#Gelibolu Yarımadası
Explore tagged Tumblr posts
Text
Gelibolu yarımadası, Çanakkale şehitliklerini lütfen gidip görün. Bize ait o kadar çok şehitlik var ki hepsini ziyaret etmek nasip olmadı. Ve diğer ülkelerinde var. Yaşanılan savaşı yerinde görmek duyulan gurur heyecan gözyaşlarınıza eşlik ediyor. RABBİM orada yatan şehitlerimizi Nur içinde uyutsun.
122 notes
·
View notes
Link
Tarihin en kanlı muharebelerinden birine sahne olan Gelibolu Yarımadası'nda 9 günlük Ramazan Bayramı'nı tatili süresince ziyaretçi yoğunluğu yaşanıyor.109 yıl önceki muharebelerin ardından doğal yapısı bozulmadan dünyanın en büyük açık hava müzelerinden biri olan Gelibolu Yarımadası'na gelenler birçok şehitlik, müze, kale ve anıtı gezme imkanı buluyor.Öte yandan Şehitler Abidesi'ni ziyaret etmek isteyenler araçlarıyla uzun kuyruklar oluşturdu.
0 notes
Quote
عندما نتحدث عن تركيا، تتبادر إلى الذهن صور مدهشة لمدنها الجميلة، وتنوع ثقافاتها وتراثها التاريخي العريق. فهذا البلد الممتد بين أوروبا وآسيا يحتضن العديد من المدن الفريدة، التي تجمع بين التاريخ والحضارة والجمال الطبيعي. إضافة إلى ذلك، تعتبر لوحات السيارات الخاصة بالمركبات المسجلة في تركيا وسيلة مميزة لتعريف هوية السائق والمدينة التي ينتمي إليها.المدن التركية وارقامها وما تشتهر به كل مدينةتحتضن المدن التركية العديد من الأماكن السياحية الشهيرة التي تجذب الزوار من جميع أنحاء العالم. تتميز إسطنبول، عاصمة تركيا الثقافية والتاريخية، بجسر البوسفور المذهل الذي يربط بين القارتين الأوروبية والآسيوية. كما يمكن للزائرين اكتشاف العديد من المعالم الشهيرة في إسطنبول مثل آيا صوفيا والجامع الأزرق والسلطان أحمد، واستكشاف الأسواق القديمة في البازار الكبير.تعتبر أنطاليا، على ساحل البحر الأبيض المتوسط، واحدة من أشهر المدن السياحية في تركيا، حيث يمكن للزائرين الاستمتاع بالشواطئ الرملية الرائعة والمناظر الطبيعية الخلابة. بالإضافة إلى ذلك، تحتضن المدينة القديمة العديد من المواقع التاريخية مثل القلعة الرومانية والميناء القديم.من المستحيل الحديث عن المدن التركية دون ذكر العاصمة التاريخية أنقرة، التي تتميز بالمتاحف والآثار الهامة. يمكن للزوار زيارة ضريح الزعيم التركي الشهير "مصطفى كمال أتاتورك"، واستكشاف قلعة أنقرة القديمة وسوق أوستيم في وسط المدينة.تتميز كل مدينة تركية بمأكولاتها الخاصة والمتنوعة. يُعتبر "الكباب" من أشهر الأطباق التركية، ويتميز بشرائح اللحم المشوية بتوابلها الخاصة. يُعتبر "البوريك" و "الدولما" أيضًا من الأطباق الشهيرة في تركيا. ولا يمكن نسيان حلوى الباكلابا المعروفة، التي تُعد وجبة حلوة لا تقاوم.تلك هي بعض المدن التركية الرائعة وأرقام لوحات السيارات الفريدة والأماكن السياحية المشه��رة والأطعمة اللذيذة التي تميز كل مدينة. إذا كنت ترغب في استكشاف تركيا، فإن زيارة هذه المدن ستمنحك فرصة رائعة لاكتشاف تراثها الثقافي الغني والتمتع بضيافتها الاستثنائية. Şehir المدينة Plaka رقم اللوحة Meşhur Yerleri الاماكن المشهورة Meşhur Yemekler المأكولات المشهورة Adana 1 Kebap, Şalgam Suyu, Taş Köprü Adana Kebabı, Şalgam Suyu, İçli Köfte Adıyaman 2 Nemrut Dağı, Arsemia Antik Kenti, Cendere Köprüsü Adıyaman Çiğ Köfte, Yuvarlama, Mumbar Dolması Afyonkarahisar 3 Afyon Kaymağı, Termal Kaplıcalar, Zafer Anıtı Kaymaklı Ekmek Kadayıfı, Sucuklu Mantar, Kaymaklı Lokum Ağrı 4 Ağrı Dağı, İshak Paşa Sarayı, Doğubayazıt Etli Ekmek, Ağrı Tatlısı, Patila Amasya 5 Amasya Evleri, Yeşilırmak Nehri, Hazeranlar Konağı Mıhlama, Elma Kurusu, Çekme Helva Ankara 6 Anıtkabir, Kızılay, Atatürk Orman Çiftliği Ankara Tava, Döner, Çubuk Turşusu Antalya 7 Akdeniz Turizmi, Antik Kentler, Düden Şelalesi Antalya Piyazı, Kaşık Dökmesi, Hibeş Artvin 8 Kaçkar Dağları, Karagöl, Şavşat Kalesi Muhlama, Laz Böreği, Hamsiköy Pidesi Aydın 9 Didim, Kuşadası, Antik Kentler İncir Reçeli, Zeytinyağlı Enginar, Nazar Tatlısı Balıkesir 10 Kaz Dağları, Assos Antik Kenti, Ayvalık İncir Tatlısı, Zeytinli Ekmek, Mihaliç Peyniri Bilecik 11 Söğüt, Osmanlı Devleti'nin Kuruluş Yeri, Orhangazi Türbesi Su Böreği, İçli Köfte, İncir Hoşafı Bingöl 12 Karlıova Gölleri, Elazığ Kalesi, Kiğı Bingöl Köftesi, Karakuş Tatlısı, Tutmaç Çorbası Bitlis 13 Nemrut Krater Gölü, Ahlat Selçuklu Mezar Taşları, Bitlis Kalesi Ayran Aşı, Şilebe, Inci Kefali Balığı Bolu 14 Abant Gölü, Kartalkaya Kayak Merkezi, Gölcük Tabiat Parkı Abant Kebabı, Mengen Pilavı, Bolu Gözlemesi Burdur 15 Salda Gölü, Sagalassos Antik Kenti, İnsuyu Mağarası Keşkek, Gölle, Karakovan Balı Bursa 16 Uludağ, Tarihi Hanlar Bölgesi, İznik İskender Kebap, İnegöl Köfte, İrmik Helvası Çanakkale 17 Truva Antik Kenti, Gelibolu Yarımadası, Çanakkale Şehitleri Çanakkale Ezmesi, Mıhlama, Zeytinli Pilav Çankırı 18 Çankırı Kalesi, Atatürk Evi Müzesi, Ilgaz Dağları Çankırı Leblebisi, Çerkez Tavuğu, İskilip Dolması Çorum 19 Hitit Şehri Hattuşa, Alaca Höyük, Boğazköy Çorum Leblebisi, Mısır Ekmeği, İskilip Cevizi Denizli 20 Pamukkale, Hierapolis Antik Kenti, Laodikeia Denizli Kebabı, Keşkek, Tavas Tava Diyarbakır 21 Diyarbakır Surları, Hevsel Bahçeleri, Hasan Paşa Hanı Çiğ Köfte, Meftune, Kaburga Dolması Edirne 22 Selimiye Camii, Edirne Kalesi, Tunca Nehri Edirne Tava Ciğeri, Peynir Helvası, Pehlivan Tatlısı Elazığ 23 Harput Kalesi, Hazar Gölü, Fırat Nehri Cağırtlak, Harput Köftesi, Çortiği Erzincan 24 Munzur Vadisi, Kemaliye, Çağlayan Köyü Pestil, Kömbe, Tulum Peyniri Erzurum 25 Palandöken Kayak Merkezi, Çifte Minareli Medrese, Tortum Şelalesi Cağ Kebabı, Piti, Ayran Aşı Eskişehir 26 Porsuk Çayı, Odunpazarı Evleri, Eskişehir Atçılık İncir Lokumu, Bici Bici, Eskişehir Şekerlemesi Gaziantep 27 Baklava, Zeugma Mozaik Müzesi, Gaziantep Kalesi Antep Lahmacunu, Baklava, Şıllık Tatlısı Giresun 28 Giresun Adası, Kümbet Evleri, Ordu Boztepe Laz Böreği, Alabalık, Hamsiköy Pidesi Gümüşhane 29 Zigana Dağları, Torul Kalesi, Karaca Mağarası Pestil, Kömbe, Kuymak Hakkari 30 Cilo Sat Dağları, Esendere Sınır Kapısı, Merga Bütan Köyü Hakkari Tava, Sütlü Mıhle, Karanfil Tatlısı Hatay 31 Antakya, St. Pierre Kilisesi, Harbiye Şelalesi Antakya Künefe, İçli Köfte, Humus Isparta 32 Eğirdir Gölü, Lavanta Tarlaları, Yalvaç Isparta Şiş, Pırasa Çorbası, Gülbahçe Salatası Mersin 33 Anamur, Tarsus, Silifke Tantuni, Çağ Kebabı, İçli Köfte İstanbul 34 Ayasofya Camii, Kapalıçarşı, Boğaz Köprüsü,Topkapı Sarayı Müzesi,Yerebatan Sarnıcı, Sultan Ahmet Camii, Dolmabahçe Sarayı, Galata Kulesi, İstanbul Boğazı, Kız Kulesi, Eminönü, Mısır Çarşısı, Taksim Meydanı, İstiklal Caddesi, Süleymaniye Camii, Gülhane Parkı, Ortaköy Camii, Yıldız Sarayı, Fatih Camii İstanbul Pilavı, Balık Ekmek, İskender Kebap İzmir 35 Efes Antik Kenti, İzmir Kordonu, Kadifekale İzmir Köfte, Boyoz, Gevrek Kars 36 Ani Harabeleri, Kars Kalesi, Sarıkamış Kayak Merkezi Kars Gravyeri, Kaşarlı Pide, Kars Baklavası Kastamonu 37 İnebolu, Ilgaz Dağları, Valla Kanyonu Etli Ekmek, Tirit, Cide Mantısı Kayseri 38 Erciyes Kayak Merkezi, Kayseri Kalesi, Sultan Marshes Mantı, Pastırma, Kayseri Yağlaması Kırklareli 39 Vize Kalesi, Pınarhisar Kalesi, Kıyıköy Kırklareli Köftesi, Mıhlama, Arnavut Ciğeri Kırşehir 40 Kaman Kalehöyük, Mucur, Delice Irmağı Kırşehir Tava, Cızlama, Döş Dolması Kocaeli 41 İzmit Körfezi, Gebze, Darıca Zoo Pişmaniye, İzmit Köftesi, Gevrek Kurabiye Konya 42 Mevlana Müzesi, Alaeddin Camii, Selçuklu Tarihi Etli Ekmek, Mevlana Şekeri, Fırın Kebabı Kütahya 43 Kütahya Çinileri, Emet Kaplıcaları, Aizanoi Antik Kenti Kütahya Döneri, Porsuk Çorbası, İncesu Tatlısı Malatya 44 Malatya Kayısısı, Nemrut Dağı, Aslantepe Malatya Kayısı Pastası, Kuluncak Çorbası, Kayısı Dolması Manisa 45 Sardes Antik Kenti, Spil Dağı, Muradiye Şelalesi Manisa Tava, Mesir Macunu, Kabak Tatlısı Kahramanmaraş 46 Kahramanmaraş Kalesi, Ekinözü Mağarası, Göksun Gölü Maraş Dondurması, Kebap, Aşlama Mardin 47 Midyat, Deyrulzafaran Manastırı, Mardin Kalesi Mezopotamya Mutfağı, Kaburga Dolması, Mardin Baklavası Muğla 48 Bodrum, Marmaris, Ölüdeniz Muğla Köfte, Göcek Pidesi, Söğüş Muş 49 Murat Nehri, Malazgirt Savaşı Alanı, Hazarbaba Kayak Merkezi Muş Pilavı, Ciğer Sote, Haşhaşlı Çörek Nevşehir 50 Kapadokya, Peribacaları, Göreme Açık Hava Müzesi Testi Kebabı, Mantı, Nevşehir Pidesi Niğde 51 Aladağlar Milli Parkı, Bor, Gümüşler Manastırı Niğde Tatlısı, Niğde Mantısı, Leblebi Ordu 52 Boztepe, Perşembe Yaylası, Çambaşı Yaylası Fındık, Karadeniz Pidesi, Mısır Ekmeği Rize 53 Ayder Yaylası, Çamlıhemşin, Zilkale Rize Pidesi, Hamsi Tava, Laz Böreği Sakarya 54 Sapanca Gölü, Akyazı, Taraklı Taraklı Pilavı, Pancar Ekmeği, Mahmudiye Samsun 55 Atatürk Anıtı, Bandırma Vapuru, Amisos Tepesi Mıhlama, Ladik Şekeri, İçli Köfte Siirt 56 Siirt Kalesi, Uludere, Botan Çayı Siirt Böreği, Pervari Kabak Tatlısı, Mardin Çöreği Sinop 57 Sinop Kalesi, Boyabat Kalesi, İnceburun Feneri Sinop Mantısı, Sinop Turşusu, Sinop Kurabiyesi Sivas 58 Divriği Ulu Camii, Zara, Kangal Balıklı Kaplıcaları Sivas Kesme Çorbası, Cızlama, Kelecos Tekirdağ 59 Erikli Sahili, Şarköy, Rakoczi Müzesi Tekirdağ Köftesi, Şarköy Tava, Saray Helvası Tokat 60 Tokat Kalesi, Niksar, Ballıca Mağarası Tokat Kebabı, Tokat Pidesi, Keşkek Trabzon 61 Uzungöl, Sümela Manastırı, Trabzon Kalesi Trabzon Hurması, Akçaabat Köfte, Karadeniz Pidesi Tunceli 62 Munzur Vadisi Milli Parkı, Pertek Kalesi, Çemişgezek Tunceli Bükmesi, Bulamacı, Kabak Tatlısı Şanlıurfa 63 Göbekli Tepe, Balıklıgöl, Harran Şanlıurfa Kebabı, Ciğer Pilavı, Şıllık Tatlısı Uşak 64 Karun Hazineleri, Uşak Kalesi, Banaz Uşak Pidesi, Keşkek, İncir Uyutması Van 65 Van Gölü, Akdamar Adası, Van Kedisi Van Kahvaltısı, Murtuğa, Otlu Peşkır Yozgat 66 Bozok Yaylası, Yozgat Kalesi, Şahzade Konağı Yozgat Çöreği, Testi Kebabı, Toyga Çorbası Zonguldak 67 Ereğli, Filyos Koyu, Karadeniz Ereğli Ereğli Köftesi, Pide, İnebolu Pişmaniyesi Aksaray 68 Aksaray Kalesi, Ihlara Vadisi, Ağzıkarahan Caravanserai Aksaray Şiş, Testi Kebabı, Cızlama Bayburt 69 Aydıntepe, Bayburt Kalesi, Demirözü Yaylası Çorti, Bayburt Köftesi, Karakuş Tatlısı Karaman 70 Larende Antik Kenti, Binbirkilise, Ermenek Karaman Kebabı, Cıvıklı, Karaman Helvası Kırıkkale 71 Delice, Balışeyh, Keskin Kırıkkale Kebabı, Hasandağ Talaş Böreği, Çerkeş Tavuğu Batman 72 Hasankeyf, Mor Kiryakus Kilisesi, Kral Mezartları Batman Çorbası, Cevizli Katmer, Hariri Şırnak 73 Cudi Dağı, Beytüşşebap, Uludere Mırra, Haşıl, Şırnak Pilavı Bartın 74 Amasra, Safranbolu, Kurucaşile Hamsi Tava, Amasra Pidesi, Safranbolu Lokumu Ardahan 75 Ardahan Kalesi, Yalnızçam Kayak Merkezi, Şeytan Kalesi Ardahan Çorbası, Çıldır Mıhlaması, Patila Iğdır 76 Aras Nehri, Karakoyunlu Türbesi, Iğdır Kalesi Iğdır Köftesi, Iğdır Pidesi, Hıngel Yalova 77 Termal Kaplıcaları, Sudüşen Şelalesi, Yürüyen Köşk Yalova Çınarı, Termal Kebabı, Kabaklı Pide Karabük 78 Safranbolu Evleri, Karabük Demir-Çelik Fabrikaları, Bulak Mağarası Safranbolu Lokumu, Bulak Tatlısı, Karabük Pidesi Kilis 79 Kilis Kalesi, Elbeyli, Musabeyli Kilis Tava, Zahter Salatası, Kilis Biberi Osmaniye 80 Karatepe Aslantaş, Kastabala Antik Kenti, Toprakkale Osmaniye Kebabı, Tirit, Gülabiye Düzce 81 Düzce Yedigöller, Konuralp Antik Kenti, Akçakoca Akçakoca Hamsisi, İğne Oyası, Aydınpaşa Kavunu
http://www.turkish-learn.com/2023/06/blog-post.html
1 note
·
View note
Text
James Tylor and Matt Chun in the ANZAC Myth:
The Australian government has fabricated a nationalist mythology around the invasion of Gelibolu Yarımadası (Gallipoli), telling a story of heroism and sacrifice.
0 notes
Text
suvla behramlı; en ucuz ve en sevdiğim kırmızı şarap.
10 notes
·
View notes
Text
Çanakkale'deki orman yangınına tarım arazisinde yakılan ateşin neden olduğu iddiası araştırılıyor https://sahrahaber.com/canakkaledeki-orman-yanginina-tarim-arazisinde-yakilan-atesin-neden-oldugu-iddiasi-arastiriliyor/?utm_source=dlvr.it&utm_medium=tumblr
0 notes
Text
Pakdemirli’den Gelibolu Yangınıyla İlgili Açıklama
Pakdemirli’den Gelibolu Yangınıyla İlgili Açıklama
Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, Gelibolu Yarımadası’ndaki yangınla ilgili Manisa’da açıklamalarda bulundu. Helikopter filosunun önemli bir kısmının bölgede olduğunu kaydeden Bakan Pakdemirli, yangına 20 helikopter, 2 amfibik uçak, 7 dozer ve 400 personelle müdahalede bulunulduğunu kaydetti.
Bir dizi temaslarda bulunmak üzere Manisa’ya gelen Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli…
View On WordPress
0 notes
Text
ÇELENGİ NEREYE KOYARSANIZ KOYUN! (Ümit Doğan) - Türkçe Tarih
ÇELENGİ NEREYE KOYARSANIZ KOYUN!
Anafartalar Grubu Kurmay Kıdemli Kurmay Albay Mustafa Kemal Anafarta’ların sağ tarafında savaşmış olan 9. Fırka’nın askerleri tarafından top mermisi kovanlarından yapılan Kireçtepe Şehitliği’nin önünde. (Kasım 1915) ÇELENGİ NEREYE KOYARSANIZ KOYUN! 18 Mart Çanakkale...
Devamını okumak için: https://turkcetarih.com/celengi-nereye-koyarsaniz-koyun/
18 Mart Çanakkale Zaferi, Anafartalar, Anafartalar Grubu, Atatürk, Cemal Granda, Conkbayırı, Gelibolu Yarımadası, Harbi Umumi Mecmuası, Kireçtepe Şehitliği, Kıdemli Kurmay Albay Mustafa Kemal, Prof. Dr. Afet İnan, Şükrü Kaya, Türk Tarih Kurumu
#18 Mart Çanakkale Zaferi#Anafartalar#Anafartalar Grubu#Atatürk#Cemal Granda#Conkbayırı#Gelibolu Yarımadası#Harbi Umumi Mecmuası#Kireçtepe Şehitliği#Kıdemli Kurmay Albay Mustafa Kemal#Prof. Dr. Afet İnan#Şükrü Kaya#Türk Tarih Kurumu
1 note
·
View note
Photo
9 KAT TAT: TROYA ANTİK KENTİ! . Çanakkale şehir merkezinden yaklaşık 30 km mesafede bulunan Homeros anlattığı ve dilden diye yayılan Truva Efsanesi’nin yaşandığı yer Troya Antik Kenti. . Antik kente giriş 60 TL, @muzekart ile ücretsiz. Dilerseniz sesli rehber alabilirsiniz, o da 30 TL. . Truva 2018 yılında Türkiye’nin turizm teması seçilince antik kent ve çevresi güzel bir şekilde toparlanmış. Antik kent girişindeki @troyamuzesi kesinlikle görülmeli, kente sadece 1 km mesafedeki Tevfikiye Köyü ise @opettr sponsorluğunda arkeo köy olarak düzenlenmiş. . Çevrede görülecek başka antik kentler, tarihi kalıntılar ve doğal güzellik çok. . İstanbul’dan sadece 5 saatlik bir araç yolculuğu ile Çanakkale’ye ulaşabilirsiniz. . Çanakkale’ye gelmişken Assos ve Kazdağları, Gelibolu Yarımadası ve şehitlikler gibi bir sürü yeri rotanıza eklemeniz de mümkün. . @birsevdadircanakkale . #çokgezen #çokgezençanakkale #çanakkale #truva #troya #truvaantikkenti #troyamüzesi #troyaantikkenti #öncetürkiyeyikeşfet #travelturkey #travel (Troya Milli Parki (Çanakkale, Türkiye)) https://www.instagram.com/p/CSo40ZRjYW1/?utm_medium=tumblr
#çokgezen#çokgezençanakkale#çanakkale#truva#troya#truvaantikkenti#troyamüzesi#troyaantikkenti#öncetürkiyeyikeşfet#travelturkey#travel
2 notes
·
View notes
Link
Wilusa Tur Şehitlik Turları
Çanakkale Destanına bölgenin en tecrübeli firması olan Wilusa Turizm farkıyla şahit olmaya ve yaşamaya ne dersiniz? Covid-19'a karşı düzenli olarak dezenfekte işlemleri yapılan lüks araçlar ve uzman rehberler eşliğinde günübirlik şehitlik turlarımız veya konaklamalı şehitlik turlarımızla Çanakkale Şehitlikleri sizleri bekliyor! Çanakkale Şehitliklerinde unutulmaz bir tur sizleri bekliyor! Tarihi yarımadaya bir de Wilusa Tur farkıyla bakın.Yerel tecrübeyle Çanakkale Savaşları Tarihi Gelibolu Yarımadası savaş alanları ve savaş alanlarında bulunan şehitlikler ve anıtları gezip, görüp, anlamaya çalışmak üzerine rehber eşliğinde yılın her günü (365 Gün) devam eden günübirlik Çanakkale şehitlik turuna siz de katılın.
Nereleri Göreceğiz?
Namazgah Tabyası
Yüzeyden uzunluğu aşağı yukarı 65 km olan Çanakkale Boğazı’nın Avrupa Kıtası’ndaki topraklarındayız. Yanımızdan ip gibi süzülen boğazın suları Çanakkale’yi ikiye bölüyor. Bir tarafında Avrupa ve bir tarafında Asya Kıtası toprakları.
İşte bu toprakların karşılıklı olarak birbirine en yakın olduğu yer, yani Çanakkale Boğazı’nın en dar kısmı Kilitbahir Kalesi ile Çimenlik Kalesi’nin birbirine baktığı yerdir.. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’un fethinden sonra boğaz savunmasını güçlendirmek için bu bölgeyi karşışıklı olarak toprakla doldurmuş, Asya kıtasındaki topraklara Çimenlik Kalesi’ni, 1300 metre civarındaki karşı noktaya da Kilitbahir Kalesi’ni inşa ettirmiştir.
Hem boğazın en dar yerinde olması, hem de heybetiyle bizi karşılayan güzeller güzeli Kilitbahir Kalesi’nin biraz ilerisini anlatacağız size. Buranın da Avrupa Kıtası’nda olduğunu hatırlatmak isteriz. Yani Wilusa Turizm ile öyle bir yerden geziye başlıyorsunuz ki…
Namazgah Tabyaları’nı Görmek İçin 5 Neden
*Bir tarafınızda tüm asaletiyle Çanakkale Boğazı *Karşı kıyıda Asya kıtası toprakları, Çanakkale il merkezi *Üzerine bastığımız yerde Avrupa Kıtası toprakları *Yıllara meydan okumuş olan Kilitbahir Kalesi *Çanakkale Boğazı’nın en dar yeri
Bu kadar farklı güzelliğin tek bir kareye sığdırılabileceği muhteşem bir yer burası. Ve üstelik birkaç adım ileride Namazgah Tabyaları da o kareye girebilmek için sırada bekliyor…
Tabya Ne Demektir?
Tabya kelimesini, askeri bir terim olarak hazırlık yapılan, malzemenin yığıldığı yer olarak ifade edebiliriz. Bu bağlamda içinde depo, ambar, cephanelik vs. olan, askerlerin uyuduğu, eğitim gördüğü ve aynı zamanda boğazdan yapılan saldırılara direniş gösteren yerlerdir. Kilitbahir’deki tabyalar, teknolojinin ilerlemesiyle kale içerine teçhizatın yeterli gelmiyordu. Boğaza giren gemiler için risk bu bağlamda azalıyordu. Tüm bu nedenler ışığında boğaz savunmasını güçlendirmek için gerekli yükseklik ve açıda inşa edilmişlerdi.
Namazgah'ın Anlamı Nedir?
Cami gibi kapalı bir alan yerine açık arazide topluca namaz kılınan yerdir. Kıble tarafında mihrap yerine taş ya da benzeri bir yapının bulunduğu sade meydanlardır. Bozcaada Namazgah, Gelibolu Namazgah bunlara örnek olarak verilebilir.
Belki de Namazgah Tabyası, içinde ibadet edilen kutsal mekanlar gibi. Tertemiz ve sade…
Namazgah Tabyaları, 26 tane küçük tepecikten oluşur. Bu tepeciklerin her biri bonet olarak adlandırılır. Bu bonetler yoldan bakıldığında giriş kısımları görülen barınaklar gibidir. Üst kısımları killi toprak veya çimle kaplıdır. Deniz tarafından bakıldığında kıyıda askeri bir alan değil de doğal tepecikler olduğu izlenimini vermek için bu şekilde dizayn edilmişlerdir. İç kısımları kalın taşlar kullanılarak inşa edilmişlerdir. Bonetlerin üzerinde sıkıştırılmış toprak ile çalı kullanıldığı da oluyordu. Böylece düşen mermilerin düşüş hızları, bu şekilde yumuşatılıyordu. Bu da merminin neden olduğu şiddeti azaltan önemli bir faktördü. Genelde bonetlerin zeminlerinde mermiler muhafaza ediliyordu.
İçlerinde odacıklar bulunan bonetlerin iç mimarileri, askerin o zamanki ihtyacına göre farklı amaçlar için değişiklik göstermektedir. Örneğin bir dönem bazı bonetler ağıl olarak kullanılırken, aynı bonet kimi zaman da ihtiyaç durumuna göre malzeme deposu olarak kullanılmıştır.
Namazgah Tabyaları, buraya yaptırılan ilk ve en büyük tabyadır. Ayrıca merkez tabya olma özelliğini taşımaktadır. Çanakkale savaşı sırasında tabyalarda görev yapan bataryaların bağlı olduğu 4. Ağır Topçu Alayı’nın karargah merkezidir. Bu yüzden de her saldırıda hedef olmuş, ağır darbeler almış ancak yeniden ayağa kalkmayı başarmıştır.
Alanda 16 tane top mekanizması olmasına rağmen, Çanakkale’de ancak 2 tanesi kullanılabilmiştir. Çünkü kalan 14 tane top mekanizmasının düşman gemilerini vurabilmesi için gerekli olan menzili, ne yazık ki yeterli uzunlukta değildir.
Tabyanın kesin olarak yapılış tarihi belli değildir. Ancak kapılardan birinin üzerinde 2. Abdulhamid tuğralı ve 1389 yani 1892 tarihli bir kitabe bulunmuştur. Bu bağlamda tabyaların son halinin 2. Abdulhamid döneminden kaldığını söylemek mümkün.
Bugun tüm ihtişamıyla bizi karşılayan Namazgah Tabyaları ziyarete açıktır. Burada bonetlerden bir tanesi müze haline getirilmiştir. Wilusa Turizm’in şehitlik içerisine yaptığı gezilerde Namazgah Tabyaları panoramik olarak görülebilmektedir.
Çanakkale Şehitler Abidesi
Gelibolu Yarımadası’nın belki den en güzel yerinde inşa edilmiştir. Eskihisarlık denen bu yer, Çanakkale Boğazı ve Ege Denizi’nin neredeyse birleştiği yerdedir.
1915 Çanakkale savunmasının temel sembollerinden biridir. Yapılış amacı da Türk gücünü sanat yoluyla göstermektir belki de. Bu yüzden bir proje yarışması yapıldı. Projeyi de Feridun Kip, İsmail Utkular ve Doğan Erginbaş’tan oluşan ekip kazandı. Ancak anıtın yapımını hayata geçirmek hiç kolay olmadığı için temel atma işlemi ancak 1954 yılında yapılabilmiştir. 1960 yılında ziyarete açılan anıt, muhteşem bir mimariye sahip.
Karşıdan bakıldığı zaman ‘’Mehmetçik’’ kelimesinin ‘’M’’ harfini görüyoruz. Ayrıca klasik Roma’da sıklıkla uygulanan ‘’Zafer Takı’’ mimarisinin bir başka formudur. Tüm bunların yanında anıtımız Anadolu’nun birçok farklı noktasından buraya gelerek, vatan savunmasında canlarını veren şehitlerimizin gökyüzüne yükselişini de sembolize etmektedir.
Şehitler Abidesi, dört büyük ayak üzerine inşa edilmiştir. Bu ayakların her birinde rölyefler bulunmaktadır. Bu rölyeflerin deniz tarafına bakan dört tanesi deniz savaşlarını, kara tarafına bakan dört tanesi de kara savaşlarını vurgulamaktadır.41.7 metrelik anıt, bugün Türk zaferinin muhteşem bir sembolü olarak kayıtlara geçmiştir.
Bulunduğu konum nedeniyle anıt hem Çanakkale Boğazı’ndan hem de Anadolu’dan geçen herkes tarafından görülebilmektedir. Bu arada dünya üzerinde savaşta ölenler için yapılmış belki de en görkemli anıttır. Bu bağlamda da Gelibolu Yarımadası’nın en çok ziyaret edilen yerlerinden birisidir.
Şehitler Abidesi’ni ziyarete gideceğimiz zaman göreceklerimiz anıt ile sınırlı değildir.
Abide Alanında Görülecek Yedi Nokta
- Neredeyse gökyüzüne ulaşan heybetli Türk Bayrağı - Çanakkale Savaşı’nın bazı kahramanlarının resmedildiği 45 metrelik duvar - Mustafa Kemal Atatürk’ün 18 Mart 1934 yılında İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’ya okuması için verdiği yazıdan bir bölüm… Bu metin, Atatürk’ün hem insani değerlerini hem de devlet adamlığını ortaya koyan çok önemli bir konuşmadan bir kısımdır… ‘’Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız.Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yanyana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır.Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır.” - Meçhul Asker Anıtı. Çanakkale’den dönerken Avustralyalı bir asker, bir Türk şehidinin başını ülkesine götürmüştür. 2003 yılına kadar Avustralya’da kalan şehidimizin başı, 18 Mart 1013 tarihinde vatan toprağında ebedi yerine nakledilmiştir. - Çanakkale’de şehit olan 60 bin askerimizin isminin tek tek yazılı olduğu ve bu alanın il bazında alfabetik olarak kısımlara ayrıldığı sembolik Türk şehitliği - Sanatçı Metin Yurdanur tarafından yapılan muhteşem ‘’Mustafa Kemal Atatürk’’ anıtı - Sanatçı Tankut Öktem tarafından yapılan ve Türk askerinin centilmenliğini vurgulayan’’ Yaralı Asker’’ anıtı
Şehitler Abidesi’nin inşa edildiği yer, konum açısından da çok değerli bir yerdir. Bir tarafında Seddülbahir cephesi, bir tarafında Bozcaada, bir tarafında yüzlerce yıl önce yaşanmış olan Batı ve Doğu’nun ilk savaşı olan Troia Savaşı’nın yaşandığı yer… Burası her yönüyle, Çanakkale’nin taşıdığı her anlama vurgu yapan göz alıcı bir manzaraya sahiptir.
1915 Çanakkale savaşı sırasında Fransız cephesi olan bölge, aynı zamanda boğazdaki batıklara da ev sahipliği yapmaktadır. İngiliz gazetelerinde ‘’Davud’un sapanı vurdu’’ diye haberi çıkan İngiliz Goliath zırhlısı, Seyid Onbaşı’nın vurduğu ve bu alanda bulunan
İngiliz Ocean zırhlısı, ayrıca Fransız Bouvet Zırhlısı da 1915’in izleri olarak boğazın derinliklerinde, bir çok irili ufaklı batığın arasında yatmaktadır.
Hem kara hem de deniz savaşlarının ağır şiddetine tanıklık etmiş olan bölge, bugün sessiz sakin bir şekilde ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor.
Rumeli Mecidiye Tabyası ve Seyit Onbaşı Heykeli
Rumeli Mecidiye Tabyaları
Namazgah Tabyalarının biraz ilerisinde ve yine Kilitbahir Köyü sınırlarında Rumeli Mecidiye Tabyaları bulunmaktadır. Burası ile özdeşleşen Seyit Onbaşı’nın heykeli, sahilde tüm ziyarteçilerin dikkatini çekmektedir. O’nun görev yaptığı Mecidiye Tabyaları, anıtın karşısındaki Gonca Tepe eteklerinde bulunmaktadır. Burayı görebilmek için yolun içerisindeki yoldan, deniz seviyesinden yaklaşık yirmi metre yukarıda bulunan bonetlere yürümek gereklidir.
Mimar Fevzi Efendi’nin Mezarı
Çanakkale Boğazı manzarasına bakarak yürüdüğümüz yolun devamında ziyaretçileri bir Osmanlı mezarı karşılar. Buradaki tabyaların bakımı için görevlendirilen Fevzi Efendi, boğazdan geçen bir İngiliz gemisine engel olamaz. Bu yüzden idam edilmiştir. Mezarı da daha sonra buradaki yerine taşınmıştır. Mimar ve matematikçi de olan Fevzi Efendi’nin mezarının yanında ise bir şehitliğimiz bulunmaktadır.
18 Mart 1915 günü İngiliz ve Fransız donanmasına ait gemiler, yenilip boğazdan çıkarlarken tabyalara da mermi yağdırmaya devam etmişlerdi. Bu yüzden buraya isabet eden mermiler nedeniyle erlerden ne yazık ki şehit olanlar vardı. 1919 yılında hepsi bir araya getirilerek, Fevzi Efendi’nin mezarının yanındaki alana gömülmüşlerdi. 1966 yılında ise Çanakkale Şehitleri Abidelerine Yardım Cemiyeti de şehitlerimizin yattığı alanı çevrelemişler ve bir kitabe eklemişlerdi. Bu kitabeye göre yatan şehit asker sayımız ise 16’dır.
Mecidiye Tabyaları’nın Özellikleri
Savunma planlarında merkez grubu tabyaları arasında bulunmaktadır. Her saldırıda ilk hedeflerden biri haline gelmiştir. 4. Topçu Alayı, 2. Ağır Topçu Taburu’na bağlı 5. Batarya’yı oluşturan bir askeri merkezdi. 8 adet cephanelik, 7 adet de top yeri mevcuttur. Buranın da kitabesi mevcut değildir. Ancak 2. Abdulhamit döneminde kıyı tabyaları elden geçirilmiş ve güçlendirilmişti. Ziyaret esnasında betondan yapılmış olan makineli tüfek yerleri dikkati çekmektedir. 2. Dünya Savaşı sırasında boğaz savunmasını güçlendirme ihtiyacı doğdu. Bu yüzden Maraşel Fevzi Çakmak, çimento karışımından oluşan malzeme ile yapılan top yerleri inşa ettirdi.
Buradaki bonetler taban alanı dikdörtgen olan yapılardan oluşmaktadır. Üst kısmı ise beşik tonoz örtülüdür. Çatı kısmı toprakla kaplı olduğu için, Namazgah Tabyalarında olduğu gibi doğal görünümlü tepecikler burada da oluşmuştur.
18 Mart 1915’de buradaki komutan Yüzbaşı Hilmi Bey idi. Hilmi Bey, 18 mart günü askerlerine tarihe geçen emrini vermişti. “Şehit ve yaralıların yerine geçecekler atanmıştır. Ben ölürsem üzerime basıp geçin. Yaralanırsam önem vermeyin, ben de size öyle yapacağım. Bu savaşta hiçbir ödül beklemeyin. Bunu vaat etmem ve edemem” diyecek kadar özel bir askerdi. Zaferi kazanmamızın ardından o da sağ kalanların arasındaydı. Bir zafer yemeği sunmak istedi askerlerine. Etli kuru fasulye, bulgur pilavı ve un helvası…
18 Mart 1915 Nerdeyse dakikada 35 merminin düştüğü tabyalarda bazı toplar bile toprak altında kalmıştı. Mermileri taşıyan raylar kırılmış, vagonlar paramparça olmuştu. Mecidiye Tabyaları, bulunduğu konum nedeniyle neredeyse aşağıdaki tüm hareketliliğe şahit olmuştu. Saat 11.00: Seddülbahir yönünden gelen savaş gemileri Triumph, Agamemnon, Lord Nelson, Queen Elizabeth, Inflexible, Prince George görülmeye başlandı. Saat 11.15: Triumph, ilk mermiyi attı. İntepe’deki bataryalar buna karşılık vermeye başladı. Saat 11.45: Queen Elizabeth’in bir mermisi Çanakkale gümrük binası arkasına düşerek yangın çıkardı. Saat 12.20: Çimenlik Kalesi’nin içindeki tabyada bulunan cephaneliğe bir mermi isabet etti Saat 14.00: Bouvet yana yatmaya başladı ve üç dakika sonra battı. Sağ kalanları kurtarmak isteyen gemilere ateş edilmedi. Yani kurtarma çalışmaları engellenmedi. Saat 15.15: Namazgah Tabyası’na mermi düştü. Saat 16.30: Irresistible vuruldu. Saat 18.00’de Bouvet, Ocean, Irresistible batırıldı. Inflexible, Gaulois, Suffren, Agamemnon savaş dışı kaldı.
İşte tüm yoğun dumanın içinde, topları taşıyan raylar kırılmış ve vagonlar paramparça olmuştu. Bu yüzden Seyit Onbaşı o kocaman top mermisini sırtında taşımış ve Ocean zırhlısını vurmayı başarmıştı. Kendisine bu başarısının ardından onbaşılık rütbesi verildi. Bir de soruldu ne istediği. ‘’Çift tayın’’ dedi ama arkadaşlarının yanında mahcup hissetti kendini ve vazgeçti.
Savaştan sonra Seyit evine döndü. Balıkesir’in Havran ilçesinin Çamlık Köyü’ne. Odun kömürü toplayıp satıyordu. 1939’a kadar çalıştı. Ama zatüreye yakalanınca yorgunluğa daha fazla dayanamadı ve hayatını kaybetti…
Sahide gördüğünüz o anıt, işte 18 Mart günü Ocean zırhlısını batıran mütevazi kahraman Seyit Onbaşı’ya ait…
Wilusa Turizm size orada da eşlik edecek.
1453 yılında İstanbul başkent olduktan sonra Çanakkale Boğazı’nın savunmasına büyük önem verilmiş ve boğaz savunmasını güçlendirmek adına farklı dönemlerde kaleler ve tabyalar inşa edilmiştir. Bu savunma merkezlerinden bir tanesi Rumeli Mecidiye Tabyasıdır. Osmanlı devletinin başkenti olan İstanbul’u Ege denizi üzerinden gelecek tehlikelere karşı korumak adına, 1896 yılında Sultan II.Abdülhamit tarafından Asaf Paşa’ya yaptırılmıştır. 18 Mart 1915 günü Yüzbaşı Mehmet Hilmi Şanlıtop komutasındaki Rumeli mecidiye tabyası, 6 adet topuyla boğazın savunmasında önemli rol oynamıştır. Çanakkale savaşlarında yaşanan olayların en meşhurunun gerçekleştiği, kahraman Seyit Onbaşının 215 kilogramlık top mermisini kaldırdığı yerdir. 18 Mart 1915 günü, itilaf donanmasının düzenlemiş olduğu saldırı sırasında Seyit Onbaşı’nın görev yaptığı Rumeli mecidiye tabyasına bir mermi isabet etmiş; buradaki askerlerimizin bir kısmını şehit etmiş, bir kısmını ağır yaralamış, bir kısmını da diri diri toprak altına gömmüştür. Yaşanan patlama nedeniyle tabyada bulunan topun da vinç mekanizması hasar görmüştür. Toprak altında kalan askerlerimizden bir tanesi de Havran’lı Seyit Onbaşı’ydı. Niğdeli Ali’nin yardımıyla topraktan çıkınca gördüğü bu manzara karşısında bambaşka bir ruh haline bürünen Seyit Onbaşı, kalbindeki vatan sevgisini iman gücüyle birleştirerek, ağırlıkları 140 190 ve 215 kilogram arasında değişmekte olan top mermilerinden bir tanesini kaldırarak 5 basamaklı topa çıkmış ve mermi ateşlenmiştir. O kutlu üniformayı giyen kahramanların, vatanları tehlike altında iken neleri başarabileceklerinin bir ispatı olan Seyit onbaşımızın yaptığı kahramanlığın daha iyi anlaşılabilmesi için buraya, savaş döneminde kullanılan toplardan bir tane getirilmiştir. Yarımadada görülebilecek en sağlam top buradadır. Kahraman Seyit Onbaşı’mızı ölümsüzleştirmek adına 215 kiloluk mermiyi kaldırışını gösteren bir heykeli yapılmıştır.
Yahya Çavuş Şehitliği
Gelibolu Yarımadası ziyaretlerimizde uğradığımız yerlerden biri de Yahya Çavuş Şehitliği’nin de bulunduğu Ertuğrul Tabyaları’dır. Burası Seddülbahir Köyü ile aynı ismi taşıyan cephede bulunur. İsmini, bulunduğu tepenin altındaki Ertuğrul Koyu’ndan alır. Tepenin ismi ise Gözcü Baba Tepesi olarak adlandırılmaktadır.
Yahya Çavuş Şehitliğinde Göreceğimiz Beş Nokta
- Ziyaret noktasına geldiğimizde sağ tarafımızda Cape Helles yani Helles Burnu Anıtı görülmektedir. Bu anıtın üzerinde İngiliz donanmasına ait gemilerin isimleri, dış duvarında ise ordudaki askerlerin ismi yazılıdır. - Sol tarafa doğru ilerlediğimizde ise karşımızda Ertuğrul Tabyaları bizi selamlar. İkinci Abdulhamit döneminden kalan bu tabyalar, Seddülbahir direnişinde çok önemli bir yere sahiptir. 3 bonet arasında 2 tane top kullanılmış, bunlardan ancak bir tanesinden izler görülebilmektedir. Restorasyon sırasında bulunan içindeki kemik ile bulunan ayakkabı, bu şiddeti gösteren bir örnektir. Tabyalar, 19 Şubat ile 25 Şubat arasında çok sert saldırılara maruz kalmıştır. Bunun nedeni, 18 Mart 1915 tarihinde yapılacak ana saldırı öncesi, direnişin en güçlü olduğu anahtar noktalarından birini ortadan kaldırmaktı. - Dalgalanan Türk bayrağının altında bulunan ‘’Ezineli’’ Yahya Çavuş Şehitliği bulunmaktadır. Şehitliğimizin içinde de heykeltraş Recep Özer’in yaptığı ve yarımadadaki direnişin sembollerinden biri olan Yahya Çavuş anıtı da, çıkartma noktasına bakan siperlerin yanındadır. - Burada ayrıca restore edilmiş olan Türk siperleri bulunmaktadır. Çanakkale Boğazı’nın insanı şaşkına çeviren güzelliği, pırıl pırıl parlayan suları, bir zamanlar kıyametin koptuğu siperlerin tam karşısındadır. - Yine sahile bakan tarafta da 25 Nisan çıkartma harekatını gösteren, cam ile korunmuş maket. Burası bulunduğumuz cephenin anlamak adına, ziyaretçiler açısından oldukça ilgi çekici yerlerden biridir.
Listeye dahil edilmeyen yerler de mevcuttur. Mesela Seddülbahir Kalesi, bu ziyaret noktasından çok net bir şekilde görülebilmektedir. Düşmanın ilk karşılandığı Çanakkale boğazı savunma hattını oluşturmak ve güçlendirmek için 1659 yılında inşa ettirilmiştir.
Ne yazık ki, 3 Kasım 1914 tarihindeki bombalanma sonrasında ilk şehitlerimizi verdiğimiz yer kaledir. Cephaneliğimizin infilak etmesi nedeniyle 5 subay ve 81 erimiz şehit olmuştur. Kale duvarına bitişik bir şekilde bulunan şehitlikte, ebedi yerlerinde yatmaktadırlar.
Aşağıya doğru baktığımızda ise, çıkartma noktasında yabancı bir mezarlık göze çarpmaktadır. Tam olarak ismi ‘’V Beach Mezarlığı’’ dır. Seddülbahir cephesinde ölen İngiliz askerleri için inşa edilmiştir.
Alanda tabyalara bakan tarafta ise ortada duran, tek bir mezar dikkati çekmektedir. ‘’Er Halil İbrahim’’ … Çanakkale savaşlarının belki de en şiddetli kısmı, bu bölge ile sahilin ilerisinde yaşanmıştı. 5 kilometrelik sahil oldukça zorluydu. Burası İngiliz 29. Tümen’in saldırıya geçtiği yerdi. Cephede hem saldırılar hem de savunma çok güçlüydü. Hatta Teke Koyu’na çıkmayı başarabilen altı İngiliz askerine, İngiltere’nin en yüksek nişanı olan Victoria Cross verilmişti. Bölgeye saldıran İngiliz kuvvetlerinin hedefi, sahili veya tabyaları elde tutmak değildi. Birkaç kilometre yakınlıkta olan Alçıtepe Köyü’ne ulaşmak, öncelikli hedefti. Ancak yoğun savunma karşısında, dünyanın en modern teknolojisine sahip olan İngiltere, bir avuç Türk askerini aşıp, hedefine ilerleyemedi.
25 Nisan 1915. Çıkarma harekatının ilk günü.
Yoğun bombalama sonrası, sayısı neredeyse bini bulan düşman birlikleri kıyıya doğru gelmeye çalışıyordu. 2000 asker de kıyıya yakın River Clyde isimli gemide bekliyorlardı. Bu gemiyi aynı anda daha fazla askeri kıyıya çıkartabilmek için gözden çıkartmışlar ve kıyıya oturtmaya karar vermişlerdi. Bu kadar sayıya rağmen Türk askerleri hem Ertuğrul Tabyaları hem de kaleden hiç durmadan ateşe devam ediyordu. Bu arada gemi de askerlerini boşaltmaya başlamıştı. Ama onlar da Türk ateşinden kaçamamışlardı. Kaçmayı başarabilenler de kum yığınlarının arkasında tıkanıp kalmıştı.
Bölgenin kahramanları 26. Alay 3. Tabur 10. Bölük askerleriydi. Hiç durmadan ateş ederek inanılmaz bir direniş göstermişlerdi. Burada bölük komutanı Yüzbaşı Hüseyin bey ağır yaralandığı için, Yahya Çavuş komutayı eline aldı. Bir avuç Türk askeri saatlerce mücadeleye devam ettiler. Takviye birlik yoktu. Zira aynı saatlerde Tüm Gelibolu Yarımadası beş ayrı yerden başlatılan düşman saldırısı ile baş etmeye çalışıyordu.
Saatler sonra burası İngiliz birliklerinin eline geçti. Hedefleri olan Alçıtepe Köyü’ne ulaşamamış, sahil bandında kalmışlardı. Bu da Türk askerlerine zaman kazandırmıştı.
1915’de karargah binasının olduğu yer, bugün Yahya Çavuş sembolik şehitliğidir. Oraya ismini veren Türk kahramanı Yahya Çavuş bacağından yaralanmıştı. Bu haliyle Alçıtepe Köyü’ndeki karargaha kadar ulaşıp, hayatta kalmayı başarmıştı. Balkan Savaşı sırasında bir daha düşmanla savaşırken geri çekilmeyeceği sözünü veren Yahya Çavuş, 4 Haziran 1915 tarihinde, gene Gelibolu Yarımadası’ndaki 3.Kirte taarruzu sırasında ağır olarak yaralandı. Ne yazık ki bir gün sonra şehitlik mertebesine ulaştı… Ziyaret noktamıza adını veren Yahya Çavuş, Çanakkale’nin Ezine ilçesinden gelerek savaşa katılmış bir kahramandı. Bizler burayı ziyaret ettiğimizde onun adının verildiği sembolik şehitliği de görmüş oluyoruz.
Bu arada Ertuğrul Tabyaları’nın da olduğu bu alandan gördüğümüz güzelim manzara, bir zamanlar çok şiddetli saldırılar yaşamış olan bölgenin dumanlar altındaki görüntüsü ile tezatlık oluşturmakta olduğunu da mutlaka eklemek gerekiyor.
Zira İngiliz savaş uçaklarının raporu vardı. Sahil en az kırk metre içeriye kadar cesetlerin kanı nedeniyle renk değiştirmişti…
Şahindere Şehitliği
Soğanlıdere Vadisinde boğaz manzarasını arkamızda bırakarak Şahindere’ye ulaşıyoruz. Çınarlıdere’nin hemen üzerinde, yeşillikler arasında bir yer burası. Kalabalık grupların olmadığı saatlere denk gelindiğinde sessizlik, yıllar önceki ortamı sunuyor sanki bize. Burası bir tedavi merkezi. Çanakkale savaşı sırasında getirilen yaralı askerler burada tedaviye alınıyordu. Ancak tedavileri yapılamayan, ya da tedaviye cevap vermeyen isimleri tespit edilmiş yaklaşık 2000 askerimiz de burada yatıyor. Yani burası hem bir sargı yeri, hem de şehitlerimizin mezar yerlerini görebileceğimiz gerçek bir şehitlik…
Sargıyeri ve Bazı Tedaviler
Sargıyeri, acil durumlarda tedavilerin yapılabilmesi için kurulan geçici tedavi merkezlerine verilen isimdir. Çanakkale’de savaş sırasında askerlerimizin bu ihtiyacını karşılamak için geçici tedavi merkezleri kurulmuştu. Buralarda sadece cephede yaralan askerler değil, tifüs, sıtma, dizanteri ve kolera gibi hastalıklar ile boğuşan askerler de tedavi edilmeye çalışılıyordu.
Kıta sargı yerleri ilk müdahaleyi yapıyordu. Yarası ağır olan askerler ise araba durak noktalarına sevk ediliyordu. Buradan da büyük sargı yerlerine gönderiliyorlardı. Şahindere de onlardan biriydi. Ağır yaralıları tedavi etmeye çalışıyor, gerekirse seyyar veya menzil hastanelerine sevk ediyorlardı. Bazı yaralı askerler de memleket hastanelerine sevkediliyordu.
Bu sevkler sırasında vapurlara bindirilen yaralı ve hasta askerler, çevre şehirlere gönderiliyorlardı. Yolculuk sırasında askerlerin beslenmesine gerçekten önem veriliyordu. Et, tavuk ve hatta bolca antep fıstığı da verilen yiyecekler arasındaydı. Bu şekilde bünyeleri güçlendirilmeye çalışılıyor, vapur yolculuğunda askerin daha fazla da sarsılmasının önüne geçilmiş olunuyordu. Sevk işlemi oldukça sancılı geçiyordu. Yollar bozuk ve uzundu. Ayrıca kullanılan araçlar çoğunlukla hayvanların çektiği arabalardı. Sıcak ile beraber, askerin hafif bir kanamalı yarası bile olsa, toz toprak, ter ve kan ile üniforma parçaları deriye yapışıyor; basit bir yaralanma bile asker için çok eziyetli bir tedavi süreci gerektiriyordu.
Tedavi merkezleri seçilirken hem cepheye yakın, mümkün olduğunca ulaşımın kolaylıkla ya da nispeten daha kolay gerçekleştirilebileceği yerler uygun görülmüştü. En önemli kıstaslardan biri de yakında olan bir su kaynağı idi. Çünkü su asker için hayattı. Özellikle yaralı askerlerin tedavi edilmeye çalışıldığı yerlerde çok daha hayati bir öneme sahipti.
Bazen ağır yaralı askerler getirildiğinde, doktorlar onların tedavilerini yapmakta zorlanıyorlardı. Çünkü bir çoğunun ellerindeki malzemeler yetersizdi.
Ayrıca sedyecilerin üzerinde gerçekten çok büyük bir yük olduğunu da eklemek gerekiyor. Cepheden araba durak yerlerine, sargı yerlerine hiç durmada koşturuyorlardı. Hem fiziksel olarak hem de ruhen çok yorulmuşlardı. Yorgunluktan yere yıkıldıkları da oluyordu. Çoğu zaman sessiz ve sakin olan Şahindere Şehitliği içerisinde savaş sırasında kıyamet kopuyordu. Bizim sessizliğini dinlediğimiz şehitlikte, sağlık görevlileri askerlerimizin acı dolu haykırışlarını dinliyordu.
Kan kaybı nedeniyle şoka giren askerler de oluyordu. Bu durumda hastayı sıcak tutmak gerekiyordu. Battaniyelerin yetmediği zamanlar çoktu. Seyyar fırınlarda ısıtılmış taş veya kiremitler, yaralı askerin vücuduna sarılırdı. Böylelikle vücut ısısı korunmaya çalışılırdı. Sonraki aşamada ise tuzlu su verilirdi.
Kişiden kişiye kan verme işlemi de sıklıkla yapılırdı. Ama 1915’deki tekniklerle o kadar acı verici bir işlem uygulanırdı ki, kan veren kişi birkaç gün izinli sayılırdı.
Doktorları en çok endişelendiren konulardan biri vurulmalardı. Özellikle karın vurulmaları. Çoğu askeri kurtaramıyorlardı. Bu yüzden Çanakkale’de karın yaralanmalarından çok asker hayatını kaybetti. Ameliyat edilseler de edilmeseler de askerler ölüyordu. Tüm bunların yanında bir de hastalıklar vardı.
-Bitlenmeden kaynaklanan tifüs. Kıyafetler seyyar fırınlarda ısıtılarak bitlerin ölmesine uğraşılmış, hatta bazı durumlarda karantina uygulamaları da yapılmıştır. Böylelikle salgının yayılmasının da önüne geçebilmek için uğraşılmıştır. -Yetersiz beslenmenin neden olduğu iskorbüt. Bunun için bol miktarda yeşil sebze ve salata tüketilmesi sağlanınca, hastalığa yakalan asker sayısı azaldı. Ama cephe ortamında taze sebze bulabilmek oldukça zorlu bir süreçti. -Savaş alanlarında sıklıkla karşılaşılan bakterilerden kaynaklanan kolera ve genel olarak temiz olmayan su ve gıdaların kullanılmasıyla ortaya çıkan dizanteri. Askerlere killi toprak yedirilerek salgın kontrol altına alınmış ve yayılması engellenmiştir. Bu arada cepheye yeni gelen askerler için aşılama yapmaya da önem verilmişti.
Ayrıca düzenli olarak çeşitli çukurlar kazılarak içleri kireç veya hayvan tezekleri ile doldurularak yakılmıştı. Böylece mikrop imha edilmeye çalışılıyordu. Başarılı da oluyordu.
Tüm bu ilkel metod ve çalışmalara rağmen, yaralı ve hasta askerleri kurtarabilmek için insan üstü bir gayret gösterilmişti. Şahindere gibi bir çok sargı yerinde çukurlar hazır tutulur, askerler şehit olduklarında bekletilmeden gömülürdü. Bu hem salgın hastalıkların önüne geçmek, hem de tedavi gören askerin morali için oldukça önemliydi.
Şehitlik
Şahindere şehitliğine uğradığımız zaman tüm bunları düşünerek, dinleyerek ebedi nekahathaneye uğramak için önümüzdeki uzun merdiveni çıkıyoruz. Önce savaş sırasında gömüldükleri halleriyle muhafaza edilmiş olan şehitlerimizin mütevazi mezarları çıkacak karşımıza. Buraya bakmak, buradan geçmek gerçekten çok hüzünlü…
Şehitlerimizin mezarlarının bizleri selamladığı küçücük yoldan geçerken , kenarda diğerlerinden ayrılmış bir mezar taşı dikkatimizi çekecek. Çoğu İzmir ve çevresindeki genç askerlerden oluşan 10. Tümen ve 30. Alay’dan Teğmen Mustafa Efendi… Mezar taşında tek bir cümle. ‘’Ruhuna gözyaşıyla Fatiha’’ …Biraz ilerideki Alçıtepe Köyü civarında vurulmuş ama kurtarılamamış olan genç askerimizin mezarı burası. Yürümeye devam ettikçe sağda ve solda hiçbir gösterişi olmayan şehit mezarlarımızı görmeye devam ediyoruz. Yolun bittği yerde belki de şehitlerimizin ruhlarının yükselişini simgeleyen bir anıt çıkıyor karşımıza. Burada yatan askerlerimizi isimlerini tek tek okuyabileceğimiz sembolik bir alan.
Yürüyemediğimiz, konuşamadığımız, nefesimizi kesip hüzne boğan bir yerdeyiz. Şahindere Şehitliği’ndeyiz.
Anzak Koyu ve Tören Alanı
25 Nisan 1915 tarihinde, Gelibolu Yarımadası’ndaki çıkarma bölgelerinden biri de Arıburnu sahilidir. Sahilin ilerisi Suvla Koyu, iç kısım ise Anafartalar taarruzunun yapıldığı Anafartalar Ovası’dır. Yarımadanın Ege Denizi tarafına bakan topraklarıdır. Bu sahiden denize doğru bakıldığı zaman ilk dikkati çeken yer, Türkiye’nin en büyük adası olan Gökçeada’dır. Burası savaş sırasında İngiliz üssü olarak kullanılmıştır.
Gökçeada manzarasına eşlik eden, oldukça yüksek bir ada daha bulunmaktadır. O da bugün Yunanistan sınırlarında bulunan Semadirek yani Samotrake Adası’dır. Bu bağlamda Arıburnu sahili oldukça ilgi çeken bir coğrafi bir konuma sahiptir.
ANZAC Ne Demektir?
İngiltere’ye bağlı olarak Gelibolu Yarımadası’na gelmişlerdi. Australia & New Zealand Army Corps yani Avustralya ve Yeni Zellanda Kolordusu ismini taşıyorlardı. Yarımada’ya gelmeden önce Mısır’da eğitim almışlardı. Yazışmalarda kolordunun ismini uzun uzun yazmak yerine daha pratik olacak şekilde baş harflerinin kullanıldığı yeni bir terim ortaya çıkmıştı. ANZAC…
Arıburnu Çıkarması
25 Nisan 1915’de bu sahilde yapılacak olan çıkarmanın yapılacağı sahil aşağı yukarı 1500 metre olarak planlanmıştı. Ama belki eski haritalar, belki gece karanlığı, belki de ihmalkarlıkla çıkmak istedikleri alanın bir mil daha ilerisine ayak basmışlardı. Burası da ortalama 500 metrelik bir sahil şeridiydi. Yani daha ilk adımlarını hatalı atmışlardı. Bunun da bedelini oldukça ağır ödeyeceklerdi.
Üstelik karaya çıkan 1000’in üzerindeki Anzac askerine en yakın Türk birliğindeki asker sayısı toplam 80 kişiydi. Türk askerlerinin ateşi karşısında, belki hayatlarında ilk kez ceset gören Anzac askerleri, mesleği atadan askerlik olan Türk askerleri karşısında büyük panik yaşamışlardı.
Az sayıda bir grup Anzac askeri, programımız sırasında yakınından geçeceğimiz Düztepe’ye kadar ilerlemeyi başarmışlardı. Orada onları karşılayan, sahildeki balıkçı damlarından geri çekilmek zorunda kalan Türk askerleriydi. Burada mermisi biten Türk askerleri geri çekilmek zorunda kalmıştı.
İşte tam o sırada 19. Tümen komutanı Yarbay Mustafa Kemal, çıkarma bölgesini daha rahat görebilmek için araziyi dolaşırken, 261 rakımlı tepede geri çekilen Türk askerlerine rastlamıştı. Onları süngü hücumu almak üzere hemen yere yatırmıştı. Bu arada 57. Piyade Alayı’nı da devreye sokarak, az önce geri çekilmek zorunda kalan Türk askerlerini takip eden Anzac kuvvetlerine taaruz emri vermiştir.
Çanakkale’de Akdeniz Sefer Kuvvetleri’ne komuta eden Hamilton (Ian Standish Monteith Hamilton), ‘’gebe dağlar Türk doğuruyor’’ derken, Mustafa Kemal Atatürk askerlere şu sözleri söylemişti.
‘’ Ben size taarruz etmeyi değil, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler, başka komutanlar gelebilir.’’…
Dahi ve vatansever komutan Mustafa Kemal, muhteşem askerleriyle tarihin gidişatını yeniden belirlemişti. En son Balkan Savaşları’nda büyük bir yenilgi alan Türk askeri, bunun acısını Arıburnu’nda, Anafartalar’da, Seddülbahir’de düşmandan çıkartacaktır artık…
Wilusa Turizm’in ziyaretçilerini mutlaka götürdüğü Arıburnu sahilinde, dikkatleri yol kenarında bulunan kitabe çeker. Türkçesinin Şehitler Abide’sinin bulunduğu alanda da yazılı olduğu metin, Mustafa Kemal Atatürk’ün centilmen bakış açısını da gözler önüne sermektedir.
“Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”…
Arıburnu sahilinde bakanlar kurulu kararıyla adı “Anzac Koyu” olan yerde, her sene 25 Nisan tarihinde şafak ayini denilen bir anma töreni gerçekleşmektedir. Bu törene dünyanın bir çok yerinden resmi olarak temsilci katılmaktadır. Ama asıl katılımcılar, 25 Nisan 1915’de buraya ayak basan ve savaş hayatlarının ilk deneyimini bu topraklarda yaşayan “Anzac” torunlarıdır.
Bu bağlamda literatüre de ”Anzac Günü “ denilen bir ifade geçmiştir. Savaştan bir sene sonra, Avustralyalılar, 1916 yılında Londra, Sydney ve Melbourne kentlerinde ilk anma törenlerini gerçekleştirmişlerdir. 1920 yılında ise 25 Nisan Anzac Günü olarak ilan edilmiştir. Özellikle Avustralyalılar, bu ruhu yaşatabilmek ve Gelibolu’yu yeni jenerasyonlarına aktarabilmek için ülkelerindeki bazı yerlere “Atatürk” ismini vermişlerdir. Yeni Zellanda’nın başkentinde ise Atatürk National Park isminde bir milli park bulunmaktadır. Burada Atatürk’ün 1934’de yazdığı metnin (yukarıda belirttiğimiz) ingilizcesi yer almaktadır.
Gelibolu Yarımadası’nda 1915’e aldıkları yenilgi, onları daha milliyetçi bir bakış açısına taşımıştır. Bu yüzden seneler geçmiş olmasına rağmen, her yıl 1915’i andıkları bir tören yapma gelenekleri vardır. 25 Nisan 2000 tarihinden itibaren de her sene düzenli olarak tören alanı dediğimiz bu alanda çıkarma saati olan 05:30’da başlayan bir ayin yapılmaktadır. Başta Avustralya ve Yeni Zellanda olmak üzere, bir çok ülkeden gelen ziyaretçiler, bu programa katılmaktadırlar.
Kanlısırt Kitabesi
Conkbayırı’na giden yol üzerinde sağ tarafta büyük bir kitabe bulunmaktadır. Bu kitabe üzerinde 6/7 Ağustos 1915 Anzac taarruzu hakkında kısa bilgiler bulunmaktadır. Bu kitabeye gelene kadar yol boyunca onlarca siper,anıt ve mezar da net bir şekilde görülebilmektedir. Wilusa Turizm’in deneyimli rehberleri, size gereken hatırlatmaları yapacak, buraları mutlaka gösterecektir.
Savaş sırasında aylarca süren mücadelede iki taraf da çok yorulmuştu. Üstelik sıcak, kara sinek ve ceset kokuları herkesi bezdirmişti. Umutsuzluk herkesi sarmıştı. Bitmeyen bir savaşta, sonu belli olmayan günler, moralleri iyice bozmuştu. Üstelik İngiliz ordusu üzerinde baskı da artıyordu. Dünyanın en modern teçhizatına sahiptiler. Asker problemleri yoktu. Deniz suyunu bile tatlı suya çevirecek bir teçhizatları vardı. Oysa karşılarında Balkan Savaşı’nda aldığı yenilgi ile oldukça sarsılan bir ordu duruyordu. Bu orduyu bir türlü susturmayı başaramamışlardı. Bu bir kısır döngüydü aslında. Başarısız oluyorlardı. İngiltere’den baskı geliyordu. Gene başarısız oluyorlardı. Bir avuç Türk yiğidini bir türlü aşıp, boğaza ilerleyemiyorlardı. Ara ara ilerleseler bile, saldırılar ve Türk savunması nedeniyle kilitlenip kalıyorlardı.
Bu yüzden büyük bir saldırı daha planlandı. Saldırı bölgesi ise Anafartalar olarak belirlendi. 9. İngiliz Kolordusu buradan ilerleyecek ve Anafartalar’a çıkarma yapacaktı.
9. İngiliz Kolordusu’nun başarılı olabilmesi için, Türk ordusunun dikkatini dağıtmak gerekiyordu. Bu nedenle ana saldırı ile aynı anda bir çok yerden tali saldırılar gerçekleşmişti.
Tarih 6 Ağustos 1915. Gelibolu Yarımadası’nın en uzun günlerinden biridir bu tarih. 6 ağustos tarihinde Zığındere’den İngilizler saldırdı. Başarısız oldular ve geri çekildiler. Yassı Tepe’den Fransızlar taarruza geçti. Hedeflerine ulaşamadan geri çekildiler. Aynı tarihte Saros Körfezi’nin kuzeyinden de Yunan gönüllü askerleri saldırıya geçti. Bu saldırı da diğerleri gibi Türk askerleri tarafından durduruldu.
Hatta 7 Ağustos tarihinde Wilusa Turizm’in programlarında mutlaka atıfta bulunduğumuz Mehmet Çavuş Anıtı’nın bulunduğu alana da saldırdılar. Ama Türk savunma sistemini aşamadılar. Hatta buradaki mücadele öylesine sert geçmişti ki, Mel Gibson ve Mark Lee’nin rol aldığı “Gallipoli” filminde bu olaya yer verilmişti.
Ancak Kanlısırt Vadisi’nde durum çok daha karışıktı. Aslında burası 25 Nisan günü Anzac kontrolüne geçmişti. Ama daha sonra efsanevi komutan Şefik Aker’in komuta ettiği 27. Alay, bu bölgeyi geri aldı. Aşağı yukarı 3 km’2lik bir alanda 6 ağustosta başlayan ve 5 gün süren çok şiddetli saldırılar yaşandı.
Siperlerin üstleri toprak ve çam kütükleriyle kapatılmıştı. Türk askerleri şarapnel parçalarından korunmak için böyle bir çözüm bulmuştu. Oysaki, el bombaları hesaba katılmamıştı. Taarruza geçen Anzac birlikleri, Türk siperlerinin içine el bombaları atıyordu. Sonra kısmen parçalanan kütüklerin arasından siper içinde bulunan Türk askerlerine ateş ediyorlardı.
Siperlerin hem altı hem de üstü cehennem gibiydi. El bombasından kaçan, mermiye, mermiden kurtulan yoğun dumana maruz kalıyordu. Gırtlak gırtlağa bir mücadele başladı. Bu arada Anzac askerleri el bombalarını adeta savuruyorlardı. Çünkü ellerinde bolca el bombası vardı. Bu yüzden istedikleri gibi kullanabiliyorlardı…
Cehennemin resmi belki de buydu. 125 rakımlı Kanlısırt ayrıca hem sahili, yani Anzac mevzilerini, hem de Türk mevzilerini gören bir vadiydi. Bu yüzden Anzac kolordusu tüm gücü ile saldırdı. 16. Tümen 47. Alay çok mücadele etti. Olmadı.
47. Alay komutanı Binbaşı Ahmet Tevfik ile 15. Alay komutanı Yarbay İbrahim şehit oldular.
2.280 şehit, 4.750 yaralı…Çoğunun akibeti belli olmayan 134 esir…
Mehmetçiğe Saygı Anıtı
Çanakkale savaşları, dünyanın en kanlı savaşlarından bir tanesi olarak bilinmesine rağmen, kahraman Mehmetçiklerimiz merhametlerini düşman askerlerinden bile esirgememiş, vatanlarını işgale gelen düşmanlarına bile acımasızca davranmamışlar yeri geldiğinde onların yaralılarını dahi taşıyıp karşı tarafa bırakmışlardır. Diğer savaşlarda eşi benzeri görülmeyen bu tarz hadiselerin Çanakkale’de yaşandığının ispatı olarak bu anıt dikilmiş ve düşman komutanlarını dahi saygısına mazhar olan Mehmetçiklerimiz için anıta ‘Mehmetçiğe Saygı Anıtı’ ismi verilmiştir. Bir Türk askerinin yaralı bir İngiliz subayını, İngiliz siperine taşırken ki halinin anlatıldığı anıtın kaidesinde, 1967 yılında ülkemize gelen Avusturalya genel valisi Lord Casey’nin Mehmetçikle ilgili övgü dolu sözleri yazmaktadır.
Conkbayırı’na doğru ilerlerken, bir tarafta Ege Denizi, bir tarafta da Çanakkale Boğazı’nın görüldüğü Albayrak sırtında Mehmetçiğe Saygı Anıtı bulunmaktadır. 1992 tarihinde Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü tarafından yaptırılmıştır. Heykel, bir anlamda Türk askerinin centilmenliğini ifade etmektedir.
Gerçekten de, özellikle karşı tarafın hatıraları incelendiği zaman, Türk askerlerinin yaralılara karşı merhametli davranışları oldukça dikkati çekmektedir. Mesela Bouvet zırhlısı batarken, ona yardım için gelen gemiler, askerleri tahliye etmeye çalışırken Türkler hedef değiştirmiş ve yaralılara yardıma gelenlere saldırmamıştı.
Avustralyalı komutan General Bridge’in cephede vurulup ölmesi ile ilgili çıkan haberlerde de, Türkler’in Bridge’in taşındığı sedye geçene kadar, o yöne hiç ateş etmedikleri ilgili bilgiler yayınlanmıştı. Prof. Dr. Mete Tunçoku’nun “Anzakların Kaleminden Mehmetçik” adlı kitabında benzer bir çok örnek karşımıza çıkmaktadır. Genel olarak Türkler hakkındaki barbar ifadelerinin yerini, Türklerin centilmenliğini alan örnekler bolca mevcuttur. Yaralıların yanına su bırakan Türk askerleri, esir kamplarında iyi muamele gördüğünü ifade eden yabancı askerlerin anlatımları, bunu sıklıkla vurgulamaktadır. Malta’daki bir hastaneden arkadaşına mektup yazan Avustralyalı Çavuş H.D. Collyer ‘’Türklerin aslında iyi kalpli insanlar olduğunu biliyorum. İşte bunu kanıtlayan hatırladığım üç olay: Bir keresinde 12 yaralı askerimiz, cephede Türk Kızılay ekibi tarafından bulunur. Esir alınmazlar. Yaraları sarılır ve kendilerine: Sizinkiler gelip sizi alırlar, denilip bırakılırlar. Bir başka sefer de Türk askeri yaralı bir askerimizi bulur. Yaralarını temizleyip sarar. Arkadaşları tarafından bulunması gecikebilir endişesiyle de yanına bisküvi ve süt bırakır. Gene bir başka Türk, yaralı bir askerimizin yarasını sarar ve hemen gitmesini söyler.”
General Gouraud ise Fransız ordusunda görev alır ve 1930 yılında Atatürk’e saygı ziyaretinde bulunur. Bu arada gazetecilere de bir savaş hatırasını anlatır. Cephede gezerken bir Türk askeri ile Fransız askerini yerde yaralı görür. Her ikisini de tedavi için oradan aldırır. Fakat daha sonra bu Fransız eri, onun hayatını Türk askerinin kurtardığını, kendi sargısı ile ikisinin de yarasını sardığını söylemiş, hayatta kalmasını o Türk askerine borçlu olduğunu ifade etmiştir.
Benzer örneklerin sayısı hiç az değildir. Bu bağlamda ‘’ Mehmetçiğe Derin Saygı Anıtı” Türk askerlerinin centilmenliğini sembolize eden şahane bir anıt olarak, Albayrak sırtında ziyaretçilerini beklemektedir…
57.Piyade Alayı Şehitliği
Conkbayırı’na birkaç kilometre kala… Wilusa Turizm’in aracı onlarca gerçek siperin ortasından geçen asfalt yoldan ilerlediği yerde, yolun sağ tarafında bir şehitlik bulunmaktadır. Yarbay Hüseyin Avni’nin mezarıdır orası. 57. Piyade Alay’ının disiplinli ve cesur komutanıdır. Cepheye geldiğinde binbaşı rütbesinde olan Hüseyin Avni Bey, şehit olduğunda yarbay rütbesindedir. Karargahına obüs gelmesi nedeniyle, sonsuz uykusuna uğruna mücadele ettiği topraklarda yatmaktadır.
Avni Bey’in soyadı Arıburnu değildir. Çok karıştırılır. Doğrusu Hüseyin Avni Arıburun’dur. Aslında eski haritalarda Anzac askerlerinin çıktığı alan Arıburnu olarak ifade edilirmiş. Ama Atatürk’ün ev sahipliğini yaptığı ve oğlu Tekin Bey’in de katıldığı bir akşam yemeğinde, Atatürk bu soyadı karışıklığını netleştirmiştir.” Arıburun sahili binlerce kahraman evladın kanıyla temizlenmiş, yani “arı” olmuş, yani tertemiz olmuş mukaddes bir yerdir. Bu şerefli ismi yanlış telaffuz etmeyin” diye uyarmış… Daha sonra hava kuvvetleri komutanımız da olan Tekin Arıburun, efsanevi komutan yarbay Hüseyin Avni Arıburun’un da oğludur. O da babası gibi bir 13 ağustos günü hayatını kaybetmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk, bu ülkenin kaderini Çanakkale’de çizmiştir. Sofya’da askeri ateşe iken askerlik görevine dönebilmek için defalarca dilekçeler yazmış, en sonunda “19. Tümen” Komutanlığı’na atanmıştır. Bu yüzden 2 Şubat 1915 tarihinde Tekirdağ’a gelir. Ona tahsis edilen 3 alaydan oluşan tümende ileride değişiklikler olsa da 57. Alay hiç değişmez. Tam Atatürk’ün istediği gibi disiplinli, deneyimli ve cesur askerlerden oluşmuştur. Neredeyse alayda Anadolu’nun her şehrinden askerler vardır. Eceabat’a gelirler. Yarbay Hüseyin Avni Bey, 57. Alay ile Bigalı Köyü’ne geçer.
Mustafa Kemal karargahta kalmaz. Siperleri gezer. Arazide dolaşır. Erlerle konuşur. Öğle yemeklerini onlarla yer. Harita çalışmaları yapar. Çünkü Balkan yenilgisi O’nu çok üzmüştür. Doğduğu şehir olan Selanik, tek bir kurşun atmadan düşmana teslim edilmiştir. Bu olay Mustafa Kemal’in çok gücüne gitmiştir. Bir daha böyle bir şey yaşanmaması için yoğun mücadele vereceği günler başlamak üzeredir.
25 Nisan sabahı…
Top sesleri duyulmaya başlamıştır. 9. Tümen komutanı Halil Sami Bey, kendisinden bir taburluk yardım ister. Bunun yeterli olmayacağını düşünür. Hızlıca karar alarak, Bigalı Köyü’ndeki 57. Piyade Alay’ını harekete geçirir. Zaten Yarbay Hüseyin Avni, alayı çoktan hazır etmiştir. Yaya olarak ilerleyen 57. Alay on dakikalık bir dinlenme sonrasında Conkbayırı’na doğru ilerlemeye başlamıştı.
Yarbay Mustafa Kemal 57. Alay 2. Tabur komutanı Yüzbaşı Ata Efendi’ye taarruz emri verdiğinde, hedef 261 rakımlı tepedir. Conkbayırı’ndan aşağı taarruz başladığında düşman epey şaşkındır. Yedikleri tokat, hiç beklemedikleri bir anda gelmiştir. Çünkü 57. Piyade Alay’ın askerleri Anzac askerlerinin karşısında bir duvar gibi, etten set oluşturmuşlardı.
Alay fırtına gibi esmeye devam etti. Hiç yorulmadan, pes etmeden savaştılar. 57. Piyade Alayı’nın sancağına kırmızı ve yeşil kurdeleli altın ve gümüş imtiyaz madalyaları takıldı. Bir de harp madalyası aldılar.
Galiçya ve Filistin cephelerinde de savaştılar. Ne yazık ki 1918 yılına gelindiğinde, mevcutlarının neredeyse dörtte üçünü kaybetmişlerdi.
O kahraman askerleri anmak için bu şehitliğimizi ziyaret edeceğiz. Ama bir tarafımızda Bombasırtı, bir tarafımızda Kesikdere Şehitliği.
Karşılıklı siperlerin neredeyse en yakın olduğu yerlerden biri olan bu bölgede bulunan Kesikdere Şehitliğimiz, 1115 şehit askerimiz için inşa edilmiştir. Buranın biraz gerisi de Bombasırtı Cephesi’dir.
Mustafa Kemal 14 Mayıs 1915 tarihinde Bombasırtı’nı şöyle ifade etmiştir.
“Biz ferdî kahramanlık sahneleriyle meşgul olmuyoruz. Yalnız size Bombasırtı vakasını anlatmadan geçemeyeceğim. Mütekabil siperler arasındaki mesafeniz sekiz metre, yani ölüm muhakkak, muhakkak… Birinci siperdekiler, hiçbiri kurtulmamacasına kâmilen düşüyor, ikincidekiler onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar şâyân-ı gıpta bir itidal ve tevekkül ile biliyor musunuz! Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, hiç ufak bir fütur bile göstermiyor; sarsılmak yok! Okumak bilenler ellerinde Kur’an-ı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler kelime-i şehâdet çekerek yürüyorlar. Bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren şâyân-ı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki Çanakkale Muharebesi’ni kazandıran, bu yüksek ruhtur.”
Ve karşımızda aslında sayfalara sığmaz 57. Piyade Alayı Şehitliği
Nejat Dinçel tarafından tasarımı yapılan şehitlik ve anıt 1992 yılında ziyarete açılmıştır. 10 Eylül 1994’de 108 yaşında hayatını kaybeden Çanakkale gazimiz Hüseyin Kaçmaz’ın torunuyla el ele heykeli de hemen girişte ziyaretçileri selamlar. Diğer tarafta ise 45 m2lik rölyef, savaşın ruhunu aktarmaya çalışan bir eserdir. Mutlaka görülmelidir.
Conk Bayırı
Conkbayırı, 268 metre yüksekliğiyle Çanakkale savaşları kuzey cephesinin en önemli tepesidir. Çanak ve cenk sözlerinin birleşimiyle ortaya çıktığına inanılan Conkbayırı tepesi, gerek Çanakkale boğazına gerekse de ege denizine hâkim konumundan ötürü itilaf ordusu askerlerinin mutlaka almak zorunda oldukları bir noktaydı. 25 Nisan 1915 sabahı zayıf gözetleme birliklerimiz karşısında Anzak koyunda karaya çıkan Anzak kuvvetleri bu tepenin yamaçlarına kadar ilerlemeyi başarmışlardı. 25 nisan sabahı Conkbayırı tepesinin yaklaşık 5 kilometre güneyindeki Bigalı köyünde bulunan 19. İhtiyat tümen komutanı olan Yarbay Mustafa Kemal Bey inisiyatif kullanarak, tümene bağlı 57. Alayını Conkbayırına hareket ettirmiş ve bu tepede onlara ‘’size ben taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum!’’ emrini vermiştir. Bu emirle harekete geçen 57. Piyade Alayı, Anzak kuvvetlerini Conkbayırı yamaçlarından alarak aşağı doğru püskürtmüştür. Yarbay Mustafa Kemal Bey’in almış olduğu bu karar ve 57. Alayın başarısı Çanakkale savaşlarının dönüm noktası olmuştur. Conkbayırı tepesi Ağustos ayında da çok kanlı muharebelere sahne olmuştur. 8 ağustos 1915 günü tepenin ege denizine bakan yamaçları yeni Zelandalılar tarafından ele geçirilince, bölgede bulunan bütün kuvvetlerin sorumluluğu kendisine verilen Albay Mustafa Kemal Bey komutasındaki Türk kuvvetleri tarafından bu bölgeden püskürtülmüşlerdir. Conkbayırı taarruzu sırasında, İngiliz gemilerinden açılan top atışlarıyla Conkbayırı tepesi cehennemi bir ateşe maruz kalmış ve binlerce Mehmetçiğimiz şehit olmuştur. Bu bombardıman sırasında bir şarapnel parçası Albay Mustafa Kemal Bey’in göğsüne isabet etmiş ancak orada bulunan cep saati parçalanarak onun hayatını kurtarmıştır. Bu olay Albay Mustafa Kemal Bey’in yüce Türk halkına bağışlandığı an olarak tarihe geçmiştir. Conkbayırı tepesinde, eşsiz doğa manzaralarının yanı sıra, temsili siperler içerinde zaman geçirebilecek ve bu bölgede yaşanan olayların anlatıldığı kitabeleri okuyabileceksiniz.
1 note
·
View note
Text
Gelibolu Yarımadası'nda, 'Türk dostu' İngiliz subay mezarı
Gelibolu Yarımadası’nda, ‘Türk dostu’ İngiliz subay mezarı
ÇANAKKALE – Yarbay Charles Hotham Montagu Doughty-Wylie, Türklerle ilk defa 1896-1897 Girit krizinde tanıştı. Ardından Mersin ve Konya’da askeri konsolos olarak çalıştı. Adana’daki Ermeni olaylarında ise Türklerin haklı olduğunu savundu. Doughty-Wylie bu sürecin ardından Türklerle arasındaki dostluk ve iyi ilişkilerinin yanı sıra Türkçe bilmesi nedeniyle İngiliz Akdeniz Seferi Kuvvetleri…
View On WordPress
0 notes
Text
Çanakkale'de SOLOTÜRK 23 Nisan provası yaptı
Çanakkale’de SOLOTÜRK 23 Nisan provası yaptı
Türk Hava Kuvvetleri’nin gösteri ekibinde yer alan SOLOTÜRK, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanacağı Pazar günü ve Çanakkale Kara Savaşlarının 102’inci Yıldönümü Anma törenlerinin gerçekleşeceği 24 Nisan Pazartesi günü Çanakkale’de gösteri yapacak.
SOLOTÜRK’TEN PROVA UÇUŞU
Bu gösteriler öncesi SOLOTÜRK, dün tarihi Gelibolu Yarımadası’ndaki Şehitler Abidesi’nde, bugün ise boğaz…
View On WordPress
#23 nisan#çanakkale#Çanakkale&039;de SOLOTÜRK 23 Nisan provası yaptı#en son haber#Gelibolu Yarımadası#haber#prova#solotürk#Türk Hava Kuvvetleri#uçuş#Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
0 notes
Photo
Gökçeada "Geven" Survival Run. 😎 Bir zirve, biraz tepelerden trans geçiş. Bi taraftan Gelibolu yarımadası, bi taraftan Eski ve Yeni Bademli Köyü, arkamızda çok sevdiğimiz Samothraki, altımızda da evimiz Yıldız Koyu... koşu diye çıktık olay gevenler üzerinde hiking'e döndü... 😅🤣 Neyse @erciyesultraskytrail gevenlerini bile saygıyla andık... Devamı tabii ki gelecek... Bugün Bademli-Kaleköy idi. Sırada Tepeköy zirve vaar! 👊 #teamrunbo #gokceada #gökçeada #imroz #trailrun #hiking (at Yıldız Koy Arkadia) https://www.instagram.com/p/Bye8o_pAj_A/?igshid=g407d9c929gf
1 note
·
View note
Text
GÜNCELLEME – Gelibolu Yarımadası'nda orman yangını çıktı https://sahrahaber.com/guncelleme-gelibolu-yarimadasinda-orman-yangini-cikti/?utm_source=dlvr.it&utm_medium=tumblr
0 notes
Photo
#travel #traveling #natural #nature #vacation #visiting #instatravel #sky #instago #instagood #trip #holiday #photooftheday #fun #travelling #tourism #tourist #instapassport #instatraveling #mytravelgram #travelgram #çanakkale #çanakkalezaferi 🇹🇷 (Çanakkale Gelibolu Yarımadası) https://www.instagram.com/p/BvB2oKzARht/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=11cn5c30rteak
#travel#traveling#natural#nature#vacation#visiting#instatravel#sky#instago#instagood#trip#holiday#photooftheday#fun#travelling#tourism#tourist#instapassport#instatraveling#mytravelgram#travelgram#çanakkale#çanakkalezaferi
1 note
·
View note