#ITTIMES
Explore tagged Tumblr posts
ittimes · 2 years ago
Text
SKT to Launch a Updated 'A.' AI Service
SKT to Launch a Updated 'A.' AI Service
On March 2 (KST), SK Telecom announced that it has launched "A." a new update service that allows users to communicate "like a person" by remembering old information and presenting relevant photos during conversations.
SKT has applied 'Long-term Memory' technology, 'Image Re-trieval' technology, and 'Image Retrieval' technology to enable A. to think and express itself like a human by simultaneously learning images and Korean text collected from various areas. It also focuses on "emotional conversations" that can acquire a vast amount of knowledge and remember them like a friend. S
KT has partnered with YBM, Yanadu, and Redkiwi to introduce A., an English learning service, which uses Image Retrieval, Multimodal, Long-term Memory, and AI Speech Synthesis technology to recognize text, classify related images into categories, and find suitable images. Users can select/change to their favorite character at any time and access English vocabulary and expressions for business, daily conversations, and public exams, audio learning content, and 'shadowing'.
0 notes
sinekkapan · 8 months ago
Text
hayatımda ilk defa bir işe yaradım
5 notes · View notes
kalopcia · 2 years ago
Text
dün gece miloyla beraber uyuduk ama ben biraz tekmeledim sanırım onu
2 notes · View notes
guzidecik · 2 years ago
Text
Tahammül sınırım çoktan aşıldığından beri
Tahammül sınırım çoktan aşıldığından beri insanlarla daha az görüşmeye, hislerimi açmamaya ve tuğla tuğla duvar örmeye başladım. Beni sıkıntıya sokacak insanları ve durumları elimin tersiyle ittim, pişman değilim..
View On WordPress
0 notes
mel-inoe · 2 years ago
Text
gidip denedim. asyada yaşayamazmışım. restoranın ortasında mağara adamı gibi tatlı tatlıdır tuzlu tuzludur diye ufak bi isyan gerçekleştirdim.. diyolar ki yine bekleriz.. aynen canim
ölmeden önce koreye gidip bi ton kore yemeği denemek istiyorum
36 notes · View notes
endergelisenataklar · 4 months ago
Text
bir yere girdiğin zaman yanında duran gösterişli bir adam değilim ben. umut veririm ama. beni denersin. vitrinde bir elbiseyim. kabinde göğüslerine kadar giyer denersin beni. güzelsin derim. boşver, kuyulara bakarken seni nasıl ittim. kendinden kaçarken kaç kere kendinle karşı karşıya getirdim seni. kaç kere ezdim ama onurunu. sana aynaları kırmayı öğrettim. deli sanıyorlar değil mi hâlâ. cam kırıklarından zevk alıyorsun değil mi. kafanı tırmalıyor mu hâlâ gülücükler. yürürken ayaklarına bakıyor musun insanların, kalın bilekleri olan herkesten nefret ediyor musun. kanlı bilekleri öpüyor musun, nasıl öldürdüm sevgiyi sende. sana nasıl nefretler aşıladım, çiçek sandın değil mi. toprağı bile nasıl doldurdum boğazına. dilinden ne tür bir ağaç yaptım, sözcüklerinden nasıl kuşlar. uçurmadım ama. biliyorsun ya, ağzına buğday ekip nasıl damağını parçalattım onlara. bacaklarından nasıl ayırdım seni. konuşacaktın ya, ağzını nasıl açamadın. ne dikişler attım sana, hiç hissetmedin ama değil mi, nasıl uyuşmuştu ellerin. anlatsana sen de, nasıl uçurumlardı. nasıl öldün. aynan var mı. ellerin geçti mi. vitrinde misin. çıplak mısın. omzunda mıyım.*
108 notes · View notes
ozturkv2 · 4 months ago
Text
Tahammül sınırım çoktan aşıldığından beri insanlarla daha az görüşmeye hislerimi açmamaya ve tuğla tuğla duvar örmeye başladım beni sıkıntıya sokacak insanları ve durumları elimin tersiyle ittim pişman değilim
37 notes · View notes
noor-kazem · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media
كبيرة الحجم أشد الأسفلت وأحتجز، أدفع الأذرع الهيدروليكية جانباً،الأبواب القابلة للطي وانتظرت، لقد كنت متكدسة بالصمت فقط مقابل قدما واحدة بغرار منفصل.
Oversized I scrape the asphalt and hold, I push aside the hydraulic arms, the folding doors and I wait, I huddled in silence only one foot apart
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Asfaltı kazıdım ve tuttum, hidrolik kolları, katlanır kapıları kenara ittim ve bekledim, sadece bir adım arayla sessizce kıvrıldım
226 notes · View notes
ysfogzdgrz51 · 11 months ago
Text
İyi akşamlar
Dokunmadım....! Kimsesizliğimin ,Yoksul Soğuk Duruşlarına... Hiç ...! Hissetmemiştim Yalnızlığı Böylesine.. Bilmemiştim Aslında Yokluğunun Varlığım İçin Olduğunu....! Soramadım....! İçime Hapsettiğim Tüm Soruları Bir Kenara İttim...! Gecelerimi Yastık Altına Gizleyip.... Soğuk Duvarlarımla İç Çektim...! SENSİZDİM....! Ve Sensizlik Kavşağından Bu Günde Geçtim....! Kısacası, Bu Günde MUTLU GÖR��NDÜM....
Tumblr media
102 notes · View notes
moonlight08sblog · 5 months ago
Text
Kötü duygulara o kadar alışmıştım ki bir süre sonra bana gelen güzel her şeyi elimin tersiyle ittim.
Tumblr media
20 notes · View notes
ittimes · 2 years ago
Text
Cryptocurrency Trends on March 2: Bitcoin 1.16%↓, Ethereum 0.47%↓
At 4PM on March 2 (KST), ■Bitcoin falls 1.16 percent to $23,456.50 ■Ethereum falls 0.47 percent to $1,646.30 ■Ripple falls 0.76 percent to $0.3788 ■Dogecoin falls 1.73 percent to $0.08094 ■Solana falls 2.75 percent to $21.98 ■Litecoin rises 0.28 percent to $97.26 ■Aptos rises 3.06 percent to $13.18 ■Mina rises 4.68 percent to $1.02 ■Tezos falls 1.97 percent to $1.17.
Within 24 hours, Maker (MKR) has most risen by 7.21%; on the other hand, Klaytn (KLAY) has most fallen by 8.13%.
The new coins listed on the CoinMarketCap within 24 hours are ■Echelon Prime (PRIME): $4.33 ■Solidly(SOLID): $2.53 ■9 Lives Network(NINEFI): $0.002749 ■AI Floki(AIFLOKI): $4.83e-8 ■ShibCEO(SHIBCEO): $6.07e-12 ■TrueCNH(TCNH): $0.144524 ■McPepe's(PEPES): $0.000218 ■AIPAD(AIPAD): $0.754669.
0 notes
sezginer35 · 1 year ago
Text
Günaydın millet..
Tumblr media
youtube
Cemal Süreya
(Cemal Süreya’nın Güz Bitiği Kitabında “Keşke yalnız bunun için sevseydim seni” dizesiyle son bulan 20 şiir)
İKİ KALP
İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.
Merdivenlerin oraya koşuyorum,
Beklemek gövde gösterisi zamanın;
Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
Bir şeyin provası yapılıyor sanki.
Kuşlar toplanmış göçüyorlar
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
EŞDEĞERİYLE YAN
Eşdeğeriyle yanyana yürürken
Cehennem sokağında birey olmak,
Ve en inceldikten sonra
İlkel sözcüklerle konuşmak seninle.
Saat beş nalburları pencerelerden
Madeni paralar gösteriyorlar,
Yalnızlığı soruyorlar, yalnızlık,
Bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.
Hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
ÇEKİRGE BULUTU
Çekirge bulutu içinde
Koynuma soktuğun ekin;
Çalgılar iki durur sürg��n ilinde,
Bir gözü mavidir bir gözü blue.
Gölgede boy atmış top fesleğen,
Bir ilkokul bahçesinde görmüştüm seni,
Marienbad ilkokulu, Nişantaş’ta;
Bir çocuk yeşil örtüyü çekiverdi.
Hızla geçen otobüslerin ardında benzeşmek…
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
SÜLÜNÜN YÜZÜ
Sülünün yüzü bir atmosfer olayıdır.
Rasgele yazarı avcıdan öğrendim:
Yaban ördekleri donmasın diye,
Suya nöbetleşe kanat vururlar.
Ve işte şamandırasıyla Beşiktaş’ınız,
Çapraşık bir yüzyılı geriye atar;
Tanrım siz şu uzun Anadolu’yu
Çocukluk günlerinizde mi yarattınız?
Senaryocu bayanla bir bankta oturuyoruz
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
İLKOKULU BİTİRDİĞİ
İlkokulu bitirdiği gün Cumhuriyet şairi,
Saçında kurdelesi Lozan gibi;
Sonra her yıl öldürüldü, öldürüldükçe de
Hemeninden göğe huthutler çizildi.
Gelecek zaman oldu şimdiki zaman;
Irmak aşağı inen güz parçası,
Çok süslü bir halkın arasından,
Benimsin!
İyi anlarında sesin kalınlaşıyor
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni
BİLGİSAYAR OLARAK
Bilgisayar olarak kullanılmış bir gölü
Selçukluya pragmalar taşıyan Gazali
Bir ilk aptallığı düğüm sayarak
Yadsımış dört yanı hep yukarı bakmış.
Bu yüzden önündeki ayna kırılır kırılmaz
İntihar etti sayılmış tasavvuf ehli,
Yine bu yüzden doğduğu an
Kaymaya başlamış Osmanlı yıldızı,
Baktım yeri toparlıyor ayak izleri
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni
AFYON GARINDAKİ
Afyon garındaki küçük kızı anımsa, hani,
Trene binerken pabuçlarını çıkarmıştı;
Varto depremini düşün, yardım olarak Batı’dan
Gönderilmiş bir kutu süttozunu ve sütyeni.
Adam süttozuyla evinin duvarlarını badana etmişti,
Karısıysa saklamıştı ne olduğunu bilmediği sütyeni,
Kulaklık olarak kullanmayı düşünüyordu onu kışın;
Tanrım gerçekten çocukluk günlerinizde mi?..
Eşiklere oturmuş bir dolu insan
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
DAHA BEN
Daha ben ilk kazmayı vurmadan
Elime gelen Karabitki’li testi,
Nefertiti’nin mutfağı sayılan yerde
Koyu sır yeni hicret yollarını kesti.
Terimler eşekarıları sözcüklerin,
Acımasızdırlar, adsız ve sueldirler,
Önlerine katarak insan ve hayvan listelerini
Sabah akşam kapınızın önünden geçirirler.
Fazıl Hüsnü diyor ki, ne diyor Fazıl Hüsnü?…
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
İÇTİM O
İçtim o bin yıllanmış testiden, içtim, içtim,
Örtüler arasında yeryüzü beğenisiyle
Ayışığını paylaşırdı bacakları,
Öptüm ayak parmaklarını, öptüm, öptüm.
Put’unu cezalandırıyor kır delisi;
Oğlan iki ev ötede, Londra’dan gelmiş;
Yazsınlar felaketlerin hep çift geldiğini,
Garson acıması tutmuş içkievini.
Ortaoyunumuzun dekoru bir kağıt mendil
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
BİR MİNELİ
Bir mineli altın saat,
Bir altın köstek ve madalyon
Bir roza maşallah,
On iki miskal inci.
Madalyonunu ve boncuğunu
İttim içeri,
Gözlerimizin dibi karıştı
Dağyollarının uzak dumanı gibi.
Ve konsolun üstünde noksan bir gümüş kutu
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
METİNLERDE BULUŞTUK
Metinlerde buluştuk kopkoyu deyimlerde,
Koşut ve eş zamanlı okuduk kimi kitapları;
O arada iki de defterimiz oldu,
Biri babasına daha çok benziyor.
Bir türlü kotarılamayan uğraş,
Ç harfini daha yeni dönmüşüz;
Gözlerimizde İbni Sina bozukluğu,
Dostumuzsa, Bodrum’da, dönmez geri.
Uzaklardaydın, oracıkta, öbür kıtada,
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
KÜÇÜK ANNE
Küçük anne, kelepir kız,
Bir şey söyle bana,
bana bir laf et ki binlerce,
Onbinlerce görüntü anlatamasın.
Genceli Nizami’nin dediği gibi
Taşı onunla yıkasalar
Üzerinde akik biter,
Bakışların ki…
İkinci bir parıltı var senin bakışlarında
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
18 ARALIK
18 Aralık 1985’te o salonda
Kişi nasıl kestirebilirdi ileriyi?
Siz, kazıbilimler, alınyazısıbilimler,
Geçsin yıllar geçsin, seneler gibi.
Olur mu anımsamamak Onaltıncı Louis’yi
14 Temmuz 1789 akşamı, Louis,
Şöyle yazmamış mıydı defterine:
“Bugün kayda değer bir şey yok..”
“Kehanet” adlı kısacık bir şiir buldum
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
HİÇBİR SEMTTE
Hiçbir semtte berberin olmadı,
1954-1980 yılları arasında,
26 yılda 28 ev değiştirdin;
Leke kuşağı nasıl bilmez seni!
Arabesk nedir diye düşünmüştünüz:
Şebboy sesli bir cümbüş, eza içinde;
Eşitlik midir komedya, içtenlik mi,
Erdem diye benimsenmesi mi fırsatsızlığın?
Yürütüyoruz bütünlemeye kalmış bir sessizlikte
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
MUTSUZLUK GÜLÜMSEYEREK
Mutsuzluk gülümseyerek gelir, adıyla süslenmiştir;
Banliyo treninde rastladığımız
Sınav saatini kaçırmış liseli kız,
Hep kazanırsın ey ��özümsüzlük!
Ey otobüssever ey Troya yolcusu!
Anımsarsın günlerce konuşup durmuştuk
O İB(ipekböceği) sesli kadını;
Birinin Grönland’ı olmaya hazırlanıyordu.
İki çay söylemiştik orda, biri açık,
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
BİR KIŞ
Bir kış göğü gibi o saat alçalır ölüm,
Yalnız işitme duyusu kalır ortada.
Asya kentleri yürür dururlar,
Höyükler burnumda hızma.
Uzakta dev bir damla:Pırıl pırıl Pencap!
Tabanlarından kayıp duran sütunlar
Yitmiş bir geleceğin işaret parmakları:
Horasan uykusuna havlayan köpekler, Buhara.
Uzaklara bir bakışın vardı kafeteryada
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
PİRİ REİS
Piri Reis geri çekmiştir haritasını
Azmayı çoktan unutmuştur hayvanlar;
Başlamıştır Sultanahmet sürüncemesi,
Kızlar yatakta yan yatmaya başlar.
Ben atımı böyle dört sürüyorum ya,
Yetişmek için mi, bilmem, kaçmak için mi?
Ya sen? Neden sende tehlike anlarına
Bunca hazırlıksız olma özeni?
Bir şey var, ancak makilerin orda söyleyebilirim,
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
BİR ÇİÇEK
Bir çiçek duruyordu, orda, bir yerde,
Bir yanlışı düzeltircesine açmış;
Gelmiş ta ağzımın kenarında
Konuşur durur.
Bir gemi bembeyaz teniyle açıklarda,
Güverteleri uçtan uca orman;
Aldım çiçeğimi şurama bastım,
Bastım ki yalnızlığımmış.
Bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
GECE BİTKİLERİNDEN
Gece bitkilerinden korkuyorum,
Hayır, geceleri bitkilerden!
Gizlenirken vurulmuş ulaklara ağıttır
Bana açtığın her telefon.
İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.
An ki fıskiyesi sonsuzluğun
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
ATI’LAR DELTALARA
Atı’lar deltalara gömülen atı’lar,
Saçı’lar fiyortları öpen saçı’lar,
Kutu’lar, Haliçlerden susmuş kutu’lar,
Takı’lar eski aşkları imler takı’lar.
Bol dökümlü gömleğinin içinde
Sırtını ve karnını dolanan
Ve sonunda sincap olan
O kuş.
Seni o kadar yakından görünce,
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
64 notes · View notes
durulandim · 1 month ago
Text
yıllar oldu sesini duymayalı. bazı şeylerden korktuğum için seninle yaratabileceğim anıları elimin tersiyle ittim. şimdi senden geriye sadece hediye ettiğin kitap kaldı. seni tekrar görmek isterdim sıkıca sarılmak. seni çok özledim
16 notes · View notes
duygusalintiharlar · 7 months ago
Text
ben seni sevmiştim, beklemiştim, sana sadık kalmıştım... annen kadar sevmiştim seni. ya sen? beni görmedin, duymadın, görmüş olsan dâhi sadece göz ucuyla bakıp geçtin... ben senin için çırpındım, dibi belli olmayan derin bir okyanusta senin için çırpındım durdum... bana sunulan güzel avantajları elimin tersiyle ittim, sırf sen varsın diye. bu şehirden gitme avantajı bile ayağıma kadar gelmişken senden daha da uzak kalacağım gerçeği vardı ve ben bunu istemedim...
ama bazen, keşke hepsi olmasaydı dedirttin bana. keşke o gün hiç göz göze gelmeseydik dedirttin bana...
keşke o gün çok da güzel bakmasaydın bana, belki de tüm hayatım yerle bir olmayacaktı...
22 notes · View notes
artniyetsizsikerimx · 7 months ago
Text
Bir Acayip durum-3
Mutfağın konsolu, masa ve sandalyeler arasında epeyce sıkışmıştık. Dar alanda kısıtlı hareketlerimiz vardı; ama şu an bunu pek dert edinecek halde değildik. Zeliha Hanım, ağzını becertme faslından kurtulmuş, aletimi sıkı sıkıya kavramış, kontrolü ele almış; varoşların da zevkli olabileceklerini, estetik kaygılara sahip duygular taşıyabileceklerini anlatıyordu ve baya baya ikna edici de oluyordu. “Güzelce sikilmek “ istediğini yaşının olgunluğu ve vakarı ile genç efendisine anlatıyordu. Dudağımdan gırla dökülen hakaretler tutukluk yapan ağzımdan tek tek zorla çıkmaya başlamıştı. Kadın çok güzel yalıyordu, evet zevk sahibiydi. Başı kasık bölgemde ve uyluklarımın üzerinde hiç rahat durmuyordu. Ara ara memeleri bacaklarım bir değip bir kaçıyordu. Dağılmış saçlarının bir kısmı karnıma yapışmış, aşağıda yumak haline gelmişti, saçlarından başka bir şey görünmüyordu. Sikim, taşaklarım güpegündüz karanlığa gömülmüştü. Aşağıda olup biteni kafamda canlandırmaya çalışıyordum. Başının hareketleri ile kabaran, sağa sola dağılan kuzgun saçlarından başka bir şey yoktu. Dişleri, dili, dudakları bedeninden ayrılmış her biri ayrı bir yerde işini görüyordu.  Hayal etmeye çalışmam çenemi kapamış olacak ki “Susma” diye gaipten sesler geldi kulağıma. Ormanların sık çalılıklarına dönmüş saçlarının arasından yılan gibi süzüle süzüle kulağıma gelmişti. İnilti ile karışık “Susmama” isteği. Kiminle seviştiğimi unutmuştum “ Aşkım “ diyebildim, harikasın “Aşkım” , sikim sıcacık havlularla sarıldı bir anda dibine kadar, istemediğim bir duygusallığın içine çekiliyordum.  “ Orospu beni ele geçirmene fırsat vermeyeceğim!!!” diye haykırasım geldi, ama garip bir şekilde zavallı kadının güzelce sikilme isteğine yenik düşmek üzereydi egom.
Parmaklarım saçlarına dolanmıştı, kafasını kasıklarıma iyice bastırdım, sikim dışarıda suratında geziniyordu. Dudakları karnımın altında, kasıklarım üzerindeydi. Ellerimle tuttuğum kafasını yukarı karnıma çekiyor, sonra aşağı indiriyor, yüzünü hınçla paspas gibi o bölgede dolaştırıyordum. Bu “aşkım” meselesinden kurtulmalıydım,  sikim hariç her yerimi yalatıyor, taşaklarımı emdiriyordum.
Salyalarını bırak, iyice ıslat kasıklarımı.
Emri doğru almıştı, ruhu itaat etmesini biliyordu. Yüzü ve kasıklarım erimiş dondurma gibiydi. Islak, kaygan, yapış yapış. Başını iki yanından tutup arkaya doğru ittim. Yüzü ortaya çıkmıştı, ağzına giren saç tellerini dili ile dışarı itmeye çalışıyordu. Sırılsıklamdı suratı. Parlıyordu. Ucuzdu. Ama çok güzeldi, çok çekiciydi. Almadığım kadar derin bir nefes almıştım, nefes değildi aslında iç çekişti. Canım inanılmaz çekiyordu temizlikçi kadını. Tutku dolu sevişmek ile ezilmiş erkekliğimin acısını çıkartarak becerme arasında gidip geliyordum. Aralık gözlerini iyice açtı, bir bok yoktu gözlerinde, umursamadım. Öyle herkeste olan bir gözdü ama bakışları sikiyordu belamı. Ağzından çıkartamadığı bir iki saç telini kenara çektim, inatla yüzünden ayrılmadılar, sinir oldum ne halleri varsa görebilirlerdi. İşime döndüm.
-İyice aç ağzını
İtaatkâr kadın ağzını açtı, bakışlarından kaçmak istiyordum ama hiçbir boka benzetemediğim bakışlarına yakalanmıştım
-İyice aç ağzını aşkım
Bu sefer itaat eden bendim. Sevdirecekti kendini illaki.
Bir kez daha iyice açıldı, başını ileri doğru ittim, o ılık boşluğa hiç temas etmeden sonuna kadar girdim. Zeliha hanımın gözlerinin iriliği kadar ağzının da böylesi büyük olduğunu şimdi fark ediyordum. Kimyasalların içinde geçen yılların tahribatına rağmen ince, uzun parmakları ve yıpranmaya yüz tutmuş ellerinin çekiciliği uyluklarımın üzerinde ağzına daha fazla girmemem için emniyet supabı gibi yer almıştı. Kollarımla başına sarıldım, kafasını iyice kasıklarıma bastırdım. Şimdiye kadar hiçbir kadına böylesine sarılmamıştım. Ona, bunu hissettirmek için daha sıkı sarıldım,  gırtlağına değil beynine ulaşmak istiyordum. Müthiş bir andı, kadın benimdi ve her istediğimi yapabileceğimi görmüştüm ve dahi bunu ona anlatmak istiyordum.
Dolandığım saçlarına asılıp yüzün kasıklarımdan ayırdım, “Bana mısın “ demeyen o dik ve anlamsız bakışlarla yine karşılaştım, göz bebekleri yoktu orospunun ya da yok etmişti sanki. Biraz korku biraz nefretle sikimi yine ağzına soktum, itaatkâr ağız açılması gerektiği kadar açılmış ve beni içine almıştı tekrardan. Sımsıkı sarıldım yeniden, sarılmam yetmemişti üzerine doğru eğilmişti gövdem. O arada sıkıştırmak istemiştim adeta onu. An durmuştu ilerlemiyordu ama nefessiz kalan kadın için son saniyelerin geldiğini bedenime geçen tırnaklar ve bacaklarıma gelen basınç haber vermişti. Son anda serbest bıraktım, ikimizde nefes nefeseydik, onunla birlikte nefesimi tutmuştum salak gibi.
-Boğuluyordum.
Diyen ben oldum, şaşkın şaşkın baktı , “yala” demek üzereydim ki, ıslak dilini kürek gibi çıkarıp taşaklarımın üzerine seriverdi. Hayalarıma yapışan dili ile koca yalamaya başladı, aşağıdan tepeme kadar. Defalarca. Dili taşaklarıma her dokunduğunda içimdeki fabrika taşa taşa sperm üretiyordu. Üretim bandı hızlanmıştı.
Ayağa kaldırdım, üzerindeki tişörtü çıkarttım. Kolları havadaydı, tişörtün başından geçmesi için bekliyorlardı. Bir süre öyle baka kaldım; memeleri sutyeninden kısmen kurtulmuş, gerinen beden dolayısı ile dimdik hale gelmiş, kaburgaları genç kız bedeni gibi ince ve tek tek sayılacak şekilde belirginleşmişti. Doğum kırışıklıklarına rağmen dümdüz aşağı inen bir gövde vardı. Öyle kalmıştım , “çok güzelsin dedim”, acır gibi olmuştum, kıymeti bilinmemiş diye düşündüm. Tişörtü çıkardım, lanet gözleri ile yine karşı karşıyaydım İçimde yumuşayan salağa küfür ederek sutyenini çıkardım. Altında ne varsa sıyırdım.
-Önüme düş.
Önüme düştü, nereye gideceğini biliyordu. Zayıf gövdeye fazla gelen irilikteki götü seyrede seyrede yatak odasına girdik. Yatağın üzerine ittim. Düştü. Sonra sırt üstü uzandı.
-Evde değilken bu yatakta kendini becerdin mi, sadece temizlik yaptığını hiç sanmıyorum?
Anlamsız, laf olsun diye sarf edilmiş bir cümleydi. Daha ziyade kendi tatminim için söylemiştim. Vereceği cevap umurumda değildi aslında. Maksat biraz daha üste çıkmaktı.
-Becermedim, ama karşı komşun sikti bu yatağın üzerinde.
Ağzımın açarken iki kere düşünmem gerekiyordu, bunu öğretmişti o an varoş orospusu. Söylediği doğru muydu bilmiyorum ama sinirimi bozmuştu. Sinirlenmiştim.
-Ters dön, domal.
Emir anlaşılmıştı. İtaatkâr orospu söyleneni yapmıştı ama aslında gözlerinden kaçmanın ve susturmanın bir yoluydu bu benim için, zafiyetimi fark etse onun yerine ezilen yine ben olacaktım diye korkuyordum, an meselesi gibi geliyordu. Şu an yaşadığım ya da bana müsaade ettiği üstünlüğün keyfi cinselliğin ötesindeydi. Hele ki o üstünlüğü kaybetmek… Korku ve adrenalin dolanıp duruyordu ortalıkta.
Dört ayağı üzerinde duruyordu önümde. Gözlerindeki anlamsızlık şu an bütün bedenine yayılmış gibiydi. Doluya tutulmuştum. Belini içine çekmiş, bacaklarını epeyce aralamış, gövdesini biraz aşağı almış, götünü oluşturan o iki yarım küreyi dikebildiği kadar yukarı dikmişti. Eğik başını ileri bakacak şekilde sabitlediğinde kadının dönüşümü tamamlanmıştı. Islanmış ve zaten bakımsız olan saçları iyice perişan olmuş, yorgunluklarını atmak için omuzlarına yerleşmişti.
-Kimseyi seni beklediğim gibi beklemedim Onur Bey
-Güzel sev beni
Orospu diye geçirdim aklımdan, siktiğimin orospusu elimden alıyordu her şeyi yine. Telaşla “Kapa çeneni “ deyip oldukça acemi bir şekilde üzerine çullanıp ağzını kapadım. Elim dudaklarının arasında dişlerinin üzerinde yarı yarıya ağzının içindeydi. Acemice çenesini kavramış gibiydim daha çok. Vücuduna o kadar yaklaşınca etkilenmemek zordu. İçinde bulunduğumuz ruh hali de bu zorluğu dayanılmaz hale getiriyordu. Kaskatı, zımba gibi duruyordu, oldukça gergindi. Diğer elimi o güçlü duran sırtında dolaştırmaya başladım.  Omuzlarından, omur çukuruna, oradan beline ve parmaklarımı saplamak istediğim kalçalarına kadar sevip, okşadım. Gayri ihtiyari bir şeydi, elim kendiliğinden üzerinde dolaşmaya başladı. Ağır işçiliğin, yoğun çalışmanın geride bıraktığı güçlü ama sıska bir bedeni vardı. Ağzından elimi çektim, saçlarını omuzlarından alıp boynuna sıraladım. Şimdi iki elim de üzerinde dolaşıyordu. Deniz analarının açılıp kapanması gibi avuçlarım üzerinde açılıp kapanıyor, sırtı, bacakları, kalçası ve aşağı sarkan memelerini sevip, okşuyordum. Gözlerinde her ne varsa bedeninden bana sızmıştı.
-Sev beni, güzel sev.
Kulağıma, aklıma bunu sokup duruyordu. Omuzlarına yöneldim, dişlerimi geçirdim. Kocaman bir parçasını ağzıma doldurup ısırdım. Bir elim kaba etine geçti, diğeri memelerinin canına okuyordu. Teninin tadı hoşuma gitmişti. Verdiği tepkiler hoşuma gitmişti. O arada kalan beden kıvranıyordu. Acıtmıyordum canını, o kadar sert değildim, tadındaydı ama gittikçe gözümü et bürüyordu. Diğer omuzuna dişlerimi geçirdim. Bu sefer uyluklarındaydı elim. Diğeri çenesinin altına yerleşmişti.
Bir ısırık daha aldım, omuzlarını şöyle bir içine çekti. Öpmeye başladım, zikzaklar çizerek aşağılara indim. İstediği gibi seviyordum sanırım şimdilik.  Kaba etlerine geldi suratım, büyük bir iştahla her iki elimle kavradım. Lezzetli bir sandviçi tutar gibiydim, ağzımı kocaman açıp güneş görmemiş etlere dişlerimi geçirdim. Diş köklerim sızladı, etinin tadı dilimdeydi. Lezzet!! Hayat bunun peşinde koşmakla geçiyordu. Isırdım, iç geçirdi, biraz kıpırdandı Zeliha Hanım. Bir daha ısırdım, damağım hiç bu kadar şenlenmemişti, bir daha ısırdım içimde garip bir şeyler oldu. Garip bir iştah duyuyordum ilkel, hayvani bir şeyler oluyordu.  Her defasında iç geçirdi, acıtmadım ama canını. İstediğim bu değildi, itaat etmesiydi. Öyle de etti. Muhteşem bir keyifti, sırtlanı da aslanı da şimdi daha iyi anlıyordum. Beslenmek!!!. Diğer bir mücadelemizdi var olmak için ve o direnmiyordu. Av olması iyi öğretilmişti; o derme çatma evlerin sofalarında, kömürlüklerinde, esnafın veresiye defterlerinde kim bilir daha nerelerde yıllarca ayaküstü becerilmişti orospu!!
-Epeyce kullanılmışsın, belli. Ne istendiğini biliyorsun,
Elimden geldiğince hayvanlaşmaya çalışıyordum, ruhu ezilmeliydi ama becerebiliyor muydum bilmiyorum.
-Bakkal, çakkal veresiye defteri açmıyordu sana değil mi ?
Gıkı çıkmadı yine.
Kafamı kaldırıp üzerinde bıraktığım izlere baktım. Kendime geldim. Ben 3-4 kez diye sanıyordum ama sırtı da kalçası da diş izlerimle doluydu. Ne ara o kadar dişledim hatırlamıyordum. Lezzet ve beslenme bir arada olunca lokmalar sayılmıyormuş demek ki.
-Canını acıttım mı?
Yine gıkı çıkmadı
- Canını acıttım mı!!?
- Çok değil.
- Dayanıklı orospusun yani.
Elim kaba etine sertçe indi. Sonra diğeri. Arkasına geçtim iki kaba eti araladım. Sikimi elime alıp amına dayamaya yeltendim ama kendimi, suratım o yarığın içine girmiş köpek gibi yalarken buldum. Gözlerindeki berbat ifade belirmişti bir şekilde o yarıkta ve beni içine çekmişti. Temizlikçi kadın tertemizdi, beklenmedik şekilde bakımlıydı, pırıl pırıldı o kadınsı aralık. Açlığımı hissetim tekrardan bu sefer benim dil ve dişlerim dolanıp duruyordu üzerinde. İyice ilkelleşmiştim, ayazı yemiş aç kurtların saldırması gibi saldırmıştım kadının deliklerine, ilkelliğim gittikçe artıyordu.
Doğruldum, gözlerim fıldır fıldır üzerinde dolaşıyordu, suratımdaki ıslaklığı hissediyordum. Üstü başı batmış, yemeğini yüzüne gözüne bulaştırmış çocuk gibiydim. Elim yukarı kalktı, Zeliha orospusunun kaba etinde patladı. O sıska beden bir dikildi, kafası yukarı aşağı oynadı, sırtı kasıldı, bir daha indi kalkan elim kaba etine. Bir daha. Etrafa ter, kadınsı sıvı, ağzımdan akan salyaların karışımı saçılıyordu her vurduğumda. Sesini çıkartamıyordu, zayıfça bir “IIhh” çıkabildi anca. Bir de;
-Güzel sev
Diye inlemeye başlamıştı iyice. Başarıyordum demek ki.  Kızarmış etlerini öptüm.  Arkasına iyice yerleştim, büyük bir keyif ve kolaylıkla Zeliha Hanımın içine girdim, beli iyice içeri gömüldü, gövdesini bana doğru itti, hala güzel sevilme derdindeydi. Yumuşak kalçasını kasıklarımın üzerinde ezdi.  Bir elim gerinmiş olan boynuna doğru gitti, çenesinin altından başını kendime doğru çekmeye başladım gövdemi üzerine eğdim, bir elim omuzunda diğer elim boynunda kendime doğru çekip o yumuşakçaları daha da eziyordum. Yetmiyordu, kendisi de gövdesini bana doğru itmeye devam ediyordu. Bedeni ağır, vakarlı bir şekilde kıvranıyordu, yapmacık planlı inlemeler değildi. Ben ne kadar planlı ve hain bir şekilde egomu üzerinde tatmin etmek için hareket ettiysem O da, o kadar doğal tepkiler veriyordu.
Yatağımda başka bir adamla becerildiğini söylediği gelmişti aklıma ya da ezilmiş egom getirmişti bir anda , “Eze eze becer diyor, kim bilir kaç kişi geçmiştir orospunun üstünden , sana mı kaldı tasası”
Doğruldum, memelerine dadanmış olan elimi saçlarının köküne doladım,  Nazlı’nın kibri ile bilenmiş nefretimi yayarak, intikam alırcasına içine girip çıkmaya başladım. Onu hiç dinlemiyordum sikimin zevkine göre üzerinde beceriksizce tepiniyordum. Sikim iki de bir dışarı çıkıyor,  alelacele deliği sokmaya çalışıyor, deliği tutturamıyor,  acemi binici gibi altımdaki kısrağın canına okuyordum. Hem de tepe tepe tüm rezilliğimle yapıyordum bunu. Sakil sakil sesler çıkartıyor kendimi alamadığım bir heyecanın öncü inlemeleri ile ağlamaklı mırıldanıyordum.
Gözlerimi çarşafa doladığım bölgeden kaldırdığımda Zeliha Hanım’ın 360 derece dönmüş yüzü ile karşılaştım, korku filmi gibiydi. O gözlerindeki anlamsız halleri daha korkutucu olmuş, huzursuz, sabırsız istediğini alamayan bir yaratık gibi anaç bir ses tonu ile “Güzel sik” beni deyip duruyordu. Amına koduğumun karısının söylediği başka bir şey yoktu. Kendime gelmiştim biraz, yine aynı kolaylıkla içine girdim. Zeliha Hanımı öne doğru eğildi, başını yatağa yasladı, kaba etleri daha da yukarı çıktı. Zeliha Hanımın iniltilerinin ritmine uyarak gidip gelmeye başladım. Tekrar tekrar dile getirdiği “Güzel sik” cümleleri ile beni ve egomu ehlîleştiriyor gibiydi, hızlandıkça bende hızlandım.
 Ritmin zirvesine çıkmamıştık, aynı tempodaydık, kalçasının yanaklarına parmaklarımı geçirmiş deli gibi sıkıyordum, parmaklarımı arka deliğinin üzerinde dolaşıyordum, sokmak istedim. Sol elimin baş parmağını arkasına soktum, avcumu iyice sıktım etleri, deliği, avucumun içinde bez parçası  gibi olmuştu. Zeliha Hanımın dudaklarındaki tempo artıyordu “İstediğin buysa, becer beni” dedi “Sen de diğerleri gibi kullan beni”…
Güzel sikilmekten vaz geçmişti temizlikçi kadın. Tempo da, talep de değişmişti. Arkasında hızlanmıştım “Becer beni” diyordu, arkasına girmek istiyordum, iki parmağımı soktum götüne, parmaklarımın ucundaki o daracık deliğin içindeki sımsıkı sarılmayı sikimde hissettim. Tanrım ; arkasındaydım sanki, deli gibi abanmaya başlamıştım yokuş aşağı gidiyordum. Çok istediğim ve gıkını çıkarmayacağını bildiğim halde amından çıkıp arkasına giremiyordum. Parmaklarımın içinde olması daha da tahrik etmişti. Gözlerindeki anlamsızlık, sesine yansımıştı, hırıltılar yayılıyordu ve yine korkutuyordu beni. İki parmağım yarıya kadar arkasındaydı; becerebildiğim kadar hızlı bir şekilde becermeye çalışıyordum. Ağlamaklı inlemelerle, ter içinde ilk kez kadın görmüş ergen gibi titreye tireye boşalmaya başladım içine. Acemice içine boşalıyordum, beynim zonkluyordu, ama sonrasında ne olacağı umurumda değildi. Kadın hala doğurgan bir kadındı yine de içine boşlamam tüm risklerine rağmen muhteşem oluyordu. Kasılıyordum, parmaklarım da kasılıyordu. Arkasında dimdik baston yutmuş gibi kalmıştım, alt taraflarımız birbirine yapışmış haldeydik. Sırasıyla kalçam, bacaklarım kasılıyor sonra içinde ki aletim kasılıyor Zeliha’nın kadınlığına tatmin olmuş erkekliğimi zerk ediyordum. Harikulade bir durumdu ve Zeliha Hanım’ın “İçime boşal” demesi her şeyi daha da muhteşem kılıyordu. Kamçı gibiydi isteği. Kendimden geçmiştim, ne sinir sistemi kalmıştı ne akıl ne da başka bir şey. Zembereğimi de boşaltmıştı temizlikçi kadın, doğası gereği aradığı genler de kadınlığının içine hapsolmuştu.
Son damlama kadar savaştım kadının arkasında, içinde gidip geliyor, ne varsa son damlasına kadar içine sağmaya çalışıyordum. Nihayetinde yığılıp kalmıştım. Tatlı bir uyku çökmüştü. 10-15 dakika nefeslerimizi toparlayana kadar yatakta kaldık. Zar zor üzerinden kalktım, sırılsıklamdı her yer.
-Örtüleri değiştireyim.
Dedi temizlikçi kadın.
-Siz de bir duşun alın.
Diye devam etti.
Kalktım elinden tuttum, duşa götürdüm. Temizlikçi kadını güzelce yıkadım. Duruladım. Yıkanmadan yatağa yattım. “Yatak böyle kalsın ben de böyle kalmak istiyorum” dedim. Komidinin üzerindeki cüzdanı aldım , içinde ne kadar varsa ki epeyce bir para vardı, son hayvanlığımı da yapıp,
-İyi orospuymuşsun.
Deyip parayı komidinin üzerine koydum. İnime girdim sırtımı döndüm yattım. Yatağı koklayarak gözlerimi kapadım.
-Öyleyimdir
Dedi. Gözlerim kapandı.
Kulağımı tırmalayan elektrik süpürgesi sesi ile gözlerimi açtım. Saate baktım, ne kadar uydum ki diye düşündüm. Çıkan sesler Zeliha Hanım’ın hala evde olduğunu gösteriyordu. Çişimi yaptım,  Seks kokuyordum!!!, koltuk altımdan yayılan ter kokusu ile karışıktı. Daha başka kokardı seksten sonra, daha kesif, daha keskin. Bana hep öyle gelirdi. Şu an o kokudan kurtulmak istemiyordum. Sağı solu işaretleyen erkek kediler gibi mağrur hissetmiştim kendimi. Mart aylarında -ki artık mart falan dinlemiyordu onlarda gerçi- dişi kedileri üçer beşerli kovalamaları ve çiftleşeceğim diye resmen sapkın bir şekilde ısrarcı takipleri aklıma geliverdi.  Daha ne kadar ilkelleşebilirim diye düşündüm. Tanımlayamıyordum durumu; kurtulmuş erkek egosu mu yoksa adice bir hayvanlık mıydı ? Buna rağmen Zeliha hanımı becerirken gözlerinin hissettirdiği ilkellik hoşuma gitmişti. Elimi yüzümü yıkadım, üzerimi oradaki tişörtlerden biri ile sildim. Altıma bir şort geçirdim. Komidinin üzerinde duran parayı gördüm. Aldım. Odadan çıktım.
Elektrik süpürgesini kapadım.
-Paranı almamışsın
-O çok fazla
-Az veya fazla ben verdim karşılığı bu işte al çantana koy.
Dalga geçtiğini sonra anlayacaktım. Salaklık güzel bir şeydi anı yaşarken, sonradan kafaya dank edince kötü oluyordu ama.
Saçları bağlı değildi. “O çok fazla” derken doğrulmuş hafif bir tebessümle söylemişti bu cümleyi.
Dudakları ilk kez o zaman dikkatimi çekti. Zeliha’yı dudaklarından hiç öpmemiştim sikerken. Tişörtünün altında sutyensiz memeleri de dikkatimi çekti sonra. Onların canına okumuştum, ama dudaklarım değmiş miydi hatırlamıyordum. Bu sefer gözlerine bakabiliyordum, ne gördüğümü, beni neyin korkuttuğunu anlamıştım. Para avucumdan düştü. Zeliha iyice doğruldu. Ne olacağını biliyordu. Süpürgeyi elinden bıraktı, gelmemi bekliyordu.  Yaklaştım. Yanaklarından tuttum öpmediğim o güzel dudaklarını öpmeye başladım. Yüzünü, yanaklarını. Boynunu. Yeni başlıyorduk.
Soydum güzelce. Onun isteği gibi “Güzelce” . Dudaklarından ayrılamıyordum, ellerim kadife ten üzerinde dolanıyordu, “Güzelce” . Boynundan aşağı indim. Memelerinin üzerine geldiğimde gövdesini biraz daha yanaştırdı, biraz sarkmış, biraz yumuşamış olan memelerini misafirini ağırlayan ev sahibesi edası ile naifçe sundu. Her ikisini de çocuk gibi emdim, emdim. Yüzümü, yanaklarımı sürdüm. Karnına indim, nefes alışını hissettim. Kırışıktı ama gerçekti karnı. Tertemiz kasıklarını tattım. Güzel bacakları vardı, titriyorlardı. Güzel seviliyorlardı. Ayağa kalktım, döndürdüm. Aklıma yer etmiş o güzel sırtının acıttığım yerlerini özür dilercesine sevdim. Şamarlarımı patlattığım kalçasından da özür diledim. Kadın mis gibiydi, “Zeliha…” dedim, hanımlığı kalmamıştı, orospuluğu da. Kadınlığı çıkmıştı ortaya “Zeliha çok güzel kadınsın” dedim.
Kucağıma aldım, zor geldi yemin ederim. Öyle güçlü biri değildim, titremesi hala geçmeyen bacaklarımın üzerinde şöyle bir sarsıldım. Düşürecek gibi oldum kadını. Toparladım. Yatağa bıraktım öptüm, elbette güzelce sevdim her yerini. Üstüne uzandım, bacaklarının arasına yerleştim ama altımdan kurtuldu, sırt üstü uzandım ve kadını bekledim.
23 notes · View notes
amaaaanbee · 1 year ago
Text
Tahammül sınırım çoktan aşıldığından beri insanlarla daha az görüşmeye, hislerimi açmamaya ve tuğla tuğla duvar örmeye başladım, beni sıkıntıya sokacak insanları ve durumları elimin tersiyle ittim, pişman değilim.
82 notes · View notes