#Kadin
Explore tagged Tumblr posts
onurcandan · 12 days ago
Text
Tumblr media
🍂 Bu ülkede dört şey olmayacaksın....
Kadın....Çocuk...Ağaç.. sokak hayvanı... Yaşar Kemal..✍️
Zordur bu ülkede kadın olmak..
41 notes · View notes
aksinabirak · 3 months ago
Text
Sadece bir cinayet olduğunda sorgulanan toplumsal yapımız, ayda yılda bir hatırlanan kadınlarımız, etkileşim uğruna maskot olan hayvanlarımız, haksız yere parmaklar ardında geçen yıllarımız, toprağa gömülen heveslerimiz, yüzümüzden çalınan gülüşlerimiz, dalından koparılan çiçeklerimiz, boğazımızda kalan yudumlarımız, gözümüzden akan yaşlarımız, hiç sevilmemiş olan kalplerimiz, nefretle çalkalanan her bir hücremiz, yüzyıllar geçse de değişmeyecek zihniyetimiz... Hiçbiri ama hiçbiri azalmayacak, bitmeyecek. Aksine bunlara göz yumulduğu müddetçe bedensel veyahut psikolojik şiddet artacak. Rahatça uyuyabilen, vicdanı rahat olan herkesin ise yattığı yatak dikenlerle dolsun dilerim.
27 notes · View notes
kocami-aldatiyorum-itiraf · 5 months ago
Text
Tumblr media
23 notes · View notes
melihasblog · 3 months ago
Text
Geçmişten bu zamana herkesin ağzında tek şey vardı oda kadın. Yok kadın şöyle otursun Yok böyle giyinsin, sussun, gülmesin falan filan ama erkeklere bir öldürme diyemediniz. Tecavüz etme diyemediniz. Bir saygılı ol adam ol diyemediniz. Pardon diyemediniz değil demediniz. Dememek işinize geldi.
13 notes · View notes
yalannndnyaa · 3 months ago
Text
Sen sustun ses etmediginden bindiler tepene haklarını elinden aldılar ve güzellikle geri vermicekler
#TurkishWomenNeedHelp
7 notes · View notes
w1hiteswan · 3 months ago
Text
Aradığın zaman açmazsam eğer,
O zaman benden değil çevreden kork anne.
Sesimi duyamazsan eğer,
O zaman benden değil canilerden kork anne.
Eve uğramazsam eğer,
O zaman benden değil herkesden kork anne.
Bedenimi bulamazsan eğer,
O zaman benden değil topraktan kork anne.
13 notes · View notes
zatenkirilmisbirkiz · 3 months ago
Text
Tumblr media
9 notes · View notes
binders-and-beanies · 10 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media
The Wonder Years - Living Room Song // You're the Reason I Don't Want the World to End
23 notes · View notes
reyaannablog · 4 months ago
Text
Tumblr media
Yüzünü yastığa gömerek ağladığını ve makyajının hiç durmadan aktığını görüyorum. Zamanın bizim için işlediğini düşündüğün zamanlar artık geride kalmış gibi görünüyor. Ve hala unutmakta güçlük çektiğimiz anılarla boğuşmaktayken ''devam edebileceğimi sanmıyorum'' diyorsun. Hiçbir şey diyemiyorum. Hiçbir şey diyememekte bir şeyler demektir diyerek etrafa dağılmış iç çamaşırlarını topluyorsun. Ağır ve aksak bir ses tonuyla köşedeki ''gramafonu tamir ettirmeliydim'' diyorum. Belki en sevdiğin şarkının ritmi, bana tekrar ayak tutmanı sağlayabilirdi. Sana geceler boyunca okuduğum şiirleri-mi bir kenara atamayacak kadar ayıkken, beni böylece bırakman akıl kârı bir iş değil. ''Tekrar uyuşturucuya başlamanı istemiyorum. Kendini bu oda gibi dağıtma, güçlü ol'' bu cümleleri umursayan bir dil ve yaşla dolu bir gözle altını çize çize söylüyorsun ama ben gülüyorum. Ben gülüyorum sen sinirleniyorsun. Asıl benim sinirlenip ortalığı ateşe vermem gerekirken. Yaptığın bu iş, iş değil sevgilim. Beyin ölümü gerçekleşmiş bir hastanın fişini çekip, tekrar yaşamasını bekleyemezsin. Hele benim gibi destansı bir intihar tasarımcısı için.
13 notes · View notes
ilmiyyat1453 · 9 months ago
Text
Tumblr media
Alıntı.
17 notes · View notes
berat0634 · 1 year ago
Text
Tumblr media
21 notes · View notes
semaamagokyuzuolmayan · 1 year ago
Text
Ay iyi ki erkek doğmadım yaaa💅 Eğer erkek doğsaydım ay o ne yaaa💅💅
11 notes · View notes
umuttherzamanvar · 24 days ago
Text
Tumblr media
HADİSLERLE KADIN (NESÂÎ)
KUR’ÂN PERSPEKTİFİNDEN
KADIN
Ensar hanımlarından Ümmü Umâre yahut Esmâ binti Umeys yahut Ümmü Seleme, Peygamber’imize gelip
şöyle demiştir: “Bakıyorum da her şey erkeklere, kadınlar hiçbir konuda anılmıyorlar? Niye Kur’ân’da bizler
de erkeklerin anıldığı gibi anılmıyoruz?” Onun bu sorusu üzerine şu âyet inmiştir:
[18]
“Müslüman erkekler ve Müslüman hanımlar, imanlı erkekler ve imanlı hanımlar, itaatkâr erkekler ve
itaatkâr hanımlar, doğru-dürüst erkekler ve doğru-dürüst hanımlar. Allah, onlar için mağfiret ve büyük bir
mükâfat hazırlamıştır.”
[19]
Esmâ binti Yezîd [radıyallahu anhâ], Hz. Peygamber’e gelip: “Annem babam sana feda olsun ey Allah’ın
peygamberi! Ben, sana kadınlar adına geldim. Allah, seni kadın erkek herkese peygamber olarak gönderdi.
Biz kadınlar da sana ve Rabbine iman ettik. Bizler, evlerimizin temeli olup erkeklerin şehvetlerini tatmin
ederiz, çocuklarını taşırız. Bizler evlerde kapalı kaldık. Siz erkekler ise cemaate çıkar, Cuma namazı kılar,
hasta ziyaret eder, cenazeye katılır, tekrar tekrar hac yapar, cihad edersiniz. Bu yüzden siz bizden
faziletlisiniz. Biz ise, siz bu işleri yaparken mallarınızı korur, elbiselerinizi diker, çocuklarınızı terbiye ederiz.
Ecir ve hayırda biz de size ortak mıyız?” demişti.
Kadının bu sözleri üzerine Peygamberimiz arkadaşlarına dönüp “Dini konusunda problemini bundan daha
güzel ortaya koyan bir kadın gördünüz mü?” dedikten sonra kadına: “Esmâ, git kadınlara bildir: Sizden
birinizin kocasına iyi davranması, onun hoşnutluğunu kazanmaya çalışması erkekler için saydığın şeylerin
hepsine denktir” dedi.
[20]
Aynı çerçevedeki bu rivayetler, ilk dönem kadınlarının Kur’ân âyetleri ile her türlü soruyu Peygamber’e
rahatlıkla sorabildiklerini ortaya koymaktadır. Söz konusu hanımların sorusu üzerine bu âyetlerin inmiş
olması ise y��ce Allah’ın onlara verdiği değeri net bir biçimde göstermektedir.
Kur’ân’ı okuma, onu doğru anlama ve gereklerini yerine getirme konusunda ilk dönemden itibaren kadınlar da erkekler gibi üzerlerine düşeni yapmışlardır. Şu birkaç örnek bile bu söylediklerimizi anlatmaya
yeterlidir:
Amre binti Abdurrahman [radıyallahu anhâ], minberden cuma günü hutbe okurken Kâf sûresini Hz.
Peygamber’in ağzından öğrendiğini söyler.
[21]
Eşleri, Peygamberimizin yanında rahatlıkla fikirlerini söyleyebilir, onunla istişare ve müzakere ederlerdi.
Hudeybiye Anlaşması’nın yapıldığı sene, ağaç altında Rıdvan Biati yapılınca Hz. Peygamber, “Ağacın altında
bana biat edenler, inşaallah cehenneme girmez” buyurmuştu. Orada bulunan Hafsa annemiz, “İyi ama ey
Allah’ın Resûlü! Yüce Allah, ‘Sizden cehenneme uğramayacak yoktur. Bu, Rabbin için kesinleşmiş bir
sözdür’
[22] buyurmuyor mu?” diye sormuştu. Peygamberimiz [sallallahu aleyhi ve sellem], bir sonraki âyeti
okuyarak ona: “Sonra biz, Allah’tan sakınanları kurtarırız, zalimleri de diz üstü çökmüş olarak orada
bırakırız” diye cevap vermiştir.
[23]
Bu olay,
[24] hem eşi Hz. Hafsa annemizin geniş Kur’ân kültürüne hem de dinî bir konuda fikirlerini
rahatlıkla Peygamber’e söyleyip onunla tartışabildiğine tanıklık etmektedir.
İfk/iftira olayında Hz. Âişe annemiz, Peygamber’imize şöyle cevap verir: Ben (diğer kadınlara nispetle)
yaşça küçük bir kadındım. Kur’ân’ın büyük bir kısmını ezbere okuyamıyordum. Bu sebeple de: “Vallahi, ben
size nasıl bir örnek getireceğimi bilemiyorum. Sadece Yûsuf peygamberin babasını örnek alıyor ve tıpkı
onun gibi diyorum: “Artık bana düşen güzel bir sabırdır. Sizin bu anlattıklarınıza karşılık yardımına
sığınılacak tek merci Yüce Allah’tır” dedim.
[25]
Bu rivayet de Hz. Âişe annemizin, zor zamanlarında Kur’ân kıssalarını kendi hayatına uyarlayarak başına
gelenlere sabredip Kur’an’daki peygamber dualarıyla dua ettiğini göstermektedir. Gerçekten de onlar,
yaşadıklarını öncelikle Kur’ân aydınlığında yorumlamaya çalışıyorlardı.
Hz. Âişe annemiz, Peygamber’imize bir âyet indiğinde, onun ifade ettiği helâl-haram, emir ve yasağı iyice
öğrenmeye çalıştıklarını söyler.
[26] Nitekim Hz. Âişe, “yerin başka bir yer, göklerin başka göklerle
değiştirileceği gün”
[27] âyetiyle ilgili olarak “Bu sırada insanlar nerede olacak?” diye sormuş,
Peygamberimiz de: “Bunu senden önce bana hiç soran olmadı; o gün insanlar sırat üzerindedirler” diye
cevap vermiştir.
[28]
Yine Hz. Âişe annemiz, “ölü, ailesinin arkasından ağlaması sebebiyle azap görür” şeklindeki rivayeti,
Kur’ân âyetleriyle reddediyor ve: ‘Size bu hususta Kur’ân yetmiyor mu? Kur’ân’da: “Hiçbir günahkâr,
başkasının günah yükünü yüklenmez!” buyurulur’ diyordu.”
[29]
Peygamber’imizden [sallallahu aleyhi ve sellem] 2210 hadis rivayet ederek en çok hadis rivayet edenlerin
arasında yer alan, kendisine iftira edildiğinde aklanması için hakkında on altı âyet inen
[30] Peygamberimizin
sevgili eşi Hz. Âişe annemiz ve diğer eşi Hz. Hafsa annemiz, bütünüyle Kur’ân’ı ezberleyen hanımlardandı.
[31] Zeyneb binti Kays isimli hanımın, azatlısının oğlu büyük tefsirci/müfessir es-Süddî’nin yetişmesine
büyük katkısı olmuştur.
[32] Sahabi hanımlar arasında yirmi kadar kadın hukukçunun ismi geçmektedir.
[33]
BU GİRİŞTEN SONRA, İSLAM’DA KADININ YERİNİ VE ÖNEMİNİ GÖSTEREN ŞU ÖRNEK TABLOLARA BAKALIM: Hakkını arayan, sesini Allah’a duyuran kadın: Tartışma anlamına gelen Mücadele suresinin ilk
âyetlerinin inişi ile ilgili kaynaklarımızda anlatılan şu rivayetler, Müslüman kadının İslam anlayışı, meselelerinin çözümünü öğrenme kararlılığı hakkında çok net bilgiler vermektedir: Havle (yahut Hüveyle)
adlı bir kadına kocası zıhâr
[34] yapar yani kocası, cahiliye gelenekleri doğrultusunda kızdığı hanımına “Sen
bana artık anam gibisin!” der. Bu cümle gelenekte, kadını bir çeşit boşama demekti.
[35] Kadın, kocasına:
– “Git, durumu Peygamber’e sor” der. Adam:
– “Ben utanırım” der. Kadın:
– “İzin ver, ben gidip sorayım” der.
Sonra da Peygamber’imize [sallallahu aleyhi ve sellem] gelerek:
– “Ey Allah’ın Peygamberi! Yıllarca kocamla birlikte yaşadık, ben onun yıllarca kahrını çektim, ona
çocuklar doğurdum. Şimdi âhir ömrümde o, bana zıhâr yaptı!” der. Peygamberimiz, geleneğe uygun olarak:
– “Artık sen ona haramsın!” diye cevap verir.
Kadın, ben hâlimi Allah’a arz ediyorum, diyerek ısrarla ilk cümlelerini tekrarlar durur. Derken vahiy gelir
ve sûrenin “Kocası hakkında hâlini arz edip hakkını savunan ve Allah’a şikâyette bulunan kadının sözünü
Allah işitmiştir”
[36] diye başlayan âyetleri iner.
[37]
BU TARİHÎ OLAYDAN ÇIKAN SONUÇLARI ŞÖYLE ÖZETLEYEBİLİRİZ :
1. Kadın, karşılaştığı bir problemin çözümünü dinin içerisinde arıyor ve kocasına Peygamber’e gidip
durumu sormasını istiyor.
2. Kocasının utanıp sormaktan çekindiği dinî bir meseleyi sorup araştırmaktan çekinmiyor. Nitekim Hz.
Âişe annemiz, “Allah, Ensar hanımlarına rahmet etsin, onların utanma duyguları, dinlerini öğrenmelerine
engel olmadı”
[38] diyerek bu gerçeği belirtmiştir.
3. Kendisini mağdur eden bir geleneği sorgulayan, inandığı ve tanıdığı dinin, akla ve maslahata aykırı olan
bir geleneği onaylamayacağını düşünen bir kadın çaresizlik içinde, yürekten yalvararak bir çıkış yolu arıyor.
4. Gönlünü yatıştıracak bir çözüm ve bilgiye ulaşıncaya dek mücadele ve duayı sürdürüyor. Hz. Ömer’e itiraz eden kadın: Hz. Ömer (radıyallahu anh), bir gün hutbe okurken:
– “Kadınlara mehir verirken aşırı gitmeyin. Eğer onlara çok mehir vermek dünyada hayır ve Allah katında
takvâ göstergesi olsaydı, bunu sizin en üstününüz olan Hz. Peygamber yapardı. O ise, ne kadınlarına ve ne
de kızlarına on iki ukiyyeden (bir okka, 1282 gramlık bir ölçü birimi) fazla mehir takdir etmedi” der. O
sırada bir kadın kalkıp:
– “Ey Ömer, Allah bize veriyor, sen ise bize haram kılıyorsun?! Yüce Allah kitabında: ‘O kadınlardan birine
kantar kantar mehir vermiş de olsanız, (boşama durumunda) ondan hiçbir şey almayın’
[39] buyurmuyormu?” der.
Kadının bu sözleri üzerine Hz. Ömer başını öne eğerek:
– “Kadın doğru söyledi, Ömer yanıldı. Ey Ömer! Tüm insanlar senden daha anlayışlı!” der.
[40]
BU OLAYDA ŞUNLAR DİKKATİMİZİ ÇEKMEKTEDİR:
1. Halife Hz. Ömer hutbe okurken mescitte kadınlar da bulunmaktaydı.
2. Kadınlar, meclisteki konuşmalara müdahil olup görüşlerini anlatabiliyorlardı.
3. Kadın, görüşünü âyete dayandırıyor.
4. Hz. Ömer, kadını dinliyor ve onun görüşünün daha doğru olduğunu kabul ediyor
5. Hz. Ömer’in görüşünün gerekçesi Hz. Peygamber dönemi uygulamaları, o zamanki şartlara göredir. Bu
uygulamalar, geniş imkânlara sahip olanlar için herhangi bir sınırlamanın gerekçesi olamaz. Zira konu
hakkında açık âyet vardır. Kadının âyetle Hz. Ömer’e itiraz etmesi, Hz. Ömer’in de âyeti hatırlayıp fikrinden
vazgeçmesi, ilk dönem insanlarındaki saf Kur’ân kültürünün ne kadar diri olduğunu gösterir.
Soran ve Sorgulayan Kadın: Abdullah bin Mes’ûd (radıyallahu anh)’a Esedoğulları’ndan Ümmü Ya’kûb
adlı bir kadın gelir ve aralarında şu konuşma geçer: Kadın:
– “Senin dövme yaptırmaktan, saç/peruk taktırmaktan, kaş kirpik aldırmaktan kadınları men ettiğini
duydum. Senin bu konuda, Allah’ın kitabından bir dayanağın var mı?” der. Abdullah bin Mes’ûd (radıyallahu
anh),
– “Evet, bu konuda hem Kur’ân’a hem de Sünnet’e dayanıyorum” der. Kadın:
– “Vallahi ben, mushafın her yerini okuyup inceledim, ama onda senin dediğin yasağı görmedim!” der.
Abdullah bin Mes’ûd (radıyallahu anh),
– “Peki, sen şu âyeti görmedin mi: “Peygamber size ne getirdiyse onu alın, o sizi neden sakındırdıysa
ondan sakının?”
[41] der. Kadın:
– “Evet, onu gördüm” der. Abdullah bin Mes’ûd (radıyallahu anh) da:
– “Ben, Hz. Peygamber’in bu sayılanları yasakladığını bizzat kendisinden işittim” der. Kadın:
– “İyi ama, senin ailenden de bunları yapanlar var!?” der. Abdullah bin Mes’ûd (radıyallahu anh) da:
– “O zaman buyur evime gir, bak bakalım böyle bir şey var mı?” der.
Kadın eve girip bakar ve:
– “Hayır, böyle bir şey görmedim” der. Bunun üzerine Abdullah bin Mes’ûd (radıyallahu anh),
– “Sen, Allah’ın seçkin kulu Hz. Şuayb aleyhisselamın şu sözünü bilmez misin? ‘Ben size yasakladığım şeyi,
kendim işleyerek sizinle ters düşmem’
[42] der.”
[43]
Bu diyalogdan şu sonuçları çıkarabiliriz:
1. Kadını, kadın oluşu, dinini öğrenmekten ve bir din otoritesiyle tartışmaktan alıkoymamıştır. Kadın,
Abdullah bin Mes’ûd (radıyallahu anh)’a doğrudan sorusunu sorup konuyu onunla müzakere edebilmiştir.
2. Abdullah bin Mes’ûd (radıyallahu anh) gibi seçkin bir sahabi, bir kadına sorusunu sorma ve görüşlerini
rahatlıkla söyleme imkânı tanıyor ve onu ikna edinceye kadar meseleye açıklık getiriyor.
3. Kadın, Kur’ân’ı baştan sona okuyup incelemiş ve bu konuda kendisine güvenen bir kimsedir. Kadın,
kendisine verilen fetvanın dinî dayanaklarını soruyor ve sorguluyor. Abdullah bin Mes’ud dediyse, tamamdır
demiyor. Abdullah bin Mes’ûd (radıyallahu anh)’ın verdiği fetva ile kendi ailesinin amel edip etmemesini
sorguluyor. Neticede Abdullah bin Mes’ûd (radıyallahu anh)’ın, söylediğini yapan ve yakınlarının da
yapmasını sağlayan bir ilim adamı olduğunu görüyor.
4. Abdullah bin Mes’ûd (radıyallahu anh), ganimet/fey’ taksimi ile alâkalı olarak inmiş bir âyeti
genelleştirerek anlıyor.
Kur’ân kültürüyle donanmış bir hizmetçi kız: Ömer bin Abdülaziz’in Suriye’deki Rakka valisi olan,
ilim ve zühdü ile tanınan Meymûn bin Mihrân’ın (ö. 117/735) hizmetçisi kadın, bir gün sofraya sıcak bir
çorba getirir. Misafirlerin de hazır olduğu sofrada ayağı kayar ve çorba Meymûn bin Mihrân’ın üzerine
dökülür. Kızgınlık içerisindeki efendisine kadın:
– “Efendim, lütfen yüce Allah’ın: “O takvâ sahipleri, öfkelerini yutanlardır”
[44] âyetini uygula” der. Adam:
– “Tamam, öfkemi yuttum” der. Kadın:
– “Efendim, bu âyetin devamındaki “insanların kusurlarını affederler” kısmı ile de amel et” der. Adam:
– “Tamam, seni affettim” der. Kadın:
– “İyi, ama Yüce Allah, âyetin sonunda “Allah, iyilik ihsan sahiplerini sever” buyuruyor, der.” Meymûn bin
Mihrân:
– “Tamam, sana ihsan ediyorum ve Allah için sen özgürsün!” diye cevap verir.
[45]
Bu olaydan çıkan dersleri şöyle özetleyebiliriz:
1. Olayda hizmetçi bir kızın Kur’ân âyetleri hakkındaki derinliği, ilk dikkatimizi çeken şeylerdendir. Kadın,
karşılaştığı olaya âyetler ışığında bakıp onu değerlendirebiliyor.
2. Efendisi ve misafirlerinin yanında suçlu durumda olan bir hizmetçi çok rahat bir şekilde derdini
anlatabiliyor. Öte yandan üzerine kaynar çorba dökülen efendi, hizmetçisine kendini özgürce ifade edebilme
imkânı tanıyor.
3. Efendi, kendisine okunan âyetlerin gereğini hemen yerine getiriyor. Hem de hizmetçisinin
hatırlatmasıyla. Huzurlu bir toplum için, âmirinden memuruna, erkeğinden kadınına Kur’ân’ı bilen ve hayatı
Kur’ân olan insanlara ne kadar da muhtacız!
Kur’ân’a Bütüncül Yaklaşan Kadın: Amr el-Leysî ordusuyla İran’daki Nişabur şehrine girmişti.
Askerleri yaşlı bir kadına ait beş evi birden işgal etmişlerdi. Kadın, durumu Amr’a şikâyet etti. Kumandan
Amr, kadına: – “Sen Allah’ın, “Hükümdarlar bir ülkeye girdiler mi, orayı bozarlar, halkının şereflilerini alçaltırlar, evet
böyle yaparlar”
[46] âyetini duymadın mı?” diye sordu. Kadın, Amr’a:
– “Evet bu âyeti okumasına okudum, ama gariptir ki kumandan, Allah’ın, “İşte şunlar, onların zulümleri
yüzünden çökmüş, ıssız kalmış evleridir. Şüphesiz bunda bilen bir kavim için ibret vardır”
[47] âyetini
okumamış görünüyor” diye cevap verir.
Kumandan, kadının bu uyarısından etkilenir, ondan özür dileyip evleri boşalttırır ve ordu kış boyunca
çadırlarda kalır.
[48]
#BU #OLAYDAN #ÇIKAN #DERSLERİ #ŞÖYLE #ÖZETLEYEBİLİRİZ :
1. Haksızlığa uğrayan kadın, cesaretle durumu en yetkili kişiye arz ediyor.
2. İşgalci kumandan, kadına hâlini anlatma fırsatı tanıyor.
3. Kumandan yapılan yanlışı güya âyetle temellendirmeye çalışıyor.
4. Fakat kadın hemen konuyla ilgili ve emiri etkileyecek bir başka âyetle cevap veriyor.
5. Kumandanın kadına okuduğu âyet, Neml suresindedir. Kadın da aynı sûrenin bir başka âyetiyle
kumandana cevap veriyor. Bu şekilde o, Kur’ân’a parçacı yaklaşımın doğru olmadığını, ona bütüncül
yaklaşmanın gerekli olduğunu ortaya koyuyor.
6. Hem emir, hem de kadın geçmiş kavimlerle ilgili âyet cümlelerini kendi hayatlarına uyarlayarak
Kur’ân’ın evrenselliğini açığa kavuşturuyorlar.
Kur’ân’a Hayran Bir Kız: Şiir üstadı ve büyük dilci Abdülmelik bin Kurayb el-Esmaî (ö. 216/831), bir gün
giderken bir cariyenin yüksek sesle şiir okuduğunu duydu, duyduklarından çok etkilenip cariyeye:
– “Canı çıkasıca, ne kadar da güzel şeyler söylüyorsun!” der. Cariye de:
– “Asıl sana yazıklar olsun, sen Yüce Allah’ın şu âyeti yanında buna fasîh, güzel mi diyorsun? “Biz Musa’nın
anasına şöyle bildirdik: Onu emzir, kendisine zarar geleceğinden endişelendiğinde onu denize bırakıver, hiç
korkup kaygılanma, çünkü biz onu sana geri vereceğiz ve onu peygamberlerden biri yapacağız.”
[49]
Kısalığına rağmen bu âyet, iki emir, iki nehiy, iki haber ve iki müjdeyi bağrında barındırıyor” der.
[50] Esmaî
devamla:
– “Ben onun bu anlayış ve yorumuna şaştım kaldım. Onun yaşı küçük bedevî bir kız olmasına rağmen ilim
ve irfanına hayran oldum” dedi.
[51]
Âyetteki iki emir “emzir ve denize atıver”, iki nehiy “korkma ve kaygılanma”, iki haber “bildirdik/vahyettik
ve korkarsan”, iki müjde ise “onu sana geri vereceğiz ve onu peygamber yapacağız” cümleleri idi.
[52]
#KÂBE’DE #ASILI #ŞİİRİ #İNDİRTEN #KADIN :
İslam öncesi, Araplar şiire son derece düşkündüler. Panayırlarda
meşhur şairlerle şiir günleri ve yarışmaları yaparlardı. İslam geldiğinde, Kâbe’nin duvarlarında yedi seçkin
şairin şiiri asılı idi (Muallaka-i Seb’a). Bunlardan biri de İmriü’l-Kays’ın şiiriydi.
“Ey yer suyunu yut ve ey gök suyunu tut, denildi. Su çekildi, iş bitirildi. Gemi de Cûdi Dağı’nın üzerine
yerleşti. Ve, o zalimler topluluğunun canı cehenneme, denildi”
[53] âyeti, meşhur şair İmriü’l-Kays’ın kız
kardeşine Muallaka-i Seb’a’yı Kâbe’nin duvarından indirtmiştir.
[54] Gerçekten de Arap ve Acem dili
incelense nazım güzelliği, belâgat sağlamlığı/eşsizliği ve mana kapsamlılığı bakımından bu âyetten daha
güzeli bulunamaz.
[55]
Söz konusu edilen kadın, hem şiiri iyi biliyor hem de Kur’ân’ı iyi biliyordu. O, Kur’ân’ın, ne kadar güzel
olursa olsun şiirle mukayese edilemeyeceğini anlamış, Kur’ân âyetleri varken şiirlerin Kâbe duvarlarına
asılmasına/gündemi tayin etmesine gönlü razı olmamıştı.
#SONUÇ: Kur’ân’a muhatap olma, onu anlama ve gereklerini yerine getirme konusunda kadın ve erkek
eşittir. Kulluk yarışında cinsler arasında bir fark yoktur. Hikmetin gereği olarak kadın olsun erkek olsun
kişilere, farklı imtihan soruları sorulabilir.
Ama neticede; her iki cinsin asıl hedefi Allah’ın hoşnutluğunu kazanıp cennetine girebilmek olmalıdır. Bu
yarışta kadın-erkek herkes yarışmalı, çalışıp gayret etmelidir.
Kadın olsun erkek olsun her insanın kazandığı sevaplar da, işledikleri günahlar da kendilerinedir. Âhirette
kadın da erkek de, dünyada yapıp ettiklerinden ferdî olarak sorgulanacaklardır. Hiç kimse bir başkasının
günahını yüklenmeyecektir.
Buradaki şu birkaç örnekten de anlaşılacağı üzere İslam’ın ilk döneminden itibaren bu kutlu yarışta
erkekler kadar kadınlar da yerlerini almışlardır. Tarihin görünen sayfalarına kadın kahramanların isimleri
çok fazla yazılmamış olsa bile, elde edilen başarı ve başarısızlıklarda erkekler kadar kadınların da katkısı ve
sorumluluğu vardır. O hâlde bu yarışta her iki cins de üzerine düşeni yerine getirmeli ve birbirine yardımcı
olmalıdır. Zira şu imtihan dünyasına kadın-erkek birlikte gelmişler, hayatı birlikte yaşamışlardır. Öyleyse,
insan olma ve hayat tarzı olan dine muhatap olma bakımından eşit olan kadın-erkek dini öğrenme, anlama
ve gereklerini yerine getirme konusunda da birbirlerine destek olmalıdırlar.
Kur’ân’da bahisleri geçen ilk anne ve ilk eş Hz. Havvâ, tevekkül ehli Hz. İbrahim’in ailesi Hz. Hacer, meleklerin müjdesine tanık olan Hz. Sâre, kadın başına kirli toplumda tertemiz kalmasını bilen iffet âbidesi
Hz. Meryem, yine iffet örneği Hz. Şuayb’ın kızları, Firavun kocaya rağmen iman eden Hz. Âsiye, yetkin
yönetici kadın Hz. Belkıs gibi pek çok hanım (Allah onlardan razı olsun) yalnızca kadınlara değil, bütün
insanlığa örnek olmaya devam etmektedirler.
Yüce Rabbimiz konuyla ilgili olarak ne güzel buyurmaktadır:
“Sizden erkek olsun kadın olsun, hiçbirinizin çalışmasını boşa çıkarmayacağım. Zaten siz
birbirinizdensiniz.”
#ZIHÂR: Bir kimsenin karısına “sen bana anamın sırtı gibisin” diyerek, onu kendisine haram kılmasıdır. (ç)
Cahiliye döneminde yaygın olan zıhâr ile adam artık karısına yaklaşmaz, ancak onu tamamen boşamış da
sayılmazdı. Kadın, evli iken, kocasız duruma düşerdi. İslâm, bu cahiliye âdetini sadece kefareti gerektiren
kusurlu bir âdet olarak görmüş ve onu ıslah etmiştir.
[56][57]
Ebu Dâvud, Tahâret 94.
Ebu Dâvud, es-Sünen, 1/62.
el-Hucurât suresi, 49/13.
#KUR_ÂN #PERSPEKTİFİNDEN
#KADIN
#النساء
#İMAM #NESÂÎ
#HADİSLERLE #KADIN
#İŞRETÜ_N-#NİSA'
2 notes · View notes
yokmusoyledegisikbirisim · 10 months ago
Text
Dünya kadınlar gününüz kutlu olsun 🌹🌹
8 notes · View notes
rezonans-sonsuz · 10 months ago
Text
Tumblr media
youtube
10 notes · View notes
tek-basinayizaden · 10 months ago
Text
Dünya yüzünde gördüğümüz herşey kadının eseridir.
Şiddetin olmadığı ,eşit ve özgür yarınlara...
8 mart dünya Kadınlar günü kutlu olsun 💗
7 notes · View notes