veya 0.01 düzeyinde veya üzerinde anlamlı değişiklikler bildirilirken, bazısında çeşitli derecelerde klinik düzelme gösteren hastaların yüzdesi bildirilmiştir (12) Daha yakın zamanda, tıbbi tedavide farmasötiklerin rekabet halinde olduğu bir dönemde, Amerikan tıbbı istatistiksel olarak anlamlı sonuçlara daha az ilgi gösterir olmuştur. Artık tedavilerin karşılaştırmalı etkililik ve güvenliği daha fazla ilgi uyandırmaktadır. Bu ilgi yoğunluğu iki probleme yol açmıştır;  halihazırda “anlamlı” terimi ile çoğu zaman tedavi gören deneklerle kontrol denekleri arasındaki ortalama farklılıklar karşılaştırıldığında ortaya çıkan  0.05 veya 0.01’lik güvenlik sınırlarına atıfta bulunulur. Fakat farmasötik çalışmalarda şimdilerde bu terimle başlangıç skorlarının üzerinde % 25’lik veya ileri düzeyde iyileşme gösteren hasta sayısına atıfta bulunulmaktadır. Bu aynı zamanda “anlamlı düzelme” olarak da  adlandırılır. Öte yandan, bir çalışmada kimi zaman oldukça zorlayıcı negatif yan etkilere maruz kalan hasta sayısı veya yüzdesi genellikle bildirimde yayınlanırken, bu iki anlamdan hangisinin kast edildiğine bakılmaksızın, bu sayı çalışmanın “anlamlı” bulgularına dahil edilmez. Bu tarz çalışmaları okuyan bir kişi güvenlilik ve etkililik açısından yeni bir tedavinin klinik önemini takdir ederken sonlanımın ne anlama geldiğine kendi başına karar verecektir. CES çalışmaları da “anlamlılık” tuzağına sıkıştırılmaktadır. Bu çalışmaların çoğunda sadece çalışmadaki hastaların ortalama değişikliklerinin güvenlik sınırlarının anlamlılığı bildirilmiş, CES tedavisinin etkilediği değişikliğin gerçek miktarına dikkat edilmemiştir. Bu “etki büyüklüğü” olarak bilinir ve gelecekteki bilimsel çalışmalarda hiç kuşkusuz bu daha fazla sıklıkta bildirilecektir, şimdi en iyi şekilde bildirilen “düzelme yüzdesi”dir. Bu iki terim istatistiksel olarak eşanlamlıdır. Şimdilik, etki büyüklüğü literatürde yer alan, giderek artan sayıdaki meta-analitik çalışmada bildirilen temel ünitedir. Burada bir gözden geçirici çok sayıda çalışmayı istatistiksel olarak birleştirir. Bunların sonlanımları büyük ölçüde değişiklik gösterebilir. Burada amaç yeni bir hasta grubunun belli bir tedaviden ortalama olarak ne kadar iyileşme sağladığını öğrenmek ve tedavi uygulamalarının % 95’inde (veya %99’unda) beklenen sonlanım ortalamasının alt ve üst limitlerinin normalde ne olabileceğini öğrenmektir. Bu sayılar meta-analizlerde etki büyüklüğü olarak bildirilir. Ve genellikle belli bir meta analizde yer alan çalışmalardan elde edilen ortalama etki büyüklüğünün standart hatasını kapsar. Bir başka deyişle bu, yeni bir grup hastaya beklenen etki büyüklüğünün makul olarak değişebileceği bir aralık vermek demektir. A.B.D.’de 30 yıldan fazla süren CES çalışmaları ve klinik uygulamalarından sonra, depresyon hastalarına CES tedavisi öneren bir pratisyenin beklentisi ne olabilir? Tablo 1 ve 2’de, 1970-2002 tarihleri arasında, geçtiğimiz 32 yıl boyunca 25 depresyon çalışmasının meta-analitik bir özeti yer almaktadır.   Tablo 2. CES depresyon çalışmalarının listesi ve tanımı:
Yazar Tedavi Paramet-releriPrimer Tanı Körleştir-meÇalışmaDizaynıSonlanımÖlçütü Denek TerapistDeğerlen- diriciBianco(14)Günde 45 dak. 6-14 Gün Alkolizm Evet EvetEvet Çift körHamilton ve Beck Depresyon Ölçekleri Feighner (82)Günde 30 dak.M-F, 14 GünYatan PsikiyatriHastaları EvetEvetEvet ÇaprazZung SRDS (a)Frankel(17)Günde 45 dak.M-F, 15 Gün, 15 Hz&100 Hz  Kombine Gruplar Uykusuzluk EvetEvetEvet Çapraz,100 Hz/15 HzZung SRDSHearst(83)Günde 30 dak.5 GünUykusuzlukEvetEvetEvetÇaprazNIMH Self RatedSemptom ÖlçeğiKrupistsky(84)Günde 30 dak. M-F, 20 Gün Alkolikler EvetEvetEvetÇift körZung, SRDS, MMPI Depresyon ÖlçeğiLevitt (85)Günde 30 dak.M-F, 10 Gün Yatan PsikiyatriHastaları EvetEvetEvetÇift körKlinik Değerlendirme ÖlçeğiSmith (86)Günde 45 dak.M-Th, 12 GünKapalıKafa TravmasıEvetEvetEvetÇift körPOMS(b)Marshall (24)Günde 30 dak.M-F, 5 GünYatan Psikiyatri HastalarıEvetEvetEvetÇift körDES+DIIMatteson(16)Günde 30-40 dak.14 GünMezun ÖğrencilerHayırHayırHayırAçık klinikPOMSTyers (64)Günde 60 dak.21 GünFibromiyaljiHayırHayırHayırAçık klinikPOMSTyers (65)Günde 60 dak. 21 Gün FibromiyaljiHayırHayırHayırAçık klinikPOMSLichtbroun (43)Günde 60 dak. 21 GünFibromiyaljiEvetEvetEvetÇift körPOMSKirsch (7)Çeşitli, Evde KullanımTanılanmış Depresyon HayırHayırHayırAçık klinikDoktorDeğerlendirmesiMay (87)Günde 60 dak. 25 GünBağımlılıkHayırHayırHayırAçık klinikBeck DepresyonÖlçeği,MAACL©Moore(42)Günde 30 dak.5 GünAnksiyete,Uykusuzluk,DepresyonEvetEvetEvetÇift körÇaprazBeck DepresyonÖlçeği,KlinikDeğerlendirmelerPassini (25)Günde 30 dak.M-F, 10 GünYatan PsikiyatriHastalarıEvetEvetEvetÇift körMAACLPhilip (26)30 dak., 2x Gün, 5 GünYatan  PsikiyatrikBağımlılarEvetEvetEvetÇift körMADRS(d)Rosenthal (88)Günde 30 dak.5 GünAyaktan PsikiyatriHastalarıEvetEvetEvetÇift körÇaprazKlinik Değerlendirmeler,ZungSRDSRosenthal (12)Günde30 dak, M-F, 5-8 Gün Ayaktan PsikiyatriHastalarıHayırHayırHayırAçık klinikZungSRDS,KlinikDeğerlendirmelerRosenthal (18)Günde 30 dak. M-F, 5-10 GünAyaktan PsikiyatriHastalarıHayırHayırHayırAçık klinikKlinikDeğerlendirmeler,Zung SRDSShealy(89)Günde 20 dak. 14 Gün Kronik Ağrı, Depresyon HayırHayır HayırAçık klinikSerum NörokimyasallarSmith (13)Günde 40 dak.M-F, 15 GünYatan AlkoliklerEvetHayırEvetTek körPOMSSmith (11)Günde 45 dak.21 Gün DEHBHayırHayır HayırAçık klinikIPATDepresyonÖlçeği
Kolayca bulunabilecek tüm çalışmalar yukarıdaki analize dahil edilirken, spesifik çalışmalara dair bazı yorumlar endikedir. Mesela, CES tedavisinden hiçbir olumlu etkinin elde edilmediği Frankel çalışması CES literatüründe adeta yapayalnız durmakta ve otuz yıldır gözden geçiricileri şaşkınlığa uğratmaktadır. (17) Bu çalışma depresyon ölçümünde Zung Self Rated Depression Scale’in kullanıldığı, temelde bir uyku çalışmasıydı. Frankel herhangi bir değişiklik bulgusuna rast gelmese de, Rosenthal CES çalışmalarında bu ölçek üzerinde rutin değişiklikler saptadı. (18) Frankel anksiyete ölçümünde Taylor Manifest Anxiety Scale’i kullandı ve başka araştırmacılardan farklı olarak hastalarında hiçbir değişiklik saptamadı. (19) Ayrıca 24 saatlik idrar ketosteroidlerini ölçtü, fakat Briones’in aksine CES tedavisi gören hastalarında hiçbir değişiklik saptamadı. (20) Uykuyu ölçmek için uyku laboratuarında gece-boyu EEG ölçümlerinden faydalandı. Yine hiçbir değişiklik bulgusuna rastlamadı. Oysa Weiss ölçülen her EEG bölgesinde oldukça iyi uyku değişiklikleri elde etti. (21) Frankel’in tasarım ve analizinde bir çift kayda değer metodolojik mesele söz konusuydu. Birincisi şuydu; diğer araştırmacılar CES’yi tek bir frekansta, genellikle 100 Hz’de incelemiş oldukları halde, Frankel yöntemlerin yer aldığı bölümde belirttiği üzere, hem 100 Hz hem de 15 Hz’yi incelemiş, “bu iki tip CES tedavisi arasında her hangi bir etki farklılığı olup olmadığını saptamayı” amaçlamıştır. Sonrasında, on beş gün boyunca 17 hastanın yarısına 100 Hz ve diğer yarısına 15 Hz’nin tatbik edildiği bir  çapraz dizayn kullandı. Sonraki onbeş gün boyunca da 100 Hz tatbik edilen hastaları 15 Hz’ye tabi tuttu, aynı şekilde tersi de söz konusuydu. Obrasov ve mevcut yazarlar araştırmacıları çapraz çalışmalara karşı uyardılar. Çünkü CES hastalarında tedavinin ardından iyileşmeye devam etme eğilimi söz konusuydu. Bu durum çaprazlanan kontrollerde çalışma sonuçlarını karmaşıklaştırıyordu. (22) Bununla birlikte Frankel de bir çapraz karşılaştırma dizaynı gerçekleştirdi. Yaptığı istatistiksel analizde bugüne kadar CES literatüründe yer alan en tuhaf şeyi gerçekleştirdi: 15 günlük çalışma analizinden önceki çalışmasında hem 100 Hz grubundan hem de 15 Hz grubundan alınan skorları kombine etti. Ardından sonraki 30 günlük çalışma analizinde bunları yeniden kombine etti. Bir başka deyişle, Frankel “bu iki tip CES tedavisi arasında etki farklılıkları olup olmadığını incelemek için” verilerini analiz etmedi. Bunun yerine, benzer etkilere sahip oldukları varsayımından yola çıkarak, iki farklı tedavi parametresini kombine etti ve hiçbir etki saptamadı. Frankel’in çalışmasına ışık tutabilecek belki de en önemli nokta onun CES tedavi prosedürüdür. Bu prosedürde “operatör yavaş yavaş akımı hastanın sübjektif olarak rahatsızlık duymayacağı, maksimum düzeye çıkarmıştır.” Mevcut yazarlardan biri bir çalışma gerçekleştirdi ve bir grupta akımı hastanın rahatsızlık duymayacağı maksimum düzeye kadar çıkardı. Bir başka grupta ise oldukça düşük düzeyde akım verdi (20 mikroamperin altı) veya hastaların akım düzeyini kendi duyarlılık seviyelerine göre belirlemelerine ve sonrasında duyarlılık seviyelerinin tam altına getirmelerine izin verdi. Kendi şiddet düzeyini seçen hastalar önceden belirlenmiş yüksek şiddet grubuyla eşleştirildiğinde, çarpıcı sonuçlar kaydedildi. İlk hasta grubunda her ölçüm kategorisinde belirgin düzelmeler oluşurken, yüksek şiddet düzeyindeki hastalar neredeyse değişmeden kaldılar. Bundan çıkarılan sonuça göre; yüksek şiddet düzeyi bazı hastalar için faydalı olabilse de, hemen hemen aynı sayıdaki başka hastalarda zararlı olabilmektedir. Dolayısıyla görünüşe göre en iyi strateji her seans başlangıcında hastanın kendi akım şiddetini belirlemesine izin vermektir.(23) Bir başka deyişle, yüksek şiddet grubu aynen Frankel grubu gibi CES’ye cevap vermiş ve literatürdeki CES bulgularının her hangi birini tekrarlamamıştır. Marshall hem kontrollerin hem de CES tedavisi gören hastaların önemli ölçüde düzelme kaydettiği çalışmasında kontrolü kaybetti. Bunun sebebi büyük bir olasılıkla tüm bu hastaların yatarak tedavi gören, psikoaktif ilaç kullanan kişiler olmasıydı. (24) Passini de VA hastanesinde yatarak tedavi gören hastalarda benzer bir problemle karşılaşmıştı. Kendisi CES tedavisi gören deneklerinde tedavi etkileri bildirirken, kontrollerde de benzer düzeyde iyileşme görülmüştü. (25) Philip deprese hastalarda drog abstinans sendromu üzerinde çalışmaktaydı. Hastaları elektroşok tedavisine hazırlamak için tüm psikoaktif ilaçları birden bire kesti. (26) Otuz dakikalık beş günlük tedavi sonrası hepsi hala deprese bir haldeydi. Başka bağımlılık literatürlerinde de benzer bulgular söz konusuydu. Madde kesilmesi sonrası ortaya çıkan depresyonu geçirmek için genellikle 14 ile 24 günlük bir süreye ihtiyaç vardır. Yukarıda kaydedilen dört çalışma dışında, tüm çalışmalardan alınan etki büyüklükleri kombine edildiğinde, ağırlıklı olmayan etki büyüklüğü .45 olur. Her çalışmada deneklerin sayısı için ağırlıklı etki büyüklüğü .57 olur. Ve ortalama etki büyüklüğünün standart hatası 0.06’ya düşer. Unutmamak gerekir ki bunlar r hesaplanmış etki büyüklükleridir ve burada .50 yüksek olarak kabul edilir. Yukarıda belirtildiği üzere, uygulanan bilimsel kontroller açısından bakıldığında  çalışma tasarımları büyük ölçüde farklılık göstermektedir. Pek çok modern gözden geçirici daha az iyi kontrollü çalışmaları görmezden gelme eğiliminde olup, yalnızca çift kör protokol uygulanan çalışma sonuçlarını daha yakından incelemektedirler. Glass ve meslektaşlarının senelerce pek çok çalışmayı değerlendirdikten sonra, tipik bir meta-analizde, çalışmanın niteliği ile elde edilen averaj etki büyüklüğü arasında güçlü bir ilişki olmadığına dair inandırıcı bulgular ortaya koydukları bildirildi. Gerçekte, hem daha az iyi kontrollü hem de en güçlü kontrollü çalışmalarda etki büyüklükleri daha yüksek olma eğiliminde olup, diğer etki büyüklükleri ortada toplanmaktadır. (27) CES tedavisine cevap veren depresyon türü hakkında çok defa bir başka soru sorulmaktadır. A.B.D.’de CES’nin klinik kullanımda olduğu otuz sene boyunca çeşitli depresyon formlarının tanısına ilişkin bazı çevrelerde sürdürülen mücadeleleri okuyucuların çoğu anımsayacaktır. Belli bir grupla ilişkili çeşitli depresyon düzeylerinin yanı sıra, var olabilen çeşitli depresyon formları çoğu zaman tanısal ilgi odağı olmuştur. Açıkçası psikotik depresyon geçirmekte olan bir hasta ile kendini depresif /efkarlı hisseden bir hasta arasında belli bir ayrım söz konusudur. Fakat bu ayrımın fizyolojik tabiatlı mıdır, yoksa bu ikisi süreklilik çizgisi boyunca sadece farklı noktalar da mı yer almaktadır, hala tartışmalıdır. Yukarıdaki çalışmaların hiç birinde şu ana kadar işlevsel olan, çok açık bir seçim faktörü bildirilmediği için, abstinans sendromuna bağlı depresyon geçiren bağımlıların tedavisinde mi yoksa hastanede yatarak tedavi gören depresyon hastalarda mı kullanıldığına bakılmaksızın; zorlayıcı, stres yüklü çalışmaların ardından mezunlarda görülen depresyondan, epey sıkıntı veren dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) sendromuna eşlik eden depresyona kadar (hastaların primer tanıları için bakınız Tablo 2), makul olarak CES’nin etkili bir tedavi olduğu varsayılabilir. Bir başka tutarlı bilgi de şudur; yukarıda bildirilen çalışmaların hiç birinde depresyon tedavisinde CES kullanımından kaynaklanan önemli olumsuz bir yan etki bildirilmemiştir. En az bir bağımlılık tedavi merkezinde CES tedavisi gören yatan hastaların 12 ile 14 ay boyunca takip edildiği bilinmektedir. Oldukça güçlü bağımlılığı olan bu popülasyonda CES kullanımına ilişkin bağımlılık veya alışkanlık yaratıcı bir cevap bildirilmemiştir. (28) Benzer şekilde CES ile tedavi edilmiş DEHB hastalarının 18 aylık takibinde ve bu süre içerisinde CES’ye sahip olan ve aletleri hala kullanabilen hastalarda, aletlere karşı devam eden belirgin bir bağımlılık görülmemiştir. Ayrıca bu süre zarfında bunları kullanmaktan kaynaklanan negatif bir etki bulgusuna rastlanmamıştır.(11) “   Özet olarak,Kranial elektroterapi uyarım tedavileri zihinsel bir uyanıklığa ve bedensel bir gevşemeye yol açar. Kullanıcıların yaşam kalitesi önemli ölçüde artar. Tüm araştırma ilaçsız müdahalelere karşı taraflılık içermeden, bir bütün olarak değerlendirildiğinde KET Uyarımın merkezi kaynaklı bozuklukların geniş bir aralığında, en güvenli ve belki de en etkili tedavi olduğu halihazırda doğrulanmıştır. Şu an eldeki bulgular birinci basamak tedavi olarak belirlenmesine yetecek düzeydedir. Ayrıca KET Uyarım öylesine maliyet etkindir ki, tek başına sınırlı sağlık hizmeti fonlarından önemli bir yükü kaldıracak, geriye kalan parayla KET Uyarımın ele almadığı bozuklara daha etkin tedaviler uygulanabilecektir.  En kötü ihtimalle, KET Uyarımın birlikte kullanımı farmasötik kullanımı en az üçte bir oranında azaltmaktadır. Üstelik tüm bunlar için çok fazla beklemek gerekmiyor. Artık Amerikan tıbbında KET Uyarımı sır gibi saklama dönemi gerilerde kalıyor. SONUÇLAR The Science Behind Cranial Electrotherapy Stimulation  by Daniel L. Kirsh” kitabinda 47 hekim 22 farklı tanı ile 500 hasta üzerinde çalışma yapmış. American Journal of Pain Management 2001 dergisinde 2500 hastanın çalışmaları yayınlanmıştır. Sonuçlar benzer çıkmıştır. Hastaların %60 ında iyileşme düzeyinde rahatlama hastaların %25 inde kısmi rahatlama %15 i cevapsız çıkmıştır. Ağrı çalışmalarında ise iyileşme %50-74 arası değişmektedir. Gerilim başağrısı ve migrende üç aylık tedavilerde anlamlı sonuçlar mevcuttur. Hastanın psikoterapi öncesi tedaviye odaklanmasını “Biofeedback” öncesi gevşemeyi kolaylaştıran olarak kullanılması da önerilmektedir. “Bioelectromagnetic Medicine” 2004 baskısında depresyon tedavisinde 1075 hastada %57 iyileşme, 500 kaygı bozukluğu vakasında %62 iyileşme, 940 uykusuzluk (insomnia) olgusunda %62 iyileşme sağlandığı görülmüştür.   KAYNAKLAR 1-  Kirsh DL, Smith RB; Cranial Elekctrothrapy stimulation for Anxiety, Depression, İnsomnia, Cognitive dysfunction,and Pain. Bioeletromagnetic Medicine, Chapter 44, Informa Heltcare USA, 2007,pp.727-740 2-  Jarzembski WB, LaarsonSJ, Sances A Jr. Evaluacition of specific cerebral impedance and cerebral current density. Annals of the New York Academy of Sciences 1970; 170:476-490. 3-  Ferdjallah M, Bostick FX Jr, Barr RE. Potential and current density distributions of cranial electrotherapy stimulation (CES) in a four-concentric-spheres model. IEEE Transactions on Biomedical Engineering 1996; 43(9):939-943. 4-  O’Connor ME, Bianco f, Nicholson R. Meta-analysis of cranial electrostimulation in relation to the primary and secondary symptoms of substance withdrawal. 12th Annual Meeting of the Bioelectromagnetics Society, June 14, 1991. 5-  Schmitt R, Capo T, Frazier H, Boren D. Cranial electrotherapy stimulation treatment of cognitive brain dysfunction in chemical dependence. J Clin Psychiarty 1984; 45:60-63. 6-  Straus B, Elkind A, Bodian CA. Electrical İnduction of sleep. Am J Med Sci 1964; 248:514-520. 7-  Itil T, Gannon P, Akpinar S, Hsu W. Quantitative EEG analysis of electrosleep using frequency analyzer and digital computer methods. Electroencephalogr Clin Neurophysiol 1971; 31:294 8-  Childs A. Droperidol and CES in Organic Agitation. Clinical Newsletter of the Austin Rehabilitation Hospital, 1995. 9-  Stanley TH, Cazalaa JA, Limoge A, Louville Y. Transcutaneous cranial electrical stimulation increases hte potency of nitrous oxide in humans. Anesthesiology 1982; 57:293-297 10- Warner R, Hudson-Howard L, Hojnson C, Skolnick M. Serotonin involvement in analgesia induced by transcranial electrostimulation.
0 notes