#Gazete Duvar
Explore tagged Tumblr posts
Text
Ahmet Telli /
BELKİ YİNE GELİRİM
Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
Her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü
Bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa
Bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse
Ama bir tufan az mı gelir yoksa yine de
Yırtılan ve parçalanan bir şeyler olmalı mutlaka
Hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler.
Oysa ne kadar sakin bu sokaklar ve bu kent
Ne kadar dingin görünüyor bana şimdi gökyüzü
Gidenler nerde kaldılar, özledim gülüşlerini
Bir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sanki
Onlardı çocuklara ve aşka ölesiye bağlanan
Kadınları güzelleştiren herhalde onlardı
"Tükürsem cinayet sayılır" diyordu birisi
Tükürsek cinayet sayılıyor artık
Ama nerede kaldılar, özledim gülüşlerini onların
Uzun uzun bakıyorum kıvrılan sokaklara
Tek yaprak bile kıpırdamıyor nedense
Ve tek tek söndürüyor ışıklarını varoşlar
Alnımı kırık bir cama yaslıyorum, kanıyor
Kanımın pıhtılarında güllerin serinliği
Ve fakat bir cellat gibi yetişiyor pusudaki
Dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
Yaşamak neleri öğretiyor, düşünüyorum
Okuduğum bütün kitaplar paramparça
Çıkıp dolaşıyorum akşamüstleri bir başıma
Bir uçtan bir uca yalnızlıklar oluyor kent
Bulvar kahvelerinin önünden geçiyorum
Sarmaşık aydınlar, arabesk hüzünler
Bir gazete sayfasında sereserpe bir yosma
Sesler gittikçe azalıyor, kuşlar azalıyor
Ve ne zaman yolum düşse vurulduğun yere
Kızgın bir halka oluyor boynumda o sokak
Hüznü yalnız atlarımız duyuyor artık
Biz çoktan unutmuşuz böyle şeyleri
Ama içimde bir sırtlanın dalgın duruşu
Ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
İçimde zaptedilmez bir kırma isteği
Dizginlerini koparan bir at sanki bu
Soluk soluğa kalıyorum her sonbahar
Ve sevgilim ne zaman hoşgörülü olsa
Bir yolculuk düşüyor aklıma, gidiyorum
Bütün gençliğim böylece geçip gitti işte
Ama hala bir şeyler var vazgeçemediğim
Hangi duvar yıkılmaz sorular doğruysa
Bir gün gelirsek hangi kent güzelleşmez
Şiirlerim bir dostun vurulduğu yerde yakıldı
Geri almıyorum külleri yangınlar çıksın diye
Devriyeler çıkart şimdi, bütün ışıklarını söndür
Sorduğum hiçbir soruyu geri almıyorum ey sokak
Ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
Bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa
Bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
Oysa ne kadar sakin sokaklar, bu kent ve bütün yeryüzü
İpince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
Sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün...
10 notes
·
View notes
Text
BELKİ YİNE GELİRİM
Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
Her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü
Bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa
Bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse
Ama bir tufan az mı gelir yoksa yine de
Yırtılan ve parçalanan bir şeyler olmalı mutlaka
Hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler.
Oysa ne kadar sakin bu sokaklar ve bu kent
Ne kadar dingin görünüyor bana şimdi gökyüzü
Gidenler nerde kaldılar, özledim gülüşlerini
Bir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sanki
Onlardı çocuklara ve aşka ölesiye bağlanan
Kadınları güzelleştiren herhalde onlardı
"Tükürsem cinayet sayılır" diyordu birisi
Tükürsek cinayet sayılıyor artık
Ama nerede kaldılar, özledim gülüşlerini onların
Uzun uzun bakıyorum kıvrılan sokaklara
Tek yaprak bile kıpırdamıyor nedense
Ve tek tek söndürüyor ışıklarını varoşlar
Alnımı kırık bir cama yaslıyorum, kanıyor
Kanımın pıhtılarında güllerin serinliği
Ve fakat bir cellat gibi yetişiyor pusudaki
Dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
Yaşamak neleri öğretiyor, düşünüyorum
Okuduğum bütün kitaplar paramparça
Çıkıp dolaşıyorum akşamüstleri bir başıma
Bir uçtan bir uca yalnızlıklar oluyor kent
Bulvar kahvelerinin önünden geçiyorum
Sarmaşık aydınlar, arabesk hüzünler
Bir gazete sayfasında sereserpe bir yosma
Sesler gittikçe azalıyor, kuşlar azalıyor
Ve ne zaman yolum düşse vurulduğun yere
Kızgın bir halka oluyor boynumda o sokak
Hüznü yalnız atlarımız duyuyor artık
Biz çoktan unutmuşuz böyle şeyleri
Ama içimde bir sırtlanın dalgın duruşu
Ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
İçimde zaptedilmez bir kırma isteği
Dizginlerini koparan bir at sanki bu
Soluk soluğa kalıyorum her sonbahar
Ve sevgilim ne zaman hoşgörülü olsa
Bir yolculuk düşüyor aklıma, gidiyorum
Bütün gençliğim böylece geçip gitti işte
Ama hala bir şeyler var vazgeçemediğim
Hangi duvar yıkılmaz sorular doğruysa
Bir gün gelirsek hangi kent güzelleşmez
Şiirlerim bir dostun vurulduğu yerde yakıldı
Geri almıyorum külleri yangınlar çıksın diye
Devriyeler çıkart şimdi, bütün ışıklarını söndür
Sorduğum hiçbir soruyu geri almıyorum ey sokak
Ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
Bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa
Bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
Oysa ne kadar sakin sokaklar, bu kent ve bütün yeryüzü
İpince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
Sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün...
Ahmet TELLİ
4 notes
·
View notes
Text
Turkish President Recep Tayyip Erdoğan is under fire for slapping a child in the face at an event, Gazete Duvar reports.
Erdoğan extended his hand for the boy to kiss, which is common in Turkish culture as a sign of respect to elders, and the boy hesitated so Erdoğan slapped him in the face.
Expect to see Trump copy this behavior if he wins.
2 notes
·
View notes
Text
Gazete Duvar yazarı Zehra Çelenk’in güzel bir yaZısı
3 notes
·
View notes
Text
Gidersen,
Başlar içimdeki ülkede ayaklanmalar
Yüreğim
Özledikçe büyüyen aşkına örgütlenir
Her şehrimde seni yaşar kurtarılmış bölgem
Sokaklarıma taşır her gün adaletsiz bir düzene karşı yapılan eylemler
Meydanlarım, anıtlarım zamana haykırır
Kederim grev çadırları kurar
Sana akmak isteyen sesim ölüm orucunda
Şekerli suya konuşur sustuklarını yalnızca
Gidersen
Sana hediye ettiğim türküler izinsiz yürüyüşe geçer
Şiirim her dizesine pankart açar
Sazım tellerini boykot eder
Savunmam yapılır konuşmalarda
Dağıtılan bildirilerde
Gizli adreslerde
Bodrum katlarında yapılan toplantılarda
Eleştiri üzerine eleştiri alır
Özeleştirimi bir tek sana yaparım
Gidersen
Yaz, kış her mevsim sonbahar olur
Hani hangi yaprak düşse içinin titrediği
Hani dallar kırgın
Gökyüzü içli mi içli
Dokunsan ağlayacak
Aylardan Eylül ya hani...
Hüzün bulutları gözlerimde
Sonra yağmurlar yağar yetim yüreğime
Bir sabah
Mitinglerde buluşur içimdeki binler
Binler bir olur
Bir ben,
Ben sen
Ansızın
Gaz bombaları atılır içime
Genzim yanar, kirpiklerimi yakar
Avuçlarımdan nefes diye içime çekerim seni
Çatışmalar başlar alanlarda
Sol yanım çaresizce vuruşur sağımla
Mantığım ruhumla
Taşlar sopalar fırlar her yana...
Saçından sürüklenir sevdam
Dizleri kanar
Kaşı patlar
Sert yumruklar oturur yüzüne,
Acımasız coplar kırılır belinde...
Göğsüme
Tam da senin olduğun yere
Tazyikli suyu yerim olanca hızıyla
Yığılır kalırım öylesine bir duvar kenarına
Dilimde çiğliğini beklemekte olan sloganımla...
Anlayacağın sevgili
Gidersen içimdeki ülke olağanüstü hal durumda
O gün
Bir ilkbahar sabahı gibi önce ortalık sanki
Sonra kus seslerinin, yaprak salınışlarının, güneş parıltısının
Üzerinde ağır ve yorgun panzerler...
Tanklar arka sokaklarımdan geçer
Baslar akşamüstü caddelerde jandarmaların gece devriyesi...
Bir cinayet olurum 'faili meçhul' denilen
Örtmeye çalışır koca bir kaldırım taşına tutuşturulan eski bir gazete sayfası
Tenimdeki yalnızlığın kurşun izlerini
Parçalanmış, delik deşik hayallerimi
Kaskatı kesilirim gecenin ayazında
Ay ışığında
Gazete altında sıcacık kanım çekilir buz gibi asfalta
Teşhis ettiklerinde cesedimi
'Dudakları ve elleri morardı önce' diye geçer otopsi raporunda
Şafağın ilk ışığıyla
İlk olarak ulusal televizyonlardan bildirir
Üç cuntacı donuk bir ifadeyle haberi
Ya da radyodan çıkan o ürkütücü sesleri...
Gidersen
İçimdeki bu karanlık ülkeden
Sana, sesine doğru uçarım usulca rengarenk kelebekler gibi...
Sokağa çıkma yasağını delerim uğruna sevgili
Taşırım narin kanatlarıma taktiğim özlemimi
Özledikçe büyüyen sevgimi
Nerde olursan ol
Ben yine de bulurum seni...
Bir günlük ömrüm sana yetişmez
Issiz caddelerde
İki kırık kelebek kanadı olursa eğer
Bil ki benim
Kelebekler uzun yaşayamaz ki...
Unutma
Gidersen bir 'Eylül' sabahıymış gibi darbe iner yüreğime
Ve yarım kalır devrimim sevgili...
Leyla Kaygun
Görsel /Djamila Bouhired(Cemile)
3 notes
·
View notes
Text
Plajlarınıza cesetlerimiz vurduysa özür dileriz
 Gazete duvar
0 notes
Video
youtube
Salla Gitsin - Metin Arolat ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Türkçe Pop) Ayrıcalıklardan yararlanmak için bu kanala katılın: ( Join this channel to enjoy privileges.) ✩ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join Şarkının Orijinal Versiyonunu Linkten Dinleyip Ritim Karaokesiyle Çalışabilirsiniz. ✩ https://youtu.be/7pBzklfNWVI Aykut ilter Ritim Karaoke Kanalıma Abone Olun Beğenip Paylaşın. Salla Gitsin - Metin Arolat ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Türkçe Pop) Metin Arolat - Salla Gitsin Şarkı Sözleri: Para, pul hepsi yalan Bel bağlama üzülürsün... Aşkta pazarlık olmaz, Yandın mı sende görürsün... Boş sevdalara kanıp Koşma yorulursun... Dikkat et, Önce yalancı gözlere vurulursun... Dertle dönmez bu dünya, Vur dibine gitsin... Kader gam hepsi rüya, Çek bir yudum bitsin... Bu gece bizim olsun, Yarınlar silinsin... Salla gitsin,koyver gitsin... Metin Arolat Madde Tartışma Oku Değiştir Kaynağı değiştir Geçmişi gör Araçlar Vikipedi, özgür ansiklopedi Metin Arolat Doğum adı Mehmet Metin Arolat[1] Doğum 28 Mayıs 1972 (51 yaşında) İzmir, Türkiye Başladığı yer Türk Meslekler Şarkıcı Etkin yıllar Günümüz Mehmet Metin Arolat[1] (d. 28 Mayıs 1972, İzmir), Türk şarkıcı. Annesi Çerkes, babası banka memuru ve İstanbulludur. Babası THY'nun logosunu tasarlayan kişidir. Babasının büyük dedesi Hasan İzzet Paşa, dedesi ise ünlü Türk şairi Ali Mümtaz Arolat'tır. Amcası gazeteci Osman Saffet Arolat, kuzeni ise mimar Emre Arolat'tır.[2] İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünden mezun oldu. Abisi Demir Arolat trafik kazasında hayatını kaybedince[3] mezuniyetinin ardından yönetmen olmak ve müzik yapmak amacıyla İstanbul’a taşındı. İstanbul’da ilk olarak Osman Üstündağ’ın reklam ajansında yönetmen yardımcısı olarak iş hayatına başladı. Çalıştığı bir kısa film Cannes Film Festivali’nde Altın Aslan ödülünü aldı. Bir süreliğine Amerika’ya gidip Chicago’da Illinois Üniversitesinde reklamcılık eğitimi aldı.[4] Daha sonra Türkiye'ye dönünce Tarkan'ın klip çekimlerini yapan ekipte çalışmaya başladı. Albümleri 1995: Ayrılık Olmaz 1998: Yine Bir Başıma 2005: Kabul Et 2010: Lütfen Yaz Gelsin (Single) 2010: Çok Daha Ötesi 2014: Karavan Kaynakça ^ a b "MÜYORBİR Asil Üye Listesi" (PDF). muyorbir.org. 19 Nisan 2017 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Nisan 2017. ^ Duvar, Gazete (11 Şubat 2023). "Osman Saffet Arolat'ın ardından kardeşi Neşet Arolat vefat etti". www.gazeteduvar.com.tr/osman-saffet-arolatin-ardindan-kardesi-neset-arolat-vefat-etti-haber-1645337. Erişim tarihi: 20 Ocak 2024. ^ "Metin Arolat hayatının dramını anlattı! Gözyaşlarını zor tuttu". www.hurriyet.com.tr. 5 Mayıs 2021. 30 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Ocak 2024. ^ "Metin Arolat Bİyografisi". biyografi.info. 19 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Aralık 2014. Dış bağlantılar Resmî site Discogs'ta Metin Arolat diskografisi Twitter'da Metin Arolat Facebook'ta Metin Arolat Instagram'da Metin Arolat Spotify'da Metin Arolat 23 Kasım 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Kategori: İzmir doğumlu erkek şarkıcılar1972 doğumlularYaşayan insanlarTürk erkek pop şarkıcılarıDokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde öğrenim görenlerTürk video klip yönetmenleri1990'ların şarkıcıları2000'lerin şarkıcıları2010'ların şarkıcılarıRaks Müzik sanatçılarıDokuz Sekiz Müzik sanatçılarıPoll Production sanatçıları2020'lerin şarkıcıları Metin Arolat Şarkıcı Genel Bakış Şarkılar Dinle Albümler Videolar Dert Değil Ayrılık Olmaz · 1995 Psikoloji Kabul Et · 2005 Elveda Yine Bir Başıma · 1998 Hata Bende Yine Bir Başıma · 1998 Karavan Karavan · 2014 Sarı Saçların Çok Daha Ötesi · 2010 Salla Gitsin Yine Bir Başıma · 1998 İzmir Çok Daha Ötesi · 2010 Ruhum Seninle Kabul Et · 2005 Yandım Yar Diye Yine Bir Başıma · 1998 Kabul Et Kabul Et · 2005 Yine Bir Başıma Yine Bir Başıma · 1998 Cilveli Yarim Ayrılık Olmaz · 1995 Sensizliğimin Şarkısı Kabul Et · 2005 Vay Vay Vayyy Karavan · 2014 Kalpten Gidenin Çok Daha Ötesi · 2010 Deli Bu Deli Çok Daha Ötesi · 2010 Lütfen Yaz Gelsin Çok Daha Ötesi · 2010 Belki Biryerlerde Kabul Et · 2005 Gidenlere Yandım Kabul Et · 2005 Ah Ne Yalan Yine Bir Başıma · 1998 Kör Kurşun Kabul Et · 2005 Gel de Anlam Kat Kabul Et · 2005 Ayrı Masalar Kabul Et · 2005 Hani Aşkın Tertemizdi Kabul Et · 2005 Şeytana Uyma Yine Bir Başıma · 1998 Yatsam Yanına Ayrılık Olmaz · 1995 Ayrılık Olmaz Ayrılık Olmaz · 1995 Yanıyorum Ayrılık Olmaz · 1995 Ben Sana Böyle Hasretken Yine Bir Başıma · 1998 Aşk Yakar Ayrılık Olmaz · 1995 Yetmiyor Valla Kabul Et · 2005
0 notes
Text
The Freedom of Expression Association, a non-profit in Turkey, announced on Tuesday that access to Mezopotamya News Agency had been blocked by a court decision in Erzurum province in what appears a continuum of government pressure on the news agency which was subject to similar court orders and arrests of its journalists in the past.
“Mezopotamya Agency’s domain name mezopotamyaajansi35.com was blocked from access by the Erzurum 1st Criminal Court’s decision … on the grounds of national security and protection of public order,” the association wrote.
The news agency, which operates in Kurdish, Turkish and English and focuses on Kurdish issues, has been under the pressure of the Turkish government for a long time.
The same URL was previously blocked by another court order in 2021, for the same reasons. Mesopatamya News Agency started to use mezopotamyaajansi.net to avoid court access bans.
Three reporters from the agency, Semra Turan, Delal Akyuz and Tolga Guney, along with Melike Aydin from JINNEWS and Cihan Basakcioglu from Gazete Duvar, were detained in police raids on their homes on February 13. The stated reason for the detentions was their alleged “membership of a [terrorist] organization.
Dozens of Kurdish journalists from Mezopatamya News Agency were detained, arrested or investigated in the last few years.
Agency editor Dicle Muftuoglu was released from prison on February 29 after spending 10 months there. Similarly to Muftuoglu, agency editor Abdurrahman Gok was released after 225 days in prison on December 5. He was in pre-trial detention for alleged membership of a terrorist organisation and terrorist propaganda.
According to a report by Germany’s Friedrich Naumann Foundation for Freedom in June 2023, the Turkish government copies the Russian government’s handbook in using courts to target journalists and media houses.
In February alone, 866 URLs were blocked by Turkish courts, the Media and Law Studies Assocation, MLSA, announced, adding: “Criticising the government is banned.”
Media organisations and rights groups say that Turkey under President Recep Tayyip Erdogan has become one of the world’s worst jailers of journalists, also exerting pressure on the media through court cases, fines and prison sentences.
Turkey ranked 165th out of 180 countries in 2023 in the latest press freedom index issued by the watchdog organisation Reporters Without Borders, RSF.
0 notes
Text
İzmir’de gazetecilere operasyon: MA, JINNEWS ve Gazete Duvar muhabirleri gözaltına alındı
http://dlvr.it/T2gZTT
0 notes
Text
Toplumsal cinsiyet rollerinin 'Dünyanın Öteki Yüzü'ne yansımaları-Gazete Duvar
Yasemin Şengör yazdı. Meltem Dağcı; ilk öykü kitabında kadının hayata tutunma ve birey olma savaşını, günümüz dünyasının kadınlarını, bilimkurgudan güç alan ve yer yer fantastik öğeler de barındıran gerçeküstü bir dünyada yaşatmaya çalışıyor. Özenle yarattığı öykü atmosferinde kadını, alışageldiğimiz biçimde ‘iradesi yok sayılan, rüyaları çalınan, engellenen, toplumsal cinsiyet eşitsizliği…
View On WordPress
#bilimkurgu öykü#Dünyanın Öteki Yüzü#Feminist Bilimkurgu#GazeteDuvar#Meltem Dağcı#Yasemin Şengör#İthaki Türkçe
0 notes
Text
Cumhurbaşkanı Erdoğan ranta açılan Ayder Yaylası'nda - Gazete Duvar
Cumhurbaşkanı Erdoğan ranta açılan Ayder Yaylası’nda Gazete DuvarCumhurbaşkanı Erdoğan, Ayder Yaylası’nda Demirören Haber AjansıCumhurbaşkanı Erdoğan helikopterle geldi, yerinde inceledi! Vatandaşlarla fotoğraf çektirdi MynetCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rize’de Ayder Yaylası’nda İhlas Haber AjansıErdoğan, ‘Kirlettik, rezil ettik’ dediği Ayder’e gitti Sözcü
View On WordPress
0 notes
Text
SOSYAL YAŞAMDA DEĞİŞİME DOLUDİZGİN
SANA ve VİTA Dönemi
1950’lerin ikinci yarısından öte, bazı temel gıda maddelerinin sıkıntısı çekiliyordu. “Sana” ve “Vita” yağ kuyruğu meselâ… “Sana” paketi, el kadardı, “Vita” ise 20 kiloluk tenekelerde satılırdı. Daha ziyade büyük ailelerin, lokantaların tercihiydi ve hiçbir şeyi ziyan etmeyen halk, bu tenekelere ya üstten tahta kulp takar su taşımada kullanırdı; ya da içlerine toprak doldurup duvar diplerine dizer çiçek ekerdi.
Her Ürünün Ayrı Kuyruğu Vardı
Hangi malın hangi bakkala geldiğini duyan, orada kuyruk olurdu; kahve için “kahve kuyruğu”, şeker için “şeker kuyruğu” gibi… “Gedikpaşa Caddesi”ndeki fırına bitişik bakkala gelen “pirinç” için annem beni de kuyruğa sokmuştu. O da arkalarda bir yerde galiba “şeker” için kuyruktaydı. Semtin yegâne doktoru olan anneme saygı duyan esnaf, gelen malzemeden alacağımız kadarını ayırırdı. Annem ayrıcalığı sevmezdi, mutlaka sıraya girerdik. Sıramız gelince de sakladığı yerden çıkarır verirdi.
Güleryüzlük Tombul Ekmekler
O alışverişlerden en çok aklımda kalanı, sırtlarında hangi fırına a,t oldukları yazılı minik etiketler taşıyan ekmeklerin kiloluk olmasıydı; fiyatları da 30 kuruştu. Üzerinde adeta dişlerini göstererek gülümseyen ağız benzeri yarığı ile yuvarlak ve tombul bir yüz gibiydiler. Fırının vitrininde sıra sıra dizilip yoldan geçenlere gülücük atarlardı. Odun ateşinde pişen bu halis esmer buğday ekmeğinin dilimleri büyük ve doyurucu olurdu. İki annem ile ben onu çabuk bitiremezdik, bu yüzden 15 kuruşa yarım ekmek alırdık.
Sonra beyaz ekmek ve francala modası çıktı, herkes elektrikli fırınlarda pişen hamurları yemenin keyfine varıp mide fesadına uğradı. Şimdilerde sündürülmüş "sandviç" gibi 300 gramlık bir şeyi "ekmek" diye alıyoruz ya, helâl olsun, bize...
Tepsi Börekleri, Kebapları
Ekmek haricinde, belli saatlerde, evlerden tepsi börekleri, tepside çeşitli kebaplar, et yemekleri, pişirme ücreti karşılığı fırına gönderilirdi. “Fırınlı ocaklar” çıktıktan sonra, mahalle fırınları yavaş yavaş gözden düştü.
Buz Konan Dolaplar: Buzdolapları
Alışverişlerimiz sırasında, bazen de kuyrukta beklerken, bir kamyonete yüklenmiş uzun buz kalıplarının kasap ve lokantalara dağıtıldığını görürdüm. Kesitleri kare biçiminde ve üzerleri talaşla kaplı olurdu, hatta çuval ile sarıp sarmalanırdı. Taşımak için de boyları bir metreyi bulan buzlara iki ucundan kanca takılırdı. Sonradan öğrendim ki, etler veya soğuk tutulması gereken yiyecekler için bunlar, özel fabrikalarda üretiliyordu. Dükkâna veya lokantaya gelince de özel dolaplara konuyordu.
Telli Dolap Dönemi
Çoğu şeyi taze alır ve tüketirdik, evde bayatlaması bir yana, henüz “buzdolap”ları evlerimize girmediği için “tellİdolap”larımız vardı. Sineğe, böceğe engel olmak için ince tel kaplı, bazen çekmecesi de olan, ahşap kafeslerdi. Raflarına ekmek, kısa süreli et veya kıyma, sebze konurdu. Bir sonraki öğünde yemek üzere, artan yemekler de saklanırdı. Çekmecelerine çatal, kaşık konurdu. Mutfağın esintili bir yerine yerleştirilir ve hava cereyanı, doğal kuruluğunu ve serinliği sağlardı.
Derken kasaplardaki buzluklar ile telli dolap birleşti ve yabancıların “frigidare” (soğutucu) dedikleri “Buzdolabı” önce gazete reklamlarında belirdi ve hızla evlere girdi.
Mutfak m Makine Dairesi mi?
Yeni gelişmeler, icatlar, buluşlar ile birlikte, yaşam tarzımız da değişiyordu. Rafları süsleyen mütevazı kap kaçak dolaplara girdi., Ocakların biçimi değişti, Hanımların gün boyu yaşadıkları, büyük bir özenle adeta oturma odası olarak da kullanılan mutfaklar, Batı’nın yaşam tarzına göre yeniden düzenlendi. Kahvaltı ve yemek masası, eskilerin dokunulmaz saydıkları misafir odasının salon salamanje denilen kısmına taşındı.
Derken sınır kapıları, işçi olmak amacıyla insanlar Avrupa’ya ihraç ediliı6ken; biriktirdikleri Türk lirasını, Dolar ve Marka çeviren ev kadınları da yurtdışı çıkarması yaptılar. Amerikan Pazarlarında gördükleri mutfak araç gerecinin daha da fazlasını ele geçirmek üzere ortalığı tozu dumana kattılar. Sonuçta mutfaklar, çeşitli kesici, dilimleyici, sıkıcı, sarıcı, öğütücü, yoğorucu aletler; çeşitli fincan, bardak, tabak çanak takımları; fırınlı ocaklar, ızgaralar; bulaşık makinesi, buzdolabı, hatta çok nadir de olsa çamaşır makinesinin yer aldığı bir makin odasına dönüştü.
Sonra ne oldu? Artıklar bulaşan bu makinelerin temizlenmesi sorun oldu. ☹ Giderek yavaş yavaş az kullan9lan makineler terkedildi, paylaşıldı… ve yeni yapılan binalarda ya en azından bir kahvaltı köşelisi yapıldı veya sahipleri tarafından tadil edilerek genişletildi. Salon ve oradalş yemek masası, yüzyılların geleneğine uyularak, Misafi Odası dokunulmazlığına büründü.
Hayat bir döngüden ibaret, tüm yaşanmışlıklara selam olsun 😊
Sevgiyle ve sevgide kalın dostlarım.
Selma Mine
Not: Fotoğraflar alıntı olup, tarafımdan düzenlenmiştir.
2 notes
·
View notes
Text
Amasra'da isg önlemi: Okuma yazma bilmeyen madenciye yazılı sınavda 100 puan aldırmışlar
Bartın'ın Amasra ilçesinde tuhaf isg önlermi... 43 madencinin hayatını kaybettiği patlamanın yaşandığı Türkiye Taşkömürü Kurumu'na (TTK) ait Amasra Taşkömürü İşletmesi'nde, iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri ile sınavlarında da sahtecilik yapıldığı ortaya çıktı. Maden patlamasıyla ilgili davanın bugün görülen ve 16 Ekim'e ertelenen duruşmasında, yaralı kurtulan işçilerden İzzet Ak'ın katılma talebi alındı. Ak, duruşmada avukatların sorularını da yanıtladı. Amasra'da isg önlemi Madende hayatını kaybeden işçilerin avukatlarının işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili sorularına yanıt veren İzzet Ak, sınavlar ve verilen eğitimlerin formaliteden ibaret olduğunu belirtti. "Ben okuma yazma bilmiyorum ama soruları önceden biliyorduk" diyen Ak, 2019'da madende iş başı yaptığını söyledi. PATLAMADA KARDEŞİNİ KAYBETTİ Kardeşi Soner Ak'ı patlamada kaybeden İzzet Ak'ın dava dosyasına giren işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimleri ile sınav sonucuna Gazete Duvar ulaştı. Okuma yazma bilmeyen Ak'ın eğitim ve sınav kağıtlarındaki el yazılarının farklı olduğu göze çarpıyor.
Okuma yazma bilmeyen İzzet Ak, yazılı sınavda 100 tam puan aldı. TAM PUAN VERİLMİŞ İzzet Ak, 2021 yılında yapılan sınavda 100 tam puan alıyor. Ak'ın eğitim ve sınav kağıtlarının altında Amasra TİM'in (Amasra Taşkömürü İşletme Müessesesi) iş güvenliği uzmanı ile İşçi Sağlığı ve İş güvenliği Şube Müdür Vekilinin imzası bulunuyor. Ak'ın 2021 yılında girdiği sınava diğer madenciler de alındı. Madencilerin birçoğunun sınavda 90 ve üzeri puan aldığı görülüyor. Read the full article
0 notes
Text
Öncelikle Alexis Çipras istifa etmiş bizim Chpli sazanlar(iktidar ve derin devlete ingiliz gizli servisine hizmet ettiklerinin farkındadırlar umarım🙏bir yanlışı bilerek yapar veya desteklersen o senin haysiyetinle ilgilidir utanmıyorsan yap ama bilmeden yaparsan beynin ve IQ'un ile ilgilidir aptalsan yap😉)Yav Çipras ile Kılıçdaroğlunun durumu aynı değil Mitçotakis mi miçopalis mi illâ ki Çipras istifa edecek yoksa ona karşı seçim kaybedersem sokağa dökerim dediği sadatı yok Çipras gitmiş kalmış umurunda bile değil yani Mitçotakis kişisel hırsını siyasi mantığının önüne geçirip ülke gizli zart zurtlarını gazeteci tv'ci Srizacılara para tehdit şantajla Çiprası siyasetten silme emri vermedi ingiliz projesi ekrem gibi Srizada başkaldıran ekremde pişer bize de düşer diyen andavallı partililer de yok o bakımdan tabiii istifa eder ayrıca inat ettim tüm mit-sadat-hükümet- papuçuma hizmet eden gazeteci tv'ci ingiliz rus usa alman azeri vs hepsi beraber👈ben tek gidip Ankaraya Chp merkezinin kapısında yatacağım Kılıçdaroğlunu binadan dışarıya çıkarmayacağım ailesi gelsin görsün inat değil mi adam ömrünün sonuna kadar parti başkanı kalsın sanki şaşı ekrem manyak tanju dengesiz Özgür vs başkan olurlarsa iktidar olacaklar nah olursunuz rus ingiliz usa alman azeri mit sadat araplar içişleri 5'li çete ne zaman Seçimlerden ellerini çekerler İyi partiyle aranıza mesafe koyarsınız anca o zaman seçim kazanırsınız ulan bu kadar mı beyinsizsiniz hıhıhı doğru okudunuz şikayet zart zurt serbest Kılıçdaroğlu yerel seçimlere kadar orda kalacak o kadar💪ben de birşey biliyorum herhalde😤😠😈Bir de suriyelileri geri gönderecekler tabii taliban ve pakileri de çünkü wagnerı görünce korktular özgür suriye itleri taliban piçleri paki pislikleri fetöye benzemezler karşılarında duvar olsa yıkarkar asker olsa keserler kale olsa girerler bacı kardeş amca enişte kuzen damat takmaz o vahşiler o bakımdan muhalif gazete ve tv'lerde suriyede savaş bitti yayını yaptırıyorlar artık solcu medya eliyle toplum şekillendiriyorlar ya o aklı kim verdiyse? günaydın savaş çoktan bitti zaten komşunun içişlerinden size neydi ki haa doğrusu konuşalım bizim derinler ve mafya orda etkilerini kaybettiler artık suriyeyi sömüreniyorlar o besleyip vatandaşlık verip silahla oy kullanmaya gönderdikleri( çok korktuk zıııurtt puıurrrt ayyy hiç osutacağım yoktu)😂o domuz dölleri güçlendiler bizimkilerin kıçına teker sokuyorlar o bakımdan hadi polis mi gelir asker döver beni çok tıııınnn gönderin ulan😴Benim bayram kutlamam böyledir işimize gelirse beğenmezseniz Türkiyede çok gözü kırpışık dudağı büzüşük vajinası kalkışık arap fahişesi var onlara yazdırın arap trolünüz yok mu tabii beyinlerinde nöron değil sperm var oooohhhh efil efil esiyor geçmişine yandığımının rüzgârı😉
0 notes
Text
0 notes
Text
Onur Yürüyüşünde işkenceyle gözaltına alınan gazeteciye dava
Fotoğraf: Hacı Bişkin / Gazete Duvar İstanbul’da 26 Haziran 2021’deki 19. Onur Yürüyüşü’nü takip ederken polisin boğazına bastırarak işkence ve ters kelepçeyle gözaltına aldığı AFP foto muhabiri Bülent Kılıç hakkında dava açıldı. Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin (MLSA) aktardığına göre Kılıç “görevi yaptırmamak için direnmek” ve “kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret”…
View On WordPress
0 notes