#Kuzey Doğa Derneği
Explore tagged Tumblr posts
darkyayincilik · 21 days ago
Text
Slovakya Bilimler Akademisi ile İkili İş Birliği Projesi
Sakarya Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Morteza Naderi’nin TÜBİTAK yürütücüsü olduğu proje, 2540 TÜBİTAK – Slovakya Bilimler Akademisi (SAS) ile İkili İş Birliği Programı kapsamında kabul edildi. Sakarya Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Morteza Naderi’nin TÜBİTAK yürütücüsü olduğu ‘Küçük Memeliler ve Parazitler: Küresel Değişimler Çağında Ortaya…
0 notes
sakaryamilat · 21 days ago
Text
Slovakya Bilimler Akademisi ile İkili İş Birliği Projesi
Sakarya Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Morteza Naderi’nin TÜBİTAK yürütücüsü olduğu proje, 2540 TÜBİTAK – Slovakya Bilimler Akademisi (SAS) ile İkili İş Birliği Programı kapsamında kabul edildi. Sakarya Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Morteza Naderi’nin TÜBİTAK yürütücüsü olduğu ‘Küçük Memeliler ve Parazitler: Küresel Değişimler Çağında Ortaya…
0 notes
nesrin-c · 6 years ago
Photo
Tumblr media
SONER YALÇIN'IN GÜZEL BİR YAZISI Bak sana ne anlatacağım..? Bu yazacaklarımı MHP’nin “parti okulu“nda bulamazsın. Unutturdular sana çünkü… Gagavuz Türk‘ü, Hıristiyan’dır. Yunanistan’daki Karaman Türk’ü de, Hıristiyan’dır. Karaim ya da Hazar Türk’ü, Yahudi‘dir… Altaylar, Tengrici’dir. Saha-Yakut Türkleri Şaman‘dır. Uygur Türk‘ünün kimi Budist’tir. Azeri Türk’ü ya da İran Türk’ü Şii‘dir. Anadolu Türkmen‘i Alevi’dir. Ne sandın? “Türk milliyetçisi” denilince aklına sadece Müslüman Sünni mi geliyor? “Türk milliyetçiyiz” diyerek kimin ahlakını kime dayatıyorsun? Bak kardeşim! Dünyada ilk “Türk Derneği”, Macaristan-Budapeşte’de 1908 yılında açıldı. Üniversitelerde ilk Türkoloji kürsüsü 1870 yılında Budapeşte’de kuruldu. Macar Türklerini bilir misin? Turan fikrinin nereden doğduğunu sanıyorsun? Bugün…Sadece Devlet Bahçeli‘yi bilmekle olmaz Gabor Vona‘yı da bileceksin! Hâlâ Necip Fazıl mı okuyorsun; oysa Attila Jozsef‘i okumalısın! Hadi Yusuf Akçura’yı, Sultan Galiyev’i bildiğini düşüneyim; Turar Rıskulov‘u ya da Ethem Nejat‘ı bilir misin? Sahiden “sağ” nedir, “sol” nedir hiç kafa yordun mu? Tarihindeki Türk milliyetçi hareketler sömürgeciliğe karşı çıkarken, senin neoliberalizme/ vahşi kapatilizme karşı neden hiç sesin çıkmıyor? Evet sen kardeşim!.. “Türk milliyetçileri” adını kullanarak kimin ahlakını kime dayatıyorsun? Kızma bana… Bak sana bir Türk efsanesini hatırlatayım. Aytmatov uyarısı Cengiz Aytmatov’u bilirsin. Kırgız Türk’ü… Türk birliğinin yılmaz savunucusu. Dünya edebiyatına armağan ettiğimiz Lenin ödüllü usta bir kalem… 1980 yılında yazdığı bir romanı var: “Gün Olur Asra Bedel” Okudun mu? Kişinin, öz köküne yabancılaşmasını anlatır. Bunu Türk “Mankurt Efsanesi”ne dayandırır. Şöyle…. Juan-Juan adlı barbar bir toplum, tutsak ettiği kişileri işe yarar köleler haline getirmek için belleklerini silerek “mankurt” haline getirirmiş..! Bir insanı “mankurt” yapmak istediklerinde bak ne yaparlar: - Tutsak kişinin saçları iyice kazınıyor, - Kafasına devenin boyun derisi gerdirilerek geçiriliyor, - Tutsak başını yerlere vurmasın diye bir kütüğe bağlanıyor, - Yürek parçalayan çığlıkları duyulmasın diye elleri ayakları bağlı olarak ıssız bir yerde sıcak güneş altında dört beş gün aç susuz bırakılıyor, - Sıcağın etkisiyle deve derisi büzülüyor ve bir mengene gibi kafayı sıkıştırıyor, - Deve derisinin artık kafa derisiyle bütünleşmeye başlamasıyla kazınan saçlar yeniden uzamaya başlıyor, - Fakat, deri kafaya o kadar yapışıyor ki, zaten sert olan deve derisi sıcağın etkisiyle iyice sertleşiyor ve uzayan saçlar deriyi delip uzamasına devam edemiyor, - Bu nedenle saçlar kafanın dışı yönünde değil, içine doğru uzamaya başlıyor, - Sıcaktan büzüşen deve derisinin kafatasına yaptığı baskı ve kafanın içinde ters yönde uzayan saçların kafatasını delip, beyne doğru ilerlemesiyle tutsak büyük acılar çekiyor, - Beşinci günün sonunda tutsakların çoğu ölüyor, - Sağ kalan tutsak zamanla kendine geliyor; yiyip içerek gücünü toparlıyor. - Ama o artık bir insan değildir; ölünceye kadar geçmişini hatırlamayan “mankurt” olmuştur. Artık hafızası yoktur… Kim olduğunu, hangi soydan geldiğini, anasını, babasını ve çocukluğunu bilmez hale geliyor. Düşünememektedir… İnsan olduğunun farkında değildir. Ağzı vardır, dili yoktur; kaçmayı dahi düşünmeyen, hiçbir tehlike arz etmeyen bir köledir sadece. Bilinci, benliği olmadığı için, sadece efendisine boyun eğen bir köle… Evet… Mankurt, için önemli olan tek şey efendisinin emirlerini yerine getirmektir… Akıl yoksunluğunu ifade eden “mankurtlaşma” artık bir kavram olarak kullanılmaktadır. Anadolu’da “mankafa” derler!.. Kimbilir… Belki de… Cengiz Aytmatov “Bozkurtları” uyarmak istemektedir… Anlayana… Türk Bayrağı’nın yakılmasını, göklerden/direklerden indirilmesini protesto ettin mi? Hayır!.. Atatürk heykellerinin parçalanmasını protesto ettin mi? Hayır!.. Bu ülkenin parsel parsel özelleştirme adı altında satılmasını protesto ettin mi? Hayır!.. Türk kimliğinin-kavramının Anayasa’dan çıkarılmak istenmesini protesto ettin mi? Hayır!.. Devlet nişanından, devlet kurumlarından Türkiye Cumhuriyeti ibaresi kaldırılmasını protesto ettin mi? Hayır!.. Andımızın kaldırılmasını protesto ettin mi? Hayır!.. 23 Nisan, 19 Mayıs milli bayramlarının kaldırılmasını protesto ettin mi? Hayır!.. Soma katliamını protesto ettin mi? Hayır!.. Doğa katliamlarını protesto ettin mi? Hayır!… Kaçak Sarayı protesto ettin mi? Hayır!.. Kuzey Irak’ta Türkmenlerin katledilmesini protesto ettin mi? Hayır!.. Süleyman Şah Türbesi’nden kaçılmasını protesto ettin mi? Hayır!.. Ülkenin parçalanma projelerini protesto ettin mi? Hayır!… Peki neyi protesto ettin? Sadece… Bu ülkenin yüz akı sanatçısı Bedri Baykam‘ı protesto ettin..! Beyoğlu Piramid Sanat Galerisi’nde Almanya, Fransa, Japonya ve ABD’den sanatçıların eserlerinin de yer aldığı “Çırılçıplak” başlıklı sergiyi “ahlaki değerlere” aykırı bulup Taksim‘e sokağa çıktın! “Bizler; Türk Milliyetçileri, Türk İslam Ülkücüleri, Türk milletinin ahlak değerleri ile ters düşen ve sanat adı altında perdelenmek istenen bu çirkin sergiyi kabul edemeyiz.” Demek: Türk kavramının yok edilmesi, Türk bayrağının yakılması, Atatürk heykelinin parçalanması, Andımız’ın- ulusal bayramlarımızın kaldırılması, “ahlaki değerlere” uygunmuş ki sesin çıkmadı!.. Türklüğün sadece “bacak arasına” indirgendiğinin farkında değil misin!.. Bir kardeş mektubudur bu… Soner Yalçın
49 notes · View notes
seslimeram · 6 years ago
Text
Can Kırıklarıyla Soluk Alabilmek...
Tumblr media
Bütünü oluşturan etmenlerin alelacele yağmalandığı bir güncellikten geçiyoruz. İnsan hak ve hukukunun, eşitlik ve adalet tahayyülünün, söz söyleme hürriyetinin kısası ahir zaman dahilinde demokrasi tahayyülünün her nasıl içten içe yerle bir edildiğine tanık yazılıyoruz bugün, iş bu gün! Bütün harap viran kılınıyor. Ne ses, ne söz geriye bu zeminde yaşamda muhafaza ediliyor. Ateş, su, toprak, hava nasıl insanın varlığı için elzemse en az o kadar, onlar kadar mühim olan demokrasi tahayyülü yok yere değil hem sahiden hem de bilerek, isteyerek tırpanlanıyor, yerle yeksan ediliyor. Cerahat bir menzili kuşatırken yaşam hakkı elden çalınıyor, düşünsellik iğdiş ediliyor. Geçmişle hemhal olunup bir kez daha sıradan insanın hakkı / hukuku lağvediliyor.
Neoliberalizmin azgın sularında her gün ekonomik dar boğazın bir dönemecinden geçilip durulurken, fakirlik bile lüksün kılınıyor. Hayat hakkı, var olma mücadelesi ekonomimiz iyiye gidiyor tekerlemesinin arasında çiğ çiğ yenilip yutuluyor. Vergilendirmeler bilinen tüm ihtimallerin ötesine taşınıyor. Bir cep telefonuna satın alınan ürünün bedeli kadarlık vergi, bir arabaya tam da arabanın fiyatının üzerinde yüklemeler, içki ve sigaraya kadarki eksiksiz taarruzlar, bunları bir kenara bıraktığınızda temel gıda maddeleri ve sağlık için elzem olan hizmetlerin fiyatlandırmalarının zam değil güncelleme diye geçiştirildiği bir yerde ekonomik dar boğaz hepimizi kuşatıyor. Bayram seyran gümbürtüsü kenara geçtiği vakit, gündelik sorunlarla baş başa kalındığında hiçbir yaraya merhem olmayan ol iktidar tahayyüllerinin birer ikişer yaşam alışkanlıklarını heder ettiği ortaya çıkıyor. Her gününü bir kez daha cehennemi kılan menzilin adı yeni kalıyor geriye, çürütme istenci halen eski!
Bir menzilin tastamam dönüşümü fikriyat kadar bu hayati olan mesellerdeki talanları da bir biçimde muhafaza ederek, güncelleyerek ilerleniyor. Geleceksiz, bir şimdisiz, bariz bir halde yarınsız bir öksüz ülkenin imalinde hakkın da hukukun da, aşın ve ekmeğin o suyun elden çalınması güncelleniyor. Yeni, büyük, güçlü nidaları zikredilirken giderek çok daha çoraklaşan bir ülke hali var ediliyor. Yeni, güçlü, büyük, başka bir ülkenin tahayyülü hala zikredilirken menzil başa göçertiliyor. Dört bir yanı acı, hemen her yönü ağu, hemen her yerde hayatla (ilişkisi) bağ kurmayan, düşündürmeyen, sindirmeyen, sorgulamayan bir yurt hali gerçekliğin ta kendisi kılınıyor. Bugün şu ahval yıkımlarıyla, yağmalarıyla, hiç ama hiç bitmeyen bir süreklikteki eksiltme hali ve yoksunlaştırma edimleriyle güncellenip yola devam ettiriliyor.
Müştereklerin, bir menzilde hayatın bütünü oluşturan her edim, eylem ve biçimle birlikte düşünce yeni ülke şablonu dahilinde yerle bir ediliyor. Yeni denilirken hayatın eskitilmesi kesintisiz bir hakikat kılınıyor. Cerahatin dört yanı kuşattığı yerde sözün, meramın üstü çizilmeye devam ediliyor artık. Birbiriyle ardışık ve süreğen kılınmış bir yer, ülke, saha, zemin tahayyülünde sıradanın hakları talan olunuyor kesintisiz bir biçimde. Bir ülkeyi değil bariz bir teslimiyet sahasının varlığıdır yeniden ve yeniden güncellenen. Bir ülkenin değil doğusundan batısına kadar bir cerahat nüvesinin güncellene bilirliğidir mesele. Doğa katliamları, hayatı muhafaza edilmesi zikredilirken yaratılan yepyeni kırılmaların başında yer alır. Şirketlere peşkeş çekilen topraklar, biraz daha maddiyat için zehirlenip, kaynakların çalınmasının sorun teşkil olunmadığı bir sahanın varlığı güncellenir. Siyanür ile çalışan madenler, maden ocaklarının yerle bir ettiği daha önceki deneyimler, çoraklığı ve kuraklığı ile memleketin iklim dengesinin şaşırtan yıkımlarla dahasıyla hep daha fena ve kötüsüyle bir ülkede kırılmaların sonu getirilmez. Ekonomik ve bariz gündelik yıkımın ardından çıkagelen şu mesel bile nasıl bir tahayyülle kuşatıldığımızı göstere gelir.
Niceliği ve niteliği her dem ayrıştırmalara ve ırkçılığa çıkan hamleler de bu hallerle birlikte güncellenir. Bir ülkede yaşam edimi ehvenden kopartılmaktadır. Hayat istenci iş bu topraklarda gümbürtüye konulmaktadır. Hiç ama hiçbir konuda hesap vermeyen, aslen doğrudan vermeyeceğini zikreden muktedirin fecaati bu bahsin ardından hep daha derin ol yaraları var eder / etmektedir. Bir menzilde bütünü oluşturan etmenlerin alaşağı edildiği, elementlerin paramparça olunduğu bir düzlemde sahiden de hayat her ne yana düşer, sahiden?
Cerahat kendi güncelliğini muhafaza ederken, bu sınırların bir kader olduğu vurgulanıp durulurken, kader değil kederin son kertede insan eliyle var edilmiş cerahatin süreğen kılınması bir yana hayat ediminin kapsamının daraltılması güncellenendir. Mesellerin her yönünü ele alırsanız alın, bir odakta bu cüretle, bu istençle hakir görmenin yerle yeksan edip bir de hayal kırıklıklarını güncellemenin yollarını arşınlar muktedir. Bir zamansal döngüde, bir ülke sathı mahallinde, bir toprak parçasında cürüm bu cüretle birlikte imal olunandır. Bir hayat iminin geriye konulmaması kesintisizdir. Bugün bu satıh dahilinde var edilen şey geçmişin hiçbir yere gitmediğinin tam aksine buralarda her gün yeniden biçimlendirildiğinin de aynasıdır.
Karın tokluğuna yaşam zikredilirken hayatın bu bahisten de geriye düşürülmesi hali, can kırıklarıyla beraber savunmasız bir geleceğe teslimiyet güncellenir. Neoliberal hareketin, eylemenin, en sert, en düşmanca, en ayrımcı ve yıkıcı tahayyülleri bir asır sonra yeniden iş bu topraklardadır, iyi de yol / yön her nereyedir? Cerahat bir menzili kuşatırken yaşam hakkının derdest olunması hali istenç değil sonuçtur. Baş Amir ve şürekasının yeni ülkesi istikameti / varlığı bu hallerle içkin kılınandır. Biyopolitik cenderenin boyutu yaratılmış o düş kırımı menzilini de ifşa etmektedir.
Kaz Dağlarından Munzur’a, Şırnak’tan, Kuzey Ormanlarına yaratılan, güncellenen o doğa tahribatının, Hasankeyf’ten İstanbul’a kadar hemen her odaktaki talandan, memleketin bir ucundan diğerine, Bakur Kürdistan’ından işgal edilmiş Suriye topraklarına kadarki bölüm dahilinde güncellenen devletin gölgelemelerine hayat bu sahanlıkta bütün kazanımların zayi kılındığı bir tahayyüle sıkıştırılır. Cerahat artık öylesine pek bir istençle güncellene gelen bir meseldir ki hayat mefhumu sorgulanmaz, sorgulattırılmaz.
Ekranlarda allı pullu bildirimler halen yapılırken sirayet eden, güncel kılınıp devamlılığı sağlama alınan ülke şablonu onu var eden tüm sıradan insanı kuşatır. Ses, söz, nefes artık tutsak olunandır. Ses, söz, nefes bariz bir döngüde yerle bir edilmeye sevk edilendir artık. Bir kez yazgı denilen sahanın her nasıl / her ne şekilde icra olunduğu meseli açıktır artık alenidir. Bir kırım düzeninin sabit olunduğu yerde hayatın esamesinin okunmayacağı iş bu raddede belirgin kılınır. Burası hayatın tükenişe sevk edildiği bir çukurdur. Hemen hiç mübalağa taşımayan, bir yoruma girmeye gerek kalmadan var edilen, hakikatin ta kendisi bu kadar keskindir. Hayat bu mudur?
Genel geçer değil doğrudan bir yıkımın mihmandarlığı güncelleniyor. Cerahat ülküsünün daimi kılındığı yerde hayatlar çalınıyor, bir biçimde bu hale devam deniliyor. Bir ayrıksı hal değil doğrudan güncel kılınan hamlelerle hayatın ta kendisi paramparça edilmeye hala devam olunuyor. “Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, cezaevindeki hasta tutukluların sağlık durumlarına dikkat çekmek amacıyla 258’inci haftada bir kez daha bir araya geldi. İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi önünde yapılan eylemde konuşan İHD Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Nuray Çevirmen, İç Anadolu Bölgesi’ndeki cezaevlerinde durumu ağır ve cezaevinde kalması mümkün olmayan 24 tutuklu başta olmak üzere toplam 117 hasta tutuklu bulunduğunu aktardı.
Bu yılın Ağustos ayına kadar cezaevlerinde 24 tutuklunun yaşamını yitirdiğini belirten Çevirmen, “Bunların 10’u hasta mahpuslardı. Bu ölümlerin hepsinin önüne geçilebilirdi ancak gerekli olan müdahaleler zamanında yapılmayarak hastalar adeta ölüme terk edildiler” dedi.
Çevirmen, şöyle konuştu: “Büyük bir sorun olan ve kamuoyunun vicdanını kanatan hasta mahpusların yaşamış oldukları sıkıntılar çözüm üretilmeden ortada durmaktadır. Teşhis ve tedavisi yapılmadan adeta işkence çektirilen, hapishanede hayatını kaybeden ya da ölümüne ramak kala bırakılıp kısa sürede hayatını kaybeden insanların olduğu bir toplum, adalete olan inancını da kaybeder. Türkiye hapishanelerinde bulunan hasta mahpusların acil ve kalıcı tedavilerinin yapılması, hapishane koşullarında tedavisi yapılamayan/yapılmayan hasta mahpusların da acilen infazlarının durdurulması gerekmektedir. Adli Tıp Kurumu siyasi olarak verdiği kararlardan vazgeçmeli, tam teşekküllü hastanelerin ve üniversite hastanelerinin verdiği raporlar kabul edilmelidir.”
Tumblr media
Genel geçer değil kalıcı bir halde memleketin (öyle anılanın) yaşamla bağlarının eksik, gedik koyulması güncellene gelendir. Bir menzil şartlarında yaşatma istencinin sakat / hatalı / defolu koyulması hali bir kez daha içerideki tutsaklara reva görülenlerle sabit kılınır. Bu kadar kinci, bunca bariz nefret söylemiyle hemhal olan iktidarın, erkanın ol muktedirin yeni ülkesi bizatihi dünü günceller. Dününde her ne yapılmışsa fenalıklar namına bugün de aynen o sularda dolaşmak güncellenir. Doğasından insan yaşamına kasta, kentlerin talan edilmesinden yaşanacak kent / yer / yurt koyulmamasına süreğen ve iç içe geçmiş olan yıldırı halini ulaştığı menzil düşündürücüdür. Bir katran karasına saplı kalmış yer ülke midir hala?
İki eli olmayan KOAH hastası tutsak Ergin Aktaş’ın durumu giderek ağırlaşıyor. Tutulduğu kötü koşullar nedeniyle tüberküloza yakalanan ve kan kusan Aktaş, Adli Tıp Kurumu’nun (ATK)  4 kez verdiği  “cezaevinde kalamaz” raporlarına rağmen tahliye edilmiyor. ANF’den Zeynep Kuray’a açıklamalarda bulunan Aktaş, Torununun göz göre göre ölüme terk edilmesine isyan ederek, bu işkencenin derhal sonlandırılmasını istedi.
Torununun sağlık durumunun giderek ağırlaştığını ancak hastaneye kaldırılmadığına dikkat çeken Aktaş, biri yatalak, biri belinden aşağı felç olan iki tutsakla birlikte kaldığını ve iki eli olmadığı için de ihtiyaçlarını tek başına karşılayamadığını vurguladı. Ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılan ve 8 yıldır mahpus olan torun Ergin Aktaş’ı yalnız bırakmayan 73 yaşındaki Aktaş, yıllardır oturduğu Van’dan o cezaevinden diğerine gidiyor. 26 torunu arasında Ergin’in yerinin başka olduğunu ifade eden Aktaş, “O benim oğlum gibi. Her ziyaretimde daha da eridiğini görmek beni kahrediyor. Raporlara rağmen neden tahliye edilmiyor? İki eli yok, ilaçlarını bile alamıyor; ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Niye hâlâ cezaevinde tutuluyor? Niye tedavi edilmiyor? Bıraksınlar, oğluma ben hizmet edeyim, ben ona bakayım” diye feryat etti. Emine Aktaş, torununun ve tüm hasta tutsakların serbest bırakılmasını istedi.
Mezopotamya Ajansı'na bağlanalım: Baba Tahsin Aktaş, “Oğlum Erzurum Cezaevi’ndeyken rapor için İstanbul’a götürüldü. Burada ATK tarafından her iki kolu olmadığı için ‘Cezaevinde kalamaz’ raporu verildi. Daha sonra devreye emniyet girdi. Bunun üzerine emniyet, Ergin için ‘Topluma zarar verebilir’ diye bilgi vermiş. Bugüne kadar 4 kez ‘Cezaevinde kalamaz’ raporu alan iki kolu olmayan biri topluma nasıl bir zarar verebilir ki? Emniyetin raporunu dikkate alan savcı sürekli reddediyor” dedi.
Tutuklu Aktaş’ın kaldığı Silivri Cezaevi’nden rapor için Metris Cezaevi’ne götürüldüğünü söyleyen baba Aktaş, oğluyla ilgili şunları aktardı: “Ergin, İzmir Menemen Cezaevi’nde iki yılından fazla tek hücrede kaldı. İki kolu olmayan biri uzun bir süre tek başına hücrede kaldığında ne kadar ihtiyaçlarını karşılayabilir ki? İzmir’de o süreçte hastalığı daha çok ilerledi. 6 metre dört duvar arasında kalıyordu. Tuvaletin bazen çok kötü koktuğunu ve kendisini rahatsız ettiğini söylüyordu. Bundan kaynaklı burada KOAH ve zatürre (pnömoni) hastalığı oluştu. Daha sonra Silivri Cezaevi’ne götürüldü. Burada bir koğuşta üç kişi kalıyorlardı. Arkadaşları ona bakıyordu. Burada ilaçlarını düzgün kullanıyordu. Durumu biraz iyiye gidiyordu. Yaklaşık 15 gündür Metris Cezaevi’ne götürüldü. Burada 3 kişi kalıyorlar. Ama diğer 2 kişi de hastadır. Kendilerine bakamıyorlar ve Ergin burada ilaçlarını düzgün alamadığı için hastalığı ilerliyor. Ciğerinde su toplama, verem ve damarlarında incelme oluşmuş.”
Oğlunun 5’inci kez rapor için İstanbul’a götürüldüğünün altını çizen baba Aktaş, şunları söyledi: “Daha önce ‘Cezaevinde kalamaz’ raporu veren biri, Ergin’e ‘Seni daha bırakmadılar mı?’ diye sormuş. O da ‘Halimi görüyorsun daha bırakmadılar’ demiş. Savcılık emniyetin hazırladığı ‘Topluma zarar verir’ bilgisine karşı tahliye etmiyor. Ergin’in iki kolu yok ve birçok hastalığı var. Nasıl topluma zarar verebilir ki? Kendi ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanıyor. Ailesi olarak bırakılıp dışarıda tedavisini görmesini istiyoruz. Çünkü o koşullarda hastalığı daha çok ilerliyor.”
Adalet Bakanlığı’na seslenen baba Aktaş, “İki kolu olmayan birinin cezaevinde kalması doğru değil ve biran önce serbest bırakılmalıdır” dedi.
Hayat istencinin ayaklar altına alınıp çiğnenmesinde bir sınırın bulunmadığı yer artık öte ya da uzakta değil tam da burnumuzun ucunda var edilmektedir. Cerahatin güncelliği bir yana, oluşturulan yıkımın ta kendisi herkes için düşündürücüdür. Hasta tutsakların yaşam çabalarına vurulan ketler, işkencenin türlüsü ile bir menzilin yaşam ihtimallerinin her ne şekilde devlet eliyle yıkıldığının ifşası artık kesintisizdir. Bunca cüretin ortasında Aktaş’ın yaşadıklarının akıbeti her ne olacak, acılarına bir çözüm, özgürlüğüne bir adım atması sağlanabilecek midir, meseledir, bu ülkenin ortaklaştırması gereken mesellerinden birisidir.
Binlerce yıldır var edilen yaşama karşıtlığın artık gizlisiz saklısız meydana çıkartıldığı şu güncellik içerisinde hayat her ne olacaktır? Kesin, kati ve geri dönülemeyecek bir halden ötesini var etmek, çürümeyi sabit kılmak adına eylenenlerle yaşatmazlık mefhumundaki o istenç güncellene gelirken yeni ne kadar yenidir? İçerisi, dışarısı, o konu şu bahis öteki ya da buradaki meram bir şeyleri izah ettirmeye çalışırken asıl meselin hayat olduğu konusu eksiksiz önemini muhafaza etmektedir. Güncelliğimiz, var edilmiş ülke hepimize yaraları var etmekten öte, hepimizde eksiltmelerden öte, bir yarınsız kalma halini de güncelleye gelmektedir, sorguluyor musunuz? Can kırıklarıyla birlikte soluk alabilmek imkansıza koşuluyor, artık anlıyor musunuz?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2019
Görseller: Monochrome - Evi MARKA – Kiosk Of Democracy
1 note · View note
turkiye-sigorta-haberleri · 2 years ago
Text
Tumblr media
Anadolu Hayat Emeklilik 2022 Yıl Sonu Finansal Sonuçlarını Açıkladı Anadolu Hayat Emeklilik, 2022 yıl sonu finansal sonuçlarını açıkladı. 75,7 milyar TL’ye ulaşan emeklilik sistemi toplam fon büyüklüğü ile özel sermayeli şirketler arasında lider olan Anadolu Hayat Emeklilik, geçtiğimiz yıla göre aktif büyüklüğünü yüzde 76 oranında artırarak 90,6 milyar TL’ye ulaştırdı.   Bireysel emeklilik ve hayat sigortaları sektöründe lider konumda yer alan Anadolu Hayat Emeklilik, 2022 yılı finansal sonuçlarına göre, aktif büyüklüğünü bir önceki yıla oranla yüzde 76 seviyesinde artırdı.  90,6 milyar TL aktif büyüklüğe sahip olan şirket, emeklilik sistemi toplam fon büyüklüğünü ise 75,7 milyar TL’ye çıkardı. Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Murat Atalay, 2022 yıl sonu finansal sonuçlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede; “Salgın etkisinin azaldığı fakat ekonomik anlamda etkilerinin hissedildiği bir ortamda; bireysel emeklilik ve hayat sigortası sektörleri 2022 yılında da istikrarlı bir şekilde büyümeye devam etti. Emeklilik Gözetim Merkezi'nin 31 Aralık 2022 tarihli verilerine göre gönüllü bireysel emeklilik ve otomatik katılım toplamından oluşan Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) fon büyüklüğümüz yıl başına göre yüzde 74,8 oranında artarak 75,7 milyar TL’ye, katılımcı sayımız ise yüzde 14,3 oranında büyüyerek 2,5 milyona ulaştı. Bunun yanı sıra şirketimiz 1,3 milyona yaklaşan gönüllü BES katılımcı sayısı ve emeklilik sistemi toplam fon büyüklüğü kategorilerinde özel sermayeli şirketler arasındaki liderliğini yıl sonunda da sürdürdü. Hayat sigortası prim üretimimiz 2022 yılında yüzde 78,9 oranında artarak 3,5 milyar TL’yi aştı. Aktif büyüklüğümüz 90,6 milyar TL seviyesinde gerçekleşirken, öz kaynaklarımız 3,4 milyar TL’ye ulaştı” dedi. “Toplam müşteri sayımız 4,3 milyonu aştı” Murat Atalay sözlerini şöyle sürdürdü: “2022 yıl sonu verilerine göre; 18 yaş altı katılımcı sayısında 175 bini aştık, fon büyüklüğünde ise 802 milyon TL seviyesine ulaştık. 18 yaş altı müşteri grubunda katılımcı sayısında yüzde 29,5, fon büyüklüğünde yüzde 26,8 pazar payı ile bu alandaki liderliğimizi koruduk. Bu dönem, mevzuat değişikliklerine hızla uyum sağladığımız ve dijitalleşme vizyonumuz kapsamında faaliyetlerimize ara vermeden devam ettiğimiz bir yıl oldu. Dijital kanallarımız, AHE Online ve AHE Mobil’e yeni işlevler kazandırdık, bu kanallar üzerinden online satışı gerçekleşen ürünlerimize yenilerini ekledik. Sürdürülebilirlik kapsamında da yeni projelere imza attık. Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği ile şehirlerde yaşayan çocuklarımızın doğa ile bağlantısını güçlendirmeyi ve onlara erken yaşta tohum biriktirme alışkanlığı kazandırmayı hedefleyen ‘Tohum Kumbaram’ sosyal sorumluluk projesini hayata geçirdik. Ayrıca, Koruncuk Vakfı yararına çalışanlarımızın kullanmadıkları elektronik atıklarını geri dönüştürmelerine imkân veren atık yönetimi çalışmasını başlattık. Anadolu Hayat Emeklilik olarak dijitalleşme ve sürdürülebilirliği odak noktamıza taşıyarak üst seviye müşteri deneyimi sağlamaya yönelik çalışmalarımızla sektörümüze yön verdiğimiz başarılı bir yılı geride bıraktık. Önümüzdeki dönemde de yenilikçiliği, dijitalleşmeyi ve müşterilerimizin ihtiyaçlarına en uygun finansal çözümleri sunmayı temel alan faaliyetlerimizle ülke ekonomisine katma değer yaratmaya devam etmeyi hedefliyoruz.” Diyarbakır’da birer olmak üzere toplam 12 Bölge Satış Müdürlüğü, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde ise şubesi bulunuyor. Anadolu Hayat Emeklilik, 472’si satış ekibi olmak üzere 1.053 çalışanı, 323 özel acentesi ve 1.138 Türkiye İş Bankası ile 7 Türk Bankası şubesi ve 66 broker aracılığıyla hizmet sunuyor.
0 notes
sigortacilik-haberleri · 2 years ago
Text
Tumblr media
Anadolu Hayat Emeklilik 2022 Yıl Sonu Finansal Sonuçlarını Açıkladı Anadolu Hayat Emeklilik, 2022 yıl sonu finansal sonuçlarını açıkladı. 75,7 milyar TL’ye ulaşan emeklilik sistemi toplam fon büyüklüğü ile özel sermayeli şirketler arasında lider olan Anadolu Hayat Emeklilik, geçtiğimiz yıla göre aktif büyüklüğünü yüzde 76 oranında artırarak 90,6 milyar TL’ye ulaştırdı.   Bireysel emeklilik ve hayat sigortaları sektöründe lider konumda yer alan Anadolu Hayat Emeklilik, 2022 yılı finansal sonuçlarına göre, aktif büyüklüğünü bir önceki yıla oranla yüzde 76 seviyesinde artırdı.  90,6 milyar TL aktif büyüklüğe sahip olan şirket, emeklilik sistemi toplam fon büyüklüğünü ise 75,7 milyar TL’ye çıkardı. Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Murat Atalay, 2022 yıl sonu finansal sonuçlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede; “Salgın etkisinin azaldığı fakat ekonomik anlamda etkilerinin hissedildiği bir ortamda; bireysel emeklilik ve hayat sigortası sektörleri 2022 yılında da istikrarlı bir şekilde büyümeye devam etti. Emeklilik Gözetim Merkezi'nin 31 Aralık 2022 tarihli verilerine göre gönüllü bireysel emeklilik ve otomatik katılım toplamından oluşan Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) fon büyüklüğümüz yıl başına göre yüzde 74,8 oranında artarak 75,7 milyar TL’ye, katılımcı sayımız ise yüzde 14,3 oranında büyüyerek 2,5 milyona ulaştı. Bunun yanı sıra şirketimiz 1,3 milyona yaklaşan gönüllü BES katılımcı sayısı ve emeklilik sistemi toplam fon büyüklüğü kategorilerinde özel sermayeli şirketler arasındaki liderliğini yıl sonunda da sürdürdü. Hayat sigortası prim üretimimiz 2022 yılında yüzde 78,9 oranında artarak 3,5 milyar TL’yi aştı. Aktif büyüklüğümüz 90,6 milyar TL seviyesinde gerçekleşirken, öz kaynaklarımız 3,4 milyar TL’ye ulaştı” dedi. “Toplam müşteri sayımız 4,3 milyonu aştı” Murat Atalay sözlerini şöyle sürdürdü: “2022 yıl sonu verilerine göre; 18 yaş altı katılımcı sayısında 175 bini aştık, fon büyüklüğünde ise 802 milyon TL seviyesine ulaştık. 18 yaş altı müşteri grubunda katılımcı sayısında yüzde 29,5, fon büyüklüğünde yüzde 26,8 pazar payı ile bu alandaki liderliğimizi koruduk. Bu dönem, mevzuat değişikliklerine hızla uyum sağladığımız ve dijitalleşme vizyonumuz kapsamında faaliyetlerimize ara vermeden devam ettiğimiz bir yıl oldu. Dijital kanallarımız, AHE Online ve AHE Mobil’e yeni işlevler kazandırdık, bu kanallar üzerinden online satışı gerçekleşen ürünlerimize yenilerini ekledik. Sürdürülebilirlik kapsamında da yeni projelere imza attık. Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği ile şehirlerde yaşayan çocuklarımızın doğa ile bağlantısını güçlendirmeyi ve onlara erken yaşta tohum biriktirme alışkanlığı kazandırmayı hedefleyen ‘Tohum Kumbaram’ sosyal sorumluluk projesini hayata geçirdik. Ayrıca, Koruncuk Vakfı yararına çalışanlarımızın kullanmadıkları elektronik atıklarını geri dönüştürmelerine imkân veren atık yönetimi çalışmasını başlattık. Anadolu Hayat Emeklilik olarak dijitalleşme ve sürdürülebilirliği odak noktamıza taşıyarak üst seviye müşteri deneyimi sağlamaya yönelik çalışmalarımızla sektörümüze yön verdiğimiz başarılı bir yılı geride bıraktık. Önümüzdeki dönemde de yenilikçiliği, dijitalleşmeyi ve müşterilerimizin ihtiyaçlarına en uygun finansal çözümleri sunmayı temel alan faaliyetlerimizle ülke ekonomisine katma değer yaratmaya devam etmeyi hedefliyoruz.” Diyarbakır’da birer olmak üzere toplam 12 Bölge Satış Müdürlüğü, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde ise şubesi bulunuyor. Anadolu Hayat Emeklilik, 472’si satış ekibi olmak üzere 1.053 çalışanı, 323 özel acentesi ve 1.138 Türkiye İş Bankası ile 7 Türk Bankası şubesi ve 66 broker aracılığıyla hizmet sunuyor.
0 notes
sigorta-sektoru · 2 years ago
Text
Tumblr media
Anadolu Hayat Emeklilik 2022 Yıl Sonu Finansal Sonuçlarını Açıkladı Anadolu Hayat Emeklilik, 2022 yıl sonu finansal sonuçlarını açıkladı. 75,7 milyar TL’ye ulaşan emeklilik sistemi toplam fon büyüklüğü ile özel sermayeli şirketler arasında lider olan Anadolu Hayat Emeklilik, geçtiğimiz yıla göre aktif büyüklüğünü yüzde 76 oranında artırarak 90,6 milyar TL’ye ulaştırdı.   Bireysel emeklilik ve hayat sigortaları sektöründe lider konumda yer alan Anadolu Hayat Emeklilik, 2022 yılı finansal sonuçlarına göre, aktif büyüklüğünü bir önceki yıla oranla yüzde 76 seviyesinde artırdı.  90,6 milyar TL aktif büyüklüğe sahip olan şirket, emeklilik sistemi toplam fon büyüklüğünü ise 75,7 milyar TL’ye çıkardı. Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Murat Atalay, 2022 yıl sonu finansal sonuçlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede; “Salgın etkisinin azaldığı fakat ekonomik anlamda etkilerinin hissedildiği bir ortamda; bireysel emeklilik ve hayat sigortası sektörleri 2022 yılında da istikrarlı bir şekilde büyümeye devam etti. Emeklilik Gözetim Merkezi'nin 31 Aralık 2022 tarihli verilerine göre gönüllü bireysel emeklilik ve otomatik katılım toplamından oluşan Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) fon büyüklüğümüz yıl başına göre yüzde 74,8 oranında artarak 75,7 milyar TL’ye, katılımcı sayımız ise yüzde 14,3 oranında büyüyerek 2,5 milyona ulaştı. Bunun yanı sıra şirketimiz 1,3 milyona yaklaşan gönüllü BES katılımcı sayısı ve emeklilik sistemi toplam fon büyüklüğü kategorilerinde özel sermayeli şirketler arasındaki liderliğini yıl sonunda da sürdürdü. Hayat sigortası prim üretimimiz 2022 yılında yüzde 78,9 oranında artarak 3,5 milyar TL’yi aştı. Aktif büyüklüğümüz 90,6 milyar TL seviyesinde gerçekleşirken, öz kaynaklarımız 3,4 milyar TL’ye ulaştı” dedi. “Toplam müşteri sayımız 4,3 milyonu aştı” Murat Atalay sözlerini şöyle sürdürdü: “2022 yıl sonu verilerine göre; 18 yaş altı katılımcı sayısında 175 bini aştık, fon büyüklüğünde ise 802 milyon TL seviyesine ulaştık. 18 yaş altı müşteri grubunda katılımcı sayısında yüzde 29,5, fon büyüklüğünde yüzde 26,8 pazar payı ile bu alandaki liderliğimizi koruduk. Bu dönem, mevzuat değişikliklerine hızla uyum sağladığımız ve dijitalleşme vizyonumuz kapsamında faaliyetlerimize ara vermeden devam ettiğimiz bir yıl oldu. Dijital kanallarımız, AHE Online ve AHE Mobil’e yeni işlevler kazandırdık, bu kanallar üzerinden online satışı gerçekleşen ürünlerimize yenilerini ekledik. Sürdürülebilirlik kapsamında da yeni projelere imza attık. Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği ile şehirlerde yaşayan çocuklarımızın doğa ile bağlantısını güçlendirmeyi ve onlara erken yaşta tohum biriktirme alışkanlığı kazandırmayı hedefleyen ‘Tohum Kumbaram’ sosyal sorumluluk projesini hayata geçirdik. Ayrıca, Koruncuk Vakfı yararına çalışanlarımızın kullanmadıkları elektronik atıklarını geri dönüştürmelerine imkân veren atık yönetimi çalışmasını başlattık. Anadolu Hayat Emeklilik olarak dijitalleşme ve sürdürülebilirliği odak noktamıza taşıyarak üst seviye müşteri deneyimi sağlamaya yönelik çalışmalarımızla sektörümüze yön verdiğimiz başarılı bir yılı geride bıraktık. Önümüzdeki dönemde de yenilikçiliği, dijitalleşmeyi ve müşterilerimizin ihtiyaçlarına en uygun finansal çözümleri sunmayı temel alan faaliyetlerimizle ülke ekonomisine katma değer yaratmaya devam etmeyi hedefliyoruz.” Diyarbakır’da birer olmak üzere toplam 12 Bölge Satış Müdürlüğü, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde ise şubesi bulunuyor. Anadolu Hayat Emeklilik, 472’si satış ekibi olmak üzere 1.053 çalışanı, 323 özel acentesi ve 1.138 Türkiye İş Bankası ile 7 Türk Bankası şubesi ve 66 broker aracılığıyla hizmet sunuyor.
0 notes
sigorta-haberleri · 2 years ago
Text
Tumblr media
Anadolu Hayat Emeklilik 2022 Yıl Sonu Finansal Sonuçlarını Açıkladı Anadolu Hayat Emeklilik, 2022 yıl sonu finansal sonuçlarını açıkladı. 75,7 milyar TL’ye ulaşan emeklilik sistemi toplam fon büyüklüğü ile özel sermayeli şirketler arasında lider olan Anadolu Hayat Emeklilik, geçtiğimiz yıla göre aktif büyüklüğünü yüzde 76 oranında artırarak 90,6 milyar TL’ye ulaştırdı.   Bireysel emeklilik ve hayat sigortaları sektöründe lider konumda yer alan Anadolu Hayat Emeklilik, 2022 yılı finansal sonuçlarına göre, aktif büyüklüğünü bir önceki yıla oranla yüzde 76 seviyesinde artırdı.  90,6 milyar TL aktif büyüklüğe sahip olan şirket, emeklilik sistemi toplam fon büyüklüğünü ise 75,7 milyar TL’ye çıkardı. Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Murat Atalay, 2022 yıl sonu finansal sonuçlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede; “Salgın etkisinin azaldığı fakat ekonomik anlamda etkilerinin hissedildiği bir ortamda; bireysel emeklilik ve hayat sigortası sektörleri 2022 yılında da istikrarlı bir şekilde büyümeye devam etti. Emeklilik Gözetim Merkezi'nin 31 Aralık 2022 tarihli verilerine göre gönüllü bireysel emeklilik ve otomatik katılım toplamından oluşan Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) fon büyüklüğümüz yıl başına göre yüzde 74,8 oranında artarak 75,7 milyar TL’ye, katılımcı sayımız ise yüzde 14,3 oranında büyüyerek 2,5 milyona ulaştı. Bunun yanı sıra şirketimiz 1,3 milyona yaklaşan gönüllü BES katılımcı sayısı ve emeklilik sistemi toplam fon büyüklüğü kategorilerinde özel sermayeli şirketler arasındaki liderliğini yıl sonunda da sürdürdü. Hayat sigortası prim üretimimiz 2022 yılında yüzde 78,9 oranında artarak 3,5 milyar TL’yi aştı. Aktif büyüklüğümüz 90,6 milyar TL seviyesinde gerçekleşirken, öz kaynaklarımız 3,4 milyar TL’ye ulaştı” dedi. “Toplam müşteri sayımız 4,3 milyonu aştı” Murat Atalay sözlerini şöyle sürdürdü: “2022 yıl sonu verilerine göre; 18 yaş altı katılımcı sayısında 175 bini aştık, fon büyüklüğünde ise 802 milyon TL seviyesine ulaştık. 18 yaş altı müşteri grubunda katılımcı sayısında yüzde 29,5, fon büyüklüğünde yüzde 26,8 pazar payı ile bu alandaki liderliğimizi koruduk. Bu dönem, mevzuat değişikliklerine hızla uyum sağladığımız ve dijitalleşme vizyonumuz kapsamında faaliyetlerimize ara vermeden devam ettiğimiz bir yıl oldu. Dijital kanallarımız, AHE Online ve AHE Mobil’e yeni işlevler kazandırdık, bu kanallar üzerinden online satışı gerçekleşen ürünlerimize yenilerini ekledik. Sürdürülebilirlik kapsamında da yeni projelere imza attık. Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği ile şehirlerde yaşayan çocuklarımızın doğa ile bağlantısını güçlendirmeyi ve onlara erken yaşta tohum biriktirme alışkanlığı kazandırmayı hedefleyen ‘Tohum Kumbaram’ sosyal sorumluluk projesini hayata geçirdik. Ayrıca, Koruncuk Vakfı yararına çalışanlarımızın kullanmadıkları elektronik atıklarını geri dönüştürmelerine imkân veren atık yönetimi çalışmasını başlattık. Anadolu Hayat Emeklilik olarak dijitalleşme ve sürdürülebilirliği odak noktamıza taşıyarak üst seviye müşteri deneyimi sağlamaya yönelik çalışmalarımızla sektörümüze yön verdiğimiz başarılı bir yılı geride bıraktık. Önümüzdeki dönemde de yenilikçiliği, dijitalleşmeyi ve müşterilerimizin ihtiyaçlarına en uygun finansal çözümleri sunmayı temel alan faaliyetlerimizle ülke ekonomisine katma değer yaratmaya devam etmeyi hedefliyoruz.” Diyarbakır’da birer olmak üzere toplam 12 Bölge Satış Müdürlüğü, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde ise şubesi bulunuyor. Anadolu Hayat Emeklilik, 472’si satış ekibi olmak üzere 1.053 çalışanı, 323 özel acentesi ve 1.138 Türkiye İş Bankası ile 7 Türk Bankası şubesi ve 66 broker aracılığıyla hizmet sunuyor.
0 notes
if-haber · 2 years ago
Text
Tumblr media
Anadolu Hayat Emeklilik 2022 Yıl Sonu Finansal Sonuçlarını Açıkladı Anadolu Hayat Emeklilik, 2022 yıl sonu finansal sonuçlarını açıkladı. 75,7 milyar TL’ye ulaşan emeklilik sistemi toplam fon büyüklüğü ile özel sermayeli şirketler arasında lider olan Anadolu Hayat Emeklilik, geçtiğimiz yıla göre aktif büyüklüğünü yüzde 76 oranında artırarak 90,6 milyar TL’ye ulaştırdı.   Bireysel emeklilik ve hayat sigortaları sektöründe lider konumda yer alan Anadolu Hayat Emeklilik, 2022 yılı finansal sonuçlarına göre, aktif büyüklüğünü bir önceki yıla oranla yüzde 76 seviyesinde artırdı.  90,6 milyar TL aktif büyüklüğe sahip olan şirket, emeklilik sistemi toplam fon büyüklüğünü ise 75,7 milyar TL’ye çıkardı. Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Murat Atalay, 2022 yıl sonu finansal sonuçlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede; “Salgın etkisinin azaldığı fakat ekonomik anlamda etkilerinin hissedildiği bir ortamda; bireysel emeklilik ve hayat sigortası sektörleri 2022 yılında da istikrarlı bir şekilde büyümeye devam etti. Emeklilik Gözetim Merkezi'nin 31 Aralık 2022 tarihli verilerine göre gönüllü bireysel emeklilik ve otomatik katılım toplamından oluşan Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) fon büyüklüğümüz yıl başına göre yüzde 74,8 oranında artarak 75,7 milyar TL’ye, katılımcı sayımız ise yüzde 14,3 oranında büyüyerek 2,5 milyona ulaştı. Bunun yanı sıra şirketimiz 1,3 milyona yaklaşan gönüllü BES katılımcı sayısı ve emeklilik sistemi toplam fon büyüklüğü kategorilerinde özel sermayeli şirketler arasındaki liderliğini yıl sonunda da sürdürdü. Hayat sigortası prim üretimimiz 2022 yılında yüzde 78,9 oranında artarak 3,5 milyar TL’yi aştı. Aktif büyüklüğümüz 90,6 milyar TL seviyesinde gerçekleşirken, öz kaynaklarımız 3,4 milyar TL’ye ulaştı” dedi. “Toplam müşteri sayımız 4,3 milyonu aştı” Murat Atalay sözlerini şöyle sürdürdü: “2022 yıl sonu verilerine göre; 18 yaş altı katılımcı sayısında 175 bini aştık, fon büyüklüğünde ise 802 milyon TL seviyesine ulaştık. 18 yaş altı müşteri grubunda katılımcı sayısında yüzde 29,5, fon büyüklüğünde yüzde 26,8 pazar payı ile bu alandaki liderliğimizi koruduk. Bu dönem, mevzuat değişikliklerine hızla uyum sağladığımız ve dijitalleşme vizyonumuz kapsamında faaliyetlerimize ara vermeden devam ettiğimiz bir yıl oldu. Dijital kanallarımız, AHE Online ve AHE Mobil’e yeni işlevler kazandırdık, bu kanallar üzerinden online satışı gerçekleşen ürünlerimize yenilerini ekledik. Sürdürülebilirlik kapsamında da yeni projelere imza attık. Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği ile şehirlerde yaşayan çocuklarımızın doğa ile bağlantısını güçlendirmeyi ve onlara erken yaşta tohum biriktirme alışkanlığı kazandırmayı hedefleyen ‘Tohum Kumbaram’ sosyal sorumluluk projesini hayata geçirdik. Ayrıca, Koruncuk Vakfı yararına çalışanlarımızın kullanmadıkları elektronik atıklarını geri dönüştürmelerine imkân veren atık yönetimi çalışmasını başlattık. Anadolu Hayat Emeklilik olarak dijitalleşme ve sürdürülebilirliği odak noktamıza taşıyarak üst seviye müşteri deneyimi sağlamaya yönelik çalışmalarımızla sektörümüze yön verdiğimiz başarılı bir yılı geride bıraktık. Önümüzdeki dönemde de yenilikçiliği, dijitalleşmeyi ve müşterilerimizin ihtiyaçlarına en uygun finansal çözümleri sunmayı temel alan faaliyetlerimizle ülke ekonomisine katma değer yaratmaya devam etmeyi hedefliyoruz.” Diyarbakır’da birer olmak üzere toplam 12 Bölge Satış Müdürlüğü, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde ise şubesi bulunuyor. Anadolu Hayat Emeklilik, 472’si satış ekibi olmak üzere 1.053 çalışanı, 323 özel acentesi ve 1.138 Türkiye İş Bankası ile 7 Türk Bankası şubesi ve 66 broker aracılığıyla hizmet sunuyor.
0 notes
turkeytraveltours · 2 years ago
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/gocmen-su-kuslari-nallihan.html
Göçmen su kuşları Nallıhan
Tumblr media
Kış aylarında sıcak ülkelere göç etmek üzere Türkiye’ye gelen su kuşlarının Ankara Sarıyar Barajı’ndaki molaları renkli görüntüler oluşturdu.
Türkiye, sahip olduğu sulak alanlar ve elverişli iklimi sayesinde özellikle Kuzey Avrupa ve Rusya’nın kuzeyinden sıcak ülkelere göç eden su kuşlarına güvenli bir dinlenme alanı sunuyor.
Enerji toplamak ve yeni üreme dönemine hazırlanmak için Türkiye’ye gelen kuşlar, Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürlüğü ekiplerince her yıl 15 Ocak-15 Şubat tarihlerinde düzenli olarak sayılıyor.
Aynı alanlarda ve aynı noktalardan yapılan standart sayımlar, uzun dönemde popülasyon eğilimlerinin analizine fayda sağlıyor. Bu kapsamda Ankara’daki Nallıhan Sarıyar Barajı’nda DKMP Genel Müdürlüğünce gerçekleştirilen Kış Ortası Su Kuşu Sayımı (KOSKS), AA tarafından görüntülendi.
“Bu bölgelerde avcılar kontrol ediliyor”
Nallıhan Doğa Koruma ve Milli Parklar Şefi Fatih Lort, su kuşu popülasyonlarının ve sulak alanlardaki değişimin izlenebilmesi için Kış Ortası Su Kuşu Sayımı’nın Tarım ve Orman Bakanlığı koordinasyonunda, üniversiteler, sivil toplum ve gönüllü kuruluşlarla gerçekleştirildiğini söyledi.
Sayımın, su kuşlarının mevsimsel göç hareketlerinin en az olduğu ve kümelendikleri noktada yapıldığını belirten Lort, şu ifadeleri kullandı:
“Buradaki amaç, uzun dönemli bakış açısı kazanmaktır. Aynı dönemde aynı noktadan yapılan standart sayımlarla popülasyon trendlerindeki değişimin analizi ortaya çıkıyor. Kuşların yaşam alanlarındaki değişimin izlenebilmesi için bu sayımların yapılması gerekiyor. Mevsimsel dönemlerde yapılan kuş göçlerinde artış ve azalışların sebeplerinin ortaya konulması gerekiyor.”
Bu yıl da sahadan bilgiler geldikçe tür ve adet bazında Türkiye’ye ne kadar kuşun mevsimsel göç hareketi yaptığını öğreneceklerini dile getiren Lort, “Kuşların göç sebebi soğuk iklimlerden sıcak iklime harekettir. Bu yıl hava şartları kışın sıcak gidiyor. Muhtemelen kuş sayısında azalma olacaktır. Su kuşlarının korunması için su kuşlarının kümelendiği alanları koruma ekiplerimizle denetliyoruz. Bu bölgelerde avcılar kontrol ediliyor. Usulsüzlük tespit edildiğinde işlem gerçekleştiriliyor.” diye konuştu.
“Beklentimiz bu yıl sayının daha düşük olması yönünde”
Ankara Merkezli Doğa Araştırmaları Derneği Üyesi ve Kuş Gözlemcisi Barbaros Demirci de Kış Ortası Su Kuşu Sayımı’nda kışın Türkiye’ye gelen ve sulak alanları ziyaret eden su kuşlarının sayılarını düzenli gözlemlerle not ederek, kuşların yıllar içindeki trendini belirlemeyi amaçladıklarını belirtti.
“Çalışmalarımızın, gelecek yıllarda yapılacak bilimsel ve koruma çalışmalarına yardımcı olacağını düşünüyoruz.” diyen Demirci, 1960-70’lerde milyonlarca su kuşuna ev sahipliği yapan yerlerin, bugün oldukça az sayıda kuşu ağırladığına işaret etti.
Demirci, bunun sebebinin insan nüfusundaki artış ve hayvanların habitatlarındaki daralmalar olduğunu belirterek şu değerlendirmede bulundu:
“Sulak alan olarak tabir edilen göller, bataklıklar zamanla yüz ölçümü olarak azaldığından ve nitelikleri eski nüfusları karşılayamayacak kadar bozulduğundan sayı azalıyor. Türkiye, kışın Akdeniz Havzası’ndaki diğer ülkelerle beraber Kuzey Avrupa ve Rusya’nın kuzeyinde üreyen su kuşlarının kışlama merkezi. Kuşlar burada yırtıcılardan ve avcılardan korunarak besleniyor ve üreme dönemi öncesi güç kazanıyor.”
Her gölde aynı kuş türünün bulunmadığını dile getiren Demirci, gölün konumuna ve içeriğine göre değişik kuş türlerinin alanı ziyaret ettiğini anlattı.
Demirci, Sarıyar Barajı’nda en sık rastlanan kuş türlerinin angut, bahri ve balıkçıllar olduğunu belirterek şunları kaydetti:
“Bunun yanı sıra martılar bol miktarda bulunuyor. Barajda balık popülasyonunun yüksek olduğunu biliyoruz. Burada küçük kuğuları her yıl görmekten ayrıca mutluluk duyuyoruz. Bu yıl sayım yaptığımız alanda kuş sayısı geçen yıla oranla oldukça düşüktü. Alan büyük. Diğer ekipler de başka noktaları saydığı için kesin konuşmak için erken. En son Dernek ve ilgili kurumlar bir araya gelerek verileri toplayacağız. Beklentimiz bu yıl sayının daha düşük olması yönünde. İklim şartları sıcak ve yağışsız geçtiği için kuşlar bu yıl alanlarını terk etmek zorunda kalmadı. Bu da bizim daha az kuş görmemizin altındaki en önemli sebep. Böyle araştırmaları 10 yıllık aralıklarla karşılaştırmak daha anlamlı sonuç verir.”
Su kuşu sayımları
Türkiye genelinde 135 alanda gerçekleştirilen 2022 sayımında 104 türden 1 milyon 396 bin 369 su kuşu kayıtlara geçirildi.
Geçen yıl 556 bin 200 sakarmeke, 103 bin 304 çamurcun, 84 bin 685 karabaş martı, 66 bin 123 flamingo, 66 bin 79 yeşilbaş sayıldı. 10 yılda toplamda 15 milyon 971 bin 789 kuş sayımı gerçekleştirildi.
DKMP Genel Müdürlüğünün koordinasyonunda 2014’te başlatılan sayımların sonuçları şöyle:
YılTür SayısıAlan SayısıBirey Sayısı
20141001131.960.693
20151051191.631.318
20161041241.609.538
20171031201.614.179
20181031531.718.675
20191021541.982.579
20201041712.374.317
20211041531.684.121
20221041351.396.369
0 notes
darkyayincilik · 21 days ago
Text
Slovakya Bilimler Akademisi ile İkili İş Birliği Projesi
Sakarya Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Morteza Naderi’nin TÜBİTAK yürütücüsü olduğu proje, 2540 TÜBİTAK – Slovakya Bilimler Akademisi (SAS) ile İkili İş Birliği Programı kapsamında kabul edildi. Sakarya Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Morteza Naderi’nin TÜBİTAK yürütücüsü olduğu ‘Küçük Memeliler ve Parazitler: Küresel Değişimler Çağında Ortaya…
0 notes
traveltourstrips · 2 years ago
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/gocmen-su-kuslari-nallihan.html
Göçmen su kuşları Nallıhan
Tumblr media
Kış aylarında sıcak ülkelere göç etmek üzere Türkiye’ye gelen su kuşlarının Ankara Sarıyar Barajı’ndaki molaları renkli görüntüler oluşturdu.
Türkiye, sahip olduğu sulak alanlar ve elverişli iklimi sayesinde özellikle Kuzey Avrupa ve Rusya’nın kuzeyinden sıcak ülkelere göç eden su kuşlarına güvenli bir dinlenme alanı sunuyor.
Enerji toplamak ve yeni üreme dönemine hazırlanmak için Türkiye’ye gelen kuşlar, Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürlüğü ekiplerince her yıl 15 Ocak-15 Şubat tarihlerinde düzenli olarak sayılıyor.
Aynı alanlarda ve aynı noktalardan yapılan standart sayımlar, uzun dönemde popülasyon eğilimlerinin analizine fayda sağlıyor. Bu kapsamda Ankara’daki Nallıhan Sarıyar Barajı’nda DKMP Genel Müdürlüğünce gerçekleştirilen Kış Ortası Su Kuşu Sayımı (KOSKS), AA tarafından görüntülendi.
“Bu bölgelerde avcılar kontrol ediliyor”
Nallıhan Doğa Koruma ve Milli Parklar Şefi Fatih Lort, su kuşu popülasyonlarının ve sulak alanlardaki değişimin izlenebilmesi için Kış Ortası Su Kuşu Sayımı’nın Tarım ve Orman Bakanlığı koordinasyonunda, üniversiteler, sivil toplum ve gönüllü kuruluşlarla gerçekleştirildiğini söyledi.
Sayımın, su kuşlarının mevsimsel göç hareketlerinin en az olduğu ve kümelendikleri noktada yapıldığını belirten Lort, şu ifadeleri kullandı:
“Buradaki amaç, uzun dönemli bakış açısı kazanmaktır. Aynı dönemde aynı noktadan yapılan standart sayımlarla popülasyon trendlerindeki değişimin analizi ortaya çıkıyor. Kuşların yaşam alanlarındaki değişimin izlenebilmesi için bu sayımların yapılması gerekiyor. Mevsimsel dönemlerde yapılan kuş göçlerinde artış ve azalışların sebeplerinin ortaya konulması gerekiyor.”
Bu yıl da sahadan bilgiler geldikçe tür ve adet bazında Türkiye’ye ne kadar kuşun mevsimsel göç hareketi yaptığını öğreneceklerini dile getiren Lort, “Kuşların göç sebebi soğuk iklimlerden sıcak iklime harekettir. Bu yıl hava şartları kışın sıcak gidiyor. Muhtemelen kuş sayısında azalma olacaktır. Su kuşlarının korunması için su kuşlarının kümelendiği alanları koruma ekiplerimizle denetliyoruz. Bu bölgelerde avcılar kontrol ediliyor. Usulsüzlük tespit edildiğinde işlem gerçekleştiriliyor.” diye konuştu.
“Beklentimiz bu yıl sayının daha düşük olması yönünde”
Ankara Merkezli Doğa Araştırmaları Derneği Üyesi ve Kuş Gözlemcisi Barbaros Demirci de Kış Ortası Su Kuşu Sayımı’nda kışın Türkiye’ye gelen ve sulak alanları ziyaret eden su kuşlarının sayılarını düzenli gözlemlerle not ederek, kuşların yıllar içindeki trendini belirlemeyi amaçladıklarını belirtti.
“Çalışmalarımızın, gelecek yıllarda yapılacak bilimsel ve koruma çalışmalarına yardımcı olacağını düşünüyoruz.” diyen Demirci, 1960-70’lerde milyonlarca su kuşuna ev sahipliği yapan yerlerin, bugün oldukça az sayıda kuşu ağırladığına işaret etti.
Demirci, bunun sebebinin insan nüfusundaki artış ve hayvanların habitatlarındaki daralmalar olduğunu belirterek şu değerlendirmede bulundu:
“Sulak alan olarak tabir edilen göller, bataklıklar zamanla yüz ölçümü olarak azaldığından ve nitelikleri eski nüfusları karşılayamayacak kadar bozulduğundan sayı azalıyor. Türkiye, kışın Akdeniz Havzası’ndaki diğer ülkelerle beraber Kuzey Avrupa ve Rusya’nın kuzeyinde üreyen su kuşlarının kışlama merkezi. Kuşlar burada yırtıcılardan ve avcılardan korunarak besleniyor ve üreme dönemi öncesi güç kazanıyor.”
Her gölde aynı kuş türünün bulunmadığını dile getiren Demirci, gölün konumuna ve içeriğine göre değişik kuş türlerinin alanı ziyaret ettiğini anlattı.
Demirci, Sarıyar Barajı’nda en sık rastlanan kuş türlerinin angut, bahri ve balıkçıllar olduğunu belirterek şunları kaydetti:
“Bunun yanı sıra martılar bol miktarda bulunuyor. Barajda balık popülasyonunun yüksek olduğunu biliyoruz. Burada küçük kuğuları her yıl görmekten ayrıca mutluluk duyuyoruz. Bu yıl sayım yaptığımız alanda kuş sayısı geçen yıla oranla oldukça düşüktü. Alan büyük. Diğer ekipler de başka noktaları saydığı için kesin konuşmak için erken. En son Dernek ve ilgili kurumlar bir araya gelerek verileri toplayacağız. Beklentimiz bu yıl sayının daha düşük olması yönünde. İklim şartları sıcak ve yağışsız geçtiği için kuşlar bu yıl alanlarını terk etmek zorunda kalmadı. Bu da bizim daha az kuş görmemizin altındaki en önemli sebep. Böyle araştırmaları 10 yıllık aralıklarla karşılaştırmak daha anlamlı sonuç verir.”
Su kuşu sayımları
Türkiye genelinde 135 alanda gerçekleştirilen 2022 sayımında 104 türden 1 milyon 396 bin 369 su kuşu kayıtlara geçirildi.
Geçen yıl 556 bin 200 sakarmeke, 103 bin 304 çamurcun, 84 bin 685 karabaş martı, 66 bin 123 flamingo, 66 bin 79 yeşilbaş sayıldı. 10 yılda toplamda 15 milyon 971 bin 789 kuş sayımı gerçekleştirildi.
DKMP Genel Müdürlüğünün koordinasyonunda 2014’te başlatılan sayımların sonuçları şöyle:
YılTür SayısıAlan SayısıBirey Sayısı
20141001131.960.693
20151051191.631.318
20161041241.609.538
20171031201.614.179
20181031531.718.675
20191021541.982.579
20201041712.374.317
20211041531.684.121
20221041351.396.369
0 notes
gallipoliguide · 2 years ago
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/gocmen-su-kuslari-nallihan.html
Göçmen su kuşları Nallıhan
Tumblr media
Kış aylarında sıcak ülkelere göç etmek üzere Türkiye’ye gelen su kuşlarının Ankara Sarıyar Barajı’ndaki molaları renkli görüntüler oluşturdu.
Türkiye, sahip olduğu sulak alanlar ve elverişli iklimi sayesinde özellikle Kuzey Avrupa ve Rusya’nın kuzeyinden sıcak ülkelere göç eden su kuşlarına güvenli bir dinlenme alanı sunuyor.
Enerji toplamak ve yeni üreme dönemine hazırlanmak için Türkiye’ye gelen kuşlar, Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürlüğü ekiplerince her yıl 15 Ocak-15 Şubat tarihlerinde düzenli olarak sayılıyor.
Aynı alanlarda ve aynı noktalardan yapılan standart sayımlar, uzun dönemde popülasyon eğilimlerinin analizine fayda sağlıyor. Bu kapsamda Ankara’daki Nallıhan Sarıyar Barajı’nda DKMP Genel Müdürlüğünce gerçekleştirilen Kış Ortası Su Kuşu Sayımı (KOSKS), AA tarafından görüntülendi.
“Bu bölgelerde avcılar kontrol ediliyor”
Nallıhan Doğa Koruma ve Milli Parklar Şefi Fatih Lort, su kuşu popülasyonlarının ve sulak alanlardaki değişimin izlenebilmesi için Kış Ortası Su Kuşu Sayımı’nın Tarım ve Orman Bakanlığı koordinasyonunda, üniversiteler, sivil toplum ve gönüllü kuruluşlarla gerçekleştirildiğini söyledi.
Sayımın, su kuşlarının mevsimsel göç hareketlerinin en az olduğu ve kümelendikleri noktada yapıldığını belirten Lort, şu ifadeleri kullandı:
“Buradaki amaç, uzun dönemli bakış açısı kazanmaktır. Aynı dönemde aynı noktadan yapılan standart sayımlarla popülasyon trendlerindeki değişimin analizi ortaya çıkıyor. Kuşların yaşam alanlarındaki değişimin izlenebilmesi için bu sayımların yapılması gerekiyor. Mevsimsel dönemlerde yapılan kuş göçlerinde artış ve azalışların sebeplerinin ortaya konulması gerekiyor.”
Bu yıl da sahadan bilgiler geldikçe tür ve adet bazında Türkiye’ye ne kadar kuşun mevsimsel göç hareketi yaptığını öğreneceklerini dile getiren Lort, “Kuşların göç sebebi soğuk iklimlerden sıcak iklime harekettir. Bu yıl hava şartları kışın sıcak gidiyor. Muhtemelen kuş sayısında azalma olacaktır. Su kuşlarının korunması için su kuşlarının kümelendiği alanları koruma ekiplerimizle denetliyoruz. Bu bölgelerde avcılar kontrol ediliyor. Usulsüzlük tespit edildiğinde işlem gerçekleştiriliyor.” diye konuştu.
“Beklentimiz bu yıl sayının daha düşük olması yönünde”
Ankara Merkezli Doğa Araştırmaları Derneği Üyesi ve Kuş Gözlemcisi Barbaros Demirci de Kış Ortası Su Kuşu Sayımı’nda kışın Türkiye’ye gelen ve sulak alanları ziyaret eden su kuşlarının sayılarını düzenli gözlemlerle not ederek, kuşların yıllar içindeki trendini belirlemeyi amaçladıklarını belirtti.
“Çalışmalarımızın, gelecek yıllarda yapılacak bilimsel ve koruma çalışmalarına yardımcı olacağını düşünüyoruz.” diyen Demirci, 1960-70’lerde milyonlarca su kuşuna ev sahipliği yapan yerlerin, bugün oldukça az sayıda kuşu ağırladığına işaret etti.
Demirci, bunun sebebinin insan nüfusundaki artış ve hayvanların habitatlarındaki daralmalar olduğunu belirterek şu değerlendirmede bulundu:
“Sulak alan olarak tabir edilen göller, bataklıklar zamanla yüz ölçümü olarak azaldığından ve nitelikleri eski nüfusları karşılayamayacak kadar bozulduğundan sayı azalıyor. Türkiye, kışın Akdeniz Havzası’ndaki diğer ülkelerle beraber Kuzey Avrupa ve Rusya’nın kuzeyinde üreyen su kuşlarının kışlama merkezi. Kuşlar burada yırtıcılardan ve avcılardan korunarak besleniyor ve üreme dönemi öncesi güç kazanıyor.”
Her gölde aynı kuş türünün bulunmadığını dile getiren Demirci, gölün konumuna ve içeriğine göre değişik kuş türlerinin alanı ziyaret ettiğini anlattı.
Demirci, Sarıyar Barajı’nda en sık rastlanan kuş türlerinin angut, bahri ve balıkçıllar olduğunu belirterek şunları kaydetti:
“Bunun yanı sıra martılar bol miktarda bulunuyor. Barajda balık popülasyonunun yüksek olduğunu biliyoruz. Burada küçük kuğuları her yıl görmekten ayrıca mutluluk duyuyoruz. Bu yıl sayım yaptığımız alanda kuş sayısı geçen yıla oranla oldukça düşüktü. Alan büyük. Diğer ekipler de başka noktaları saydığı için kesin konuşmak için erken. En son Dernek ve ilgili kurumlar bir araya gelerek verileri toplayacağız. Beklentimiz bu yıl sayının daha düşük olması yönünde. İklim şartları sıcak ve yağışsız geçtiği için kuşlar bu yıl alanlarını terk etmek zorunda kalmadı. Bu da bizim daha az kuş görmemizin altındaki en önemli sebep. Böyle araştırmaları 10 yıllık aralıklarla karşılaştırmak daha anlamlı sonuç verir.”
Su kuşu sayımları
Türkiye genelinde 135 alanda gerçekleştirilen 2022 sayımında 104 türden 1 milyon 396 bin 369 su kuşu kayıtlara geçirildi.
Geçen yıl 556 bin 200 sakarmeke, 103 bin 304 çamurcun, 84 bin 685 karabaş martı, 66 bin 123 flamingo, 66 bin 79 yeşilbaş sayıldı. 10 yılda toplamda 15 milyon 971 bin 789 kuş sayımı gerçekleştirildi.
DKMP Genel Müdürlüğünün koordinasyonunda 2014’te başlatılan sayımların sonuçları şöyle:
YılTür SayısıAlan SayısıBirey Sayısı
20141001131.960.693
20151051191.631.318
20161041241.609.538
20171031201.614.179
20181031531.718.675
20191021541.982.579
20201041712.374.317
20211041531.684.121
20221041351.396.369
0 notes
gallipolidaytours · 2 years ago
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/gocmen-su-kuslari-nallihan.html
Göçmen su kuşları Nallıhan
Tumblr media
Kış aylarında sıcak ülkelere göç etmek üzere Türkiye’ye gelen su kuşlarının Ankara Sarıyar Barajı’ndaki molaları renkli görüntüler oluşturdu.
Türkiye, sahip olduğu sulak alanlar ve elverişli iklimi sayesinde özellikle Kuzey Avrupa ve Rusya’nın kuzeyinden sıcak ülkelere göç eden su kuşlarına güvenli bir dinlenme alanı sunuyor.
Enerji toplamak ve yeni üreme dönemine hazırlanmak için Türkiye’ye gelen kuşlar, Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürlüğü ekiplerince her yıl 15 Ocak-15 Şubat tarihlerinde düzenli olarak sayılıyor.
Aynı alanlarda ve aynı noktalardan yapılan standart sayımlar, uzun dönemde popülasyon eğilimlerinin analizine fayda sağlıyor. Bu kapsamda Ankara’daki Nallıhan Sarıyar Barajı’nda DKMP Genel Müdürlüğünce gerçekleştirilen Kış Ortası Su Kuşu Sayımı (KOSKS), AA tarafından görüntülendi.
“Bu bölgelerde avcılar kontrol ediliyor”
Nallıhan Doğa Koruma ve Milli Parklar Şefi Fatih Lort, su kuşu popülasyonlarının ve sulak alanlardaki değişimin izlenebilmesi için Kış Ortası Su Kuşu Sayımı’nın Tarım ve Orman Bakanlığı koordinasyonunda, üniversiteler, sivil toplum ve gönüllü kuruluşlarla gerçekleştirildiğini söyledi.
Sayımın, su kuşlarının mevsimsel göç hareketlerinin en az olduğu ve kümelendikleri noktada yapıldığını belirten Lort, şu ifadeleri kullandı:
“Buradaki amaç, uzun dönemli bakış açısı kazanmaktır. Aynı dönemde aynı noktadan yapılan standart sayımlarla popülasyon trendlerindeki değişimin analizi ortaya çıkıyor. Kuşların yaşam alanlarındaki değişimin izlenebilmesi için bu sayımların yapılması gerekiyor. Mevsimsel dönemlerde yapılan kuş göçlerinde artış ve azalışların sebeplerinin ortaya konulması gerekiyor.”
Bu yıl da sahadan bilgiler geldikçe tür ve adet bazında Türkiye’ye ne kadar kuşun mevsimsel göç hareketi yaptığını öğreneceklerini dile getiren Lort, “Kuşların göç sebebi soğuk iklimlerden sıcak iklime harekettir. Bu yıl hava şartları kışın sıcak gidiyor. Muhtemelen kuş sayısında azalma olacaktır. Su kuşlarının korunması için su kuşlarının kümelendiği alanları koruma ekiplerimizle denetliyoruz. Bu bölgelerde avcılar kontrol ediliyor. Usulsüzlük tespit edildiğinde işlem gerçekleştiriliyor.” diye konuştu.
“Beklentimiz bu yıl sayının daha düşük olması yönünde”
Ankara Merkezli Doğa Araştırmaları Derneği Üyesi ve Kuş Gözlemcisi Barbaros Demirci de Kış Ortası Su Kuşu Sayımı’nda kışın Türkiye’ye gelen ve sulak alanları ziyaret eden su kuşlarının sayılarını düzenli gözlemlerle not ederek, kuşların yıllar içindeki trendini belirlemeyi amaçladıklarını belirtti.
“Çalışmalarımızın, gelecek yıllarda yapılacak bilimsel ve koruma çalışmalarına yardımcı olacağını düşünüyoruz.” diyen Demirci, 1960-70’lerde milyonlarca su kuşuna ev sahipliği yapan yerlerin, bugün oldukça az sayıda kuşu ağırladığına işaret etti.
Demirci, bunun sebebinin insan nüfusundaki artış ve hayvanların habitatlarındaki daralmalar olduğunu belirterek şu değerlendirmede bulundu:
“Sulak alan olarak tabir edilen göller, bataklıklar zamanla yüz ölçümü olarak azaldığından ve nitelikleri eski nüfusları karşılayamayacak kadar bozulduğundan sayı azalıyor. Türkiye, kışın Akdeniz Havzası’ndaki diğer ülkelerle beraber Kuzey Avrupa ve Rusya’nın kuzeyinde üreyen su kuşlarının kışlama merkezi. Kuşlar burada yırtıcılardan ve avcılardan korunarak besleniyor ve üreme dönemi öncesi güç kazanıyor.”
Her gölde aynı kuş türünün bulunmadığını dile getiren Demirci, gölün konumuna ve içeriğine göre değişik kuş türlerinin alanı ziyaret ettiğini anlattı.
Demirci, Sarıyar Barajı’nda en sık rastlanan kuş türlerinin angut, bahri ve balıkçıllar olduğunu belirterek şunları kaydetti:
“Bunun yanı sıra martılar bol miktarda bulunuyor. Barajda balık popülasyonunun yüksek olduğunu biliyoruz. Burada küçük kuğuları her yıl görmekten ayrıca mutluluk duyuyoruz. Bu yıl sayım yaptığımız alanda kuş sayısı geçen yıla oranla oldukça düşüktü. Alan büyük. Diğer ekipler de başka noktaları saydığı için kesin konuşmak için erken. En son Dernek ve ilgili kurumlar bir araya gelerek verileri toplayacağız. Beklentimiz bu yıl sayının daha düşük olması yönünde. İklim şartları sıcak ve yağışsız geçtiği için kuşlar bu yıl alanlarını terk etmek zorunda kalmadı. Bu da bizim daha az kuş görmemizin altındaki en önemli sebep. Böyle araştırmaları 10 yıllık aralıklarla karşılaştırmak daha anlamlı sonuç verir.”
Su kuşu sayımları
Türkiye genelinde 135 alanda gerçekleştirilen 2022 sayımında 104 türden 1 milyon 396 bin 369 su kuşu kayıtlara geçirildi.
Geçen yıl 556 bin 200 sakarmeke, 103 bin 304 çamurcun, 84 bin 685 karabaş martı, 66 bin 123 flamingo, 66 bin 79 yeşilbaş sayıldı. 10 yılda toplamda 15 milyon 971 bin 789 kuş sayımı gerçekleştirildi.
DKMP Genel Müdürlüğünün koordinasyonunda 2014’te başlatılan sayımların sonuçları şöyle:
YılTür SayısıAlan SayısıBirey Sayısı
20141001131.960.693
20151051191.631.318
20161041241.609.538
20171031201.614.179
20181031531.718.675
20191021541.982.579
20201041712.374.317
20211041531.684.121
20221041351.396.369
0 notes
anzacdaygallipoli · 2 years ago
Text
Göçmen su kuşları Nallıhan - Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/gocmen-su-kuslari-nallihan.html
Göçmen su kuşları Nallıhan
Tumblr media
Kış aylarında sıcak ülkelere göç etmek üzere Türkiye’ye gelen su kuşlarının Ankara Sarıyar Barajı’ndaki molaları renkli görüntüler oluşturdu.
Türkiye, sahip olduğu sulak alanlar ve elverişli iklimi sayesinde özellikle Kuzey Avrupa ve Rusya’nın kuzeyinden sıcak ülkelere göç eden su kuşlarına güvenli bir dinlenme alanı sunuyor.
Enerji toplamak ve yeni üreme dönemine hazırlanmak için Türkiye’ye gelen kuşlar, Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürlüğü ekiplerince her yıl 15 Ocak-15 Şubat tarihlerinde düzenli olarak sayılıyor.
Aynı alanlarda ve aynı noktalardan yapılan standart sayımlar, uzun dönemde popülasyon eğilimlerinin analizine fayda sağlıyor. Bu kapsamda Ankara’daki Nallıhan Sarıyar Barajı’nda DKMP Genel Müdürlüğünce gerçekleştirilen Kış Ortası Su Kuşu Sayımı (KOSKS), AA tarafından görüntülendi.
“Bu bölgelerde avcılar kontrol ediliyor”
Nallıhan Doğa Koruma ve Milli Parklar Şefi Fatih Lort, su kuşu popülasyonlarının ve sulak alanlardaki değişimin izlenebilmesi için Kış Ortası Su Kuşu Sayımı’nın Tarım ve Orman Bakanlığı koordinasyonunda, üniversiteler, sivil toplum ve gönüllü kuruluşlarla gerçekleştirildiğini söyledi.
Sayımın, su kuşlarının mevsimsel göç hareketlerinin en az olduğu ve kümelendikleri noktada yapıldığını belirten Lort, şu ifadeleri kullandı:
“Buradaki amaç, uzun dönemli bakış açısı kazanmaktır. Aynı dönemde aynı noktadan yapılan standart sayımlarla popülasyon trendlerindeki değişimin analizi ortaya çıkıyor. Kuşların yaşam alanlarındaki değişimin izlenebilmesi için bu sayımların yapılması gerekiyor. Mevsimsel dönemlerde yapılan kuş göçlerinde artış ve azalışların sebeplerinin ortaya konulması gerekiyor.”
Bu yıl da sahadan bilgiler geldikçe tür ve adet bazında Türkiye’ye ne kadar kuşun mevsimsel göç hareketi yaptığını öğreneceklerini dile getiren Lort, “Kuşların göç sebebi soğuk iklimlerden sıcak iklime harekettir. Bu yıl hava şartları kışın sıcak gidiyor. Muhtemelen kuş sayısında azalma olacaktır. Su kuşlarının korunması için su kuşlarının kümelendiği alanları koruma ekiplerimizle denetliyoruz. Bu bölgelerde avcılar kontrol ediliyor. Usulsüzlük tespit edildiğinde işlem gerçekleştiriliyor.” diye konuştu.
“Beklentimiz bu yıl sayının daha düşük olması yönünde”
Ankara Merkezli Doğa Araştırmaları Derneği Üyesi ve Kuş Gözlemcisi Barbaros Demirci de Kış Ortası Su Kuşu Sayımı’nda kışın Türkiye’ye gelen ve sulak alanları ziyaret eden su kuşlarının sayılarını düzenli gözlemlerle not ederek, kuşların yıllar içindeki trendini belirlemeyi amaçladıklarını belirtti.
“Çalışmalarımızın, gelecek yıllarda yapılacak bilimsel ve koruma çalışmalarına yardımcı olacağını düşünüyoruz.” diyen Demirci, 1960-70’lerde milyonlarca su kuşuna ev sahipliği yapan yerlerin, bugün oldukça az sayıda kuşu ağırladığına işaret etti.
Demirci, bunun sebebinin insan nüfusundaki artış ve hayvanların habitatlarındaki daralmalar olduğunu belirterek şu değerlendirmede bulundu:
“Sulak alan olarak tabir edilen göller, bataklıklar zamanla yüz ölçümü olarak azaldığından ve nitelikleri eski nüfusları karşılayamayacak kadar bozulduğundan sayı azalıyor. Türkiye, kışın Akdeniz Havzası’ndaki diğer ülkelerle beraber Kuzey Avrupa ve Rusya’nın kuzeyinde üreyen su kuşlarının kışlama merkezi. Kuşlar burada yırtıcılardan ve avcılardan korunarak besleniyor ve üreme dönemi öncesi güç kazanıyor.”
Her gölde aynı kuş türünün bulunmadığını dile getiren Demirci, gölün konumuna ve içeriğine göre değişik kuş türlerinin alanı ziyaret ettiğini anlattı.
Demirci, Sarıyar Barajı’nda en sık rastlanan kuş türlerinin angut, bahri ve balıkçıllar olduğunu belirterek şunları kaydetti:
“Bunun yanı sıra martılar bol miktarda bulunuyor. Barajda balık popülasyonunun yüksek olduğunu biliyoruz. Burada küçük kuğuları her yıl görmekten ayrıca mutluluk duyuyoruz. Bu yıl sayım yaptığımız alanda kuş sayısı geçen yıla oranla oldukça düşüktü. Alan büyük. Diğer ekipler de başka noktaları saydığı için kesin konuşmak için erken. En son Dernek ve ilgili kurumlar bir araya gelerek verileri toplayacağız. Beklentimiz bu yıl sayının daha düşük olması yönünde. İklim şartları sıcak ve yağışsız geçtiği için kuşlar bu yıl alanlarını terk etmek zorunda kalmadı. Bu da bizim daha az kuş görmemizin altındaki en önemli sebep. Böyle araştırmaları 10 yıllık aralıklarla karşılaştırmak daha anlamlı sonuç verir.”
Su kuşu sayımları
Türkiye genelinde 135 alanda gerçekleştirilen 2022 sayımında 104 türden 1 milyon 396 bin 369 su kuşu kayıtlara geçirildi.
Geçen yıl 556 bin 200 sakarmeke, 103 bin 304 çamurcun, 84 bin 685 karabaş martı, 66 bin 123 flamingo, 66 bin 79 yeşilbaş sayıldı. 10 yılda toplamda 15 milyon 971 bin 789 kuş sayımı gerçekleştirildi.
DKMP Genel Müdürlüğünün koordinasyonunda 2014’te başlatılan sayımların sonuçları şöyle:
YılTür SayısıAlan SayısıBirey Sayısı
20141001131.960.693
20151051191.631.318
20161041241.609.538
20171031201.614.179
20181031531.718.675
20191021541.982.579
20201041712.374.317
20211041531.684.121
20221041351.396.369
0 notes
Link
ÇOK ÖNEMLİ LÜTFEN PAYLAŞIN ÇOK ÖNEMLİ❗ TÜM HAYVANSEVERLER, HAYVAN BESLEYENLER❗ TÜM CAN DOSTLARI KALABALIK OLMALIYIZ BU SON ŞANS❗ SOKAKLARDA CAN BIRAKMAYACAKLAR BU İŞİN ŞAKASI YOK❗ Anadolu ve Trakya'da tüm illerde "Eş Zamanlı" olarak yapılacak "KATLİAM KANUN TASARISINA KARŞI Basın Açıklaması" için kesinleşen ŞEHİR ve YER bilgileri alfabetik sıraya göre EKLİ LİSTEDE paylaşılmıştır. Kesinleşen ŞEHİR ve YER bilgilerin listeye eklenmesine devam edilecektir. Bulunduğunuz şehir için listeye bakınız, mutlaka katılım sağlayınız, çevrenize duyurunuz. Hayvan Hakları Yasama İzleme Delegasyonu ✔️ 11.11. 2018 Pazar Günü Basın Açıklaması Saat 14.00 te Anadolu ve Trakya'da Tüm İllerde ✔️ 25.11. 2018 Pazar Günü Basın Açıklaması "BÜYÜK İSTANBUL BULUŞMASI" ile İstanbul'da KADIKÖY'de yapılacaktır. ------------------------------------------------------------- Ankara Ulus Atatürk Heykeli Önünde Antalya Saat Kulesi Karşısı Attalos Heykeli Önü Akçakoca: Cumhuriyet Meydanı Afyon : PTT Merkez Binası Önü Afyon : Belediye barınağı Aydın-Didim : Kent Meydanı Adana: Atatürk Parkı. Anamur: Anamur Hayvanları Koruma Derneği Önü ( Stadyum Yolu) Artvin Bidak Meydanı ( Yaşam Yeniköy Mahalle ) Bursa: Kent Meydanı Bilecik: Cumhuriyet meydanı olacak Budur: Cumhuriyet Meydanı Bafra: Yeni Kent Meydanı. Çanakkale : Kordon Truva Atı Yanı Çaycuma : Cumhuriyet Meydanı Çankırı: Atatürk Meydanı. Çorlu: Atatürk Meydanı, Çınarcık: Çınarcık İskele Meydanı Denizli: 15 temmuz Meydanı (Çınar Belediye Önü) Düzce: İş Bankası Yan Parkı Eskişehir : Adalar Migros önü Merkez/Eskişehir Edirne : Saraçlar Caddesi PTT Önü Erzincan: Erzincan Belediyesi Önü: Gemlik: Demokrasi Meydanı - Mado Karşısı Gümüşhane: Belediye Önü, Hatay: Lazikiye Caddesi, Yiğitoğlu Apartman Defne (Hatay Doğa ve Yaşam Derneği Merkezi) Hakkari: Ak Parti İl Binası Önü, Isparta: Kaymak Kapı Meydanı ( Belediye İşhanı Önü. İzmir: Alsancak Gündoğdu Meydanı İnegöl: Hükümet Konağı Önü Kütahya : Valilik önünde Kırklareli: Anıt Park - Öğretmen Evi Karşısı Keşan: Hükümet Konağı Karşısı Kastamonu: Kuzey Kent Toplu İş Markezi-Park Karabük ( Zonguldak Eylemine Katılıyor) Kayseri: Cumhuriyet Meydanı - Saat 11. Kocaeli:Karamürsel Kültür Merkezi Önü Kırşehir: Çarşı Meydanı Konya: Akşehir: Anıt Meydanı Karadeniz Ereğli: Atatürk Anıtı Malatya: Mahayko Bahçesi Tandoğan mah. Helvacı Sokak- No 8 Battalgazi Muğla : Muğla Sınırsızlık Meydanı Mersin - Anamur Hayvanları Koruma Derneği Önü (Stadyum Önü) Manisa: Şehzadeler Manolya Meydanı Nevşehir: Hükümet Konağı Önü Niğde: Ömer Halisdemir Meydanı Rize: Tuzcuoğlu Parkı Sakarya :Akm Önü Samsun : Cumhuriyet Meydanı Silivri: Silivri Belediyesi Fuaye Salonu Şanlıurfa: Ahmet Bahcivan İş Merkezi Önü Sivas: Hükümet Meydanı. Trabzon: 15 Temmuz Şehitler Meydanı Tekirdağ: Çorlu Atatürk Meydanı Tunceli : Seyit Rıza Parkı Tarsus: Yarenlik Alanı Girişi, PTT Tarafı Tokat: Kapalı Alan Basın Toplantısı(bildirilecek) Van: Beşyol Meydanı Dabbağolu Parkı Önü, Yozgat : Cumhuriyet Meydanı Yalova : Uğur Mumcu Kültür Merkezi Önü Zonguldak: Madenci Anıtı Önü
#5199adokunma #sessizKalma #SessizKalmaSuçaOrtakOlma #KatliamYasasınaHayır #KatliamYasasınadurDe #6ıncıMaddeyiKaldırma #6ıncıMaddeyeDokunma #YaşamHakkıKutsaldır #YaşamHakkınaSaygı #BarınakGerçekleri #BarınaklardaKatliamVar #HayvanaBelediyeVahşeti #5199HayvanlarıKorumaKanunu #BelediyelerDeCezaKapsamınaAlınmalı #HayvanaZulümSuçtur #HayvanaŞiddetSuçtur #HayvanaŞideteHayır #HayvanaŞiddeteHapis #HayvanaŞiddetDevamEdiyor #HayvansevereŞiddet #HayvansevereŞiddetSuçtur #HayvansevereŞiddeteHayır #SokakHayvanı #SokakHayvanları #HayvanHakları #YaşamHakkı
1 note · View note