#Kapısının
Explore tagged Tumblr posts
estellamila · 2 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Müdavim'le tanışın isterim, bugün isim günü, kendisinin haberi olmasa da LoL. Annemler izin vermediği için bizle yaşamıyor ama her gün ziyaretime geliyor, sevgisini ve mamasını alıp gidiyor ben de huzur buluyorum biraz. Mutualistik ilişki diye buna denmezse neye denir bilmiyorum 😼
Her geldiğinde şöyle oluyorum:
Tumblr media
8 notes · View notes
vaveylakin · 2 years ago
Text
ben mekan önerisi sayfası açmaya gidiyorum ya diyetisyenlik de bir yere kadar
7 notes · View notes
uzaklarasavrulalim · 2 years ago
Text
Allahım lütfen Zeynep ablalar evde olmasın
2 notes · View notes
haberiler · 5 months ago
Text
TORK DOOR - GOLD
Tumblr media
Tork Kapı Sistemleri, modern yaşam alanlarına şıklık ve konfor katmak için özel olarak tasarlanmış otomatik kapı çözümleri sunmaktadır. Hem iş yerleri hem de özel mülkler için ideal bir seçenek olan Tork, sağlam yapısı ve estetik tasarımıyla dikkat çekmektedir. Otomatik kapı sistemleri, kullanıcılara hem pratiklik hem de güvenlik sağlar. Bahçe kapıları ile ferah bir alan yaratırken, otopark kapıları sayesinde araç giriş-çıkış güvenliği en üst seviyeye çıkarılmaktadır. 
Otomatik Kapı Sistemleri
Otomatik kapı sistemleri, modern yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Hem güvenlik hem de konfor sağlamak amacıyla birçok alanda tercih edilmektedir. Bu sistemler, özellikle ticari binalar, alışveriş merkezleri, hastaneler ve sanayi tesisleri gibi yüksek trafik alanlarında yoğun bir şekilde kullanılmaktadır.
Otomatik kapılar, çeşitli mekanizmalar ve teknolojilerle donatıldıkları için farklı ihtiyaçlara cevap verebilecek şekilde tasarlanabilirler. İşte otomatik kapı sistemlerinin bazı önemli avantajları:
Kolay erişim: Otomatik kapılar, engelli bireyler için erişim kolaylığı sağlar.
Güvenlik: Kapılar, güvenlik sistemleri ile entegre edilebilir, böylece hırsızlık ve diğer suç riskleri azaltılır.
Enerji verimliliği: Kapılar, kapalı kaldıkları sürece sıcaklık kaybını önleyebilir, bu da enerji tasarrufu sağlar.
Estetik: Modern tasarımlarıyla, hem işlevsel hem de estetik bir görünüm sunar.
Otomatik kapı sistemleri kullanıcı deneyimini artırırken, aynı zamanda güvenli ve işlevsel bir alan yaratmaya yardımcı olmaktadır. Bahçe kapıları ve otopark kapıları gibi özel kullanım alanlarında da bu sistemlerin avantajları oldukça belirgindir. Her türlü analizinizi yaparak, ihtiyaçlarınıza uygun otomatik kapı sistemini seçebilirsiniz.
Bahçe Kapısı
Bahçe kapıları, evlerin dış mekanlarını güvenli bir şekilde korumanın yanı sıra estetik bir görünüm de sağlar. Otomatik kapı sistemleri ile entegre edilen bahçe kapıları, kullanım kolaylığı ve konfor sunar. Ailelerin ve ziyaretçilerin bahçelere erişimini sağlarken, aynı zamanda güvenlik sağlamada da büyük bir rol oynar.
Otomatik bahçe kapısı, çeşitli malzemelerden üretilebilir. Alüminyum, çelik veya ahşap gibi materyaller, dayanıklılık ve estetik açıdan farklı seçenekler sunar. Farklı stiller ve tasarımlar, bahçenizin peyzajına uygun bir kapı seçmenize olanak tanır. Bu sayede, bahçe kapınız sadece bir giriş noktası olmaz; aynı zamanda dış mekan dekorasyonunun bir parçası haline gelir.
Bununla birlikte, otomatik kapı sistemleri sayesinde bahçe kapılarının açılıp kapanma süreci de oldukça pratik hale gelir. Uzaktan kontrol edilebilen veya sensörlerle otomatik olarak açılan bu kapılar, kullanıcıların hayatını kolaylaştırır. Ayrıca, bahçe kapısının güvenliğini artırmaya yönelik çeşitli sistemler de mevcuttur. Kameralar, alarm sistemleri ve uzaktan erişim ile birlikte, bahçenizin güvenliğini üst seviyede tutmak mümkündür.
Sonuç olarak, bahçe kapıları, otomatik kapı sistemleri ile birleştiğinde, sadece işlevselliği değil, aynı zamanda estetik ve güvenliği de bir arada sunarak, ev sahiplerine avantaj sağlar. Bahçe kapınızı seçerken, bu unsurları göz önünde bulundurarak en iyi seçimi yapabilirsiniz.
Otopark Kapısı
Otopark kapısı, güvenli bir şekilde araç park etme alanlarını sınırlamak ve izinsiz girişleri önlemek için tasarlanmış otomatik kapı sistemlerinden biridir. Bu kapılar, hem iş yerleri hem de konutlar için ideal çözümler sunar. Modern tasarımları ve işlevsel özellikleri ile otopark kapısı, estetik açıdan da beklentileri karşılar.
Otomatik Özellikler
Otopark kapıları, otomatik kapı sistemleri kapsamında sunulan en yenilikçi çözümlerden biridir. Bu kapıların otomatik açılma ve kapanma mekanizmaları, hem kullanım kolaylığı sağlar hem de güvenliği artırır. Kendi kendine kapanma özelliği, kullanıcıların kapıyı kapatmayı unutmalarını engeller.
Farklı Türler
Otopark kapıları çeşitli türlerde mevcuttur. Raylı kapılar, perde kapılar, döner kapılar gibi seçenekler, projenizin ihtiyaçlarına göre seçilebilir. Her bir kapı türü, farklı alanlarda avantajlar sunarak esneklik sağlar.
Güvenlik ve Kontrol Sistemleri
Güvenlik, otopark kapısının en önemli özelliklerinden biridir. İleri düzey güvenlik sistemleri, uzaktan kontrol edilebilen sistemler ya da yüz tanıma teknolojileri ile entegre edilebilir. Bu sayede otopark alanlarınızı daha güvenli hale getirebilirsiniz.
Sonuç olarak, otopark kapıları hem işlevsellik hem de güvenlik açısından büyük avantajlar sunar. Otomatik kapı sistemleri ile entegre çalışarak, yaşam alanlarınıza ve işletmelerinize değer katar.
378 notes · View notes
no-463 · 25 days ago
Text
"Hiç isyan etme!" Anlattıklarıma gerçekten öfkelenmiş gibiydi. "Ne yapıyorsan, sen kendine yapıyorsun. Kusura bakma ama bazen sırf bu yüzden yaşadıklarını hak ettiğini düşünüyorum. Kimse için kendinden ödün vermemen gerektiğini ne zaman öğreneceksin mesela? Ailen için bile olsa bunu yapmamalısın, anlıyor musun? Sen onların senin hayatını istedikleri gibi tasarlamalarına izin verdikten sonra büyük bir hoşnutsuzlukla 'Ben bunu yaşamak istemiyorum' diyemezsin! Sırf onlara karşı kendini suçlu hissetmemek için kendini o kadar çok öldürdün ki kendi kendinin seri katili oldun, farkında mısın?"
O beni hararetle azarlarken, gözlerim masanın üzerindeki küçük gemi maketini izliyordu. Dolu gözlerle güldüm; hep kaçtığım bir anının tuzağına yakalanmıştım.
"Benim de vardı bundan," dedim bir anda. İlk birkaç saniye neyden bahsettiğimi anlamadı bile. Anladığında afalladı. Kafamın çok başka yerlerde olduğuna inandı ve belki de az önce sarf ettiği cümleler için hayıflandı.
"Ben çok küçükken bir arkadaşım hediye etmişti, bunun biraz büyüğü," diye devam ettim yine de anlatmaya. Anlam veremedi, ancak bölmedi de. Terleyen ellerimi nereye koyacağımı bilemezken bir kez daha güldüm; bu, içimde uyanan kaçma isteğini gizleme çabasıydı.
"Abim hep üzerine konmak isterdi de ben vermezdim. Çok beğenmişti, defalarca kez istedi benden; ancak vermek istemedim işte. Biz de çoğu kardeş gibi pek anlaşamazdık." Titrek bir nefes aldım. Hâlâ yüzümde buruk bir tebessüm vardı.
"Üzerinden çok zaman geçti. Abimin doğum günüydü ve abim pek benim gibi değildir. Önem veriyor kutlamalara. Annem de çocukça bulurdu o dönem; canı istemediği şeyleri geçiştirmeyi pek sever. O sene de canı istemedi herhâlde. Abimin büyüdüğünü ve gerek olmadığını söyledi. Güya abim de istemezmiş. Kendi verdiği kararları biz istemişiz gibi bize dayatmaya da bayılır, biliyor musun?"
Olağan bir şeyden bahsedermiş gibi anlatıyordum ama ellerim hafifçe titriyordu.
"Abim odasına çekildi. Bir şey demedi ama kalbi kırıldı, biliyorum. Bizim kendi aramızda kutlamadığımız gibi aile yakınlarından da kimse hatırlamamıştı; günleri karıştırmışlar. Annemler de anladı herhâlde abimin alındığını. Gittik, bir pasta aldık… Ama ne anlamı var ki? Abim çıkmadı bile odasından."
Gözümden bir damla yaş aktı. Bunu saklamak için başımı önüme eğdim ve yine güldüm.
"Ben çocuktum tabii. Aramızda yaş farkı vardı ama o da çocuk sayılırdı işte. Ben o paylaşamadığım gemi maketini, üzerinde bir notla, kilitli kapısının önüne bıraktım. Çocuk aklı... Hediye vererek onu mutlu etmek istedim... Sonra o büyüdü, kendi hayatını kurdu. O maket de hâlâ bizim evde, onun odasında duruyor. Abim onu gördüğünde aynı şeyleri hatırlıyor mu bilmiyorum. Ama ben o gemiyi görmek bile istemiyorum, çünkü her seferinde kalbim kırılıyor."
Burnumu çektim. Kendimi toparlayarak başımı dikleştirdim ve onun gözlerine baktım. Üzgündü.
"Şimdi bir başkası bana fedakârlıklarından bahsetse, ben de senin verdiğin tepkileri veririm. Onu suçlarım, kendine gelmesini istediğim için azarlarım. Çünkü hikâyenin dışındayken bunu yapmak kolaydır. Bu anlattığım, büyük acılar içeren bir anı da değil, biliyorum. Başkaları için sıradandır hatta, basit görünüyordur belki. Ama ben o evde herkesin birbirinin kalbini kırdığını gördüm çocukken. Annemin babamın kalbini kırdığını, her ikisinin abimin canını yaktığını, annemin babam yüzünden üzüldüğünü, babamın abim yüzünden ağladığını gördüm. Belki de hepsi unutmuştur, alışmıştır ya da orada bir yerlerde duruyordur da ben bilmiyorumdur, emin değilim."
Başımı iki yana sallayarak tekrar önüme döndüm, parmaklarımla oynamaya başladım ve dudaklarımı ıslatıp devam ettim.
"Lâkin ben hâlâ bir makete baktığımda ağlıyorum mesela. Çoktan kurumuş bir güle baktığımda bir kırgınlık hatırlıyorum. Babamın kırgınlığını ben kurutuyorum defterimin arasında. Ben onların hepsinin birbirine kırıldığı her ânı hatırlıyorum. Kendimden bu kadar ödün verdim, çünkü onlar gibi olmak istemedim. Evet, ben de kırıldım. Hem de defalarca. Ama hiçbir zaman onları kıran taraf olmak istemedim. Bütün mesele bu... Koca bir hayat çekildi içimden, bir sürü kırgınlık battı göğsüme. Fakat şimdi vicdanım rahat." Nemli gözlerle gülümsemeye çalıştım. "Aynanın karşısında değil, evet... Ama onların karşısında."
111 notes · View notes
ferahlik · 2 months ago
Text
‏صلوا على مَن يَقف في نهاية الصِّراط عِند باب الجنة يراك تضع قدمك على أول الصِّراط ويدعوا لك: يا رب سلّم يا رب سلّم
sırâtin sonunda cennet kapısının yanında durup, ayağını sırâte attığın ilk adımı gördüğünde senin için 'rabbim selâmet ver, rabbim selâmet ver' diye duâ edecek olana salât edin.
82 notes · View notes
mesut-sems · 3 months ago
Text
Tumblr media
Duydum ki; kapıma gelmiş, tokmak olmadığı için kapıya vurmadan geri dönmüşsün.
Bilmez misin, kalp kapısının tokmağa ihtiyacı yoktur; o ancak içeriden açılır.
Hz. Mevlânâ
91 notes · View notes
yurekferahligi · 2 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Kasım 2024
kızımız oluyor. 🌸💖
ayın ortasında doktor kontrolümüz vardı geçen ay da kız diye tahmin etmişti bu ay netleştirdi doktorumuz. doktorun kapısının oraya gittiğimde tek yaptığım sağlıklı olması için dua etmekti. uzandım ve aniden renkli bir görselle bebişimizin yüzünü gördük o kadar beklemiyorduk ki eşimle şok olduk birazcık daha dursaydım öyle, ağlardım çok duygulandım. bu ay çok büyülü bir şey oldu, artık hareketlerini hissediyorum. bazen kahvaltıdan sonra hiçbir şey yapmayıp uzanıp izliyorum. pıtır pıtır bir şeyler :) gece Fatih de şahit oluyor gerçekten öyle büyülü öyle güzel bir şey ki. kayınvalidem geldi bebek için alışverişe çıktık birkaç eksiğini aldık bu sürede. insan istiyor ki her şeyin en iyisi en güzeli olsun. elimizden geldiğince ki beni bilen bilir her şeyi 500 kere araştırıp öyle alırım. evlenirken alıp da şu an kullanmadığım hiçbir şey yok mesela. yavaş yavaş eksiklerini de tamamlıyoruz. bununla ilgili bir video görmüştüm maddi şeylerde çok düşünüp araştırıyoruz manevi konularda da eksik bırakmak hiç istemem. ablamlarla hatime başladık, ben de evde ayrı kuranı kerim okuyorum, bol bol da dinliyoruz. hamilelikten önce de evde açıp çok dinlerdim eve çok iyi geldiğini düşünüyorum. elimden geldiğince yapıyorum şifa olsun kolaylık olsun inşallah. rabbim isteyen herkese kolaylıkla sağlıkla nasip etsin. kan değerlerim birkaç ay önce öyle güzeldi ki şimdi yerlerde takviye almama ve çok iyi beslenmeme rağmen bebiş tüm şeyi silip süpürüyor derlerdi de inanmazdım öyleymiş 2 gün sonra 20 haftalık oluyor :') kendimi iyi hissediyorum çok şükür Allah’a, sadece halledemediğim bir konu var uyku bayılıyorum uyumaya bu konuda da kendimi sıkmamaya karar verdim. veee kilo alıyorumm.
bu ay misafir konusunda bereketli bir aydı, eski iş arkadaşlarım geldi, kayınvalidem kaldı birkaç gün, görümcemler ablamlar annemler. misafiri seviyorum Allah eksikliğini göstermesin. semantin’le görüştük evime 7 dk olan avmde ani bir buluşmayla, ani buluşmalar beni çok iyi hissettiriyor ve her zamanki gibi çok iyi geldi. eşimle sakarya’da dolaştık bir gün özlemişiz, bir kahve içtim ve ondan sonra içtiğim tüm kahvelerde onu aradım o kadar güzeldi ki. en kısa zamanda tekrarlarız inşallah.
bu ay hoş olmayan şeyler de yaşayıp sınır koymak durumunda kaldım. bazen o kadar iyi niyetli olduğumu düşünüyorum ki ben mesela diyemem öyle şeyler ama bana dendi bu yüzden artık ufak da olsa bir sınırım var. eşimin bu konuda beni desteklemesi desteği de geçtim her şeyi onun da farkında olması beni çok mutlu ediyor sanırım ondan güç alıyorum. bu arada ben eşime insanlar konusunda şikayetlenmem 6 aydır falan hiç ağzımı açmadığım konular var ama bu ay bir şey tak dedi ve eşimle paylaşmak durumunda kaldım sağolsun desteğini de hissettim. öyle olunca mutlu oldum. daha da fazla bir şey demedim hayatıma devam ettim.
annemin kuzeni bizim teyze diyerek büyüdüğümüz şükran teyze, kızının düğününe 10 gün kala vefat etti. Allah rahmetiyle muamele etsin. uzun bir süredir kanser tedavisi oluyordu, onun kaybı kalbimde çok acı bir şey bıraktı. evlenmeden önce hediye ettiği battaniyeyi kullanıyoruz hep ruhuna okuyarak.
tüm bu anlar içinde şükretmediğim bir an yok. rabbim şükrümüzü arttırsın.
100 notes · View notes
hataysekshikayelerisblog · 1 year ago
Text
Üvey Amcam Beni Bozdu! (Merve 20 Y., İstanbul)
Selam, adım Merve. 20 yaşında, üniversite öğrencisiyim. Siyah saçlı, beyaz tenli, 1.65 boyunda, beni gören tüm erkeklerin 31'lerini süsleyen, kendimi çok güzel bulan biriyim. Anlatacağım hikaye bundan 4 sene önce, yani ben 16 yaşımdayken yaşandı. O zamanlar okuldaki bütün erkekler benim peşimden koşardı. Bense Mert diye bir çocuktan hoşlanırdım. Tüm erkekler Mert'i kıskanırdı. Herkes onun yerinde olmak için neler vermezdi neler. Bense Merte'e daha fazlası için izin vermiyor, sadece bacaklarımı ellemesine ses çıkartmıyordum.
Bir cuma günü okul çıkışı eve döndüm. Şevket amcam bize ziyarete gelmişti. Şevket amcam aslında öz amcam değildi. Babamın çok uzaktan kuzeniydi, ama daha bebek iken öksüz kalınca babanem ona sahip çıkmış ve babamla birlikte büyümüşlerdi. Ama öz amcamdan farkı yoktur, zaten üvey olduğunu da çok sonradan öğrenmiştim. Biz İstanbul'da yaşıyorduk, o da Bursa'da yaşıyordu. Kendisi özel bir okulda biyoloji öğretmeniydi. Haftasonu ziyareti için bize gelmişti. Ailece hep birlikte yemek yedikten sonra konu benim derslerimden açıldı. Son yazılılarımdan kötü not almıştım. Bunu duyan amcam da babama, "Dur o zaman, iki gün buradayım, Merve'yi biraz çalıştırayım!" dedi. Ben ses çıkarmadım, hem ikinci yazılılar da yaklaşıyordu, iyi olur diye düşündüm.
Yatma vakti gelince, amcam için salondaki koltuğu açıp yatak haline getirdim, çarşafını da serip odama geçip yattım. Gece bir ara uyandım, susamıştım. Su almak için mutfağa giderken salonun kapısının yarım açık olduğunu gördüm. İçeriden ışık gelince merak edip bakmak istedim. Gözlerime inanamıyordum! Şevket amcamı elinde telefona bakarak sikiyle oynadığını gördüm. Karanlıktı, ama telefonun ışığı direk sikine yansıdığından siki belli oluyordu. Hayatımda ilk defa gerçek bir sik görüyordum. Daha önceleri meraktan birkaç kez pørnø izlemiştim, ama ilk defa gerçeğini uzaktan da olsa görüyordum. Şevket amcam 43 yaşında ama halen bekardı. 31 çekmesi normal karşılanabilirdi, ama bunu misafirlikteyken yapması, onun artık ne kadar büyük yoklukta olduğunun göstergesiydi.
Biraz daha izleyip mutfağa geçtim. Bilerek fazla ses çıkararak buzdolabından su şişesini çıkardım. Raftan bardak alacağımda, sesi duyan amcam yanıma gelmişti. Bana, "Uyuyamadın mı? Ne zamandır uyanıksın?" diye sordu. Aslında kendisini fark edip etmediğimi anlamaya çalışıyordu. Ben de, "Bir süredir!" diye cevap verdim. Şortuna rağmen halen kalkık olan sikine bakmaktan gözlerimi alamıyordum. O da bunu fark etmiş ve beni gözleriyle süzmeye (pardon sikmeye) başlamıştı. Benim altımda mini şort, üstümde göğüslerimi açıkça gösteren ince bir tişört vardı. Ben artık gözlerimi sikinden ayırıp tekrar rafa yönelince, "Dur yardım edeyim!" diyerek arkama yaslanıp götüme sürtünerek raftan bardak alıp bana verdi. İçimden amcama çok kızmıştım, ama bunu belli edemezdim. Çabucak suyu içip odama döndüm. Tabii amcama da büyük ihtimalle çekeceği 31 için güzel bir malzeme sunmuştum.
Yatağıma yattım, ama uyuyamıyor, sürekli o anı yaşıyordum. Sürekli amcamın siki gözümün önüne geliyordu. Artık amım sulanmış, külodum sırılsıklam olmuştu. Elimi amıma atıp oynamaya başladım. Dudaklarımı ısırırken, aklıma Mert'i getirmeye çalıştıkça gözümün önüne sürekli amcam gelyordu. Çok geçmeden titreyerek orgazm oldum. Külodumu değiştirip, ıslak külodumu banyoya götürüp kirli sepetine koydum. Banyo odamın karşısındaydı. Çok geçmeden banyoya birinin girdiğini duydum. Acaba amcam mıydı? Eğer oysa, 31 çekmeye devam mı edecek diye düşünmekten kafayı yemiştim. Hemen banyonun önüne gittim ve kapının deliğinden baktım. Gördüklerime inanamıyordum! Amcam az önce kirli sepetine attığım külodumu koklayarak 31 çekiyor, arada külodumu sikine sürtüyordu. Sikini tam göremesem de, yaptığı şeyi görünce deliye dönmüştüm. Sessizce odama geçip uyumaya çalıştım.
Zar zor sabah oldu. Kahvaltıdan sonra amcam, "Hadi Merve, odana geçip derse başlayalım!" deyince, babam, "Şevket dur, daha yeni uyandı kız!" dedi. Amcam, "Çok konu var, anca hızlı hızlı üstünden geçeriz!" dedi. Mutfaktan sandalye alıp odama geçtik. Odam koridorun en sonunda, salona en uzak olan yerdeydi. Amcam biyoloji kitabımı alıp masaya koydu, sandalyeyi de iyice yanıma dibime yanaştırıp oturdu. Okadar yakınıma oturmuştu ki, bacaklarımız birbirine değiyor, nefesini üstümde hissediyordum. Amcam kitaptan üreme konusunu açmıştı. Ben, "Amca bu konu geçen dönemindi, işledik!" desem de, amcam, "Olsun, sınavda soruyorlar!" dedi. Amcamın derdi başkaydı ve ben bunun farkındaydım. Amcam arada konuyla alakalı espiriler yapıp, elini bacağıma koyuyor, tepkimi ölçüyordu. Ben tepkisiz kaldıkça o daha da cesaret alıyordu.
Artık konuyu istediği yere getirmiş, "İnsanlarda üreme nasıl oluyor?" diye anlatmaya başlamıştı. İşte (Kadınlarda vajina var, erkeklerde penis var...) diye anlatıyordu. Amcamın bu hareketlerinin ve anlattıklarının üstüne dünkü yaşadığım olay da aklıma gelince donup kalmıştım. İşin ilginç yanı ise, amım ıslanmaya başlamış ve artık amcamın bacağımı sürekli okşamasını arzular olmuştum. Amcamın, "Hiç erkek penisi gördün mü?" sorusuyla irkildim ve "Efendim, anlamadım?” dedim. Amcam, "Erkek arkadaşın yok mu? Ya da olmadı mı?" diye sorular sordu. Ben heyecandan doğru dürüst cümle kuramıyordum, "Yok, oldu, ama şeyy... görmedim..." dedim. Amcam elini tekrar bacağıma koydu ve bu sefer ciddi ciddi okşayarak, "Nasıl olur, senin gibi güzel bir kızı nasıl rahat bırakmışlar, ben genç olsaydım ve senin gibi kız arkadaşım olsaydı, ohooo neler yapmazdım, neler!" dedi. Ben hafif sinirli bir şekilde, "Neler yapardın?" diye sorunca elini bacağımdan çekmiş ve ona karşı tepki verdiğimi düşünmüştü. Ama söyledikleri beni daha da azdırmış, amım sırılsıklam olmuş ve kontrolümü kaybetmiştim.
Amcamın elini tutup tekrar bacağıma götürdüm ve tekrar, "Neler yapardın amca?" dedim, ama bu sefer ona karşı arzu dolu bakışlarla söyledim! Amcam bu hareketlerim sonrası şoka girmiş gibiydi, "İşte biliyorsun... erkekle kadın birlikte oluyorlar ya..." dedi. Ben, "Ne yani, benimle yatar mıydın?" diye sorunca, amcam deliye dönmüştü. Kendisine yalan söylediğimi, aslında dün onun penisini gördüğümü, hatta sonrasında banyoda külodumu kokladığını gördüğümü söyleyince amcam bir şoka daha girmişti. Hemen odamın kapısını kilitleyip geldim. Yerime oturup, elimle şortundan belli olan kalkmış sikini işaret ederek, "Dün tam görememiştim, göstersene, hem baksana dışarı çıkmak istiyor sanki!" dedim. Amcam anlık bir kalp krizi geçirmiş olmalı ki, 1-2 dakika boyunca nefes alışverişi değişmiş, kıprkımızı olmuştu. Ben ise bu yaptıklarıma inanamıyordum!
Amcam kendini toparlayıca, "Emin misin?" diye sordu. "Evet! Hem eninde sonunda göreceğim, ilk seninkini görmüş olurum, hem zaten konumuz da üreme!" deyince amcam şortundan sikini çıkardı. Dün karanlıktan az gördüğüm siki şimdi açık seçik karşımda duruyordu. Boyu bir karış civarı ve biraz da kalındı. İzlediğim pørnølardakilerden küçüktü sanırım. "Güzelmiş!" dedim. Amcam yine bir elini bacağıma attı, eli bacağımda dolaşıyor, arada elini şortumun üzerinden amıma doğru değdiriyordu. Bana, "Bak bu yaraktır!" diyerek diğer eliyle sikini sıvazlamaya başladı. Bacağımı okşayarak resmen 31 çekiyordu. Ben gözümü sikinden alamıyor, sürekli dudağımı ısırıp, amcamın elini tutup amıma yaklaştırıyordum. Amcam bu hareketimden daha cesaret aldı ve elimi tutarak, "Oynamak ister misin? Hem bakarsın sen de bana vajinanı, yani amını gösterirsin!" diyerek elimi sikine koydu. İrkilip çektim elimi. Amcam, "Korkma, ısırmaz!" diyerek elimi tekrar aldı ve eliyle elimi tutarak sikini sıvazlatmaya başladı. Bir süre sonra elini çekti ve ben yavaş hareketlerle sikine 31 çekmeye başladım. Amcam, "Nasıl, beğendin mi? O seni çok beğendi!" dedi. Ben de, "Evet, penisin çok güzel!" deyince, "Penis değil, yarak diyeceksin!" dedi. "Peki amca, yarağın çok güzelmiş!" dedim.
Amcam bir anda elini şortumun içine sokup amımı elleyince, o an amımdan süzülen suların bacaklarıma aktığını hissetim. Sadece külodum değil, şortum bile sırılsıklam olmuştu. Amcam, "Ben de senin amını görebilir miyim?" dedi. Cevap vermeden ayağa kalktım ve şortumla külodumu indirip tekrar oturdum. Artık amcamın yarağını sıvazlamayı bırakmıştım ve utancımdan bacaklarımı kapatıp, elimle de amımı saklıyordum. Ama amcam elini araya koyup amımı okşamaya çalışıyordu. Heyecandan tir tir titriyordum, dişlerim birbirine çarpıyordu. Amcam, sürekli, "Birşey olmaz, aç bacaklarnı diyordu!" diyordu. Bir eliyle amımı zorlarken, diğer elini göğüslerime atmış, tişörtümün üzerinden sütyensiz memelerimi okşuyordu!
Az sonra, "Bunu da çıkaralım!" diyerek üstümdeki tişörtü de çıkarınca, amcamın karşısında çırıl çıplak kalmıştım. Artık bacaklarımı hafif açmıştım, amcam da amımı rahatça okşuyorken bir anda memelerimi öpüp yalamaya başlayınca, benden durduramadığım inleme sesleri gelmeye başladı. Amcam memelerimden boynuma çıkınca, elimi onun başına koydum ve baskı yaparak boynumu iyice öpemesini sağladım. Ço zevk aldığımı farkeden amcam tek bir hareketle beni sandalyeden kucağına alıp yavaşça yatağıma koydu. Kendisi de soyunup, üstüme çıktı ve dudaklarıma yapıştı. Daha önce Mert ve okuldan birkaç erkekle öpüşmüştüm, ama amcam dudaklarımı ısırır gibi emiyordu. Ben de elimden geldiğince onun öpücüklerine karşılık veriyordum. Yarağı bacaklarıma ve amıma değiyor, beni deli ediyordu. Amcam dudaklarımdan boynuma inmiş, oradan memelerime, göbeğimden bacaklarıma, ayak parmaklarıma kadar heryerimi koklayıp öpmüştü. Aldığım zevkten sürekli titriyordum. Amcamın öpücükleri amıma yaklaştıkça daha da kuduruyordum. Amıma daha dilini değdirmesiyle inleyerek orgazm olmuştum. Orgazm olduktan sonra bile halen azgınlığım geçmemişti!
Amcam, "Sıra sende!" deyip beni dizimin üstüne yere oturttu ve altıma yastık koydu. Yarağını yüzüme getirdi ve dudaklarıma sürterek, "Sana nasıl yapılacağını öğreteceğim!" dediyse de, ben hemen yarağını elimle tutup, önce başından köküne küçük küçük öpücükler kondurdum. Amcam müthiş bir zevk alıyor, sürekli, "Mervem! Birtanem!" diyordu. Bir süre sonra dondurma yalar gibi yalamaya başladım. Pek tadı yoktu, sadece hafif ekşiydi ve üstündeki ıslaklık yüzünden dilimin üstünde yapışkanlık hissediyordum. Amcam ağzımı iyice açmamı ve dişlerimi saklamamı söyledi. Dediğini yaptım ve yarağını o şekilde ağzıma aldım. O da kafamı tutmuş hafifçe git-gel yapıyordu. Fakat çok dayanamadı ve ağzımdan çıkartıp bir anda boşaldı. Döllerinin çok azı çeneme geldi, çoğu da yere döküldü. "Kağıt mendil gibi bir şey var mı?" diye sorunca, çekmecemde ıslak mendil olduğunu söyledim. Islak mendillerle yüzümü, yarağını ve yeri sildi.
Beni kaldırıp tekrar yatağa koydu ve memelerimi okşayarak, beni öpüp koklamaya başladı. Bana, "Seni sikmemi ister misin?" diye sorunca, ben aldığım zevkten sadece, "Hı hı!" deyip başımla onayladım. Tam o sırada koridorun diğer ucundan babamın, "Hadi ara verin artık, Şevket, yorma kızımı!" demesiyle kendimize geldik. Kapının kilidini sessizce açıp, kapıdan sadece kafamı uzatıp, "Geliyoruz baba, ders bitmek üzere!" diye seslendim. Hemen toparlandık. Ben çekmeceden yeni şort alıp giydim, ıslanmış şortu da yatağın altına attım. Ama halen yatakta amımdan akan zevk sularımın ıslaklığı vardı. Amcam, "Kurur birazdan, olmadı su döküldü dersin!" dedi.
Saçımızı başımız da düzeltip salona geçtik. Amcam babama, "Merak etme ona gerekli herşeyi öğretiyorum!" derken, bense halen azgın bir halde amcamın yarağını kesiyordum. Amcam babama, "Akşama bir ders daha yaparız, yarım kaldı herşey!" deyince içim bir hoş olmuştu. Babam da, "Akşam hep birlikte yemeğe çıkarız diye düşünmüştük!" dedi. Amcam hemen, "Siz yengemle gidin, Merve çok geri kalmış, yemeğe her zaman gideriz, ders daha önemli, ben yiğenime pizza ısmarlarım!" deyince, ben de, "Eevet baba! Hem annemle uzun süredir birlikte çıkmıyorsunuz!" dedim. Babam anneme, "Ne dersin? diye sorunca, annem de, "Olur peki!" dedi. Artık zaman geçmek bilmiyor, bir türlü akşam olmuyordu. Nihayet akşam saat 7 çivarı bizimkiler hazırlandı. Kapıda onları uğurlarken, babam, "Kızım, amcamdan öğreneceklerini öğren, böyle bir fırsat ele geçmez!" diye nasihat etti. Ben de, "Haklısın!" dedim.
Kapıyı kapatır kapatmaz amcam arkama yapışmış, bir yandan eliyle tişörtümün içinden memelerimi okşuyor, bir yandan yüzümü kendine çevirmiş, dudaklarımı, yüzümü, boynumu, boğazımı öpüyordu. Beni kucağına aldı ve odama geçtik. Ne olur ne olmaz diye odamın kapısını kilitledik ve soyunduk. Hiç konuşmuyorduk. Amcam beni kendine çekti ve dudaklarıma yumuldu. Okadar güçlü şekilde yapıyordu ki, ben öpücüklerine karşılık verebilmek için ayak parmak uçlarımda duruyordum. Beni bir anda kaldırdı ve yatağa yatırıp üstüme çıktı. Deliler gibi öpüyordu beni. Sonra meme uçlarımı hafifçe ısırmaya, yalayıp, öpmeye ve emmeye başladı. Ben de ellerimi sırtına koymuş, amcamın altında kıvranarak o anın zevkini çıkarıyordum. Amcam yine, "Seni sikmemi ister misin?" diye sorunca, kararlı bir tonla, "Evet!" dedim. Ve sikini tutup amıma sürtmeye başladım. O an bakire olmam önemli değildi!
Bana, "Bakiresin değil mi? İstersen başka yolu da var, götünden sikebilirim!" dedi. Ben de, "Önemli değil amca, Mert bozacağına sen boz, yabancı değilsin, hem daha sonra istersen götümden de sikebilirsin!" dedim. O bu sözlerim üzerine beni daha büyük aşkla öpmeye başlamıştı. Ben ise dayanamaz halde, "Hadi amca sik beni, boz beni, karın yap!" diye yalvarıyordum. O da, "Hayatım, aşkım, seni çok pis sikeceğim, karım yapacağım!" diyordu. Amcam dayanamadı ve sikini amıma yavaş yavaş sokmaya başladı. Bana, "Biraz acıyacak, sonra rahatlayacaksın!" deyip birden hepsini soktu. O an beynimde şimşekler çakmış ve çığlık atmıştım. Amcama, "Çıkarrr!" diye bağırdım. Amcam üstü kanlı yarağını amımdan çıkardı ve ıslak mendille temizledi. Amımın üstü, bacak aram ve çarşaf kan olmuştu. Amımın üzerini ve bacak aramı iyice sildi. Sonra amıma yarağını bu sefer yavaş yavaş soktu...
Artık amcam beni tam anlamıyla sikmeye başlamıştı. Bir yandan da boynumu emiyor, arada dudaklarımı öpüyordu. Bense amcamın altında zevkten inliyordum. Bir ara durdu ve "Şu anda sana ne yapıyorum?" diye sordu. Ben de, "Sikiyorsun!" diye cevap verdim. Amcam, "Durayım mı?" diye sorunca, "Durmaaa!" diye bağırdım. İçimden çıkmasını hiç istemiyordum. Bir süre o pozisyonda siktikten sonra beni domalttı ve arkadan tekrar amıma girdi. Arada götüme tokat atıyordu. Amıma okadar seri giriyordu ki, yatağın çıkardığı ses ile, beni sikmesinden çıkan 'Şak, şak, şak!' sesleri ve benim inlemelerim duvarlarda yankılanıyordu. Amcam tekrar beni sırt üstü yatırdı ve ayaklarımı tutup göğsüne yerleştirip o pozisyonda sikmeye devam etti. Ben de amcama, "Hergün sik beni, gitme Bursa'ya lütfen!" deyip, orgazm üstüne orgazm oluyordum. Amcam bacaklarımı indirip ayırdı, ben de bacaklarımı beline doladım ve seri şekilde amımı sikmeye devam etti. Sonra ayağa kalktı ve kucağında beni hoplatmaya başladı. Bir süre sonra da amımdan çıktı ve hırıldayarak boşaldı!
Yanyana yatağa uzandık. Eli halen bacaklarımda ve götümde dolanıyor, ben de onun dudaklarına öpücükler konduruyordum. Amcam sürekli bana teşekkür ediyordu. Tabi 43 yaşında adam bulmuş 16'lık çıtırı, herkes bu kadar şanslı değil. Hemen çarşafı değiştirdim ve kanlı çarşafı kanlı mendillerle birlikte çöp poşetine kodum, sonra dışarıdaki çöpe atacaktım. Yatağa da eskisiyle aynı renk çarşaf serdiğimden annem durumu fark etmeyecekti. Sonra birlikte duşa girdik ve tekrar yarağını ağzıma verdi. Bu sefer daha büyük bir iştahla yalıyordum. Bana, "Hadi domal bakalım, bu sefer götünü sikeceğim!" dedi. Duşa kabinden çıktık ve banyodaki peluş halının üzerinde dörtayak domaldım. Amcam da biraz sabun yardımıyla götüme girmeye çalışıyordu, ama canım çok acıyor, sürekli götümü çekiyordum. Amcama, "Götümü sonra sikersin artık!" dedim ve sikini tutup amıma götürdüm. Beni o şekilde bir posta daha sikti.
Pazar günü yine kahvaltı sonrası ders çalışmak için odama geçtik. Çok ses çıkarmamaya çalışarak (amcam sürekli ağzımı eliyle kapatarak) iki posta daha sikti beni. Pazar akşam amcam Bursa'ya dönmek üzere evden ayrılmış, ama bizimkilerden habersiz bir otele geçmişti. Bizimkiler beni etütde diye biliyorken, amcam beni okuldan alıp otelde sikmeye devam etti. Otelde götümü de sikti. Ve bu yüzden 3 gün götümün üzerine oturamaz olmuştum. Otelde beni liseli kıyafetlerimle görünce daha çok azıyordu. Otelde iki gün kalıp döndü Bursa'ya.
Aradan 4 yıl geçti ve ben şuan Bursa'da üniversite 2. sınıf öğrencisiyim. Yani amcamla sikişmelerimiz 4 yıldır hızını kesmeden devam ediyor!
[Merve]
289 notes · View notes
rojavasblog · 5 months ago
Text
Ben, aynı şarkıyı 100 kere dinleme manyaklığı olan,
Sabah suyu yüzüne çarparken suyun bileklerden dirseklerine akmasına uyuz olan,
Buzdolabını açıp boş boş baktıktan sonra kapayan, girdiği kapalı bir mekanda ilk önce çıkış kapısının nerede olduğunu arayan,
Masaya oturduğu zaman ilk olarak ayaklarını koyacak yer arayan, küçükken radyodan kaset dolduran,
İki eli birden doluyken elektrik düğmesini burnuyla açıp kapayan,
otobüsü kaçırınca gurur yapıp arkasından koşmayan,
Yolda giderken kaldırımdaki karo taşların çizgilerine basmamaya özen gösteren,
Gülünmemesi gereken yerde gelen gülme krizinin verdiği haz ve acıyı birçok kez yaşamış olan,
Bir türlü insanlara güvenmemesi gerekirken her defasın da aynı hataya düşen,
Kazanmışlıkları ve kaybettikleriyle güçlenen
Hayatı sil baştan yaşamayı seçen
Koca dünyanın bir nedeni de ben olayım diyen bir insanım...
Filiz Geze
Tumblr media
Benzerimi buldum.😇
Günaydın arkadaşlar☕🍰😇
93 notes · View notes
poemvolia · 2 months ago
Text
ilk darbede kuşatılacak kadar harabeyim. oysa, benim içimde biriken harp çıkaracak bir acıydı. şimdi tek kelimeyle harap. yolu, yıkık dökük. yolcusu, yıkık dönük. kılıcı olan şövalyenin incitemediği at, oduncunun ateşe veremediği kütük. kimsesiz bir ev gibiyim. kapısı açık, penceresi kırık. neden diye sorup cevaplarını alamamış, ellerini üşüten insanlara kalbi körelmiş beden gibi. ben, evi olan evsiz. bu yalnızlık benim evim. çokça susan. kapısının yamalı olduğunu unutup, en ufak bir aralayanda gıcırdayan. çokça konuşan. susmayan, akıllanmayan, kalbi toz, duyguları koz.. unutma, dışarısı köz. enkazı gören bedenlerin, körüklediği ateş. bizim acımız insanlara sis, görülmeyen leş. sanki lisanı duyulmayan, yanından geçip gidilen keş.
52 notes · View notes
redanger · 7 months ago
Text
havalar çok sıcak lütfen bu sıcak günlerde herkes kapısının önüne bir kap su bıraksın yandım aq
56 notes · View notes
mihman · 9 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Bütün kalbinle de istesen, uğrunda en güzel zamanlarını da harcasan, dua kapısının önünde de yatsan, evet bazen olmaz. Bu olmayış, ne senin gayretsizliğindendir ne de mutluluğu hak etmeyişinden. "Nasiptendir" ve her nasibin de tahakkuk edeceği bir vakit vardır.
86 notes · View notes
lanausee44 · 8 months ago
Text
Zengin vede felsefe okuduğumuz için kibirlenen eski sınıf arkadaşımla yıllar sonra ağaçların arasındaki yazlığında Kierkegard,Çehov'un hikayelerinden,Proust'tan konuşurken ona çok şey okuduk ama birşeyi unuttuk galiba dedim neyi diye sordu:Her mutlu adam birgün kapısının çalınıp ona bu dünyada mutsuz insanların da olduğunu,ne denli mutlu olursa olsun, hayatın er yada geç pençelerini onada göstereceğini hastalık,kayıp gibi bazı gerçekliklerin bizimde başımıza geleceğini işte o vakit tıpkı bizimde şu anda başkalarını görmediğimiz ve işitmedigimiz gibi, hiç kimsenin de bizi görüp,işitmeyeceği gerçeğini hatırlatacak dostlara ihtiyacımız olduğunu söyledim sonra bir sessizlik oldu gecede, ağaçların rüzgarda tekdüze fısıltısını duyduk telaşlı ve ürkek.....
68 notes · View notes
hattabi · 9 months ago
Text
‏صلوا على مَن يَقف في نهاية الصِّراط عِند باب الجنة يراك تضع قدمك على أول الصِّراط ويدعوا لك: يا رب سلّم يا رب سلّم
Sırâtin sonunda cennet kapısının yanında durup, ayağını sırâte attığın ilk adımı gördüğünde senin için "Rabbim selâmet ver, Rabbim selâmet ver" diye dua edecek olana salât et.
اللهم صل و سلم على نبينا محمد.
61 notes · View notes
mesut-sems · 7 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Duydum ki; kapıma gelmiş, tokmak olmadığı için kapıya vurmadan geri dönmüşsün. Bilmez misin, kalp kapısının tokmağa ihtiyacı yoktur; O ancak içeriden açılır.
Hz.Mevlana
126 notes · View notes