Tumgik
#Emre Azim
Text
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
KADİR SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU
Kuran-ı Kerim'de yer alan Kadir Suresi'nin okunuşu şu şekildedir;
Bismillahirrahmânirrahîm.
İnna enzelnahü fiy leyletilkadr
Ve ma edrake ma leyletülkadr
Leyletülkadri hayrüm min elfi şehr
Tenezzelülmelaiketü verruhu fiyha biizni rabbihim min külli emr
Selamün hiye hatta matle'ılfecr
KADİR SURESİ TÜRKÇE ANLAMI
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
Biz o (Kur'ân)nu Kadir gecesinde indirdik.
Kadir gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin?
Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.
Melekler ve Ruh (Cebrail veya Ruh adındaki melek) o gece Rablerinin izniyle, her iş için inerler.
O gece, tanyeri ağarıncaya kadar süren bir selâmettir.
Sübhanallahi velhamdülillahi vela ilahe illahu vallahu ekber vela havle vela kuvvete illa billahil aliyil azim🤲
Kadar gecemiz mübarek olsun ve yaptığımız tüm dualarımız kabul görsün 🤲🇹🇷🌹
#KadirGecemizMübarekOlsun
8 notes · View notes
pazaryerigundem · 29 days
Text
ABD’ye ihracat Turkish Tastes markası ile katma değerli artıyor
https://pazaryerigundem.com/haber/186895/abdye-ihracat-turkish-tastes-markasi-ile-katma-degerli-artiyor/
ABD’ye ihracat Turkish Tastes markası ile katma değerli artıyor
Tumblr media
Dünyanın en büyük gıda ithalatçısı olan ABD’de Türk gıda ürünlerinin daha fazla tercih edilmesini amaçlayan Ege İhracatçı Birlikleri çatısı altındaki 6 gıda ihracatçı birliğinin katılımıyla, Ticaret Bakanlığı’nca desteklenen “Sağlıklı Beslenmede Türk Ürünlerinin Önemi Turkish Tastes-TURQUALITY Projesi” başarılı bir şekilde devam ediyor.
İZMİR (İGFA) – Dünyanın en büyük gıda ithalatçısı olan ABD’de Türk gıda ürünlerinin daha fazla tercih edilmesini amaçlayan Ege İhracatçı Birlikleri çatısı altındaki 6 gıda ihracatçı birliğinin katılımıyla, Ticaret Bakanlığı’nca desteklenen “Sağlıklı Beslenmede Türk Ürünlerinin Önemi Turkish Tastes-TURQUALITY Projesi” başarılı bir şekilde devam ediyor.
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, EİB Gıda Birlik Başkanları, Turkish Tastes tanıtım filmi çekimleri için Türkiye’ye davet edilen ABD’li şefler Tom Macrina ve John Bryne ile birlikte basın toplantısı düzenledi.   
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Türk gıda sektörümüz, ABD pazarındaki yerini sağlamlaştırmak ve ihracatını artırmak adına büyük bir azim ve kararlılıkla çalışmalarına devam ediyor. TURQUALITY Projemiz, 2019 yılında ABD’de güçlü, köklü kuruluşlar ve ticari bağlantılar kurmak için katalizör rolü oynayacak üst düzey profesyonellerden oluşan Turkish Tastes topluluğunu inşa etmek üzere başlatıldı. Yaklaşık 6 senedir ticarileşme yolunda büyük adımlar attık, ABD’nin en büyük gıda distrübütörleri Türk firmalarımızla işbirlikleri kurdu. ABD HoReCa sektörü, üretici, dağıtıcı, toptancı, perakendeci ve zincir marketler, restoran birlikleri, gıda yatırımcıları, gıda girişimleri, turizm-otelcilik fakülteleri, aşçılık okulları ile birlikte büyük network oluşturduk.” dedi.  
Tumblr media
ABD’YE 5 MİLYAR DOLARLIK İHRACAT HEDEFİ KOYDUK
Başkan Eskinazi, “Bu doğrultuda çalışmalarımızın sonuçlarını, Türk firmalarımızın gerçekleştirdiği ikili iş görüşmelerini, Turkish Tastes’nin ABD’de neler başardığını bugün burada sizlerle paylaşmaktan gurur duyuyoruz. 2019-2023 yılları arasında ABD’nin toplam gıda ithalatı yüzde 35’lik bir artışla 156 milyar dolardan 211 milyar dolara çıkarken, aynı dönemde Türkiye’nin ABD’ye gıda ihracatı yüzde 100’ün üzerinde artış göstererek 708 milyon dolardan 1 milyar 712 milyon dolara yükseldi. Türk gıda ihracatçıları olarak başarımızı daha da ileri taşıyarak ABD’ye 5 milyar dolarlık ihracat hedefi koyduk. Turkish Tastes tanıtım filmi çekimleri için ülkemize davet ettiğimiz şeflerimiz Tom Macrina ve John Bryne bugün aramızda olduğu için mutluluk duyuyoruz. Her geçen gün büyüyen Turkish Tastes markamız ve tüm çalışmalarımızda Ticaret Bakanlığımızın “Uzak Ülkeler Stratejisi” vizyonu ile uyumlu hareket ediyoruz.” diye konuştu.
HERKESİN KAZANACAĞI BİR KAZAN KAZAN MODELİ İLE TURKİSH TASTES MARKASI HER GEÇEN GÜN BÜYÜYECEK
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Emre Uygun, “Bugün aramızda olan marka elçimiz şeflerimizin büyük katkıları ile 360 derece bağlı bir döngü kurguladık. Bu döngü, ihracatçılarımızdan başlıyor ve ABD’deki son tüketicilerle tamamlanıyor. Marka elçilerimiz aracılığı ile Turkish Tastes markası taşıyan ürünlerimiz distribütörlere, distribütörlerden de başlattığımız program kapsamında yer alan ve bu distribütörlerden ürün alan restoranlara, oradan da Turkish Tastes markası ile hazırlanan menülerle son tüketicilere ulaşacak. Program kapsamında yer alan restoranları influencerlarla destekleyerek herkesin kazanacağı bir kazan kazan modeli ile Turkish Tastes markası her geçen gün büyüyecek. Bu nedenle asıl yükü üstlenen şeflerimize tekrar teşekkür ediyorum. Projenin etkilerini en belirgin hisseden sektörlerden biriyiz. En önemli hedef pazarlarımız olan ABD’ye zeytin ve zeytinyağı ihracatı 2023 yılında %80 artarak 185 milyon dolarlık bir hacme ulaşmıştır. Bu çalışmalarla gelecek yıllarda çok daha güzel haberler paylaşacağımıza inanıyoruz.”
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
leventoglu58 · 5 months
Text
Tumblr media
Selamın aleyküm. Bismillahirrahmanirrahim. Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah’ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır. [Bakara Sûresi.164] Sadekallahül azim. Cuma’mız mübarek, dualarımız kabul olsun, Selam ve dua ile, Hayırlı Nurlu Cuma’lar…
0 notes
altinovaguncel · 2 years
Text
Altınova Belediyespor:2 Tavşanlı Belediyespor:1
Altınova Belediyespor:2 Tavşanlı Belediyespor:1
“Altınova Belediyespor” Ait Olduğu Yerde Yalova Atatürk Stadyumunda oynanan Play-Out maçında Tavşanlı Belediyespor’la karşılaşan Altınova Belediyespor rakibini 2-1 mağlup ederek Bölgesel Amatör Lig(BAL)’de kaldı. Her iki takım taraftarının yoğun ilgi gösterdiği mücadelenin ilk yarısı 0-0 eşitlikle sonuçlanırken, Sarı Yeşilli ekip Tamer Erbaş ve Aliberk Tetik’in golleriyle sonuca…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
pusancatholic · 2 years
Text
Elindeki çatlağa karşın güreşen Yunus Emre Başar, dünya üçüncüsü oldu
Elindeki çatlağa karşın güreşen Yunus Emre Başar, dünya üçüncüsü oldu
Sırbistan’ın başşehri Belgrad’daki şampiyonada grekoromen tarz 77 kiloda bronz madalya kazanan İstanbul Büyükşehir Belediyespor Kulübü sportmeni Yunus Emre Başar, muvaffakiyetinin gerisindeki azim ve takviye kıssasını paylaştı. Organizasyonda yarı final gayretini ufak bir talihsizlik yüzünden kaybettiğini ve şampiyonluk talihini kaçırdığını belirten Yunus Emre Başar, “Tabii ki çok memnunum,…
Tumblr media
View On WordPress
3 notes · View notes
muhubbi · 4 years
Text
Kanuni Sultan Süleyman'ın Semendire Sancakbeyi Gazi Bali Bey'e mektubu
İftihar ul-havass il-mukarrebin mu'te-mid ül-mülûki ve's-salatin katilu'l kefereti ve'l-müşrikin Lala-i zi itibarum Gazi Bali Beg'e
Tevki-i refi-i hümayunum (padişahın yüce buyruğu) vasıl olıcak, malum ola ki tarafınuzdan irsal olman (gönderilen) mektub vusul bulub kıraet olunduktan sonra mefhumu malumumuz olmuşdur. On sekiz pare kal'a feth itmişsün. Otuz bin kızak Tersane-i âmireme gönderüb, altmış bin baş göndermişsün. Berhudar olasun. İki cihanda yüzün ak, ekmeğüm sana helal olsun. Bir tuğ reca eylemüşsün.
Ya Gazi Bali Beg,
daha bir tuğ zamanı degüldür. Gerçi sen bize bu hizmeti ve eyüliği eyledün. Ben dahi senün eyüliğün mukabelesinde size üç eyülik eyledük.
Biri budur ki, size 'Emirü'l Müminin' hitabetiyle hitap eyledük. İkincisi budur ki, sana hil'at-i fahire gönderdük. Üçincisi Hazret-i Rasulü Ekrem sallal-lahü teâla aleyhi ve sellem efendimüzün tuğın virdük. Nefsine gurur getürmeyesin
Seni bu üç nesne ile ta'zim ü tekrim eyledük (ululadık). Bunların üzerine asla bir ihsan olmaz. İmdi sen dahi bu eyülik-lerin şükriniyirine getürmeye sa'y eyleye-sün (çalışasın) ve her iş Allah'dan bilesün ve zinhar (katiyyen) nefsüne gurur getürmeyesün. 'Kendü kılıncum ile bu kadar memleket feth eyledüm' dimeyesün. Memleket Allah'undur. Saniyen Hazret-i Peygamberündür. Salisen emr-i Hak ile Hali-fenündür ve Beg olmak iki kefelü bir terazidür. Bir kefesi cennet bir kefesi cehennemdür. Şunlardan olagör ki, gözleri uyur ise kalpleri uyanukdur. Cümlenin ser-çeş-mesi (başı) adidir. Anı idegör ki bir günün ibadete sayulur. Hak subhanehu ve teâlâ cümlemüzi adil kullarından eyleye. Ser'asker ve Beglik hesabiyle hükmün yüridüğiyerlerde olan zulm ü ta'addiden (tecavüzden) ruz ı mahşerde bize itab olur ise senün damenüne (yakana) yapışam. Ola ki, ol günde şerm-sâr (mahcûb) olmayub yakanı selamet ile alasun ve bir âdemi hizmete kullanmak murad idünürsen zinhar zahiri haline itimad eylemeyesün. Çok kimseler var ki elinde fursat olmadığıvakit salah yüzini gösterirler. Eline fursat girdüği vakitde Nemrud olur.
Velhasıl âdemleri tecrübe ile kanaat et-meyüb behemehal aldanmayasun. Göz kulak tutasın. Kaçan begler ve vekiller eyü âdem olsa reayamın hakki hali eyü olur. Reaya beglerün çerağı gibidür her, kimün dikilür hali yaman olur ve bazı kimseler vardur ki, gündüz saim (oruçlu) gice kaimdürler (namaz kılarlar). Amma putperestlerdür. Şunlardır ki mala mu-habbed idenlerdür. Halkı mal sevmekten özge azdırıcı nesne olamaz. İmdi sen daha fâni olan şeye meyi ü muhabbet eylemeyesün. Nimeti amme-i ibadullah üzerine mebzul (bol) idesün. Kerem elin açasun. Hased üzere olmaktan begayet (pek çok) ihtiraz idesün (sokmasın). Nisabımız mahsuli harcümüze vefa itmez (gelirimiz giderimizi karşılamaz) deyü bî-huzur ol-mayasun. İhtiyaç ü zaruret vâki olur ise buraya bildiresün. Mevcud bulunan hazineden sana üç dört yüz kese harçlık virmeye aczim yoktur. Fetholunan kal'ale-rün emvalü erzaklarını Beyt-ül mâl-i müslimin içün ahz ü kabz (istimlak) eylemeyesün. Zinhar rızayı hümayunum yokdur. Beyt-ül-mâl içün bir mikdarmı alüb bakisin Asker-i İslâm'un hakkıdur ve askere riâyet eyleyesün.
Halka şefkatle muameleİhtiyarlarını baba bilesün. Daha aşağıların kardeş bilesün. Daha aşağıların oğul bilesün. Oğullarına merhamet ve şefkat idesün. Karındaşlarına ikram eyleyesün. Babalarına ta'zim ve tekrim (hürmet) eyleyesün. Asker-i İslâm'a bir vech ile müzâ-yeka (sıkıntı) çekdüremeyesün. Ye ol diyarlarda mütemekkin olan (oturan) iba¬dullah fukarasın gözleyesün. Sadakaya muhtaç bulunanlarun beyt-ül-mâl-i müz¬minden kisvetlerin (elbise) ya harelerim : i zahirelerin göresün. Fukara Hakk Te-âlâ'nın kulıdur. Beyt-ül-mâl-i müslimin ibadullah hakkıdur ve sadat-ı kiramdan fseyy idler den j mütemekkin olmış var ise ism ü resmi ile asitaneme (payitahta) arz idüb bildiresün. Miri tarafından vazife tayin olınııb Evlâd-ı Resule bir vech ile mü-zâyeka cekdirmeyesün ve reaya fukarasına ester ve şiiri saf zahirelerinden maada yarını akçe teklif ve rencide olınduğma kata rızamyokdur ki bizim reâyamuzun rahat-ı halini küffarun reayası görüb reşk eylesünler (kıskansınlar). Meyi ü muhabbetleri bizüm canibimize olsun ve kıdvetül kuzatı vel mekarim madinül fazlı vel kelam mevlana Mustafa Efendi'yi ordu kadısı nasbedüb gönderdim Vardukda ke-mal-i mertebe şer-i şerife itaat ve inkıyad idesün. Nucum ül ülema-i mascumun muktezasınca hatir-i atirin rencide eyle¬meden begayet ittihaz idesün. Zira ulema varis-i enbiyâdur ve bazı kura vakf murad eylemişsün.
Vallahil azim feth olman kurâlarun (köy ve kasabaların) cümlesin vakf bağlarsan makbulümdür. Vakfı murad olınan kurâlarun müfredat defterleri gönder ve senden sonra nesl-i Osmaniyye evlâdın¬dan gelen padişahla ve vüzera-yı izam ve mir-i miran ve mir-i liva ve kuzat ve bil cümle ehl-i İslâmdan her kim ki senün ev-lâduna riayet eylemeye, lânetullahi aleyhim ecmain üzere olsun. Ruz-i mahşer'de davacısı olub hus��met iderüm.
İmdi ya Gazi Bali Beg
sen dahi etek dermiyan idüb (ortaya koyup) din-i mübin uğrına ve umur-ı saltanata bezl-i mak-dur sarfidesün (elinden geldiği kadar gayret edesin). Yigidün bahadırlarun saklayasun. Atun yüğriğin besleyesün ve külcün hıfzedesün. Kerem babın güşad eyle-yesün (açasm). 'Ni'mel Mevla ve ni'men-nasir' zikrini tekrardan hâli olmayub zahir erenlerün bâtın erenlerün himmetlerini yoldaş kılüb üdü rabbakum tazarru-an ve hufya'ayetin boynuna hamail (muska) idüb ve benüm hayr-i duam mülahza eyleyüb Hak sübhanehu ve teâlâ uğurun açuk eyleye ve ada-i din üzerine daima As-ker-i İslam ile seni muzaffer eyleye. İki cihanda yüzün ak ola. Şöyle bilüb Emr-i Şe-rifümle âmil olasun.
Amin, bi Hakkı Seyyiü'l mürselin
Sene 983 (1532)
Tumblr media Tumblr media
3 notes · View notes
incidizeler · 4 years
Text
HAYIR VE ŞER, İKİ MEYVEDİR
Tumblr media
Hayrı ve şerri iki cins meyve gör. Bunların kökü, bittiği yer aynı… Aynı ağacın iki
ayrı dalında yetişirler. Fakat biri tatlı, biri acı… Bir dalda beldeler, iklimler,
küreler bulunur. İşte bu dal da meyve yüklüdür. Ve bu meyve acıdır. Bundan
uzaklaş, her şeyi ile ondan uzak ol…
Tatlı ağaca yanaş. Onun yetiştiricisi ve hâdimi[1] ol…
Bu dalları ve meyvelerini iyi tanı. Her ikisini iyi bil. Fakat, sabret ve onun
yetişmesini bekle… Ve kuvvetli ol.
Sakın ve çok çekin!.. Acı ve tatsız meyveli dala yanaşma. Ondan yediğin an helak
olursun, onun acısı seni helak eder.
Daima dikkatli, ölçülü olmalısın. Elinde ölçü olarak Allah’ın (CC) Peygamber’inin
(AS) emri olmalı. Bu ölçüler elinde olmadan meyveleri ayırt etmek senin için kolay
olmaz. Yoluna böyle devam ettikçe, rahat, huzur ve emniyet içinde olursun.
Şunu iyi bil ki bütün bu kötülükler, o acı meyveden doğar. Onu terkettiğin an
felaket ve beladan uzak kalırsın.
Her iki meyveyi de önüne koy ve bak. Şekilleri aynı, tatları ayrıdır. Çok kere
bilmeden veya ölçüsüzlük yüzünden bir uçuruma düşersin. Ona el atar, hata
edersin. Ve onu bu hatanın mükafatı (!) yersin.
Belki bir an için sana lezzet verir. Şehevi arzularını tahrik eder, hoşlanırsın. Fakat
yapacağı felaketi takdir edemezsin, dimağını bozar. Manevi teneffüs cihazını
berbat eder. Bütün acılığı damarlarına yayılır. Vücudun bütün parçalarını kaplar.
Sonra yapacağı felaketler saymakla bitmez ki… Bu durumda belki bir an kendine
gelir, ağzındaki acıyı gidermek için su alırsın, ama çaresiz… Hiçbir fayda vermez.
Çünkü o zehir vücuduna yayılmıştır…
Eğer ölçüleri iyi kullanıp tatlı meyvayı yeseydin, durum böyle olmazdı. Her halinde
iyilik görünür ve bütün varlığın hoşlukta toplanırdı…
Hal malum… İkinci bir iş yapman lazım. Bu muhakkak bilinmelidir ki, ikinci sefer el
atacağın acı meyva olmamalı. Eğer bir daha düşersen kalkman zor olur. Az önce
anlattıklarım, birer birer felaket halinde başına çöker, kurtulamazsın.
İyilik timsali olan ağaçtan ve meyveden uzaklaşma. Onu bilmemezlikten gelme. Her
yerde onu ara ve onunla olmaya bak. Ve daima onunla olmaya alış, hak ölçüleri
elden bırakmamaya çabala…
Bir daha hatırlatmak lazım gelirse “hayır ve şer ilâhî birer fiildir.” Bunların faili ,
ilâhi kudret ve yürüten o kuvvettir. NAsıl ki Allah-ü Teala (CC):
- “Allah (CC), sizi ve yaptığınız işleri halk etti.”
Buyurur, Peygamber (SAV) Efendimiz de bu manaya işaret ederek şöyle buyurur:
- “Allah (CC) zalimi de zulmü de yarattı.”
Kulların yaptıkları iş, bizzat ilâhî kudretin eseridir. Yapılan işin ne olacağını Allah
(CC) haber veriyor.
İşte bu durum, Hâlıkla (CC) mahlûk arasındaki farkı gösterir. Allah (CC) yaratır, kul
iradesini kullanarak kesbeder.
Cennet, Allah’ın (CC) sevdiği kullarına bir ihsanıdır, fazlıdır. Oraya bu ihsan ve
fazılla girilir. Ayrıca dereceleri, dünyade yapılan iyi amellerle verilir.
Peygamber (SAV) Efendimiz, bir Hadis-i Şerifinde şöyle buyuruyor:
- “Hiç kimse ameli ile cenneti kazanamaz.”
Buna karşılık Sahabe (RA):
- “Sen de mi ya Rasulallah (SAV)?”
Diye sorunca, cevaben:
- “Evet, ben de; ne var ki Allah (CC) beni rahmetine garketmiştir.”
Buyurdu ve elini başı üzerine koydu. Bu Hadis-i Şerifi Hz. Aişe (RA) rivayet etmiştir.
Sen, ilâhi emre uyduğun, kötü yollardan korktuğun müddet korkma, en doğrulukla
Hakk’a (CC) teslim ol, şerden korunursun. Hayır ve fazilet seni bulur. Din ve dünya
yönünden ilâhi bir muhafaza içinde olursun.
Dünyadaki hâlin şu ilâhi sözle anlatılır:
- “Böylece ondan kötülükleri geri çevirdik; çünkü o, bizim ihlas sahibi
kullarımızdandı.”
Dini bakımdan mahfuz olmak, yina şu ilâhi kelamla anlatılıyor:
- “Siz, Allah’a (CC) iman eder, ona şükredersiniz, neden size azap etsin? Allah (CC)
şükredenleri, iman edenleri bilir.”
Şükreden bir müminin yanında bela ne arar. Çünkü afiyet ona beladan daha
yakındır. O insan, her an iyilik görür ve iyiliği artar. Allah-ü Teala (CC) şöyle
buyuruyor:
- “Eğer şükrederseniz rahatınız artar.”
İman nuru büyüktür; bu nur kıyamet günü cehennem ateşini söndürür. Dünya belası
cehennem ateşi yanında hiçtir. O azim azap ateşini söndüren iman nuru dünya
belasını nasıl yenmez? Kuvvetli bir iman sahibine bela yanaşmaz. Şu var ki; o belalı
insan ilâhi cezbeye kapılan büyük bir veli ola… Elbette o aziz kulun başından bela
eksik olmaz. Çünkü bu hal, onu dünyada kötülüklerden saklar.
Birçok bela çeşitleri vardır. İnsanın dünyevi sefahattan korunması için paradan
yana nasipsiz olur. Şehevi arzuların ölmesi için, bazı zahirde nimet gibi görünen
şeylerden mahrum olur. Halkın, sahte teveccühünden azad olması için, sevgilerini
kazanamaz; çeşitli isimler takar, ondan hoşlanmazlar.
Bu hal dışında bir felaket gibi görülür; fakat değildir. O bilir ki; her önüne gelen
insanla sohbet, onların sahte sevgisini kazanmak, onlarla geceli gündüzlü oturup bir
manevi zarardır.
Manen yükselmeye namzed olan büyük insanlar, sayılan belalara düçardır; fakat
onlar için bu bela değil bir rahmettir.
Bu, zahirde bir bela gibi görünen ilahi rahmet sayesinde kalb temiz olur. Hakk’ın
(CC) tevhidinden başka bir şey kalmaz. Kalb, yalnız marifet-i İlâhiyenin yeri, ilâhi
ilim ve feyzin kaynağıdır. Nura kavuşmak, Hakk’a (CC) ermek ve O’na (CC)
kurbiyetin yolu oradan geçer.
Bu kalb tek şey için yaratılmıştır; ikincisi sığmaz. Ayet;
- “Allah (CC), iki kalbe sahip bir kişi yaratmamıştır.”
Bir kalbde iki sevgi yaşayamaz.
- “Padişahlar bir beldeye girince orayı darmadağın ederler. Eşrafını zelil ederler.”
İşte bu sebeptendir ki; İlâhi sevginin girdiği yerde başkalarının işi kalmaz.
Başkasının sözü geçtiği yerde ise ilâhi feyz olmaz. Kalbinden kötülükleri at;
göreceksin ki, ilâhi feyz her yanını sarmış…
Kalbindeki sevgi, şeytan, nefis ve şahsi arzular olunca senden iyi hareket çıkmaz.
Her hareketin isyan, boş ve lüzumsuz şeyler olur. Çünkü senin efendin şeytan
olmuştur. Ama kalbinde İlâhi sevgi yer tutunca o zaman göreceksin ki, her kötülük
kendiliğinden yok oluyor. Zaten kalb yalnız ilâhi tevhid ve ilâhi marifet için
yaratılmıştır, daha sonra bir şey eklemek icap ederse; Kalb, içinde Allah (CC)
sevgisi yaşadıkça kalb’dir… İlâhi feyzin süre insan için faydalıdır.
İşte anlatılanlar ve hadiseler gösteriyor ki, ilâhi rahmete erişmek için her maddi
varlıktan ve sevgiden kalbi temiz tutmak gerek. Bu temizlik kolay olmaz; bir çok
belalar ve felaketler insanı sarar.
Herhangi bir felaket karşısında insan, azmini kaybetmeyecek. Çünkü o bir nevi
nimettir. İyi düşünülürse, belanın en büyüğü Peygamberlere (AS) ve onların
yakınlarına, daha sonra sırasıyla olmuştur. Bu durumu Peygamber (SAV) Efendimiz
şöyle haber verir:
- “Biz Peygamberler (AS) zümresi, diğer insanlara nazaran belanın en büyüğünü
yüklenmişiz. Daha sonra sırası ile….”
- “Allah’ı (CC) en çok ben bilirim ve O’ndan (CC) en çok korkarım.”
İkinci Hadis-i Şerif’de, büyük bir manaya işaret vardır. Sultana yakınlık hasıl
olunca, o nisbette korku ve çekinme çoğalır. Sebebi: Padişahın gözü önündedir,
hiçbir hareketi onun gözünden kaçmaz. En küçük hatası dahi görülür ve ona göre
ceza çeker.
Burada şöyle bir soru akla gelir:
- “İnsanlar Allah’a (CC) göre tek şahıs hükmündedir. Hiçbir hareket ondan gizli
değildir. O halde: Padişaha yakın olana ayrı ceza verilir şeklindeki cümlenin manası
nedir?”
Biz buna cevap olarak deriz ki:
- “Derece yükseldikçe, rütbe büyüdükçe hatalar gözle görülür; çünkü insan hata
işlemeye daima meyyaldir. Bu halde, verilmiş olan nimetlerin en ufağını dahi
azımsayan, büyük hatalı sayılır. Daima şükretmek her kula vazifedir ama, o seçilmiş
kul için en büyük vazifedir. Bu arada şunu da söylemek caizdir: Bir veli ve bir Allah
(CC) dostu için, azıcık ibadetten yaya kalma büyük bir hatadır; kullukta noksandır.
Allah-ü Teala (CC) bu durumu şöyle anlatır:
- “Ey peygamberlerin hanımları, sizden her hanginiz bir hata yaparsa, diğer
hanımlara nazaran cezası iki misli olur.”
İşte görülüyor ki, derece farkı mevcuttur. Bu sebepten Allah-ü Teala (CC)
Peygamberin (SAV) zevceleri ile diğerlerini ayırıyor. Hal böyle olunca, Allah’ın (CC)
rahmet ve feyzine vasıl olanların ayrı durumunu takdir kolay olur:
Allah-ü Teala (CC) bütün benzerliklerden beridir. Halktan O’na (CC) bir şey
benzemez. İşiten ve gören O’dur (CC). Doğru yola Allah (CC) hidayet eder.
[1] Hizmet edeni.
Futuh'ul Gayb Abdulkadir Geylani ks
2 notes · View notes
derdiderun · 5 years
Note
Bir insanın bedenen kadın ama hissen erkek olduğunu söylemesinin dindeki yeri nedir?Böyle bir kişi ile karşılaştığımızda (akraba hısımlığı da söz konusudur) nasıl bir tavır sergilemeliyiz? Bir bilginiz var ise paylaşırsanız çok seviniriz. Allah razı olsun.
Abdülaziz Debbağ (k.s) şöyle buyurmuştur: “Arkadaşı kötü duruma düştüğünde ona yardımcı olmayan, kendisiyle ilgilenmeyen kimse gerçek arkadaş değildir. Sırf iyilikler üzere kurulmuş arkadaşlık ve beraberlik gerçek arkadaşlık değildir.”
Onları dışlayıp, düştüğü yanlıştan kurtarmaz isek olmaz. Müminin bana ne deme şansı yoktur.
“Onlar, Allah’a ve ahiret gününe inanırlar. İyiliği emrederler. Kötülükten men ederler, hayır işlerinde birbirleriyle yarışırlar. İşte onlar salihlerdendir.” (Al-i İmran - 114)
Kuran’ı Kerim’den ayetlerle Lut Kavmini anlatmak lazım.
Lut kavmi ;
Eşcinsellik ve sapkınlığın hüküm sürdüğü ve düzelmeleri için uğruna peygamber gönderilen kavim...
Kuranı kerimde şöyle bir ayet yer alır haklarında..
"Sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayasız-çirkinliği mi yapıyorsunuz? Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz, ölçüyü aşan (azgın) bir kavimsiniz." (Araf Suresi, 80)
Bunun üzerine kavminin cevabı yalnızca: "Eğer doğru söylüyor isen, bize Allah'ın azabını getir" demek oldu. (Ankebut Suresi, 29)
''Derken, tan yerinin ağarma vaktine girdiklerinde, onları (o korkunç ve dayanılmaz) çığlık yakalayıverdi. Ânında (yurtlarının) üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş taş yağdırdık. Elbette bunda 'derin bir kavrayışa sahip olanlar' için gerçekten alâmetler vardır. O (şehir de) gerçekten bir yol üstünde (hâlâ) durmaktadır.'' (Hicr,73-76)
....
Bir gün Facebook’ta Lut Kavmi alakalı bir paylaşım yapmıştık. Bir kardeşimizde yazıyı okumuş bize Facebook üzerinden yazdı. Kardeşimizin ismi Emre’ydi. Anlattı, bayanlara ilgi duymadığı söyledi. Lut Kavmi hakkında ki ayetleri okuyunca ben sonumun böyle olmasından korkuyorum abi bana yardım eder misin dedi...
Biz de kardeşimizi davet ettik bir camide görüştük. Biraz sohbet ettikten sonra kardeşimizi dergaha sohbete çağırdık, orada Molla Adnan Hocamızla görüştürecektik. Kardeşimizin kısmetine tamda o gün Efendimiz’in (sallallahu aleyhi veselllem) sakalı şerif ziyareti vardı. Onu ziyaret etmekte nasip oldu kendisine. O gün hocamızla görüştü tövbeyi tarikat aldı.
Daha sonra kardeşimizi bırakmadık, devamlı sohbetlere çağırdık. Eyüp Sultan’a gittik. Sıkıntısı hakkında konuştuk. İki hocamız ve bir tane de çok güvendiğimiz kardeşimiz biliyordu sıkıntısını.
Sıkıntısı hakkında konuşurken, çocukluğunda yaşadığı kötü bir şey olduğunu sorduk herhangi bir şey olmadığı söyledi. Yaşadığı izlediği şeylerin ya da arkadaşlarının bu eğilimi etkilediğini söyledi...
Daha sonra öğrendim ki Emre kardeşimiz bayanlara ilgi duymamasının sebebini ben böyle yaratıldım, bende böyleyim artık diye kabul ediyor kendisini. Ne kadar da konuştu isek değiştiremedik.
Üniversite okuduğu için kardeşimiz Avcılar’da kalıyordu oraya bırakmak için kardeşimizi götürürken Molla Adnan Hocamızdan rica da bulunduk. Oda bizle geldi. Araçta giderken biz Hocamıza şöyle bir soru sorduk;”Hocam bir erkeğin erkeklere ilgi duyması ya da bir bayanın bayanlara ilgi duyması durumunda kişi bu benim fıtratımda var, ben böyle yaratıldım diyebilir mi bu doğru mudur? Böyle bir şey olabilir mi?
Bütün bunları kardeşimizin aklında ki ben böyleyim, bende böyle yaratıldım düşüncesinden, şeytanın bir kandırması olduğuna inandırmak içindi. Hocamız şu şekilde cevap verdi:”Böyle bir şey asla mümkün değildir. Bu iddiayı söyleyenler kendi vicdanları rahatlatmak adına şeytanın kandırması ile söyledikleri şeylerdir. Bunun böyle olmadığının kanıtı yani kişinin fıtratında, yaratılışında böyle olmayacağının kanıtı, bir bayanla bir bayan evlense ne kadarda uğraşsalar çocukları olmaz aynı şey erkek içinde geçerlidir. İşte bu fıtratlarında olmayacağının yani Allah bir erkeği erkek olarak yaratmıştır. Bir bayanı da bayan olarak yaratmıştır. Asılları değişmez. Kanıtı, ne kadar da bayanlara ilgi duyan bir bayan ile erkeklere ilgi duyan birisi evlense çocukları olur. İşte bu böyle yaratıldım demeyi etkisiz kılar. Eğer yaratılışlarında böyle olsalardı. Çoçukları olmazdı.
Ayrıca,
Kadın vardır; Erkek vardır.
3. Cinsiyet yoktur!
Eşcinsellik, genetik bir geçiş değil, fıtrata aykırı bir tercihtir.
Tıpkı içki içmek veya adam öldürmek ya da faiz yemek gibi bir tercih...
Eğer eşcinsellik genetik olsaydı, Allah Teala Lut kavmini bu iğrenç tercihleri sebebiyle helak etmezdi...
Haşa Allah, zalim değildir.
Kişinin kendi iradesiyle seçtiği bir haram olduğunda, emrine itaat etmeyenleri cezalandırır.
Tıpkı devletin, araba çalan hırsızları cezalandırıp hapse atması gibi...
.....
Emre kardeşimiz bu araba yolculuğunda aklındaki bende böyle yaratıldım yanlışından kurtuldu ve hasta olduğu, bunun şeytanın hilesi olduğunu anladı ve tedavi olmayı kabul etti. Daha sonra kardeşimizi bulunduğu öğrenci evinden alıp bizim Semerkand vakfına ait öğrenci evine yerleştirdik. Emre namaza başladı, hali, psikolojisi düzeldi. Sorduğum da malum sıkıntın ne durumda diye? Abi namaza başladım, düzenli olarak kılıyorum aklıma hiç gelmiyor artık. Öncekine nazaran iyiyim dedi. Namaz kıldıkça, Allah’a yöneldikçe azaldığını ifade etti. Daha sonra okulu bitti memleketine döndü kardeşimiz.
Bütün bunları anlatmamın sebebi böyle kardeşler ilgi istiyor, alaka istiyor, şeytanı nefsi yenmesine yardımcı arkadaş istiyor.
Çünkü çevresinde yakın arkadaşları ben seni böyle kabul ediyorum derse, biz böyleyiz derse, içindeki bu sıkıntıyı kimseye açmazsa, ben böyle yaratıldım yanlışına düşerse hasta olduğunu kabul etmeyecek doğal olarakta tedavi olmayı kabul etmeyecek. Allah korusun daha da ilerlerse hastalığı daha büyük günahlara düşmesine sebep olacak ve ahireti tehlike altına girecek...
Dr. Ahmet Emin Seyhan’ın “Eşcinsellik tedavisi mümkün olan bir sapkınlıktır” makalesi çok ilgi görmüş ona mektupla bu hastalıktan kurtulan bir kardeşimizin tavsiyelerinin de olduğu yazıyı seninle paylaşıyorum. İnşaellah istifadesi olur.
EŞCİNSELLİKTEN KURTULMAK İSTEYENLER ŞUNLARI YAPMALIDIRLAR;
“1- Allah’tan ümitlerini kesmemelidirler. Bir imtihan bir olarak bunu görmeli. Allah’ın kendisini böyle yarattığını düşünmesi sonra böyle olanları cezalandırmasının mümkün olmayacağını bilmesi ve bu şekilde iman etmeli. Bu fiilin kesinlikle günah olduğunu itikad etmelidir.
2-Yani “ben değişemem böyleyim” demek işin kolayıdır. Fakat, bu durumda mesul oluruz. Ömür boyunca mücadeleyi bırakmayan ve farzı muhal kurtulamayan birini affedebilir Allah.
3- Kişi hasta olduğunu kabul etmeli. Ve tedavi olmak istemeli. Bunun, tedavisi olan bir psikoloji hastalığı olduğunu kabul etmeli. Sebebi ne hormon, ne de genetik. Çoğu için tek sebebi yetişme ortamı, ailesi… Testesteron yani erkeklik hormonu verilen gaylerin gay aktiviteleri artmış, şimdiye kadar da gayliğe sebep olan bir gen bulunamadı. Yani, “ben böyle yaratıldım” sözü koca bir yalan !..”
“5- İlgilerini yüksek ahlaki tavırlara ve örnek insan olmaya versinler. Dine yaklaşsınlar, namaza başlamak ve Kur'an okumayı öğrenmek gibi.”
“6- Kesinlikle eşcinsel chat odalarına ve kanallara takılmasınlar. Önceki eşcinsel arkadaşlarıyla görüşmesinler ya da azaltsınlar. Çünkü çoğu kişiye zor gelir mücadele etmek ve “biz böyle yaratılmışız” diyerek sıyrılırlar işin içinden.”
....
Hala bu dertten kurtulmayı düşünmeyen, meseleye ideolojik bakan bazı doktorların iğrenç tavsiyelerine uymayı marifet zanneden, nefsinin arzu ve isteklerini putlaştırıp onları yerine getirmeyi amaç edinen, geçici dünya zevkleri için ahiretini mahveden, inatla bu ahlaksızlığı savunan, yarım yamalak din bilgisi ile müfessir kesilip tereciye tere satmaya kalkan, meallere bakarak kafasına göre fetva veren, hatasını anlamamakta direnen, hayvanların bile yapmadığı bu gayr-i insani davranışı haklı göstermeye çalışanlara ise fazla söz söylemeye gerek görmüyoruz.
Yukarıdaki örnekte görüldüğü üzere Yüce Allah gerçekten doğru yolu bulmak isteyen, bunun için imanını sağlamlaştıran, ibadetlerini yapan, dua ederek gözyaşı döken ve samimiyetle bu hastalıktan kurtulmak isteyenlere hidayet yollarını göstermektedir. Dolayısıyla bu sapkınlığa yakalananların öncelikle Rabb’leri ile olan ilişkilerini gözden geçirmeleri, imanlarını daha da sağlamlaştırmaları ve nefislerinin kötü tavsiyelerini büyük bir azim ve kararlılıkla yenmeleri gerekmektedir.
Bu elbette bir zor imtihandır ve bu imtihanı başarmak için yapılacak ciddi işler de bellidir. Zira “cennet ucuz cehennem de lüzumsuz değildir.” Kısaca ifade edecek olursak, eşcinsellik bir davranış bozukluğudur ve tedavi edilmesi gereken bir sapkınlıktır. Bu hastalıktan kurtulmak için yapılması gerekenler de bellidir. Yapmayanların büyük bir veballe karşı karşıya oldukları da aşikardır.
Özetle, birilerini suçlayarak kendi eşcinsel eğilimlerini ve yaptıklarını meşrulaştırmaya çalışanlar, “biz böyle yaratılmışız” diyerek sorunlarını görmezlikten gelenler, “ben değişemem böyleyim” diyerek işin kolayına kaçanlar, bunun hormonlardan ve genlerden kaynaklandığı safsatasını yayanlar ve buna saf saf inananlar, bunun tedavisi mümkün olan psikolojik bir hastalık olduğunu inatla kabul etmeyenler şeytanın tesiri altında olanlardır. Önce bu tesirden kurtularak işe başlamaları ve Allah’a gönülden bağlanıp yukarıdaki tavsiyeleri bir an önce kendi hayatlarında uygulamaları bu sorunlarının çözümüne önemli ölçüde katkı sağlayabilecektir.
“EŞCİNSELLİK TEDAVİSİ MÜMKÜN OLAN BİR SAPKINLIKTIR”
LGBT'liler "özgürlük" adına yürüyeceklermiş.. Bakın tıp ne diyor; "hasta"... Ey! LGBT'liler? Bu yazıdaki tavsiyelere kulak verin ve tedavi olun; hem kendi sağlığınız hem de toplum sağlığı için...
“Eşcinsellik tedavisi mümkün olan bir sapkınlıktır”
İşte Dr. Ahmet Emin Seyhan'ın kaleminden, eşcinselliğin tedavisi için yapılması gerekenler:
Geçen sene eşcinsellikle ilgili yazmış olduğum “eşcinsellik tedavisi mümkün olan bir sapkınlıktır” başlıklı makalemin çok büyük ilgi görmesi, bu sapkınlıktan muzdarip olanların sayısının bir hayli fazla olduğunu gelen mailler sonucu öğrenmem, tedavi için bana ulaşmaya ve yardım istemeye çalışanların aşırı derecede fazlalığı, hala inatla bu sapkınlığı savunanların var olması, bunlardan bazılarının benimle tartışmak istemeleri, kendilerini haklı çıkartma çabaları ve benzeri nedenlerle bu konuyu tekrar ele almamız şart olmuştur.
Zira bu 'sapkınca' hastalıktan kurtulmayı azim ve kararlılığı sonucu başarmış olan bir okuyucumun tecrübelerini bana yazılı olarak bildirmesi ve bunları okuyucularla paylaşmamı istemesi üzerine bu makaleyi yazmamız bir zorunluk haline gelmiştir.
Bu nedenle, adını vermeyeceğim bu okuyucunun, bu sapkınlığı yenmek için yaptıklarını ve verdiği kararlı mücadeleyi kısaca özetledikten sonra onun tavsiyelerini maddeler halinde sizlerin istifadesine sunmayı arzulamaktayım.
Sahasında uzman, ihlaslı ve dindar bir hekimin yönlendirmelerine ilave olarak, bu okuyucumun yaşadıklarından çıkartılacak dersler olduğunu düşünmekteyim. Bu dertten muzdarip olanların ya da onların yakınlarının bu tedavi sürecinde yapmaları gerekenler hakkında bir fikir vermesi bakımından bu makalemizin çok faydalı olacağını umut etmekteyim.
Ayrıca yeri gelmişken şunu da belirteyim ki; utanan ve kibirlenen ilim öğrenemez ve hiçbir sorununu çözemez. Dolayısıyla bu okuyucunun mektubunda yer alan bir takım ifadeler ilk bakışta bazılarına çok müstehcen gelebilir belki. Ancak, eşcinsellik üzerinde düşünülmesi ve bu soruna çözüm bulunabilmesi için bunların konuşulması ve tartışılması gerekmektedir. Zira hiç bir zaman problemleri halının altına süpürmek çözüm değildir. Dertlerden kaçmak ve bu tür konuları “ayıp” diyerek tartışmamak uzun vadede o topluma ya da bu illete yakalanan kişilere kaybettirecektir. Bu nedenle, eşcinsellik sorununun çözümü için çaba sarf edenlerin samimi niyetlerini bilmeden, anlamadan ve dinlemeden suçlamaya kalkışacaklara şimdiden bu uyarıyı yapmamızın yerinde ve uygun olacağını mütalaa etmekteyiz.
Şimdi bu okuyucunun kendi tedavisi ile ilgili yaptıklarını aktarmaya başlayabiliriz.
Bu kişi mektubunda eşcinsellikle ilgili düşüncelerinin değişmesinde, aktif ve pasif gaylik konusundaki bilgilerinin yanlışlığını fark etmesinde Dr. Joseph Nicolosi’nin “Eşcinseller için onarım terapisi” adlı kitabının çok işe yaradığını ve doğruları bulma konusunda kendisine rehberlik ettiğini ifade etmektedir.
Gönderdiği mektubunda kendisinden ve yaşadıklarından bahseden bu okuyucu, eşcinsel eğilimlere yönelmesinde katı ve sert tutum sergileyen babasının davranışlarının rolünün çok büyük olduğunu, bu nedenle önce erkeklere karşı düşmanlık beslediğini ve daha sonra annesini kendisine rol model aldığını ifade etmektedir.
Eşcinsel eğilimlerini ilerleyen yıllarda fark ettikten sonra tedavi için doktora gittiğini, ancak doktorun ona sadece güreş yapması ve kaslarını güçlendirmesini, bunun erkeksilik vereceğini söylediğini, bıyık bırakmasının ona fayda sağlayacağını ifade ettiğini belirtmektedir. Ama bunların da daha sonraları kâr etmediğini de sözlerine eklemektedir.
Daha sonra babasına durumu açmaya karar verdiğini, önce mektupla bunu babasına bildirdiğini, bu arada devamlı dualar edip Allah’tan yardım dilediğini, ibadetlerini aksatmadığını, dini hassasiyetlerini azaltmadığını, namaz kıldıktan sonra dua ederken çok gözyaşları döktüğünü, bu dertten kurtulmak için Allah’tan yardım dilediğini ifade etmekte, bütün bunlardan sonra çok rahatladığını da sözlerine eklemektedir.
Babasına yazdığı o mektuptan sonra her şeyin çok değiştiğini, babasının hatalarını anladığını, geçmişte benzer sıkıntıları dedesi yüzünden onun da yaşadığını, ama bunları aştığını söylediğini, babasının yaşadıklarını kendisine anlattıktan sonra birbirlerine sarılıp dakikalarca ağlaştıklarını, ilerleyen yıllarda babasının samimiyetinden emin olduktan sonra onu affettiğini, kendisinin de zamanla olgunlaştığını, babasını affettikten sonra gay duygularının azaldığını, normalleşmenin hızlandığını, normal erkek arkadaşlarla bu derdini konuşup paylaştığını ve bunların da ona çok faydası olduğunu belirtikten sonra bu illetten kurtulmak isteyenlere önerilerini şu şekilde sıralamakta, ancak bu önerilerinin elbette herkes için geçerli olmadığının da altını bizzat kendisi çizmektedir.
Bu okuyucunun mektubunu bu şekilde kısaca özetledikten sonra onun yaşadıklarını ve tavsiyelerini aynen alıntılıyorum. Aşağıdaki cümleler tamamen ismini vermediğimiz bu okuyucuya aittir.
(İKTİBAS)
“1- Allah’tan ümitlerini kesmesinler. Allah bunu denemek için vermiştir, haşa, gaddarlığından değil. Mücadele etmemize göre mükafat verir. Yani “ben değişemem böyleyim” demek işin kolayıdır. Fakat, bu durumda mesul oluruz. Ömür boyunca mücadeleyi bırakmayan ve farzı muhal kurtulamayan birini affedebilir Allah.
Ama, mücadele zor gelip de, zevk içinde yaşayan birinin söyleyecek sözü olamaz. Belki de Allah ötede bizim gibi mağdurlar için ne mükafatlar hazırlamıştır. Çünkü “bu bir erkeğin başına gelebilecek en büyük hadisedir” desem abartmış olmam sanırım. Hem “Allah” diyen gerçekten de yabana kalmaz. O’na dayanan hiç kimse ortada bırakılmamıştır.”
“2- Kendilerini aldatmasınlar ve ne arzuluyolarsa açık yüreklilikle önce kendileri kabul etsinler. Yani pasif duygular olmasına rağmen çoğu kişi aktifim der mesela (halbuki ikisinin de farkı yok, aynı şeyler). Ya da kadınlara ilgisi az olmasına rağmen kadın manyağı rolleri yaparlar. Bunu yapmaları, durumlarını daha da travmatik bi hale sokuyo. Tecrübeyle sabittir : )”
“3- Bunun, tedavisi olan bir psikoloji hastalığı olduğunu kabul etsinler. Sebebi ne hormon, ne de genetik. Çoğu için tek sebebi yetişme ortamı, ailesi… Testesteron yani erkeklik hormonu verilen gaylerin gay aktiviteleri artmış, şimdiye kadar da gayliğe sebep olan bir gen bulunamadı. Yani, “ben böyle yaratıldım” sözü koca bir yalan !..”
“4- Durumlarını anlatabilecek durumdaysalar, babalarına anlatsınlar. Müsait değilse anlatmaları, bi büyüğe ya da normal bi arkadaşlarına anlatsınlar. Buna “coming out from closet” denir bizim dünyamızda. out olmak, açılmak. Fakat açılınacak kişiyi çok iyi tesbit etmeleri gerekir. En faydalısı da babaya açılmaları. (özellikle gençler için)”
“5- Biraz rol yapmaya çalışsınlar. Erkeksi yürümeye, konuşmaya ve davranmaya çalışmak gibi. Şunu da unutmasınlar, erkeksi tavırları çok olan erkeklerin bir çoğu aslında gizli gay. Bunu örtbas etmek için abartılı bir erkeksi tavır içine girerle Ama kendileri bile bunun farkında değildirler.”
“6- İlgilerini yüksek ahlaki tavırlara ve örnek insan olmaya versinler. Dine yaklaşsınlar, namaza başlamak ve Kur'an okumayı öğrenmek gibi.”
“7- Gay olduklarını çok düşünmemek için farklı ilgi alanları bulsunlar. Resim, müzik, spor gibi. Sosyalleşmek için kendilerini azıcık zorlasınlar.”
“8- Kesinlikle gay chat odalarına ve kanallara takılmasınlar. Önceki gay arkadaşlarıyla görüşmesinler ya da azaltsınlar. Çünkü çoğu kişiye zor gelir mücadele etmek ve “biz böyle yaratılmışız” diyerek sıyrılırlar işin içinden.”
“Allah herkesi hidayete erdirsin ve bu duygudan kurtarsın inşallah. Hocam, ben, dinde bu işin aslını çok araştırdım ama bulamadım. Sadece lut kavmini bulabildim. Bence islam dininde çok gündem olmamış bu duygu. Hep ayıp karşılanmış. Sebepleri ve tedavisi çok irdelenmemiş. Gönül isterdi ki dr.joseph nicolosi nin yaptığı araştırmayı Müslüman aleminden biri yapsın ama maalesef. Belki de bizim bu tür yazışmalarımız ve gayretlerimiz bir başlangıç olacak islam alemi için. Çünkü ne yazık ki gizli olarak gay olan o kadar çok insan var ki, tahmin bile edemezsiniz. Türkiyenin erkeklerinin yarıdan fazlası desem abartmış olmam. Ayrıca bazı kimselerin sonra empati yapıp, gaylere üstten ve lanetlenmiş gözüyle bakmayı sonlandırmaları gerekiyor. Çünkü, travesti olanlar ve B.E dahil, tercihen o halde değil. Cahil ve bencil babaların ya da çevrelerinin etkisiyle o haldeler. Suçları ne ki? Bir erkeğin başına gelebilecek en acı durum bu kısacası ve kendi tercihi olmuyo erkeklerin ne yazık ki…”
“Sizle birebir tanışmak ve daha aktif rol almak isterim gaylere yardımda. Bir karşılık beklediğimden değil, yanlış anlamayın. Bu duygunun çaresiz olduğunu düşünüyo çoğu kişi ve yardıma ihtiyaçları çok. Yani yapmamız gerekenleri ertelersek yakın zamanda kadınlara ilgi oranı iyice düşecek ve insanlar evlenmekten iyice uzaklaşacak. Boşanma oranlarının artmasının ve istikrarsızlık sorununun artmasındaki sebep bu tür duygulardır. Bu apaçık bir gerçek ama insanlar bu konuyu tabu görüp düşünmeye bile tenezzül etmedikleri için, çoğu kişi farkında değil. Kendinize iyi bakın.Allah’a emanet olun. Benim için de dua edin. Çalışmalarınızda başarılar dilerim. Selamun aleykum Ahmet bey,”
Görüldüğü üzere bunlar ismini vermediğimiz bu duyarlı okuyucunun yaşadıkları, gözlemleri ve tavsiyeleridir. Maddi durumu yerinde olmayıp yardım isteyen ya da bu sapkınlığın bir hastalık olduğunu kabul ederek arınmak için çabalayanlara bu arkadaşın yaptığı tavsiyelerin çok işe yaracağını düşünüyoruz.
Ancak yazı da ifade edildiği üzere, hala bu dertten kurtulmayı düşünmeyen, meseleye ideolojik bakan bazı doktorların iğrenç tavsiyelerine uymayı marifet zanneden, nefsinin arzu ve isteklerini putlaştırıp onları yerine getirmeyi amaç edinen, geçici dünya zevkleri için ahiretini mahveden, inatla bu ahlaksızlığı savunan, yarım yamalak din bilgisi ile müfessir kesilip tereciye tere satmaya kalkan, meallere bakarak kafasına göre fetva veren, hatasını anlamamakta direnen, hayvanların bile yapmadığı bu gayr-i insani davranışı haklı göstermeye çalışanlara ise fazla söz söylemeye gerek görmüyoruz.
Yukarıdaki örnekte görüldüğü üzere Yüce Allah gerçekten doğru yolu bulmak isteyen, bunun için imanını sağlamlaştıran, ibadetlerini yapan, dua ederek gözyaşı döken ve samimiyetle bu hastalıktan kurtulmak isteyenlere hidayet yollarını göstermektedir. Dolayısıyla bu sapkınlığa yakalananların öncelikle Rabb’leri ile olan ilişkilerini gözden geçirmeleri, imanlarını daha da sağlamlaştırmaları ve nefislerinin kötü tavsiyelerini büyük bir azim ve kararlılıkla yenmeleri gerekmektedir.
Bu elbette bir zor imtihandır ve bu imtihanı başarmak için yapılacak ciddi işler de bellidir. Zira “cennet ucuz cehennem de lüzumsuz değildir.” Kısaca ifade edecek olursak, eşcinsellik bir davranış bozukluğudur ve tedavi edilmesi gereken bir sapkınlıktır. Bu hastalıktan kurtulmak için yapılması gerekenler de bellidir. Yapmayanların büyük bir veballe karşı karşıya oldukları da aşikardır.
Özetle, birilerini suçlayarak kendi eşcinsel eğilimlerini ve yaptıklarını meşrulaştırmaya çalışanlar, “biz böyle yaratılmışız” diyerek sorunlarını görmezlikten gelenler, “ben değişemem böyleyim” diyerek işin kolayına kaçanlar, bunun hormonlardan ve genlerden kaynaklandığı safsatasını yayanlar ve buna saf saf inananlar, bunun tedavisi mümkün olan psikolojik bir hastalık olduğunu inatla kabul etmeyenler şeytanın tesiri altında olanlardır. Önce bu tesirden kurtularak işe başlamaları ve Allah’a gönülden bağlanıp yukarıdaki tavsiyeleri bir an önce kendi hayatlarında uygulamaları bu sorunlarının çözümüne önemli ölçüde katkı sağlayabilecektir.
(İKTİBAS)
22 notes · View notes
yalcincatar · 8 years
Photo
Tumblr media
Sitemize "Son dakika : O futbolcunun hayali gerçek oluyor" konusu eklenmiştir. Detaylar için ziyaret ediniz.
0 notes
Photo
Tumblr media
🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷 30 Ağustos Zafer Böyle Kazanıldı! Kaderimizi değiştiren bu zafer kolay kazanılmadı. İşte zafere giden o yolda yaşananlar: Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi ve Sevr Antlaşması’yla yurdumuz tamamen elimizden alınıyor, vatanımızda hür olarak yaşama hakkımıza son veriliyordu. Yüzyıllardır üzerinde bağımsız olarak yaşadığımız bu topraklar düşmanlara veriliyor, bizim de bunu kabul etmemiz isteniyordu. Türk Milleti’nin bu durumu kabul etmesi elbette mümkün değildi. Egemenlik milletin 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkmasıyla, lideriyle kucaklaşan Anadolu, Atatürk’ün önderliğinde Kurtuluş Savaşı’nı başlattı. Daha sonra 27 Aralık 1919’da Ankara’ya giden Mustafa Kemal Atatürk, 23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni (TBMM) kurdu. Böylece hem memleketin yönetimi halkın iradesine verilmiş oluyordu. Hem de Kurtuluş mücadelesinin merkezi Ankara oluyordu. Mücadele başlıyor TBMM yaptığı görüşmelerde yurdun durumunu ve kurtuluş çarelerini aradı. ‘Misak-ı Millî sınırları içinde vatanın bir bütün olduğu ve parçalanamayacağı görüşü’nden hareketle, düşmanla mücadele kararı alındı. İlk başarı, Doğu’da Ermeni çetelerine karşı kazanıldı. Daha sonra, Batı cephesinde, Yunanlılarla, I. İnönü ve II. İnönü Savaşları yapıldı. O emri verdi Bu savaşların kazanılmasıyla Yunanlılar’a büyük bir darbe indirilmiş oldu. Bunun üzerine Yunan Ordusu yeniden Türk askerlerine karşı saldırıya geçti. Saldırı üzerine Mustafa Kemal Paşa, ordularına artık bir efsane haline gelen şu emri verdi: “Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. Bu satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz.” Dengeler değişti Türk askeri, büyük bir azim ve fedakarlıkla bu emre uydu. 23 Ağustos ve 12 Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan Sakarya Meydan Muharebesi’yle, Türk Milleti 1699 Karlofça Antlaşması’ndan beri ilk defa toprak kazanmaya başlıyordu. Sakarya Savaşı, Türk Milleti’nin savunma durumundan taarruz durumuna geçtiği önemli bir savaş olarak da tarihe geçti. Bu zafer sonunda, TBMM tarafından, Mustafa Kemal’e ‘Gazi’ unvanı ve ‘Mareşal’ rütbesi verildi. Hazırlıklar tamam Sakarya Savaşı’ndan sonra, büyük bir taarruzla düşmanı tamamen yok etme kararı alındı. Güney’deki Türk birlikleri, büyük bir gizlilik içinde Batı cephesine kaydırıldı. İstanbul’daki cephane depolarından silah ve cephane kaçırıldı. İtilaf Devletleri tarafından tahrip edilerek kullanılmaz hale getirilen toplar onarıldı. Taarruz başlıyor Bu hazırlıklardan sonra, Gazi Mustafa Kemal’in başkomutanlığını yaptığı ordumuz, 26 Ağustos 1922’de düşmana saldırdı. Türk askerleri, sonraki 5 gün boyunca düşman birliklerine karşı savaşıp, kanlarının son damlasına kadar hiç yılmadan zorlu bir mücadele verdi. Düşman kovuldu 30 Ağustos 1922 günü, düşman ordusunun büyük kısmı dört taraftan sarılarak, Mustafa Kemal Paşa’nın ateş hatları arasında, bizzat Zafertepe’den idare ettiği savaşta tamamen yok edildi veya esir edildi. Bu savaş, Atatürk’ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak adlandırıldı. Büyük Tarruz’un başarıyla sonuçlanmasından sonra düşman, İzmir’e kadar takip edildi. 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtarılmasıyla yurdumuz düşmandan temizlenmiş oldu. Hafızalara kazındı 30 Ağustos Zafer Bayramı, ilk defa 30 Ağustos 1923 günü Afyonkarahisar, Denizli, Kahramanmaraş, Ankara ve İzmir’de kutlandı. Resmi olarak Zafer Bayramı ilan edilmesi 1935 yılının Mayıs ayında oldu. Hain düşmanın, haksızca ve alçakça işgaline ‘dur’ diyen ve kanımızın son damlasını akıtmadan yurdumuzu bırakmayacağımızı dünyaya ispatlayan bu büyük zafer, o günde beri her yıl 30 Ağustos günü bayramlarla kutlanır oldu.
35 notes · View notes
camelibelediyesi · 3 years
Photo
Tumblr media
BAŞKAN ARSLAN’A TEŞEKKÜR ZİYARETİ2021 Teknofest Elektromobil yarışlarında ilk 15’e  girmeyi başaran Çameli Mesleki ve Teknik’i Anadolu Lisesi öğrencileri Belediye Başkanımız Cengiz Arslan’a teşekkür  ziyaret gerçekleştirdi Ziyarete Çameli Mesleki ve  Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Kürşat Yellice,Çameli İlçe Milli Eğitim Müdürü Murat Uzun ,Çameli Belediyesi Gençlik Lideri Tunahan Gencel, katıldı. Danışman  Öğretmen Davut Akyol ve okul rehber Öğretmeni Emel Karaceylan  ile öğrenciler Ufuk Gümüş, Ezgi Akkan, Sabri Mert ARIĞ, Necla Özlem Öztürk, Emre Gümüş, Hayri Biçe, Mervenur Akşit, Ahmet Kaya, Ahmet Arif Arslan, Buğracan Akyol, Gamze Yıldırım, Ümran Kıroğlu ve Mehmet Köse katıldı ‘Ziyarette Öğrenciler ’ Karaman ‘’ Mobil Ekibi 2021 Teknofest Elektromobil yarışlarındaki 6 gün boyunca yaşadıkları, tecrübelerini, heyecanlarını Başkan Arslan’a anlattılar 2022 yılında daha profesyonel olarak yarışa katılmak istediklerini dile getirdiler.“BAŞARILARINIZ, GÖĞSÜMÜZÜ KABARTTI”Başkan Arslan ; Ziyarette Gençlere güvendiklerini ve geliştirilecek yeni projelerle 2021 Yılı TEKNOFEST Yarışmalarından güzel başarı ile geldiklerini büyük bir başarının altına imza atan gençlerin uzay teknolojileri, insanlık yararına projeler, savunma sanayi aletleri ve yapay zeka çalışmalarında aktif ve üretken olmaları için her türlü desteği verdiklerini dile getirdiGençlerimiz 2022 yılı için daha azimli olduklarını gördüm Gençlerimizin büyük bir sabır ve titizlikle hazırladıkları bu yeni projeleriyle, yarışmalara farklı bir heyecan kazandıracağız.  Bizlerde gerek araştırma ve geliştirme gerekse de inaovasyon faaliyetlerine çok büyük alan açtık. Gençlerimizin potansiyelini biliyoruz ve görüyoruz, işte bu potansiyellerini ön plana çıkarmak, topluma ve millete yararlı hizmetler üretmelerinin önünü açmak adına da her türlü desteği veriyoruz.Bütün gençlerimizi kutluyorum ve gözlerinden öpüyorum. Toplumsal bir seferberlik ruhuna dönüşen Milli Teknoloji Hamlesine ne kadar destek verirsek o kadar kendimizi başarılı sayıyoruz. Araştıran, geliştiren ve üreten bir gençliğe sahip tam bağımsız güçlü ve müreffeh bir Türkiye için Çameli  Belediyesi olarak ta imkanlarımızı seferber ettik. Konulan  hayaller ve ardından ortaya koyulan azim, çaba ve gayretlerin neticesinde  insanlık için yararlı projeler ortaya çıkıyor. Hepsinin alın teri ve emeğine sağlık.
0 notes
altinovaguncel · 3 years
Text
Yalova Derbisi Altınova Belediyespor’un
Yalova Derbisi Altınova Belediyespor’un
Yalova derbisi olarak bilinen Altınova Belediye Spor ile Yalova Kadıköy Spor karşılaşmasına Altınova Belediye Spor damga vurdu. BAL 8. Bölge 2. Grupta mücadele eden Yalova takımları Altınova Belediyespor ve Kadıköy Spor karşı karşıya geldi. Karşılaşma Altınova Belediyespor’un ezici üstünlüğü ile başladı. Maçın ilk yarısını 3-0 önde tamamlayan Altınova Belediye Spor rakibine göz açtırmayarak,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
uzaydancom · 4 years
Photo
Tumblr media
NASA Mars 2020 Misyonu serüveni nasıl başladı? Sizler için derlediğimiz Perseverance zaman tüneli... 🚀 Amerikan Uzay Ajansı NASA Mars 2020 Misyonu’nu ilk olarak 4 Aralık 2012’de açıkladı. 🚀 Mars 2020 Misyonunda kullanılacak olan araçta NASA’nın 26 Kasım 2011’de fırlattığı Curiosity adlı aracın tasarımı rol model olarak ele alındı. 🚀 2013 yılının başlarında, Mars 2020 Misyonu’nun; Mars’ta canlı varlığının tespiti, Mars ikliminin araştırılması, jeolojik saha araştırması ve Mars’a ilk insanı gönderebilmek adına kızıl gezegende yapılabilecek çalışmalar gibi görevlere hizmet etmesi planlandı 🚀 Projenin açıklanmasından yaklaşık 9 ay sonra Eylül 2013’te NASA, araştırmacı ve bilim insanlarının misyon için gerekli enstrümanları geliştirmesi için sağlayacağı desteği duyurdu. Kullanılacak enstrümanların Temmuz 2014’te net olarak belirlenmesinin ardından aracın üretimine başlandı.  🚀 2017 yılının şubat ayında bir grup bilim insanı, Mars 2020 görevinde inilecek bölge adaylarını eleyerek üç finalist belirledi: Kuzeydoğu Syrtis, Jezero Krateri ve Columbia Tepeleri. 2018 yılının Kasım ayına gelindiğinde ise artık Mars 2020’nin nereye iniş yapacağı belli olmuştu: Jezero Krateri... 🚀 2020 yılının Mart ayına geldiğimizde ise programın uzay aracının adı belli oldu. Finale kalan 8 ismin arasından 11 yaşındaki Alex Mather’ın önerdiği isim olan ‘’Perseverance’’ birinci seçildi ve uzay aracına bu isim verildi. Perseverance’ın Türkçe anlamı ise ‘’Azim’’. 🚀 Perseverance uzay aracı Ocak 2020 yılında paketlendi ve Şubat 2020’de ise fırlatılmak üzere Florida’ya taşındı. Fırlatmaya birkaç hafta kala ise NASA teknik bir aksaklıktan dolayı fırlatmayı 2.kez yeni bir tarihe 30 Temmuz 2020’ ye erteledi. 🚀 (Uzaydan, Furkan Emre) #uzay #space #astronomi #uzayaracı #keşif #Dünya #astronot #NASA #gezegen #bilim #Samanyolu #SpaceX #Güneş #galaksi #teknoloji #evren #yörünge #kozmos #perseverance #gökyüzü #yıldız #Uzayİstasyonu #atmosfer #mars2020 #uydu #Mars #roket #gözlemevi #teleskop #uluslararasıuzayistasyonu https://www.instagram.com/p/CDPYr8uA9Ez/?igshid=1em04guskjio5
0 notes
alibeykoysk · 5 years
Text
Alibeyköyspor 0-0 Ortaköyspor
Tumblr media
Bölgesel Amatör Lig 11. Grupta mücadele eden Alibeyköysporumuz, 12. hafta maçında sahamızda Ortaköyspor'la karşılaştı. Alibeyköy Stadı’nda oynanan maçı Fatih Okhan yönetirken yardımcı hakemlik görevini Resul Kocameşe, Enes Soyucak, Mirsat Sancak yaptı. Alibeyköysporumuz her iki devrede de girdiği pozisyonları değerlendiremeyince mücadele 0-0 eşitlikle sona erdi. Bu sonuçla Alibeyköysporumuz puanını 15'e yükseltirken Ortaköyspor 17 puana yükselmiş oldu. Önümüzdeki hafta Alibeyköysporumuz deplasmanda Karamürselspor'la karşılaşırken Ortaköyspor sahasında Başiskele Doğantepespor’la oynayacak. Stat: Alibeyköy Hakemler: Fatih Okhan, Resul Kocameşe, Enes Soyucak, Mirsat Sancak Alibeyköyspor: Halil İbrahim Acar, Mehmet Mustafa Yıldızaç, Muhammed Talha Şen, Salih Tunar, Suat Mede, Özgür Şengüler, Nihat Şimşek, Kerim Deler, Samet Şenol, Selahattin Enes Kılıç, Orkun Gülşen Yedekler: Berke Radar, Yasir Akan, Bekbol Tanhan, Umut Şafak, Enes Akbaba, Muhammet Raşit Gülkalaycı, Oğuzhan Çöpür Teknik Sorumlu: Metin Kaygın Ortaköyspor: Ahmet Burgaz, Kahraman Çetin, İskender Can, Bilal Boğaçhan Daşdemir, Anıl Üstün, Onur Erdem Alpaslan, Umut Aydın, Furkan Şimşek, Oğuzhan Temel, Samet Semiz, Yunus Doğan Yedekler: Emre Sami Karaoğlu, Yavuz Ayazoğlu, Çağlar Yıldırım, Barış Kasaroğlu, Şenol Yıldırım, Emre Azim, Sefa Yılmaz Teknik Sorumlu: Kaya Tevfik Saygılı Read the full article
0 notes
erkankarakiraz · 5 years
Photo
Tumblr media
ÇOK YAKINDA KİTABEVLERİNDE! CAZKEDİSİ Şiir ve Şiir Kültürü Dergisi, Ekim-Kasım-Aralık 2019, sayı 19 19. SAYININ İÇİNDEKİLER MÜREKKEP İlayda Kutlu | “Zaman” | sayfa 1 (KAPAK) Mehmet Mümtaz Tuzcu | “Kenterin Küçüğü mü Hoplatıyor Kantarı?” | sayfa 2 Aytekin Karaçoban | “Zaman Varken” | sayfa 3 Cem Uzungüneş | “At” | sayfa 4-5 Ömür Özçetin | “Topuk” | sayfa 5 Emre Şahinler | “Her Gün Giderek Fakirleşen Şeylerin Meseli” | sayfa 6 Şaban Çetin | “Babam” | sayfa 6 Ayfer Feriha Nujen | “Kimsenin Aklına Gelmez” ve “Aşağıda Kürek Sesleri Linç” | sayfa 10 Eren Şahin | “Bir Park İçin İsim Önerileri” | sayfa 12 Mahmut Aksoy | “Kronik Merdiven” | sayfa 17 Örsan Gürkan | “Küçük Şehrin Baharı” | sayfa 18-19 Işıl Madak Kaya | “Safirim” (Metindeki Haikular, Deniz Dengiz’e ait) | sayfa 25 Nilsun Usluoğlu | “Yaban Mersini” | sayfa 26 Zahide Y. Koçyiğit | “Kuru Gölge” | sayfa 33 Oğulcan Yiğit Özdemir | “Dağın Öyküsü” | sayfa 35 Alda Merini | “Kambur” | Çeviri ve tanıtım metni: Erkut Tokman | sayfa 39 Iulia Gherghei | “Aşk” ve “Ağustos’un Son Günü” | Çeviri ve tanıtım metni: Baki Yiğit | sayfa 40 DİVİT GÜNLÜK | M. Mahzun Doğan | Caz Günlükleri: “Şevket Yücel’in ‘Gece Hayatı’, Üç Dolara Domates ve Tende Yatan Bıçak...” | sayfa 7-9 DENEME | Salih Bolat | “İki Tavır” | sayfa 11 SÖYLEŞİ | Emel İrtem | “Porsuk Kıyısında Bir Kalender: Rahmi Emeç” | sayfa 13-16 SÖYLEŞİ | Erkan Karakiraz | Poetik Karşılaşmalar: “Erkan Karakiraz, Mehmet Mümtaz Tuzcu’ya Karşı!/ ‘Kâğıdın Üzerine Güzel Bir Şey Bırakabildiysen Ne Âlâ’” | sayfa 20-24 SÖYLEŞİ | Devrim Dikkaya | Müzik Dolabındaki CazKedisi: “Yiğit Özatalay ile Söyleşi” | sayfa 27-32 AÇIK ŞİİR Metni | Erkut Tokman, Neslihan Yalman, Altay Ömer Erdoğan ve Erkan Karakiraz | “Açık Şiir/ ön sevişme” | sayfa 34 İNCELEME | Ayşe Özgür Aydoğan | Özgür Sinema: “İz Sürücü/ Stalker” | sayfa 36-28 HOKKA Oğuz Demir | sayfa 1 (Kapak) Mehmet Selçuk | sayfa 3 Azime Akbaş Yazıcı | sayfa 17 CAZKEDİSİ | Şiir ve Şiir Kültürü Dergisi | Üç ayda bir yayımlanır. | Yaygın Süreli Yayın | ISSN 2149-2891 | Ederi: 10 TL (KDV dahil) Sayı: 19 | Ekim-Kasım-Aralık 2019 Yayın Yönetmeni: Halim Yazıcı Yayın Kurulu: Halim Yazıcı ve Erkan Karakiraz [email protected] (Duvar Kitabevi) https://www.instagram.com/p/B3eCfrPgI2tr4Q4PwOY-d80u55OejW0pf_bpmU0/?igshid=aq6sh9johxfv
0 notes
mypakistan · 11 years
Text
The list of the 282 journalists who received payments and gifts from the secret fund
The list of the 282 journalists who received payments and gifts from the secret fund of the information ministry was made public following a Supreme Court order.
Another list of 155 journalists who took gifts and payments from the information ministry will also be made public later.
The full list is available in PDF format, or scroll down to the bottom of this report.
The list of disbursements totals just over Rs 1.7 billion. Top of the list is M. ASHRAF AZIM President, Institute of Regional Studies (IRS), Islamabad with 61.45 Million! (www.irs.org.pk). 37 Million Paid to MIDAS for Benazir Bhutto Song!
Jasmeen Manzoor, Arif Nizami, Saleh Zafar, Munizhe Jehangir, Rameeza Nizami, Dr Hasan Askari Rizvi, Asma Chaudhry, Sherbano Taseer, Raza Rumi, Amir Mir, Sohail Warraich, Assadullah Ghalib, Nazir Naji and Baqir Sajjad Syed feature on the list, among others.
According to the rules and regulations, the purpose of the secret fund is only to obtain or uncover sensitive information necessary to protect ‘national interest/national security’.
It cannot be used for any other purpose, such as emergencies or incidental expenses. All withdrawals are supposed to come under specific heads and justifications.
A spokesman of the Ministry of Information and Broadcasting clarified that secret funds have no link with Inter Services Public Relations (ISPR) and the Inter Services Intelligence (ISI).
AMOUNTS DISBURSED
The Ministry spent Rs 37 million for a media campaign to promote a song dedicated to former PPP chairwoman Benazir Bhutto. Another Rs 35,000,000 was paid to a private TV channel for conducting a week-long programme, especially approved by PM Gilani.
Hefty amounts were paid for running a monitoring cell and EMR wings of the ministry, reflecting the staff and activities were not entitled payment from exchequer and were therefore accommodated from the secret fund.
Owner of a private TV channel and Saleh Zaafir, a journalist with a leading newspaper group, were specially accommodated a number of times from the secret fund and both received over Rs 0.5 million each. Saleh Zaafir was paid for “special assignments” while no reference was made for the payment made to the owner of the TV channel.
Earlier in the day, a three-member SC bench headed by Justice Jawwad S Khawaja ordered posting the details online. The court also sought a reply from the auditor general (AG) in connection with audit of these items.
Justice Khawaja remarked during the hearing that details of spending of public money could not be concealed.
“The Information Ministry will have to render account of every penny. Court is accountable to the constitution and not the US. Decision on the confidentiality of 155 items will be taken after the AG’s report comes”.
“When incidents like May 2, 2011 in Abbottabad compound occur, the ministry lacks the ability to counter the negative fallout and has to engage the best writers available in the market,” Tahir Hassan, a director with the Information Ministry explained before the three-judge Supreme Court bench.
The court remarked, “Inform the court about the details of the law under which you have asked to keep the documents confidential. Explain it in terms of Article 19-A”.
Amir Abbas, the lawyer, said every citizen had access to information under Article 19.
He read out Section 7 to which Justice Javed remarked, “You want to say you hold privilege under Article 19-A. This matter was reviewed in the memo case.”
Presenting the details in respect of secret funds, Amir Abbas assured the SC that the reports which were presented in court would be subjected to audit by the auditor general.
The court was told that there were three heads running under secret funds of which money was being spent. Opening his arguments, Abbas said forces, ISI and other institutions used this fund.
He said freedom of expression had been provided under the ordinance, adding that it was a matter of internal security.
“We are not providing details due to security risk. Who will provide protection to these people if their names are flashed in the media? We want to extend them protection,” he added.
Justice Jawwad remarked, “What you are trying to say is that if the media does not publish columns, you do so after buying columnist”.
“Stop joking with the people. We are posting 282 items on the website. The remaining will be decided by us later.”
“Is it essential for freedom of press that the Ministry of Information buys journalists to make any message public? These things will have to be sorted out.”
Petitioner Absar Alam said secret funds amounted to Rs 650 million, but officials were putting the amount at around 260 million. The hearing of the case was adjourned until April 25.
Details:
Meanwhile, the Information Ministry issued the list of journalists, advertising agencies, press clubs and other relating organisations benefiting from the secret funds.
Per details, approximately Rs 170 million have been ‘invested’ in journalists, advertising agencies, press clubs and other relating organisations.
The Institute of Regional Studies (IRS) tops the list with Rs 6 crores, 14 lacs and 55 thousand rupees during the period between July 1, 2011 to September 6, 2012.
At least Rs 100 million was invested on journalists’ visits in and outside the country, while millions of rupees were spent on invitation of journalists from Karachi, Lahore, Multan and other cities to the federal capital.
Chief executive of SANA news agency Shakeel Turabi received Rs 600,000 and the media commission of the Supreme Court was given Rs 40 lacs, the list stated.
A programme ‘Pakistan This Week’ on the CNBC TV channel was given Rs 3 crore and 50 lacs. After rains and floods in Sindh province, various media groups were given Rs 1,320,000 for public relations activities.
Widows of journalists of various newspapers were also given thousands of rupees in aid on different occasions.
Saleh Zaafir received Rs 500,000, Mehmood Hamdani Rs 200,000, Zahid Hamid Rana Rs 500,000, Saleem Khawaja Rs 100,000, chief executive of a private TV channel Syed Sajjad Shah Rs 100,000, publisher of a book ‘Mufahimat’ (reconciliation) received Rs 70,000, while Haris Marhoob 150,000, UD Sabiri Rs 50,000 and M Ashraf Rs 400,000.
Publisher of a book ‘Mera Sahafat Ma Agaz’ received Rs 250,000, Azhar Bhatti Rs 50,000, Intikhab Hanif Rs 100,000, Farooq Amin Rs 50,000, Maqbool Hussain Tabassum Rs 50,000, Fareed Khan Rs 100,000, Shaukat Hussain Shaukat Rs 100,000, Nokhaiz Abbas Rs 50,000 and Gulraiz Shehzad had got Rs 100,000, the list stated.
Mian Mohammad Nadeem Rs 200,000, Ghulam Nabi Mughal Rs 100,000, Nazeer Abbas Rs 300,000, Assad Ullah Ghalib Rs 200,000, Jamil Soomro Rs 600,000, Umer Sharif Rs 50,000, Farooq Sehar Siddiqui Rs 100,000, Mazhar Iqbal Rs 100,000, Bashir Ahmed Khan Rs 700,000, Mohammad Amin Rs 500,000 and Abid Saqi Rs 500,000.
Rs 700,000 were given for media coverage on occasion of Quaid-e-Azam Day.
Complete list
0 notes