#Katmaz
Explore tagged Tumblr posts
Text
unutma çocuk; her yaşadığın sana bir şey katmaz, senden bir şey alır.
121 notes
·
View notes
Text
Yine bir balkon konuşmasında bir aradayız 🤦♀️
Can dostlar arkadaşlar lütfen kimseyi kırmak istemiyorum nezaketim sürekli yanlış anlaşılıyor beyler ben size nezaketen cevap veriyorum sizinle işim yok, olmaz da... Zaten uzun soluklu bir birlikteliğim var burdan defalarca yazdım! Özel hayatıma burdan ASLA BİRİNİ DAHİL ETMEM! Daha nasıl açıkça anlatılır bilmiyorum! Yazmayın, ısrar etmeyin! Israrcı olanları takipten çıkıyorum bundan sonra böyle biline! Ve burda beni rakip olarak gören Sayın Kadın hemcinslerim kulağıma geliyor, YAPMAYIN! Öyle bir şey mümkün değil hepsi sizin olsun NAZAR ETMEYİN! Arkamdan konuşmanız size bir şey katmaz, Allah görüyor herkesin kalbini sadece ona sığınıyorum kimse hakkında kötü konuşmam konuşmayacağım benim üslubum bu, sizin ki o! Burası sevgili bulma platformu değil herkesin işi gücü derdi yok bununla uğraşmasın! Şurda üç beş hasbihal edip güzel güzel geçinip gidiyoruz huzur bozmayın, huzur olun! Blogumu silip gidemeyecek kadar sevdiğim can dostlarım var kopmak istemiyorum bi salın beni yaw! Saygılar...
NOT : YORUMSUZ LÜTFEN!
142 notes
·
View notes
Text
İnsan bazen bir şeye o kadar değer verir ki sırf verdiği emek, harcadığı zaman yüzünden gitmesi gereken vakitte gidemez hale gelir. Emeklerim heba mı olsun? derken hesaba, kendisinin heba olmasını hiç katmaz.
8 notes
·
View notes
Text
Adam gelmiş bana diyor ki roman okumak size hiçbirşey katmaz yeni bir bakış açısı katıyor yetmez mi diyecektim de B12 den aklıma gelmedi o an
#benim yazım#anılar#kitaplar#kitap satırları#kitap sayfaları#sabah postu#artists on tumblr#kitap sevgisi#kitaplayasamak#hayat kısa kuşlar uçuyor#kaybedenler kulübü#ölmüş hisler ve geriye kalan bir mezar#uykusuz geceler#my post#ruhsuzunbirisi#hayırlı sabahlar#mutlu sabahlar#etiket
3 notes
·
View notes
Text
Yâr adıyla başlayayım sözüme
Gülsüz bağda bülbül ötmez kurbanım
Sözü önce söyleyeyim özüme
Yoksa kalpten kalbe gitmez kurbanım
Sen senin olmazsan tüm dertler biter
Varını yoğunu mürşidine ver
Ustanın elinde kütük ol yeter
Teslim olan zarar etmez kurbanım
Güvenme kendine "ben oldum" diye
Pişenler "hamım" der, bir düşün niye
Tövbe lâzım ettiğimiz tövbeye
Bir tövbeyle bu iş bitmez kurbanım
İltifat beklemek, kırılmak nedir
O kapıdan kovsa sen bacadan gir
Ha sevmiş ha dövmüş ikisi de bir
Sevmese kaşını çatmaz kurbanım
Çalış nasibini al dünyadan yana
Ama sanma dünya yâr olur sana
Âhiret parası lâzım insana
Güneş hep batıdan batmaz kurbanım
Hizmet yoksa himmet olmaz, bu kesin
Hem hizmet nimettir böyle bilesin
Gayret et gönle gir “benimdir” desin
Sultan kölesini atmaz kurbanım
Yap dediğini yap emrine göre
"Bu iş bensiz olmaz" deme boş yere
O eli tutmuşsa insan bir kere
Nefsini hesaba katmaz kurbanım
Câhiller ağzını açınca "ben" der
"Ben" deyip yol alan var mı hiç, göster
Eli hep güzel gör, kendini hep yer
Tezek su dibine batmaz kurbanım
Günahtı, sevaptı, bunlar boş hesap
Her neyi yaparsan Allah için yap
Avâmın işidir bu hesap kitap
Âşıklar kâr-zarar gütmez kurbanım
Duâ kabul, niye sıddîkın âhı
Ne dedi Hızır'a Nakşibend şâhı
Hatırla, idrak et, anla bu râhı
"Ben sâdıkım" demek yetmez kurbanım
Sadâkat ne derse doğru demekmiş
Onsuz doğrulara eğri demekmiş
Sadakat sıddîkın bağrı demekmiş
Ciğer yanar, duman tütmez kurbanım
Er olmak isteyen serinden geçer
Bir sâki elinden bâdeyi içer
Seç deseler yârin zehrini seçer
Ağyârın balını tatmaz kurbanım
Sözün özü, derdi minnet bil cana
Yâre can ver ki can yâr olsun sana
Serdar isen serini koy meydana
Kurbanlara bıçak tutmaz kurbanım
Serdar Tuncer
43 notes
·
View notes
Note
Gecesayesinizz deki şeyleri tekrar paylaşmak sana bir şey katmaz ama
Gönderi paylaşmamın bana bir şey katması mı gerekiyor?
4 notes
·
View notes
Note
sivilcee o kdr da dikkat ceken bisi degil yakisir diyemem ama cirkinlik katmaz nejin dedigi gibi. cidden disardan cok kotu gorunuyoeum herkes sivilcelerime bakiyo diye strese giren arkadaslarima anlam veremiyorm bazen. ciller de eskiden kusur sayiliyodu ama bu tur seyler bize insan oldugumuzu hatirlatiyor. benim de burnum kemerli ama bu sekil dusunerek seviyorum burnumu. estetik durmasa da benim de yuzumun farki o
aynen oyle
3 notes
·
View notes
Text
Gerçekleri olduğu gibi kabul etme ve dile getirme cesaretini gösteren kişilere negatif demek size bir şey katmaz. Aksine aynı gerçeği kabullenmek için daha çok sorun yaşar fazladan zaman harcarsınız. Etiketlemenin zararı size.
3 notes
·
View notes
Text
Defalarca kez başarısız oldum hayatta. Bu yüzden hiçbir zaman sevmedim kaybetmeyi. Daima kazanmak ve kazandırmak istedim...
Eğer hayat bir denklem üzerine kurulu olmuş olsaydı, denklemden çıkan kişinin ben olduğumda her şeyin yolunda gireceğine inanırdım çoğu zaman. Böylece denklemde yer alan hatayı onarabileceğimi düşünürdüm. "Düşün ve incele! Düşün ve incele! Düşün ve incele!" diye kendi kendime söylenirdim her zaman ve biraz düşünüp incelediğimde de anladım ki, bu hayat bana bir hediyeydi, denklem hatalıydı. Çoğu kez bana karanlığı gösterdi ama aydınlık taraflarını da göstermekten çekinmedi. Kötü olduğum zamanlarda bana elini uzatmaktan da geri durmadı. Önce yoluma engeller koydu, sonra bir şekilde yolumu kolaylaştırdı...
"Nereye gideceğini umursamayan insanlar daima kaybetmeye mahkumdur." demişti bir zamanlar tanıdığım birisi. Bu yüzden doğru bildiğim yolda hayat yoluma engeller koysa bile daima ilerlemeye devam ettim. Günden güne tanıdığım insanları aslında gerçekten tanımadığımı anladım. Hayat uzun bir yol ve bunu size acı bir şekilde öğretmekten asla çekinmiyor. Hayat uzun bir yol ve geri dönüşü de yok. Geri dönmek herkes gibi benim için de çok zor. Yüreğiniz yansa bile, bu hayat ateşi asla sönmüyor, sizi incitmeye bir şekilde devam ediyor. Acı çekmenize bile-isteye göz yumuyor. Her şeyin değişeceğine ya da her şeyi değiştirebileceğinizi düşünmeye başladığınızı hissettiğindeyse, sizi bir şekilde karanlık ve çıkmaz sokaklara doğru sürüklüyor. Karanlık sokaklar kimseye iyi bir şeyler katmaz hayatta. Doğru yolu izleyemez, duyguları hissedemez ve iyi şeyleri düşünemezsiniz oradayken. Karanlık sokaklarda hayatın yavaş ilerlediğini biliyorum. Kaçmak istediğinizde öyle koşarak kaçamazsınız. Siz koştuğunuzu zannederken, aslında yürüyor hatta emekliyor olduğunuzun dahi farkına varamazsınız. Karanlık ve çıkmaz sokaklarda hayat zordur. Hayal kurmak için hiçbir yer, hiçbir köşe, hiçbir dip yoktur. Güneşin üzerinize yağabileceği zamanı beklemekten başka şansınız da yoktur. Benimde yoktu. Şans, en çok kaybettiğim bir ruletti hayatta. Sahip değildim bu yüzden hiçbir zaman. Hep; şans, en güzel esinti derdim ama bana doğru estiğinide hiç görmedim. Ne siyah ne de gri günlerde bana hiç gülümsemedi. Ama yine de herşeye rağmen, hayatın kendisine rağmen, şansa sahip olmasam da yürümeye devam ediyorum bu hayatta çünkü bunu istiyorum...
4 notes
·
View notes
Text
İYİLİK VS KÖTÜLÜK
Başlamadan önce tüm depremzedeler adına çok üzgünüm sizin acınız bizim acımızdır. Kaybettiklerinizi ya da şehrinizi geri getiremeyiz ama yanınızda olduğumuzu unutmayın.. Neyse başlayalım.
Öncelikle, hayatın gerçekten kısa olduğunu son depremde gördük. O yüzden hayatınızı iyi bir insan olmaya adayın. Bakın, iyi diyorum enayi değil çünkü ben iyi olduğumu sanarken aslında enayi olduğumu fark ettim. Aynı hataya sizin de düşmenizi istemem. Bilirsiniz, dünya kötü ve dünyayı kötüleştiren kendileriyle barışamayan insanlar o yüzden tüm yaralarınızı her şeyden önce öpün ve kabullenin. Kötülük ve iyilik cennet ve cehennem gibidir. Doğdumuzda neyin ne olduğunu bilemeyiz ve zamanla yaptıklarımızın birikimi olarak bir tarafımız baskın olur. Bazen çok iyi birisi yaşadıklarından dolayı en kötüsü olmaya yemin eder ama marifet kötü olmakta değil, nefsimize sahip çıkıp iyi birisi olmaktır. Evet gerçekten kötü insanlar bu dediklerimi umursamazlar. Açık konuşmak gerekirse kitlemin kötülerden oluşmasını istemem o yüzden bu durum işime gelir. Öz eleştiri çok önemlidir, bu nasıl bir insan olduğumuzu anlamamıza yol açar. Kötüden iyiye dönmek toplumumuzu geliştirir ama iyiden kötüye dönmek kendimiz dahil kimseye bir şey katmaz aksine her şeyi daha da berbatlaştırıp toplumumuzu leker. Her bakış açısını düşünüp ele alıyorum konuyu. Bilmelisiniz ki, her beyin aynı işlemez o yüzden yeterince objektif yaklaşımlar yapmak için çabalıyorum. Hayatta iyi olmak demek toz pembe hayaller kurmak değildir. Aksine realist ve sağlam hayaller kurup bunların peşinden gitmektir. Zaten iyi olan insan sanılanın aksine sürekli pozitivizmi destekleyip toz pembe hayaller kurmaz. Kendini olabildiğince eğitmeye çalışır ve bunu yaparken bir yandan kendini tanır. Hep söyleyeceğim şey şu olacak ‘��Kendinizi gerçekten tanıyıp ona göre yolunuzu çizmelisiniz’’ Zaten bir insanla bir yola çıkmadan önce onu tanımak isteriz. Başından sonuna kadar kendinizle bir yoldasınız. İyi insanlarda kötülük yaparlar. Evet biraz çelişkili oldu ama 20 soruluk sınavın sorularını ve konularını tam bilmeden tam puan alabilmek imkansıza yakındır. Bu hayatta karşımıza nelerin çıkacağını bilemeyiz ve bundan ötürü bazen kötülük yapmak zorunda kalırız. Belki hayatınızı değiştirirken herkese çok kibar davranırken bu huyunuzdan bir anda vazgeçmeniz ya da günlük rutinlerinizden vazgeçmeniz (herkesi memnun etmek gibi) sizi kötülük yapıyor gibi hissettirebilir ama bunlar değişimdir ve değişirken sancılar çekeriz. Konfor alanından çıkmak kolay değil ama çıktığınızda çok daha güçlü bir insan olacağınızın garantisini verebilirim. Bunların dışında da herhangi bir kötülük yapmış olabilirsiniz. Bu tıpkı birinin a kişisini öldürmeye çalıştığını görmek ve o birine engel olurken onu öldürmek gibidir. Yanlışlıkla kötülük yapabilirsiniz. Önemli olan bundan ders almış olmanızdır, hayat felsefesi haline getirmemektir. Hiçbirimiz yüzde yüz masum değiliz ama içimizde kalan masumiyeti sıfıra düşürecek kadar da aptal olmamalıyız. Aklımızı başımıza alıp değişime başlamalıyız. O kötülükle iyiliği ayıran çizgide adeta bir cambaz olmalıyız. Böyle olursak daha az acı çekeriz. Hepimiz bencilizdir ama bazılarımız bu bencilliği başkaları uğruna yok etmiştir. Ya kendi hayatının baş rolü olamayan insanlar ya da gerçekten hayatı diğer insanları mutlu etmekten ibaret olan insanlar, ayağa kalkmaya başlasanız iyi olur çünkü bu bencilliğin dozunu kaçırmadıkça muhteşem hissedeceksiniz.
4 notes
·
View notes
Note
sen kıskanıyor musun fotoğraf koymasını değişmesini
Neden kıskanıyorum? Fotoğraf koyması bana hiç bir şey katmaz ve benden azaltmaz da. Canı ne istiyorsa onu yapabilir. İnsanlar sizin hayatınızda olunca onlara yön vermek ya da absürt şeyleri kıskanarak onları ekarte etmeye çalışmanın mantığı yok. Sizin olan tüm herşeyiyle sizinle olacaktır zaten gerisi teferruattan başka bir şey değil.
0 notes
Text
Dijital İçeriklerinizi Kontrol Etmenin En Kolay Yolu: Karakter Sayacı
Dijital çağın en büyük avantajlarından biri, içerik üretiminde sağladığı sınırsız olanaklardır. Blog yazarlarından sosyal medya yöneticilerine, öğrencilerden profesyonel yazarlara kadar pek çok kişi, metinlerin uzunluğunu kontrol etmek ve belirli sınırlar içinde kalmak için çeşitli araçlara ihtiyaç duyar. Bu noktada devreye giren karakter sayacı, harf sayıcı, kelime sayacı gibi araçlar, kullanıcıların işini büyük ölçüde kolaylaştırır. Bu makalede, karakter sayacı ve ilgili araçların neden önemli olduğuna, nasıl kullanıldığına ve hangi alanlarda işe yaradıklarına dair kapsamlı bir inceleme bulacaksınız.
Karakter Sayacı Nedir ve Neden Önemlidir?
Karakter sayacı, metinlerdeki toplam karakter sayısını hesaplayan bir araçtır. Özellikle sosyal medya paylaşımları, başlıklar, meta açıklamaları ve SMS mesajları gibi belirli karakter sınırlarına sahip içerikler için son derece önemlidir. Örneğin, Twitter'da bir gönderi hazırlarken 280 karakter sınırını aşmamak, mesajın tam olarak iletilmesi için kritiktir. Bu nedenle, yazdığınız metnin sınırları aşıp aşmadığını kontrol etmek için bir karakter sayacına ihtiyacınız vardır.
Harf Sayacı Nedir ve Nasıl Çalışır?
Harf sayıcı, bir metindeki harflerin sayısını belirleyen bir araçtır. Her ne kadar karakter sayacı ile benzer gibi görünse de, harf sayıcı, metindeki boşlukları, noktalama işaretlerini veya diğer özel karakterleri hesaba katmaz; yalnızca harflerin toplamını verir. Bu özellik, özellikle akademik çalışmalar, şiirler veya belirli bir uzunlukta olması gereken yazılar için kullanışlıdır.
Kelime Sayacı: İçerik Üreticileri İçin Hayati Bir Araç
Kelime sayacı, metinlerdeki toplam kelime sayısını belirleyen bir araçtır. Blog yazıları, makaleler, akademik çalışmalar veya SEO uyumlu içerikler oluştururken, belirli bir kelime sayısına ulaşmak sıklıkla gereklidir. Kelime sayıcı, bu tür metinlerin uzunluğunu kontrol etmek ve belirli sınırların içinde kalmak için vazgeçilmezdir.
Karakter Sayacı Ücretsiz Karakter Sayacı: https://digitaleksper.com/karakter-sayaci
Karakter ve Kelime Sayıcıların Avantajları
Karakter sayacı, harf sayıcı ve kelime sayacı gibi araçlar, içerik üreticilerine birçok avantaj sağlar: - Zaman Tasarrufu: Bu araçlar, manuel olarak karakter veya kelime saymak zorunda kalmadan, hızlı ve doğru sonuçlar elde etmenizi sağlar. - Doğruluk: Yazdığınız metnin uzunluğunu doğru bir şekilde kontrol etmek, içeriğinizin gereksinimlere uygun olmasını sağlar. - Kolay Kullanım: Çoğu karakter sayıcı ve kelime sayıcı, kullanıcı dostu arayüzlere sahiptir. Metninizi yapıştırın veya yazın ve anında sonuçları görün. - SEO Uyumlu İçerik Üretimi: Arama motorları için optimize edilmiş içerikler oluştururken, belirli kelime ve karakter sınırlarına uymak önemlidir. Bu araçlar, SEO stratejinizi destekler.
Karakter Sayacı Nasıl Kullanılır?
Bir karakter sayacı kullanmak oldukça basittir. Aşağıdaki adımları izleyerek bu aracı etkin bir şekilde kullanabilirsiniz: - Metni Girin: Yazdığınız metni karakter sayacının metin kutusuna yapıştırın veya doğrudan yazın. - Anında Sonuçları Görün: Karakter sayacı, girdiğiniz metindeki toplam karakter sayısını anında gösterecektir. - Sonuçları Değerlendirin: Belirli bir karakter sınırına ulaşmanız gerekiyorsa, sonuçları değerlendirerek metninizi düzenleyin. - Kelime ve Harf Sayısını Kontrol Edin: Birçok karakter sayacı, kelime ve harf sayısını da gösterir. Bu sayede, metninizin tüm yönlerini kontrol edebilirsiniz.
Harf Sayıcı ve Kelime Sayıcı Hangi Alanlarda Kullanılır?
Harf sayıcı ve kelime sayıcı araçları, pek çok farklı alanda kullanılabilir. İşte bu araçların yaygın olarak kullanıldığı bazı alanlar: - Akademik Çalışmalar: Öğrenciler ve akademisyenler, belirli bir uzunlukta olması gereken makaleler, tezler veya ödevler için kelime sayıcıyı kullanır. - Blog Yazıları: Blog yazarları, belirli bir kelime sayısına ulaşmak ve SEO uyumlu içerikler üretmek için kelime sayıcıyı tercih eder. - Sosyal Medya Paylaşımları: Sosyal medya yöneticileri, Twitter, Instagram veya Facebook gibi platformlarda paylaşılan içeriklerin karakter sınırını aşmaması için karakter sayacı kullanır. - Reklam Metinleri: Reklam yazarları, kısa ve öz metinler yazarken harf ve karakter sayısını kontrol eder. - SEO İçerikleri: SEO uzmanları, arama motorları için optimize edilmiş içerikler oluştururken belirli kelime ve karakter sınırlarını göz önünde bulundurur.
Karakter Sayacı Kullanarak SEO Uyumlu İçerik Üretimi
SEO uyumlu içerikler oluşturmak, dijital pazarlama stratejinizin başarılı olmasında kritik bir rol oynar. Arama motorlarında üst sıralarda yer almak için, içeriklerin belirli bir uzunlukta olması gerekir. Karakter sayacı ve kelime sayıcı araçları, bu gereksinimleri karşılamanızı sağlar. Örneğin, meta açıklamaları genellikle 150-160 karakter arasında olmalıdır. Bu sınırı aşmamak, arama sonuçlarında açıklamanızın tam olarak görünmesini sağlar. Ayrıca, başlık etiketleri de genellikle 60 karakteri aşmamalıdır. Bu gibi durumlarda, karakter sayacı kullanarak metninizi optimize edebilir ve SEO uyumlu içerikler oluşturabilirsiniz.
Sonuç: Dijital Dünyada Karakter ve Kelime Sayıcıların Önemi
Dijital içerik üreticileri için karakter sayacı, harf sayıcı ve kelime sayıcı gibi araçlar, işlerini kolaylaştıran vazgeçilmez araçlardır. Bu araçlar, içeriklerinizi optimize etmek, belirli sınırlar içinde kalmak ve hedef kitlenize etkili bir şekilde ulaşmak için gereklidir. İster bir blog yazarı, ister bir sosyal medya yöneticisi, ister bir öğrenci olun, bu araçlar sayesinde metinlerinizi kontrol edebilir ve hedeflerinize ulaşabilirsiniz. Read the full article
0 notes
Text
Bir bardağı kırdığınızda onun kırık parçalarını daha küçük parçalar haline getirmek size bişey katmaz siz isteseniz de artık o bardaktan su içemeyeceksiniz hatta siz daha fazla kırmaya çalıştıkça elinizi kesecek kendinize zarar vereceksiniz. Konunun bardakla alakası yok
0 notes
Text
06.08.2024/ 01:14
Bir söze denk geldim;
,,Ruhta yer edineni kalp nasıl unutsun?’’
Bazen insan kafasına vurula vurula unutmak zorunda bırakılırmış. Öyle sinsice bir zehir ki bu, delibalı bile sollarmış. Önce damla damla, sonra giderek dozu artarken; bırak O’nu unutmayı, ruhunu parçalar, insana kendisini bile unuttururmuş. Galiba bir insanın başına gelebilecek en kötü şeylerden biri kendini unutması… O’nu gülümsetmek adına kendi gülüşünü yok etmenin hikayesi. Oysa seven böyle mi yapardı cidden? Gülüşüne gülüş katmaz mıydı? Sevgisini çabasıyla göstermez miydi? Ben’i silmeden yanına bir sen ekleyip biz yapmaz mıydı?
Ama kabul etmeliyim ki gerçekten seven insan zaten bunları söyletmezdi. Çünkü yapmış olurdu. Benim için doğru insan, dönüşmezdi yanlış insana. Becerirdi bir hayatına beni de sığdırmayı. Ama anlaşılan o ki daha kendini hayatına sığdıramayan, beni hiç sığdıramazmış. Sevilmeyi, iyileşmeyi, huzuru kendine çok görürmüş. Kabullendim. Bunlar benim hatam değil. Ben senin için elimden geleni fazlasıyla yaptım. Seni tamamlamak adına ruhumu parçalamana bile izin verdim. Ama sen bir sevilmeyi bile kendine çok gördün. Bunu kabul edemeyip söz gelimi aşık olduğun kadını yanında tutup, kendine öfkeni ondan çıkardın.
Olsun… Ey sevgili, sen de benim böyle imtihanımmışsın.
Artık kızmıyorum gitmene. Yüreği güçsüzmüş diyorum. Sonra geçiyorum hayaletinin yanından. Bakıp kızıyorum sadece. Çünkü beni o kadar zamandır buna hazırlamışsın ki; gözyaşlarım bile küsmüş bize. Akmıyorlar ardından. Fırtına öncesi sessizlik de olabilir, bilmiyorum. Ama bana miras bıraktığın durgunluğa rağmen, dönüyorum özüme. Çapamın her bir parçasını altınla yapıştırıyorum. Bir kintsugi misali…
0 notes
Text
size beddua eden insanlardan uzak durun cidden beddua eden insandan bir hayır gelmiyor arkadaşlar sizin yüzünüze veya arkanızdan bir tane bile beddua eden bir insan varsa uzak durun beddua edecek kadar gereksiz insanlar sizlerin hayatınızdan çalar sadece size bir şey katmaz
0 notes
Text
HAYSIYETIN SOSYOLOJISI
Haysiyetin Sosyolojisi
BESİM F. DELLALOĞLU
21 Nisan 2022
Otoriter rejimler haysiyet celladıdır. İnsanda haysiyet de, şahsiyet de bırakmaz. Çünkü herkes otoriteye benzemek zorundadır. Her şeyin, herkesin yekpare bir otorite etrafında, neredeyse onun klonları olarak vücuda geldiği ortama artık toplum demek bile mümkün değildir. İşte en vahimi de budur: Herkesin birbirinin neredeyse aynı olduğu yerde aslında kimse kalmamıştır. Elbette haysiyet de.
Haysiyetin insanlar arasında en eşit paylaşılmış şey olmadığı kesindir. Bu yazının ilk cümlesi de Descartes’a nazire olsun. Özellikle de onun Yöntem Üzerine Konuşma’sının ilk cümlesine. Bazı insanlar haysiyetlidir. Bazı insanlar haysiyetsizdir. Aradaki fark emektir, ilkedir, sürekli üstüne koymadır. Haysiyet bazen istikrardır, tutarlılıktır. Bazen ise vazgeçebilmektir, kapıyı çekip çıkmayı bilmektir. Ancak bütün bunların böyle olması haysiyetin doğal, organik bir şey olduğu anlamına gelmez. Haysiyet doğuştan elde edilmez. Ya da doğuştan kaybedilmez. Haysiyet, tarihseldir, kültüreldir, sosyolojiktir, hatta sınıfsaldır, ilişkiseldir. Vakumda haysiyet olmaz. Tercihin olmadığı yerde haysiyet olmaz. Haysiyet ya da haysiyetsizlik kişinin kendisiyle ve tüm dünyayla olan ilişkisinden dolayımlanır.
Haysiyet performatiftir. Kendinizi ve diğerlerini nasıl değerlendirdiğinizle ilgilidir. Haysiyetli insanlar kendilerine de, tüm ötekilere de saygı duyarlar. Daha önemlisi haysiyetli insanlar diğerlerinden saygı görürler. Dolayısıyla haysiyet, kişinin kendine biçtiği değer değildir sadece. Ötekilerin ona biçtiği bir değerdir de. Örneğin “Ben çok haysiyetli biriyim” demenin pek bir anlamı yoktur. Falanca kişi “Çok haysiyetsiz” demenin de pek bir değeri yoktur. Ama biri diğeri hakkında “O gerçekten çok haysiyetli biri” diyorsa bunun sahiden bir anlamı vardır. Üstelik bu konuda aynı fikirde olanlar da çoğalınca o kişinin haysiyeti daha da garanti olur.
Şöyle düşünün: Sürekli “Ben çok müdanasız biriyim” diyen birini ciddiye alır mısınız? Gerçekten müdanası olmayan biri asla “Benim müdanam yoktur” demez. Aklına bile gelmez. Sürekli bunu tekrar eden biri aslında çok fazla hesap kitap içindedir. Kafasında pek fazla tilki dolaşır bu tiplerin. Kendilerine pek düşkünlerdir. Ama aslında pek değerli de değillerdir. Oscar Wilde’ın dediği gibi, her şeyin fiyatını bilirler ama hiçbir şeyin değerini bilmezler. Haysiyet de buna benzer. Haysiyet, onu zat-ı şahanelerinin bir sıfatı olarak sürekli dile getirenlerde birikmez genellikle. Çevrelerinde sürekli haysiyet açığı arayan detektör zihinliler de haysiyet açısından çok zengin insanlar olmazlar çoğunlukla.
Haysiyetliler ve Haysiyetçiler
Geçen hafta Perspektif’te yazdığım “Ahlakın Sosyolojisi” yazısında ahlaktan en çok söz edenlerin en ahlaklı olanlar değil genellikle en ahlakçı olanlar olduğunu ileri sürmüştüm. Haysiyet konusunda da durum aslında çok farklı değildir. Sürekli haysiyetten dem vuranlar genellikle en haysiyetli olanlar değildir, haysiyetçi olanlardır. Bir bakıma haysiyet tüccarları. Onlar haysiyeti nakde çevirmeyi çok iyi bilirler. Kimilerinin en büyük sermayesi budur.
Bir dine, mezhebe ait olmanız sizi otomatikman haysiyetli yapmaz. Kendinize göre çok doğru bir ideolojiye inanıyor olmanız da. Sizi haysiyetli kılan eğitiminiz, diplomalarınız değildir. Cüzdan da bir insana genellikle haysiyet katmaz. Çok ünlü bir film yıldızı ya da futbolcu olmanız sizi otomatikman haysiyetli kılmaz. Milyonlarca oy alan bir siyasetçi olmanız da. Haysiyet bütün bunlarla ne yaptığınız, yaptıklarınızı nasıl yaptığınızla ilgilidir. Yaptıklarınız kadar yapmadıklarınız da elbette.
Müslüman olmanız sizi Hıristiyan veya Yahudiye göre daha haysiyetli kılmaz. Sünni olmanız da sizi bu açıdan bir Aleviye göre daha iyi bir duruma koymaz. Türk olmanız sizin bir Almana göre daha haysiyetli olmanız anlamına gelmez. Doğulular Batılılara göre daha haysiyetli değildir. Ne demekse? Erkekler kadınlardan daha haysiyetli değildir. Hatta bunun tersinin geçerli olma ihtimali çok daha yüksektir. Bunu böyle söylememin nedeni ise bu konuda bir araştırma yapmış olmam değil. İnsanlık tarihi erkek egemenliğinin tarihidir de. Bunun hâlâ böyle sürüyor olması aynı zamanda erkekler için bir haysiyet sorunudur. Yoksa haysiyetsizlik mi demeliydim?
Demokrasi tüm siyasi rejimler içinde en haysiyetli olanıdır çünkü haysiyetli olmayı teşvik eder. Cumhuriyet ve demokrasinin ünitesi yurttaştır. Hukuki ve siyasi eşitlik, fırsat eşitliği aynı zamanda yurttaşa potansiyel haysiyet yüklemesidir. Asgari demokrasi, asgari haklarla donanmış yurttaşların rejimidir. Ama örneğin asgari bir ekonomik eşitliğin daha önce saydıklarıma katılmadığı bir toplumda haysiyet vasatını yükseltebilmek de zordur. Geçen haftaki yazımda ayrıntılı bazı rakamlarla belirtmiştim. Burada sadece değineyim. Nüfusun yaklaşık yarısının açlık s��nırının altında yaşadığı bir toplumdan yüksek haysiyet beklemek de pek insaflı olmaz. Aynı şey hukuk için de geçerlidir. Hukukun gücünün etkin olduğu toplumlar daha haysiyetli toplumlardır. Gücün hukukunun egemen olduğunu toplumlar ise göreli olarak daha haysiyetsizdirler.
Hakkın Ne Kadarsa Haysiyetin O Kadardır
Otoriter, totaliter rejimler ise toplumda haysiyet bırakmaz. Lider, tüm haysiyetleri ezer, geçer. Çevresindekilerin haysiyetlerini emer ve onları haysiyetsizleştirir. Güç temerküzüne çok yakın olmak haysiyetini korumanın en iyi yöntemi değildir. Mesafe iyidir. Hatta mesafe haysiyettir. Güçten ve nimetlerinden mesafelenmekten söz ediyorum. Daha geniş çerçevede ise, tüm toplumsal öznelerin asgari gelir garantisinin olmadığı toplumlarda haysiyetin kurumlaşması mümkün değildir. İnsanların sürekli yardıma ihtiyaç duymaları onları daha haysiyetli yapmaz. Bu nedenle demokrasi daha haysiyetli insanların rejimidir. Bunun içinse güç temerküzlerinin etrafında biriken servetin topluma temel, doğal haklar çerçevesinde dağıtılması gerekir. Sosyal yardım olarak değil ama hak olarak. Hakkın ne kadarsa haysiyetin de o kadardır.
Otoriter rejimler haysiyet celladıdır. İnsanda haysiyet de, şahsiyet de bırakmaz. Çünkü herkes otoriteye benzemek zorundadır. Herkes otoriteden farklı olmadığını kanıtlamak zorundadır. Üstelik bu kanıtlama çabası hiç bitmez. Güneşin doğuşuyla daha önceki kanıtlama çabalarınız kadükleşir. Tekrar ve tekrar bağlılığınızı kanıtlamanız gerekir. Bana eğer insanda en haysiyet bırakmayan davranış nedir diye sorsaydınız size şöyle cevap verirdim: Masum olduğunuzu her gün yeniden kanıtlamak zorunda olmak. Hukuki olan elbette suçluluğun kanıtlanmasıdır. Yani hukukun en temel ilkesi olan masumiyet karinesi. Suçsuzluğunu kanıtlamak zorunda olmanın kendisi zaten mahkûmiyettir, ezeli ve ebedi bir hükümlülüktür. Otoriter toplumlarda aslında herkes hükümlüdür. Hayat bir hapishane değilse bile bir nezarethanedir.
İşin en trajik yanı ise otoriter toplumların ürettiği haysiyetsizliğin bir anlamda iyiliğin ve kötülüğün bile ötesine geçebilmesidir. Yani bu noktada iyilik, kötülük, doğruluk, yanlışlık, güzellik, çirkinlik anlamsızdır artık. Her şeyin, herkesin yekpare bir otorite etrafında, neredeyse onun klonları olarak vücuda geldiği ortama artık toplum demek bile mümkün değildir. İşte en vahimi de budur: Herkesin birbirinin neredeyse aynı olduğu yerde aslında kimse kalmamıştır. Elbette haysiyet de.
Haysiyet en zor elde edilen ve en kolay harcanabilendir.
0 notes