#Foto: arkadaşımın
Explore tagged Tumblr posts
Text
Kim bir gönle gönüyle dokunursa mutlaka izi kalır...
Ne güzeldir gönüllerde güzel izler bırakmak...
( İz bırakan her zaman hatırlanır, gün batımı ile hatırlanmak oldukça hoş :)) )
#Dünyaya güzel izler bırakmak lazım. Çünkü herkes güzel hatırlanmak ister.#Foto: arkadaşımın#iz bırakmak#gün batımı#:))#gökyüzü#manzara#Van#Türkiye#Van Gölü#Turkey#🇹🇷#sky#sunset#sunsets#sunrise#sun#cloud#clouds#cloudy#love#lake
134 notes
·
View notes
Text
Biraz önce çocukluk crush ımla bir fotom var onu gördüm galerimde sonra şimdiki halini merak ettim ig sini aradım tabi daha önceden de aramıştım o yüzden fotosunu arkadaşımın takipçilerinde olan annesinden bulmam gerektiğini biliyordum VE BAM GÜNCELLEME VAR ANNESİ FOTOSUNU PAYLAŞMIŞ (İGSİNE BAKTIM AD SOYAD AYNI VAR AMA FOTO YOK O MU BİLMİYORUM SANIRIM O NEYSE) ÇOK ŞAŞIRDIM ABİ GLDJDLFKDJXMXNXJCJFN ÇOK İYİ OLMUŞ GLFJXLFKXKXN ve sanırım artık lens kullanıyo alın bu bilgiyi de napıyorsanız yapın GLDJXMFMXNXLXLXKXKX
3 notes
·
View notes
Text
12.05.2024
Sevgili tumblr,
Açıkcası dün bişey yazmak pek gelmedi içimden ama biraz özetlemek gerekirse dün arkadaşlarımla biraz gezdik sonra eve döndüm. Evde baktım bi kişi beni takipten çıkmış. O bahsettiğim çocuktu. Yani çok koymadı ama kadınlık gururumu sikti attı. Keşke önce ben çıksaydım. Benimle beraber 5 kişiyi daha çıkmış. Büyük ihtimal sevgili yaptı. Şimdi sen söyle bana tumblr,neden kimse hayatımda kalmıyor? Ben sevilmeye layık değilmiyim ya. Neyse bugün de sabah uyandım spora gittim. Spordan çıkarken arkadaşım aradı ve o çocukla ilgili bişeyler oldu. Arkadaşım arkadaşına demiş bizim olayı. Arkadaşıda fotosunu at demiş. Kızda atmış. Demiş ınsta ver. Arkadaşımla kavga etmiş arkadaşı. O arkadaşının yaptığı orospuluk bence. Saçma yani. Ülkede başka biri mi kalmadı? Arkadaşımın foto atmasıda saçma. Sonra eve geldim odamı topladım baya. Neyse sevgili tumblr,ben artık sevilmek istiyorum. Eskiden buraya herşeyi yazardım ve içimi boşaltırdım. Keyiflenirdim ancak bu bile şuan bana yorucu ve zahmetli geliyor.
Dinlediğim şarkı;
#egeninincisi#egeninizmiri#egeninışıkları#sessiz ve yalnız#yalnızlık#black tumblr#3391kilometre#3391km#ege ve izmir#egeizmirindir#Spotify
9 notes
·
View notes
Text
Buna da sokak arasında motosiklet sürerken göz ucuyla gördüm. Foto çekmek ve denemek için durup daldım bakkala 💀.
Arkadaşımın lakabı japon, baya güldüm valla 😁
Ona göstermek için durup aldım bu markadan. Hafif, basit ve hoş bi tadı vardı. Denk gelirseniz cips beyi cipslerini deneyin 😁
4 notes
·
View notes
Text
bana pdf atcak diye arkadaşımın arkadaşı yazdı hafiften yürüyo hatta hafiften değil bariz yürüyo ama çok büyük ihtimalle ben daha uzunum yani napıcam boy ölçülürken foto çekip pp mi yapim her yere yazan ona göre yazsın?
2 notes
·
View notes
Text
Peki bizim işten geç çıkıp yolda kalan iş arkadaşlarımıza yardım edelim diye inip arkadaşımın foto çekinmesi,erkek arkadaşlarımızın servis itmek yerine bize kara boğması 10/10 aktivite cmdmdmdl
4 notes
·
View notes
Text
1 - Boş
Şimdi 30 yaşında gelmiş bi' adamsın, mesaini bitirmişsin, rakını almışsın, bilgisayarın başına geçmişsin içinden ilham gelmesini bekliyorsun bir şeyler karalamak için ama bir yandan da istemiyorsun. Halbuki bir sürü şey var aklımda ama nereden başlasam nasıl başlasam inan hiç bilmiyorum. Eskiden yazdığım günlükleri okuyorum bazen sene 2015-2016 civarı, anasını satayım ne kadar yetenekliymişim. Şu an aynı şeyleri yazamam galiba çünkü içimde aynı duygu birikintileri kalmadı. Yaştan mıdır yoksa taş kalpli mi oldum bilmiyorum. Şu aralar içimi sıkan tek şey iş yerinde hazırlamam gereken proje. -ki daha başlamadım. Aşkmış meşkmiş, evlilikmiş koyim götüne o derece. Şu an bi' tane kız arkadaşım var ama ona da sevgiyle bağlı değilim açıkçası.
Bu salak bloğu motosikletle (götümü kaldırıp yapabilirsem) gezeceğim yerleri anlatmak, foto paylaşmak için açtım ama arada sırada yine öyle kendimce bir şeyler paylaşırım. Zaten kimse okumayacak :)
Yarın çocukluk arkadaşımın düğünü var. Sabah kahvaltımı yapıp, arabaya atlayıp İzmir'e direksiyon sallamak var. Neyse, çeyreğimizi aldık. Geçen motordan düştüğüm ve ayağımı ezdiğim için biraz ağrı var ama iyileşti gibi. Yarın oynarım ama içmeden nasıl oynayacağız bilemiyorum.
Bu da ben ve benim evcil maymunum (yeğenim)
hadi kib bye
1 note
·
View note
Text
18 Ağustos 2016...
Bu hikâyeyi daha kaç kere anlatırım bilmiyorum. 16 Ağustos civarı BM adında bir dizinin başlayacağını duymuş, fragmanlarından gördüğüm Ateş ve uzay için diziye başlamaya karar vermiş, daha evvel de Türk dizilerinde gay ship yapmış biri olarak çok da beklentim olmayarak diziye gün sayıyordum. O gün de arkadaşımla bizim mekânda buluştuk. Mekânın adını verirsem bizim okul bilgileri çıkar zaten kişisel verileri önemsiyorum. Neyse içkili bi mekândı, biralar söylendi, arkadaşımın ne yediğini hatırlamıyorum -çok egosentrikim- ama ben hamsi söylemiştim, güzel gelmişti; ama soğuktu. Bu kadar derin ayrıntıyı hatırlamamın nedeni, BM'nin o tarihte hayatımda bir milat yaratacağı gercegiydi.
Biralar kafayı buldurdu tabi, biraları içerken yanında "yer fıstığı diil de antepfıstığı getir koçum" dediğimi hatırlıyorum garsona, "yer fıstığı bana dokunuyo". Garson da gülmüştü zevzek. Neyse biraları antepfıstıkları ile bitirmiştik. Dedim "ben burdan nası eve dönerim, kafam güzel oldu, ama bi dizim de var beklediğim". Keşke o bira beni alkol komasına falan soksaymış da, BM ile tanışmasaymışım.
Son bi fotoğrafım var o günden. Eve varmadan evvel bakkala uğramışım.O foto, AtUzsuz hayatımın son fotosudur. Ara ara açıp bakarım, "neler olabilirdi" diye. AtUz hayatıma hiç girmeseydi? Hiç şiplemeseydim o OTPyi? Hiç bu kadar fanatikleşmeseydim? Hiç bu kadar tutkuyla bağlanmasaydım bi şipe AtUz'a yaptığım kadar? Neyse eve vardığımda dizi çoktan başlamıştı. "Daha izlemeye gerek yok" dedim ama kapatmadım, eğer kapatsaydım her şey çok farklı olacaktı. Ama kanalın yayıncılık politikasına aldandım. Kapatmadım çünkü bitince ilk bölümün baştan başlayacağını biliyordum. İlk gördüğüm karakter Evren idi. AtUz'un fragmandaki o sahnesi geçmiş bile olabilirdi. Rana'nın gemideki doğum günü partisi sahnesi geldiğinde UZAYI ilk kez gördüm ve hayatımda gördüğüm en orospu çocuğu karakterle tanıştığımın farkına bile varmadım…izlemeye devam ettim…..
Daha sonra Ateş, aslı denilen yaratıkla tanıştı ve dedim "tamam, klasik bi yaz dizisi işte ergenlere hitap eden, burda kapat bari" ama yine devam ettim…ALLAH KAHRETSİN Kİ DEVAM ETTİM. Ateş ve uzayın teknedeki yüzleşme sahnesini görmeden ilk bölümü tamamlamaya gönlüm el vermedi…ve bu sahne yaşandı.İlk bölümü kapatma teşebbüslerim hiçbir işe yaramamıştı, fragmanı bekledim. 2. bölümün fragmanı,maalesef AtUz ihtiva ediyordu. Ben yine dizinin bir sonraki bölümünün başına oturacaktım.
ÜÇÜNCÜ bölümde, 8. bölümde, ve daha bilimum bölümlerde bu diziden kurtulma teşebbüslerimi anlatmama gerek yok, çünkü ben sadece 18 Ağustos'u özetlemek istedim. Bu lanet günü hayatımdan çıkarmayı o kdr çok isterdim ki. Bu diziyle hiç tanışmamış olmak…AtUz'u hiç tanımamak. Onlara isimlerini hiç vermemek.Eskisi gibi, eften PÜFTEN ship savaşlarına girmek. Ama AtUz'u hayatıma aldım bir kere. O çift yüzünden yepyeni bir müzik türüne bulaştım bir kere. Yepyeni müzisyenler tanıdım. Yepyeni şairler keşfettim. Bunların her biri, yazdığım en üretken fic'lere ilham oluşturdu…çok isterdim AtUz'u hiç tanımamayı. Önce bir kız üzerinden rekabet eden,sonra bu kızı değiştiren yine düşmanlığa devam eden, hiçbir zaman birbirlerine dostluk eli uzatmayan bu ikili, hayatıma pozitiflikten çok negatiflik kattı…
Onları ex-boyfriends olarak gördüğümü de ilk kez burdan itiraf etmek isterim. Evet, Hangster'a veya ATUZ İLE karşılaştırabileceğiniz herhangi bi ülkeden, herhangi bi medya örneğinden, herhangi bi şipin herhangi bi headcanon'ı olabilir "ex-boyfriends" headcanon'ı, ama en çok AtUz'a yakışıyor. En çok AtUz'u mantıklı kılıyor. Ve en çok ona uygun. Ama bu da, "ilk 11 bölüm" diye kesin çizgilerle belirlediğimiz arc'ta uzaya bir sempati oluşmasını sağlayabilir.İtiraf ediyorum HangMan'ı sevmenizle sorunum, aynı excuse'ları uzaya da yakıştırma ihtimaliniz. Eğer siz Türkçe konuşuyor olsaydınız, eğer BM hakkındaki bu kadar çığırtkanlığımı anlıyor olsaydınız, eğer siz de AtUz'u şipliyor olsaydınız -ihtimaller, ihtimaller- eminim ki Ateş'le uzayın backstory'sinde Ateş'in, uzayın kalbini kırdığına inandırırdınız kendinizi ki öyle görmenizi istemiyorum. Uzay, bu ilişkinin haklı tarafı değil.Bilal ve Cevahir gibi rakibiyle defalarca kadın kavgası yapan iki kişinin örneğini hatrı sayılır kabul etsek de -hatta artırıyorum, "validate" etsek de- hiçbir AtUz fıtratındaki çiftin uzay tarafı, Ateş tarafına kız ayarladığı yani resmen,PEZEVENKLİK YAPTIĞI SIRADA o yılışık şıllığa düşmez.
Aslının nasıl bir yılışık şıllık olduğunu da anlatmayacağım…..onun nasıl bir sevgilisi OLAN erkeğe yürüyen kezban olduğunu, pick me'liğini, fat-shaming başta olmak üzere,işlediği çeşitli suçları anlata anlata dilimizde tüy bitti…ama sevilmeye layık olmayan bu mahlukat; koyunun (Alara) olmadığı yerde Abdurrahman Çelebi muamelesi gören bi keçi işte - keçilerden özür dilerim…yani; bu piçin -Faryalı ve Maya'nın literally piçi- hakaret minvalinde hamamböceklerine, amiplere bile benzetilmesi söz konusu olamaz.O yaratıklarda bile bi parça onur vardır, aslıda olmayan.
Hadi eyvallah…
1 note
·
View note
Text
Siyasi sembol...
Müdür çağırdı...
Çıktım karşısına...
O saçlar ne öyle dedi...
Türk olduğum için dedim...
Biz Türk değil miyiz diye sorup, bön bön baktı suratıma...
* * *
Diğer mahkûmların kitaplarıyla birlikte otuz iki kitap yuttum Silivri'de...
On beş günde bir kitap veriyorlar... İlk iki ay vermediler...
Psikolog ''yavaş okumamı'' tavsiye etti...
Çözümü: Yavaş oku!..
* * *
1932 doğumlu ranza arkadaşım Adnan Menderes'i canlı görmüş, adam canlı cenaze...
* * *
Arkadaşlar ''tahliye'' olduğumu müjdelediler...
Hadi oradan, inanmam karşılığını verdim...
Ardından alkış tufanı, İzmir Marşı'yla çıktım cehennemden...
* * *
İçtenlikle yazıyorum, hakikaten içtenlikle gülen ikinci müdür çağırdı bu defa...
Bak yaşın geldi, buralar sana göre değil ikazında bulundu gülümseyerek...
Vedalaştık...
* * *
Başka koğuşlardan tahliyecilere TC'lerini, ana baba adlarını soran müdür bana sormadı...
Bir mahkûm merak etti...
E tanınıyoruz kardeşim...
* * *
Atatürklü ve Türk bayraklı tişörtlerimi ''siyasi sembol'' gerekçesiyle cezaevi'ne girerken vermemişlerdi...
Mevzuyu biraz başa sarayım...
Hükümetimiz pasaportumu bloke ettirmek için Khmer polisine rüşvet vermiş, Kamboçya Göçmenlik Tutukevi'nde iki buçuk ay boyunca kaldığım her gün onurla taşıdığım Türk bayraklı tişörtüme kimse karışmamıştı...
Elin gâvuru Türk bayrağına karışmıyor, bizim yerlici-milliciler yasaklıyor!..
Silivri Yunan hapishanesi de, benim mi haberim yok?!
* * *
İnanmayacaksınız ama tahliye olurken içleri Atatürk tişörtlerimle dolu valizlerimi vermediler...
Hadi girerken vermiyorsun, çıkarken versene...
* * *
Saat gecenin 10'unda saldılar...
Memura derdimi izah ettim, verin şu benim ''Siyasi sembollerimi'' dedim...
İki gün sonra ara emanet eşya memurunu, gel Silivri'ye al o sembollerini dedi...
Ara ara düşüremezsiniz Silivri'yi...
* * *
Cehenneme girdik Atatürk, bayrak yasak...
Lütfettiler; çıkarken donumu kurtardım...
CEM AKKILIÇ
1 Ocak 2023
Daha önce 1 gün bile yatarı olmayan cumhurbaşkanı'na hakaret suçu iddiasıyla 33 ay esir edilmiştim, bu defa 9 ay tuttular... Toplam 51'inci BERAAT'imi alarak dünya rekoru kırdım...
Ve çıktıktan sonra; arkadaşımın yolladığı paraların Silivri yönetimi tarafından bana verilmediğini öğrendim...
Doğru savcılığa suç duyurusunda bulundum... İki aydan fazla zaman oldu; henüz gelişme yok...
FOTO: 2018 yılının Kasım'ı... Kamboçya Göçmenlik Tutukevi'nden bir hatıra... Amerikalı, İngiliz, Fransız, Alman, İsveçli, Rus, Çinli... Her milletten adam vardı...
0 notes
Text
Ben böyle değildim
“ Offf bembeyaz kocaman göğüslerin, hadi o küçük amcığını da göster” Telefonu biraz aşağıya indirdim ve bacakaramı görecek şekilde yatağa yerleştirdim. “ Dilim parmağının gezdiği yerde, şimdi sikimi de ağzına sokacağım ikimiz de birbirinin ağzına boşalacağız, hiç ağzına boşaldılar mı” “ Hayır” diye fısıldayabildim sadece. İki parmağım vıcık vıcık olmuş amımı parmaklarken aşağıya doğru telefonunun ekranına baktım. O da sikini ve altında sarkan taşakları gösteriyordu bana. Uzun yuvarlak başlı gövdesinde belirgin kalın bir damar olan güzel bir sik. Geçen gün de gördüm, belki en az beş kere daha gördüm ama her gördüğümde daha çok içimde istiyorum. “Boğazına kadar soktum sikimi, her damlasını yutacaksın yoksa götünü de sikerim, okşa götünü de” İçimde daireler çizen parmaklarım ile ıslaklığımın indiği arka deliğimi de okşadım. Aynı anda iki delik üzerinde gezdi elim. Çok yakınım. “Dur yalama artık geliyorum” “ Çok tatlı am suların boşal orospum boşal” Karnım titreye titreye kendimi bıraktım, içindeki iki parmağımı sıktı kadınlığım. Sakinleştiğimde ben de geliyorum sesine teli elime aldım, yüzümü göstermeden o güzel penisten fışkıran dölleri seyrettim. “ İşte böyle yut, hepsini yut” diye bağırdı. Kocamdan görmediğim kadar döl ellerinden taştı, daha iki gün önce olduğu gibi koyu beyaz dölleri penisinden aşağıya süzüldü durmadan. Uzandım teli kapattım.
Yani eski kocamdan görmediğim kadar döl demeliydim. Her şey neredeyse altı ay önce filan başladı. Kocamdan fiziken ayrılalı bir yıl resmi olarak ayrılalı üç ay olmuştu. Daha 22 yaşımda kız oğlan kız olarak evlendiğim adama dört yıl zor dayanmıştım. Tanıdığım ilk erkekti ve genç kız saflığı ile vurulmuş ve evlenmiştik. Hem kaba hem görgüsüz hem beş parasız hem yalancı, say say bitmez. Gerçekleri görmem iki yıl evden ayrılmak bir yıl daha sürdü. Boşanma sonrası annemlerin evinde çatı arası gibi düzenlenmiş bir tam bir yarım odalı üçüncü katta tekrar genç kızlık günlerime dönmüştüm. Online ders vermeye devam ettiğim bir gün bir yandan da en yakın arkadaşım ile kaynatıyorduk. “Artık bulursun düzgün birini acelen de yok rahat rahat, senin gibi güzel olsam kapımda kuyruk olur”. Arkadaşım benimle yaşıt 27′sinde hala bekar ve bakire idi. Evlenmemiş olsam bu tutucu aile çevresinde ben de öyle olurdum muhtemelen. “ Önce seni evlendireceğiz kızım” diye takıldım. Son bir kaç ayda online arkadaş bulma sitelerinde veya saçma sapan mesleki forumlarda yazıştığı erkekler ile sanal flörtleşiyordu. “ Aman bela o işler, iki merhaba dediğin sikinin resmini gönderiyor veya otele çağırıyor, sana da bir hesap açsak ya” “ Ben gördüm göreceğimi” deyince kahkaha attık. Sonra iki sitede hesap açtık takma isim ile, bir tanesinde uyum oranlarını gösteriyor erkekler ile. Arkadaşımın uyumu yüksek bir kişi ile bir kaç aydır yazıştığını hatta buluşacaklarını biliyordum ilgimi çekti. Sonra bir site daha gösterdi. “Bak bu da tam çöp, Avrupa’da garibanlar kullanırmış burada kötü kadınlar ve tam abazanlar kullanıyor, konum açarsan çevrende kim var kabak gibi çıkıyor, o yüzden tamamen sahte bir profil aç ben çok eğleniyorum evli komşular filan bile var” Onda da bir hesap açtık, nasılsa evdeyim pandemi yüzünden tam can sıkıntısı. Beni 35 yaşında dul bir kadın olarak tanıtan bir hesap açtık
Arkadaşın dediği gibi oldu. Kısa sürede onlarca beğeni mesaj. Profili daha düzgün uyum oranı daha yüksek bir kaç kişinin mesajına cevap yazdım. Dendiği gibi bazısı hemen çıplak resmini veya kalkmış sikinin fotosunu gönderdi. Atletli cılız amele tipler çoğu. Ya da bir otelde beni kaç saat kaç liraya sikebileceği mesajları gönderen nargile kafe tipleri. Her gece onlarca kişi engelliyor ama birilerinin yüzümü göstermediğim düz renk kıyafetli fotomdan beni beğenmesi hoşuma gidiyordu. Yazışmaya devam ettiğim gerçekten eş veya sevgili bulma havasında üç dört kişi oluyordu daima. Hatta biri ile sanal sanal flörtleşmeye bile başlamıştık. Yakışıklı 35 yaşlarında, kültürlü bir adam. Engellemelerim sonucu gelen penis fotoları azalsa da, kocam ile son beraber olduğum tarihten uzaklaştıkça resimleri hemen silmek yerine inceleme sürem artarak siliyordum. Diğer uygulamaya ise çok sıkıldığım gecenin bir yarısında girdim. Gelen mesajların hepsi koyduğum sahte kadın fotosuna yazılan sikerim sokarım mesajları idi. Ama ilk defa orada içimde bir şeyler kıpırdanmasına bir mesaj sebep oldu. Mesajları silerken aynı şehirden bir genç seni bununla sikeceğim diye kolum kalınlığında aletinin resmini göndermişti. Bu ülkede erkek olmak ne güzel. Profilinde kendi resmi elinde sigara. Uzun uzun baktığım aletinin büyüklüğü dışında yazdıkları nedeniyle de silmem gecikti. O koca götün ile akşam dükkanıma geldiğinde seni tezgahın arkasına eğeceğim, yapma diyeceksin ama on yıldır yarak görmemiş dul amın ıslanmış olacak. Üzerindeki elbiseyi donunu çıkarmadan sikeceğim amını. 18′liği sonuna kadar sokacağım. Siktiğim her karı gibi sen de ağlayacaksın soktuğumda. Spermlerim dolacak amına. Hemen engelledim herifi. Ama elim bacakarama gitti. Neredeyse bir yıldan fazla süredir seks hayatım yok. Külodumu sıyırdım tek elim ile okşuyorum kendimi. Offf ne çabuk ıslandı parmaklarım. Uygulama yakındaki erkekleri de gösteriyor. Yakın çemberde bir sürü amele tip. İki tanesi ellisine merdiven dayamış, birisi kırkında. Kırk yaşındakinin profilinde doktor yazıyor, bana merhaba mesajı atmış. Doktorluk yalan galiba yazıyorum buradaki herkes doktor mühendis CEO yalanını atıyor sen de onlardan mısın? Ellilerindeki adamlardan biri uzaktan tanıdık, sanki kocam ile oturduğum sitede oturuyordu, karısını kaybetmişti galiba. Kızı ile aynı okulda öğretmendik bir ara.
Elimin altında ıslanmış dudaklarım, onun da mesajı var. Daha duygusal ben de eşimi kaybettim diye. Dedim ya profilim otuzbeş yaşında dul, tek çocuklu idi gerçek benle benzerlik olmasın diye. Tek benzerlik internetten bulduğum bana benzer bir vücut yapısı. Ona da cevap yazıyorum oyun olsun diye. Bir yandan da daha ciddi uygulamadan yazıştığım kişiler ile hoş sohbetler devam ediyor, ikisi telini göndermiş buluşma teklif ediyor. Gerçekten düzgün aklı başında tiplere benziyorlar. Onun dışında boy boy sik resmi gelmiş yine bir sürü sapıktan. Hepsini yine uzun uzun inceleyerek siliyorum bu sefer tek elim hızlanıyor. Parmağımı içime soksam boşalırım. Bu katta banyo olmaması ne kötü, boşaldıktan sonra yıkanmadan uyuyamam öyle tembihlendi bana hep.
Mesaj kutusu yandı tekrar. Doktor üniformalı resmi var cevapta. “ Bu yeterli sanırım yazmış, senin için çıplaktım giyindim” “Yüzün gözükmüyor nasıl inanayım” “ Arkamda şu an haber kanalı açık onun ile çekilmiş gönderebilirim ben senin kadın olduğuna nasıl inanayım” Gönderdi de, sıra sende notu düşerek. Kalktım odamdaki televizyonu açtım. Yüzümü boynumu göstermeden bel üstü bir foto attım, üzerimde eski uyuma penyem. Bacak aramın ıslaklığı yaptırıyor bana bunları. Göndermesem lazım böyle bir fotoyu. Foto üzerinde biraz oynayıp nerede ise siyah beyaz hale getiriyorum. “ Göğüslerinin sağlığı için uyurken sütyen takma” “Sağolun doktor bey” “Ahmet ben” Aklıma bir isim gelmedi, aklıma ilk gelen ismi yazdım “ Aslı ben” kankamın ismi ne salağım. “ Aradığın ne Aslı, buradakilerin bir kısmı profesyonel, bir kısmı zengin koca avcısı, çok azı buluşma profili arıyor” “ Ben o az içindeyim peki sen” “ Ben pandemi öncesinde profesyonelleri eve çağırmak için kullanıyordum, şimdi covid korkusundan sadece sanal seks için burdayım” “ O nasıl oluyor” yazdım safça. Bir süre inanmadı bu soruma hatta böyle muhabbete başlayıp sonra kamera açmak veya buluşmak için para isteyenlerden bahsetti. Yok yazdım ilk foto ücretsiz diye gülücük gönderdim o da anlatmaya başladı. Bir kaç kadın ile buradan başladığını sonra sahte mail ile skype üzerinden yüzlerini görmeden soyunarak mastürbasyon yaptıklarını biri ile dayanamayıp buluştuklarını. Ne dünyalar var. Sonra bir anda girdi konuya, seninle yazışırken bir elim sikimdeydi. Doktorum 1.80 boyum. Hiç evlenmedim. Biraz kiloluyum, sikim de büyük. Altımda ağlata ağlata sikerim kadınları. Üç gün önce bu hastanedeki ilk hemşiremi siktim gece vardiyasında. İki posta siktim evli karıyı, ilkinde alırken ağladı. Sabaha karşı gelip bir kere daha siktirmek için yalvardı. Şimdi sıra ile diğer hemşireler de gelir, ağızları gevşektir. Bana kendini anlatsana sen de.
O bunları yazarken kendimi sakin okşamalarım sürüyordu. Sonraki mesajdaki fotonun altına bu da hemşireye giren yazmış. Çamaşır içinde yan yatmış bir sertlik, çıplak değil. “ İki yıldır dul, 35 yaşında ev hanımı bir kadınım” Yaş ve meslek ile ilgili yalan dışında gerçekleri yazmaya başladım. “ Hiç böyle bir şey yapmadım hayatımda, tek erkek kocam oldu. Bir yetmişe yakın boyum, son günlerde sıkı diyet ile kilom 56′ya düştü uygun mudur doktor bey :)” “ Evet ideal, vücudunu anlat bana, seni nasıl sikeceğime karar vereyim veya boydan bir resmini gönder yüzünü gizleyebilirsin bak bu da örnek” Ayna karşısında yüzü gözükmeyen kısa şortlu bir resim, şortun önü kabarık, az kıllı biraz kilolu iri bir gövdesi var. Kalktım üzerimdeki penyeyi dar bir penye altımı da tayt ile değiştirdim. Resmi yine üzerinde oynayarak çevreyi silerek gönderdim. “ Gördüğün gibi. Göğüslerim ortalamanın üstü, göbek gidince daha çok ortaya çıktılar. Görmediğin saçlarım uzun kahverengi, düz.” “ Çok güzel kadınsın, kocan olsaydım her gece sikerdim seni. Uzun sikimi sokmayı en sevdiğim yer göğüslerinin arası olurdu. Sever misin göğüslerinin sikilmesini” “ Bilmem hiç denemedim. Şey çok mu uzun gerçekten” “ Sen istersen foto atabilirim, sapık gibi görünmek istemedim. 17 santim biraz da kalın olduğunu söyler yiyenler.” Gelen foto da dediğini kanıtlıyordu. Son günlerde gelen bir sürü sik fotosundan farklı baş kısmı yuvarlak, kalın bir alet canlı canlı şu an benimle yazışırken sertleşmiş. “ Beğendin mi?” “ Dediğin gibiymiş” “ Kocanınki nasıldı veya diğer gördüklerin” “ Sadece kocam, bundan küçüktü” “ Seni nasıl sikeceğime karar verdim, kocanın genişletemediği, şimdi okşadığın o dar amı nasıl sikeceğim biliyor musun” Haklı kendimi okşuyorum bi yandan “Hayır ne yapacaksın” Çok tahrik edici bana uzak olduğunu düşündüğüm yakışıklı, kalın sikli bir doktorun beni arzulaması. Çamaşırımı tamamen çıkardım, belden altım çıplak parmağımı soksam boşalacağım, sınırdayım. “ Çıplak resmini gönder sen beni gördün sıra sende” “Olmaz” “ Altımda ağlayan evli hemşire de olmaz diyordu odaya girerken, sonra önümde diz çöktü emdi, kendi elleri ile yerleştirdi amına. Sadece göğüslerini görsem, onlara boşalacağım.” Kocam da severdi göğüslerimi ama hiç arasını sikeceğim dememiş denememişti. Islanan parmağımı istemeden çekip üstümü soydum. Güzel bir açı ile göğüslerimi gönderdim doktora. “Ah en az on yaş genç gözüküyorlar. Haklı idi, on yaş gençtim attığım yalandan.
“ Kocandan ayrıldın mı yoksa boşanma mı” “Boşandık” “ Kim istedi boşanmayı?” “ Ben” “ O zaman düşündüğüme yakın olacak. Hala çıplaksın ve kendini okşuyorsun değil mi” Cevap yazmadım sadece ekrana bakıyordum ve evet çıplak kendimi okşuyordum. “ Hangi hastanede çalıştığımı düşünüp bulacaksın bu gece. Zor olmayacak senin için bu bölgede iki özel hastane var. Şimdi okşadığın amcığına kocanınki gibi değil benimki gibi at yarağı girmesini istiyorsun. Hem at yarağı hem de dakikalarca boşalmayacak bir yarak. Yanında yatan kocanı kaldır karnım ağrıyor diye seni hastaneye getirecek. Beni bulunca ben de anlayacağım kim olduğunu, yalandan karnına bakacağım. Ultrason sonrasında kolonaskopi gerekebilir diyeceğim, orospu hemşire seni buyrun soyunun burada diye içeri götürürken yarım saate biter diyecek kocana, ben kadın bir doktor da çağıracağım demesi kocanı rahatlatacak. Kocan aşağıya inerken muayene odasına gireceğim. Üzerinde sadece hasta önlüğü var. Neren yanıyor göster çabuk diyeceğim üstümü çıkartırken, şimdi okşadığın amını göstererek açacaksın bacaklarını. Güzel amcığının üstüne çarpacağım sikimi. Sikim ile döveceğim. Ahh öp beni diyeceksin. Hayır orospu gibi sikeceğim seni. Gözlerin sikimde yavaş sok diyeceksin, kocamınki küçük. Kocan duysun o zaman diyeceğim. Sikim ıslak amına bir kerede girecek. Bağıracaksın sikimi yiyen her kadın gibi. Önlüğü atacağım üstünden sen yavaş ahh diye bağırırken büyük göğüslerinin küçük uçlarını ezeceğim. Çığlıkların daha da artacak ben hızlandıkça.” “ Devam edeyim mi?” Evet yazabildim tek elim ile diğer elim yapış yapış olmuş kadınlığımda. Sanki kalın siki o anda alıyormuş gibi bacaklarımı aralamış iki parmağım girmişti bile içime. “ Söyle nasıl devam edeyim?” “ Daha hızlı daha bağırtarak kocam duysun” “ Ters çevireceğim seni, ellerini duvara dayayarak arkadan amına gireceğim aniden çığlığın inletecek......” yazdıklarını okumayı bıraktım. İçime giren büyük bir yarağı düşünerek bağıra bağıra boşalmayı isteyerek ama sadece dudaklarımı ısırarak inledim, parmaklarım arasından süzüldü sularım. Yatağa yığılıp kaldım, saatler sonra uyanıp duş aldım.
Günler hatta aylar bir anda aynı sarhoşlukla geçmeye başladı. Sabah online dersler, ders aralarında eskiden öğrenciler ile konuşan ben doktor başta olmak üzere neredeyse her gece bir sürü erkek ile yazışıyordum. Nerede çekildiği ben olduğumu belli edecek tüm izleri temizlenmiş fotolarımı gönderince önüme sertleşmiş benim için kalkmış siklerin görüntüleri yağıyordu. Sahnede gibi hissediyordum kendimi. Ama hiçbiri doktor gibi değildi. Bir süre sonra sahte hesap ile skype açtım ve haftada bir iki gece görüntülü sanal sekse geçmiştik. Hiçbirinde yüzümü göstermeden. Doktorun online olmadığı akşamlar iki cümleyi bir araya getiremeyen veya hemen kamera açıp beş saniyede boşalan siklerini gösterenleri def ediyor engelliyordum. Her gece önce sanal sohbetler sonra porno izlemek bağımlılık olmuştu. Hesap numaramı isteyen sadece karşılarında canlı soyunmam için paralar teklif eden erkekler. Hepsinin ellerinde çeşit çeşit boy boy sikleri, Görüntülü görüştüğümüz akşamlarda ise farklı farklı sikiyordu doktor beni, arada porno linkleri gönderiyordu beni iyice azdıran. Eski komşu da sık sık yazıyordu, yavaş yavaş çekingen nasıldı karı koca hayatınız diye konuya girebilmesi aylar sürmüştü. O da her gece telefon başında bekler olmuştu. Ben cinsel hayatını sorunca cesaretlenmiş gücüm kuvvetim yerinde diyerek atılmıştı. Masum dul olarak bu pandemi döneminde sanal seks istediğimi anlaşırsak sonrasında buluşacağımızı yazdım bir gece. O nasıl olacak deyince, bir kaç ay önceki kendi saflığım aklıma geldi. Ne diye sorduğum şeyin bağımlısı olmuştum artık. Göğüslerimin sütyenli bir resmini attım. Skype kurmasını sağladım onun da. Pat diye kamera açtı, benimki kapalı. Gerçekten o eski komşu. Anlat yazdım ekrana bana neler yapardın? “Sen de kamera açsana” Yüzümü göstermeyen ve artık profesyonel olduğum şekilde ev hakkında da ipucu vermeyen bir açı ile açtım kamerayı, erkeksizlikten yanan mahçup dul rolü ile. Erkeksizlikten yanıyordum ama Alevi söndürmek için porno ve sanal seks sevdalısı idim aylardır. “Gerdek gecemizde seni odamıza kadar kucakta taşırdım” diyerek konuşmaya başladı. Ne gerdeği ya eski kuşak komik gerçekten. Neredeyse babam yaşındasın denmez ki adama nereye taşıyorsun taşısan ne yapacaksın mı yazayım. Sesi etkileyici derinden geliyor, nazik ve düzgün cümleleri. “ Önce tek tek çıkartırdım üzerindeki her şeyi, ortaya çıkan her yerini öper severdim, sonra ben soyunurdum, sonra hala iş yapar olduğumu gösterirdim” “İş yapar derken” “Hala gençleri cebimden çıkartacağımı gösterirdim” “Kendine güveniyorsun” “Sen güzel göğüslerini göster ben de güvendiğimi göstereyim” Ne de olsa benden tecrübeli konuya girmesi zor olmuştu ama yakalayınca da hızlı ilerledi olgun amcamız. Ellisini geçmiş sıradan, yakınımda yaşayan her gün görebileceğim bir adamın sikini görmek çok cazip geldi. Hemen yanı başından geçecek biri. Penyemi çıkardım sakince. Uçları sertleşmiş büyük göğüslerim gözüme daha güzel gözüktü. Ayağa kalktı ve zaten önünde çadır kurmuş siki eşofmanı aşağı inince ortaya çıktı. Çevresi tamamen kılsız, taşakları bir torba gibi sarkan ve açık renk teninden bir kaç ton koyu muz gibi kavisli bir sik. İthal muzlar kadar da uzun ve ağız sulandırıcı. Kalakaldım, bu yaşta böyle sert ve yukarı doğru bakan kalın bir alet beklemiyordum. Vücudu hafif kaslı hafif kilolu.
“Beğendin mi” “ Güzelmiş” “ Aylardır 31 çekmekten kabuk bağladı, sen de gösterir misin lütfen?” Ne nazik bir sanal seks oluyor bu. Sikinden gözümü ayırmadan altımı da çıkardım. Telefonu uygun bir açıya getirdim. “Sen buradaki paralılardan değilsin gerçekten, çok temiz kullanılmış bir amcığın var” Onlarca erkek ile yanılma denemeden sonra doktor gibi düzgün konuşan kadından anlayan bir adam ile karşılaşınca kaçırmak istemedim. “ Hadi beni nasıl sikeceğini anlat” Bir yandan eli sikinde sakin sakin konuşmaya başladı. “Kocandan sonra kimse ile oldun mu?” “ Hayır, ya sen?” “ Hayat kadınlarını saymazsan bir tane” “Hala beraber misiniz” “Yok, kocası şüphelendi” “Vay çapkınsın” “ Ama senin gibi güzel değildi amcığı, 50 yaşında idi kararmıştı amı, ben çok severim am yalamayı, hele senin ki gibi çizgi gibi amcıkları.” “ Yalar mısın beni de” “Göğüslerinle işim bitince amcığına ineceğim gerdeğimizde. Bacaklarını sana tutturacağım iyice açılacak pembe içi. Alttan ufak ufak dilim girecek önce içine, tadına bakacağım. Sonra sen boşalana kadar devam edecek amını gezmem.” Elim üzerine gitti bile, ıslanmış haldeyim, her gece olduğu gibi. “ O ufak pembe noktan dilimin altında titreyecek, boşalırken durmayacağım am suların akacak yanaklarıma.” Sakalsız sinek kaydı yanaklarını düşündüm. Teli ıslanmış dillenmeyi düşleyen amıma yaklaştırdım. “ Sonra kucağıma alacağım seni sikimi tutturacağım sen yerleştireceksin yeni kocanı. Kucağımda sikmek gerek seni, memelerin ağzımda. Islak sıcak genç amcık. Yarak özlemiş, yıllardır. Parmağını sardığı gibi saracak yarrağımıı” Parmağım kaydı bile içime. Göz ucu ile eli ile okşadığı sikine bakıyorum. Siki de bana bakıyor sanki. Göz gibi büyük başındaki delik. Koyu mor başı da yukarı kıvrımlı. “Sonra yan çevireceğim seni. Yavaşça yandan gireceğim amcığına nasılsa gün bizim. Bu pozisyonda bir elim göğsünde sen gelene kadar vuracağım dibine. İçinde su kalmayana kadar sikeceğim o pembe amını. Sesin kesilecek boşalman bitince, elim arka deliğin ve kalçalarında gezecek. Kocanın sikini tatmak isteyeceksin. Am suların kaplı siki ağzına vereceğim. Özledin değil mi sik yalamayı?” Evet çok özledim, yıllar önce yaladığım sik bunun kadar güzel değildi ama özledim. Telefonu kapadım. Laf anlatamayacak kadar azmış haldeyim. İki parmağım da kayboldu içimde. Yatağa kadar bile gidemeden koltuğun üstünden parmaklarım içimde kıvrılı titremeye başladım. Göğüs uçlarıma dokununca öne doğruldu yığıldım. Zorla kalktım yine, koltuk örtüsünde bir ıslaklık. Telde doktor ve başka erkeklerden mesajlar. Cevap yazmadım birine çırılçıplak sızdım kaldım. Her gece kendimi parmakladığım şu an için iki erkekli bir bağımlılık içimdeydim iyice.
286 notes
·
View notes
Text
"İnanmak var olmaktır, bilirsin. İnandığımız şeyler için yaşayalım. Nice sabahlar, nice aydınlıklar... Gelecek nice iyi günler için yaşayalım..."
( hatırlanmak oldukça hoş :)) )
#Foto: arkadaşımın#Dünyaya güzel izler bırakmak lazım...#güzel hatırlanmak ister herkes#iz bırakmak#:))#gökyüzü#manzara#doğa#Ümit Yaşar Oğuzcan#alıntı#sözler#hayat#edebiyat#kitaplar#kitap alıntısı#kitap#kahve#müzik#aşk#🎧#sky#sun#sunset#sunsets#sunrise#clouds#love#lake#autumn#🇹🇷
94 notes
·
View notes
Text
yeni dövme sorunsalları, alışma süreci vesaire
Yeni dövmem hakkında biraz boşlukta olduguma karar verdim.
Halbuki bu üçüncü dövmem ve karar sürecim de çok bilinçliydi.
Yaptırma sürecim de acayip keyifliydi.
Biblo gibi, orman içinde bi stüdyoda, tatlı bir dövmeciyle, arkadaşımın eline tutuşturduğum uyduruk analog makinemle beni çekmesi ve güzel müzikler açması ile nefis bir seanstı.
Ayrıca acıya dayanıklılık şovu yapmamdan dolayı 1 saat molasız devam edip bitirdik, pişman değilim:)
Bu cesaretimi daha büyük dövmelerde görebilecek miyiz acaba, bakalım:)
Sanırım bu kafa karışıklığım şeyden dolayı oldu, dövmem yapıldıktan hemen sonra sevgilim aradı, ateşi çıkmıştı. Covid mi diye korktuk tabii.
Takip eden günlerde de ev halkı olarak karantinaya girdik, açıkçası dövmeye sevinecek halim falan kalmadı, negatif çıktı sonunda ama o süreç bayağı gergin geçti.
Stüdyodan dönüş yolunda otobüs gelmemesi ve kış ortasında Almanya'nın köylerinden eve dönmeye çalışma çabası da sevgilimin hastalık haberinin tam üstüne denk geldi.
Gerçi şu an düşününce bayağı eğlenceli bir yol bulma çabasıydı:) Ama ya eve dönemezsem stresi insanın kafasını meşgul ediyor tabii.
Anneme söyleme konusu beni geriyordu, bir kaç gün içinde foto atıp söyledim, güzel de tepki verdi. Ama bu konu da dövmeme alışmakla geçireceğim günlerde aklımı meşgul etti.
Herhalde bütün bunlar yüzünden bu alışma sürecini atladım, yok saydım.
Şu an dövmeme karşı nötr hissediyorum sadece.
Buna bastırılmış duyguların yol açtığına eminim, çünkü çok severek yaptırdım dövmemi. Bayağı da güzel bi şey oldu, kutlanmayı hak ediyor❤
Bu alışma ve kutlama sürecini başlatmak adına dövmemle ilgili sevdiğim ve özel ayrıntıları yazmak istedim❤ Hadi bakalım:
Bir numarada tabii ki David Bowie geliyor. Seedy Young Knights, Bowie'nin Candidate isimli şarkısında geçen bir tamlama.
Anlam olarak tekinsiz/dağınık genç şövalyeler diyebilirim sanki🤔 (Pek tabii ki beni anlattığını düşünüyorum:)
Candidate şarkısını da David Bowie'yi de Hakan Günday'ın 15 yaşında okuduğum Kinyas ve Kayra isimli romanından öğrendim.
Şimdilerde pek aklıma gelmese de 15'lik dünyamın altını üstüne getirmiş ve kişiliğimin kilometre taşlarından biri olan bir kitaptır kendileri.
Candidate'ten sözler içeren paragrafı da paylaşayım:
"We will buy some drugs and watch a band. Then jump in a river, holding hands"
David Bowie söyledi. Ben inandım. Kimse artık Bowie dinlemiyor herhalde, diye düşündüm. Kimse artık delirmiyor. İntiharın modası geçmiş olmalı."
Bir sebep daha, Candidate de Bowie de öyle beni ben yapan şeyler ki, Londra'ya gittiğimizde ilk iş manitayla Bowie duvarına gidip notumuzu bıraktık.
Tabii ki:
"We will buy some drugs and watch a band. Then jump in a river, holding hands"
Resmini de ekleyeyim bu posta❤
Şimdiki blogumun başlığı da olan Seedy Young Knight, ergenliğimin derin sırlarını ve edebi denemelerimi paylaştığım ilk Tumblr blogumun ismiydi:)
O zamandan özdeşleştirmiştim bu tamlamayla kendimi. Bence çok sanatsal, punk ve nonbinary bir tamlama.
Neyse, o blogun üzerinden neredeyse 10 sene geçmiş, zamanında silmiştim fakat benim için anlamı büyük bir mecraydı.
Bi şeyler yazabildiğimi, kendimi anlatabildiğimi ve bunu hiç de fena yapmadığımı keşfettiğim ve benim gibi başka bunalımlı sanatçı ergenlerin de var olduğunu fark etmek çölde vaha bulmak gibiydi:)
Font, kuzenimin el yazısı.
Bugün kendisi abim gibidir ve yıllarca birbirinden haberi olmadan çok benzer hayatlara ve ruhlara sahip olmuş iki kardeş olarak bence biz ailemizin Seedy Young Knight'larıyız😊
Bütün bunlardan da anlayabileceğiniz gibi, Seedy Young Knight benim için o hep köşeye ittiğim, unutmaya çalıştığım ama bir yandan içinde büyük hazineler barındırdığını bildiğim o ergen kızı anlatıyor.
O ergen kız benim, ondan büyük fırtınalarla kopmam gerekti ve bana onu hatırlatan her şeyi unutmaya çalıştım. Ama Seedy Young Knight unutulabilecek bir şey değil, bastırılırsa bir yolunu bulup başka bir yerden taşacak bir ırmak, varoluşumun kaynağı, özümdeki cilalanmamış pırlanta.
Belki de dövmemi yok saymamın hiç fark etmediğim ilk sebebi, Seedy Young Knight olduğumu hatırlamaktan hala biraz çekiniyor olmamdır.
Halbuki ne iyi gelicek❤ Geldi bile❤
Teşekkür ederim iyi ki okudun😊 İyi geceler🌙
#dovme#dovmeler#dovmesanati#dovmeturkiye#dövmestüdyosu#dövmesanatı#yazıdövmesi#tattoo#tattoos#lyric tattoos#david bowie#candidate#diamond dogs#meaningful tattoo#günlük#tumblr yazıları#yazılı postlar#yazılarım#anlatmak#benim hikayem#anı#yaşanmış hikayeler#alt girl#altfashion#tattoed girls#hayata dair#hayatakarken#korona günleri#resimli yazılar#tattoedwomen
38 notes
·
View notes
Text
Sevgilisi olan eski arkadaşımın ayrıldığı öğrendiğim foto ektedir 🖐🏼
5 notes
·
View notes
Text
Merhabalaaar :)
94,6 kg oldum. Hızım biraz yavaşladı bu yüzden biraz mutsuzum ama ümitsizliğe kapılmıyorum asla! Sporq ve aralıklı oruca tam gaz devaam 💪🏻
Geçen hafta kardeşimin doğum günü nedeniyle ailemin yanına gittim ve tabii biçeşit çeşit yemekler bana göz kırpıyodu🤦🏼♀️ eskisi kadar olmasa da azar azar yedim. Saatlerime dikkat ettim ve sporumu aksatmadım.
Onun öncesinde de arkadaşlarımın foto çekimi vardı oraya gittim ve başka alternatif olmadığı için hamburger+patates yedim. Nerdeyse 1 aydan fazladır yemiyodum. Mc-burger falan değil butik hamburgerci olduğu için daha iyiydi tabii. Sonrasında da bi başka arkadaşımın doğum gününe gittim ve orada da azar azar yedim. 🤷🏼♀️🤦🏼♀️
Ama bu 2 doğum gününde de alkol almadım😅 tercihim genelde alkoldür ahaha bu sefer yemeyi seçtim. Bi şekilde dengeledim diye düşünüyorum ama yavaşlamamın nedeni bu mu bilmiyorum.
Sıkılaşıyo muyum onu da bilmiyorum, evde mezurayı bulamadığım için ölçülerimi alamıyorum😓 ama diyet ve spora başlamadan önce bacaklarımı çok sıkan bi şortum vardı onu tekrar giydiğimde daha rahattı.
Cumartesi günü arkadaşlarım evleniyor. Nikah ve sonrasında yemek var. Çok kalabalık olmayacak o yüzden korona açısından biraz daha rahatım. Umarım sıkıntısız geçer🙏🏻 o günden sonra da spor programımı biraz daha değiştirmeyi düşünüyorum. Şuan Emi Wong+Leslie+Blogilates karışımı yapıyorum ama Chloe Ting’in programına başlamayı düşünüyorum.
Bakalım nasıl olacaak😄😄
#kilo verme#diyet#egzersiz#diyetteyiz#spor#kilo#aralıklı oruç#chloe ting#emi wong#blogilates#zayıflama#sağlıklı beslenme
1 note
·
View note
Text
arkadaşımın maçını izlemeye gittim çıkışta 14-15 yaş kızlar benle de foto çekmek istedi ünlü biriyim diye
8 notes
·
View notes
Text
Uykusuz Dergisi
Çocukluğum Erdil Yaşaroğlu ve Yiğit Özgür karikatürleriyle geçti. Biraz büyüyüp Umut Sarıkaya okumaya başlayınca da çemçük ağızlı, absürt mizah anlayışına sahip biri olarak ortaya çıktım.
Dönemin sevgili kişisi ise çizime baya hevesliydi… Görsel zekam baya düşük olduğu için de ne çizse etkileniyorum. Arada karikatür falan da çiziyor… Bi de tam bir Ersin Karabulut aşığıydı. Dikkat ederseniz hayranı değil, aşığı. Haliyle ben de kıskançlıkla karışık biraz kıl oluyordum herife.
Dergi ise uzun yıllar süren bir geleneğin sonucu, her hafta amatör günleri yapıyordu. Alıyorsun çizdiklerini, dergiye götürüyorsun, eleştirip çizgini geliştirmeye çalışıyorlar, bazılarını da alıp yayınlıyorlar. Kız arkadaşımın anlattığına göre ise, onun İstanbul’a en büyük gelme sebeplerinden biriymiş dergiye gitmek.
Sordum hiç gittin mi diye. Yok dedi. Ben de biraz gazla ikna ettim. Gel beraber gidelim, dergi havası koklamış oluruz diye. O aldı karikatürlerini, 5-6 karikatür de ben çizdim, yola koyulduk.
Taksim’in hala Taksim olduğu zamanlar. Tramvay çalışıyor ve tek tük de olsa ağaç var istiklalde. Bir de yoğun akıcı bir turist trafiği… Asmalımescit tarafında birkaç sokak gezip dergi binasını bulduk. Şu an nasıl bulduğumuzu tam da hatırlayamıyorum ancak elimizde ne bir adres vardı ne de binaların üstünde numaralar. Biraz da şans yardım etti bize.
Bu arada Umut’un da tam dergiden ayrılıp Naber dergisini çıkardığı sıralar. Top Secret kimliği sağolsun kavga mı etti, el sıkışarak mı gitti bilmiyordum, hala da bilmiyorum. Biraz tepkiliyim Uykusuz’a karşı yani. Yine de bi Yiğit Özgür, Özer Aydoğan görüp foto çekiliriz hevesi vardı içimde.
Yarı-tarihi bir binanın dev daire kapısının önüne geldik. Kapıyı tıklattım. İçimden geçiriyorum “N’olur Ersin çıkmasın n’olur Ersin çıkmasın” diye. Tesadüf o gün temizlik mi ne varmış. Dergide bi tane adam yok. Tesadüf Bülent Üstün var sadece. Soğuk nevale bi tip. Zaten o da 100 metreden anladı benim “sevgilisinin yanında gelen çocuk” olduğumu.
Önden beni aldı. Tabii çizimlerim berbat. Şakaları bile okumadan hızlı hızlı baktı kenara fırlattı. 5 yıl sonra buldum bu karikatürleri. Ulan şakalar bildiğin komikmiş. Eski Oğuz Aral’ın “çizer/yazar” diye ayrılan dönemi olsa bi şansım olucak belki. Neyse somurta somurta kenara çekildim.
Kız arkadaşım geçti, Büstün daha detaylı yorumlamaya başladı. Ben de uzaktan bakıp “hımısını” diye söyleniyorum. Oldu bitti, bi anda gözlerim parladı. Çünkü büstün hayvanı kız arkadaşımın bi karikatürünü yayınlamak üzere almıştı! (Orijinalini çekti aldı bildiğin, yedeği de yoktu.)
Bi anda Uykusuz benim için tekrar göklere çıktı. Çıkıştaki öforim bi 24 saat sürdü. Artık ben de sevgili kontenjanından derginin bi parçasıydım…(Yayınlamadı bezevenkler.)
0 notes